• Sonuç bulunamadı

Tahsin Nâhîd: İnsan ve eser( hayatı, şiirleri) / Tahsin Nâhîd: Human and work (the life and poems)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tahsin Nâhîd: İnsan ve eser( hayatı, şiirleri) / Tahsin Nâhîd: Human and work (the life and poems)"

Copied!
107
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI YENĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

TAHSĠN NÂHÎD:ĠNSAN VE ESER (Hayatı ve Ģiirleri)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN HAZIRLAYAN

DOÇ. DR. TARIK ÖZCAN Vildan BĠLMĠġ

(2)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI YENĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

TAHSĠN NÂHÎD:ĠNSAN VE ESER

(Hayatı ve Ģiirleri)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

DANIġMAN HAZIRLAYAN

DOÇ. DR. TARIK ÖZCAN Vildan BĠLMĠġ

Jürimiz …/…/…. tarihinde yapılan tez savunma sınavı sonunda bu yüksek lisans tezini oy birliği/oy çokluğu ile baĢarılı saymıĢtır.

Jüri Üyeleri 1. 2. 3. 4. 5.

F.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetim Kurulunun …/…/… tarih ve ……. Sayılı kararıyla bu tezin kabulü onaylanmıĢtır.

Prof. Dr. Erdal AÇIKSES Sosyal Bilimler Enstitü Müdürü

(3)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

TAHSĠN NÂHÎD:ĠNSAN VE ESER (Hayatı ve Ģiirleri)

VĠLDAN BĠLMĠġ

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Türk Dili Ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı

Elazığ–2011; Sayfa: IX+98

Bu çalıĢmada Fecr-i Âti Topluluğu Ģairlerimizden Tahsin Nâhîd‟in hayatı, sanatı ve Ģiirleri incelenmeye çalıĢılmıĢtır. Tahsin Nâhîd, kısa süren ömründe Ģiir ve tiyatro türlerinde çok sayıda eser vererek yaĢadığı dönemde adından söz ettirmeyi baĢarmıĢtır. Bu çalıĢma ile Tahsin Nâhîd‟in Ģiirleri üzerinde geniĢ bir araĢtırma yapılarak, Ģairin Türk Edebiyatında ve Fecr-i Âtî Topluluğundaki yeri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Tahsin Nâhîd, Fecr-i Âti, AĢk, Kadın, Tabiat.

(4)

ABSTRACT

Master Thesis

TAHSĠN NÂHÎD: HUMAN AND WORK (The Life and Poems)

Vildan BĠLMĠġ

Fırat University

The Institute of Social Sciences Turkısh Language and Literature Division

New Turkish Literature Division Elazığ–2011; Page: IX+98

In this study, Tahsin Nâhîd who Fecr-i Âtî Commonwealth/poets life, art and poetry have been studied. Tahsin Nâhîd, a short work life of many types of poetry and theater, giving the name started to be managed during his lifetime. In this study, Tahsin Nâhîd‟s done extensive research on the poems of the poet's place in Turkish literature and Fecr-i Âtî he community were determined.

(5)

ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET ... II ABSTRACT ... III ĠÇĠNDEKĠLER ... IV TABLO LĠSTESĠ ... VI ÖN SÖZ ... VII KISALTMALAR ... IX BĠRĠNCĠ BÖLÜM

TAHSĠN NAHĠT‟ĠN HAYATI, MĠZACI VE ESERLERĠ ... 1

I.I. HAYATI ... 1 I.II. EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ ... 5 I.III. ESERLERĠ ... 9 I.III.I. ġĠĠRLERĠ ... 9 I.III.II. TĠYATROLARI ... 12 I.III.III. DÜZ YAZILARI ... 12 ĠKĠNCĠ BÖLÜM ġĠĠRLERĠNĠN TEMA BAKIMINDAN ĠNCELEMESĠ ... 14

II.I. TAHSĠN NÂHÎD‟ĠN ġĠĠRLERĠNĠN TEMATĠK ĠNCELENMESĠ ... 14

II.I. FERDĠ TEMALAR ... 15

II.I.I. AĢk ... 15 II.I.II. Kadın ... 20 II.I.III. Özlem ... 22 II.I.IV. Yalnızlık ... 25 II.I.V. Kötümserlik ... 28 II.I.VI. DüĢ -Gerçek ... 31 II.I.VII. Tabiat ... 34 II.I.VIII.Sanat ... 41

II.II. SOSYAL TEMALAR ... 43

(6)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

III. ġĠĠRLERĠNĠN YAPI BAKIMINDAN ĠNCELENMESĠ ... 46

III.I. NAZIM BĠRĠMĠ ... 46

III.II. NAZIM ġEKLĠ ... 49

III.II.I. Divan Edebiyatı Nazım ġekilleri ... 49

III.II.II. Halk ġiiri Nazım ġekilleri ... 51

III.II.III. Batı Edebiyatı Nazım ġekilleri ... 51

III.III. VEZĠN, KAFĠYE VE REDĠF ... 53

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM IV. DĠL VE ÜSLÛP ... 60

IV.I.SERVET-Ġ FÜNÛN ġĠĠRĠNDE DĠL VE ÜSLÛP... 60

VI.II. FECR-Ġ ÂTÎ ġĠĠRĠNDE DĠL VE ÜSLÛP ... 61

IV.III.TAHSĠN NÂHÎD‟ĠN ġĠĠRLERĠNDE DĠL VE ÜSLÛP ... 62

IV.III.I.DĠL ... 62

IV.III.I.I.SÖZCÜK SERVETĠ ... 62

IV.III.I.II.CÜMLE HUSUSĠYETLERĠ ... 64

IV.III.II.ÜSLÛP ... 67

IV.III.II.I. RESĠM (TABLO ġĠĠR) VE RENKLERĠN DĠLĠ ... 67

IV.III.II.II.AHENK UNSURLARI VE ġĠĠRLERĠNDE RĠTM ... 71

IV.III. II.III. ĠMAJ VE SEMBOLLER: ... 83

SONUÇ ... 90

KAYNAKLAR ... 92

(7)

TABLO LĠSTESĠ

Tablo 1. Tahsin Nâhîd‟in Düz Yazılarının listesi ... 13 Tablo 2. Nazım Birimleri ... 46 Tablo 3. Nazım Ģekilleri ... 49 Tablo 4. Tahsin Nahid‟in Ruh-ı Bî-kayd adlı Ģiir kitabında yer alan sözcük

(8)

ÖN SÖZ

Yazın hayatına çok küçük yaĢta baĢlayan Tahsin Nâhîd, Fecr-i Âti topluluğunun kurulmasında etkin rol oynamıĢ ve ölene kadar bu topluluğun sanat anlayıĢı doğrultusunda eserler vermiĢtir. ġiirle giriĢ yaptığı edebiyat dünyasına tiyatro eserleri ve düz yazılarıyla devam etmiĢtir.

Bu çalıĢmamızın asıl amacı Tahsin Nâhîd‟in yaĢamı, edebi kiĢiliği ve eserleri doğrultusunda Ģiirlerini yapı, tema, dil ve üslûp bakımından incelemek ve Ģairin, edebiyatımızda ki yerini belirlemektir.

“Tahsin Nâhîd:Ġnsan-Eser” adını verdiğimiz bu çalıĢmamızı hazırlarken öncelikle Ģair üzerine yapılan çalıĢmalar hakkında geniĢ bir litaratür çalıĢması yaptık. Bu kaynakların büyük bir bölümüne Ġstanbul Beyazıd Kütüphenesi ile Ankara Milli Kütüphane‟de yaptığımız araĢtırmalar sonucunda ulaĢabildik. ġairin hayatı hakkında en kapsamlı bilgi, kızı Minâ Urgan‟ın „Bir Dinazorun Hatırları‟ adlı kitabında mevcuttur. Ayırca Rıfat Necdet Evrimer‟in „Fecr-i Âti ġairleri, Mehmed Behçed ve Tahsin Nâhîd‟ adlı eseri, Ģair hakkında bilgi içeren önemli kaynaklardan biridir.

Dört bölümden oluĢan çalıĢmamızın ilk bölümünde; Ģairin yaĢamı, edebi kiĢiliği ve eserleri hakkında geniĢ bilgilere yer verirken, Ģairin dahil olduğu Fecr-i Âtî Topluluğu hakkında bilgi vererek Nâhîd‟in sanat anlayıĢını belirlemeye çalıĢtık.

Ġkinci bölümde, Ģairin tek Ģiir kitabı olan “Ruh-ı Bî-kayd” adlı eserindeki kırk Ģiiri ve çeĢitli dergilerde yayımlanan altmıĢ yedi Ģiiri izleksel açıdan inceleyerek kullandığı ferdi ve sosyal temaları belirlemeye çalıĢtık.

Üçüncü bölümde, Ģairin Ģiirlerini geniĢ bir yapı incelemesine tabi tutarak tercih etmiĢ olduğu nazım birimleri ve Ģekillerini, Ģiirlerdeki vezin, kafiye ve redifleri belirlemeye çalıĢtık.

Dördüncü ve son bölümde Ģiirlerini dil ve üslûp bakımından inceleyerek Ģairin Ģiirlerinde tercih ettiği dil kullanımlarını, sözcük servetini, üslûp özelliklerini, imaj ve sembolleri tespit etmeye çalıĢtık.

Sonuç bölümünde ise Tahsin Nâhîd‟in hayatı ve Ģiirleri üzerinde yaptığımız araĢtırmalar neticesinde Ģairin yaĢamı, sanat anlayıĢı ve Ģiirleri hakkında çıkarımlarda bulunduk.

(9)

Tahsin Nâhîd‟in Ģiirleri haricinde dokuz tane tiyatro eseri ve on yedi tane düz yazısı mevcuttur. Söz konusu bu eserlerin ayrıntılı bir araĢtırmaya tabi tutulması daha doğru olacağından çalıĢmamızda, bu eserlerden kısaca bahsetmeyi uygun gördük.

ÇalıĢmamızda, Tahsin Nâhîd ve eserleri üzerine yapılan iki yüksek lisans tez çalıĢmasından da istifade ettik. Bunlardan biri Ģairin hayatı ve Ģiirleri üzerinde kapsamlı bir çalıĢma olan; Kazım Çandır‟ın „Tahsin Nâhîd‟in ġiirleri Üzerinde Bir AraĢtırma/Ġnceleme‟ adlı yüksek lisans tezidir. Çandır, hazırlamıĢ olduğu bu tezinde Tahsin Nâhîd‟in yüz iki Ģiirine yer vererek Ģairin Ģiirlerine ulaĢmamızı kolaylaĢtırmıĢtır. Biz, çalıĢmamızda bu tezden farklı olarak Ģiirlerini tema, yapı ve üslûp bakımında daha ayrıntılı bir incelemeye tabi tuttuk. Faydalandığımız bir diğer tez ise Hale Nur GümüĢ‟ün Tahsin Nâhîd ve Ruhsan Nevvare üzerinde yapmıĢ olduğu yüksek lisans tez çalıĢmasıdır.

ÇalıĢmamızın Nahîd‟in edebiyat dünyasındaki yerinin anlaĢılması yönünde az da olsa bir katkı sağlayacağını ümit ediyor, sözlerimi bitirirken hayatım boyunca maddi-manevi destekleriyle her an yanımda olan aileme ve geniĢ ufkuyla beni her daim aydınlatan, yapıcı eleĢtirileriyle desteğini bir an eksik etmeyen, değerli vakitlerini bana ayıran saygıdeğer danıĢman hocam Doç. Dr. Tarık Özcan‟a teĢekkür ediyor, Ģükranlarımı sunuyorum.

