• Sonuç bulunamadı

DOGU ANADOLU BÖLGESİ ERZURUM İLİ OLTU TASI İSLEMECİLİGİ VE KULLANIM ALANLARININ EL SANATLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DOGU ANADOLU BÖLGESİ ERZURUM İLİ OLTU TASI İSLEMECİLİGİ VE KULLANIM ALANLARININ EL SANATLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ"

Copied!
332
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ

BİLİM DALI

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ERZURUM İLİ

OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİ VE KULLANIM ALANLARININ EL SANATLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan MERAL MENTEŞELİ

(2)

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ

BİLİM DALI

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ERZURUM İLİ OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİ VE KULLANIM ALANLARININ EL SANATLARI AÇISINDAN

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan: Meral ŞAHİN

Danışman:

Yrd. Doç. Dr. Tomris YALÇINKAYA

(3)

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Meral Menteşeli’nin “Doğu Anadolu Bölgesi Erzurum İli Oltu Taşı İşlemeciliği Ve Kullanım Alanlarının El Sanatları Açısından İncelenmesi” başlıklı tezi 10.07.2007 tarihinde, jürimiz tarafından Dekoratif Ürünler Eğitimi Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): Tomris YALÇINKAYA... ……….

Üye :Zeynep GÖKÇESU... ……….

Üye :Aysen SOYSALDI... ……….

Üye : ... ……….

(4)

kültürel kişiliğinin en canlı örneğidir.

Çeşitli medeniyet ve kültürlerin beşiği ve geçit yolu olan Türkiye’mizde de el sanatlarının çok zengin bir geçmişi vardır.

El sanatlarımız içerisinde ne yazık ki birçok meslek günümüze kadar gelememiştir. Bazı mesleklerde kaybolmak üzeredir. Günümüze kadar gelebilen sanatlarımızdan biri olan Erzurum Taş İşlemeciliği de ne yazık ki yok olmamak için direnmektedir.

Türkiye’de Oltu taşının yoğun olarak kuyumculukta kadın ve erkek süs eşyaları üretiminde kullanıldığı bilinmektedir.

Özellikle Oltu taşı tespihler olmak üzere birçok ürün ortaya çıkartan ustalar çeşitli takılarda üretmektedirler. Taşın ürüne dönüştüğü eserler eskiden rağbet edilen ancak teknolojinin gelişmesi ile insanların yeni arayışlar içine girmeleri sonucu unutulmaya yüz tutmuştur. Bunda elbette ki Oltu taşının yeterince tanıtılamamasının payı büyüktür.

Yapılan bu araştırma ile Oltu taşı ve kuyumculuk sanatı el sanatları açısından incelenerek belgelenmeye ve tanıtılmaya çalışılmıştır. Erzurum ili yörede çıkarılan değerli ve yarı değerli taşların işlenmesi açısından el sanatlarının yaşatılacağı önemli merkezlerden biridir. Bu çalışmanın araştırmacılara ve elsanatları ile ilgilenen kişileri özgün bir kaynak olacağı kanısındayım.

Bu araştırmanın ortaya çıkmasında bana yardımcı olan, beni yönlendiren danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Tomris YALÇINKAYA’ ya, Mesleki Eğitim Fakültesindeki ve Eğitim Bilimleri Enstitüsünde bulunan öğretim elemanları ve öğretim görevlilerine, Oltu Meslek Yüksek Okulu öğretim elemanlarına, arkadaşlarıma, Erzurum Rüstem Paşa Çarşısında çalışan kuyumculara ve bana her konuda destek veren sevgili eşim Sinan MENTEŞELİ’ YE yürekten teşekkürü bir borç bilirim.

Saygılarımla

(5)

ÖZET

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ERZURUM İLİ

OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİ VE KULLANIM ALANLARININ EL SANATLARI AÇISINDAN İNCELENMESİ

Menteşeli, Meral

Yüksek lisans, Dekoratif Ürünler Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Tomris YALÇINKAYA

Şubat – 2007

Araştırmada Erzurum Yöresinde Oltutaşı işlemeciliği ile uğraşan ustaların ve Oltu Meslek Yüksek Okulunda Kıymetli Taş ve Metal İşlemeciliği Bölümünde Görev yapan öğretim elemanlarının görüşlerine göre, Oltu taşının geçmişten günümüze geçirdiği evreler, günümüzdeki yeri ve kullanım alanları incelenmiştir.

Araştırmanın evrenini, Erzurum yöresinde Oltu taşı işlemeciliği ile uğraşan kişiler oluşturmaktadır. Araştırmada betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Yazılı kaynaklardan elde edilen bilgiler kavramsal çerçevede verilmiştir. Bu araştırma kapsamında, 32 üreticiden tespit edilen Oltu taşından yapılmış 41 adet ürün için bilgi formu düzenlenmiş, Oltu taşı ile uğraşan ustalar için anket formu kullanılmıştır. Bilgi formları ve anket formları tablolaştırılarak açıklanmış ve sonuçlar yüzde olarak ortaya konulmuştur. Tezin tamamı 314 sayfadan ibarettir.

Araştırma sonucunda

1. Oltu taşı işlemeciliği her geçen gün el sanatlarımız içindeki önemini kaybetmekte bu meslek yavaş yavaş kaybolmaktadır.

2. Oltu taşı işlemeciliği ile uğraşan ustalar yaptıkları ürünleri pazarlayamadıkları için emeklerinin karşılığını alamamakta ve bu mesleği bırakmak istemektedir.

(6)

3. Oltu taşı üretimiyle uğraşan usta sayısı her geçen gün biraz daha azalmasına rağmen mesleğin inceliklerini öğretecek çırak bulmakta zorlanmaktadırlar.

4. Çok zor şartlarda Oltu taşı çıkaran köylüler taşları uygun fiyatta satamadıkları için ve ustaların daha ucuz olduğu için Oltu taşına benzer taşlar kullanması nedeniyle bu işi bırakmaktadırlar.

5. Oltu taşı işlemeciliğini geliştirmek amacı ile Erzurum Atatürk Üniversitesi Oltu Meslek Yüksek Okulunda açılan Kıymetli Taş ve Metal İşlemeciliğinden mezun olan elemanlar için yeterli istihdam bulunmaması nedeniyle bu bölüm rağbet görmemektedir.

6. Araştırmada 41 adet ürün incelenmiş, bu ürünler içerisinde en çok altın ve gümüş kakma yapılan tespihlerin rağbet gördüğü gözlenmiştir.

Araştırma sonunda ortaya çıkan sorunlara dayalı olarak araştırmacı tarafından ortaya konulan önerilere yer verilmektedir.

(7)

ABSTRACT

EAST ANATOLIAN REGİON ERZURUM CITY

DECORATING OF OLTU STONE AND STUDY ON USAGE FIELDS BY THE POINT OF HAND LABOR CRAFTSMANSHIP

MENTEŞELİ, Meral

Master Of Art, Decorative Products Of Edution Science Branch Advisor Of Thesis: Associate Professor Tomris YALÇINKAYA

April – 2007

In this research, according to the views of the foremen who are working on operating of Stone Oltu in Erzurum and also the views of the edıcation staff working in Oltu Professional Institution of Higher Education Department of Precious Stone and Metal the phases of Stone Oltu from past to the present, its position in our life and the fields of usage of it have been studied.

The extent of this study consists of the people who are dealing with Stone Oltu business in Erzurum. Because of not reaching to the whole of the extent of thisresearch, the examples only havebeen taken out. In the scope of this research an information form for the products made from Stone Oltu and also a poll form fort he foremen who are dealing with Stone Oltu business have been used.

Both the information forms and the poll forms have been tabled and the results have been declared by tabling them in percentage.

In the end of this research;

1. The operating of Stone Oltu is gradually losing its importance in hand labor craftsmanship and also this profession is gradually disappearing.

(8)

2. Because the foremen who are dealing with business of Stone Oltu can not market their products they can not get enough payment for their efforts and so they are thinking of giving up this job.

3. Although the number of foremen who are dealing with business of Stone Oltu is gradually decreasing little by little they are in difficulty in finding apprentice so as to teach they the details of this job.

4. As the villagers who are manufacturing the Stone Oltu in such hard conditions they can not sell them for a propriate price and the foremen are using the Stones similary Stone Oltu they are about to give up this job.

5. In order develope the business of Stone Oltu In Atatürk University a department called Precious Stone and Metal Business Oltu Professional Institution of Higher Education had been opened, but later the students who graduated from this department could’nt find sufficient emplayment fields that’s why this department of universty couldn’t be in demand any langer.

6. In this research, 41 products have been studied and of all these products rosaries made of gold and silver inlayed have been the things which are in demand most.

In the end of this research the suggestions made bye the researcher have been given a place depending upon ( based upon ) matters coming out.

(9)

İÇİNDEKİLER

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI...iii

ÖNSÖZ ... iv ÖZET ... v ABSTRACT...vii TABLOLAR LİSTESİ...xiii ŞEKİLLER LİSTESİ... xv BÖLÜM I 1. GİRİŞ ... 1 1.1. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ...1 1.2 ARAŞTIRMANIN AMACI ...8 1.3 ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ ...9 1.4 ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI ...10 1.5. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIĞI...10 1.6. İLGİLİ TANIMLAR ...11 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR... 13

2.1.ERZURUM İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ...13

2.1.1.Erzurum İli ve Oltu İlçesinin Tarihçesi ...13

2.1.2. Erzurum İlinin Coğrafi Yapısı ...16

2.1.3. Erzurum İlinin Sosyal ve Kültürel Yapısı...17

2.1.4. Erzurum İlinin El Sanatları ...17

2.2. ERZURUM İLİ OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİ HAKKINDA GENEL BİLGİ ...18

2.2.1. Taş Sanatının Tanımı ve Tarihçesi ...18

2.2.2. Süs Taşları ...21

(10)

