• Sonuç bulunamadı

Gaziantep İli Gümüş İşlemeciliği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gaziantep İli Gümüş İşlemeciliği"

Copied!
158
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

GAZİANTEP İLİ GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ

SELDA UYSAL

YÜKSEK LİSANS TEZİ

EL SANATLARI EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI DEKORATİF ÜRÜNLER EĞİTİMİ BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(4)

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren ...(….) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Selda Soyadı : UYSAL

Bölümü : Dekoratif Ürünler Eğitimi İmza :

Teslim Tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Gaziantep İli Gümüş İşlemeciliği

(5)

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Selda UYSAL İmza: : ………..

(6)

Jüri onay sayfası

Selda UYSAL tarafından hazırlanan “ Gaziantep İli Gümüş İşlemeciliği” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Meral BÜYÜKYAZICI

Dekoratif Ürünler Eğitimi, Gazi Üniversitesi ………

Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

(Anabilim Dalı, Üniversite Adı) ………

Tez Savunma Tarihi: 22/07/2015

Bu tezin Gazi Üniversitesi El Sanatları Eğitimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Prof. Dr. Servet KARABAĞ

(7)
(8)

TEŞEKKÜR

Bu araştırmada bana çalışmam boyunca destek olan danışmanım Yrd. Doç. Dr. Meral Büyükyazıcı’ ya, Gaziantep Kuyumcular Odası Başkanı Sedat Özdinç’e, Kuyumculuk ve Takı Tasarımı Programı Öğr. Gör. Remzi Öztekin hocamızın yönlendirmesi ile tanıştığım Hasan Çalışıcı ustamıza ve Öğr. Gör. Remzi Öztekin’e, Jiben Silver işletme sahipleri ve çalışanlarına, araştırma sürecinde benimle bilgilerini paylaşan Eyyüp Saygıt usta’ya, çalışma boyunca benden desteğini esirgemeyen arkadaşlarıma, Gaziantep sürecimde bana evini açan Gaziantep Üniversitesi Naci Topçuoğlu Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Sabire Tırpan’a ve hep yanımda olan maddi ve manevi olarak destek olan sevgili aileme teşekkürü bir borç bilirim.

(9)

GAZİANTEP İLİ GÜMÜŞ İŞLEMECİLİĞİ

(Yüksek Lisans Tezi)

Selda UYSAL

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Temmuz 2015

ÖZ

Bu araştırma günümüzde Gaziantep ilinde yapılan gümüş işlemeciliği ile ilgili bir kaynak oluşturacağı ve belgelendirileceği için önem taşımaktadır. Gaziantep ilindeki günümüz gümüş işlemeciliğinin ürün, malzeme ve yapım tekniklerini belirlemek amacı ile bu çalışma yapılmıştır. Bu araştırma model olarak, betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın evrenini Gaziantep ilindeki gümüş işlemeciliği ile ilgili faaliyet gösteren atölye ve işletmeler oluşturmaktadır. Araştırmada Türkçe yazılı kaynaklar ve elektronik ortamda yapılan Türkçe kaynaklardan yararlanılmıştır. Günümüzde faaliyet gösteren atölye ve işletme sahiplerinin görüşünü alabilmek için anket uygulanmıştır. Aynı zamanda gümüş işlemeciliğinin Gaziantep’te ki geçmişi ve günümüzdeki durumu ile ilgili gümüş ustaları, işletme sahipleri ile yapılan görüşmelerden elde edilen bilgilerden yararlanılmıştır. Elde edilen veriler incelendiğinde sektörde çalışanların büyük çoğunluğunun 40 yaş üzeri erkek, gümüş işlemeciliğinin meslek ustası veya aile tarafından öğretildiği ancak usta/çıraklık olarak daha fazla önce çıktığı saptanmıştır. Gümüş işlemeciliğinin atölyede yapıldığı malzemenin ürünün kalitesinde çok önemli bir rol oynadığı ve kaynak bulma zorluğunun olmadığı görülmüştür. Gümüş işlemeciliğinin tanıtımının fazla yapılmadığı ve bundan kaynaklı kişilerin ürünlerini kendilerinin pazarladığı saptanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler değerlendirilerek çözüm önerilerine yer verilmiştir.

Bilim Kodu : -

Anahtar Kelimeler : Gümüş işlemeciliği, Ürün, Malzeme, Yapım teknikleri Sayfa Adedi : 137

(10)

SILVER EMBROIDERY in GAZIANTEP

(M.S Thesis)

Selda UYSAL

GAZI UNIVERSITY

THE GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

July 2015

ABSTRACT

This study has been carried out for the determination of raw materials, production phases and final products on silver embroidery in Gaziantep. This research study mainly focuses on workshops and facilities that conduct silver embroidery in Gaziantep. During the study, written Turkish documents and electronic documents have been used as a source. In order to gather information and opinions of workshop owners a questionnaire was conducted interviews were held with silver masters and workshops’ owners related to the past and present status of silver embroidery sector in Gaziantep. During the interviews valueable information was collected. When the findings were analyzed it was discovered that a majority of masters were male and over the age of 40 years old. The majority has learnt their profession through master/apprentice relationship model. Also it has been seen that raw material quality directly effects on product quality and there is not any difficulties to find raw material in the market. It has also been found that, manufacturers make their own marketing due to the very little advertisement. As a result, all data collected during site visits and researches has been evaluated and solutions were suggested in this study.

Science Code : -

Key Words : Silver processing, products, materials, construction techniques Page Number : 137

(11)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... vi

ABSTRACT ... vii

İÇİNDEKİLER ... viii

TABLOLAR LİSTESİ... xii

ŞEKİLLER LİSESİ ... xiii

BÖLÜM I ... 1

GİRİŞ ... 1

1.1. Problem ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 3 1.4. Sayıltılar ... 3 1.5. Sınırlılıklar ... 3 1.6. Tanımlar ... 4

BÖLÜM II ... 5

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 5

2.1. Kavramsal Çerçeve ... 5

2.1.1. Gaziantep İli Hakkında Genel Bilgi ... 5

2.1.2. El Sanatlarının Tanımı ve Tarihçesi ... 6

2.1.2.1. El Sanatlarının Sınıflandırılması ... 7

2.1.3. Gaziantep İli El Sanatları ... 8

2.1.4. Maden Sanatı ... 9

2.1.5. Gaziantep İli Kuyumculuğu ... 11

2.1.6. Gümüş İşlemeciliğinde Yardımcı Gereçler ... 18

2.1.7. Gümüş İşlemeciliğinde Uygulanan Teknikler ... 20

2.1.7.1. Delik İşi(Ajur-Kesme) Tekniği ... 20

(12)

2.1.7.3. Dövme Tekniği ... 22

2.1.7.4. Kakma Tekniği ... 24

2.1.7.5. Kaplama ve Yaldızlama Tekniği ... 24

2.1.7.6. Kazıma Tekniği ... 24

2.1.7.7. Kabartma Tekniği ... 25

2.1.7.8. Mine Tekniği ... 26

2.1.7.9. Savat Tekniği ... 26

2.1.7.10. Telkari Tekniği ... 27

2.1.7.11. Güherse (Granülasyon) Tekniği ... 28

2.1.7.12. Birleştirme Teknikleri ... 28

2.1.7.15. Pim ... 29

2.1.7.16. Halka ... 29

2.1.8. Gümüş İşlemeciliğinde Kullanılan Araç-Gereçler ... 29

2.1.8.1. Antep Makası ... 30 2.1.8.2. Amyant ... 30 2.1.8.3. Cila Motoru ... 30 2.1.8.4. Çekiç ... 30 2.1.8.5. Çelik Kalem ... 31 2.1.8.6. Çift ... 31 2.1.8.7. Eğe ... 31 2.1.8.8. El Mengenesi ... 32 2.1.8.9. Freze ... 32 2.1.8.10. Gönye ... 32 2.1.8.11. Hadde ... 32 2.1.8.12. Halka ... 33 2.1.8.13. Heştek Takımı ... 33 2.1.8.14. Kargaburnu ... 33 2.1.8.15. Keski ... 34 2.1.8.16. Malafa ... 34 2.1.8.17. Maşa ... 34 2.1.8.18. Mikrometre ... 34

2.1.8.19. Mum Enjeksiyon Makinası ... 35

(13)

2.1.8.21. Örs ... 36 2.1.8.22. Pense ... 36 2.1.8.23. Pres ... 36 2.1.8.24. Pim ... 37 2.1.8.25. Pota ... 37 2.1.8.26. Silindir ... 37 2.1.8.27. Şaloma ... 37 2.1.8.28. Kıl Testere ... 38 2.1.8.29. Terazi ... 38 2.1.8.30. Tezgah ... 39 2.1.8.31. Tokmak ... 39 2.1.8.32. Zımpara Makinesi ... 39 2.1.8.33. Boraks (Borax-Teneker) ... 40 2.1.8.34. Sülfirik Asit ... 40 2.2. İlgili Araştırmalar ... 41

BÖLÜM III ... 43

YÖNTEM ... 43

3.1. Araştırmanın Modeli ... 43 3.2. Evren ve Örneklem ... 43 3.3. Ölçme Araçları ... 43 3.4. Verilerin Toplanması ... 43 3.5. Verilerin Analizi ... 44

BÖLÜM IV ... 45

BULGULAR VE YORUM ... 45

4.1. Gaziantep İli Gümüş İşlemeciliği Ürün Analizi ... 45

4.2. Anketten Elde Edilen Veriler ... 64

4.3. Bilgi Formlarından Elde Edilen Veriler ... 71

BÖLÜM V ... 75

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 75

5.1. Sonuç ... 75

5.2. Öneriler ... 76

(14)

EKLER ... 81

EK-1 ... 82

EK-2 ... 132

(15)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Ustaların Yaş Gruplarına Göre Dağılımı ... 64

Tablo 2. Ustaların Öğrenim Durumunu Gösteren Dağılım ... 64

Tablo 3. Ustaların Sanatı Kimden Öğrendiğini Gösteren Dağılım ... 65

Tablo 4. Ustaların Meslekteki Çalışma Yılına İlişkin Dağılımı ... 65

Tablo 5. Ustaların Gelirinden Memnun Olma Durumun Gösteren Dağılım ... 66

Tablo 6. Ustaların Gümüş İşlemeciliğine Bir Günde Ayırdıkları Zamanın Dağılımı ... 66

