• Sonuç bulunamadı

Amerika dönüşü:2:Amerika da büyük bir din adamı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Amerika dönüşü:2:Amerika da büyük bir din adamı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

V A T A N

'V ;

AMERİKA DÖNÜŞÜ:

Amerikada büyük

bir din

adamı

ljLJ|

amdullalı Suphi Tanrıöver,

" " Nevyork başpiskoposu At-

- Tanrıöver beyanatına devam ediyor

henagoras hakkında konuşacağını

bildirdi ve bu arada Türk - Yunan münasebetlerine de temas etti. Tan- rıöver şunları söyledi:

«— Hüseyin Cahit Yalçın bir

Amerika seyahatinden döndüğü

vakit bana uzun uzadıya bu çok ta­ nınmış din adamından bahsetmişti. Hakkında verdiği malûmat onun yal­ nız gününü ve devrini aşan zekâsını değil, yarma ait endişelerini ve ta­ savvurlarını da naklediyordu.

Alm an ve Rus istilâlarına karşı harı vaziyetlerinin bu istilâlara en müsait zamanlarında bile kalemi ile

kahramanca mücadele etmiş olan

Hüseyin Cahit Yalçının kalbinde

Nevyorkta tanıdığı din adamı derin bir sevgi ve saygı uyandırmıştı.

Bir aralık Ankaraya gelen Vaşing- ton büyük elçimiz Hüseyin Ragıp Baydur, ondan bize ayni lisanla bah­ setti. Onun hakkında daha birçok şeyler işittim. Hepsi onun lehinde olmak üzere.

Gene onun hakkında Amerikada- ki bazı Türk dostlarımdan mektup­ lar aldım. Hakkında konuştuğumuz engin ruhlu, din adamından sitayiş­ le dolu olarak.

Ben de bir aralık hatırlarsınız, si­ zin gazetenizde ve Tasvirde ondan bahsettim. Bir de memleket gençli­ ğine, Eminönü Halkevinde hitap et­ tiğim vakit, kendisini sevgi ile ve saygı ile tekrar ve tekrar yadettim.

Dünyanm bu karışık, perişan dev­ rinde bütün kıymetleri ve bütün kuvvetleri birer birer teşhis etmeğe muhtacız. Kimse büyük ve küçük ortada mevcut bir kıymeti ihmal et­ mek günahını üzerine almamalıdır.

Bizden çok daha harp kudreti

olan memleketlerde bile sulhta ve „ mücadelede işe yarayabilecek bir tek unsurun ortada metrük bir hal­ de kalmasına müsaade etmiyorlar. H er tarafta bugünün ve yarının kor kunç ihtimallerine karşı en geniş ölçüde hazırlanışa şahidiz.

İstanbul ve Atina rahiplerinin Mos- kovaya davet edilişi

H atırlarsınız,. geçen temmuzda, müstakil Rus^eîüsesinin beşyüzüncü

yıldönümü vesilesile İstanbuldan

ve Atinadan bazı rahipler Moskova- ya davet edilmişlerdi. Bu davette ikinci bir maksat, her yerde dikkati çekmekten hâli kalmadı. İstanbul ana kilisesi arasında şimdiye kadar halledilmemiş olan bazı meseleler konuşulacak deniliyordu.

Yalçın ve Baydurun sözleri - İstanbul ve Atina rahiplerinin

Moskovaya davet edilişi — Athenagoras'ın şahsiyeti

"*■**“ *■*■ Anlatan : 111 “ 1 11 ... ... 11 “ Yazan :

H. SUPHİ TANRIÖVER

İHSAN ADA

leket muharebesine şahit olmuş, ru­ hu, tahsili ve terbiyesi çok süren bir ‘ ıstırap mektebinde yuğurulmuş bir müslüman Türk çocuğu, İmparator­ luğun diğer bir köşesinde hemen hemen ayni senelerde doğmuş, meni lekette ve dünyada ayni harpleri, ayni ihtilâlleri idrak etmiş, bir Or­ todoks Türkle Nevyorkta karşı kar­ şıya gelecek! Ve bunlar konuştuk­ ları vakit şark meseleleri Avrupa meseleleri, dünya meseleleri hak­ kında ayni şeyi düşündüklerini gö­ recekler ve geçici bir dostlukla de­ ğil, hayatlarının son günlerine ka­ dar devam edecek bir dostlukla bir­ birlerine bağlanacaklar.

Türk • Yunan münasebetleri Ben onun beni izaz için verdiği bir akşam yemeğinde Türk - Yunan münasebetleri hakkında altı esaslı noktaya temas ettim ve onları birer birer saydım:

1 — OsmanlI İmparatorluğunun parçalanmasından sonra hangi top­ rak Türkün elinden çıkmış ve Yu- nanistana mal olmamışsa, orada Ele- nizm imha edilmiştir. Bulgaristan da böyledir. Eski, yeni Sırbistan da böyledir. Arap memleketleri de böy­

ledir.

Yunanlılığın tamamen bitmediği yerler varsa orada yalnız, ticarî ma­ hiyette olarak tamamen yabancı va­ ziyette duran ufak koloniler görür­ sünüz. Bunlar da, derece derece ze­ vale doğru gitmektedir. Romanya- da olduğu gibi.

Rumların en kolay eridiği toprak Rusyadır. Eski Slavlara e lif beyi Bizans verdi. Dini ve medeniyeti Bi­ zans verdi. Slav topraklarında Bi­ zans her şekli ile tam bir zevale doğru, gitmiştir.

2 — Osmaniı İmparatorluğunun engin sahalarında, Türk nerede ya-'. şadı ise, Rum orada yaşayabildi.

