• Sonuç bulunamadı

Doğu Türkçesi Kur’an tercümelerinde isim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Doğu Türkçesi Kur’an tercümelerinde isim"

Copied!
259
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Halil ÇÖKMEZ

DOĞU TÜRKÇESİ KUR’AN TERCÜMELERİNDE İSİM

Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

(2)

Halil ÇÖKMEZ

DOĞU TÜRKÇESİ KUR’AN TERCÜMELERİNDE İSİM

Danışman Doç. Dr. Suat ÜNLÜ

Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

(3)

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,

Halil ÇÖKMEZ’in bu çalışması, jürimiz tarafından Türk Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Programı tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan : Doç. Dr. Mehmet Vefa NALBANT ( İmza )

Üye (Danışmanı) : Doç. Dr. Suat ÜNLÜ ( İmza )

Üye : Doç. Dr. Abdullah KÖK ( İmza )

Tez Başlığı: Doğu Türkçesi Kur’an Tercümelerinde İsim

Onay: Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.

Tez Savunma Tarihi : 12 / 07 / 2016

Prof. Dr. Zekeriya KARADAVUT Müdür

(4)

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “Doğu Türkçesi Kur’an Tercümelerinde İsim” adlı bu çalışmanın, akademik kural ve etik değerlere uygun bir biçimde tarafımca yazıldığını, yararlandığım bütün eserlerin kaynakçada gösterildiğini ve çalışma içerisinde bu eserlere atıf yapıldığını belirtir; bunu şerefimle doğrularım.

Halil ÇÖKMEZ İmzası

(5)

KISALTMALAR LİSTESİ ... xi ÖZET ... xiii SUMMARY ... xiv ÖNSÖZ ... xv GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KUR’AN TERCÜMELERİNİN TARİHİ 1.1. Doğu Türkçesiyle Yazılmış Kur’an Tercümeleri ... 4

1.1.1. Anonim Tefsir veya Orta Asya Kur’an Tefsiri ... 4

1.1.2. Süleymaniye Nüshası (Karışık Dilli Tercüme) ... 4

1.1.3. Süleymaniye Nüshası (Harezm Sahası) ... 5

1.1.4. TİEM Nüshası (Türk-İslam Eserleri Müzesi) ... 5

1.1.5. Taşkent, Özbek İlimler Akademisi Nüshası (Özbekistan Nüshası) ... 6

1.1.6. Ryland Nüshası ... 6

İKİNCİ BÖLÜM AD YAPIMI 2.1. İsimden İsim Yapım Ekleri ... 7

2.1.1. +A ... 7 2.1.2. +(x)n ... 8 2.1.2.1. Ekin İşlevleri ... 10 2.1.3. +AġU ... 13 2.1.3.1. Ekin İşlevleri ... 14 2.1.4. +çA ... 17 2.1.4.1. Ekin İşlevleri ... 18

2.1.5. +çAķ/k, +çIķ/k, +çUķ/k ... 21

2.1.6. +çI ... 23

2.1.6.1. Ekin İşlevleri ... 23

2.1.7. +dAş ... 28

(6)

2.1.9. +dUz ... 30 2.1.10. +g/ġAç ... 31 2.1.11. +g/ġAķ/k ... 31 2.1.12. +(ķ/k)ArU / (ġ/g)ArU ... 32 2.1.13. +g/ġU ... 34 2.1.13.1. Ekin İşlevleri ... 34 2.1.14. +k/ķ ... 36 2.1.15. +ki ... 36 2.1.16. +lI/+lU ... 37 2.1.16.1. Ekin İşlevleri ... 37 2.1.17. +lIġ/+lUġ ... 40 2.1.17.1. Ekin İşlevleri ... 40 2.1.18. +lIķ/+lUk ... 47 2.1.18.1. Ekin İşlevleri ... 48 2.1.19. +rA ... 58 2.1.20. +rAķ/k ... 59 2.1.20.1. Ekin İşlevleri ... 60 2.1.21. +sIz/+sUz ... 64 2.1.21.1. Ekin İşlevleri ... 65 2.1.22. +tA/dA ... 69

2.2. Fiilden İsim Yapım Ekleri ... 70

2.2.1. -A ... 70 2.2.2. -ç ... 72 2.2.2.1. Ekin İşlevleri ... 73 2.2.3. -t/dAçI ... 74 2.2.3.1. Ekin İşlevleri ... 75 2.2.4. -dUķ/k... 76 2.2.5. -(x)ġ/g ... 77 2.2.5.1. Ekin İşlevleri ... 78 2.2.6. -ġA ... 84 2.2.6.1 Ekin İşlevleri ... 84 2.2.7. -ġAn/-ķAn ... 86 2.2.7.1. Ekin İşlevleri ... 86

(7)

2.2.8. -ġU ... 92 2.2.8.1. Ekin İşlevleri ... 92 2.2.9. -ġUçI... 98 2.2.9.1. Ekin İşlevleri ... 98 2.2.10. -I ... 100 2.2.11. -U ... 103 2.2.12. -(x)ķ/k ... 106 2.2.12.1. Ekin İşlevleri ... 106 2.2.13. -(x)m ... 113 2.2.14. -mAķ/k ... 114 2.2.14.1. Ekin İşlevleri ... 114 2.2.15. -mAs/-mAz ... 122 2.2.15.1. Ekin İşlevleri ... 122 2.2.16. -mIş... 123 2.2.16.1. Ekin İşlevleri ... 123 2.2.17. -(x)n ... 127 2.2.18. -(x)r... 131 2.2.19. -(x)ş ... 131 2.2.20. -(x)t ... 135 2.2.21. -(x)z ... 137 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İSİM ÇEKİM VE DURUM EKLERİ 3.1. Çekim Ekleri ... 140

3.1.1. Çokluk Eki ... 140

3.1.1.1. +lAr ... 140

3.1.1.1.1. Ekin İşlevleri ... 141

3.1.2. İyelik Ekleri ... 145

3.1.2.1. Birinci Teklik Kişi İyelik Eki ... 146

3.1.2.1.1. Ünlü ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 146

3.1.2.1.2. Ünsüz ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 146

3.1.2.2. İkinci Teklik Kişi İyelik Eki ... 147

3.1.2.2.1. Ünlü ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 147

(8)

3.1.2.3. Üçüncü Teklik Kişi İyelik Eki ... 148

3.1.2.3.1. Ünlü ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 148

3.1.2.3.2. Ünsüz ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 148

3.1.2.4. Birinci Çokluk Kişi İyelik Eki ... 149

3.1.2.4.1. Ünlü ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 149

3.1.2.4.2. Ünsüz ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 149

3.1.2.5. İkinci Çokluk Kişi İyelik Eki ... 150

3.1.2.5.1. Ünlü ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 150

3.1.2.5.2. Ünsüz ile Sonlanan Sözcüklerden Sonra ... 150

3.1.2.6. Üçüncü Çokluk Kişi İyelik Eki ... 151

3.1.3. Aitlik Eki ... 151 3.2. Hal-Durum Ekleri ... 152 3.2.1. Yalın Hal ... 153 3.2.1.1. İsimlerde ... 153 3.2.1.2. Zamirlerde ... 153 3.2.2. İlgi Durumu ... 153 3.2.2.1. İsimlerde ... 154 3.2.2.2. Zamirlerde ... 154

3.2.2.3. Eksiz İlgi Durumu ... 154

3.2.3. Belirtme-Yükleme Durumu ... 155 3.2.3.1. İsimlerde ... 155 3.2.3.2. Zamirlerde ... 155 3.2.4. Yönelme Durumu ... 156 3.2.4.1. İsimlerde ... 156 3.2.4.2. Zamirlerde ... 157 3.2.5. Kalma/Bulunma Durumu ... 157 3.2.5.1. İsimlerde ... 157 3.2.5.2. Zamirlerde ... 158 3.2.6. Çıkma/Ayrılma Durumu ... 158 3.2.6.1. İsimlerde ... 158 3.2.6.2. Zamirlerde ... 158

3.2.7. Yön Gösterme Durumu ... 159

3.2.7.1. İsimlerde ... 159

(9)

3.2.8. Eşitlik Durumu ... 159 3.2.8.1. İsimlerde ... 160 3.2.8.2. Zamirlerde ... 160 3.2.9. Vasıta Durumu ... 160 3.2.9.1. +(x)n ... 160 3.2.9.1.1. İsimlerde ... 160 3.2.9.2.2. Zamirlerde ... 160 3.2.9.2. +la ... 161 3.2.9.2.1. İsimlerde ... 161 3.2.9.2.2. Zamirlerde ... 161 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ZAMİRLER (ADILLAR) 4.1. Kişi (Şahıs) Zamirleri ... 162

4.1.1. Birinci Teklik Kişi Zamiri ... 163

4.1.1.1. Yalın Hal ... 163 4.1.1.2. İlgi Hali ... 164 4.1.1.3. Yükleme Hali ... 164 4.1.1.4. Bulunma Hali ... 164 4.1.1.5. Ayrılma Hali ... 165 4.1.1.6. Yönelme Hali ... 165

4.1.1.7. Yön Gösterme Hali ... 165

4.1.2. İkinci Teklik Kişi Zamiri ... 166

4.1.2.1. Yalın Hali ... 166 4.1.2.2. İlgi Hali ... 167 4.1.2.3. Yükleme Hali ... 167 4.1.2.4. Yönelme Hali ... 167 4.1.2.5. Bulunma Hali ... 167 4.1.2.6. Ayrılma/Çıkma Hali ... 168 4.1.2.7. Soru Hali ... 168

4.1.2.8. Yön Gösterme Hali ... 168

4.1.3. Üçüncü Teklik Kişi Zamiri ... 169

4.1.3.1. Yalın Hal ... 169

(10)

4.1.3.3.Yükleme Hali ... 170

4.1.3.4. Yönelme Hali ... 170

4.1.3.5. Bulunma Hali ... 170

4.1.3.6. Ayrılma/Çıkma Hali ... 171

4.1.3.7. Vasıta Hali ... 171

4.1.3.8. Yön Gösterme Hali ... 171

4.1.3.9. Eşitlik Hali ... 171

4.1.4. Birinci Çokluk Kişi Zamiri ... 172

4.1.4.1. Yalın Hal ... 172 4.1.4.2. İlgi Hali ... 172 4.1.4.3. Yükleme Hali ... 173 4.1.4.4.Yönelme Hali ... 173 4.1.4.5. Ayrılma/Çıkma Hali ... 174 4.1.4.6. Bulunma Hali ... 174

4.1.5. İkinci Çokluk Kişi Zamiri ... 174

4.1.5.1. Yalın Hal ... 175 4.1.5.2. İlgi Hali ... 175 4.1.5.3. Yönelme Hali ... 175 4.1.5.4. Ayrılma/Çıkma Hali ... 175 4.1.5.5. Bulunma Hali ... 176 4.1.5.6. Yükleme Hali ... 176

4.1.6. Üçüncü Çokluk Kişi Zamiri ... 176

4.1.6.1. Yalın Hal ... 177 4.1.6.2. İlgi Hali ... 177 4.1.6.3. Yükleme Hali ... 178 4.1.6.4.Yönelme Hali ... 178 4.1.6.5. Bulunma Hali ... 179 4.1.6.6. Ayrılma/Çıkma Hali ... 179 4.1.6.7. Eşitlik Hali ... 179 4.2. İşaret Zamirleri ... 180 4.2.1. Teklik Hali ... 180 4.2.1.1. Yalın Hal ... 181 4.2.1.2. İlgi Hali ... 181 4.2.1.3. Yükleme Hali ... 181