VĠLDAN BĠLMĠġ ELAZIĞ-2011

(10)

KISALTMALAR

A.g.e. : Adı Geçen Eser

DTCF. : Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Ens. : Ensititü

S.F. : Servet-i Fünûn R.B. : Rûh-ı Bîkayd TDK. :Türk Dil Kurumu Yay. : Yayınları

(11)

TAHSĠN NAHĠT‟ĠN HAYATI, EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ VE ESERLERĠ

I.I. HAYATI

1887 yılında Ġstanbul‟da doğan Tahsin Nâhîd, anne tarafından Çerkez asılı olup, Duyun-i Umumiye muhasibi Mes‟ud Bey‟in torunudur. Tahsin Nâhîd, Mes‟ud Bey‟in Çağaloğlu‟ndaki konağında doğmuĢtur. Babası Gülhane Askeri RüĢdiyesi usul defteri ve matematik öğretmeni askeri kaymakam Yarbay Asaf Bey‟dir.

Tahsin Nâhîd aynı zaman da jimnastiği Türkiye‟ye ilk getiren Faik Üstün Ġdman‟ın yeğenidir. (Urgan, 2010:130) Nâhîd‟in bir diğer dayısı Arif bey Fransa‟da bir manastıra kapanarak Katolik olmuĢtur.

Tahsin Nâhîd‟in tek çocuğu olan Mina Urgan Bir Dinazor‟un Hatıraları adlı kitabında; babasının yetiĢmesinde, kiĢiliğinin oluĢmasında Çerkez dadısı Gülistan Hanım ile sütninesinin etkili olduğunu ifade eder.(Urgan, 2010:106 ) Nâhîd‟in annesi ve kayınvalidesi Kafkasyalıdır. Sadece baba tarafından Ġstanbullu olan Nâhid, çerkez kültürü etkisinde kalmıĢ ve bu hem kiĢiliğine hem de edebi Ģahsiyetine yansımıĢtır.

Varlıklı bir aileye mensup olan Nâhîd‟in hayatı Ġstanbul‟un güzide mekanlarında geçmiĢtir. Çocukluğu kıĢları Çağaloğlu‟na bakan evlerinde yazları ise HaydarpaĢa‟daki evlerinde geçmiĢtir. Gençliği ve sonrası ise genel olarak Büyükada‟da ki evlerinde geçmiĢtir.

Tahsin Nâhîd çok küçük yaĢtan itibaren sporla ilgilenmiĢtir. Bisiklete binmek, futbol oynamak, yüzmek Nâhîd‟in hayatında önemli yer teĢkil etmektedir. „…Tahsin Nâhîd jimnastikte de hiç fena değildi; pazılı idi, kuvvetli idi, ama en ziyade bisiklete iyi biner olmadan yana elveriĢliydi. O zaman Ġstanbul‟da bisiklet birincisi sayılır Hafız‟a yakın hızda bisiklet sürerdi. Futbola da merak sardı ise de onu o kadar yürütemedi… Hasılı sportmen ruhlu mert karakterli, efendi, hayırhah bir adamdı..‟ (Evrimer, 1961:51) Bu sebeple yazarın sporcu bir bedene ve ruha sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Tahsin Nâhîd‟in eğitim hayatının ilk dönemleri hakkında herhangi bir bilgi olmamakla birlikte eğitim hayatı hakkında rastlanılan ilk mektep Soğuk ÇeĢme Askeri RüĢtiyesi‟dir. RüĢtiye bittikten sonra Galatasaray Sultanisi‟ ne devam etmiĢtir. Ve bu

(12)

okulda altı yıl eğitim ve öğretim hayatını sürdürmüĢ ancak okulu yarıda bırakmıĢtır. Galatasaray Sultanisi‟nde geçen yıllarda dönemin önemli hocalarından ders almıĢtır.

Nâhîd, sadece Türk hocalardan ders almamıĢ aynı zamanda dönemim ünlü yabancı hocalarından da çeĢitli dersler almıĢtır. Dolayısıyla farklı kültürlerden gelen önemli hocalardan ders almıĢ olması Nâhîd‟in kiĢiliğinin ve edebi Ģahsiyetinin geliĢmesinde son derece etkili olmuĢtur. Tahsin Nâhîd, çok iyi derece bildiği Fransızcayı da bu okulda öğrenmiĢtir. Mina Urgan babasının iyi derece Fransızca bildiğini Ģu cümlelerle açıklamaktadır: “ Babam yönetim kurulu üyesi olduğu Darülbedayi‟ye, yani ġehir Tiyatrosu‟na gelmesi için, ünlü Antoine ile yazıĢmıĢ. Birkaç mektubunun müsveddelerini okuyunca ĢaĢırdım kaldım. Çünkü ancak iyi eğitim görmüĢ bir Fransız böyle bir ustalıkla kullanabilir o dili. Demek ki Tahsin Nâhîd‟in mezun olduğu Galatasaray Lisesi eskiden bu düzeyde bir Fransızca öğretiyordu Türk çocuklarına. Çok okuduğu için babamın Fransızcası öteki mezunlarındakinden de daha iyiydi belki de. Saray çevresinde bunu duymuĢ olacaklar ki, Sultan çocuklarına Fransızca dersi vermesi istenmiĢ.” (Urgan,2010:126)

Nâhîd‟in bu okuldaki en samimi arkadaĢları Emin Bülent Serdaroğlu, Ali Sami Yen ve RuĢen EĢref Ünaydındır. Edebiyat dünyasına Galatasaray Sultanisi‟nde adım atan Tahsin Nâhîd, ilk manzumelerini bu okulda denemiĢtir.

Tahsin Nâhîd,Galatasaray Lisesi‟nden sonra Hukuk Fakültesine devam eder. Bir çok kaynakta Nâhîd‟in Hukuk fakültesine baĢlayıp bitiremediğinden bahseder ancak bu konuya kızı Mina Urgan Ģu cümlelerle açıklık getirmektedir: “ Edebiyat sözlüklerinde buna pek değinilmez ama, babam, Mektep-i Hukuk‟tan yani Hukuk Fakültesinden mezun olmuĢ. Tenekeden uzun bir borunun içindeki diploması, evimin yük odasının bir köĢesinde hala durur. Gelgelelim, yüksek tahsil yapması, kendi marifetinden çok, annemin marifeti: Babamın Çerkez büyükannesi bakmıĢ ki torunu yedi yıldır Mektep-i Hukuk‟u bir türlü bitiremiyor. Annemi çağırıp, “kızım eğer bizim haylaz oğlan o diplomayı alırsa ikinizi Paris‟e göndereceğim; hem de bir yıl kalabilirsiniz orada” demiĢ. Bunun üzerine annem babamı bir süre eve kapatmıĢ; karĢısına oturup, onunla birlikte hukuk okumuĢ. Babam diplomasını alınca da Paris‟e gitmiĢler; annem de tiyatro meraklısı olduğundan, her gece tiyatro seyretmiĢler.” (Urgan,2010:126)

Galatasaray Lisesi‟nde ilk manzumelerini yazarak edebiyat dünyasına adım atan Nâhîd, Mektep-i Hukuk‟ta yeni manzumeler yazarak devam etmiĢtir.

(13)

Tahsin Nâhîd, Hukuk Fakültesi‟ni bitirir bitirmez Paris‟e gider. Paris‟te geçirdiği günler onun sanat hayatının Ģekillenmesinde son derece etkili olmuĢtur. Çünkü Paris‟te kaldığı süreçte bol bol tiyatroya gitmiĢ bu da Nâhîd‟in kendini tiyatro alanında geliĢtirmesine vesile olmuĢtur.

Tahsin Nâhîd, Hukuk Mektebi‟nde öğrenci olduğu dönemde ġefika Hanım‟la evlenmiĢtir. Tahsin Nâhîd ve ġefika Hanım‟ın ilk olarak bir erkek çocukları olur ancak kısa bir süre sonra vefat eder. Daha sonra kızları Minâ dünyaya gelir. Minâ daha çok küçük yaĢta iken Nâhîd vefat eder ve mutlu yuvaları bu üzücü vefatla sarsılır.

Tahsin Nâhîd maddi açıdan zengin bir aileden gelmektedir. Bu sebeple geçim sıkıntısı çekmemiĢ ve herhangi bir iĢe, memuriyete bağlanmamıĢtır. Birinci Dünya SavaĢı sırasında bir dönem ĠaĢe MüfettiĢliği yapmıĢtır. Ve bu iĢinde son derece baĢarı göstermiĢtir. Büyük Mecmû‟a‟ da Nâhîd‟in ölümü üzerine yayımlanan yazıda Ģairin ĠâĢe MüfettiĢli‟ği hakında Ģu bilgiler verilmiĢtir: “ Harb senelerinde ĠâĢe MüfettiĢli‟ğine ta‟yîn olunan Tahsîn Nâhîd Bey gece gündüz çalıĢmıĢ hırsızlığa ve namussuzluğa karĢı müthiĢ bir mücadele açmıĢ, mıntıka mıntıka, fıırm fırın dolaĢarak hîleleri men‟etmeğe uğraĢmıĢtır. Birçoklarının milyonlar kazandığı bu devirde Tahsîn Nâhîd‟in ĠâĢe‟den aldığı para belki vesâ‟it-i nakliye ücretine bile kâfi değildi. Tahsîn Nâhîd az süren bu me‟mûrluk hayatında evvelâ fa‟âliyyetini, sonra iĢ ve imkân karĢısında bile namusunun ve faziletinin büyüklüğünü isbât etmiĢtir. Vefatından birkaç gün evvel kendisini tekrâr bu müfettiĢliğe istemiĢlerdi.” (Büyük Mecmua,1919:118)

Ġyi derece Fransızca bildiği için bir dönem padiĢah V.Mehmed ReĢad‟ın çocuklarına ders vermesi teklif edilmiĢ ancak Nâhîd bu teklifi kabul etmemiĢtir.

“ Babam yönetim kurulu üyesi olduğu Darülbedayi‟ye, yani ġehir Tiyatrosu‟na gelmesi için ünlü Antoine ile yazıĢmıĢ. Birkaç mektubun müsveddelerini okuyunca, ĢaĢırdım kaldım. Çünkü ancak çok iyi eğitim görmüĢ bir Fransız böyle bir ustalıkla kullanabilirdi o dili. Demek ki Tahsin Nahit‟in mezun olduğu Galatasaray Lisesi eskiden bu düzeyde bir Fransızca öğretiyordu Türk çocuklarına. Çok okuduğu için babamın Fransızca‟sı öteki mezunlarındakinden de daha iyiydi belki de. Saray çevrelerinde de bunu duymuĢ olacaklar ki, Sultan‟ın çocuklarına Fransızca dersi vermesi istenmiĢ. Ama vaktinden önce Cumhuriyetçi olduğu için, o sırada büyük bir onur sayılan bu görevi kabul etmemiĢ. Hiçbir iĢte çalıĢmamıĢ zaten oğlunun mesleği sorulduğunda, dedem, „oğlum rantiye efendim, rantı da ben‟ dermiĢ.” (Urgan,2010:126)

(14)

Nâhîd memuriyetten ayrıldıktan sonra tüm yaĢamını edebiyat çalıĢmalarına adamıĢtır. Darülbedayi yönetim kurulunda olduğu dönemde ünlü Fransız tiyatro yönetmeni Andre Antoine ile yazıĢmalarda bulunmuĢ ve Antoine‟nin Ġstanbul‟a gelerek Darülbedayi‟nin baĢına geçmesini sağlamıĢtır.

