• Sonuç bulunamadı

Fakelore fabrikasyonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fakelore fabrikasyonu"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1950’de yar›-popüler bir dergi olan American Mercury’de yay›nlanan “Folk-lore ve Fake Lore” (iki sözcük daha sonra birleflmifltir) adl› k›sa makalede halkbi-limci Dorson, “fakelore” terimini öne sür-dü. Dorson, uydurma folklor ya da fake-lore aleyhinde yazarak, bilimsel folklor çal›flmalar›na katk›da bulunmak için ya-flam› boyunca sürecek bir mücadele bafl-latt›. Dorson, 1969 y›l›nda yay›nlad›¤› “Fakelore” adl› makalesinde ve 1976’da yay›nlad›¤› Folklore and Fakelore: Es-says Toward a Discipline of Folk Studies adl› kitab›nda oldu¤u gibi folklor ve fake-lore ayr›m›na defalarca de¤indi.

Dorson, fakelore terimiyle tam ola-rak neyi kastetti? “Fakelore, gerçek ol-duklar› iddia edilen sahte ve sentetik eserlerin sergilenmesidir. Bu ürünler, alandan toplanmazlar, ancak sürekli bir tekrarlama zincirinde evvelki edebi eserlerden ve gazete kaynaklar›ndan rarlan›larak yeniden yaz›l›rlar veya ya-z›nsal sömürüsünün bafllang›c›nda en az›ndan sözlü gelenekten al›nt›lara sa-hip olan Paul Bunyan figüründe oldu¤u gibi yaz›lan muhtelif “halk kahramanla-r›” örneklerinde bütünüyle de¤iflikli¤e u¤rayarak ortaya ç›km›fl olabilirler.”1

Dorson, mütemadiyen tekrarlad›¤› fakelore elefltirilerine ilave olarak fake-lore üretenleri s›k s›k afl›r› heyecanl›, karfl›, ve i¤neleyici sözler söyleyerek s›-n›rlad›. Dorson, görünürde “otantik söz-lü gelenek oldu¤unu iddia edilen, ancak asl›nda kitleleri zihinsel ve ahlâksal yönden gelifltirmek için uydurulmufl olan sentetik ürünleri” elefltirmekten

yo-rulmad› ve “yazarlar›, editörleri ve ya-y›mc›lar› halk› yan›ltmak ve aldatmak-tan” sorumlu tuttu.2

“Paul Bunyan efsaneleri diye bir fley yoktur” diye iddia eden Dorson, Paul Bunyan hikâye dairesini özellikle seçti.3 Dorson için Paul Bunyan, fakelore kav-ram›n›n seçilmifl bir örne¤iydi. Kayde-dilmifl Bunyan maceralar›n›n ço¤unun, Red Liver Lumber fiirketi’nin ticarî rek-lamlar›n›n bir bölümünde, buna benzer hikâyeleri yay›mlayanlardan birinin de aralar›nda bulundu¤u çeflitli tan›nm›fl yazarlar taraf›ndan oluflturulmufl oldu-¤u gösterilebilirdi.4Dorson’un uygun bir dille ifade etti¤i “sözlü gelenek damlas›” Paul Bunyan’la iliflkilendirildi¤inde bu hikâyelerde bafllang›çta bir otantiklik ol-mas›na ra¤men, yay›mlanm›fl Paul Bun-yan hikâyelerinin ço¤unlu¤u sözlü gele-nekten hiç de yararlanm›yordu, ama yi-ne de “damla” fliddetle tart›fl›lmaya de-vam ediyordu.5

Dorson’un s›k s›k elefltirdi¤i di¤er bir konu Benjamin Botkin taraf›ndan derlenen folklorun “hazineleri” serisiydi. 1944 y›l›nda Treasury of American Folk-lore adl› popüler eserini yay›nlayan Bot-kin, esas›nda bas›l› ve yaz›l› kaynaklara güvenmeye e¤ilimliydi ve eserinin amaç-lad›¤› genifl okuyucu kitlesine ulaflmas› için materyalleri yeniden yazmada ken-disini özgür hissetti. Dorson, Botkin’in kütüphane d›fl›na ç›kmay› reddetmesini “Av›n› marketten alan flehirli bal›kç›ya benzeterek”6samimi bulmad›.

Burada flu nokta aç›kl›¤a kavufltu-rulmal›d›r, Dorson, gerçek folkloru edebî

Yazan: Alan DUNDES

Çevirenler: Asl› UÇAR**

Selcan GÜRÇAYIR***

* Dundes, Alan, Folklore Matters The Fabrication of Fakelore”, The University of Tennessee Press, Knoxville, 1989, s.40-56.

** Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyat› Yüksek Lisans Ö¤rencisi. *** Gazi Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü Araflt›rma Görevlisi.

(2)

yaz› ve fliir için ilham ya da kaynak ola-rak kullanan yazarlar› ya da flairleri elefl-tirmiyordu. Çünkü, sözlü gelene¤e daya-nan veya sözlü gelenekten ayr›lan uzun ve onurlu bir edebiyat gelene¤i vard›r. Dorson’un gayesi, öncelikle birileri tara-f›ndan üretilmifl bir materyalin sonras›n-da saf, bozulmam›fl sözlü folklor ürünü oldu¤unu iddia etme cüretini gösterenle-re itiraz etmekti. Çünkü Dorson’a gögösterenle-re, (iyi olan) folklor ve (kötü olan) fakelore aras›nda yads›namaz bir farkl›l›k vard›r. Fakelore ayn› zamanda yaflama ve yeniden canlanma ile de kar›flt›r›lmama-l›yd›. Yaflama, gelene¤in devaml›l›¤›n› kasteder, bir folklor ürünün ne kadar de¤iflti¤i ya da küçüldü¤ü önemli de¤il-dir. Yeniden canlanma, devam etmeme, gelene¤e ara verme anlam›na gelir. Yeni-den canlanma, geçmifle serpilmifl bir folklor ürününü canland›rmak için bi-linçli bir karara gönderme yapar. Buna karfl›n fakelore, asla var olmam›flt›r- en az›ndan sunuldu¤u flekliyle-

Puristler ve akademik folklorcular için fakelore’un düflman olarak alg›lan-mas› anlafl›labilir olalg›lan-mas›na ra¤men, fa-kelore geliflmeye devam etti ve hatta gerçek folklorla yer de¤ifltirmeye bile kalk›flt›. Fakelore’un ortaya ç›k›fl› 18 nci yy sonlar›ndaki folklor çal›flmalar›n›n bafllang›c›nda, bu çal›flmalarda karma-fl›k ve ayr›lmaz bir flekilde iç içeydi. Dor-son tarihsel anlay›fl›na ra¤men, ona hakl› bir nam kazand›ran fakelore kav-ram›, telaffuzu ile ünlü, daha do¤rusu ad› kötüye ç›km›fl olan 1760’da James Macpherson taraf›ndan yay›mlanan Os-sian fliirleri, 1812 ve 1815 y›llar›nda Grimm kardefllerin yay›nlad›¤› Kinder und Hausmärchen ve 1835 y›l›nda ya-y›nlanan Fin Ulusal destan› Kalevala bask›s› aras›ndaki ba¤lant›y› fark etme-mifl gibi görünmüfltür.