(11)

4.2.1.4. Yönelme Hali ... 181

4.2.1.5. Bulunma Hali ... 182

4.2.1.6. Ayrılma/Çıkma Hali ... 182

4.2.1.7. Yön Gösterme Hali ... 182

4.2.1.8. Eşitlik Hali ... 182 4.2.2. Çokluk Hali ... 183 4.2.2.1. Yalın Hal ... 183 4.2.2.2. İlgi Hali... 184 4.2.2.3. Yükleme Hali ... 184 4.2.2.4. Yönelme Hali ... 185 4.2.2.5. Ayrılma/Çıkma Hali ... 185 4.3. Dönüşlülük Zamirleri ... 185 4.3.1. Yalın Hal ... 186 4.3.2. İlgi Hali ... 186 4.3.3. Yükleme Hali ... 187 4.3.4. Yönelme Hali ... 187 4.3.5. Bulunma Hali ... 187 4.3.6 Ayrılma/Çıkma Hali ... 187 4.4. Soru Zamirleri ... 188

4.4.1. Kim (Teklik Hali) ... 189

4.4.1.1. Yalın Hal ... 189

4.4.1.2. Yükleme/Belirtme Hali ... 189

4.4.1.3. İlgi Hali ... 189

4.4.1.4. Yönelme Hali ... 189

4.4.1.5. Ayrılma/Çıkma Hali ... 190

4.4.2. Kimler (Çokluk Hali) ... 190

4.4.2.1. Yalın Hal ... 190 4.4.2.2. Yükleme/Belirtme Hali ... 190 4.4.2.3. Ayrılma/Çıkma Hali ... 190 4.4.2.4. Yönelme Hali ... 190 4.4.3. Ķayu ... 191 4.4.3.1.Yalın Hal ... 191 4.4.3.2. Bulunma/Kalma Hali ... 191 4.4.3.3. Ayrılma/Çıkma Hali ... 191

(12)

4.4.4. Né/e ... 191 4.4.4.1. Yalın Hal ... 192 4.4.4.2. Yükleme Hali ... 192 4.4.4.3. Eşitlik Hali ... 192 4.4.4.4. Bulunma Hali ... 192 4.4.4.5. Ayrılma/Çıkma Hali ... 193 4.5. Belirsizlik Zamirleri ... 193 BEŞİNCİ BÖLÜM ZARFLAR/BELİRTEÇLER 5.1. Hal (Durum) Zarfları ... 194

5.2. Miktar (Azlık-Çokluk) Zarfları ... 196

5.3. Yer-Yön Zarfları ... 197 5.4. Zaman Zarfları ... 198 5.5. Soru Zarfları ... 201 ALTINCI BÖLÜM SIFATLAR 6.1. Niteleme Sıfatları ... 203

6.1.1. İsimlerin Niteleme Sıfatı Olarak Kullanılması ... 203

6.1.2. Renklerin Niteleme Sıfatı Olarak Kullanılması ... 206

6.1.3. Pekiştirilmiş Renk İsimlerinin Sıfat Olarak Kullanılması ... 207

6.1.4. İkilemelerin Sıfat Olarak Kullanılması ... 207

6.2. İşaret Sıfatları ... 207

6.3. Sayı Sıfatları ... 208

6.3.1. Asıl Sayı Sıfatları ... 208

6.3.2. Sıra Sayı Sıfatları ... 210

6.3.3. Üleştirme Sıfatları ... 211 6.4. Soru Sıfatları ... 212 6.5. Belirsizlik Sıfatları ... 212 YEDİNCİ BÖLÜM EDATLAR / İLGEÇLER 7.1. Çekim Edatları ... 215

(13)

7.1.1. Fiilden Türeyen Çekim Edatları ... 215

7.1.2. İsimden Türeyen Çekim Edatları ... 218

7.1.3. Birleşik Kelime Yapıların Kalıplaşmasıyla Oluşan Çekim Edatları ... 220

7.1.4. Kökeni Bilinmeyen Çekim Edatları ... 221

7.2. Kuvvetlendirme Edatları ... 221 7.3. Soru Edatları ... 223 7.4. Karşılaştırma Edatları ... 225 7.5. Gösterme Edatları ... 226 SEKİZİNCİ BÖLÜM BAĞLAÇLAR 8.1. Kur’an Tercümelerinde Bağlaçlar ... 227

DOKUZUNCU BÖLÜM ÜNLEMLER 9.1. Kur’an Tercümelerinde Ünlemler ... 231

SONUÇ ... 233

KAYNAKÇA ... 236

(14)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 3.1 İyelik Ekleri ... 145

Tablo 3.2 Hal-Durum Ekleri ... 152

Tablo 4.1 Kişi (Şahıs) Zamirleri ... 162

Tablo 4.2 Birinci Teklik Kişi Zamiri ... 163

Tablo 4.3 İkinci Teklik Kişi Zamiri ... 166

Tablo 4.4 Üçüncü Teklik Kişi Zamiri ... 169

Tablo 4.5 Birinci Çokluk Kişi Zamiri ... 172

Tablo 4.6 İkinci Çokluk Kişi Zamiri ... 174

Tablo 4.7 Üçüncü Çokluk Kişi Zamiri ... 176

Tablo 4.8 İşaret Zamirleri/Teklik Hali ... 180

Tablo 4.9 İşaret Zamirleri/Çokluk Hali ... 183

Tablo 4.10 Dönüşlülük Zamirleri ... 185

(15)

KISALTMALAR LİSTESİ

a. Yazma nüshadaki yaprağın ön yüzü Ar. Arapça

Ar.Ç. Arapça Çokluk

AKT. Orta Asya Kur’an Tefsiri Nüshası b. Yazma nüshadaki yaprağın arka yüzü BKKY. Bilge Kağan Yazıtı Kuzey Yüzü C. Cilt

Çev. Çeviri Far. Farsça

Far.Ç. Farsça Çokluk

HKT. Hekimoğlu Kur’an Tercümesi Nüshası KT. Kur’an Tercümesi

KTGY. Kül Tigin Yazıtı Güney Yüzü Mec. Mecazen

ÖKT. Özbekistan Nüshası Kur’an Tercümesi r Yazma Nüshadaki Yaprağın Arka Yüzü RKT. Rylands Nüshası Kur’an Tercümesi Nüshası s. Sayfa Numarası

T. Türkçe

T.Ç. Türkçe Çokluk

TİEM 73. Türk-İslam Eserleri Müzesi Nüshası v Yazma nüshadaki yaprağın ön yüzü vd Ve diğerleri

+ İsim köküne gelen ek - Fiil köküne gelen ek [ ] Varak numaralarını gösterir

( ) Düşen yahut eksik yazılan harfleri gösterir ~ Değişik iki şekli gösterir

< Kelimenin açılımını, kökenini gösterir

/ Aynı anlamsal yapıya sahip sözcükleri gösterir / Satır numarasını ayırır

(16)

… Eksik yazılan satırları gösterir

x Ses uyumlarına bağlı olarak değişebilen ünlü harfleri gösterir. X Kullanılmayan şekilleri gösterir

(17)

ÖZET

Bu çalışmada, gramer özellikleri bakımından Eski Türkçe döneminin devamı niteliği taşımasının yanı sıra sınırlı sayıdaki gramer özellikleriyle farklılık gösteren Türk milletinin İslamiyet’i kabulüyle yeni bir kültür ve medeniyet çevresine dahil olup değişim ve gelişim dönemi içine giren Doğu Türkçesiyle yazılmış Kur’an tercümelerinde isim yapıları incelen-meye çalışılmıştır.

İlk olarak söz konusu eserler, Kur’an tercümelerinin tarihi ve üzerine yapılmış çalışmalar hakkında genel bilgiler verilmiş olup sonrasında söz konusu eserde geçen ad yapım ekleri tespit edilmiş ve metinlerden alıntılanan örneklerle işlevlerine göre sıralanmıştır. Metin-lerden alıntılanan örnek kelimeler, metinMetin-lerden cümle bağlamında alıntı yapılarak gramer ve anlamsal olarak ispatlanmaya çalışılmıştır.

Sonraki bölümde ise durum ekleri, sıfat, zarf, zamir ve edat yapılarına değinilmiş olup metinlerden alıntılanan örneklerle pekiştirilmiştir. Çalışmanın asıl bölümünü isim yapıları oluşturmaktadır. Çalışmanın temel amacı; Türkçenin tarihsel dönemlerine ışık tutmak, Türk-çenin yeni bir kültür ve medeniyet çevresine dahil olmasıyla geçirdiği değişim ve gelişmeleri anlamaya çalışmak, bu alanda yapılmış çalışmalara katkı sağlamaktır.

(18)

SUMMARY

NOUN STRUCTURES IN THE QUR’AN TRANSLATIONS WRİTTEN IN THE EASTERN TURKISH

In this study, noun structures in the Qur’an translations written in the Eastern Turkish, which has characteristics of old Turkish period with regard to its various grammatical features and has entered a period of change and development by getting into a new culture and civilization with the adaption of Islam by Turks are examined.

In the first part, some information about date of the Quran translations is presented and the studies on them are introduced. Affixes in these Works are detected and put in order with sample texts according to their functions. The quated sample words are compared with the contexts in the texts according and proven grammatically and semantically.

In the following part; adjectives, adverbs, pronouns, and prepositions are mentioned and reinforced with quated samples. Yet the main part purpose of the study is noun structures. The main aim of the this study is to shed light upon the historical periods of Turkish language and try to understand the changes and developments in Turkish language and contribute to the studies in this field.

Keywords: Eastern Turkish, Noun Structures, Adjectives, Pronuns, Adverbs, Prepositions, Conjuction.

(19)

ÖNSÖZ

Doğu Türkçesi Kur’an tercümelerinde isim yapısı üzerine çalışmamızın temel amacını; İslamiyet’le birlikte yeni bir kültür ve medeniyet dairesine giren Türk dilinin, diğer diller karşısındaki ifade gücünü ve ilmi değerini tespit etmek, tarihsel dönemlerden günümüze kadar geçirdiği değişimleri tespit etmek ve bu alanda yapılmış çalışmalara katkıda bulunmaktır.

Bu çalışmada ilk olarak; Rylands, Hekimoğlu, Anonim Tefsir, Özbekistan ve TİEM 73 Kur’an nüshalarından hareketle ad yapım ekleri tespit edilmiş olup eklerle ilgili genel bilgiler verildikten sonra söz konusu eklerle türetilen sözcüklerin etimolojisi yapılarak, sözcükler eklerin işlevlerine bağlı olarak metinlerden alıntılanan örnekleriyle birlikte sıralanmıştır. Eklerin tarihi geçmişleri hakkında bilgiler verilirken öne sürülen görüşler bir takım dilbilgisi kitaplarına, makalelere dayandırılmıştır. Alıntılanan örneklerin aynı gramer ve anlamsal yapıya sahip olmasına dikkat edilmiş olup nüshalar arasında karşılaştırmalı çalışma yapacak olan araştırmacılar için kolaylık sağlayacağı ve bu alanda çalışanlara örnek teşkil edeceği kanaatindeyiz.

