• Sonuç bulunamadı

III. NEOLİTİK VE KALKOLİTİK ÇAĞ’DA KONYA OVASI

3.2. Kalkolitik Çağ’da Konya Ovası Yerleşmeleri

3.2.1. Kalkolitik Çağ Tanımı

Neolitik Çağdan sonra gelen bu dönem yaklaşık M.Ö 5500- 3000 yılları arasında olan bir dönemdir. Avcılığın tarım karşısında önemini kaybetmesinden sonra Kalkolitik yaşamda ise bazı değişiklikler olmuştur. Neolitik dönemde bahsettiğimiz ev içerisinde yer alan duvar boyamaları erkek figürleri vb. durumlar bu dönemde değişmiş ya da tamamen ortadan kalkmıştır. Neolitikteki inançların sembolü olan tapınaklar bu dönemde yoktur. Kalkolitik Çağ’ın Geç döneminde bakır madeninin işlenmesine geçilmiştir. Anadolu da Neolitik devir de bilinen bakır bu devir de ancak kullanılabilmiştir. Bu çağ da bakırdan yapılan takılar ve deliciler kazılarda elde edilmiştir. Bakırın bu denli aktif olarak işlenmesi ticareti de beraberinde getirecekti. TAY’ın yapmış olduğu çalışmalar sonucunda İlk, Orta ve Son Kalkolitik Çağ terimleri kullanılmıştır. Bu dönemde Neolitik döneme göre yerleşim yerlerinin sayısı artmıştır. Giderek büyüyen yerleşimler bir kasaba görünümü almıştır.

Kalkolitik sözcüğü Hellence de “Bakır” anlamına gelen Khalkos ile taş anlamına gelen Lithos’dan türemiş olup taş aletlerinin yanı sıra bakırdan yapılan eşyaların yaygın olarak kullanılmasıyla “Bakır- Taş devri ” olarak adlandırılmıştır.116

Kalkolitik teriminin kullanılması, bakır bulguların ortaya çıkmasıyla verilmiştir. Elde edilen bakır bulguların işlenmesi bu dönemdeki en önemli olaylardandır. Çünkü Kalkolitik öncesi dönemde de bakır biliniyordu.

Buna karşılık Neolitik dönemde de madenciliğin var olduğu bilindiğine göre, bu terimin anlamını yitirdiğini söylememizde çok da yanlış bir anlam ifade

116 Algök 1996, 10.

41

etmeyecektir. Tunç Çağları’nın ayırımını yapmakta kullanılan tunç üretimi ise arsenli tunç olarak Kalkolitik Çağ’da ortaya çıktığını görmekteyiz. Bu açıdan baktığımız zaman yeni bir tanımlamaya ve terimlemeye gidilmesi, ya da bu terimlere uyulduğu zaman dönemlerin başlangıç - bitiş tarihleri ya da belirlenen kıstaslarının değişmesi gerekmektedir.117

Bu devrin en önemli ve dikkat çekici özelliği taş aletlerin kullanılmasının yanı sıra madenin de kullanılmış olmasıdır. Kalkolitik Çağ’da Neolitik Çağ’a göre önemli değişiklikler olmasa da tarımın ilerlediğini görmekle beraber; ziraii de kullanılan araçların daha da geliştiğini söyleyebiliriz.118 Çömlekler, çömlekçi çarkı

henüz bilinmediği için elde yapılmaya devam edilmiştir. Kalkolitik Çağ’ın erken evresinde kaplar genellikle beyaz bej gibi açık ton üzerine kırmızı tonları ve kahverengi tonları gibi koyu renkle bezenmişlerdir.119 Geç dönemdeki kapların erken

evreye göre kap formları, renk tonları ve bezemeleriyle çok farklıdır. Anadolu Neolitik Dönem de dünyadaki diğer yerleşimlerle kıyaslandığında zirve noktasını yaşamıştı; ancak Kalkolitik Dönem de ise Neoloitik’te yakalamış olduğu atılımı gösterememiş ve Mezopotamya, Mısır gibi medeniyetlerin gerisinde kalmıştır.120

3.2.2. Yerleşim Özellikleri

Kalkolitik Çağ Neolitik döneme göre farklı atılımların yeniliklerin olduğu bir evredir. Bakır madeninin eritilerek işlenmesi bu dönem için ayırt edici bir unsurdur. Ne kadar farklı özellikleri olsa da Neolitik dönemden tamamen ayrı tutamayız. Neolitik ve Kalkolitik dönemin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve bir gelişim süreci sonucunda ortaya çıktığını görmekteyiz.

