• Sonuç bulunamadı

Kendi adı verilen "Beyti Kebap" ile tüm listeleri delen adam:Beyti Güler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kendi adı verilen "Beyti Kebap" ile tüm listeleri delen adam:Beyti Güler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

po rtre

-

BEYTİ, ’ET PROFESÖRLÜĞÜ' OLMAZ MI?..

KENDİ

ADI

VERİLEN

'BEYTİ

KEBAP'

İLE TÜM

LİSTELERİ

DELEN

ADAM:

B

eyt

İ

G

üler

Deniz ROMAN

O ö y le güzel ve lezzetli bir et ye­ rmek istediğimizde aklımıza ilk gelen isim, BEYTİ değil midir? ’En güzel et' anlamına da gelmez mi bu isim?.. Yıllardır rakipsizdir. Daima 'en iyi'yi aradığı için, rekabeti elden hiç bırakmaz. Kimse yoksa, kendisiyle rekabet eder. Sürekli yenilenmek il­ ke olmuştur BEYTİ GÜLER için... Şöyle bir geriye baktığımızda tâ Kırım'dan başlar onun öyküsü... Kırım asıllı bir ailenin çocuğudur. Fa­ kat babasının görevi nedeniyle Te- maşvar' da dünyaya gelen Beyti Güler, 1935 yılında Türkiye'ye gel­ miştir. Ertesi yıl Küçükçekmece'de fırıncılık yaparak işe başlamış. Sa­ bah 05.00'de ekmek

satmaya başlar, ardından arkadaki bakkaliye ile benzin istasyonunda, yani aynı anda üç işte çalışarak ken­ dini yetiştirir.18 ay sürmüştür bu tem­ posu. İlk okul çağında, buna bir de manavlık katılmış. Sırası gelmiş si­ mit satmış, sırası gelmiş su satmış, gazete satmış. Ama hiç yılmamış, hiç usanmamış. Fırının karşısında, 4 masa ve 16 sandalyalı ilk 'Beyti'yi açtığında, yıl 1945’tir. Sabahları kah­ valtı olarak taze süt ve sıcak çorba vermektedir. O yılın parası ile, cirosu 20 Tl. olduğunda, kendini çok mutlu hissetmektedir. En uygar müşterileri arabacılarla süpürücülerdir. Bir tek pirzola ısmarlayıp, sonra onu afiyetle yiyen müşterileri. Yine de bugünle kıyaslamak olası değil... Müşteri lis­ tesi daha sonra şoförlerle uzayacak,

ancak 1948'de Basın, Beyti'yi keşf edecektir. Artık müşterileri Ahmet Emin Yalman, Doğan Nadl, Mahmut Baler'dlr. Hepsi de yalnız yemek ye­ mekle yetinmez, Beyti hakkında yazılar da üretirler. Bir gün, Burhan Felek yazısında, "İstanbul'un Et­ yemez semtine bu ismi vermiş olan, adını hatırlamadığım zat, Beyti'nin etinden tatsa idi, bu semtin adı belki, 'Etten başka şey yemez' olurdu diye yazmış. Gazetecilerden sonra sıra Cerrahpaşa ve Haseki Hastaneleri doktorlarna gelmiş. Prof. Dr. Cihat Abaoğlu, Prof. Dr. Müfide Küley, Prof. Dr. Şinasi Hakkı Erel ve grupları gi­ bi... Ve,1950'de, sandalya sayısı tamı tamına 240'tır. Türkiye'nin 'First'leri de duyacaktır onun adını. Metin Toker, kayınpederi İsmet Paşa'yı getirir bir

topaz 42

-rT-5o3S>b

I

Dünden Bugüne

,

'Beyti' Öyküsü

Beyti Güler, artık Florya'daki 'Saray'ındadır. Oraya yabancılar da gelir. Tıpkı Japon Başbakanı gibi.

Altta ise o, kendi özel köşesinde...

Beyti'ye gelen ünlüler... İsviçre C. başkanı, Alkansas Senatörü J. Scott, Çin C. başkanı, Rus Senato Başkanı, Japon Başbakanı Yamani, Ziya üi Hak, Adnan Kaşıkçı, Teodorakis, J. Luns, Lord Carrington, Rıza Ş ah Pehlevi, Prens Haşan, Jimnny Carter, E. Kennedy, A rthur Miller, Silvie Vartan, Johnny Holiday ve Belmondo bir kaç örnek...

gün. Sonra Celal Bayar gelir. Cum­ hurbaşkanlığı Köşkü de akın ederken artık kravatsız müşteri gelmez olur.. 1960'lara dek sürer bu hal. Şimdi sıra yurtdışından gelen devlet konuklarda Ludwig Erhard, Podgorni, Me Na- mara, Begüm Aga Han gibi... 1960, Beyti Güler'in evlendiği yıldır da... Ünü yurtdışma iyice taşmıştır. 1965 yılında ilk kez 'Herald Tribune' onun yaşam öyküsüne çeyrek sayfa ayırmıştır. Bunu, yine Amerika'nın yüksek tirajlı gazetelerinden 'Wall Street Journal' izler. Büyüme ve tanınma grafiği dik bir çizgide sürerken, 'Catering' işi için de adı du­ yulur. Hem de P.A.M. gibi bir ku­ ruluşla. O güne dek P.A.M. Mak- sim'den almaktadır. Kendisi için büyük övünç kaynağı olan bu görev nedeniyle, Beyti'nin dört altın