Tez konusuna bağlı olarak incelenen bu eserler, Türk dili ve tarihi açısından her ne kadar önemliyse, Türk toplumunun sosyal ve kültürel geçmişi açısından son derece önem teşkil ettiği tartışılmaz bir gerçekliktir.

Bu çalışmada danışmanlığımı üstlenen, her türlü yardımını ve desteğini esirgemeyen değerli hocam Doç. Dr. Suat ÜNLÜ’ye ve maddi-manevi her türlü imkanı sağlayan aileme teşekkürlerimi sunarım.

Halil ÇÖKMEZ Antalya, 2016

(20)

8. yüzyılda, Türk boyları arasında Hıristiyanlık, Maniheizm, Budizm, Göktanrı inancı gibi inanışların yaygın olduğu bilinmektedir. Bu devirlerde Türk milleti hangi dine mensup olursa olsun o dine ait dini eserleri çeviri faaliyetlerine girişmişlerdir. Bu yüzyıldan sonra Türk milletinin boylar şeklinde İslamiyet’le tanışması, bu dini anlamak ve gereklerini yerine getirmek adına çeviri faaliyetlerini zorunlu kılmıştır.

İslamiyet’le tanışan ilk Türk boyları Bulgarlar ve Peçeneklerdir. Devamında Karahanlılar’a bağlı Karluk, Çağma ve Çiğil boyları tarafından benimsenmiş, resmi devlet dini olarak da Karahanlılar tarafından kabul edilmiştir. 10. yüzyılın başlarına rastlayan bu süreçten sonra Türk milletinin kitleler halinde İslamiyet’i benimsemeye başlaması Türk sosyal ve kültürel hayatında büyük değişiklikleri beraberinde getirmiştir.

İslamiyet’e kadar Türk milleti arasında en yaygın inanış Göktanrı inancıydı. Talas Savaşı’nda Türklerin, Çinlilerle savaşan Müslüman Arapların yanında yer almasıyla bu iki medeniyet arasında büyük bağ ve derin bir etkileşim oluşmuştur. Abbasiler dönemine rastlayan bu bağ ve etkileşim sonucunda, Arap ilişkileri olumlu yönde gelişmiştir. Türk-Arap ilişkilerinin gelişmesinde ve Türklerin İslam dinini benimsemesinde siyasi sebeplerin yanı sıra sosyal ve kültürel sebepleri de göz ardı etmemek gerektir. Her iki dinin de tek tanrılı inanca sahip olması, her ikisinde de ahiret inancının ve kurban ibadetinin olması gibi birçok nedenden dolayı Türk milletinin İslam dinini benimsemesini kolaylaştıran nedenler olmuştur.

Dini hayatta meydana gelen bu değişim; sosyal, siyasi ve kültürel hayata da yansımış olup Türk milletinin benliğini yeniden şekillendirmiştir. Türk milletinin İslamiyet’i kabul etmesiyle ilk olarak siyasal alanda başlayan bu değişim, dünya tarihi açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Türk milleti, İslamiyet’in korunup geniş bir bölgeye yayılmasında başaktör olmuştur. Türkler, Abbasilerden itibaren İslam orduları içinde etkin rol almışlar, İslamiyet’i Bizans tehlikesine karşı ve Hıristiyanlık için de kutsal bir şehir olan Kudüs’ü Müslümanlardan almak amacıyla başlayan Haçlı seferlerine karşı korumuşlardır. Zamanla Abbasi halifesinin koruyuculuğunu üstlenmişler, bu hizmetlerinden dolayı halife tarafından, Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’e “Doğunun ve Batının Sultanı” unvanının verilmesi Türklerin İslam dünyasında ulaştığı gücün ve yaptığı hizmetlerin en açık delilidir.

1071 yılında Malazgirt Savaşı’yla Bizans’ın mağlup edilip Türklerin Anadolu’yu yurt edinmeye yerleşmeye başlaması sosyal hayattaki değişikliği beraberinde getirmiştir. Büyük çoğunluğu göçebe halde yaşayan Türk milletinin Anadolu’nun yurt edinilmeye başlanmasıyla

(21)

yerleşik hayata geçmeye başlamış, İslam diniyle başlayan sosyal hareketlilik, Türk milletinin giyim-kuşam biçiminde, ahlak ve sanat anlayışında büyük değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Türk hukuk anlayışı olan Töre, İslam hukuku olan Şeri esaslara göre yeniden düzenlenmiştir. Tasavvufla birlikte, Türk felsefesi, İslam felsefesiyle bütünleşmiştir.

En büyük değişim kültürel hayatta meydana gelmiş olup Arapça ve Farsçanın Türk dili üzerindeki etkisi artmış, bu dillere mensup kelimeler, Türk dilini farklı bir boyuta taşımıştır. Türk dili üzerindeki bu etki, öncelikle dini terimler olmuş, devamında alfabe değişikliğini de beraberinde getirmiştir. Bilindiği üzere bu dönemde Türklerin Göktürk ve Uygur alfabesi gibi milli alfabelerinin olduğu ve bu alfabelerle ilmi eserlerin meydana getirildiği bilinen bir gerçekliktir. Bu süreçten sonra, bu alfabelerin yanı sıra Arap alfabesi de kullanılmaya başlanmış ve bu alfabeyle Divan-ı Lügati’t-Türk, Kutadgu Bilig, Divan-ı Hikmet, Atabetü’l-Hakayık gibi ilk ilmi eserler yazılmıştır. Bu eserlerden Kutadgu Bilig, Arap harfleriyle yazılmış ilk metindir. Kutadgu Bilig’in hem Arap harfli, hem de Uygur harfli nüshasının olması, Divan-ı Hikmet’te Arap edebiyatı nazım şekillerinin yanı sıra Türk milli nazım birimi olan dörtlükle yazılmış hikmet adı verilen şiirlerin bulunması bu durumun en açık delilidir.

Türkçeden başka bir dil bilmeyen Türk toplumu için, yeni dini anlamak ve gereklerini yerine getirmek adına İslam inancının kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’in dilinin Arapça olmasından dolayı Türkçe çevirilerinin yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu dönemde yapılmış çevirilerin sayısı net olarak bilinmemektir. Bu alandaki çalışmalar ilerledikçe Türk dilinin tarihi geçmişi ve ifade gücü daha da günışığına çıkacaktır. Bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmak adına söz konusu bu çalışmada; tespit edilen ve günümüz alfabesine aktarılan Kur’an çevirilerinden hareketle isim yapıları incelenmiştir. Söz konusu eserlerden hareketle, Arapça ve Farsça gramer kurallarının ve kelime yapılarının Türk dili üzerindeki etkisi incelenmiş, Türkçenin o dönemdeki ilmi değerini ve ifade gücünü tespit etmek ve karşılaştırmasını yapmak temel amaç olmuştur.

(22)

BİRİNCİ BÖLÜM

KUR’AN TERCÜMELERİNİN TARİHİ

İslamiyet’i kabul eden milletler, bu dinin kutsal kitabı olan Kur’an-ı Kerim’i anlamak ve bu dinin gereklerini yerine getirebilmek adına tercüme faaliyetlerine girişmişlerdir. Ku-r’an-ı Kerim’in başka bir dile ilk tercümesi Farsçaya olmuştur. Bu tercüme faaliyetini Pey-gamber dönemine kadar indirmek mümkündür. Bir rivayete göre İranlıların Selman-ı Fari-si’den Fatiha Suresi’ni Farsçaya tercüme etmesini istemeleri üzerine yapılmıştır.

Kur’an-ı Kerim’in bir bütün olarak Farsçaya ilk tercümesi Samaniler devrinde, hü-kümdar Samani Mansur ibn Nuh’un isteği üzerine Buhara’da yapılmıştır. Tercümesinde Tabe-ri’nin Kur’an Tefsiri esas alınmıştır. Yapılan bu tercümenin sunuş kısmında tercüme hakkında “ne zaman yazıldığı, kime sunulduğu vs.” bilgiler verilir1. Bu tercüme metni herhangi bir ek

açıklamaya yer vermeksizin kelime-kelime yapılan bir tercümedir. Farsça kelimeler Fars dilinin kelime sırası ve sentaksı gözetilmeksizin Arapça kelimelerin altına sıralanmıştır. Zeki Veli Togan, Taberi’nin tefsirinin çevrilmesi aşamasında kurulan komisyonun içinde İsficaplı bir Türk’ün de olduğunu belirtir2.

Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye ilk tercümesi genellikle satır arası olarak tabir edilen kelime-kelime tercüme tekniği kullanılarak yapılmıştır. Bu hususu Abdullah Kök, satır arası çevirileri “Arapça sözcüklerin Türkçeleriyle karşılanması esasına dayalı çevirilerdir ve bu metinlerde Türkçe sözcükler daha küçük ve ince harflerle, Arapça sözcüklerden farklı bir yazı stiliyle Arapça kelimelerin altına yazılır.” şeklinde açıklar3.

Maveraünnehir bölgesinde yapıldığı varsayılan Kur’an tercümelerinde iki dillilik esastır. Kur’an-ı Kerim’de geçen Arapça kelimelerin hem Türkçe hem de Farsça karşılıkları verilmiştir4. İlk tercüme faaliyetlerinin hangi siyasi dönemde başladığı kesin olarak bilinmemektedir, ancak eldeki veriler (ses ve şekil özellikleri bakımından) Karahanlılar dönemini işaret etmektedir. Bu tercüme faaliyetleri, tespit edilen eserlerin sayısına bağlı olarak Karahanlı Türkçesi döneminden sonra gelişen Eski Anadolu Türkçesi döneminde sayıca fazla oluşu, sonraki dönemlerde ise artarak devam ettiğini göstermektedir. Zeki Veli Togan ise bu hususla ilgili olarak; ilk Türkçe çevirilerin asıl nüshasının İslamiyet’i kabul eden Argu ve Karluk Türklerinin lehçesinde, Çü ve Sirderya civarındaki Oğuzların ağzının da tesiri

1 Ata, 2013: 12. 2 Togan, 1964: 18. 3 Kök, 2004: 14. 4 Üşenmez, 2010: 363.

(23)

ile yazılmış olduğunu söyler5. Abdülkadir İnan ise, Kur’an’ın çevirisinin Farsça çevirisinden yaklaşık yüz yıl sonra, yani XI. yüzyılın ilk yarısında yapılmış olabileceğini düşünür6. Fuat Köprülü ise ilk Kur’an tefsirinin XII. yüzyılın sonunda veya XI. yüzyılın başında Batı Türkistan’da yapılmış olabileceğini belirtir7.

1.1. Doğu Türkçesiyle Yazılmış Kur’an Tercümeleri 1.1.1. Anonim Tefsir veya Orta Asya Kur’an Tefsiri

Nerede, kim tarafından yazıldığı ve yazılış tarihi belli olmayan bu nüsha, “Anonim Tefsir” veya “Orta Asya Tefsiri” olarak bilinmektedir. 1914 yılında Zeki Veli Togan tarafın-dan Türkistan’da bulunmuştur. Togan “Londra ve Tahran’daki İslami Yazmalartarafın-dan Bazılarına Dair” adlı çalışmasında Anonim Tefsir’in TİEM 73’ten daha sonra yazılmış eksik bir nüsha olduğunu ve TİEM 73’ün kopyası olduğunu belirtir8.

