T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ĠġLETME ANABĠLĠM DALI
MUHASEBE VE FĠNANSMAN BĠLĠM DALI
BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM
KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN
DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA
ARAġTIRILMASI
Ġlker ALTAġ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
DanıĢman
Dr. Öğr. Üyesi Ġbrahim Erem ġAHĠN
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Bilimsel Etik Sayfası
Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.
Ġlker ALTAġ (Ġmza) Öğre n cin in
Adı Soyadı ĠLKER ALTAġ
Numarası 154227031007
Ana Bilim /
Bilim Dalı ĠġLETME / MUHASEBE VE FĠNANSMAN
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tezin Adı
BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA ARAġTIRILMASI
ii
T. C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
Yüksek Lisans Tezi Kabul Formu
Öğre
n
cin
in
Adı Soyadı ĠLKER ALTAġ
Numarası 154227031007
Ana Bilim /
Bilim Dalı ĠġLETME / MUHASEBE VE FĠNASMAN
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tez DanıĢmanı DR. ÖĞR. ÜYESĠ ĠBRAHĠM EREM ġAHĠN
Tezin Adı
BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA ARAġTIRILMASI
Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan “BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA ARAġTIRILMASI” baĢlıklı bu çalıĢma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.
TEZ KABUL FORMU
iii
ÖNSÖZ VE TEġEKKÜR
ÇalıĢmam sırasında desteğini ve anlayıĢını esirgemeyen, bana her türlü konuda kolaylık sağlayan ve yöntemler sunan sayın kıymetli danıĢmanım Dr. Öğr. Üyesi Ġbrahim Erem ġAHĠN’e teĢekkürlerimi sunarım. Ayrıca bana destek olan aileme ve sevgili niĢanlıma teĢekkürü bir borç bilirim.
iv
T. C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
ÖZET
DavranıĢsal Finans, son yıllarda oldukça ilgi gören bir çalıĢma alanı olmaya baĢlamıĢtır. Piyasanın durumunu ve yatırımcının piyasayı iyi takip ederek rasyonel kararlar aldığını varsayan ve finansal hareketleri bu bağlamda açıklamaya çalıĢan Geleneksel Finans Teorilerinin yetersiz kalması DavranıĢsal Finans’ın alternatif olarak geliĢtirilmesine neden olmuĢtur. Ġnsanın psikolojik bir varlık olduğunu ve karar alırken bazı faktörlerin etkisinde kaldığını hesaba katan DavranıĢsal Finans bu yönüyle Geleneksel Finans Teorilerinin açıklayamadığı birçok olaya yeni bir yaklaĢım sağlamaktadır.
Bu tezde, Bingöl Ġlindeki bireysel yatırımcıların birikimlerini nasıl değerlendirdiğini, yatırım kararı alırken ne tür faktörlerin etkisinde kaldıkları DavranıĢsal Finans bağlamında araĢtırılmıĢtır. YaklaĢık nüfusu 165000 olan Bingöl Ġlinde 400 bireysel yatırımcıya yöneltilen değerlendirme soruları SPSS-23 programında analiz edilerek bazı bulgulara ulaĢılmıĢtır.
Anahtar Kelimeler: Bingöl, Bireysel Yatırımcı, DavranıĢsal Finans, Yatırım
AlıĢkanlıkları, Yatırım Kararı Alma.
Öğre
n
cin
in
Adı Soyadı ĠLKER ALTAġ
Numarası 154227031007
Ana Bilim /
Bilim Dalı ĠġLETME / MUHASEBE VE FĠNASMAN
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tez DanıĢmanı DR. ÖĞR. ÜYESĠ ĠBRAHĠM EREM ġAHĠN
Tezin Adı
BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM
KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN
DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA
v
T. C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü
SUMMARY
Behavioral Finance has become a field of interest in recent years. Traditional Finance Theories, which assumes that the market situation and the investor follows the market well and makes rational decisions and tries to explain the financial movements in this context, has led to the development of Behavioral Finance as an alternative. Behavioral Finance, which takes into account that human being is a psychological entity and influenced by some factors when making decisions, provides a new approach to many events that Traditional Finance Theories cannot explain.
In this thesis, how individual investors in Bingöl evaluate their savings and what factors they influence when making investment decisions are investigated in the context of Behavioral Finance. Evaluation questions directed to 400 individual investors in Bingöl Province with a population of 165000 were analyzed in SPSS-23 program and some findings were reached.
Keywords: Bingöl, Individual Investor, Behavioral Finance, Investment
Habits, Investment Decision Making.
Öğre
n
cin
in
Adı Soyadı ĠLKER ALTAġ
Numarası 154227031007
Ana Bilim /
Bilim Dalı ĠġLETME / MUHASEBE VE FĠNANSMAN
Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora
Tez DanıĢmanı DR. ÖĞR. ÜYESĠ ĠBRAHĠM EREM ġAHĠN
Tezin Ġngilizce Adı
INVESTIGATION OF THE FACTORS AFFECTING THE INVESTMENT DECISIONS OF INDIVIDUAL INVESTORS IN THE CONTEXT OF BEHAVIORAL FINANCE
vi
ĠÇĠNDEKĠLER
BĠLĠMSEL ETĠK SAYFASI ... i
TEZ KABUL FORMU ... ii
ÖNSÖZ VE TEġEKKÜR ... iii
ÖZET ... iv
SUMMARY ... v
ĠÇĠNDEKĠLER ... vi
TABLOLAR LĠSTESĠ ... xi
ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... xiii
GĠRĠġ ... 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM ... 4
DAVRANIġSAL FĠNANS VE FĠNANSAL ANOMALĠLER ... 4
1.1 DavranıĢsal Finans ... 4
1.1.1 DavranıĢsal Finansın DoğuĢu ... 4
1.1.2 DavranıĢsal Finansa Genel BakıĢ ... 5
1.1.3 DavranıĢsal Finansın Diğer Disiplinlerle Bağı ... 7
1.1.3.1 Psikoloji ... 8
1.1.3.2 Sosyal Psikoloji ... 9
1.1.3.3 Sosyoloji ... 10
1.1.3.4 Antropoloji ... 11
1.1.4 DavranıĢsal Finansın Temel TaĢları ... 12
vii
1.2 DavranıĢsal Finans Modelleri... 16
1.2.1 Beklenti Teorisi ... 16
1.2.2 Temsili Yatırımcı Modeli ... 17
1.2.3 AĢırı Güven ve Kendine Yükleme Modeli ... 17
1.2.4 KarĢılıklı EtkileĢen ĠliĢkiler Modeli ... 17
1.2.5 Muhafazakârlık ... 18
1.2.6 Temsil Edebilirlik Yanlılığı ... 18
1.3 Finansal Anomaliler ... 19
1.3.1 Finansın Tanımı ... 19
1.3.2 Finansal Yatırım ve Yatırımcılar ... 19
1.3.3 Finansal Yatırım Araçları ... 21
1.3.4 Finansal Karar, Risk ve Belirsizlikler ... 25
1.3.5 Yatırımcı Stratejileri ... 27
1.3.6 Finansal Anomaliler ... 29
ĠKĠNCĠ BÖLÜM ... 34
BĠREYSEL YATIRIMCI VE BĠREYSEL YATIRIMI ETKĠLEYEN FAKTÖRLER ... 34
2.1 Bireysel Yatırımcı ... 34
2.2 Bireysel Yatırımcı Profilleri ... 35
2.2.1 Riski Seven Yatırımcı ... 36
2.2.2 Riskten Kaçan Yatırımcı ... 37
2.2.3 Riske Kayıtsız Kalan Yatırımcı ... 38
2.3 Bireysel Yatırımcı DavranıĢını Anlamanın Önemi ... 39
viii
2.4.1 Ekonomik ve Finansal Faktörler ... 41
2.4.2 Anahtar Demografik ve Sosyolojik Faktörler ... 44
2.4.4 Anahtar Çevresel Faktörler ... 47
2.4.5 Anahtar Psikolojik Faktörler ... 48
2.5 Yatırımcıların Genel Eğilimleri ... 49
2.5.1 BiliĢsel Eğilimler ... 49
2.5.1.1 Çerçeveleme etkisi ... 49
2.5.1.2 Zihinsel muhasebe ... 50
2.5.1.3 Belirsizlikten kaçınma ... 50
2.5.1.4 Kendini doğrulama eğilimi ... 51
2.5.1.5 AĢırı güven ... 51
2.5.1.6 BiliĢsel çeliĢki ... 51
2.5.1.7 Hataları yanlıĢ değerlendirme eğilimi ... 52
2.5.1.8 Sonradan anlama önyargısı ... 52
2.5.1.9 AĢina olanı seçme ... 52
2.5.1.10 YanlıĢ görüĢ birliği ... 53 2.5.1.11 Ayrılma etkisi ... 53 2.5.2 Duygusal Eğilimler ... 53 2.5.2.1 AĢırı iyimserlik ... 53 2.5.2.2 PiĢmanlıktan kaçınma ... 54 2.5.2.3 Sahiplik etkisi ... 55 2.5.2.4 Statüko eğilimi ... 55
2.5.2.5 Kendini kontrol edememe eğilimi ... 55
ix
2.5.2.6 DüĢük reaksiyon ... 56
2.5.3 Sosyal Eğilimler ... 56
2.5.3.1 Rasyonel sürü davranıĢları ... 57
2.5.3.2 Ġrrasyonel sürü davranıĢları ... 58
2.5.4 Yatırımcıların En Ġyi Kararları Almasını Engelleyen Karar Mekanizmaları ... 59
2.5.4.1 Mevcudiyet Kısayolu ... 60
2.5.4.2 Temsiliyet Kısayolu ... 60
2.5.4.3 Düzenleme ve Referans Kısayolu ... 61
2.6 Ġlgili ÇalıĢmalar ... 61
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 63
BĠREYSEL YATIRIMCILARIN YATIRIM KARARLARINI ETKĠLEYEN FAKTÖRLERĠN DAVRANIġSAL FĠNANS BAĞLAMINDA ARAġTIRILMASI ... 63
3.1 AraĢtırmanın Konusu ve Önemi ... 63
3.2 AraĢtırmanın Amacı ... 63
3.3 AraĢtırmanın Varsayımları (Sayıltılar) ... 64
3.4 AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 64
3.5 AraĢtırmanın Temel Kavamları ... 64
