• Sonuç bulunamadı

Kelenderis Roma Çağı seramiği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kelenderis Roma Çağı seramiği"

Copied!
235
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ARKEOLOJİ ANA BİLİM DALI KLASİK ARKEOLOJİ BİLİM DALI

KELENDERİS ROMA ÇAĞI SERAMİĞİ

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

PROF. DR. LEVENT ZOROĞLU

HAZIRLAYAN MEHMET TEKOCAK

(2)

Ö N S Ö Z

İnsanoğlunun hayatını kolaylaştıran en önemli icatlardan birisi de pişmiş toprak kaplardır. Ortaya çıkışı ile birlikte hayatın her safhasında yerini almış, sahip olduğu ve her geçen günde gelişen form repertuarı ile vazgeçilmez olmuştur. Öyle ki; dini törenlerden festivallere, yarışmalarda verilen ödüllerden mezar hediyelerine, mutfakta yemek yapımından suyun taşınmasına ve banyo’ya kadar her alanda kullanım görmüştür. Bugün her ne kadar plastik ve madeni kaplara karşı direnmeye çalışsa da halen hayatımızın içinde yer almaya devam etmektedir.

Pişmiş toprak kaplar özel günlere kattığı değer ve günlük hayata getirdiği kolaylığın dışında antik çağ ticaretinde de önemli bir yer edinmiştir. Bir kentten diğerine, bir kıtadan bir başka kıtaya ihraç ve ithal yoluyla ticaret sahnesinde daima var olmuştur. Bu sayede de şehirler ve kıtalar arasındaki ilişkiyi ortaya koymada en önemli buluntular arasında yer alır.

Bir diğer önemli özelliği de ne kadar parçalanırsa parçalansınlar, üretildikleri günden günümüze ulaşabilen buluntuların başında gelmeleridir. Bu yönüyle de bir kentin sosyal, dinsel, kültürel ve ekonomik yapısını ortaya koymada büyük kolaylık sağlamaktadır.

Bu bağlamda Kelenderis antik kenti tarihinin karanlıkta kalan yönlerini aydınlatmak amacıyla kentin Aşağı Şehir bölümünde 1989 yılında başlayan kazı çalışmaları farklı bölgelerde halen devam etmektedir. Biz bu çalışmada “Aşağı Şehir Sondajı” adını verdiğimiz bölgede 1989–1992 yılları arasında ortaya çıkarılan Roma Çağı Seramiklerini inceleyerek kentin bu dönemle ilgili bilinmeyenlerini ortaya koymaya çalışacağız.

İlk kez 1990 yılında katılmaya başladığım Kelenderis Antik Kenti kazıları hayatımın dönüm noktalarından birisi olmuştur. Aynı zamanda arkeolojiye olan ilgimin ve bağlılığımın da nirengi noktasıdır. Bana bu fırsatı o günlerde veren ve halen vermeye devem eden, hiçbir konuda desteğini esirgemeyen, fikirleriyle daima yön vererek ufuk açan çok değerli Sayın Hocam Prof. Dr. Levent Zoroğlu’na ne kadar teşekkür etsem azdır. Bu malzemeyi çalışmama izin verdiği için ve çalışmalarım sırasındaki ilgi ve yardımlarından dolayı da kendisine ayrıca şükranlarımı sunarım. Malzemeler ile ilgili çalışmalarım için bölümümüzde gerekli kolaylığı göstermiş olan Prof. Dr. Ramazan Özgan

(3)

ve Prof. Dr. Ahmet A. Tırpan’a, çalışmalarım sırasında yardımlarını gördüğüm değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Bilal Sögüt’e çok kıymetli dostlarım Ertekin M. Doksanaltı, Coşkun Daşbacak, Deniz Sevmen, Mustafa Çetinaslan, Makbule Ekici, Suhal Sağlan ev Fatma Bağdatlı, Zafer Korkmaz’a, malzemenin çiziminde ve tezin yazımındaki aşamalarda yardımlarını gördüğüm Murat Uğurlu, Volkan Yıldız, Mevlüt Eliüşük, Mustafa Bilgin ve Dilek Coşkun’a, müzelerinde bulunan eserleri görme ve çalışma imkânı veren Mersin Müze Müdürlüğü’ndeki dostlarım Mustafa Ergün ve Yaşar Ünlü ile tüm çalışanlarına, Silifke Müze Müdüresi İlhame Öztürk’e, şu an Tire Müze Müdürü olan ve o dönemde Anamur Müzesinde görevli bulunan ağabeyim Enver Sağır’a, kazısını ziyaret ederek oradaki Roma çağı malzemesini incelememe fırsat veren ve büyük bir misafirperverlik gösteren Foça Kazısı başkanı Prof. Dr. Ömer Özyiğit’e, Soli Kazısı başkanı Doç.Dr. Remzi Yağcı’ya ve tezime maddi destek sağlayan S.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü’ne ve çalışanlarına teşekkür etmeyi borç bilirim. Her defasında tez ne zaman bitecek diye soran ve bana moral destek veren sevgili anne ve babama da sonsuz teşekkürler ederim.

Tezimin son dönemlerinde hayatımıza girerek büyük bir renk katan canım kızım Elif Su’ya ve bana bu armağanı veren, doktora süresince her türlü fedakârlığı göstererek büyük bir sabırla bu çalışmanın bitmesini bekleyen sevgili eşime ne kadar teşekkür etsem azdır.

(4)

İ Ç İ N D E K İ L E R ÖNSÖZ İ İÇİNDEKİLER İii KISALTMALAR VE BİBLİYOGRAFYA V 1. GİRİŞ 1 1.1. Amaç 1 1.2. Materyal ve Yöntem 2 2. KİLİKYA BÖLGESİ 4 2.1. Bölgenin Sınırları 4 2.2. Tarihi Coğrafya 5 3. KELENDERİS 14

3.1. Yeri ve Kısa Tarihçesi 14

3.2. Aşağı Şehir Sondajı 18

4. ARAŞTIRMA TARİHİ 23

4.1. Erken Roma Seramiği 23

4.2. Geç Roma Seramiği 26

5. BULUNTULAR 32 5.1. İnce Seramik 32 5.1.1. Terra Sigillatalar 32 5.1.1.1. Doğu Sigillataları A 33 5.1.1.2. Doğu Sigillataları B 42 5.1.1.3. Kıbrıs Sigillataları 44

5.1.2. Roma Kırmızı Astarlı Kaplar 49

5.1.2.1. Afrika Kırmızı Astarlı Kapları 50

5.1.2.2. Geç Roma C – Foça Kırmızı Astarlı Kapları 54 5.1.2.3. Geç Roma D – Kıbrıs Kırmızı Astarlı Kapları 60

5.2. Kaba Seramik 67 5.2.1. Mutfak Kapları 67 5.2.1.1. Pişirme Kapları 67 5.2.1.1.1. Tavalar 68 5.2.1.1.2. Çömlekler 70 5.2.1.1.3. Güveçler 75

(5)

5.2.1.1.4. Fırın Tabakları 80

5.2.1.2. Servis Kapları 81

5.2.1.2.1. İçecek Servis Kapları 81 5.2.1.2.1.1. Testiler 81 5.2.1.2.1.2. Kadehler 83 5.2.2. Depolama Kapları 84 5.2.2.1. Dolium / Pithos 84 5.2.2.2. Amphoralar 85 5.2.3. Diğerleri 87 5.2.3.1. Leğenler / Tekneler 87 5.2.3.2. Kapaklar 88 6. SONUÇ 90 7. KATALOG 94 TABLO 145 HARİTALAR PLANLAR RESİMLER LEVHALAR

(6)

KISALTMALAR VE BİBLİYOGRAFYA

Tezde AA (1997), 612–625 de verilen kısaltmaların dışında, aşağıdaki kısaltmalar kullanılmıştır.

