• Sonuç bulunamadı

Baba, üç oğul ve torunun yaşam öyküleri Türkiye'nin son yüzyılını yansıtıyor:Yakın tarihin Boratav sayfaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Baba, üç oğul ve torunun yaşam öyküleri Türkiye'nin son yüzyılını yansıtıyor:Yakın tarihin Boratav sayfaları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

5 Nisan 1998

PORTRE

BABA, ÜÇ OĞUL VE TORUNUN YAŞAM ÖYKÜLERİ

TÜRKİYE'NİN SON YÜZYILINI YANSITIYOR

Yakın tarihin

Bora tav

sayfalan

Anadolu ve Rumeli'de

kaymakamlık yapan

Abdurrahman Naili Bey,

oğullan Prof. Pertev Naili,

Doktor Müeyyet ve M. Can

ile Pertev Naili 'nin oğlu

Korkut Boratav'ın hayatı, bir

ailenin yaşadığı sıradan

olaylardan çok, yurtsever

aydınlar için kaynatılan

cadı kazanından onların

payına düşenlerden

oluşuyor.

Ayaktak iler: Simten,

Korkut, Can, Mualla, Sinan Boratav. Oturanlar: Hayrünisa, Pertev Naili, Ferhat, Fatoş, Müeyyet ve Zeynep Boratav.

Ferruh Yazıcı

B

oratavlarm 200 yıl önceye giden

kökeni Konya ile Antalya arasın­ daki İbragı ilçesi. O yörede Haa- el'den kısaltılan Haceller adıyla anılıyorlar... Öykülerinin bu yazı­ ya konu olan bölümü ise kardeş çocukları Abdurrahman Naili Bey ile Sıdıka Hanı- m'm evlenmesiyle başlıyor. Çocuklukları birlikte geçmiş. Aralarındaki yaş farkına rağmen aile uygun görmüş, evlenmişler.

Mülkiye mezunu olan A. Naili Bey yüzyılın başlarında, kaymakam olarak Havza ve Derik kasabalarından sonra Dandere'ye (bugün Bulgaristan sınırla­ rındaki Zlatograd) tayin edilir. 2 Eylül 1907de bir oğullan olur Mustafa Pertev. Beş yıl sonra Balkan Savaşı başlar. Sıdıka Hanım, Pertevle İstanbul'a gider. Bulgar ve Yunanlıların Osmanlı devlet memur­ larını katlettiği haberleri gelmektedir İs­ tanbul’a. Yakınlarının endişeyle bekledi­ ği A. Naili Bey tutuklanır. Elleri kelepçeli, kumandanlığa götürülürken tesadüfen yolda oradaki kilisenin papazıyla karşıla­ şırlar. Papaz dununu öğrenince birlikte kumandanlığa gider, kumandana A. Na­ ili Bey'in kısa bir süre önce Türklerle Bul- garlar arasmdaki mera anlaşmazlığında, merayı, haldi olan Bulgarlara verdiğini, adil ve iyiliksever bir yönetici olduğunu söyler. Kumandan A. Naili Bey'i serbest

yancılan cezalandırmak için Bolünün ya­ kılmasını isteyecek kadar tepkisinde ileri gider. Araya A. Naili Bey girer, sadece is­ yancıların elebaşlan idam edilir. Mudur­ nu'daki isyan da bastırılır. Kumandan Halit Bey, A. Naili Bey'e nerede görev al­ mak istediğini sorar. Cevap, Mudurnu­ 'dur. Halit Bey bir şart koşar:

'İsy a n d a n en ağır şekilde cezalandı­ racaksın!"

A. Naili Bey bilmeyerek isyana kahlan- lan toplar. '"Yaptığınızı beğendiniz mi" diyerek öğüt verir, isyandar pişmanlıkla­ rını dile getirince de onlan affeder. 15 yıl burada kaymakamlık yapan A. Naili Be­ yin görev süresi boyunca bütün devrim hareketleri hiçbir direnişle karşılaşılma­ dan önce Mudurnu’da uygulanır. Ü çünd çocuklan Muhtar Can da orada dünyaya gelir. A. Naili Bey emekli olunca İstanbu­ l’a yerleşirler, çocuklar okula başlar.

