T.C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
SOSYOLOJİ ANA BİLİM DALI
TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM POLİTİKALARI
(2002-2014 DÖNEMİ)
Ela DOĞANAY
YÜKSEK LİSANS TEZİ
DANIŞMAN
DOÇ. DR. ERTAN ÖZENSEL
T. C.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
BİLİMSEL ETİK SAYFASI
Ö ğrencinin Adı Soyadı Ela DOĞANAY Numarası 144205001026 Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji / Sosyoloji Programı Tezli Yüksek Lisans Tezin adı Türkiye’de Kentsel Dönüşüm Politikaları (2002‐2014 Dönemi)
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik ve davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
ÖNSÖZ/TEŞEKKÜR
Ülkemizde kentsel dönüşüm konusu son yıllarda yükselişte olan ve bilinçli veya bilinçsiz olarak fazla tüketilen bir kavram haline dönüşmüştür. Kentsel dönüşüm kavramının politik arenalarda kullanılmaya başlaması, devamında yasal gerekliliklerinin eksiklikleri üzerine yasal mevzuat oluşturulması ve bu kapsam çerçevesinde uygulamalar yapılması kentsel dönüşüm konusunu toplumsal bir tartışma konusu yapmıştır.
Bu tez çalışmasında; 2002-2014 yılları arasında popüler olan kentsel dönüşüm konusunda oluşturulan mevzuatın ve kentsel dönüşüm alanları içerisinde yapılan uygulamaların Siyaset, Hukuk ve Kent Sosyolojisi çerçevesinde incelenmesi uygun görülmüştür. Bu çalışma sonucunda elde edilen hukuki eksiklikler, siyasete malzeme olmuş mevzular ve toplumsal yaşam üzerinden değerlendirme ve eleştiriler yapılarak bazı önermelerde bulunulmuştur.
Bu çalışma boyunca geniş bilgi birikimi, yol göstericiliği, tecrübesi ve sabrı ile desteğini ve yardımını esirgemeyen Danışmanım Doç. Dr. Ertan ÖZENSEL’e sonsuz saygılarımı ve teşekkürlerimi sunarım.
Tez çalışma sürecinde bana bilgi ve hoşgörü kapılarını daima açık tutan, desteklerini esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Ahmet GÖKÇEN’e ve Dr. Ejder ULUTAŞ’a en kalbi duygularımla teşekkür ederim.
Bana ve hedeflerime her zaman saygı duyan ve maddi-manevi desteğini üzerimden hiç eksik etmeyen başta babam Selim DOĞANAY olmak üzere aileme sonsuz sevgi ve şükranlarımı sunarım.
ELA DOĞANAY
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Ö ğrencinin Adı Soyadı Ela DOĞANAY Numarası 144205001026 Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji / Sosyoloji Programı Tezli Yüksek Lisans Tezin adı Türkiye’de Kentsel Dönüşüm Hareketleri (2002‐2014 Dönemi ÖZET
Gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Türkiye, AB’ye (Avrupa Birliği) girme sürecinde pek çok yeniliklere kapılarını açmak zorunda kalmıştır. Bu süreç içerinde en önemli mevzuat ve uygulama pratiklerine sahip olan ve önemsenen konulardan biri de kentsel dönüşüm olmuştur. Kentsel dönüşüm kavramı ülkemizde 2000’li yıllardan sonra yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bunun temel sebebi ise politik zeminlerde bu kavram üzerine çok konuşulması, yasal düzenlemelerin yapılması ve gündelik hayat pratiklerine dönüştürülmesidir. Kentsel dönüşüm üzerine 2002-2014 yılları arasında altı kanun düzenlenmiş ve yürürlüğe girmiştir. Yasal mevzuata dayanarak pek çok şehirde kentsel dönüşüm alanları oluşturulmuş ve uygulamalar yapılmıştır. Bu tez çalışmasının amacı, Türkiye’de kentsel dönüşüm sürecini ve uygulamalarını siyaset, hukuk ve kent sosyolojisi perspektifinde ele alarak incelemektir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada kent ve kentsel dönüşüm kavramları üzerinde durulmuştur. Ülkemizde kentsel dönüşümün tarihsel analizi yapılarak, 2002-2014 yılları arasında yapılan mevzuat ve uygulamalar kapsamında temel oluşturacak kentsel dönüşüm örnekleri incelenmiştir. Son olarak da kentsel dönüşüm uygulamaları üzerinden değerlendirme ve eleştirel bir görüş ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Kentsel Dönüşüm, Mevzuat, Sosyoloji, Türkiye
T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Ö ğrencinin Adı Soyadı Ela DOĞANAY Numarası 144205001026 Ana Bilim / Bilim Dalı Sosyoloji / Sosyoloji Programı Tezli Yüksek Lisans Tezin adı Urban Transformatıon Regulatıons In Turkey (2002‐2014 Term) ABSTRACT
Turkey, one of the developing countries in the world, has had to be flexible about certain innovation sthrough out the accession negotiations with EU. One of the issues with the most significant regulation and application is urban transformation. Urban transformation as a term has been used extensively in our country as of 2000. The main reason is that it has been an issue discussed politically and exposed to regulations, and also it is actively practised. Between the years 2002- 2014, six regulations were introduced regarding urban transformation. Based on the regulations, many renewal areas were formed in diverse cities which went through related practices. The aim of his study is examine the process of urban transformation together with its applications in terms of politics, law, and urban sociology. In this respect, we have focused on the terms urban and urban transformation. We have also analysed urban transformation samples taking into consideration the regulations introduced between 2002 and 2014 and doing a historical analysis of urban transformation. Finally, we present an evaluation and some criticism over the applications of urban transformation.
Key Words: Urban Transformation, Regulation, Sociology, Turkey
KISALTMALAR SAYFASI AB: Avrupa Birliği
AKP: Adalet Ve Kalkınma Partisi AVM: Alışveriş Merkezi
BDDK: Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu BDP: Barış Ve Demokrasi Partisi
BŞB: Büyükşehir Belediyesi CHP: Cumhuriyet Halk Partisi
DCMS: Culture, Media and Sports Department DPT: Devlet Planlama Teşkilatı
DTP: Demokratik Toplum Partisi
EGEV: Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı EH: English Heritage
FED: Federal Reserve Bank
GMYO: Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı KAL-DER: Türkiye Kalite Derneği
KAGKDP: Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi KDP: Kentsel Dönüşüm Projesi
KTVKK: Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu MD: Madde
MHP: Miliiyetçi Harekât Partisi SPK: Sermaye Piyasaları Kurumu STK: Sivil Toplum Kuruluşu
TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TL: Türk Lirası
TMMOB: Türkiye Mali Müşavirler Odası Başkanlığı TOKİ: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu VD: Ve Diğerler
İÇİNDEKİLER
BİLİMSEL ETİK SAYFASI ... ii
ÖNSÖZ/TEŞEKKÜR ... ii
ÖZET ... iii
ABSTRACT ... iv
KISALTMALAR ... v
İÇİNDEKİLER ... vi
TABLOLAR LİSTESİ ... viii
FOTOĞRAFLAR LİSTESİ ... viii
GİRİŞ ... 9
I. BÖLÜM: KENT KAVRAMININ ANALİZİ 1.1.Kentsel Dönüşüm Kavramına Genel Bakış ... 15
1.1.1.Kent Kavramını Anlamak ... 15
1.1.2. Kentsel Dönüşüm Kavramı ... 17
1.1.3.Kentsel Dönüşümün Amaçları(Hedefleri) ... 18
1.1.4.Kentsel Dönüşümde Kullanılan Uygulama Biçimleri ... 21
1.1.5.Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi ... 23
1.2.Dünyadaki Kentsel Dönüşüm Alanları ve Proje Uygulamaları ... 31
1.2.1.Kentsel Dönüşüm Alanların Belirlenmesi, Hazırlık ve Uygulama Aşamasında Yapılması Gerekenler ... 31
1.2.2.Hiroşima – Danbara Kenti Kentsel Dönüşüm Projesi (Japonya) ... 33
1.2.3.Trafalgar Meydanı Kentsel Dönüşüm Projesi (İngiltere) ... 34
1.2.4. Postdam Meydanı Kentsel Dönüşüm Projesi (Almanya) ... 35
1.2.5. La Defense Kentsel Dönüşüm Projesi (Fransa) ... 36
II. BÖLÜM: TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM VE MEVZUAT 2.1.Türkiye'de Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi ... 38
2.1.2.1 Bütüncül Yaklaşım ... 50
2.1.2.2. Yerel Ortaklıklar Ve Katılım Yaklaşımı ... 51
2.2. 2002 2014 Yılları Arasında Türkiye'de Kentsel Dönüşüm Politikalarına Bakış 52 2.2.1. 5393 Sayılı Belediye Kanununun 73. Maddesi ... 69
2.2.2. 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ... 72
2.2.4. 5104 Sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu ... 83
2.2.5. 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ... 84
2.2.6. 5999 Sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ... 88
III. BÖLÜM: KENTSEL DÖNÜŞÜM MEVZUATI VE TÜRKİYE’DEKİ BAZI UYGULAMALAR ÜZERİNDEN BİR ANALİZ 3.1.Kentsel Dönüşüm Yasal Mevzuatının ve Örnek Uygulamalarının Sosyolojik Analizi ... 91
3.1.1.Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi ... 98
3.1.2.Van Afet Bölgesi Kentsel Dönüşüm Projesi ... 104
3.1.3. Büyükşehir Belediyesi Van İli Örneği ... 113
3.1.4. Sulukule Kentsel Dönüşüm Projesi ... 118
3.1.5.Fener-Balat ve Tophane Kışlası Kentsel Dönüşüm Projeleri ... 126
3.1.6.Kentsel Dönüşüm Projelerinde Kamulaştırma ve Sosyal Boyutu ... 131
SONUÇ ... 134 KAYNAKÇA ... 137 ÖZGEÇMİŞ ... 151
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1:Son 50 Yılda Kentsel Dönüşümün Değişim Dinamikleri ... 41
Tablo 2:Kentsel Dönüşüm Üzerine Kanunlar ... 68
Tablo 3:Büyükşehirlerde İdari Bağlılık ve Sınır Değişiklikleri ... 80
Tablo 4:Yeni Kurulan Büyükşehir Belediyeleri Dışındaki Bağlılık ve Sınır Değişiklikleri ... 81
Tablo 5:Van’da Kurulan Yeni İlçeler ... 81
FOTOĞRAFLAR LİSTESİ Fotoğraf 1: Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Öncesi ... 98
Fotoğraf 2: Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Sonrası ... 100
Fotoğraf 3: Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Tamamlanmadan ... 103
Fotoğraf 4: Van Depreminde Yıkılan Alanlar ... 107
Fotoğraf 5: Deprem Sonrası Yapılan Toplu Konut Alanı ... 107
Fotoğraf 6: Deprem Sonrası Yapılan Edremit İlçesi Toplu Konut Alanı ... 108
Fotoğraf 7: Van Depremi Sonrasında Yapılan Kalecik Toplu Konut Alanı ... 114
Fotoğraf 8: Deprem Sonrası Yapılan Toplu Konut Alanı ... 107
Fotoğraf 9: Eski Sulukule Sokaklarından Biri ... 121
Fotoğraf 10:Yeni Sulukule Sokaklarından Biri ... 122
Fotoğraf 11: Tarihi Sulukule Sokakları ve Evleri ... 124
Fotoğraf 12: Tarihi Fener-Balat-Ayvansaray Bölgesi Dönüşüm Öncesi ... 107
Fotoğraf 13: Tarihi Fener-Balat-Ayvansaray Bölgesinde Kentsel Dönüşüm ... 107
GİRİŞ
Modernleşme ve kapitalizm maddi, toplumsal ve bireysel yaşamı büyük bir hızla değiştirmektedir. Değişim; üretim süreci ve insanlar üzerinde etkili olduğu kadar mekânsal yapılanma üzerinde de etkisini göstermektedir. Modern kapitalist dünya mekânı kârlılığını arttıracak bir vasıta olarak görerek, ekonomik gerçeklik mantığıyla metalaştırmaktadır. Bir meta haline gelen mekân sürekli değişmekte, farklılaşmakta ve gerektiğinde yok edilerek yeni biçim ve şekillere dönüştürülmektedir. Bunun açıklaması Berman’a (1982) göre; "Kapitalizm maddi dünyada her şeyi eskimek üzere üretirken, hızlı ve kapsamlı kentsel yenilemelerde kapitalizmin süreklilik gösteren yıkıcı gücünden etkilenmektedir. Bu etki ile birlikte eski yaşam ortamlarının yerini yeni yaşam alanları almaya başlar."