Abadie-Reynal 1987 : C. Abadie-Reynal, Céramique Romaine. La Nécropole d’Amathonte. Tombes 113-367 II. Céramiques non Chypriotes, Etudes Chypriotes VIII, 1987.

Abadie-Reynal 1987 : C. Abadie-Reynal, Céramique et commerce dans le bassin égéen du Ivéau VIIe siécle. Hommes et richesses dan l’empire Byzantine, Vol.I, Ive-VIIe siécle, 1989, 143-159. Adamscheck 1979 : B. Adamscheck, The Pottery. Kenchrai, Easteren Part of

Corinth IV, 1979.

Adan-Bayewitz 1986 : D. Adan-Bayawitz, “The Pottery from the Late Byzantine Building (Stratum 4) ad its implications. Excavations at Caesarea Marittima 195,1976,1979, Final Report”, Qedem 21, (ed. L.I. Levine – E. Netzer), 1986, 90-129.

Akşit 1985 : O. Akşit, Roma İmparatorluk Tarihi, 1985.

Amr 1987 : K. Amr, The Pottery from Petra. A Neutron Activation Analysis Study, 1987.

Amyx 1958 : D.A. Amyx, “Attic Stelai, Vases and Other Containers”, Hesperia 27, 1958, 169-310.

Anderson- Stajanović 1991

: V.R.Anderson- Stajanović, Stobi-The Hellenistic and Roman Pottery, 1991.

Arrianos : Arrianos, İskender’in Anabasisi (Çev. H.Örs), 1945.

Atik 1995 : N. Atik, Die Keramik aus den Südthermen von Perge, 1995. Atlante II : J.W. Hayes, “Sigillate Orientali”, Atlante delle Forme

Ceramiche II: Ceramica Fine Romana nel Bacino Mediterraneo (Tarda Ellenismo e Primo Imperio), Enciclopedia dell’Arte Antica Classica e Orientale, 1985, 1-96, Lev.I-XXIII.

Aydemir 1995 : A.Aydemir, Phokaia Erken Roma Dönemi Pişirme Kapları, 1995, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

Bahar 1996 : H. Bahar, Eskiçağ Konya Araştırmaları I, 1996.

Batigne 1995 : C. Batigne, La céramique culinaire à Lyon du ler siècle avant J.C. au Ille siècle après J.-C., Actes du Congrès de Rouen 25-28 Mai 1995, 1995, 277-25-283.

Batigne 1996 : C. Batigne, Un tpe particulier de “cruche”. Les bouilloires en céramique ďépoque romaine (ler-Ille siècles), Actes du Congrès de Dijon 16-19 Mai 1996, 1996, 381-394.

Bean-Mitford 1962 : G.E. Bean – T.B. Mitford, “Sites Old and New in Rough Cilicia”, AnatSt 12, 1962, 185-217.

Bean-Mitford 1970 : G.E. Bean – T.B. Mitford, Journeys in Rough Cilicia in 1964-1968, (ETAM 3=Denkschr. ÖAW. phil.hist Kl.102), 1970.

Benndorf 1906 : O. Benndrof, “Forschungen im Ephesos”, Österreichischer Archäologischen Institut, Band I, 1906.

Bing 1971 : J.D. Bing, “Tarsus: A Forgotten Colony of Lindos”, JNES 30, 1971, 99vd.

(7)

Bing 1987 : J.D. Bing, A History of Cilicia during the Assyrian Period, 1987.

Borchardt 1968 : J. Borchardt, “Epichoriche, gräko-persisch beeinfluβte Reliefs in Kilikien”, IstMitt 18, 1968, 161-237.

Burkhalter 1987 : F. Burkhalter, La Céramique Hellénistique et Romaine du Sanctuaire d’Aphrodite à Amathonte, BCH 111, 1987, 353-395.

Catling 1972 : H.W. Catling, “An Early Byzantine Pottery Factory at Dhiorios in Cyprus”, Levant IV, 1972, 1-82.

Christensen 1986 : A.P. Christensen, Hama: Fouilles et Recherches de la Fondation Carlsberg 1931-1938, III.2: The Greco-Roman Objects of Clay, the Coins and the Necropolis, (ed. A.P. Christensen, R. Thomsen, G. Ploug), 1986, 7-31.

Comfort 1929 : H. Comfort, “Arretine Signatures found in the Excavations in the Theater Districht of Corinth”, AJA XXXIII, 1929, 484-501.

Comfort 1940 : H. Comfort, “Terra Sigillata” in Pauly-Wissowa, R.E. suppl. VII, 1940, cols. 1295-1852.

Cox 1949 : D.H. Cox, The Excavations at Dura-Europas. Final Report IV, part 1, fasc.2: The Greek and Roman Pottery, 1949. Daskiewicz 1995 : M. Daskiewicz – J. Raabe, “Cypriot Sigillata and Cypriot

Red Slip Ware – a preliminary report on the technical investigations”, Hellenistic and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean – Advances in Scientific Studies, Acts of the II Nieborów Pottery Workshop 18-20 December 1993, (ed.H.Meyza, J.Mlynarczyk), 1995, 183-184.

Daszewski 1990 : W.A. Daszewski – G. Majcherek – Z. Sztetyllo – I. Zych, “Excavations at Marina al-Alamein 1987-1988”, MDIK 46, 1990, 15-51.

Daszewski 1995 : W.A. Daszewski – G. Majcherek – Z. Sztetyllo – I. Zych, “Cypriot Sigillata in Marina el-Alamein”, Hellenistic and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean – Advances in Scientific Studies, Acts of the II Nieborów Pottery Workshop 18-20 December 1993, (ed.H.Meyza, J.Mlynarczyk), 1995, 27-39.

Dechellet 1904 : Dechellet, Les Vases Ceramiques ornes de la Gaule Romaine, 1904

Diederichs 1980 : C. Diederichs, La Céramique Romana-Byzantine,

Céramiques Hellénistiques, Romaines et Byzantine, Salamine de Chypre IX, 1980, 47-102.

Dore 1989 : J. Dore – N.Keay, Excavations at Sabratha 1948-1951, II,1, The Finds. The Amphora, Coarse Pottery and Building Materials, (ed.M.Fulford and M.Hall), 1989, 87-248.

Dragendorf 1895 : H. Dragendorf, “Terra Sigillata: Ein Beitrag zur Geschichte der griechischen und römischen Keramik”, Bonner Jahrbucher (BonnJbb) XCVI-XCVII, 1895, 18-155.

du Plat Taylor 1981 : J. du Plat Taylor – A.H.S. Megaw, “Excavations at Ayios Philon, The Ancient Carpasia II. The Early Christian Buildings”, RDAC, 1981, 209-250.

(8)

Falbe 1833 : C.T. Falbe, Recherches sur I’emplacement de Carthage, 1833.

Fırat 1999 : N. Fırat, Perge Konut Alanı Keramiği, 1999 (Yayınlanmamış Doktara Tezi).

Fırat 2000 : N. Fırat, “So-Called ‘Cypriot Red Slip Ware’ from the habitation area of Perge (Pamphylia)” RCRF Acta 36, 2000, 35-37.

Fırat 2003 : N. Fırat, “Perge Konut Alanı Kullanım Keramiği”, Varia Anatolica XV; Les Ceramiques En Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romane, (ed. C. Abadie-Reynal), 2003, 91-95, Lev. XIV-LXVIII.

Fremersdorf 1958 : F. Fremersdorf, “Nordafrikanische Terra Sigillata aus Köln”, Kölner Jahrbuch für vor und Früngeschichte III, 1958, 11-19. French 1980 : D.H. French, “The Roman Road-System of Asia Minor”,

ANRW II.7.2, 1980, 698-729.

Gebara 1982 : C. Gebara, “Remarques sur la sigillé orientale d’aprés les fouilles de Khan Khaldé (Heldua)”, Archéologie au Levant: Receil à la mémorie de Roger Saidah, 1982, 409-417.