ARKADAŞ ARMAĞANI

Soyadı alıncaya kadar Pertev Naili adı­ nı kullanan Mustafa Pertev’in, İstanbul Li- sesi’rtdeki sınıf arkadaşlarından biri Niya­ zi Berkes’tir. Edebiyat öğretmeni de Ha­ şan Ali Yücel’dir. Psikoloji ve sosyoloji derslerine giren Hilmi Ziya Ülken, Pertev Naili’yi folklor araşhrmalan yapmaya yö­ neltir. 1927de Darülfünun’un Edebiyat Şubesi'ne giren Pertev Naili’nin buradaki

Pertev Naili Boratav eşi Hayrünisa Hanım (üstte) ve kardeşi Müeyyet, torunu Sara ile birlikte (üstte sağda).

bırakır ve İstanbul’a kolaylıkla dönebil­ mesi için bir belge verir.

1. Dünya Savaşı sırasmda Anadolu­ 'nun birçok kasabasında görev yapan A. Naili Bey Kurtuluş Savaşfnda Bolünün Mudurnu kasabasına tayin edilir. Bölgede gerici akımlar yoğundur ama A. Naili Bey savaşm başlarında Ankara hükümetini ta­ rar. Bir süre sonra Mudurnu gericilerin eline geçer. Sıdıka Hanım kocasını çatıya V saklar, iki jandarma alıp kapıya çıkar. "Beni öldümıalen içeri giremezsiniz" di­ yerek direnir. Daha sonra Bolu’ya kaçar­ lar. Orası da Çerkez isyancıların eline ge­ çer. A. Naili Bey'le birlikte çalışan bir Çer­ kez memur Sıdıka Haram'ı ve Pertev’i hi­ maye eder. O günlerde ikinci çocuklan Müeyyet doğar.

Bolu'yu Kuvayı Milliye geri alır. Ku­ mandan birçok Türk askerini öldüren

is-arkadaşlan arasında daha sonra ırkçı-tu- rancı hareketin önde gelecek isimlerinden Nihal Atsız da vardır. Müeyyet ve Can Bey'in çocukluk ve gençliği Pertev Naili Bey'in çevresinde geçer. Bu çevrede Atsı- z'm yaraşıra Orhan Şaik Gökyay, Tahsin Banguoğlu gibi sağ görüşlü gençlerle Sa­ bahattin Ali ve İlhan Şevket gibi nispeten sol görüşlü gençler vardır. Fikir ayrılıkları arkadaşlıklarını etkilemeyen tartışmalar­ dan ibarettir.

Bursla Yüksek Muallim Mektebini bi­ tiren Pertev Bey, Darülfünun'un Edebiyat Fakültesinden de mezun olup bu okulda Fuat Köprülünün asistanı olarak göreve başlar. 1932'deki Türk Tarih Kongresinde Zeki Velidi Togan'ın, Türk Tarih Tezini eleştirmesi üzerine hakaret görmesini Per­ tev Bey, diğer asistanlardan Nihal Atsız, Ayşe Ilhan ve Enver Necati'yle birlikte

Sıdıka Hanım, Hayrünisa Hanım, Pertev Naili, Abdurrahman Naili, Muhtar Can ve Müeyyet Boratav.

"Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ediyoruz" ifadesinin geçtiği bir telgrafla protesto eder. Bu olay üzerine tayinlerini isterler ve Pertev Naili Konya'ya, Nihal Atsız da Malatya'ya tayin edilir.

O dönemde herkese bir öztürkçe ad ta­ kan Nihal Atsız'ın, Pertev Naili'ye de eski türkçede "pertev" yazılırken sessiz harfle­ rin araşma elifler konduğunda ortaya çı­ kan "Boratav" adını takması, 1934'te So­ yadı Kanunu çıktığında Pertev Naili'nin soyadı olarak "Boratav"ı istemesine vesile olur ve aile de bımu kabul eder.

