SAYFA CUMHURİYET T T
-6
RÖPORTAJ
A
/
"s
Topkapı
Sarayı’nın otlağa dönmüş dış bahçesinden İstanbul’un ilk parkı G ülhane’ye
İstanbul’un ilk parkı Gülhane birçok tarihi olaya ev sahipliği yapmasına karşın bugün arabesk şenliği ve “ilkel” hayvanat bahçesi Ue tanınıyor. (Fotoğraflar: KADER TUĞLA)
Cemil Paşa’nm umumhanesi
f i f a ^ 4 i 1
D E N İ Z S O M ultan II. Mah-
^ T mut’un ölümü
üzerine gözden 1 uzak dursun diye
gönderildiği Londra büyükelçiliğinden İs tanbul’a dönen 39 yaşındaki
Mustafa Reşit Paşa’nın hazır
layıp 17 yaşmdaki Sultan Ab-
dülmecit’e imzalatarak Gülha
ne’de bir kürsünün üzerine çı kıp okuduğu ferman bugün
‘Tanzimat
f!
Fermam’ adıyla anı lıyor... Osmanlı tebaasına din ayrımı gözetmek sizin can ve mal güven liği getiren, rüşveti ya saklayan, mahkeme karan olmadan mahkûmiyeti kaldıran ve dolayısıyla Avrupa’ya ayak uydurmayı amaçlayan Tanzi mat Fermam’na o gün, padişa hın yazılı emri, ‘hattı hüma
yun’ olduğu ve Gülhane’de
okunduğu için Gülhane Hattı Hümayunu denilmiş, yanı sıra bu fermanla memlekette iyi bir düzen kurulacağı umulduğun dan Tanzimatı Hayriye de de nilmişti...
Tarih 3 Kasım 1839’du ve günlerden pazardı.
Cülhane'de dolaşırken
Bir gün yolunuz, hele ki bir pazar günü, panayır yerine dönmüş Gülhane Parkı’na dü şerse, Tanzimat Fermanı’nın okunduğu yeri bulmak için bo şuna dolaşmayın... Çünkü o devirde Gülhane Parkı yoktu...
Ferman, o sıra kullanılma yan Topkapı Sarayı’na Aya- sofya’nın arkasındaki saltanat kapısı Bab-ı Hümayun’dan girdikten sonra orta kapı Ba- büs Selam’a kadar uzanan Gülhane Meydam’nda okun du. Bugünkü Gülhane Parkı, o gün Topkapı Sa rayı’nın dış bahçesiydi ve bakım sızlıktan ot lağa dön müştü. Fermanla Avrupalı gi bi yaşayaca ğını sanan Osman lI’nın baş kentinde
bağ-bahçe, çayır-çimen vardı, ama henüz halkın kullandığı bir park yoktu...
İstanbul’da ilk parkın açıl ması için, Tanzimat Ferma- nı’nın okunmasından beş yıl sonra Abdülmecit’in, Gülce-
mal Sultan’dan dünyaya gelen
oğlu Reşat’ın Beşinci Mehmet
Gülhane Kedi;
adıyla tahta çıkmasını ve 1912 yılında İstanbul’a şehremini olarak atanan, askeri cerrah lıktan emekli Cemil Paşa’nın huzura çıkmasını beklemek gerekiyordu.
