• Sonuç bulunamadı

Spor Yapan Bireylerin Kinestetik Zekâ Algı Düzeyleri İle Holland Kişilik Tipleri Arasındaki İlişkinin Araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Spor Yapan Bireylerin Kinestetik Zekâ Algı Düzeyleri İle Holland Kişilik Tipleri Arasındaki İlişkinin Araştırılması"

Copied!
109
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SPOR YAPAN BİREYLERİN KİNESTETİK ZEKÂ ALGI DÜZEYLERİ

İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

ARAŞTIRILMASI

MUSTAFA AYDOĞDU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

2

SPOR YAPAN BİREYLERİN KİNESTETİK ZEKÂ ALGI DÜZEYLERİ İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI

MUSTAFA AYDOĞDU

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(3)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 2 (iki) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Mustafa

Soyadı : AYDOĞDU

Bölümü : Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği

İmza :

Teslim tarihi :31/10/2016

TEZİN

Türkçe Adı : Spor Yapan Bireylerin Kinestetik Zekâ Algı Düzeyleri İle Holland Kişilik Tipleri Arasındaki İlişkinin Araştırılması

İngilizce Adı : Research On The Relation Between Kinesthetic Intelligence Perception Level Of Individuals Doing Sports And Holland Personality Types

(4)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı: Mustafa AYDOĞDU İmza:

(5)

iii

JÜRİ ONAY SAYFASI

Mustafa AYDOĞDU tarafından hazırlanan “Spor Yapan Bireylerin Kinestetik Zekâ Algı Düzeyleri İle Holland Kişilik Tipleri Arasındaki İlişkinin Araştırılması” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oybirliğiyle / oy çokluğuyla ile Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan : Prof. Dr. Özbay GÜVEN

Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……… Danışman : Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ

Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi ……….….

Üye : Doç. Dr. Baki YILMAZ

Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi …..………

Tez Savunma Tarihi : 31/10/2016

Bu tezin Beden eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olması için gerekli şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Ülkü ESER ÜNALDI

(6)

iv

TEŞEKKÜR

Tez çalışmam süresince bilgi ve deneyimleriyle beni yönlendiren, ilgi, destek ve yardımlarını esirgemeyip araştırmamın her aşamasında yanımda olan değerli hocam ve tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ ve çalışmamın başından beri bana olan inancını yitirmeyen ve desteklerini esirgemeyen eşim Zeynep AYDOĞDU’ya teşekkür eder, saygılarımı sunarım

(7)

v

SPOR YAPAN BİREYLERİN KİNESTETİK ZEKÂ ALGI DÜZEYLERİ

İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN

ARAŞTIRILMASI

(Yüksek Lisans Tezi)

Mustafa AYDOĞDU

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

EKİM, 2016

ÖZ

Yapılan bu araştırmada spor yapan bireylerde kinestetik zekâ düzeyi ile Holland kişilik tipleri arasındaki ilişkinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırmaya Kocaeli ilinde yaşayan, 15-30 yaş grubunda bulunan ve düzenli olarak spor yapma alışkanlığı bulunan 285 erkek ve 128 kadın olmak üzere toplam 413 sağlıklı birey katılmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin sahip oldukları kişilik tiplerinin belirlenmesinde Holland tarafından geliştirilen “İlgi Alanları Envanteri” kullanılmıştır (Yaz, 2013). Katılımcıların kinestetik zekâ düzeylerinin ölçülmesinde ise Saban (2001) tarafından geliştirilen Çoklu Zekâ Ölçeği’nin Kinestetik Zekâ alt boyutunda ele alınmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin analizinde SPSS 22.0 programında frekans analizi ile Mann Whitney U Testi, Kruskal Wallis H Testi ve Spearman Korelasyon Testi kullanılmıştır. Araştırmanın sonunda, sosyal, girişimci, geleneksel ve gerçekçi kişilik tiplerinin yaş gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu gözlemlenmiş. Bulgulara göre en yüksek sosyal, girişimci, geleneksel ve gerçekçi kişilik tipine sahip bireylerin diğer yaş gruplarındaki katılımcılar ile kıyaslandığı zaman 15-18 yaş grubundaki bireylerin sahip olduğu tespit edilmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin cinsiyetlerine göre sahip oldukları kişilik tiplerinin istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği görülmüştür, yine bulgulara göre geleneksel ve gerçekçi kişilik tipine sahip olma düzeylerinin kadın katılımcılarda erkek katılımcılardan istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur. Araştırmaya katılan bireylerin kinestetik zekâ düzeylerinin cinsiyet ve yaş grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği bulunmuştur. Katılımcıların sahip oldukları kişilik tipleri ile kinestetik zekâ düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Bulgular doğrultusunda katılımcıların

(8)

vi

araştırıcı, artistik, sosyal, girişimci, geleneksel ve gerçekçi kişilik tipi puanları arttıkça kinestetik zekâ puanlarının anlamlı düzeyde azaldığı görülmüştür.

Anahtar Kelimler : Spor, kişilik, kinestetik zekâ, zekâ alanları ve kişilik envanteri

Sayfa Adedi :109

(9)

vii

RESEARCH ON THE RELATION BETWEEN KINESTHETIC

INTELLİGENCE PERCEPTION LEVEL OF INDIVIDUALS DOING

SPORTS AND HOLLAND PERSONALITY TYPES

(Master Thesis)

Mustafa AYDOĞDU

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

OCTOBER, 2016

ABSTRACT

In this study it was aimed to search the relation between the kinesthetic intelligence level of individuals doing sports and their Holland personality types. 285 male , 128 female in total 413 healthy individual between the 15-30 age range that accomodate in Kocaeli province and do sports regularly have participated in this research.Holland field of interest inventory is used in identifiying the personality types of individuals that have attended in the research (yaz, 2013). In the evaluation process of attendants’ kinesthetical intelligence level, multiple intelligence scale which was developed by Saban (2001) and it’s sub dimension kinesthetic intelligence was used. Together with the frequency analysis in SPSS 22.0, Mann Whitneys U Test , Kruskal Wallis H Test and Spearman Corelation Tests were used In the analysis of the data derived from the research. At the end of the study it was observed that social, enterpreneur, conventional and realist personality types have shown a meaningful difference statistically in the age groups. According to the findings, when compared with the other age groups, the individuals at the age group of 15-18 have the highest social, enterprising, conventional and realistic personality types. It was observed that personality types which attendants’ posses according to their gender have shown a meaningful difference, again according to findings it was found that the level of possessing conventional and realist personality types is statistically higher in female attendants than it is in male attendants. In this study it was found that Attendants’ kinesthetic intelligence level have shown no meaningfull difference statistically according to their gender and age group. It was found that there is a meaningfull relation between attendants’ personality types and their kinesthetic intelligence. According to findings it was observed that when attendants’

(10)

viii

investigative, artistic, social, enterpreneur, conventional and realistic personality type points rise there has been a meaningful decrease in their kinesthetic intelligence points.

Key Words :Sport, personality, kinesthetic intelligence, intelligence areas and personality inventory

Page Number : 109

(11)

ix

İÇİNDEKİLER

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ... i

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI ... ii

JÜRİ ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZ ... v

ABSTRACT ... vii

İÇİNDEKİLER ... ix

TABLOLAR LİSTESİ ... xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xii

SİMGELER VE KISALTMALAR ... xiii

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

Problem ... 4 Alt Problemler ... 4 Araştırmanın Amacı ... 4 Araştırmanın Önemi ... 4 Araştırmanın Varsayımları ... 5 Araştırmanın Sınırlılıkları ... 5 Tanımlar ... 5

BÖLÜM II ... 7

GENEL BİLGİLER ... 7

Zekâ Kavramı ... 7 Zekânın Gelişimi ... 10 Zekânın Özellikleri ... 11

(12)

x

Çoklu Zekâ Kuramı ve Özellikleri ... 15

Kişilik Kavramı ... 30

Kişiliğin Özellikleri ... 31

Kişiliği Etkileyen Unsurlar ... 32

Kişilik Kuramları ... 35

John Holland’ın Mesleki Tercih ve Kişilik Kuramı ... 51

Kişilik ve Spor İlişkisi ... 57

BÖLÜM III ... 59

YÖNTEM... 59

Araştırma Modeli ... 59 Araştırma Grubu... 59 Verilerin Toplanması ... 59 İstatistiksel Analiz ... 61

BÖLÜM IV... 62

BULGULAR ... 62

BÖLÜM V ... 72

TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER ... 72

Tartışma ... 72

Sonuç ... 78

Öneriler ... 79

KAYNAKLAR ... 81

EKLER ... 89

Ek-1: Veri Toplama Anketi... 89

Ek-2: Holland Mesleki Tercih Envanteri ... 90

Ek-3: Çoklu Zekâ Envanteri ... 92

(13)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Zekâ Üzerine Yapılan Kuramların Tarihsel Gelişimi... 09

Tablo 2. Zekâ Kavramına İlişkin Eski ve Yeni Anlayış Biçimleri ... 15

Tablo 3. Çoklu Zekâ Alanlarından Sözel/Dilsel Zekâ, Mantıksal/Matematiksel Zekâ, Görsel/Uzamsal Zekâ ve Müziksel/Ritmik Zekâya İlişkin Belirgin Özellikler ... 19

Tablo 4. Çoklu Zekâ Kuramına Göre Zekâ Alanları Arasında Yer Alan Bedensel/Kinestetik, Sosyal, Kişisel/İçsel, Doğacı Zekâya İlişkin Belirgin Özellikler ... 20