Modern dünyada kentleşme yoğun bir ekonomik ve sosyal dönüşümü içermektedir. Kentleşme olgusu, toplumların yapısal değişmelerinin en göze çarpan yanı olmakla birlikte nüfusun büyük oranının tarımdan ve topraktan koparak tarım dışı alanlarda sanayileşmiş bölgelerde, karmaşık örgütlerde ve dolayısıyla köyden başka yerlerde kentlerde hayatlarını kazanmaya ve yaşamaya başlamalarıdır. Gelişmekte olan üçüncü dünya ülkelerinde kentleşme hız kazanarak kırsal bölgelerde yaşayan nüfus oranı azalarak, kent nüfusu ve yerleşim oranı artmaktadır. Kentlerde meydana gelen demografik değişim ve nüfusun hızla artması mekânsal yapılanmalarda büyük değişiklikler yaratmıştır.
Son iki yüz yıl içindeki demografik değişim, kentlerde yaşayan nüfusun hızla artması mekânsal yapılanmalarda, insan yaşamlarında büyük değişiklikler yaratmıştır. Karmaşık ve dinamik bir yapıya sahip olan kentler de fiziksel, toplumsal, ekonomik, çevresel, siyasal faktörlerin etkisiyle değişim ve dönüşüm göstermektedirler. Bu dönüşümler bazen mekânın ekonomik, toplumsal, çevresel kalite ve garantisini arttırırken bazen de tam tersine çökme ve bozulmalara yol açabilmektedir.
Farklı nedenlerden dolayı zaman içinde kentsel opsiyonlara uymayan fiziki yapısı gün geçtikçe bozulan veya terk edilen kent alanlarının yeniden kente kazandırılması kentsel dönüşüm olarak ifade edilmektedir. Kentsel dönüşüm hızlı
kentleşme ve doğal afetler sonucunda zarar gören ve yıpranan kentlerin yenilenmesi üzerine ortaya çıkmış bir kavramdır.
Sanayileşmeyle birlikte hızlı nüfus artışı, kırsal alanlardan metropoliten kentlere doğru büyük bir göçe ve bunun sonucunda Türkiye'de kentleşme oranlarında önemli artışa neden oldu. Türkiye’de kentleşme 1950’lerde %25’lerdeyken bu oran 2012’de %77’ye ulaşmıştır. Nüfus artışının yanında kırdan kentlere göçler kentlerde konut ihtiyacını oldukça arttırmıştır. Şehirlerdeki bu hızlı kentleşmenin sonucunda gecekondulaşma, çevresel bozulma ve mevcut altyapının bozulması gibi sorunlarla karşılaşılmıştır.
2002-2014 yılları arasında iktidarda yer alan mevcut parti olan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin; on iki yıl boyunca kentsel dönüşüm adına yaptığı mevzuat çalışmaları bu tez çalışmasında derinlemesine incelenecektir. Bu süre zarfında yapılmış olan kentsel dönüşüm politikaları, kanunları, kanun hükmünde kararnameleri ve diğer bütün yazılı mevzuat çalışmada yer alacaktır. Bu çalışmanın temel hedefinde; on iki yıllık süre içerisinde kentsel dönüşüm adına atılan adımları net olarak görebilmektir.
12 yıllık iktidarın kentleşme politikalarının incelenmesi ve tez çalışması haline getirilmesi hedeflenmektedir. Bu çalışmada Türkiye'de 2002-2014 yılları arasında teori de ve pratik de hayata geçirilmiş bazı temel kentsel dönüşüm örnekleri ele alınarak; hukuki, siyasi ve sosyal boyutu araştırma sınırları çerçevesinde çalışılmıştır. Temel amaç; kentleşme politikalarının hangi doğrultuda yapıldığı ve kentleşme olgusuna ne kadar uygun olup olmadığını incelemektir. Kentsel dönüşüm adı altında yapılan kanun, yönetmelik, tasarı gibi politik argümanları içerisinde kentin doğal yapısının ne denli korunduğunu araştırarak; bu politik argümanların ne oranda uygulamada yer aldığını gözler önüne sunmak arzusu taşınmaktadır. Hakeza; kentsel dönüşüm faaliyetlerinin kent sosyolojisi açısından doğruluğu irdelenerek, politik yapı ile kent yapısını aynı anda inceleme olanağı bulunmuş olacaktır.
Kentsel dönüşüm son yıllarda popüler olmaya başlayan bir kavram haline gelmekle beraber, bu kavramdan ne anlaşıldığı ve ne tür uygulamalar yapıldığı ironik olarak dile getirilecektir. Kentsel dönüşüm kavramı "beton şehirler" kavramına
dönüştürülmüş, kentlerin tarihi ve doğal yapısı en az koruma altına alınarak yok edilmiş ve yok edilmeye devam etmektedir. Kentsel dönüşüm politik bir rant kavramı olmaktan kurtulması gerekirken, daha fazla politik zeminde kullanılmaya başlanmıştır.
Kentsel dönüşüm veyahut kentleşme konusuna dair pek çok argüman bulunurken, 12 yıllık mevcut iktidarın kentsel dönüşüm politikaları üzerine derin ve genel bir analiz yapılmamış olmakla beraber; kentsel dönüşümün alt başlıkları üzerine yazılmış akademik eserler mevcuttur.
Bu tez çalışmasında esas hedeflenen olgu; 2002-2014 yılları arasında kentsel dönüşüm politikalarını ve uygulamalarını yapan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yapmış olduğu kanun, yönetmelik, kanun hükmünde kararname, tüzük gibi bütün yazılı mevzuat ve uygulamalı çalışmalar incelenerek, bütün çelişkili noktalar ele alınarak teorik tabanlı bir araştırma olması hedefleniyor.
Kentsel dönüşüm bazlı bir düşünce sisteminde uygulanan dönüşümlerin gerçek bir dönüşüm mü yoksa hüsran mı olduğu tezin esas önemini belirtmektedir. Kentsel dönüşümden anlaşılan "ruhsuz şehirler" üretmenin politik zemindeki anlamına karşılık, kentlerde yaşayan bireylerin ve toplumun da kentsel dönüşümden ne anladığı büyük önem taşımaktadır.
Mevcut iktidarın özellikle son yıllarda kentsel dönüşüm politikaları ve uygulamalarına karşı tepki alması da göz önünde bulundurularak, kentleşmenin sadece 'dönüşüm' ile mi olacağı sorusu da zihinlerde yerini almış bulunmaktadır. Ayrıca diğer bir önemi ise, 12 yıllık kentsel dönüşüm politikalarının tamamı bir bütün olarak incelenmemiş, sadece kent olarak ve kentsel dönüşümün bazı alt başlıkları olarak ele alınarak incelenmiş ve araştırılmıştır.
Bu çalışmada, 2012-2014 yılları arasında AK Parti iktidarının kentsel dönüşüm politikalarında ne kadar yol aldığı, ne gibi uygulamalar yaptığı ve bunların ne oranda doğru olduğu araştırılarak tarafsız bir şekilde aktarılmaya çalışıldı.
