• Sonuç bulunamadı

Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun Finansal Performans Üzerindeki Etkisi: BİST İmalat Sektörü Örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun Finansal Performans Üzerindeki Etkisi: BİST İmalat Sektörü Örneği"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

65

Vekâlet Kuramı Perspektifinden Yönetim Kurulu Kompozisyonunun Finansal

Performans Üzerindeki Etkisi: BİST İmalat Sektörü Örneği

Ertuğrul KAROĞLU

1

1Karadeniz Teknik Üniversitesi

Özet: Bu araştırmanın amacı, yönetim kurulu kompozisyonunun finansal performans üzerindeki etkisini ortaya

koymaktır. İşletmelerin yönetim kurulu kompozisyonu ile finansal performansları arasındaki ilişki, vekâlet kuramı bakış açısı ile değerlendirilmiştir. Borsa İstanbul’da işlem gören 192 imalat işletmesinin 2014 yılına ait verileri kullanılarak yürütülen analiz bulguları, yönetim kurulu büyüklüğünün ve yabancı yönetici oranının, finansal performans üzerinde anlamlı ve pozitif yönlü etkisinin olduğu ortaya koymuştur. Bağımsız üye oranı ile işletmenin finansal performansı arasında anlamlı ilişkiler tespit edilememiştir. Bu durumun altında yatan sebep olarak yönetim kurullarında bulunan bağımsız yöneticilerin Türkiye bağlamında gerçekten bağımsız yönetici gibi çalışmadıkları düşünülmektedir. Ayrıca kontrol değişken olarak ele alınmış olan yönetim kurulunda bulunan kadın üye sayısı, kadın bağımsız yönetici oranı ve kadın yabancı yönetici oranı ile işletmenin finansal performansı arasında anlamlı ilişkiler bulunamamıştır.

Anahtar Kelimeler: Yönetim kurulu kompozisyonu, finansal performans, kadın üye, vekâlet teorisi, bağımsız üye

The Impact of Board Of Directors’ Composition on Financial Performance

Through Agency Theory Perspective: An Example of BIST Manufacturing Sector

Abstract: The main purpose of this research is to examine the effect of board of directors’ composition on financial

performance. The relation between board of directors’ composition of firm and financial performance are considered through agency theory perspective. The findings of the analysis conducted with 2014 data of the firms which is listed in Borsa İstanbul suggested that the size of board and foreign board member rate have a positive and statistically significant effect on financial performance. However, the results determined that there is not significant relation between independent member rate and financial performance. The underlying reason of this situation is thought that independent board members are not actually working independently on Turkey context. Besides there are no significant relationships between firms’ financial performance and control variables such as foreign woman member rate, independent woman member rate, and number of woman on boards.

Keywords: Board of directors’ composition, financial performance, women board member, agency theory,

independent board member

1. Giriş

İşletmelerin finansal başarısı ve bu başarının belirleyicileri yönetim alanında çalışan pek çok araştırmacı için ilgi odağı olmuştur (Anderson & Reeb, 2003; Gaur, Bathula ve Singh, 2015; Gomes-Casseres, 1990; Hermalin & Weisbach, 1991). Son yıllarda kurumsal yönetim konusuna ayrıcalıklı bir önem atfeden öncül yazın ise çeşitli düzeylerde ele alınabilecek kurumsal yönetim mekanizmalarının söz konusu finansal başarının önemli bir belirleyicisi olduğunu öne sürmektedir (Dwivedi & Jain, 2005; Fauzi & Locke, 2012; Hillman & Dalziel, 2003). Kurumsal yönetim mekanizmalarının bağlama ve iş sistemine özgü yapıları (La Porta, Lopez de Silanes ve Shleifer, 1999; Whitley, 1994), bu mekanizmaları, alanda çalışan araştırmacılar için daha ilgi çekici bir konuma taşımaktadır. Böyle bir iddia bir yandan farklı ülke bağlamlarında farklı kurumsal yönetim mekanizmalarının işlev göreceğini ima ederken, diğer yandan da söz

konusu mekanizmaların işletmenin performans çıktıları üzerindeki etkileri konusunda uzlaşma sağlanmasını zorlaştırmaktadır.

Farklı makro kurumsal çevrelerin farklı kurumsal yönetim mekanizmalarını ön plana çıkaracağı varsayımı, Türkiye bağlamının genel özellikleri çerçevesinde yorumlandığında, Kıta Avrupası hukuk sisteminin hâkim olduğu bir gelişmekte olan ülke için yönetim kurullarının önemli bir kurumsal yönetim mekanizması olarak işlev göreceği söylenebilmektedir (Gökşen & Karataş, 2008). Yönetim kurullarının finansal performans üzerinde kurumsal yönetim mekanizmalarının etkili olduğunu öne süren araştırmalar (Agrawal & Knoeber, 1996; Bhagat & Black, 1999; Hermalin & Weisbach, 1991) ise konuyu genel olarak vekâlet kuramı çerçevesinde ele almışlardır. Vekâlet kuramı bakış açısı genel olarak, pay sahibi değerini maksimize etmeye odaklanırken, pay sahipleri ile yöneticiler arasında ortaya çıkacak olan çıkar çatışmalarını minimize edecek mekanizmalar

(2)

66

önermektedir. Kuram savunucuları bu noktada belirli bir yönetim kurulu yapısını önermekte ve daha fazla üyeden oluşan, bağımsız üye sayısının nispeten fazla olduğu, çeşitli paydaş grupların temsil edildiği bu ideal kurulun işletmenin pek çok olumlu çıktısı üzerinde belirleyici olacağını öne sürmektedirler.

Vekâlet kuramının ana sorunsalı olan asil-vekil (principle-agent) çatışması sahipliğin dağınık olduğu işletmeler için geçerlidir (Jensen & Meckling, 1976). Ancak sahipliğin yoğunlaştığı, bir başka ifade ile sahipliğin çok az sayıda kişinin ya da grubun (aile sahipliği) elinde toplandığı durumda ise asil-vekil çatışmasından ziyade büyük pay sahibi ile azınlık pay sahibi arasında oluşan asil-asil (principle-principle) çatışması ortaya çıkacaktır (Chung & Luo, 2008; Douma, George ve Kabir, 2006; Wright ve ark., 2005; Young ve ark., 2008, s. 198).

Türkiye bağlamında da geçerli olan bu durumda, vekâlet sorunsalı pay sahipleri ile yöneticiler arasında değil çoğunluk pay sahipleri ile azınlık pay sahipleri arasında oluşan bir çatışma görünümü kazanacaktır (Kaymak & Bektas, 2008, s. 551). Vekâlet kuramı bakış açısı ile yönetim kurulu kompozisyonu ile işletme performansı arasındaki ilişki üzerinde yapılan çalışmalar genel itibariyle asil-vekil çatışması üzerinden çalışılmıştır (Jensen & Meckling, 1976). Bu sebepten ötürü vekâlet kuramının gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye bağlamında farklı çalışabileceği ihtimali de gözden kaçırılmamalıdır.

Türkiye bağlamında yapılan çalışmalar incelendiğinde bu görüşü destekleyecek nitelikte çelişkili bulgular üretildiği dikkat çekmektedir (örneğin, Okan, Sarı ve Nas, 2014; Şahin, Başfırıncı ve Özsalih, 2011). Bu noktada aradaki ilişkiyi farklı sektörlerde ele alacak yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir. Çalışmanın bu doğrultuda şekillenen amacı ise yönetim kurulu kompozisyonunun finansal performans üzerindeki etkisini vekâlet kuramı bakış açısı ile ortaya koymaktır.

Çalışmanın ilk bölümünde, ilgili yazın gözden geçirilerek kavramsal bir çerçeve oluşturulmakta ve araştırma hipotezleri geliştirilerek kullanılan model açıklanmaktadır. Ardından araştırmanın tasarımı ve bulguları sunulmaktadır. Daha sonra sonuç ve tartışma bölümünde ret edilmiş olan hipotezlerin neden ret edildiği ile alakalı sebepler üzerinde durularak çalışma sonlandırılmaktadır.