2.2.2.2. Yarı Kıymetli Taşlar ...25

2.2.2.3. Sentetik Taşlar ...30

2.2.3. Erzurum İli Oltu İlçesinde Çıkarılan Değerli ve Yarı Değerli Süs Taşları ...31

2.2.3.1. Kuvars (Quarz) ...31

2.2.3.2. Kalsedon...31

2.2.3.3. Opal...32

2.2.3.4. Lapislazulli ( Lasurit, Lacivert Taşı )...33

2.2.3.5. Turkuvaz ( Firuze) ...33

2.2.3.6. Malakit ...33

2.2.3.7. Azurit ...34

2.2.3.8. Opsidyen...34

2.2.3.9. Oniks ( Albatr)...34

2.2.4.Oltu Taşı ( Kara Kehribar ) ve Özellikleri ...35

2.2.4.1. Oltu Taşının Tanımı ve Tarihçesi ...35

2.2.4.2. Oltu Taşı’nın Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri ...38

2.2.4.3. Oltu Taşının Ayırt Edici Özellikleri...39

2.2.4.4. Oltu Taşının Ocaktan Çıkarılması...40

2.2.4.5. Oltu Taşının İşlenmesi ...45

2.2.4.6. Oltu Taşı İşlemeciliğinde Kullanılan Cilalama Yöntemleri ...47

2.2.5. Oltu Taşının Kullanım Alanları ve Yapılan Süs Eşyaları ...47

2.2.5.1. Tespihler...47

2.2.5.2. Ağızlık ve Pipolar ...50

2.2.5.3. Yüzükler ...51

2.2.5.4. Kolyeler...53

2.2.5.5. Kravat ve Yaka İğneleri ...55

2.2.5.6. Maskot ve Biblolar...56

2.2.5.7. Küpeler...56

2.2.5.8. Bilezikler ...58

2.2.5.9. Rozetler ...60

(11)

2.2.6.1. Kullanılan Araçlar...61

2.2.6.2. Kullanılan Gereçler ...80

2.2.7. Oltu Taşı İşlemeciliğinde Kullanılan Üretim Teknikleri ...90

2.2.7.1.Dövme Tekniği ...90

2.2.7.2. Döküm Tekniği ...92

2.2.7.3. Tornada Çekme Tekniği ...95

2.2.7.4. Pres Tekniği...96

2.2.7.5. Mumlama Tekniği ...97

2.2.7.6. Madeni Parçaları Birleştirme Tekniği ...97

2.2.7.7. Cilalama Polisaj Tekniği ...99

2.2.8. Oltutaşı İşlemeciliğinde Kullanılan Süsleme Teknikleri ...100

2.2.8.1. Telkari (Filigre) Tekniği...100

2.2.8.2. Kakma Tekniği ...102

2.2.8.3. Kalıpta Kabartma (Stampa Basma) Tekniği ...104

2.2.8.4. Delik İşi (Kesme Ajur) Tekniği ...106

2.2.8.5. Kalemkârlık Tekniği ...107

2.2.8.6. Savatlama (Niello) Tekniği...109

2.2.8.7. Oltu Tozu ile Savatlama Tekniği ...111

2.2.8.8. Güherse (Granülasyon) Tekniği ...112

2.2.8.9. Mıhlama Tekniği...115

2.2.8.10. Mineli İşler Tekniği ...117

2.2.8.11. Kaplama ve Yaldız Tekniği ...119

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ...121 BÖLÜM III 3. YÖNTEM... 125 3.1. ARAŞTIRMA MODELİ...125 3.2. EVREN VE ÖRNEKLEM ...125 3.3. VERİLERİN TOPLANMASI ...126 3.4. VERİLERİN ANALİZİ ...126

(12)

BÖLÜM IV

4. BULGULAR VE YORUMLAR ... 128

4.1. OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİNDE TEMEL İŞLEM AŞAMALARI ..128

4.2. ARAŞTIRMADA KAYNAK KİŞİLERE UYGULANAN ANKET YORUMLARI...133

4.3. ARAŞTIRMADA ÖRNEKLERE UYGULANAN BİLGİ FORMLARI VE YORUMLARI...151

4.4. ARAŞTIRMADA TESPİT EDİLEN ÖRNEKLER ...162

4.4.1. Kadın Ve Erkek Aksesuarları...162

4.4.2. Ev Aksesuarları Ve Diğerleri ...276

5. SONUÇ VE ÖNERİLER... 285

5.1. Sonuç...285

5.2.Öneriler ...291

EKLER 306 EK – 1. TAKI ANKET SORULARI ...307

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo1 Ankete Katılan Bireylerin Cinsiyetlerini Gösteren Sayısal Dağılım ... 133 Tablo 2 Ankete Katılan Bireylerin Yaşını Gösteren Sayısal Dağılım... 133 Tablo 3 Ankete Katılan Bireylerin Öğrenim Durumunu Gösteren Sayısal

Dağılım... 134 Tablo 4 Ankete Katılan Bireylerin Atölyedeki Görevlerini Gösteren Sayısal

Dağılım... 134 Tablo 5 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğini Kimden

Öğrendiklerini Gösteren Sayısal Dağılım ... 135 Tablo 6 Ankete Katılan Bireylerin Bu İşi Kaç Yaşından Beri Yaptıklarını

Gösteren Sayısal Dağılım... 136 Tablo 7 Ankete Katılan Bireylerin Ailelerinde Oltutaşı İşlemeciliği ile

Uğraşan Başka Bireyler Olup Olmadığını Gösteren Sayısal Dağlım ... 136 Tablo 8 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğini Ne Kadar Sürede

Öğrendiklerini Gösteren Sayısal Dağılım ... 137 Tablo 9 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğini Neden Yaptığını

Gösteren Sayısal Dağılım... 138 Tablo 10 Ankete Katılan Bireylerin Hammaddeyi Nereden Temin Ettiklerini

Gösteren Sayısal Dağılım... 138 Tablo 11 Ankete Katılan Bireylerin Hammadde Alırken Dikkat Ettikleri

Ölçütleri Gösteren Sayısal Dağılım... 139 Tablo 12 Ankete Katılan Bireylerin En Çok Hangi Tür Ürünleri Yaptıklarını

Gösteren Sayısal Dağılım... 139 Tablo 13 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğinde Kullandıkları

Yapım Tekniklerini Gösteren Sayısal Dağılım ... 140 Tablo 14 Ankete Katılan Bireylerin Kullandıkları Süsleme Tekniklerini

Gösteren Sayısal Dağılım... 141 Tablo 15 Ankete Katılan Bireylerin En Çok Hangi Montaj Yöntemini

Kullandıklarını Gösteren Sayısal Dağılımı ... 141 Tablo 16. Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı ile Beraber Kullandıkları

Yardımcı Malzeme Olup Olmadığını Gösteren Sayısal Dağılım ... 142 Tablo 17 Ankete Katılan Bireylerin Tablo 16 da Cevapları Evet İse

(14)

Tablo 18 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı işlemeciliğin de Hangi Tür

Desenler Kullandıklarını Gösteren Sayısal Dağılım ... 143

Tablo 19 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı işlemeciliğin de Kullandıkları Desenleri Nasıl Temin Ettiklerini Gösteren Sayısal Dağılım ... 144

Tablo 20 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Taşı Her Tasarıma Göre İşlenip İşlenemediğini Gösteren Sayısal Dağılım ... 144

Tablo 21 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Yaptıkları Ürünlerin En Çok Kimlere Hitap Ettiğini Gösteren Sayısal Dağılım ... 145

Tablo 22 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Ürün Yapımında Karşılaştığı Zorlukları Gösteren Sayısal Dağılım ... 146

Tablo 23 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğinin Tanıtımının Yeterli Olup Olmadığını Gösteren Sayısal Dağılım ... 146

Tablo 24 Ankete Katılan Bireylerin Fuarlara Katılıp Katılmadığını Gösteren Sayısal Dağılım ... 147

Tablo 25 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Yeni Neslin Bu Sanat Dalını Öğrenmeye İlgili Olup Olmadıklarını Gösteren Sayısal Dağılım... 147

Tablo 26 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğinde Ürünlerin Pazarlanmasının Nasıl Yapıldığını Gösteren Sayısal Dağılım... 148

Tablo 27 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğinin Ürün Pazarlanmasın da Karşılaştığı Sorunları Gösteren Sayısal Dağılım ... 149

Tablo 28 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Sattıkları Ürünlerin Karşılığını Alıp Alamadıklarını Gösteren Sayısal Dağılım... 149

Tablo 29 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı İşlemeciliğin de Aylık Gelirlerini Gösteren Sayısal Dağılım... 150

Tablo 30 Ankete Katılan Bireylerin Oltutaşı işlemeciliğinde Talepten Memnun Olup Olmadıklarını Gösteren Sayısal ... 151

Tablo 31 Oltutaşı Yapım Teknikleri Döküm Tablosu ... 152

Tablo 32 Oltutaşı Ürünlerin Kompozisyon Türlerine Göre Döküm Tablosu ... 154

Tablo 33 Oltutaşı Ürünlerde Kullanılan Renklerin Döküm Tablosu ... 156

Tablo 34 Oltutaşı Ürünlerde Kullanılan Formların Döküm Tablosu... 158

(15)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. Oltutaşı Galerisi Ağzı ... 42

Şekil 2. Oltutaşı Merceğinin Görünüşü... 43

Şekil 3. Oltutaşının Galeriden Çıkarılışı ... 44

Şekil 4. Oltutaşı Madeninin İşlenmemiş Hali ... 45

Şekil 5. Oltu Taşı Tespih... 50

Şekil 6. Oltu Taşı Pipo, Kül Tablası Ve Ağızlıklar... 51

Şekil 7. Oltu Taşından Yapılmış Yüzükler. ... 53

Şekil 8. Oltutaşından Yapılmış Kolye... 54

Şekil 9. Oltutaşından Yapılmış Yaka İğnesi ... 55

Şekil 10. Oltu Taşı Maskotlar (Anahtarlık). ... 56

Şekil 11. Oltu Taşından Yapılmış Küpeler ... 58

Şekil 12. Oltu Taşından Yapılmış Bilezik ... 60

Şekil 13.Osmanlı Döneminde Kullanılan Bir Yüzünde Maşallah Diğer Yüzünde Yapan Ustanın İsmi Yazılı Demirden Kemane Torna... 62

Şekil 14. Torna Ve Mahalli İmkânla Yapılan Çark ... 63

Şekil 15. Elektrikli Torna Aleti... 63

Şekil 16. Oltu Taşının Bıçakla İşlenmesi... 64

Şekil 17. Keski ... 65

Şekil 18. Arda ( Haydal) ... 65

Şekil 19. Biz ... 66 Şekil 20. Kıl Testere... 67 Şekil 21. Eğe ... 68 Şekil 22. Odun Kömürü ... 68 Şekil 23. Bilevi... 69 Şekil 24. Kütük ve Keser ... 70