Kentsel dönüşüm konusunun politik, hukuki ve sosyolojik bazlı incelenmesi söz konusu olduğu için derin bir kaynak taraması yapıldı. Kentsel dönüşüm ile ilgili 2002-2014 yılları arasında iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde ortaya konulan
yasal mevzuat ile ilgili bir kaynak taraması yapıldı. Kent sosyolojisi alanında, kent ve kentsel dönüşüm üzerine okumalar yapılarak, kentsel dönüşüm üzerine kaleme alınmış makaleler ve kitaplardan akademik kurallara uygun kaynaklar gösterildi. Teorik tabanlı bir çalışma yapıldığı için geniş bir kaynak taraması yapılarak tez çalışması tamamlanmıştır.
Bu tez çalışması temel üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kavramsal çerçeve bazında kent kavramı ve kentsel dönüşüm kavramı ele alınarak incelenmiştir. Kent kavramı tarih boyunca farklı şekillerde tanımlanmış ve günümüze kadar süregelmiştir. Kentsel dönüşüm kavramı ise 19. yüzyıldan bugüne kadar farklı şekillerde tanım bulmuş ve farklı uygulamalar ile farklı tanım şekillerine bürünmüştür. Kentsel dönüşüm kavramı, tarihsel döngü içerisinde ele alınmış ve daha iyi bir çözümleme yapabilmek için derinlemesine incelenmiştir. Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de kentsel dönüşüm kavramı üzerinde çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Kentsel dönüşümün temel amaçları ele alınarak incelenmiş ve farklı yazarlara göre bunların ne olması gerektiği ve nasıl olması gerektiği dikkatle ele alınmıştır. Kentsel dönüşümde kullanılan uygulama biçimleri; yenileme, sağlıklaştırma, koruma, yeniden canlandırma, yeniden geliştirme, düzenleme, temizleme, boşlukları doldurarak geliştirme ve tazeleme-parlatma olarak kategorilere ayrılmış ve açıklanmıştır. Kentsel dönüşümün tarihsel analizi yapılarak, tarih boyunca yapılan kentsel dönüşüm uygulamaları ele alınmıştır. Tarih boyunca dünyadaki en iyi kentsel dönüşüm alanları ve proje uygulamalarında kentsel dönüşüm alanlarının belirlenmesi, hazırlık ve uygulama aşamasında yapılması gerekenler sıralanmıştır. Bunun yanı sıra tarih boyunca dünyada yapılan en iyi kentsel dönüşüm proje örnekleri ayrı başlıklar altında incelenmiştir.
İkinci bölümde Türkiye'de kentsel dönüşümün tarihsel gelişimi ele alınarak tarihsel bir analiz yapılmıştır. Bu tarihsel analiz içerisinde sadece kentsel dönüşümün sosyolojik boyutu değil aynı zamanda yasal mevzuat boyutu da ele alınarak incelenmiştir. Türkiye toprakları üzerinde ilk kentsel dönüşüm eylemleri Osmanlı Devleti'nin son yüzyılında gerçekleşmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türkiye kentlerinde karşılaşılan başlıca sorun savaş sonrasında yakılıp yıkılan kentlerin yeniden
imar olmuştur. 1950 ve 1980 yılları arasında kırdan kente göç ve hızlı bir kentleşme, ekonomik büyümeyi ve sanayileşmeyi beraberinde getirmiştir.1980’lerden sonra hem gecekondu bölgeleri hem de şehir merkezindeki eski konut yapıları apartmanlara dönüştürülerek kentsel dönüşüme tabi tutulmuştur. 2000’li yıllardan itibaren kentsel dönüşüm kavramı, yasal düzenleme arayışları içerisinde yerini almaya başlaması da konunun artan önemine işaret etmektedir. Bu sürecin gelişmesinde 1999 Marmara depreminin meydana getirdiği büyük etkilerin olduğu şüphesiz kesindir. Türkiye'de kentsel dönüşüme yönelik yaklaşımlar; bütüncül yaklaşım ve yerel ortaklıklar ve katılım yaklaşımı bazında iki temel başlık altında ele alınarak incelenmektedir.
2002-2014 yılları arasında Türkiye'ye ve kentsel dönüşüm politikalarına genel olarak yeni bir perspektiften bakış ortaya çıkmıştır. 2002'den itibaren Türkiye'de pek çok şey değişmiştir. Türkiye bu değişimleri yaparken, eski misyonu ile yeni misyon arasına bir çizgi çekmiştir. Bu süreçte başta siyasi otoriteler olmak üzere; demokratikleşme, ekonomi ve kalkınma, sanayileşme, eğitim, sağlık, ulaşım, hukuk, çevre ve şehircilik gibi birçok konuda yasal düzenlemeler yapılarak ciddi uygulamalar hayata geçirilmiştir. Bu dönem içerisinde en önemli konulardan birisi de kentsel dönüşüm mevzuat ve uygulamaları olmuştur. Kentsel dönüşüm konusunda ciddi yasal düzenlemeler içerisine giren iktidar bu düzenlemeler çerçevesinde yeni uygulamalar başlatarak, yeni Türkiye kentleri oluşturmayı hedeflemiştir. 2002-2014 yılları arasında kentsel dönüşüm üzerine 6 tane yasa yürürlükten geçerek onaylanmıştır. Bununla beraber VIII. ve IX. Kalkınma Planları’nda kentsel dönüşüm konusunda ciddi planlamalar yapılmıştır. Ayrıca IX. Kalkınma Planı’nda "Hedef 2023" sloganı ile bu tarihe kadar kentsel dönüşüm uygulamaları üzerine yeni planlar yapılmıştır.
Çalışmanın devamında; 5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 73.'üncü Maddesi, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun, 5216 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu, 5104 Sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Proje Kanunu, 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun ve 5999 Sayılı
Kamulaştırma Kanunu Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ayrı başlıklar altında hukuksal ve siyasal bazda incelenmiştir.
Üçüncü bölümde, kentsel dönüşüm mevzuatı ve Türkiye'deki uygulamalar üzerinden bir analiz yapılmaya çalışılmıştır. Kentsel dönüşüm yasal mevzuatının ve uygulamalarının sosyolojik bir perspektiften olumlu ve olumsuz yönleri ele alınarak toplumsal bir analiz yapılmaya çalışılmıştır. Bu bölüm içerisinde altı kanun ayrı örneklemler üzerinden incelenmiş, değerlendirilmiş, eleştirilmiş ve toplumsal olarak olumlu ve olumsuz yönleri ortaya koyulmuştur. Sosyolojik olarak toplumsal olaylar üzerinden değerlendirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının eksiklikleri ve hataları üzerine sunulabilecek olumlu önermeler kaleme alınmıştır.
I. BÖLÜM: KENTSEL DÖNÜŞÜM KAVRAMININ ANALİZİ 1.1.Kentsel Dönüşüm Kavramına Genel Bakış
1.1.1.Kent Kavramını Anlamak
Kent kavramı; tarihin neredeyse her döneminde farklı anlama sahip olan aktif bir kavram niteliğine sahiptir. Bundan dolayıdır ki, hem literatüre hem de yasal düzenlemelerde her zaman ve her ülke için geçerli sayılabilecek bir tanımı olmadığı görülür. Tarihsel süreçte kent kavramının içerik analizlerindeki değişimler incelendiğinde, ilk dönemlerde "uygarlık" kelimesinin bu içerik analizinin belirlenmesinde en önemli etkiye sahip olduğu gözlenmektedir (Ertürk, 1997, 42). Başka bir deyişle, kent kavramı daimi olarak uygarlık sözcüğü ile benzer anlamlı olarak kullanılmış, bu anlamda uygarlığın kentlerin ortaya çıkması ile var olduğu, genel bir söylem haline dönüşmüştür. Bundan dolayıdır ki, insanlığın tarihi süresince uygarlık kentlerle ilişkili bir kavram olarak gelişmiştir (Erten, 1999, 30-31; Topal, 2004, 274). Uygarlık kavramı, tarihte yerleşik hayata geçen Uygurlar tarafından ilk defa kullanılmıştır ve kent kavramı ile uygarlık kavramının sıkı ilişkisi yerleşik hayatın var olması ile başlamıştır.
"Kent, insanlık tarihinin belli bir anında ve belli koşullarla oluşan ve süreçte sosyal, kültürel, iktisadi, tarihsel, dini, mimari, estetik yönüyle temayüz eden bir yaşam alanıdır. İnsanlık tarihinin önemli bir kavşağı ve dönüm noktasıdır. Keskin bir yönelim, başka bir hayat inşa etme, yeni argümanlarla düşünme pratiğidir. Etkili, yankılı, sarsıcı, çoğul bir süreçtir. Ardında nice yıkım, yokluk, sefalet bırakan ama hep bir anıt, ihtişam, gurur, kibir, zenginlik abidesi olarak yükselen bir alan."dır. (Alver, 2012, 9)
Tarihsel gelişim içinde kentin kavramsal değişimi devam etmiş, geçmiş dönemlerde "cite", "polis", "medine" ve "kent" gibi az çok yakın anlamlarda kullanılan kavramların yerini, bugün "bourg", "villa", "city" ve "urban" kelimeleri almıştır. Öte yandan, sosyo-ekonomik gelişmelere bağlı olarak, kent kavramının içeriğinde de önemli değişmeler yaşanmış, eski dönemlerde "kale" veya "sur" kent kavramını tanımlamada önemli bir kıstas olarak kullanılmıştır. Marver’e göre; "kent, duvarlarla çevrili insan yerleşimleri" olarak ifade bulmuştur (Demirer vd, 1999, 29). Hâlbuki günümüzde kent nosyonunun
tanımının oluşmasında istihdam yapısı, ekonomi faaliyetleri, demografik yoğunluk ve benzeri pek çok farklı özellikler kullanılmaktadır. Önemle sanayi devrimi ile beraber kentsel mekânların şekil ve görevlerinin farklılaşması kent kavramının içeriğini tamamıyla değiştirmiş, sosyoloji, tarih, coğrafya ve ekoloji gibi birçok bilim alanının araştırma konusu olması sebebiyle de "kentin tanımlanması" nda farklı yaklaşımlar sergilenmiştir.
