• Sonuç bulunamadı

Çocuklara yönelik cinsel istismarın yasal boyutunun Türkiye ve diğer ülkeler ile karşılaştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çocuklara yönelik cinsel istismarın yasal boyutunun Türkiye ve diğer ülkeler ile karşılaştırılması"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

> Uğur Kavaklı1 > İsmail Özgür Can1

> İlker Tepe2

ÇOCUKLARA YÖNELİK CİNSEL İSTİSMARIN YASAL BOYUTUNUN

TÜRKİYE VE DİĞER ÜLKELER İLE

KARŞILAŞTIRILMASI

> Erdem Özkara1

1Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı, İzmir-türkiye 2Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Bölümü, İzmir-türkiye

> Veli Özer Özbek2

THE COMPARISON OF PENALTIES FOR CHILD

SEXUAL ABUSE LAWS BETWEEN

TURKEY AND OTHER COUNTRIES

ÖZET

Amaç

Cinsel suçlar tüm dünyada önemli bir sorundur. Özellik-le çocuğa yönelik cinsel saldı-rılar daha ağır travmalara yol açmakta ve ilerleyen dönemde mağdurun yaşamını etkilemek-tedir. Türkiye’de 2005 yılında yürürlüğe giren Ceza Yasasında cinsel suçlar yeniden ele alına-rak bu suçlara verilen cezalar da arttırılmıştır. Ancak yeni ya-sada belirtilen suçun nitelikli hallerinden biri olan “Beden veya ruh sağlığında bozulmaya yol açması” konusundaki adli tıbbi süreçlerin uzun süren has-ta izlem ve gözlemi gerektirmesi ve hükmedilen ceza sürelerinde artış eleştirilmektedir. Bu çalış-mada Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel suçlara ilişkin yasal du-rum ve suçun nitelikli hallerinin diğer ülkelerle karşılaştırılması amaçlanmıştır.

Materyal ve Metod

Türk Ceza Kanununun çocuğun

cinsel istismarıyla ilgili 103. maddesi; ABD, İngiltere gibi Anglosakson ülkelerle ve Avus-turya, İsviçre, Lichtenstein, Al-manya gibi kıta Avrupası ülkele-riyle karşılaştırılmıştır.

Bulgular

Genel olarak bakıldığında; ABD ve İngiltere’de çocuğa yönelik cinsel suçlara verilen cezaların Avrupa ülkelerine göre daha ağır olduğu ve Türkiye’deki csel suçlara ilişkin cezaların in-celenen Avrupa ülkelerine göre daha fazla olduğu ve bazı bö-lümleriyle ABD ve İngiltere’ye benzerlik gösterdiği, yasanın bazı bölümlerinin ise Almanya ya benzediği gözlenmiştir.

Sonuç

Türkiye’de yoğun olarak tartışı-lan “Ruh sağlığının bozulması” konusunun çalışmaya alınan ül-keler arasında Almanya ve Tür-kiye dışındaki yasalarda yer al-madığı gözlenmiştir. Türkiye’de bu olguları psikiyatristler ve

ço-cuk psikiyatristleri değerlendir-me eğiliminde iken buna karşılık Almanya’da bu konuda değer-lendirme yapmak için psikiyatri eğitimi üzerine 3 yıllık adli psiki-yatri eğitimi gereklidir.

Türkiye’de Adli Psikiyatri alt ya-pısı henüz hazır olmaması ve cinsel saldırı/istismar ile ilgili yasadaki eksiklikler ve çelişki-ler “ruh sağlığının bozulması” konusundaki adli tıbbi değerlen-dirmeleri olumsuz etkilemekte-dir. Ayrıca bu değerlendirmeler hem adaletin gecikmesine hem de tarafların daha çok travmati-ze olmasına yol açmaktadır. Tüm bu olumsuzlukların gideril-mesi için; adli psikiyatri eğitimi yapılandırılıncaya kadar yasa-nın(103. maddenin) “ruh sağlı-ğında bozulma” hükmü askıya alınmalı ve yeniden gözden ge-çirilmelidir.

Anahtar Kelimeler: Seksüel

suçlar, ceza yasası, adli psiki-yatri, adli tıp

ABSTRACT

Objective

Sexual crimes have been a big problem and found more traumatic for children and their future life. Sexual crimes are reconsidered within the new Turkish Criminal Law that put into practice in 2005 the penalties are increased. According to Criminal Law; if a crime leads to a damage to physical or mental health, monitoring and observation period of patients need long time for medico-legal evaluation process. We aimed to discuss the legislation of sexual crimes between Turkey and other countries.

Material and Methods

We researched and compared sexual crime laws in Turkey,

United States, England, Austria, Switzerland, Liechtenstein and Germany.

Results

The penalties of USA and United Kingdom are found more severe than other countries. Also Turkey penalties found more severe than European countries studied. Some parts of Turkey’s penal codes found similar to German legislation.

Conclusion

The issue “damage of mental health” has been discussed in Turkey however does not take place in penal codes except Germany. In Turkey any psychiatrist could evaluate this issue, however in Germany a three year special training after psychiatry or forensic psychiatry education is required. Forensic

psychiatry infrastructure is not still structured properly in Turkey. This could affect the medicolegal evaluations of trauma victims’ mental health and determining severity of mental damage. On the other hand these examinations could increase the risk of serious traumatization. Determining the damage to mental health could cause a delay for justice. Damage to mental health section of the law (103. substance) should be suspended for eliminate all of this negativity until forensic psychiatry training is structured.

Key words: Sexual crimes,

criminal law, forensic psychiatry, forensic medicine

In Turkey any psychiatrist could evaluate this issue, however in

Germany a three year special training after psychiatry or forensic

psychiatry education is required. Forensic psychiatry infrastructure

is not still structured properly in Turkey. This could affect the

medicolegal evaluations of trauma victims’ mental health and

determining severity of mental damage.

(2)

GİRİŞ VE AMAÇ

Cinsel istismar tüm dünyada yaygın olarak görülen ve olum-suz sonuçları ile hem bireyi hem de toplumu sarsan travmatik bir durum olarak bilinmektedir.

Cinsel istismarın mağdurların biyopsikososyal varlık olarak sağlıkları üzerinde olumsuz et-kileri de bilinmektedir. UNICEF belgelerinde, tüm dünyada cin-sel sömürüye uğrayan insan-ların yarıya yakınının çocuk ol-duğu ve kadınların % 20’sinin, erkeklerin ise %5-10 arasındaki bölümünün çocukluk dönemin-de cinsel istismara uğradığı bil-dirilmektedir (1-3).