Eksik bir nüshadır. 18. surenin 4. ayeti ile başlar ve 23-47 arası sureler eksiktir. Bu Kur’an metninin diğerlerinden farkı, satır arası kelime kelime tercümesinin yanında sureler ile ilgili tefsir ve hikayelere yer verilmiş olmasıdır. Ayetlerin indiriliş sebebi, ayetlerin indirilmesine sebep olan olaylar geniş bir şekilde açıklanır.

Kelime kelime yapılan tercüme kısmının dili Karahanlı Türkçesidir; ancak tefsir ve hikayeler için Kıpçak, Oğuz ve Çağatay dil unsurlarının yer aldığı Harezm Türkçesi kullanılmıştır. Bu özelliği itibariyle “Karışık Dilli Eserler” kategorisinde de değerlendirilir.

Eser üzerinde Halil İbrahim Usta tarafından yüksek lisans tezi hazırlanmıştır9. Borov-kov tarafından bu tercümenin sözlüğü hazırlanmış olup bu sözlük, Halil İbrahim Usta tarafın-dan Türkçeye tercüme edilmiştir10. 147 varaktan ibaret olan eser, Leningrad’daki Asya Halkları Enstitüsü Kitaplığı 2475 numarada kayıtlıdır.

1.1.2. Süleymaniye Nüshası (Karışık Dilli Tercüme)

Süleymaniye Kütüphanesi’nde Yazma Bağışlar Bölümü, 3966 numarada kayıtlıdır. Eser ilim dünyasına Nuri Yüce tarafından tanıtılmıştır. Eser üzerinde Nuri Yüce’nin danış-manlığında Osman Toker tarafından, yazmanın 109b-144a varakları üzerinde yüksek lisans çalışması yapılmıştır11. Eserin kalan bölümlerini Nuri Yüce, 2005-2007 yıllarında dört

5 Togan, 1964: 162. 6 İnan, 1961: 8. 7 Köprülü, 1986: 162. 8 Togan, 1960: 133. 9 Usta, 1989. 10 Usta, 2002. 11 Toker, 2000.

(24)

öğrencisine yüksek lisans tez çalışması olarak taksim etmiş ve çalışma böylece tamamlanmış-tır. Yazmanın, başı ve son kısımları eksik olması nedeniyle nerede, kim tarafından ve ne zaman yazıldığı bilinmemektedir.

Başında ve sonunda eksikler bulunan yazma, toplamda 222 varaktan oluşmaktadır. Çe-viri, kelime kelime yapılmış olmakla birlikte bazı bölümlerde Arapça kelimelerin detaylı bir şekilde açıklandığı görülür. Eserde, çevirilerin yanı sıra ayetlerle ilgili hadis, hikaye ve tef-sirler bulunmaktadır.

Eser, hem Doğu Türkçesi, hem de Batı Türkçesi özellikleri taşımasından dolayı “Karı-şık Dilli Tercüme” olarak anılır.

1.1.3. Süleymaniye Nüshası (Harezm Sahası)

Bu nüsha, tam olmadığı için nerede ve kim tarafından yazıldığı bilinmemektedir. 1363 yılında yazılmış olup toplamda 583 varaktan oluşmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi Hekim-oğlu Ali Paşa Camii 2 numarada kayıtlıdır.

Eser üzerinde Gülden Sağol tarafından doktora çalışması yapılmıştır12. Ses ve şekil özellikleri bakımından Harezm Sahası dil özelliklerini taşımaktadır.

1.1.4. TİEM Nüshası (Türk-İslam Eserleri Müzesi)

Bu tercüme Şiraz’da 1333-1334 yılları arasında Muhammmed ibn Haci Devletşah tarafından istinsah edilmiştir. Eser üzerinde ilk çalışma, Abdülkadir Erdoğan tarafından yapılmıştır. Kur’an Tercümelerinin Dil Bakımından Değerleri adlı çalışmasıyla bu nüshayı tanıtmış ve eserin baştan sona Oğuz Türkçesiyle tercüme edildiğini öne sürmüştür13.

Her sayfasında 9 satır bulunan bu metin 902 sayfadan oluşmaktadır14. Eckmann, Doğu Türkçesi satır arası Kur’an tercümeleri arasında en eski eser olabileceğini ve dil özellikleri bakımından da Karahanlılar dönemine ait olduğunu ifade etmiştir. Mevcut olan Kur’an tercümelerinin en eskisi olarak kabul edilir. Türk-İslam Eserleri Müzesi 73 numarada kayıtlıdır. Eser üzerinde Suat Ünlü ve Abdullah Kök tarafından doktora çalışması yapılmıştır15. 12 Sağol, 1999. 13 Erdoğan, 1938: 47. 14 Kök, 2004: 16. 15 Ünlü ve Kök, 2004.

(25)

1.1.5. Taşkent, Özbek İlimler Akademisi Nüshası (Özbekistan Nüshası)

Bu tercüme tam olmayıp Arapça metnin, satır arası Farsça ve Türkçeye kelime-kelime tercümesidir. Yani Arapça kelimelerin hem Türkçe hem de Farsça karşılıkları verilmiştir. Bilim dünyasına ilk kez A. A. Semenov tarafından tanıtılmıştır. Özbekistan Nüshasının kütüp-hane katalog tasnifini yapmış ve eserin XIII. yüzyılda yazıldığını belirtmiştir. Özbekistan İ-limler Akademisi Ebu Reyhan el Biruni adlı Şarkinaslık Enstitüsü’nde 2008 numarada kayıt-lıdır. Eksik olan bu nüsha, toplamda 273 varaktan oluşmaktadır. Dil özellikleri bakımından Karahanlı Türkçesi dönemi dil hususiyetlerini içerir. Eser üzerinde Emek Üşenmez16 tarafın-dan doktora çalışması yapılmıştır.

Nüshanın nerede, kim tarafından ve ne zaman yazıldığı bilinmemektedir. Toplamda Bakara, Ali İmran, Nisa, Enam ve Maide sureleri olmak üzere 5 surenin çevirisi eserde yer al-maktadır.

Emek Üşenmez, Kur’an’ın Farsçaya ilk tercümesinin Samaniler döneminde Buhara’da yapılmış olması, Samaniler zamanında çok sayıda Türk’ün İslam dinini kabul etmiş olması Özbekistan Nüshasının Türkçe yanında Farsça tercümeyi de içermesinden dolayı Samaniler döneminde yazılmış olabileceğini belirtir17.

1.1.6. Ryland Nüshası

Manchester, Rylands Kitaplığı Arapça Yazma Eserler bölümünde 25-38 numarada ka-yıtlıdır. Satır arası ve kelime kelime Kur’an tercümesi olup kim tarafından nerede yazıldığı bilinmemektedir. Türkçe tercümenin yanında Farsça tercümeyi de içermektedir. İki dilli olan bu tercümede Arapça kelimelerin Türkçe ve Farsça karşılıkları verilmiştir. Bu yazımda Farsça karşılıklar üstte, Türkçe karşılıklar ise altta yer almaktadır. İlim alemine “Alphonse Mingana” tarafından tanıtılmıştır. Eser üzerinde en kapsamlı araştırma Jonas Eckmann tarafından yapılmıştır ve eserin; Türkçe, Arapça, Farsça ve İngilizce karşılıklarıyla sözlüğünü hazırlamıştır18. Nüshanın bazı bölümleri eksik olmakla birlikte 1145 varak ve 14 cilttir. Eser üzerinde Aysu Ata tarafından çalışma yapılmıştır19.

16 Üşenmez, 2010. 17 Üşenmez, 2014: 35. 18 Eckman, 1974. 19 Ata, 2013.

(26)

İKİNCİ BÖLÜM

AD YAPIMI

Türkçede yapım ekleri; addan ad, addan eylem, eylemden eylem ve eylemden ad olmak üzere dört farklı kategoridedir. İsim ve fiil köklerine eklenerek çeşitli isimler türeten eklerden bir kısmı benzerlik göstermektedir. Yani bir ekin hem eylemden ad, hem de addan ad türeten örneklerine rastlamak mümkündür, ancak bu ekler sınırlı sayıdadır. Türk dilinin ekler yönünden son derece zengin bir dil olmasından dolayı ve sondan eklemeli bir dil olmasından dolayı dünyanın en zengin dilleri arasındadır.

Türkçede adlara gelen ekler ad yapım ekleri ve çekim ekleri olmak üzere ikiye ayrılır. Ad yapım ekleri yeni isimler türetmede işlevselken bazı durumlarda bu görevi çekim eklerinin de üstlendiği ve sıfat, zarf vb. türlerde yeni adlar türettiği görülür.

2.1. İsimden İsim Yapım Ekleri

Addan ad yapım ekleri, ad kök ve gövdelerine eklenerek yeni isimler türeten eklerdir. Türk dili addan ad yapım ekleri yönünden zengin bir dildir. Türetilen isimler, anlamsal olarak kök veya gövde durumundaki isimle bağlantılıdır. Kök halde bulunan bir isim, üzerine birden fazla ek alarak farklı anlamsal yapıları karşılayabilir. Bu durumla ilgili örneklere Türk dilinde sıkça rastlanılır.

2.1.1. +A

Çok fazla işlek bir ek değildir. Sadece birkaç örneğine rastlanmaktadır. +A’nın Türk dilinde yönelme hal eki işlevi de vardır. Yön bildiren sözcükler türetmesi ekin yönelme hal ekinin zamanla kalıplaşmasıyla isimler türettiği ihtimalini düşündürebilir.

uça: “sırt, arka, bel” < uç+a

Uçalarındın ‘ayāllarını tanuķ ķıldı olarnı özleri üze: ermez mü men siziŋ İđiŋiz? (RKT 28/48a1=7:172). Ol iđi atı birlä baġırsaķ yarlıķaġan ol balıķ ĥaķķı kim yeti ķat yär anıŋ uçası üzä turur ķaläm ĥaķķı ymä anıŋ ĥaķķı kim bitirlär (TİEM 73 418v/2=68:1).

üze: “üst, üzeri” < üz+e

Müjde bérürler anlarķa kim yetmediler olar birle soŋlarında ķorķunç yoķ olar üze, ermez anlar ķađġuġlılar (RKT 25/25a1=3:170). Taķı ol vaķtın kim ya‘nį zikr ķılġıl yanį aydı: seniŋ İđiŋ feriştelerge ĥaķįķat üze men ķılġan men yerde

(27)

halįfe (ÖKT 6a/5=B:30). Ĥaķįķat üze Taŋrı tigme bir nirse üze yaraġlıġ (HKT 4a/2=2:20). Aytġıl: Minnet ķozmaŋ menim üze İslāmlarıŋıznı (AKT 49a/14=49:17). Ķaçan oķılsa anıŋ üzä bälgülärimiz aydı ozaķılarıŋ bitimişläri turur (TİEM 73 418v/8=68:15).