2. Kavramsal Çerçeve

Yönetim kurulunun büyüklüğü ile ilgili yazında bir fikir birliğine ulaşılamamıştır. Bazı akademik çalışmalar küçük yönetim kurullarının daha tercih edilir olduğunu ileri sürerken bazı akademik çalışmalar da büyük yönetim kurullarının daha faydalı olduğunu ileri sürmektedirler. Yönetim kurulu büyüklüğünün yönetim kurulunun izleme yeteneğini etkilediği düşünülmektedir. Daha büyük olan yönetim kurullarının üst yönetimin uygulamalarını izlenmesi konusunda daha yetenekli olduğuna inanılmaktadır. Yönetim kurulundaki kişi sayısının fazla olması CEO’nun yönetim kurulunu tahakküm altına almasını zorlaştıracaktır (Mak & Roush, 2000, s. 149). Ancak yönetim kurulundaki kişi sayısının fazla olmasının bazı problemleri beraberinde getirmesi de kaçınılmazdır. Yönetim kurulundaki kişi sayısı arttıkça iletişim ve eşgüdümleme problemleri artacak ve yönetim kurulunun yönetimi kontrol etme yeteneği azalacaktır (Eisenberg, Sundgren ve Wells, 1998, s. 37). Yönetim kurulundaki kişi sayısı arttıkça karar almanın marjinal maliyetini artacaktır (Kose & Senbet, 1998, s. 385). Ayrıca yönetim kurulundaki kişi sayısının fazla olması karar alma süresini de uzatacaktır (Dehaene, Vuyst ve Ooghe, 2001, s. 392). Yönetim kurulunun büyük olmasının da bürokratik sorunları beraberinde getirmesi olasıdır (Xie, Davidson III ve DaDalt, 2003, s. 300).

Yazın incelendiğinde yönetim kurulu büyüklüğü ile ilgili çalışmaların oldukça fazla sayıda olduğu görülmektedir. Yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasındaki ilişki dikkate alındığında birbirinden farklı sonuçlar karşımıza çıkmaktadır. Yönetim kurulu büyüklüğü ve performans ilişkisi sadece işletme özelliklerinden değil aynı zamanda ulusal kurumsal özelliklerden farklılıklar gösterebilmektedir. Farklı kurumsal alt yapıları olan ülkelerde yönetim kurulu işlevleri değişebilmektedir. Bu yüzden yönetim kurulu ile performans ilişkisinin değişiklik göstermesi beklenmektedir (Guest, 2009, s. 386).

Örneğin Gaur ve arkadaşlarının 2015 yılında yapmış oldukları çalışmada yönetim kurulu büyüklüğünün işletme performansı üzerinde pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir (Gaur ve ark. 2015, s. 927). İtalya’daki su dağıtım işletmeleri üzerinde yapılan bir çalışmada daha büyük olan yönetim kurullarının işletme performansı üzerinde pozitif etkisi olduğu görülmektedir (Romano & Guerrini, 2014, s. 24). Hindistan BSE 100 Index’inde olan işletmeler 2004 ile 2009 yılları arasında 5 yıllık periyodda

(3)

67 incelenmiş ve daha geniş yönetim kurullarının

işletme değeri üzerinde pozitif etkisi olduğu görülmüştür (Saibaba & Ansari, 2012, s. 108). Kore’de yapılan bir çalışmada ise yönetim kurulu büyüklüğü ile firma performansı arasında anlamlı pozitif ilişki bulunmuştur (Choi, Park ve Yoo, 2007, s. 949). Bir başka çalışmada yine yönetim kurulu büyüklüğünün işletme performansı üzerinde anlamlı pozitif etkisi olduğu tespit edilmiştir (Ali & Nasır, 2015, s. 110). Fauzi ve Locke yapmış olduğu çalışmada yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında pozitif anlamlı ilişki tespit etmişlerdir (Fauzi & Locke, 2012, s. 57). Bir başka çalışmada ise yönetim kurulunun büyüklüğü ile işletme değeri arasında pozitif ilişki ortaya konulmuştur (Hillman & Dalziel, 2003).

Büyük yönetim kurullarının koordinasyon, iletişim problemleri ve daha yavaş karar alınması sebepleri ile görevlerin yapılması hususunda daha düşük verimliliğe sahip olacakları varsayımından hareket ile (Charitou, Louca ve Vafeas, 2007, s. 252) yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında negatif ilişki olacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca sosyal psikologlar grup kararlarının bireysel kararlardan daha riskli olabileceğini belirtmişlerdir (Huang & Wang, 2015, s. 97). Daha geniş olan yönetim kurulları ile yüksek maliyetler arasında anlamlı ilişkiler vardır (Huther, 1997, s. 263). Yönetim kurulu ile işletme performansı (finansal performans, verimlilik vd.) arasında negatif ilişki tespit etmiş olan birçok uygulamalı çalışma da mevcuttur. Örneğin finansal performans ile yönetim kurulu büyüklüğü arasında negatif ilişki olduğunu destekleyen birçok çalışma mevcuttur (Andres, Azofra ve Lopez, 2005; Eisenberg ve ark. 1998; Yermack, 1996). Çin’de 1999 ile 2009 yılları arasında 139 firma ile yapılan bir çalışma sonucunda yönetim kurulundaki kişi sayısının işletme performansı üzerinde negatif etkisi olduğu görülmüştür (Shan & Xu, 2012, s. 114). Hollanda’da 94 işletmenin 1996 yılı verileri analiz edilmiş ve sonucunda yönetim kurulu büyüklüğünün işletme üzerinde (market to book ratio) negatif etkisi olduğu tespit edilmiştir (Ees, Postma ve Sterken, 2003, s. 48). Hermalin ve Weisbach’da çalışmalarında yönetim kurulundaki yönetici sayısı ile işletme performansı arasında negatif ilişki bulmuşlardır (Hermalin & Weisbach, 2003, s. 8). İngiltere’de 1981 ile 2002 yılları arasındaki veriler dikkate alınarak, kayıtlı 2746 işletme üzerinde çalışılmış ve yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur (Guest, 2009, s. 386). Avrupa’da değişik ülkelerden

(Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, Danimarka, İtalya) 1990 ile 1995 yılları arasındaki veriler incelenerek yapılan çalışmada yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında ilişkiye bakıldığında ise negatif ilişki görülmüştür (Conyon & Peck, 1998, s. 302). İsviçre Borsası’nda 1980 ile 1995 yılları arasında kayıtlı olan işletmeler üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda yönetim kurulu büyüklüğünün daha düşük işletme değerine sebebiyet verdiği ortaya konulmuştur (Loderer & Peyer, 2002, s. 190). Yeni Zelanda Borsası’nda (NZSE) kayıtlı işletmelerin 1991 ile 1997 yılları arasındaki verileri dikkate alınarak yapılmış olan çalışmada yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur (Hossain, Prevost ve Rao, 2001, s. 138).

Bazı akademik çalışmalarda ise yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında anlamlı ilişkiler bulunamamıştır. Dolayısıyla yönetim kurulu büyüklüğünün yönetim kurulu kompozisyonundan bağımsız olduğu yapılan çalışma sonucunda ortaya konulmuştur (örneğin, Beiner ve ark., 2004, s. 354). Amerika’da 957 büyük işletmenin örneklemi oluşturmuş olduğu bir çalışmada (1991 yılı) yönetim kurulu büyüklüğü ile işletme performansı arasında bir ilişki bulunamamıştır (Bhagat & Black, 2002, s. 233).

Türkiye bağlamını ele alan çalışmalardan birinde ise Ege Bölgesi’nde yer alan en az 5 yıldır anonim şirketi olarak faaliyet gösteren 185 adet işletmenin yönetim kurulu üyelerine anket uygulanarak, ankete konu olan işletmelerdeki yönetim kurulunda bulunan kişi sayısı ile işletme performansı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (Elitaş, Ağca ve Aydemir, 2009, s. 111).

Yönetim kurulu büyüklüğü vekâlet kuramı perspektifinden ele alındığında yazında farklı yaklaşımlar söz konusudur. Bazı çalışmalarda yönetim kurullarında bulunan kişi sayısı arttıkça vekâlet maliyetlerinin azalacağı ileri sürülmüşken bazı çalışmalarda ise yönetim kurullarında bulunan kişi sayısı azaldıkça vekâlet maliyetlerinin azalacağının altı çizilmiştir.

Büyük yönetim kurullarının vekâlet maliyetlerini azalttığı varsayımını ortaya koymuş olan çalışmaları örneklendirecek olursak; yönetim kurulu büyüklüğünün bilgi asimetrisini azaltacağını savunan çalışmalar mevcuttur (Cormier ve ark., 2010). Böylece vekâlet maliyetleri de azalacaktır. Hindistan’da yapılan bir çalışmada büyük yönetim kurulları düşük vekâlet maliyetlerini de

(4)

68

beraberinde getirdiği ileri sürülmüştür (Dwivedi & Jain, 2005, s. 169). Ayrıca yönetim kurulundaki kişi sayısı arttıkça, daha fazla bilimsel bilgi, daha fazla uzmanlık, izleme için daha yüksek kapasite ve iş yükünün paylaşımı söz konusu olacağını (Larmou & Vafeas, 2009, s. 62) ifade edilen çalışmada Larmou ve Vafeas daha büyük yönetim kurullarının vekâlet maliyetlerini azaltacak bir unsur olduğunu savunmuşlardır. Yine bir başka çalışmada elde edilen sonuçlara göre daha geniş yönetim kurullarının vekâlet problemlerini (PP - Principle Principle, PA – Principle Agent) azalttığı görülmüştür (Ning ve ark., 2014, s. 821).