Cemil Paşa, 1958 yılında 90 yaşında yaşama gözlerini ka patırken Cemil Topuzlu olacak tı... Cemil Paşa, büyük büyük babası İstanbul kuşatmasında
Fatih’in topuzlu bayrağını taşı
dığı için cumhuri yetle To puzlu soya dını almış, fakat Os manlI’da adı, Gülha ne Parkı yüzünden genelev iş letmecisine çıkmıştı! İstan bul’un ye rel yönetim tarihini yazan be lediyeci Rakım Ziyaoğlu, Ce mil Paşa ile tanışıp anılarını ak tara... Trablusgarb ve Binga- zi’yi bırakıp yeni topraklar yi tirmek üzere yıkılışa doğ ru Balkan Savaşı’na gi ren Osman lI’da ahali başkente ak maya başla mış, bu arada konakların yıkılıp apart manların ya pılmasıyla
da kentin nüfusu artmış, yor gunluk ve yoksunluk içindeki insanlara nefes alacak yer kal mamıştır:
“Halkı bu yoksunluktan kurtarmak, kadınlarımızın ve çocuklarımızın sağlıklarına hizmet etmek için Topkapı Sa rayı bahçesinin umumi bir park halinde düzenlenmesi için belediyeye tahsis buyuruknası- nı padişaha yalvararak istir ham ettim. Kabul buyurdular. Oradaki bi naların yı kılmasını, bazı dairele rin kaldırıl masını fer man ettiler. Saray bah çesinden ağaçlar ve çiçekleri lüt fen hediye ettiler.” Sultan Reşat, İstan bul’da bir park açılma sı önerisini onaylamakla kalmaz, haftada bir gün Ertuğrul Müzikası’nm, pazar günleri de Darülaceze Müzikası’nın uygun parçalar çalarak parkta gezinenlerin yüreklerinin ferahlamasına ve sile olmasını da ferman buyu rur...
Ne ki, padişahın fermanıyla
bile işler sanıldığı gibi kolay yürümez...
100 dönüm arazi temizlenip sıra yolların açılmasına geldi ğinde OsmanlI’nın yobazlan ayaklanır; ne idüğü belirsiz park için bahçedeki evliya san- dukalanyla türbelerin yıkıldı ğı söylentileri kenti sarar... Ce mil Paşa işi gücü bırakır, bah çede evliya mezan, türbe ol madığını kanıtlar...Yobazlar, daha sonra konuşmak üzere
1
susar...
Yobazlar konuşuyor
ı
Topkapı Sarayı’nın yanın dan Sarayburnu’na dek uza nan alanda ve sık ağaçlann gölgesinde ‘medeni bir eser
vücuda gelip’ İstanbul’un ilk
parkı, kapılannı kadınlara da açarak açıldığında yobazlar konuşur:
“Cemil Paşa’nm umumha nesi!”
Bir otlaktan yaratılan güze lim parkın adı, ne yazık ki ge neleve çıkartılır...
Gülhane Meydanı’nda fer man okumakla uygar oluna- madığı gibi 70 küsur yıl sonra yine fermanla kurulan Gülha ne Parkı da medeni insanlara çok görülmüştür!
Ortada bir çürümüşlük var sa tek çözüm kökten temizlik, yani devrimdir... Türkiye Cumhuriyeti başlı başına bir devrimdir ve Türki ye’ye uygar lık kazandı racak cum huriyet dev- rimlerinden biri Gülhane Parkı’nda za manını bek lemektedir...
1 Eylül 1928’de, henüz kıyı yoluyla bölünmemiş Gülhane Parkı’nda Mustafa Kemal Ata
türk, Latin harfleriyle nasıl ya
zı yazılacağını Saraybumu kı yısındaki bir gazinoda kurulan karatahtanın başında anlatır. Gülhane Parkı’mn evsahipliği ile başlayan yazı devrimi eği timi yaygınlaştırır, eğitim aklı özgürleştirir, özgür akılla çağ daş uygarlık yakalanacaktır ki Türkiye’de karşı devrim süre ci başlar! 1958’de açılan kıyı yolu parlan içinden geçer, Gülhane Parkı’na dikilen cumhuriyetin ilk anıtı, Atatürk anıtı Saraybumu’nda kalır...
Evlere şenlik
Bugün Gülhane Parkı denin ce akla ilk anda, Ertuğrul Mü- zikası’ndan miras, ama ‘fante
zi arabesk’e dönüşmüş müzik
le Gülhane Şenliği ve parkta ki hayvanat bahçesi geliyor...
Artık kaçırılan medeniyet namına olmasa da, hiç olmaz sa insaniyet adına, Gülhane Parkı’ndaki hayvanat bahçesi nin kapatılması gerekiyor...