Tablo 5. Sullivan’ın Gelişim Kuramına Göre Gelişim Evreleri ... 43

Tablo 6. Erikson’un Psikososyal Gelişim Kuramına Göre Gelişim Aşamaları ... 44

Tablo 7. Holland’ın Kişilik Tipleri ... 53

Tablo 8. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Dağılımları ... 62

Tablo 9. Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Dağılımları ... 62

Tablo 10. Katılımcıların Medeni Durumlarına Göre Dağılımları ... 63

Tablo 11. Katılımcıların Eğitim Durumlarına Göre Dağılımları ... 63

Tablo 12. Katılımcıların Yaptıkları Spor Branşlarına Göre Dağılımları... 63

Tablo 13. Katılımcıların Haftalık Spor Yapma Sıklıklarına Göre Dağılımları ... 64

Tablo 14. Katılımcıların Spor Yaptıkları Sürelere Göre Dağılımları ... 65

Tablo 15. Katılımcıların Kişilik Tipleri ve Kinestetik Zekâ Puanlarına İlişkin Tanımlayıcı İstatistikler ... 65

Tablo 16. Katılımcıların Kişilik Tipleri İle Kinestetik Zekâ Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi ... 66

Tablo 17. Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Kişilik Tiplerinin Karşılaştırılması ... 68

Tablo 18. Katılımcıların Cinsiyetlerine Göre Kişilik Tiplerinin Karşılaştırılması ... 69

Tablo 19.. Katılımcıların Yaş Gruplarına Göre Kinestetik Zekâ Düzeylerinin karşılaştırılması ... 70

Tablo 20. Katılımcıların cinsiyetlerine göre kinestetik zekâ düzeylerinin karşılaştırılması .. 70

Tablo 21. Katılımcıların ilgilendikleri spor branşlarına göre kinestetik zekâ düzeylerinin karşılaştırılması ... 71

(14)

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Bireysel Özellikler, Çevresel Faktörler ve Uyum İlişkisi ... 3 Şekil 2. Psikoanalitik Kişilik Kuramına Göre Bilinçler Arası İlişkiler ... 38 Şekil 3. Holland Altıgeni ... 54

(15)

xiii

SİMGELER VE KISALTMALAR

MEB Milli Eğitim Bakanlığı

IQ Intelligence Quotient SS Standart Sapma VB: Ve Benzeri VD: Ve Diğerleri F Frekans Sonucu N Denek Sayısı P Anlamlılık Düzeyi R Korelasyon Katsayısı

U Mann Whitney U Sonucu

X2 Ki/Kare Sonucu

(16)

1

BÖLÜM I

GİRİŞ

Psikoloji tarihinde her biri diğeri ile yarışan birçok zekâ kuramı olduğu bilinmektedir. Literatürde farklı zekâ kuramları bulunmasına rağmen, zekânın kavramsal açıdan tanımlanmasında kişinin çevreye uyum sağlarken, çevresini yeniden düzenlerken, problem çözerken ve yeni şeyler öğrenirken genel bir kapasitesi olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Zekâ kuramlarının çoğunluğunda rasyonel ve mantıksal problemleri çözme ve beceri süreçleri üzerine odaklanılmış, tekli zekâ kuramı yaklaşımları benimsenmiştir. Güncel zekâ kuramları içerisinde ise çoklu zekâ kuramının ağırlık kazandığı belirtilmektedir (Başaran, 2004, s. 12).

Günümüzde eğitim ve öğretim faaliyetleri klasik zekâ anlayışına uygun ders müfredatlarından arındırılarak farklı anlayışlara göre şekillendirilmeye başlanmıştır (İzci ve Sucu, 2014, s. 13). Eğitim ve öğretim programları içerisinde özellikle çoklu zekâ kuramına göre yapılan uygulamaların öğrenci başarısını arttırdığı belirlenmiş, birçok dersin çoklu zekâ kuramına göre düzenlenmesi gerektiği araştırmalarda vurgulanmıştır (Çinkılıç ve Soyer, 2013, s. 15). Türkiye’de de 2004 yılından itibaren hem ilköğretim hem de ortaöğretim ders müfredatları çoklu zekâ kuramına göre biçimlendirilmeye başlandı. Eğitim ve öğretim yaşamında çoklu zekâ kuramına göre ders materyallerinin kullanılması kuram, strateji ve yöntemlerin de farklılaşmasına zemin hazırlamıştır (İzci ve Sucu, 2014, s. 13). Eğitim ortamında çoklu zekâ kuramına göre düzenlemelere gidilmesinin temelinde çoklu zekâ kuramının pedagojik unsurları içerisinde barındırmasının yattığı belirtilmektedir (Cengiz ve Pulur 2008, s. 167). Klasik öğretim yöntemleri ile kıyaslandığı zaman çoklu zekâ kuramına göre uygulanan ders içeriklerinin öğrencilerin öğrenme başarılarını daha fazla arttırdığı ve öğrenilen bilgilerin daha kalıcı olmasına katkı sağladığı (Demirkaya, 2006, s. 119; Öngören ve Şahin, 2008, s. 24; Hasenekoğlu ve Gürbüzoğlu, 2009, s. 49; Çelen, Mirzeoğlu ve Mirzeoğlu, 2010, s. 251; Yılmaz ve Fer, 2003, s. 235), bu nedenle okullarda

(17)

2

tüm derslerin çoklu zekâ kuramına göre uygulanması gerektiği vurgulanmıştır (İlhan, Mirzeoğlu, Aktaş ve Demir, 2005, s. 10). Wilson (2002) tarafından yapılan araştırmada ise ders anlatımlarında çoklu zekâ kuramına göre hazırlanmasının temel gerekçeleri olarak şu unsurlar sunulmuştur;

 Çoklu zekâ uygulamaları öğretmenlere daha fazla çeşitlendirilmiş öğretim deneyimi sağlamaktadır.

 Öğrencilere sahip oldukları zekâ alanları ile ilgili bilişsel düzeyde ilişki kurabilme, üst bilişsel anlayış ve farklı ders çalışma stilleri sunar.

 Dersi anlatan öğretmenlere bireysel, kişilerarası ve kültürel seviyede açıklama yapmalarına imkân sağlar.

 Doğal beceriler kullanarak öğrencilerin sahip oldukları içsel güdülenme düzeylerini uyararak kendi kendilerine güdülenmelerine katkı sağlar.

 Dersi anlatan öğretmenlere öğrencilerin doğal becerilerini değerlendirmede, önsezi ve içgörü kullanarak eğitimi bireyselleştirme deneyimi ve kolaylığı sağlar.

 Ebeveynlere ve öğretmenlere her çocuğun bir veya daha çok yeteneğinin olabileceğini gösterir (Aktaran; Başaran, 2004, s. 13).

İnsanların sahip oldukları zekâ tür ve düzeyleri birbirinden farklı olmakla beraber insanların kişilik özellikleri de birbirinden farklıdır. Hem sahip olunan zekâ düzeyi hem de kişilik özelliklerinin insanların hayatlarını yönlendirmede ve iş yaşamını şekillendirmede büyük bir önemi vardır. Hem kişilik hem de zekâ düzeyini iyi bir biçimde yönlendirebilen insanlar hayatlarında ve iş yaşamlarında istedikleri konuma daha rahat ulaşabilmektedirler (Yaz, 2013, s. 4).

İnsanların hayatlarındaki mutlu ve başarılı olma yolundaki girişimleri söz konusu olduğu zaman akla ilk gelen kavram kişiliktir. Kişiliğin yapısal özellikleri ve gelişim koşulları bilinmediği sürece insanların kendilerini ve başkalarını tanıma şansı oldukça düşüktür. Bunun yanında kişilik özelliklerinin iyi tanınmaması veya analiz edilememesi hızla değişen ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlara çözüm bulunmasını da zorlaştırmaktadır (MEB, 2006, s. 15).

İnsanlar sahip oldukları tutum, değer, beceri ve yeteneklerini rahat sergileyebilecekleri ortamlarda yaşamak isterler. Uygun çevresel şartlarda yaşayan insanlar sahip oldukları yeteneklerini üst seviyede sergileyebilirler. Kişilik tipleri insanları birbirinden ayıran özellikler bütünü olup, insanların sahip olduğu karakteristik özellikler bir veya birden fazla

(18)

3

kişilik tipine uygun olmaktadır. Holland tarafından geliştirilen mesleki kişilik teorisi de insanların sahip oldukları birçok kişilik türü olduğunu, bir insandan birden fazla kişilik örüntüsünün aynı anda bulunabileceği belirtilmektedir (Yaz, 2013, s. 6).

İnsanların kariyer seçimlerinde ilk olarak kendilerini, mesleklerini ve iş çevrelerini iyi tanıyıp, gereksinim ve değerlerine uygun mesleklere yönelmeleri bütün yaşamları için önemlidir (Gencür, 2011, s. 3; Kamaşak ve Bulutlar, 2010, s. 119; Aytaç, 2001). İnsanlar kendilerine daha rahat yaşama imkânı sağlayacak olan meslek dallarına yönelme eğilimindedirler (Özen, 2011,s. 83). Holland tarafından geliştirilen mesleki kişilik teorisine göre de insanlar sahip oldukları kişilik özelliklerine uygun mesleklerde çalışmaktadırlar (Yaz, 2013, s. 6). Bunun yanında insanların sahip oldukları kişilik tiplerinin ilgilendikleri meslek dallarındaki hizmet verme yatkınlığını da etkilemektedir (Kuşluvan ve Eren, 2011, s. 142; Serçeoğlu, 2013, s. 5253). İnsanların kişisel özelliklerine uygun işlerde ve uygun çevre şartlarında çalışmaları işe olan uyumlarını ve yatkınlıklarını arttırdığı gibi iş tatminini de arttırmaktadır. Bireysel özellikler ve çevresel unsurlar ile iş tatmini arasındaki ilişki Şekil 1’de gösterilmiştir (Perkmen ve Tezci, 2015, s. 188).