Şekil 25. Cila Çarkı... 71

Şekil 26. Makas... 72

Şekil 27. Şalama... 73

Şekil 28. Freze Matkap Ajur Bıçağı ve Kazıma Kalemi... 74

Şekil 29. Penseler ... 75

(16)

Şekil 31. Heştek Takımı... 76

Şekil 32. Çekiç ... 77

Şekil 33. Tahta Mengene... 78

Şekil 34. Örs... 79

Şekil 35. Telkari Tekniği Sigara Kutusu Ve Şeker Kabı ... 102

Şekil 36. Kakma Yapmak İçin Oltu Taşı Delinirken ... 104

Şekil 37. 1926-27’li Yıllarda Şemsiye, Baston Sapları İçin Hazırlanmış Kartal Başı Stampa Basma Kalıpları ... 106

Şekil 38. Ajurlama Tekniği İle Yapılmış Broşlar ... 107

Şekil 39. Kalemişi Yakutiye Medresesi Taş Süslemesinde Gerdanlık ... 109

Şekil 40. Üzerine Erzurum Armağanı Yazılı Erzurum Hançeri (Sapında Ve Kınında Savat Tekniği Uygulanmış) ... 111

Şekil 41. Rumelli Küpe... 112

Şekil 42. Güherseli Kolye ... 115

Şekil 43. Akik Ve Firuze Taşlı Mıhlamalı İlaç Kutuları... 116

Şekil 44. Mineli Kolye Ve Broşlar... 118

Şekil 45. Altın Yaldızlı Kemerler (Yakutiye Medresesi Etnoğrafya Müzesi). ... 120

Şekil 46. Oltutaşı Madeninin İşlenmemiş Hali ... 128

Şekil 47. Oltutaşının Hammadde Halindeyken Kesilerek İşleme Hazırlanması... 129

Şekil 48. Oltu Taşlarının Çark Yardımı ile Yuvarlak Hale Getirilmesi... 129

Şekil 49. Yuvarlak Hale Gelen Tespih Tanelerine El Matkabı ile Delik Açılması ve Üzerine Yerleştirilecek Gümüş Teller İçin Oyukların Açılması ... 130

Şekil 50. Belirlenen Oyuklara Japon Yapıştırıcısı Sürülerek Pense Yardımı ile Gümüş Tellerin Yapıştırılması... 130

Şekil 51.Süslenmiş tespih tanelerinin eğe ile tesviye yapılması ... 131

Şekil 52. Ürünün Çark ile Parlatılması ... 131

Şekil 53. Ürünün Son Hale Getirilerek Satışa Sunulması... 132

Şekil 54.Broş ... 162

Şekil 55. Broş ... 165

Şekil 56. Broş ... 168

Şekil 57. Broş ... 171

(17)

Şekil 59. Tespih... 177 Şekil 60. Tespih... 180 Şekil 61. Tespih... 183 Şekil 62 Tespih... 186 Şekil 63 Yüzük... 189 Şekil 64 Yüzük... 192 Şekil 65 Yüzük... 195 Şekil 66 Yüzük... 198 Şekil 67 Yüzük... 201 Şekil 68 Yüzük... 204 Şekil 69 Bileklik... 207 Şekil 70 Bileklik... 210 Şekil 71 Bileklik ... 213 Şekil 72 Bileklik ... 216 Şekil 73 Küpe... 219 Şekil 74 Küpe... 222 Şekil 75 Küpe... 225 Şekil 76 Küpe... 228 Şekil 77 Kolye... 231 Şekil 78 Kolye... 234 Şekil 79 Gerdanlık... 237 Şekil 80 Gerdanlık... 240 Şekil 81 Kolye... 243 Şekil 82 Kolye... 246 Şekil 83 Pipo ... 249 Şekil 84 Ağızlık ... 252 Şekil 85 Maskot ... 255 Şekil 86 Maskot ... 258 Şekil 87 Maskot ... 261 Şekil 88 Maskot ... 264

Şekil 89 Kol Düğmesi ... 267

(18)

Şekil 91 Saat... 273

Şekil 92 Silah Kabzası ... 276

Şekil 93 İsimlik ... 279

Şekil 94 Süs Eşyası ... 282

(19)

1. GİRİŞ

1.1. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ

‘Evrende insan elinin değdiği ve şekil aldığı her şey yaşamın bir parçası dır ve bir sanat ürünüdür.Her birey kendi öz dünyasında sanatçıdır.El sanatlarının evrensel boyutlarda olmasının en önemli sebebi aile geleneği olarak nesilden nesile geçmesidir. Dünyanın birçok yerinde - bu bir köy de olabilir, bir şehir merkezi de - el sanatlarındaki teknikler ve süslemeler aynıdır veya benzer özellikler taşır. Birçok sanat eserinin yaratıcılıktaki özü ve özgün olmasında bu faktörler rol oynar. Yüzyıllar içinde birçok el sanatı gelişmiştir ve birçok el sanatı gelişen teknolojinin etkileriyle ve ekonomik kaygılar nedeniyle kaybolmuştur ya da şekil değiştirmiştir.

‘Ülkelerin yaşam biçimlerini ve kültürlerini en iyi yansıtan O ülkenin şüphesiz sanat anlayışı ve sanatçılarıdır. Günlük yaşamda kişilerin boş vakitlerini değerlendirmek amacıyla yaptıkları birçok sanat uğraşısı da şüphesiz sanat anlayışını etkilemektedir. Elektronik ortamlarda, sanat ürünlerinin ve tekniklerinin tanıtılması, anlatılması, bienal, sergi, yarışma gibi faaliyetlerin yaygınlaştırılması el sanatlarının Evrenselleşmesine büyük bir hız kazandırmıştır.( YALÇINKAYA, 2006, s.1 )

Türk El sanatlarının birçok alanında yenilikler getirildiği gibi, bazı alanlarında da eğitim yetersizlikleri, pazarlama sorunları, değişen yaşam şartları nedeniyle gerilemeler yaşanmaktadır.

Sanat bir duygunun bir tasarının ya da güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tümü bu anlatım sonucu ortaya çıkan üstün yaratıcılıktır. ( Göksel Genel Kültür Ans., 1992, C.1, S.337 )

(20)

Sanatla ilgili öteki önemli öğe, üretilen nesnenin temelini oluşturan malzemedir. Sanat yapıtları çok çeşitli malzemenin çok farklı biçimlerde üretilmesiyle gerçekleşebilir. Ayrıca her sanat dalında kullanılan malzemelerin farklı türleriyle ilgili tarihsel bir bilgi birikimi ve geleneklerin oluşması da söz konusudur. Bunlar o sanat dallarının teknik yanlarıyla ilgili sanatçının etkinliğini bir meslek olarak belirleyen öğelerdir.

Halk arasında sanat sözcüğü, insan ihtiyaçlarından birinin karşılanması konusunda öğretilen ve yapılan iş anlamında marangozluk, demircilik, kuyumculuk sanatı öğrenmek, sanatla geçinmek ustalık, marifet, hüner anlamında kullanılmaktadır. Bir başka deyişle de sanat, insanın doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi araçlarla güzel ve etkili bir biçimde ve kişisel üslupla ifade etme çabasından doğan bir faaliyet olarak tanımlanmaktadır. ( Kayhan, 1971. S: 4 )

Sanat ve sanat ürünleri; çağdan çağa ve toplumdan topluma farklılık göstermiş, çok farklı biçimlerde değerlendirilmiş, buna karşı bütün insanlık tarihi boyunca insanoğlunun milyonlarca yıl öncesine varan uzun geçmişi içerisinde, taş yontma ve mağara resimleriyle başlayan sanat, günümüz modern anlayışıyla birlikte değişip gelişmiş ve kültürümüzde önemli bir yer almıştır.

Duyguların taşa, tahtaya kazınmasıyla resim, maddelerin fikir ve duygu ışığında şekillendirilmesiyle heykel ortaya çıkmış, çeşitli halk takıları ve süs eşyaları yapılmıştır. Duyguların sesle belirtilmesi müziğe temel olmuş, yazının icadıyla edebiyat başlamıştır. Bütün bunlar, sanatın ortaya çıkıp var olmasıdır. Bundan dolayı sanat, diğer kültür sahalarına nispetle fert ve cemiyete yani insan ile en sıkı münasebeti bulunan, onunla iç içe, kucak kucağa olan canlı kültür dalıdır ve sanatçıda sanat eserini yaparken daima karşısındakine bir şeyler vermek ister. ( PARLAK, 1989, S. 1 )

El sanatları ürünleri, toplumun değişen değerleri karşısında orijinalinden desen, renk, malzeme ve teknik yönünden değişime uğramaktadır. Bu değişim el sanatları ürünlerinin kimliklerini yitirmesine, yozlaşmasına neden olmaktadır. (BULAT, 2000, S. 262 )

(21)

Süslemecilik insanlık tarihi ile beraber başlar. Kendini, yaşadığı ortamı ve kullandığı eşyayı göze hoş gelecek şekilde süslemek, onu sanat anlayışı ile biçimlendirmek, insanoğlunun adeta doğal bir tutkusudur denilebilir. Gelmiş geçmiş uygarlıkların arasında süsleme sanatları, en olgun ve seçkin bir seviyeye ulaşmış milletlerden biri de şüphesiz Türklerdir. Türkler, Orta Asya’dan başlayarak, yakın doğuyu da içine alan çok başarılı bir şekilde yürütmüştür. ( AKAR VE KESKİNER, 1978, S. 9 )

Kişinin kendisine faydalı olacak eşyayı hazırlarken ürünün renk, zevk, desen ve biçim ahengi içerisinde geliştirilmesi, elbette şahsi kabiliyet ve maharete dayanırken aynı zamanda yöresel karakterini de aksettirmektedir. İşte Orta Asya’dan göç ederek, medeniyet ve kültürünü beraberinde Anadolu’ya taşıyan Türk’lerin yüzyıllar boyu yapa geldikleri halı, kilim, heybe, kese, çorap, kumaş, işleme, maden, deri, cam işleri ve folklorik giysiler ile gündelik kullanım eşyalarında renk, zevk, duygular yoğrulmuş, emeğin sabır potasından adeta fışkıran, Türk insanının milli zevkinin ve yaratıcılığının enginliğini buluruz. ( BAŞLANGIÇ, 1981, S. 97 )