Pertev Bey 1934'ü 1935'e bağlayan yıl­ başı gecesi Konya'da tanıştığı öğretmen Hayrünisa Haramla evlenir ve bir oğlu olur: Korkut.

Ertesi yıl eğitim bursu kazanan Pertev Bey eşiyle birlikte Almanya'ya gider. Kor­ kut da babaannesinin yaranda kalır. İki yıldır iktidarda bulunan Hitler'in görüşle­ ri oradaki Türk öğrencileri de, Türkiye'de­ ki yöneticileri de etkilemiştir. Boratavlar ucuz olduğu için bir Yahudi'nin evinde oturur. Bu durum ve Pertev Bey'in Nazi rejimini eleştiren konuşmalan üzerine ko­ münizm propagandası yaptığı gerekçe siyle Talebe Müfettişliği'ne şikayet edilir. Dilekçede eski arkadaşlarının imzalan vardır. Talebe Müfettişi Reşat Şemsettin Sirer, soruşturma dahi yapmadan Borata- v'm bursunu keser.

Dönüşte Pertev Bey'in suçsuz olduğu anlaşılır, 1938'de Dil Tarih Coğrafya Fa­ kültesine doçent olarak atanır. 1941'de Pertev Boratav, aynı okuldaki öğretim üyesi arkadaştan Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif ve Behice Boran ile Yurt ve Dünya Dergisini çıkarır. Bilimsel yazıların yaraşı­ ra faşizme karşı çıkan yazılara da yer ve­ rilen derginin İstanbul'daki dağıtımını Müeyyet ve Can Boratav yapar.

CADI KAZANINDA

Sağ ve sol arasmdaki gerginlik giderek artar. Almanların Avrupa'yı işgali ve hız­ la yayılmalan ırkçı-turanalara güç verir. Faşizme karşı olan herkesi "komünist- lik'le suçlarlar. Nihal Atsız, 1 Nisan 1944- te Orhun Dergisinde yazdığı yazıda ara­ larında Pertev Boratav ve Sabahattin Ali­ 'nin de bulunduğu bazı kişileri komünist olmakla ve Maarif Vekili Haşan Ali Yüce­ l i de onlan korumakla suçlar. Almanya­ 'nın geri çekilmesi ve Türk hükümetinde­ ki değişikliklerin ardından 18 Mayıs 1944'te aralarında Zeki Velidi Togan, Ni­ hal Atsız, Orhan Şaik Gökyay, Yüzbaşı Alpaslan Türkeş, Yargıç Sait Bilgiç ve Ga­ zeteci Reha Oğuz Türkkan gibi isimlerin de yer aldığı ırkçı-turancılar tutuklanır. Ardından denge sağlamak için büyük bö­ lümü üniversitesi öğrencisi olan İlerici Gençlik Birliğine mensup 55 kişi tutukla­ nır. Aralarında Nuri İyem, Yusuf Atılgan ve Abdülbaki Gölpmarh'nm yaraşıra tıp fakültesi öğrencileri Müeyyet ve Muhtar Can Boratav da vardır.

Gençler, Emniyet Müdürlüğü’nde ve Tophane'deki Askeri Cezaevinde zor günler geçirir. Öğretmen Haşan Basri'nin Emniyet Müdürlüğü'nün beşinci katın­ dan attığı bildirilir. Birçok öğrenci bilekle­ rini keserek intihara teşebbüs eder, birço­ ğu bunalım geçirir, orgusu biten gençİer Askeri Cezaevine sevkedilir. O sırada, 70 yaşındaki Sıdıka Boratav her gün önce Sirkecideki Emniyet Müdürlüğünde tu­ tuklu bulunan ortanca oğlu Müeyyet’e, sonra da Tophane'deki Askeri Cezaevin­ de bulunan Çan'a yemek götürür. Bir zi­ yaretinde ortanca oğlunu göstermezler. Sıdıka Hanım Tophane'ye gitmek üzere tramvaya biner. Biletçinin "Hanım nerede ineceksin" sorusuna 'Trabzon'da" ceva­ bını verir. Biletçinin "Bu tramvay Trabzo­ n'a gider mi" sorusu üzerine ayılır ve baş­ lar ağlamaya. Biletçiye de "Başıma gelen senin başına gelse o zaman tramvay Rize­ 'ye kadar gider" der.