Cinsel istismarın medikolegal değerlendirmesinde; olayın tıb-bi kanıtları araştırılırken beden sağlığı ve ruh sağlığı yönünden değerlendirilmektedir. Ülke-mizde çocuk ve ergen hastalar arasında yürütülen bir çalışma-da, Türk Ceza Kanunu’nda 2005 yılında yapılan düzenlemelerin ardından adli tıbbi yönden ruh sağlığı değerlendirilen olgu sa-yısındaki artışın 5 katı geçtiği

belirtilmektedir. Aynı kaynak-ta kliniklerine adli tıbbi yönden değerlendirilen hastalar içinde en çok cinsel istismar mağdur-larının başvurduğu ve adli ma-kamlar tarafından ruhsal etki-lenmenin değerlendirilmesinin

istendiği belirtilmektedir (4). Ülkemizde yürürlükte olan Türk Ceza Kanunu, 2005 yılından önce yürürlükte olan bir önceki Ceza Kanunu’na göre cinsel sal-dırı/cinsel istismar ile ilgili ola-rak yeni bir yaklaşım getirmiştir (5). Ceza Hukuku ve Tıp bilimi alanlarındaki uzmanlar, fark-lı alanlardan konuyla ilgilenen çalışanlar, araştırmacılar, sivil toplum örgütleri, sendikalar; cinsel saldırı/istismar başlığı altında Ceza Kanunu’nda yapı-lan yeni düzenlemeleri ve bakış açısını genel olarak olumlu bul-maktadır(3,5,6).

Cinsel saldırı/istismar suçunun topluma karşı işlenen suçlar kapsamından bireye karşı işle-nen suçlar başlığı altına alınma-sı ve “ırza tasaddi, ırza geçme, ayıplılık hali” gibi adli tıbbi yön-den değerlendirmelerde tıbbi

kanıtların sınırlarını zorlayan kavramlara yasada yer veril-memesi yeni düzenlemenin en çok olumlu bulunan yönleridir. Ancak 2005 yılından bu yana yü-rürlükte olan yasal düzenleme-nin de tüm gereksinimlere yanıt

verdiği ve eksiksiz olduğu da id-dia edilmemektedir.

İlgili yasada cinsel saldırı/istis-mar suçuyla ilgili temel başlık-lar obaşlık-larak;

a) Yasadaki bazı tanımlar ve yaşla ilişkisi,

b) Akranlar arası cinsel istis-mar,

c) Ruh sağlığının bozulması, d) Beden sağlığının bozulması, e) Öngörülen ceza sürelerinin alt ve üst sınırları gibi konu-larda hukuk ve adli tıp alanı-nın çalışanları, psikiyatristler, psikologlar ve konuyla ilgilenen diğer araştırmacılar çekincele-rini belirtmektedir.

Bu çekincelerin en önde gelen nedeninin uygulamadaki

sıkın-tılar olduğu gözlemlenmektedir ( 3,4,7).

Akranlar arası cinsel istismarın yasada tanımı bulunmamakla birlikte uygulama alanında çalı-şan hekimlerin bu konuda

zor-landıkları bilinmektedir. Güncel birçok olayda küçük yaştaki ço-cukların yine çocuk yaş grubun-da sayılan çocuklar (13-15 yaş grubu) tarafından cinsel istis-mara uğradığı ve konunun adli tıbbi değerlendirmesi ve hukuk-sal yönünde sıkıntıların yaşandı-ğı gözlenmektedir(3,4,8,9). Ayrıca, ensest tanımı yasada ağırlaştırıcı etken olarak ta-nımlanırken cezanın ağırlığı ve suçun niteliği göz önüne alın-dığında ayrı bir düzenlemenin varlığına gereksinim duyulmak-tadır.

Cinsel istismar mağduru çocuk-ların eğitim süreçleri de beden ve ruh sağlıkları gibi zarara uğ-ramakta ve etkilenmektedir. Bu nedenle cinsel istismar mağ-duru çocukların eğitimi ve re-habilitasyonunu düzenleyen bir yasal düzenlemeye ihtiyaç

duyulmaktadır. Cinsel istismar sonucu meydana gelen gebelik-lerin, bedensel zararlar yanında ağır ruhsal travmalara yol açtığı, çocukların toplumda etiketlen-mesine ve dışlanmasına neden olduğu belirtilmektedir(2,3,7).

Bu çalışmada ülkemizde 2005 yılında yürürlüğe giren ve uy-gulamada bazı sorunlar görülen ceza yasasının çocuğun cinsel istismarıyla ilgili 103. maddesi ile diğer ülkelerdeki muadil ya-saların karşılaştırılması amaç-lanmıştır.

YÖNTEM

Tanımlayıcı nitelikteki çalışma-mızda; Türkiye, ABD ve Avrupa ülkelerinden ulaşabildiğimiz Almanya, Avusturya, İngiltere, İsviçre ve Lichtenstein’daki ceza yasaları 2010 yılında taranarak çocuğa yönelik cinsel suçlarla ilgili maddeler ve uygulama kar-şılaştırılmıştır.

Kısıtlılıklar: İstenen tüm Avrupa ülkelerinin yasalarına kullanılan yabancı diller nedeniyle ulaşıla-maması bu çalışmayı sınırlan-dırmıştır.

BULGULAR

İncelenen ülkelerdeki yasa maddelerinde; cinsel istisma-rı dokunma ve daha ileri düzey olan vücuda organ veya cisim sokma (penetrasyon) olarak iki

ayrı kategoride değerlendirme eğilimi gözlenmiştir. İlgili ülke-lerin yasa maddeülke-lerinde cinsel istismar eylemini bu iki alt baş-lığa göre incelediğimizde en ağır cezaların İngiltere ve ABD’de ol-duğu bunu Türkiye’nin izlediği anlaşılmaktadır(Tablo 1).

İncelenen yasa maddelerinde cezayı ağırlaştıran durumların başında; eylemin tekrarlaması, yaralamaya neden olması ve gü-veni kötüye kullanma gelmek-tedir. Cinsel istismar suçunun nitelikli hallerine göre cezayı ağırlaştıran durumlar tablo 2’de belirtilmiştir.

İncelenen yasa maddelerinde cinsel istismar suçunun cezası-nı hafifleten durumların başında fail ve mağdurun yaşı ile mağ-durun rızası ön plana çıkmakta-dır. Cezayı hafifleten durumlar tablo 3’de belirtilmiştir.

Sexual crimes have been a big problem and found more traumatic

for children and their future life. Sexual crimes are reconsidered

within the new Turkish Criminal Law that put into practice in 2005 the

penalties are increased. According to Criminal Law; if a crime leads

to a damage to physical or mental health, monitoring and observation

period of patients need long time for medico-legal evaluation process.