El sanatları; temelde insanın ana ihtiyaçlarını giderme isteğinden kaynaklanan, çok basit araç ve gereçlerle yapılabilen, genellikle doğada kolay bulunabilen ya da artık maddeleri hammadde olarak kullanan, yoğun emek ve yaratma gücü isteyen, ortaya çıkardığı üründe fonksiyonel, estetik ve ekonomik olma özelliklerini birleştiren daha çok boş zaman uğraşısı olmakla beraber asıl uğraşı olarak da yapılabilen bir araştırma alanıdır. ( KAYABAŞI, ERDOĞAN, 2002, S. 1 )

El sanatlarının özellikleri ise şöyledir: - Geleneğe bağlı bir özellik taşır - Ulusal sanat beğenisini korur - Yaratıcılığı geliştirir

- Ailede sanat kültürünü sağlar - Aile giderlerinde ekonomi sağlar

(22)

El Sanatlarının Hammaddeye Göre Sınıflandırılması A. Madensel gereçli el sanatlarımız

1. Toprak gereçli el işçiliği a) Kil kaplar işlemciliği b) Porselen işlemeciliği 2. Taş gereçli el işlemeciliği

a) Değirmen taşı işlemeciliği b) Mezar taşı işlemeciliği c) Heykeltıraşlık d) Oymacılık e) Lületaşı işlemeciliği f) Onix işlemeciliği 3. Demir işlemeciliği 4. Teneke işlemeciliği 5. Bakır işlemeciliği 6. Altın işlemeciliği 7. Gümüş işlemeciliği 8. Pirinç işlemeciliği 9. Yapı işlemeciliği

10. Sırça (çam) işlemeciliği

B. Bitkisel gereçli el sanatlarımız 1. Ağaç işlemeciliği

a) Kara sabun yapımcılığı b) Pamuk çıkrığı yapımı c) İplik çıkrığı yapımı

(23)

d) Pamuk etme yayı ve tokmağı yapımı e) Helik (ellik) yapımı

f) Kaşık ve kepçe yapımı g) Yağlaç yapımı

h) Kol dirgeç yapımı ı) Dokuma tezgâhı yapımı 2. Oya işlemeciliği a) İğne oyaları b) Tığ oyaları c) Boncuk oyaları d) Mekik oyaları 3. Nakış işlemeciliği 4. Örmecilik a) Hasır örmeciliği b) Ağ örmeciliği c) İp örmeciliği d) Sepet örmeciliği

d1. Balık sepeti örme d2. Pazar sepeti örme d3. Künefe sepeti örme d4. Kelefir sepeti örme 5. Yazı işlemeciliği

C. Hayvansal gereçli el sanatlarımız 1. Deri işlemeciliği

(24)

b) Postaki yapımı c) Çoban avcı çantası d) Podime yapımı e) Sandalet yapımı f) Çarık yapımı 2. Keçe işlemeciliği 3. Örgü işlemeciliği.

D. Hammaddesi kabuk, saz, ince dal ve sap olan el sanatları. ( USLU, 1984, S. 407 – 416)

El sanatları özellikle ortaçağda geliştirilmiştir. Yakın zamana kadar yalın araçlarla yürütülen el sanatları, gelişen teknoloji ile birlikte makineleşmenin içindeki yerini almıştır. XIX ve XX. Yüzyıllarda türlü araçlar, aygıtlar ve makineler el sanatlarıyla uğraşanlara çeşitli kolaylıklar sağlamıştır. Teknoloji sayesinde ustalar, daha sağlam ve kaliteli işler çıkartmaya başlamıştır. ( KAZANCI, 2003, S. 1 )

Hammadde el sanatlarında büyük etkendir. El sanatları üretildiği yörede mevcut olan hammaddeye göre değişir ve gelişir. Anadolu el sanatlarının zenginliği dünyaca bilinmektedir. ( BULAT, 2000, S. 262 )

Günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başaran el sanatlarından biriside taş işlemeciliğidir.

Eski Anadolu geleneksel sanat uğraşısı olan ve bugün birkaç büyük atölye haricinde yok olmuş olan taş işleme sanatı, sedef kakma işlemi, sert taşları tıraşlama ve yontma, taşlara yiv çekme ve cilalama ile o günün tekniğine göre bu el sanatının ne denli bir sabır evresinden geçtiği bir gerçektir. ( DEMİRKAN, 1984, S. 110 )

Yurdumuzda takı ve süs eşyası yapımında kullanılan çeşitli süs taşlarının yatakları bulunmaktadır. Erzurum ili Oltu ilçesi Oltu taşları ve Eskişehir lüle taşları bunlardan en önemlileridir.

(25)

Yapılan araştırmalarda Erzurum ili Oltu taşı işlemeciliğinin el sanatları açısından yeterince incelenmediği görülmüştür. “Erzurum taşı” veya “ siyah kehribar” olarak bilinen Oltu taşı; yarı değerli taşlar grubunda kuyumculukta rağbet edilen ve altın – gümüş gibi değerli madenlerle işlenip pazarlanan bir taş çeşididir. Erzurum – Oltu – Güllüce Mevkiinde çıkarılan bir çeşit kömür alaşımıdır. Genellikle süs ve takı eşyası yapımında kullanılan oltutaşı; son yıllarda ev aksesuarı üretiminde de kullanılmaktadır.

Erzurum İlinin ve Oltu ilçesinin Yurt içi ve yurt dışı tanıtımında turistik obje üretiminde ve pazarlanmasında önemli rol oynayan bu doğal taş; aynı zamanda bölgenin en önemli geçim kaynaklarından birisidir. Taşın çıkarılması, işlenmesi, pazarlanması çalışan iş gücü sayısını giderek arttırmaktadır. Ancak; bir aile mesleği olarak sürdürülen kuyumculuk sanatı ile uğraşanların giderek azalması bu el sanatımızın da gelişmesini sınırlamaktadır.

Oltu taşı işlemeciğini geliştirmek ve bu alanda yeni sanatçılar eğitmek amacıyla kurulan Erzurum Atatürk Üniversitesine bağlı Oltu Meslek Yüksek Okulunda 1996 – 1997 eğitim – öğretim yılından itibaren öğrenci almak üzere Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yürütme Kurulu’nun 19.01.1996 tarihli toplantısın da alınan kararla Taş ve Metal İşlemeciliği programı açılarak, aynı yıl öğrenci alınmıştır.

El sanatlarının birçok alanında olduğu gibi Oltu taşı işlemeciliği de günümüzün gelişen teknolojik ve ekonomik şartlarının yetersizliği nedeniyle gereken gelişme hızını gösterememiştir. Erzurum ve çevresinde kuyumculuk mesleğiyle uğraşan ailelerin kişisel çabalarıyla bu sanat yaşatılmaktadır. Ancak, hayat koşulları emeğinin karşılığını alamayan Oltu taşı işlemecilerinin bu mesleği bırakmalarına neden olmaktadır. (BULAT, 2000, S.263 )

Günümüzde kadın ve erkek süs eşyaları üretiminde tespih, ağızlık ve pipo, yüzük, küpe, kolye, bileklik v.b ürünler olarak üretimi yapılmakta olan Oltu taşı genellikle altın ve gümüş ile birlikte işlenmektedir. Bu nedenle de oltu taşı işlemeciliği kuyumculuk sanatı ile yakından ilişkilidir. Kuyumculukta; taş işlemeciliğinde ve süslemede kullanılan birçok teknik bir arada

(26)

görülebilmektedir. Araştırmamıza konu olan Erzurum İli Oltu taşı işlemeciliğinin el sanatları açısından incelenmesinde bu alanda verilecek eğitimin taş işlemeciliğinin yapım tekniklerini ve süsleme özelliklerini kapsaması gerekliliği önemli bir sorundur.

1.2 ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu araştırmanın genel amacı, Erzurum İli Oltu taşı işlemeciliğinde kullanılan araç- gereçleri, kullanılan yapım tekniklerini, renk ve desen özelliklerini, kompozisyon özelliklerini, kullanım alanlarını, yapıldıkları yerleri, yapılan ürünleri ve üreticilerinin içinde bulundukları koşulları el sanatları açısından araştırmak, belgelendirmektir.

Bu genel amaçlar doğrultusunda aşağıda sıralanan amaçlara da yer verilmiştir.

- Elde edilebilen her örnek için bir gözlem fişi hazırlanarak, Erzurum ili Oltu taşı’ndan üretilen ürünleri renk, motif, kompozisyon, biçim, malzeme, cins ve diğer özellikleri ile belgelemek,

- Oltu taşının çıkartılması, işlenmesi ve ürün haline getirilmesi süreci hakkında genel bilgi vermek,

- Oltu taşının süslenmesinde ve işlenmesinde kullanılan teknikleri incelemek,

- Oltu taşı ürünlerinde, Oltu taşı ile birlikte kullanılan yardımcı malzemeleri tanıtmak

- Oltu taşından yapılan ürünlerin önemini ortaya koymak,

- Oltu taşı işlemeciliği yapan kuyumcu ustalarının bulunduğu şartları ve eğitim durumlarını belirleyici veri anketi uygulamak

- Bu konuyla ilgili bilimsel çalışma yaparak, araştırmanın el sanatları alanında yeni çalışmalar yapacak kişilere belge niteliği taşıması amaçlanmıştır.

(27)

1.3 ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ

Her yönüyle zenginlik gösteren Türk el sanatları gösterdiği çeşitlilik bakımından Türk ulusunun bu dalda ne kadar başarılı olduğunu ortaya koymaktadır. Motifi, malzemesi, zanaatçının duygu ve düşüncesiyle harmanlanan ürünler ait olduğu yörenin karakterini taşıması bakımından önemli bir yer tutmaktadır. Bu değerler korunup, devamlılığı sağlanırsa nesiller arasındaki iletişim bu sayede devam edecektir.

Ülkelerin tanıtımında en önemli boyut el sanatlarına aittir. Türk el sanatları günümüzde gelenekselliği çağdaş anlamda üretilen örneklerle korumaya ve yaşatmaya çalışmaktadır. Kültürümüzün önemli unsurlarından olan el sanatlarının devamını sağlamak, belgelemek, yaşatılması ve gelişmesi açısından önemlidir.

Erzurum ili Oltu taşı işlemeciliği hem taş işleme sanatının, hem de kuyumculuk sanatının özelliklerini taşımakta ve geleneksel aile mesleği olarak yörede sürdürülmektedir.