Hattâ bir yeni doğuya «Renâis-

sance» a mazhar oldu.

Yorga bize «Bizanstan Sonra Bi­ zans» adlı kitabında bu yeni doğu­ yu anlatır.

Charles Deehl bize «Bizans tari­ h i» nde ve «Konstantinopl» ismini

Ben Amerikada bazı muhitlerde ikinci kaydın uyandırdığı endişeye şahit oldum.

Üç senedenberi ne vakit yazı ile veya sözle Rum, Ortodoks ana kili­ sesinden bahsettimse onun tarihi şu­ uruna pek çok inandığımı söylemek­ te tereddüt etmedim.

Bu davet üzerine, İstanbul ve A ti­ na, bazı rahipleri merasimde bulun­ mağa mezun kıldı. Fakat onlara ta­ limat verdiler. «H iç bir müzakereye | girmiyeceksiniz.» Bu emir sadakatle 1 yerine getirildi.

Amerikada bulunduğum sırada

kendisini daima hürmetle andığım o büyük din adamı ile hemen her- gün temas halinde idim. Uzaktan edindiğim kanaatleri hergün biraz daha kuvvetlendirmeğe fırsatlar bu­ larak memleketime döndüm.

Başpiskopos Athenagoras sevgisi, hayali, faaliyeti, bir ufak cemaatin

daracık çerçevesine hapsedilecek

fıtratta bir adam değildir. Onun kal­ binde iki engin tarih birbirini ik­ mal ederek yaşıyor. Bizans tarihi ve Osmaniı tarihi.

Tarihin ne hatıra gelmez tesadüf­ leri vardır. Kim derdi ki, bir gün İstanbulun eski bir mahallesinde ve

İmparatorluk günlerinde doğmuş,

hayatının 23 senesi içinde beş

meni-taşıyan kitabında ayni hakikati taf­ sil eder.

Adalar denizi sahillerinden Kon- yaya kadar Karadeniz sahillerinden üçüncü sıra Mahmur dağlara' kadar ayni doğuya şahit oluruz. İstanbu­ lun içinde, İstanbul etrafında, Ada­ larda, Marmara ve Boğaziçi kıyıla­ rında bu doğu süratle inkişaf halin­ dedir.

M ısırlı Mustafa Fâzıl Paşa Sultan Abdülâzize takdim ettiği fransızca bir lâyihada, ayni maddeyi, kuvvet­ le ve cesaretle teşrih eder.

3 — Osmaniı devrinde Rum, tez- lil edilmemiştir. Asırlarca devletin Avrupa m illetlerile münasebetlerin­ de Rum, tercümandır. Onu bir ara­ lık, dünya payitahtı olan Londrada büyük elçi olarak görürüz. İsmi Mü- sürüs Paşadır.

Ruslarla bir ölüm dirim muhare­ besinden sonra Berline yolladığımız murahhas heyete riyaset eden Kara- todori Paşadır.

Romanyayı Türk paşalarile değil, beylik yani prenslik payesine yük­

selttiğimiz Rumlarla idare ederiz. Doktorlarımız arasında vezaret rüt besine yükseltilmiş simalar vardır. Benim çocukluğumda hayatımı kur­ taran Aristidi Paşa gibi.

M illet Meclisinde, Âyan meclisin­ de azadırlar.

Anadolu kasabalarında benim

1910 da Konyada Alâettin tepesin­ den seyrettiğim gibi, yüksek çatılı büyük evler, Rumların ve Ermeni- lerin mahalleleridir.

Sanat ve ticaret ellerindedir. Her gün daha geniş bir refaha doğru g i­ derler.

Padişahlarımızın muay edelerin de bütün merasim, mutlak bir sükût içinde cereyan eder. Şark dünyası­ nın sahibi olan kıtalar üzerine ya­ yılm ış engin bir devletin başında duran padişahın huzurunda yalnız bir tek adam sesini yükseltmeğe mezundur. O, Rum patrikidir. Ve İslâmm Halifesine, Osmaniı Sulta­ nına rumca hitap eder. Bu hitap sonra türkçeye tercüme olunur.

(Devamı Sa: 4 Sü: 1 de)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

10 Mister Peter Valard son günlerde, amelenin işlediği arazide çok hakiki bir kontrol tesis ettiği hâlde, yine kaçakçılık devam ettiğini söyleyerek dedektif

Turumuzun ardından otelimize transfer ve dinlenmek için serbest zaman.. Akşam dileyen misafirlerimiz ekstra olarak düzenlenecek akşam yemekli Tango

Trip Russel Miyami'de (Lincoln) caddesinde, altında bir sıra dükkânları, ve içinde, yüzme havuzu bulunan bu otel binası yeni inşa edilmiştir.. Binanın yatak odalarını ihtiva

D ışişleri Bakanlığı sözcüsü İan Kelly, yaptıkları gözden geçirme sonucu, anlaşmayı imzalamaları halinde, ulusal savunma ihtiyaçlarını karşılayamayacakları

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) oyuncuların sağlığına zarar verebileceği gerekçesiyle denizden yüksekli ği 2500 metrenin üzerinde olan

Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan araştırma, ücretsiz doğum kontrol yöntemi sağlayan projenin erken yaşta hamilelik ve kürtaj oran ını düşürdüğünü

1950’li yıllarda film kursları ve yarışmaları yapılırken, sinema dergileri yayımlanmış ve sinema dernekleri yaygınlaşmış ve böylelikle kıtada Yeni Latin

Olgu 2: Kırk beş yaşında, erkek hasta, 15 gün önce başla- yan ateş, kas ve eklemlerinde ağrı ve sağ testiste şişlik şikayeti ile kliniğimize yatırıldı.. Fizik