Cinsel istismar mağduru çocukların eğitim süreçleri de beden ve ruh

sağlıkları gibi zarara uğramakta ve etkilenmektedir. Bu nedenle cinsel

istismar mağduru çocukların eğitimi ve rehabilitasyonunu düzenleyen

bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Cinsel istismar sonucu

meydana gelen gebeliklerin, bedensel zararlar yanında ağır ruhsal

travmalara yol açtığı, çocukların toplumda etiketlenmesine ve

dışlanmasına neden olduğu belirtilmektedir.

(3)

PENETRASYON* DÜZEYİNDE DOKUNMA DÜZEYİNDE

ABD (Fed. Ceza Kanunu 2241-2243.md)

<12 yaş >30 yıl hapis/ müebbet hapis cezası < 12 yıl hapis cezası ve 10000 dolar para cezası

12-16 yaş < 15 yıl hapis cezası < 12 yıl hapis cezası ve 10000

dolar para cezası

<18 yaş < 12 yıl hapis cezası ve 10000

dolar para cezası İNGİLTERE (2003 tarihli Cinsel

Suçlar Kanunu 5-6-7.md)

<13 yaş müebbet hapis cezası Jürisiz; <6 ay hapis cezası

Jürili <14 yıl hapis cezası

<16 yaş müebbet hapis cezası

İSVİÇRE (187.md)

<16 yaş <5 yıl hapis cezası veya para cezası <5 yıl hapis cezası veya para cezası <18 yaş <3 yıl hapis cezası veya para

cezası

<3 yıl hapis cezası veya para cezası

AVUSTURYA(206-207.md)

<14 yaş <10 yıl hapis cezası 6 ay-5 yıl hapis cezası

<16 yaş <1yıl hapis cezası ve para cezası

<1yıl hapis cezası ve para cezası

<18 yaş <3 yıl hapis cezası <3 yıl hapis cezası

LICHTENSTEIN(205-206.md)

<14 yaş 1-10 yıl hapis cezası 6 ay-5 yıl hapis cezası

<16 yaş <3 yıl hapis cezası

ALMANYA(176.md)

<14 yaş 6 ay-10 yıl hapis cezası 3 ay-5 yıl hapis cezası

<16 yaş <5 yıl hapis cezası veya para cezası <5 yıl hapis cezası veya para cezası <18 yaş < 3yıl hapis cezası veya para

cezası

< 3yıl hapis cezası veya para cezası

TÜRKİYE (103-104.md)

15 yaşa kadar 12-22.5 yıl hapis cezası 4.5-12 yıl hapis cezası

15-18 yaş 8-15 yıl hapis cezası 3-8 yıl hapis cezası

Tablo 1. Cinsel istismar suçlarına verilen cezaların mağdurların yaşlarına ve ülkelere göre dağılımı.

* Penetrasyon, vücuda organ veya cisim sokma anlamında kullanılmıştır.

NİTELİKLİ DURUMLAR

(CEZAYI ARTTIRAN)

ABD İNGİLTERE İSVİÇRE AVUSTURYA

LICHTEN-STEIN ALMANYA TÜRKİYE

Tekrarlayan eylem Cezanın üst sınırı >1 yıl ha-pis cezası (+) Güven ilişkisi/ benzeri ilişkinin kötüye kullanılması (+) <3 yıl ha-pis cezası/ para cezası (+) (+) Ceza yarı oranında arttırılır Nitelikli

yaral-ama 5-15 yıl ha-pis cezası 5-15 yıl ha-pis cezası >5 yıl ha-pis cezası

Ayrıca ceza verilir Hamile kalma-ya sebebiyet 5-15 yıl ha-pis cezası 5-15 yıl ha-pis cezası Ayrıca ceza verilir Ölüme sebe-biyet 10-20 yıl/ müebbet hapis cezası 10-20 yıl/ müebbet hapis cezası >10 yıl/ müeb-bet hapis cezası Müeb-bet hapis cezası Silahla/birden fazla kişi tarafından >2 yıl ha-pis cezası Ceza yarı oranında arttırılır Mağdurun beden/ruh bakımından kendini savu-namayacak du-rumda olması (+) > 2 yıl hapis cezası Ceza yarı oranında arttırılır Mağdurun beden/ruh sağlığının bozulması >2 yıl ha-pis cezası >10 yıl hapis cezası Failin yaşı >18 yaş ise;>2 yıl hapis cezası >18 yaş ise; Mağdurun zor durumundan yararlanma (+) (+) Pornografik yayın üretme amacı >2 yıl ha-pis cezası

(4)

HAFİFLETİCİ

NEDENLER ABD İNGİLTERE İSVİÇRE AVUSTURYA

LICHTEN-STEIN ALMANYA TÜRKİYE

Mağdurun

rızası (+)

mağdur >15 yaş ise;

Failin yaşı <18 yaş ise; yaş ise;< 20 <18 yaş ise;

Mağdur-fail arası yaş farkı < 3 yaş ise; < 4 yaş ise; (1) < 3 yaş ise; (2) Mağdur-fail arası evlilik/ bel- gelendirile-bilen ilişki varlığı (+) şikayete bağlı Failin mağdurun yaşı ko-nusunda hataya düşmesi (+) Mağdurun yaşı >13 yaş ise; (1) >12 yaş

ise; (2) >15 yaş ise;

Failin haksızlık içeriğinin

azlığı

(+)

Tablo 3 Cinsel istismar suçlarında cezayı hafifleten faktörler.

(1) Mağdur 13 yaşından büyük ise ve fail ile mağdur arasındaki yaş farkı 4 yaştan az ise ceza indirimi uygulanır.

(2) Mağdur 12 yaşından büyük ise ve fail ile mağdur arasındaki yaş farkı 3 yaştan az ise ceza indirimi uygulanır.

TARTIŞMA ve

SONUÇ

Cinsel istismar eyleminin hu-kuksal olarak birçok boyutta incelenmesi gerekmektedir. Eylem ile ortaya çıkan sonucun nedensellik (İlliyet) bağlantısı birçok olguda ne yazık ki tam olarak ortaya konamamaktadır. Cinsel istismar suçuna ilişkin İngiltere’de yürürlükte bulunan düzenlemede çocukların göre-bileceği yerlerde cinsel davra-nışlarda bulunmak suç olarak düzenlenmiştir(10). Bu soruya Amerikan Hukuku’nda da veri-len cevap “saik” kavramından yola çıkmaktadır. Bir davranışın istismar sayılması cinsel amaç taşımasına bağlıdır (10).