2.1.2. +(x)n

Eski Türkçeden beri +(x)n biçiminde kullanılır ve topluluk isimleri türeten, çokluk ya-pılarını karşılayan eklerden birisidir. Sonraki dönemlerde kalıplaşarak bu işlevini kaybetmiş ve isimden isim türeten bir ek hüviyetine bürünmüştür. Üzerine +lAr çokluk ekini almış olma-sı ekin çokluk işlevini kaybettiğinin en açık göstergesidir. Bu hususla ilgili örneklere Kur’an tercümelerinde de rastlanmakta olup üzerine +lAr çokluk ekini almasından dolayı kalıplaştığı ve işlevini kaybettiği görülmektedir:

bođun: 1. “kavim, nesil, halk, toplum, insanlar” < bođ+(u)n

Anlar kim aydılar olarķa bođun: bütünlükin bođun çın-oķ térdiler sizke, ķorķuŋ olardın, arturdı olarķa įmānnı, aydılar: tap bizke Taŋrı, néme körklüg erklig ol (RKT 25/26a2=3:173). Yaraşumadılar bođunlar anlar arasında. Vāy tamuġ ol kişilerge turur, tendiler kelgü uluġ künde (AKT 13a/9=19:37). Käldürmäsün ök silärkä bir bođun säwügsüzlüki kim yıġdı silärni aġırlıġ mäzgitdin ĥaddın käçmäkiŋizlärkä (TİEM 73 79v/4=5:2).

2. aile, kavim, varis olan kişiler.

Ķaçan ötedi erse Mūsā atanmış öđini bardı bođunı birle kördi Tūr taġı yanında ot aydı öz bođnıŋa dereng ķılıŋlar (RKT 32/19b2=28:29). Ey Ya‘ķūb yalawaç bođunı, ķutġardımız-oķ sizlerni öz yaġılarıŋızdın; va‘de ķıldımız sizlerge (AKT 23a/1=20:80). Ançada kim aydı mūsâ yalavaç bođ(u)nıŋa ay mäniŋ bođnum nälük azarlayur silär meni bilir ök silär män taŋrı yalavaçı män silärkä (TİEM 73 407r/3=61:5).

3. ümmet.

Anlar tururlar anlar yaraşı boldı anlar üzä söz bođunlar içindä käçti ök anlarda öŋdün pärįlärdin kişilärdin (TİEM 73 370v/4=46:18).

4. aynı hedefe yönelmiş birlik, taraftarlar, bölük, parti.

Tegmä bir bođun üskindäkiläri birlä säwnürlär (TİEM 73 251v/9=23:53). eren: 1. “er, erkek” < er+(e)n

Ārzūlamaŋ anı artuķ kim ķıldı Taŋrı anıŋ birle amarıŋıznı amarı üze, erenlerke ülüş andın kim kazġandılar (RKT 26/9b1=4:32). Eger köndürmese méni İđim

(28)

bolġay men azġun erenlerdin (ÖKT 240a/4=E:77). Nişānlar bar ol erenlerge kim bilürler (HKT 23b/5=2:164). Erenlerni ża‘įflerni oġlan uşaķı birle cümleni otķa saldılar (AKT 129b/11=85:4). Ol ärän ärdi yaŋluķdın sıġnurlar ärdi äränlär birlä pärįlärdin arturdı anlarķa anlar sezdilär silär sezinmäkiŋizlärniŋ ıđmaġay tep taŋrı kimärsäni (TİEM 73 424r/5=72:6).

2. doğru olan kimse.

Borç lāzım bolmışlar içinde taķı taŋrınıŋ yolı erenleri içinde; farįża taŋrıdın. (HKT 189b/2=9:60).

ķoyun: “koyun” < ķoy+(u)n

ekin içinde, ol vaķtın kim tünle yayıldı anıŋ içinde erenlerniŋ ķoyunları, taķı irdük ĥükmleriŋe ĥāżırlar (HKT 316a/7=21:78). Biz ıđduķ anlar üze ün bir; boldılar andaġ kim ot uşaķı kim tüşer ķoyun ayaķına; ya‘nį, ol bolur kim ot birle ķoyunġa aġıl ķılsa (AKT 63a/4=54:31).

oġlan: 1. “erkek çocuk, oğul, oğlan” < oġ(u)l+(a)n

Taŋrı yolu içinde ża‘ifler erenlerdin hem uraġutlardın hem oġlanlardın anlar kim ayurlar (RKT 26/43a2=4:75). Ey Ya‘ķūb oġlanları anıŋ ni‘metimni ol kim eđgülük ķıldım siziŋ üze (ÖKT 30b/1=B:122). Aydı: ĥaķįķat üze men ķılġanıŋ men kişilerge yanį uymaķķa sezā kişi. Aydı: Taķı oġlanlarımdın. (HKT 18a/1=2:124). Kim ayġay sen: Tardıŋ Ya‘ķūb oġlanları ara, küzezmediŋ sözümni (AKT 24a/1=20:94).

2. çocuk, evlat.

Taķı ķorķuŋ ol kündin kim ötemes ata, oġulındın taķı toġrulmış ol ötegen atasındın (HKT 395a/7=31:33). Nätäg ķutķarur silär ägrilsä silär ol kün ķılur oġlanı ürüŋ saçlıġ (TİEM 73 426r/3=73:17).

3. nesil, soy.

Kıldı anı çın söz bāķį ya‘nį tüplüg öz oġlanları içre bolġay kim yanġalar (RKT 36/48a2=43:28). Taķı anlar kim bittiler taķı uydı anlarġa oġlanları bitmek birle tegürdük anlarġa oġlanların (HKT 501a/6=52:21).

4. torun.

Taŋrı ķıldı silärkä özüŋüzlärdin cüftlär ķıldı silärkä cüftläriŋizdin oġlan yägänçüklär rūzį berdi silärkä arıglardın (TİEM 73 201r/4=16:72).

5. şahit.

Kođġıl mäni nämä anı kim yarattım yalŋuz ķıldım aŋa üküş tawar oġlanlar tüzä turup (TİEM 73 427v/8=74:13).

(29)

6. buluğ çağına yetişmiş çocuk, genç.

Aydı iđim nätäg bolur maŋa oġlan taķı tägdi maŋa uluġluķ taķı ‘avratım ķısır (TİEM 73 42r/4=3:40).

2.1.2.1. Ekin İşlevleri

İşlevi ve kökeni bakımından tartışmalı olan bir ektir. Ekin kökeni ile ilgili olarak N. Hacıeminoğlu; birleşik bir ek olduğunu belirtir. Ekin, isimden fiil türeten -a/-e ile fiilden isim türeten -n ekinin kalıplaşması sonucu ortaya çıktığını belirtir20. Buna istinaden eren < er-e “er-leşmek, yiğitleşmek” sözcüğünü örnek olarak verir ki ekin Eski Türkçede türettiği çokluk ya-pıları dikkate alınırsa bu görüşe katılmak pek mümkün değildir. “+n” eki Moğolca’da çokluk ekidir. Moğolca ile Türkçenin köken bakımından aynı dil ailesine mensup olması ve +n ekinin Eski Türkçede türettiği çokluk yapıları dikkate alınırsa ekin Moğolca’dan Türkçeye geçmiş o-labileceği düşünülebilir.

Gabain, ekin işlevi ile ilgili olarak; sadakat ifadesi, kuvvetlendirme ifade ettiğini ve muhtemelen de çokluk ifadelerini karşıladığını belirtir21. Ekin bu işlevi ile ilgili olarak Zeynep Korkmaz da hemen hemen bu görüşe yakın bir görüş öne sürer ve ekin Eski Türkçede, bağlılık, güçlendirme ve çokluk görevinde olduğunu belirtir22.

astın: 1. “alçak, sefil bayağı” < ast+(ı)n

Tilediler aŋar destān ķıldımız olarnı astınlar (RKT 34/29a3=37:98). Tilediler anıŋ birle keydni, ķılduķ anlarnı astınlar (HKT 429a/6=37:98).

2. dip, alt, aşağı.

Anlar kim bittiler, ķıldılar eđgülükler, munu kigrür-miz olarnı uştmaĥlarķa kim aķar astınıda anıŋ arıķlar (RKT 26/28b1=4:57). Ĥaķįķat üze anlarġa būstānlar aķar astındın arıķlar (ÖKT 4b/1=B:25). Ĥaķįķat üze anlarġa būstānlar aķar astındın arıķlar (HKT 4b/4=2:25). Ķatıġ yel arıġsız; çıķdı yer astındın Teŋri ta‘ālānuŋ buyruķı birle (AKT 103a/12=69:6). Çın anlarķa turur būstānlar aķar anıŋ astında arıķlar (TİEM 73 4r/8=2:25).

azın: “biraz, az” < az+(ı)n

Anlar kim yalġan tuttılar nişānlarımıznı azın azın yaġutġay-miz olarnı andın kim bilmezler (RKT 28/54a2=7:182). Ķođġul mini taķı kim irseni kim yalġanġa nisbet ķılur bu sözni, azın azın indürgey miz anlarnı, ol yirdin kim bilmesler

20 Hacıeminoğlu, 2013: 4. 21 Gabain, 2000: 62. 22 Korkmaz, 2014: 120.

(30)

(HKT 543b/8=68:44). Anlar kim yalġanķa tuttılar biziŋ bälgülärimizni harayna azın azın bolġay oķ miz olarnı (TİEM 129v/3=7:182).

boyun: 1. “boyun” < boy+(u)n

Ķaçan körse siz anlarnı kim tandılar uruŋ boyunlarını ançaķa tegi ķaçan aġrutsa siz olarnı berkitiŋ (RKT 37/6b1=47:4). Anlarnıŋ boy(u)nınġa asılġan nerselerni taķı uġraġanlarnı Ka‘beķa. İsteyürler artuķluķnı anlarnıŋ iđisindin taķı ħoşnūdluķnı (ÖKT 268a/4=M:2). Eger boyun süseŋiz bir ögürge anlardın kim birildiler kitābnı ķaytarġaylar (HKT 60b/3=3:100). Taķı eşitiŋ menim sözümni taķı boyun sunuŋ menim buyruķımġa (AKT 93b/2=64:16). Ķılmaġıl älgiŋni baġlıġ boynuŋķa yađmaġıl anı ķamuġ yađmaķ olturġay sän taşra toķılıp yıġılmış (TİEM 73 208r/5=17:29).

2. kul, köle.

Ortaraķı birle kim yitirür siz ĥāś kişileriŋizge yā tonları yā boyunnuŋ āzād ķılmaķı (ÖKT 206a/1=M:89). Ħāś kişileriŋizge yā tonları yā boyunnuŋ āzād ķılmaķı (HKT 118a/4=5:89). Bersäŋ tawarnı anıŋ säwüglügi üzä yaġuķluķ iđiläriŋä atasızlarķa çıġaylarķa yol oġlanınġa ķolġuçılarķa boyun içindä berimliglärkä (TİEM 73 20v/6=2:177).

3. ayak ile diz kapağı arasındaki kısım.

Yanduruŋlar mäniŋ üzä törçidi siŋirlärin ķuya boyunların toķıyu (TİEM 73 332v/2=38:33).

burun: 1. “önce, evvel” < bur+(u)n

Aġızları birle meŋzetürler anlarnıŋ aytıķıŋa tandılar munda burun öldürdi olarnı Taŋrı ķaydın bulġanur sizler (RKT 29/23a2=9:30). Ol ol anıŋ birle kim burun keçürdi eligleriŋiz (ÖKT 138b/1=A:182). Keldi sizge yalavaçlar mindin burun, açuk hüccetler birle taķı ol nirse birle kim aydıŋız (HKT 72a/3=3:182). Teşbįĥ ķılġıl İđiŋ ĥamdı birle toġmasdın burun kün, batmasdan burun (AKT 26a/2=20:130). Tüz bolmas silärdin ol kim ribāmı ķıldı mägär açmazda burun yimä toķışdılar. Barçaķa va‘dä ķıldı taŋrı eđgülüg (TİEM 73 397v/8=57:10).

