OKUL ÖNCESİ EĞİTİME TEMEL OLAN
GÖRÜŞLER - DEWEY
John Dewey, 1859-1952 yılları
arasında yaşamış olan ve aletçilik olarak bilinen felsefe akımının
kurucusu ünlü ABD'li filozof ve eğitim kuramcısı, Charles Sanders Peirce ve William James'ın görüşlerinin bir
sentezini yapmış olan Dewey,
pragmatizmi, mantıksal ve ahlaki bir
analiz kuramı olarak geliştirmiştir.
John Dewey 20. yüzyılın ilk yarısının en önemli Amerikalı felsefecisi olarak
tanınır.
Kısa bir öğretmenlik kariyerinin
ardından felsefe alanında doktora
yapmış ve University of Michigan’da felsefe bölümünün başkanlığını
üstlenmiştir. Sonraları University of Chicago’daki görevi esnasında kamu eğitimiyle aktif olarak ilgilenmeye
başlamış ve burada çocuk eğitimi
üzerindeki gözlemlerini derinleştirdiği
meşhur “laboratuvar okul”u kurmuştur.
Akademik kariyerinin geriye kalan uzun bölümünde Columbia Üniversitesi’nde profesör olarak çalışmıştır. Dewey’in demokratik idealini ve bu ideale
ulaşmakta eğitime biçtiği rolü iyi
anlayabilmek için onun içinde yaşadığı dönemi tarif etmek gerekir. Dewey bir kriz, belirsizlik ve imkanlar çağının
filozofuydu.
Dewey’in Amerikası’nda, 1890’larda Chicago
halkının yaklaşık %20’si evsizdi; her dört kişiden biri işsizdi; hastalıklar kol geziyordu ve sağlık
hizmetleri nüfusun büyük bir kesimine
ulaşmıyordu. Bugün görülmemiş ölçülerde şiddet içeren grevler yaygındı; toplumun zengin ve
yoksul katmanları arasında derin bir uçurum vardı;
siyasi partiler güç sahiplerinin elindeydi ve yerel yönetimler yolsuzluk batağına saplanmıştı.
Kargaşanın hakim olduğu bu ortama her gün, yalnızca kendi dilini konuşan yeni göçmenler
ekleniyordu. İngilizce Chicago’da henüz yaygın bir dil değildi ve her dört kişiden yalnızca birinin
ebeveynleri Amerika’da doğmuştu.
Dewey’in demokratik idealini, yüksek siyaset
çerçevesinde tanımlanmış bir demokratik toplum tasarımından kesin bir şekilde ayırt etmek gerekir.
Dewey’e göre demokratik toplumun temel kriteri bireyin kendi yaratıcı potansiyelini toplumsal
yaşama gönüllü katılımı suretiyle ve toplumun iyiliği için çalışarak açığa çıkarabilmesidir. İnsan doğasının yaratıcı potansiyeline ve bireyde tesis edilmesi
gereken katılımcı bir karaktere dayalı, aşağıdan
yukarıya bir demokrasi ideali söz konusudur. İnsanın
bireysel-psikolojik temelinden hareketle geliştirilen
bu ideal bireyi toplumun iyiliği adına toplumsal bir
çalışmaya davet etmek suretiyle birey ve toplum
arasında bir denge arayışındadır.
Dewey’in eğitim reformuna olan ilgisi ABD ile sınırlı
kalmamıştır. 1920’lerde Çin, Meksika, Japonya, Türkiye ve Rusya gibi modernleşen ve eğitim altyapılarını oluşturmaya çalışan ülkeleri ziyaret etmiş ve reform çabalarına destek vermiştir. Dewey 1924 yazında, iki ay gibi sınırlı bir zaman aralığında Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelmiştir. Bu
ziyaretin hemen ardından yazdığı rapor 15 sene boyunca, 1939’a kadar Türkçe’de yayımlanmamış ve İngilizce orijinali ölümünün ardından, toplu çalışmalarının yayımlanması
esnasında gün yüzüne çıkmıştır.