Guéry 1968 : R. Guéry, “Notes de céramiqueçII: Un poinçon matrice pour estampiller la terre sigillée ‘D’ à Tiddis”, Bulletin d’archéologie algérienne 3, 1968, 275-279.

Gunneweg 1983 : J. Gunneweg – I. Perlman – J. Yellin, “The Provenience, Typology and Chronology of Eastern Terra Sigillata”, QEDEM 17, 1983.

Gunneweg 1984 : J. Gunneweg, “The Origin of Eastern Terra Sigillata A and Hayes Cypriot Sigillata. On the Basis of Neutron Activation Analysis”, Studien zur Römischen Keramik, 1984.

Günaltay 1987 : Ş. Günaltay, Yakın Şark IV, 1987.

Hansen 2003 : S.L. Hansen, “The Roman and Late Roman Fine Wares from the Danish Excavations of a late Roman Villa in Halikarnassos”, Varia Anatolica XV; Les Ceramiques En Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romane, (ed. C. Abadie-Reynal), 2003, 197-200, Lev. CXI.

Hama : A.P. Christensen-C.F. Johansen, Hama: Fouilles et

Recherches De La Fondation Carlsberg 1931-1938, III.2: Les Poteries Hellénistiques et les Terres Sigillées Orientales, 1971.

Harrison 1993 : R.M. Harrison, “Amorium 1991”, KST XIV, II, 1993, 247-259.

Hayes 1967 : J.W. Hayes, “Cypriot Sigillata”, RDAC, 1967, 65-77.

Hayes 1968 : J.W. Hayes, “A Seventh-Century Pottery Group. Excavations at Saraçhane in İstanbul Fifth Preliminary Report”, DOP 22, 1968, 195-216.

Hayes 1972 : J.W. Hayes, Late Roman Pottery, 1972.

Hayes 1973 : J.W. Hayes, “Roman Pottery from the South Stoa at Corinth”, Hesperia 42, 1973, 416-470.

Hayes 1976 : J.W. Hayes, Roman Pottery in the Royal Ontaria Museum: A Catalogue, 1976.

Hayes 1977 : J.W. Hayes, “Early Roman Wares from the House of Dionysos, Paphos”, RCRF 17/18, 1977, 96-108.

(9)

Hayes 1978 : J.W. Hayes, “Pottery Report-1976” Excavations at Carthage 1976, Vol.IV, (ed. J.H. Humprey), 1978, 23-98, fig.1-32. Hayes 1980 : J.W. Hayes, Supletement to Late Roman Potter, London,

1980.

Hayes 1983 : J.W. Hayes, “The Villa Dionysos Excavations, Knossos”, BSA 78, 1983, 97-169.

Hayes 1991 : J.W. Hayes, Paphos III; The Hellenistic and Roman Pottery, 1991.

Hayes 1992 : J.W. Hayes, The Pottery, Excavations at Saraçhane in İstanbul, Vol. II, 1992.

Hayes 1994 : J.W. Hayes “Other Finewares”, Excavations at Sabratha 1948-1951, Vol.II, The Finds, Society for Libyan Studies Monograph, No.3, (ed. M.Fulford – R.Tomber), London, 1994, 119-144

Head 1911 : B.V. Head, Historia Numarum, A Manual of Greek

Numismatics, 1911.

Hellström 1965 : P. Hellström, Labraunda II.1: Pottery of Classical and Later Date, Terracotta Lamps and Glass, 1965.

Herodot : Herodot, Herodot Tarihi (Türkçesi: M.Ökmen), 1983.

Hild-Hellenkemper 1990

: F. Hild – H. Hellenkemper, Kilikien und Isaurien, Tabual Imperii Byzantini 5, 1990.

Houwink Ten Cate 1961

: Ph.H.J. Houwink Ten Cate, The Luwian Population Groups of Lycia and Cilicia Aspera during the Hellenistic Period, 1961.

Istenič-Schneider 2000 J.Istenič – G.Schneider, “Aegean Cooking Ware in The Eastern Adriatic, RCRF Acta 36, 2000, 341-348.

İnan 1998 : J. İnan, Toroslar’da Bir Antik Kent. Lyrbe? – Seleukeia?, İstanbul, 1998.

Johnson 1988 : B.L. Johnson, The Pottery, Excavations at Jalame. Site of A Glass Factory in Late Roman Palestine, (ed.G.D.Weinberg), 1988.

Jones 1950 : F.F. Jones, The Pottery, Excavations at Gözlü Kule, Tarsus, Vol.I, (ed. H. Goldman), Princeton, 1950, 149-296, Lev.119-210.

Jones 1971 : A.H.M. Jones, The Cities of the Eastern Roman Provinces, 1971.

Keay 1984 : Late Roman Amphora in the Western Mediterranean, A Typology and Economic Study: The Catalan Evidence-I, 1984.

Keil-Wilhelm 1931 : J. Keil – A. Wilhelm, Denkmäler aus dem Rauhen Kilikien, MAMA III, 1931.

Kenrick 1985 : Ph.M. Kenrick, The Fine Pottery, Excavations at Sidi Khrebish Benghazi (Berenice), Vol. III, Part 1, (Supllements to Libya Antiqua 5), Tripoli, 1985.

Kınal 1991 : F. Kınal, Eski Anadolu Tarihi, 1991.

Koşay 1968 : H.Z. Koşay, “Kilikya Tarihi”, Belleten, 125-128, 1968, 297-299.

Lamboglia 1941 : N. Lamboglia, “Terra Sigillita Chiara”, Riv.st.lig (Rivista di Studi Liguri) 7, 1941, 7-22.

(10)

Lamboglia 1950 : N. Lamboglia, Gli Scavi di Albintimilium e la cronologia della ceramica Romana I, Campagna di scava 1938-40, 1950. Lamboglia 1958 : N. Lamboglia, “Nuove osservazioni sulla ‘terra sigillata

chiara’”, Riv.st.lig (Rivista di Studi Liguri) 24, 1958, 257-330.

Lamboglia 1963 : N. Lamboglia, “Nuove osservazioni sulla ‘terra sigillata chiara’”, Riv.st.lig (Rivista di Studi Liguri) 29, 1963, 145-212.

Landgraf 1980 : J. Landgraf, Keisan’s Byzantine Pottery, Tell Keisan 1971-1976: une cité phénicienne en Galilée, (ed. J.Briend – J.B.Humbert), 1980, 51-99.

Langlois 1947 : V. Langlois, Kilikyada Gezi (Çev.R.Balaban), 1947.

Lapp 1961 : P.W. Palestinian Ceramic Chronology, 1961.

Laroche-Davesne 1981 : E. Laroche – A.Davesne, “Les foulles de Meydanjik Près de Gülnar “Turquie) et le trèsor monètaire hellénistuque”, CRAI, 1981, 356-370.

Loeschcke 1912 : S. Loeschcke, “Sigillata-Töpfereien in Tschandarli”, AM 37, 1912, 344-407.

Lund 1993 : J. Lund, Pottery of the Classical, Hellenistic and Roman Periods, The Land of the Paphian Aphrodite 2, (ed. L.W. Sørensen - D.W. Rupp), 1993, 79-155.

Lund 1995 : J. Lund, “A Fresh Look at the Roman Fine Wares from the Danish Excavations at Hama, Syria”, Hellenistic and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean – Advances in Scientific Studies, Acts of the II Nieborów Pottery Workshop 18-20 December 1993, (ed.H.Meyza, J.Mlynarczyk), 1995, 135-161.

Lund 1997 : J. Lund, “The Distribution of Cypriot Sigillata as Evidence of Sea-trade involving Cyprus, Res Maritimae”, Cyprus and Mediterranean from Prehistory to Late Antiquity. Proceedings of the Second İnternatinal Symposium ‘Cites on the Sea’ 1994, (ed. S.Swiny – R.L.Hohflder – H.Wyide Swiny), 1997, 201-215.