Hukuk eğitimi aldığı dönemde politikaya ilgi duyan Tahsin Nâhîd, Ġttihat ve Terakki Cemiyetine girmiĢtir. Özellikle Ġkinci MeĢrutiyetin ilk aylarında fırkanın faal bir üyesi olmuĢtur. MeĢrutiyetin ilanını „On Temmuzu Takdis Edelim‟ isimli bir manzumeyle kutlamıĢtır.

“Tahsin Nâhid yaĢadığı devrin siyasi hadiselerine karĢı ilgisi, bu manzumeden ibaret kalır. Daha sonra, bilhassa 31 Mart Vaka‟sı sırasında, Ġttihad Ve Terakki‟yi kusurlu veya suçlu bulduğundan, fırka içinde muhalif ve tenkitçi bir tavır takındı. Meclis-i Meb‟usanda, Ġttihat Ve Terakki grubunun milli hâkimiyeti sarsacak faaliyetlerde bulunduğunu ileri sürerek 18 Ocak 1911 tarihli bir mektupla, baĢka hiçbir fırkaya girmemek kararıyla istifa etti.” (Büyük Türk Klasikleri,1992,C.10; 65)

Kısa sürelide olsa politikaya atılan Nâhîd,fırkadan istifa ettikten sonra siyasetten elini ayağını tamamen çekmiĢ ve hayatının sonuna kadar edebiyatla ilgilenmiĢtir.

Tahsin Nâhîd, 12 Mayıs 1919 yılında henüz otuz iki yaĢında iken vefat etmiĢtir. GeçirmiĢ olduğu ani rahatsızlık neticesinde birkaç gün içerisinde vefat eder, kızı Mina Urgan babasının hastalığı ve ölümü hakkında Ģunları söyler: “Annem de, sevgili nenem de bu acı olaydan söz etmek istemiyorlar, „birkaç gün içinde öldü iĢte‟ diyerek, sorularımı geçiĢtiriyorlardı. Ben de yaĢından büyük romanlar okuyan bir çocuk olarak, babamın kendini öldürdüğü kanısına vardım ve bu durumlar kalıtımsal olduğundan günün birinde ben de intihar edebileceğimi düĢündüm. Ancak on iki yaĢıma doğru babamın hangi hastalıktan öldüğünü öğrendim: Bir yakınımızın baĢına gelen bir felaket üzerine, boğazım sıkılıyormuĢ, nefes alamıyormuĢum gibi bir sıkıntı duydum. Annem sokakta olduğu için bunu üvey babama söyledim. Falih Rıfkı büyük telaĢa kapıldı. Hemen bir taksi çağırdı; ünlü kulak burun boğaz uzmanı Dr. Taptas‟a götürüldüm. Falih Rıfkı „polimyozit‟ gibi bir tıp terimi kullanarak „bu çocuğun babasının hastalığı da böyle baĢlamıĢtı dedi.‟ Meğer babamın boğaz kasları sıkıĢmıĢ ve bu yüzden çifte plörezi olarak, birkaç gün içinde ölüvermiĢ.” (Urgan, 2010:125)

Boğazından rahatsızlanan Nâhîd, „ Rakibe‟ adlı tiyatro oyunun provaları esnasında vefat eder. Nâhîd‟in ölümü ailesi ve yakın çevresini son derece derinden etkiler. Öyle ki vefatı sonrasında birçok yazar arkadaĢı pek çok gazete ve dergide onun

(15)

ölümü üzerine yaĢadıkları derin acıyı dile getirir. Dönemin önde gelen dergilerinden Büyük Mecmua, Yarın ve Nedim Ģairin ölümüne ve ardından söylenenlere geniĢ yer vermiĢtir.

I.II. EDEBĠ KĠġĠLĠĞĠ

Nâhîd‟in yetiĢmesinde büyük ölçüde ailesinin etkisi olmuĢtur. Ancak ailesinin yanı sıra kuĢkusuz okuduğu okullar, ders aldığı hocalarda kiĢiliği üzerinde derin izler bırakmıĢtır. SoğukçeĢme Askeri RüĢdiyesi, Galatasaray Sultanisi ve Mekteb-i Hukuk yazarın edebi kiĢiliğinin oluĢmasında oldukça etkili olmuĢtur. Ayrıca bu okullarda okurken edindiği arkadaĢ çevresi özellikle, Emin Bülent Serdaroğlu, Ali Sami Yen, RuĢen EĢref, Ġbrahim Alaatin Gövsa, Fuat Köprülü gibi edebiyatla alakadar arkadaĢları Tahsin Nâhîd‟in edebiyata yönelmesinde etkin rol oynamıĢlardır.

Nâhîd, çocukluğundan itibaren edebiyatla iç içe büyümüĢ, yetiĢmiĢtir. ġairin daha on üç yaĢında Ģiirle ilgilendiğini, Alaxender Duma‟yı, Kasaviye‟yi okuduğunu, yazmıĢ olduğu Ģu mısralardan anlıyoruz.

“ On üç yaĢında henüz yokken, iĢtigalatım Roman, Ģiir ve tahayyüldü… Pek çok aldandım “Kasaviye” den, “Dumaper” den beĢ altı cilt okudum Bu hisle ben Ģatolar kahramanı olmuĢtum….

Henüz yaĢım daha on dörttü, Ģair olmuĢum.” (R.B. s10-19)

Ali Süha „TemaĢa Tenkidatı‟ adlı yazısında Tahsin Nâhîd‟in genç yaĢta pek çok büyük yazarın eserleriyle beslendiğini Ģu cümlelerle ifade eder: “…Bu genç Ģair, ġark ve Garb‟ın hemen bütün Ģairlerini okumuĢ, tedkik etmiĢ, anlamıĢtır. Fuzuli‟den, Nefi‟den… Fikret‟ten, Siret‟ten, Faik Ali‟den, bahs edildiği kadar! Ergo‟dan, Lamartin‟den, Muse‟den, Sulli Prodom‟dan, Fransua Kope‟den, Anri Doraniye‟den, Matyu Dönöay‟dan ve Rustan‟dan… ve bilhassa Rustan‟dan bahsedilir… Rustan onun sevimli ve „prefere‟ Ģairidir… Eglo‟nun, Sera Dö Börjörak‟ın, Prenseylu Ante‟nin birçok parçaları hafızasındadır.

Genç Ģair, Ģayan-ı hayret bir hafızaya malik olup Fikret‟in „Rubab-ı ġikeste‟sini kamilen sonra ġahab‟ın, Faik Ali‟nin, Siyret‟in, Hüseyin Suad‟ın bir çok Ģiirini ezbere bilir.” (Çandır, 2001:11)

(16)

Tahsin Nâhîd‟in ailesi, okuduğu okullar, arkadaĢ çevresi, ve küçük yaĢtan itibaren okumaya baĢladığı yerli ve yabancı yazarlar onun edebi Ģahsiyetinin oluĢmasında son derece etkili olmuĢtur.

Çocukluk yıllarından itibaren edebiyatla içli dıĢlı olan Tahsin Nâhîd Galatasaray Sultanisi‟nde okuduğu yıllarda Ģiire olan merakının ilk somut örneklerini vermeye baĢlar. Galatasay Sultanisi‟nin akabinde devam ettiği Mektebi Hukuk‟ta da Ģiirle ve edebiyatla meĢgul olmaya devam eden Tahsin Nâhîd artık, iyi bir Ģair olma yolunda emin adımlar atmaya baĢlar. Halit Fahri Ozansoy o yılları Ģu cümlelerle anlatır: “Daha Ģahsını tanımadan, ilk Ģiirini okuduğum tarihte Ģöhretini iĢitmiĢtim: Bisiklete biner ve Büyükada‟da geceleri mehtabı çamlıktan seyredermiĢ! Demek ki, Muallim Naci devrinin eski usulde Mehmet Celal‟dan sonra, kendisi ikinci tonda bir ada Ģairiydi. „Ruh-i Bikayd‟ isimindeki Ģiir kitabı bu nevi manzumeler ile doludur. AnlaĢılan daha eski Mektep-i Hukuk‟ta talebeyken Ģairliğe bu tasvirlerle baĢlamıĢ. Hatta Ģairin mektep arkadaĢı olan Ġbrahim Alaaddin, o zaman yazdığı manzum bir latifeye Tahsin Nâhîd‟in bu hususiyetini sıkıĢtırmıĢ:

“Bakın Kamer ne kadar Ģâirane yükseliyor” “Siyah deniz onun altın saç ile iĢleniyor” Evet bu sözler „Tahsin‟e bence layıktır.

Mamafih Ġbrahim Alaaddin‟in bu eski manzumesi hep böyle arkadaĢı Tahsin Nahid için Tahsinlerle dolu değildir. Oldukça iğneli satirik mısraları da ihtiva ediyor. Biz yalnız burada, Ģairin daha mektepte iken ilk münekkidi Ġbrahim Alaaddin olduğunu biliyoruz.”(Ozansoy,1941:10)

Halit Fahri‟nin de ifade ettiği gibi Tahsin Nâhîd, Büyükada‟yı çok sevmesi ve bir çok Ģiirini orada yazması sebebiyle edebiyatımızda Mehmet Celal‟den sonra ikinci ada Ģairi olarak kabul edilmiĢtir.

Tahsin Nâhîd‟in ilk Ģiiri on yedi yaĢındayken yazdığı; HaydarpaĢa, ġubat 1320/Nisan 1904 tarihli „Sabavet‟ adlı Ģiirdir. Ancak Ģairin yayın hayatı, 1905 yılında Selanik‟te yayınlanan „Çocuk Bahçesi‟ adlı edebi dergide „Fener‟ adlı Ģiirinin yayınlanmasıyla baĢlamıĢtır. Bu Ģiirin altında T. Nahide imzası yer almaktadır. Bu dergide „Fener‟ Ģiirinin haricinde, Çocuklara Bayram Hediyesi, Bahar, Takdir-i PeriĢan, Jön Türk ve Gençlik adlı Ģiirleri de yer almaktadır.

ġair ilk Ģiirlerini Servet-i Fünun, Kadın, Jale, Resimli Kitap, Musavver Muhit, AĢiyan, Mehasin gibi edebi dergilerde yayımlamıĢtır.

(17)

Tahsin Nâhîd‟in Ģiir dünyasının oluĢmasında bazı etkenler rol oynamıĢtır. Özellikle batılı sanatçılar ki bunlar özellikle Fransız Ģair ve yazarları ve Türk edebiyatçıları Ģair üzerinde oldukça büyük izler bırakmıĢlardır. Ruh-ı Bî-kayd adlı Ģiir kitabında yer alan Ģiirlerinin aralarına bazı Fransız Ģairlerin Ģiirlerinden alıntılar yapmıĢtır. Örneğin; “AĢk” adlı bölümünün baĢına Andre Chenier‟den iki dize, “Dua-yı Ramazan” Ģiirinin baĢına Lamartin‟den üç dize, “Serab-ı Müstakbel” adlı bölümünün baĢına da Edmond Rostand‟dan dört dize almıĢ ve bu Ģairlere hayranlığını ifade etmiĢtir. Türk Ģairlerinden ise; Fuzuli, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Cenâp ġehabettin gibi Ģairlerden etkilenmiĢtir ancak Ģairin en çok etkisinde kaldığı ve arkasından yürüdüğü isim kuĢkusuz Ahmet HaĢim‟dir.

