• Sonuç bulunamadı

Ressam kardeşler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ressam kardeşler"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(<

S

‘ ^

AJe.

/3

/U \acuû

'77S0-'VW-Î_

Bu satırları yazan ben Nevba-

har ve kardeşim Neveser

ailemizin ilk ressamlarıyız.

Bizi her zaman sanat çalış­ malarımızda destekleyen bir aile içinde büyüdük. Ben 1952 de, kardeşim ise 1953 de doğmuşuz.

Batman’da yedi yaşımda öğ­ retmenimin dikkatini çeken

çalışmalarımda, hayali ko-

nulardansa, yöre gözlemleri­

mi guaş ve pastelle kâğıda

aktarıyordum. Bu çalışmaları­

mı sekiz yaşımda Galatasa­

ray Lisesi salonunda sergile­ dim. O yıl ilk olarak Doğan Kardeş dergisinin resim ve ş iir yarışmasına katıldım ve kazandım. Bu başarı çalışma­ larım için büyük bir teşvik ol­ du. 1971 ve 1962 yıllarında da Doğan Kardeş resim yarışma­ sını Neveser’le birlikte kazan­ dık. 1974 de Yapı ve Kredi

Bankası’nın düzenlediği «7

Üstün İstidatlı Çocuk Resim

S e rg isin d e çalışmalarımız

yer aldı.

ilk resimlerimle katıldığım

Hindistan’daki Shankar resim

yarışmasında gümüş kupa,

Londra'daki Daily VVolker’de

de gümüş yıldız aldım. (1961) ikimizde olağanüstü görülen resimlerimizle 1962 de “ Üs­

tün Yetenekli Çocuklar Yasa­ sı» kapsamına alındık. Liseyi bitirene kadar Akademi Pro­ fesörlerinden önce Zeki Faik İzer, daha sonra Cevat Dere- li’den özel resim öğrenimi gördük. Yoğun resim çalışma­ larımızla hiç aksamayan lise öğrenimimizi bitirdikten son­ ra, aynı yasa gereği Paris’e gönderildik. Ecole Nationale Supérieure des Beaux - A rts ’

ın (Devlet Güzel Sanatlar

Yüksek Okulu) ben Prof. Cha­

pelain Midy, Neveser ise

Prof. Matthey atölyesinden

çok kısa bir sürede diploma aldık. (1972) Paris'de kaldığı­ mız süre içinde birçok karma sergilere katılarak ödüller ka­

zandık. Ülkemize dönmeden

önce Fransa, İtalya, İngiltere ve Almanya’da sanat incele­ melerinde bulunduk.

1973 yazında yurda döndük.

Neveser'le birlikte son çalış­

malarımızı İstanbul’da 1974

Mayısında sergiledik. Bu ser­ gimizde Paris çalışmalarımız yer almamıştı. Paris dönüşüne

kadar gördüğümüz öğrenim

sürecinde her ikimizde aynı konuları kişiliklerim ize göre yorumluyorduk. Yurda dönü­ şümüzde bir süre önce farklı­ laşan etkilendiğimiz konular bütünüyle değişti. Ben yöre

(2)

gözlemleri içinde özellikle İs­ tanbul'un şiirsel görünüleri ile biçimsel çelişkiler üzerin­ de durdum. Bunun en belirgin olduğu Eminönü alanında, ca­ minin yapısal öğelerinin sert durağanlığını güvercin uçuş­ larının hareketliliğiyle yumu­ şatarak birleştirdim . Bu çalış­

malarımda mavi ve morun

tonlarını kullandım.

Neveser ise resimlerinde ö- zellikle sıcak renklerle ve de­ ğişik malzeme ve teknik araş­ tırmalarıyla, çevre yaşamı ve

doğa görünülerine yöneldi.

Kayalar ve çorak Anadolu gö- rünülerinden sonra Göreme vadisi onu en etkileyen konu­ lar olmuştur. Mor devediken- lerinin, beyaz kayaların, top­ rak renkli peri bacalarının, il­ ginç fon ve renklerinin yarat­ tığı şiirsel atmosferi, özenli püskürtme tekniğiyle yorum­ ladı.

Yurda döndükten sonra, üç sene ardarda, kendi olanakla­ rımızla, Paris’te kişisel sergi­ ler düzenledik. Neveser’in E- kim 74 de Jean Camion gale­ risindeki sergisinin ardından ben Maisan des B eaux-Arts' da Kasım ayında resimlerimi

sergiledim. Bunun 1975 de

Galeri Jean Camion'daki kişi­ sel sergilerimiz izledi. Bu ser­ gimiz için Vedat Nedim Tör'ün mektubundaki şu sözler ama­

cımızı en iyi şekilde açıklı­

yordu. «Sîzler yabancı mem­

leketlerdeki «Barbar Türk»

imajını çökerten sanat gönül- lülerimizsiniz.» 1976 da ise

Lous Soulanges galerisinde

eserlerimizi birlikte sergile­

dik.