Lund 2003 : J. Lund, “Eastern Sigillata B: a ceramic fine ware industry in the political and commercial landscape of Eastern Mediterranean”, Varia Anatolica XV; Les Ceramiques En Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romane, (ed. C. Abadie-Reynal), 2003, 125-136, Lev. LXXXI – LXXXV. Mackensen 1980 : M. Mackensen, “Tonpunzen für sempelverzierte Sigillata

Chiara D”, BayVgBI 45, 1980, 199-204.

Mackensen 1984 : M. Mackensen, Resafa I, Eine befestigte spätantike Anlage vor den Stadtmauern von Resafa, Ausgrabungen und spätantike Kleinfude eines Survey im Umland von Resafa-Sergiupolis, 1984.

Mackensen 1985 : M. Mackensen, “Prospektion einer spätantiken

Sigillatatöpferei in El Mahrine/Nordtunesien”, CEDAC 6, 1985, 29-39.

Magie 1950 : D. Magie, Roman Rule in Asia Minor I-II, 1950. Mansel 1970 : A.M. Mansel, Ege ve Yunan Tarihi, 1970.

(11)

Mellart 1968 : J. Mellart, “Anatolian trade with Europe and Anatolian geography and culture provinces in the late bronze age”, AnatSt 18, 187-201.

Meyza 1995 H. Meyza, “Cypriot Sigillata and Cypriot Red Slip Ware: problems of origin and continuity”, Hellenistic and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean – Advances in Scientific Studies, Acts of the II Nieborów Pottery Workshop 18-20 December 1993, (ed.H.Meyza, J.Mlynarczyk), 1995, 179-202.

Mitford-Andrews 1980 : T.B. Mitford-St.Andrews, “Roman Rough Cilicia”, ANRW II.7.2, 1980, 1230-1261.

Mitford-Andrews 1990 : T.B. Mitford-St.Andrews, “The Cults of Roman Rough Cilicia”, ANRW II.18.3, 1990, 2131-2159.

Mitsopoulou-Leon 1972 : V.Mitsopoulou-Leon, “Keramik aus Basilika und Prytaneion – ein Überlick”, JOAI (Öjh) 50, Beiblatt, 1972-1975, 495-524.

Machatschek 1967 : A. Machatschek, Die Nekropolen und Grabmaler im Gebiet von Elaiussa Sebaste und Korykos im Rauhen Kilikien, 1967. Morel 1981 : J.P. Morel, Céramique campanience. Les formes, 1981. Mosca-Russel 1987 : P. Mosca – J. Russel, “A Phoenician Inscription from Cebel

Ires Dağı in Rough Cilicia” EpigAnat 9, 1987, 1-28.

Negev 1972 : A. Negev, “Nabataean Sigillata”, Revue Biblique (Rbibl) 79, 1972, 381-398.

Negev 1986 : A. Negev, “The Late Hellenistic and Early Roman Pottery of Nabataean Oboda”, QEDEM 22, 1986.

Neuru 1987 : L. Neuru – D. Soren, Significant Pottery and Lamps from the Temple, The Sanctuary of Apollo Hylates at Kourion, Cyprus, (ed.D.Soren), 1987.

Ostrogorsky 1995 : G. Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, (Çev. F.Işıltan), 1995. Oswald-Pryce 1920 : F. Oswald – T.D. Pryce, An Introduction to the Study of

Terra Sigillata Treated from a Chronological Viewpoint, 1920.

Otten 1988 : H. Otten, Die Bronztafel aus Boğazköy, Ein Staatsvertrag Tuthalijas IV, 1988.

Otten 1989 : H. Otten, Die 1986 in Boğazköy gefundene Bronztafel, Innsbrucker Beiträge zur Sprachwissenchaft, Vorträge und Kleinere Schriften, 42, 1989.

Özsait 1985 : M. Özsait, Hellenistik ve Roma Devrinde Pisidya, 1985. Ötüken 1996 : S.Y. Ötüken, “1994 Yılı Demre Aziz Nikolaos Kilisesi

Kazısı”, KST XVII, II, 1996, 293-313.

Ötüken 2000 : S.Y. Ötüken, “1998 Yılı Demre-Myra Aziz Nikolaos Kilisesi Kazısı”, KST XXI, II, 2000, 351-366.

Peacock 1990 : D.P.S. Peacock – F. Bejaoui – N. Ben Lazreg, “Roman Pottery Production in Central Tunisia”, JRA 3, 1990, 59-84. Picon 1995 : M. Picon, Grises et grises: Quelques réflections sur les

céramiques cuites en mode B, 1as Jornadas Cerãmica Medieval e Posmedieval, metodos e resultados para o seu estudo, 28 a 31 de Outubro de 1992, 1995, 283-292.

(12)

Radford 1956 : C.A.R. Radford, “İmported Pottery found at Tintagel, Cornwall”, Dark Age Britain: Studies presented to E.T. Leeds, 1956, 59-70.

Ramsay 1960 : W.M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası,

(Çev.M.Pektaş), 1960.

Rautman 1987 : M.L. Rautman – M.C. McClellan, “Cyprus at the End of Antiquity: Investigations at Kalavasos-Kopetra”, Muse 21, 1987, 45-54.

Rautman 1992 : M.L. Rautman – M.C. McClellan, “The 1989 Field Season at Kavalasos-Kopetra”, RDAC, 1990, 231-238.

Rautman 1993 : M.L. Rautman – B. Gomez – H. Neff – M.D. Glascock, “Neutron Activation Analysis of Late Roman Ceramics from Kalavasos-Kopetra and the Environs of the Vasilikos Valley”, RDAC 1993, 233-264.

Rautman 1995 : M.L. Rautman, “Neutron Activation Analysis of Cypriot and Related Ceramics at the University of Missouri”, Hellenistic and Roman Pottery in the Eastern Mediterranean – Advances in Scientific Studies, Acts of the II Nieborów Pottery

Workshop 18-20 December 1993, (ed.H.Meyza,

J.Mlynarczyk), 1995, 331-349.

Riley 1975 : J.A. Riley, “The Pottery from the First Session of Excavations in the Caesarea Hippodrome”, BASOR 218, 1975, 25-63.

Riley 1979 : J.A. Riley, “The Coarse Pottery from Berenice”, Excavations at Sidi Khrebish Benghazi (Berenice) II, Supplements to Libya Antiqua 5, 2, (ed. J.A.Lloyd ),1979, 91-449

Riley 1991 : J.A. Riley, “The Pottery, Survey of the Abu Shaar-Nile Road”, AJA 95, (ed.S.E.Sidebotham, R.E. Zitterkopf, J.A. Riley), 1991, 600-619.

Robinson 1959 : H.S. Robinson, The Athenian Agora V, Pottery of the Roman Period, 1959.

Sackett 1992 : L.H. Sackett, The Roman Pottery, Knossos from Greek City to Roman Colony. Excavations at the Unexplored Mansion II, (ed. L.H. Sackett), 1992, 147-256.

Salomonson 1962 : J.W. Salamonson, “Late Roman Earthenware with Relief Decoration found in Northern Africa in Egypt”, Oudheidekundige Medelingen ... XLIII, 1962, 53-95, lev. XI-XXXII.

Salomonson 1968 : J.W. Salamonson, “Etudes sur la céramique romaineď Afrique. Sigilée claire et céramique commune de Henchir el Ouibe (Raqqada) en Tunisie Centrale”, Ba Besch XLIII, 1968, 80-145.

Samaria III : J.W. Crowfoot-G.M. Crowfoot-K.M. Kenyon, The Objects from Samaria. Samaria Sebaste, Reports of the Wrok of the Joint Expedition in 1931-1933 and of the British Expedition in 1935, No.3, 1957.

Sayar 1991 : M. Sayar, “Equites Singulares Augusti in Neuen Inschriften von Anazarbos”, EpigAnat 17, 1991, 19-40.