Mahkeme aylar sürer, dava 1945 yı­ lma sarkar. Hepsi beraat eder. Herkes okuluna döner ama Müeyyet Boratav'- m kaydı yenilenmez araya giren dost­ lar sayesinde sorun çözülür. Müeyyet

Boratavlar Koca Nineleriyle. Ayaktakiler: \ Muhtar Can, Pertev Naili, Müyyet, Abdurrahman * Naili Boratav. Oturanlar Hayrünisa, Fıtriye ve Sıdıka Hanım. Boratav "Okulu bitirir, M azhar Osm an

Uzman'ın asistanı olarak Bakırköy Psi­ kiyatri Kliniğinde göreve başlar.

Cadı kazanı kaynamaktadır. Pertev N. Boratav, Niyazi Berkes ve Behice Bo­ ran bakanlık emrine alınır. Yargıtay’a başvurulan sonunda beraat edip üni­ versiteye dönerler. S ağ a birtakım kim­ selerin suç duyurusunda bulunmasıyla üç öğretim üyesi m ahkemeye verilir. Dava beraatle sonuçlanır. Milli Eğitim Bakara Reşat Şemsettin Sirer’m çabasıy­ la dava Üniversite K u ru lu na havale edilir, bu kurulda da aklanırlar. Sağcı politikaalar konuyu TBMM'ye götürür ve üç profesörün kürsülerini kaldırıp açığa alınmalarını başarırlar!

Pertev N. Boratav’ın kütüphane me­ muru olarak çalışmasına bile izin veril­ mez. Stanford'da Türk edebiyatı kütüpha­ nesini kurmasına rağmen ABD vize ver­ mez. 1952'de Fransa'ya gitmek üzere Ka- raköy'den Marsilya vapuruna binerken iç çamaşırlarına kadar aranır. Evrak çanta­ sındaki Almanca haritaya el konur. "Bu Türkiye haritası, yanımda götürmek isti­ yorum" derse de, dinlemezler. Pertev N. Boratav, Fransa Bilimsel Araştırmalar Ulusal Merkezine kabul edilir.

SÜRGÜN ALAYI

Asistan Müeyyet Boratav ise ayın du­ rumdaki birçok arkadaşı askerliğini tedl ettirebildiği halde öğrenimine ara verdiği gerekçesiyle askere alınır. Üstelik Maz­ har Osman Uzman'ın izinli olduğu bir gün gelen iki sivil polis tarafından hasta­ neden alınarak. Er/doktor olarak Müey­ yet Boratav Sivas'm Zara ilçesindeki Sür­ gün Alayı’na, M. Can Boratav da Tokat'­ taki bir birliğe verilir. Müeyyet Boratav, diş çeker, sünnetsiz askerleri sünnet eder, eksi 20 derecede nöbet tutarken do­ nan birçok askerin hayatım kurtarır. Hiz­ metleri Mehmed Kemal'in "Sürgün Ala­ yı" kitabında efsane gibi anlatılır.

Askerlik biter, Müeyyet Boratav göğüs hastalıkları uzmanı, M. Can Boratav da iç hastalıkları uzmanı olur.

6-7 Eylül 1955'teki olaylar üzerine rastgele hazırlanan ve 50 kadar sol dü­ şünceye sahip aydmın yer aldığı üstede

Aziz Nesin, Kemal Tahir, Haşan İzettin Dinamo ve İlhan Berktay'ın yaraşıra Müeyyet ve M. Can Boratav da vardu. Üç ay sorgusuz sualsiz tutuklu kalırlar. * Sonra da serbest bırakılırlar. 27 Mayıs’- tan sonra kurulan Yassıada Mahkeme­ sind e olayları dönemin yöneticilerinin tertiplediği saptanır.