“ Tahsin Nâhîd, Ahmet HaĢim‟in beğendiği bir Ģairdir. ġiirlerinde biraz da onun tesiri altındadır. ġiirleri ferdi ve enfüsi karakter taĢır. Tahsin Nâhîd‟e „melal Ģairi‟ demek mümkündür.”(Evrimer,1961:52)

Tahsin Nâhîd, Fecr-i Âtî topluluğunun Ahmet HaĢim‟den sonra gelen önemli isimleri arasındadır. ġiire Fecr-i Âtî topluluğunun kurulmasından çok önce baĢlayan Nâhîd, Fecr-i Âtî beyannamesinde yer alan hususlara sonuna kadar bağlı kalmıĢtır.

Nâhîd, Ģiirle baĢlangıç yaptığı edebi hayatına tiyatroyla devam etmiĢtir. II. MeĢrutiyetin ilanıyla birlikte tiyatro eserleri yazmaya baĢlayan Nâhîd, adapte ve telif eserler yazmıĢtır. Toplamda dokuz tiyatro eseri yazan Nâhîd, bunlardan üç tanesini Ruhsan Nevvâre ve ġehabeddin Süleyman ile müĢterek yazmıĢtır. Nâhîd‟in tiyatro eserleri Ģiirlerinden daha çok ses getirmiĢ ve bir çok araĢtırmacı onu, tiyatroda daha baĢarılı bulmuĢtur.

Tahsin Nâhîd, düz yazılarıyla da adından bahsettirmeyi baĢarmıĢtır. Toplam on sekiz düz yazısı olan Nâhîd bu yazıları daha çok tenkit amaçlı yazmıĢtır.

Fecr-i Âtî beyannamesinin altına imza atan yirmi bir sanatçıdan biri olan Tahsin Nâhîd, grubun önemli üyelerinden biridir. Nâhîd, Mektep-i Hukuk‟ta okurken tanıĢtığı arkadaĢlarıyla Fecri Âtî topluluğunun alt yapısını mektep yıllarında oluĢtururlar. Eğitim amaçlı aynı okulda bulunan bu genç edipler ilk toplantılarını okul yıllarında çam ağacının altında bir araya gelerek yaparlar. Bu toplantılarda Ģiirler okunur, edebi polemikler yapılırdı. Bu toplantılarda Ģiir okuyan ediplerden biri de Tahsin Nâhîd idi. “ Aruza tamamen vakıf bu gençler içinde “zayıf bulunanlardan biri” Tahsin Nâhîd‟dir; çünkü o, “koltuğundaki kitaplara, uzun saçlarına rağmen az okur” “biraz Fransızca bilir” “Arapça ve Acemce ile o kadar” ilgilenmez. Bu nedenle “veznin derinliklerine

(18)

dalmaz”, sadece hassas Ģiirler kaleme alır.” (ġen,2009:1339) Çam altı sohbetleri ilerleyen zamanlarda farklı mekânlarda devam eder. Özellikle Tahsin Nâhîd‟in yazları kullandığı HaydarpaĢa Çayırı‟na bakan evi, kıĢları ise Çağaloğlu‟nda ki evi Nâhîd‟in çok sevdiği Büyükada‟daki evi topluluğun sık sık kullandığı mekânlar arasındadır. “ O günlerin yazarlarıyla Ģairleri, annemin babası Cemal Bey‟in Büyükada‟daki evi birbirinin tıpkı eĢi olan çifte konaklarda haftalarca, hatta aylarca kalırlardı. Yakup Kadri „Gençlik ve Edebiyat Hatıraların‟da “Tahsin Nâhîd‟in eĢinin konukseverliği sayesinde, bize Büyükada‟da yaĢamak nasip olmuĢtur. Tahsin Nâhîd‟le eĢinin konukseverliği dedim. Çünkü onların Maden‟deki evi hepimizin toplantı yeri ve cazibe merkeziydi.” (Urgan,201:205)

Tahsin Nâhîd, topluluk içindeki üyelere her zaman evinin kapılarını açmıĢ ve grup içinde her zaman uzlaĢtırıcı kiĢiliği ile sorunları çözmede etkin rol oynamıĢtır.

“ Ġsmail Habib Sebük‟e göre ise Fecr-i Ati‟nin en velüt Ģairi Tahsin Nâhîd‟dir.” (Çandır 2005:35)

Tahsin Nâhîd, sanat hayatının sonuna kadar Fecr-i Âtî beyannamesinde yer alan ilkelere riayet etmiĢ ve bu ilkelerden asla ödün vermemiĢtir. Muhaliflerle yapılan tartıĢmalara girmemiĢtir. Topluluk dağıldıktan sonra kimi sanatçılar Milli Edebiyat hareketine dahil olurken kimileri ise kendi çizdikleri yolda yürümeyi seçmiĢlerdir. Tahsin Nâhîd ise „sanat sanat içindir‟ anlayıĢından vazgeçmez ve o doğrultuda eserler vermeye devam eder.

Nâhîd, Ģiir yazmaya Fecr-i Âtî Topluluğu kurulmadan çok önce baĢlamıĢtır. 1910 yılına kadar yazmıĢ olduğu Ģiirlerini farklı dergilerde yayımlayan Nâhîd, o zamana kadar yazmıĢ olduğu Ģiirlerinden 40 tanesini „Ruh-ı Bî-kayd‟ adlı Ģiir kitabında toplar. Geriye kalan Ģiirleri ise farklı dergilerde kalmıĢtır. ġairin „Ruh-ı Bî-kayd‟ adlı eseri Fecr-i Âtî‟nin Ģiir anlayıĢına uygun vaziyettedir. Nitekim Fecr-i Âtî Kütüphanesi‟nin ilk Ģiir kitabı Ruh-ı Bî-kayd‟dır. Ayrıca topluluğun yayımlayacağı eserlerin listesi de Ruh-ı Bî-kayd‟ın giriĢinde neĢredilmiĢtir.

Sonuç olarak Tahsin Nâhîd, Fecr-i Âtî topluluğuna evini açarak onların kısa sürede organize olmalarını sağlamıĢ, grup içinde her zaman uzlaĢtırıcı kiĢiliği ile ön planda olmuĢtur. Nâhîd, kısa süren hayatında bir çok eser vererek; Ģiirleri, tiyatroları ve düz yazılarıyla edebiyat dünyasında önemli bir yer edinmiĢtir. Fecr-i Âtî‟nin ilkelerine sanat hayatı boyunca sadık kalmıĢ ve grup içinde orta seviyelerde bir Ģair olarak yer almıĢtır.

(19)

I.III. ESERLERĠ

I.III.I. ġĠĠRLERĠ

Küçük yaĢlardan itibaren okumuĢ olduğu eserler ve dadısının anlatığı masallar Ģairin geniĢ bir his ve hayal dünyasına sahip olmasında etkili olmuĢtur. Böylelikle Ģair daha çocuk denecek yaĢlardan itibaren Ģiire yönelmiĢtir. GeniĢ bir his ve hayal dünyası olan Nâhîd, edebiyat dünyasına Ģiirle giriĢ yapmıĢtır. ġair ilk Ģiirlerini Selanik‟te yayım hayatını sürdüren „Çocuk Bahçesi‟ adlı dergide yayımlamıĢtır. Daha sonraları Ģair Ģiirlerini Ģu dergilerde yayımlamaya devam etmiĢtir; ÂĢiyân, Mehâsin, Musavver Muhît, Resimli Kitap, Kadın, Resimli Roman, Resimli Ġstanbul, Servet-i Fünûn, Rübâb, ġair, ve Âtî..

ġair bu dergilerde yayımladığı Ģiirlerini önce „Sisler ve Hisler‟ ile „Kırlar ve Denizler‟ adları altında iki kitapta toplamıĢtır. Fakat daha sonra bu Ģiirlerden kırkını „Rûh-ı Bî-kayd‟ adını verdiği kitapta 1326(1910) yılında toplamıĢtır. Ruh-ı Bî-kayd aynı zamanda Fecr-i Âti Kütüphâne‟sinin yayımladığı ilk Ģiir kitabıdır.

Rûh-ı Bî-kayd beĢ bölüm ve kırk Ģiirden olulmaktadır. (Benlik, AĢk, Serab-ı Müstakbel, Raks-ı Elhân ve Tabiat) Bu beĢ anabölümün baĢında yerli ve yabancı Ģairlerin Ģiirlerinden alınan bir kaç mısralık epigramlar bulunmaktadır.

„Benlik‟ adlı bölümü Ģair Yâkûp Kadri‟ye ithaf etmiĢtir. Ayrıca Fuzûlî‟nin bir beyitini epigram olarak kullandığı bu bölümde yedi Ģiir bulunmaktadır.

„AĢk‟ adlı bölümü Ģair, ġehâbeddin Süleyman‟a ithâf etmiĢ ve Andre Chenier‟in Fransızca iki mısralık Ģiirini epigraf olarak kullanmıĢtır. Bu bölürmde on dört Ģiir bulunmaktadır.

„Serâb-ı Müstakbel‟ adlı bölümü Ģair, Hamdullâh Suphi‟ye ithâf etmiĢtir. Edmond Rostand‟a ait bir dizeyi bölüme epigraf yapmıĢtır. Bu bölümde Yaz ve KıĢ baĢlıklı iki Ģiir bulunmaktadır.

„Raks-ı Elhân‟ adlı bölümü Ģair Celâl Sâhir‟e ithâf etmiĢtir. Albert Semain‟e ait dizeleri epigraf olarak kullandığı bu bölümde dokuz Ģiir mevcuttur. Bu bölümün bir özelliği de Ģairin bu bölümdeki Ģiirlerini sadece serbest müstezad nazım Ģekliyle yazmıĢ olmasıdır.

Kitabın son bölümü olan „Tabiat‟ Emîn Bülend‟e ithaf edilmiĢtir. Emerson‟a ait Fransızca dizeleri epigraf olarak kullandığı bu bölümde sekiz Ģiir vardır.

