• Sonuç bulunamadı

John Dewey

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "John Dewey"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

B A H

1

, H S O

T 7 -6 Á

V ï c-->b

j

S o s y o g G ö z i l e

1

lohn Dewey

r

Geçen yazım da, maarif haya timizin son otuz yılında devam 1ı tesiri olan fi­ lozof ve terbi­

yeci Dewey’e temas etmiştim. Bu yazımda onun fikirlerini anlatmaya çalışacağım.

Dewey'in bu günkıi dünya fikir hayatında hususî bir ye­ ri vardır. Bununla beraber a- sıl düşünceleri her yerde adı kadar tanılmış değildir. Gele­ nekçi görüşlere şiddetle hücum­ larda bulunduğu için bir çok­ larınca «anlaşılmaz», «garip», hattâ «paradoxal» sayılmıştır. Bu bir cihetten onun iyi anla­ şılmamış olmasından, bir ci­ hetten de getirdiği yeniliklerin bazılarını öfkelendirmesinden ileri gelse gerektir. Felsefesine en şümullü tâbirile pratik fel­ sefesi diyebiliriz: onca insan muhitine tesir eden faal bir varlıktır; ve daima başka in­ sanlar ve tabiî muhitle karşı­ lıklı münasebetleri içinde dii şünülmelidir. insan yarattığı âletleri ile beraber bir tecrübe sistemi içinde görülmelidir. Fo toğraf plâ£ı gibi basit bir a- lıcı değildir. Fakat bu esasları anlatabilmek için Dewey yeni bir biyolojik psikoloji kuru­ yor: canlı varlığın en esaslı fonksiyonu zihnî faaliyettir. Ha valler, duygular, arzular, v.s. . diye adlandırdığımız türlü ru­ hî hâdiseler, hakikatte, bu tek faaliyetin manzaralarıdır. Ha yatın zihnî fonksiyonu tecrübe sırasında gelişir, muhitin! ya- ı.ıtir ve onu ifade için merhum­ ları, sembolleri vası'a diye kul lanır.

YAZAN :

Prof. Hilmi Ziya ÜLKEN

ulaştığı ve klâ- ^ sik felsefe ile ça lışan bu nokta­ lar bir tarafa bı rakılırsa, diğer

«Tecrübe» bu felsefenin te­ mel taşıdır. Fakat tecrübeyi fidî mânâsında anlamamalıdı,-. O canlı varlıkla mulı't arasın­ daki karşılıklı fesirdir, yaratı­ cıda. Eşyaya nizam verici, hat tâ onları değiştiricidir. Div.ün ce pratiktir. Fakat sırf fayda­ lı olduğu bizi mesut, zengm, sıhhatli kıldığı için değil, an- cnk tecrübe nevilerinden biri olduğu, tabiat üzerine bir nevi tes'r tarzı olduğu için pratik­ tir. Düşünce eşya üzerinde işle mek için «semboller» kullanır. Bunlara biz mantıkî ve matema tik formüller deriz Ancak bü­ tün bu formüller doğrulukları­ nı tecrübeden, yani eşya üzerin de işleme ve onlara tesir etme gücünden alırlar. Pratik düşün ceden çıkmamış, mücerret ola­ rak doğru mantıkî ve matema­ tik bir formül yoktur.

Bilgide peşinden hangi şart­ ların hüküm sürdüğünü bilebi­ lir miviz? Araştırmamızın mev zuu bilginin önceki bir şartı i?e, evet! Meselâ insandan veya bütün canlılardan evvel âlemin mevcut oluşu hakkındaki bilgi gibi. Fakat o zaman âlemin ne halde olduğuna dair verdiğimiz hüküm, âlemin şimdiki halin­ den çıkardığımız hükümlerin neticesine bağlıdır. Halbuki âle­ min şimdiki halini biz tecrübe­ lerimizle kavrıyoruz, yani onu ihtiyaçlarımıza göre anlıyor ve az çok değiştiriyoruz. Belki de olduğundan başka türlü id­ râk ediyoruz. Su halde bizim âlem hakkındaki idrâkimiz inşa na göredir. Hususî tâbirde anthropomornhhipue’dir.