Alman ceza hukukunda çocuğa karşı uygulanan cinsel istismar eylemlerinde sadece fiili ve aktif olarak gerçekleştirilen eylemler göz önünde bulundurulmamış-tır. Ayrıca çocuklar tarafından kendisine karşı uygulanan cin-sel nitelikli eylemlere de müsa-ade eden kişinin o çocuğu cinsel yönden istismar ettiği sonucuna ulaşılmaktadır(Alman Ceza Ka-nunu m. 176 ( Çocukların Cin-sel İstismarı): On dört yaşından küçük bir kişiye ( çocuğa) karşı cinsel nitelikli eylemlerde bulu-nan veya kendisine çocuk tara-fından aynı tür eylemlerin ger-çekleşmesine izin veren kişi altı aydan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.). Aynı yaklaşı-mın Avusturya ceza hukukunda da geçerli olduğunu söylemek mümkündür (Avusturya Ceza

Kanunu m. 206 ve 207 ). Cinsel suçlarla ilgili cezaların Amerika (Fed. Ceza Kanunu 2241-2243. md) ve İngiltere’de(Md. 2003) büyük benzerlik gösterdiği gözlenmektedir. İngiltere’de do-kunma düzeyinde cinsel saldırı olgularında jürili ve jürisiz yar-gılamada verilen cezalar arasın-da çok büyük farklar varken jü-rili yargılamada verilen cezanın çok daha fazla olmasının jürinin toplumun sosyokültürel özellik-lerini ve duygularını taşımasın-dan ve cinsel saldırı olgularına karşı önyargıyla yaklaşmasın-dan kaynaklandığı düşünülmek-tedir. Cezanın ıslah edici etkisi ve mahkumu rehabilite etme amacı tartışmaları da bu konuda yapıla gelmektedir.

Almanya Ceza Yasasında cezayı ağırlaştırıcı faktör olarak güven ilişkisini kötüye kullanmaya yer verilmemiştir. Ancak aynı yasa-da yer alan “Mağdurun zor du-rumundan Yararlanma” madde-si bu durumu karşılayabilir. Avusturya ve Almanya yasala-rında yer alan “cinsel saldırı-nın on sekiz yaşından küçük ve maruz kaldığı cinsel istismarın anlam ve sonuçlarını tam olarak idrak edemeyen kişinin duru-mundan faydalanmak suretiyle gerçekleştirilmesi“ ve “Mağdu-run zor durumundan yararlan-ma” maddelerinin ikisi de bizim yasamızdaki “fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yetene-ği gelişmemiş” ve “Mağdurun beden/ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olma-sı” maddesiyle benzeşmektedir. Ancak yasamızda hukuki anlam

ve sonuçlarını algılama yaşı 15 olarak belirtilmiştir.

Cinsel istismar suçu sonucunda mağdurun beden veya ruh sağ-lığının bozulması (TCK m.103/6) ile suç sonucu mağdurun bitki-sel hayata gir¬mesi veya ölümü (TCK m.103/7) suçun temel şek-line göre netice sebebiyle daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haller olarak düzenlenmiştir. Burada netice sebebiyle cezanın ağırlaştırılması gereken nite-likli haller bulunmaktadır. TCK m.23’e göre failin ağır netice-den sorumlu tutulabilmesi için meydana gelen netice bakımın-dan en azınbakımın-dan taksir seviye-sinde bir kusurunun bulunması gereklidir. Kanaatimizce cinsel istismar fiilleri sonucu mağdu-run ölmesi ya da sağlığının bo-zulmasına neden olunması veya bitkisel hayata girmesi hallerin-de failhallerin-de netice bakımından en azından taksir seviyesinde kusu-runun bulunması bu nitelikli ha-lin uygulanabilmesi için gerekli ve yeterlidir. Failde ağır neticeye yönelik olarak kastın bulunması halinde ayrıca kasten öldürme ya da kasten yaralamadan da sorumlu olacağı açıktır.

Suçun hukuka

aykı-rılık ve manevi

un-suru

Çocukların cinsel istismarı su-çunda klasik hukuka uygunluk sebeplerinin uygulanması müm-kün görünmemektedir. Ancak yaptığı hareketlerin anlamını

(5)

bilen ve sonuçlarının farkında olan 15 yaşını doldurmuş çocu-ğun fiile yönelik olarak verece-ği rıza fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldıracaktır(11,12). Bu halde cinsel istismar suçundan değil “reşit olmayanla cinsel ilişki suçu”ndan (TCK m.104) söz edilebilir.

Amerika’da özellikle kız larının mağdur olduğu çocuk-ların cinsel istismarına ilişkin davalarda öne sürülen en temel savunmalardan birisi de mağ-durun cinsel ilişkiyi kendisinin istediği, faili baştan çıkardığı şeklindedir. 10 yaşındaki bir kız çocuğunun mağdur olduğu bir davada failin bu yöndeki savun-ması kabul görmüş ve cezası denetimli serbestliğe çevrilmiş-tir. Ancak bu kamuoyunda ciddi eleştiriye yol açmıştır(10,12). Suçun faili konusunda kanun metni herhangi bir özellik be-lirtmediğinden dolayı herkes bu suçun faili olabilir. Cebir, şiddet ve hile olmaksızın kurulan cin-sel ilişkinin taraflarının her iki-sinin de 15 yaşını bitirmiş çocuk olması halinde suçun failinin kim olacağı konusu madde met-ninde çözülmüş değildir. Madde metninden bu gibi hallerde her iki çocuğun da fail olabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır. An-cak aynı fiilde tarafların hem fail ve hem de mağdur olması ve her iki çocuğunda cezalandı-rılması mümkün değildir (3,13-15). Ceza politikası esaslarına uymayan bu durumun en kısa zamanda daha açık bir düzenle-meyle değiştirilmesi gerekmek-tedir. Burada yapılacak

değişik-likle aslında 18 yaşını bitirmiş bir kimsenin 15 yaşını tamam-lamış bir çocukla cebir, tehdit veya hile kullanılmaksızın cinsel ilişki yaşaması hali suç olarak düzenlenmelidir. Çünkü kanun koyucu 18 yaşını doldurmamış kişinin tam anlamıyla cinsel öz-gürlüğünü kullanma yeteneğine sahip olmadığını kabul etmekte-dir. Bu durum diğer yandan 18 yaşını dolduruncaya kadar her bireyi çocuk olarak kabul eden ve ceza ve medeni ehliyet yö-nünden kısıtlayan genel yaklaşı-ma da aykırı gibi görünmektedir. Sonuç olarak madde metni “15 yaşını tamamlamış çocuk” de-yimini kullandığı ve kanunun 6. maddesi de çocuk kavramını “18 yaşını tamamlamamış kişi” ola-rak tanımladığı için bu durum-da ister rüşte ermemiş olsun isterse çeşitli yollarla (evlenme ile kişinin eşiyle yaşadığı cinsel ilişki hariç) rüşte ermiş olsun 15 yaşını bitirmiş ancak 18 yaşını tamamlamamış herkesin bu su-çun mağduru olabileceği şeklin-de şeklin-de yorumlanabilir.