Kentin konumlandığı mekânsal yapıların basitten zora doğru dönüşmesi ve bunun kent nosyonunun içeriğini değiştirmesi Batı toplumları için çok eski tarihlere kadar götürülebilir. Nitekim kent kavramı Aristo tarafından; "insanların daha iyi bir yaşam sürmek için toplandıkları yerler" olarak tanımlanırken, sosyo-ekonomik gelişmeye başat olarak ortaya çıkan kent algısında Adam Smith, "kentin özellikle zanaat fonksiyonları" üzerine yoğunlaşmıştır. "İnsanların toplu olarak yaşama sebeplerini ekonomik ve güvenlik ihtiyacı kapsamında ele alan İbn-i Haldun ise kentlerin, endüstri merkezleri olma özelliklerini irdelemiş ve kentleşmeyi “göçebe ve kır insanları için son aşama” olarak kabul etmiştir." (Öner, 1998, 66-67). Pirenne de hiçbir uygarlıkta kent yaşamının ticaret ve sanayiden bağımsız olarak gelişmediğini belirtmekte (Pirenne, 1994, 103), dolayısıyla kentin varlığını ekonomik gerekçelere dayandırmaktadır.
İlk olarak ortaya çıkan kent sosyolojisi kuramları temel problem olarak kent ve köy ayrılığının sınırlarını belirleme sorununa kafa yormuşlardır (Tekeli, 1982, 302) ve bu kuramların kent tanımlarında hareket noktasını köy ve kent toplulukları arasındaki farklılıklar oluşturmuştur. Diğer bir deyişle, toplum bilimciler, genel olarak kentli denilen sosyal grubu köylü topluluğunun karşıtı olarak görmüşler ve kenti bu noktadan hareketle tanımlamışlardır (Bal, 1999, 19). Kent, "birbirleriyle karşılıklı etkileşim içinde bulunan ve birbirlerine sıkı işlevsel ilişkilerle bağlı, uzmanlaşmış parçalardan meydana gelen yerleşme merkezi bütünlükleri" şeklinde bir tanımlamaya tabi tutulabilir (Ertürk, 1997, 49). Özensel'e göre (2015); "kent, nüfus açısından daha büyük, daha çok farklılaşmış, toplumsal denetimin daha düşük seviyede olduğu, gayri şahsi ilişkilerin yaygın olduğu ve ben duygusunun hakim olduğu bir toplumdur." Kent kavramı üzerine
ne kadar çeşitli tanımlar yapılırsa yapılsın, köy topluluklarının tanımlamasında kullanılan işlevsel kavramların zıt anlamlıları kullanılarak bir tanımlama yapılmaktadır.
1.1.2. Kentsel Dönüşüm Kavramı
Kentsel dönüşüm kavramını daha iyi anlayabilmek, doğru bir şekilde kullanabilmek ve tarihsel gelişimden bugüne dek nasıl ve hangi manalarda kullanıldığını çözümleyebilmek için yukarıda da anlatıldığı gibi öncelikle kent kavramını anlamaya çalışmalıyız. Son yıllarda dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de de kentsel dönüşüm kavramı üzerine çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm yazınında, birçok kentsel dönüşüm tanımı bulunmaktadır. Bu tanımlar, vurguladıkları vizyon, amaç, strateji ve yöntemlerine göre farklılık göstermektedir.
Kentsel dönüşüm, kentlerin mevcut var olan alanlarının farklı bir mimari ve estetik ile şekillendirilmesi, farklı bir hale girmesi olarak tanımı oluşturulabilir (Şişman, Kibaroğlu, 2009, 1). Kentsel değişim ve dönüşüm sürecinde, dönüşüm yapılacak alanın toplumsal ve tarihsel dokusuna sadık kalınarak yapılan eylemler gerçek dönüşüm modelleri olarak tarihsel süreç içinde yerini almaktadır.
2000'li yıllardan itibaren dünyanın pek çok ülkesinde ve kentinde olduğu gibi, ülkemizde de kentsel dönüşüm nosyonu üzerine çeşitli araştırmalar, incelemeler ve tartışmalar yapılmaktadır. Kentsel dönüşüm, şehrin sorunlarına çözüm üretmek hedefiyle, evrim geçiren bir bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel problemlerine kalıcı bir çözüm sağlamaya çalışan kapsamlı bir vizyon ve hareket olarak dile getirilebilir (Thomas, 2003, 98).
Kentsel dönüşüm, kentsel bozulma süreçlerini daha iyi anlayabilme ve çözümleyebilme ihtiyacı ile ortaya çıkan ve sonuçta ortaya çıkacak değişim ve dönüşüm ile elde edilecek sonuçların üzerinde bir anlaşma yoludur. Bir başka deyişle, yok edilen bir ekonomik aktivitenin yeniden oluşturulması, ilerletilmesi ve hayata kazandırılması, bozulmuş bir toplumsal işlevin işler duruma getirilmesi; toplum dışına itilme olan bölgelerde, toplumsal birlik ve beraberliğin sağlanması; sosyal ortam kalitesinin veya sosyal ortam standart dengesinin yok olduğu mevkilerde, bu dengenin tekrar
yitiren ve yok olan kentsel alanların iktisadi, toplumsal, maddesel ve ortamsal şartlarının detaylı ve birbirine destek veren yaklaşımlarla daha iyi bir duruma getirilmesine yönelik olarak uygulanan strateji ve eylemlerin tamamını ifade etmektedir (Şişman, Kibaroğlu, 2009, 1).
Kentsel dönüşüm, belirli bazı temel boyutları içinde barındırmaktadır. Bunlar "fiziksel-tasarım, sosyal, ekonomik ve yasal-yönetsel" boyutlardır. Fiziksel boyut, kentin içinde yer alan ulaşım ağları, hane arz ve talebi, altyapı ve çevreden meydana gelen sorunların çözümü için çalışır. Tasarım boyutu, fiziki olarak bir kentin fiziksel görünümünü değiştiren mimari ve estetik yapılaşma üzerine plan ve uygulamalar yapar. Sosyal boyut, sağlık, eğitim, konut ve kamu hizmetlerine erişim gibi toplumun insani koşullarda hayatını sürdürebilmesi ve insan haklarına uygun yaşaması için çalışır. Ekonomik boyut, kentsel dönüşüm yapılacak bölgenin etrafında yüksek maddi getirisi olacak işyerleri oluşturma ve sayısal değerlerini belirlemek üzerine çalışır. Yasal/yönetsel boyut, yerel yöneticilerin bölge halkı ile iletişim ve ilişkilerini, detaylı olarak analiz etme görevini yerini getirir (Polat ve Dostoğlu, 2007, 62). Bu dört temel boyutun, kentsel dönüşüm proje ve uygulaması içinde yer alması; kentsel dönüşümün sadece tek boyut üzerinden yapılmadığını, dönüşüm sürecinde ve dönüşüm sonucunda ortaya çıkabilecek tehditleri ve tehlikeleri göz önünde bulundurarak sağlıklı bir dönüşüm yapılmasını amaçlamaktadır.
1.1.3.Kentsel Dönüşümün Amaçları(Hedefleri)
Dönüşüm, işlevi ve realitesi sebebiyle, kentin var olan yapısına ve kentte yaşamını sürdüren halkın fiziki, sosyal ve iktisadi geleceği üzerine ve kentin mevcut geleneksel kültürüne etki edebilmektedir. Bu sebeple, planlama çalışmalarının tamamında, toplumbilimciler, iktisat uzmanları, mühendisler, mimarlar, plancılar ve peyzaj mimarları gibi çeşitli uzmanlıkların birlikte hareket etmesi ve çözüm üretmesi gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm, belli başlı amaçlara hizmet etmeye endekslenerek tasarlanmalıdır. (Roberts, 2000, 148; Polat ve Dostoğlu, 2007, 62). Roberts'ın kentsel dönüşümün amaçlarını aşağıdaki gibi olduğunu beyan etmiştir.
1. Kentin fiziki şartları ile toplumsal sorunları arasında direkt bir ilişki kurulmasıdır. Kentsel bölgelerin çöküntü bölgesine dönüşmesindeki en mühim sebeplerden birisi toplumsal çökme ya da bozulmadır. Kentsel dönüşüm projeleri, esas olarak toplumsal bozulmanın sebeplerini incelemeli ve bu bozulmayı önleyecek çözüm ve öneriler sunmalı.
2. Kentsel dönüşüm kent dokusunu oluşturan pek çok elemanın fiziksel olarak devamlı değişim ihtiyacına çözüm sunmalıdır. Diğer bir ifadeyle, kentsel dönüşüm projeleri şehrin hızlı bir şekilde gelişen, değişen ve tahrip olan dokusunda meydana gelen yeni fiziki, toplumsal, iktisadi, ekolojik ve altyapısal ihtiyaçlara göre, kent parçalarının tekrar oluşturulmasına imkân verilmeli.
3. Kentsel saadet ve yaşam kalitesini yükseltici bir iktisadi kalkınma yaklaşımını meydana getirmeli.
4. Fiziksel ve toplumsal deformenin dışında, kentsel alanların enkaz bölgeleri haline dönüşmelerinin en mühim sebeplerinden birisi, bu alanların iktisadi hareketlerini kaybetmesidir. Kentsel dönüşüm projeleri fiziki ve toplumsal enkaz alanları haline dönüşen kentin küçük kısımlarında iktisadi hareketliliği oluşturacak stratejileri ilerletmeyi ve böylece kentsel huzur ve yaşam kalitesini artırmayı hedeflemeli.
5. Kentsel alanların etkili bir şekilde kullanılması ve lüzumsuz kentsel genişlemeden uzak durmaya yönelik stratejilerin üretilemesi gerekmektedir.
Kentsel dönüşüm projelerinde bölge sorunları ve potansiyelinin özelliklerine bağlı olduğu için, bu amaçlardan biri veya bir kaçı öne çıkabilmektedir.