3.6 AraĢtırmanın Yöntemi ... 64
3.7 Veri Toplama Araçları ... 65
3.8 Evren ve Örneklem ... 65
3.9 AraĢtırma Bulguları ... 67
3.9.1 Demografik Bulgular ... 67
x
3.9.3 Demografik Veriler ile Değerlendirme Soruları Arasındaki ĠliĢkilere
Yönelik Bulgular ... 81
SONUÇLAR VE TARTIġMA ... 94
KAYNAKÇA ... 101
EKLER ... 1
xi
TABLOLAR LĠSTESĠ
Sayfa
Tablo-1: Evrene Göre Örneklem Büyüklük Hesabı. ... 66
Tablo-2: Katılımcıların Cinsiyet DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 67
Tablo-3: Katılımcıların YaĢ DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 67
Tablo-4: Katılımcıların Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 68
Tablo-5: Katılımcıların Medeni Durum DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 69
Tablo-6: Katılımcıların Aylık Gelir DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 70
Tablo-7: Tercih Edilen Yatırım Araçları DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 72
Tablo-8: Yatırımları Değerlendirme Sıklığı DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 73
Tablo-9: Bilgi Kaynakları DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 74
Tablo-10: Kazançta Etkili Olan Oyuncular DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 75
Tablo-11: Yatırım Aracı Sayısı DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 75
Tablo-12: Yatırımlarda Baz Alınan Faktörler DeğiĢkenine Göre Dağılımı. .... 76
Tablo-13: Yatırımlarda Dikkate Alınan Faktörlere Göre Dağılım. ... 77
Tablo-14: Yatırım Risk Oranı DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 77
Tablo-15: Yatırım Risk Tercihine Etki Eden Faktör DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 78
Tablo-16: Ceza ve Ödül DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 78
Tablo-17: KiĢilik Özellikleri DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 78
Tablo 18: Likert Türü Sorulara Verilen Cevapların Dağılımı. ... 80
Tablo-19: Değerlendirme Sorularının Cinsiyet DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. ... 81
Tablo-20: Değerlendirme Sorularının YaĢ DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. ... 82
xii
Tablo-22: Değerlendirme Sorularının Eğitim Durumu DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. . 84 Tablo-23: Değerlendirme Sorularının Eğitim Durumu DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. . 85 Tablo-24: Değerlendirme Sorularının Eğitim Durumu DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. . 87 Tablo-25: Değerlendirme Sorularının Gelir Düzeyi DeğiĢkeni ile ĠliĢkisi. ... 89 Tablo-26: Değerlendirme Sorularının Gelir Düzeyi ile ĠliĢkisi (Devam). ... 91 Tablo-27: Değerlendirme Sorularının Medeni Durum ile ĠliĢkisi.Hata! Yer iĢareti tanımlanmamıĢ.
xiii
ġEKĠLLER LĠSTESĠ
Sayfa
ġekil-1: DavranıĢsal Finansın Diğer Disiplinlerle Bağı ... 7
ġekil-2: Riski Seven Yatırımcılar Ġçin Marjinal Fayda. ... 37
ġekil 3 Riski Sevmeyen Yatırımcılar Ġçin Marjinal Fayda. ... 38
ġekil-4: Riske Kayıtsız Yatırımcılar Ġçin Marjinal Fayda. ... 38
ġekil-5: Bireysel Kararları Etkileyen Ekonomik ve Finansal Faktörler. ... 42
ġekil-6: Bireysel Yatırımları Etkileyen KiĢisel Etkenler. ... 44
ġekil 7: YaĢın Finansal Kararlara Etkisi. ... 46
ġekil-8: Bireysel Yatırımları Etkileyen Çevresel Faktörler. ... 47
ġekil-9: Katılımcıların YaĢ DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 68
ġekil-10: Katılımcıların Eğitim Durumu DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 69
ġekil-11: Katılımcıların Aylık Gelir DeğiĢkenine Göre Dağılımı. ... 71
1
GĠRĠġ
Bireyler ellerindeki sermayeyi arttırmak, refah düzelerini yükseltmek, enflasyondan korunmak gibi amaçlarla yatırımlar yaparlar. Yatırım yapabilmek, bireyin gelirinin ya da birikiminin bir kısmını ya da tamamını finansal araçlar kullanarak değerlendirmesi için ayırmasını gerektirir. Yatırımcı yatırım iĢlemini kazanç sağlama inancı ile yapmaktadır.
Bireysel yatırımcılar için doğru yatırım kararları almak çok önemlidir. Karar alma mekanizması yüksek kazaca veya ağır kayıplara sebep olmaktadır. Net bir yasa ya da formülü olmayan yatırım alanındaki parametrelerin çokluğu ve belirsizliği yatırımcıları büyük risklerle karĢı karĢıya bırakmaktadır. Yatırımcıların bu nedenle risklerden korunma stratejileri geliĢtirmeleri çıkarlarını en iyi Ģekilde korumak ve yaptıkları yatırımlardan en yüksek karı sağlamak için hayati önem taĢımaktadır.
Karar verme, bir konu üzerinde nasıl davranacağını belirleme, seçenekler varsa bunlar arasından tercihte bulunma eylemidir. Yatırımcıların doğru kararlar alabilmesi için önce karar almanın doğasının ve bileĢenlerinin farkında olması gerekir. Yatırımcıların, yatırımlarını yaparken, bulunduğu çevreden, geçmiĢ yaĢantılarından, fırsat ve riskleri algılama biçimlerinden ne derecede etkilendiği beklenmedik finansal hareketlerin açıklanması için önemlidir. Etkin piyasa varsayımları altında yatırımcının var olan portföyünü iyi Ģekilde çeĢitlendirdiği ve bunun bireye otalama pazar portföyü kadar getiri elde edebildiği düĢünülmektedir. Ancak etkin piyasanın varlığı ve yatırımcının rasyonelliği düĢüncesinin doğruluğu tartıĢmalıdır. Yatırımcının ne kadar rasyonel davrandığı ayrı ve yeni bir çalıĢma alanıdır (Gürünlü, 2011: 31).
Yatırımcı psikolojisinin açıklanması davranıĢsal finansın konusunu oluĢturur. DavranıĢsal finans yatırımcının psikolojik karar alma süreçlerini de dikkate alarak piyasada meydana gelen anomalileri araĢtırmaktadır. Bu araĢtırmayı yaparken sosyoloji, antropoloji gibi toplumu inceleyen bilim dallarını da kullanan çok disiplinli bir yol izler. Psikolojik bir varlık olan insan hayatı süresince kararlar alırken algısını etkileyen ekonomik, sosyolojik ve psikolojik unsurların etkisinde
2
kalır. Yatırım yapmadan önce beklenen kazançlar, firmaların/Ģirketlerin finansal tablolarının durumu, son fiyat hareketleri, risk, getiri vb. gibi ekonomik faktörleri göz önünde bulundursalar da tüm bunları değerlendirirken duygusal düĢünme eğiliminde olurlar.
Çoğu zaman bireysel yatırımcılar davranıĢsal, biliĢsel ve çevresel önyargılardan dolayı optimal bir yatırım stratejisi tasarlamayı baĢaramazlar. Bu önyargılardan büyük ölçüde etkilenirler. Böylece bireysel seviyedeki optimal kararlara ve piyasada anormalliklere yol açan yatırım kararlarının olumsuzluğuna neden olurlar. ÇeĢitli literatür araĢtırmaları ile bireysel yatırımcıların her zaman rasyonel olmadığı ve her zaman optimal olmayan bu yatırım kararlarını almada kaygı, açgözlülük, korku ve biliĢsel önyargı gibi birçok duygunun önemli rol oynadığı gözlemlenmiĢtir. Bu, bilginin yanlıĢ analizine ve yatırımın aĢırı değerlenmesine ya da değersizleĢtirilmesine yol açar (Saraç ve Kahyaoğlu, 2011: 140).
Bireysel yatırımcıların yatırım kararları; yaĢ, sosyal altyapı, eğitim niteliği, cinsiyet vb. demografik faktör gibi özelliklere göre d farklılık göstermektedir. Her bir yatırımcının farklı yatırım hedeflerine, risk tolerans seviyelerine, nakit giriĢlerine ve çıkıĢlarına sahip olduğu en uygun yatırım portföyünün de prosedürler doğrultusunda buna göre değiĢtiği görülmektedir (Bekçi ve Alkan, 2009). Psikolojik önyargılardan dolayı, bu karar her zaman optimal değildir ve davranıĢsal faktörlerin bireysel karar verme sürecini doğrudan etkilemesi gerçeği, çeĢitli yatırım danıĢmanları ve finansal profesyonellerin aldatıcı olmayan portföylere yönlendirmelerine neden olur. Dolayısıyla, bu önyargıların anlaĢılması ve varlıkların fiyatını ne ölçüde etkiledikleri ortaya çıkmaktadır (Armağan, 2007).
Bu bağlamda tez kapsamında belirlenen bu araĢtırma çalıĢması, Bingöl Ġlindeki bireysel yatırımcıların yatırım konusundaki alıĢkanlıklarını, eğilimlerini ve davranıĢlarını davranıĢsal finans bağlamında incelemeyi hedeflemektedir. Genel olarak, araĢtırmayı gerçeğe yaklaĢtırmak ve yatırımcıların davranıĢ Ģeklini daha iyi anlamak için, yatırımcıların neden ve nasıl farklı davrandıklarını araĢtırmak için
3
gerçekleĢtirilen bu çalıĢmada psikolojik, sosyolojik ve demografik faktörler dikkate alınmıĢtır.