Bu dönem daha iyi incelenmek için 3 evreye ayrılmıştır. Erken, Orta ve Geç Kalkolitik çağdır. Erken Kalkolitik Çağ’ın bir başka kültür bölgesi de Konya Ovası’dır. Göller yöresinin doğusunda bulunan çanak görünümlü geniş düzlük Neolitik Çağ’ın erken evrelerinden başlayarak iskan edilmiştir.121

Kalkolitik dönem yerleşmeleri eski yapılarının üzerinde devam etmekle

117 Harmankaya 1998, 7. 118 Algök 1996,11. 119 Bilgi 2012,112. 120 Harmankaya 1998, 7. 121 Sevin 2003, 26-87.

42

beraber yeni yerlerde yapılaşmaya açılmıştır. Bu çağ da yapılan konut ve işliklere askeri amaçlı yapılar ile geç dönemde resmi (kamusal) ve ekonomik işlevli olanlar katılır. Konya Ovası içerisinde bahsettiğimiz höyükler içerisinde askeri ve kamusal yapılar kazılarda bulunmamıştır. Coğrafi şartlar yapılarda kullanılan malzemeleride etkilemektedir. Bölge de kullanılan malzemeler taş, kerpiç, ahşap, dal-örgüdür.122

Evlerde yeni bir özellik olarak avlular çıkmaya başlamıştır. Şehir hayatına geçiş dönemi olarak nitelendirebileceğimiz bu dönemde evler arasındaki sokaklar bazen taşlar ve çakıllarla döşenmiştir. Geç Kalkolitik dönemde yeni işlikler ve ahırların yanı sıra bazı yerleşmelerde kuleler ve şehir surları görülmektedir. Bahsettiğimiz bölgede kule ya da şehir surlarına ait bir kanıt bulunamamıştır. Dönemin genel özellikleri arasında olduğu için bu gibi yeniliklerden bahsedilmiştir.

Bu dönemin mimarisi dörtgen planlı ağaç dikmelerden ve dal örgülü kerpiç sıvalı evlerden oluşur. Neolitik dönemde Çatalhöyük’te bahsettiğimiz bitişik ev modelleri artık bu evrede ortadan kalkmıştır. Evler birbirinden ayrı şekilde yapılmış ve özel mülkiyet anlayışı pekişmiştir. Batı Çatalhöyük insanları Doğu’daki gibi evleri bitişik yapmamışlardır. Yerleşimler köy görünümünden kasaba ve kent görünümüne doğru gitmiştir. Artan nüfus ve gelişen yaşam şartlarıyla kentlerde yapılaşma artmış ve kentin korunmasını sağlamak için surlar yapılmaya başlanmıştır. Oluşturdukları alan içinde düzenli sıralar halinde tek ya da iki odalı bağımsız ahşap

yapılar bulunmaktaydı.123 Bu yapıları farklı bir amaçla kullandıkları

düşünülmektedir.

Kalkolitik dönemi en iyi yansıtan höyüklerden biri de Karaman ili sınırları içerisinde yer alan Can Hasan höyüğüdür. Yerleşim Mellart, French ve Hall tarafından Konya Ovası’nda yapılan yüzey araştırmalarında keşfedilmişti. Höyük konumu itibari ile yol güzergâhındadır.(Foto 2) Daha sonra ünlü Arkeolog Kılıç Kökten 1951-52 ve 1958 yıllarında kazı çalışması yapmıştır. Daha sonra 1961-1967 yılları arasında ilk çalışmalarını yapan French bu yerleşimi önemli kılacak buluntulara da ulaşmıştır.

Bu yerleşme diğer höyüklere göre farklı şekilde gelişme göstermiştir. Mimari yapısı farklı olarak duvarlar ince yapılmış, küçük kerpiç kullanılmış, taş ve ahşap

122 Atak 2012, 9.

43

kullanılmamıştır. Yapılaşma da devamlı yenileme çalışması olmuştur. Yenilemenin olduğunu duvarlardaki eklemeler, sıva izleri ve eski duvarların üstüne yapıldığını görebiliriz. Yapı aralarında avlular ve açık alanlar mevcuttur, açık olan alanlarda ocaklar, etrafı çevrilmiş küçük alanlar ve petekler (saklama kapları) yer almaktadır.124 Yerleşmede görüldüğü üzere yapılar farklı şekilde gelişmektedir. Yapıların içerisinde ise ocaklar yer almakta ancak hangi amaçla yapıldıkları tam olarak belirlenememiştir.125

Fırınların ve küçük bölmelerin olduğu avlu ince – dar duvarlarla çevrilmiştir. Bütün bu yapılar sürekli olarak değiştirilmiş, duvarları güçlendirilmiş ve adapte edilmiştir. Bazı durumlarda parçalanmış ve dağılmış eski duvarların üzerine veya farklı bir alana yeni duvarlar inşa edilmiştir.126 Sürekli olan bu değişimin sebepleri

tam olarak anlaşılamamıştır, ancak mevcut düzenin yapılarını yeniden inşa etme isteği ve yeniden planlamayı mümkün kılma çabaları değişimin sebebi olabilir.127

1965 kazılarında Orta Kalkolitik Çağ'ın ilk evrelerinde bir önceki döneme ait evler, tabakalı 2B Erken Kalkolitik dönem evlerinin kısmen kullanıldığı açıkça görülmekle birlikte, önceki yıllarda olduğu gibi, bu dönemdeki Orta Kalkolitik çağlardan kalma yapılar bulunmamaktadır.128 Can Hasan’daki binaların en önemli ve ayırt edici

özelliği içten payandalı olarak yapılmış olmalarıdır.129 Aynı zamanda bu binaların

birinde, yukarı kattan düşüklerle tahrip olan bir iskeletin yanında bakırdan yapılmış sap delikli topuz başı bulunmuştur.130 Bina yapısının alt taban kısımları da kille

sıvanmıştır. Bir başka binanın duvarında ve tabanında, beyaz sıva üzerine kırmızı boya kullanılmıştır.131 Bunun benzerini Batı Çatalhöyük’te de görebiliriz. Evlerin

hemen yanında çok sayıda kemik ve yiyecek artıklarının bulunması çöplük alanların olduğunu gösterir. Ayrı bir çöplük alanlar oluşturduklarına dair kazı herhangi bir yer bulunmamıştır. Kazılarda her ev için farklı kerpiç tuğlaları, farklı tip de toprak ve killer kullanılmış ve renk (yeşil, sarı, turuncu, kahverengi) tercihlerinde geniş bir

124 F'rench 1968a, 45-89. 125 Yılmaz,2012,71. 126 French 1965, 88. 127 French 1965, 88. 128 French 1966, 115. 129 French 1998: 27-45. ; Sevin 2003, 87. 130 Sevin,2003,87. 131 French 1998, 37.

44

çeşitlilik var ve gri kil’i tuğlaların arasına harç olarak kullanmış olabilirler.132Harç

teknikleri de Çatalhöyük’te yapılan tekniklerle benzerlikler göstermiştir. Kerpiçlerin genellikle dikdörtgen olması da buna örnektir. Can Hasan da kutsal mekan veya buraya ait gömülere de ratlanılmamıştır.

Diğer bir önemli yerleşme ise Çatalhöyük (Batı ) höyüğüdür.(Foto 3) İlk çalışmaları 1961 de başlamış ve diğer bir çalışma ise 1993’ten günümüze kadar süren çalışmalardır. İlk Kalkolitik dönemi yansıtan höyük 1961 yılında J.Melleart tarafından keşfedilmiş ve ilk kazı çalışması da bu tarihte yapılmıştı. Doğu höyükten yaklaşık 210 m uzunlukta ve yaklaşık 300 m çapındadır. Neden nehrin diğer tarafına geçtikleri konusunda fikir sahibi değiliz. Doğu ve Batı Höyük arasında, kültürel değişikliklerle birlikte kademeli olarak bir dönüşümün gerçekleştiği söylenebilir. Bu dönemde evler nispeten biribirinden ayrılmış ve mülkiyetin çizgileri net olarak belirlenmiştir. Yapılar yinede birbirine yakın olarak inşa edilmiştir. Evlerin içindeki gömütlere, duvarlardaki boyamalara ve terk ederken evlerin içinin doldurulmasına dair elimizde hiçbir kanıt bulunamadığını düşünürsek bu değişikliklerin en fazla binalarda görüldüğünü söyleyebiliriz.133

1998 yılındaki kazı sezonunda, ekip üyelerinden J.Last ve C. Gibson Batı Çatalhöyük’te de kazı çalışmalarına başlamıştır.134 J. Last ve C. Gibson, 1998 ilk

önce Mellaart tarafından kazılan açmaları tespit edip içinin temizlik çalışmalarını yaptılar, daha sonra biri höyüğün batı tarafına olan kanala, diğeri ise güneydeki alçak tepe de olmak üzere iki ayrı nokta da sondaj çalışması yapmışlardır.135 Yapılan kazı çalışmaları esnasında, B25 olarak adlandırılan bir bina bulunmuş ve binanın çevresinde gelişigüzel yerleştirilmiş hücre planlı mekanlardan oluşan bir yapı kompleksi ortaya çıkartılmıştır.136 Yapının içinde sıva izleri belirgin olarak

görülmektedir.

Yapı doğu höyükte olduğu gibi kerpiç duvarlı, dörtgen planlı ve doğu duvarının olduğu yerde iki payanda vardır. Büyük ihtimalle, benzer bir ikinci kat Batı Höyük’ün diğer tarafında in situ halde bulunmuştur. Üst kat daha çok ışık alan

132 French 1966, 117.

133 http://www.catalhoyuk.com/tr/content/bati-hoyuk. 134 Yılankaya 2010, 9.

135 J. Last, (1998a): “Excavations on the West Mound at Çatalhöyük 1998 Straitigraphic Report”,

Archive Report 1998. http://www.catalhoyuk.com/archive_reports/1998/ar98_05.html.

45

ve daha çok alana sahip olan gerçek yaşam alanı olarak kullanılmış olabilir ve büyük ihtimalle zemin katlarda görmediğimiz ocak ve platformlar gibi yapılar da buradaydı.137 Payandanın olduğu kısımda sekiler mevcuttur. Yapının güney

duvarında boşluk bırakılmıştır, kapı açıklığı olma ihtimali yüksektir, ayrıca yapının duvarları yeşilimsi sarı sıvalıdır.138

Kil taban üzerinde birbirinin üstüne yapılmış iki ocak yeri bulunmuştur. Bu ocağın yanlarında üstü kazı bezekli kap altlıkları ele geçmiştir. Güneybatı köşede dörtgen planlı, petek ya da depo yeri olarak kullanıldığı düşünülen bir yapı öğesi yer alır, ancak içi boştur.139 Yapının hemen yanında çöplükler vardır. Zamanla ihtiyaca

göre yeni mekanlar eklenmiş, var olan duvarlara da eklemeler yapılarak güçlendirilmiş ya da eklenen duvarlarla mekanların içinde değişikliklere gidildiği görülmüştür.140

Batı Çatalhöyük’te elde edilen verilerden sonra 2006 yılında Trakya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Burçin Erdoğu ve Cambridge Üniversitesinden Peter Biehl burada kazı çalışmalarına başlamıştır. Bu çalışmalar sırasında çok sayıda Bizans ve Selçuklu dönemlerine ait mezarlar bulunmuş, bu mezarların Kalkolitik tabakayı tahrip ettiği görülmüştür.141 Bu tip benzer mezarlar Doğu da “TP” kazı

alanında da çıkarılmıştı. Devam eden kazı sezonunda hem Trakya Üniversitesi ekibi hem de Cambridge ekibi farklı açmalarda çalışmalarda bulundular. 7 nolu sondaj açmasında ise höyüğün tabakalanmalarını açığa çıkarmak için derinleşerek ana toprağa ulaşılmış ve Doğu Çatalhöyüğün üst tabakaları ile çağdaş sayılabilecek buluntular ortaya çıkarılmıştır.142 Trakya Üniversitesi ekibi tarafından 10x10 m

ölçülerinde höyüğün günaybatı tarafında açılan 8 nolu açmada yapılan çalışmalar sırasında, duvarları ve tabanı kırmızı boya ile sıvalı halde olan ve ‘Kırmızı Bina’ olarak isimlendirilen B78 ortaya çıkartılmıştır.143 Yapı kare planlı ve doğu

yerleşimdeki ev içi boyutu 5 m iken burada 6x6 m boyutlarına çıkmıştır. Evin içinde

137 Rogasch – Rosenstock – Biehl 2015, 79. 138 Yılmaz 2012, 72.

139 Mellaart 1965, 136.

140 Gibson – Last 2003, 12 , Plan of B.25.

141 Biehl – Erdoğu – Rosenstock 2006: “West Mound”, Çatalhöyük 2006 Archive Report, s.

122-134. http://www.catalhoyuk.com/downloads/Archive_Report_2006.pdf.

142 Biehl - Rosenstrock 2008: West Trenches 5&7. Çatalhöyük 2008 Archive Report, s.90-97. 143 B. Erdoğu 2007: “West Mound: Trench 8”, Çatalhöyük 2007 Archive Report, s. 132-142; B.

46

genişlemeler olduğunu görmekteyiz. Bina 78’in iki katlı olduğu ve her iki katın tabanının ve ikinci katın duvarları kırmızı boya ile sıvandığı tespit edilmiştir.144

İkinci katın duvarlarının kırmızıya boyanması oranın belki törensel bir amaçla da kullanılmış olabileceği fikrini vermektedir. Bina 127’deki dolgu malzemesi içinde bulunan diğer Batı Höyük yapılarında da sıkca rastlanılan buluntu parçacıklarıyla doludur: kömür parçacıkları, yanmış veya yanmamış kil objeler, küçük taşlar, mineralleşmiş organik kalıntılar vb.145

Bunlardan başka Konya’nın Selçuklu ilçesine bağlı olan Meydan Yolu Höyük’te yapılan survey sırasında Orta Kalkolitik Çağ yerleşmesi tespit edilmiştir.146

Konya Ovası’nda Geç Kalkolitik Çağ yerleşmelerine yoğun bir şekilde rastlanılmıştır, fakat bu yerleşmeler ne erken dönem kalıntı izleri ne de Geç Kalkolitik Çağ’dan sonraki dönemlerin izlerini taşımaktadırlar. Bu durum Geç Kalkolitik Çağ’dan sonra yerleşme düzeninin değiştiğini gösterebilir.147

Konya Ovası’nda kalkolitik yerleşme çok olmasına karşın Neolitik dönem kadar büyük ve çok önemli diyebileceğimiz höyük sayısı çok azdır. Yapılan surveyler de genellikle küçük ölçekli höyükler tespit edilmiştir. Bu höyüklerde de genelde Neolitik yerleşmelere de rastlanılmıştır. Kalkolitik dönem de yerleşmelerde her ne kadar gelişme ve yenilikler olsa da bu değişim yavaş olmuştur.

3.2.3. Kültür Özellikleri

Kalkolitik dönem nispeten Neolitik dönem’e göre kültürel özellikleri daha farklıdır. Seramik kaplarda, mimari yapılarda, sosyal hayatta, inançta ve küçük buluntularda gözle görülür gelişmeler yaşanmıştır. Kalkolitik çağ insanı kendini her alanda geliştirmiş ve farklı teknik ve yenilikler eklemiştir.

Bu dönemde seramikler üzerinde boyamalar başlıyor. Kaplar üzerinde kazıma (insize) tekniği görülüyor. Genellikle mat astarlı olan kaplar devetüyü, kırmızı, sarı ve krem renkli olup bazen beyaz iri kumla mika içermektedir. Astarlanan kapalar perdahlanmaktadır. Kapların kalitesine göre renkleri ve kap üzerinde uygulanan şekiller farklılık göstermektedir. Bu çağ da kaplarda görülen başlıca şekiller ise;

144 Yılankaya 2010, 11.

145 Peter Beihl 2013:” Batı Höyük’teki Kazılar” Çatalhöyük 2008 Archive Report,s.18-20. 146 Küçükbezci 2004, 21.

47

yatay ve dikey zigzaglar, merkezde çizilmiş konsantrik daireler, insan figürlü (etrafı çizgiler ve zigzaglarla çevrilmiş), baklava dilimli sıralar, paralel dalgalı çizgiler ve dikey saç örgüleri başlıca görülen şekillerdir.

Kap formları düz veya kısa kaideli ve omurgalı çanaklar, yüksekliklerine ve derinliklerine göre değişen çanaklar, derin delikli çanaklar, düz basit olanlar ve dışa vurumlu kısa boyunlu vazolar erken dönemde görülen formlardır. Kalkolitik çağ’ı yerleşim yerleri üzerinden değerlendirdiğimiz zaman dönemin genel kültürel özelliklerini de görmüş olacağız.

Kalkolitik Çağ yerleşimi içerisinde en önemli yerleşimlerden biri de Can Hasan Höyüğüdür. D.French burada yaptığı kazılarda bu yerleşimin daha çok kalkolitik özellikleri yansıttığını belirtmiştir. French’e göre I.tabakanın Son Kalkolitik özellikler gösterdiğini, II. tabakayı da 2 kısma bölmüş Orta Kalkolitik olarak nitelemiş ve son olarak III. tabakanında Erken Kalkolitik dönemi yansıttığını belirtmiştir.

Can Hasan höyüğünde çok miktarda obsidyen aletlere rastlanılmıştır. Obsidyen malzemenin olması kadar doğal bir sonuç yoktur. Yerleşimin Neolitik evresinde de tespit edilmişti. Karadağ volkanik dağına yakın olması buradan obsidyen ihtiyaçlarını karşıladıklarını daha önce de belirtmiştik. Yerleşim obsidyen ticaretinde geçiş noktası olabilir. Çünkü dağdan aldıkları obsidyenleri işlemiş veya ham olarak ticarette kullanmış olma ihtimalleri yüksektir. Çatalhöyükte Neolitik Çağ’dan itibaren ticaretin olduğunu bildiğimiz için burada da aynı şekilde ticaret malı olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Obsidyenden ok ucu, yonga, pul ve bıçak da üretmişlerdir. Son Kalkolitik yerleşmede az sayıda obsidiyen yongalar, yongacıklar ve dilgiler ele geçmiştir.148

Son Kalkolitik yerleşmede bulunan havan, havan elleri, öğütme taşları, parlatıcılar ve taş kapların yanısıra sıradışı bir buluntu keşfedilmiştir. Mermerden yapılan bir heykelcik gövdesinin özenli bir şekilkde açkılandığını ve bazı ayrıntılı yerler kazıma çizgilerle gösterilmiştir.149 2A tabakasının taş buluntuları arasında

çeşitli renkte taşlardan kaplar; taş ve kabuk boncuklar; baltalar; mermer bilezikler ve

148 French 1963, 30; 1965a, 28. 149 French,1964a,21; 1965a,28

48

ezgi ve öğütme taşları gibi buluntular yer alır.150 Öğütme taşları da yine bazalt

andezit taşlardan oluşuyordu.

Yerleşmede kemik buluntuları çok az sayıda olmakla birlikte; spatula, kaşık, uç; balta kılıfları gibi farklı ve çeşitli buluntuları kapsar.151 D.French kazılarda

kemikten yapılmış iğne, boncuk kolyeler ve bızlar bulmuştur. Bulunan bu tür buluntular insanların sosyal hayatta kendileri için güzellik ve süs eşyaları yaptıklarını göstermektedir. Erkekler içinse av ile ilgili olan baltalar ok uçları önemli bir yer edinmiştir. Neolitikten gelen alışkanlıklardan bazıları bu dönemde de sürmüştür.

2B tabakasında kilden yapılmış çeşitli boyutlarda kadın betimlemelerinden oluşan figürin grubu bulunmuştur.152 Can Hasan höyüğünü en ilginç kılan

özelliklerinden birisi de Ubeyd kültürünü yansıtan seramik kapların bulunmasıydı. M.Ö. 4300’lere tarihlenen Göksu vadisi aracılığıyla gelmiş gri, devetüyü, siyah üzerine boyalı (astarlı) seramiğin yanısıra Ubeyd boyaları (astarları) ile bezemeli seramik kaplar bulunmuştur.153 M.Ö.4300’de kırmızı astarlı Ubeyd örnekleri vardır.154

Orta Anadolu Konya Ovası’nda bulunan Can Hasan’da astarlı ya da ağız kenarındaki parçalar fazlaca ele geçmesine rağmen tam bir kap formu ancak bir iki tanedir. Bunlar arasında :

- Geniş ağızlı küçük çömlekler - Geniş ağızlı vazolar

- Geniş ağızlı keskin gövdeli kaplar vardır.155

D.French kazılarda çok sayıda çanak çömlek bulmuştur. Bulduğu çanak çömlekleri özelliklerine göre 7 farklı grupta toplamıştır. Bunlar :

- Beyaz Boyalı Mallar

- Oyulmuş ve düz cilalı ürünler - Düz ürünler

- Çok renkli (polikrom) çömlek

150 French,1964a,21; 1965a,29; 1966,116 151 French,1964a,21; 1965a,28

152 Canhasan’da bulunan figürünler için bkz. B. Kulaçoğlu (Haz.), (1992): Anadolu Medeniyetleri Müzesi. Tanrılar ve Tanrıçalar. İstanbul, T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü,

s. 67-70.

153 Algök,1996,50 154 French,1974,130 155 Algök,1996,50

49

- Tek (monokrom) renkli ürünler - Kırmızı ve siyah perdahlı ürünler - Boyalı Çanak – çömlek

Kaplar ele geçirilmiştir.156

Ele aldığımız bu grupların özelliklerinden kısaca bilgi vermenin dönemin seramik kaplarını daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Beyaz boyalı kaplarda ince beyaz bir çizgi kullanıldığını ve yüzeylerinin mat olduğunu görürüz. Oyulmuş veya düz astarlı ürünler ise oyulmuş ve çok iyi perdahlanmış gri açkılı kaplardır. Bu kaplar çok yaygın değildirler. Genellikle kaselerde bu teknik kullanılmıştır. Düz ürünler ile ilgili French Q21 açmasında dikkate değer bir özellikte kaplar bulmuştur. Bu ürünlerin artan oranıdır – boyutudur. Renkler soluk kahverengiden açık kreme kadar değişir ve genel olarak iyi ve iyi bitmiş haldedir.157

İlk kez çift renkli (polikrom) seramikler karşımıza çıkmıştır.158 Tipik şekiller kaseler

ve küçük kavanozlar olmakla birlikte, en az bir büyük kavanoz bulunmuştur.159

Polikrom seramik iki türlüdür; ilk tür seramikte hamurun kendi rengi üzerine kap yaş iken kırmızı, kahverengi, siyah renklerle astar yapılır.160 Hamurun rengi krem ya da

Benzer Belgeler