2. gaga, burun.

Ĥaķįķat üze ten ten birle taķı köz köz birle taķı burun burun birle taķı ķulaķ ķulaķ birle; taķı başlarġa tüzlük ķılışmaķ (HKT 111b/4=5:45). Taķı bularıŋ burnı ķuş bur(u)nı kibi erdi ve ayaķları it ayaķı kibi erdi (AKT 142b/10=105:3). Bitidimiz anlar üzä anıŋ içindä kim ätöz ätöz birlä köz köz

(31)

birlä burun burun birlä ķulaķ ķulaķ birlä tiş tiş birlä ķart başķa täŋäşmäk. (TİEM 73 86r/1=5:45).

küçün: “zorla, istemeyerek, zorbalıkla, güç bakımından” < küç-(i/ü)n

Ayġıl: hezįne ķılıŋ köŋlin azu küçün hįç peźįrlenmez sizdin siz erür siz bođun fāsıķlar (RKT 29/39a1=9:53). Ey anlar kim bittiler; helāl bolmaķ sizge kim kim mirās alsaŋız tişilerni küçün (ÖKT 151a/5=N:19). Biz kirtündimiz İđimizķa, yarlıķasa bizni, ħaŧālarımıznı ne kim küçün keltürdimiz anıŋ üze (AKT 22b/3=20:73). Taŋrı ķavįraķ küçün ķavįraķ ķızġut ķılmaķķa. (TİEM 68r/8=4:84).

tekin: “beklenmedik bir anda, bir anda” < tek+(i)n

Ķaçan açsa aça bérse yasnı sizlerdin, tekin bir ögür sizlerdin iđileriŋe ortaķ ķatarlar (RKT 30/56a1=16:54).

tüzün: 1. “güzel, değerli, cömert” < tüz+(ü)n

Ol rāst olarķa dereceler İđileri üskinde yarlıķamaķlıķ hem rūzį tüzün. (RKT 28/66a2=8:4).

2. yumuşak huylu, esma-i hüsna’dan el-halįm.

Eger kitseler ikegü kim tutar ol ikini bir İđide öŋin kim ol turur tüzün yime yarlıķaġan (RKT 33/82a3=36:41).

üstün: 1. “(bir şeyden) üstün, yüksek, ulu, yüce” < üs+t+(ü)n

Ķorķarlar İđilerindin üstünlerindin ķılurlar anı kim yarlıġ bérürler (RKT 30/54a3=16:50). Taķı ol nirseni kim andın üstün (HKT 4b/9=2:26). Tilekinge tegdi bu kün kim üstün kelse (AKT 22a/1=20:64). Mädyän känti iđiläri üstün astın boldaçılar käldi anlarķa yalavaçları bälgülär birlä (TİEM 146r/7=9:70). 2. üst, üzeri, üst taraf, yukarı.

Bir arıġsız söz meŝeli bir arıġsız yıġaç teg ķoŋruldı yer üstünindin yoķ aŋar amrulmaķ (RKT 30/16b1=14:26). Teŋri oġlanlarıŋız içinde erkekge iki tişiniŋ ülüşi meŋizlig eger bolsalar tişiler ikidin üstün anlarġa ķođġan nerseniŋ iki ülüşi (ÖKT 147a/4=N:11). Men kim uydılar saŋa anlanıŋ üstüninde kim küfr ketürdiler (HKT 54b/4=3:55). Taķı Beytü’l-ma‘mūr birle; ve ol ābādān iw üküş ħalķlı ve ol bir iw, törtinçi kökde ‘arş berāberinde turur, Ka‘be üstünde turur (AKT 55b/4=52:4). Küngürä anda üstün küngürä turġuzmış aķar anıŋ altınındın arıķlar (TİEM 73 336v/6=39:20).

(32)

bütünlükün taŋrı uvut yıġmas kim toķısa miŝli çıpunça ändāzälıġ yana anda üstün ymä (TİEM 73 4v/2=2:26).

yégen: “nesil, soy, torun” < yeg+(e)n

Yarlıġ ıđtımız İbrāhįmķa ve İsmā‘ilķa ve İsĥaķķa ve Ya‘ķūbķa yégenleriŋe ‘İsiķa Eyyūbķa Yūnusķa (RKT 27/6b3=4:163). Yā taķı ayurlar mu kim ibrāhįm ismā‘įl isħāķ ya‘ķūb yegänlär ärdilär cuhūd yā taķı tärsā (TİEM 73 16v/2=2:140).

2.1.3. +AġU

Türkçenin tarihi dönemlerinden günümüze kadar soyut ve somut isimler türeten bir ektir. Çok fazla işlek olmayıp bu ekle türetilen isimler sınırlı sayıdadır. Genellikle eklendiği isimlerden; topluluk adları, belirsizlik zamirleri ve organ adları türeten bir ektir. Türkçede ek-lerin tek heceli olması özelliği göz önünde bulundulursa yapısı bakımından birleşik bir ek ol-duğu aşikârdır. Ekin kökeni ve işlevi ile ilgili olarak görüş öne süren araştırmacılar, hemen hemen ortak noktada buluşmaktadırlar. Nalbant, ekin Eski Türkçe döneminde görülen fakat çok sık kullanılmayan eski çokluk eklerinden birisi olduğunu ve çokluk işlevi yanında soyut isimler türettiğini belirtir23.

Vecihe Hatipoğlu “Türkçenin Ekleri” adlı eserinde ad kök ya da gövdesinden sözcük türeten birleşik bir ek olduğunu belirtir, ancak ekin kökenine yönelik herhangi bir görüş öne sürmez. Ekin “-a/-e” parçasının gövde meydana getirmekte olduğunu, sonundaki ünlünün ise kimi durumlarda dar ünlüye dönüşerek aygıt adları türettiğini belirtir. Ekin dar ünlülü biçimle-rine Kur’an tercümelerinde rastlamak mümkün değildir.

Zeynep Korkmaz, ekin kökeni ile ilgili olarak; addan eylem türeten “-a/-e” ile eylemden ad türeten “-gU” ekinin kalıplaşması sonucu oluştuğunu belirtir, çok fazla işlek olmadığını belirterek ekin işlevine dair herhangi bir açıklama yapmaz24. Clauson, ekin işlevi ile ilgili olarak topluluk adları türeten bir ek olduğunu belirtir25. Talat Tekin, “Orhun Türkçesi Grameri” adlı eserinde eki, +AġU(n) şekliyle gösterir ve topluluk sayıları türettiğini belirtir26. Ek sonunda kalıplaşan +n ekinin Eski Türkçede topluluk adları türeten +n’nin olabileceği düşünülebilir. Nitekim bu ekin Eski Türkçede topluluk adları türettiği yahut sözcükteki çokluk anlamını kuvvetlendirdiği, pekiştirdiği bilinmektedir. +AġU eki topluluk adları türetirken +n’nin eklenerek anlamı pekiştirdiği yahut kuvvetlendirdiği düşünülebilir.

23 Nalbant, 2008: 16. 24 Korkmaz, 2014: 20. 25 Clauson, 2007: 192. 26 Tekin, 2003: 132.

(33)

barçaġun: “hepsi” < bar+ça+(a)ġu+n

Ägär tiläsä miz bergäy ärdimiz tegmä ät’özkä köni yolın välįkin vācib boldı yarlıġ mendin toldurġay oķ miz tamunı pärįdin kişilärdin barçaġun (TİEM 73 302r/1=32:13).

beşegün: “beşi (beşi birlikte anlamında sayı adı)” < beş+egü+n

Bolmas hįç rāz üçägüdin mägär ol törtünçläri ol ap ymä beşägün mägär ol altınçları ymä anda azraķ andın ap ymä üküşräk mägär anlar birlä ol ķayda kim bolsalar (TİEM 73 400r/6=58:7).

Necmettin Hacıeminoğlu, “Karahanlı Türkçesi Grameri” adlı eserinde ekle ilgili herhangi bir bilgiye yer vermezken Harezm Türkçesini ve dönemini konu edindiği “Harezm Türkçesi ve Grameri” adlı eserinde ekle ilgili olarak; -gu/-gü’nün türevi olduğunu ve daha çok sayı isimlerine eklendiğini belirtir27.

2.1.3.1. Ekin İşlevleri

1. En temel işlevi, kalıcı soyut ve somut adlar türetmesidir.

boynaġu: 1. “zorba, asi, inatçı, cebredici, isyankar” < boy(u)n+aġu

Fir‘avndın ol erdi boynaġu ĥaddin keçgenler (RKT 36/82a2=44:31). Aydılar: Ey Mūsā ĥaķįķat üze anıŋ içinde erenlerni boynaġular (ÖKT 208b/5=M:22).

Taķı kim ortaķ ķoşsa taŋrıġa, azdı, azmaķ yıraķ.

Ündemezler andın bisre meger tişilerni taķı ündemesler meger boynaġu iblįsni (HKT 94b/7=4:117). Kemşiŋ tamuġ içinge tegme bir kāfirler boynaġuları. Bir niçeler aytur: ol iki ferişte ‘itābı turur ol kişige (AKT 50b/8=50:24).

2. kibirli.

Aydı: Mūsā men sıġındım iđimke hem siziŋ iđiŋizke ķamuġ boynaġu kim bitmez ĥisāb küniŋe (RKT 35/83a2=40:27). Aydılar: ay Mūsā! Ĥaķįķat üze anıŋ içinde erenler bar, boynaġu. Taķı biz kirmegey biz aŋa, ançaġa tegrü kim çıķġaylar andın (HKT 108a/4=5:22). Barġıl Fir‘avn tapa, ol boyun kermiş boynaġu turur (AKT 20a/4=20:24). Yoķ kim anlar tandılar boynaġuluķ içrä yaraşmamaķlıķ içrä. (TİEM 73 330v/1=38:2).

3. haddini aşma, azgınlık.

(34)

Yana çıķarġay miz tegme bođundın ķayuları ķatıġraķ raĥmān üze boynaġuluķdın (RKT 31/27b1=19:69). İlk kezigde taķı ķoyar miz anlarnı boynaġuluķları içinde müteĥayyir bolurlar (HKT 137b/1=6:110). Ķorķuttımız anlarnı artmas anlarķa mägär boynaġuluķ uluġ. (TİEM 73 210v/5=17:60).

4. şeytana, puta tapma.

Taŋrıķa sıŋardın turuŋlar boynaġuluķdın anlardın kimke köni yol körkitti (RKT 30/47a1=16:36).

ornaġu: “yerleşme, ikamet etme yeri” < or(ı)n+aġu

Yügürmeŋler, yanıŋlar olnıŋ tapa, kiŋlik berilmiş erdiŋiz anıŋ içinde ornaġu yerleriŋizde (AKT 32b/2=21:13). Aydı tüşüŋ ämäriŋizlär ämärikä düşmän. silärkä yär içindä silärkä yär içindä ornaġu turuġlaġ ençärmäk bir vaķtķa tegi (TİEM 73 114r/9=7:24).