Tezin ilk bölümünde davranıĢsal finansa iliĢkin temel bilgiler yer alırken, ikinci kısımda bireysel yatırımcının etkilendiği faktörler genel olarak ele alınmıĢtır. Üçüncü bölümde ise çalıĢmanın konusu olan bireysel yatırımcının davranıĢsal finans açısından demografik ve sosyolojik özelliklerinin yatırım davranıĢına nasıl etki ettiğinin istatistiksel olarak görünümü ortaya koyulmaya çalıĢılmaktadır.
4
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
DAVRANIġSAL FĠNANS VE FĠNANSAL ANOMALĠLER
Finans alanında faaliyet gösteren uzmanlar finansal piyasalarda beklenmeyen durumlarda gerçekleĢen durumların sebeplerini belirlemek için çaba göstermektedir. Geleneksel modellerle açıklayamadıkları için insanı daha dikkatli inceleyen diğer disiplinlerden destek almaya baĢlamıĢtır. DavranıĢsal finansın ortaya konmasındaki temel sebeplerden biri finansal piyasalarda yatırımcıların hareketlerinin Ģekillendirdiği finansal anomalilerin açıklanmasında finansın tek baĢına yetersiz kalmasıdır. Bu bağlamda insanla ilgili disiplinlere geçmeden önce finans kavramına ve finans piyasalarında meydana gelen anomalilerin kaynaklarına bakmak konuya doğru yaklaĢım geliĢtirmek açısından önem taĢır.
1.1 DavranıĢsal Finans
Bu bölümde davranıĢsal finansın doğuĢu, diğer disiplinlerle olan bağı, davranıĢsal finansın temel taĢı olan bazı kavramlar ve karar verme süreçlerinin davranıĢsal finanstaki etkilerine yer verilmiĢtir.
1.1.1 DavranıĢsal Finansın DoğuĢu
Fama tarafından geliĢtirilen “Etkin Piyasa Hipotezi” kar amacıyla hareket eden bireylerin rasyonel olduklarını, etkin piyasaların da ürün ve hizmetlerin gerçek fiyatlarını yansıttığını varsaymaktadır. Bu hipoteze göre tüm piyasa bilgileri tüm piyasa aktörleri tarafından ulaĢılabilirdir. Bu nedenle hiçbir bilgi kazanç sağlamak için kullanılamayacağını ve fiyatların tamamen gerçeği yansıttığı bilgisi nedeniyle de fiyat balonunun oluĢamayacağını öne sürer. Ancak bu iki varsayım da tartıĢmalıdır ve birçok durumun açıklamasında yetersiz kalmaktadır (Sansar, 2016: 138).
Geleneksel Finans Teorileri’nin birçok olayı açıklamada yetersiz kalması üzerine finans biliminde insan faktörünü de içeren yeni arayıĢlar baĢlamıĢtır. 1970’li yıllarda finans teorilerine insanın karar alma süreçleri ve davranıĢları boyutunu da
5
ekleyerek yeni bir yaklaĢımı geliĢtiren Kahneman and Tversky (1974) “DavranıĢsal Finans’ın temellerini atmıĢtır (Böyükaslan, 2012: 29). Finans bilimine yeni bir soluk getiren bu çalıĢma hem çok ilgi görmüĢ hem de Kahneman’a 2002 yılında ekonomi dalında Nobel Ödülü’nü kazandırmıĢtır. Bu ödülle DavranıĢsal Finans Teorisi, akademide resmi olarak tanınmıĢ ve iĢlevsel olduğu kabul edilmiĢtir.
DavranıĢsal Finans birçok kiĢi tarafından finans içinde yeni bir alan olarak kabul edilir ancak davranıĢsal finansın temel taĢları incelendiğinde ortaya çıkması ve Ģekillenmesi sürecinin kökeninin 20. yüzyılın baĢlarına, psikoloji biliminde yaĢanan geliĢmelere dayandığı görülür. 1913 yılında Watson tarafından ortaya atılan bireylerin davranıĢının içsel etmenlerden ziyade çevresel faktörlerin etkili olduğunu savunan davranıĢçılık daha sonradan Skinner tarafından ele alınarak yeniden geliĢtirilmesi bu süreçte etkili olmuĢtur (AteĢ, 2007: 49).
Yatırımcı psikolojisinin önemini vurgulayan ilk yayınlardan biri, 1912 yılında George Selden tarafından yazılmıĢtır. Psikolojiyi finans piyasalarına uyarlayarak borsadaki fiyat hareketlerinin temelinin çok büyük ölçüde sınırlı rasyonel tutuma bağlı olduğuna dikkat çekmiĢtir (Victor ve Helen, 2000: 5). Yatırım ve ticaret dünyası bu öncü düĢünce ile finans dünyasında psikolojik yönleri birbirine bağlamaya baĢladı (Ramiah vd., 2015: 90).
AraĢtırmalar hızlıca ilerleyerek alan içinde gittikçe artan sayıda önde gelen araĢtırmacı, psikolojinin piyasalar ve yatırımcı davranıĢlarında önemli bir rol oynayabileceği fikrine ilgi duymaya baĢladı. DavranıĢsal Finans, finans ve yatırım dünyası üzerinde derin etkileri olan bir alandır. Bir zamanlar geçerli olarak kabul edilen çoğu temel ekonomik ve finansal hipotez sorgulanmaya baĢlamıĢtır (Yalçın, 2012: 20).
1.1.2 DavranıĢsal Finansa Genel BakıĢ
DavranıĢsal finans, menkul kıymetler piyasalarındaki fiyat hareketlerinin herhangi bir kurumsal eylemden bağımsız olarak nasıl gerçekleĢtiğini anlama aracı olarak sosyal ve psikolojik teoriyi finansal teori ile birleĢtirir (De Grauve vd., 2018). Fuller, (1998: 1)’e göre davranıĢsal finans, karar alma bilimleri, psikoloji, finans ve klasik ekonomilerin bütünleĢmesidir. Bu bağlamda finans, alanında belirlenen
6
anomalilerin sebeplerini ve yatırımcıların yatırım kararlarını alırken yaptıkları sistematik hataları açıklamaya çalıĢır (Ġpeksümer, 2009: 79). DavranıĢsal finansın amacı olaylara davranıĢ bilimi ve mali piyasa teorisi temelinde temel insan davranıĢı aksiyomlarını bulmaktır. DavranıĢsal psikoloji yardımıyla insanın karar verme sürecinin bulgularını bir araya getirir. Karar vermenin ve alınan kararlara etkisi olan bileĢenlerin yatırımcı davranıĢları üzerinde nasıl etki gösterdiği davranıĢsal finansın temelini oluĢturur. DavranıĢsal finansın amaçları göz önüne alınarak yapılan tanımları (Fuller, 1998: 5-12):
Klasik iktisat, finans, psikoloji ve karar alma bilimlerinin bir entegrasyonudur.
Finans alanında gözlenen ve bildirilen bazı anomalilerin nedenlerini açıklamaya çalıĢır.
Yatırımcıların karar verirken yaptığı sistematik ve biliĢsel hataları belirlemeye çalıĢır.
Psikolojik olarak finansal karar verme süreçlerini, davranıĢa yansıyan bu süreçlerin finansal pazarları nasıl etkilediğini araĢtırır.
DavranıĢsal finans psikolojinin finansmana uygulanmasını ifade eder. DavranıĢsal finans yatırımcı davranıĢını ve piyasa anomalilerinin nedenlerini incelemek için alternatif bir araç sunar. AraĢtırmacılar, borsa balonları, aĢırı tepki ve düĢük tepki gibi finansal piyasa anomalilerini geleneksel finans teorisine uymayan yeni bilgilerle açıklamak için davranıĢsal finansa baĢ vurmuĢtur. Ayrıca son yıllarda yatırımcıların duygusal davranıĢını açıklamak için davranıĢsal finansmanı uyguladılar. Psikolojik faktörlerin önemini vurgulamakla birlikte davranıĢsal finans kavramındaki diğer faktörleri gözden kaçırmıĢlardır (Barberis vd., 2003).
DavranıĢsal finans genel olarak makro düzeyde ve mikro düzeyde olmak üzere iki baĢlık altında incelenebilir. Makro düzeyde davranıĢsal finans etkin piyasalarda görülen beklenmedik olayları yani anomalileri davranıĢsal modellerle açıklamaya çalıĢırken, mikro düzeyde geleneksel modelin açıklayamadığı yatırımcı davranıĢlarını inceler. Mikro düzeyde davranıĢsal finans önemli derecede tekrar eden
7
finansman ve yatırım kalıplarının altında yatan sebepleri insan davranıĢları ile açıklanmaya çalıĢır (Park ve Sohn, 2013: 4).
1.1.3 DavranıĢsal Finansın Diğer Disiplinlerle Bağı
DavranıĢsal finansın doğuĢu ve sonraki geliĢim aĢamalarına dikkatle bakıldığında birçok farklı bilim dalından beslendiği görülmektedir. DavranıĢsal psikolojinin temelini oluĢturan Tversky ve Kahneman gibi bilim insanlarının psikoloji kökenli olması finans alanına psikoloji disipliniyle baktıklarının ve bu yönde katkı sağladıklarının en önemli göstergesidir. Yatırımcı psikolojisinin açıklanması davranıĢsal finansın konusunu oluĢturur. DavranıĢsal finans yatırımcının psikolojik karar alma süreçlerini de dikkate alarak piyasada meydana gelen anomalileri araĢtırmaktadır. Bu araĢtırmayı yaparken sosyoloji, antropoloji gibi toplumu inceleyen bilim dallarını da kullanan çok disiplinli bir yol izler (Can, 2012: 91).
ġekil-1: DavranıĢsal Finansın Diğer Disiplinlerle Bağı
Kaynak: Kabapelit, 2018: 78.