Son zamanlarda bazı el sanatları varlığını devam ettirmesine rağmen gelişen teknoloji ve değişen zaman, el sanatlarının zaman içinde yok olmasına veya üretim biçimlerinin değiştirilerek yozlaşmasına neden olmaktadır.

Araştırmaya konu olan, Erzurum İli Oltu taşı işlemeciliğinin de teknolojik gelişmelere uyumlaştırılmasında bu sanat dalında uğraş veren ve bu alanda yetiştirilecek kişilerin eğitimi önemli bir sorundur.

Atatürk Üniversitesine bağlı Oltu Meslek Yüksek Okulunda eğitim verilmekte ve her yıl artan sayılarda ( 1997 – 1998 yılında 68, 2005 – 2006 yılında 107 ) öğrenci mezun etmektedir.

Erzurum’da; kuyumculuk sanatına bağlı olarak sürdürülen bu sanatımız son yıllardaki ekonomik sıkıntıların getirdiği etkilerle azalmıştır. Oltu taşının çıkarılmasının zorlukları yanı sıra üretiminden kaynaklanan maddi

(28)

olanaksızlıklar bu alanda bireylere eğitim verilmesini de kısıtlamaktadır. Araştırma Erzurum İli Oltu taşı işlemeciliği ve kullanım alanlarının el sanatları açısından incelenmesini önemli kılmaktadır.

Bu araştırma; Erzurum İlinde Oltu taşıyla yapılan ürünlerde kullanılan hammadde ve yardımcı gereçlerin bu ürünlerde kullanılan araç ve tekniklerin, ürünlerin süsleme ve kullanım özelliklerinin, karşılaşılan sorunların el sanatları açısından gelişimini ve yeniliklerini aktarması açısından, , bu konuda eğitim alan bireylere ve ilgililere ayrıca gelecek kuşaklara kaynak oluşturulması amaçlanmıştır.

1.4 ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI

1. Anket uygulanan örneklem grubu evreni temsil edecek niteliktedir. 2. Tespit edilen ürünlerin gözlem formları araştırmanın amacında belirlenen özellikleri ölçecek yeterliktedir.

3.Erzurum Oltu taşı ile yapılmış ürünlerin çeşitleri tespit edilip, özellikleriyle sıralanmıştır.

1.5. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIĞI

1.Erzurum İlinde, Oltu taşı işlemeciliği ile geçimini sağlayan kişilerle yapılan görüşme ve anket bilgileri sonucunda araştırma, 32 kaynak kişiden elde edilen anket verileriyle sınırlıdır.

2.Araştırma, kuyumculukla uğraşan kişilerden Oltu taşıyla yapılan 41 örnek ürünün renk, biçim, motif, kompozisyon, malzeme, teknik ve diğer özelliklerinin tespiti ile sınırlıdır.

3.Erzurum ili ve Oltu taşı işlemeciliğine ait genel bilgiler yazılı kaynaklardan elde edilen bilgilerle sınırlıdır.

(29)

4-Müze araştırması, Erzurum İli Yakutiye Medresesinde yapılacak incelemelerle sınırlıdır.

5- Erzurum Üniversitesi Oltu Meslek Yüksekokulu Kıymetli Taş ve Metal İşlemeciliği Bölümü öğretim elemanları ile yapılan görüşmelerle sınırlıdır.

1.6. İLGİLİ TANIMLAR

Ağartma: Kaynak esnasında bulaşan lehim parçalarının veya ısınmadan dolayı oluşan oksitlerin temizlenmesi için ürünlerin genelde sıcak olan asit çözeltisine batırılması işlemine ağartma denilmektedir. ( ÜLGER, 1997, S. 252)

Alaşım: Bir madenin başka bir madene katılması ile özellik ve görünüş bakımından yeni bir madenin elde edilmesidir.( KUŞOĞLU, 1994 )

Arda: Tespih yapımında delinen taşın düzeltilmesinde ve tornaya takılmasında kullanılan ucu düz saplı kısa şiş.( BULAT, 2000, S. 277 )

Astar: Kalıp, külçe madenin levha durumuna getirilmiş biçimi. Astar gümüş genellikle 0,5 mm. ile 1,5 cm. arasındaki inceliktedir. ( ÜLGER, 1997, S. 252 )

Avşar: Bir nevi zımba uçlarıdır.

Beyzi: Oval şekline yörede verilen isim. ( BULAT, 2000, S. 277 )

Cila: Motora bağlanmış bir mil üzerine geçirilen ortası boşaltılmış ve yuvarlak biçimde kesilmiş bezin üzerine cila pastası sürüldükten sonra işin beze veya keçeye bastırılması ile yapılan parlatma işçiliğidir. Bu işi yapan ustalara da cilacı denir. ( ÜLGER, 1997, S. 253 )

Gomalak: Mühür mumu.

Kargaburun: Bir teli veya levhayı tutmak, çekmek veya eğmek için kullanılan uçları kullanım alanlarına göre farklılık gösteren alet.( VİTİELLO, 1995)

(30)

Kobut : Oltu taşının üst kısmı topraklı kısmına ve taşın kabaca şekillendirilmiş haline verilen isim.( BULAT, 2000, S. 277 )

Kumpas: Normal cetvellerin ölçemeyeceği kadar küçük olan boyutları ölçen ölçüm aleti. ( ÜLGER, 1997, S. 256 )

Mastar: Değerli taşların ölçümünde ulanılan alet. Yelpazeli veya levhalı taş mastarları olmak üzere iki çeşidi vardır.( VİTİELLO, 1995 )

Mazi: Tespih tanelerinin delindikten sonra deliğin düzeltilmesini sağlayan verev uçlu, saplı, biz benzeri alet. (BULAT, 2000, S. 277 )

Perçin : Kaynak ve lehim yapma yerine parçaları üst üste getirip sonra bir delik delinir ve deliğe geçirilen aynı madenlerden yapılmış çivi geçirilir ve çekiçlenir. ( KUŞOĞLU, 1994 )

Şirme: Taşın içindeki tuzlu reçine veya şırası. ( BULAT, 2000, 277 ) Zaç Yağı: Sulandırılmış sülfürik asit. İşlemlerden geçirilen gümüş artıklardan arındırılmak için zaç yağına batırılır. ( ÜLGER, 1997, S. 266 )

(31)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1.ERZURUM İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİ

2.1.1.Erzurum İli ve Oltu İlçesinin Tarihçesi

Kuruluşu çok eskiye dayanan Erzurum, birçok tarihi yapıların bulunduğu, bugün de eski ile yeninin yan yana ve iç içe olduğu bir yerdir. Erzurum eski bir şehirdir. Bu çevrede V. yüzyıl başlarında Romalılar, doğudan gelen İranlıların saldırılarına karşı burada tahkimli bir şehir kurmuş, buna Theodosiopolis adını vermişlerdir. ( Türk Ansiklopedisi, C.15, S. 363 – 379 )

Erzurum şehrinin tarihi Selçuk ve Bizans ordularının 1048’de Arz en’de kısa bir müddet sonra da Pasin Ovası’ndaki Türk zaferi ile neticelenen karşılaşmalarına bağlanmaktadır. Nihayet 1071 Malazgirt Muharebesi Doğu Anadolu’nun Türk hâkimiyetine girmesi için kati bir başlangıç teşkil etmiştir. (FINDIKOĞLU, 1984, S. 3 – 4 )

Doğu Anadolu’nun en büyük vilayeti olan Erzurum’u da içine alan bu bölge, tarih boyunca Hurriler, Urartular, Kimmerler, İskitler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Bizanslılar, Safaviler, Sasaniler, Araplar, Selçuklular, Moğollar, İlhanlılar gibi çok çeşitli kavim ve milletler tarafından zabt ve idare edilmiştir. 1534 yılında şehir ve çevresini fetheden Osmanlılar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1923 yılına kadar bu şehirde hüküm sürmüşlerdir. Erzurum ve çevresine hakim olan büyük tarihi şahıslar arasında Büyük İskender ve Timur’u sayabiliriz.

Hazreti Osman’ın Halifeliği zamanında, 651 yılında Mesleme oğlu Habib kumandasında gelen İslam ordusu, halıcılığı ile ünlü olan Erzurum yerindeki

(32)

şehrin ‘‘Kalı-Kala’’, yani Kalı/Halı şehri diye anıldığını görmüş; burayı ‘‘cizye’’ denilen vergiye bağlayıp fethetmişti. ( YİNANÇ, 1967, S. 346 – 347 )

Son üç yüz yıl içinde ilkin İran daha sonra da Rus savaşları, hep bu şehrin etrafında olmuştur. 23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi’nde, İstiklal Harbi’nin ve Milli Mücadelenin temelleri atılmıştır ( SELVİ, 1973, S. 5 )

Erzurum’un ilçelerinden olan Oltu, tarihi ilçelerimizden birisidir. Kimler tarafından ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Kısa bir devre vilayet ve mutasarrıflık dönemleri geçirmiştir. ( Erzurum İl Yıllığı, 1973, s. 3 )

İl merkezine 125 km uzaklıkta, Göle- Kars yolu üzerinde kurulan Oltu’nun adı Kıpçakların bir boyundan gelmektedir. Oltu’ya batı- güneyden komşu ve kalenin ortaçağ’da “Tortum” da denen adı yine kimmer Kıpçaklardın bir oymağından geliyor. ( PARLAK, 1994, S. 1 )

Mehmet Han’ın beylerbeyliği zamanında, 943–944 yıllarında Osmanlı topraklarına kattığı anlaşılan Oltu’nun güneyinin, bu beylerbeyinin Pasin sancağına bağlandığı görülmektedir. ( BROSSET, 1949, S. 32 )

1548 yılında Osmanlıların eline geçen Oltu, 1877’den önce Ardahan’a bağlı bulunuyordu. (AYDIN, 1998,S. 256 ) 1919’da yörede bağımsız bir örgütlenme gerçekleştirilerek Oltu milli şurası kuruldu. Bu yerel yönetim 17 Mayıs 1920’de T.B.M.M. hükümetine katıldı. ( KIRZIOĞLU, 1953, S. 454 – 456 )

Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusunda yer alan Erzurum’un ilçesi olan Oltu, 1380 km² yüzölçümlü ve 1275 m. Rakımlıdır. ( Ana Britannica, C. 24, S. 200)

