Savfa : 12
3íkralar*n/la
î ~ ■ 'ünlü yazar. Maltada Enver Paşanın babasına takılırdı
“Gel
Paşa
seni burada da
evlendirelim..
S Ü LE Y M A N Nazifle Enver Paşa’rıın babası
Ahmet
Paşa Malta'da sürgündelerken Süleyman N a z if:
— Gel Paşa, seni bir de hurda evlendirelim... diye
tutturmuş.
Ahmet Paşa bu ısrarın sebebini sorunca Süleyman*
Nazif şöyle demiş:
— İstanbul'da bir oğ
lun oldu, koca Osmanlı
İmparatorluğunu
batır
dı; belki Malta da başka
bir oğlun daha doğar, o
da İngiltere
İmparator
luğunu batırır...
Keşki helale de
el sürmeseydi
Enver Paşa'nın babası olan A h met Paşayı, bir toplantıda yu »öz lerle Övüyorlarmış;
— Çok iyi adamdır, çok temiz dir, çok namusludur. Kumar oy nama/, rakı içmez. harama el sürmez.
Orda bulunan Süleyman Nazif; — Ah, der, keski helâl« d# «1 sürmeseydi de *u Enver’i başlım sa belâ etmeseydi...
Maşallah
Süleyman Nazif, hediye ettiği bir kitap için Mithat Cemal’« sor muş :
— Son kitabımı okudun mu? Mithat Cemal de şaka etmek İçin umursamaz bir tavada, daha pek küçük olan oğlunu kastede rek:
Vedat’a verdim, olcuyor... de miş.
Süleyman Nazif hemen, - - Ya maşRUah demi«, d»mek »enin kitapları bitirdi...
Yanlış telgraf
Süleyman Nazif Bağdat valisiy ken. Üçüncü Ordu komutam o- lan Hafız İsmail Hakkı Paşadan Söyle bir telgraf almış:
«Onbin okka çayın yirmidört saat içinde hazırlanarak acele or- t duya gönderilmesi.»
Süleyman Nazif bu telgrafa vi-
ne telgrafla su cevabı vermiş;
“Çin İmparatorluğuna çekilmesi gerekirken yanlışlıkla bize çekilen telgrafınız ger! gönderildi.»
Anadolu ve
Anadoluhisarı
İttihat ve Terakki iktidarında Anadolu vilâyetleri için çıkarılan bir kanunu beğenmiyen ve itti hatçıların Anadolu'yu tanımadığı nı söyleyen Süleyman Nazif şöy le dermiş •
«Dahiliye nazırı, Anadolu'yu, Anadoluhisarı sanıyor.»
Yağma î...
Süleyman Nazif Birinci Dünya Savaşı sırasında Bağdat valisiy ken, Beledive'nin petrol deppsu yanmaya başlar. O sırada Bağdat ta petrol çok az ve çok değer lidir. Polisler, askerler, memur lar. başlarında vali, yangın yeri ne koşarlar. Ama yangını söndü recek yürekli insan yok.. Halk, yangına sokulmuyor Ve söndür meye çalışmıyor. Koca petrol de posu göz göre göre yanıp gide cek. Bütün umutların artık sön düğü sırada Süleyman Nazif bir
den;
— Yağm a««! diye bağırır.
Ordaki işsizler de «Yağma» di- ve bağrışarak ellerinde tenekeler le kovalarla depoya dalıp petrol leri kaçırmaya başlamışlar. Az sonra da yangın söner. Süleyman Nazif şehre tellâl çıkartıp, bele diye deposundan petrol alanların petrolleri getirmesini ilân eder, şehri karanlıkta kalmaktan kurta rır.
Geç kalan ebe
Basra’da Valiyken Süleyman Nazif, o zamanki Basra Milletve kili ve Basra’nın ağalarından o- lan Talip Bev’i hiç sevmez, onun la geçinemezmiş.
Bir gün Nazif valilik odasında Basra’nın ileri gelenleriyle otu rurken içeri giren bir kadın, vi lâyet ebesi olarak tayin edildiği ni bildiren resmî yazıyı Süleyman N azif’e uzatmış.
— Hanım, çok geç kaldınız...
Kadın, tayin emrini alır almaz hiç oyalanmadan doğruca geldiği ni söyleyince Süleyman Nazif;
- Gec kaldınız diyorum »ize. diye bağırmış, bundan elli yıl önce bu vilâyete ebe olarak gele cektiniz kİ, annesi doğururken, elinizi kadının karnına sokup o Talip denilen mahlûku daha dün yaya gelmeden boğup memlekete büyük bîr hizmet yapmış olacak tim». Anladınız mı şimdi, etli yıl geç kaldınız...