Şekil 1. Bireysel Özellikler, Çevresel Faktörler ve Uyum İlişkisi

Yılmaz, Dursun ve Dursun’a (2013) göre, iş yaşamındaki kariyer olgusu bilgi toplumu ile birlikte ayrı bir önem ve anlam kazanmıştır. Günümüzde belli bir işe sahip olmak ile kariyer sahibi olmak arasındaki farklılık ayırt edilebilmekte, kendi kariyer planlarını yaparak işlerinde yükselen bireyler iş yaşamlarından daha fazla tatmin olmaktadır. Özellikle mesleki kariyerinin başında olan gençler açısından kariyer kavramının önemle üzerinde durulması gerektiği belirtilmektedir. Kariyer kavramı sadece mesleki açıdan yükselmeyi değil, aynı zamanda yatay pozisyonlarda mesleki gelişimi de içerisine almaktadır. Bununla birlikte

BİREY (BireyselÖzellikler) Çevre (İşin Özellikleri)

(19)

4

gençler açısından ele alındığı zaman yapacakları kariyer planları ve mesleki tercihleri sahip oldukları kişilik özelliklerine göre farklılaşmaktadır.

Problem

Araştırmanın temel problemini sporcuların kişilik özellikleri ile kinestetik zekâ arasında anlamlı bir ilişkinin olup olmadığının belirlenmesi oluşturmaktadır.

Alt Problemler

1. Katılımcıların kişilik özellikleri ile kinestetik zekâ düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

2. Katılımcıların kinestetik zekâ düzeyleri yaş gruplarına göre anlamlı farklılık göstermekte midir?

3. Katılımcıların cinsiyetlerine göre kinestetik zekâsı farklılık göstermekte midir? 4. Katılımcıların kişilik tipleri yaş gruplarına göre anlamlı farklılık göstermekte midir? 5. Katılımcıların kişilik tipleri cinsiyetlerine göre anlamlı farklılık göstermekte midir? 6. Katılımcıların ilgilendikleri spor branşları ile kinestetik zekâ düzeyleri arasında anlamlı

bir ilişki var mıdır?

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada spor yapan bireylerin kinestetik zekâ düzeyleri ile Holland kişilik tipleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi, spor yapan bireylerin kişilik özelliklerinin ve kinestetik zekâ düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırmanın Önemi

Literatürde sporcuların kişilik özellikleri ve zekâ alanları ile ilişkili çalışmaların yetersiz olduğu görülmüştür. Ancak sporcularda kişilik ve zekâ arasındaki ilişkinin incelenmesi, kişilik ve zekâ özelliklerini etkileyen bazı unsurların araştırılması oldukça önemli bir konudur. Bu bağlamda, yapılan bu araştırmanın hem literatüre önemli katkı sağlayacağı hem de bu alanda araştırmalar yapan spor eğitimcileri ve antrenörlere yol göstereceği düşünülmüştür.

(20)

5 Araştırmanın Varsayımları

1. Araştırmaya güvenilir araştırma bulguları ortaya koyabilecek sayıda birey katıldığı varsayılmıştır.

2. Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının ve kullanılan istatistiksel analiz yöntemlerinin araştırmanın alt problemlerini test edebilecek yeterlilikte olduğu varsayılmıştır.

3. Araştırmaya katılan bireylerin uygulanan ankete içten ve samimi cevaplar verdikleri varsayılmıştır.

Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Yapılan bu araştırma Kocaeli ilinde yaşayan, 15-30 yaş grubunda bulunan ve düzenli olarak spor yapma alışkanlığı olan 128 kadın ve 285 erkek olmak üzere toplam 413 birey ile sınırlandırılmıştır.

2. Yapılan bu araştırma veri toplama aracı olan anketten elde edilen araştırma bulguları ile sınırlandırılmıştır.

Tanımlar

Zekâ: Bir ya da birden fazla kültürel çerçeve içinde değerlendirilen bir sorun çözme veya ürün yaratma becerisidir. (Gardner, 2010, s. xi).

Sözel / Dilsel Zekâ: Ses kavram ve kelimelerin telaffuzlarına, vurgu ve anlamlarına; dilin gramer özelliklerine ve fonksiyonlarına aşırı duyarlı kapasitesidir.

Mantık / Matematik Zekâ: Niceliksel ilişkiler ve sayılara, mantık, sorgulama ve muhakemeye, neden sonuç ilişkilerine yönelik aşırı duyarlık kapasitesidir.

Görsel / Uzaysal Zekâ: Görsel ve uzamsal açıdan dünyayı doğru algılama, dış dünyadan edinilen izlenimleri değişik şekiller ve çizimler yoluyla sergileme kapasitesidir.

Müziksel / Ritmik Zekâ: Melodi, ritim, nota, ses tonu ve ahenk gibi müziksel unsurlara karşı aşırı duyarlı, müziksel formları ve eserleri fark etme, ifade etme ve değerli bulma kapasitesidir.

Bedensel / Kinestetik Zekâ: Düşüncelerini ve duygularını vücut hareketleri ile ifade edebilme, nesneleri becerikli bir biçimde kullanarak yeni yapılar üretebilme kapasitesidir.

(21)

6

Sosyal Zekâ: Başka insanların duygu, mizaç, ihtiyaç, karakter ve ilgilerini doğru şekilde anlama ve ayırt etme ve karşılama kapasitesidir.

Kişisel / İçsel Zekâ: Kendi ihtiyaçlarının ilgilerinin, ideallerinin, zayıf ve güçlü yönlerinin farkında olma ve bunlara bağlı olarak yaşantısında doğru kararlar alma kapasitesidir.

Doğacı Zekâ: Doğa olaylarına ve doğal kaynaklara karşı aşırı duyarlılık, flora ve faunayı anlama, sınıflandırma ve ayırt etme kapasitesidir (Saban, 2010, s. 19).

Kişilik: Bireyi başka bireylerden ayıran, bireye özgü olan, tutarlı ve kalıplaşmış özellikler bütünüdür (İnanç ve Yerlikaya, 2010, s. 3).

Gerçekçi Kişilik: Beceri, motor koordinasyon ve güç gerektiren, fiziksel etkinliklerin ön planda olduğu meslek dallarına yönelen kişilik tipidir.

Sosyal Kişilik: Başka insanlara yardım etmeyi seven, başka insanlar ile birlikte olmaktan hoşlanan empati kurabilen, başka insanların duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışan insan tipidir.

Geleneksel-Uzlaşmacı Kişilik: Genellikle emir almak ve emir vermekten hoşlanan, statü ve kudret arayan, tertip/düzen meraklısı insan tipidir (Yaz, 2013, s. 10).

Araştırmacı Kişilik: Genellikle beden güçlerinden ziyade zihin güçlerini kullanmayı tercih eden insanların sahip olduğu kişilik tipidir.

Artistik Kişilik: Sanatçı kişiliğe sahip insanlar genellikle sanatsal üretkenliği seven, kendini iyi ifade edebilen, bağımsız, duygusal, estetik faaliyetlere ilgi duyan kişilik tipidir.

Girişimci Kişilik: Genellikle sözel faaliyetlerinde etkin ve iyi cümleler kurabilen, enerjik, hırslı, cesaretli ve ikna edici özelliklere sahip kişilik tipidir (Gencür, 2011, s. 9).

(22)

7

BÖLÜM II

GENEL BİLGİLER

Zekâ Kavramı

İnsanlığın doğuşundan itibaren insanlar kendilerini, çevrelerinde olup bitenleri tanıma ve anlama eğiliminde olmuşlardır. İnsanların tarih boyunca özellikle kendi fizyolojik ve ruhsal yapılarını anlamaya çalıştıkları belirtilmektedir. İnsanların kendileri ile ilgili anlamaya çalıştıkları önemli olgulardan birisinin de “zekâ” kavramı olduğu belirtilmektedir (Güllü ve Tekin, 2009, s. 247). Zekâ kavramı insanların sahip olduğu en büyük güç ve üzerinde oldukça fazla araştırma yapılan bir alandır, Günümüzde hakkında en fazla bilinmeyen alanların başında zekâ kavramı gelmektedir (Aydın ve Konyalıoğlu, 2011, s. 78).

Zekâ, insan beyninin sahip olduğu karmaşık bir yapıdır. Diğer bir ifade ile zekâ, zihnin sahip olduğu birçok yeteneğin uyumlu bir biçimde çalışmasıdır. Zihindeki farklı yeteneklerin uyumlu bir biçimde çalışması zihinsel fonksiyonlar tarafından yürütülmektedir. Zekâ bireyin sergilediği davranışları gösterir. Bu nedenle her davranış zekânın ürünüdür (MEB, 2014, s. 22).

Zekâ kavramı multidisipliner bir kavram olması nedeniyle psikoloji, tıp, davranış ve yönetim bilimleri alanlarında sıklıkla ele alınan bir kavramdır (Çapraz, Kesken, Ayyıldız ve İlic, 2009, s. 187). Uzun yıllar boyunca zekâ kavramına ilişkin net bir tanım yapmak araştırmacıların önemli bir sorunu olmuştur (Serin, Pehlivan, Serin, Şahin ve Saygılı 2012). Ancak son yıllarda bazı ortak noktaları bulunmakla beraber zekâ kavramına ilişkin birçok tanım yapıldığı görülmektedir. Literatürde zekâ kavramına ilişkin yapılan bazı tanımlar şu şekilde sıralanmıştır;

Yaz’a (2013) göre zekâ “diğer şeyler arasında akıl yürütme (mantıklı düşünme yeteneği) plan yapma, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, çabuk ve deneyimlerden öğrenme yeteneklerini içeren genel bir zihinsel kapasite” şeklinde tanımlanmıştır.

(23)

8

Tunç’a (2008, s. 111) göre, zekâ, algılar ve kavramlar vasıtasıyla soyut veya somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, yargılayabilme, soyut düşünebilme ve söz konusu zihinsel işlevleri belirli bir amaca yönelik olarak uyumlu bir biçimde kullanabilme becerisi olarak tanımlanmıştır.