Bu ise ilmin beşerî bir teşeb­ büs olduğunu söylemektir: Ya­ ni, tabiatın bir parçası olan in­ san. içinde bulunduğu ve tesir ettiği tabiatın diğer parçaları­ na ait keşifler yanar. Muhitine eden, onu değiştiren, i ht: yarlarına göre kullanan tecrübe

insan bilgisini yaratır. Fa çat bitterine karşılıklı bağlı olan muhit ve insan nasıl birer var

lık ise, bu münasebetten doğan tecrübe ve bilgi de tabiî varlık lar İçinde bir varlıkta.

Dewey Amerikada pragma­ tisme felsefesini kuranlardan biri olmasına rağmen son eser lerinde büyük bir değişiklik gös teriyor. Hattâ «bizi tatmin e den ve amelî faydası olan şe­ yin doğru, bizi tatmin etmiyen şeyin yanlış» olduğu şeklinde kaba bir formüle irca edilen iragmatik kelimesini kullan­ maktan çekiniyor. En yeni eserlerinden biri olan «araştır­ ma mantığı» nda bu kelimeden geniş manâsile İlmî metod man tığını anladığını söylüyor.

a) İlmî araştırmanın hare­ ket nokYası bir takım problem­ lerin varlığıdır. Klâsik felsefe problemlerle, onların mahiyeti İle alâkadar olmamıştır. Prob­ lemler muhitle uzviyet arasında ki objektif karşı! kiı tesiri ir sı rasındaki uygunsuzluklardan do ğarlar îroblemier ysmızca fer­ di değildir; yani tek bir insa­ nın zihninde kendi başına do­ ğan bir şey değildirler. Böyle ol saydı şüphe ve bilgi bir insa­ nın ferdî zihin halleri olurdu. Âlemde kendi başımıza kalsay­ dık doğruyu yanlıştan ayıra­ maz ve her şeyden şüpheye dü­ şerdik.

b) insanların icat ettiği şey­ ler arasında, birbirimizle hür olarak temasa gelmemizi, birbi rimizi en vazih olarak anlama­ mızı temin eden yalnız metod- dıır. Bütün insanlara anlatıla- mıyan, yayılamıyan hiç bir İlmî bilgi yoktur. Cemiyetin bize verdiği bir takım malzemeyle ve dille maksatlarımızı anlatı­ yoruz. «Anlamak» birlikte ha­ rekete geçmek; müşterek bir teşebbüste bizi kuşatan bir is­ tinat sistemi yaratmak demek

tir.

c) Dewoy’e göre araştı ma­ nın en mühim vasıflarından bi ri düşüncenin âlemi değiştirme si. olduğundan farklı bir hale kaymasıdır. Bu noktayı klâsik fejsefe kabul edemez.

Son zamanlarda fizikte Rei- senbergin ileri sürdüğü (1) bir iddia Dewey’in tezini kuv­ vetlendirmektedir. Buna göre fizikçi, tecrübesi sırasında mü şahede âletleri ile hâdise üzeri­ ne tesir ederek onu olduğundan farklı bir hale koyuyor. Yani biz her tecrübede hâdiseleri az çok değiştirerek kavrıyoruz.

Filozofa göre fikirler ve sem boller eşyaya tesir için ve on­ lara çevrilmiş bir takım hare ket plânlarıdır. Bir araştırma sırasında eşyaya verdiğimiz ter tip ve kurduğumuz şemalar yüksek mânasile bilgiyi meyda na getirir. Köprüler, tüneller, binalar, şehirler, rasathaneler, gemiler, — Dewey’e göre — bil gîyi ifade için kullandığımız matematik formüllerden daha kaiî bir mânayı haizdirler. Bu düşünce klâsik ilim ve felsefe muhitinde, çok garip karşılana­ bilir. Fakat problemlerin araş­ tırmada hareket noktası oldu­ ğu, problematik bir vaziyet de­ ğişmesinin araştırmada gaye olduğu düşünülürse, neden do­ layı Dewey’in gerçek ile haki­ kati, başka tâbirle tabiata ait hakikatle zihnî hakikati birleş­ tirdiği anlaşılır.