Öte yandan mağdurun rehabi-litasyonu amacına yönelik değil de sadece illiyetin (nedenselli-ğin) sağlanması adına erişkin veya çocuğun cinsel saldırı/is-tismarında ruhsal etkilenmeyi araştırmak, ruhsal etkilenme-nin düzeyini belirli parametreler içinde belirlemek ve konulan tanının kalıcı ruhsal bozukluk olarak kabul edilmesi gerekti-ğini öne sürerek mediko-legal görüş hazırlamak sıkıntılara yol açabilmektedir.

Çalışmamızda incelenen

ülke-lerdeki yasalar karşılaştırıldı-ğında; dokunma ve penetrasyon düzeyindeki cinsel saldırılarda ülkemizde yürürlükte olan ceza yasasında belirtilen cezaların çalışmada araştırılan kıta Avru-pası ülkelerine göre daha fazla olduğu görülmüştür. Ayrıca bu çalışmada incelenen ülkelerin ceza yasasında cezanın alt ve üst sınırı arasındaki farklar in-celendiğinde Türkiye de yargıç-lara geniş takdir hakları verildi-ği anlaşılmaktadır.

Genel olarak bakıldığında; ABD ve İngiltere’de cinsel suçlara verilen cezaların Avrupa ülke-lerine göre daha ağır olduğu ve Türkiye’deki cinsel suçlara iliş-kin cezaların Avrupa ülkelerine göre daha fazla olduğu ve bazı bölümleriyle ABD ve İngiltere’ye benzerlik gösterdiği, yasanın bazı bölümlerinin ise Alman-ya Alman-ya benzediği gözlenmiştir. Türkiye’de yoğun olarak tartışı-lan “Ruh sağlığının bozulması” konusunun Almanya ve Türkiye dışındaki ülkelerde yer almadığı gözlenmiştir.

Yasamızdaki “Ruh veya beden sağlığında bozulma” bölümü-nün Almanya Ceza Yasasından esinlendiği bilinmektedir. An-cak bu konuda verilen ceza biz-de en az 10 yıl Almanya’da ise en az 2 yıl hapis cezası olarak geçmektedir(Bkz.tablo 1). Ya-samızda ağırlaştırıcı faktörlerin varlığı durumunda da öngörülen cezaların Almanya’da verilen cezalardan fazla olduğu anlaşıl-maktadır.

Adli psikiyatri

eğitimi

Cinsel istismarın mediko-legal değerlendirmesi çok boyutludur ve oldukça önemlidir. Genellikle olguların birden çok muayene edilmesi söz konusudur. Ülke-mizde erişkin yaş grubu mağ-durlarının cinsel saldırı/taciz

sonrası medikolegal değerlen-dirme amaçlı görüşme sayıları ve rehabilitasyon süreçleriyle ilgili sağlıklı verilere ulaşılama-mıştır. Çocuk istismarı için re-habilitasyon ve adli tıbbi değer-lendirme süreçlerinde yapılan görüşmelerin birden çok olması gerektiği bilinmekle birlikte ül-kemizde çocuk ve ergenlerle ilgili bu konuda yapılan bir araş-tırmada her hasta için ortalama 5 görüşme yapıldığı aktarılmak-tadır. Bu araştırma sonucunda, adli çocuk psikiyatrisi alanında yeterli donanıma sahip uzman-lara gereksinim olduğu ve bu alanda bir alt disiplin kurulma-sı yönündeki öneriler de dikkat çekmektedir (4).

Ülkemizdeki cinsel saldırı ve cinsel istismar olgularında

mağ-durun ruh sağlığındaki bozulma psikiyatri veya çocuk psikiyatri uzmanları tarafından değerlen-dirilmektedir. Adli tıbbi yönden değerlendirilen çocuk ve er-genlerde ruhsal yönden bir tanı kriterini karşılayacak ölçüde etkilenme oranlarının % 60’tan fazla olduğu, birden fazla ruhsal etkilenmenin gözlenebildiği be-lirtilmektedir (4,7,16). Adli

psi-kiyatri erişkin ve çocuk psikiyat-risinden çok farklı bir uzmanlık alanıdır ve adli psikiyatrik de-ğerlendirme ancak bu uzmanlık eğitimini alan kişiler tarafından yapılmalıdır. Ülkemizde adli psi-kiyatri eğitimi ile ilgili herhangi bir resmi yapılanma bulunma-maktadır. Uygulamada; yasada sorulan “ruh sağlığındaki bozul-ma” kavramını ruhsal durumda meydana gelen her düzeydeki etkilenme olarak algılayan ve her bulguyu ruh sağlığında bo-zulma olarak nitelendirme eği-liminde olan görüşlere rastlan-maktadır. Cinsel istismar ya da saldırıya uğrayan bir olgunun zaten ruhsal yönden etkilenme-mesi tıbben mümkün değildir. Ancak yasada; bu etkilenmenin ileri düzeyde olması durumunda ruh sağlığında bozulma

şeklin-de nitelikli hal olarak şeklin- değer-lendirilerek sanığa verilen ceza arttırılmaktadır. Cinsel istismar ve saldırı sonrasında mağdur-larda bu eylemlere maruz kal-mayanlara göre post travmatik bozukluk, depresyon gibi ruhsal durumda meydana gelen bozuk-luklarla karşılaşma riskinin faz-la olduğu da kabul edilmektedir (17, 18). Burada bilirkişilik

gö-rüşü olarak istenen; ruhsal bul-guların sağlığı bozacak kadar ağır düzeyde olup olmadığının değerlendirilmesidir. Başka bir deyişle yasada belirtilen ve ce-zayı arttıran “nitelikli hallerden” birine girip girmediği sorul-maktadır. Hekimin bu konuda sağlıklı değerlendirme yapabil-mesi için; yasanın temel özellik-leri, gerekçeleri ve temel hukuk doktrinlerinden haberdar olma-sı gerektiği düşüncesindeyiz. Uygulamada ülkemizde bilirkişi-lik hizmetlerinin büyük bölümü-nü yürüten Adli Tıp Kurumu ta-rafından cinsel suçlarda beden veya ruh sağlığının kalıcı bozu-lup bozulmadığının belirlenebil-mesi için hastalar belirli süre-lerle bekletilmekte ve çocuklar için bu sürenin en az 6-7 ay