Özkan’a (2008, s. 335) göre zekâ, soyut muhakeme ve düşünme yeteneği, bir ürün ortaya koyabilme performansı, öğrenme gücü, problemleri çözebilme veya yeni şeyler keşfedebilme yeteneği olarak tanımlanmıştır.

Gürel ve Tat’a (2010) göre zekâ, zihnin öğrenme, öğrenilen bilgilerden yararlanabilme, yeni durumlara uyarlanabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneği olarak tanımlanmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı (2014) zekâ kavramını “bireyin sahip olduğu beden, sosyal yetenek ve fonksiyonlarının bütünleşerek oluşturduğu çok yönlü öğrenme, öğrenilen bilgilerden fayda sağlama, uyum sağlama ve çözüm yolları türetme yeteneği” olarak tanımlamıştır. Gardner ise zekâyı, değişen dünyada yaşama ve değişimlere uyum sağlama amacı ile her insanda bulunan kendine özgü yetenekler ve beceriler bütünü, içinde yaşadığı topluma yararlı eylemler yapabilme kapasitesi şeklinde tanımlamıştır (Onay, 2008, s.9). Gardner 1983 yılında Frames of Mind (Zihin Çerçeveleri) adlı kitabında zekâyı aşağıdaki biçimlerde tanımlamıştır;

 Zekâ, tek bir faktör ile açıklanması mümkün olmayan birçok yeteneği kapsayan olgudur,

 Zekâ, bir veya birden fazla kültürde yer alan bir ürün ortaya koyabilme kapasitesidir,  Zekâ, insanların gerçek yaşantılarında karşılaştıkları sorunlara etkili ve verimli

çözümler üretebilme kapasitedir,

 Zekâ, çözülmesi gereken yeni ve karmaşık yapılı problemleri keşfedebilme yeteneğidir (Temiz, 2007, s. 6).

Weshler zekâyı “Bireyin amaçlı davranma, mantıklı düşünme ve çevresiyle ilişkilerinde etkili olma kapasitesinin tümüdür” şeklinde, Bianet ise zekâyı “İyi akıl yürütme, iyi hüküm verme ve kendi kendini aşma kapasitesi” şeklinde tanımlamıştır (MEB, 2014, s. 22).

Zekâ üzerine yapılan birçok tanım bulunmasına rağmen bilim adamları hala zekâya ilişkin net bir tanım üzerinde uzlaşamamışlardır. Bunun temelinde zekânın soyut bir kavram olmasının yattığı belirtilmektedir. Bilim adamlarının zekânın tanımı konusunda uzlaşamamaları nedeniyle bazı bilim adamları zekâyı bir bütün olarak ele alıp açıklamayı,

(24)

9

bazı bilim adamları ise zekâyı duygusal, zihinsel ve sosyal faktörleri de ele alarak açıklamayı tercih ettikleri görülmektedir (Güllü ve Tekin, 2009, s. 248). Zekâ üzerine yapılan araştırmalarda ele alınan değişkenlerin zekâ ile ilgili kuramlarda da gözlendiği görülmektedir. Literatürde zekâ üzerine yapılan kuramlara ilişkin bilgiler Tablo 1’de sunulmuştur (Gürel ve Tat, 2010, s. 342-343).

Tablo 1

Zekâ Üzerine Yapılan Kuramların Tarihsel Gelişimi

Kuramcı ve Ortaya Attığı Kuram Zekâya Bakış Açısı

İnsan Nefs’i Ameli ve Kuramsal Akıl Görüşü (İbn-i Sina) Zekâ duyuların bir fonksiyonu olarak ele alınmıştır. Kalıtsal Zekâ Yaklaşımı (Galton, 1869) İnsanların doğuştan gelen kalıtımsal bedensel/devinimsel davranışlarının zekâ ölçüsü olduğu düşünülmüştür. Binet/Simon Zekâ Testi (Binet, 1904) Kavrama, mantık yürütme ve doğru karar vermenin zekânın zorunlu aktiviteleri olduğu düşünülmüştür.

Psikometrik Yaklaşımı (Spearman, 1927)

Bilişsel unsurlar dikkate alınarak zekânın ölçülebileceği düşünülmüş, belirli zihinsel yetenekler “g” ve “s” faktörü olarak değerlendirilmiştir.

Soyut, Mekanik ve Sosyal Zekâ Yaklaşımı (Thorndike, 1930)

Zekâ mekanik, soyut ve sosyal alt boyutları olmak üzere üç temel zihin gücü çerçevesinde ele alınmıştır.

Zihin Vektörleri Yaklaşımı (Thurstone, 1938) Sosyal düşünülmüştür. zekâ alanının IQ’un bir bileşeni olduğu Akıcı Zekâ ve Kristalize Zekâ Yaklaşımı (cattell, 1963) Zihnin algısal yönü üzerinde durulmuş, zekâ “akıcı” ve “kristalize” olmak üzere iki başlık altında ele alınmıştır. Aklın Yapısı Yaklaşımı (Guilford, 1967) Zekânın işlem, ürün ve içerikten oluşan üç bölümü olduğu düşünülmüştür. Bilişsel Gelişim Kuramı (Piaget, 1970) Zekâ kavramı kendini yenileme ve değişme gücü olarak tanımlanmıştır. Duygusal Zekâ Kuramı (Salovey ve Mayer, 1983) Zekâ kavramı duygu ve düşüncelerin yönetimi olarak tanımlanmıştır. Çoklu Zekâ Kuramı (Gardner, 1983) Farklı zekâ türlerinin bulunduğu ve her insanın kendine özgü olmak üzere zekâ türüne belirli düzeylerde sahip

olduğu düşünülmüştür.

Triarşik Zekâ Kuramı (Sternberg, 1985) Zekânın bileşimsel, bağlamsal ve deneyimsel alanlardan oluşan bir yetenek olduğu düşünülmüştür. Biyo Ekolojik Yaklaşım (Ceci, 1990) Zekâ kavramı biyolojik temele sahip bilişsel bir potansiyel olarak değerlendirilmiştir.

Duygusal Yetenek Çerçevesi (Goleman, 1998)

IQ düzeyinin gelecekteki zekâ hakkında yeterli görüş sunamayacağı savunulmuş, bu nedenle duygusal tepki düzenleme ve duygusal uyum gibi parametrelerinde dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.

İnsanların sahip oldukları kavrama, öğrenme ve anlama kapasiteleri zihinsel performanslarının göstergesidir. IQ olarak tanımlanan potansiyel zekâ doğuştan gelen ve

(25)

10

kromozomlarımızda yer alan zekâyı tanımlamaktadır. Bunun yanında insanların eğitim ve okumayla geliştirebildikleri pratik zekâları bulunmaktadır (Vural, 2004, s. 224). Potansiyel zekâ göstergesi olan IQ puanı zekâ yaşının takvim yaşına oranının 100’e çarpılı ile elde edilen bir değerdir. Örneğin, 10 yaşında bulunan bir çocuğun zekâ yaşı 10 ise (10 yaş grubuna yönelik bir zekâ testi yapılmışsa) söz konusu çocuğun IQ puanı 100 olarak (10/10x100=100) hesaplanmaktadır. Zekâ yaşının takvim yaşına eşit olduğu 100 puanlık IQ puanı ortalama zekâ düzeyini temsil etmektedir. Çünkü her yaş grubu için 15 veya 16 puanlık bir standart sapma puanı söz konusu olup, söz konusu standart sapma puanı ile bireysel farklılıklar bertaraf edilmektedir (Saban, 2010, s.5). IQ testleri farklı gruplar üzerinde zekâ gelişiminin desteklenmesine yönelik yapılan aktivitelerin etkinliğini ölçmede ve zekâ gelişiminin incelenmesinde sıklıkla kullanılmaktadır (Nisbett vd. 2012, s. 131). Geleneksel zekâ testlerine göre hesaplanan IQ değerleri ve yorumları şu şekildedir;

 141-160 puan arası veya daha üzeri “dahi”  131-140 puan ve üzeri “çok üstün zekâlı”  116-130 puan arası “üstün zekâlı”

 85-115 puan arası “normal zekâlı”  70-84 puan arası “donuk zekâlı”  55-69 puan arası “hafif geri zekâlı”  40-54 puan arası “öğretilebilir zekâlı”  25-39 puan arası “eğitilebilir geri zekâlı”

 25 ve altı puan “sürekli bakıma muhtaç geri zekâlı” (Saban, 2010, s. 5).

Zekânın Gelişimi

Büyüme, olgunlaşma ve gelişmenin etkisi ile hayatı boyunca insanların zihinsel, bedensel ve davranışsal özelliklerinde olumlu yönde meydana gelen niteliksel ve niceliksel değişimler “gelişim” olarak tanımlanmaktadır. Zihinsel gelişim öğrenmede, algıda, diğer zihinsel süreçlerde ve bilişsel alandaki değişimleri kapsamaktadır. Örneğin, henüz iki yaşında olan bir bebek elleri ve gözleri ile çevreyi keşfetme çalışırken, beş yaşındaki bir çocuk basit matematik işlemlerini yapma eğilimi göstermektedir (Gazioğlu, 2012, s. 10-15).

Zekâ gelişiminde özellikle ilk 4 yaşın büyük bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Bu dönemde çocukların iyi bir zekâ gelişimine sahip olmaları için korku içinde ve sevgi

(26)

11

yoksunu olarak büyümemeleri gerektiği belirtilmektedir. Yine bu dönemde mutlu bir aile yapısının bulunması, iyi beslenme ve düzenli bir hayat tarzına sahip olunması zekâ gelişimi açısından önemlidir (Vural, 2004, s. 225). Burada üzerinde önemle durulan 4 yaş zekâ gelişiminin %75’inin tamamlandığı dönem olduğu önem kazanmaktadır. Zekâ gelişimi yavaşlayarak devam etse de 25 yaşına kadar zekâ gelişimi sürmektedir. Daha sonraki yıllarda zekâ gelişimi durmakta, yaşlılıkla beraber zekâ düzeyi fizyolojik unsurlara bağlı olarak gerilemektedir (MEB, 2014, s. 24).