Sidney Hook’un dediği gibi, Dewey de tecrübe nazariyesiniıı

(1) Bu sene memleketimize yelerek fizikte yeni ilerlemelere dair bes konferans vermişti.

cihetleri kolay anlaşılır. Bu nazariye garp kül türünde endüstrinin inkişafı ile başlıyan tecrübî ilim hare­ ketinin zirvesidir. Tecrübî ilim birdenbire doğmuş değildir. Bu günkü üstün mevkiini kazan­ mak için uzun mücadeleler ge­ çirmiştir ki bunların başında dinle, metafizik düşünceyle ve gelenekçi akıl felsefesi ile mü­ cadeleleri gelir. Tecrübî ilim sırf «makul» olduğu için değil, eserlerde hak kazanmıştır. Fa­ kat zaferini kazandıktan sonra onu izah etmesi lâzımdı ki, işte buradan Dewey’in tecrübe ve pratik felsefesi doğmuştur,

Dewey ilim ve felsefeyi şa­ şırtan bir çok yapma ve sözde problemler bulunduğundan, bun ların çözülmesi imkânsız ve ne neticelerine ulaşamaz oldukla­ rından bahsediyor. Ona göıe bu problemlerin çoğu insanların tabiat birliğini ve bütünlüğünü bozan bir takım ikiliklere sap j lanmalarından doğmuştur: Ta-j biat - hayat, beden - nah, mad de - şekil, tecrübe - akıl, pra tık - teori ikilikleri g ib i.. 0- nun ifadesiyle «uzviyeti tabiat­ ta, sinir sistemini uzviyette, beyni sinir sisteminde, kaşri beyinde görmek felsefeyi şaşır­ tan suale cevap vermektir. Fakat bu suretle onlar zıpzıp­ ları kutunun içinde görür gibi değil; vakaları tarihte, hare­ ketli ve daimî bir ilerleme ha­ linde, asla bitmemiş bir hâdi­ seler zinciri içinde görür gibi görülecektir.»

İlmî araştırma mantığı kendi İçine kapanmış bir vitre değil­ dir. Bir parçası insan olan fizik ve İçtimaî âleme bağlı bir faaliyettir. Bu âlemin ne oldu­ ğu ancak tenkidi araştırma metodlarile bilinebilir. Dewey- in tecrübî natüralizmi diğer na- türalizm ve materyalizm şe­ killerinden ayrılır: insan âle­ min bir parçasıdır; bütün ful­ lerinde maddî muayyenlik şart­ larına bağlıdır. Fakat madde Dewey’e göre bir sev veya hu­ susî bir cevher değildir. Fizik ilimlerin meşgul oldukları ve "yine‘ inşân tecrübesinin sistem İestirdiği bir mevzudur, insan tabiî ise de, uzviyet olarak taş tan ve insan olarak d:ğer can­ lılardan farklıdır. O muhitine tesir eden, semboller vasıtasile istikbali şimdi hazırmış gibi tasarlayan, intihap eden, ce­ maat içinde yaşayan, tarihî bir kültüre sahip olan hayvandır.