ol-Ülkemizdeki cinsel saldırı ve cinsel istismar olgularında mağdurun

ruh sağlığındaki bozulma psikiyatri veya çocuk psikiyatri uzmanları

tarafından değerlendirilmektedir. Adli tıbbi yönden değerlendirilen

çocuk ve ergenlerde ruhsal yönden bir tanı kriterini karşılayacak

ölçüde etkilenme oranlarının % 60’tan fazla olduğu, birden fazla ruhsal

etkilenmenin gözlenebildiği belirtilmektedir

(6)

duğu gözlenmektedir. Bu bekle-me sürelerine, ruh sağlığında bozulmanın kalıcı durumda olup olmadığının belirlenmesi ve hasta yoğunluğunun neden ol-duğu öne sürülmektedir. Ancak bu gecikmeyi açıklamakta bu iki neden yeterli değildir. Bunların yanı sıra; bu olgularda tanı ve te-davi için belli bir süre bulguların gözlenmesi gereklidir. Örneğin: cinsel istismar mağduru çocuk hastalarda ruhsal durum değer-lendirmelerinde sık karşılaşılan “Travma Sonrası Stres Bozuklu-ğu” tanısı için belirtilerin bir ay-dan uzun sürmesi, “Akut Stres bozukluğu” için ise iki günden uzun sürmesinin yeterli oldu-ğu, kronikleşmesi için ise üç ay gözlem/bekleme süresinin uygun olduğu psikiyatri alanın-daki uluslar arası tanı protokol-lerinde yer almaktadır (19-23). Çocuk istismarı olgularında, bir çok koruyucu etkenin ruhsal belirtilerin tanı konacak düze-ye çıkmasını önlediği ve ruhsal travmanın olumsuz etkilerinin süreç içinde gerilemesinin de cinsel istismarın ve suçun olma-dığı anlamına gelmeyeceği bilin-mektedir (22, 23). Bir çok yazar ve akademisyen, meydana gelen ruhsal ve bedensel zararların kalıcı olup olmamasının doktrin açısından önemini tartışmakta, mağdurda oluşan ruhsal bozuk-lukların kalıcı olup olmadığının önemsenmediği yönünde görüş bildirmektedir (10, 21, 24-26). Buna karşılık, yasada kalıcı ruhsal bozukluğun bulunup bu-lunmadığının sorulduğu, tıbbi değerlendirmelerin bu kalıcılık esasına göre yapılması gerek-tiği, yukarıda bahsedilen asgari

süreler sonrasında ruhsal bo-zuklukların remisyona girebi-leceği ve bunun için de belirli sürelerle hastaların izlenmesi gerektiği öne sürülmektedir. Bu görüşte de, tanı kriterlerin-de belirtilen sürelerkriterlerin-den daha çok, hastalığın işlevselliği bozup bozmaması ve tedaviye dirençli olup olmamasının değerlendiril-mesi gerektiği belirtilmektedir (26, 27).

Yasada yer alan beden sağlığının bozulması ile ilgili olarak kalıcı fonksiyon bozukluğuna, sekele neden olan bir durum olması veya somut tehlikenin var olma-sı gibi görüşler tartışılmakla bir-likte; çocukluk çağında onaylan-mamış bir cinsel ilişki sonrası cinsel yolla bulaşan hastalıkla-rın mağdurda belirlenmesi veya gebeliğin meydana gelmesinin çocuğun tüm hayatını beden-sel olarak etkileyecek düzeyde olacağı öne sürülmektedir. Ko-nuyla ilgili kaynaklarda, çocuk yaş grubunda meydana gelen gebeliklerin, genç anne adayı ve bebeğin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olarak kabul edilmesi gerektiği ve cinsel yol-la buyol-laşan hastalıkyol-larda artış, prematür gebelik riskinde artış gibi sağlık problemlerine neden olabileceği belirtilmektedir (1, 3, 28-30). Bu yaşlardaki gebe-lik sürecinde veya doğum sıra-sında karşılaşılan ölüm riskinin 20’li yaş grubundaki kadınlara göre iki kat daha fazla olduğu da aynı belgelerde aktarılmaktadır (1, 3). Bu durumların da beden sağlığını bozacak nitelikte bir durum olarak ele alınması ge-rektiği düşüncesindeyiz.

Avrupa’da adli psikiyatri eğiti-minin durumu incelendiğinde; standardize edilmeye çalışılan bir eğitim süresi ve içeriğinden söz edilebilse de bu durum ya-salarla güvence altına alınma-mıştır. Olayın ve bilirkişiliğin niteliğine göre bazı ülkelerde major-minor psikiyatrik değer-lendirme şeklinde ayrım yapıl-dığı gözlenmektedir (31, 32). AB üye ülkelerin bir bölümünde bilirkişi görüşü istenilen uzman sayısı, medikolegal değerlendir-melerde katkı yapması amacıyla psikolog, sosyal hizmet uzmanı, hemşire gibi alanlardan çalı-şanların bulunması gibi konular yasal düzenlemelerle belirlen-miştir. Örneğin İsveçte, psiki-yatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve hemşireden oluşan dört kişinin major nitelikte bir psikiyatrik medikolegal değer-lendirmede yer alması gerektiği belirtilmekte, minor psikiyatrik değerlendirmeler için bir uzman bilirkişi yeterli görünmektedir (31).

Bilirkişiliğin yapıldığı, hastala-rın tanı ve tedavi süreçlerinin gerçekleştiği yerler ise farklı-lıklar göstermektedir. Portekiz, Finlandiya, İsveç gibi ülkelerde, ulusal adli psikiyatri boardı, adli tıp enstitüsü gibi merkezi yapı-larda bu hizmetin verildiği göz-lenmekte iken Danimarka ve İngiltere de mağdurun yaşadığı yere en yakın birimde görevli uzman bilirkişi görevlendiril-mektedir (31). Hastaların ye-niden değerlendirme süreçle-ri konusunda da ülkeler arası farklılıklar göze çarpmaktadır.

Bilirkişi görüşü AB ülkelerinin tamamında yazılı olarak alın-makta, bir bölümünde ayrıca görüşün sözel olarak belirtilme-si de istenmektedir. Ancak üye ülkeler arasında bilirkişi görü-şünün nasıl sunulacağı konu-sunda standart bir yaklaşım ve yasal düzenleme bulunmamak-tadır (31, 32).

Ülkemizde, adli psikiyatri ala-nıyla ilgili yasal düzenlemeler de bu yönde incelendiğinde, bilirkişinin seçileceği uzman-lık alanı, adli psikiyatri alanının tarifi, değerlendirmenin yapıldı-ğı merkezler/birimler, bilirkişi görüşünün sunulma biçimi gibi konularda standartların ve dü-zenlemelerin olmadığı gözlen-mektedir.