ma-dalyası vardır. Elbet Beyti için ma­ dalya sayısı bu kadarla sınırlı ol­ mayacaktır. Üstelik 'Çok büyük döviz getiren' ve başarılı ihracatçılar arasında da anılmaya

başlayacaktır... Ünü sınırlarımızı

aşıyor, büyüyor, ancak Beyti Güler kişi asla değişmiyor. 'Marifetten il­ tifat doğması' tam tersi, onu biraz daha titiz ve dikkatli olmaya itiyor. Bugün dünden daha çok çaba har­ cama zorunda bırakıyor... Hâlâ 08.00-01.00 arası mesai yapan Beyti Güler, etini, hatta süpürgesini bile kendi alıyor. "Kendim almadığım hiç bir şeyden de zevk almam" de­ mekte. Kullandığı eti, İstanbul'da 4-5 ayrı yerden gövde ve çok kaliteli olarak alıyor. Ayrıca haftada iki gün, kendisi bizzat et kesiyor. Etleri, (-2 +2) derece arasında, soğan suyu +

zeytinyağ + tuz ile terbiye ederek bir hafta dinlendirdiğini söylüyor. Yeterli mi bu kadar bekletmek? "Şüphesiz bir de kömür ateşinde ve ağır ağır pişecek," diye ekliyor. Bu kez, * başından beri konuştuğumuzun ko­ yun eti mi olduğunu merak ediyoruz. "1947-1948'e kadar dana ve sığır Türkiye'de pek yenmezdi. Türkiye' ye danayı öğrettik. O zamana kadar sadece ecnebiler yerdi," diyor. Yılların değişmez lezzetinin şimdi, görkemli bir yeri var. Florya'daki bu taş bina, herşeyi ile düşünülmüş, tu­ rizm amaçlı tam bir Türk Evi... Şeref Salonu, Topkapı Sarayı'nın sünnet odasından örnek alınarak yapılmış. Duvarların çini bezemesi, 1972'de Prof. Muhsin Onat'la başlamış 1975 yılında bitmiş. Üstünde Sümerbank Yıldız sanatçılarının tek tek isimleri var. Onlar arasında kendi tuğrası da göze çarpıyor.

Arada anılara rastlıyoruz. Annesinin dokuduğu kilimler, işlediği oyalar... Gözleri buğulanıyor, bir dikiş ma­ kinesi önünde durduğumuzda. "An­ nemin" diyor. Duvarlarda, Abidin Di- no gibi Türk ressamların yapıtları.. Şimdi anlıyorum, insan önce ta­ bağındaki her şeyi bitirecek, sonra bu 'müze'yi gezecek ki, tüm yediğini eritebilsin...

Ziyaretçi defterine bir göz atıyoruz. Kimler yok ki... En son gelen, eski Cumhurbaşkanı ve Mandella'nın se­ lefi Güney Afrikalı, de Clark. Ne var ki bu yabancılar yalnız resmi kanalla gelmiyor. Turistik gezilerde de uğruyorlar ismini duydukları Bey­ ti'ye. İsviçre Cumhurbaşkanı, Al­ kansas Senatörü Scott, Çin Cum­ hurbaşkanı Rus Senato Başkanı, Japon Başbakanı Yamani, Ziya ül Hak, Adnan Kaşıkçı, Teodorakis, J. Luns, Lord Carrington, Rıza Şah Pehlevi, Prens Haşan, Jimmy Car­ ter, E. Kennedy, Arthur Miller, Silvie Vartan, Johnny Holiday, Belmondo

bir kaç örnek... İnsan işini

böylesine iyi yapınca, dış başından madalyalar ve gastronomi ki­ taplarında yer almak da doğal ola­ caktır. Bunların sayısı çok. Ama biz ikisine değineceğiz yalnızca: 'Conf- rerie de la Chain Des Rötisseurs'ün daha önce aldığından da büyük bir ödülü ile 1989’da verilen Maitre de Table Restaurateur... Sonuncusu, Türkiye'de yalnız Beyti ve Divan’a verilmiş.

topaz 43

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Various machine learning algorithms are now used to develop high-performance medical image processing systems such as computer-aided detection system which detects

Çal ışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk çelik’in çağrısı ile “Alt işveren uygulamasında karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri”ni görü şmek üzere ilk

Bu- günkü sarsıntıdan evvel garplıların imtiyazlı sahalarında mevcut olan inşaat faaliyeti müte- vazı Tsingtan müstesna olmak üzere ciddî bir surette şehir ve

üst lob anteriorda alveolar dansite art›m›, sol üst lob apikoposteriorda alveolar dansite art›m› ve kavitasyon ile solda hidropnomo- toraks görünümü, ciltalt› amfizemi

K alaylı v e bakır olmakla beraber yalnız iki yerinden deliği olup, bu de likler, hiçbir Amerikan yardımına lü­ zum görülmeden kendi tarafımızdan üs

Er­ tuğrul bu mektupla birlikte, Fransız Devlet Başkanına, daha önce kendisine verilmiş olan Fransız nişanını iade etmektedir.. Neden

Sovyet yönetiminin vermiş olduğu bu notaya cevap olarak Amerika Birleşik Devletleri yönetimi Rusya’nın çıkarlarının korunacağı cevabını verirken, teknik alt

It has been over 70 years since Qutadγu Bilig was edited. During this time, many new readings and explanations have been presented about this edition and edition’s index. Arat tried