Tablo 7. Ustaların Mesleği Yapma Amaçlarının Dağılımı ... 67

Tablo 8. Model Tasarımlarında Yararlandıkları Kaynakları Gösteren Dağılım ... 67

Tablo 9. Ustaların Ürünlerde Kullandıkları Motiflerin Dağılımı ... 68

Tablo 10. Ustaların Gümüş İşlemeciliğinde Kullandıkları Tekniklerin Dağılımı ... 68

Tablo 11. Gümüş İşlemeciliğinin Tanıtımını Yapma Durumları ... 69

Tablo 12. Ürünlerin Pazarlaması İle İlgili Dağılım ... 69

Tablo 13. Ustaların Sanatı Çocuklarına veya Başkalarına Aktarmayı Gösteren Dağılım ... 70

Tablo 14. Yapılan Ürünlerin Satıldığı Kişilere Göre Dağılımı ... 70

Tablo 15. Gümüş İşlemeciliğinde Karşılaşılan Sorunların Dağılımı ... 71

Tablo 16. Ürünlerde Kullanılan Tekniklerin Dağılımı ... 71

Tablo 17. Ürünlerde Kullanılan Motiflerin Dağılımı ... 72

Tablo 18. Gümüş İşlemeciliğinde Kullanılan Ürün Çeşitlerinin Dağılımı ... 72

(16)

ŞEKİLLER LİSESİ

Şekil 1. Gaziantep Turizm ve Kültür ... 6

Şekil 2. Hasan Çalışıcı ... 13

Şekil 3. Gümüş Gaytan ... 14

Şekil 4. Şekke ... 15

Şekil 5. Çalma Zincir ... 16

Şekil 6. Hamaylı ... 17

Şekil 7. İlmecer ... 17

Şekil 8. Ajur Tekniği ile Yüzük ... 20

Şekil 9. Döküm Tekniği ile Bileklik ... 21

Şekil 10. Dövme Tekniği (Türe ve Savaşçın, 2000, s.33) ... 22

Şekil 11. Altın Kaplama Yapılmış Kaftan Formundaki Yaka İğnesi ... 24

Şekil 12. Kabartma Tekniği İle Yapılmış Altın Yılan Bilezik ... 25

Şekil 13. Savat Tekniği İle İşlenmiş Buhardan ... 26

Şekil 14. Telkari Tekniği ile Kemer Tokası ... 27

Şekil 15. Antep Makası ... 30

Şekil 16. Cila Motoru ... 30

Şekil 17. Çekiç ... 31

Şekil 18. Çift ... 31

Şekil 19. Eğe ... 32

Şekil 20. Freze ... 32

Şekil 21. Hadde ... 33

Şekil 22. Heştek Takımı ... 33

Şekil 23. Kargaburnu ... 33

Şekil 24. Keski ... 34

Şekil 25. Elli Yıl Öncesine Ait Keski ... 34

Şekil 26. Malafa ... 34

(17)

Şekil 28. Mum Enjeksiyon Makinası ... 35

Şekil 29. Elli Yıl Öncesine Ait Ocak ... 36

Şekil 30. Ocak ... 36

Şekil 31. Örs ... 36

Şekil 32. Pota ... 37

Şekil 33. Silindir ... 37

Şekil 34. Şaloma ... 38

Şekil 35. Elli Yıl Öncesine Ait Şaloma ... 38

Şekil 36. Kıl Testere ... 38

Şekil 37. Elli Yıl Öncesine Ait Terazi ... 38

Şekil 38. Terazi ... 38

Şekil 39. Tezgah ... 39

Şekil 40. Tokmak ... 39

Şekil 41. Zımpara Makinası ... 40

Şekil 42. Boraks ... 40

Şekil 43. Gümüşü eritmek üzere potaya alma işlemi ... 45

Şekil 44. Gümüşü eritme işlemi ... 46

Şekil 45. Astar derecesine alma işlemi ... 46

Şekil 46. Gümüşü asit ile temizleme işlemi ... 47

Şekil 47. Mikrometre ile alışımın ölçme işlemi ... 47

Şekil 48. Alaşımı silindirden geçirme işlemi ... 48

Şekil 49. Şaloma ile alışımı yumuşatma işlemi ... 48

Şekil 50. Tabakanın elips şeklinde çizim işlemi ... 49

Şekil 51. Antep makası ile kesme işlemi ... 49

Şekil 52. Şaloma ile düzeltme işlemi ... 50

Şekil 53. Piçon ile bombe verme işlemi ... 50

Şekil 54. Şaloma ile bombenin kenarlarını düzeltme ... 51

Şekil 55. Boraks ile çerçeveyi yerleştirme işlemi ... 51

Şekil 56. Tel gümüşü silindirden geçirme işlemi ... 52

Şekil 57. El matkabı ile tel çekme işlemi ... 52

Şekil 58. Tel kıvırma işlemi ... 53

Şekil 59. Sibopla düzeltme işlemi ... 53

(18)

Şekil 61. Şaloma ile kaynak yapma ... 54

Şekil 62. Kıl testere ile oyulan deseni çıkarma işlemi ... 55

Şekil 63. El kalemi ile doku verme işlemi ... 55

Şekil 64. Kolyenin zincir takılacak kısmını yapma işlemi ... 56

Şekil 65. Hazır toplar ... 56

Şekil 66. Topların boraks yardımı ile kaynak yapılma işlemi ... 57

Şekil 67. Zımparalama işlemi ... 57

Şekil 68. Modeli kauçuk kalıba alma işlemi ... 58

Şekil 69. Kauçuk kalıp ... 58

Şekil 70. Boncuk mum ... 59

Şekil 71. Kalıbı mum kazanına yerleştirme işlemi ... 59

Şekil 72. Kolye ucunun kalıba çevrilmesi. ... 60

Şekil 73. Mum modeli ağaçlama işlemi ... 60

Şekil 74. Ağacın üzerine fanus geçirme işlemi ... 61

Şekil 75. Mıhlama bölümü taş monte işlemi ... 61

Şekil 76. Taş ölçüm cihazı taşları ölçme işlemi ... 62

Şekil 77. Taşların yuvalara yerleştirilme işlemi ... 62

Şekil 78. Ürünün kükürtte kaynatma işlemi ... 63

Şekil 79. Kolye ucunun bitmiş hali ... 63

Şekil 80. Bileklik ... 82

Şekil 81. Tesbih ... 83

Şekil 82. Tepelik (Gelin Tacı) ... 84

Şekil 83. Gelin Tacı ... 85

Şekil 84. Yüzük ... 86

Şekil 85. Kolya Ucu ... 87

Şekil 86. Bileklik ... 88

Şekil 87. Bileklik ... 89

Şekil 88. Kolye Ucu ... 90

Şekil 89. Kolye Ucu ... 91

Şekil 90. Gerdanlık ... 92

Şekil 91. Saat Kolye Ucu ... 93

Şekil 92. Kolye Ucu ... 94

(19)

Şekil 94. Kolye Ucu ve Küpe ... 96

Şekil 95. Yüzük ... 97

Şekil 96. Yüzük ... 98

Şekil 97. Küpe ... 99

Şekil 98. Küpe ... 100

Şekil 99. Kolye Ucu ... 101

Şekil 100. Şahmaran ... 102

Şekil 101. Birecik Gerdanlığı ... 103

Şekil 102. Menteşe Gerdan ... 104

Şekil 103. Hamaylı Gerdan ... 105

Şekil 104. Çalma Zincir ... 106

Şekil 105. Gümüş Gaytan (100 senelik) ... 107

Şekil 106. Hasır Kemer (50 senelik) ... 108

Şekil 107. Zurna ... 109

Şekil 108. Kolye ... 110

Şekil 109. Hamaylı Gerdan ... 111

Şekil 110. Nazarlık ... 112

Şekil 111. Sigara Tabakası ... 113

Şekil 112. Ağızlık ... 114

Şekil 113. Ağızlık ... 115

Şekil 114. Fincan Zarflığı ... 116

Şekil 115. Tepelik ... 117

Şekil 116. Hamaylı ... 118

Şekil 117. Şekke ... 119

Şekil 118. Aşşık Kemer ... 120

Şekil 119. Kemer ... 121

Şekil 120. Hasır Kolye ... 122

Şekil 121. Hasır Kemer (50 senelik) ... 123

Şekil 122. Gerdanlık (50 senelik) ... 124

Şekil 123. Gerdanlık (50 senelik) ... 125

Şekil 124. Bileklik (50 senelik) ... 126

Şekil 125. Bileklik (50 senelik) ... 127

(20)

Şekil 127. Kemer ... 129 Şekil 128. Küpe ... 130 Şekil 129. Küpe ... 131

(21)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem

Bireyin bilgi ve becerisine dayanan genellikle doğal hammaddelerden yararlanarak yapılan, toplumun kültürünü gelenek ve göreneklerini, folklorik özelliklerini taşıyan, yapan kişinin zevk ve becerisini yansıtan gelir sağlayıcı üretime dönük sanatsal etkinliklerine el sanatları denilmektedir (Öztürk, 1998, s.42-43).

El sanatları genel anlamda makine gücünden çok insanın el emeği ile üretilen, evde veya atölyede kişinin kendi sorumluluğu altında yeteneğini ve deneyimini kullanarak, üretime doğrudan katıldığı bir sanat koludur (Görgünay, 1986, s.32).

El sanatlarını çeşitli şekillerde sınıflandırmak mümkündür. Arkeoloji ve sanat tarihi araştırmalarında incelenen el sanatları; seramik-çini, taş işleri, ahşap işleri, madeni eserler, tekstil (halı, kilim, kumaş, keçe), kitap sanatları (hat, minyatür, cilt, tezhip, ebru), cam eserler. Mimariye bağlı el sanatları; taş süsleme, tuğla süsleme, alçı süsleme, fresk ve duvar resimleri, çini, ahşap süsleme, madeni süslemelerdir (Arlı, 1982, s.39-56).

