• Sonuç bulunamadı

Sami Güner'in sergisinde 61 renkli fotoğraf yer alıyor:Fotoğraflarla "Türkiye'nin Hazineleri"

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sami Güner'in sergisinde 61 renkli fotoğraf yer alıyor:Fotoğraflarla "Türkiye'nin Hazineleri""

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Sami Güner’in sergisinde 61 renkli fotoğraf yer alıyor

Fotoğraflarla ‘Türkiye’nin Hâzineleri’

1 9 3 6 ’dan beri fotoğraf

çeken Sami Güner’in,

“ Türkiye’nin Hâzineleri”

başlıklı sergisi, 61 renkli

fotoğraftan oluşuyor.

Fotoğrafa 50yılını vermiş

olan Güner, klişelere ve

yerleşik alışkanlıklara karşı

hep yeniyi aramak

gerektiğini söylüyor.

YILDIZ ÜÇOK

~~

Sami Güner’in 61 renkli f o ­

toğraftan oluşan “Türkiye’nin

Hâzineleri” başlıklı sergisi 15.

Uluslararası İstanbul Festivali kapsamında Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon’da sunul- du.Yarın sona erecek olan sergi­ yi, 50 yılını fotoğrafa vermiş olan Sami Güner’le birlikte izle­ dik.

— Amacı Türkiye’yi tanıtmak olan bu fotoğraf sergisinin, Türkiye’yi tanımak isteyenlere söyleyeceği çok şeyi var. Türki­ ye'yi tanıtan bu sergiyi nasıl oluşturdunuz?

GÜNER — Eğer Türkiye’nin

hâzinelerinin tümünü göstermek isterseniz, gösteremezsiniz. Çün­ kü sadece tarihi eserlerinden bi­ rer tane çekip sunmaya kalksa­ nız 5000 kare fotoğraf eder.

Türkiye’de gezmediğim köy kalmadı diyebilirim. Büyük bir rahatlıkla da cennet neresi diye sorarsanız Türkiye derim, işte üzerine bastığımız bu yer. 40 ayrı ülke dolaştım. 200 bin kilomet­ re yol katederek 250 bin dialık bir arşiv oluşturdum. Fakat Türkiye’de çektiğim fotoğrafı başka bir ülkede çekemedim. Güzel Türkiye’mizin örf ve âdet­ lerini, kumunu, denizini, insanı­ nı, tarihi eserlerini, suyunu,

ta-FOTOĞRAFÇ1 GÖZÜYLE—Ayasofya da Sami Güner'in sergisinde fotoğrafı yer alan yapıtlar arasında. Sami Güner, Türkiye'nin do ­ ğasını ve tarihsel yapıtlarını fotoğrafçı gözüyle gösteriyor.

şını toprağını yurt dışındaki in­ sanlara bir fotoğrafçı gözü ile göstermek istediğim için, 1970 senesinden beri dolaştırdığım 100 parçalık bir fotoğraf sergim de var. Fotoğraf demek, ışık de­

mektir. Ve Türkiye’de ışığın her tonunu kısa aralıklarla görebilir­ siniz. Ve düşünüyoruz, biz bu­ rada oturmaya lâyık mıyız. Çün­ kü yeterince ilgiyi cennet Türki­ ye’mize gösteremiyoruz. Türki­

ye’nin hâzinelerini hazırlarken beni en çok Mimar Sinan'ın eserleri etkilemiştir. Bir eserinin fotoğrafını çekmek için aynı yere defalarca gidiyorum. Her sefe­ rinde başka ilginç şeyle karşıla­ şıyorum. Taşlara ruh vermiş Si­ nan. Ve onun camilerindeki ih­ tişamı verebilmek için de körük­ lü makine kullanıyorum. Fakat gene de 180 derecelik bir açıyı ve 1000 metre uzağı net gösterebi­ len gözün yerini hiçbir fotoğraf makinesi alamaz. İyi bir fotoğ­ rafçı olabilmek için bol okumak gerekiyor. Evet, şimdi Mimar Si­ nan’ın eserlerini içeren bir kitap hazırlıyorum. Ve bunun için de 50 kitap okudum. Türkiye’nin hâzineleri için 100’lercesini.

— 1936 yılında 17.5 liraya sa­ tın aldığınız körüklü fotoğraf makinesi ile bu hastalığa yaka­ landınız. Peki bu hastalık nasıl gelişti?

GÜNER — Bu hastalık en bü­

yük gelişmesini 1950 yılında Ka­ dıköy’de; Behiç Vestel, Prof.

Faruk Noyan, Ferit Can, Sabit Karaınani, Cafer Türkmen, Fik­ ret Minisker, Tarık Gürcan ve Haluk Doğanbey bir araya gelip

bir kulüp kurarak gösterdi. O zamanlar her sene Amerikan Haberler Bürosu’ııda bir fotoğ­ raf sergisi açardık.

1960 yılında çektiğimiz bir dia pozitifi 30 liraya satardık. Ve bu yıllarda Türkiye dış pazarlar ararken, fotoğrafa büyük ihtiyaç vardı. O zaman Hulusi Bey çi­ zerek reklam broşürleri hazırlar­ dı. Biz bu tanıtıma fotoğrafı soktuk. Tabii, fotoğrafların bro­ şürlere basılması gerekiyordu. Böylece matbaacılık bu devrede ilerlemeye başladı. Arkasından turizm ve reklam fotoğrafçılığı gelişme gösterdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

ıBen, işini, Kendi czkayııaklanyla yapm asını seven bir adam ım Şimdiye kadar bütün yadnm tanm ı, özkayıiaktan yaptım Bu y ıl İlk defa biraz açıldım

1960 son­ rasının ileriye dönük şairleri Nâzım Hik­ met’in ve genel olarak toplumcu Türk şi­ irinin mirasçısı, devam ettiricisi oldukla­ rı gibi, Türk şiirinin

İzmir’de de Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen Muhsin Ertuğrul Semineri sona

BizanslIlar tarafından tesis edilmiş olan Hiyeron mevkiini hükümdar Prosyas Milâddan 192 sene evvel zaptetmiş, az sonra buradan çekilme­ ğe mecbur olmuştu.. Çok

Eski Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni, Trabzon Millet­ vekili ve eski Adalet Bakanı Hafız Mehmet, Ordu Milletvekili ve Ziya Hurşit’in ağabeyi Faik, Saruhan

Bu yalı bilâhare Haşim Paşaya in­ tikal edince, Paşa tabiatı iktizası bü­ tün emlâkinde yaptığı gibi bunu dahi aşı boyası rengine boyatmış­

Surphiraşdagabet Kilisesi bugün çevresinde ibadet edecek Ermeni vatandaşların sayısı azaldığı için haftanın sadece iki günü kapılarını açıyor: Perşembe ve

— “ Aslında genel doğrular değişmiyor. Ama tıp ­ ta her geçen gün yeni buluşlar olduğu için, bazı ko­ nular hızla değişiyor. Benim MİLLİYET okuyucuları­