Polat ve Dostoğlu (2007)’na göre; kentsel dönüşümün amacı dört temel kategoride incelenmektedir:
Fiziksel tahribi engellemek ve tarihi dokuyu korumak, İktisadi hayata can katmak,
Mimarlığın ve kentsel yaşamın maddi değerini yükseltmek ve kültür temelli potansiyelleri harekete geçirmek,
Bölge problemlerinin ve dinamiklerinin özelliğine bağlı olarak, bu amaçlardan biri veya bir kaçı ön plana çıkabilmektedir.
Dönüşümün gerçekleşmesi, çeşitli kadranlardaki projeler vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Bu projeler; büyük, orta ve küçük kadranlı planlar çerçevesinde temel üç kategoriye ayrılmaktadır. Kentlerin etkin kısımlarında ve etraflarında yer alan büyük ölçekli projelerin çok parçalı yapıları, çok fonksiyonlu dinamikleri ve yeni metropoliten kent sistemlerinde kentsel-bölgesel merkezleri oluşturan bir yapıları vardır. Şehir merkezi ve çevresinin birbirine karıştığı, hareket olan gelişmeye yönelik ana arterler üzerinde yer alan orta ölçekli projeler, altyapı kalitesini yükselterek, çevrenin dinamiklerini yükseltme yöntemiyle, kentin gelişme stratejileri ile dolaylı olarak bağlantı kurarak, yeni kent merkezleri oluşturmaya çalışılır. Küçük ölçekli projeler de ise, ulaşması rahat, kent içinde özel kimliksel bir yapıya sahip olan alanlarda yer alır. Otel, alışveriş merkezi, eğlence mekânları, iş merkezleri gibi özellikle de tarihi yapılara yüklenen yeni işlevlerle kentsel gelişme içinde stratejik etkileri olan özel projelerdir (Erden, 2003, 250). Üç ölçekteki kentsel dönüşü projeleri, dönüşümün yapılacağı alanlara göre ayrılmıştır ve bu alanlarda ortaya çıkan sorunlara kalıcı çözümü üretecek dönüşüm projesi tercih edilerek dönüşüm gerçekleştirilir.
Polat'ında kısaca ifade ettiği gibi (Polat, 2005, 78) özetlemek gerekirse; kent planlamasının müdahale alanı olarak, tasarım ve koruma disiplinlerinin uygulama gereçlerine dönüşen kentsel dönüşüm projeleri, ekolojik sorunları çözümleyerek, devam ettirilebilir alanlarda standartlı yaşam şartları meydana getirmek ve sosyo-iktisadi ve teknolojik ilerlemelerle beraber oluşan yeni toplumsal ihtiyaçları yerine getirmek için uygun şekilde kullanılır (Polat, 2005,78).
Dünya kentlerinde kentsel dönüşümün yapılmasını zorunlu hale getiren sebepler, büyük oranda ülkelerin aynı düzeyde gelişmişlik derecelerine sahip olmayan ve küresel sistemle olan uyum derecelerine bağlı olarak, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde kentsel dönüşüm, sanayileşme dönemi sonrası dönemi takip eden ilerleme kademelerini, problemlerini ve özellikle de son Fordist dönem devimlerinin sebep olduğu sosyo-iktisadi ve mekânsal enkazların
üstesinden gelmeye yönelik derin bir yeniden yapılandırma tarzı olarak görülürken (Sökmen, 2003, 47-51), gelişmekte olan ülkelerde, göç sonucu oluşan gayrimeşru hane alanlarının dönüştürülmesi, meydana gelen doğal afetler sonucunda tahribe uğrayan kentin bazı kısımlarının yeniden yapımı, düşük gelir düzeyine sahip insanlara ait konut bölgelerini sağlıklı ve son zamanlarda tarihi özellikli kent merkezlerinin tekrar işlevsel hale getirilerek korunması, sığ ölçekte ve belli bir çizgide tanımlanmaktadır. Bu farklı durum üzerine dönüşümü mecburi duruma getiren sebepler nüfus artışı, geniş ölçekli ekonomik faaliyetler, fiziki restorasyon ve düzenleme, teknolojik aktörler, politik ve sosyo-kültürel değişimler araştırılabilir (Ergenekon, 2003,192). Birinci ve ikinci dünya ülkelerinde yapılan kentsel dönüşüm projeleri ve uygulamaları temelde sosyo-ekonomik açıdan farklılık göstermektedir.
1.1.4.Kentsel Dönüşümde Kullanılan Uygulama Biçimleri
Kentsel dönüşüm, var olan kent yapısının yeniden yapılması için plan ve projeli uygulamaları içinde barındıran geniş kapsamlı bir kavramdır. Fakat bu uygulama şekillerinin tanımlanmasında birçok değişik fikir piyasada yerini almaktadır. Bunun en mühim sebebi dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan bilim insanlarının değişik isimlerle ifade ettiği uygulama pratiklerininTürkçeye dönüştürülmesinde uzman kişi ve kurumların meydana getirdiği bir dil birlikteliğinin olamamasıdır. Kentsel dönüşümün içinde bulundurduğu dokuz tür uygulama şekli bulunmaktadır:
Yenileme (renewal): Hem yerleşme düzeni, hem var olan yapıların durumu bakımından yaşama ve sıhhat koşullarının iyi duruma getirilmesi imkânı olmayan bölgelerdeki yapıların tamamının veya bir kısmının ortadan kaldırılarak tekrardan imarlaştırılması yenileme olarak tanım bulmaktadır (Keleş, 1998, 224). Sağlıklaştırma (rehabilitation): Eski kent dokusunun ve enkaza dönüşmüş bölgelerin bazı kısımlarının yenilenerek aktif hale getirilmesi olarak dile getirilebilir (Şahin, 2003, 55).
Koruma (preservation - conservation): Toplumun geçmiş yıllardaki sosyal ve iktisadi şartlarını, kültürel normlarını aksettiren dışsal yapısının, tecrübe edilen
1997, 38), kentsel dokunun modern yaşam ile uyması ve uzlaşması, kültürel maddi varlıkların topluma yararlı, iktisadi ve işlevsel şartlarla sağlıklı hale getirilmesi şeklinde ifade edilebilir (Cantacuzino, 1990, 19). Koruma nosyonunda, kendine has özelliği ile koruma (preservation) veya çerçevesi belli değişimlerle koruma (conservation) olarak isimlendirilen iki tür kuram mevcuttur (Tiesdell vd, 1996, 186).
Yeniden canlandırma (revitalization): Önceki hareketliliğini yitirmiş kentsel alanların, bilhassa tarihi kent merkezlerinde alınacak sosyal önlemlerle yeniden harekete ulaşması sağlanmaktır (Şahin, 2003, 56).
Yeniden geliştirme (redevelopment): iktisadi ve yapısal niteliklerin, iyi hale getirilmesine imkân tanımayacak derecede kötü hale gelmiş olan düşük gelire sahip zümrelerin hanelerinin ortadan kaldırılması ve bunların meydana getirdiği kent parçalarının yeni bir tasarı şekli içinde geliştirilmesidir (Keleş, 1998, 224). Düzenleme (improvement): Bir kentin bir kısmının kendi kendine ilerlemesine
engel teşkil etmek, bu gelişmeye toplum faydasına şekil vermek hedefiyle, yerleşim yerinin fonksiyonlarıyla toprak kullanımı arasında bir ilişki kurmayı öngören, geleceğe yönelik kamusal bir eylem çeşididir (Keleş, 1998, 224).
Temizleme (clearance):Düşük gelir zümrelerinin bulunduğu alanlardaki konutların ve yapıların sağlığa uygun olmayan özelliklerinin tespit edilerek tamir edilmesi şeklinde ifade edilmektedir (Keleş, 1998, 224).
Boşlukları doldurarak geliştirme (infill development): Bir alandaki var olan dokuya yeni yapıların ve fonksiyonların inşa edilmesidir.
Tazeleme-parlatma (refurbishment): Kentsel tarz ve öz yapısının oluşturulmasında mühim bir görev üstlenen peyzaj araçlarının ve kent gereçlerinin kullanımı ile tarihi alanların yeniden harekete geçirilmesini öngörmektedir (Kovancı, 1996, 85).
Soylulaştırma (gentrification): Üst gelir grubunda yer alan kişilerin, kent merkezinde tarihi ve yıpranmış konut ve yapıları alıp restore etmesi sonucu ortaya çıkan uygulamalardır.
1.1.5.Kentsel Dönüşümün Tarihsel Gelişimi
Kentsel dönüşüm uygulamaları ilk olarak, 19. yüzyılda Avrupa’da meydana gelen kentsel gelişme canlılığı neticesinde, bazı alanların yıkılarak tekrardan inşa edilmesi (kentsel yenileme) biçiminde oluşmuştur. Bu dönem süresince kamusal sektör yönetimi ve liderlik modeli ile hayata geçirilen kentsel dönüşüm etapları temelde iki tür kökene dayanmaktadır. Bunlar 1851'de İngiltere'de ortaya çıkmış olan ve kentsel yasal argümanlar üreten Konut Kanunu ve 1851-1873 yılları arasında Fransa'da, Paris kenti için ilerlemek için müdahale alanları oluşturan Haussmann’ın eylemleridir (Gürler, 2003, 115).
Endüstri Devrimi sonrası, Avrupa'nın metropol şehirlerinde proletarya sınıfının içinde yer aldığı insaniyete yakışmayan şartlar, birçok düşünce insanını ve mimarı etkisi altına almış, birçok münazara ile beraber ilerleyen kent ütopyaları (Tony Garnier'in "Endüstri Kenti", Ebenezer Howard'ın "Bahçe Şehir" fikri gibi) ilk kentsel dönüşüm fikrinin oluşum aşamalarına hız kazandırmıştır (Dostoğlu, 1986, 58). Anlaşılıyor ki, kentsel dönüşüm fikrinin ortaya çıkmasına sebep olan ilk olaylardan birisi, alt gelir grubunda yer alan bireylerin kaliteden yoksun bir yaşam sürmeleri olmuştur.