Kullanıldıkları hammaddeye göre el sanatları hammaddesi; lif, ağaç, taş, toprak, maden, deri ve hayvansal atıklar, ince dallar, saplar ve ağaç şeritleri işleyen el sanatları, olmak üzere yedi ana grup altında toplanmıştır. Ayrıca her ana grup kendi arasında alt gruplar oluşturmaktadır (Arlı, 1987, s.1).

Türk sanatının başlangıçları orta Asya ve Uzakdoğu tarihinin derinliklerindedir. Bu etnik kökenli başlangıcın sanatsal değeri, özellikler toka ve silah süslemeciliğine yönelik savaşçı kabile sanatlarıyla eş bir düzeyde ele alınabilir (Tansuğ, 1991, s.16).

Süslemeciliğin önemli sanat kollarından biriside maden işlemeciliğidir. İslam kültür ve sanatının geliştiği Yakın Doğu toprakları madence çok zengin olduğundan bu bölgelerde maden sanatı geleneği çok eski devirlere kadar gitmektedir.

(22)

Maden cevherleri bakımından zengin olan orta Asya, maden sanatının uygulandığı, maden işçiliği ile tanınmış ilk bölgedir. Bu bölgedeki kurganlar da kopça, at koşumu süsleri, silah gibi tunçtan yapılmış eşyalar bulunmaktadır. Tunç ya da demir devrine ait bütün eserlerde üsluplaştırılmış hayvan figürleri ile vücuda getirilmiş süslemelere rastlanmaktadır (Arseven, 1984, s.51).

Madeni takıların ve süs eşyalarının ana malzemesi altın, gümüş, bakır, bronz ve pirinç gibi işlenmeye uygun madenlerdir (Özbağı, 1989, s.12).

Asıl metal olarak bilinen gümüş madeninin bulunuşu M.Ö 2500 yıllarına dayanmaktadır. O tarihlerde gümüşün Çinliler, Farslar ve Türkler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Gümüşün renginin parlaklığı ve güzelliği, paslanıp çürümeyişi işlenme kolaylığı ve verilen emeği inkâr etmeyişi dolayısıyla her türlü kullanım, süs ve ziynet eşyalarında sıkça kullanılmaktadır (Kuşoğlu, 2006, s.92).

Maden sanatı tarihinde ajur, güherse, kabartma, kakma, kalıpla kabartma, kalem işi, kaplama, yaldızlama, kazıma, mine işi, telkâri ve savat gibi yapım ve süsleme teknikleri ile birçok eserler verilmiştir. Özellikle Osmanlı Devleti döneminde her alanda olduğu gibi bu alanda da çok güzel eserler günümüze kadar ulaşmıştır.

Tarihi ipek yolunun üzerinde olması nedeniyle birçok ticaret yollarının Gaziantep’te birleşmesi, ilin ekonomisini o günlerde olduğu gibi, günümüzde de canlı tutmaktadır. Bu canlılıkta gümüşün önemli bir yeri vardır. Çünkü gümüş insanların takı (süs eşyası) olarak eskiden beri kullandığı kıymetli bir madendir. Bunu yöredeki antik şehir özelliği taşıyan Kargamış, Dülük (Antik Dolichenos kenti) ve Belkıs (Zeugma) antik kentlerinden çıkartılan gümüş aksesuarların bolluğu, bulunan gümüşlerin eski devirleri simgelemesi, gümüş işçiliğinin ve kullanımının Gaziantep’te çok eskilere dayandığını göstermektedir (Gaziantep El ve Ev Sanatları, 1999, s.49).

Geçmişten gelen maden sanatının yaşatılmaya çalışıldığı Gaziantep ilinde yapılan gümüş işlemeciliğinin giderek azalması, yeterli kaynak bulunmaması ve yöredeki bu sanatın kaybolması nedeniyle Gaziantep gümüş işlemeciliği yapımında kullanılan araç ve gereçler, teknik desen ve motifleri kapsayan özellikleri ile araştırma konusu olarak seçilmiştir.

(23)

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın genel amacı Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinin incelenmesidir. Araştırmadaki genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır. 1. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinin tarihi gelişimi nedir?

2. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinde kullanılan araç-gereçler nelerdir? 3. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinde kullanılan teknikler nelerdir?

4. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinde kullanılan desen ve motifler nelerdir? 5. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinde üretilen ürün çeşitleri nelerdir?

6. Gaziantep ili gümüş işlemeciliğinde ustaların karşılaştığı sorunlar nelerdir?

1.3. Araştırmanın Önemi

İnsanlar var olduğundan bu yana gerek ihtiyaçlarını karşılamak gerekse süslenmek amacıyla el sanatlarını günümüze kadar taşımışlardır. Günümüzde ise el sanatları içerisinde yer alan sanatların birçoğu kaybolmakla yüz yüze gelmiştir. Bu nedenle el sanatları alanında yapılan çalışmalar önemlidir.

Gaziantep iline ait üretilen takılar sadece yöre halkı tarafından bilinmektedir. Bu konuda fazla yazılı bilgi ve kaynak bulunmamaktadır. Bu nedenle araştırma konusu olarak Gaziantep ili gümüş işlemeciliği seçilmesi önemlidir.

Araştırma Gaziantep ili gümüş işlemeciliğini belgeleyerek konuyla ilgilenenlere kaynak olması açısından önemli olduğu gibi bu sanatın gelecek kuşakların çalışmalarına da ışık tutması açısından da önemlidir.

1.4. Sayıltılar

1. Gaziantep İlinde yapılan gümüş işlemeciliğinin tespitinde kullanılan anket ve gözlem formu yardımı ile ortaya konan araştırma, teknik ve özellikleri belirlemede yeterlidir. 2. Araştırma için yararlanılan kaynak kişilerin görüşleri geçerli ve güvenilirdir.

3. Araştırma kapsamında incelenen ürünlerden oluşan örneklem evreni temsil edecek niteliklere sahiptir.

4. Türkçe kaynaklardan elde edilen bilgiler geçerli ve güvenlidir.

1.5. Sınırlılıklar

(24)

2. Araştırma Gaziantep ili gümüş işlemeciliği ile sınırlıdır.

3. Araştırma Gaziantep ili gümüş işlemeciliği yapan ustalarla ve bu konuda bilgi sahibi olan kişilerle sınırlıdır.

4. Araştırma Gaziantep ili yapılan gümüş işlemeciliği ile uğraşan kişilerin ürettiği ürünler ve bu ürünlerde kullanılan üretim teknikleri ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Kefiye: Başa sarılan ve omuzların üzerine kadar gelen, uçları püsküllü ince ipek örtülü kumaşa denilir (Turkcebilgi.com).

Teberik: Korunmak üzere birine ya da bir yere bırakılan emanete denilmektedir (Sozce.com).

Şahmeran: Bilekten başlayıp bir yüzükte sonlanan bir takı ismidir (Uludagsozluk.com).

Tetradrahmiler: Eski Yunan'ın arkaik döneminden itibaren kullanılmaya başlanmış en eski para birimlerinden biridir (Eksisozluk.com).

(25)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde Gaziantep İlinin tanıtımı ve gümüş işlemeciliği hakkında bilgilere yer verilmiştir.

2.1. Kavramsal Çerçeve

Gaziantep ili hakkında genel bilgi, el Sanatlarının tanımı ve tarihçesi, el sanatlarının Sınıflandırılması, Gaziantep ili el sanatları, maden sanatı, Gaziantep kuyumculuğu, gümüş işlemeciliğinde yardımcı gereçler gümüş işlemeciliğinde uygulanan teknikler, gümüş işlemeciliğinde kullanılan araç-gereçler bu bölümde verilmiştir.

2.1.1. Gaziantep İli Hakkında Genel Bilgi

Eski coğrafyacı ve tarihçilere göre: Güneyde Arap Yarımadasından, kuzeyde Toros sıradağlarına doğru uzanan Arap çöllerinin sona erdiği yerde, Toros sıradağlarının eteklerinde verimli topraklar yer almaktadır. Arap çöllerini kuzeyden bir hilal gibi saran bu topraklara binlerce yıldan beri (Verimli Ay), (Hilal) adı verilmiştir. Ortadoğu ülkelerinin merkezinde yer alan Verimli Ay (Hilal) topraklarında Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarından gelen ana karayolları birbirlerini kesmektedir. Tarih boyunca Verimli Ay (Hilal) bölgesi ana ticaret yollarının kavşak noktalarında, büyük ticaret ve sanayi şehirleri doğmuş, büyümüş, yıkılmış ve yerlerine yenileri kurulmuştur. Verimli Ay bölgesinin bir parçası sayılan Gaziantep ili, bu bölgenin de ortasında stratejik bir mevkide yer almaktadır. Gaziantep ilinin yeryüzü şekilleri yapısıyla her devirde insanların yaşamasına elverişli olmuştur (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.43-44).

İlin güneyinde Suriye Devleti ile Kilis ili, doğusunda Şanlıurfa iline bağlı Birecik ve Halfeti ilçeleri, kuzeydoğusunda Adıyaman iline bağlı Besni ilçesi, kuzeyde Kahramanmaraş ile Pazarcık ilçesi, Batıda Osmaniye ili, Güneybatıda Hatay ilinin Hassa ilçesi yer almaktadır (Şekil 1).

(26)

Şekil 1. Gaziantep Turizm ve Kültür, (gaziantep.net, 29.11.2014)

İlin doğuda kalan büyük parçası Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde, İslahiye ve Nurdağı ilçeleri ile Şahinbey ilçesinin bir bölümü Akdeniz Bölgesinde yer almaktadır (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.43-44)

Bölgenin, ilk uygarlıkların doğduğu, Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu Güneyden ve Akdeniz’den Doğu’ya, Kuzeye ve Batıya giden yolların kavşağında oluşu uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Gaziantep’in tarih devirlerine; Kalkeolotik, Paleotik, Demir, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Salefköslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk devirleri olarak sıralayabiliriz. Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür. Bir süre Babil İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan Gaziantep, M.Ö 1700 yıllarında Hitit Devletinin bir kenti olmuştur. 1071 Malazgirt Savaşından sonra bölgede Selçuklu İmparatorluğu’na bağlı bir Türk Devleti kurulmuştur. Osmanlılar döneminde çok sayıda cami, medrese, mescit, han ve hamam yapılmış kent aynı zamanda üretim, ticaret ve el sanatları yönünden ilerlemiştir ( Gaziantep 93 Türkiye, 1993, s.13)

2.1.2. El Sanatlarının Tanımı ve Tarihçesi

El sanatı üretimi; belirli hammaddeleri el becerisi ve basit el araçları yardımıyla, işlenmiş ve yarı işlenmiş ürünler elde etmek olarak tanımlanabilir.