Küçük yönetim kurullarının vekâlet maliyetlerini azalttığı varsayımını ortaya koymuş olan çalışmaları örneklendirecek olursak; küçük yönetim kurullarının büyük yönetim kurullarına göre daha verimli izleme yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin S&P 500’de bulunan 110 işletme üzerinde 1992, 1994 ve 1996 yılları dikkate alınarak yapılan çalışmaya göre daha küçük olan yönetim kurullarının büyük yönetim kurullarına göre izlemeyi daha verimli yaptıkları sonucuna ulaşılmıştır (Xie ve ark. 2003, s. 305). Dolayısıyla yönetim kurullarında bulunan yönetici sayısı arttıkça yönetim kurulunda vekâlet problemleri artacak yönetim kurullarında bulunan kişi sayısı azaldıkça vekâlet maliyetleri de azalacaktır. Böylece yönetim kurulları daha sembolik hale gelecek ve yönetim sürecinin daha önemsiz bir parçası haline gelecektir (Hermalin & Weisbach, 2003, s. 13). Yönetim kurullarının küçük olması durumunda daha düşük iletişim maliyetleri olacağından birbirine daha bağlı, üretken ve kolektif karar alma konusunda daha hızlı hareket edebilen yönetim kurulları ortaya çıkabilecektir. Bu durum da işletmelerin yönetim kurulu boyutlarını genişletme konusunda heveslerini kıracaktır (Chen, 2014, s. 64). Bir başka çalışmada Bekiris yönetim kurulunda bulunan kişi sayısının az olması yani küçük yönetim kurulları yönetim kurullarının izleme yeteneklerini artırdığını ileri sürmüştür (Bekiris, 2013, s. 361). Daha önceden de belirtildiği gibi, Cormier ve ark. (2010) büyük yönetim kurullarının bilgi asimetrisini azaltan bir unsur olduğunu savunmuştur. Chen (2014) ise bu varsayımın tam karşısında durarak büyük yönetim kurullarında ortaya çıkan bilgi asimetrisi sebebi ile izleme maliyetleri yüksek olacağını ileri sürmüştür (Chen, 2014, s. 64).

Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurulu büyüklüğünün vekâlet maliyetlerini azaltacağı ve yönetim kurulunda bulunan kişi sayısı arttıkça

işletmenin finansal performansının artacağı varsayılmaktadır. Dolayısıyla vekâlet teorisi bakış açısıyla aşağıdaki gibi bir hipotez geliştirmek mümkündür.

H1: Yönetim kurulunda bulunan kişi sayısı arttıkça

işletmenin finansal performansı artacaktır. Yazında yönetim kurullarında yabancı üye bulundurmanın işletme performansı üzerinde pozitif etkisi olduğunu ortaya koymuş olan çalışmalar vardır. Örneğin, Oxelheim ve Randoy’un birlikte yürütmüş olduğu çalışmada yönetim kurullarında yabancı üye bulunmasının işletme değeri üzerinde pozitif bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Oxelheim & Randøy, 2003). Yabancı üye sayısı ile alakalı Nijerya bağlamını ortaya koyan bir başka bir çalışmada yönetim kurulunda yabancı üye sayısı ile işletme performansı arasında pozitif bir ilişki olduğu görülmüştür (Ujunwa ve ark, 2012, s. 616). İşletmeler yönetim kurullarında yabancı üye bulundurmanın işletmeye değer kattıkları düşünülmektedir. Farklı geçmişlere sahip olmaları sebebi ile yabancı üyeler yönetim kurullarına farklılaşan uzmanlıkları ile yerel üyelerin sağlayamayacağı katkıları sağlayabilirler (Lee & Farh, 2004). Yine bir başka çalışmada yabancı üye bulundurmanın işletme performansını artırıcı bir unsur olduğunun altı çizilmiştir (Mi Choi, Sul ve Kee Min, 2012).

Yönetim kurullarında yabancı yönetici bulundurmayı vekâlet teorisi bakış açısı ile değerlendirildiğinde pay sahiplerinin yönetimi kontrol ve izlemesi için kullandığı önemli kanallardan birisi de yönetim kurulu üyeliğidir (Mi Choi ve ark. 2012, s. 208). Bu bağlamdan hareket ile yönetim kurullarında yabancı üye bulundurmanın izlemeyi kolaylaştırdığı görülmektedir. Pay sahipleri için yönetim kurullarındaki yabancı üyeler vasıtası ile yönetim kurullarının aktif bir şekilde izlenebilmesine imkân tanımıştır (Oxelheim & Randøy, 2003, s. 2372). Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurullarında yabancı üye bulundurma veya yönetim kurullarında yabancı üye sayısının artması pay sahibi açısından izlemeyi kolaylaştıracağı varsayılmaktadır. Bu durum da vekâlet maliyetlerini düşürecektir. Aksi yönde ise yönetim kurullarında yabancı üye bulunmaması veyahut yabancı üye sayının düşük olması vekâlet maliyetlerini artıracağı düşünülmektedir. Dolayısıyla; vekâlet teorisi bakış açısıyla aşağıdaki gibi bir hipotez geliştirmek mümkündür.

(5)

69 H2: Yönetim kurullarında bulunan yabancı üye

oranı arttıkça işletmenin finansal performansı artacaktır.

Günümüzdeki modern işletmelerde sahiplik ve yönetimin birbirinden ayrılması durumu yönetim kurullarını önemli içsel yönetişim mekanizması olarak karşımıza çıkarmaktadır. Yönetim kurulları sayesinde kişisel çıkarlarını maksimize etme potansiyeli olan yöneticilere karşı yönetim kurulları, pay sahiplerini temsil etmekle birlikte haklarını da korumaktadırlar. Bu noktada bağımsız yöneticiler ise kritik önem taşırlar. Çünkü bağımsız yöneticilerin varlığı ile birlikte, yönetim kurulları doğru bir şekilde izlenebilmektedir. Yani bağımsız yöneticiler vasıtası ile pay sahiplerinin çıkarları yönetim fırsatçılığından korunabilmektedir (Charitou ve ark. 2007, s. 252).

Özellikle yasal sistem, kurumsal kontrol piyasaları gibi dış kurumsal yönetişim mekanizmalarının zayıf olduğu gelişmekte olan ekonomilerde yönetim kurullarının bağımsızlığı ayrı bir önem kazanmaktadır. Küçük pay sahiplerinin koruyan diğer mekanizmaların eksikliği durumunda yönetim kurulunun bağımsızlığı daha anlamlı olmaktadır (Selekler-Goksen & Yildirim Öktem, 2009, s. 197).

Yönetim kurullarında bulunan bağımsız üye sayısı ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi araştırma konusu haline getirmiş birçok çalışma yazında mevcuttur. Ancak elde edilmiş olan sonuçlara göre bir fikir birliğini olmadığı görülmektedir. Bazı çalışmalarda yönetim kurulundaki bağımsız üyeleri ile işletme değerleri arasında pozitif ilişki olduğu bazı çalışmalarda ise negatif ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilmiştir. Bazı çalışmalarda ise anlamlı ilişkilere rastlanamamıştır.

Örneğin bir çalışmada bağımsız yönetici ile karlılık arasında pozitif ilişki olduğu tespit edilmiştir (Dehaene ve ark. 2001, s. 383). Kore’de yapılan bir çalışmada kriz sonrası işletmelerin durumu incelenmiş ve bağımsız yönetici oranının işletme performansı üzerinde anlamlı ve pozitif etkisi oldu tespit edilmiştir. Bu etkiler işletmeye profesyonel bağlarla bağlı olan bağımsız yöneticilerde “gri yöneticilere” göre daha güçlü olduğu görülmüştür (Choi ve ark. 2007, s. 942). Bir başka çalışmada ise bilgi maliyetlerinin düşük olduğu işletmelerde bağımsız yöneticilerin işletme performansını artırdığı sonucuna ulaşılmıştır (Duchin, Matsusaka ve Ozbas, 2010, s. 196). Bir başka çalışmada yönetim kurullarında bağımsız yöneticinin bulunması işletmenin piyasa performansını

artırdığını dolayısıyla işletmelerin yönetim kurullarında bağımsız yönetici bulundurması gerektiği ifade etmişlerdir (Schellenger, Wood ve Tashakori, 1989, s. 463). 2002 finansal yılını ele alarak 894 Amerikan işletmesi üzerinde yapmış olduğu çalışmaya göre bu işletmelerin yönetim kurullarında bulunan bağımsız yönetici oranı ile işletmenin kredi derecesi arasında anlamlı pozitif ilişki vardır (Ashbaugh-Skaife, Collins ve LaFond, 2006, s. 226). İngiltere’de 113 işletme üzerinde yapılan araştırmaya göre yönetim kurullarındaki bağımsız yönetici oranı ile finansal performans arasında anlamlı pozitif bir ilişki tespit edilmiştir (Ezzamel & Watson, 1993, s. 172). Yeni Zelanda Borsası’nda (NZSE) kayıtlı işletmelerin 1991 ile 1997 yılları arasındaki verileri dikkate alınarak yapılmış olan çalışmada yönetim kurulundaki bağımsız yönetici oranı ile işletme performansı arasında pozitif ilişki bulunmuştur (Hossain ve ark. 2001, s. 138).

