• Sonuç bulunamadı

Edebiyat:Barış günlerinin ilk edebiyatı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebiyat:Barış günlerinin ilk edebiyatı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

EDEBİYAT :

Barış günlerinin

ilk edebiyatı

Yazan : HaSid Fahri Ozansoy

Fransada 29 Haziran 1946 da bir Müellifler Kongresi toplanmiiştı. O gün, birçok, tanınmış edebiyatçılar ta rafından Fransız edebiyatının savaş ve barıştaki rolü üzerine nutuklar ve­ rildi. Fakat bütün bu nutuklar ara­ sında bir tanesi, barış için uğraşan ve hâlâ barış için yanan medenî dün- ! yanın büyük mikyasta alâkasını u- | yandırdı. Gerçekten şair Aragon’un o 'nutku, verdiği dersler ve açıkladığı

hakikatler bakımından böyle bir alâ­ kaya lâyikti. Aragon, kuvvetle duyan ve düşünen bir sanatçı heyecanile yal nız Fransanın değil, bütün dünyanın edebiyat yolu ile dünkü ve bugünkü durumunu ortaya koymakta, insanla­ rın saadet ve selâmeti için yapılanla yapılması lâzımgelen arasında yazı sanatinin nasıl önemli bir mevkii ol­ duğunu belirtmekte idi. İşte bu haf­ taki yazımıza bu nutkun mühim nok­ talarını - bir özet halinde .de olsa - konu olarak almağı faydalı buluşu­ muz bundandır.

Aragon ilk önce sözlerine, münev­ verlerin ve bilhassa müelliflerin barı­ şı korumak kudretinde bulundukları, yazılı eserin barışı koruyabileceği prensibini ortaya atmakla başlıyor ve arkasından, bu maksadla toplanan kongrenin içi boş güzel sözlerle değil, fakat esaslı ve kati kararlarla işe baş Uyacağım, bu cihetten kendisinden evvel söz- alan hatiplerle ayni fikirde bulunduğunu belirtiyor.

Bu başlangıçtan sonra, Aragon’un en önemli ve belli başlı düşünceleri şu noktalarda toplanıyor:

Arzu etmiş olsunlar, olmasınlar, bir harp vukua gelmiştir ve bu harp, ge­ nişliği, zulmü, vahşeti itibarile bütün evvelki harplerden daha müthiş öl­ müştür. Bu harp, narin dudakları ya­ kan, fakat ayni zamanda milyonlarca insanı, bu arada kadınlarla çocukları da yakıp mahveden bir şeyden çıkmış tır ve bu şeyin ismi Faşizmdir. Evet, Faşizm ortaya çıktığı içip harp de or­ taya çıkmıştır.

Aragon, bundan sonra, büyük yurd sever edip Henry Barbusse ile Romain Roland’ın hatıralarına saygısını be - lirtiyor, onların gölgesi kendi arkala­ rında dolaştığını söylüyor. Eğer vak- tile onların sözlerine, yazılarına omuz

silkilmemiş olsa idi, belki de harp Fransa cephesi, bütün dünyada her çıkmazdı neticesine varıyor. Aragon milletin kendi vatanında tutması, öz bu noktada belki biraz hayale kapıl- lemesi lâzımgelen taraf değil midir? maktadır, fakat nutkunun esası için- Bu doğru ve asıl prensibe dayanınca, de, bu, nihayet bir düşüncedir. milliyet mefhumu her şeyin üstünde

Hâsılı Cumhuriyet Faşizme karşı gelmektedir.

Aragon bundan sonra edebiyatı bir süs, bir eğlence sayanlarla alay edi - yor. Bunlar beyhude yere tek ayakla­ rı üstünde sıçrayor, beyhude yere es­ ki hale dönüleceğini umuyorlar. On­ lara şunu bildirmek lâzımdır ki, bu gün, hâdiselerin ateşi içinde, insanın kendi hayatı, şerefi ve doğrudan doğ­ ruya insanlığın özü için savaşan bir edebiyat vücuda gelmiştir ve bu edebi yat artık ortadan silinemıyecektir.

Fransa için girişilen savaş, barış için girişilen savaştır.

Ancak bu edebiyat, başkalarına ba­ rış edebiyatı diye yutturulan, sadece boş cümlelerle dolu olduğu için hiç bir suretle barışa yarar gerçekler *ta- şımıyan, yani Faşizme karşı asla cid­ dî bir savaşa girişemiyen edebiyatta değildir.