(20)

Tahsin Nahid‟in Rûh-ı Bî-kayd‟da yer almayan, çeĢitli dergi ve gazetelerde yayımladığı ve bizim tesbit edebildiğimiz altmıĢ yedi Ģiiri bulunmaktadır. Bu Ģiirler henüz bir kitap altında toplanmamıĢtır. Rûh-ı Bî-kayd ile birlikte toplamda yüz yedi Ģiiri vardır. ġairin çeĢitli dergi ve kitaplarada dağınık halde bulunan Ģiirler ve yayımladıkları yerler;

Âtî Gazetesi; „Mukaddime‟ (1335 {1918} ) :1 s.120, „Altun MarĢı‟ (1334

{1918}) :1 s,125

„Nazıma‟ (1334 {1918}) :1 s,130

Âşiyân Dergisi;‘Ben‟ (Ruhsan Nevvâre‟ye ithâf edilmiĢtir.) s.1 (1324{1908})

:10, „ġi‟irlerim Ġçin‟ s.21, (1324 {1908}):248, „Serâb-ı Müstakbel, s.3 (1324 {1908})

Bahçe dergisi; „Gençlik‟ s.21 (1322 {1906}): 4

Çocuk Bahçesi Dergisi; „Fener‟ s.12 (1321{1905}):3, „Küçüklere Bayram

Hediyesi‟ s.16 (1321{1905}):13, „Sabah-ı Bahar‟ s.21, (1321{1905}):3, „Kamere‟ s.41 (1321{1905}) : 9 „Adada Bir Gece‟ S.14, s.1 (1905)

Kadın Dergisi; „Beyaz Gölge‟ s.6 (1324{1908}):12 „NeĢide-i Niyâz‟ S.16 s.8 Mehâsin Dergisi; „Kâr‟ilerime‟ s.2 (1324{1908}):92 , „Kamerle‟ s.3,

(1324{1908}), „Bir Girye‟ s.8 (1325{1908}):584, „Dinle‟ s.9 (1325{1909}) :247, „Hazan‟ s.12 (1325{1909}): 861, „Elin Elimde‟ s.6 (1324{1908}):82, „Ruh-ı Necîbe KarĢı‟ s.7 (1324{1908}): 98, „Demet‟ s.2 (1324{1908}):35

Musavver Muhît Dergisi; „Sabâvet‟ s.14 (1324 {1908}):220, „Sisler ve Hisler‟

s.21 (1325{1909}):323, „Fırtınadan Sonra‟ s.29 (1325{1909}):211, „Hayat‟ s.34 (1325{1909}):364, „Bir Parça‟ s.39 (1325{1909}): 473

Nedim Dergisi; „Gözlerim Mest Açılırken‟ s.17 (1335{1919}):264, „Yâd Edib‟

s.17 (1335{1919}):264, „Tahmîs-i Gazel-i Cenâb-ı Nedîm‟ s.1 (1335{1919}):7

Resimli Kitap Dergisi; „AĢk‟ s.985(1324{1908}):238, „Gidelim Ebediyyen

Gidelim‟ s.985 (1324{1908}):239, „Bir Bütün Yaz‟ s.8(1325{1909}):826, „Menfâdan Avdet‟ s.10 (1325{1909}):1037, „On Temmuzu Takdis Edelim‟ s.10 (1325{1909}):473

Resimli Roman Dergisi; „Ġhtiyar Balıkçı, s.2 (1325{1909}): 141, „Kamerin Bir

Hikaye-yi AĢkı‟, s.3, (1325{1909}):205, „Rüya-yı Mehtâp‟ s.4 (1325{1909}):377

Rübâb dergisi; „Teselli‟ s.10 (1328{1912}): 86, „Sone‟ s.12-13,

(1328{1912}):132, „Gazel‟ s.16 (1328{1912}):166, „Tuyuf-ı Mesâ‟ s.22 (1328{1912}):239, „Ġntizâr-ı Eylül‟, s.24 (1328{1912}): 261, „Denize‟ s.73-74, (1329{1913}):404, „Oğlumun Sesi‟ s.76 (1326{1913}): 446

(21)

Servet-i Fünûn Dergisi; „Korkuyorum‟ s.970 (1325{1909}):135, „Bir

Sanatkâr-ı Zî- ahlâka‟ s.971 (1325{1909}):136, „Arzû-ySanatkâr-ı Müzmîn‟ s.974 (1325{1909}): 182, „Ye‟is‟ s.977 (1325{1909}):230, „O‟ s.994 (1326{1910}):87, „Hakk-ı Hüsn‟ s.1003 (1326{1910}):257,

„O Zühre‟ s.1007 (1326{1910}):323, „Uzlette‟ s.1014 (1326{1910}): 435, „ġâm-ı Bahar‟ s.1019 (1326{1910}):103, „Çiçekler Aras„ġâm-ında‟ s.1021 (1326{1910}):150, „Bâhire-i Mukaddes‟ s.1031, (1326{1910}): 395, „Zulmet‟ s.1034 (1327{1911}): 462, „Mevsimler‟ s.1040 (1327{1911}):607, „Telâkki‟ s.1040 (1327{1911}):607, „Bahar‟ s.1040 (1327{1911}):607

Şâ’ir Dergisi; „Tahmîs-i Gazel-i Yahya Kemâl‟ s.1 (1334{1918}):5, „KoĢma‟

s.12 (1335{1919}):7

Yârın Gazetesi; „Ey Ġlâhem‟ s.30 (1338{1922}):84, „Gece KuĢları‟

s.30(1338{1922}) :83

Tahsin Nâhîd‟in kısa süren ömründe bu kadar çok Ģiir yazmıĢ olması onun üretken bir sanatkâr olduğunu göstermektedir. ġair Galatasaray Lisesi‟nde Ahmet HaĢim‟le birlikte bir süre eğitim görmüĢtür. Sonraları ise Fecr-i Âtî topluluğunda birlikte olmuĢlardır. Nâhîd, Ahmet HaĢim‟in Ģiirlerinde etkilenmiĢ ve bu etkilenmeyi kendi Ģiirlerine yansıtmıĢtır. Nâhîd‟in Ģiirlerinde Ahmet HaĢim‟in yanısıra Tevfik Fikret‟in, Cenap ġahabbetin‟in ve Yahya Kemal‟in etkisi görülmektedir.

Nâhîd‟in Ģiirlerinin dili Servet-i Fünûn Ģairlerinin dili gibi Arapça-Farsça kelime ve tamlamalarla doludur. ġiirlerinin konusu genel olarak aĢk, tabiat, yalnızlık, hüzün gibi insan ve problemlerini irdeleyen bireysel konulardır. ġiirlerinin genele yakını aruz vezniyle yazan Ģair, yer yer serbest müstezât denemeleri yapmıĢtır.

“Yine Servet-i Fünûn‟cuların baĢlatmıĢ olduğu, Ģiir içinde tema ile paralel olarak vezin değiĢtirilmesi gibi tenik oyunalara da yer vermiĢtir. Her iki tekniğin beraber kullanılması Ģekline „nazm-ı serbest‟ denilmesi Tahsin Nâhîd‟le baĢlar .”(Okay, AktaĢ 1932,64)

Nâhîd, kısa süren ömründe yüz küsür Ģiir yazmıĢtır. Bu Ģiirler muhteva açısından fazla derinliği olmayan yüzeysel Ģiirlerdir. Ancak bazı eleĢtirmenler Ģairin Ģiirlerini „gelecek va‟ad eden eserler olduğunu ifade etmektedirler. Belki genç yaĢta ölmeseydi, ilerleyen yıllarda daha güzel eserler verebilirdi.

(22)

I.III.II. TĠYATROLARI

II. Abdulhamit döneminin baskıcı tutumundan dolayı uzun bir süre ara verilen tiyatro çalıĢmalarına, II.MeĢrutiyet‟in ilanıyla birlikte tekrar baĢlanır. Arada geçen zamanda oluĢan boĢluğu kapatmak amacıyla pek çok tiyatro eseri yazılmaya baĢlanır. Bu açığı kapatmaya çalıĢan yazarlardan biri de Tahsin Nâhîd‟dir. ġair, Ģiirle giriĢ yaptığı edebi hayatına tiyatroyla devam etmiĢtir.Hatta bir çok araĢtırmacı Nâhîd‟i Ģiire göre tiyatro alanında daha baĢarılı bulur.

Nâhîd‟in tiyatro eserlerini adapte, telif ve müĢterek yazılanlar olmak üzere üç grupta inceleyebiliriz:

Adapteler; Rakîbe, Bir Çiçek Ġki Böcek, Akortacı, Bursa‟lı Lale Telif; Hicranlar, Firâr

MüĢterek yazılanlar; Jön Türk, Kösem Sultan, Ben... BaĢka!

Ayrıca “yazarın, devrin yetenekli sanatçılarından ġahabettin Süleyman ile birlikte yazdığı dört oyunu daha vardır: Osman-ı Sâni (1913), Bir Mücadele-i Hissiye,

Sanatkâr ve Talak. Son iki eser oynandığı halde basılmamıĢtır.” (Doğan, 2007:510)

I.III.III. DÜZ YAZILARI

Tahsin Nâhîd, Ģiir ve tiyatro eserlerinin haricinde düz yazılarıyla da adından bahsettirmeyi baĢarmıĢtır. Nâhîd‟in çeĢitli dergilerde yayımaladığı toplamda on sekiz tane düz yazısı bulunmaktadır. Bu yazıların büyük bir kısmı eleĢtiri yazısı türünde kaleme alınmıĢtır. Yazar bu yazılarında özellikle edebiyat ve edebiyata ait problemlere dikkat çeker ve bu konulardaki görüĢlerini eleĢtiri tarzında okura sunar. Nâhîd, edebiyata ait problemlerin yanı sıra bir kaç yazısında dönemin siyasi ve sosyal olayları hakkında görüĢlerini bildirmiĢtir.

(23)

Tablo 1. Tahsin Nâhîd‟in Düz Yazılarının listesi

Yazının adı Yayım yeri Yayım tarihi Cilt Sayı Sayfa Edmond ve Ruzmond

Roston

Mehâsin 1.K. 1324/14OCAK 1909 1 5 298-303

Katvel Mendes ÂĢiyân 17K.S. 1324/30OCAK

1909 2 24 332-335

Mekteb-i Hayriye Hadisesi

Servet-i Fünûn 22K.S.1324/4 ġUBAT

1909 36 923 204-207

Kontes Matyu Dönüay Mehâsin 1ġUB.1324/14ġUB.1909 1 6 389-395

Kokolin Servet-i Fünûn 12ġUB.1324/25ġUB.1909 36 926 252-254

Nesl-i Cedit Edîbeleri Resimli Kitap 1NĠSAN 1325/14NĠS.1909 2 7 740-744 On Temmuz Hakkında Musavver

Muhît

10TEM 1325/23TEM 1909 2 37 400

Kırk Mahfaza Servet-i Fünûn 4ġUB.1325/17ġUB.1910 37 976 211-213

Muhasebe-i Edebîyye Kanad Mecmuası

2TEM 1326/15EKĠM 1910 1 1 1-3

Siyah Kitap Münasebeti

Ġle Genç Kalemler

29MART 1327/ 11

NĠS.1911 2 1 81-85

Büyük ġairimiz Ġçin (Tevfik FĠkret)

Servet-i Fünûn 19KS. 1327/ 1ġUB.1912 42 1078 267

Gâlip Dede Hakkında

Efkâr Hakk‟ın edb.Ġlave

29HAZ.1328/ 12 TEM

1912 - 11 6

Rıza Tevfik Hakkında Tahassüsler

Servet-i Fünûn 16ġUB. 1328/ 1MART

1913 42 1082 373

TemâĢâ Muhasebesi

Fürûzan Hakkında Âtî

10ġUB. 1334/10ġUB.1918 - 41 1-2

TemâĢâ Muhasebesi Fâre Piyesi

Âtî 16HAZ.1334/16HAZ.1918 - 167 4

TemâĢâ Muhas. Kâbus

Münasebetiyle Âtî

23HAZĠRAN 1918 - 174 4

Bir Muhasebe ġair Nedim 6 ġUBAT 1919 1 4 54-55

Tahsin Nahid‟in düz yazılarının listesi Kazım Çandır‟ın „Tahsin Nâhîd ve ġiirleri Üzerinde Bir AraĢtırma/ Ġnceleme (s. 70) adlı yüksek lisans tez çalıĢmasından alınmıĢtır.

(24)

ġĠĠRLERĠNĠN TEMA BAKIMINDAN ĠNCELEMESĠ

II.I. TAHSĠN NÂHÎD‟ĠN ġĠĠRLERĠNĠN TEMATĠK ĠNCELENMESĠ

ġiir genel manada, içerik ve o içeriğin iskeleti olan Ģekilden oluĢan bir bütündür. ġair hissettiği duygu ve düĢüncelerini dile getirirken belli bir Ģekil ve üslup kullanır. Bu sebeple Ģiir incemelerinde içeriği, yapıyı, dil ve üslup kullanımlarını birbirinden ayrı düĢünemeyiz.