Bireysel yatırımcıların psikolojik bir varlık olarak hareket etmesi, kararlar alırken algısını etkileyen ekonomik, sosyolojik ve psikolojik unsurların etkisinde
8
kalması davranıĢsal finansın doğmasında etkili olmuĢtur. Bireysel yatırımcılar finans piyasalarında oldukça büyük etkinlikler gösterip, beklenmedik anomalilere sebep olmaktadır. Bu anomalileri yaratan davranıĢların altında yatan sebepler bu bağlamda önemlidir ve araĢtırılmasının finans piyasalarındaki hareketleri açıklamaya ve kontrol etmeye katkısı büyüktür. Riccardi’nin (2003) davranıĢsal psikolojinin diğer disiplinlerle olan bağını incelediği çalıĢma ġekil 1’deki gibi özetlenmiĢtir (Kabapelit, 2018: 78).
1.1.3.1 Psikoloji
DavranıĢçı finansın oluĢmasında en önemli katkı Freud tarafından psikoloji bilimine klinik deneylerle desteklenen yeni bir bakıĢ açısının kazandırılmıĢ olması gelir. Ortak noktası insan olan her iki bilimin de etkileĢmesi yeni model ve varsayımların oluĢturulmasına alt yapı hazırlamıĢtır. Ġnsanlar karar verirken sadece ekonomik ve finansal bilgilere bakmazlar. Yatırım kararlarını alırken iç dünyaları, geçmiĢte baĢlarına gelen olayların bıraktığı izler, fırsat ve zararların algılarına olan etkisi karar süreçlerinde rol oynamaktadır. Ġnsan beyninin çalıĢma Ģekli bilgisayar gibi girdilerin belirli fonksiyonlarla iĢlenerek çıktılara dönüĢmesi Ģeklinde değil, psikolojik öğelerin etkileri ve baskıları ile bilinçli ya da bilinçsiz yönlendirmelerle gerçekleĢir (Göksu, 2013: 17).
Psikolojide insan duygu, düĢünce ve algıya sahip bir varlık olarak incelenir. “Ġçsel yaĢamı” olan bir varlık olarak ise insan daha çok psikanalizin konusunu oluĢturur. Her iki alan da insanın düĢünme süreçlerini incelemekte, insan aklını anlamaya yönelik çalıĢmalar gerçekleĢtirmektedir. Bilimin bakıĢ açısı var olan durumları doğa yasalarına genellemektir. Bu bağlamda insan psikolojisini yalnızca yatırım konusundaki davranıĢlarını ve karar verme süreçlerini incelemek, davranıĢsal finansın alanına girmekle birlikte psikolojiye insan konusunda faklı bir yönünü incelemek ve katkı sağlamak açısından önem taĢımaktadır (Can, 2012: 93). Ġnsanın düĢünürken algıyı, hafızayı, dikkati, dili ve duyguları, problem çözümleme yöntemlerini ve bilgiyi nasıl kullandığını araĢtırmaktadır. Bireylerin kiĢilik yapısını ve hangi durumlarda nasıl davrandığını incelemek ve bu davranıĢların sebeplerini ortaya koymak psikolojinin alanına girer. Ayrıca bireysel farklılıkların karar verme süreçlerini nasıl etkilediği, hangi tutumların ne tür kiĢilik yapısından
9
kaynaklandığının belirlenmesi de psikolojinin alanına girer. KiĢinin aktif, sakin, pasif, hızlı karar verebilen, kararsız gibi kiĢilik özellikleri kendini yatırım alıĢkanlıkları bağlamında da ortaya çıkar. DavranıĢsal finans psikolojinin bu alanını doğrudan yatırımcı davranıĢları üzerinde özelleĢtirilmiĢ biçimiyle var etmektedir (Can, 2012: 95).
1.1.3.2 Sosyal Psikoloji
Psikoloji bireyleri tek baĢına incelerken sosyal psikoloji adından da anlaĢılacağı gibi örgütsel bir yapı içinde incelemektedir. Sosyal psikoloji, bireyin davranıĢ, duygu ve düĢüncelerinin sosyal çevre ya da baĢka bir deyiĢle örgüt içindeki diğer bireylerin davranıĢlarından ve kiĢisel özelliklerinden nasıl etkilendiğini inceleyen bilim dalı olarak ele alınabilir. Psikolog ya da sosyologların faaliyet gösterdiği bu bilim dalı bireyi hem bireysel hem de toplumsal olarak ele alır. Psikoloji ve sosyolojinin kesiĢim bölgesi gibi görünse de terminolojisi, yaklaĢımları ve yöntemleri açısından kendine özgü çok disiplinli bir bilim dalıdır (Kahyaoğlu, 2011).
Sosyal psikolojinin alanı da oldukça geniĢtir. Grup dinamiğinden, liderlik, tutum değiĢikliğinde toplumun rolü, topluma uyum sağlama ve aykırılık, saldırganlık, toplumsallık, sevgi ve çekicilik, özgeci davranıĢ gibi farklı konuları kapsar. DavranıĢsal finansın temel konusu olan insanların her zaman rasyonel davranamadıkları konusu sosyal psikolojinin de içine girer. Sınırlı bilgi ve kaynaklarla baĢkalarına yönelik izlenimlerle yargıya varma eğilimi evrenseldir. Yatırımcılar açısından bakılınca da hisse senedi gibi yatırım araçlarına yönelik ilk olumlu izlenimler yatırım yapmalarına ya da olumsuz izlenimler yatırımdan vaz geçmelerine neden olmaktadır (Göksu, 2013: 18).
Yatırımcıların algı ve motivasyonları da yatırımlarını etkiler. DıĢ dünyadan gelen sinyallerin beyinde iĢlenerek bilgi haline getirilmesi iĢlemi algı olarak tanımlanır. Ġki farklı kiĢi aynı sinyali farklı Ģekilde de yorumlayabilir. Bu farklılıkların kaynağı kiĢilerin fiziksel yeterlilikleriyle de ilgili olabileceği gibi bireysel amaçlar, hedefler nedeniyle algıda seçiciliğin gerçekleĢmesi, kültürel yapının etkisi, bilgi düzeyi, geçmiĢ yaĢamsal tecrübeler de olabilir. Bu faktörler
10
genel olarak içsel ve dıĢsal faktörler adı altında gruplandırılabilir. DıĢsal faktörler uyarıcılara bağlıdır. Uyarıcının yoğunluğu, hareketliliği, tekrar sıklığı, ortama göre uyarıcının açıklığı ve sinyalin farklılığı, benzerliği, yeniliği, önem derecesi dıĢsal faktörlerdendir. DıĢsal faktörler bireyin algısında görünürlüğü ölçüsünde değerlendirilmeye alınacaktır. Ġçsel faktörler ise kiĢinin içe dönük, dıĢa dönük gibi karakter özelliklerinden etkilenir. Bireyin ihtiyaçları ve amaçları dıĢsal faktörlerin algılanmasında etkindir (AteĢ, 2007: 53).
Yatırımcıların motivasyonu yatırım yapma kararlarını etkilemektedir. Bu bağlamda geliĢtirilen kuramlar vardır. Kapsam Kuramları ve Süreç Kuramları olarak iki ana guruba ayrılan motivasyon kuramları davranıĢsal finansın da ilgi alanına girmektedir. Gereksinimler HiyerarĢisi YaklaĢımı, Çift Faktör Kuramı, BaĢarma Gereksinimi Kuramı ve ERG YaklaĢımı Kapsam Kuramları içinde incelenirken, DavranıĢ ġartlandırma, Beklenti Kuramları, EĢitlik Kuramı ve Amaç Kuramı da Süreç Kuramları kapsamında incelenmektedir (Yalçın, 2012: 20).
1.1.3.3 Sosyoloji
Köklü sosyal bilimlerden biri olan sosyolojinin amacı insan topluluklarının temel yapısını anlamak, kiĢileri topluluk olarak bir arada tutan dinamikleri araĢtırmak, sosyal yaĢantıdaki değiĢimlerin sebeplerini belirlemektir. Ayrıca komĢu guruplar arasındaki etkileĢimlerin incelenmesi de sosyolojinin alanına girer. Ekonomik, politik, kültürel özelliklerin diğer topluluklara nasıl ve hangi Ģekillerde etki ettiği ve diğer toplulukları nasıl dönüĢtürdüğü önemlidir (Bozkurt, 2004: 17).
Sosyolojik çalıĢmaların sonuçları insanların kendi davranıĢlarını kendilerine benzeyen diğer insanlarla karĢılaĢtırma eğiliminde olduğunu göstermektedir. Yatırımcılar da benzer Ģekilde yatırım yapacaklarında en doğru seçimi yapabilmek, karı maksimuma çıkarmak ve zarara uğramamak için ya da yatırım yaptıklarında yaptıkları yatırımın doğruluğunu onaylamak için diğer yatırımcıların davranıĢlarına bakarlar. Bu sürekli kıyaslama ihtiyacı nedeniyle piyasa içinde sürekli kendi benzerlerini hem davranıĢ hem de düĢünce bağlamında arama eylemi içine girerler (Göksu, 2013: 19). Yatırımcı bireyler çevrelerindeki kiĢiler arasında değerlendirme yaparken de bilgi topladığı bireylerin iyi ve kötü yönlerinin farklı özelliklerinin bir
11
ortalamasını alırlar. Kötü özellikleri o kiĢi hakkındaki düĢüncesini negatife, iyi özelikleri pozitife kaydırma eğilimindedir. Ancak çok olumlu özelikleri olmasına rağmen öğrenilen olumsuz herhangi bir özellik kiĢiyle ilgili genel ortalamayı düĢürecektir. Yatırımcılar açısından da benzer durum söz konusudur. Yatırım yapacakları Ģirket ya da diğer yatırım araçlarıyla ilgili bilgi veren kiĢi ve kuruluĢlar için edinilen negatif bilgiler yatırımcının düĢüncesini değiĢtirmesine ve bu bilgi kaynaklarını eskisi kadar önemsememelerine neden olacaktır (AteĢ, 2007: 56).