James Macpherson (1736-1796) 1760’da Fragments of Ancient Poetry Collected in the Highlands of Scotland and Translated from the Gaelic or Erse Language’yi yay›mlad›. Onu 1762 y›l›n-da Fingal: An Ancient Epic Poem, 1763

y›l›nda Temora izledi. Bu çal›flmalar bir-lefltirilerek 1765’te Poems of Ossian ad›yla yay›nland›, ayn› y›l Bishop Per-cy’nin Reliques of Ancient English Poetry adl› eseri yay›mland›. Bu sözde gelenek-sel fliirlerin gerçekli¤i yay›mlanmalar›n-dan k›sa bir süre sonra tart›fl›ld›. Samu-el Johnson birkaç “alan” araflt›rmas›n-dan sonra 1755 y›l›nda yay›nlad›¤› Jour-ney to the Western Islands adl› eserinde, Macpherson’un sadece eski fliirlerin par-çalar›n› buldu¤unu ve fliirlerin pek ço¤u-nu kendisinin kompozisyon haline getir-di¤ini ve gelenekten geliyormufl gibi sundu¤unu iddia etti.7Ünlü ‹skoç filozof David Hume (1711-1776) da Ossian tar-t›flmas›n›n içine çekilmeye çal›fl›lanlar-dan biriydi. ‹çinde flüphelerine yer ver-di¤i8 “Of the Authencity of Ossian’s Po-ems” adl› bir makale bile yazm›flt›, an-cak bu makale çeflitli kiflisel ve politik nedenlerden dolay› 1846 y›l›na kadar yay›nlanmad›.9Hume, Critical Disserta-tion of the Poems of Ossian’› yazan Hugh Blair’e 1763’te gönderdi¤i bir mektupta, ayn› y›l Macpherson’u sahtekârl›k ve benzeri suçlamalara karfl› savundu. Hu-me, güven sözlerinden çok kan›t istedi. “Bu kan›tlar düflünceler de¤il, tan›kl›k-lar olmal›d›r”10 ve bu tan›kl›klar sözlü gelene¤i içermelidir. Hume’un kan›tla-nabilir sözlü kaynaklar üzerindeki ›srar› flafl›rt›c› derecede modern görünüyor.11

Macpherson’un Ossian’›n›n olas› Gal dili kaynaklar›yla ilgili ayr›nt›l› ve gizli tutulan bir çal›flmas›, Macpher-son’un ‹skoç da¤l›k bölge sözlü gelene¤i-nin otantik, ak›m›yla gizli bir ba¤lant› kurmaya çal›flmas›na ra¤men, buna çok da sad›k kalmad›¤›n› ortaya koyar. Macpherson’un poetik serbestli¤i görü-nürde Galli diyalekt sözlerinin yanl›fl anlafl›lmas›yla eflleflerek sözlü stilden ol-dukça uzaklaflm›fl bir edebî kar›fl›ma se-bep oldu.12Macpherson bileflik metinler üretmek için bireysel balladlar›n farkl› versiyonlar›n› birlefltirdi ve istedi¤ini eklemekte ya da silmekte kendini özgür hissetti. Dramatik bir ballad hikâyesi Macpherson’un yeniden söylemiyle

(3)

“ka-ba sa“ka-ba ve abuk sabuk” bir hale geldi. Di¤er bir deyiflle “Macpherson, belki kaynaklar›n› biraz yarat›c›l›kla ba¤dafl-t›rmay› istedi. Fakat bunu yaparak hi-kâyenin asl›n› kaybetti. Yeniden sunum bulan›klaflt›… zaman zaman, hikâyenin bölümleri gerçekten takip edilemez hale geldi. Bu etkili anlat›m içerisinde hikâye trajedisini, dokunakl›l›¤›n›, k›ymetini ve neredeyse bütün anlam›n› kaybetti.13 Ossian’n›n kaynaklar› hakk›nda en kap-saml› çal›flmay› yapan yazar fluna iflaret eder: “Burada, Macpherson’un çal›flma-s›n›n di¤er yerlerinde oldu¤u gibi, neyin samimiyetsiz, neyin iyi niyetle, neyin kötü bir yarg›lamayla yaz›ld›¤›n› de¤er-lendirmek gerçekten çok zordur.14

Görülüyor ki, Macpherson sözlü ge-lene¤in k›r›nt›lar›n› ve parçalar›n› iyi niyetle toplad›, fakat bunlar›n eski epik gelene¤in kal›nt›lar› oldu¤unu farz etti ve düzenli bir flekilde bu parçalar› bir-lefltirdi.15 Onun kaynaklar›ndan baz›la-r›; sözlü parçalard›, baz›lar› da el yaz-malar›ndan oluflan malzemelerdi.16 Bu-nunla beraber, bir elefltirmenin ileri sür-dü¤ü gibi, “Önsöz ve tan›t›m yaz›s›nda Macpherson epi¤inin, parçalar›n d›fl›nda flekillendirildi¤ini halka –bunu çok iyi bilen edebiyatç› arkadafllar›na- aç›kla-maktan kaç›nd›, yaln›zca bu da de¤il, bir bölümde çal›flmas›n›n alt›nda yatanlar› kendisinin buldu¤unu” söyledi.17 Macp-herson’un alan çal›flmas› notlar›n›n “ori-jinallerini” 1762 y›l›n›n birkaç ay› bo-yunca isteyenlerin incelemesi için sun-du¤u da bir gerçektir. Buna ra¤men Macpherson orijinal metinlerin tamam›-n› yay›nlamad›.18

Fakelore hakiki folklor oldu¤unu iddia eden sahte ve sentetik yaz›lar›n (eserlerin) sunumuysa, Macpherson’un Ossian’› fakelorun ilk belgelenmifl ör-neklerinden biri olarak nitelendirilebilir gibi görünüyor. Ayn› zamanda Ossian’›n, fakelore’un büyük bir etkiye sahip oldu-¤unu kan›tlad›¤› bir gerçektir. Ossian’›n fakelore ya da folklor oldu¤una bak›l-maks›z›n, Ossianc›l›k bütün Avrupa’da fliire olan ortak ilgiyi artt›rd›. 18 nci yy

neo-klasizm hareketi, sadece eski Yunan ve Roma’n›n klasik örneklerine iflaret et-ti. ‹skoç da¤l›k bölgelerinden sözlü fliir temin etme olas›l›¤›, epik fliirin yaln›zca eski zamanlardan de¤il, modern, e¤itim görmemifl köylülerden de elde edilebile-ce¤i anlam›na geldi. Asil yabanlar›n övülmesi de ayn› kaynaktan ç›k›yordu. Ve böylece halkbiliminin ciddi, akade-mik bir u¤rafl olarak ilerlemesinde önemli bir katk› sa¤lamasa da, 19 ncu yy’da yürürlükte olan ve bu yüzy›la reh-berlik eden romantizm, ilkelcilik ve mil-liyetçili¤in garip birleflmesinin esaslar›-n› oluflturdu.