Zekânın Özellikleri

Zekâ, genel, sözel, sayısal, görsel ve mekanik gibi birçok yetenekten oluşan bir bütündür (Kuru, 2001, s. 218). Bu nedenle zekâ kavramını tek bir olgu veya unsur ile sınırlandırmak mümkün değildir. Literatürde zekânın sahip olduğu bazı özellikler şu şekilde sıralanmıştır;

 Zekâ kavramı duyum sistemi ile denk değildir. Bir zekâ türü hiçbir zaman tek bir duyum sistemine bağlı olmayacağı gibi, hiçbir duyum sistemi de “zekâ” olarak ölümsüzleşemez. Bu kapsamda zekâlar birden fazla duyum sisteminin devreye girmesi ile kendilerini gerçekleştirebilmektedirler.

 Belli bir genelleme açısıyla ele alındığı zaman zekâlar, bazı özel hesaplama mekanizmalarından (çizgi belirleme) ziyade çok daha geniş kapsamlı sentez, analiz ve benlik algılarından daha genel becerilerden oluşmaktadır.

 Doğaları gereği zekâlar kendi süreçlerine göre kendi sahip oldukları biyolojik temellere göre işlenirler. Bu nedenle zekâların bütün özelliklerinin birbiri ile kıyaslanması yanlıştır. Zekâlar kendi içlerinde kendilerine özgü özellikler dâhilinde ele alınmalıdır.

 Zekâ kavramına ilişkin görüşler ve zekânın boyutları her zaman olumlu olarak algılanmamalıdır. Çünkü insanlar sahip oldukları mantıksal, matematiksel, dilsel veya sosyal zekâlarını kötü amaçlar için de kullanabilirler (Gardner, 2010, s. 95-96).  Potansiyel zekâ düzeyi geliştirilemez iken, insanların sahip oldukları pratik zekâ

geliştirilebilir. Pratik zekânın gelişmesi veya gelişmemesi genellikle alınan eğitimle doğru orantılıdır.

 Zekâ düzeyi psikolojik yapının sağlamlığından veya zayıflığından etkilenen bir yapıya sahiptir. Örneğin, depresyon durumunda bireyin kavrama ve anlama

(27)

12

yetenekleri zayıfladığı için zekâ düzeyi düşmektedir. Hastalık geçtikten sonra zekânın tekrar geliştirilmesi için zihin geliştirme programları ve tedavileri uygulanmalıdır.

 Potansiyel zekâ düzeyini belirten IQ düzeyi çocukluk ve yetişkinlikte aynı seviyededir ve değişmez. Ancak çocukluk yıllarında depresyon vb. psikolojik sorunlar nedeniyle düşen IQ düzeyi ilerleyen yaşlarda yükselebilir (Vural, 2004, s. 225).

 Piaget’e göre zekâ, biyolojik uyumun özel bir hali olup, söz konusu uyum insanların çevreleri ile etkileşim kurmasına yardım etmektedir.

 Zekâ bir çeşit denge mekanizmasıdır. Buna göre zekâ, zihinsel yapı ile çevre arasında sürekli gelişen ve yenilenen dinamik bir dengeye sahiptir.

 Zekâ yaşayan ve eylemlerde bulunan zihinsel işlemler ve sistemler bütünüdür (MEB, 2014, s. 23).

 Zekânın gelişmesinde ve ürüne dönüşmesinde içsel ve dışsal güdülenmenin, çevrenin ve ailenin büyük bir etkisi vardır (Erçetin, 2000, s. 517).

Zekânın önemli özelliklerinden birisi de bazı alanlarının çeşitli yöntemler ve testler ile ölçülebilmesidir. Özellikle matematiksel ve dilsel zekâ alanları bazı testlerle ölçülebilen ve test sonuçları oldukça önemli bulunan zekâ alanlarıdır. Söz konusu zekâ alanları ve testlerine ek olarak farklı test ve ölçüm yöntemlerinin kullanıldığı çalışmalar ile bireyin sahip olduğu diğer zekâ türlerinin de belirlenmesi sağlanabilir (Talu, 1999, s. 165).

Zekâyı Etkileyen Faktörler

Zekâyı etkileyen bireysel faktörler içerisinde cinsiyet önemli bir yere sahiptir. Yapılan araştırmalarda zekâya ilişkin bazı alt boyutların veya farklı zekâ özelliklerinin cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği bulunmuştur (Çinkılıç ve Soyer, 2013, s. 14; Tekin, 2009, s. 49; Tunç, 2008, s. 108).

Zekâyı etkileyen faktörlerin başında alınan eğitim ve eğitimin içeriği gelmektedir. Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada öğrencilerin çoklu zekâ kuramına göre zekâ özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın sonunda ortaöğretimde sayısal bölümlerden mezun olan öğrencilerin matematiksel/mantıksal zekâ puanlarının ortaöğretimde eşit ağırlık bölümünden mezun olan öğrencilere kıyasla anlamlı düzeyde daha

(28)

13

yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı araştırmada öğrencilerin üniversitede öğrenim gördükleri bölümlere göre de sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel ve bedensel-kinestetik zekâ puanlarının istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir (İzci ve Sucu, 2014, s. 17-18). Literatürde yer alan çeşitli araştırmalarda da alınan eğitim ve öğrenme stilleri ile öğrenim görülen okul türü gibi unsurların zekâ özelliklerini etkileyen unsurlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Demir ve Aybek, 2012, s. 27; Tunç, 2008, s. 108). Öğrencilerin aldıkları eğitimin içeriğinin yanında eğitim kalitesinin de zekâ düzeyini etkilediği bilinmektedir. Buna göre kötü eğitim alan çocukların zekâ düzeyleri gerilerken, iyi eğitim alan çocukların zekâ düzeyleri gelişmektedir (Vural, 2004, s. 222).

Zekâ seviyesi bazen doğuştan veya doğum öncesinden gelen bazı engeller nedeniyle düşük düzeyde kalmaktadır. Genellikle kalıtımsal unsurlar, doğum öncesi veya sonrasında bireyin yaşadığı tahribatlar ekseninde zekâ düzeyi şekillenmektedir. Örneğin, gebelik sürecinde annenin alkol, sigara veya uyuşturucu madde kullanması bebeğin beyninde tahribata neden olacak, ilerleyen yıllarda da ortaya çıkan tahribatın tamamen düzelmesi mümkün olmayacaktır. Bu tür olumsuz durumlar nedeniyle de çocukların zekâ gelişimleri olumsuz yönde etkilenecektir (Vural, 2004, s. 228; Saban, 2010, s. 21).

İnsanların sahip oldukları yaşam biçimi davranışları ve boş zamanlarını değerlendirme aktiviteleri zekâ gelişimini ve zekâ özelliklerini etkileyen diğer bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Literatürde yer alan araştırma bulguları da bu görüşü desteklemektedir.

Cengiz ve Pulur (2008, s. 165) tarafından yapılan araştırmada 8-10 yaş grubunda bulunan çocuklarda futbol antrenmanlarına katılımın bedensel/kinestetik zekâ ile müzik zekâsı üzerine etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Deney ve kontrol gruplu olarak yapılan araştırmada deney grubunda bulunan çocuklar düzenli olarak futbol çalışmalarına katılmış, kontrol grubunda bulunan çocuklar ise normal yaşantılarına devam etmişlerdir. Araştırmanın sonunda 12 haftalık futbol antrenmanlarına katılan çocukların bedensel/kinestetik zekâ ile müzik zekâsı düzeylerinin kontrol grubunda bulunan çocuklara kıyasla anlamlı düzeyde geliştiği tespit edilmiştir. Kul, Bozkuş, Erol ve Elçi (2014, s. 896) tarafından yapılan araştırmada da beden eğitimi ve spor etkinliklerine katılan bireylerin çoklu zekâ puanlarının artış gösterdiği belirtilmiştir.

Zekâ gelişimini etkileyen unsurlar arasında çevresel faktörler de önemli bir yer tutmaktadır. Armstrong zekâ özelliklerinin gelişmesinde hem dezavantaj hem de avantaj yaratan çevresel

(29)

14

faktörler olduğunu belirtmiştir. Armstrong zekâ gelişimini etkileyen çevresel faktörleri şu şekilde sıralamıştır;

Kaynaklara ulaşma düzeyi: İnsanların bazı kaynaklara ulaşma durumları zekâ düzeylerini etkilemektedir. Örneğin, fakir bir ailede yetişen, bu nedenle müzik aleti hiç kullanma imkânı olmayan bir çocuğun müzikal zekâsının yüksek düzeyde gelişmesi beklenemez.

Tarihsel/kültürel etkenler: Bir çocuğun eğitim aldığı okulda fen ve matematiğe dayalı eğitim tarzı önemseniyorsa söz konusu çocuğun matematik zekâsını geliştirme şansı yüksektir.

Coğrafi etkenler: Apartman kültürüne göre yetişmiş bir çocuk ile kıyaslandığı zaman köyde yaşayan bir çocuğun doğa zekâsını geliştirme şansı daha yüksektir.

Ailesel etkenler: Ressam olmayı düşünen bir çocuğun ailesi çocuklarının avukat olmasını istiyorsa çocuğun dilsel zekâsı gelişecektir.

Durumsal etkenler: Kalabalık bir ailede büyümüş ve kalabalık bir aile içerisinde yaşamaya devam eden bireyler yapılarında sosyallik olmadığı sürece kendilerini geliştirmek için daha az zamana sahip olurlar (Vural, 2004, s. 228).