ġairin Ģiirlerini öncelikle „tema‟ açısından incelemeyi doğru bulduk. Tahsin Nâhîd‟in belirleyebildiğimiz yüz yedi Ģiiri vardır. Bu Ģiirlere „tematik‟ olarak baktığımzda bu Ģiirlerin daha çok Ģairin duygularını dile getiren metinler olduğunu gördük. ġairin Ģiirlerinde içeriğin merkezinde ferdiyetçi bir anlayıĢ hakimdir.

Tahsin Nâhîd‟in Ģiirlerinin büyük çoğunluğunun ferdi nitelikte olmasında Ģairin kendi mizacının etkisi olduğu kadar, yaĢadığı ortamla, bağlı olduğu edebi mektebin de etkili olduğunu söyleyebiliriz. Nâhîd‟in Ģiirleri daha çok ferdi nitelikte olmakla birlikte az sayıda da olsa sosyal içerikli Ģiirleri de vardır. Bu Ģiirlerde Ģair, toplumsal ve siyasal olaylara değinmiĢ ve dugularını dile getirmiĢtir.

Nâhîd, çağdaĢları gibi sembolizm, parnasizim ve romantizm gibi akımların etkisinde kalmıĢtır. Bu akımların Ģairin Ģiirleri üzerindeki etkilerini biraz daha genel geniĢ manada bakacak olursak; Yukarıda da bahsettiğimiz gibi Nâhîd‟in Ģiirleri genel olarak ferdi ve lirik bir kimliğe bürünmüĢtür. Özellikle Sembolistlerde gördüğümüz bu özellik sembolizmin Ģair üzerinde etkilerini kanıtlar niteliktedir. Nâhîd‟in Ģiirlerinde gözümüze çarpan bir diğer nokta Ģiirlerinde duygu ve hayalin ön planda olmasıdır bunun neticesinde melankolik bir ruh haline sahip olan Ģairin Romantiklerin etkisinde kaldığını ve Ģiirlerine bunun birinci dereceden aksettiğini söyleyebiliriz. ġiirlerinde dikkat çeken bir diğer nokta ise Ģiirlerinde Ģekil güzelliğine ve söyleyiĢ güzelliğine verdiği önemdir. Parnasizm akımının özelliklerine baktığımzda Ģairin bu noktalarda parnasynelerden etkilendiğini söyleyebiliriz. Özellikle Ģiirde ahenge ve ritme verdiği önem bunu kanıtlar niteliktedir. Bu etkileĢimlerin neticesinde Ģair kendi orjinal üslûbunu oluĢturmaya çalıĢmıĢtır.

(25)

Nâhîd‟in Ģiirlerine genel olarak baktığımzda Ģiirinin omurgasını aĢk, tabiat, hayal, his ve emel unsurlarının oluĢturduğunu görmekteyiz. ġiirine ilham kaynağı olan tabiat ve aĢk önemli unsurlar olmakla birlikte his ve hayal dünyasını aydınlatıcı ve zenginleĢtirici bir fonksiyon üstlenmektedirler. ġiirinin omurgasını oluĢturan bir parça da kuĢkusuz „emel‟dir. AĢk ve tabiatla yoğun bir his ve hayal dünyasına sahip olan Ģair elbette emelleri ve arzularıyla Ģiir dünyasına renk katmaktadır. Nâhîd‟in Ģiirlerinin omurgasını oluĢturan bu unsurları aĢağıdaki Ģemayla göstermenin yerinde olacağı kanaatindeyiz;

Nâhîd‟in Ģiirleri hakkında kısaca verdiğimiz bu bilgilerden sonra Ģiirlerinin tematik incelenmesine geçebiliriz.

II.I. FERDĠ TEMALAR

II.I.I. AĢk

Tahsin Nâhîd, içinde bulnduğu Fecr-i Âtî topluluğunun görüĢlerini benimsemekle birlikte topluluğun görüĢlerini eserlerine yansıtmayı baĢarmıĢtır. Özellikle Ģiirlerinde topluluğun „ferdiyetçi Ģiir‟ anlayıĢını çok net görebilmekteyiz. Nâhîd‟in Ģiirlerinde genel olarak bireysel temalar hakimdir.

Hayal

Emel Tabiat

His AĢk

(26)

ġairin ferdi temalar içinde en çok yer verdiği tema „aĢk‟tır. AĢk, kainat var olduğu günden itibaren olan ve sonsuza kadar var olacak olan yüce bir duygudur. Çünkü kainatın yaradılıĢının özünde „aĢk‟ vardır. AĢk, yaratıcının yarattıklarına sunduğu en değerli armağanlardan biridir. Ġnsanoğlu yaratıcının sunduğu bu armağana hayatın her anında rastlayabilmekte ve hayatını bununla anlamlandırabilmektedir. Tahsin Nâhîd‟in Ģiirlerine baktığımızda „aĢk‟ duygusunun çok yoğun iĢlendiğini görmekteyiz. Nâhîd‟in Ģiirlerinde aĢk daha çok karĢı cinse duyulan duygu ve hassasiyet olarak karĢımıza çıkmaktadır.

ġair aĢkı ilk olarak dadısı ve sütninesinin anlattığı efsanalerden duymuĢ ve muhayyilesinde canlandırmıĢtır.

“Henüz beĢ altı yaĢında dadımla sütninemden Bir âĢığın mütehheyic ü kahramânâne

Hayât-ı aĢkına âid fesâne dinler de

Muhayyilem o masallarla hep dolardı benim...” (R.B. s,11)

ġairin aĢkı ilk olarak sütninesinin anlattığı efsanelerden öğrendiğini bu dizelerden anlamaktayız. Çocukluğundan itibaren aĢkı hayal dünyasında yaĢamaya baĢlayan Nâhîd, muhayyilesinde oluĢturduğu ideal bir sevgilinin aĢkıyla gençliğini süslemiĢtir. „Ben‟ adlı Ģiirinin tamamına baktığımızda Ģairde aĢk duygusunun oluĢumunun safhalarını görmekteyiz.

Nâhîd aĢkı saf, içli, hassas, kırılgan bir ruh haliyle algılamıĢ ve Ģiirlerine yansıtmıĢtır. Bir çok Ģiirinde aĢkı sevgiliden ayrı yaĢayan Ģair, bazı Ģiirlerinde ise aĢkı sevgiliyle bir bütün halinde yaĢadığını görmekteyiz.

AĢksız geçen bir ömrün beyhude yaĢandığını düĢünen Ģair için „aĢk‟ hayatın anlamıdır. O olmadan yaĢanan hayat sefil bir hayattır.

“ Kâinâtın bütün kavânini AĢk önünde sükût eder; hatta Bu hayât-ı sefîle bir ebedî

Zevk ü lezzet gelir; bütün dünyâ.” (R.B. s,35)

Onun için aĢk „ilahi bir cilve‟ „asude bir peri‟ dir. Hayattaki yegâne mutluluk kaynağıdır. ġair için cennet; bu dünyada aĢkla geçen zamandır.

“Evet ne hoĢ, ne kadar tatlı bir saâdettir.

(27)

Hayatının merkezine „aĢkı‟ koyan Ģair „Karlı Bürkan‟ adlı Ģiirinde avare gönlünün, onu çağıran aĢkın peĢinden amansızca koĢtuğunu ve yıllardır buz tutan kalbinin aĢkın ateĢiyle eridiğini ifade eder. ġair aĢkın büyüklüğünü „Gazel‟isimli Ģiirinde geçen Ģu mısralarla ifade eder: „AĢktır âlemde benim taptığım/ Anladığım çünkü budur tek sevâb.‟ AĢkı dinsel öğelerle bütünleĢtirerek onun yüceliğini anlatır. “Sevigilim belki bir cinâyettir/ Âh sevmek bu bir ibâdettir.” (R.B. s,66)

AĢk, varlığıyla Ģairin ruh dünyasını aydınlatırken yokluğuyla onun dünyasını karartır, adeta zulmete boğar. AĢkla geçen dakikalar ne kadar huzurlu ise aĢksız geçen dakikalarda o kadar mutsuz ve huzursuzdur. Çünkü aĢk, Ģairin hayatını kuran ve düzenleyen en büyük güçtür.

“Her yerde karanlık gece mağmûm, mağmûm... ġimdi ben zulmet içinde düĢünüp ağlıyorum... ġimdi her Ģey sana, sensizliğe ağlar gibidir;

AnlaĢılmaz, acı bir hisle hayâlim ezilir.” (R.B. s,73) “Pervâz edecek yoktu ne takât, ne hayâlim....

Hep iĢte onun yokluğudur yes‟ü melâlim..” (R.B. s,56)

Nâhîd Ģiirlerinde aĢkı; sakin, huzurlu bir tabiat dekoru içinde okuyucuya sunar. Gece mehtabında sevgiliyle bütünleĢmek, kırlarda onunla gezmek, güzel bir yaz gecesini ya da bir kıĢ gecesini sevgiliyle beraber el ele geçirmek, onun gözlerinin içinde hayat bulmak Ģairin vazgeçemediği anlardır. Onun için asıl zenginlik sevigiliyle geçen aĢk dolu dakikalardır.

“Bakın kamer ne kadar Ģâirâne yükseliyor; Siyah deniz onun altın saçıyla iĢleniyor...

Ölen sularda perîĢân uçan ziyâlara bak...” (Çandır,2001:261))

ġair geceye, aya ve denize kendi ruh halini yansıtıyor. Sıradan bir akĢam aĢkın tılsımlı gücüyle Ģairin bakıĢ açısıyla anlamlandırılıyor ve güzelleĢtirliyor. ġairin saf ve duru aĢkına yakıĢan en güzel dekor kuĢkusuz tabiattır.

“Bir münevver gecenin âgûĢ-u tâbânında, MuhteĢem göklerin esrâr-ı siyeh-fâmında -Sâkin enzârını medd eyleyerek yâkûti

(28)

Nûrlar serpen- ayın nazra-i im‟ânında; Çamların bûy-i mugaĢĢî‟i ıtır- nâkinde Açılan ince yolun sîne-i nemnâkinde

Gidelim biz ebediyyen gidelim. (S.F. 1909:186)

Yine sevigiliyle baĢ baĢa geçirilen bir geceyi tasvir edern Nâhîd, tabiattan ilham almayı ihmal etmemiĢtir. Karanlık geceye ıĢık olan sevgili ile birlikte, çamların kokusunu alarak yürünen uzun ince yol elbette Ģairin his dünyasında büyük bir önem taĢır. Özellikle bu yolun bitmesini istemeyen Ģair „gidelim.. ebediyyen gidelim‟ derken sevgiliyle birlikte bir sonsuzluğa ulaĢma arzusunu dile getirmiĢtir. Aynı zamanda egzotik unsurlarla bezenilen manzara içerisine yerleĢtirilem kadın figürüyle tablo Ģiir düĢüncesine ulaĢılmak istenilmiĢtir.

“ Biz kol kola tenhâca bu kırlarda gezerdik

OlmuĢ gibi arzû edilen her Ģeye mâlik.” (R.B. s,44)

“ Kamerin nûru bûse tarzında/ ġi‟r-i hüsnünle doldu leb- ber- leb;

Sâmian rûhumun niyâzında/ Rûhum aĢkınla doldu sanki o Ģeb.” (R.B. s,40) Bir paylaĢımın iki öznesi konumunda olan Ģair ve sevigilisi için kol kola kırlarda gezmek, ya da ayın ıĢığı altında mehtabı izlemek, dünyada istenilen her Ģeye sahip olmak gibidir.