Halkbiliminin kuruluflunda Grimm kardefller görmezden gelinemez. Grimm kardefller yayg›n bir flekilde halkbilimi çal›flmalar›n›n öncülerinden ikisi olarak düflünülürler. Grimm kardefller, pek çok ülkede kendi yerel geleneklerini bir ara-ya getirenlerin halkbilimci olmas› fikrini reddederek, Alman folkloru üzerine yap-t›klar› yay›nlar ve koleksiyonlarla ger-çek bir entelektüel ihtilali bafllatt›lar. Jakob Grimm (1785-1863) 1815 y›l›nda yay›nlad›¤› bir kitapç›kta sözlü gelene-¤in nas›l toplanaca¤› hakk›nda spesifik öneriler sundu. fiunlar› da ilave etti: “Derlemeci her fleyden önce, kaydedece¤i fleyleri uydurmadan ve ekleme yapma-dan uygun yerlerde uygun tarzda anlat›-c›n›n a¤z›ndan asl›na uygun ve tam ola-rak sadakatle yaz›ya geçirmelidir….” Önceden 1812’de Kinder und Haus-märchen’in ilk say›s›n›n önsözünde Grimmler “biz bu peri masallar›n› ola-bildi¤ince saf bir flekilde sunmaya gay-ret ettik….hiç bir ekleme yap›lmad›, as›l hikâyede olmayan hiçbir fley ilave edil-medi ya da de¤ifltiriledil-medi” gibi iddialar-da bulundular, ancak Grimmler söyle-diklerini uygulamad›lar. 21 numaral› Grimm masal› 1812’de yay›mlanan Asc-henputtel (Cinderella) versiyonu, yedi y›l sonraki yani 1819’daki versiyonunda, Hesse’den al›nan üç versiyonun ›fl›¤› al-t›nda geniflletildi ve yeni bir biçim veril-di. Grimmler, özellikle Wilhelm, versi-yonlar›nda ayr›nt›lar› tamamlamada

(4)

ve-ya orijinalinden daha “sade ve saf” ola-rak yeniden anlatmada kendini rahat hissederek birleflik metinler haline ge-tirmeye bafllad›.

Kutsal Grimm masallar›n›n kural-lar› üzerine yap›lan kapsaml› bir çal›fl-mada buna benzer pek çok tutars›zl›k ortaya ç›kar.19Bunun yan› s›ra, Grimm-lerin sadece köylüGrimm-lerin a¤›zlar›ndan an-laml› bir flekilde toplad›klar› hikâyeleri de¤ifltirmekle kalmay›p, kaynak kifli bil-gilerini de de¤ifltirdiklerine dair kan›t-lar vard›r. Örne¤in; Dorothea Vieh-mann’›n, haf›zas›ndaki eski Hessian hi-kâyelerini aktaran ideal bir hikâye anla-t›c›s› oldu¤unu söylediler, oysa ki, onun, orta s›n›ftan, okuma yazma bilen, e¤i-timli, ana dili Almanca de¤il, Frans›zca olan biri oldu¤unu gayet iyi biliyorlar-d›.20Grimmlerin suçlar›; gerçek kaynak-lar›n›n kimliklerini de¤ifltirmek ve oriji-nal alan çal›flmas› notlar›n› tahrip et-mekti. Ellis’e göre “Grimmler, istekleri do¤rultusunda kaynak metinlerin flekil-lerini, içeriklerini de¤ifltirerek, bazen de metinlerin hacmini iki, hatta üç kat›na ç›kararak büyük ölçüde karmafl›klaflt›r-d›klar› ve yeniden yazkarmafl›klaflt›r-d›klar› bu metinle-rin asl›na ulafl›lmamas› için de” notlar› imha ettiler.21Özetle Grimmler, onu sa-dece keflfetmifl görünerek ulusal bir Al-man abidesi yaratmaya çal›flt›lar ve da-ha sonra da hiç kimse onu y›kmak iste-medi.22 Halkbilimcilerin bu gerçekleri gizleyerek, Grimmleri folklorun ›fl›lt›l› bilim adamlar› olarak göklere ç›karmay› tercih ettikleri do¤rudur.

Grimmlerin ünlü Kinder und Haus-märchen çal›flmas›n› fakelore olarak ni-telendirmek kutsal fleylere karfl› sayg›-s›zl›k gibi görünür, ancak yeniden yaz›l-m›fl, süslenmifl ve sapt›r›lm›fl sözlü ma-teryallerin sanki saf ve otantik sözlü ge-lenekmifl gibi sunulmalar›n›n fakelore oldu¤u hat›rland›¤›nda, biz hakikatte uyduruldu¤u sonradan anlafl›lan bir fa-kelore örne¤iyle karfl› karfl›yay›zd›r. Ba-z›lar› do¤al olarak Grimmlerin ve Macp-herson’un folklorda baflard›klar›n› iddia ettiklerinden, yani köylülerin kendi

a¤›zlar›ndan folklor toplamalar›ndan do-lay› - bu sözlü malzemeler üzerindeki afl›r› serbestlikleri görmezden gelindi-¤inde.- onlar› halk biliminin geliflmesin-de önemli olduklar›n› söyleyebilir.

Grimm Masallar›n›n ortaya ç›k›fl›n-dan birkaç y›l sonra yani, 1820’lerin son-lar›nda genç doktor Elias Lönnrot (1802-1884) halk fliiri toplamak için alan çal›fl-mas›na Karelia bölgesinde bafllad›. 1831’de Elias Lönnrot kafadar birkaç ar-kadafl›ndan oluflan küçük bir grupla Fin folklor çal›flmalar›nda ve Fin folklor ürünlerini bir araya getirmede büyük bir esin kayna¤› oldu¤unu kan›tlayan Fin Edebiyat› Derne¤ini kurdu. 1830’la-r›n baflla1830’la-r›nda Lönnrot alan çal›flmalar›-na devam etti, fakat ayn› zamanda fark-l› flark›lar› düzenlemeyi ve onlar› birta-k›m mant›ksal anlat› düzenine yerlefltir-meyi düflünmeye bafllad›. 1835’de Kale-vala’n›n ilk bask›s›n› yay›nlad›. Bu eser, ulusal Fin bilincinde dikkate de¤er he-vesli hisler uyand›rd› ve hat›rlanamaya-cak derecede eski zamanlardan beri var olan bir destan olarak benimsendi. Lönnrot, Kalevala destan›n parçalar›n› orijinal bütünlü¤ü içerisinde baflar›l› bir flekilde eski haline getirdi¤i için övüldü. Lönnrot ve Fin gelene¤inin di¤er sad›k ö¤rencileri ek fliirler toplad›lar. 1849’da Lönnrot Kalevala’n›n gözden geçirilmifl bask›s›n› yay›mlad›. 32 fliir ve 5.052 m›sra içeren 1835’deki bask›n›n aksine, 1849’daki bask› 50 fliir ve 22.795 m›sra içeriyordu. Kaç Finlinin Kalevala’y› otantik bir sözlü destan olarak kabul et-ti¤i tespit edilmifl de¤ildir. Baz›lar› Lönnrot’un ayr› flark› parçalar›n› bir araya getirdi¤ini, ancak bu farkl› flark›-lar›n en az›ndan gerçek sözlü gelenek ol-du¤unu varsayd›lar. William Wilson’un belirtti¤i gibi: “Gerçekte sadece Kalevala birlefltirilmifl bir destan de¤il, ayn› za-manda bu destan›n içindeki flark›lar da birlefltirilmifl flark›lard›; hiçbir flark› Ka-levala’daki flekliyle kaynak kifliler tara-f›ndan nakledilmedi.”23