El sanatı ürünler, yerine göre günlük kullanım eşyasından süs eşyasına, çeyizlik eşyadan hediyelik eşyaya, pek çok ürünü içine alan dayanıklı tüketim malı olarak tanımlanabilir. Bu

(27)

tür ürünler, el emeğine dayalı üretildiği için biri diğerinin aynı değildir ve her ürün tektir (Öztürk, 2003, s.15).

Yurdumuzdaki ve dış ülkelerdeki müzelerde teşhir edilen ürünlerden, bazı koleksiyoncuların elinde bulunan örneklerden ve eski eserleri konu alan kitaplardan anlaşıldığı üzere, eskiden Anadolu’da el sanatları yaygın olarak uygulanmakta ve bu ürünler büyük değer taşımaktaydı.

XVIII. yüzyıla gelinceye kadar Anadolu bir sanat ve kültür merkezi olmuştur.

Gerek Orta Asya, gerekse Anadolu Türk insanının yaşam biçimi ve el sanatlarına yakınlığı, ayrıca Anadolu yarımadasının Asya’yı Avrupa’ya bağlayan ipek yolu üzerinde yer alması ile coğrafi ve tabi kaynakları bakımından zenginliğinin bu olguda büyük rolü olmuştur. Bütün bu sebeplerle, geçit yolları üzerinde büyük kervansaraylar belirmiş ve kervansaraylara yakın yerleşim yerlerinde yolcuların ihtiyaçlarını karşılayacak üretici zümresi teşekkül etmiştir. Bu sanatkar üreticiler, mevcut ham madde kaynaklarına ve duyulan ihtiyaca göre mal imal etmekte idiler.

Ancak, Ümit Burnu’nun keşfi ve kervan yollarının değişmesi, Süveyş Kanalının açılması gibi nedenlerle birlikte, Batı’da sanayinin hızla gelişmesi, el sanatlarının önce duraklamasına, sonra da gerilemesine sebep olmuştur.

Cumhuriyet’in ilanını takiben küçük sanat ve sanayinin gelişmesi önem kazanmış, zengin kültür mirasının yeniden ihya edilmesi için konunun üzerine önemle eğinilmiştir.

1938’lerde, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde bir şube kurulmuş ve bu şube 1945 yılında “Küçük Sanat İşleri Genel Müdürlüğü” olarak hizmete başlamıştır (Türk El Sanatları Araştırma Raporu, 1989, s.7-9).

Günümüzde el sanatları alanında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı gibi kurumlar ile KOSGEB, Üniversiteler, İhracatçı Birlikleri, Vakıflar ve Bankalar, Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu konuyla ilgili çalışmalar yapmaktadır (İmer, 1997, s.235).

2.1.2.1. El Sanatlarının Sınıflandırılması

Bilimsel araştırmalarda, konuları daha anlaşılır kılmak, ayrıntıları ve sorunları daha iyi ortaya koyabilmek için, araştırma konularını belli gruplar altında tutmak zorunluluğu vardır (Öztürk, 2003, s.94).

(28)

El sanatları çeşitli özellikleri göz önüne alınarak farklı biçimlerde sınıflandırılabilir. Söz gelişi bu sınıflandırma yapım tekniklerine, kullanıldıkları hammaddelere, fonksiyonlarına göre yapılabilir. Burada yapılan sınıflandırma kullanılan hammaddeler esas olarak alınmıştır. Buna göre;

1. Hammadde olarak lif işleyen el sanatları 2. Hammadde olarak ağaç işleyen el sanatları 3. Hammadde olarak taş işleyen el sanatları 4. Hammadde olarak toprak işleyen el sanatları 5. Hammadde olarak maden işleyen el sanatları

6. Hammadde olarak deri ve hayvansal artıkları işleyen el sanatları

7. Hammadde olarak ince dallar, saplar ve ağaç şeritleri işleyen el sanatları olmak üzere yedi ana grup altında toplanmıştır (Arlı,1987,s.39).

2.1.3. Gaziantep İli El Sanatları

Gaziantep, geçmişte önemli bir ticaret merkeziydi. Burada tabaklık, bakırcılık, kilimcilik, el işlemeciliği vb. sanatlar canlıydı. Bunlardan günümüzde bakırcılık ve el işlemeciliği önemlidir.

Antep İşi: İplikleri sayılarak ve belli motif özellikleri dikkate alınıp bazı iplikleri kesilerek üzerine çeşitli ajurların işlendiği ve motif kenarlarının susmalarla zenginleştirildiği bir tekniktir (Köklü, 2002, s.180).

Kilim Dokumacılığı: Gaziantep’te kilim dokumacılığının geçmişi eskidir. Bu el sanatının canlı olduğu dönemlerde yaklaşık 7000 el tezgahı vardı. Bugün el tezgahlarının sayısı çok azalmıştır. Antep kilimlerinin çözgüsü pamuktur. Atkı iplikleri yün-kıl karışımı, pamuk, arıntı yünden bükülmüştür. Bezayağı tekniği ile dokunurlar. Kilimlerde kuş, deve, at gibi hayvan motifleri, dağ, ağaç gibi doğadan alınmış motiflerle geometrik biçimler desenleri oluşturur (Yurt Ansiklopedisi, 1982, s.3052).

Bakır İşlemeciliği: Gaziantep bakır isçiliğinin en önemli özelliği ürünlerin tek parça halinde üretilmesidir. Yani lehim ya da benzeri bir yolla birleştirme yapılmamasıdır. Bakır ürünlerin işlenmesinde, çakma ve çizme diye bilinen basit işleme yönteminin dışında; sadece Gaziantep’te yapılan bir başka yöntemde bir çekiç ve bir çelik kalemle yapılan işlemedir. Bu işleme yöntemin de bir tek parçanın işlemesi haftalarca hatta aylarca sürmektedir. Böyle ince bezemeli işler Anadolu’daki birkaç atölyede ve genellikle

(29)

Gaziantep’te imal edilmiştir. Bu atölyelerden çıkan işler İstanbul’a ve yurt dışına gönderilmektedir (Kaya, 2010, s.20).

Sedef ve Sedef Kakmacılığı: Sedef ve sedefkarlık sanatı Ortadoğu ülkelerinde doğmuş, 15.yüzyıldan sonra Osmanlılara geçmiştir. Sedef işçiliğinde kullanılan malzeme; ahşap üzerine gümüş, kurşun, sarı pirinç, alpaka olarak işlenen tellerden ve Kızıldeniz ile Türkiye Akdeniz midyesinden elde edilen sedeflerden oluşur. Sedef ve sedef kakmacılığı el sanatları bir çok ev eşyasının yapımında ve süslemeler de kullanılır (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.234).

Kutnuculuk: Alaca’nın bir benzeri olan Kutnu, çok defa yol yol renkli çizgilerle dokunan atkısı pamuk, çözgüsü ipek olan yollu bir kumaştır. Kutnular parlak ve mat çizgilerin yan yana gelmesiyle süslendiği gibi, üzerinde çiçekler yapılmış motifli olanları da vardır (İmer, 1996, s.6).

Tarihi değeri olan kutnu bezi dokumacılığı, Türkiye’de yalnız Gaziantep’te yapılan bir dokuma türüdür. Kutnu kumaşı yöresel kıyafet olarak kullanıldığı gibi, çeşitli aksesuar, çanta, yelek, terlik, perdelik ve halk oyunları ekiplerinin kıyafeti olarak ta kullanılmaktadır (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.235).

Zurna İmalatçıları: Yurdun her yöresinde bir açık hava çalgısı olarak yaygın olarak zurna, özel bir soluk alma tekniği ile çalınır. Türkiye’deki zurna taleplerinin büyük kısmını Gaziantep karşılamaktadır (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.235).

Yemenicilik: Üstü siyah ya da kırmızı yemeniden, tabanı köseleden dikilen, topuksuz ve çok sıhhatli olan bir ayakkabıdır (Gaziantep İl Yıllığı, 2002, s.235).

2.1.4. Maden Sanatı

Türe ve Savaşçın (2002) çalışmasında madenciliğin doğuşu ile ilgili; Neolitik çağın bitimi olarak kabul edilen M.Ö.5 binin sonlarında doğal saf bakır oldukça çok kullanılan fakat hala soğuk dövme tekniği ile işlenen üstün nitelikli bir taş durumundaydı. Doğal bakırın ender bulunması, artan talebin karşılanmasında yeni çözümler gerektirmiştir. Bakırın ikincil mineralleri ve malahit, azurit gibi oksit türleri doğada bol bulunuyor ve Neolitik çağda süs taşı ve boya maddesi olarak kullanılıyordu. Bunların ergitilip, indirgenerek bakıra dönüştürülmesi yöntemlerinin keşfi, metalürjide devrim yarattı. Bunu kurşun, kalay, gümüş ve altının indirgenmesi ve kullanımının izlediğini belirtmişlerdir.

(30)

Metalürji ve maden sanatı Yakın ve Orta Doğu’da M.Ö.7.binden itibaren bilinmektedir. İslam dünyasında tanınması ise M.S. 7 yüzyıla rastlamaktadır. Bu tarihten itibaren metal işçiliği merkezleri kurularak devamlı gelişen tekniklerle üretime hız kazandırılmış ve zengin süslemelerle bezeli madeni eserler, İslam aleminde olduğu kadar diğer ülkelerde de ilgi ve istekle karşılanmıştır (Bodur, 1987, s.11).