2. Topluluk yahut miktar belirten adları türetir. Ayırt etme ve sınırlama ifade eder. azaġu: “biraz, pek az” < az+aġu

Tép özleriŋizni azu çıķıŋlar tép sarāylarıŋızdın ķılmazlar anı meger azaġu olardın (RKT 26/38a3=4:66).

köpegü: “çoğu, çokları, birçoğu” < köp+egü

ārzūladı köpegü kitāb eyelerindin kitāb ķaytarsalar sizni bitmişiŋizdin soŋ (ÖKT 26a/2=B:109). Ārzūladı köpegü kitāb eyelerindin; eger ķaytarsalar sizni (HKT 15b/8=2:109).

3. Sayı adlarından ve sıfatlardan belirsizlik zamirleri türetir. biregü: 1. “herhangi biri, bir kimse” < bir+egü

Azu kelse biregü sizdin aşaķ yerdin azu yavuķsa siz uraġutlarķa (RKT 26/19a1=4:43). Taķı eger bolsaŋuz sökeller yā sefer üze bolsaŋız yā keldi biregü sizdin aşaķ yerdin (ÖKT 160b/4=N:43). Taķı ortaķ koşmasun İđisiniŋ ķulluķı birle biregüni (HKT 293a/3=18:110). Noķśān źelįllik maħlūķlarġa turur. Ne kim biregü ħālıķġa namāzda ve’l-iķrām tiyü du‘ā ķıldı (AKT 65a/15=55:27). Namāz ķılmaġıl birägü üzä anlardın öldi tutaşı ađaķın turmaġıl anıŋ gūrı üzä (TİEM 73 147v/9=9:84).

2. diğer kişi.

(35)

ikegü: 1. “ikisi, her ikisi” < ik(i)+egü

Eger bolmasa aŋar ‘ayāl eger bolsalar ikegü ol ikike iki iki çehār-dāng andın kim ķođtı (RKT 27/15b3=4:176). Tayundurdı ol ikegüni İblįs andın. (ÖKT 8a/2=B:36). Barġıl sen taķı İđiŋ ikegü toķuşuŋ (HKT 108b/1=5:24). Yalmuru başladılar ya‘nį uwut yinin örtdiler ikegü üze, uçmaķ yapurġaķlarındın (AKT 25a/10=20:121).

2. her iki.

Eger tegse seniŋ ķatıŋda uluġluķķa ikisinde biri yā ikegüsi taķı aymaġıl ikisiŋe (HKT 273a/3=17:23).

üçegü: “üçü, her üçü” < üç+egü

ol üçegü üze kim anlar soŋ ķoyuldılar ançaġa tegrü kim ol vaķtın kim bar boldı anlar üze (HKT 198a/3=9:118). Enśārįlerdin üçegü çıķdı erse unamadılar, aydılar kim bizge ĥarįf Ķureyşi kişilerindin kerek tip (AKT 39b/28=22).

4. Hayvan isimleri ve vücudun belli bölümleri ile ilgili isimler türetir. Ekin bu işleviyle ilgili olarak Nalbant; “Vücudun belli kısımları karakterize eder.” şeklinde açıklamada bulunur28.

buzaġu: “buzağı” < buz+aġu

Emitti bođnıķa keldürdü buzaġu semüz. Yaġuttı anı olarķa aydı: yémez mü sizler? (RKT 37/88a1=51:26). Özleriŋizge tutunmaķıŋız birle buzaġunı ķaytıŋ yaratġanıŋız tapa. (ÖKT 12a/2=B:54). Taķı ol vaķtın kim va‘de ķılıştuķ mūsā birle ķırk tünni. Andın soŋra tutunduŋız buzaġunı andın soŋ takı siz ‘ıyādetni yirsiz ķılġan siz (HKT 7b/8=2:51). Çıķardı anlarġa bir buzaġu et yinlig, aŋar anda möŋregü (AKT 23b/4=20:88). Çıķardı anlarķa bir buzaġu tänlig aŋar müŋräyü aydılar bu iđiŋizlär mü mūsā iđisi unıttı (TİEM 73 232v/7=20:88). içegü: “bağırsak” < iç+egü

Ķarınları içinde içegüde turġan nirse taķı ķan arasındın süt śāfį boġazġa revān barġan (HKT 263b/3=16:66).

ķaraġu: 1. “kör, ama” < ķara+(a)ġu

Berāber bolmaz ķaraġu közlüg anlar kim taptılar ķıldılar eđgülükler yawuzlıķ ķılıġlı néme az pend alnur sizler (RKT 35/57b1=40:58). Kim yüz ewürse menim yādımdın kim aŋar bolġay tiriglik tar. Ķoparġaymız anı ķıyāmet küninde ķaraġu, közsiz (AKT 25b/5=20:124). Yoķ ķaraġular üzä tarlıķ ap ymä aħsaķ üzä tarlıķ ap ymä sökäl üzä tarlıķ (TİEM 73 260r/8=24:61).

(36)

2. hakkı bilip de ikrar etmeyen.

Ol mu kim bilür anı kim indürüldi saŋa iđiŋdin yaraşı anıŋ täg mü ol ķaraġu turur (TİEM 185r/7=13:19).

5. Soru adları türetir.

negü: “ne, nasıl, hangi” < n(e)+egü

Olarķa anıŋ içinde negü tileseler andaġuķ yanut bérür Taŋrı saķnuķlarķa (RKT 30/43b1=16:31). Négü iwtürür seni yā Mūsā, bozunuŋdın ey Mūsā? (AKT 23a/6=20:83). Män ıđtaçı män anlarķa bäläklär birlä baķtaçı män nägü birlä yanarlar ıđılmışlar (TİEM 73 276v/7=27:35).

2.1.4. +çA

Türkçede ekler hem yapım hem de çekim eki olmak üzere iki guruba ayrılmaktadır. Her gurubun işlevi farklı olmasına rağmen kimi durumlarda çekim eklerinin kalıplaşarak yeni isimler türettiği görülmektedir. +çA eki de bu eklerden birisidir. Türkçenin tarihi dönemlerin-de yapı bakımından isimlerdönemlerin-de eşitlik, benzerlik münasebeti kuran çekim eki olmasına rağmen zamanla kalıplaşarak sıfat ve zarf türünden sözcükler türeten yapım eki işlevi de kazanmıştır. Yani hem yapım eki hem de çekim eki kategorisinde değerlendirilebilir. Türkçede çekim eklerinin kalıplaşarak yeni isimler türettiği örneklere bolca rastlamaktayız.

Ekin işlevi ve kökeni konusunda araştırmacılar görüş birliğine varabilmiş değildir. Ki-misi sadece çekim eki olarak kabul ederken kiKi-misi de hem yapım, hem de çekim eki olarak kabul etmektedir. Muharrem Ergin, aslında bir çekim eki olduğunu, ancak sonradan klişeleşerek veya fonksiyon kaybına uğrayarak yapım eki haline geldiğini belirtir29. Tahsin Banguoğlu “Türkçenin Grameri” adlı eserinde ekin özelliklerine ve işlevine “İsimden Üreme İsimler” başlığı altında değinir. Bir bakıma isimden isim yapım eki olarak kabul etse de aslın-da sıfatlara gelen vurgulu bir küçültme eki, yani çekim olduğunu belirtir. Üretim eki olarak aslın-da zarflar türettiğini, ancak bunların yerine göre de sıfat olabildiğini belirtir30.

Bu konuda en farklı görüş Nurettin Koç’a aittir. Türkçenin her döneminde hem yapım eki hem de “ek edat” olarak kullanıldığını belirtir ve öne sürdüğü bu düşünceyi örneklerle açıklama yoluna gider31. Eki “ek edat” olarak adlandırmasının nedeni; eklendiği sözcükler

arasında eşitlik ve benzerlik münasebeti kurarak “-a kadar, -e gibi” anlamları katmasından dolayı olsa gerektir.

29 Ergin, 2011: 239. 30 Banguoğlu, 2011: 158. 31 Koç, 2000: 511.

(37)

2.1.4.1. Ekin İşlevleri

1. Millet yahut kavim adlarına eklenerek o milletin yahut kavmin dili ile ilgili adlar türetir. tāzįçe: “Arapça” < tāzį+çe

Mundaġuķ ıđtımız anı ķur’ānnı tāzįçe ewürdümiz anıŋ içinde ķorķutmaķdın bolġay (RKT 31/87a2=20:113). Mundaġoķ ķozı ıđdımız Ķur’ānnı Tāzįçe ewürdimiz anıŋ içinde oķımaķdın; bolġay kim anlar saķnuķlar (AKT 24b/10=20:113). Bitig turur bäkütülmiş anıŋ bälgüläri ķur’ān atlıġ yarlıġ tāzįça ol bođunķa kim bilürlär. (TİEM 73 348v/9=41:3).

2. Zamirlerle kalıplaşarak genellike miktar ve ölçü belirten sıfatlar ve zarflar türetir. Özellikle soru zamirleri ile kalıplaşarak “ne kadar, nice” anlamlarında belirsizlik sıfatları yanında aynı kelimeye bağlı olarak zarflar da türettiği görülür. Sıfat türünden sözcüklerde, soru yoluyla isimlerin niteliklerini ve niceliklerini belirtmektedir. Ekin, yapı itibariyle eşitlik eki olması ve işlev olarak karşılaştırma, benzerlik münasebeti kurmasından dolayı şahıs zamirlerine de eklenerek miktar belirten sıfat ve zarflar türettiği görülür.

Ekin zamirlerdeki bu kullanımı ile ilgili olarak Zeynep Korkmaz, tarihsel dönemlerden bu yana genellikle kalıplaşma yoluyla anlam değişmesi eğilimi gösterdiği ve ekin görevinde meydana gelen aşınma sonunda yerine göre sıfatlaşmış ve zarflaşmış şekiller türettiğini belirtir32.

ança: “misil, kat”< an+ça

Küç ķılıġlılar turuķmış bolurlar İđileri üskinde yandurdı bir ançaları bir ançaķa söz birle ayurlar (RKT 33/48b1=34:31). Ol vaķtın mu kim tegdi sizge teggen tegdiŋiz siz iki ançaġa (HKT 69a/9=3:165). Taplamadı İbrāĥįmni ança tirigin ķıymasa (AKT 38b/11=21:112). Ança orun etti miz İbrāĥįmķa äw orunını kim ortaķ ķatmaġıl maŋa kim ärsäni arıġ tutġıl äwümni ŧavāf ķılıġlılarķa (TİEM 73 244v/2=22:26).

2. fakat, lakin.

Ol Taŋrıķa turur kökler ĥazįnesi ve yerler ĥazįnesi, ança bar iki yüzlügler uķmazlar (RKT 38/62a2=64:7). Ança tigrü ol vaķtın kim nevmįd boldı yalawaçlar taķı sézdiler (HKT 239a/2=12:110).

ķança: 1. “kaç, ne kadar, nereye, nasıl” < ķan+ça

Ķança barġay Muĥammed Ķur’ān ĥükmindin, ķança kezgey? (AKT 126a/9=81:26). Färmān tutuġlı ķıldımız aŋar yälni yorıyur anıŋ färmānı birlä

(38)

amru ķança tegdi ärsä yäklär ķamuġ binā ķılıġlını däryāķa çömüglini (TİEM 73 332v/6=38:36).