Kalevala, fakelorun klasik bir örne-¤i gibi göründü. Bu destan, orijinal sözlü

(5)

anlat› formunda olan ya da olmayan ye-niden yazmalar ve edebî süslemeler içe-rir. Ancak önde gelen Finli folklorcular, Kalevala’n›n akla yatk›n bir ulusal halk destan› say›lmas› gerekti¤i düflüncesini savundular. Helsinki Üniversitesinde ilk folklor profesörü olan -1888’de e¤itim vermeye bafllad› ve 1908’de fin folkloru ve karfl›laflt›rmal› folklor daimi müdür-lü¤üne atand›.- Kaarle Krohn’dan baflka hiç kimse buna benzer bir yaklafl›mda bulunamazd›. Krohn 1907’de uluslarara-s› bilim adamlar›n›n kurdu¤u ünlü Folk-lore Fellows’un kurucular›ndand›r ve halkbiliminin standartlar›n› yükseltme-ye kendini adam›flt›r. Krohn, Lönnrot’un üniversite e¤itimine ra¤men, kendisinin asl›nda bir halk flairi oldu¤unu iddia et-ti.24Krohn tabii ki bunu biliyordu ve so-nuç olarak Kalevala’n›n daima Fin ede-biyat›n›n köfle tafl› olmas›na ra¤men, Lönnrot’un elinde destan›n orijinal met-ni s›k s›k de¤ifltirildi¤inden bilimsel ça-l›flmalar aç›s›ndan de¤ersiz oldu¤unu kabul etti.25 Finli halkbilimci Martti Haavio zaman›nda kendisiyle “samimi ve dürüstçe konufluldu¤unda Kaleva-la’n›n aç›k bir taklit” oldu¤unu aç›klaya-n›n da Krohn oldu¤unu söyledi.26Sorun, Haavio’nun 1954’te yazd›¤› gibi27 halk-bilimcilerin, Kalevala’n›n usulüne uy-gun bir folklor örne¤i olmad›¤›n› gayet iyi bilmelerine ra¤men, pek çok Fin ay-d›nla beraber Fin halk›n›n Kalevala’n›n gerçek bir halk destan› oldu¤una inan-may› tercih etmelerindeydi.28

Romantizm ve milliyetçilik Finlan-diya’da o kadar güçlüydü ki –güçlüdür ki-, insanlar›n inand›klar› fleyin gerçek olmas›ndan daha önemliydi –önemlidir-. Bu yüzden e¤er Finli halkbilimciler Ka-levala’n›n bir halk destan› oldu¤una ina-n›yorlarsa, Kalevala’n›n bir fakelore ol-du¤una iflaret etmek Finli (ve yabanc›) halkbilimcilere bir fley kazand›rmazd›. S›ras› gelmiflken Estonyal›lar›n da otan-tik sözlü gelenekle iliflkisi daha az olma-s›na ra¤men, k›smen Kalevala’dan etki-lenen (Kalevalay› k›skanan) sözde ulu-sal destanlar› Kalevipoeg hakk›nda da

ayn› milli duygulara sahip olduklar›n-dan da bahsedilmelidir.29

Halkbilimciler insanlar›n fakelorun folklor oldu¤una inanmalar›n› engelleye-mezler. Amerikan Paul Bunyan olay›n› düflündü¤ümüzde ayn› mant›¤› gözlem-leyebiliriz. Dorson’un elefltirdi¤i popü-lerlefltiricilerden biri ona “e¤er Ameri-kan halk› Paul Bunyan’›n bir halk kah-raman› oldu¤una inan›yorsa, biz de onu öyle kabul etmeliyiz”30 diye cevap ver-di.” Paul Bunyan maceralar›n›n fakelore oldu¤unda ›srar edilirse kökenleriyle birlikte tam anlam›yla bir tart›flma ko-nusu haline gelir. Üstelik, Paul Bun-yan’›n bafllang›çta Amerikal›’dan ziyade Kanadal› olabilece¤i fleklindeki farkl› olas›l›k da ortadad›r.31Bununla, sadece sözlü soy (flecere) ile u¤raflan halkbilim-ciler ilgilenir. Amerikal›lar›n büyük bir ço¤unlu¤unun Paul Bunyan’› otantik bir Amerikan halk kahraman› oldu¤una inand›klar›n› (Dorson’un itirazlar›n› okumufl olan küçük say›daki grup hariç) san›yorum. Paul Bunyan’›n evlerin ve ana caddelerdeki restoranlar›n önünü ve Amerika’n›n pek çok bölümünü süsleyen düzinelerce heykelinin oldu¤u gerçe¤i, Paul Bunyan’›n Amerikan bilincine gir-di¤i gerçe¤inin resmen ve aç›kça göster-mektedir. Dorson’un afl›r› içerlemesi, bir makaleler seçmesi olan American Folk-lore and the Historian adl› kitab›n›n kü-çümseyici kapa¤›nda, Paul Bunyan ma-ceralar›n›n öncelikle bir fakelore oldu¤u-nu belirgin bir resimle gösterdi. Yay›nc›-lar kitap kapa¤› dizayn› için nadiren ya-zarlara dan›fl›rlar, fakat flu kesindir ki, uzun ve meflhur akademik kariyeri bo-yunca k›ymetli zaman›n› ve enerjisini Paul Bunyan’›n bir fakelore örne¤i oldu-¤unu kan›tlamaya adayan biri taraf›n-dan yaz›lan kitab›n kapa¤›nda omzunda kocaman bir baltayla Paul Bunyan’›n resmedilmesi ulusal popüler kültürün gücünü göstermektedir!

Biz sadece var olan sözlü gelene¤in onlara yetmedi¤ini kabul etmeliyiz. ‹s-koçya’da, Almanya’da, Finlandiya’da ve 20 nci yy.’da Amerika’da, gelenek icat

(6)

et-meye tart›flmas›z bir flekilde ihtiyaç var-d›. Sadece gelenek icat etmeye de¤il, onu gelenek olarak adland›rmaya da! Macp-herson, Ossian’›n fliirlerinin gerçek otan-tik sözlü fliirler oldu¤unu iddia etti, Grimmler asl›na uygun sözlü gelenek kaydettiklerini ve sunduklar›n› ileri sür-düler; Lönnrot kendisini gerçekten otan-tik eski Fin destan›n› yeniden yap›land›-ran ya da eski haline getiren biri olarak hissetti; belki de Paul Bunyan hikâyele-rinin yazarlar›n›n ço¤u, yaln›zca gerçek bir Amerikan halk kahraman›n›n desta-n›n› süslediklerini ve genifllettiklerini düflündüler.

