C
. 2 /
9
j
ha
f P
______________
«IIHIIIUİilII!l!|limitll!il!1l!llll!lll«lillll||ll1IIMII>lllllimillllltllII --- ^Italyadaki Milletlerarası
ı S « 9fcafeada birinci mü
kâfatı kazanan hikâye
_____________________ ________________________ /
U U U IIIllllIlllItU tİU U tU tU K ililIllilllllllllllillU in tlıu ıılim illIllU l
Yazan: Aziz Nesin
Tarımmış mizah yazarlarımızdan Aziz Nesin’in hülyadaki M illetle r~ arası Mizah Yazarları B irliğinin ter- tib ettiği hikâye müsabc kasında ikinci defa olarak birinci mükâfatı kazandığını dün memnuniyetle bil dirmiştik.
M uharrir bu müsabakaya dört hi- kay e sile girmiştir. Ancak hikâyelerin bir tanesinin m i mükâfatı kazandığı, yoksa mükâfatın bunların heyeti umumiyesine mi verildiği henüz ma lûm bulunmamak*adir.
Biz bu dört yazıdan hangisini en fazla beğendiğini muharrire sorduk. tKazan T ö ren h ni cevabını aldık « Kazan T ö ren h /ti aşağıda bulacak- siniz.
KAZAN TÖRENİ
Blri _ Buyurun elendim, rica ede rlm, böyle buyrun! Bizim gazetecilere karşı son derece şeyimiz vardır, Yaa..
Başka biri — Tebrik ederim b ey. efendi.
İkincisi — Teşekkür ederim. Ama anlayamadım, neyi tebrik ediyorsu nuz?
Başka biri — Y en i kazanınızı.. __ Haaa.. Evet, evet.. Kazanı değil mi? Kazansız olmuyor beyefendi.. Ka zan çok mühim..
__ Büfeye buyursanıza.. Bir aperatif Vali bey de teşrif edecekler. Nerdeyse, bir yerden çıkar gelirler.
Üçüncüsü — Zâtıalinlzle bir yerden tanışıyoruz, ama nerden?
Başka üçüncü — Sim anız bana da hiç yabancı gelmiyor. Sizi bir yerden gözüm ısırıyor. Durun bakayım, siz Mezbahaya yeni yapılan kapının açı lış törenine teşrif etmiş miydiniz?
— Maalesef.. Efendim, törenleri ay n ı güne getiriyorlar, yetişemiyoruz. Bendeniz o gün, cam fabrikasına yeni bir baca İlâvesi dolayıslle yapılan tö . rene gitmiştim.
— Ah beyefendi, ben 0 törene gele medim. Arkadaşlar söylediler, bir Çer
kes tavuğu varmış, anlata anlata b iti remedller. Efendim, İnsan ber tarafa birden yetişemiyor.
— Durun, durun.. Sizi şimdi çıkar dım, »İz Japonyadan satın alman g e . minin...
— Tamam, geminin dâvetine gelmiş tim. Ben de sizi hatırladım . H atta o gün hep kremalı turta yiyordunuz da, dikkatimi çekmiştiniz.
— Evet, evet... Pek severim, E fen dim, daha evvel şeydeki ziyafette b i raz fazlaca kaçırdığımdan, o canım etlere el süremedim.
Daha başka biri — Bu koydukları ne kazanıymış?
Daha daha başka biri — Vallahi bil mem... Kazan işte... Çamaşır kazanı değil her halde..
— Ü zerinize âfiyet, midemden çok muztarlbim. Hazım sızlık başladı...
— Bendeniz de öyleyim beyefendi. Son zamanlarda herkes midesinden şi kâyetçi. Sâri bir hastalık oldu. Bern yanımda karbonat - taşıyorum.- te le f seniz bir avuç vereyim, yutun.
— Ah, tteşekkür ederim. Bundan sonra öyle yapmalı. Ben de yanrmda
bulundurayım. Ö ö-Ö ööööö— — Yaradı beyefendi.. Geğirmek iy i dir.
— Öö-Öööö-Üüüil. Am an hindi kızart ması pek nefis olmuş. Buyursanıza!.
— Teşekkür ederim, ben börekleri tercih ederim.
İçlerinden biri — Bu şişman zat kim?
İçlerinden öbürü — Hangisi? Viski İçen mİ?
— Hayır öbürü.
— Hani muzu ısırıyor, o mu? — Öteki...
— Soğuk et yiyor hani..
— Onun arkasında ,e lin i, uzakmış... — Haa.. Bilmem, hep görürüm ama, Bir adam — Maksat tören mören değil... Bütün bu ziyafetler filân hep vesile...
Adamın biri — Tabiî, ona ne şüp he... Bu ziyafetler de olmasa, görü , şemiyeceğiz vallahi... Efendim , eski den bendeniz çocukken, peder mer hum, bendenizi elimden tutar, her gün bir tekkeye götürürdü. Pazartesileri Üsküdarda bir R üfaî dergâhına gider dik. Salı günleri Kasrın paşadaki N akş.ıb end î tekkesine çarşambaları, çürüklük’dekl Kadiri tekkesine... Per şembeleri, Mevlânekapıdaki Mevlevîha neye.:. Her Allahın günü bir tekkeye. Evet, evet... Biz de öyle... Orada lok ma ederdik. Gani gani yemekler... Ba kır siniler dolar dolar boş: | -di.
— Maksad yemek değil, muhabbet... — Elbetteeee... Ciğerden almıyorsu nuz. .
— Bendeniz dolmaya b a yılırım da... Güzel de yapmışlar.
— Burası ne fabrikası , beyefendi? — Vallahi iyice bilemiyorum ama, ga liba... makinelere filân bakılırsa, bir makine fabrikası olacak.