1.1.3.4 Antropoloji
Latince “insan” anlamına gelen “anthropos” ve yasa anlamına gelen “logos” kelimelerinin birleĢmesiyle oluĢturulan bir kelime olan “insanbilim” yaygın kullanımı ile “antopoloji” bilimi insanın kökenine dair ayrıntılı bir algı geliĢtirmek amacıyla en ilkel toplumlardan itibaren insanı inceler ve modern zamanlara gelene kadar nasıl bir değiĢim geçirdiğini ortaya koymaya çalıĢır (Kabapelit, 2018: 80). Genel olarak antropoloji incelediği bağlama göre fiziksel ya da biyolojik, kültürel, dil ve arkeoloji olmak üzere alt bölümlere ayrılır. DavranıĢ kalıplarının ilk çağlarda yaĢayan insan ataları tarafından geliĢtirilip bunların genlerle aktarıldığını ve sonraki çağlardaki davranıĢları nasıl etkilediğini inceler. Antropolojinin davranıĢsal finans ile bağı ekonomi ve sosyal yaĢam arasında kurduğu iliĢkiden kaynaklanır. Ekonomik antropoloji, kendi içinde de Ģekilcilik, gerçekçilik, kültürelcilik olmak üzere alt bölümlere ayrılır (AteĢ, 2007: 60).
Ekonomik antropolojinin, “Ģekilci modeli” ekonomiyi kıtlık durumlarında en büyük faydayı elde etme çalıĢmaları olarak tanımlanır. Temel varsayımları içinde Ģu maddeler yer alır:
Bireyler var olan alternatifler içinden seçim yaparken maksimum faydayı elde etmeye çalıĢırlar ve kendileri için olabilecek en iyi seçimi ararlar.
Bireyler tüm bilgiyi kullanarak fayda ve maliyeti en üst düzeye taĢıyabilecekleri Ģekilde akılcı davranırlar.
12
Bireyler karar alırken kullandıkları zamanı ve maliyetleri göz önünde bulundururlar ve diğer seçenekleri de bu bağlamda değerlendirerek karar alırlar.
Bireyler sonsuz ihtiyaca sahip olsalar da kıtlık koĢullarında yaĢarlar. Optimum fayda prensibine göre belirli bir mal ya da hizmetin fazlası
zarar getirmektedir. Örneğin bitkilere yeterli su vermek bitkiyi yaĢatırken verilen fazla su bitkinin kurumasına yol açacaktır.
Ekonomik antropolojinin, “gerçekçilik modeli” ekonomiyi kıtlık durumlarında alternatifler arasında en akılcı seçimi yapma ve karar verme mantığı olarak tanımlar. Bu bağlamda gerçekçiliğin akılcı karar verme ya da kıtlık koĢullarına göre düĢünmediği, sadece insanın sosyal ve doğal ortamlardaki yaĢantısını merkeze alarak değerlendirme yaptığı vurgulanır. Gerçekçilik modeli piyasa mekanizmasının iĢlemediği örneğin planlı ekonomilerde geçerliliğini kaybeder. Çünkü bu tür ekonomilerde bireyler ekonomik kardan çok ahlak, siyaset, din gibi daha çok kültürel yapıya, sosyal iliĢkilere önem verirler. Ekonomik antropolojinin, “kültürelcilik modeli” yaĢamın merkezinde kültürün olduğunu savunur. Bu nedenle Batı Ülkelerinin kullandığı ekonomi modelinin diğer dünya halkları için uygun olmadığını düĢünürler. Kültürelcilik modeli sadece kültürel altyapıyla da değil aynı zamanda bu kültürlerdeki bireylerin satın aldıkları mallara yükledikleri anlamla ve değerle de ilgilenir. Bu bağlamda yaĢam ve ekonomik modeller değerlendirilirken, kültürlerin para ve kar ile iliği düĢüncelerinin de göz önüne alınması gerektiğine dikkat çekilmektedir.
1.1.4 DavranıĢsal Finansın Temel TaĢları
Risk ve beklenen getiri üzerinde yoğunlaĢan geleneksel finans modellerinde yatırımcıların karar tercihleri göz ardı edilmiĢtir. DavranıĢsal finansın birinci yapı taĢı bu bağlamda finansal davranıĢı etkileyen psikolojik faktörlerin devreye girdiği karar mekanizmalarıdır. Selden’in 1912’de yazdığı “Hisse Senedi Piyasalarının Psikolojisi” kitabı ise psikoloji bilimini finansa uyarlayan ilk çalıĢmadır. Maurice Allais’in 1953 yılında önerdiği Allais Paradoksu ile kazancını en yüksek düzeye çıkarmak isteyen yatırımcıların pratikteki davranıĢlarının bu istekle çeliĢen biçimde Ģekillenmesinde rol alan faktörleri gündeme getirmesinin ardından Ulric Neisser
13
1967 yılında “BiliĢsel Psikoloji” çalıĢmasıyla bireylerin rasyonel davranıĢlarına Ģüphe ile yaklaĢan davranıĢsal finansa büyük katkı sağlamıĢtır (AktaĢ ġenkardeĢler, 2016: 367). Ritter (2003), davranıĢsal finansın iki temel yapıtaĢından bahsetmiĢtir; biliĢsel psikoloji ve arbitraj sınırlılıkları. BiliĢsel psikoloji, zihinsel ve sezgisel yanılgılarla ilgilenirken, arbitraj, iki farklı piyasa arasındaki farktan yararlanarak alım satımdan elde edilen karlarla ilgilidir. Herbert Simon (1947), insanın karar verme süreçlerinin idealist yaklaĢımlarla tanımlandığı gibi “rasyonel” değil de daha gerçekçi bir yaklaĢımla sınırlı olduğunu önerdiği “Sınırlı Rasyonelite” teorisine göre olduğunu ortaya koymuĢtur. Bu teoriye göre insanlar kaynakların ve yeteneklerin sınırlı olması nedeniyle kestirme yollardan oluĢan karar mekanizmaları oluĢtururlar. Bu pratik karar mekanizmaları acil durumlarda hızlı karar almak için kullanılır ve çoğunlukla rasyonel değildirler (Tekin, 2016: 86-88).
Raiffa 1968’de bireylerin karar mekanizmalarının ve karar alma sürecine etki eden unsurların tek bir modelle açıklanamayacağını belirtmiĢtir. Yayınladığı “Karar Analizi: Belirsizlik Altındaki Tercihler Üzerine GiriĢ Dersleri” normatif analiz, betimleyici analiz ve kuralcı analiz olmak üzere üç yaklaĢım önermiĢtir. Özellikle betimleyici analiz asıl ilgi alanı psikoloji olan Kahneman ve Tversky’i etkilemiĢ ve “Beklenti Teorisinin” oluĢmasında önemli katkı sağlamıĢtır (AktaĢ ġenkardeĢler, 2016: 367). Kahneman ve Tversky’nin geliĢtirdiği “Beklenti Teorisi” ile açıklanan zihinsel yanılgılar, belirsizliğin ve riskin yoğun olduğu ortamlarda kullanılan yöntemleri belirleme amacını ifade ederken, sezgisel yanılgılar ise belirsizliğin ve riskin yoğun olduğu ortamlarda kullanılan kısa ve pratik karar yöntemini ifade etmektedir.
1973’te Bailard, Biehl ve Keider tarafından yapılan çalıĢma ve 1987’de Barnewall tarafından yapılan çalıĢmalar yatırımcıların kiĢilik özelliklerinin riske karĢı olan tutumlarını etkilediğini ortaya koymuĢtur. Thaler, finans teorileriyle çeliĢen ampirik bulguları 1987-1990 arasında “Anomaliler” baĢlığı altında Ekonomik Perspektif Dergisi’nde (Journal of Economic Perspectives) yayınlayarak davranıĢsal finansın geliĢimine önemli katkılar sağlamıĢtır (AktaĢ ġenkardeĢler, 2016: 367). DavranıĢsal finanstaki bazı temel kavramlar, harcama düzeyini belirli bir değere sabitleme anlamına gelen “sabitleme”, çoğu insanın kendi zekasını “ortalamanın
14
üstünde” olarak değerlendirmesine bağlı olarak aldığı kararlara güvenini ifade eden “ortalamanın üzerinde olma inancı” olarak sayılabilir. (Bulut ve Er, 2018: 34).
1.1.5 Karar Verme Süreçleri
Adam Smith (1776) bireylerin bilgiyi tam ve bütünsel olarak aldığını ve karar alırken önyargısız değerlendirme yaparak bilgiyi doğru iĢlediklerini varsaymıĢtır. Adam Smith tarafından geliĢtirilen kuramdaki “tarafsız gözlemci” varsayımı, Freud’un “süper ego” tanımı gibi rasyonel karar verme konusunda karar alıcıların rasyonaliteden sapmalarına neden olan faktörlere değinen ilk çalıĢmalardandır. Bu varsayım sonradan yetersizlikleri ve gerçek dünyayla olan uyumsuzlukları nedeniyle çok eleĢtirilmiĢ olsa da hala büyük üniversiteler tarafından okutularak ekonomik modelleme ve politika oluĢtururken baĢvuru kaynağı olarak kullanılır (Tekin, 2016: 78). En genel tanımıyla karar verme bireylerin var olan seçenekler arasında bir seçim, sıralama ya da sınıflandırma yaparak mevcut problemi çözmek için geliĢtirdiği yollardır. Karar teorileri genel olarak üç sınıfa ayrılır (Sağır, 2006: 7):
Belirlilik altında karar verme Belirsizlik altında karar verme Risk altında karar verme
Simon, karar vermeyi yönetimin kalbi olarak gördüğünü ifade etmiĢtir. Karar vermek yalıtılmıĢ bir durum değil, geçmiĢ yaĢantıları, Ģimdiki zamanın Ģartlarını, gelecekle ilgili durumları da içeren bir aĢamalar dizisidir. Ġdeal olarak alınan kararları var olan bilgiyi iĢleyerek ve analiz ederek rasyonel ve bilinçli bir sonuç çıkarımı olarak kabul edilse de bilinç dıĢı süreçler de kararlarda etkili olmaktadır. Özellikle Freud ile ortaya çıkan psikanaliz bilimi ile son yıllarda bilinçli olmayan süreçlerin kararlara ve davranıĢlara olan etkisi ayrıntılı biçimde çalıĢılmıĢtır. Karar sürecini etkileyen sezgi tecrübe, bilimsel yetki gibi öznel faktörler ve karar vericinin dıĢında kalan nesnel faktörler vardır (Rabin, 2013: 245).