Önemini sonradan kavrad›¤›m›z bir perspektifin yard›m›yla, görünürde fark-l› fakelore örneklerinin ortak unsurlar›-n› ay›rt edebiliriz. Bütün örneklerde, ül-keler kendi içlerinde ciddi bir afla¤›l›k kompleksinden dolay› ac› çekmektedir-ler - baz›lar› hakl› olarak bütün ülkele-rin buna benzer bir afla¤›l›k duygusun-dan etkilendi¤ini söyleyebilir.- örne¤in ‹skoçya 18 nci yüzy›l›n sonlar›nda ‹ngi-lizler taraf›ndan s›k s›k alay konusu edi-liyor ve afla¤›lan›yordu.32Kendisi de bir ‹skoç olan Hume, 18 Mart 1776’da Ed-ward Gibbon’a yollad›¤› mektupta ‹skoç da¤l›lar› için söyledi¤i: “Anl›yorum ki, Ossian fliirlerinin otantikli¤i üzerine bü-yük bir flüphe ile kafa yoruyorsunuz. Bunu yapmakta gerçekten hakl›s›n›z. Hiçbir insan mant›¤› yirmi binin üzerin-de m›sra ile say›s›z tarihsel gerçeklerin, elli nesil boyunca sözlü gelenek yoluyla belki de bütün Avrupa uluslar›n›n en ka-ba, en fakir, en vahflileri taraf›ndan ko-runaca¤›n› hayal edemez”33 fleklindeki sözlerini, Ossian fliirlerinin otantikli¤i hakk›ndaki makalesindeki bir bölümde de34 kelimesi kelimesine tekrarl›yordu. Hume ‹skoçlar›n ulusal büyüklü¤ünü di-le getirecek de¤erli bir ‹skoç flairi keflfet-me konusunda hevesli olmas›na ra¤keflfet-men, ‹skoçlular›n kendi dilleri yerine stan-dart ‹ngilizceyi kullanarak, konuflulan milli ‹skoç Galli diliyle yazmaktan ka-ç›nmalar› gerekti¤ini düflünüyordu.35 ‹fl-te tam burada ayd›nlar›n halka ve

halk-bilimine karfl› olan güçlü, çözünmemifl karars›zl›k duygular›yla ilgili olan ve her yerde rastlanan halkbiliminin gelifl-mesinin do¤as›nda olan kritik bir para-doksla karfl› karfl›yay›z. Bir taraftan halk afla¤›d›r, vulgus in populo’d›r. Hu-me’nin sözleriyle halk kabad›r. Halk, seçkin entelektüellerin utand›¤› nüfu-sun geri kalm›fl, okuma yazmas› olma-yan parças›d›r. Di¤er olma-yandan halk, he-vesli entelektüellerin göklere ç›kartt›¤› ulusal miras›n övülmüfl, romantikleflti-rilmifl kal›nt›lar›n›n temsilcisidir. Bu yüzden Hume, ‹skoç bir flair aramakta-d›r, fakat kaba ‹skoç da¤l›lar›n› uygun bulmamaktad›r ve ‹ngilizce’yi ‹skoç Gal diline tercih eder. Ayn› durum ço¤u ülke-de ülke-de gözlenir. Entelektüeller halktan ve halkbiliminden hem utan›r hem de gu-rur duyarlar. Afla¤›l›k üstünlü¤ü do¤u-rur! Trevor-Roper Macpherson’un Ossi-an’›n›n harita üzerinde nas›l ‹skoç da¤l›-lar›na atfedildi¤ini flöyle özetler: “önce-likle ovalardaki ‹skoçlar ve onlar›n ayn› flekilde okumam›fl zavall› akrabalar› olan ‹rlandal›lar düzen bozan vahfliler gibi küçümsendi, ‹ngiltere ve ‹rlanda il-kel bir barbarl›k içine batt›¤› zaman, ‹s-koçlular, mükemmel bir safl›k ve duyar-l›l›¤›n destan flairini üretmesinden dola-y› Avrupa’n›n tamam›nda bir Kulturvolk olarak göklere ç›kar›l›yordu.36

Benzer bir durum Grimm öncesi Al-manya’da da görülüyordu. “nedenleri ne olursa olsun, 18 nci yüzy›l ortalar›nda komflular›yla k›yasland›¤›nda, Almanya kültürel geçmifline yönelmifl ve sonuç olarak ulusça bir kültürel afla¤›l›k kompleksi içerisindeydi… Bu dönemde Almanya komflular›n›n kültürüne k›s-kançl›kla bakt›; Prusya kral› Büyük Fre-derick milli bir kahraman ve vatansever bir Alman olmas›na ra¤men Almancay› küçümsedi Frans›zca konufltu ve yazd›, Mozart’›n, Goethe’nin yeni yeni ortaya ç›kmaya bafllad›¤› bu dönemde, onlar› da göz ard› ederek Frans›z edebiyat›n›n ve kültürünün üstünlü¤üne inand›.37

Finlandiya’da, Finliler birkaç yüzy›l ‹sveçlilerin kültürel hegemonyas› ve

(7)

egemenli¤i alt›ndayd›lar ve Wilson’un çok do¤ru bir biçimde gözlemledi¤i gibi “Fin milli bilincinin harekete geçirmek isteyenler ortaya ç›kan Fin kültürünün ‹sveçlefltirilmesi fleklindeki geçmifle kar-fl›yd›lar”.3818 nci yüzy›l›n sonlar› itiba-r›yla Fince sadece köylüler taraf›ndan konuflulurken e¤itimli Finliler ‹sveççe konufluyordu.39

Benzer paralellikler rastlant›sal ol-maktan uzak ve Amerikal›lar›n da ge-nelde Avrupa’ya, özelde ise ‹ngiltere ve Fransa’ya karfl› bir afla¤›l›k kompleksi hissetti¤i konusundan bahsetmek istiyo-rum. 20.yüzy›l bafllar›na kadar, seçkin-ler, ressamlar, yazarlar, müzisyenler ya-flamak ve çal›flmalar›n› sürdürmek ama-c›yla Amerika’da kalmak yerine Avru-pa’ya gittiler. Amerikan vatandafllar› için yaflad›klar› bölgede eskiden koloni gruplar›n›n bulundu¤unu unutmak zor-du. Onlar kendilerini eyaletlerde yafla-yanlar olarak düflünmeye devam ettiler edebiyatta, müzikte ve resimde moday› belirlemek için Avrupa’ya bakt›lar fakat bunlar›n flekil ve stillerine de¤inmediler. Paul Bunyan, Amerika’n›n kendi imaj›n› yans›tt›: Büyük ve güçlü, fakat çok da ak›ll› ve kibar de¤il. Bir ölçüde Ameri-kan siyasilerinin imaj› Avrupa ülkeleri-nin görmüfl geçirmifl liderleri yan›nda “tecrübesiz, saf” kald›. 1812 savafl› ‹ngil-tere’nin Amerika’ya gücenmesine ve Amerika’n›n ‹ngiltere’nin siyasi ve kül-türel egemenli¤inden kurtulma çal›flma-lar›na devam etmesine ra¤men bir sonuç getirmedi. Bu durum, Amerika’n›n bü-yük bir güç olarak dünyan›n merkezinde yer almaya bafllad›¤› 1. Dünya Savafl›’na kadar sürdü.

Bu ba¤lamda, Paul Bunyan hikâye-lerinin bu zaman diliminde ortaya ç›k-maya bafllamas› bir rastlant› de¤ildir. Sözlü haberler yirminci yüzy›la tarihlen-dirilirken, Paul Bunyan bas›nda ilk ola-rak bir makale fleklinde otuz sayfal›k bir kitapç›kla beraber 25 Temmuz 1910’da Detroit Tribune’de ortaya ç›kt›.401914’te Introducing Mr. Paul Bunyan of Westwo-od Cal. yay›nland›.41 Benjamin

Bot-kin’in çok satan antolojisi Treasury of American Folklore 1944’de yay›nland›, ‹kinci Dünya Savafl› boyunca Dorson, Paul Bunyan hikâyelerini ve Botkin’in Treasury’sini fakelore olarak a¤›r bir bi-çimde elefltirmesine ra¤men,-ikisi de ge-lene¤in ve yeni eklenenlerin (geleneksel olmayan) ayr›nt›lar›yla çiftleflen sözlü ürünlerin yeniden bir edebi tart›flmas›n› içermekteydi- sözlü ürünlerin ortaya ç›-k›fl zamanlar› ve onlar›n olas› anlam› üzerine yorum yapmay› beceremedi.