İngiltere, Finlandiya, Almanya ve Portekiz gibi ülkelerde adli psikiyatri eğitimi, genel psiki-yatri eğitimi içinde veya sonra-sında belirli zaman dilimleriyle yapılandırılmış durumdadır. Ör-neğin; Finlandiya da genel psi-kiyatri eğitimi sonrası 6 yıl bu alanda çalışılması önerilmek-tedir. Ancak Avusturya, Yuna-nistan; İspanya, İtalya, Fransa gibi birçok ülkede adli psikiyatri müfredatının detaylandırılarak oluşturulmadığı gözlenmekte-dir. Birçok Avrupa Birliği ülke-sinde standartlarda yetersizlik veya eksiklikten yakınılmakta-dır. Adli Psikiyatri alanında biz-den çok daha ileride bulunan bu ülkelerde bile bu konuda güncel duruma göre yapılandırılmış eğitim müfredatına ve sistemine gereksinim duyulmaktadır(31).

Ülkemizde adli psikiyatri uz-manlığı veya uzmanlık alanı eğitimi resmi olarak mevcut de-ğildir. Henüz bu alanda bir yapı-lanmaya ilişkin girişimlerden de haberdar değiliz. Ancak cinsel suçların değerlendirilmesinde de karşımıza çıkan adli psiki-yatrik değerlendirme, birçok ülkede genel psikiyatri uzman-larınca değil adli psikiyatri eği-timi almış özel eğimli psikiyat-ristler tarafından yapılmaktadır. ABD’de adli psikiyatri olgularını değerlendirebilmek için genel

psikiyatri eğitiminin ardından 1 yıl bu konudaki merkezlerde adli psikiyatri eğitimi almak ge-reklidir. Avrupa’ya baktığımızda; Finlandiya’da adli psikiyatri eği-timi genel psikiyatri eğieği-timinden ayrı olarak 6 yıldır. Adli Psiki-yatri olgularında değerlendir-me yapabildeğerlendir-mek için genel psi-kiyatri eğitimi üzerine Almanya ve İngiltere’de 3 yıl, Portekiz’de ise 6 ay eğitim almak gerekli-dir. Bazı Avrupa ülkelerinde ise adli psikiyatri lisansüstü eğitim şeklinde yapılandırılmıştır. Ge-nel olarak Avrupa Birliği üye ülkelerinde de adli psikiyatri eğitiminin standardizasyonu ve yapılandırılması çalışmalarının sürdüğü belirtilmektedir(32-34). Son yıllarda cinsel saldırı

mağ-durlarını tüm boyutuyla (tıbbi, hukuki, sosyal) ele alan kriz merkezlerinin kurulma çalış-malar sürmektedir.

Sonuç olarak; ülkemizde ço-cuğa yönelik cinsel istismarı değerlendiren yasalar diğer ül-kelerle ana hatlarıyla benzerlik gösterse de özellikle verilen cezaların yüksek olması ve ruh sağlığının bozulması nitelikli haliyle diğerlerinden ayrılmak-tadır. Türkiye’de Adli Psikiyatri alt yapısının henüz hazır

olma-ması ve cinsel saldırı/istismar ile ilgili olarak uygulamadaki eksiklikler “Ruh sağlığının bo-zulması” konusundaki adli tıb-bi değerlendirmeleri olumsuz etkilemektedir. Makalemizde yukarıda özetlenen tüm bu ne-denlerden dolayı; Türkiye’nin alt yapısının henüz hazır olmadığı bu konuda uzun erimli adli psi-kiyatri eğitimi yapılandırılması çalışmaları başlatılmalıdır. Bu-nun yanı sıra; ilk aşamada “ruh sağlığının bozulması” bölümü-nün en azından Adli Psikiyatri alanında gereken yapısal düzen-lemeler yapılıncaya kadar cinsel saldırı ile ilgili 102 ve 103. mad-delerden çıkarılarak yeniden gözden geçirilmesinin gerektiği görüşündeyiz.

Avrupa’da adli psikiyatri eğitiminin durumu

incelendiğinde; standardize edilmeye çalışılan

bir eğitim süresi ve içeriğinden söz edilebilse de

bu durum yasalarla güvence altına alınmamıştır.

(7)

29. Secco ML, Profit S, Kennedy E, Walsh A, Letourneau N, Stewart M. Factors affecting postpartum depressive symptoms of adolescent mothers. J Obstet Gynecol Neonatal Nurs. 2007 Jan-Feb;36(1):47-54.

30. Can İÖ, Ergönen TA, Gencer Ö, Özdemir MH, Salaçin S. Cinsel istismar mağduru çocuk gebenin değerlendirilmesi bir olgu sunumu. VII. Adli Bilimler Sempozyumu, Gaziantep, 2007.

31. Dressing H, Salize HJ. Forensic psychiatric assessment in European Union member states. Acta Psychiatr Scand. 2006;114: 282-289.

32. Sadoff R. Education and training in forensic psychiatry in the United States. Journal of Forensic Psychiatry & Psychology. 2001 Sept; 12(2): 263 – 267. 33. Simon M.D, Gold L.H(Ed). Textbook of Forensic Psychiatry. The American Psychiatric Publishing, Washington DC,

London. 1st ed. 2004: 1-23.

34. Dressing H, Salize HJ. Forensic psychiatric assessment in European Union member states. Acta Psychiatr Scand. 2006 Oct; 114(4): 282-9

İletişim: Doç. Dr. Erdem Özkara Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Balçova İzmir - Türkiye e-mail: erdem.ozkara@deu.edu.tr 1. Child Protection Information Sheets.

http://www.unicef.org/protection/ index_earlymarriage.html Erişim tarihi: 30.03.2007.

2. Ozkara E, Karatosun V, Gunal I, Oral R. Trans-metatarsal amputation as a complication of child sexual abuse. J Clin Forensic Med. 2004 Jun;11(3):129-32.

3. Özkara E, Altunyurt S, Ünüvar T, Arısoy Y. 15 Yaş Altı Adölesan Dönemdeki Gebeliklerin Beden Sağlığına Etkileri ve TCK 103. Maddesi Kapsamında Tartışılması. Adli Bilimler Dergisi 2008; 7 (4): 35-40.

4. Özbek A, Kıdak ÖG, Serim B, Mutlu C. Yeni Türk Ceza Kanunu’nun Çocuk ve Ergen Psikiyatrisinde Adli Değerlendirmeye Etkileri. Adli Bilimler Dergisi 2010; 9 (1): 21-27.