2. şartiyat ifade eder.

taŋrıķa turur kün tuġusıġ kün batışıġ ķança kim yüz äwürsä silär ŧā‘at ķılu anda taŋrınıŋ ħoşnūdluķı (TİEM 73 14r/2=2:115).

munça: “bunca, bu kadar çok” < mu+n+ça

ķaçan tarılsa siz munça teŋlik tarılmaķ sizler yaŋı törütmek içinde. (RKT 33/31b3=34:7). Meşġūl bolur ħalķ iştigāli birle, kiçe bunça işġāldin ĥālį turur (AKT 113a/14=73:6).

neçe: “nice, bir hayli, ne kadar” < ne+çe

Neçe uluşdın boynaġuluķ ķıldı iđi fermānındın anıŋ yalavaçı fermānındın ĥisāb ķıldımız (RKT 38/84a2=65:8). Öldürdi anı Teŋri yüz yıl andın soŋ ķopġardı anı aydı; neçe kiçtiŋ? (ÖKT 80a/4=B:259). Taķı neçe ķonumdın yoķattuķ anı taķı keldi aŋa ‘aźabumız tünle yā anlar kündüz uyuġanlar (HKT 146b/2=7:4). Bar néçe köp, yoķalttuķ mundın oza ħalķlardın kim anlar ķatıġraķ anlardın, tutmaķdın, tezginürler iller içinde (AKT 51b/5=50:36). Näçä tegsä silärkä hįç ķađġu işdin anıŋ birlä kim ķazġandı älläriŋiz käçrür üküşdin (TİEM 73 355r/7=42:30).

3. Eklendiği kelimelerde eşitlik, benzerlik ve karşılaştırma ilgisi kurar. Bir bakıma edatların işlevini karşılar diyebilir. Edatlara da eklenerek miktar ve ölçü belirten sözcükler türettiği örneklere de rastlamaktayız.

bolmışça: “olduğu müddetçe” < bol-mış+ça

Taķı vaśiyyet ķıldı maŋa namāz birle taķı zekāt birle bolmışımça tirig (HKT 295b/8=19:31).

sezāça: “hakkıyla, layıkıyla, yerli yerince” < sezā+ça

Törütmedimiz köklerni hem yerlerni ol iki ara turur meger sezāça atanmış (RKT 37/1b3=46/3).

teginçe: “kadarınca, değince” < tegi+n+çe

Taķı yülimeŋ başlarıŋıznı teginçe ķurbān orınġa (ÖKT 54a/3=B:196). Taķı yülümeŋ başlarıŋıznı teginçege tegrü ıđġu rūzedin (HKT 928b/6=2:196).

4. Miktar ve ölçü belirtir. Nicelik yönünden karşılaştırma yapar. barça: 1. “bütün, hepsi, her” < bar+ça

(39)

Iđmatımız séni meger yıġġan barça kişilerni müjdeçi hem ķorķutġuçı (RKT 33/46b2=34:28). Ĥaķįķat üze Taŋrı yarlıķar yazuķlarnıŋ barçasını (HKT 443b/4=39/53). Ne kim kökler yerler ara, ne kim yiti ķat yer altınķı, barça İđige turur (AKT 19a/15=20:6). Teriŋlär alıŋızlarnı yana käliŋlär barça yumķı (TİEM 73 231r/5=20:64).

2. topluluk.

Anlar barça biziŋ üskümizdä ĥāżır ķılınmışlar ymä nişān anlarķa ölüg yär (TİEM 73 321r/9=36:32).

köklerçe: “gökler kadar” < kök+ler+çe

Anıŋ éni köklerçe yerlerçe, anutıldı saķnuķlarķa (RKT 25/5b3=3:133). tilekçe: “dilediğince, arzusuna göre” < ti-l+e-k+çe

Yillerniŋ taķı bulutlarnıŋ tilekçe yörütülmiş kök taķı yir arasında (HKT 23b/4=2:164). Ay zindānnıŋ ekki eşläri ađın ađın taŋrılar mu yegräk yā bir taŋrı mu tiläkçä iş ötgürügli. (TİEM 73 176v/4=12:39).

yerlerçe: “yerler kadar, yer yüzü kadar” < yer+ler+çe

anıŋ éni köklerçe yerlerçe, anutıldı saķnuķlarķa (RKT 25/6a3=3:133).

5. İyelik eki almış isimlerden sonra eklenerek çekime girer ve eklendiği ismin miktarını belirtir. Bir bakıma edatların işlevini karşılar; iyelik ekleri ile birlikte eklendiği sözcüğe “-a kadar, -e gibi” anlamı katarak miktar ve ölçü bildiren isimler türetir.

endāzesinçe: “kaderince, takdirince, ölçüsünce” < endāze+sin+çe

ĥaķįķat üze anlarġa ne kim yer içinde ķamuġ taķı anıŋ endāzesinçe anıŋ birle yulunsunlar (ÖKT 123a/3=M:36). Anlarġa ne kim yir içinde ķamuġ taķı anıŋ endāzesinçe anıŋ birle (HKT 110a/3=5:36). Ay oġulķınam ol ägär bolsa ŧā’atı bir äwün ändāzäsiçä ispändāndın bolsa bir bäđük taş içindä (TİEM 73 299r/7=31:16).

ĥaķķınça: “hakkınca, gerektiği gibi” < ĥaķķ+(ı)n+ça

Ey anlar kim bittiler saķınıŋ Teŋridin anıŋ saķınmaķınıŋ ĥaķķınça (ÖKT 117a/1=A:102). Ķorkuŋ Taŋrıdın anıŋ saķınmaķınıŋ ĥaķķınça (HKT 60b/8=3:102). Anlar kim berdimiz anlarķa bitigni oķırlar anı ĥaķķınça oķımaķ (TİEM 73 14v/3=2:121).

sezāsınça: “hakkınca, layığınca” <sezā+sı+n+ça

Iđtımız saŋa bitigni sezāsınça çınġarıġlı ol kim anda öŋdin (RKT 27/53a1=5:48). Bilmediler Taŋrını bilmekiniŋ sezāsınça (HKT

(40)

327a/4=22:74). Ķatıġlanıŋlar taŋrı içindä säzāsınça ķatıġlanmaķ (TİEM 73 248v/5=22:78).

2.1.5. +çAķ/k, +çIķ/k, +çUķ/k

Adlara eklenerek küçültme ve sevgi ifadesi katan bir ektir. İyelik ekleri ile birlikte kullanıldığında acıma ifadesi katmaktadır. Tahsin Banguoğlu ekle ilgili olarak; “Çekim eki olarak adlara ve sıfatlara gelen vurgulu bir küçültme ekidir33.” der. Küçültme anlamı

katma-sının yanı sıra kalıcı adlar türettiği örneklere de rastlanmaktadır. oġulçuķ: 1.“oğulcuk, sevgili oğul” < oġul+çuķ

Ay oġulçuķum! Müngül biziŋ birle taķı bolmaġıl küfr ketürgen birle (HKT 217b/8=11:42). Ķarār ķıldururmız oġulçuķlar içre ne kim tilese-siz, atalmış vaķtķa tegrü (AKT 40a/10=22:5). Ķaçan tegdi ärsä anıŋ birlä yügürgükä aydı ay oġulçuķum män körür män (TİEM 73 327r/3=37:102).

2. rahim, döl yatağı.

taŋrı bilür nägü kim kötrür tegmä tişi nägü kim suġlur oġulçuķlar ol kim artar (TİEM 73 184r1=13:8).

Zeynep Korkmaz ekin kökeni ile ilgili olarak; “+çA küçültme eki ve oķ/ök pekiştirme edatının kalıplaşmasıyla oluşmuştur34.” şeklinde açıklamada bulunur. +çA ekinin isimlerde eşitlik ve küçültme ifade eden bir çekim olduğu bilinmektedir. Oķ/ök edatının ise kendinden önce gelen ismin anlamını kuvvetlendirmesi yahut pekiştirmesi ekin kökeni açısından Korkmaz’ın ekin kökeni ile ilgili açıklamasını anlamlı kılmaktadır.

Nadir İlhan da Zeynep Korkmaz’ın görüşünden hareketle +çA eşitlik eki ve oķ/ök pekiştirme edatının kalıplaşmasıyla oluştuğunu belirtir ve bu durumu şöyle açıklar; “Birleşim sırasında genellikle ikinci kelimenin başındaki ünlünün baskın olması gerekirken Türkçede ilk heceden sonra geniş yuvarlak /o/ ve /ö/ ünlülerinin bulunmamasıyla ilk kelimenin sonundaki eşitlik ekinin ünlüsü birleşim içerisinde baskın duruma geçmiştir35.” şeklinde açıklar.

alçaķ: “uslu, yumuşak huylu, ince kişi” < al+çaķ

Munuŋ üçün kim bilse anlar kim birildi biligni, ĥaķįķat üze ol ĥaķ iđiŋdin; taķı bitseler aŋa, alçaķ bolsa aŋa köŋülleri (HKT 325a/3=22:54). Toķışuŋlar olarnıŋ birlä alçaķ bolmasun bulġaķ bolsun dįn ķamuġı taŋrıķa (TİEM 73 134v/8=8:39).

33 Banguoğlu, 2011: 164. 34 Korkmaz, 2000: 49. 35 İlhan, 2009: 1541.

Şekil

Tablo 3.1 İyelik Ekleri
Tablo 3.2 Hal-Durum Ekleri
Tablo 4.1 Kişi (Şahıs) Zamirleri
Tablo 4.2 Birinci Teklik Kişi Zamiri
+6

Referanslar

Benzer Belgeler

doğrultusunda yaşayan ve aynı zamanda mezhebi temsil eden bir topluluktur. Özellikle temsil boyutu mezhebin varlığı ve sürekliği için hayati önemi haizdir. Nitekim

a) Şantiye şefi, inşaatın yapımı ile ilgili her türlü konuda işveren/ yüklenici/yapı müteahhidinin teknik ve idari temsilcisidir. b) Şantiye şefi şantiyede

RESUL KUR’AN’NIN KUR’AN TEFSİRİ OLAN DİP NOTLARIN ALTINDAKİ İLAVE DİP NOTLAR, KUR’AN’DAKİ DİN İLE UYDURULAN DİN ARASINDAKİ O KONUDAKİ FARKIN SERGİLENMESİ

Ata arasında Büyük Günalı ve İman konuları çerçevesinde ortaya çıkan bir fikri ayrılığın ilk ayrışma ve kırılmaya dönüştüğünü ifade etmektedir.s

(Kur’qn’da yada Arapça’da sesli harf vardır. Arapça’nın bozukluğunu bir türlü anlayamadılar. Görünenle söyleneni bir türlü ayıramadılar. Arapça ‘da sesli harf yok

Türkçe ilk Kur’an çevirilerinde pänd turur (F.); ol Ķur’ān Ǿibret erür pārsālarġa yaǾnį pend erür (Ar.+F.); ögütlemek (T.); Ķurǿān naśįĥatdur (Ar.);

Doğu Türklük alanının İslami dönem Türk kültür çevresine ait ilk önemli eserlerinden olan Kutadgu Bilig’in Herat nüshasının manzum ön sözünde ve

Daha, 1924 yılında, Devrimci önderimiz ATATÜRK: «Dünyada her şey için, ' medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en ' hakiki mürşit ilimdir, fendir, ilim