Fakelore görünürde milli ve ruhsal bir ihtiyac› tatmin eder: Yani özellikle bir kriz an›nda birinin milli kimli¤inin oldu¤unu göstermek ve bu kimlik içeri-sine gurur afl›lamak. Hobsbawm’›n be-lirtti¤i gibi “eski flekillerin canl› oldu¤u yerlerde, gelene¤in yeniden canland›r›l-maya ya da icat edilmeye ihtiyac› yok-tur.”42 Halkbiliminin ideal olarak milli kimlik susuzlu¤unu giderme amac›na hizmet etti¤i do¤ru olabilir, fakat halk-biliminin eksik ya da yetersiz say›ld›¤› yerlerde, milli hislerle doldurulan birey-sel yarat›c› yazarlar bu bofllu¤u doldur-mada kendilerini özgür hissetmektedir-ler. Bunu da e¤er gerekiyorsa yoktan bir milli “halk” kahraman› ya da bir milli epik yaratarak veya s›radan halkbilimi parçalar›n› uydurmaca üretimler içeri-sinde süslü birlefltirerek ya da kahra-manl›k temleri yükleyerek yap›yorlar.

Fakelore’un sözlü olmayan ürünle-re uygulanmas› da çeflitli flekillerde göz-lemlenmektedir. ‹skoç erkeklerinin giy-dikleri etekler ve yünlü ve kareli ‹skoç kumafllar› Ossian gibi ‹skoç fakelore ör-nekleridir.43 Aç›k Hava Müzeleri 19. yüzy›l›n sonlar›ndan beri Avrupa’da çok yayg›nd›r, “köy” oluflturmak amac›yla orijinal alanlar›ndan de¤iflik yerlere ta-fl›nan binalar›n düzenlenmesini içerir. Üstelik, her binadaki mobilyalara s›k s›k ilaveler yap›ld› ve bu mobilyalar ori-jinal yap›lar›ndan uzaklaflt›r›ld›. Her oda birlefltirilmifl bir metnin bir benzeri-nin sunumudur. Ve bu sadece üretilmifl fakelore de¤il, uydurma tarihtir de. Ad› verilen milli ya da etnik gruba özsayg›

(8)

vermek için geçmiflin “alt›n ça¤lar›n›” yeniden kuran say›s›z uydurma tarihsel örnekleri vard›r.44

Halkbilimciler uzun bir süredir mil-liyetçilik ve halkbilimi aras›ndaki iliflki-yi bilmektedir45, ancak milli afla¤›l›k duygusu ile fakelore üretme e¤ilimi ara-s›ndaki olas› iliflki fark edilmemifltir. E¤er folklorun kökü milliyetçilikteyse, fakelore’un kökünün de milli ya da kül-türel afla¤›l›k duygular›nda yatt›¤›n›n söylenebilece¤ine inan›yorum. Milliyet-çilik duygular› kültürel afla¤›l›k duygu-lar›na ba¤lanabilirse, fakelore da folk-lorla iliflkilendirilebilir. Anlafl›lan, afla¤›-l›k duygular› öylesine güçlüdür ki, folk-lordaki öncülerden baz›lar›, toplad›klar›-n›n “de¤erini artt›rmak” amac›yla onlar› çarp›c› bir flekilde de¤ifltirilir, böylece daha de¤erli farz edilen klasik edebi mi-raslar zenginlefltirilerek entelektüel ha-le getirilir. Bu aç›dan halk, kendi eflitli-¤ini –veya üstünlü¤ünü, daha iyilieflitli-¤ini- iyili¤ini-kan›tlamak için istekli olabilir, onun için kendini bu göreve tayin etmifl kifliler ye-niden sunumlar›nda otantik malzeme-lerle bilinçli bir flekilde oynama ya da uydurma sorumlulu¤unu kendilerine ve-rilmifl bir hak olarak görebilirler.

Sözlü ve yaz›nsal gelenekler aras›n-daki ayr›mda, erken dönem yurtsever halkbilimi koleksiyoncular› çarp›c› bir flekilde sözlü materyaller üzerine yaz›n-sal kriterleri uygulad›lar. Son ürün, ede-bi ede-bir destan ya da masal olsun daima fluurludur, fluursuz bir sözlü anlat› de-¤ildir. Bununla beraber bu iyi niyetli re-vizyonistler bu malzemelerin hakiki folklor olduklar›n› söylediklerinden, on-lar üretilmifl fakelore’un sorumlusudur-lar.

fiimdi baz› küçük ülkelerin neden di¤er ülkelere karfl› imaj fakirli¤i çektik-lerini daha iyi anlayabiliriz, örne¤in Finlandiya, Macaristan ve ‹rlanda gibi görece küçük ülkeler halkbilimini topla-mada ve çal›fltopla-mada daha etkindirler. Ay-n› zamanda kendi folklorlar›Ay-n› toplamakla ve çal›fltoplamakla daha az ilgilenen -‹ngiltere ve Fransa gibi- fl›k görünmeye

çal›flan ülkelerin, di¤er ülkelere karfl› neden üstünlü¤e sahip olduklar›n› da anlayabiliriz. (Hem ‹ngiltere hem de Fransa, kolonilerinin sahip olduklar› folklor ürünlerinin çal›fl›lmas›n› sa¤la-m›fllard›r, ancak bu kendilerine ba¤l› olan insanlar› nas›l daha iyi yönetecek-leri ve kontrol edecekyönetecek-leri endiflesinin yans›mas›n›n bir parças›yd›.) Bu ba¤-lamda Almanlar›n I. Dünya Savafl›ndaki yenilgisinden sonra, Nazi ideolojisinin de¤erini artt›rmak için folklora baflvur-mas›n› da aç›kl›¤a kavuflturur.46Benzer ideoloji “bilim adamlar›n›” “Yahudileri yok etmek, Nazileri desteklemek için anti-semitik atasözleri icat etmeye”47 kadar götürdü, elbetteki bunlar belge-lenmifl bütün fakelore örneklerinin en sinsilerindendir.