Orta Asya’daki en eski Türk yerleşmelerinde ortaya çıkarılan arkeolojik buluntular ve yazılı kaynaklar, hatta Türk destanları bunu desteklemektedir. Demir, bronz ve altına ustaca hakim olduktan sonra bunun sonraki yüzyıllarda da devam ettirilmiş olması doğaldır. Yayıldıkları ülkelerde ve Anadolu’da iki önemli faktör sanattaki birikimlerini belirli oranda etkilemişti. Bunlardan biri kabul etmeye başladıkları İslam gelenekleri, diğeri ise gittikleri yerlerin mahalli sanatlarıydı (Özel, 1993, s.13).

7.yüzyıldan 12.yüzyıl ortasına kadar olan dönemi içeren madeni eserler sayılıdır. Bunların arasında eski dönemlerin kopyaları ve İslami özellikleri aksettiren parçalara da rastlanır. Sahip oldukları zengin altın ve gümüş eserler Erken İslam döneminin özelliğidir. Altın ve gümüş eserlerin yanında bronz eserlere de yer verilmiştir.

13. ve 14. Yüzyıllara ait tarihi kaynaklarda, Selçuklu devrinden Anadolu’da değerli madenlerden yapılmış eserlerin kullanıldığından bahsedilmektedir.

Osmanlıya gelinceye kadar her türlü maden ve süsleme teknikleri denenmiş, çeşitli formlar geliştirilmiş, Osmanlıya hazır oturmuş bir maden sanatı miras kalmıştır (Bodur, 1987, s.20-36).

Osmanlılarda maden çok geniş bir kulanım alanına sahiptir. Çeşitleri bol, renkli ve gösterişlidir. Her madenden her türlü eşya yapılabilmiştir. Bununla beraber altın ve gümüş eşyadan yapılan, hatta kıymetli taşlarla süslü silah, miğfer, zırh gibi eşyalar, örtüler, mutfak takımları sırf ihtişamı göstermek, bazen merasimlerde çok kısa süre kullanılmak için yapılmışlar, kullanım açısından pratik olmaktan uzak kalmışlardır. Bunlar ince bir zevkle yapılmış, çok pahalı olan ve hediye edilmek yoluyla elden ele dolaşan süs eşyası kategorisinin dışına çıkamamışlardır (Özel, 1993, s.29).

Osmanlı döneminde yabancı egemenliğinin altında olan madencilik sektöründe, Cumhuriyetin ilanından sonra yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu dönemde önemli eksiklik olan madencilik eğitimi yapılmış, teknik elemanların yetiştirilmesi ve yeni ekonomik model saptanmasına çalışılmıştır (Serdar, 2005, s.11)

(31)

19.yüzyıldan kalan çok sayıda metal eşya önceki yüzyıllarda kullanılan tekniklerin uygulandığını ancak altın yaldızlı bakır (tombak), kabartma (repousse), savatlama, mine ve telkârinin yanı sıra günlük gereksinimleri karşılayan bakır işi tekniklerinin ağırlık kazandığını göstermektedir. 19. yüzyılda tören eşyasından öte günlük ihtiyacı karşılamak amacıyla yapılan, bakır işlerinde, önceki yüzyıllardaki tekniklerin süregeldiği, döküm ve dövme tekniği ile yapılan kaplarda, artistik formlar sergilendiği görülmektedir (Barışta, 1998, s.144)

2.1.5. Gaziantep İli Kuyumculuğu

Gaziantep’te bulunan arkeolojik mücevherler Gaziantep Arkeoloji Müzesinde, bölgeye ait gümüş takılar, mahalli kıyafetler giymiş bir kadın manken üzerinde Hasan Süzer Etnografya Müzesinde ve kuyumculuk imalatını canlandıran bir atölye, Beyaz Han Kent Müzesinde görülmektedir. Kargamış, Dülük (Antik Dolichenos kenti) ve Belkıs’ta (Zeugma), bulunan tarihi İpek Yolundaki çok önemli bir coğrafyada yaşandığını ispatlamaktadır. İslâhiye ilçesindeki Yesemek taş heykel atölyesi Anadolu’da heykel tasarımlarının ana hatlarının ilk şekillendiği merkezdir. Zeugma’da bulunan Mars heykelinin göz akı gümüşten, göz bebeğinin etrafına ise daire biçiminde altın kakma yapılmıştır. Zeugma mozaiklerinden en çok bilinen çingene kızı mozaiğinde kulakta küpe ve diğer mozaiklerde de farklı mücevher örnekleri sıkça rastlanmaktadır. Bugün dünya müzelere ve özel koleksiyonlarda sergilenen yöreye ait pek çok mücevher, sikke ve değerli metallerden yapılmış süs eşyası vardır. Yine Zeugma’da darb edilen yegâne gümüş sikke, Caracalla (MS 198-217) döneminde kentte basılan “ Süreyi tipi” tetradrahmillerdir. Burada çıkarılan çok sayıda zengin kil tabletler bulunmaktadır (Erçelebi vd., 2010, s.13).

Ayntab (Gaziantep) kalesinin inşası ile ilgili bir efsaneye göre kale “Ayni” adında bir kız tarafından yaptırılmıştır. Bununla ilgili bir rivayete göre Ayni değerli yüzüğünü satarak kaleyi yaptırmaya başlar. İnşaat sırasında bir gün karşı yoldaki kalabalığı görür. Ayni kalabalığın sebebini sorar. Cenaze merasimi olduğu cevabını alınca buna çok üzülür. Madem sonunda ölüm var der ve inşaatı durdurur. Daha sonra başka bir kız bu yarım kalan kalenin inşaatını tamamlatır. Kalenin bir adı da “Kala-i Füsus” dur. “Füsus” yüzük taşı manasına gelir. Ayni’nin yüzüğü üzerinde kaleyi inşa edecek kadar değerli bir taş olması tahmin edilebilir. Bu örnekler bölgenin ve şehrin ekonomik, kültürel ve sosyal zenginliğine işarettir (Erçelebi vd., 2010, s.13).

(32)

Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait sikkeler Gaziantep Kalesi 2002 yılı kazı çalışmasında gün yüzüne çıkmıştır. Kaledeki arkeolojik kazı çalışmalarının ilerlemesi ile yeni bilgilerle karşılaşılacağı tahmin edilebilir.( Erçelebi vd., 2010, s.14)

Anteplinin günlük hayatının bir parçası olan takı Antep evi kapılarında da görmek mümkündür. “El şeklinde kapı tokmakları mutlaka sağ el olur, orta (yazar notu: veya yüzük) parmağında yüzük bulunur. Sağ el kuvveti, yüzük ise o evde bir aile yaşadığını ifade eder” sözleri Osmanlı Dönemi Antik Evleri kitabında yer almaktadır.

İmza yerine mühür kullanmanın yaygın olduğu dönemde taş ve metali oyma-kazıma sanatı olan hakkaklıkta kuyumculuğun bir yan dalıdır. Cemil Cahit Güzelbey mahalli Gaziantep Sabah Gazetesi’nde 1980’lerde bu meslek mensuplarını yazmıştır (Erçelebi vd., 2010, s.16).

Gaziantep el sanatları tez çalışmasında Hatice Düzey bu hakkaklardan Şerif ve Ali Niyazi adlı iki ustanın adını belirtmektedir.

19. yüzyılda gümüşten yapılmış saç tarağı, sigara takımı, kemer tokası, iğne, sürmedanlık gibi şeylerin Osmanlı Devleti’nde ilk defa açılan Amerikan Sergisine gönderildiğini ve bu sergiye ilk iştirak eden şehrin Ayntab olduğu Hasırcızade Mustafa Fehim Efendi’nin risalesinde yazılıdır.

Bu konuda yapılan detaylı bir araştırmada adı geçen takılar şunlardır: Fes, saç belikleri, üst dolak, poşu, gaze, penez, orta alınlık, zülüflük, göz boncuğu, duluk altını, şekke, tozak, çiçek, koz, yüksek başlık, hızma, küpe, beşibirlik, tek altın, gerdanlık, hamaylı, tabaka hamaylı, düz hamaylı, savatlı bilezik ve savatlı yüzük, omuz muskası, gümüş kemer, üzerlik veya nazarlık, halhal, üç etek, gelin tacı, pullu önlüktür.

Bölgede kullanılan takılar ayrı bir folklor özelliğine sahiptir. “Antep taç başlığı yüksekçe bir başlıktır. Bu başlığın içine kırmızı çuha veya fes giyilir. Fesin içi mukavva veya deri ile sertleştirilmiştir. Başlığın üzerinde gümüşten bir tepelik vardır. Tepeliğin uçlarından gümüşten pırpırlar sarkar. Sarkıntıların altına kefiye sarılır. Başlığın iki yanında, her iki yanağı kaplayacak şekilde gümüşten birer karış boyunda zülüf baskılar sarkar. Alın üzerinde mavi taşlı bir hilal vardır. Başlığın alt kenarına bir sıra altın dizilmiştir. İki kaş ortasına da bir ‘mahmudiye’ altını takılır. Arkada, bele kadar inen gümüş bağları olur. Bu taç başlık oldukça eski tarihi dönemlere inmektedir. Eskiden başlık malzemesinin tamamı altından yapılırken şimdi daha çok gümüş süslemelere rastlanmaktadır. (Erçelebi vd., 2010, s.17)

(33)

Çeşitleri oldukça çok olan tepeliklerin bir başka şekli de Gaziantep ve Kahramanmaraş yörelerinin gelin feslerinde görülmektedir. Bu fesler ince sim tellerin altın yaldızlanmasından sonra fesin tamamının, hiç boşluk bırakmadan nakış nakış işlenmesi ile yapılmıştır. Özellikle bu yöreye has olan gelin feslerinin bazılarından sim örgülü püsküller sarkar ve uçlarında pullar bulunurdu. Düğün adet ve gelenekleri konusunda 1958’de Uğurol Barlas (Türk Halk Bilimine ve kültürüne araştırma ve derleme çalışmalarıyla katkıları olmuştur) detaylı araştırmalar yapmıştır. Yine Barak bölgesi kıyafet ve takıları ayrı bir konudur. Bütün bu takılar nesilden nesileteberik (miras) olarak kalır ve kullanılmaya devam edilmektedir.

Gaziantep gümüş işlemeciliğinde ilde en eski olan usta Hasan Çalışıcı (Şekil 2) Cağıt, Çanakçı, Kertişe, Küştam ve Ayran köylerinde çok parçalı taç yerine kakma usulü ile yapılan yekpare gümüş fes (tepelik) kullanıldığını belirtmiştir.