Yönetim kurullarında bulunan bağımsız yöneticiler ile işletme performansı arasındaki ilişki üzerinde yapılan birçok çalışmada da anlamlı ilişkiler saptanamamıştır. Örneğin Çin’de 1999 ile 2009 yılları arasında 139 firma ile yapılan bir çalışma sonucunda bağımsız yöneticilerin işletme performansı üzerinde bir etkisi olmadığı görülmüştür (Shan & Xu, 2012, s. 114). Bir başka çalışmada ise bağımsız yöneticilerin varlığı ile işletme performansı arasında ilişki bulunamamıştır (Duchin ve ark. 2010, s. 196). Hermalin ve Weisbach’ta yapmış oldukları çalışmada yönetim kurulundaki bağımsız yöneticiler ile işletme performansı arasında anlamlı bir ilişki bulamamışlardır (Hermalin & Weisbach, 2003). Mehran’ın tesadüfi olarak seçilmiş olan 153 işlemenin 1979-1980 verilerini dikkate alarak yapmış olduğu çalışmada yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetici oranı ile işletme performansı arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır (Mehran, 1995, s. 178). Amerika’da 957 büyük işletmenin örneklemini oluşturmuş olduğu bir çalışmada yönetim kurulunda daha fazla sayıda bağımsız yönetici olması ile işletme performansı arasında bir ilişki olduğuna dair bir kanıt bulunamamıştır (Bhagat & Black, 2002, s. 248). Yine ABD’de yapılmış olan bir başka çalışmada da Hermalin ve Weisbach’ın New York Borsa’sına kayıtlı 142 işletme üzerinde çalışmış ve elde edilmiş olan sonuçlara göre yönetim kurulunun bağımsızlığı ile işletme performansı arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır (Hermalin & Weisbach, 1991, s. 111).

(6)

70

Türkiye’de 2003 yılında 386 KOBİ üzerinde yapılan çalışmaya göre işletme performansı ile bağımsız yönetici oranı arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır (Kula, 2005, s. 274). İşletme performansı ile bağımsız yönetici arasında anlamlı ilişki bulunamamasının altında yatan sebep olarak, belki de bağımlı olan yöneticiler bağımsız yöneticilere göre kaynak aktörü pozisyonunda bulunması olduğu düşünülmektedir (Kula, 2005, s. 274).

Yönetim kurullarında bağımsız yönetici bulundurmanın işletmenin aleyhine olduğunu ortaya koymuş olan birçok çalışma da yazında yer almaktadır. Örneğin bilgi maliyetlerinin yüksek olduğu işletmelerde bağımsız yöneticilerin işletme performansını düşürdüğünü saptamışlardır (Duchin ve ark. 2010, s. 196). Agrawal ve Knoeber’in 383 büyük Amerikan işletmesi üzerinde yapmış olduğu bir çalışmada yönetim kurullarındaki bağımsız yöneticiler ile işletme performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur (Agrawal & Knoeber, 1996, s. 390). Fauzi ve Locke’nın 2007 ile 2011 yılları arasında Yeni Zelanda Borsası’na (New Zeland Stock Exchange – NZX) kayıtlı 79 işletmeden 395 gözlem yapılmıştır. Bu gözlemler sonucunda elde edilmiş olan verilere göre yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetim kurulu üyeleri ile işletme performansı arasında negatif yönlü anlamlı ilişki tespit edilmiştir (Fauzi & Locke, 2012, s. 59). Amerika’da 1997 yılında S&P 500 işletmeleri üzerinde yapılan bir araştırma sonucuna göre yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetici oranı ile işletme performansı arasında negatif ilişki bulunmuştur (Bhagat & Black, 1999, s. 28). Norveç, Oslo Borsası’nda 1996 yılında 120 finansal olmayan işletme üzerinde yapılan çalışmanın sonuçlarına göre Ayrıca yönetim kurulunda bulunana bağımsız yönetici oranı ile işletme değeri arasında negatif ilişki saptanmıştır (Mishra, Randøy ve Jenssen, 2001, s. 247).

Her ne kadar yönetim kurulunda bağımsız üyelerin bulunması ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi ortaya koymuş olan çalışmalar farklı sonuçlara ulaşmış olsa da konu ile alakalı genel kanı yönetim kurulu bağımsızlığının işletme performansını artırdığı yönündedir. Ancak genel kanı ile gerçekliğin bazı durumlarda uyuşmadığı da görülmektedir. Örneğin Enron işletmesinde toplam 14 yönetim kurulu üyesinin 11’i bağımsız (Bhagat & Black, 2002, s. 233) olmasına rağmen ortaya çıkan skandalın boyutları tüm dünya ekonomisini derinden etkilemiştir.

Modern işletmelerde yönetim kurulları yönetim faaliyetlerini izlemek ile sorumludurlar. Bu durum özellikle dışardan olan bağımsız yöneticiler için doğrudur. Bağımlı olan yöneticiler CEO’ya muhalif olma konusunda kendilerini çok rahat hissetmeyebilirler. Bağımsız yöneticiler ise yönetim aktivitelerini izleme konusunda daha iyi pozisyonda oldukları ifade edilebilir (Choi ve ark. 2007, s. 941). Yönetim kurullarındaki bağımsız yöneticiler ortaya koyulmuş olan kuralları uydukları ve sorumlu davrandıkları takdirde büyük oranda kurumsal şeffaflığın sağlanmasına neden olacaklardır. Bu durum da beraberinde kurumsal itibarı getirecektir (Cuadrado-Ballesteros, Rodríguez-Ariza ve García-Sánchez, 2015, s. 892).

Konu ile alakalı öncül çalışmalardan birisi olan Fama’nın (1980, s. 296-302) sahiplik yapısı ve kontrol ile alakalı yapmış olduğu analizler bağımsız yöneticilerin izleme faaliyetlerindeki rolünü destekleyen teorik açıklamasına destekler niteliktedir. Daha sonra Fama ve Jensen, (1983, s. 314-315-323) Fama’nın açıklamalarını geliştirmişlerdir. Buna göre yönetim kurullarındaki yüksek bağımsız yönetici oranının yönetim kurulunun izlenmesi ve yönetimsel fırsatçılığı sınırlanması noktasında daha verimli sonuçlar almış olduğunu ortaya koymuştur.

Yönetim kurullarında bağımsız üyelerin varlığının yönetim kurulunun izleme sorumluluğu üzerinde anlamlı pozitif etkisi olduğu görülmektedir (Kang, Cheng ve Gray, 2007, s. 197). Bir başka çalışma da yönetim kurulunda bulunan bağımsız yöneticilerin yönetim kurullarının izleme yeteneklerini artırdığını ortaya koymuştur (Bekiris, 2013, s. 361). Farklı bir çalışmada elde edilen sonuçlara göre bağımsız yönetim kurullarının vekâlet problemlerini (PP - Principle Principle, PA – Principle Agent) azalttığı görülmüştür (Ning ve ark., 2014, s. 821).

Yönetim kurullarında bağımsız yönetici sayısının az olması sebebi ile ortaya bilgi asimetrisi çıkacaktır (Chen, 2014, s. 64). Yönetim kurulundaki bağımsız üyelerin sayılarının fazlalığı işletmede vekâlet sorunlarının olması durumunda daha anlamlı olabilir (Gaur ve ark. 2015, s. 926). Yönetim kurullarında bağımsız üye sayısı arttıkça yönetim kurullarının izleme kalitesi de artmaktadır (Bekiris, 2013; Faleye, Hoitash ve Hoitash, 2011). Hem akademik hem de pratik çalışmalar bağımsız yöneticilerin klasik vekâlet problemlerinin içerisinde bulunmadığı ya da az bulunmaları sebebiyle izleme konusunda daha başarılı

(7)

71 olduklarını göstermektedir (Nguyen & Nielsen,

2010, s. 551).