Fakelore’u daha genifl tarihsel ve kültürel bir perspektife yerlefltirerek onun hiçbir flekilde 20 nci yy. Amerika-s›yla s›n›rland›r›lamayaca¤›n› gözlemle-yebiliriz. Dorson’un “di¤er ülkelerde Amerika’daki fakelore örneklerine yak›n paralellikler görünmüyor”48 diyerek bir hataya düfltü¤üne inan›yorum. Di¤er bi-lim adamlar› da, fakelore’u 20 nci yy. fe-nomeni varsayarak Dorson’u takip etti-ler.49 Fakelore 18 nci yy da ‹skoçya’da, 19 ncu yy. da Almanya ve Finlandiya’da ve daha pek çok ülkede ve dönemde bu-lunabilirdi. Örne¤in Belçika’da Alman Til Eulenspiegel hikaye dairesini had-dinden fazla düzelten ve yenilefltiren Charles De Coster (1827-1879) örne¤i vard›r. 1867 y›l›nda ortaya ç›kan bir bafllang›ç niteli¤indeki La Legende d’Ulenspiegel’den sonra tam bask›s› 1869 y›l›nda yay›nland›. Tam bask›da Eulenspiegel karakterinin orijinal kaba-l›¤›n›n, terbiyesizli¤inin ço¤u ortadan kald›r›lm›flt›, yine de De Coster milli bir flair gibi alk›flland› ve baz› Flaman elefl-tirmenleri onun bu eserinin Flaman ru-hunu tam anlam›yla yans›tt›¤›n› iflaret ederek onu “Flaman ‹ncili” olarak ad-land›rd›lar.50 Benzer flekilde ‹sviçre’de geleneksel keskin niflanc›l›k, ‹sveç ulu-sal bilincini yükseltmek için törensel

(9)

olarak kurumsallaflt›r›l›rken, ulusal ar-zular›n etkisi alt›ndaki ö¤retmenler ta-raf›ndan bütünleyici “halk flark›lar›” oluflturuldu.51

E¤er fakelore Hobsbawm’›n terim-lefltirdi¤i “icat edilmifl gelenek” örnekle-rinden biriyse ve e¤er yukar›da kan›tlar› belirtilen örnekler kadar yayg›nsa, halk-bilimciler onu nas›l ele almal›lar? Dor-son’un önerisi onu ay›plamakt›, ancak bu biraz yarars›z görünüyor. Sadece bir flekilde fakelore folklor olabilir. Uyduru-larak yarat›lm›fl bir metin, sözlü gelenek içerisine girebilir. (bunun kan›t› vard›r, örne¤in Grimm kardefllerin standart masal tipi versiyonlar›ndan baz›lar› söz-lü kaynaklardan-baz›lar› bunu Grimm-lerin kitab›ndan do¤rudan ya da dolayl› olarak ö¤renen bireylerden topland›.) ancak genel olarak çok az fakelore örne-¤i folklor olabilir. Fakelore Çin52 de ve Sovyetler Birli¤inde53 oldu¤u gibi fikir-sel olarak resmi propaganda kampanya-lar› taraf›ndan desteklenen fleyler üret-ti, ve bu tek tük parodi flekillerinin d›-fl›nda nadiren sözlü gelene¤e girdi. Halk yapay uydurmalar› gerçek folklor olarak kabul etmeyecek kadar ak›ll›d›r. Fakelo-re kazanç için üFakelo-retilmifltir, sat›lacak bir fikirdir. E¤er fakelore folklordan daha iyi satarsa, turist ve ihracat pazarlar› için y›¤›n üretimi yapacak olan fakelor-dur. Folklorismus, folklorun ticarileflti-rilmesi, insanlar› sömürmenin çeflidi olan fakelore’da sonuçlan›r. Ancak folk-lorismus54 ve fakelore gerçekte çok yeni de¤ildir. Yeni olan halkbilimcilerin onun varl›¤›n› tan›mas› ve üzerinde ciddi ola-rak çal›flmalar›d›r.

Ossian, kinder und Hausmarchen ve Kalevala üzerindeki bu k›sa inceleme fakelore’un 20 nci yy. da Amerika’da bafl-lamad›¤›n› belirtmeyi amaçlar. Fakelore, Amerika’da milliyetçilik etkisinin öne geçti¤i zamanlarda ortaya ç›kt›. Bu Amerika’n›n bir dünya gücü olarak orta-ya ç›kmaorta-ya bafllad›¤› I nci Dünorta-ya Sava-fl›ndan k›sa bir süre sonrayd›, baz›lar› Amerikal›lar›n öncelikle bir millet ola-rak görünmelerine kadar geçmiflleri için

romantik duygular beslemelerini bekle-mezdi. Paul Bunyan bana bir Ossian ya da bir Vainamöinen gibi ayn› epik boyut-lara sahip bir halk kahraman› oboyut-larak görünmektedir. Amerika’n›n büyüklü¤ü-nü ve gücübüyüklü¤ü-nü sembolize eder. Arazileri temizlemek ve onun do¤al kaynaklar›n-dan kâr elde etmekle ilgilenir. Amerikan imaj› olarak çok zeki olmay› dile getir-memesi dikkat çekicidir. Hilebaz, dala-vereci ya da zeki de¤ildir. Problemleri kaba kuvvetle, güçlü bir istekle hilekâr bir diplomasi içine girmeden çözer.

Paul Bunyan’›n yazarlar taraf›ndan üretilen “yapay”55bir kahraman oldu¤u-nu tart›flmak anlams›z gibi görünüyor. Folklorda oldu¤u gibi fakelore’u da kül-türün bütünleyici bir unsuru olabilece¤i gerçe¤ini kabul etmek daha iyidir. Fake-lore’u bafltan saf olmayan ya da yozlaflt›-r›lm›fl diyerek reddetmektense, halkbi-limciler olarak halkbiliminin malzeme-lerini kullanarak fakeloru çal›flal›m.

NOTLAR

1Richard M. Dorson. “Fakelore,” Zeitschrift

für Volkskunde 65 (1969): 60.

2Richard M. Dorson, Folklore and Fakelore:

Essays toward a Discipline of Faik Studies (Cam-bridge, Mass.: Harvard University Press, 1976), p. 5.

3Ibid., p. 7.

4Daniel Hoffman, Paul Bunyan: Last of the

Frontier Demigods (Philadelphia: University of Pennsylvania Press. 1952), p. 74: Richard M. Dor-son, American FoIklore (Chicago: University of Chi-cago Press, 1959), pp. 217-18.

5Edith Fowke, “In Defense of Paul Bunyan,”

New York Folklore 5 (1979): 43-51.

6Richard M. Dorson, “Folklore and Fakelore,”

American Mercury 70 (1950): 338.

7Phyllis A. Harrison, “Samuel Johnson’s

Fol-kloristics,” Folklore 94 (1983): 57-65.

8David Hume, Essays: Moral, Political and

Literary (London: Longmans, 1898), Vol. 2, pp. 415-24.

9 Neil R. Grobman, “David Hume and the

Earliest Scientific Methodology for Collecting Balla-dry,” Western Folklore 34 (1975): 29.

10David Hume, The Letters of David Hume,

ed. J. Y. T. Greig (Oxford: Clarendon Press, 1932), Vol. 1, p. 399.

11 Neil R. Grobman, “Eighteenth-Century

Scottish Philosophers on Oral Tradition,” Journal of the Folklore Institute 10 (1973): 193; idem, “David Hume and the Earliest Scientific Methodology,” p. 29.

(10)

12Derick S. Thomson, The Gaelic Sources of

Macpherson’s “Ossian” (Folcroft. Pa.: Folcroft Press, 1969).

13Ibid., pp. 29, 55. 14Ibid., p. 71.

15 Baily Saunders, The Life and Letters of

James Macpherson (New York: Haskell House, 1968), pp. 9, 140.

16Ibid., p. 252. 17Ibid., p. 174.

18Ibid., pp. 180, 190, 249.

19John M. Ellis. One Fairv Srary Too Many:

The Brothers Grimm and Their Tales (Chicago: The University of Chicago Press, 1983).