Karar vermenin temel özelliklerini bilmek yatırımcıların da karar alırken nelerden etkilendiğini analiz etmek açısından oldukça önem taĢır. Karar verme, geleceğe yönelik bir eylemdir. Karar vermenin belli baĢlı özelliklerinin en baĢında zihinsel bir çaba gerektirmesi gelmektedir. Sürekli değiĢen durumlar ve belirsizlik
15
karar sürecini zorlaĢtırır. Bu yüzden bireyler sıkça karar almak zorunda kalmaktan hoĢlanmazlar ve karar alırken kısa yolları tercih ederler. Bazen otomatik karar alma süreçleri bazen de karar alma iĢini baĢkasına devretme gibi yollara girerek zihinsel çabayı en aza indirmeye çalıĢırlar. Karar vermenin temel özellikleri aĢağıdaki gibi özetlenebilir (Sağır, 2006: 10):
1. Karar verme öngörüye dayanan geleceğe yönelik bir iĢlemdir. 2. Karar verme psikolojik ve maddi zorluklar içerir.
3. Karar süreci etkinlik ve rasyonelliğe dayanır.
4. Karar geleceği görme üzerine kurulu bir tür plandır. 5. Karar belli bir davranıĢ özgürlüğü ve otoriteyi gerektirir. 6. Karar alternatif giderler doğurur.
7. Karar süreci bir sorun çözme sürecidir.
8. Kararın verilmesi ve uygulanması bir zaman süresi gerektirir. 9. Kararın süreci pahalıdır.
Karar teorilerine bakıldığında beklenen fayda teorisi, beklenti teorisi ve ortalama varyans analizi olmak üzere üç temel paradigma bulunmaktadır. Normal dağım gösteren durumlar olduğunda birbirine yakın sonuçlar veren bu üç modelin birbirinden ayrıldığı bazı temel noktalar vardır. Her üç paradigma için de rasyoneldir ya da değildir gibi bir sınıflama yapmak mümkün değildir (Tekin 2016: 79). Ġlk paradigma faydayı temel alır. Bernoulli’nin 1738’de önerdiği “beklenen fayda teorisi” ve Von Neumann ile Morgenstern’in 1944’te üzerine eklemeler yaparak geliĢtirdiği “beklenen sübjektif fayda teorisi” bireylerin karar alırken kafalarında yaptıkları olasılık hesabına göre kendilerine en çok fayda sağlayacağına inandıkları yönde davranıĢ geliĢtirdikleri düĢüncesine dayanmaktadır. Ġkinci paradigma olan Kahneman ve Tversky’nin 1979’da geliĢtirdiği “beklenti teorisi” karar alırken bireylerin kazançlardansa kayıplara daha fazla odaklandığı ve anlam yüklediği üzerine kurulmuĢtur. Kararların rasyonelliği üzerinde duran beklenen fayda teorisinden farklı olarak beklenti teorisi, hangi kararların ne sıklıkta görüldüğünü açıklamaya çalıĢır. Üçüncü paradigma Markowitz’in 1952’de geliĢtirdiği “ortalama varyans analizi” karar alırken bireylerin riski belirleyerek en fazla kazanç sağlayan
16
alternatifi seçmesi üzerine kurulmuĢtur. Hayatta en sık kullanılan karar mekanizması olan ortalama varyans analizi etkin bir portföy seçim modeli olarak kullanılır.
Karar ve olasılık teorilerin araĢtırılmasında dikkat çeken paradokslar vardır. Bernoulli tarafından önerilen St. Petersburg Paradoksu beklenen fayda teorisinin temelini oluĢturur. Neumann ve Morngenstern’in 1944 yılında davranıĢların tanımlanması yönünden iĢlevsel olmadığına dikkat çekerek beklenen fayda teorisinin sübjektifliğini eleĢtirmiĢtir. Allais Paradoksu olarak adlandırılan durum temel olarak yatırımcıların karar verme süreçlerini beklenen fayda teorisine uymadığını söylemektedir. Kahneman ve Tversky’nin beklenti teorisi de Allais paradoksuna karĢı bir çözüm olarak görülmüĢtür (Tekin 2016: 81).
1.2 DavranıĢsal Finans Modelleri
DavranıĢsal finansın geliĢmesinden bu yana, finans dünyasında ve yatırımcı ruhunda rol oynayan psikolojik yönlerin yararsız ve hatta acı verici kararlara yol açtığı görülmüĢtür. Ġnsan doğasının temel bir parçası olarak, bu önyargılar tüm yatırımcı türlerini etkilemektedir. Yatırım dünyası bu çalıĢma alanının büyük önem taĢıdığını ve sadece yatırımcı davranıĢlarını değil, aynı zamanda pazarların davranıĢını da açıklamaya yardımcı olabileceğini kabul etmektedir. DavranıĢsal finans kapsamında geliĢtirilen modeller, gözlemlere dayanan ampirik bulgular üzerine, kurulmaktadır. DavranıĢsal finans alanında yapılmıĢ olan baĢlıca teoriler aĢağıda belirtilmiĢtir.
1.2.1 Beklenti Teorisi
Daniel Kahneman ve Amos Tversky (1979), geliĢtirdiği bu teoriyi, normal bir insanın karar verme sürecinde kayıplara kazanca göre daha fazla anlam yüklediği temeli üzerine kurmuĢtur. Bu model hangi tür kararların en sık gözlendiğini araĢtırmaktadır. DavranıĢsal finansın temellerinin atıldığı bu çalıĢma, geleneksel finans modellerinden önde gelen beklenen fayda teorisine (expected utility theory) tepki olarak doğmuĢtur. 1778 yılında Daniel Bernoulli tarafından geliĢtirilen beklenen fayda teorisi insanların kararlarını alırken tüm olasılıkları değerlendirerek kendilerine en çok fayda sağlayacağını düĢündükleri Ģekilde hareket ederler varsayımına dayanmaktadır (Tekin, 2016:79).
17
1.2.2 Temsili Yatırımcı Modeli
Barberis, Shleifer ve Vishny (1998), geliĢtirdiği “Temsili Yatırımcı” (representatıve agent) modelini yatırımcıların iki insani eğilimini temeli üzerine kurmuĢtur. Bireylerin yeni bir görüĢe direnme ve kolayca kabul edip, uyum sağlayamama eğilimi “muhafazakarlık eğilimi”, bir durumu değerlendirirken genel gidiĢatın yönüne göre en yeni bilgileri göz önünde bulundurup eskileri unutma, yok sayma Ģeklinde kararlar almasına neden olan “temsili etki” olarak ifade edilmektedir. Muhafazakarlık eğilimi, önyargının bir sonucudur ve dinamik bir yapı olan finansın doğasına aykırıdır. Benzer Ģekilde, temsili etki eğiliminin de aĢırı tepkiye sebep olması, finansal durumu yanlıĢ tahmin etmiĢ olsa bile yeni bilgileri göz ardı ederek konumunu sürdürmeye devam edecek Ģekilde genellemeler yapması finansın dinamik yapısı ile ters düĢmektedir (Sansar, 2016: 146).
1.2.3 AĢırı Güven ve Kendine Yükleme Modeli
Daniel, Hirshleifer ve Subrahmanyam (1998), geliĢtirdikleri bu modelini yatırımcıların iki insani eğilimini temeli üzerine kurmuĢtur. Bireylerin yetenekleri ve karar verme becerilerini diğer insanlardan daha üstün görmesi “aĢırı güven”, baĢarıyı kendinden bilmek, baĢarısızlığı ise dıĢ faktörlere bağlama eğilimi “kendine yükleme” olarak ifade edilmektedir. Bu iki eğilim de bireyin kendi yaptığı iĢi kendi gözünde temize çekerek yaptığı hataları bulmasını engeller (Sansar, 2016: 147).
1.2.4 KarĢılıklı EtkileĢen ĠliĢkiler Modeli
Hong ve Stein (1999), geliĢtirdiği “karĢılıklı etkileĢen iliĢkiler modeli”ni yatırımcıların karĢılıklı etkileĢmesi ve aldıkları kararlarda birbirlerini etkilemeleri üzerine kurmuĢtur. Bu etkileĢimleri betimlemek amacıyla “bilgi avcıları” ve “momentum yatırımcıları” olmak üzere iki farklı yatırımcı profili geliĢtirmiĢtir. Bilgi avcıları geleceğe yönelik tahminlerde bulunurken bugünü ve geçmiĢi göz ardı eden yatırımcı türü olarak betimlerken, momentum yatırımcılarının tam tersine geçmiĢ durumları değerlendirerek tahminlerde bunumla eğilimindedir. Her iki tür de temel analiz ile teknik analiz gibi temel yöntemleri gerektiği gibi kullanmadığı için yanlıĢ yaklaĢımlarda bulunan davranıĢlar sergilediğini söylenebilir (Sansar, 2016: 147).