Özellikle karmaşık işletmelerde bağımsız yöneticilerin bağımlı yöneticilerle olan bilgi ilişkiler sayesinde izleme maliyetleri yüksek olduğunda bu ilişkiler sayesinde izleme maliyetlere düşürebilir. Bu etki bağımsız yöneticilerin yararlı etkisi olduğu söylenebilir (Duchin ve ark. 2010; Raheja, 2005). Sadece bağımsız yöneticiler vekâlet problemlerini verimli bir şekilde azaltabilir (Harris & Raviv, 2006, s. 1798). Bağımsız yöneticiler pay sahiplerinin çıkarlarını korumak ile yükümlüdürler. Aynı zamanda bağımsız yöneticiler diğer yatırımcıların ulaşamadığı işletmeye özgü bilgilere ulaşabilmektedirler (Connelly ve ark,. 2010, s. 1564). Bağımsız dışardan olan yöneticiler yönetimi içerden olan yöneticiler göre daha verimli bir şekilde izlemektedirler (Xie ve ark. 2003, s. 298). Tüm bu yazından hareket ile yönetim kurullarında bulunan bağımsız yöneticilerin varlığı veya yönetim kurullarında bulunan bağımsız yönetici sayısının fazla olması izlemeyi kolaylaştıracak ve vekâlet maliyetlerini azaltacaktır. İşletmelerin yönetim kurullarında bağımsız yöneticilerin bulunmaması veyahut yönetim kurullarında bulunan bağımsız yönetici sayısının az olması izlemeyi zorlaştıracak bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İzlemenin zor olması da vekâlet maliyetlerini arttıracaktır. Dolayısıyla vekâlet teorisi yaklaşımına göre aşağıdaki hipotezin geliştirilmesi mümkündür.

H3: Yönetim kurulunda bulunan bağımsız yönetici

oranı arttıkça işletmenin finansal performansı artacaktır.

3. Yöntem

Çalışmanın evreni, Borsa İstanbul’da işlem gören ve imalat sektöründe faaliyet gösteren işletmelerden oluşmaktadır. Kamuyu Aydınlatma Platformu’ndan (KAP) alınan bilgiye göre 2015 yılı itibari ile “imalat sanayinde” faaliyet gösteren 192 adet işletme bulunmaktadır (www.kap.gov.tr). Araştırma verilerinin elde edildiği dönem itibari ile söz konusu işletmelerin 2015 yılı finansal raporları henüz yayımlanmamış olduğundan, yıllık finansal raporların ulaşılabileceği son yıl olan 2014 yılı veri yıl olarak ele alınmıştır.

Veri toplama aşamasında söz konusu işletmelerin tamamına ulaşılarak araştırma modeli kapsamında tanımlanan değişkenlerin elde edilmesi hedeflenmiştir. Ancak seçilen işletmeleri arasından üç tanesinin finansal verilerine ulaşılamamıştır. Yapılan analizlerde bu kayıp veriler, liste olarak silme (listwise deletion) yöntemi ile silindiğinden toplam 189 adet imalat işletmesi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur.

Araştırmanın bağımlı değişkenini oluşturan finansal performansı temsil etmek üzere öncül araştırmacılar da (Okan ve ark. 2014; Eisenberg ve ark. 1998) referans alınarak; finansal performansın ölçümünde aktif karlılığı (ROA) kullanılmıştır. Belirtilen karlılık oranlarının hesaplanmasında kullanılan veriler işletmelerin bağımsız denetimden geçmiş finansal raporlarından elde edilmiştir. Öncül yazınla ilgili açıklamalar ışığında geliştirilen araştırma modeli Şekil 1’de görülmektedir.

Şekil 1. Araştırmanın Modeli

Yönetim Kurulu Kompozisyonu

 Büyüklük  Yabancı üye oranı  Bağımsız üye oranı

Finansal Performans

 ROA

H1, H2, H3

Kontrol Değişkenleri

 Kadın üye oranı

 Bağımsız-kadın üye oranı  Yabancı-kadın üye oranı

(8)

72

Bağımsız değişken olarak ele alınan yönetim kurulu kompozisyonu ise, yönetim kurulu büyüklüğü (kuruldaki toplam üye sayısı), bağımsız üye oranı (bağımsız üye sayısının toplam üye sayısına oranı) ve yabancı üye oranı (yabancı üye sayısının toplam üye sayısına oranı) değişkenleri ile ölçülmüştür. Bu değişkenlere dair bilgiler, KAP’ta yer alan şirket bilgi sayfaları ve şirketlerin faaliyet raporlarından elde edilmiştir.

Son olarak çalışmanın kontrol değişkenlerini oluşturan, kadın üye oranı (kadın üye sayısının toplam üye sayısına oranı), bağımsız kadın üye oranı (bağımsız kadın üye sayısının toplam üye sayısına oranı) ve yabancı kadın üye oranı (yabancı kadın üye sayısının toplam üye sayısına oranı) değişkenleri, faaliyet raporları ve şirket bilgi sayfalarından elde edilmiştir (www.kap.gov.tr). Kontrol değişken olarak kadın üyelerin dikkate alınmasının sebebi olarak son dönemlerde yönetim kurulunda kadın üyelerin bulunması ile ilgili yazında bir ilginin olduğu ifade edilebilir (Adams & Ferreira, 2009; Carter ve ark,. 2010; Carter, Simkins ve Simpson, 2003). Kadın üye sayısı ile ilgili SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) çıkarmış olduğu “Kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenmesine ve uygulanmasına ilişkin tebliğde (Seri: IV, No:56) (Resmi Gazete, 2011) yönetim kurulunda kadın üye bulunması ile ilgili ifadelerin bulunması sebebi ile araştırmamızda kadın üye ile ilgili çeşitli değişkenlere yer verilmiştir.

3.1. Verilerin Analizi ve Bulgular

Değişkenlerin tanımlayıcı istatistikleri Tablo 1’de özetlenmiştir. Değerler incelendiğinde imalat sektöründe yer alan işletmelerin en az 3 üye ve en çok 15 üyeden oluşan yönetim kurullarının ortalama büyüklüğünün 6.79 (±2.20) kişi olduğu görülmektedir. Söz konusu kurullarda yer alan kadın üye ortalamasının oldukça düşük (

𝑋̅

=0,88 ±0,91) olduğu ve kadın üye sayısının en fazla 3 olduğu görülmektedir. Kurullardaki bağımsız üye sayısı en fazla 5 olmakla birlikte, hiç bağımsız üye içermeyen kurulların da mevcut olduğu dikkat çekmektedir. Bağımsız üye ortalaması ise 1.87 (±0.86) olarak hesaplanmıştır. Bununla birlikte, Bağımsız kadın üye (

𝑋̅

=0.17±0,40), Yabancı üye (

𝑋̅

=0.74±1.59) ve Yabancı kadın üye (

𝑋̅

=0,03±0,17) değişkenlerinin nispeten düşük ortalamalara sahip olmakla birlikte bu değişkenlerin standart sapma değerlerinin yüksek olduğu görülmektedir. Değişkenler arasındaki Pearson korelasyon katsayıları Tablo 2’de yer almaktadır. Katsayılar incelendiğinde, çalışmanın bağımlı değişkenini oluşturan finansal performans (ROA) değişkeninin yönetim kurulu büyüklüğü ile pozitif yönlü (r=0.21; P<0.05) ve yabancı üye oranı ile yine pozitif yönlü (r=0.16; P<0.05) anlamlı ilişkilere sahip olduğu görülmektedir. Bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiler genel olarak incelendiğinde bu katsayıların çoklu doğrusal bağlantı (multicollinearity) sorununa yol açacak düzeyde olmadıkları görülmektedir. Zira bağımsız değişkenler arasındaki ilişki katsayısının 0.80 değerinin üzerinde olması durumunda bu problemin ortaya çıktığı söylenebilmektedir (Şencan, 2005: 222).

Tablo 1. Tanımlayıcı İstatistikler

Değişkenler N

𝑿

̅

s.d. Min. Max.

