• Sonuç bulunamadı

Dekoratör Acar Başkut çalışmalarını Sovyetler Birliği'nde sergiliyor:üç kalas, iki insan, bir heves

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dekoratör Acar Başkut çalışmalarını Sovyetler Birliği'nde sergiliyor:üç kalas, iki insan, bir heves"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Dekoratör Acar Başkut çalışmalarını Sovyetler Birliğinde sergiliyor

Üç kalas, iki insan, bir heves

2 3 yıllık sahne

dekoratörü A car

Başkut,

çalışmalarını

M oskova’da

sergiledi. Bakruşhin

Tiyatro

Müzesi’ndeki sergi

gördüğü ilgi üzerine

şubat sonuna kadar

uzatıldı.

Başkut, Muhsin

Ertuğrul ve Cevat

Fehmi Başkut’un

teşvikiyle tiyatro

dekoratörü olmaya

karar vermiş.

Uzun yıllar

Alm anya’da

öğrenim gören

Başkut, 1965’ten

bu yana İstanbul

ve Ankara

Devlet Opera ve

balelerinde görev

yapıyor.

DEKORATÖR KİMDİR? — Başkut, “ Kimdir sahne dekoratörü?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: “ 0 büyük bir orkestranın nadir enstrümanlarından biridir, kimi zaman solo çalar, kimi zaman tümün içinde eriyip gider,”

ANNA TURAY__________________

Hiçbir Jülyet, Romeo'suna görüneceği balko­ nun derme çatma olmasını, gıcır gıcır ötmesini is­ temez. Sevgilisinin aşk dolu fısıltılarına böylece bir fon da yakışmaz zaten. Dartanyan’ın kılıcı ne­ fis bir şıkırtıyla kınından çıkıp, spot ışıklarının al­ tında göz kamaştırıcı biçimde parlamalı, Konstan- ze saraydan kaçırılacaksa eğer bu saray “ saray

gibi” olmalıdır. Carmen için yamp tutuşan Don Jose’nin kanlı bıçağı da köşedeki kasabın kanlı

bıçağından farklı olmak zorundadır.

Her sahne kocaman bir dünyadır kapıları ar­

dına kadar izleyiciye açık. “ Olanaksız” , “ hayal ürünü” , “ gerçekleşemez” hiçbir şey yoktur sah­

nede. Yönetmen dağ istiyorsa dağ, deniz istiyor­ sa deniz getirilir orta yere. Ve bütün bunları ger­ çekleştiren, izleyicisini isterse yıldızlarla süslü bir Verona gecesine götüren isterse Sevilla’nın dara­ cık sokaklarında gezdiren sahne dekoratörüdür.

“ Kimdir sahne dekoratörü?” sorusunun yanı­

tım 23 yıldır bu meslekte çalışan Acar Başkut şöyle veriyor: “ O büyük bir orkestranın nadir enstür-

manlanndan biridir, kimi zaman solo çalar, kimi zaman tümün içinde eriyip gider, bazen çalmayı bırakıp susar. Geleneksel anlamda tiyatro deko­ ru içinde olayların döndüğü bir dünyadır."

Yıllarca sahnede pek çok dünya kuran Acar

Başkut sahne üzerindeki dramatik aksiyonu be­

lirli merkezlerden geçer bir elektrik akımına da benzetiyor. Bu merkezler oyuncu, müzisyen ve re­ jisör. “ Belirli zamanlarda biri ışıldar, bir başka

zaman hepsi birden aydınlanır.” Sanatçıya göre

bazen de dekoratörün, elmanın çürük yüzünü al­ ta getirip kırmızı yanını önlüğüyle parlatıp müş­ teriye satan manavdan farkı kalmaz. Ne zaman mı? Yalnız ve yalnız sahne boşluğunu doldurm a­ yı düşünüp elindeki esere yaldızlı bir çerçeve ha­ zırlar, onu bir mücevher çekmecesi haline sokar­ sa.