— Maşallah çok büyük bir fabrika... — Efendim, ne de olsa medeniyet iler ■ lıyor tabiî.. Tevsiye ederim uskumru
dolmaları pek güzel...
— Buradan çıkınca şeydeki açılış tö ren ine gideceğim de, onun için biraz
yer kalsın,
— O zamana kadar hazmolur beyefen di, Tören mi dediniz? Ben de geleyim bâri...
— Aaaa... Tabiî Buyrun...
— Efendim, İnsan takip edemiyor, bazı törenleri kaçırıyor ne de olsa...
— Maalesef. Geçende gazeteler, Ame rika bize atom tesisatı verecekmiş diye yazdı. Sakın burası yeni atom fabrika m ı* olmasın...
— Şurada kazan mazan diye lâ f edi yorlar.
— Kazanmalı, kazanmalı
beyefendi,
çalışıp kazanmak lâzım.
Bir insan — Kurdelâ kesilmlyecek mi?
Başka bir insan — Vali beyefendiyi bekliyorlar.
— Bu fabrikanın sahibi kim bey efendi?
— Am erikalıların olacak...
— Hiç zannetmem. Am erikalılar böy le ziyafet m iyafet vermezler adama... Fabrika bizim olmasına bizim ya, aca ba Tekel İdaresinin mi, Sular İdaresinin mi?
— Amma yaptınız? Fabrikada su ya p ılır mı? Ne fabrikası burası?
— Kazan fabrikası...
— Öyleyse Tekelindir, fierhalde rakı kazanları... Şu adamı her törende görü rüm...
— Şu baştakiler kim?
— Davetli mebuslar... Yarın şeydeki açılış törenine geliyor musunuz?
— Tabiî... Gitmesem ayıp olur. Ba demler bayat, farkında mısınız?...
Bir kişi — Memleketin kalkınması her şeyden evvel fabrikalara dayanır bi rader ..
İkinci blri — Keşke her gün bir fab rika açılsa... İstakozlar pek güzelmiş...
— Siz İstakozu, dünkü törende veri len ziyafette yiyecektiniz. Bu küçük kim? Mahdum mu? Allah bağışlasın.
— CUmleninklni...
— A l oğlum, bak elma mı istersin, portakal mı? Pasta mı? A l yavrum...
— Şişşştl... Beyefendi geldi... — Kim o?
— Bilmem... Fabrikanın sahibi gali, ba... Yoksa bakan mı?
— Umum müdür olmasın... Şey... Ben deniz zâtıâllnizi bu kadar zamandır ta nınm . her törende, her şölende buluşu ruz da, sorması ayıp olmasın ama, zâ tlâlinizln ne İş yaptığım bilmem...
— Bendeniz mi?... Şey... Beyefendi açış nutkuna başlıyor galiba...
— Muhterem vatandaşlar!... Bugiin (çatal bıçak sesleri) açılış törenini yaptığım ız Tezgâhtarağa Elektrik sant ralım ızın dördüncü kazanının yerine konması münasebetiyle, hepinizi tebrik ederim. Bu kazanı, Amerikadan hiç bir yardım görmeden, kendi kendimize ye rine koyduk. Macar m illî takım ını 3-1 yenen azmimiz, enerjimiz, heyecanımız burada da kendini göstermiş, kazanın oçşğın :.üst,üne , konulmasında,, üç. .Amerikalı mütehassıs, iki mühendis,
dört ustabaşmdan başka hiçbir yabancı kuvvete'lüzum gösterilmeksizln, kazan-ı mezkûr, mahall_i mahsusuna kendi kuv vetlerimlz tarafından vazedilmiştir. An cak kazan yerine konulduktan sonra, içindeki suyun bir türlü kaynamadığı.
j
tun sebebi araştırılınca, ocağın 6 met re kadar kazandan geride kaldığı görül müştür. Kazan ağır olduğundan, altına ayrı bir ocak yapılmasına teknisyenler lüzum görmüşlerdir. Bu kazan. Yakın Doğu ve Balkanların en büyük kazanı dır. Aynı zamanda kalaylıdır ve bakır dır. K alaylı v e bakır olmakla beraber yalnız iki yerinden deliği olup, bu de likler, hiçbir Amerikan yardımına lü zum görülmeden kendi tarafımızdan üs tüpü, eczalı pamuk ve kara sakızla tı kanmıştır. Deliklerden akan sular kaza m u altındaki ocağı söndürmeyecek ka dar cüz'î bir hale getirilmiştir. Eğer Terkos suları kesilmemiş olsaydı, şim dİ gözünüzün önünde tecrübesini yapar dik.Bu kazan. Kabakçı Mustafa isyanında Yeniçerilerin kaldırdığı kazan olup, oradan Sadrâzam Kırkayak Halil Paşa nın konağına gitmiş ve bu konakta uzun zaman aşure kazam olarak kulla m lm ıştır. Sonradan yandan çarklı ara ba vapurunun kazanı olarak uzun yılla r vazife görmüştür. Kazanın dokuz kul pu vardır. Biz ona yeni bir kulp uydura rak fabrikaya koyduk. Bu kazanın...
Birisi — Birader, bu kazan uzun sü rer... Ben gidiyorum.
Başka biri — Ben de... Yarın şeydeki törende buluşalım.
— Olur... Eyvallah... — Güle güle... — Bu kazan...
«Adana» vapuru 248 yolcu
ile döndii
«Ananas vapuru dün saat 16 da 248 yolcu ile lim anım ıza dönmüştür.
Yolcular arösmda on beş m ille t v ek ili ile Birleşm iş M ille tle r T ürk Delegesi lih am i M azhar bulunm ak tadır.
’ / s r / « / !