Performans (ROA) 189 0.04 0.11 -0.55 0.36

YK Büyüklüğü 192 6.79 2.20 3.00 15.00

Bağımsız Üye Sayısı 192 1.87 0.86 0.00 5.00

Yabancı Üye Sayısı 192 0.74 1.59 0.00 8.00

Kadın Üye Sayısı 192 0.88 0.91 0.00 3.00

Bağımsız – Kadın Üye Sayısı 192 0.17 0.40 0.00 2.00

(9)

73 Tablo 2. Pearson Korelasyon Katsayıları

Değişkenler 1 2 3 4 5 6 7

1-Performans (ROA) 1

2-YK Büyüklüğü 0.21* 1

3-Kadın Üye Oranı -0.01 -0.16* 1

4-Bağımsız Üye Oranı -0.05 -0.08 -0.07 1

5-Bağımsız – Kadın Üye Oranı -0.06 -0.15* 0.43* 0.23* 1

6-Yabancı Üye Oranı 0.16* 0.20* -0.10 -0.07 0.14* 1

7-Yabancı – Kadın Üye Oranı 0.03 0.14 0.06 -0.05 0.08 0.44* 1

* P<0.05

Geliştirilen araştırma modelinin testi için, çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Oluşturulan regresyon modelinde finansal performans (ROA) bağımlı değişken olarak ele alınmıştır. Yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri olarak belirlenen yönetim kurulu büyüklüğü, kadın üye oranı, bağımsız üye oranı, bağımsız-kadın üye oranı, yabancı üye oranı ve yabancı-kadın üye oranı ise modelin bağımsız değişkenlerini oluşturmaktadır.

Regresyon analizi sonuçları Tablo 3’de özetlenmektedir. Oluşturulan regresyon modelinin uyum iyiliği konusunda fikir veren F istatistiği incelendiğinde modelin bütünsel anlamlılığına kanıt sağlandığı görülmektedir (F=2.25; P<0.05). Modelin açıklayıcılık gücünü ifade eden R2 istatistiği 0.07 olarak hesaplanmıştır. Bu değer, Örneklemi oluşturan imalat işletmelerinin finansal performansındaki değişimin yaklaşık %7’sinin yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri tarafından açıklanabildiğini göstermektedir.

Bağımsız değişkenlerin bağımlı değişken üzerindeki etkilerine dair katsayılar (Tablo 3) incelendiğinde ise yönetim kurulu büyüklüğü ile finansal performans arasında (Beta=0.18; P<0.05) ve yabancı üye oranı ile finansal performans arasında

(Beta=0.17; P<0.05) pozitif yönlü anlamlı ilişkilere kanıt sağlandığı görülmektedir. Bununla birlikte, diğer yönetim kurulu çeşitliliği değişkenleri için anlamlı katsayılar elde edilememiştir (P<0.10).

4. Sonuç ve Tartışma

Genel çerçeve değerlendirildiğinde yazından hareket ile geliştirilmiş olan hipotezlerden H1 (Yönetim kurulu büyüklüğü arttıkça finansal performans artacaktır) ve H2 (Yabancı üye sayısı arttıkça finansal performans artacaktır) hipotezleri kabul edilmişken H3 (Bağımsız üye sayısı arttıkça finansal performans artacaktır) hipotezi ise reddedilmiştir.

Yönetim kurullarında bulunan bağımsız üyelerin her ülke bağlamında farklı bağımsızlık derecelerine sahip oldukları ile alakalı akademik çalışmalar mevcuttur (Mi Choi ve ark. 2012; Üsdiken & Yıldırım Öktem, 2008). Kore ve Türkiye bağlamının benzer ulusal iş sistemi içerisinde bulunması (Whitley, 1994) ve Kore’deki ve Türkiye’deki işletme grup yapılarının birbirine benzemesi yönetim kurullarında bağımsız üye ile ilgili olarak bir analoji oluşmasına sebebiyet vermiş olabileceği düşünülmektedir.

Tablo 3. Yönetim Kurulu Çeşitliliği Değişkenleri ve Finansal Performans Arasındaki Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi Sonuçları

Bağımlı Değişken: ROA Betaa SE t P

Bağımsız Değişkenler

YK Büyüklüğü 0.18 0.00 2.45 0.02

Bağımsız Üye Oranı 0.00 0.07 0.06 0.95

Yabancı Üye Oranı 0.17 0.05 2.08 0.04

Kontrol Değişkenleri

Kadın Üye Oranı 0.08 0.06 0.95 0.34

Bağımsız – Kadın Üye Oranı -0.09 0.14 -1.03 0.30

Yabancı – Kadın Üye Oranı -0.07 0.41 -0.82 0.41

Model F Değeri: 2.25 (P=0.04) Açıklayıcılık gücü (R2): 0.07

N=189 (kayıp veriler liste olarak silinmiştir) a Standardize edilmiş regresyon katsayıları.

(10)

74

Kore’de yabancı olmayan bağımsız yöneticilerin tam bağımsız olmadığı düşünüldüğünden yabancı olmayan bağımsız yöneticilere “gri bağımsızlar” da denilmektedir. Bu yöneticiler kontrolü elinde bulunduran pay sahiplerine yakın kişilerdir (Mi Choi ve ark. 2012, s. 213).

Özellikle aile şirketlerinde bağımsız yöneticilerin aile mensupları ile yakın ilişkiler içerisinde oldukları da bilinmektedir (Cuadrado-Ballesteros ve ark. 2015, s. 892). Yönetim kurullarındaki bağımsız üyelerin aile üyelerinin düşünce ve isteklerinden güçlü bir şekilde etkilendikleri de görülmektedir (Chen & Jaggi, 2000).Dolayısıyla aile kontrolünün baskın olduğu işletmelerde bağımsız yöneticilerin bağımsızlığı ile alakalı olarak soru işaretleri de söz konusudur. Yapılan akademik çalışmalarda da bu sonuç teyit edilmektedir. Örneğin; Türkiye bağlamını incelemiş olan bir akademik çalışmada elde edilen sonuçlar bağımsız olarak gözüken birçok üyenin aslında bağımsız olmadıkları bir başka deyişle bağımlı olduklarını göstermektedir (Kaymak & Bektas, 2008, s. 559). Dolayısıyla geliştirmiş olduğumuz H2 hipotezimizin ret edilmiş olması da çok şaşırtıcı bir sonuç olarak değerlendirilmemelidir.

Analiz sonucunda elde etmiş olduğumuz bilgilere göre Türkiye bağlamında bağımsız yöneticilerin aslında tam anlamı ile bağımsız olmadıkları teyit edilmiştir. Araştırmamızda kontrol değişkeni olarak ele alınan yönetim kurullarında bulunan kadın yönetici oranı ile işletmenin finansal performansı arasında anlamlı ilişkiler tespit edilememiştir. Yazında yıllar itibariyle yönetim kurullarında bulunan kadın üye sayısının ve oranının arttığı ifade edilmektedir (Isidro & Sobral, 2014; Virtanen, 2010). Türkiye bağlamında da zaman içerisinde kadın üye sayısının arttığı görülmektedir (Menteş, 2010).

Ayrıca SPK’nın tebliği (seri:4 No:56) ile yönetim kurullarında en az 1 kadın üye bulunması gerektiği ifade edilmektedir. Ancak örneklemimizde bazı işletmelerin yönetim kurullarında halen kadın üye bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda kadın üye sayısı ile ilgili düzenlemelerin Türkiye bağlamında halen kurumsallaşmadığını göstermektedir. Ek olarak kadın üye sayısı yıllar itibariyle artıyor olsa da arzu edilen seviyenin altındadır. Birçok ülkedeki yönetim kurullarının karşılaştırmalı olarak ele almış olan bir çalışmada yönetim kurullarındaki kadın üye oranının halen göreceli olarak çok düşük olduğu belirtilmektedir. 2012 verilerine göre sadece Norveç ve bir grup ülkede (Danimarka,

Finlandiya, İzlanda, Fransa, Hollanda, İrlanda, Güney Afrika ve İsrail) yönetim kurullarındaki kadın üye oranı %25’in üzerindedir (De Jonge, 2014, s. 326). Bu sebepten ötürü işletmelerin yönetim kurullarında bulunan kadın üyelerin seslerini yeteri kadar duyuramadıkları düşünülmektedir.

Bir başka bakış açısından bakıldığında ise yazında yönetim kurullarında bulunan kadın üye sayısı ile işletmenin finansal performansı üzerinde yapılan çalışmalardan bazılarında anlamlı ilişkiler tespit edilemediği de görülmektedir (Bliss & Potter, 2002; Chapple & Humphrey, 2014; Farrell & Hersch, 2005).

Örneklemimizi oluşturan işletmelerin yönetim kurullarında bulunan yabancı yönetici sayısı düşüktür ancak yabancı kadın yönetici oranı ise %0,3’tür. 192 işletmeden sadece 6 işletmede yabancı kadın üye vardır (hepsi tek üye). Bir işletme haricindeki diğer 5 işletmede yabancı payı yüksektir. Dolayısıyla aslında yönetim kurullarında yabancı kadın üye bulundurma sebebi yabancı ortağın isteği doğrultusunda gerçekleştiği düşünülmektedir.