ġair sevgilinin güzelliğini ifade etmekte zorlandığı zamanlarda onu, tabiatta var olan olağanüstü güzelliklere benzetir ve böylelikle sevigiliyi yüceltir. Bir bakıma duygularının ilham kaynağı olarak tabiatı kullanır.

“Sen ey ilâhe-i ruhum, ilâhe-i Ģi‟rim.

Sen ey ilâhe-i hüsn ü cemâl olan zühre.” (R.B. s,75)

Sevgilinin yüzünün güzelliği parlaklığı Ģaire zühre yıldızını anımsatır ve sevgiliyi zühreye benzetir. Bir baĢka Ģiirinde ise sevgiliyi „manolyalar gibi safi, menekĢeler gibi Ģuh‟ olarak tanımlar.

AĢkı daha çok soyut anlamda ve platonik düzlemde yaĢayan ve Ģiirlerine aksettiren Ģair, bir çok Ģiirinde muhayyel bir tablo çizer. Ancak az da olsa bir kaç

(29)

Ģiirinde somut tablo çizdiğini görmekteyiz. Özellikle „Yaz‟ ve „KıĢ‟ Ģiirlerinde somut olarak bir aile yuvasını tasvir eder.

„Yaz‟ adlı Ģiirinde Ģair, tabiatla iç içe huzur dolu, mutlu bir ömür yaĢayan karı kocadan bahseder ve Ģiirin sonunda bu mutlu yuvanın sahibinin eĢiyle kendisi olduğunu ifade eder.

“Bu küçük lânede bir zevc ile zevce yaĢar;

Ve saâdetleri hep böyle muhîtâta taĢar” (R.B. s,86)

„KıĢ‟ adlı Ģiirinde ise ayrıntılı bir kıĢ tasviri yapan Ģair, sadece kıĢı tasvir etmekle yetinmez hayalini kurduğu o mutlu yuvanın da somut olarak tasvirini yapar.

“Ve latîf bir odacık, sağda büyük bir Ģömine, Solda oldukça cesîm bir yazıhâne yerde Bir güzel Türk halısı, ayna vü konsol ve büyük

Bir kütüphâne ve dört beĢ kanepe,bir de küçük” (R.B. s,96)

ġair bu Ģiirinde mutlu bir yuvayı tamamlayan önemli bir unusurun „çocuk‟ olduğunu ifade eder. Ona göre mutlu bir yuva birbirini seven eĢler ve çocuklardan oluĢur.

Nâhîd‟in Ģiirlerinde hayal-hakikat çatıĢması dikkat çeken bir nokta olarak karĢımıza çıkmaktadır. Genel olarak melankolik ruh haline sahip olan Ģair, gerçek hayatta aĢkı ve sevgiliyi bulamadığı anlarda hayal dünyasına göç etmiĢ ve orada kendi arzuladığı hayata ve aĢka kavuĢmuĢtur. Servet-i Fünûn geleneğine dahil olan Nâhîd, onlar gibi realiteden kaçar ve hayale sığınır. Elbette bunda yaĢadığı dönemin Ģartları oldukça etkilidir. Çünkü o dönemde toplum son derece sıkıntılı dönemeçlerden geçmektedir ve gerçekle yüzleĢmekten kaçınan Ģair ve yazarlar genellikle hayal dünyasına sığınmıĢ ve orada rahatsız edilmeden yaĢamayı tercih etmiĢlerdir.

“Bütün sükûnete rağmen içimde bir ses var; „Ben‟; diyor; ben onun hayaline hep

Mâkes-i incilâyım. Âh ey Ģeb” (R.B. s,72) “O bir hayâl -i müebbed ki hep refekat eder, ve gün tam ölünce starelerde güler,” (S.F. s,87) “ġimdi kalbimde her ümide bedel

Açılır bir serâb-ı ufkı ezel,

(30)

Yukarıda bir kaç Ģiirden kesitler verdiğimiz mısralarda Ģair, sevgilin hayaline aĢinadır. Onun hayali bile Ģairi mutlu etmeye yeter. ĠĢte bu mısralarda Ģair, gerçekte kavuĢamadığı, birlikte olamadığı sevgilisine hayal dünyasında kavuĢur.

Tahsin Nâhîd, içli ve hassas bir ruh haline sahiptir. AĢka aĢık olan Ģair, Ģiirlerinde genel olarak muhhayel bir aĢkın peĢindedir. Onun için aĢk dünyada ki her Ģeyden daha kıymetlidir. AĢk yaĢamın manasıdır. Sevgili ile geçen zamanlar hayatının en güzel zamanlarıdır. ġair bu güzel zamanları sürekli bir tabiat dekoru içerisinde okuyucuya sunar. Tabiat, Fecr-i Âtî edebiyatında çok sık kullanılan bir temadır. Onlar için tabiat sevgili ile mutlu olunan cennet gibidir. Bu görüĢü biz Ahmet HaĢim, Tevfik Fikret ve Cenap ġahabettin gibi Ģairlerin Ģiirlerinde de görmekteyiz. Böylelikle Tahsin Nâhîd‟in bu Ģairlerin etkisi altında kaldığını da söyleyebiliriz. Nâhîd‟in Ģiirlerinde tabiatı aĢk duygusuyla bu kadar iç içe sunmasında kuĢkusuz ada hayatının da etkisi olduğunu düĢünmekteyiz. Kısa ömrünün uzun bir dönemini çok sevdiği Büyükada‟ da geçiren Ģair, tabiatla iç içe olduğundan bunu Ģiirlerine de aksettirmiĢtir.

“Görüldüğü gibi Tahsin Nâhîd, aĢkı platonik düzlemde saf duyguların karĢılığı olarak algılamakta, bayağı, cinsel ve tensel hazlara pek değinmemektedir. Ayrıca aĢkı salt soyut bir duygu olarak iletmekten çok, onu Servet-i Fünûn içinde bulunduğu Fecr-i Âtî topluluğundan gelen hemen hemen ortak diyebileceğimiz bir dekor içinde sunmaktadır. Bu dekorun temel öğeleri Ģunlardır: Masum bir akĢamda esrarlı bir gecede, tenha, düĢünceli uzanan kırlar içinde, yıldızların esrarlı bakıĢları altında garip bir hüznü olan hasta bir kadın ve ona Ģiirsel bir buluĢma özlemiyle koĢan aĢık yaklaĢır ve kondurduğu altın bir buseyle bütün ufuklar birdenbire aydınlanır ve süslenir. AĢık ve sevgili bir saniye böyle birbirlerine mütereddid bir Ģekilde baĢlatırlar.

Tahsin Nâhîd aĢkı genellikle sakin ve güzel bir tabiat dekoru içinde sevgiliyle birlikte olma, el ele gezme gibi yaĢantılarla kaynaĢmıĢ biçimde sunar.” (Çetin,1993:30). Bu aĢk anlayıĢı, beĢeri aĢk düzleminde ele alınan ve vuslatın yol metaforuyla birlikte yerini ayrılığa bıraktığı bir dille ifade edilmiĢtir.

II.I.II. Kadın

Tahsin Nâhîd‟in Ģiirlerinde ferdi temalar içinde geniĢ yer kaplayan aĢk temasına bağlı olarak „kadın‟temasına yer vediğini görmekteyiz.

(31)

YaĢamın her safhasında kadın ve erkek bir bütünün iki yarısı olarak var olmuĢ ve var olmaktadır. Her erkeği tamamlayan bir kadın ve her kadını tamamlayan bir erkek vardır. Yunan mitolojisine göre kadın ve erkek bir elmanın iki yarısıdır ve hayat boyunca gerek erkek gerek de kadın öteki yarısını arar durur ve ancak öteki yarısını bulduğu zaman huzura ve mutluluğa kavuĢur.

Mehmet Kaplan‟ın ifadesiyle “Kadın bütün dünyaya açılan bir merkez konumundadır.” (Kaplan,1975:180) Nahid‟in Ģiirlerine baktığımızda da kadını onun hayatının merkezinde görmekteyiz. ġairin hayatını düzene sokan onun hayatına anlam katan, yaĢamı güzelleĢtiren, Ģaire yaĢama sevinci veren en büyük etken, onun kah sevgilisi kah eĢi konumunda olan „kadın‟dır. Hayatındaki herĢey „kadın‟a göre Ģekillenmektedir. Onun tüm dertlerinin, sıkıntılarının, hastalıklarının yegane çaresi „kadın‟ dır.

“Nedir mi? : Gençliğin latîfesidir; Kadın bir hastalığın en büyük tesellîsi,

Refîka iĢte bunun –âh- yegâne çâresidir...” (Çandır, 2001:238) “ Benim hazân-ı hayâtımda ey yegâne açan

ġükûfe-i emelim; gel bu hüzn-i mevsimle Harâbe-zâra dönen rûhuma tesellî ver O bir küçük güle benzeyen leb-i nâzân Bu hasta rûhumu öpsün biraz tebessümle,

Cebîn-i ye‟sime döksün biraz Ģükûfe-i ter.” (S.F. s,78) “Gel, gel,

Ey hayâyatım ve ey hayâtımda Her doğan ye‟si kalp eden nûra!... Gel seninle bu Ģâm-ı hülyânın, Kar-ı pür-Ģi‟r ü pür sükûtunda

Ölelim…” ( R.B.s,118)

Yukarıda verdiğimiz Ģiirler Nâhîd‟in kadına, sevgiliye olan bakıĢ açısını özetler niteliktedir. Kadın Ģair için kimi zaman hastalığının dermanı, kimi zaman hüzün dolu hayatını huzura kavuĢturan yegâne varlık, kimi zaman ise zulmetleri ıĢığa boğan nurdur. ġairin Ģiirlerine baktığımızda dikkatimizi çeken bir nokta Ģairin, geçmiĢ ya da

(32)

gelecekten ziyade içinde yaĢadığı zamana yani „ana‟ verdiği önemdir. Genel olarak Ģimdiki zamanı kullanan Ģair için kadın, anı yaĢanmaya değer kılan tek varlıktır. Fani olan dünyada önemli olan Ģey, yaĢadığı anı sevdiği kadınla beraber geçirebilmektir.

YaĢamımın merkezine „kadın‟ı koyan Ģair; kadını belli ölçülerle idealize ederek bir sevgili tipi oluĢturur. Tıpkı divan Ģiirinde tarif edilen güzeller gibi sevdiği kadını bazı fiziki özelliklerle tarif eder ve onun güzelliğini anlatırken türlü benzetmelere baĢvurur. Bu benzetmelerde Ģairin derin hayal dünyasının etkisi oldukça fazladır. ġairin tasvir ettiği sevgili tipi, divan Ģiirinde geçen muhayyel ve ulaĢılması güç sevgilinin bir benzeridir.

Sevgiliyi farklı Ģekillerde tasvir eden Nâhîd, Ģiirlerinde kadınları anlattığını ve bu yüzden Ģiirlerini kadınların daha iyi anlayacağını ifade eder. „Kadın‟ Nâhîd‟in Ģiirlerinde genel olarak „sevgili‟ vasfıyla yer alır ancak az da olsa birkaç Ģiirinde kadın olarak „anne‟den bahseder.

Nâhîd, yapı itibariyle çok hassas ve içlidir. Bu ruh hali onun çoğu zaman bir Ģeylere sığınma ihtiyacı hissetmesine neden olmuĢtur. Nâhîd‟in Ģiirlerine baktığımızda „kadın‟ onun sığınacağı en emin limandır bu liman çoğu zaman sevgilidir ancak az da olsa kimi zaman bu limanın Ģefkat abidesi olan „anne‟ olduğunu görmekteyiz.