Zamanla kentsel dönüşüm sürecinin politik ve iktisadi yapısı, yerel ilerlemeden, küresel bir bütün olma amacına yönelerek, kentsel planlama dönemini de değiştirmiştir. Bu sebeple, dünyadaki kentsel dönüşüm pratiklerinde ayrı periyotlerde ayrı bakış biçimlerinde ortaya konulduğu görülebilir (Gürler, 2003, 120). Dönemsel olarak farklı kentsel dönüşüm modellerinin benimsenmesinde, içinde bulunulan zaman diliminde insanların yaşayış biçimleri, toplumsal ve iktisadi kalkınma, kentsel dönüşüm kapsamında müdahale edilecek alanların farklı özelliklere sahip olması gibi farklı etkenler yer almıştır.
19. yy.'den günümüze dek uygulanan kentsel dönüşüm siyasalarında ve müdahale tarzlarında farklılıklar görülmektedir.1800'lerin ortalarından itibaren 1945'lere kadar, kentlerdeki fiziki ve toplumsal tahribe karşın en mühim müdahale şekli, kentsel yenilemedir (urban renewal). Endüstri Devrimi devamında, sanayi şehirlerinde hızlı bir şekilde yükselen standartları düşük hane bölgeleri ve yeterli olmayan altyapı hizmetleri,
sağlıklı olmayan kentlerin ortaya çıkarak ilerlemesine zemin hazırlamıştır (LeGates ve Stout, 1998, 299). Hijyenik, sağlıklı ve yaşam sürdürülebilir kentlerin geliştirilmesi hedefiyle, ilk kentsel yenileme projeleri ortak toplumsal alanların genişletilmesi düşüncesiyle çözüm üreterek pratiğe dönüştürmüşlerdir. 19. yy.'ın ikinci yarısında 'Park Hareketi' kentle doğayı birleştirmeyi hedeflemiş; bunun neticesinde 1844'te Liverpool'da Birkenhead Parkı, 1845'te Londra'da Victoria Parkı ve 1863'te de New York'ta Central Park inşa edilmiştir (LeGates ve Stout, 1998, 299). Park Hareketi'ni, kent merkezlerinde geniş bulvar ve caddelerin olmasını hedefleyen kentsel yenileme projeleri temel alınmıştır. Bu tarz projelerin başında, Paris'te 1850-1860 yılları aralığında Baron Haussmann liderliğinde hayata geçirilen kentsel yenileme projesi yer alır. Bu proje ile beraber, Paris'in göbeğinde büyük çaplı yıkım çalışmaları yapılmış; geniş bulvarlar ve caddeler hizmete sunulmuş ve bu ulaşım ağları, kent merkezinin dış çeperindeki Bois de Boulogne ve Bois'de Vincennes gibi parklara bağlanarak can bulmuştur (LeGates ve Stout, 1998, 300). Bu periyottaki yenileme projeleri, hem çevresel ortamın hem de trafik sorununun daha sağlıklı hale gelmesine ortam sağlamış; bununla birlikte, kent merkezi ve çeperindeki yoğunluğun seviyesini de indirmiştir. Avrupa'da bu periyottaki kentsel yenileme projelerine denk olarak, Kuzey Amerika'da 'Güzel Kent Hareketi' ortaya çıkmış; kentlerde geniş bulvar ve caddeler oluşturulmuş; yerel yönetim ve hukuk hizmeti veren kamu yapıları, kütüphane, müze gibi önemli kamusal alanlar bu bulvar ve caddeleri görecek şekilde dizayn edilerek kent merkezlerinin yenilenmesi faaliyetlerini gerçekleştirmişlerdir (Carr vd, 1992, 20). Batı'da aynı dönem içinde farklı şehirlerde faklı kentsel dönüşüm proje ve uygulamalarının yer alması, kentlerin ihtiyaçlarına cevap verilmesi ve sorunlarına çözüm üretilmesi noktasında tek düşünüş önemsenmiştir.
Kentlerdeki yenileme yöntemlerine liderlik yapan diğer bir ilerleme ise, 20. yüzyılın ilk elli yılında, İngiltere'deki 'Bahçe Kent Hareketi' ve 'Yeni Kentler Hareketi'ne düzlemsel olarak ortaya çıkan 'Modernist Hareket'tir. CIAM'ın Atina Sözleşmesi'nde yazan temel kriterlere göre, 'modern kent' temiz, sağlıklı ve güzel çevrelere sahip olmalı; kentlerin sağlıklı olmayan bölgeleri yıkılmalı; bu alanlar yeniden yapılandırılırken büyük yeşil alanlar üzerine yüksek binalardan oluşan bir kentsel doku oluşturulmalıdır
(Jacobs ve Appleyard, 1987, 495). Ayrıca, bu kentlerde hem kentsel fonksiyonlar, hem de insan ve araç trafiği birbirinden ayrı olmalıdır (Boddy, 1992, 130). Modernist Hareket'in ortaya çıkmasından sonra, Paris başta olmak üzere Avrupa'da pek çok kentte yıkımlar gerçekleştirilmiş; yıkılan bölgeler, Modernist planlama ve tasarım kriterlerine bağlı olarak yeniden geliştirilerek oluşturulmuştur (Akkar, 2006, 18). Modernist kentsel dönüşüm yaklaşımı ciddi bir dönemi ve bir bölgeyi kapsayarak büyük dönüşüm uygulamaları yapılmıştır. Lakin bu yaklaşımın temelinde 'yüksek binalar inşa etmek' anlayışı dönüşüm alanının sosyal, ekonomik, yapısal özelliklerini gözardı ederek sadece fiziksel bir değişimle estetiği ön plana çıkardığı söylenebilir.
Modernizm ve kentsel yenileme (1910-1940): Birinci Dünya Savaşı sonrasında kentler, Fordist iktisadi sisteminin yönünde gelişim göstermiş, 1910'larda yek merkezli en uygun kent planlama, 1920'lerde tarihi mirası koruma endişesi olmayan yenileme uygulamaları, 1930'larda fonksiyonel olarak bölgelere ayırma ve koruma kavramlarının istikametinde olmuştur (Polat, 2005, 80).
Modernist Hareket, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından, kentlerin yeniden yapılanması diliminde de etkisini korumuştur. Savaş bitişinde Avrupa kentlerinde meydana gelen büyük yıkımlar, kentlerin yeniden inşası(urban reconstruction) yönteminin gündemini güncellemiştir. 1940'ların ve 1950'lerin kentsel siyasaları, yeni kentsel tasarrufların eski tasarrufların yerine oluşmasını ve geçmişten bugüne dek uzanan fiziki problemlerin ortadan kaldırılmasına yönelik kentlerin yeniden inşasını öngörmüştür. Bu periyotta, merkezi gücün liderliğinde yeniden yapılanma siyasaları gündeme gelmiştir. Bunun yanı sıra bu süreçte, merkezi yönetim yerel yönetimlere, kentleri yeniden oluşturma ve geliştirme planlarını tasarlamalarına imkân oluşturacak kural ve sınırlarını kapsayan derin kapsamlı rehberler vermiştir. Yapılan planlar neticesinde, kent içi bölgelerde, getto alanların temizlenmesine öncelik sunulmuş; büyük yıkımlar gerçekleştirilerek, bu bölgelere yüksek konut blokları dikilmiştir. Gelenekselliğini koruyan kent merkezlerinde de büyük yıkım hareketleri oluşmuş; yeni kent merkezleri, tamamen ofis ve ticaret fonksiyonlarını barındıran bölgeler haline dönüştürülmüştür (Oc ve Tiesdell, 1997,18). Kent merkezleri iş merkezi alanlarına dönüştürülerek, sosyal hayatın daha kolay
yaşanılmasına yardımcı olunmuştur. Şehir merkezinde yer alan gecekondu alanları ve çöküntü alanları da temizlenerek daha estetik bir görünüm elde edilmeye çalışılmıştır.
Endüstriyel gelişme ve kentsel rehabilitasyon (1940-1960): II. Dünya Savaşı sonrasında kentler, kapitalist iktisadi sistem doğrultusunda ilerlemiş, sermaye stokuna ve bölgesel endüstriye ilintili kentsel gelişim sebebiyle, merkez dışına göç ederek boşalan kent içi endüstri bölgelerinde rehabilitasyon ve sosyal konut projeleri önemli hale gelmiştir (Polat ve Dostoğlu, 2007, 63).
1940'ların sonundan itibaren kentsel gelişim(urban development) yönteminin de uygulandığı görülmektedir. Bu dönemde Batı kentlerinde gelişim, kent çeperlerine kadar ulaşarak; pek çok var olan kent ve kasaba etrafında banliyöleşme meydana gelmiştir. Bunlarla beraber, yeşil kuşağın ötesinde Modernist planlama ve tasarım kurallarına uygun ilerleyen yeni kentler kurulmuş; var olanlarda ise hızlı bir büyüme gözlenmiştir (Akkar, 2006, 20). 1960'lı yıllara kadar devam eden bu süreçte kentleri büyük demografik kitlelere hazırlama ve kentleri savaşın yıkıntılarından arındırarark caibe merkezleri haline getirilmeye çalışılmıştır.
Post-modernizm ve kentsel yeniden canlandırma (1960-1980): Bu periyot içerisinde kentler Post-Fordist iktisadi sistem çizgisinde ilerlemiş, 1960'larda Mia ve etrafındaki çöken alanların yıkılarak tekrar yapılması ile bölgede servis endüstrisinin veya idari merkezin ilerlemesi, 1970'lerde tahrip olmuş kentsel alanların turizm sektörü ile iyi duruma getirilmesi gibi karışmalar ön planda olmuştur(Ağan ve Arkon, 2003).
1960'ların ve 1970'lerin ilk çeyreklerinde, kentsel iyileştirme(urban improvement) ve kentsel yenileme (urbanrenewal) projelerine evveliyet tanınmıştır. Bu devirde, fiziki bozukluk ile içtimai bozukluk arasındaki direkt ilişki kabul görmüş; daha çok içtimai problemlere duyarlı ve alan odaklı kentsel iyileştirme ve yenileme projeleri ilerletilmiştir (Fraser ve Couch, 2003, 212). Periyodun dönüşüm projelerinde kent merkezlerinin etrafları ve kenar mahalleler evveliyetlik kazanmıştır. Merkezi yönetimin liderliğinde ilerletilen bu projelerin etki alanları kısıtlı olmuştur. Buna rağmen, bu projeler, kentsel dönüşümün hem fiziki mekânının hem de sosyal boyutlarının bir bütün olarak ele
alınması zorunluluğunun genel olarak kabul görülmesini sağlamaları bakımından önem arz etmektedir.