20Ibid.. p. 32. See also Heinz Rölleke. “The

‘Utterly Hessian’ Fairy Tales by ‘Old Marie’: The End of a Myth.” in Ruth B. Bottigheimer. ed., Fairy Tales and Society: Illusion, Allusion. and Paradigm (Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1986). pp. 287-300.

21Ibid., p. 96. 22Ibid., p. 100.

23William A. Wilson, Folklore and

Nationa-lism in Modern Finland (Bloomington: Indiana Uni-versity Press, 1976), p. 40.

24Jouko Hautala, Finnish Folklore Research

1828-1918 (Helsinki: Societas Scientarum Fennica. 1968), p. 104: Wilson, Folklore and Nationalism, pp. 74-75.

25Hautala, Finnish Folklore Research. p. 120;

Wilson, Folklore and Nationalism. p. 75; d. Hans Fromm, “Ehas Lönnrot als Schöpfer des finnischen Epos Kalevala.” in Volksepen der uralischen und altaischen Völker, ed. Wolfgang Veenker, Ural-Altai-schen Bibliothek 16 (Wiesbaden: Otto Harrassowitz, 1968), pp. 1-12.

26Wilson, Folklore and Nationalism. p. 75. 27Ibid.. p. 123.

28Olli Alho, “On Nationalism in a National

Science,” Acta Sociologica 20 (1977): 293-99; Aimo Turunen, “Folk Epic to National Epic: Kalevala and Kalevipoeg.” in Folklorica: Festschrift for Felix J. Oinas, ed. Egle Victoria Zygas and Peter Voorheis, Indiana University Uralic and Altaic Series 141 (Bloomington: Research Institute for Inner Asian Studies. 1982), pp. 277-89.

29Otto A. Webermann, “Kreutzwalds

‘Kalevi-poeg’: Zur Problematik des estnischen Epos,” in Volksepen der uralischen und altaischen Völker, pp. 13-35; Aimo Turunen, “Folk Epic to National Epic.”

30 Richard M. Dorson, “The American Folk

Scene, 1963,” Folklore 74(1963):439; cf. William S. Fox, “Folklore and Fakelore: Some Sociological Con-siderations,” Journal of the Folklore Institute 17 (1980): 251.

31Hoffman, Paul Bunyan, p. 97; Edith Fowke,

“In Defense of Paul Bunyan,” p. 45.

32Saunders, The Life and Letters of James

Macpherson. pp. 183-87, 196.

33Hume, Letters, Vol. 2, p. 310. 34Hume, Essays, Vol. 2, p. 416.

35 Grobman. “David Hume and the Earliest

Scientific Methodology.” p. 18.

36Hugh Trevor-Roper, “The Invention of

Tra-dition; The Highland Tradition of Scotland,” in The Invention of Tradition. ed. Eric Hobsbawm and Terence Ranger (Cambridge: Cambridge University Press, 1983). p.18.

37Ellis. One Fairy Story Too Many p. 3. 38Wilson, Folklore and Nationalism. p. 5. 39Ibid. pp. 19-20.

40 Fowke, “In Defense of Paul Bunyan.” pp.

44-47.

41Dorson, American Folklore, pp. 216-17. 42Hobsbawm and Ranger, eds., The Invention

of Tradition. p. 8.

43Trevor-Roper, “The Invention of Tradition:

The Highland Tradition of Scotland.”

44Cf. Edward Shils, Tradition (Chicago:

Uni-versity of Chicago Press, 1981), p. 62.

45 Örne¤in, Finlandiya için bak›n›z Wilson,

Folklore and Nationalism and W. R. Mead, “Kale-vala and the Rise of Finnish Nationality,” Folklore 73(1962):217-29; on Greece, see Michael Herzfeld, Ours Once More: Folklore, Ideology and the Making of Modern Greece (Austin: The University of Texas Press, 1982); on Russia, see Felix J. Oinas. “The Political Uses and Themes of Folklore in the Soviet Union,” Journal of the Folklore Institute 12 (1975): 157-75.

46 Cf. Hermann Bausinger, “Volksideologie

und Volksforschung: Zurnational-sozialistischen Volkskunde,” Zeitschrif› für Volkskunde 61 (1965): 1-8; Wolfgang Emmerich, Zur Kritik der Volks›umsi-deologie (Frankfurt am Main: Suhrkamp, 1971) Christa Kamanetsky, “Folklore as a PoliticaI Tool in Nazi Germany,” Journal of American Folklore 85( 1972): 221-35; idem, “Folktale and Ideology in the Third Reich” Journal of American Folklore 90 (1997): 168-78.

47 Wolfgang Mieder, “Proverbs in Nazi

Ger-many: The Promulgation of Anti-Semitism and Ste-reotypes through Folklore,” Journal of American Folklore 95 (1982): 458.

48Richard M. Dorson, “Fakelore”, Zeitschrift

für Volkskunde 65 (1969): 64.

49Fox, “Folklore and Fakelore,” p. 251. 50Joseph Hanse, “Le centenaire de ‘La

Legen-de d’Ulenspiegel,’ “Bulletin Legen-de l’AcaLegen-demie Royale Legen-de Langue et le Litterature Françaises 45 (1967): 85-86; Alois Gerlo, “La Legende d’Ulenspiegel van Charles De Coster en Vlaanderen,” Revue de l’ Universite de Bruxelles 21 (1968-1969): 47.

51 Rudolf Braun, Socialer und kultureller

Wandel in einem landlichen Industriegebiet im 19. und 20. Jahrhundert (Erlenbach-Zürich: E. Rentsch, 1965), pp. 327-36.

52Alsace C. Yen, “Red China’s Use of

FoIklo-re,” Literature East and West 8 (1964):72-87: Chung-chiang Yen. “Folklore Research in Communist Chi-na,” Asian Folklore; Studies 26 (1967): 1-62.

53Oinas, “The PoliticaI Uses.”

54 Cf. Hermann Bausinger, “Folklorismus in

Europa: Eine Umfrage,” Zeitschrift für Volkskunde 65 (1969): 1-8.

Referanslar

Benzer Belgeler

Figure A.3: Variation with Re number of mean streamwise velocity along wake centerline depending on attached splitter plate length L/D=1, 1.5, 2 (2 nd , 3 rd and 4 th

This experiment of evaluation of deep learning models for face mask detection is implemented on Google Colaboratory (Colab Notebook) that runs on the cloud. The

Cloud service providers use de-duplication technologies to store only a single copy of their content, reduce storage space ,and increase efficiency, but we must consider the

By providing the fact of distribution, they can be mutually verified.As described above, in the case of the existing mail notification service, the contents of the mail

Ezerine Ankara Devlet Konser, vatuvarı piyano talebeleri, pro - fesörleri Ludvig von Çaçkes ile birlikte yarınki cıanartesi ve pazar geceleri iki konser ver­ mek

"Böyle Gelmiş Böyle Gitmez" için de yapıldı Solcu eleştirmenler genel­ likle benim arkadaşlarım, birlikte cezae­ vinde yatmışız, filan, onlar da yazmıyor­ lar

Lokalizasyonuna bağlı olmaksızın, okülomotor kontrol sistminde bozukluğa neden olan her türlü lezyon, temel olarak tracking testinde smooth pursuit bozul- ması ve

et elle en a rayé et les paquebots transatlantiques et le projet su r la taxe des lettres... Ibra­