„Öyle bir anne isterim ki, evet Yâsemin elleriyle saçlarımı YavaĢ yavaĢ sevsin

Öyle bir anne isterim ki beni Ġle‟l- ebed sevsin.‟ (S.F. s,107)

Netice olarak Nâhîd‟in Ģiirlerine baktığımızda aĢk temasına bağlı olarak „kadın‟ temasına yer verdiğini görmekteyiz. ġair için „kadın‟ kimi zaman sığınılacak liman, kimi zaman hayatın anlamı, kimi zaman varlığının yegane sebebidir.

II.I.III. Özlem

Tahsin Nâhîd‟in Ģiirlerinde ana tema aĢk olmakla birlikte, diğer temalar aĢka bağlı olarak ortaya çıkmıĢtır. AĢk ve sevgili temaları „özlem-ayrılık‟ temalarını da beraberinde getirmiĢtir. AĢkın, sevgilinin olduğu yerde muhakkak özlem ve ayrılık da

(33)

var olacaktır. Nâhîd‟in Ģiirlerinde aĢk, sevgili, özlem, ayrılık temalarını iç içe görmekteyiz.

ġairin Ģiirlerinde en çok sevgiliye özlem duyduğunu görmekteyiz. Sevgilinin yokluğu, ondan ayrı geçen zamanlar ona büyük bir acı verir ve sevgiliden ayrı geçen o zamanlarda sevgiliye karĢı büyük bir özlem duyar.

„Bir Bütün Yaz‟ adlı Ģiirinde Ģair, geçmiĢte sevgilisiyle birlikte geçen bir yaz mevsiminden bahseder. Sevgiliyle mutlu mesut geçirilen yaz mevsimi, sevgilinin gidiĢiyle son bulur. ġair bir taraftan o güzel günleri anlatırken diğer taraftan da o günleri nasıl özlediğini dile getirir. Burada sevgiliyle geçirilen günlere özlem ve hasret vardır.

“Ben Ģebâbın harâretiyle yanan / baĢımı sînenizde mest, hayrân

Bırakırdım sükûn-u sevdâya.../ Ah o günler, o leyl-i pür sevdâ!...” (R.B. s, 51) ġair sevgiliden ayrı kaldığı zamanlarda, ayrılığın acısı ve özlem duygusu ile birlikte melankolik bir ruh haline bürünür. „Fırtınadan Sonra‟ adlı Ģiirinde Ģair sevgilisiyle birlikte denize açılır fırtınanın çıkmasıyla sevgilisiyle birlikte suya düĢer ve sevgilisini kaybeder, yine sevgiliden ayrı düĢmüĢtür ve onun yokluğunun verdiği azaptan dolayı son derece muzdariptir.

“Gayb oldu eĢim dalgaların zîr-i perinde; Bir sâhil-i mechûle atıldım ki bende Pervâz edecek yoktu ne tâkat ne hayâlim

Hep iĢte onun yokluğudur yes‟ü melâlim.”(R.B. s, 56)

Hayat denizinin dalgaları Ģairin sevgilisinden ayrı düĢmesine yol açtığı gibi Ģairi de bir hayli yormuĢtur. ġairin ruhûnu besleyen ana kaynaktan ayrı düĢmesi mutsuzluğunun en büyük sebebidir. Bunun için bir cazibe merkezi olarak gördüğü sevgiliye karĢı sürekli bir çekiliĢ (özlem) halindedir.

Nâhîd‟in Ģiirlerinde genel olarak sevgiliye ve onunla geçirilen zamana özlem vardır. Ancak az da olsa Ģairin farklı Ģeylere olan özlemlerinden de bahsettiğini görmekteyiz. „Sabavet‟ adlı Ģiirinde Ģair geçmiĢine ve çocukluğuna duyduğu özlemi dile getirir. ġair o günleri özler ancak o günlere dönüĢün mümkün olmadığını acı bir gerçek olarak kabul eder. Mazinin altın ülkesi olan çocukluk, Ģairin bilinçaltında geçmiĢin saf ve masum imgelerini barındırmaktadır. Bunun için Ģairin bütün istemlerinde koparıldığı bu ülkeye yeniden dönmek arzusunun doğurduğu büyük bir özlem vardır.

“Artık bilirim bunda ne sis var, ne de Ģeyn; Tam on sene evvelki çocukluklarım iĢte

(34)

Bir Zühre hiss-i ömr-i baharımda açılmıĢ KoklanmıĢ, öpülmüĢ ve söylemiĢ, yaĢanılmıĢ! Bir Ģi‟r-i sabâvet ki eder hissimi giryân

Her Ģâm-ı hayâlime yapar bir Ģeb-i hicrân... Ömrüm o hayâlin yed-i nâzında oyuncak, Ömrüm o hayâlin ki bugün bende o ancak -Rüyâ görülürmüĢ gibi bir ufk-ı ba‟ide

Mehtâb açıyorken yine bir refref-i hande.” (Çandır, 2001:244)

Farklı bir özlem içinde olduğu diğer Ģiiri de „Kamer‟in Bir Hikâye-yi AĢkı‟ adlı Ģiiridir. Osmanlının eski ihtiĢamlı günlerine duyduğu özlemi dile getiren Ģair, duygularını kamere yüklemiĢ ve ona altı yüz yıllık bir geçmiĢi olan Osmanlıdan kalma bir eser aratır. Ġmparatorluk düĢüncesini bir güzel taze kadın imgesine dönüĢtürmesi ilgi çekicidir. Tahsin Nâhîd‟in bilinçaltında kadına ait geniĢ bir alanın ayrıldığını görmekteyiz. ġair, duygularını ifade ederken kadın imgesinden ağırlıklı bir biçimde istifade etmektedir. Ġmparatorluğun kadın Ģeklinde tasavvuru mitlerin ana omurgasını oluĢturan kadın ve toprak düĢüncesinin bağdaĢıklığından kaynaklanmaktadır. Ayın da diĢi bir öğe olarak kadınla birlikte kullanılması Ģairin özlemlerine göksel ve yerel bir derinlik kazandırmaktadır.

“Yükselen bir Ģatonun burçları üstünde kamer Arıyor,

Arıyor altı asırdan beri olmuĢ, bitmiĢ O ser-âzâde devirden yine bir parça eser… Söylüyor burçlara:

„sizde, ey lâne-i bûm Altı yüz evvel Bir güzel tâze kadın

Gezinir her akĢam.” (R.B. s,110)

„Oğlumun Sesi‟ adlı Ģiirinde Ģair çok küçük yaĢta vefat eden oğluna olan özlemini dile getirir. ġiiri oğlunun annesine yani ġefika Hanım‟a ithaf eden Ģair, oğluna duyduğu hasreti,özlemi ve onun yokluğundan doğan hüznü ifade eder.

(35)

“ġimdi gûĢumda bir terâne-i dûr/ ġimdi dîdemde mübtesim, mağrur Gözlerim iltimâ‟-ı pür-nâzı... / doluyorken hâtırât ile ben

Ah!.. Ġykaz eder fakat birden / oğlunun bir figân-ı tannâzı!” (Kabakçı, 2002:241) Nâhîd‟in Ģiirlerinde özlem duygusunun bu kadar yoğun olmasının temelinde Ģairin hayatının merkezine „sevgili‟yi koyması büyük etkendir. Ayrıca Ģairin kendi ruh hali ve içinde yaĢamıĢ olduğu dönemin Ģartları onun geçmiĢte kalan mutlu günlere özlem duymasına ve o günlerin hayaliyle yaĢamasına sebep olmuĢtur. Özellikle yaĢadığı dönemin mutsuz ve umutsuz geçen günleri onu sürekli geçmiĢte kalan mutlu günlere sığınmaya itmiĢtir. Böylelikle Ģairin Ģiirlerinde özlem temasına ağırlıklı bir yer verdiğini görmekteyiz.

II.I.IV. Yalnızlık

Tahsin Nâhîd ve içinde bulunduğu nesil genel olarak toplumdan soyutlanan bir hayatı yaĢamayı tercih etmiĢlerdir. Bu gelenek esasında Servet-i Fünûn topluluğunda baĢlamıĢ ve Fecr-i Âtî topluluğuyla devam etmiĢtir. Her iki toplulukta hakim olan ferdiyetçi anlayıĢ, onları toplumun gerçeklerinden ve insanlardan uzak adeta bir inziva hayatı yaĢamaya itmiĢtir. Aradığı mutluluğu bulmakta güçlük çeken Tahsin Nâhîd‟de kendisini toplumdan soyutlayıp yalnızlığa sığınmayı tercih etmiĢtir. Otoriter bir babanın ve hasta bir annenin elinde yetiĢmesinin de Tahsin Nâhîd‟in yalnızlığında önemli bir payının olduğunu söyleyebiliriz .

Romantik ve duyarlı kiĢiliği Tahsin Nâhîd‟in yalnızlığını belirleyen önemli ipuçlarından birisidir. Ancak Ģairin beslendiği kaynakların da bu yalnızlığı artırdığını görmekteyiz. Servet-i Fünûn estetiğinden gelen melankolik duyarlılık ve lirik hassasiyet Tahsin Nâhîd‟in kiĢiliğiyle de bütünleĢince Ģiirinin tematik imgelerini besleyen önemli bir kaynağa dönüĢmüĢtür. Özellikle Ahmet HaĢim‟in etki alanında sanatını icra etmesi bu yalınkat yalnızlığın Ģiirindeki gölgesini bir hayli büyütmüĢtür.

ġair, aĢkı ve dolayısıyla sevgilisini bulamayıp ondan ayrı kalınca kendisini toplumdan soyutlamıĢ ve yalnızlığa sığınmıĢtır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Ģair aĢkı, sevgiliyi hayatının merkezine koymuĢ ve onun için sevgilisiz aĢksız geçen zamanın hiçbir anlamı yoktur. Dolayısıyla hayatının her anını dolduran ve anlamlandıran sevgili olmayınca Ģair yalnız kalır ve kendisini her Ģeyden soyutlar.

Referanslar

Benzer Belgeler

oranlamak dahî kadimi türkîdir. Şimdi istimal olun- maz, anın yerine tahmin istimal ederler, imdi Hende- se dahi istimal olunmayüb tahminini tamim tariki ile Hendese manasına

Fakat 9 ay sonra Paris işgal edilince İstanbula döndü ve doktorasını İstanbul Üniversitesi’nin İngiliz Dil ve Edebiyatı Bölümünde yaptı. 1977 yılında

To determine the role of circulating sFas/sFasL in modulating disease activity of GD, we examined the circulating levels of sFas/sFasL in GD patients withvarious levels

脊髓損傷(Spinal cord

Nazım Hikmet’i yok etmeye çalış, Sabahat­ tin Ali'yi öldür, Pertev Naili Boratav’ı, Niyazi Berkes’i, Behice Boran’ı, Muzaffer Şerif’i üni­ versiteden

Nâzım Hikmet konusunda yazmak için ölümünün üzerinden elli yıl geçmesini bek­ lediğini söyleyen Taha Toros, “Ben biy ografim efendim, biy ografi yazarıyım” diyor.. yordum

Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı, Devlet Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı gibi önemli görevleri de üstle­ nen Sait Barlas, 1957 seçimlerinden sonra,

Bunlar biraz fokurdatıldıktan, sote edil­ dikten ve krema kıvamına geldikten sonra, etler ek­ lenir; tüm bu karışım bir çevrildikten sonra çıkarılır.. Etler tabağa