18
1.2.5 Muhafazakârlık
Arapça kökenli bir kelime olan muhafaza korumak anlamına gelir. Muhafazakarlık ise bireylerin yeni durumlar ve bilgiler karĢısında sahip çıktıkları inanç ve düĢüncelerini koruma eğilimidir. Bu nedenle fikirleri kolay kolay değiĢtirilemeyen topluluklar muhafazakâr olarak nitelendirilir. Finans bağlamında yeni bilgilere karĢı kapalı olma durumu muhafazakâr yargı hatası olarak değerlendirilir. Her an yeni bir durum oluĢtuğundan finansal konularda sürekli güncellenme gerekir ve yeni bilgilerle birlikte yeni stratejilerin geliĢtirilmesi gerekir. Muhafazakâr tutuma sahip bireyler ise yeni bilgilerin geçici olduğunu düĢünerek sahip oldukları eski bilgiye daha sıkı bağlanmaya baĢlarlar. Verdikleri hatalı kararların yanlıĢlığını kabul etmek istemezler ve baĢarısızlığı yok sayma eğilimi yüksektir. Muhafazakâr yatırımcıların kendi bilgilerine aĢırı güvendiği sonucu da çıkarılabilir (Göksu, 2013: 38).
2002 yılında Nobel ekonomi ödülünü alan Kahneman muhafazakârlık eğilimini bilimsel olarak kanıtlamıĢtır. “Afrika’daki milletlerin yüzde kaçı BirleĢmiĢ Milletler üyesidir?” sorusuna ek olarak iki farklı oran ekleyerek yöneltmiĢtir. “%10’un altında mı üstünde mi?” ve “%65’in altında mı üstünde mi?” soruları ile verilen cevaplar arasında %25’ten %45’e varan oranda bir değiĢim meydana gelmiĢtir. Konuyla ilgili fikri olmayan kiĢiler bile sorularla verilen oranlardan etkilenerek cevap verme eğilimine girmiĢ, aynı zamanda bu oranlar kiĢilerin tarafsız yanıt vermelerini engellemiĢtir (Barak, 2008: 10).
1.2.6 Temsil Edebilirlik Yanlılığı
Temsil edilebilirlik yanlılığı istatistiki sonuçlar içinde genel dağılımın göz ardı edilerek en göze çarpan, en yeni ya da en olağandıĢı görünen unsura ağırlık verilerek karar verirken bu yanılsamanın etkisiyle karar yanlıĢı yapmak olarak tanımlanmaktadır. Bu tür bir yargı hatasına düĢen yatırımcılar kesin olmayan durumları kesinmiĢ gibi değerlendirerek durumu çok fazla önemser. Böylece normal bir durum karĢısında aĢırı tepki göstererek rasyonel davranmasını engeller (Sefil ve Çilingiroğlu, 2011: 267).
19
1.3 Finansal Anomaliler
Bu bölümde finansın tanımı, finansal yatırımın ne olduğu ve finansal yatırımcı kavramları, finansal yatırım araçları, finansal karar, risk ve belirsizlikler, yatırımcı stratejileri ve finansal anomali kavramları yer almaktadır.
1.3.1 Finansın Tanımı
Finans, kiĢi ya da kurumların fayda sağlayabileceği para, fon ya da sermayeyi ifade eder. Finansman ise iĢletme ve Ģirketlerin ihtiyaç duyduğu para, sermaye ya da fonların sağlanmasıdır. Finansal yönetim ise iĢletme için sermayenin belirlenmesi, sağlanması ve elde edilen finansın uygun varlıklara yatırılmasını içeren sağlanan fonların yönetimini kapsamaktadır (Aydın vd., 2007: 3).
Genel olarak finans için iĢletmeleri firma değerini ve sahip olduğu sermayeyi arttırarak en üst seviyelere çıkarmak amacıyla ihtiyaç duyulan fonların elde edilmesi ve amaçlar doğrultusunda en etkin araçlara yatırılması iĢlemi olarak tanımlanmaktadır (AteĢ, 2007: 3).
Finansın en baĢta gelen araĢtırma alanı ve amacı finans piyasalarındaki varlıkların fiyat ve değer değiĢimlerinin sebeplerini ve süreçlerini açıklamak ve bu varlıkların değerinin arttırılması için analiz yöntemleri ve modeller geliĢtirmektir (Göksu, 2013: 3). Finansal varlıkların ticaretinin yapıldığı yer olarak tanımlanan finansal piyasalarda, finansal sistem içindeki finansal araçlar, aracılar ve yasal düzenlemeler ile fon fazlası olan birimlerden fona ihtiyacı olan diğer birimlere doğru fon aktarımını sağlar (Aslan ve Korap, 2006: 1).
1.3.2 Finansal Yatırım ve Yatırımcılar
Yatırım, kavram olarak kullanıldığı alana göre farklı anlamlar içermektedir. Ġktisadi alanda, tüketilmeyerek reel kapital stokuna yapılan ek; iĢletme alanında gelecekte kazanç elde etme emeliyle kıt kaynakların üretime yönlendirilmesi; ekonomi alanında sermaye oluĢumunu sağlayan önemli bir faktör; halk arasında, gelecekte getiri kazanmak amacıyla var olan sermayenin belirli alanlara ayrılması, ekonomik varlıkların kazanç beklenerek ilgili alanlara aktarılması anlamında kullanılır (Böyükaslan, 2012: 23).
20
Genel olarak maddi ya da manevi bir kazanç sağlamak amacıyla yapılan harcamalardan sonuç almak bir süreç kapsamında gerçekleĢir. Yatırım için varlığın elde edilmesi, yatırımın nereye yapılacağının karar verilmesi ve yatırım sonrasında sürecin takip edilerek sonlandırılması aĢamalarının her basamağı önemlidir. Bu bağlamda yatırım yapılacağı yatırım aracının bulunması temel analizle, yapılan yatırımın ne zaman sonlandırılacağı ya da geri alınacağı teknik analizle değerlendirilir. Eldeki finansal varlığın değerinin kar getirisinin beklentisinin yanında bu değerin korunması ve zarara uğramaması da temel yatırım hedefleri içindedir (Taner ve Akkaya, 2005: 48).
Kullanım yerlerine göre yatırım çeĢitleri Charles AD’ Ambrosio tarafından Ģöyle sınıflandırılmıĢtır (Ġpeksümer, 2009: 79):
Ekonomik yatırım Tüketici yatırımı Finansal yatırım olarak
Bireyler ellerindeki sermayeyi arttırmak, refah düzelerini yükseltmek, enflasyondan korunmak gibi amaçlarla yatırımlar yaparlar. Yatırımcı kavram olarak yatırım yapan kiĢi olarak tanımlanabilir. Yatırım yapabilmek, bireyin gelirinin ya da birikiminin bir kısmını ya da tamamını finansal araçlar kullanarak değerlendirmesi için ayırması gerekir. Yatırımın ilk basamağını oluĢturan tasarrufu Smith, geciktirilmiĢ tüketim olarak tanımlamaktadır. GeciktirilmiĢ her tüketim tasarruf niteliği taĢımaz. Bir kar elde etmek için geciktirilen tüketim tasarruf sayılabilir ancak kâr amacı taĢımadan yapılan ve herhangi bir Ģekilde değerlendirilmeyen birikimler tasarruf olarak kabul edilmez. Yatırım isteği barındıran tasarruflar gelir gibi süreklidir ve sermayeye sürekli kaynak yaratarak ekonomide gelirin artarak yeniden tasarruf yaratılmasını sağlar (Kabapelit, 2018: 4).
Yatırımcı yatırım iĢlemini kazanç sağlama inancı ile yapmaktadır. Finansal sistem incelendiğinde içinde tasarruf sahipleri bireyler, Ģirketler, emeklilik fonları ve kamu tüzel kiĢiler bulunduğu ve önemli bir rol üstlendikleri görülmektedir. Finansal pazarda yer alan diğer unsurlar Ģunlardır (Sermaye Piyasası Lisanslama Sicil ve Eğitim KuruluĢu A.ġ, 2014);
21 Tasarruf sahipleri (fon arz edenler) Tüketiciler/yatırımcılar (fon talep edenler) Yatırım ve finansman araçları
Yardımcı kuruluşlar
Hukuki ve idari düzenlemeler
Yatırımcılar, bireysel, kurumsal ve yabancı yatırımcılar olarak üç gruba ayrılır. Bireysel yatırımcılar tasarruflarını kar etmek amacıyla kendi çaplarında, bilgi düzeyleri, demografik özellikleri ve psikolojik durumlarına göre yönetirler. Kurumsal yatırımcılar ise Ģirket bazında daha bilinçli ve profesyonel analizlerle yönlendirilmiĢ yatırım davranıĢ özelliklerine sahiptir. Fonlarının büyüklüğü, iĢlem hacminin büyüklüğü ve çok sayıda hisse senedini elinde bulundurup yönetmesi nedeniyle kurumsal yatırımcılara piyasadaki istikrarı sağlama rolünü kazandırabilir. Hisse senetlerinin alımı satımı, aĢırı değerlenmesi ya da aĢırı değer kaybetmesi gibi durumlarda kurumsal değerin katkısı büyüktür. Bazı görüĢlere göre kurumsal firmalar uzun vadede fiyat dalgalanmalarını arttırmaktadır. Bu da fiyatların temel değerden uzaklaĢmasına sebep olmaktadır. Bu artıĢ sürü davranıĢını tetikleyerek daha büyük boyutlara ulaĢabilmektedir. Bazı görüĢler kurumsal karar alıcılarının rasyonel, temel ve teknik analizleri kullanarak stratejiler geliĢtiren bireysel yatırımcılara göre daha avantajlı olduğu yönündedir. Yabancı yatırımcılar ise piyasaya dıĢarıdan bir kaynak sağladığı için önemlidir. Ayrıca yerel yatırımcılara göre daha ileri analitik becerilere sahiptirler. Özellikle geliĢmekte olan ülkelere gelen yabancı yatırımcılar global ve güncel bilgi düzleri ile ülkeye avantaj sağlamaktadır (Küden, 2014: 30).