Çalışmamız sadece Borsa İstanbul’a kayıtlı imalat sektöründeki işletmeler üzerinde yapılmıştır. Bu durum çalışmamızın bir kısıtı olarak değerlendirilmektedir. İkinci olarak çalışmamızda kesit veri yani sadece 2014 yılının verileri kullanılmıştır. Her ne kadar 2011’deki SPK’nın tebliğinden sonra işletmelerin yönetim kurullarında ciddi değişiklikler olduğu düşünülmüyor olsa da bu durum bir kısıt olarak değerlendirilmiştir.

Gelecek araştırmalarda farklı sektörler üzerinde çalışmalar yapılmasının bakış açımızı daha genişleteceği düşünülmektedir. Ayrıca çalışmamızdan farklı kontrol değişkenlerinin kullanılmasının katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Son olarak çalışma farklı kuramsal bakış açıları ile daha da zenginleşeceği ve o kuramlara uygun farklı değişkenlerin kullanılması önerilmektedir.

Kaynakça

Adams, R. B., & Ferreira, D. (2009). Women in the boardroom and their impact on governance and performance. Journal of Financial Economics, 94(2), 291-309.

Agrawal, A., & Knoeber, C. R. (1996). Firm performance and mechanisms to control agency problems between managers and shareholders. Journal of Financial and Quantitative Analysis, 31(3), 377-397.

Ali, A., & Nasır, S. B. (2015). Impact of board characteristics and audit committee on financial

(11)

75

performance: A study of manufacturing sector of Pakistan. Business Review, 10(1), 102-114.

Anderson, R. C., & Reeb, D. M. (2003). Founding family ownership and firm performance evidence from the S&P 500. The Journal of Finance, 58(3), 1301-1328. Andres, P., Azofra, V., & Lopez, F. (2005). Corporate

boards in OECD countries: Size, composition, functioning and effectiveness. Corporate Governance: An International Review, 13(2).

Ashbaugh-Skaife, H., Collins, D. W., & LaFond, R. (2006). The effects of corporate governance on firms’ credit ratings. Journal of Accounting and Economics, 42(1-2), 203-243.

Beiner, S., Drobetz, W., Schmid, F., & Zimmermann, H. (2004). Is board size an independet corporate governance mechanism. Kyklos, 57, 327-356. Bekiris, F. V. (2013). Ownership structure and board

structure: are corporate governance mechanisms interrelated? Corporate Governance: The international journal of business in society, 13(4), 352-364.

Bhagat, S., & Black, B. (1999). The uncertain relationship between board composition and firm performance Business Lawyer, 54(3), 921-963.

Bhagat, S., & Black, B. (2002). The non-correlation between board independence and long term firm performance. Journal of Corporate Law, 27(2), 231-273.

Bliss, R. T., & Potter, M. E. (2002). Mutual fund managers: Does gender matter? Journal of Business & Economic Studies, 8(1), 1-15.

Carter, D. A., D'Souza, F., Simkins, B. J., & Simpson, W. G. (2010). The gender and ethnic diversity of US boards and board committees and firm financial performance. Corporate Governance: An International Review, 18(5), 396-414.

Carter, D. A., Simkins, B. J., & Simpson, W. G. (2003). Corporate governance, board diversity and firm value. The Financial Review, 38(1), 33-53.

Chapple, L., & Humphrey, J. E. (2014). Does board gender diversity have a financial impact? evidence using stock portfolio performance. Journal of Business Ethics, 122(4), 709-723.

Charitou, A., Louca, C., & Vafeas, N. (2007). Boards, ownership structure, and involuntary delisting from the New York Stock Exchange. Journal of Accounting and Public Policy, 26(2), 249-262.

Chen, C., & Jaggi, B. (2000). Association between independent non-executive directors, family control and financial disclosures in Hong Kong. Journal of Accounting and Public Policy, 19, 285-310.

Chen, M.-Y. (2014). Determinants of corporate board structure in Taiwan. International Review of Economics & Finance, 32, 62-78.

Choi, J. J., Park, S. W., & Yoo, S. S. (2007). The value of outside directors: Evidence from corporate governance reform in Korea Journal of Financial and Quantitative Analysis, 42(4), 941-962.

Chung, C.-N., & Luo, X. (2008). Institutional logics or agency costs: The influence of corporate governance models on business group restructuring in emerging economies. Organization Science, 19(5), 766-784.

Connelly, B. L., Hoskisson, R. E., Tihanyi, L., & Certo, S. T. (2010). Ownership as a form of corporate governance. Journal of Management Studies, 47(8), 1561-1589. Conyon, M. J., & Peck, S. I. (1998). Board size and

corporate performance: evidence from European countries. The European Journal of Finance, 4(3), 291-304.

Cormier, D., Ledoux, M. J., Magnan, M., & Aerts, W. (2010). Corporate governance and information asymmetry between managers and investors. Corporate Governance: The international journal of business in society, 10(5), 574-589.

Cuadrado-Ballesteros, B., Rodríguez-Ariza, L., & García-Sánchez, I.-M. (2015). The role of independent directors at family firms in relation to corporate social responsibility disclosures. International Business Review, 24(5), 890-901.

De Jonge, A. (2014). The glass ceiling that refuses to break: Women directors on the boards of listed firms in China and India. Women's Studies International Forum, 47, 326-338.

Dehaene, A., Vuyst, V., & Ooghe, H. (2001). Corporate performance and board structure in Belgian companies. Long Range Planning, 34(3), 383-398. Douma, S., George, R., & Kabir, R. (2006). Foreign and

domestic ownership, business groups, and firm performance: evidence from a large emerging market. Strategic Management Journal, 27(7), 637-657. Duchin, R., Matsusaka, J. G., & Ozbas, O. (2010). When

are outside directors effective? Journal of Financial Economics, 96(2), 195-214.

Dwivedi, N., & Jain, A. K. (2005). Corporate governance and performance of Indian firms: The effect of board size and ownership. Employee Responsibilities and Rights Journal, 17(3), 161-172.

Ees, H. V., Postma, T. J. B. M., & Sterken, E. (2003). Board characteristics and corporate performance in the Netherlands. Eastern Economic Journal, 29(1), 41-58. Eisenberg, T., Sundgren, S., & Wells, M. T. (1998). Larger board size and decreasing firm value in small firms. Journal of Financial Economics, 48(1), 35-54. Elitaş, C., Ağca, V., & Aydemir, O. (2009). Yönetim kurulu

yapısı, işleyişi ve performans ilişkisi: Ege Bölgesi örneği. Muhasebe ve Finansman Dergisi(42), 103-116. Ezzamel, M., & Watson, R. (1993). Organizational form,

ownership structure and corporate performance. British Journal of Management, 4(3), 161-176. Faleye, O., Hoitash, R., & Hoitash, U. (2011). The costs of

intense board monitoring. Journal of Financial Economics, 101(1), 160-181.

Fama, E. (1980). Agency problems and the theory of the firm. The Journal of Political Economy, 88(2), 288-307. Fama. E., & Jensen, E. (1983). Seperation of ownership and control. Journal of Law and Economics, 26(2), 301-325.

Farrell, K. A., & Hersch, P. L. (2005). Additions to corporate boards: the effect of gender. Journal of Corporate Finance, 11(1-2), 85-106.

Fauzi, F., & Locke, S. (2012). Board structure, ownership structure and firm performance: A study of New

(12)

76

Zeland listed firms. Asian Academy of Management Journal of Accounting and Finance, 8(2), 43-67. Gaur, S. S., Bathula, H., & Singh, D. (2015). Ownership

concentration, board characteristics and firm performance. Management Decision, 53(5), 911-931. Gomes-Casseres, B. (1990). Firm ownership preferences and host goverment restrictions: An integrated approach. Journal of International Business Studies. Gökşen, S., & Karataş, M. (2008). Impact of board

charecteristics on internationalization of business group affiliates. Boğaziçi Journal, 22(1-2), 53-71. Guest, P. M. (2009). The impact of board size on firm

performance: evidence from the UK. The European Journal of Finance, 15(4), 385-404.

Harris, M., & Raviv, A. (2006). A theory of board control and size. Review of Financial Studies, 21(4), 1797-1832.

Hermalin, B. E., & Weisbach, M. S. (1991). The effects of board composition and direct incentives on firm performance. Financial Management, 20(4), 101-112. Hermalin, B. E., & Weisbach, M. S. (2003). Boards of directors as an endogenously determined institution: A survey of the economic literature. Federal Reserve Bank of Newyork Economic Policy Review, 9(1), 7-26. Hillman, A. J., & Dalziel, T. (2003). Boards of directors and

firm performance: Integrating agency and resource dependence Perspectives. Academy of Management Review, 28(3), 383-396.