Tortum, Uzundere, Olur, Yusufeli, Narman, Şenkaya ilçeleriyle çevrili olup, Çoruh’un bir kolu olan Oltu Çay’ı vadisinde kurulmuştur. Tarım arazileri genellikle Oltu Çayı vadisinde yer alır. Tek bucaktan ibaret olan ilçenin 64 köyü vardır. (BOLAYIR, 1987, S.12 )

Oltu çayı havzası Kuzey Anadolu Dağları veya Alp Orojenik kuşağı içerisinde bulunmaktadır. Bu bakımdan, orojenik kuşaklara özgü özellikler

(33)

baskın durumdadır. İklim bakımından Doğu Anadolu ve Karadeniz iklimi arasında, kendine haz özellik taşır. ( PARLAK, 2001, S. 6 )

Kuzey ve Güneydeki dağların eteklerinde sarıçam ormanları ayrıca bu kısımlarda pelit, ardıç, karaağaç, yaban kavağı gibi orman ağaç toplulukları bulunmaktadır. (Erzurum Beldeler, 1986)

İlçenin nüfusunun % 37’si ilçe merkezinde, geri kalanı Erzurum’da ve köylerde yaşamaktadır. Köylerde yol, su, elektrik ve telefon hizmetleri yeterlidir. ( PARLAK, 1994, S. 11)

İlçe merkezinde, 5 ilkokul, 1 lise, 1 endüstri meslek lisesi, 1 imam hatip lisesi, 1 ortaokul, birde pratik kız sanat okulu ile iki köyünde ortaokul, diğer tüm köylerde ilkokul mevcuttur. İlçede ayrıca 1996 yılında yüksek okul açılmıştır. Halk eğitim merkezi müdürlüğü, okuma yazma programının dışında biçki-dikiş, el nakışı, trikotaj, halıcılık, daktilografya ve çeşitli sosyal ve kültürel kurslarla çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca ilçede bir matbaa bulunmakta ve aynı matbaada ‘‘Oltu’nun Sesi’’ adlı gazete yayınlanmaktadır. ( BULAT, 2000, S. 13 )

Yöre topraklarında manganez, tuz ve linyit içeren cevher yatakları vardır. Bu yataklardan 36.300 ton linyit çıkarılmıştır. Yörede, Oltu taşı işlemeciliği büyük bir gelir kaynağıdır. Oltu taşının asıl adı siyah kehribardır. İlçenin kuzeyindeki dağlık kesiminden çıkarılmaktadır. Bu el sanatı günümüzde değer kazanmaya başlamıştır. ( BELDELER, 1986, S. 106 – 107 )

Oltu taşı mamulü ağızlığın nikotin emme özelliği, bilezik ve gerdanlığın elektrik dengeleme özelliği vardır. Oltu taşından tespih, ağızlık, pipo, kolye, küpe, yüzük, gerdanlık, bronş gibi çeşitli süs eşyaları yapılmaktadır. Dokumacılık, halıcılık, kilimcilik ve taş yontma sanatı da ileri derecededir. Hat sanatının dünyaca meşhur hocası Hasan Çelebi, Oltu’da yetişmiştir. İlçedeki küçük üretim etkinliklerinden bir de ihram dokumacılığıdır. Mısır yetiştirilen köylerde hasır, sergi dokunmakta ve satılmaktadır. ( PARLAK, 1994, S.8 )

İlçede eskiden çok yaygın olan dokuma işleri az da olsa bazı köylerde devam etmekte, ihram, kuşak, şal, kilim, halı vb. dokunmaktadır. İlçenin orman

(34)

içi ve kenar köylerinde kendilerinin kullanabileceği tarım araçlarını ve ayrıca yayık, çepik, çömlek gibi eşyaları yaparlar. ( BULAT, 2000, S. 13 )

2.1.2. Erzurum İlinin Coğrafi Yapısı

Erzurum Ovası, Doğu Anadolu’nun kuzey kesiminde yer alan Erzurum – Kars bölümünün batı ucunu işgal eder. Ovanın kuzeyinin Doğu Karadeniz bölümünün iç kısımları, güneyini de Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Fırat ve Yukarı Murat bölümleri çevreler. Ovanın yüzölçümü 825 km² kadardır. ( SÖZER, 1970)

Erzurum, akarsuları, Çoruh, Aras ve Karasu/Fırat ile üç ayrı denize karışan, Doğu Anadolu’daki yüksek yaylaların merkezidir. Doğu Anadolu Bölgesi’nin en belirgin karakteri, ortalama yükseltinin fazlalığıdır ve bu karakter, Doğu Anadolu’yu diğer bölgelerimizden ayıran en belirgin özelliktir ( ERDİNÇ, 1973, S. 5 )

İl kuzeyden Artvin- Rize, batıdan Gümüşhane- Erzincan, güneyden Bingöl- Muş, doğudan Kara köse- Kars illeri ile çevrilmiş. ( BULUT, 1989, S.5) Erzurum Ovası, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en dikkate değer hayat sahalarından birini teşkil etmektedir. Erzurum şehri kendi adını taşıyan ovanın güneydoğusunda, Palandöken Dağı’nın dibine yaslanmıştır. ( SARAÇOĞLU, 1989, S. 336 – 339 )

Erzurum’un iklimi serttir. Erzurum ve çevresi şiddetli kara iklimine sahiptir. Erzurum’da yıllık sıcaklık ortalaması 5,9 ºC en sıcak ay Ağustos, en yüksek sıcaklık ortalaması 11,5 ºC’dir. Erzurum akarsu kaynakları bakımından da çok zengindir. İlin büyük kısmı tabii step sahalarını içine alır. ( Erzurum İl Yıllığı, 1973, s. 8

(35)

2.1.3. Erzurum İlinin Sosyal ve Kültürel Yapısı

Erzurum, dokuz yolun kavşak noktasıdır. Erzurum’da Şeker fabrikası, Et ve Balık Kurumu Kombinası, Askeri Ağır Bakım Fabrikası, Ayakkabı ve Deri fabrikası, Tuğla ve Kiremit fabrikaları vardır.

Erzurum yüksek öğretiminde kurulmuş bulunduğu bir şehirdir. Burada bir Eğitim Enstitüsü ve bir üniversite (Atatürk Üniversitesi) vardır. Erzurum ilinin başlıca ekonomik kaynaklarından biri hayvancılıktır. Kır çiçeklerinin bol olduğu ilde güzel kokulu bal elde edilir. ( Türk Ansiklopedisi, s. 365 )

2.1.4. Erzurum İlinin El Sanatları

Erzurum eskiden beri çeşitli el sanatlarının gelişmiş bulunduğu bir şehir olmuş, bıçakçılık, kuyumculuk, Erzurum taşı denilen kara taştan yapılmış süs eşyaları yapımı, dericilik, dokumacılık, ince yün dokumacılığı, bakırcılık bakımından ileri bir durum göstermiştir. Bugün bu küçük sanatlardan bazıları gerilemiş, bazıları durmuş ve yok olmuş ise de, bunlarla uğraşanlar yine vardır. Eski bir yol kavşağı ve ticaret şehri olan Erzurum bir sanayi şehri olma yoluna girmiştir. ( BOLAYIR, 1987, S.6 – 7 )

Yörede el sanatları ile uğraşan kesim çoğunluğu teşkil etmez. Oltu taşı işlemeciliği, ihram dokumacılığı ve halk eğitim merkezi bünyesindeki kurslarda dokunan halılarda önemli el sanatlarıdır. Oltu taşı, ‘‘Taş han’da’’ bulunan atölyelerde işlenmekte ve kişilerin beğenisine sunulmaktadır. İhram dokumacılığı, bu işi bilen kişilerce, özel sipariş üzerine yapılmaktadır. (BULUT, 1994, S.5 )

(36)

2.2. ERZURUM İLİ OLTU TAŞI İŞLEMECİLİĞİ HAKKINDA GENEL BİLGİ

2.2.1. Taş Sanatının Tanımı ve Tarihçesi

Taş, kimyalı ve fizikli durumu değişiklikler gösteren rengini içindeki maden, oksit ve tuzlardan alan sert ve katı maddedir. ( KUŞOĞLU, 1994, S.146)

Yer kabuğunu oluşturan, çeşitli minerallerden oluşan katı, doğal maddelere taş( kayaç) denir. Aslında yeraltında ve üstünde bulunan bütün taşların kökeni magmadır. Oluşumlarına göre üç grupta incelemek mümkündür.

1. Püskürük(magmatik) taşlar 2. Tortul taşlar

3. Başkalaşmış(metamorfik) taşlar

Püskürük Taşlar: Bu taşlar yerin deriliklerinde bulunan magmadan oluşmuşlardır. Ortak özellikleri, hepsinin minerallerden oluşmasıdır. Bu taşlar magmanın yavaş yavaş soğuması sonucu oluştukları için, genellikle açık renkli ve iri tanelidirler. Sert bir taş olan granit bu taşlara örnek gösterilebilir.

Tortul Taşlar: Bu taşların kökenini de magma oluşturmaktadır. Ancak, magmatik taşlar çeşitli dış olaylarla karşılaşırlar. Bu olaylarla taşların çözülmesi sonucu oluşan parçacıklar, çukur yerlerde, göl ve deniz diplerine çökerler ve tortul taşları oluştururlar. Oluşum şekillerine göre üç gruba ayrılmaktadırlar:

a) Fiziksel tortul taşlar b) Kimyasal tortul taşlar c) Organik tortul taşlar

(37)

Başkalaşmış (Metamorfik) Taşlar: Püskürük ve tortul taşların yerin derinliklerinde bazı etkiler sonucu eski özelliklerini kaybederek yeni özellik kazanmalarıyla yeni taşlar meydana gelmektedir. Bu taşlara başkalaşmış taşlar adı verilmektedir. ( BULAT, 2000, S.34 – 35 )

İnsanlar, var oluşlarından itibaren, hayatlarının her alanında taşlarla iç içe olmuşlardır. Taşları ilk etapta temel gereksinimlerini karşılamak için kullanmışlardır. İhtiyaçlar arttıkça, gereksinimler de çeşitlenmiş, taşlar farklı alanlarda kullanılmaya başlanmıştır.