1.3.3 Finansal Yatırım Araçları
Bir kiĢi ya da kuruluĢun elindeki tüm varlığı portföy olarak tanımlanır. Bireysel yatırımcılar çeĢitli yatırım araçlarıyla portföyünü kontrol eder ve yönetir. Bireysel yatırımların kullandığı baĢlıca araçlar, altın, döviz, banka mevduatı, hisse senedi, tahvil, repo, hazine bonosu, yatırım fonu olarak sayılabilir.
Döviz; yerli para dıĢındaki baĢka ülkelere ait para birimleri ile iĢlem yapmayı
sağlayan her türlü belge, hesap ve araçtır. Yaygın olarak yabancı ülkelerin paraları olarak bilinir. Dünya çapında en çok itibar gören Euro, Amerikan Doları ve Ġngiliz Sterlini değeri en yüksek yabancı paralardır. Kâğıt ya da madeni olanlar “efektif”,
22
çek, poliçe, senet, havale gibi belgeler üzerinden iĢlem yapılanlar “kaydi” olmak üzere iki türdedir. Döviz kuru, yerli paranın herhangi bir yabancı paraya olan oransal değeridir. Bu iki para biriminin birbirine dönüĢtürülmesi iĢlemi ise parite olarak adlandırılır (Çağlarırmak vd., 2012: 6).
Döviz piyasaları, yabancı para dönüĢümlerinin yapıldığı, alınıp satıldığı
kurumsal yapıdır. “Döviz Tevdiat Hesabı” olarak adlandırılan mevduat hesapları yabancı paralar için açılan banka hesaplarıdır. Yatırımcılar bu hesaplar ile değiĢen kur değerlerinden etkilenmeyerek parasının değerini güvence altına alabilmektedir. Ayrıca isteyen yatırımcılar bu hesaplar üzerinden repo yaparak faiz geliri sağlayabilmektedir. (Küden, 2014: 37).
Döviz kuru, nominal ve reel döviz kuru olarak 2 türe ayrılır. Nominal döviz
kuru, bir birim yabancı paranın yerli para cinsinden karĢılığı iken, reel döviz kuru ise nominal döviz kurunun yurt dıĢı enflasyonu ile çarpıp yurt içi enflasyona bölünmesi ile elde edilir (Çağlarırmak vd., 2012: 6).
Türkiye’de 24 Ocak Kararları olarak bilinen ekonomik politikalarında uygulanan dönüĢüm sonrasında ülkede serbest bırakılarak ilk defa isteyen bireylerin döviz iĢlemi yapmasının önü açılmıĢtır. DıĢ ticaret yapan bireylerin yeterli döviz bulamaması nedeniyle yaĢanan dıĢ ticaret ve ekonomik sıkıntılarını çözmek amacıyla döviz iĢlemleri yasal bir yapıya oturtularak ekonomik istikrara fayda sağlaması ve döviz kazancının artması hedeflenmiĢtir (Savrul vd., 2013: 69)
Altın; en eski ve dolayısıyla en çok bilinen yatırım aracı olan altın hala
değerini korumaktadır. Az bulunan nasir bir element olması nedeniyle değerli bir maden olan altın zenginlik, gösteriĢ ve statünün bir sembolü olarak zihinlerde yer etmiĢtir. Dünya çapında her ülkede aynı değeri görmesi, nakde çevrilme Ģansının yüksek olma özelliği sosyal ve ekonomik olarak güvence altında hissettirmektedir. Özellikle kriz ve savaĢ dönemlerinde kullanımı artan bir yatırım aracıdır. Türkiye Ġstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de en büyük reel getiriyi altın yatırımcısı elde etmektedir (AteĢ, 2007: 85).
Dünya çapında altın “ons” (1 ons = 31,1038079 gram) birimi ile ölçülür. Saflık derecesi kırat ve milyem ile ölçülür. 24 ayar altın 1000 miylemdir. Saflık arttıkça
23
değeri artar. Ticarette 995 milyem ve üstü saflıkta altın kullanılır. Az bulunan nadir bir element olan altının özellikle kriz dönemlerinde değerinin yükselmesi, istendiği anda elden çıkarma kolaylığı sağlayan likiditesinin yüksekliği ve güvenilirliği en yüksek riski en düĢük en çok tercih edilen uzun vadeli bir yatırım aracı haline getirmektedir (Ayvalı, 2014: 34).
Banka mevduatı; kelime kökü tevdi olan ve Arapça’dan dilimize gelen
mevduat kelimesi anlam olarak bir Ģeyi emanet olarak bir yere bırakmak demektir. Finansal bir kavram olarak ise bankaya istenen zamanlarda belirli sürelerle bırakılan parayı ifade eder. Genel olarak finansal kurumlara vadeli ya da vadesiz olarak yatırılan yerli ya da yabancı paradır (Küden, 2014: 318).
Tüzel ya da gerçek kiĢiler tarafından açılabilen bu hesaplar, tasarruf mevduatı, resmi kuruluĢlar mevduatı, ticari kuruluĢlar mevduatı, bankalar arası mevduat, diğer kuruluĢlar mevduatı gibi sınıflara ayrılmaktadır. Yatırımcı için en az risk barındıran bankaların verdiği faiz oranları oranında yatırılan paraya getiri sağlayan belirli vade sonu zamanlarında çekilebilen yatırım aracıdır (AteĢ, 2007: 84). En az riske sahip yatırım araçlarından biri olsa da ekonomik sebeplerle oluĢan enflasyon oranları ve bankanın kurumsal olarak taĢıdığı değerin bir göstergesi olan kalite riskleri nedeniyle paranın durduğu yerde değer kaybetmesine neden olmaktadır (Ġpeksümer, 2009: 79).
Hisse senedi; sermayesi paylara bölünmüĢ büyük Ģirketlerin, toplam
sermayenin belli oranlarını temsil eden ve belgelendiren menkul kıymetlere denir. Bu yatırımcılara hissedarlar, hisse senedi sahipleri, ortaklar denilmektedir. ġirketlerin hisselerine ortak olmak üzere düzenlenmiĢ belgelerdir. Yatırımcılar aldıkları hisse senetlerini değer kazandıktan sonra satarak ya da Ģirketin hisse senedi olanlara kardan verdiği pay Ģeklinde iki türlü kar edebilir. Riski orta düzeyde ve getirisi orta ya da uzun vadede olacak Ģekildedir (Aydın vd., 2013: 83).
Tahvil; acil nakit ihtiyacını karĢılamak için devlet, kamu kuruluĢu ya da
Ģirketler tarafından çıkarılan vadesi iki yıldan uzun borç senetleridir. Tahvil satın alarak borç veren yatırımcılar, süre sonunda borcunu faiziyle birlikte geri alır. Riski düĢük, getirisi yüksek olmayan bir yatırım aracıdır (ġenkesen, 2009).
24
Tahvil sahipleri tahvili veren kurumun kar ya da zarar durumlarına ortak değildir. ġirketin iflas etmesi ya da dağılması durumlarında kurum, öncelikli olarak tahvil sahiplerinden alacaklarını tahsil edebilmektedir. Tahviller hisse senetlerine göre daha düĢük risk oranı içerirler. Bu sebeple riski sevmeyen yatırımcılar tahvil almayı daha çok tercih ederler (Kabapelit, 2018: 26).
Bono; yatırımcıların devlet ya da kurumsal Ģirketlerden sabit ya da değiĢken
faiz oranlarıyla belirlenen sürelerde kredi aldığını gösteren, vadeli hisse denetlerine benzer bir belgedir. Vade sonunda yatırımcı faiz kazancı ile birlikte anaparayı da elde eder. Bono, alacaklı yatırımcı ve borçlu Ģirket ya da devlet sistemi ile çalıĢır. Finansman bonolarının vadesi bir yıldan fazla olamazken banka bonolarının süresi 60 günden az ve bir yıldan fazla olamaz. Bonolar tahvillere benzer Ģekilde faiz, enflasyon ve ödeme risklerini taĢımakla birlikte vadesi tahvillere oranla daha düĢük olduğu için riski de daha düĢüktür. Bazı garantili bonolar ise risklerden arındırılarak sunulduğu için ödeme riski barındırmazlar (Küden, 2014: 38).
Repo; menkul kıymetlerin belirli bir zamanda belirlenen fiyattan geri alınması
üzerine taraflar arasında yapılan sözleĢmedir. Piyasanın likiditesini yüksek tutmaya yarayan, menkul kıymetlerle garanti edilen bir kredi türüdür. Bir güne kadar düĢen kısa vadeli bir yatırım olanağı sunan bir yatırım aracı olduğu için yatırımcılar bir gecelik yatırım anlamına gelen “overnight” olarak nitelendirmektedir. Piyasadaki en düĢük faiz oranlarına sahip olmakla birlikte kazandırdığı getiriden %15 oranında stopaj kesilmektedir. ĠĢlem hacmi oldukça büyük olan reponun gecelik bir kredi olması faiz oranının bankaların verdiği faiz oranından düĢük olmasına sebep olmaktadır. Bir menkul kıymetin belli süre sonra geri alınması üzerine kurulu gerialım sözleĢmesi olarak repoyu yapan taraf parayı kullanır. Ters repoda ise parayı satan taraf kullandırır (Ġpeksümer, 2009: 79).
Yatırım fonu; bireysel yatırımcıların küçük birikimlerinin bir araya getirilerek
riskin dağıtılması ilkesiyle daha etkin ve akılcı bir Ģekilde yönetilmesi amacıyla kurulan kuruluĢlardır. Profesyoneller tarafından yönetilen bu kurumlar aracılığıyla bireysel yatırımcılar birikimlerini çeĢitlendirilmiĢ menkul kıymet portföylerine eklemiĢ olurlar. Bireysel yatırımcılar ise yatırım fonları sayesinde profesyonel bir fon