Bu sergimiz üzerine Fransız basınında çıkan eleştirilerden NOUVEAU JOURNAL gazete­ sinde Lucette Schouler «ba­ şarılı bir beraberlik» başlığı altında şunları yazdı: «Nevba- har ve Neveser, iki ayrı sa­ natçı, iki ayrı dünya görüş tarzı: Yenilik meylinin form­ ların büyüsüyle birleştiği çe­ kici bir sergi.»

L'AMATEUR D'ART sanat der­ gisinde ise H. Heraut sergi­

mizi şöyle tanıtıyordu: «Ne­

veser özellikle Göreme görü-

nülerini, mağaraları, fantas­

tik denebilecek kayaları, li­

rizm, asalet ve garip bir sür­ realist anlatımla yorumluyor. Nevbahar ise, fotoğraf gibi çalışılmış insanları daha so­ yut unsur olan güvercin uçu­

şunun beyaz hareketi ile

birleştiriyor. Böylece yeni bir şiirsellik yorumuna ulaştığı cesur ve çok ilgi çekici tablo­ lar meydana getirmiş.» CARREFOUR'da M. H. Pepito-

ne şunları yazdı: «İki genç

Türk sanatçısı çok değişik

tarzdaki eserlerini sergiliyor. Nevbahar yalın ve çarpıcı

renkleri seviyor. Ülkesinin

pazarları ve sokaklarında ka­ rıncalar gibi kaynayan yığın­ ların yaşamını dile getiriyor. Çok güzel bir kuş uçuşunun

arkasında net ve belirli bir

şekilde çalışılmış sayısız in­ sanlar resmine şüphesiz bir orijinallik sağlıyor. Neveser, Nevbahar’m aksine belki de

daha çok çalışılmış, ancak

pastel renkleri seviyor. Sergi­ lediği Göreme’nin beyaz ka­

yaları ve düşsel görüntüler,

geçici bir heves olmaktan u- zak sonsuz bir uyumu vurgu­

luyor. Bu düşsel tablolarda

düzeysel materyalizmden her­ hangi bir iz yok.»

İstanbul’da birlikte açtığımız son sergimizde, eserlerimde çelişki ve çe şitlilikleriyle «pa­

zaryeri» konusunu işlerken,

Neveser her zamanki doğa ve özellikle Göreme görünüleri-

ni mermer gibi değişik bir

malzeme üzerine - Türkiye’de ilk defa - yorumladı.

Neveser, doğa görünülerinde,

dokusunu daha iyi verebil­

mek, ona yaklaşmak ister­

ken, doğanın kendisine yani mermere çalıştı. Bu kesin geometrik biçim leri olmıyan

çalışmalarında, mermerin

kendi damarlarından yararla­ nıp, gerektiği yerleri yağlıbo­ ya ile tamamlıyarak konuyu yorumladı.

Benim ise, bu kez üzerinde durduğum «pazarlarımız», Ba­ tı Anadolu’nun kasaba ve köy pazaryerleri ile, İstanbul'un

çeşitli semtlerinde kurulan

pazarlardaki gözlemlerime da­ yanıyordu. Bu yapıtlarımda, tentelerin altındaki insan ve eşyaları istiflerken, kullandı­ ğım renkler, izlenimlerin do­ ğal sonucu olarak, sıcak renk­ lere dönüştü.

Bugüne kadar olduğu gibi,

bundan sonraki çalışmaları­

mızda da, ülke gerçeklerinde

yapıtlar vermenin yanında,

yurt dışı sergilerimize devam­ lılık sağlayarak, Türk sanatı­ nın sesini duyurmak olacak­ tır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak 40 yıl sonra gidebildi Mosko­ va’ya şimdiki eşi Profesör

[r]

Çalışmamızda yeni tanı almış hipertansif hastalarda karotid-femoral nabız yayılma hızını Ortalama Trombosit Hacmi (OTH)’nin de dahil olduğu kardiyovasküler risk

Romancı Orhan Kemal, senaryo ve hikâye yazarı Bülent Oran, rejisör Nejat Saydam, Cumhuriyet Gazetesinin bir odasında, sinemaya uygulanan «Vukuat Var - Haııımm

Emrin gereğini ilk gerçekliştiren Zührî (ö.124/741) olmuş 8 , bu tedvîn de genelde şifâhî nakilden yazılı nakle geçişin başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Nitekim

Uzun sigara içenlerin ortalama sigara içme (p=0.025) ve paket y›l› (p=0.006) k›sa sigara içen gruba oranla anlaml› derecede yüksekti.. Toplumumuzda erkeklerde ve serbest

Çalışmanın sonucunda, klasik gitar alanında yapılan tezlerin yarısından fazlasının yüksek lisans tezi olduğu, en çok tezin 2010 yılında yapıldığı, yılda ortalama

binormalli spacelike bir eğriye çizgiler uzayında karşılık gelen kapalı regle yüzeyin integral invaryantları hesaplanabilir. Bu kapalı regle yüzeyin paralel