Çünkü hayvanat bahçesi böyle olmaz; hayvanlar İstan bul Büyükşehir Belediye Baş kanlığı Hayvanat Bahçesi ve Akvaryum Şefliği’nin sorum luluğunda da olsa çoğu evcil hayvanlar böyle
banndırıla-912’de İstanbul ’a belediye başkam olan emekli askeri cerrah Cemil Paşa (Topuzlu) padişaha yalvararak kentin ilk parkını açar açmasına ama parka kadınların da girmesi yobazların tepkisini çeker ve paşanın adı “genelev işletmecisi “ne
çıkar. Gülhane Leyleği
maz... Olsa olsa bu haliyle
‘hayvan cezaevi’ olur!
Bir yerde tavuklar kümeste, öte yerde güvercinler avuç içi kadar kafeste... O kadar çok
‘tür’ var ki, tabelalardan biri
ne ‘tavuk çeşitleri’ yazılmış; aynen restoran mönüsü gibi fi- nnda ya da çevirme, hangisini isterseniz!
Kedi kediye bakar
Bir grup ‘cins’ kedi kafesin içinde, bir grup sokak kedisi ayağınızın altında...
Koyun, keçi, zincire bağ lanmış köpek, volta atar gibi dolaşan kurt, köşeye sinmiş tilki, pisliğinin içindeki man da... Hayvanat bahçesi değil, sanki Ali Baha’nın çiftliği, a- ma inek unutulmuş...
Deve, geyik, ayı, eşek değil kibarlık olsun diye merkep... Hepsi birbirinden perişan.... Hepsi ayakta zor duruyor... Tek eksik leri sütçü beygiri... En akıllı ları may mun gibi... Kafesin ar kasından sanki yal varan göz lerle yiye cek atılma sını bekli yor... Giriş teki tabela
‘Yanıcı ve kesici madde atma yın’ diye uyarıyor; halk kibrit
le jilet mi veriyor hayvanlara, tıraş olurken sigara içsinler diye!..
Bazı boş kafeslerde yem torbalan duruyor; insanın tel kafesi kınp yemleri dağıtası geliyor...
Tavşanlar, ördekler, hindi ler, kazlar, kaplumbağalar... Timsah yok; küvete benzetil
miş havuz boş...
Bülbülü kafese koymuşlar, kafesi de camekânın içine... Camekândaki talaş dolu ak varyumun içinde bir de yılan; uyuyor mu, ölmüş yatıyor mu belli değil...
Kartal, atmaca, akbaba... Kafesin üstünden uçan özgür kuşların dışkıları Akbaba’nın siyah tüylerinde beyaz benek ler oluşturmuş... Yeni bir tür olmalı... D uıuşlan, yırtıcı kuşlar için yüz karası...
Leylekler, biri boş biri su dolu havuzların olduğu bah çede tavuklar ve hindilerle yaşıyor... Çünkü kanat çırpıp uçacak halleri yok...
Ve yüksek ağaçların tepe sinde leylekler... Göçmen kuşlar çoktan gelmiş ve yuva larını kurmuşlar... Yuvaları nın çevresinde dolaşan martı lar, kargalar ve güvercinlerle dalaşıyorlar... Asıl seyir, ağaçlann tepesinde... Ya in
san gibi dü zenleyin ya da kaldm n şu hayvanat bahçesini... Gülhane Parkı’nda seyyar yiye cek satıcıla- nn ı kaldır mak mı zor? Cemil Pa şa’ya sora lım: “Kimse yediği içtiği maddenin saf olu şundan, temizliğinden emin değildir. Bir ceza kanunu ha zırlamaktayız. Ceza tek vası ta değildir, fenni tedbirler ge rekiyor; bir kimya laboratu- van kurduk, ahali parasız tah lil yaptırıyor.”
Gülhane, Fermanı’yla, meydanıyla, parkıyla uygarlı ğın yabancısı değil, ama şu ayrılık olmasa!
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi