• Sonuç bulunamadı

Bir zamanlar Büyükada'da

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir zamanlar Büyükada'da"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YAŞAM

P e rşe m b e 4 Mayıs 2000

Bilsem ki o eski günler gelecek, evimi verecekler... Bir de yaşlı kadınım iyi bir aylığım olursa memnuniyetle gelirdim! Boşver istemem artık bir şey.

9

■ K M

YEŞİM

ynurümilliyet. com. tr

Y

aşlı ka­ dın e- v i n i n kapısını usulca ki­

litlemeden önce

duvarda asılı du­

ran çerçevedeki

fotoğrafa baktı.

Ü ç yıl önce kay­ bettiği kocası A

n-______________ don’a söylendi

kendi kendine,

“ Sen tamamlayamadın ama ben bu işi senin hatırına tamamlayacağım. Allahaısmarladık!” Biri görmeyen diğeri ise buğulu görebilen gri mavi gözlerinde bir gülümseme belirdi, oğlunun koluna girdi ve ağır ağır merdivenleri indi. Marika Dama- do... Doğma büyüme Büyüka- dalı. Hani geçenlerde adayı ve dostlarını ziyarete gelen Rum- lar’dan. Televizyondaki görün­ tülerinden hatırlayacaksınız o- nu. İskelenin önündeki yokuşu tırmanan kalabalığın en önünde, elinde kırmızı ipek mendili, ba­ kımlı ve özenle taranmış saçla­ rıyla dikkat çekiyordu.

Ah o eski günler

82 yaşındaki Marika Damado, İstanbul'a gelmesi için Yunanis­ tan’daki evini arayıp da “ Madam telefonunuzu vereceğim İstan­ bul'dan arayacaklar. Ha bir de kaç yaşındasın?” diye soran bir hanı­ ma esprili bir cevap vermiş. “ N e yapacaksın yaşımı? Eğer iyi bir ko­ ca bulduysanız memnuniyetle geli­ rim! “ Yaşlı kadınım diye televizyo­ na çektiler. Bu eskidir çok bilir, bu­ na çatalım. İyi, tamam tam buldu­ nuz adamını! Kırmızı mendilimle gördünüz mü beni?” deyiverip çan­ tasında özenle katladığı mendilini gösteriyor. Marika Damado, ya da namı diğer Madam Marika’yla yak­ laşık iki saat boyunca eski günler­ den konuşuyoruz. Daha doğrusu o anlatıyor ben dinliyorum. Büyüka- da’ya ilk defa geldiğimi öğrenince, “Ah, o eski günleri görecektin. M eh­ taplı yaz gecelerinde şarkılar söyle­ yip giderdik evlerimize. Aya Yor- g i’ye çıkar, bütün aile kuzu çevirir­ dik. Sabaha karşı dönerdik eve. Sık

sık İstanbul’a inerdim. Dönüşte mutlaka Hacıbekir’e uğrar lokum veya şeker alırdım” deyip iç geçiri­ yor.

Gözleri buğulanıyor

Madam Marika, geçmişi anlatır­ ken görüntüler gözünün önünden geçip gidiveriyor. Kim i zaman okul sıralarında küçük bir kız, kimi za­ man iki çocuklu yetişkin bir kadın o- luveriyor. Kim i zaman gülüyor kimi zaman gözleri buğulanıyor. A m a en önemlisi hep güzel günleri hatırlı­ yor. Uzun bir ömür geçiren bu ka­ dın, belli ki hep güzel günleri anım­ samak istiyor. Varsın öyle olsun!

Biz yine Madam Marika’ya dö­

Arabacı Dimitros'a Tofalos derlerdi, öküz demek tofalos.

Büyük

+

nelim. Annesi M idilli Adası’ndan babası ise Skyros’dan olan Madam Marika’nın hafızasına şaşmamak el­ de değil. İsimleri ve tarihleri öyle güzel hatırlıyor ki! Henüz ilkokula gittiği dönemde adanın ünlü sürgü­ nü Tfoçki’yi görmüş. ‘“ Kim dir bu Troçki?’ dedim. ‘ Rustur’ dediler. ‘G örelim !’dedim. ‘N erede görecek­ sin polisler onu bekliyor. Köpekler de var sakın gidemezsin oraya’ diye uyarırlardı beni. Bir balıkçı vardı her gün onunla balığa çıkardı.

TVoç-ki, karısı ve balıkçı Kara- lamos.”

Yunan Kralı ve Krali- çesi’nin Türkiye’de konuk olduğu günü de dün gibi

hatırlıyor. Savarona’yla

Heybeliada D eniz Lise- si’ne gelen kral ve kraliçeyi görm ek için kocası sandal­ la Heybeliada’ya götürmüş onu. İsmet İnönü ve Veni- zelos’un Büyükada’ya geli­ şini de unutmamış.

Toprağım benim

Adaya en son 13 yıl önce gelmiş. “ Doğduğum yeri öz­ ledim. Toprağımdır burası. Hatta bi­ liyorsun ne istiyordum, çekindim yapamadım. Gideyim de toprağı ö- peyim, çok severdim adayı” derken yine gözleri buğulanıyor. Türkçeyi bir zamanlar çok güzel konuştuğu­

nu anlatıyor gururla.

Doğup büyüdüğü evin önünden arabayla geçen Madam Marika’ya “A da çok değişmiş m i” diye soruyo­ rum. “ Bu yaşadığım sokaklar dara­ cık geldi bana. Rutubetli sokaklar­ dır, yol kenarları hep yemyeşildi. Şimdi baktım evlerin köşelerini ot bürümüş” diye yanıtlıyor beni.

Hepsi bir rüyaydı

1975’te büyük oğluyla beraber İngiltere’ye göç etmiş Madam Marika. Eşinin annesi İngiliz ol­ duğu için İngiliz pasaportu taşı­ yor hala. O döneme kadar tam 32 yıl kayınvalidesi, görümcesi ve el­

tileriyle bir evde oturmuşlar. Sonradan sattıkları evi bugün harabe halde görünce üzülmüş. Ancak evin her köşesi hala belleğin­ de. “ Çadır olsun çamların içine ol­ sun sırf yalnız oturayım derdim. Çünkü, afedeı sin nerede çokluk or­ da ...derler ya!”

İngiltere’de 17 yıl yaşayan M a­ dam Marika’ya orada yine Bursalı bir hanım canyoldaşı olmuş. “ O- nunla oturur Türkçe konuşurduk” diyor. Bir gün, büyük oğlunun da is­ teğiyle Yunanistan’a dönmüşler. ‘Havası buraya yakındır çünkü de­ niz kenarındadır’ diyor ve ekliyor “ Orada da iyiyiz ama insan doğduğu

Fıstıkçı gençlerin en büyük eğlencesiymiş. Sey- ya! tezgahın, unutur yaramazlan kovalarmış.

yeri arar. M idillili annem ‘ah bir M idilli’ye gitsem doğduğum yeri görsem ondan sonra öleyim ’ derdi. Gitti gördü ve ‘M idilli’ye tövbe ol­ sun bir daha gitmem! Bambaşka ol­ du içim bozuldu’ dedi. Ben de sırf a- danın kokusunu duyayım tanıdıkla­ rı göreyim diye geldim.” Ya geriye dönme şansı olsa gelir miydi acaba? “ Bilsem ki o eski günler gelecek, memnuniyetle gelirdim !”

Ada vapuru

yandan çarklı

'YANDAN

çarklı vapurlar

varmış o zamanlar" diyorum:

"Bana hatırlatma deli

oluyorum. 1942'de evlendim.

Kasımın 6'sında kar yağıyordu

ben de gelinlikle titriyordum

ama ne yapayım mecburdum.

Akşama İstanbul'a

gidiyordum herkes gelini

görmek istiyordu tabii

iskelede. Gelinlik paltomu

giydim elimde buketim. Saat

sekizde vapura bindik. Çarklı

vapur. Saat 10.00'da çıktık.

Lokantaya gidiyoruz bir de ne

görelim. Bütün sandalyeler

masanın üzerinde yerleri

siliyorlar! Her yer kapalı

nereye gidelim, işkembeciye

gittik!"

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Arazide mevcut seviye farkları dolayısiyle 1 inci kata yerleştirilen oturma odası bütün hayatın içinde geçtiği bir sofa olarak tanzim edilmiş ve eve kıymetini veren

(Meselâ bina zirai ile kırk beş zira' miktarı u- zunluğu olan bir ipi on kat edersin ki her katı bina zira' ile dört buçuk zira' ola bir kata yine kelevvel bir çulbuk dersin

a) Tasdikli herhangi bir mektep şahadetnamesi. b) Tasdikli herhangi bir daha yüksek mektep şahadet- namesi. c) Tasdikli bir mimar mektebinin duhul imtihanı ve- sikası. d)

64) Komisyon, daha başka mevzu gruplarının, ve başka şekillerde tertiplenen programların ayni derecede faydalı olabileceklerini, ve bu vasıtayla, Yüksek Kurs için ihzarı

Madde 15 — Her sene tedrisat 15 ilkteşrinde başlıyarak mayıs sonunda nihayete erer. Her sınılın tedrisatı ayrı bir müfredat programiyle tesbit olunur. Madde 16 — Her

Meselâ; Bizans mimarî sanatı gerek ehlisalipler tesirile gerekse ticaret yolile ta «Göle», «Perigord» ra, Sırbistana, Bulgaristana, Romanyaya, Makedonyaya, Rusyaya kadar

Bugünden baktığımda hem Refik Halid Karay’ın hem de Ha- lit Fahri Ozansoy’un bir sanatçı önsezisiyle (o günlerden itibaren) günümüzde de yaşayan öz Türkçe

Burada ki insanlar yani kuzguncuklular ve buran ın yerlisi olmayan sadece gezmek için gelen insanlar bile buranın tarihi dokusunun bozulmasını istemiyor. Bunun için