Hossain, M., Prevost, A. K., & Rao, R. P. (2001). Corporate governance in New Zeland: The effect of the 1993 Companies Act on the relation between board composition and firm performance. Pacific-Basin Finance Journal, 9(2), 119.

Huang, Y. S., & Wang, C.-J. (2015). Corporate governance and risk-taking of Chinese firms: The role of board size. International Review of Economics & Finance, 37, 96-113.

Huther, J. (1997). An emprical test of the effect of board size on firm efficiency. Economic Letters, (54), 259-264.

Isidro, H., & Sobral, M. (2014). The effects of women on corporate boards on firm value, financial performance, and ethical and social compliance. Journal of Business Ethics, 132(1), 1-19.

Jensen, M. & Meckling W. (1976). Theory of the firm: Managerial behaviour, agency costs and ownership structure. Journal of Financial Economics, 3(4), 305-360.

Kang, H., Cheng, M., & Gray, S. J. (2007). Corporate governance and board composition: diversity and independence of Australian boards. Corporate Governance, 15(2), 194-207.

Kaymak, T., & Bektas, E. (2008). East meets west? Board characteristics in an emerging market: Evidence from Turkish Banks. Corporate Governance: An International Review, 16(6), 550-561.

Kose, J., & Senbet, L. W. (1998). Corporate governance and board effectiveness. Journal of Banking & Finance, 22(4), 371-403.

Kula, V. (2005). The impact of roles, structure and process of boards on firm performance: Evidence from Turkey. Corporate Governance, 13(2), 265-276. Kurumsal yönetim ilkelerinin belirlenmesine ve

uygulanmasına ilişkin tebliğ, Seri: IV, No:56. (2011). T. C. Resmi Gazete. Sayı: 28158. 30 Aralık 2011. La Porta, R., Lopez de Silanes, F., & Shleifer, A. (1999).

Corporate ownership around the world. The Journal of Finance, 54(2), 471-517.

Larmou, S., & Vafeas, N. (2009). The relation between board size and firm performance in firms with a history of poor operating performance. Journal of Management & Governance, 14(1), 61-85.

Lee, C., & Farh, J.-L. (2004). Joint effects of group efficacy and gender diversity on group cohesion and performance. Applied Psychology: An International Review, 53(1), 136-154.

Loderer, C., & Peyer, U. (2002). Board overlap, seat accumulation and share prices. European Financial Management, 8(2), 165-192.

Mak, Y. T., & Roush, M. L. (2000). Factors effecting the characteristics of boards of directors: An emprical study of New Zealand initial public offering firms. Journal of Business Research, 47(2), 147-159. Mehran, H. (1995). Executive compensation structure,

ownership and firm performance. Journal of Financial Economics, 38(2), 163-184.

Menteş, A. (2010). Cam tavan sorununun tespitinde nitel unsurların önemi: IMKB 100 Endeksi şirketleri üzerine bir araştırma. İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, (43), 97-108.

Mi Choi, H., Sul, W., & Kee Min, S. (2012). Foreign board membership and firm value in Korea. Management Decision, 50(2), 207-233.

Mishra, C. S., Randøy, T., & Jenssen, J. I. (2001). The effect of founding family influence on firm value and corporate governance. Journal of International Financial Management and Accounting, 12(3), 235-259.

Nguyen, B. D., & Nielsen, K. M. (2010). The value of independent directors: Evidence from sudden deaths. Journal of Financial Economics, 98(3), 550-567. Ning, L., Kuo, J.-M., Strange, R., & Wang, B. (2014).

International investors’ reactions to cross-border acquisitions by emerging market multinationals. International Business Review, 23(4), 811-823. Okan, T., Sarı, S., & Nas, T. (2014). Yönetim kurulu yapısı

ile finansal performans arasındaki ilişkide uluslararası çeşitlenmenin aracılık etkisi, İ.Ü. İşletme Fakültesi İşletme İktisadı Enstitüsü Yönetim Dergisi, 77, 39-78. Oxelheim, L., & Randøy, T. (2003). The impact of foreign

board membership on firm value. Journal of Banking & Finance, 27(12), 2369-2392.

Raheja, C. G. (2005). Determinants and board size and composition: A theory of corporate boards. Journal of Financial and Quantitative Analysis, 40(2), 283-306. Romano, G., & Guerrini, A. (2014). The effects of

ownership, board size and board composition on the performance of Italian water utilities. Utilities Policy, 31, 18-28.

(13)

77

Saibaba, M., & Ansari, V. A. (2012). Impact of board size: An emprical study of companies listed in BSE 100 Index. Indian Journal Of Corporate Governance, 5(2), 108-119.

Schellenger, M. H., Wood, D. D., & Tashakori, A. (1989). Board of director composition, shareholder wealth and dividend policy. Journal of Management, 15(3), 457-467.

Selekler-Goksen, N. N., & Yildirim Öktem, Ö. (2009). Countervailing institutional forces: corporate governance in Turkish family business groups. Journal of Management & Governance, 13(3), 193-213. Shan, Y. G., & Xu, L. (2012). Do internal governance

mechanisms impact on firm performance? Empirical evidence from the financial sector in China. Journal of Asia-Pacific Business, 13(2), 114-142.

Şahin, K., Başfırıncı, C.S., & Özsalih, A., (2011). The impact of board composition on corporate financial and social responsibility performance: Evidence from public-listed companies in Turkey. African Journal of Business Management, 5(7), 2959-2978.

Şencan, H. (2005). Sosyal ve Davranışsal Ölçümlerde Güvenilirlik ve Geçerlilik. Ankara. Seçkin Yayınları Ujunwa, A., Okoyeuzu, C., & Nwakoby, I. (2012).

Corporate board diversity and firm performance: Evidence from Nigeria. Review of International Comparative Management, 13(4), 605-620.

Üsdiken, B., & Yıldırım Öktem, Ö. (2008). Kurumsal ortamda değişim ve büyük aile holdingleri bünyesindeki şirketlerin yönetim kurullarında icrada görevli olmayan ve bağımsız üyeler. Amme İdare Dergisi, 41(1), 43-71.

Virtanen, A. (2010). Women on the boards of listed companies: Evidence from Finland. Journal of Management & Governance, 16(4), 571-593.

Whitley, R. (1994). Dominant forms of economic organization in market economies. Organization Studies, 15(2), 153-182.

Wright, M., Filatotchev, I., Hoskisson, R. E., & Peng, M. W. (2005). Strategy research in emerging economies: Challenging the conventional wisdom. Journal of Management Studies, 42(1), 1-33.

www.kap.gov.tr (22.12.2015)

Xie, B., Davidson III, W. N., & DaDalt, P. J. (2003). Earnings management and corporate governance: The role of the board and audit committee. Journal of Corporate Finance, 9(3), 295-316.

Yermack, D. (1996). Higher market valuation of companies a small board of directors. Journal of Financial Economics, 40(2), 185-202.

Young, M. N., Peng, M. W., Ahlstrom, D., Bruton, G. D., & Jiang, Y. (2008). Corporate governance in emerging economies: A review of the principle-principle perspective. Journal of Management Studies, 45(1), 196-220.

Referanslar

Benzer Belgeler

Turizm Yatırım ve İşletmeleri Nitelikleri Yönetmeliğine göre, oteller sahip oldukları yıldız sayısına göre (Beş yıldızlı, Dört yıldızlı oteller olarak) turistik

İşletmeler faaliyetlerini yürütürken ihtiyaç duydukları sermayeyi elde edebilmek için finansal varlıklara başka bir ifade ile hisse senedi veya tahvil gibi menkul

Buna göre bir otel, oda başına değer olarak her 1000 $’a karşılık, ortalama oda fiyatı olarak 1$ kazanmalıdır... Ortalama Oda Fiyatı Başparmak Kuralı’na göre bu tesis oda

Paranın zaman değerini gösteren faiz, başkalarına ait sermayenin kullanımı için ödenen bir bedel olarak da tanımlanmaktadır.. Ekonominin işleyişi ile birlikte

Bileşik faiz hesaplanmaları ile basit faiz hesaplamalarında olduğu gibi belirli bir miktar paranın belirli bir süre sonundaki değerini (gelecekteki değerini) hesaplamak

Kısa vadeli borçlar bir yıl veya işletmenin normal faaliyet dönemi içinde vadesi gelen banka kredileri, ödenecek vergi ve fonlar, ortaklara borçlar vb.. gibi hesapları

Proforma gelir tablosu, işletmenin tahmin edilen hesap döneminde elde edeceği gelirler ile yapması beklenen giderlerini detaylı olarak gösteren ve söz konusu dönem faaliyetlerinin

kaynaklanan kısa vadeli senede bağlı alacak haklarının, factor veya factoring şirketi olarak adlandırılan finansal kuruluşlar tarafından satın alınması temeline