Aragon, bundan sonra, Giono ve Céline gibi harbden evvelki meşhur

_ ayaklanmış, edebiyatçılar da Faşizme karşı mücadeleye girişmişlerdir. Fa - kat şimdi o müthiş günler geçmiştir, O günler adetâ tarihten evvelki bir devrin çehresini almıştır. Şimdi, bü­ tün şüphe, tereddüd ve vicdan adam­ larının, sanatleri, sanatlerinin dili, hayat ve ifade bağlan üzerinde düşü­ nen kimselerin yeni bir vazifesi baş­ lamaktadır. Ve bu vazife Fransanın tarihidir, Fransadır. Bu Fransa, ede­ biyatçıların da kalbinde yaşamakta, bütün mücadelelerinin özünü teşkil etmektedir. Bugün Fransız edebiyatı, yalnız bu Fransa için düşünmek, bü­ tün açıklığı, sadeliği ile bu Fransayı daha iyi tanımak zorundadır. O halde kartlar ortaya açık konulmalıdır, ede biyatçıların Faşizme zulme, vahşete bağlı olanları kalmışsa bir tarafa, asıl Fransayı sevenler ise bir tarafa ayrıl malıdır. Aragon’un bu Fransa tarafı,

bazı romancıları ele alıyor, bunlara sistemi Faşist ile Antifaşisti sırtsırta yürütmek olduğunu, bu sistemin inşa nı silâhlardan tiksindirdiğini ve esa­ sen İspanya harbi esnasında da, Pa- rise doğru yürüme manevraları esna­ sında da bu ruhlarını belirtmiş olduk larını açıklıyor. Şunu da hatırlatıyor ki, bu müellifler, Münihtekı, kerhen boyun eğmeler sırasında bile politika dan bahsoiunm asını iyi bulmamışla* dır.

Hattâ Fransa istilâ edildiği vakit düşman çizmesi altında daha fecî bîr uysallık numunesi göstermişlerdir, yüzükoyun yatmışlar, yuvarianmışlaı dır, Nazi yemliğinden çöplenmişîer - dir. Bundan sadece nefret duymak de ğil, fakat ayni zamanda ibret almak ta lâzımdır.

Hâsılı sahte barışseverlik, bir an Fa şizme karşı silâh bileynr gibi görüne­ rek hakikatte barışa karsı silâhını yağlamış ve zağlamıştır. Bu, bşinci kolun her şeyi karıştırmak suretile yandan bir tâbiyesidir.. Ve hu tabiye ile istilâya yol açmıştır. Çünkü bun-

* (Devamı 6 ncı sayfada)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ümit Yaşar Oğuzcan, “Çigan Gözler” adlı şiir kitabını “Şiiristan Sultanına” (Oğuzcan, 1968) şeklinde ithaf etmiştir.. Ümit Yaşar Oğuzcan, “Rübailer” adlı

Bu noktadan itibaren, Türkiye’de kitapları ço- cuklar ve ilk gençlik çağı kuşaklarınca okunan ve okunmakta olan Gülten Dayıoğlu bağlamında şu soruyu sormamız

“Çocuk gerçekliği” aynı yaş grubu çocuklar için tek bir model çevresin- de sınırlandırılamayacağı gibi, toplumdan topluma da değişebilir (Şirin, 2012: 63),

diyebiliriz. Çünkü biz, alemin hudûsunu delil ile ispat ettikten sonra, onların bunu inkar etmesi mümkün değildir. Sem'iyyât: Örneğin, biz günahların Allah'ın dilemesi

Bizim çal›flmam›zda oldu¤u gibi yap›lan di¤er çal›flmalarda da komplike olan veya olmayan idrar yolu infeksiyonu tan›s› alan hastalardan al›nan idrar ör- neklerinden

Şekil 1. Tavşan testisinde makrofajların immunohistokimyasal lokalizasyonu, immunperoksidaz, AEC. A) Testisin intersitisyumunda lokalize olan RAM11 pozitif makrofajlar (oklar),

On gün sonra bizi okullara götürürler.Bir grubu eski okullara bir grubu da yeni okullara götürüyorlardı.Burada esirken Türk gazetecileri bizi Rum sanıp

Ancak ve her şeye rağmen, hayat ve hareket dolu b ir üslubla, yeryer insana adeta müellifi dinleyormuş zannııu veren bir canlı üslubla, sayısız eser