Aynı zamanda, bu projeler vasıtasıyla, kent merkezleri ve yoksul mahallelerin iyileştirilmesi ve yenilenmesi, merkezi yönetimlerin evveliyetli olarak siyasa alanlarına dönüşmüştür. 1970'lerin ikinci çeyreğine kadar kentsel bozulma sosyal bir veba olarak görülür iken, 1970'lerin son çeyreğinde yapısal ve iktisadi sebeplerle ilintili olarak açıklanmaya başlanmıştır. Bu süreçte, devletinde santralizasyon politikaları ve daha katılımcı yaklaşımları özümsenmeye başlayan seneleri temsil eder. Özellikle kent merkezi ve etrafını ele alan dönüşüm projelerini başlatan ve yürüten faktörlerin çeşitlendiği gözlenmiştir(Roberts, 2000, 121). İlk defa bu dönemde kentsel dönüşüm proje uygulamalarının fiziki değişimlerin yanında sosyal boyutu da düşünülerek hareket edilmiştir.
Endüstri Dönemi Ardından İlerleme Ve Kentsel Rönesans(1980-Günümüz): Bu dönem içinde kentler küresel iktisadi yeniden yapılanma süreci yönünde ilerlemiştir. Kentlerdeki yaşam şartlarının var olan ve yeni yasal temellerde ilerletilmesi, kentlerin şu andaki ve gelecekteki rollerinin tanım bulmasında, kentsel problemlerle alakalı idari ve teknik stratejilerin hayata kazandırılması gibi temel kuralları barındıran kentsel rönesans hareketiyle (Çubuk, 1992, 29), 1980'li yıllarda kent içi endüstriyel bölgeleri, 1990'lı yıllarda tarihi ve kültürel özellikli bölgeleri yeniden ilerletme programları ön planda yer almıştır. Yerel yönetimler küçük çaplı projelerle kentsel dönüşümün yönünü oluşturmaya başlamış, dönüşümün hedefi kamu faydasında, endüstrileşme ve maksimum kar elde etme hedefine doğru kaymıştır (Newman, 2004, 45). Dönemin adından da anlaşıldığı gibi endüstriyel dönemle birlikte, kamusal alanlarda yapılan dönüşüm faaliyetlerinde öncelik fabrika şehirleri kurmak ve bu şehirlerden yüksek düzeyde parasal fayda sağlamak hedefine kitlenmiştir.
1980'li yıllar, pek çok mevzuda olduğu kadar, kentsel dönüşüm mevzusunda da, mühim değişimlerin meydana geldiği bir periyottur. ‘Kentsel yeniden yapılandırma’(urban redevelopment) politikasının yaygın olarak tüketilmesi, bu devirin kentsel dönüşüm projelerinin en mühim özelliği olmuştur. 1980'lerin dönüşüm
projelerinin merkezinde kentlerde boşaltılmış, gereksiz ve çökmüş alanlara dönüşmüş bölgelerde, iktisadi hareketliliği sağlamak yer almaktadır. Bu doğrultuda, başta İngiltere olmak üzere, Kıta Avrupa'sı ve Kuzey Amerika'da kentsel dönüşümün katalizörleri olarak işlev görecek 'öncü projeler' yapılmıştır (Hubbard, 1995, 247; Noon vd, 2000,72). Birmingham'da Senfoni Sarayı ve Kültür Merkezi, Londra'da Canary Wharf, Liverpool'da Albert Docks, Rotterdam'da Rotterdam Waterstad ve The Cultural Triangle, New York'ta Battery Park City ve South Street Seaport 1980'lerin 'lider projeler'ine örnek olarak gösterilebilir. Bu tarzdaki projeler, makro alanları içeren, kentsel fonksiyon türlülüğünü kapsayan, kamu faydasından daha fazla yatırımcısının kazancını ön plana çıkaran projelerdir. Bu projelerin bir başka mühim özelliği, enkaz alanlarına bütünüyle yepyeni imgeler geliştirerek, bu alanlara ve kente hem hareketli ulusal ve uluslararası yatırımcı ve müşteri hem de turist çekmektir (Paddison, 1993, 345). Diğer bir ifadeyle, 1980'li yılların lider projelerinin ortaya çıkardığı yeni imgeler, bulundukları kentlerin pazarlanmasında da yaygın olarak kullanılmıştır (Akkar, 2006, 31). Kentsel dönüşümün sağlıklı kentlerde kaliteli yaşam koşullarına sahip olabilme anlayışına, kentleri cazibe merkezi yaparak yerli ve yabancı ziyaretçilerden daha fazla talep görmesi ve daha fazla iktisadi kalkınma yolunda hedefler ön plana çıkmıştır.
1980'li yılların dönüşüm projelerinin pek çoğu kamu-özel sektör işbirliği ile oluşturulmuştur(Atkinson ve Moon, 1994,). Bu projelerde, özel sektörün etkisi ön plana çıkarılır iken, kamu sektörü (özellikle merkezi yönetim) temel altyapı sunumu ve arazi ıslahını sağlayarak, kentsel dönüşümün gerçekleşeceği bu alanlara özel sermaye ve yatırımcıları çekme görevini üstlenmiştir. Kamunun bir diğer görevi, dönüşüm projelerini takip edecek, ortaklıkları oluşturacak kurumsal örgütlenmeleri inşa etmektir. Merkezi yönetimin liderliğinde kurulan, özel ve kamu sektöründen birçok hissedarın yer aldığı 'kentsel yapılandırma birlikleri' bu tarz örgütlenmelerin başlıcalarındandır.
1990 yılı ardından şimdiye kadar kentsel dönüşümde en sık kullanılan müdahale şekli, ‘kentsel yenileme’ ya da ‘kentsel canlandırma’ (urbanregeneration)’dır. Bu periyodun ilk niteliklerinden biri, çok-aktörlü ve çok-sektörlü işbirliklerine bağlı kentsel dönüşüm süreçlerinin mevcut olduğu kabul görmüştür. Kamu ve özel sektörün dışında,
gönüllülük esasına dayalı kuruluşların ve toplumun farklı bölümlerinin kentsel dönüşüm süreçlerine katılımlarının sağlanması ve bunun öneminin altı çizilmiştir. Buna istinaden yeni siyasal düzenlemeler ve kentsel dönüşüm programları geliştirilmiştir. Örneğin, enkaz alanlarına temel altyapı sunumu ve arazi kurtarmalarında kamu sektörü teşviki ile özel sektör ve diğer aktörlerin dönüşüm süreçlerinde aktif rol alması sağlanmaya çalışılmıştır.
1990'lar, kentsel dönüşüm projelerinde yerel yönetimlerinde etkili olduğu yıllardır. Bu periyodun kentsel siyasaları, rekabetçi, işbirlikçi ve girişimci yönetim anlayışı ile harekete geçen yerel yönetimlerin oluşumunu desteklemiştir (Stewart, 1994, 140). 1990'lar, kentsel dönüşüm alanında yeni kurumsallaşmaların yaratıldığı yıllar olmuştur. Bir taraftan, bölgesel ölçüde yeni kurumsal örgütlenmeler geliştirilmiştir. İngiltere'de kentsel enkaz alanlarının hareketlendirilmesinde özel sektör kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve çeşitli sosyal zümrelerle ortaklıkların kurulmasına liderlik eden, parasal kaynak sağlayan ve bölgesel ölçüde iş gören 'kentsel canlandırma ajansları' bu tarzda kuruluşlardır. Diğer taraftan, özellikle 1990'lı yılların bitişine doğru, kentsel canlandırmada özel sektör yardımı ön planda olmuştur. Kentsel canlandırma şirketleri isminde gündeme gelen bu danışmanlık ofisleri, İngiltere'de çöküntü bölgelerinde dönüşüm projelerinin hazırlanması, hayata geçirilmesi, çok hissedarlı ortaklıkların kurulması ve yürütülmesi, parasal kaynak bulunması aşamalarına kadar kentsel dönüşümün pek çok basamağında mühim rol oynamaktadırlar (Akkar, 2006, 32). Bu dönemin en mühim özelliklerinden birisi, kentsel dönüşüm proje uygulamalrını hayata geçiren yerel yönetimlerle birlikte özel sektöründe bu alanda görev edinmesi olmuştur.
1990'lı yılların sonrasında, kentsel dönüşüme yaklaşım da değişmiştir. 1990'lı yıllarından itibaren, mekânın fiziki, iktisadi, sosyal ve ekolojik boyutlarına, aynı zamanda kentsel dönüşümün siyasal, kurumsal, örgütlenme, gözlemleme-değerlendirme süreçlerini bir bütün olarak ele alan bir yaklaşım geliştirilmiştir. Bununla beraber kentsel hareketlendirme de kamu faydasının maksimum seviyeye yükselebileceği fikri sıklıkla savunulmaya başlanmıştır. Bu yaklaşımla aynı doğrultuda olarak, devirin diğer bir mühim özelliği ise, iktisadi, sosyal ve ekolojik etkenlere dayanılarak, 'devam ettirilebilir
kent ve bölgeler'in geliştirilmesine istinaden gerekliliklerin kabul görmesidir. Özellikle Avrupa'da, çeşitli kent geliştirilmesi ve iktisadi, sosyal ve ekolojik kaynakların etkili ve verimli kullanımını sağlayacak kentsel dönüşüm yasal malzemelerinin uygulanması hedefiyle, kent odaklarının yeniden harekete geçirilmesi, kentsel büyümenin ve yayılmanın durdurulmasını, çok-işlevli kentsel alanların ve sürdürülebilir ulaşım ağlarının iletilmesi, doğal ve tarihi mirasın korunması gibi pek çok temel siyaset başlığı, kent planlama gündeminde münazara edilmeye başlanmıştır (Jeffrey ve Pounder, 2000, 98).