5. Ulusal Yasalar. http://rega. basbakanlik.gov.tr/ Erişim tarihi.05.04.2007.

6. Özkara E, Hakeri H, Can İÖ, Ulaş H. Tıp ve Hukuk Boyutuyla Türk Ceza Yasasına Göre Algılama Yeteneği Kavramı. Adli Psikiyatri Dergisi 2007; 4 (4): 11-17. 7. Çetin SK, Bildik T, Özbaran B, Erermiş S, Kandulu R, Akyol Ö, Süren S, Tamar M, Umay F, Akşit S, Aydın C. Cinsel istismara uğrayan çocuk ve gençlerde adli psikiyatrik değerlendirme ve ruh sağlığı. 19. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kongresi Özet Kitabı. Antakya, 2009: 71.

8. Çakaloz B, Ünlü G, Aydın E, Acar K, Kalkan NO. Cinsel istismar olgularının sosyodemografik özellikleri ve ruhsal tanıları. 17. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh sağlığı ve Hastalıkları Kongresi Bildiri Özet Kitabı. İzmir, 19-22 Nisan 2007: 151-152.

9. Fidan T, Ozan E, Algül S, Aydın N, Kırkpınar İ. Adli değerlendirme için getirilen cinsel istismara uğramış

çocuk ve ergenlerin sosyodemografik özellikleri ve psikiyatrik tanıları. 17. Ulusal Çocuk ve Ergen Ruh sağlığı ve Hastalıkları Kongresi Bildiri Özet Kitabı. İzmir, 19-22 Nisan 2007:131.

10. Goldstein L.S. Sexual Exploitation of Children: a practical guide to assessment 2nd ed, ABD: CRC Press, 1999: 21-95. 11. Arslan Çetin, Azizağaoğlu Bahattin. Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi. Ankara, 2004:469–470.

12. Soyaslan Doğan. Ceza Hukuku Özel Hükümler. Ankara, 2005: 181-200 13. Artuk Mehmet Emin, Gökcen Ahmet, Yenidünya Caner. Ceza Hukuku Özel Hükümler. İstanbul, 2007: 60

14. Tezcan Durmuş, Erdem Mustafa Ruhan, Önok Rıfat Murat. Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku. Ankara, 2008: 305-308.

15. Malkoç İsmail. Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Cürümler. Ankara, 2001: 152-154.

16. Karakaya I, Çoşkun A, Ağaoğlu B, Şişmanlar ŞG, Öç ÖY, Memik ÇN, Biçer Ü. Cinsel istismara maruz kaldığı bildirilen olguların ruhsal değerlendirme sonuçları. Adli Tıp Bülteni 2006; 11(2): 53-58.

17.Breslau N. The epidemiology of posttraumatic stress disorder: what is the extent of the problem?. J Clin Psychiatry. 2001; 62 Suppl 17:16-22. 18.Breslau N. Epidemiologic studies of trauma, posttraumatic stress disorder, and other psychiatric disorders.Can J Psychiatry. 2002 Dec;47(10):923-9. 19. American Psychiatric Association (1994) Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition, DSM-IV, Washington DC, American Psychiatric Association, (Çeviri editörü E. Köroğlu, çevirenler: Ö. Aydemir, E. Köroğlu, L. Sevinçok, Ş.

Şener, S. Şenol, N. Yüksel). Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 1998.

20.Yager J., Gitlin MJ (2005) Clinical Manifestations of Psychiatric Disorders. In Comprehensive Textbook of Psychiatry, Eight Edition, Volume 1 (Eds: Sadock BJ., Sadock VA.). Philadelphia, Lippincott Williams & Wilkins.

21. Bryant RA, ML ODonnell, Creamer M, McFarlane AC, Clark CR, Silove D. The psychiatric sequelae of traumatic injury. Am J Psychiatry 2010 Mar;167(3):312-20.

22. Koch WJ, O’Neill M, Douglas KS. Empirical limits for the forensic assessment of PTSD litigants. Law Hum Behav 2005 Feb;29(1):121-49.

23. Rosen GM, Powel JE. Use of a symptom validity test in the forensic assessment of posttraumatic stress disorder. J Anxiety Disord 2003;17(3):361-7.

24. Bostancı G. Cinsel saldırı suçlarında mağdurun vücut ve ruh sağlığında bozulma meydana gelmesi nitelikli hali (YTCK 102/5).Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği Bülteni 2008;3(6):18-19. 25. Necati Meran, Yeni Türk Ceza Kanunu, Ankara, Seçkin, 2007: 522. 26. Mehmet Emin Artuk, Ahmet Gökçen, Caner Yenidünya. Ceza Hukuku Özel Hükümler 7. Bası. Ankara, 2006: 159.

27. Elmas Fevzi. Cinsel Suç Mağdurlarının Adli tıp Kurumuna Sevkini Gerektiren Haller ve Cinsel Suçlarda Beden veya Ruh Sağlığının Bozulması Kavramı, Terazi: Aylık Hukuk Dergisi Nisan 2010; Sayı 44: 141-150.

28. Biçer Ü, Çakın NM; Coşkun A, Gündoğmuş ÜN; Kurtaş Ö, Demirbaş İ, Çolak B; Bir Ensest Olgusunda Psikiyatrik Kanıtın Değeri. 10. Ulusal Adli Tıp Günleri; Bildiri Özet Kitabı. Antalya, 8-12. Ekim 2003.

Referanslar

Benzer Belgeler

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Nedim Köroğlu da &#34;Bölgesel, sınıfsal eşitsizliklerle dolu olan eğitim sistemi içerisinde ÖSS e şitsizlikleri daha da

Birleşmiş Milletler Ekonomi ve Sosyal Konseyinin sivil toplum örgütü tanımı şöyledir; “Sivil toplum örgütü, devletlerarası anlaşma temeline dayanmayan bütün

yürütme erklerini bırakmak ve onu kamusal otoriteye vermek amacıyla toplumun içinde birleştiği yerde siyasal ya da sivil toplum oluşmuştur.. Buna da kısaca

Siyasal devlet karşısında özerk bir sivil toplum, Marx’ta burjuva toplumu ile özdeş kullanılmıştır.. Kapitalizm öncesi sivil toplum ile sonrası sivil toplum arasında

Oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri, vakıf ve dernekler gibi topluma.. yararlı hizmetler vermek için

alanda meydana getirdikleri; dernek, vakıf, sivil girişim, platform, ilişki ağı ve benzerlerinden oluşan yapılara ve etkinliklere sivil toplum kuruluşları denir. (Akbal,

Bir kamu tüzel kişisi veya onun denetimi altında bir özel hukuk kişisi tarafından yürütülen, kamu yararı amacına yönelik faaliyetlerdir.. (Gözler,

2)Üye Kayıt Defteri: Derneğe üye olarak girenlerin kimlik bilgileri, derneğe giriş ve çıkış tarihleri bu deftere işlenir. Üyelerin ödedikleri giriş ve yıllık