Çevresel faktörlerin zekâ üzerinde önemli bir belirleyici olduğu birçok kaynakta değinilen bir durumdur. Çocukluk döneminde bulunan bir birey sahip oldukları yetenekleri en iyi şekilde sergileyebilmek ve geliştirebilmek için zengin uyarıcılarla donatılmış bir çevreye gereksinim duymaktadır.

Yapılan araştırmalar zengin uyarıcılar içerisinde büyüyen bir çocuğun zekâ gelişiminin desteklendiğini göstermektedir. Zekâ puanının çevresel faktörlere bağlı olarak ±10-15 puan farklılık gösterebileceği belirtilmektedir. Örneğin, ortalama 100 zekâ puanına sahip olma potansiyeline sahip bir birey düşük sosyo-ekonomik şartlar altında yetişirse zekâ puanı 85, yüksek sosyo-ekonomik şartlarda yetişirse zekâ puanı 115 olabilir. Bunun yanında çevresel uyarıcıların zekâ gelişimi üzerindeki etkileri en fazla çocukluk döneminde görülmektedir (MEB, 2014, s. 24).

Çocukların zekâ düzeyleri üzerinde ebeveynlerin zekâ özellikleri de belirleyici olabilmektedir. Genellikle yüksek zekâ düzeyine sahip anne/babaların çocukların da yüksek zekâ düzeyine sahip oldukları belirtilmektedir. Bunun temelinde kalıtımsal unsurların yattığı, ayrıca yüksek zekâ düzeyine sahip olan ebeveynlerin çocuklarına daha zengin uyarıcı çevresel koşullar sunmasının etkili olduğu düşünülmektedir. Benzer şekilde düşük

(30)

15

zekâ düzeyine sahip ebeveynlerin hem kalıtımsal unsurlar hem de çocuklarına sundukları düşük uyarıcı çevre koşulları çocuklarının da düşük zekâ düzeyine sahip olmalarına neden olmaktadır (İnci, 2011, s. 224).

Çoklu Zekâ Kuramı ve Özellikleri

Gardner çalışmalarının sonucunda insanların sadece sözel ve matematiksel değil, aynı zamanda daha farklı zekâ özelliklerine sahip olduğunu belirlemiştir. Daha sonra gerçekleştirdiği çalışmaları bütünleştiren Gardner 1983 yılında “Frames of Mind” adlı eserini çıkartmıştır (Kuru, 2001, s. 220; Epçaçan, 2013, s. 1339). Gardner tarafından yapılan söz konusu araştırmalar zekâya ilişkin algıların ve görüşlerin de değişmesine neden olmuştur. Zekâ kavramına ilişkin eski ve yeni anlayış türleri Tablo 2’de sunulmuştur (Vural, 2004, s. 223; Saban, 2010, s. 9; Özkan, 2008, s. 336; Gürel ve Tat, 2008, s. 342).

Tablo 2

Zekâ Kavramına İlişkin Eski ve Yeni Anlayış Biçimleri

ESKİ ANLAYIŞ YENİ ANLAYIŞ

Zekâ doğuştan gelen ve sabit bir yetenek olduğu için geliştirilmesi mümkün değildir.

Bir kişinin doğuştan getirdiği zekâ özellikleri zamanla geliştirilebilir, değiştirilebilir ve iyileştirilebilir.

Zekâ kavramı nicelik bakımından ölçülebilir ve bir sayıya indirgenebilir.

Zekâ özelliği herhangi bir performans, ürün veya problem çözme sürecinde sergilenir. Zekâ tekil bir kavramdır. Zekâ çeşitli yollarla sergilenebilen çoğul bir

olgudur. Gerçek hayattan soyutlanarak yapılan bazı

zekâ testleri ile zekâ ölçülebilir. Zekâ olgusu insanların içinde bulundukları gerçek yaşamdan soyutlanamaz. Zekâ, öğrencilerin bulundukları seviyelere

göre sınıflandırılmasında ve ilerleyen yaşamlarındaki başarı olasılıklarının tahmin edilmesinde kullanılır.

Zekâ, insanların sahip oldukları güçlerini ve yeteneklerini anlamak, bireyin belirli konulardaki potansiyelini keşfetmek için kullanılır.

Çoklu zekâ kuramı, her insanın farklı zekâ düzeylerine sahip olduğunu, insanların sahip oldukları zekâ düzeylerinin öğrenme yeteneklerini, ilgi ve eğilimlerini açıklamaya çalışan bir teoridir (Eyyam, Meneviş ve Doğruer, 2010, s. 916). Ayrıca çoklu zekâ kuramı sahip

(31)

16

olunan doğal güç, yetenek ve potansiyellerin geliştirilmesini sağlamayı amaçlayan çağdaş bir zekâ teorisidir (Özkan, 2008, s. 333). Gardner çoklu zekâ kuramını ilk ortaya attığı dönemlerde kurama ilişkin alanlarda uzman olan kişilerin tepkisi ile karşılaşacağını düşünse de teorisine ilişkin en büyük ilgiyi eğitim camiasından görmüştür (Altan, 2011, s. 54). Gardner tarafından geliştirilen çoklu zekâ kuramına göre her bireyin zekâ düzeyini sahip olunan özerk yetenekler belirlemektedir (Demir, Camuzcu ve Yiğit, 2011). Bunun yanında çoklu zekâya ilişkin bazı sayıltılar (varsayımlar) bulunmaktadır. Bu varsayımları şu şekilde sıralamak mümkündür;

 Her insanın sahip olduğu toplam dokuz zekâ alanı bulunmaktadır.

 İnsanlar sahip oldukları her zekâ alanını geliştirme yeteneğine sahiptir. Yakın tarihe kadar böyle bir görüş ortada yok iken son yıllarda zekânın durağan olmadığı, insanların zekâlarının yapabilecekleri ile paralel geliştirilebileceği görüşü ağırlık kazanmıştır. Bu kapsamda her yaş ve seviyedeki birey uygun yöntemler ile zihinsel performansını iyileştirebilme ve geliştirebilme yeteneğine sahiptir.

 Farklı zekâ türleri karmaşık bir yapı içerisinde birbirleri ile uyum içinde çalışırlar. Bunun yanında zekâ insanın içerisinde bulunduğu çevreyi anlamasını sağlayan karmaşık bir yapıya sahiptir. Ancak zekâ olgusu her ne kadar karmaşık bir yapıya sahip olsa da, zekânın çeşitli yanları bir bütünü oluştururlar.

 Her zekâ alanında başarılı (zeki) olabilmenin birçok yolu bulunmaktadır (Kuru, 2001, s. 221; Saban, 2010, s. 10).

 Zekâ herhangi bir performans sergileme, ürün ortaya koyma veya problem çözme sürecinde kullanılır.

 Zekâ gerçek koşullar ve hayat durumlarından soyutlanamaz.  Her zekâ alanı her insanda farklı biçimlerde gelişmektedir.

 Her zekâ kendine özgü dikkat, hafıza, algı ve problem çözme tekniğine sahiptir.  Çoklu zekâ kuramının dışında henüz keşfedilmemiş zekâ türleri bulunabilir. Kişisel

kültür ve alt yapı tüm zekâ alanları üzerinde belirleyici bir role sahiptir.

 Bir zekâ alanının kullanımı esnasında diğer zekâ alanlarının da katılımı söz konusudur.

 Bütün zekâ alanların insanların farklı yollardan kendilerini gerçekleştirmeleri için vardır.

(32)

17

 İnsan gelişimine yönelik olarak ortaya atılan tüm teorilerin çoklu zekâ kuramı ile ilişkisi vardır.

 Yaşamdaki hiçbir aktivite tek zekâ alanının kullanımı ile gerçekleşmez.  Her bireyin sahip olduğu çoklu zekâ alanlarını geliştirme özgürlüğü vardır.  Bir zekâ alanının kullanımı diğer zekâ alanlarının da gelişmesine katkı sağlar.  Geçmiş yaşantı tarzları tüm zekâ alanlarının gelişimini ve düzeyini etkilemektedir.  Tüm yaş gruplarında tüm zekâlar herhangi bir çevre farkı gözetmeksizin insanların

nitelik, kapasite ve potansiyellerinin gelişmesine katkı sağlar.

 İnsanların çok yönlü zekâ hakkındaki bilgi düzeyleri arttıkça tüm zekâ alanları değişmeye adaydır (Epçaçan, 2013, s. 1340).

Gardner’ın çoklu zekâ kuramı beyin bölgesinde hasar olan bireylerin belirli konularda işlev bozuklukları gösterdiği, bazı alanlarda insanların üstün yeterlilikleri olduğu, bazı alanlarda ise insanların başarısız olacaklarını savunmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle çoklu zekâ teorisi günümüzde hala birçok bilim insanı tarafından incelenen ve tartışılan bir konudur (Demir ve Aybek, 2012, s. 28).

İnsanların sahip oldukları çoklu zekâ alanları gerek yaşamak gerekse de öğrenmek ve problem çözmek için birer araçtır. İnsan psikoloğu olan Gardner genellikle insan zekâsının sahip olduğu geniş yelpazenin görmezden gelindiğini belirtmiş, bu nedenle zekânın çok yönlü ele alınması gerektiğini vurgulamıştır. Gardner’a göre bir birey toplum için faydalı bir ürün ortaya koyabiliyorsa, günlük veya mesleki yaşantısında karşılaştığı sorunlara etkili çözüm önerileri getirebiliyorsa “zeki” olarak adlandırılabilir. Bu kapsamda zeki olmanın göstergesi kültürel değeri olan bir ürün ortaya koyabilmektir. Ortaya konan ürün başarılı bir reklam kampanyası olabileceği gibi endüstriyel bir tasarım veya şiir de olabilir. Kısacası insanlar zihinsel yetkinliklerini hayatlarının her alanında makineyi icat ederken, bir şarkı söylerken, bir söküğünü kendisi dikerken, bir hedefi gerçekleştirirken veya bir başarı elde ederken, insanları ikna ederken, bir tahtayı oyarken, bir kişiyi canlandırırken çok farklı zamanlarda harekete geçer ve kullanırlar. Çoklu zekâ kuramını diğer zekâ kuramlarından ayıran en önemli özellik de budur (Epçaçan, 2013, s. 1340). Literatürde çoklu zekâ kuramına yönelik bilgiler değerlendirildiği zaman, çoklu zekâ kuramının geleneksel zekâ anlayışı ile kıyaslandığı zaman herkesin başarılı olabileceği görüşünü savunduğu söylenebilir (Öngören ve Şahin, 2008, s. 24).

(33)

18 Çoklu Zekâ Alanları

Gardner, çoklu zekâ kuramını ortaya atarken zekânın tek bir alandan ibaret olmadığını ispatlamayı amaçlanmıştır (Altan, 2011, s. 53). Çoklu zekâ kuramı ilk olarak “Sözel-Dil Zekâ, Mantıksal-Matematiksel Zekâ, Müziksel Zekâ, Görsel-Uzamsal Zekâ, Bedensel-Kinestik Zekâ, Kişisel Zekâ” olmak üzere yedi zekâ alanı şeklinde sınıflandırılmış, Kişilerarası Zekâ başlamış olan Çoklu Zekâ Teorisi bu haliyle sabitlenmemiş, son yıllarda Doğa Zekâsı da çoklu zekâ kuramı kapsamında değerlendirilmeye başlanmıştır (Eyyam vd. 2010, s. 916; Ergül, Alp, Çamlıyer ve Çamlıyer, 2007, s.4; Gürçay ve Eryılmaz, 2005, s.1; Kuru, 2001, s.220; Tunç, 2008, s. 112). Çoklu zekâ kuramına göre gruplara ayrılmış zekâ türleri her bireylerde farklı düzeylerde de olsa var olan zekâ türleridir (Ayaydın, 2004, s. 18). Çoklu zekâ kuramına göre zekâ alanları arasında yer alan sözel/dilsel zekâ, mantıksal/matematiksel zekâ, görsel/uzamsal zekâ ve müziksel/ritmik zekâya ilişkin belirgin özellikler Tablo 3’de sunulmuştur.

(34)

19 Tablo 3

Çoklu Zekâ Alanlarından Sözel/Dilsel Zekâ, Mantıksal/Matematiksel Zekâ, Görsel/Uzamsal Zekâ ve Müziksel/Ritmik Zekâya İlişkin Belirgin Özellikler

Z ek â Alan ı Tanımı Anahtar Kavramlar Eylemler Meslek Grupları S öz el /Dil se

l Ses kavram ve kelimelerin

telaffuzlarına, vurgu ve anlamlarına; dilin gramer

özelliklerine ve

fonksiyonlarına aşırı duyarlı kapasite Kavram, kelime, sözcük, kitap, vurgu, ifade, telaffuz, okuma, yazma, şiir, kompozisyon Tanımla, listele, tartış, yeniden ifade et, sunu yap, röportaj yap, slogan bul

Şair, yazar, editör, hatip, politikacı, hukukçu, öğretmen, çevirmen M an tıks al /Mat em at ik se l

Niceliksel ilişkiler ve sayılara,

mantık, sorgulama ve

muhakemeye, neden sonuç ilişkilerine yönelik aşırı duyarlık ve kapasite

Mantık, neden, sonuç, rakam, sayı, idrak etme, muhakeme, sentez, kategori hesaplama

Hipotez, karşılaştır, tahmin et, dene, akıl, şifrele, keşfet, yürüt, tasnifle Bilgisayar programcısı, muhasebeci, bilim adamı, ekonomist, eleştirmen Görse l/Uz amsa l

Görsel ve uzamsal açıdan dünyayı doğru algılama, dış dünyadan edinilen izlenimleri değişik şekiller ve çizimler yoluyla sergileme kapasitesi

Desen, çizgi, şekil, resim, figür, pusula, harita, görsel, plan, proje, araç-gereç

Çiz, şekil ver, hayal et, dekore, boya, renklendir, poster yap, örnekle Mimar, ressam, dekoratör, fotoğrafçı, rehber, topograf, denizci, gezgin, kâşif M ü zik se l/Ritm

ik Melodi, ritim, nota, ses tonu

ve ahenk gibi müziksel unsurlara karşı aşırı duyarlı, müziksel formları ve eserleri fark etme, ifade etme, değerli bulma kapasitesi

Tempo, melodi, ritim, ahenk, uyum, ses, çalgı aleti, beste, ayak uydurma, kulak dolgunluğu

Ritim tut, bestele, mırıldan, ıslık çal, şarkı söyle, enstrüman, şarkı sözü yaz, melodi tanı Besteci, şarkıcı, müzisyen, orkestra şefi, söz yazarı, müzik eleştirmeni, müzik aleti yapımcısı

Çoklu zekâ kuramına göre zekâ alanları arasında yer alan bedensel/kinestetik, sosyal, kişisel/içsel, doğacı zekâya ilişkin belirgin özellikler Tablo 4’de sunulmuştur.

(35)

20 Tablo 4

Çoklu Zekâ Kuramına Göre Zekâ Alanları Arasında Yer Alan Bedensel/Kinestetik, Sosyal, Kişisel/İçsel, Doğacı Zekâya İlişkin Belirgin Özellikler

Z ek â Alan ı Tanımı Anahtar Kavramlar Eylemler Meslek Grupları B ed en se l/K in este tik Düşüncelerini ve duygularını vücut hareketleri ile ifade edebilme, nesneleri becerikli bir biçimde kullanarak yeni yapılar üretebilme kapasitesi

Vücut, beden, denge, koordinasyon, üç boyutlu model üretme, el becerisi Parçalara ayır ve birleştir, göster, modelini yap, rol oyna Atlet, aktör, dansçı, cerrahi, heykeltıraş, teknik direktör, balerin, sihirbaz, kareograf S öz el

Başka insanların duygu,

mizaç, ihtiyaç, karakter ve ilgilerini doğru şekilde anlama ve ayırt etme ve karşılama kapasitesi İlişkiler, insanlar, iletişim, anlaşma, etkileşim, işbirliği, empati, birliktelik

Yardım et, katıl, takım kur, arabulucu ol, ikna et, çöz, yönlendir, paylaş, görüş Rehber uzmanı, psikolog, politikacı, öğretmen, organizatör, danışman, pazarlamacı K işi se l/İçse l Kendi ihtiyaçlarının

ilgilerinin, ideallerinin, zayıf ve güçlü yönlerinin farkında olma ve bunlara bağlı olarak yaşantısında doğru kararlar alma kapasitesi Özgüven, özsaygı, bireysel sorumluluk, özdenetim, güçlü ve zayıf yanlar Anla, eleştir, dinle, değerlendir, hayal et, planla, düşün, amaç belirle

Dini lider, iş adamı, sanatçı, psikoterapist, serbest meslek, araştırmacı, zanaatçı Doğac

ı Doğa olaylarına ve doğal

kaynaklara karşı aşırı duyarlılık, flora ve faunayı anlama, sınıflandırma ve ayırt etme kapasitesi Doğa, bitki, hayvan, canlı, araştırma, doğal olay, inceleme, mevsim Hayvan eğit, bitki yetiştir, araştır, koleksiyon yap, gözle, fotoğraf çek Jeolog, biyolog, meteoroloji uzmanı, arkeolog, çiçekçi, çevre bilimci

İnsanlar hayatlarını devam ettirebilmek ve yaptıkları işlerde başarılı olabilmek için sahip oldukları farklı zekâ alanlarını iyi kullanmak zorundadırlar. Diğer bir ifade ile sahip olunan görevlerin yerine getirilebilmesi için var olan zekâ alanları işe koşmaz durumundadır. Gardner tarafından geliştirilen çoklu zekâ kuramında yer alan her zekâ alanı hayatın belli

(36)

21

dönemlerinde kullanılmaktadır. Örneğin, yemek tarifine bakarak yemek pişiren bir kişi yemek yaparken kinestetik zekâsını, yemek tarifini okurken ise sözel/dilsel zekâsını kullanmak durumundadır. Aile üyelerinin genel olarak hoşlandıkları yemeği yapmaya çalışan insan kişiler arası zekâsını kullanırken, kendi sevdiği yemeği yapmaya çalışan bir kişi ise içsel zekâsını kullanmaktadır (Kuru, 2001, s. 221).

Dil Zekâsı / Sözel-Dilsel Zekâ

İnsanların konuşma yeteneğini gösterdikleri dil becerisi doğuştan gelen bir özellik olmayıp, dil kabiliyeti zaman içerisinde çevresel unsurlara bağlı olarak gelişmektedir. İnsanın doğasında ve yapısında dil öğrenme yeteneği bulunmaktadır. Bunun yanında çoklu zekânın tüm alanları dil aracılığı ile gelişmektedir (Nuhoğlu, 2005, s. 187-188). Sözel/dilsel zekâ düzeyi yüksek olan bireyler ana dillerindeki öğrenme alanları olan konuşma, yazma, okuma ve anlamayı aktif bir biçimde gerçekleştirebilirler. Bu nedenle iyi bir sözel/dilsel zekâya sahip olabilmek için dilin dilbilgisi yapısını, sözcük yapı ve özelliklerini iyi bilmek gerekmektedir (Güney, Aytan ve Gün, 2010, s. 215; Altan, 2011, s. 54). Sözel/dilsel zekânın kullanıldığı bazı hareket ve aktiviteleri şu şekilde sıralamak mümkündür;

 Not alma,

 Öykü veya efsane anlatabilme,

 Oyun, makale veya mektup yazabilme,

 Bir roman veya hikâyeyi diğer olaylarla sözel olarak ilişkilendirebilme,  Sunum yapabilme, radyo programı yapabilme,

 Slogan oluşturma,

 Bir kişiyle sağlıklı bir biçimde görüşme veya tartışabilme,

 Bir şeyler yazmak için teknolojiyi kullanabilme (Yılmaz ve Fer, 2003, s. 236)

Sözel/dilsel zekâsı gelişmiş olan bireylerin işitsel yetenekleri de oldukça gelişmiştir. Bu zekâ düzeyinin yüksek olduğu insanlar okuma ve yazmayı sevdikleri gibi kelime oyunları oynamaktan da hoşlanırlar. Ayrıca yüksek kelime haznelerinin bulunması, akıcı konuşmaları, isim ve tarihleri akıllarında tutabilme becerileri sözel/dilsel zekâsı yüksek olan kişilerin tipik özellikleri arasında yer almaktadır (Gürçay ve Eryılmaz, 2005, s. 1).

Gardner’a göre, dil yazı veya jestler ile aktarılsa da önemli olan dilden çıkan seslerin kulakta oluşturduğu anlamdır. İnsanların sahip oldukları dilin evrimi ve günümüzde dilin insan

(37)

22

beynindeki temsilini anlama çabası insan dili ve işitsel/sözel sistem arasındaki ilişkiye önem verilmediği sürece yetersiz kalmaktadır. Bunun yanında beyin bölgesinde dil sistemini içerisinde barındıran bölgenin hasar görmesi insanların okuma düzeylerinin bozulmasına zemin hazırlamaktadır (Gardner, 2004, s. 136).

Türkiye’de sözel/dilsel zekâ en fazla önemsenen zekâ alanları içerisinde yer almaktadır (Özkan, 2008, s. 337). Diğer önemsenen zekâ alanı ise matematiksel/mantıksal zekâdır. Bu zekâ alanlarının çok fazla önemsenmesinin temelinde öğrencilerin hayatları boyunca söz konusu zekâ alanlarının ağırlıkta olduğu sınavlara girmeleri yatmaktadır. Bunun yanında sözel/dilsel zekâ ile matematiksel/mantıksal zekâ alanları eğitim ortamında en fazla kullanılan zekâ alanlarıdır. Sözel/dilsel zekânın gerek eğitim alanında sıklıkla kullanılması gerekse de toplum içerisinde fazla önemsenmesi bu zekâ alanına ilişkin bazı yanılgıları da beraberinde getirmektedir. Örneğin, sözel/dilsel zekâ düzeyi yüksek olan kişilerin ezber yeteneklerinin üst düzey olduğu düşünülmektedir. Ancak sözel/dilsel zekâ düzeyi yüksek olan kişiler her konuda ve her alanda ezber yapma yeteneğine sahip değillerdir. Bunun yanında sözel/dilsel zekâsı yüksek olanların tüm başarılarını ezbere borçlu olduklarını düşünmek de büyük bir yanılgıdır (Temiz, 2007, s. 21).

Mantıksal/Matematiksel Zekâ

Matematiksel/mantıksal zekâ kavramları literatürde sayı zekâsı, sayısal zekâ gibi adlarla da anılmaktadır. Matematiksel/mantıksal zekâ olgusu dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de üzerinde fazla durulan bir zekâ alanıdır. Ülkemizde aileler çocuklarını çalışkan, tembel, zeki veya zeki değil gibi sıfatlarla tanımlayabilmek için genellikle matematik ders notlarını dikkate alırlar. Hâlbuki çoklu zekâ kuramına göre her zekâ alanı kendi içerisinde anlamlı ve değerlidir. Nitekim ülkemizde matematik zekâsı düşük düzeyde olmasına rağmen üniversiteye giriş sınavlarından yüksek puan alan başarılı öğrenciler bulunmaktadır (Temiz, 2007, s. 23; Özkan, 2008, s. 337).

Geçmiş yıllarda mantıksal/matematiksel zekâ düzeyi insan zekâsını tanımlayan tek olgu olarak ele alınmaktaydı. Mantıklı bir biçimde düşünebilme, bütün-parça, parça-bütün ilişkilerini kurabilme, neden-sonuç ilişkilerini anlayabilme ve çıkarım yapabilme kapasitesi bu zekâ türünün ürünü olarak değerlendirilmektedir (Güney vd. 2010, s. 215). Bu nedenle mantıksal/matematiksel zekâ düzeyi yüksek olan bireylerin matematik bilgileri gelişmiştir.

(38)

23

Bu zekâ türü yüksek olan bireyler problem çözme becerileri yüksek olan, problemlere bilimsel çözümler üreten, anlamadıkları olguları deneyerek anlamaya çalışma gibi özelliklere sahiptirler (Gürçay ve Eryılmaz, 2005, s. 1; Altan, 2011, s. 54). Nesneleri niceliksel açıdan sayısallaştırarak hesaplama ve elde edilen bulguları soyutlaştırma mantıksal zekâ düzeyi yüksek bireylerin diğer bir özelliğidir (Saban, 2010, s. 13). Matematiksel zekâsı yüksek olan bireyler problem çözümlerinde hem tümevarım hem de tümdengelim yöntemlerini etkili bir biçimde kullanabilirler (Başaran, 2004, s. 9). Bunun yanında insanların yaptıkları bulmaca, problem veya denklem çözme, strateji oyunları kurgulama, deney yapma, şifre tasarlama, olguları belirli bir sıraya koyma, örüntü veya simetrileri betimleme ve düşünme becerilerini kullanma gibi etkinlikler de mantıksal/matematiksel zekâ kapsamında değerlendirilmektedir (Yılmaz ve Fer, 2003, s. 236).

Matematiksel zekâsı yüksek olan bireylerin matematik işlemlerini her zaman iyi yapmaları beklenmemelidir. Ülkemizde genellikle çocukların matematiksel zekâ düzeyleri matematik dersinden aldıkları notlara göre değerlendirilmektedir. Oysa matematiksel zekâ insanların sadece sayısal işlemler yaparken kullandıkları bir zekâ alanı değildir. Matematiksel zekâ düzeyi yüksek olanların matematik dersinde başarılı olmalarının beklenmesi, matematiksel zekânın anlamlandırılmasındaki eksiklikten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle matematiksel zekânın sadece matematikte yer alan dört işlemin çözülmesinden ibaret olmadığı belirtilmektedir (Temiz, 2007, s. 22-23).

Mekânsal/ Görsel Zekâ

Mekânsal/görsel zekâ literatürde uzamsal zekâ olarak da adlandırılmakla beraber, mekânsal/görsel zekâ genel olarak görsel dünyayı doğru olarak algılama ve kişinin kendi görsel dünyasını yaratma becerisi olarak tanımlanmaktadır (Başaran, 2004, s. 10). Bu zekâ düzeyi yüksek olan insanlar genellikle sanat etkinliklerine ilgi duyar, resim ve renkler üzerinde yoğunlaşır, zihinleri ile nesneleri üç boyutlu olarak tasarlayabilirler, grafik ve haritaları rahatça okuyabilirler. Bunun yanında görsel zekâ düzeyi yüksek olan bireylerin yön duyguları da iyi düzeyde gelişmiştir (Gürçay ve Eryılmaz, 2005, s. 1). Mekânsal zekâ düzeyine ilişkin bu özellikler göz önünde bulundurulduğu zaman, bu zekâ düzeyini geliştirmek isteyen bir çocuğun resim çizme, üç boyutlu yapı materyalleri ile ilgilenme,

Şekil

Şekil 2. Psikoanalitik Kişilik Kuramına Göre Bilinçler Arası İlişkiler (İnci, 2011, s
Şekil 3. Holland Altıgeni
Tablo 13 incelendiğinde katılımcıların 53 (%12,8)’ü haftada 1 gün, 84 (%20,3)’ü haftada 2  gün,  127  (%30,8)’si  haftada  3  gün  ve  149  (%36,1)’u  haftada  4  gün  ve  üzeri  sıklıkta  spor  yapmaktadır
Tablo  incelendiğinde, araştırıcı  ve  sanatçı kişilik tiplerinin  yaş  gruplarına göre istatistiksel  olarak  anlamlı  düzeyde  farklılaşmadığı  (p>0,05),  sosyal,  girişimci,  geleneksel  ve  gerçekçi  kişilik  tiplerinin  ise  yaş  gruplarına  göre
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak takım ve ferdi spor dalları ile ilgilenen 15-18 yaş grubu bireylerin günlük hayattaki duygusal özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı

• Bu kişiliğe sahip olan tiplerde; şu özellikler daha yaygın olarak görülebilmektedir.. • Net olarak tanımlanmış iş

a) Kadınların proaktif başa çıkma beceri düzeyleri erkeklerin proaktif başa çıkma beceri düzeylerinden daha düşüktür.. b) Kardeş sayısının artması ile bireylerin

Tablo 23’de görüldüğü gibi araştırmada elde edilen bulgulara göre işletme birimine yönelik kariyer tercihlerinde duygusal dengesizlik kişilik boyutu

Öğrencilerinin kişilik özellikleri ile psikolojik dayanıklılık düzeylerinin Spor yapma yılı değişkeni açısından incelenmesi sonucunda Öz Disiplin, Uyumluluk

Egemenlik sorununun aynı zamanda politik yaşamın ontolojik temellerini tartışmaya açan bir soru olduğu iddiasından hareket eden bu yazı, Schmittyen ve Foucaultcu

Bir sayı cisminin diskriminantı tek bir asal çarpan içeriyorsa, sınıf sayısı tektir ([4]).. Bu kısımda sürekli kesir denilince sadece pozitif, sonlu ve basit olanlar

GATA Spor Hekimliği Anabilim Dalında klinik rehabilitasyona alınan 779 hasta retrospektif olarak incelendi.. Rekreasyonel ve elit sporcuların branşlarına göre