Schäfer 1962 : J. Schäfer, “Terra Sigillate aus Pergamon”, AA, 1962, 777-802.

(13)

Schäfer 1968 : J. Schäfer, Hellenistische Keramik aus Pergamon, Pergamenische Forschungen 2, 1968,

Sevin 1984 : V. Sevin, “Lidyalılar”, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi 2, 1984, 276-308.

Slane 1986 : K.W. Slane, “Two Deposits from the Early Roman Cellar Building, Corinth”, Hesperia 55, 1986, 271-318

Slane 1989 : K.W. Slane, Corinthian Ceramic İmports: the Changing Pattern of Provincial Trade in the First and Second Centuries A.D., The Greeks Renaissance in the Roman Empire, (ed. S.Walker, A.Cameron), 1989, 219-225.

Slane 1990 : K.W. Slane, Corinth XVIII 2: The Sanctuary of Demeter and Kore: the Roman Pottery and Lamps, 1990.

Slane 1997 : K.W. Slane, Tel Anafa II-i, The Hellenistic and Roman Pottery, The Fine Wares, (ed. S.C.Herbert), 1997.

Söğüt 1991 : B. Söğüt, Kilikya Tracheia’daki Anıt Mezarlar, 1991 (Yüksek Lisans Tezi).

Sögüt 1993 : B. Söğüt, Kilikya Tracheia’dan Bir Hellenistik Mezar Yapıtı”, S.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi, Edebiyat Dergisi 7-8, 1993, 221-236.

Sparkes 1962 : B.A. Sparkes, “The Greek Kitchen” JHS LXXXII, 1962, 120-137, lev. IV-VIII.

Strabon : Strabon, Coğrafya, (Çev.A.Pekman), 1987.

Sullivan 1980 : R.D. Sullivan, “The Dynasty of Cappadocia”, ANRW II.7.2, 1980, 1149-1229.

Syme 1969 : R.Syme, “Legates of Cilicia under Trajan”, Historia XVIII, 1969, 352vd.

Taşyürek 1975a : A. Taşyürek, “1973 Yılı Kilikya Araştırmaları”, TürkAD 22-1, 1975, 117-125.

Taşyürek 1975b : A. Taşyürek, “Some New Assyrian Rock-Reliefs in Turkey”, AnatSt 25, 1975, 169-180.

Taşyürek 1979 : A. Taşyürek, “Silifke “Keben” Hitit Kaya Kabartması”, TürkAD 32-1, 1979, 97-98.

Technau 1929 : W. Technau, “Grieschische Keramik im Samischen Heraion”, Ath.Mitt. LIV, Berlin, 1929.

Tekkök-Biçken 1996 : B. Tekkök-Biçken, The Hellenistic and Roman Pottery From Troia: The Second Century B.C. to The Sixth Century A.D., 1996 (Yayınlanmamış Doktora Tezi).

Tekocak 1997 : M. Tekocak, Kelenderis Liman Hamamı, 1997 (Yüksek Lisans Tezi)

Texier 1922 : Ch. Texier, Küçük Asya, (Çev. A.Suat), H.1340/M.1921-1922.

Thomas 1959 : A.C. Thomas, “İmported Pottery in Dark-Age Britain”, Medieval Archaeology III, 1959, 89-111.

Thompson 1934 : H.A. Thompson, “Two Centuries of Hellenistic Pottery”, Hesperia III, 1934, 311-480.

Tırpan 1994 : A.A. Tırpan, “Kilikya Tracheia’da Polygonal Taş Örgülü Duvarlar, XI.TTK, 1994, 405-424.

Tomber 1992 : R.S. Tomber, “Roman Fine Wares, Amorium Excavations, 1991”, Anatolian Studies, Vol.XLII, (ed. R.M. Harrison), Ankara,1992, 207-222.

(14)

Touma 1989 : M. Touma, “La céramique protobyzantine d’Amathonte. Remarques sur le matériel trouvé en 1988”, BCH 113, 1989, 871-875.

Tuchelt 1984 : K.Tuchelt, Didyma. Bericht über die Arbeiten der Jahre 1980-1983, IstMitt 34, 1984, 193-344.

Vaag 2003 : L.E. Vaag, “A closer look at the making of Phocean Red Slip Ware bowls”, Varia Anatolica XV; Les Ceramiques En Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romane, (ed. C. Abadie-Reynal), İstanbul, 2003, 203-207, Lev. CXII - CXIII. Vanderhoeven 1989 : M. Vanderhoeven, Foulles d’Apamée de Syrie IX.1: Les

Terres Sigillées (1966-1972), 1989. Vessberg-Westholm

1956

: O. Vessberg – A. Westholm, The Swedish Cyprus Expedition IV, 3: The Hellenistic and Roman Periods in Cyprus, 1956. Waagé 1933 : F.O. Waagé, “Excavations in the Athenian Agora. The

Roman And Byzantine Pottery”, Hesperia 2, 1933, 279-328. Waagé 1948 : F.O. Waagé, Antioch on-the-Orontes IV, 1, Ceramics and

Islamic Coins, Princeton, 1948, 1-60, Lev.I-XI. Wiegand-Schrader 1904 : T.T. Wiegand – H. Schrader, Priene, Berlin, 1904.

Wieseman 1961 : D.J. Wieseman, Chronicles of the Chaldaem Kings, 1961. Williams 1989 : C. Williams, Anemurium. The Roman and Early Byzantine

Pottery, Wetteren, 1989.

Wintermeyer 1980 : U. Wintermeyer – K. Tuchelt, “Didyma 1975-1979. 5 Katalog ausgewahlter Keramik und Kleinfunde”, IstMitt 30, 1980, 135-177.

Wintermeyer 2004 : U.Wintermeyer, Die hellenistiche und frühkaiserzeitliche Gebrauchskeramik, Auf Grundlage der stratifizerten Fundkeramik aus dem Bereich der Heiligen Strasse, 2004. Zoroğlu 1986 : L. Zoroğlu, “Samsat’da Bulunan Doğu Sigillitaları, İlk

Rapor”, S.Ü. Fen-Edebiyat Fakültesi, Edebiyat Dergisi, Sayı:3, 1986, 61-100.

Zoroğlu 1988 : L.Zoroğlu, “Kelenderis 1986 Yılı Çalışmaları”, V. AST-I, 409-422.

Zoroğlu 1989 : L. Zoroğlu, “Some Roman Names on Eastern Sigillata A from Samosata”, The Eastern Frontier of the Roman Empire, BAR intern., Series 553, (eds. J.H. French – C.S. Lightfoot), 1989, 573-579.

Zoroğlu 1991 : L. Zoroğlu, “Kelenderis 1989 Yılı Kazısı”, XII. KST-II, 301-322.

Zoroğlu 1992 : L. Zoroğlu, “Kelenderis 1990 Yılı Kazısı”, XIII. KST-II, 241-254.

Zoroğlu 1993 : L. Zoroğlu, “Kelenderis 1991 Yılı Kazısı”, XIV. KST-II, 165-180.

Zoroğlu 1994 : L. Zoroğlu, Kelenderis I. Kaynaklar, Kalıntılar, Buluntular, 1994

Zoroğlu 1994b : L. Zoroğlu, “Kelenderis’in İlk Çağ Tarihi Hakkında Notlar”, TTKY. 9, 1994, 437-448.

Zoroğlu 1994c : L. Zoroğlu, “Cilicia Tracheia in the Iron Age: The Khilakku Problem”, Anatolian Iron Ages 3, 1994, 301-309.

(15)

Zoroğlu 1994d : L. Zoroğlu, “Bir Mozaik Üzerinde Kelenderis Betimlemesi”, 1993 Yılı Anadolu Medeniyetleri Müzesi Konferansları, 1994, 31-40, Levha I-V.

Zoroğlu 1995 : L. Zoroğlu, “Kelenderis 1992 Yılı Kazı ve Onarım Çalışmaları”, XV. KST-II, 1995, 189-209.