Hasan Çalışıcı 1947 Gaziantep doğumludur. Gaziantep Lisesi mezunudur. Altı yaşındayken ağabeyi Sabri Çalışıcı’ nın kuyumcu olmasıyla bu işe başlamıştır. 2014 Mayıs ayındaysa artık emekli olma vaktinin geldiğini belirtip işi bırakmıştır.

Şekil 2. Hasan Çalışıcı

Sait Türkistanlı’nın babası Niyazi Bey Rusya’daki devrimden dolayı Medine’ye yerleştikten sonra oradan da ayrılıp 1918’de Ayntab’a gelmiştir ve Niyazi Bey daha çok altın alım satımı yapmıştır.

Sait Türkistanlı şehrin istiklal mücadelesinde mühim rol oynamış, cephane sıkıntısının çekildiği bir dönemde bomba dökümü imalatında görev almıştır. Tüfekçi Yusuf ve Sait

(34)

Türkistanlı’ nın rol aldığı olayı canlandıran belgeselin Genel Kurmay Başkanlığı’nca 1935’li yıllarda Mehmet Nuri Paşa Camii avlusunda filme çekildiğini fotoğrafçı Halit Ziya Biçer anlatmaktadır.

1923’te Cumhuriyetin kurulmasından sonra Gaziantep’te kuyumculuğun ustası olan Sait Türkistanlı’nın bir müddet yanında çalışan Musevi Mair (Mahir) usta altın imalatından başka elmas mıhlamayı da bilmekteymiş. Daha sonra Urfa’ya gidip orada kuyumculuğu geliştirmiştir ( Erçelebi vd., 2010, s.20).

Ayntab ismi Cumhuriyet’ten sonra Gaziantep olmuştur. Sait Türkistanlı bu dönemde köylerde en çok kullanılan gümüş hülliyattan işe başlamıştır. Yanında pek çok kişi yetiştirmiştir. Bunlar arasında Mehmet Alemli, Ahmet Karakaş, Müftah Arslanoğlu, Mahmut Uğurgel, Remzi Karslıgil gibi daha sonra kendileri de pek çok usta yetiştirmesine vesile olanlar vardır. Gaziantep’te gümüş işlemeciliği ile uğraşan ustalar en çok şu ürünleri üretmektedir ( Erçelebi vd., 2010, s.27).

Gümüş Gaytan; gümüşten yapılmış saç bağıdır. Bu saç bağı dokuz adet olup üst kısmında iki halka arasında olan bölüm telkari tekniği ile yapılmıştır. Bu bağların üç tanesinden birine de nazardan korunmak için mavi boncuk takarlardı. Eskiden köylerde gelin olacak kızlara takılır öldüğünde saçı kesilip çıkarılırdı. Kadınlar bu saç bağı ile günlük işlerini görüp tarlaya bahçeye gidip onunla yatar onunla kalkarlar, banyoya dahi saçlarındaki bu bağlarla girerlerdi. Gümüş gaytan kadınlar için çok önemli bir takıydı (Şekil 3).

(35)

Gümüş gaytan, Karaçomak, Hengirmen gibi ağa köyleri hariç: Zergne, Zevkir, Burç, Lohan Morcalı, Kızılhisar, Geneyik, Mizmiz, Mezere, Keriz (Muhacir osman), Karasakal, Mülk (Mülk köyleri altın ve gümüş takıda bütün merkez köylerinden daha ilerdedir), Ulumahzere, Almalı, Kerel, Sazgıl, Körkün, Oğuzeli, Hacar, Cağıdın, Pevirge, Kilisecik (Bayramlı), Sinan, Bedir, Etebek, Gürgünge, Beylerbeyi, Dütük, İncesu, Gücey (Aktoprak), Büyükaraptar-Küçükaraptar, Oyumsöğüt, İbreemli (İbrahimli), Ispatırın, İsmaan köylerinde bu takılar yaygın olarak kullanılırdı ( Erçelebi vd., 2010, s.39).

Şekke; fesin üzerine yanağın iki yanına gelecek şekilde takılır. İlk önce çuha fes alınır. Mali durumu iyi olanlar üzeri gümüş telle sırma işlemeli olan fesi alırlar. Üzerine de ayrı olarak gümüş tepelik alırlar. Şekke’ nin gümüşlü modelleri altın yaldızlıdır. Şekke’ nin ucunda sallanan paralarını maddi durumu iyi olanlar altından yaptırırdı. Durumu yeterince iyi olmayanlar ise altın taklidi olan “penes” kullanırlardı. Şekke’ de altınların yerine kullanırdı. Altın olanlarına da yirmilik gazi altın derlerdi. Bu yirmilik gazi altını zenginler kullanırlardı. Artık günümüzde bu altın Antep’te kullanılmamaktadır ama Muğla yöresinde alın boşluğuna dizilir Muğla Türkmenleri’ nde kullanılmaya devam etmektedir (Şekil 4).

Şekil 4. Şekke

Cağıt, Çanakça, Kertişe, vb. köylerde ekonomik durumu iyi olan fıstıkçılar daha pahalı olan tepeliğin ördekbaşı modelini alırlar. Fesin gümüşten yapılmış ağır kabartma işlemeli halidir.

(36)

Kazıma ve kabartma tekniğinde motiflerle süslenmiş altın yaldızlı ince gümüşten madalyon şeklinde bir takı olan taktakı, başın iki yanında fesin kenarına tutturulurdu. Çalma zinciri, fesin üzerine ve ön tarafına takılırdı (Şekil 5). Çalma zinciri, telkari, mıhlama ve kabartma tekniklerinin kullanıldığı küçük yapraklardan, telkari tekniği ile yapılmış hilal ve daire motiflerden oluşurdu. Genellikle telkari tekniği ile yapılmış arkası çengelli bir madalyondan ve biri diğerinden kısa iki tarafı ikişer sıra zincirden oluşan götürüngü de fese takılırdı. Üzerinde gümüş yaprakların bulunduğu zincirleri iki taraftan fesin arkasına tutturulurdu ( Erçelebi vd., 2010, s.40).

Şekil 5. Çalma Zincir

Boyunda kullanılan takılar yörelere göre değişmektedir. Herkeste kesin hamaylı olur. Hamaylı nazar amaçlıdır, içerisine muska konur. Hamaylılar silindir, üçgen ve dikdörtgen formlarındadır (Şekil 6). Üçgen şeklinde olanlara muskalık da denilmektedir. Silindir ve üçgen formları hem kadınlarda hem erkeklerde kullanılır. Ancak dikdörtgen formda olanı erkeklere özgüdür.

(37)

Şekil 6. Hamaylı

Boyunda ayrıca, Antep’in yakın köylerinde Antepli gerdanı (telkari kullanılır) pırpırı (Altta sallanan yapraklar pır pır ettiği için bu ad verilmiştir), menteşe gerdan (Menteşe gerdan beze dizilir, boyuna bağlanır. Nurgana yöresinde kullanılır, direkt elbiseye takılır. Elbiseye geçecek ucu sivridir, bu uca ilmecer adı verilir (Şekil 7). İlmecer kelimesi iliklemekten geldiği için bu şekilde kullanıldığı düşünülmektedir.

Şekil 7. İlmecer

Araban ve Kürt köylerinde Arnavut kösteği kullanılmaktadır. Boyuna kordon misali takılmaktadır. Adına inci de denilmektedir. Çok nazik, ince emekli işçiliği vardır. Çok ufak zincirler birleştirilerek düz halat gibi örülmektedir.

Yüzükler, el işçiliğiyle gümüşten yapılmakta, üzerinde renkli cam taşlar kullanılmaktadır. Evlenirken gelinin ağırlığınca gümüş de verseler kına yakılırken o günkü para ile iki liralık gümüş yapraklı yüzük geline takılmazsa kınayı yakmayıp kızı vermekten vazgeçerlerdi. Bu yüzük çok önemliydi muhakkak alınmalıydı.

(38)

Gaziantep’te gümüş işlemeciliği ile yapılan kadınlar için imal edilen takılar şunlardır; Yüzük: Yapraklı yüzük, koruklu yüzük, Yemen yüzüğü, savatlı yüzük

Bilezik: Telkari bilezik, savatlı bilezik, kurbağalı bilezik, koruklu bilezik, hasırlık bilezik. Küpe: Organ küpesi, dolaplı küpe, Halep küpesi.

Gerdanlık: Birecik gerdanı, Antepli gerdanı, Arpacık gerdanı, Hamaylı gerdanı, menteşe gerdanı.

Kemer: Telkari kemer, savatlı kemer, aşık kemer, kasnak kemer (Erçelebi vd., 2010, s.41). Özel formlarıyla dikkat çeken diğer takılar:

Pışpışı: Birbirinin içine geçen boy boy gümüş halkalarla bu halkalara tutturulmuş gümüş yapraklardan oluşan pışpışı, genellikle fesin kenarına tutturulurdu. Pışpışın başka bir formu ise kavisli kenarında küçük toplar sallanana, telkari tekniği ile süslenmiş, profilden görünen bir balta şeklindeydi.

Muska: Genellikle telkari tekniği ile yapılan muska üçgen şeklinde olurdu. Muskanın alt kenarında halkalarla tutturulmuş penes ya da altın paralar sallanırdı. Muskalar genellikle feslerin süslenmesinde kullanılırdı.

Yarımay: Şal deseni biçiminde olan yarımay, telkari ve taş mıhlama teknikleri ile süslenirdi. Yarımayların orta bölümleri renkli camdan olurdu.

Pişkoş: Telkari ve güverse tekniklerinin birlikte kullanılmasıyla yapılan pişkoş, içi boş bir küre şeklinde olurdu. Genellikle göğse takılarak kullanılan pişkoş, tek başına veya birkaçı bir zincirin ucunda olarak takılabilirdi (Erçelebi vd., 2010, s.42).

2.1.6. Gümüş İşlemeciliğinde Yardımcı Gereçler

Gümüş; Türe, Savaşçın (2000), Erginsoy (1978), Vıtıello (1995) ve Kuşoğlu (1994) çalışmalarında gümüş metalini; işlenebilir parlak, beyaz, işleme kolaylığı ve bileşiminde kurşun bulunan bir kristal, metal, maden olarak belirtmişlerdir.