Sıra Korkut Boratav'a gelmiştir. 1959'- da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi- 'ni bitirir ve aynı okulda asistan olmak is­ ter. Ama son anda Almanca şart koşula­ rak asistanlık sınavına girmesi engellenir. 1960'ta Siyasal Bilgiler Fakültesine asistan olarak giren Korkut Boratav önemü bilim­ sel araştırmalar yapar ve 1980'de 'Tarım ­ sal Yapılar ve Kapitalizm" adh teziyle profesörlüğe yükseltilir.

12 Eylül döneminin hüküm sürdü­ ğü 1983’te Ankara Sıkıyönetim Komu­ tanlığının emriyle 146 öğretim üyesiy­ le birlikte öğretim üyeüğine son verilir. 1984-86 arasında Zimbabwe Üniversi­ tesinde profesörlük yapar, açtığı dava­ yı kazanınca 1989’da ü niversitedeki görevine geri döner.

Pertev N. Boratav 1974'te Fransa'daki Bilimsel Araştırmalar Ulusal M erkezin­ den emeldi olur, çalışmalarını fahri araş- . brma uzmanı olarak sürdürür, Türk Halk Edebiyatı ve Türk folkloruyla ilgili 21 ki­ tap yayımlar, son yıllarında Türkiye'de ödüller alır. Geçtiğimiz günlerde 45 yıl yaşadığı Fransa'da vefat eden Pertev N. Boratav ve Ivry mezarlığına defnedilir.

Müeyyet Boratav 37 yıl Zeytinbumu Verem Dispanserinde başhekimlik yapar. On yıl Tabip Odası Onur Kurulu'nda çak­ şır, zaman zaman bu kurula başkanlık eder. 76 yaşında emekü olan Müeyyet Bo­ ratav Kasımpaşa'daki muayenehanesinde hastalarını tedavi etmeyi sürdürür.

M. Can Boratav ise uzun yıllar Hay­ darpaşa Numune Hastanesi ve İş Banka- sı'rıda çalışır, bugün de hekimliği sürdü­ rüyor.

Yıllar önce kaybettikleri Sıdıka Hani­ nim "Hanım sen de durup durup komü­ nist doğurmuşsun" diyen bir yüzbaşıya verdiği yanıt ise şu:

"Haltetmişsin sen, ben durdum dur­ dum aslan doğurdum, bir gün gelecek anlayacaksınız!" Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes ve Behice Boran mahkemede. Dönemin atmosferi yüzlerindeki ifadeden okunuyor.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Vapur kap­ tanları hakkında gerekli takibatın Türk mahkemelerinde yapılıp yapı- lamıyacağı selâhiyetini incelemek üze­ re Lâhi Adalet Divanına baş

Arkadaşları, eski Köy Enstitüsü yönetici ve öğretmenleri, eski öğrenciler...Orada, he­ men yanıbaşında iki Köy Enstitülü ile tanıştık: Dursun Kut ve Fakir

1962’de ise Cağaloğlu’ndaki Sultan Mahmut me- > zarlığında bir duvarın dibine gömülmüştür, özgür düşün- [ ceye her zaman karşı olan yobazlar, mezarın

[r]

Selim İnan (Mersin Üniversitesi) ve arkadaşları tarafından bulunan tarih öncesinin deniz ineği Metaxytherium medium fosili, ülkemizdeki deniz inekleri ailesine (Sirenia) ait

Yaşamı, yaşamaya değer kılanın üretmek olduğunu belirten çift, “Bizi biz eden ise sevgi ile bilinçle usanmadan.. üretmektir”

Birlikte konser verdiği uluslararası sanatçılar ve topluluklar arasında Pierre Fournier, Frederick Riddle, Istvan Kertesz ve Londra Senfoni Okestrası, Zubin Mehta

Dolmabahçe Sarayı’ nda Sul­ tan Aziz ve Sultan Abdülha- m it’in de dostluklarını kazanan Kavuklu Hamdi de, birçok sa­ natçı gibi son günlerini büyük