Zoroğlu 1996 : L. Zoroğlu, “1994 Yılı Kelenderis Kazı ve Onarım Çalışmaları”, XVII. KST-II, 1996, 263-276.

Zoroğlu 1999 : L. Zoroğlu, “Kelenderis Mozaiki”, Çağlar Boyunca Yerleşim ve Konut Uluslar Arası Sempozyumu-Habitat, 1999, 513-519.

Zoroğlu 2003 : L. Zoroğlu, “ Doğu Sigillatalarının İmalat Yerleri ve Dağılım Sorunu”, Varia Anatolica XV; Les Ceramiques En Anatolie Aux Epoques Hellenistique et Romane, (ed. C. Abadie-Reynal), 2003, 121-123.

Zoroğlu vd. 2004 : L.Zoroğlu- A.Çalık-Ross- M.Tekocak- V.Evrin, “Kelenderis 2002 Yılı Kazısı Raporu”, 25.KST-II, 2004, 451-456.

Zoroğlu 2005 : L.Zoroğlu, “Roman Fine Wares in Cilicia: An Owerwiew”, RCRF Acta 39, 2005, 243-248.

(16)

Metin içerisinde kullanılan diğer kısaltmalar;

Aç : Ağız çapı

Bkz. : Bakınız

Çiz. : Çizim

Dk : Duvar kalınlığı

DSA : Doğu Sigillita A

DSB : Doğu Sigillata B

fig. : Figür

G : Genişlik

Lev. : Levha

Kç : Kaide çapı

K.Form : Kelenderis Form

KST : Kazı Sonuçları Toplantısı

M : metre

Res. : Resim

vd : ve diğerleri

(17)

1. GİRİŞ 1.1. Amaç

Anadolu Roma dönemi seramik kronolojisinin ve form repertuarının belirlenmesi ile ilgili olarak son yıllarda artan çalışmalar dikkat çekmektedir. Ancak bu çalışmaların Batı Anadolu ağırlıklı olması ve genellikle de büyük metropollerde yoğunlaşması gerçek bir kronolojinin kurulmasında eksikliklere yol açmaktadır. Bu yüzden Anadolu Roma çağı seramiğini, tıpkı Hellenistik dönemde olduğu gibi, bölgesel olarak değil merkez bazında incelemek daha yerinde olacaktır. Çünkü hemen hemen her merkez dönemin geleneksel form repertuarının yanında iç piyasadaki ihtiyaçları karşılayabilmek için revaçta olan bu grupların benzerlerini veya kendilerine has form repertuarlarını geliştirerek bu ihtiyacı karşılamak istemişlerdir. Bugüne kadar yapılan araştırmalara bakıldığında Kilikya bölgesindeki Roma çağı seramiklerinin çok fazla araştırılmadığı görülmüştür. Ancak bölgede son yıllarda artmaya başlayan kazılar ve yüzey araştırmaları söz konusu eksiliğin giderilmesine dönük önemli adımlar olarak göze çarpar.

Orta Dağlık Kilikya’nın önemli bir liman kenti olan Kelenderis’te 1987 yılından beri yapılan bilimsel arkeolojik kazı ve araştırmalar, gerek Kilikya Bölgesi tarihi coğrafyası açısından gerekse de Geometrik dönemden Bizans çağına kadar uzanan bir periodda Anadolu seramik kronolojisi açısından önemli sonuçlar arz etmiştir. Kelenderis’te tespit edilen ve üzerinde çalışılan mimarı kalıntılardan, gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılan mimari kontekslerden ve mezarlardan çıkan ince ve kaba seramik malzeme, kentin geometrik dönemden itibaren kesintisiz bir yerleşime sahne olduğunu göstermiştir. Söz konusu bu kesintisiz yerleşim Kilikya Bölgesi kronolojisi için önemli bir karşılaştırma noktası olacaktır.

Bu proje ile antik Kelenderis kenti Roma çağı seramiklerinin tasnifinde yerel ve ithal olanların ayrımı, form repertuarı ve tarihleri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu sayede kentin hem Roma Dönemi kronolojisi hem de bu dönemde yaşamış olan kültürlerin sosyo-ekonomik yapısı yanında, yaşam kültürleri ve özelliklede mutfak kültürleri konusunda önemli bilgiler elde edilecektir. Ayrıca bu bulgular ışığında Dağlık Kilikya’nın da Roma dönemindeki durumu hakkında yeni verilere ulaşmak mümkün olabilecektir. Bir başka ifade ile kentin olduğu kadar hem bölge arkeolojisine hem de Anadolu ve yakın komşu bölgelerin arkeolojisine katkıda bulunulacağı gibi, Roma Seramik sanatı için bilinmeyen yeni bilgiler de ortaya konulabilecektir.

(18)

1.2. Materyal ve Yöntem

Çalışmamızı Kelenderis antik kentinde 1989–1992 yılları arasında Aşağı Şehir sondajında ele geçirilen ve mutfakta kullanım görmüş olan Roma Seramikleri oluşturmaktadır.

Kelenderis kazı evi deposu ile Anamur Müzesi’nde bulunan materyaller katalogumuzu oluşturmaktadır. Kazı evi deposundaki malzemelerin tamamı bilimsel kazılar sonucu ortaya çıkarılmıştır. Ancak müzelerdeki materyallerin büyük bir bölümü kentte yürütülen bilimsel kazılarda veya müze ile ortak yapılan kurtarma kazıları sonucu ortaya çıkarılmış olmakla birlikte çok az bir kısmının ise kentten gelmiş olmasına rağmen ne şekilde ve kentin neresinden veya hangi kalıntısından geldiği bilinmemektedir.

Kataloğumuza sadece mutfakla ilgili seramikleri alarak daha ayrıntılı bir tasnif yapma şansına sahip olduk. Malzemelerin tasnifinde öncelikle malzemeleri niteliklerine göre iki genel başlık altında topladık. İnce seramik başlığı altında ele aldığımız seramiklerin gruplandırılmasında ise iki sistem uyguladık. Terra Sigillatalar grubundan olan Doğu Sigillataları’nı kullanım amaçlarına göre ayırıp açık formdan kapalı forma göre sıraladık. Roma Kırmızı Astarlı Kapları başlığı altında incelediklerimizi ise Hayes’in 1972 yılında yapmış olduğu tipolojiye1 aynen sadık kalarak değerlendirdik. Ancak kendi katalog ve sınıflandırmamızda tespit ettiğimiz her bir tipe kendi “Kelenderis Form” numaramızı verdik. Kaba seramik başlığı altındaki malzemelerde ise öncelikle kapların kullanım alanlarına göre tasniflerini yapıp daha sonra da formlarına göre kendi içlerindeki ayrımlarını yapmayı uygun bulduk.

Malzeme ile ilgili yerinde yaptığımız çalışmalarda ise öncelikle her gruptaki malzemeden formları bilinen sağlam ve tam olmayan parçalar tespit edilerek ardından grubu belirlenen ancak formu belirlenemeyenlerin ayrımı yapılmıştır. Bu şekilde seçimleri yapılmış ve grupları tespit edilmiş olan malzemenin kataloglanması aşamasında; ilk önce kazı envanter numarası verilmiş daha sonra formu bilinenlerin önce genel adları ve ardından tam olmayan formlar için parçanın kenar-boyun, kenar-gövde, gövde-kaide ve gövde şeklinde tanımlamaları yapılmıştır. Daha sonra seçilen parçalardan kataloga alınacakların her birinin ölçüleri kataloga işlenmiş sonrasın da kilin rengi, fabriği, astar, süsleme ve boyama özellikleri üzerinde durulmuştur Son olarak varsa benzerlerinin literatürü ve tarihleri belirtilmiştir. Malzemenin tarihlemesi ve tipolojisi için literatür

(19)

çalışması yapılmış bunu yaparken de kentin bilinen tarihinden faydalanılarak yakın komşuları ve ilişki içinde olduğu kentler tercih edilmiştir. Burada hemen şunu da belirtmekte fayda var; tarihleme için analoji ile birlikte malzemenin bulunduğu sondajın mimari ve diğer buluntularından da oldukça faydalanılmıştır. Böylece her iki şekilde yapılan değerlendirme sonucu malzemenin tarihi belirlenmeye çalışılmıştır.