*

Dewey demokrasi sahasında tamamen Eflâtun görüşünün zıt kutbundadır. Düşünce hak­ kını «boş zaman» a sahip bir sınıfa hasredecek yerde, cemi­ yette bütün insanlara az çok boş zaman kazandırmak sure­ tiyle düşünceyi müşterek kıl­ mak ister. Hükümet, din, tica­ ret, sanat, hâsılı her İçtimaî müessese bu hedefte birleşmeli­ dir. Irk, cinsiyet, sınıf ve içti maî şerait farkı gözetmeksizin fertlerin kabiliyetlerini hür olarak geliştirmek demokratik terbiyenin esasıdır. Demokrasi­ nin mânevî ve ahlâkî mânası bütün siyasî müesseselerin endüstri teşkilâtlarının cemi­ yette her ferdin umumî ilerle­ mesini temin etmesidir.

Dewey'in İçtimaî felsefesi 1929 danberi demokratik sos­ yalizme çevrilmiştir. Fakat bu felsefe totaliter ve bilhassa ko ır.Unist görüşlerin tamamen a- ıeyhindedir: çünkü her şeyden önce ferdin, şahsiyetin hür ge­ lişmesine değer verir.

Dewey’ in felsefede en büyük rakibi Ingiliz filozofu Russell- dir. Yeni limci felsefenin babası sayılan bu zat son «felsefe tarihi» nde onun için şöyle di­ yor: «Görüşü endüstri ve ce­ miyet çalışmalarile âhenktar olduğu için, tabiîdir ki Ameri­ kalıların hoşuna gidecektir.» Buna karşı Dewey de şöyle ce­ vap veriyor: «Ne garip! Rus­ sell pragmatist felsefeyi daima Amerikan endüstrisine bağla­ maktadır. Bu tıpkı benim onun felsefesini îngilizlerin arazi ü- zerinde yerleşmiş zâdegâıı men faatlerlne bağlamama benzer.»

Russell sözün altında kalmı­ yor: «Hayret ve teessüfle gör­ düm ki, diyor, fikirlerimin bil­ hassa komünistler tarafından tefsir ediliş tarzına başvurul­ muştur. Ben fikirlerimin sosyal hayattan müteessir olacağını kabul ederim. Fakat ayrıldı­ ğım nokta hakikat meselesidir. Hakikat bize tabi değildir. Hal­ buki Dewey onu tamamen İza­ fî, hattâ instrumental bir hale sokuyor.»

Bununla beraber, günümüzün iki büyük fikir cereyanının mü messili arasında devam eden bu münakaşa meselenin çözülme­ miş ve çözülemez olduğunu göş

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

özellikle hasta hakları kavramının ön plana çıkmasıyla beraber, hekimlerin de hekim haklarını vurgulama gayreti içine girdikleri gözlenmektedir... Hak arama yolları

Önceki yazımda belirttiğim gibi organik ürünler modern tarım yöntemleriyle yetiştirilen ürünlerden daha doğal değildir.. Bununla beraber, köyünden kopup evini,

İnsanın bireysel-psikolojik temelinden hareketle geliştirilen bu ideal bireyi toplumun iyiliği adına toplumsal bir çalışmaya davet etmek suretiyle birey ve toplum arasında

Dersin İçeriği Bir eseri konusunun belirlenmesi ve belirlenen konuya Dewey Onlu Sınıflama Sistemine göre sınıflama numarası verilmesi. Cetvellerden verilen sınıflama

Dewey Onlu Sınıflama Sistemi değişik basımları Türkçeye uyarlanarak çevirilip yayımlandığı için, ülkemiz kütüphanelerinde de yaygın olarak tanınan ve kullanılan

051 Türkçe süreli yayınlar ve dizinler Süreli yayınlar - Türkçe 052 İngilizce süreli yayınlar Süreli yayınlar - İngilizce 053 Almanca süreli yayınlar Süreli yayınlar

Bugün Fransız edebiyatı, yalnız bu Fransa için düşünmek, bü­ tün açıklığı, sadeliği ile bu Fransayı daha iyi tanımak zorundadır. O halde kartlar

«Tuzsuz» - normal olarak tuz ile işleme tabi tutulan yiyeceğin tuzsuz işlem görmesi. Bu etiketlerden herhangi bi- risini içeren ürünler sadece uygun kriteri