Kentsel canlandırma projeleri vasıtasıyla kentlerin pazarlanmasına şu anda da devam edilmektedir. Ancak, 1980'li yıllardan değişik olarak, günümüzde kentsel hareketlendirme projeleri, kent pazarlama programlarında, kentlere yeni imgeler üretmektense, kentlerin mevcut tarihi ve kültürel mirasını gün yüzüne çıkaracak imgeler tercih edilmektedir. Tarihi ve kültürel miras ile iktisadi ilerleme arasındaki güçlü ağın öneminin bilinmesi, 1990'lı yıllardan itibaren 'kentsel korumanın' (urbanconservation) da kentsel dönüşümde gün yüzüne çıkmasına sebep olmuştur. Son zamanlarda özellikle Avrupa kentlerinde kentsel koruma hedefli kentsel hareketledirme projelerinin dört alanda yoğunlaştığı tespit edilmiştir:
a) Enkaz haline dönüşmüş tarihi odakların hareketlendirilmesi, b) Tarihi odakların iyi duruma getirilmesi,
c) Tarihi değeri olan sanayi ve ticaret bölgelerinin hareketlendirilmesi, d) Mikro ve orta ölçekteki tarihi kentlerin korunması (Drewe, 2000, 288).
1990'lı yıllardan beri, kentsel hareketlendirilme projeleri hedeflerine göre farklılık arzetmektedir. Manchester'da Salford Quays ve Plymouth'da Sutton Harbour Canlandırma Projesi, hem fiziki ıslah, hem ekolojik sağlıklaştırma, hem de iktisadi hareketlendirmeyi hedefleyen projelere örnek olarak gösterilmektedir (Jeffrey ve Pounder, 2000, 100). Buna karşın, Massachusett-Boston civarlarında Lowell, Halifax'da Dean Clough ve Newcastle'da Cruddas Park'da yapılan kentsel canlandırma projelerinin sosyal içerikleri gündemde olan projelerdir (Noon vd, 2000,74). Bu projelerde, toplumun iktisadi rahatlık seviyesini iyileştirici dönüşüm yöntemleri gündemde tutularak,
enkaz alanlarında yaşamını sürdüren bireylere, yeni iş ve eğitim olanakları sağlanmış; yeniden topluluk olabilmelerine istinaden katılımlı süreçlerle sosyal dönüşümün sağlanmasına yardım edilmiştir.
Duisburg Nord'da Emscher Park IBA ve Newcastle'da Grainger Town projeleri, kültürel ve tarihi mirasın sahneye çıkarıldığı kentsel canlandırma projeleridir. Bu projeler, aynı zamanda, kent pazarlama programlarında katalizör olarak kullanılarak (Fraser vd, 2003, 213), kentlere yerel ve uluslararası yatırımların çekilmesini amaçlamaktadır.
1990'lı yıllarda pratiği olan bazı kentsel hareketlendirme projeleri ise kültürel aktiveteler liderliğinde kentsel dönüşümü sağlamayı hedeflemektedir. Glasgow, Dublin, Rotterdam gibi Avrupa'nın kültür başkentleri olma yarışını kazanan kentler, kent odağı ve çevrelerinde, eski liman ve sanayi bölgelerindeki enkaz alanlarının canlandırmasını bu biçim projelerle sağlamışlardır. Edinburgh ve Utrecht ise, tarihi ve kültürel miraslarını koruma odaklı dönüşüm projeleriyle ön plana çıkan kentlere örnek teşkil etmektedir. Kentsel canlandırma projelerinde kullanılan diğer yöntemlerinden birisi de, turizmin harekete geçmesini sağlayan, özel ya da ritüel olarak yapılan organizasyonlardır (Fraser vd, 2003, 213). Spor karşılaşmaları, konserler, sanat festivalleri gibi organizasyonlar kentlerin imgesini iyileştirmekle beraber, bu kentlere, turist ve yatırım çekmekte, böylece yeni iş imkanlarının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Barcelona, Atina, Porto, Orlando, New Orleans, Pekin gibi kentler bu hareketlilik vasıtasıyla büyüme ve gelişme noktasında ivme kazanmıştır.
1.2.Dünyadaki Kentsel Dönüşüm Alanları ve Proje Uygulamaları
1.2.1.Kentsel Dönüşüm Alanların Belirlenmesi, Hazırlık ve Uygulama Aşamasında Yapılması Gerekenler
Dünya ve Türkiye genelinde uygulanan kentsel dönüşüm projeleri kapsamında seçilen kentsel dönüşüm alanları (Kara, 2007,6-7):
Hazine arazilerinin işgal edilmesi neticesinde üretilen gecekondu bölgeleri, Aşırı yoğunluğa ait kaçak yüksek binaların görüldüğü bölgeler,
Kent odağı civarında rantı yüksek bölgeler,
Deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerden direkt olarak etkilenecek olan bölgeler, Kent odağındaki enkaz bölgeleri,
Tarihi kentsel mekânların bulunduğu bölgeler,
İktisadi ömrünün sonuna gelmiş binaların bulunduğu alanlardır.
Uygulamaların kapsamına bakıldığında ülkemizde uygulamaya konulan kentsel dönüşüm proje alanları genel olarak gecekondu alanlarıdır. Hazine arazileri üzerinde bulunan bu bölgeler kentlerin çöküntü bölgelerine dönüşmüştür. Bu alanların hızlı şekilde belirlenmesi ve kentsel dönüşüm alanı içinde yer alıp almadığının belirlenmesi gerekmektedir. Bu hedef doğrultusunda yapılması gerekenler :
Ülke genelinde mülkiyet yapısının ve yapı bilgisinin çıkarılması, Var olan arazi ve arsa durumunun saptanması,
Yapılaşma talebinin yoğun olduğu alanların saptanması,
Kısa, orta ve uzun vadeli arsa üretme olanaklarının var olup olmadığının belirlenmesi,
Enkaz alanları içinde yer alan tarihi dokunun gün yüzüne çıkarılması,
Hazine arazi alan ve sınırlarının belirlenmesi ve kayıtlarının oluşturulmasıdır (Kara, 2007, 7)
Kentsel dönüşüm alanlarının belirlenmesinde yukarıda sıralanan çalışmalar çoğaltılabilir. Bu çalışmalar tamamlandığında siyasal ve yöntem konumu ve diğer sebepler de dikkate alınarak bu bölgeler planlama çerçevesi kapsamına alınmalıdır. Riskli, özel ve öncelikli bölgelerin proje alanlarının belirlenmesi gerekmektedir. Belirlenen kentsel dönüşüm alanlarının ayrı bölgelerde olması ayrı problemleri oluşturacaktır. Bu sebeple seçilen her kentsel dönüşüm alanı için yapılacak olan proje, program ve yöntemlerinin saptanması zorunludur. Çünkü yapılan her kentsel dönüşüm projesi, o kentin geleceği ile ilgili vizyonunu ilerletmeye yöneliktir. Kentsel dönüşüm projeleriyle ayrıca kent alanlarındaki boş bölgeler de planlamanın içinde olacaktır.
Kentsel dönüşüm bölgelerinin saptanmasının ardından, kentsel dönüşüm projesini yürütecek olan kurumlar arasında protokol imzalanır. Bu protokolde kurumlar arasında
işbirliği içinde hayata geçirilecek olan işler yer almaktadır. Dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar incelemeye alındığında, kentsel dönüşüm projelerinin hazırlık safhasında yapılması gerekenler şunlardır (Kara, 2007, 8):
Kentsel dönüşüm bölgelerinin ilana çıkması,
Kentsel dönüşüm proje bölgesine uygun modelin saptanması, Kentsel dönüşüm projesinin çerçevesinin saptanması,
Kentsel dönüşüm bölgesinin mülkiyet yapısının incelenerek belirlenmesi, Kentsel dönüşüm alanının mevcut durumunun yenilenmesi,
Kentsel dönüşüm projesinde projeye has nufüs, ekoloji, iktisadi ve sosyolojik yapının araştırılması,
Parasal modellerinin saptanması,
Kentsel dönüşüm proje bölgesinin kent planı ile bir bütün olmasının sağlanmasıdır. Kentsel dönüşüm bölgesinde proje uygulama safhasında yapılması gerekli olan işler; kentsel dönüşüm projesi yapılacak olan bölgenin niteliklerine, mülkiyet yapısına göre farklılık teşkil eder. Dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamalar incelenmeye alındığında proje yürütücülerinin üzerlerine düşen görevleri süreç içerisinde yapmaması uygulama safhasında aksamalara sebebiyet verir.
1.2.2.Hiroşima – Danbara Kenti Kentsel Dönüşüm Projesi (Japonya)
6 Ağustos 1945 yılında Hiroşima kenti üzerine, dünyanın ilk atom bombasının atılması sonucu 140.000 kişinin ölümü ve 13 km² 'lik bir yüzölçümünün tam olarak yerle bir olmasına neden olmuştur. Böylesine bir yıkım, alanı kaçınılmaz bir yeniden yapılandırma ile karşı karşıya getirmiştir. Hiroşima kentsel dönüşüm projesi, dünyanın en güzel ve endüstriyel olarak üretici şehrini yaratmak için uygulanmıştır. Yeşillikleri, nehirleri ve kültürü ile dünya barışına hizmet verecek örnek bir yerleşim yeri oluşturulmak istenmiştir. Danbara yeniden gelişim projesi, şehrin en eski bölgelerinde çok iyi planlamış, yaratıcı ve etkin bir tarzda gerçekleştirilen küçük ölçekli bir yeniden doğuş hareketinin başlangıcıdır. (Şişman ve Kibaroğlu, 2009, 4). Danbara projesine detaylı bakıldığında; bu proje fiziksel ve çevresel gelişimin yanında endüstriyel ve