Erginsoy (1978) ve Türe, Savaşçın (2000) araştırmalarında doğal gümüşün M.Ö. 4.binin başları ve sonlarına doğru bulunduğu konusunda bilgi vermişlerdir.

Vıtello (1995) çalışmasında; Gümüş genelde Şili, Norveç, Türkiye’de ve özellikle Kanada’da metal halde bulunmaktadır. Mineralleri bakır, kükürt, klor ve alüminyumla

(39)

karışmış halde mevcuttur. Çinko, kükürt ve demir madenlerinde de bulunmaktadır, olarak ifade etmiştir.

Kuyumculukta gümüş süs eşyası ve sofra takımı yapımında tercihen kullanılmaktadır. Gümüşü sertleştirmek için içine bakır ilave edilir. Dekoratif maksatlar için kullanılan gümüş içinde % 7.5 bakır bulunur. Gümüş kuvars taşları içinde serbest olarak bulunmasına rağmen en önemli ekonomik minerali “ Gümüş Sülfür” (Ag²S), Argenite ve Klorür (AgCI) dir. Bu mineraller kurşun, bakır ve çinko cevherleri ile birlikte bulunabilmektedirler (Aras,1996,s.50).

Alpaka; Bakır, kalay, alüminyum ve nikel gibi metallerin birleştirilmesi ile oluşturulur. Kullanım alanı evlerde kapı tokmağı, pencere kolu gibi eşyaların yapımında kullanılmıştır. Gerçek gümüşten biraz daha ucuz ve görsel benzerliğinden dolayı sıkça takı olarak kullanılmaktadır. Paslanmaz ve herhangi bir kararma olduğunda sadece limon suyu veya hafif bir sabunlu bez ile parlatma işlemi yapılabilir (Gramaltin.com.tr, 21.09.2014). Bakır; Değerli olmamasına karşın, kuyumculukta son derece önem taşımaktadır. Hemen hemen tüm alaşımlarda renk veya belirli mekanik özellikler elde etmek için kullanılmaktadır. Altın aşınmaya karşı direncini artırmaktadır. Piyasada yeterli saflıkta bakır bulunmakta olup, en iyisi 999’luk elektrolitik bakırdır. Genelde katot halde bulunmakta, yüzeyleri çıkıntılarla dolu olmaktadır. Bu katotların kullanılmadan önce eritilmeleri gerekmektedir. Hava ile temasta ısıtıldığında siyah oksit tabakası ile kaplanmaktadır (Vitiello, 1995, s.78).

Pirinç; Bakır ile çinko metallerinin karışımından oluşan alaşımlara pirinç denir. Pirinçte bakır oranı yüzde 60-90, çinko oranı 10-40 arasında değişir. Eskiden bakır kalay alaşımlarına da pirinç denirdi; ama bu alaşımların asıl adı tunçtur; tunca bazen bronz da denir. Pirincin ilk olarak doğu ülkelerinde bulunduğu sanılmaktadır. Avrupa’ya ise ortaçağda gelmiştir.

Pirinç bakırdan daha sert ve daha sağlamdır; bakır gibi aşınmaya, paslanmaya karşı dayanıklıdır. Pirincin özellikleri çinko oranına göre değişir. Çinko miktarı azaldıkça metal daha yumuşaklaşır ve kolayca dövülerek biçimlendirilir bir özellik kazanır; buna karşılık çinko oranı yüksek pirinçler daha sert ve kırılgandır. Çinko oranı yüzde 10-15 arasında değişen pirinçler kırmızı altın rengindedir; bunlar çok iyi dövülebilir; soğuk haldeyken biçimlendirilebilir, işlenebilir. Çinko oranı yüzde 30 olan pirinç altın rengindedir ve oldukça üstün özelliklere sahiptir. Bunlar sert olmakla birlikte gene de dövülerek

(40)

işlenebilir, haddeden geçirilerek levha haline getirilebilir, tel, çubuk ve boru halinde çekilebilir (Temel Britannica, 1993, s.78).

Zamak; Bileşiminde alüminyum, magnezyum, kimi zamanda bakır bulunan ve mekanik konstrüksiyonda yaygın olarak kullanılan çinko alaşımlarının ticari adıdır (Büyük Larousse, 1986, s.12702).

2.1.7. Gümüş İşlemeciliğinde Uygulanan Teknikler

Gümüş işlemeciliğinde; delik işi (ajur-kesme) tekniği, döküm tekniği, dövme tekniği, kakma tekniği, kaplama ve yaldızlama tekniği, kazıma tekniği, kabartma tekniği, mine tekniği,savat tekniği, telkâri tekniği, güherse (granülasyon) tekniği kullanılmaktadır.

2.1.7.1. Delik İşi(Ajur-Kesme) Tekniği

Madeni eserler üzerine, kesici ve delici aletlerle delikli süslemeler yama tekniğine ajur, delik işi veya oyma adı verilir (Türe ve Savaşçın, 2000, s.40), (Şekil 8).

Şekil 8. Ajur Tekniği ile Yüzük (Sonyürek, 23.04.2013)

Delik işi tekniği ile süslemeler yapılırken, bazen maden tabakasının üzerine çizilen desenin zemin kısımları kesilerek çıkartılır; bazen de zemin bırakılarak desenler kesilip çıkartılır. Sonra kesilen kenarlar törpülenerek pürüzleri giderilir (Erginsoy, 1978, s.37).

Delik işi süsleme İ.Ö. 3 bin yıldan beri kullanılmaktadır. Roma Devrin' de bu teknik doruk noktasına çıkmıştır (Meriçboyu, 2001, s.37).

2.1.7.2. Döküm Tekniği

Eritilen madenlerin istenen biçimde hazırlanmış kalıplara dökülerek dondurulmasına “döküm” denir (Erginsoy, 1978, s.25), (Şekil 9).

(41)

Şekil 9. Döküm Tekniği ile Bileklik (Sonyürek, 23.04.2013)

Ergitilen metal katılaşırken içinde bulunduğu kalıbın şeklini alır. Bu fiziksel gerçek metalurjinin başladığı Son Kalkolitik Çağ'da kolayca fark edilmiş, alet ve silahların seri üretiminde döküm tekniği kullanılmıştır (Türe ve Savaşçın, 2000, s.35).

Ekonomik nedenlerle değerli metalden döküm pek yapılmamıştır. Metal levha ile şekil vererek takı üretmek her zaman daha ucuz olmuştur. Tunç, demir, kurşun gibi ucuz metaller ile döküm tekniğinde takılar ve diğer nesneler yapılmıştır (Meriçboyu, 2001, s.35).

Erginsoy (1978), Türe ve Savaşçın’ a (2000) göre döküm tekniği aşağıdaki gibi sınıflandırmışlardır;

İçi Dolu (Masif) Döküm; Dökümcülüğün teknik gelişmeler gösteren çeşitli aşamaları olmuştur. Başlangıçta döküm, taş veya kildne hazırlanmış, üstü açık kalıplara yapılmıştır. Taş kalıbın özelliği, sıcak maden döküldüğünde çatlamaması ve kil kalıplarda olduğu gibi, her sefer yeni bir kalıp hazırlamayı gerektirmemesidir. Fakat taş'tan kalıp yontmak hem zor, hemde vakit alan bir iş olduğundan, döküm için genellikle kil kalıplar tercih edilmiştir. İçi-dolu (masif) eserler hem ağır, hem de çok maden harcadığı için masraflı olduklarından, bu teknikle büyük boy eserler yapılabildiği halde, genellikle ufak boy eserler yapılmıştır (Erginsoy, 1978, s.25-26).

İçi Boş Döküm; İçi boş döküm usulünde, kil kalıbın içine gene kilden hazırlanmış bir çekirdek yerleştirilir ve döküm, çekirdekle dış kalıbın arasına yapılır.

Dış kalıp tek parçadansa, madem donduktan sonra kalıbın kırılarak çıkartılması gerekir; dış kalıp çok parçalı ise, dökümden sonra bu parçalar kırılmadan çıkartılarak bir çok kereler daha kullanılabilir (Erginsoy, 1978, s.26).

(42)

Kaybolan Mum Tekniği; Bu teknik, çok karmaşık ve detaylı objelerin dökümünde Tunç Çağı başlarından itibaren kullanılmıştır. Önce, figürün veya takının bal mumundan bir modeli yapılır. Bu modelin uygun bir noktasına döküm kanalını teşkil edecek şekilde yine mumdan genişçe bir sap parçası yerleştirilir. Sonra modelin üzeri, döküm kanalı açıkta kalmak üzere kalınca bir kil tabakasıyla kaplanır ve kuruması beklenir, sonra da fırınlanır. Böylece mumun eriyerek akması ve kilin pişerek ısıya dayanıklı hale gelmesi sağlanır. Bu şekilde elde edilen kil kalıp henüz sıcakken döküm kanalının ağzından erimiş metal akıtılarak döküm tamamlanır. Daha sonra kalıp kırılıp atılır. Döküm kanalı kesilerek alınır. İşlem, elde edilen metal objenin tavsiyesi ve cilası yapılarak tamamlanır (Türe ve Savaşçın, 2000, s. 36).

Mürekkep Balığı Kemiğine Döküm; Tek parça dökümler yapmak ya da mevcut bir modelin kalıbını pratik bir şekilde alıp döküm tekniğiyle bir adet üretmek için kullanılan diğer bir malzeme de mürekkep balığı (sübye) kabuğudur. Kabuğun, yumuşak dokulu iç kısmının yüzeyi iyice düzeltildikten sonra karşılıklı gelecek iki parça hazırlanır. Figür bu parçaların birinin yüzeyine oyularak işlendikten sonra bir döküm kanalı ve kalıp içinde kalan havanın döküm sırasında atılması için uygun noktalara ince tahliye kanalları açılır. Kalıbın iki parçası birleştirilip bağlandıktan sonra döküm yapılır (Türe ve Savaşçın, 2000, s. 37).