Acar Başkut’un yaşamı Lopc de Vega'nın söy­

lediği “ Üç kalas, iki insan, bir heves” cümlesiyle özetlenebilir. Muhsin Ertugrul’un ve babası

Ce-V T’ $

iyle tiya

rü olmaya karar veren Başkut, öğrenimine Alman­ ya’da başlar. MAN Theater bau Gustavburg’dan sonra yüksek öğrenimine Münih Akademie der Bildeden Künste’de devam eder. Bu arada Münih Residenz Tiyatrosu’nda ve Bavyera Eyalet Ope- rası’nda dekor taşıyıcılığı, sahne işçiliği, butafor- luk, sahne ressamlığı yapar. Akademide hocası Prof. Jürgens ve Kurt Halleger’in asistanı olan

Acar Başkut 1%4’te tiyatro dekoru ve tiyatro kos­

tüm desinatörlüğü bölümünden “ M'isterschüler” olarak diploma alır ve bir süre Bavaria film atöl­ yelerinde dekoratör olarak çalıştıktan sonra 1965 yılında Türkiye’ye döner. Bu tarihten itibaren İs­ tanbul ve Ankara devlet operalarında çalışan sa­ natçı 1968 yılında da başdekoratör olur. 1986 yı­ lında ise Güzel Sanatlar Akademisi Opera ve Ba­ le Dekorları Kürsüsünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlar. Sanatçı 20 yıl gibi uzun bir sü­ reyi kapsayan bütün çalışmalarını Moskova’da Bakruşhin Tiyatro Müzesi’ne sergilemek için gö­ türürken çok heyecanlıydı ve bu denli büyük bir ilgiyle karşılaşacağını da tahmin edemiyordu. 58 dekor tasarımından oluşan sergi 4 aralıkta açıla­ cak ve 1 ay sürecekti. Ancak gördüğü ilgi üzerine şubat ayı sonuna kadar uzatıldı. Türk-Sovyet kül­ tür anlaşması çerçevesinde düzenlenen serginin açı­ lışında Acar Başkut da eşiyle birlikte hazır bulun­ du.

Başkut, Moskova’da sanata ve sanatçıya gös­

terilen ilgiye çok şaşırdığını söylüyor. “ Yaşlı bir

kadın iki küçük torunuyla birlikte geldi sergimi gezmeye. ‘Bu çocuklar bir şey anlamayacak, ni­ çin getirdiniz?’ dedim. ‘Ben şimdi getirmezsem ya­ rın bu salonlar boş kalır’ diye cevap verdi bana. Gerçekten de öylesine uzun kuyruklar var ki si­ nema ve tiyatro gişelerinde, hayran kaldım” .

Sergiyi gezenler anı defterine de birbirinden gü­ zel cümleler yazmışlar. İşte Serdar Mustafaoglu’- nunkiler, “ Şad oldum, mamnuyn galdım. Nok­

san yazsam affedersiz. Ben Moskova'da yaşayan Türklerdenim. Siz muasır Türkiye’yi temsil eder­ si/. Sizden hahişim var. Böyük dünya yazıcıları­ nın eserlerini kaleme almışiniz. Şad olurdum şu yazcıctlann içinde Nazim Hikmetin ismini görsey- dim” . 13 yaşındaki Volkov Sergey bu serginin ken­

disinde “ derin izlenimler” bıraktığını ve en çok

“ Suor Angelica” yı sevdiğini söylüyor. Prof. Se­ tin ise serginin aslında Puşkin Müzesi'ne layık ol­

duğunu ileri sürmüş.

Acar Başkut, Moskova’daki sergisinde güzel iz­

lenimlerle döndü ve şimdi m an ayı içinde İstan­ bul’da açacağı sergisine hazırlanıyor. Bu süre içe­ risinde yine güzel dünyalar yaratmaktan da geri kalmayacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ünlü Fransız sanatçısı Pierre Rousseau ise bütün gece boyun­ ca Nazım Hikmet’in şiirlerini okudu.. Fransız Radyosu Program Mü­ dürlerinden Eve Grili

Türkiye’deki ‘demokrasi ilkbaharı ’nın (50’li yıllar) o heyecanlı, o yanlış ümitler ve mübalağalı hayal­ lerle dolu havasında, onunla bir gün, bunu

işte bundan dolayı o nazik, zarif, sevimli ve münevver gencin ölümü yalnız muhte­ rem babası Misak Efendi ile âilesi için değil, memleket kültürü için

En examinant les anciens traités conclus entre les États européens et la Turquie, on peut aisément remarquer, de la part de ces puissances, le souci prédominant

Deyince Hamdullah Suphi Bey Reşit Galip hakkındaki iyi kanaatlerini, vatanperver- ligini kendine mahsus talâka- tiyle anlattı ve mebusluğunun temini için cidden

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

1 Elbistan Devlet Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, Kahramanmaraş, Türkiye 2 Elbistan Devlet Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, Kahramanmaraş, Türkiye 3 Elbistan

Bu olgu sunumunda menisküs operasyonu sonra- sı gelişen yumuşak doku enfeksiyonu tedavisin- de PT kullanımına bağlı ortaya çıkan ateş, trom- bositopeni