Seramik kapların tanımlamasında ise; kapların kalınlıkları için et kalınlığı veya cidar yerine ‘duvar’ kelimesi, ağız profili için ‘kenar’ ifadesi kullanılmıştır. Kazılar ile sistemli bir şekilde ortaya çıkarılan seramik buluntular kazı alanından kazı deposuna kadar olan aşamada yine sistematik aşamalardan geçmiştir. Öncelikle fiziksek temizliği yapılarak daha sonraki aşamalar için hazır hale getirilmiştir. Temizlikten sonraki ilk aşama malzemenin buluntu yeri ve gruplarına göre tasnifinin yapılmasıdır. Tasniften sonra çizim ve kayıt altına alınması gerçekleştirilmiştir. Çizim aşaması iki evrelidir. İlk aşamada el çizimi yapılmış daha sonra bu çizimler scanner’da taranarak bilgisayar ortamına aktarılıp Freehand 9 ve Freehand MX adı verilen çizim programı ile de bilgisayar destekli çizimleri ve levha düzenlemeleri yapılmıştır. Çizimlerde kesit sağda, profil ise solda gösterilmiştir. Dip ve kenar üzerinde aynı ve devamlı olan insize veya boyama dekorasyonlar kaide veya ağız çapı içinde kalacak şekilde oluşturulan küçük bir dilim içerisinde belirtilmiştir. Gövde üzerindeki bezekler ise, dış yüzde olanlar profilde, içte olanlar ise kesitte gösterilmiştir. Kesitte özellikle kenar formunun net olarak görünebilmesi amacıyla kulpla olan birleşiminde çok az bir aralık bırakılmıştır.

Astar ve kil renginin tayininde çalışılan ortamdan kaynaklanabilecek yanılsamaları asgariye indirmek amacıyla materyallerin tamamı gün ışığında ve açık havada yapılmıştır. Renklerin tespitinde ise oldukça yaygın bir kullanım gören uluslararası “Munsel Soil Color Charts” renk kataloğu2 tercih edilmiştir.

(20)

2. KİLİKYA BÖLGESİ 2.1. Bölgenin Sınırları

Kilikya3 Bölgesinin sınırları Roma İmparatorluk Çağı’na kadar farklı görüşler doğrultusunda belirtilmiştir. Herodot (Herodot II.34) Kilikya’nın, kuzeyde Kızılırmak (Halys) ve güneyde Mısır’a dek uzanan oldukça geniş bir bölge olduğuna işaret eder. Daha sonraki dönemlerde ise bölgenin sınırlarının bu kadar geniş bir alana yayılmadığını görürüz. Manavgat (Melas) Çayı’ndan başlayıp4 Toros dağlarının güney etekleri boyunca Amanos Dağları’na kadar uzanmaktadır5. Kilikya bölgesi kendi içerisinde Dağlık (Tracheia ve Aspera veya Tracheiotis) ve Ovalık (Pedias ve Campestris) olarak iki alt bölgeye ayrılır6. (Harita 1).

Roma Dönemindeki Kilikya Bölgesi’nin sınırı doğuda Amanos’un denizden yükseldiği yer olan Hızır (Rhosus) burnundan başlar, kuzey bölümde Ceyhan Nehri’nin (Pyramus) vadisinde biter7. Burası İssus Körfezi ile sınırlandırılmıştır. Pyramus’tan batıya doğru, Maraş (Germanicea) ve onun Kommagene’ye bağlı olan bölümüne kadar sarp bir şekilde uzanmaktadır. Seyhan’ın (Sarus) üst kısımlarından Kappadokia sınırını oluşturan Gülek Boğazı’na ulaşılır. Gülek Boğazı’ndan sonra Tarsus ile Silifke (Seleukeia) arasındaki kıyı şeridini, kuzeyde bir duvar gibi kesen, Bolkar Dağları’nın güney yamaçları boyunca uzanmaktadır. Mut’un arkasındaki Sertavul zirvesinden batıya doğru uzanan Kuzey Kalykadnus vadisi de, Anadolu platosunun kenarı ile birlikte gerçek sınır olmalıdır. Kalykadnus nehri Geyik Dağı ile sonuçlanan dağ kitlesinin içinde dolaşmaktadır. Geyik Dağı’ndan başlayan nehir toprağı uzantısı kuzeybatıdaki sarp dağları geçerek Melas’a ulaşır. Güzelsu’dan (Sulles) Davukkuyu deresinin Melas’a uzanan bölümü ve Cendeve’nin bir bölümü gerçek bir sınır olmaktadır. Batı sınırını Melas nehri belirlemektedir8. Bölgenin güneyi ise Akdeniz ile sınırlandırılmıştır. Günümüz coğrafyasına göre Antalya ili

3

- Kilikya adının ilk defa ne zaman kullanıldığı ve nereden geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Herodot bölgenin “Hypachoea” olarak adlandırıldığını, Fenikeli Agenor’un oğullarından Cilix’in buraya gelip yerleştiğini ve onun adından dolayı bölgenin Kilikya adını aldığını yazmaktadır (Herodot, VII, 91). Bugün ise Kilikya adının Asur kaynaklarında Dağlık Kilikya için kullanıldığı düşünülen “Hilakku” kelimesinden değiştiği kabul görmektedir (Erzen 1940, 54-58) Ovalık Kilikya ise “Que” olarak adlandırılmıştır.

4- Bölgenin batı sınırı hakkında değişik fikirler ileri sürülmektedir. Strabon, XIV, IV, 2 ; Machatschek 1967,

12 ve Langlois 1947, 16 da Alanya (Korakesion)’dan başlatmışlardır. Aralarında Arthemidoros’un da bulunduğu diğer bir grup ise Aydıncık (Kelenderis)’tan başlatmaktadırlar (Strabon, XIV, V, 3). L.Zoroğlu ise Demir çağında bölgenin batı sınırının Gazipaşa (Selinus) olduğunu söylemektedir (Zoroğlu 1994c, 304 vd.)

5- Erzen 1940, 1 vd. ; Texier 1922, 271 ; RE, XI.1, 385-390 (W.Ruge) ; Herodot ise bölgeyi hem Dağlık hem

de Ovalık Kilikya’yı kapsayan ve kuzeyde Kızılırmak (Halys)’a kadar uzanan geniş bir devlet olarak tarif eder, (Herodot, I, 72) ancak kesin bir sınır belirtmez.

6

- Langlois 1947, 16 ; Strabon XIV, V, 1.

7

- Mitford-Andrews 1980, 1232-1234.

(21)

Manavgat ilçesinden doğuda Mersin, Adana illeri ile Hatay ilinin kuzeyinde İskenderun ilçesini kapsamaktadır.

Dağlık ve Ovalık Kilikya’yı birbirlerinden ayıran sınır Limonlu (Lamas) Çayı’dır9. Sınır Lamas çayı olmakla beraber, eski Kalykadnos (Göksu)’un getirdiği alüvyonlardan oluşmuş Göksu Deltası’ndan batıya doğru Manavgat Çayı’na kadar uzanan dağlık bölgenin, ovalık bölgeden her yönüyle farklı olduğu açıktır. Dağlık Kilikya Bölgesi beş alt bölgeye ayrılmıştır10. Bu beş bölgenin dışında Cetis11, Lalatis ve Campestris gibi alt bölgelerin varlığı da bilinmektedir.