Bu güne gelen ve uzun bir süreci içeren takının serüveni birbirini izleyen nesillerde dönemlerin beğeni ve zanaatkârların el becerileri ile gelişmiş; kıymetli taşların bireysel süs öğesine dönüşmesiyle sanat sitillerini doğurmuştur. ( ÖZAY, 2000, S.138 )

Taş işlemeciliğinin ilk örnekleri yontma taş çağından kalmadır. Cilalı taş çağı, Anadolu’da gelişmiş bir teknolojiyi simgeler. Urartu dönemi, Doğu Anadolu’da sert taş işleme sanatının en gelişmiş örneklerini yansıtır. Çakmak taşı, fildişi, kehribar (Oltu taşı) ve özellikle fırınlanarak renklendirilmiş agatlar karakteristiktir. Selçuklu ve Beylikler Dönemi’nde çok daha fazla sayıda örneği bulunan mezar taşları yanı sıra bir grup minber, çörten taş testi, askı v.b. gibi parçalar, iki boyutlu süsleme sanatı ağırlıklı süregelen taş işçiliğinin özellikle 10. yüzyıldan başlayarak üç boyutlu değer kazandığını göstermektedir. (BARIŞTA, 1998, S.154 )

Mısır takılarında kullanılan taşlar ve taşların renkleri başlı başına bir sembolizm alfabesi yaratır. Kutsal taşların başında mavi tonlarındaki lapis, kırmızı renkli taşlar; firuze, sarı yeşim ile akik taşı gelir.

Alacahöyük kral mezarlarından çıkarılan, süs taşı boncuklarından oluşturulmuş takıların çoğu dini törensel anlamlar taşımaktadır. Günümüzde kullanılan mavi nazar boncukları, altın maşallahlar, burçlar ve harçlar gibi…

Arkeolojik çalışmaların halen devam ettiği Çatalhöyük’te obsidian ve çakmak taşı işlenerek alet yapımında kullanılmış; kurşun ve bakır ince metal haline getirilmiştir. Takılarda renkli kireç taşları, oniks, kemik, fildişi, deniz

(38)

kabukları, traverten ve apatit kullanıldığı izlenir. Anadolu takı sanatında ilk kez agat, kuvars, kalsedon gibi yarı kıymetli ve sert taşlar işlenip yuvarlak boncuklar yapılmıştır.

Renkli taşlarla altını takılarda birlikte kullanımı erken dönemlerde Mısır ve Mezopotamya’ da oldukça popüler olmuştur. Lapis, lazuli ve akik başta olmak üzere yeşil feldspat ve diğer taşlarda bolca kullanılmıştır. Avrupa’da ise bu dönemlerde taş yerine altının hâkimiyeti izlenir. Ancak kuralcı Mısır’da renkli taşların altın ile birlikte kullanımı ve tasarımdaki güçlü sembolizm rakipsiz kalmıştır. Mısır takılarında renkli taşlar granülasyon tekniğinin süsleme rolünü üstlenir. ( ÖZAY, 2000, S. 133 – 139 )

M.Ö. 6. yüzyıldan başlayarak, özellikle Greko- Pers döneminde Lidya takılarında süs taşlarının kullanımı giderek artar. Mısır sanatı etkisiyle ortaya çıkan, kutsal böcek skrabe şeklinde yüzük taşları, taşların üzerine figürler kazınmış mühür amaçlı yüzükler bu dönemin eserleridir. ( TÜRE, 1986, S.15 )

Anadolu’da Osmanlılardan günümüze kadar süregelmiş iki önemli taş işlemeciliği bilinir. Bunlar: Eskişehir lületaşı ve Oltu (Erzurum) siyah kehribardır.

Medeniyetin ilk çağlarında dahi ağaçtan, hayvan kemiklerinden, sert taşlardan, camdan ve muhtelif madenlerden süs ve takı için göz kamaştırıcı eserler hazırladıkları görülmektedir. Eskilerde Anadolu’da geleneksel sanat uğraşı olan ve bu gün küçük atölye haricinde yok olmuş taş işleme sanatı, akik boyama sanatı, sedef kakma işlemi, sert taşları tıraşlama ve yontma, taşlara yiv çekme ve cilalama ile o günün tekniğine göre ne denli sabır geçtiği bir gerçektir. Bir sürü medeniyetlerin beşiği olan Anadolu’da taş işleme sanatı bölgesel olarak kendini kabul ettirmiş iken Eskişehir lüle taşı saraylardan halk ozanlarının koşmalarına kadar konu olmuş, hepimizin yakından tanıdığı Erzurum taşı (siyah kehribar) gelmiş geçmiş Anadolu taş işleme sanatının ayakta kalan son uğraşısıdır. (DEMİRKAN, 1984, S.110 )

(39)

2.2.2. Süs Taşları

İnsanlık tarihi boyunca, ender bulunuşları, çekici renkleri, irilikleri ve sertlikleri ile diğerlerinden ayırımlı olarak değerlendirilen süs taşları (değerli ve yarı değerli taşlar) tek bir mineraldirler( Elmas, zümrüt, topaz, kuvars vb.) ya da bu minerallerin oluşturduğu kayalardırlar. ( SAVAŞÇIN, 1988, S.28 )

Anadolu’da yaşamış tüm uygarlıklar, değerli ve yarı değerli taşlar ile metalleri birlikte veya ayrı ayrı işleyerek hem kutsal hem de sanatsal amaçlara yönelik genelde küçük plastik olarak tanımlanabilecek takı ve benzeri sayısız eser üretmişlerdir. Eski ustalar, sanatkârlar değerli taşları ve metalleri takıda kullanırken biçim, form, fonksiyon gibi özellikleri, sosyal, teknik ve sanatsal davranışları ile denetlemişlerdir.

Doğanın, ilk insanlardan bu yana sürekli ilgimizi çeken bir başka gizem kaynağı da süs taşları, ender mineraller veya onların kristalleridir. Çekici güzellikteki bu ilginç geometrik yapıtlar, doğanın insanoğlunun sanatsal yaratıcılığını, düşünsel dünyasını etkileyici, dürtücü malzemedirler. İlk insanların bu kristalleri biriktirdikleri bilinmekte. Daha sonraları büyücülerin kuvars kristallerinden yapılmış kürelerde gerçeği aradıklarını görmekteyiz. (SAVAŞÇIN, 1988, S. 11 )

Yüzyıllardır statü sembolü, değişim aracı olarak kullanılan yarı değerli ve değerli taşlar, sihirli bir güç taşıdıkları inancı ile tedavide de kullanıldılar. Biyoenerji uzmanları, insan vücudunu şakra adını verdikleri farklı enerji merkezlerine ayırıyor ve enerji eksikliklerine iyi gelecek bir taş grubu olduğunu savunuyorlar. ( YAYLALI, 2000, S. 121 )

Yerbilimlerinde süs taşları araştırmalarına (tıraşlama, yontma, şekillendirme) Gemoloji denilir. Çok eskilere dönüldüğünde ülkemizde ve yakın çevresinde bu sanat dalı ile uğraşımın yaygın, hatta bazı bölgelerde geleneksel olarak geliştiğini görüyoruz. Samatya’da eski elmas tıraşlama ustalığı,

(40)

Mekke’de Mekke taşı işlemeciliği, Kütahya’da akik boyama sanatı, lüle, pipo ve tespih yapımı, Erzurum’da Oltu taşı gibi. ( DEMİRKAN, 1982, S.46 )

Süs taşları, gözleri kamaştıran, renkli, canlı, saydam ve iç açıcı taşlardır. Bu yönüyle süs taşları, çoğu kişi tarafından bilinir ve hemen kolayca tanınabilir. Süs taşlarının çoğu tek kristallerdir. Bu nedenle adi taşlardan ayrılırlar. Bu kavram, geleneksel olarak Osmanlıcada yer etmiş “ Ziynet taşlarından” gelmektedir. Batı dillerinde de “Kıymetli taşlar” ya da “Süs taşları” olarak dilimize çevrilebilecek terimlerle anılırlar.

Süs taşı niteliğindeki kristaller, doğrudan yerkabuğunda oluşabildikleri gibi yapay olarak da elde edilebilmektedir. Özellikle 1960’lı yıllardan sonra yapay elde edilen süs taşları daha çok önem kazanmıştır.

Romalılar günümüzde bilinen bütün kıymetli ve yarı kıymetli süs taşlarını kullanıyorlardı ve bunların işlenmesinde büyük bir ustalığa ulaşmışlardı. Sertliği az olan agatlar, kalsedon, granat, opal vb. taşlardan kaboşunlar yapıyor; safir, topaz, yakut gibi sert taşları ve hatta tıraşlanmamış elmasları doğal şekilleri ile parlatıp takılara yerleştiriyorlardı.

İthal yoluyla getirilen süs taşlarının çok pahalıya mal olması ve yoğun talep nedeniyle renkli camlardan taklit yüzük taşları yapılmaya başlanmış, hatta yeşil camdan doğal zümrüt kristalleri şeklinde hazırlanan taklitler kolye ve küpe gibi takılarda bolca kullanılmaya başlanmıştır. Romalı yazar Pliny “hiçbir sahtekârlıktan kıymetli taşların taklidinden kazanılan para kadar para kazanılmayacağını” belirterek olayı sergilemektedir. (TÜRE ve SAVAŞÇIN, 1986, S. 11)

Taşlarda, doğada değerli veya yarı değerli olarak bulunmaktadır. Taşların değerleri, sertlik ve optik özelliklerine göre değişmektedir. Renkleri ise bileşimlerindeki maden oksitlerine bağlıdır. Bu renkler bazen taşın ışığı geçirmesi veya yansıtması şeklindedir.

Takılarda kullanılan değerli taşlar arasında elmas, yakut, zümrüt, safir gibi taşlar yer almaktadır. Yarı değerli taşlar arasında yörelerine göre isimlendirilen Simav akikleri, Erzurum taşı (siyah kehribar) ve Eskişehir lüle

(41)

taşı gibi taşlar bulunmaktadır. Değerli taşlar, yine değerli madenler üzerine (altın, platin vb.) oturtularak kullanılmakta, yarı değerli taşlar ise yarı değerli madenler üzerine oturtulduğu gibi, boncuk dizisi şeklinde kullanılmaktadır. ( MANDIRACI, 1996, S.10 )

Yarı kıymetli taşlar olarak adlandırılan kimi süs taşları da aynı tür ya da çeşitli mineral topluluklarından oluşur. Ticari değer yönünden ikinci sırada yer alan bu mineral toplulukları, doğada daha yaygın ve tek kristallere göre daha da kolay işlenebildiklerinden süs taşı endüstrisinde önemli yer tutarlar(agat, kalsedon, opal vb.)