2.1.7.3. Dövme Tekniği

Dövme, doğal madenlerin Yakın Doğu'da ilk keşfedilmesinden itibaren kullanılan en eski maden sanatı tekniğidir (Erginsoy, 1978, s.18), (Şekil 10).

(43)

Dövme tekniği, Yakın Doğunun çeşitli bölgelerinde, çeşitli tip eserlerin yapımında kullanılmış; yüzyıllar ilerledikçe hem dövme usulleri, hem de dövme aletleri gelişmiştir (Erginsoy, 1978, s.18-19).

Daire biçimindeki tek parça levhadan dövme tekniği ile, “çökertme” veya “yükseltme” usulleri uygulanarak, herhangi bir şekil yapılabilir. Dövmede “çökertme” usulü kullanılacaksa, ufak ve kalınca bir levha ile işe başlanır; “yükseltme” usulü için ise; daha ince ve daha büyücek bir levha seçilir (Erginsoy, 1978, s.19).

Dövme usulü ile çalışmak için sert ve sağlam bir kütük, bu kütüğe saplanacak çeşitli biçim ve boylarda örsler ve çekiçler gereklidir (Erginsoy, 1978, s.19).

Çökertme Usulü; Sığ ve ağzı geniş olan tabak, sini, sahan, tas gibi kaplar genellikle içten çekiçlenerek, “çökertme” usulü ile yapılır. İşe daima yapılacak kabın bitmiş kalınlığından daha kalın olan yuvarlak bir levhayla başlanır, çünkü bu levha çekiçlenirken esneyecek ve daha incelecektir. Levha ne kadar uzun süre çekiçlenirse, tas o kadar derin ve ince duvarlı olur. Çökertme işleminde levhanın çapı değişmez, yalnızca tas çukurlaştıkça maden incelir. Çökertmede en kolay usül, levhayı kütüğün üzerindeki çukurun içine, bir tokmak veya küre yüzlü çökertme çekici kullanarak çekiçlemek veya kütüğün kenarındaki oluk üzerinde çökertme yapmaktır (Erginsoy, 1978, s.22).

Yükseltme Usulü; Yüksek ve derin kaplar, genellikle dıştan çekiçleme uygulanarak, “yükseltme” usulü ile yapılmaktadır.

Yükseltme işine ince ve büyücek, yuvarlak bir levhayla başlanır. Bu levha örs üzerinde, dıştan çekiçlemeyle istendiği kadar yükseltilebilir. Yükseltmede, eserin boy ve biçimine göre, ufak veya büyük, üstü düz örsler (genellikle T-örsler) kullanılır. Sağlam bir kütüğe saplanmış olan yükseltme örslerinin kenarları, madeni levhayı kesmemesi için yuvarlatılmıştır.

Yükseltme işleminde, bir yüzü düz, bir yüzü konveks fakat her iki yüzü de aynı ende olan iki-yüzlü yükseltme-çekici kullanılır. Bu çekicinde kenarları ve köşeleri, levhayı kesmemesi için yuvarlatılmıştır. Yükseltme yapılırken daha çok çekicin düz olan yüzüyle çalışılır (Erginsoy, 1978, s.22).

(44)

2.1.7.4. Kakma Tekniği

Madeni eserlerin yüzeylerinde açılan yiv veya yuvalara bu zemin madeni ile renk kontrastı yaratan başka cins bir maden yerleştirerek desen oluşturma tekniği Tunç çağına kadar uzanır (Türe ve Savaşçın, 2000, s.43).

2.1.7.5. Kaplama ve Yaldızlama Tekniği

Kaplama: Çok ince altın ve gümüş varaklar, daha ucuz olan başka bir metal, ahşap gibi maddelerin üzerine kaplanarak yapılır. Mekanik bir yöntemdir (Meriçboyu, 2001, s.37), (Şekil 11).

Şekil 11. Altın Kaplama Yapılmış Kaftan Formundaki Yaka İğnesi (Güler ve Sarıkaya, 2008, s.211)

Yaldızlama: Kaplamaya göre daha dayanıklıdır. Kimyasal yöntemle elde edilir. Altın tozu ve cıva karışımı alaşım metal, cam ve pişmiş topraktan yapılmış nesnenin üzerine sürülür, sonra fırınlanır. Yüksek ısıda cıva buharlaşıp uçar ve geriye kalan altın, nesnenin üzerine yapışır (Meriçboyu, 2001 ,s.37).

2.1.7.6. Kazıma Tekniği

Kazıma tekniğinde keskin uçlu çelik kalemler veya sapı avuca oturacak şekilde yapılmış keskiler kullanılmaktadır.

Kazıma tekniğinde, kalem veya keskinin ucu sivri ve keskin olduğundan, açılan yiv içindeki metali kesip yongalar halinde çıkarır. Uzunlukları 15 cm olan çelik kalemler çekiç

(45)

ile kullanılır, buna karşılık keskileri (burin) avuç içinde sıkıca kavrayıp metal yüzeyine bastırarak kullanmak gerekir (Türe ve Savaşçın, 2000, s.42).

2.1.7.7. Kabartma Tekniği

Madeni eserlerin üzerine kabartma aletleri ve çekiç kullanılarak, kabartma süslemelerin yapıldığı tekniğe “repousse” (çarpma, çakma) tekniği denir (Erginsoy, 1978, s.34), (Şekil 12).

Şekil 12. Kabartma Tekniği İle Yapılmış Altın Yılan Bilezik (Türe ve Savaşçın, 2000, s.108)

Çekiçle Kabartma Tekniği; Madeni satıhlar üzerinde çekiç darbeleriyle yapılan süslemeler iki zıt taraftan yapılabilir. Eşya dışardan konturları, içerden de esas motifi oluşturacak biçimde çekiçleniyor ve desen kabartma haline getiriliyordu. Bu teknikle birçok bakır, gümüş ve altın gibi madeni eşyalar işlenmiştir. Çekiç işleri bronzda ancak 13 yy.'a doğru uygulanabilmiştir.

Metal (genellikle gümüş) eğer kalın değilse, işlenmesi halinde bazı yırtılmalar olacağından bunu önleyen çeşitli teknikler kullanılır. İşlenecek metalin arkasına asfalt gibi yumuşak bir madde konularak uygulama yapılır.

Metal kalınsa, ana desen kabartılarak ortaya çıkarılır. Bu durumda arka fon derinlik kazanır. Bu tür uygulamada genellikle motifler madolyonlar içerisine alınıyordu.

18 yy. kabartma gümüş işleri Osmanlılarda çok yaygınlaşmıştır. Bakır eşya üzerinde çekiç işleri ise her zaman devam etmiş, özellikle halk sanatı olarak bugüne kadar gelmiştir (Özel, 1993, s.38).

(46)

Kalıpta Kabartma Tekniği (Stampa); Kabartma desenlerle süslenecek bir eserde, aynı desenin tekrarlanması isteniyorsa, usta bu desenleri tek tek repousse tekniği ile kabartmak yolunu seçmez; aynı sonuca daha çabuk ve kolaylıkla varacağı, kalıp ile kabartma (kalıp çarpma) veya (stampa basma) denilen usulü uygulamayı tercih eder (Erginsoy, 1978, s.37).

2.1.7.8. Mine Tekniği

Mine (emaye), süs taşları için yapılan yuvaların ve cam ya da fritin erime derecesinin soy metallerden daha düşük olmasının birlikte geliştirdiği pratik bir süsleme tekniğidir. Mine çalışmasında, değişik metallerin veya metal oksitlerinin cam hamuruna karıştırılması ile elde edilen renkli camlar dövülerek çok ince bir toz elde edilir. Bu toz, su ile karıştırılıp macun kıvamına getirilerek dekorasyon yapılacak objenin yüzeyindeki sığ yuvalara doldurulur ve camın erime derecesinde fırınlanır. Bu işlem sonucu eriyen cam yuvaları doldurur ve çok renkli bir dekorasyon sağlanır. Daha sonra yüzey tesviye edilip cilalanarak işlem tamamlanır (Türe ve Savaşçın, 2000, s.55-56).

2.1.7.9. Savat Tekniği

Birkaç metal sülfürün meydana getirdiği bir alaşım olan savat, parlak lacivert-siyah rengi nedeniyle kuyumculukta altının ve özellikle de gümüşün yüzeyine dekorasyon yapımında kullanılır (Türe ve Savaşçın, 2000, s.44), (Şekil 13).

Şekil 13. Savat Tekniği İle İşlenmiş Buhardan (Türe ve Savaşçın, 2000, s.118)

Şekil

Şekil 2. Hasan Çalışıcı
Şekil 3. Gümüş Gaytan
Şekil 5. Çalma Zincir
Şekil 22. Heştek Takımı  2.1.8.14. Kargaburnu
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

• Daha sonra bu metalden daha düşük ergime sıcaklığına sahip olan metaller sıra ile pota içinde ergitilir.. • Erimiş maddelerin dökülmeden hemen önce

Bu bölümde Karacaoğlan'ın nereli olduğuna dair ileri sürülen fikirler ile Gazian tep'te, bilhassa Barak Türkmenleri arasında Karacaoğlan'ın Gazian- tepli olduğuna dair

ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ/DİL VE TARİH COĞRAFYA FAKÜLTESİ/BATI DİLLERİ VE EDEBİYATLARI BÖLÜMÜ/AMERİKAN KÜLTÜRÜ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI)

Su-etanol fazında nano gümüş varlığında 60 C’de hazırlanan pembe gümüş oksalat (Ag 2 C 2 O 4 -PP) kristallerinin UV ışık (254 nm) altında 30 dakika süreyle

Bu kadar beklemek zorunda kalmas›n›n en önemli nedeni, büyüklü¤ü (en küçük kromozom olan 21. kromozomun 6 kat› kadar) ve tüm genomun da % 8 gibi bü- yük bir

Yasa dışı göçün engellenmesinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel müdürlüğünce (EGM) sahte belgeler konulu eğitim verildiği, artan yasa dışı göçlerle

2010 yılında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nin düzenlediği (14 adet bildiri; %12,4) ana teması bulunmayan Ulusal Turizm Kongresi’nde ise, üçüncü sırada örgüt-

Niello clay is black in color and is a mixture of sterling pure silver, copper, lead, and sulfur.. The mixture is placed into the engraved lines in powder form, and