Türkiye süs taşları açısından gerçekten zengin bir potansiyele sahiptir. Türkiye’nin hemen her yerinde düzgün büyümüş, çeşitli türde kristallere rastlanır. Anadolu’da rastlanılan en sert değerli taş korendondur. ( DORA, 1982, S. 59 – 60 )

Kuyumculukta kullanılan taşları şöyle gruplayabiliriz:

2.2.2.1. Kıymetli Taşlar

Tabiatta bulunan diğer minerallere göre daha güzel görünümlü olan, az bulunan ve daha kıymetli kabul edildikleri için mücevher olarak kullanılan mineraller ve kristallere verilen addır. Kıymetli taşlar mor ötesi ışın altında taklitlerinden farklı renklerde görünmektedirler. ( ETHEM, 1990, S. 101 – 125 ) Bu taşlar kendilerine has bazı özelliklere sahiptirler, Sert ve dayanıklı olan bu taşlar hemen ayırt edilmelerine neden olacak farklı renk dizilerine ve parlak kıvılcımlara sahiptirler. Güzel ve değerli eserler yaratabilmek için kesilebilen ve cilalanabilen mineral ya da organik maddelerdir. Çoğu değerli taş dünya kabuğunun ısı ve basıncıyla oluştuğundan mineraller olarak sınıflandırılmaktadırlar. ( ERKAPLAN, 2000, S. 45 )

(42)

Elmas

Bilinen en sert mineraldir. Genellikle renksiz ve şeffaf olmakla birlikte yarı şeffaf ve hafif türleri de olan bir taştır. Koyu renkte olanına “Deep Diamond”, renkli elmasa ise “fantezi elmas” denilmektedir. Doğada saf olarak bulunur. Elmas kimyasal bakımdan tek bir elemandır. Elmasın ışığı yansıtmasındaki yüksek kapasitesi aşırı sertliği ve mükemmel parlaklığı gibi özelikleri onu, yani karbondan elmasın özellikleri atomik yapısındaki değişiklikten ileri gelir. İyi kesilmiş bir elmas üzerine düşen tüm ışınları yansıtarak, taşın içinde meydana gelen dağıtımdan ötürü dışarı gökkuşağı renkleri şeklinde aksetmektedir. Renksiz olmasına rağmen bazen renkli bir elemanın zerrecikleri taşın içine girerek ortaya çok nadir değerli renkli elmasları meydana getirirler. İşlenir ve dünya mücevher piyasasına pazarlanır. ( BULAT, 2000, S.35 )

Pırlanta

Elmasın tıraşlanmış haline “pırlanta” adı verilmektedir. Tıraşlanan her yüzeye ise “faseta” denilmektedir. ( ETHEM, 1990, S. 101 – 102 )

Pırlanta, 1919’da Tolkwsky tarafından yaratılan modern brillant kesime ülkemizde verilen isimdir. Bu kesimde ışık taşın içinde kırılıyor ve olağanüstü bir ateş ve parlaklık vererek geri yansıtmaktadır. Elmas, yakut ve safirden 2000 kat; kübik, zirkon gibi insan yapımı sentetik taşlardan ise 3000 kat daha serttir. ( BULAT, 2000, S. 35 )

Yakut

Kristal yapısına giren Cr2O3 nedeniyle rengi kırmızı ( kan kırmızısı) bir

renk alan şeffaf Korund mineralidir. Safir ve yakut aynı mineral grubundan gelmektedir. Ateşe dayanıklı ve bütün taşlardan ağır olan bir taştır. ( KUŞOĞLU, 1994, S. 160 )

Yakut sadece güzel ve değerli değil aynı zamanda en sert taşlardan birisidir. Kuyumculukta kullanılan bu taş saatlerde ve özellikle kırmızı ışık yayma özelliğinden dolayı lazer aygıtında kullanılmaktadır.

(43)

Tam şeffaf olanı makbuldür. Yakutu doğa kimyasal oluşması ile krom oksitle rengini kırmızıya çevirmiştir. Ancak renklisi ve sütlü dediğimiz benekli olanları daha az makbuldür. Bu taşlar kratla ölçülür ve pazarlaması yapılır.

Zümrüt

Bünyesine giren Cr nedeniyle rengi yeşil olan Beril kristalidir. Çok kıymetli bir taş olup kendine has yeşil bir rengi vardır. İçinde süt beyazı leke olanı makbul değildir. Kıymetli olanı ördek yeşili renginde olanıdır. Mücevherin üzerinde ele yakışır şekilde değerlendirilir. (ENGİNOVA, 1990, S. 36)

Gök mavisinden yeşilimsi maviye kadar çeşitli tonları olan minerale de Gök zümrüt adı verilmektedir. Zümrüt yeşiline “jeronez yeşili” de denilmektedir.

Safir

Bünyesine giren Fe ve Ti nedeniyle açık maviden çivit rengine kadar değişik renklerde, bazen de menekşe renginde olan, şeffaf ve yarı şeffaf arası bir görünüme sahip olan Korund mineralidir. Kaynaklarda “beyaz safir” den de söz edilmektedir. Mücevheratın yanı sıra gramofon iğnesi ve saat camı olarak ta kullanılmaktadır. (ERKAPLAN, 2000, S.46 )

Kıymetli taşlardandır. Safir de kratla ölçülür ve pazarlanır. Siyaha çalan rengi sütlü benekleri ve açık renkli olanları daha az değerlidir. ( BULAT, 2000, S. 36 )

2.2.2.2. Yarı Kıymetli Taşlar

Az kıymetli takdir edilen taşlara da yarı kıymetli taşlar denilmektedir. Yarı kıymetli taşlar bir dizi güzel renge sahip olmaları yanı sıra genellikle değerli taşlar kadar sert değillerdir. Yarı kıymetli taşlar doğadan maden olarak çıkartılır. Çok çeşitleri vardır. Başlıcaları şöyledir:

(44)

Akik

Değişik renklerde ve merkezleri bir olan kürelerden oluşan kalsedon katmanlarından oluşan kuvars cinsi çok sert bir taştır. En iyi akik gül rengindeki açık kızıl renkli olanıdır. Kalsedon türü bir taştır. Akik mühür, yüzük, tespih gibi süs eşyası yapımında kullanılıp vücuda temas ettiği sürece ferahlık verdiğine inanılmaktadır. Ayrıca tezhip sanatında mühre aletinin ucunda, kağıt üzerindeki pürüzleri gidermek için de akik taşı kullanılmaktadır. Gözlü akik, ağaç akik, halkalı akik, yosunlu akik, bulutlu akik gibi birçok çeşidi vardır. ( ETHEM, 1990, S. 65 )

Elmas gibi camı keser. Sertliği 9 derecedir. Mücevherat yapımında ve sanayide kullanılır. (ENGİNOVA, 1990, S. 37) Müslümanlarca “nazar taşı” olarak da kullanılan akik’in iki türü eski Kızılderililerin“uğur taşı”dır. Kırmızı akik ve kalsedona “Yemen Taşı” da denilmektedir.

Firuze (Turkuaz)

Türkçe “camgöbeği” de denir. Gök mavisi, mavi, yeşil ve yeşilimsi gri renklerde, camsı parlaklığı olan opak bir taştır. ( ŞAHİN, 1994, S. 36 ) Kendine has gök mavisi tonu için camgöbeği yeşili, Türk mavisi gibi isimlerde kullanılmaktadır. “Turkuaz” ismi Fransızcadan (Turquoise), “Firuze” ise dilimize Farsçadan geçen bir kelimedir. Firuze mücevheratın yanı sıra mühür yapımında da kullanılmaktadır. Açık renkleri makbul değildir. Şeffaf değildir.

Topaz

Kristalize bir taştır. Alüminyum silikat minerali olup, camsı parlaklığı olan şeffaf ve yarı şeffaf olan bir taştır. Renksiz, beyaz, gri, mavimsi, yeşilimsi, sarı- kahverengi, turuncu pembemsi ve kırmızımsı renkleri mevcuttur. Alın rengi, duman rengi ve sarı topaz daha değerlidir. ( ENGİNOVA, 1990, S. 37 )

Peridot

Zeytin, yosun yeşili renginde şeffaf bir taş olup genellikle yaprak yeşili görünümlü bir taştır. Açık kahverengi renginde olanı da vardır. ( ERKAPLAN, 2000, S.50 )

Şekil

Şekil 3. Oltutaşının Galeriden Çıkarılışı
Şekil 4. Oltutaşı Madeninin İşlenmemiş Hali
Şekil 5. Oltu Taşı Tespih.
Şekil 6. Oltu Taşı Pipo, Kül Tablası Ve Ağızlıklar.
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu faaliyette verilecek bilgiler doğrultusunda uygun ortam sağlandığında, yöreselliğe uygun gümüş kazaz örücülüğünde kısa ve uzun sürgü tekniğinin parlatma

Bilekten kol bordürü örülüp belli aralıklarla örgünün iki kenarından ilmeklerin arttırılması ve koltuk altından itibaren ilmeklerin kol yuvarlaklığı verilmesi

Bu faaliyette verilecek bilgiler ve beceriler doğrultusunda uygun ortam sağlandığında şifre dantelini, ürün özelliğine uygun olarak germe, kolalama ve ütüleme işlemini

 Çevrenizdeki veya okulunuzdaki nakış atöl- yelerinden faydalanabilirsiniz..  Yeni işlemeli ürünlerin koruma yön-

Günümüzde çanta yapımı için çok çeşitli yardımcı malzemeyi bulmak, bu malzemelerden zevkimize ve bütçemize uygun cıvıl cıvıl renklerde, örgü

Zihinsel yetersizliği / otizmi olan öğrenciler için ise eğitim performansları, ilgi, ihtiyaç, yetenek ve bireysel farklılıkları dikkate alınarak El Dokuma, Dekoratif

 Boy ölçüsünü, stor çubuğundan baĢlayarak pencere sahanlığına kadar alınız.  En ölçüsünü ise; stor çubuğu boyunca, yani pencere çerçevesi

Modülün ölçme ve değerlendirme süreci; modülün öğrenme çıktılarının ölçülmesi ve modül bazında öğrenme çıktılarının başarı oranları dikkate alınarak