2.2. Tarihi Coğrafya

Konumuzu oluşturan malzemenin ortaya çıkarıldığı, Kelenderis antik kentinin de içinde bulunduğu Dağlık Kilikya Bölgesi’nin Prehistorik dönemleri hakkında, günümüze kadar yapılan araştırmalar çok fazla olmayıp, daha çok bölgenin geç devirleri konusunda çalışmalar yapıldığı için, fazla bir bilgi edinmek söz konusu değildir12. 1989 yılında Kelenderis’in yakınındaki Gözsüzce’de bulunan pişmiş toprak idollerden bir tanesinin Prehistorik dönemden olması Kelenderis çevresinde tarih öncesi tasvir geleneğinin devam ettiğine işaret etmektedir13.

M.Ö. II. bin Dağlık Kilikyası malzeme bakımından oldukça fakir sayılır. Dağlık Kilikya, M.Ö. II. binde, büyük olasılıkla Tarhundaşşa Krallığı’nın sınırları içinde olmalıdır14. Gözsüzce’de bulunan pişmiş toprak figürünlerden birkaçının muhtemelen Hitit İmparatorluk çağı örneklerine benzemesi bölgedeki Hitit varlığına işaret etmektedir15. Ancak bölgede henüz kesinlik kazanamamış olan Hitit varlığı, Meydancık Kale’de ele geçirilen ve Hitit Kralı Muvwattalli’ye ait bir kraliyet işareti ile ilgili varsayımlar-öneriler ispatlandığı takdirde, kesinlik kazanacaktır16. Ayrıca Hititler’in Kıbrıs’a kadar uzanıp

9

- Langlois 1947, 16.

10- Bu bölgeler Mitford-Andrews 1990, 2136-2137 de; Doğu Pamfilya, Merkez Dağlık Kilikya,

Kalykadnos’ta Seleukeia’nın Serbest Şehri, Orta Kalykadnos, Güney ve Doğu İsauria Bölgesi olarak belirtilmektedir.

11- L.Zoroğlu, Kelenderis’in Tracheia’nın bir alt kolu olduğu zannedilen Cetis’in kentleri arasında sayıldığını,

ancak bunun yanlış olduğunu söylemektedir. (Zoroğlu 1994, 15-16). Bu konudaki değişik görüşler için bkz. Magie 1950, 1365 ; Jones 1971, 195-196 ; Mitford-Andrews 1980, 1245 ; Hild-Hellenkemper 1990, 301 ; Ramsay 1890, 363-364 ; Mitford-Andrews 1990, 2135.

12- Bölgenin Prehistorik Devir ve Erken Tarihi Devirleri hakkında bkz. D.French, AnatSt XV, 1965, 117 vd.

ve Erzen 1940, 34 vd.

13

- Zoroğlu 1994b, 440.

14

- Otten 1988, 3 ; Otten 1989, 15 ; Bahar 1996, 50-52.

15

- Zoroğlu 1994b, 440.

(22)

Kıbrıs’ı da ele geçirdikleri göz önüne alınırsa, buraya ulaşmak için Orta Dağlık Kilikya kıyılarında yer alan bir liman kentinden hareket etmiş olmalıdırlar17. Tarhundaşşa Krallığının dolayısı ile bölgenin yerli halkı olan ve özellikle kişi ve yer adlarındaki Luvice unsurlar ile varlığını Roma çağı içlerine kadar18 sürdürdüğü bilinen Luviler, güney ve güneybatı Anadolu’da yaşamışlar ve Ovalık Kilikya’da Kizzuwatna krallığını kurmuşlardır19. Hititler’in de bir ara hüküm sürmüş olduğu bölge tarihi ile ilgili Mısırlılardan kalan ilk yazılı belgeler; Hititlerin yıkılması ile Akdeniz ve Ege Bölgesi’ndeki karışıklıklardan Kilikya’nın etkilendiği konusunda bilgiler vermektedir20. Olba’da ilk defa Teukros oğlu Aias tarafından Zeus Tapınağı’nın inşa edilmesi21 ve Mallos’un Mopsos ve Amphilakhos tarafından kurulması22, Truva Savaşı sonrasında Kilikya Bölgesi’ndeki değişikliklerdendir. Bölgede Hitit İmparatorluk Çağı’nın sona ermesinden sonraki Geç Hitit Krallıkları döneminden, İçel ili, Silifke-Mut yolundaki Geç Hitit Keben Kaya Kabartması23 ve Adana ili Kozan ilçesi Ferhatlı Rölyefi24 (M.Ö. 9-8.yüzyıl) yer almaktadır.

M.Ö. II. binin sonlarından itibaren Fenikeliler ticari faaliyetlerini Akdeniz’in doğusundan (Suriye) batıya doğru yaymaya başlamışlar ve bu sırada içerisinde Kelenderis’in de yer aldığı kıyıda bulunan liman kentlerine de uğramışlardır.

Bölge hakkında M.Ö. I. bin yılın ilk yarısı ile ilgili Asur kaynaklarından elde edilen bilgilere göre, Hilakku25 olarak bilinen Dağlık Kilikya’ya III. Salmanasar zamanında (M.Ö. 859–858) zaferle sonuçlanan bir sefer düzenlenir. Daha sonra Asur Kralı II. Sargon M.Ö. 707-705’de Hilakku’ya çeşitli seferler düzenleyerek, ulaşabildiği en batı nokta olan Seleukeia’ya kadar ulaşır. II. Sargon’un yıllıklarında, ulaşmış olduğu Göksu nehrinin

17

- L.Zoroğlu, Hititlerin Kıbrıs seferinde Orta Dağlık Kilikya’dan hareket ettikleri liman kentinin Kelenderis olabileceğini söylemektedir (Zoroğlu 1994, 14, 47.not).

18- Houwink Ten Cate 1961, 43 vd. ; Luvice şahıs ve yer adlarının Roma Çağı içlerine kadar devam ettiği

konusunda ayrıca bkz. Mitford-Andrews 1980, 1232, 1255 ; Hellenistik Döneme ait üzerinde kitabesi olan bir Luvili mezarı için bkz. Tırpan 1994, 413-414, Res.8-9 ; Söğüt 1991, 33-34, Çiz.1-3, Res.1-5 ; Söğüt 1993, 221 vd.

19- Mellaart 1968, 187 vd. ; Hititler Kilikya’ya Kizzuwatna diyorlardı (Kınal 1991, 8) 20- Jones 1971, 191-192 ; Koşay 1968, 297. 21 - Strabon XIV. V. 10. 22- Strabon XIV. V. 15. 23- Taşyürek 1979, 97-98. 24

- Taşyürek 1975a, 117 vd. Res. 6 ; Taşyürek 1975b, 169 vd.

25

- Tartışmalı olan Hilakku bölgesinin sınırları için bkz. Erzen 1940, 27, 56 vd. ; Erzen’in Hillakku Bölgesi hakkındaki görüşlerinin eleştirisi için bkz. Kınal 1991, 238, 239 ; L.Zoroğlu Hilakku Bölgesinin batı sınırının ancak Göksu (Kalykadnos)’ya kadar uzandığını söylemektedir (Zoroğlu 1994, 9, not 22)

(23)

batısındaki bölge ve kentlerin hangileri olduğu konusunda bir bilgi yoktur26. Ulaşmış olduğu güç ve toprak ile bir imparatorluk düzeyine erişmiş olan Asurluların Hilakku bölgesinde ne kadar hüküm sürdüğü bilinmemekle birlikte, Que (Ovalık Kilikya) üzerinde kurmuş oldukları kadar uzun süreli tam bir egemenlik veya baskıyı Dağlık Kilikya üzerinde gerçekleştirememişlerdir27. Fakat M.Ö. 612 senesinde Medler’in İskidler ile işbirliği yapması neticesinde bölgedeki Asur idaresine son verilmiş28 ve sonrasında koloniler kurulmuştur29. Öyle ki Med devleti Kızılırmak nehrine kadar bütün Doğu Anadolu’ya hakim oldu. Lidyalılar ise nehrin batısındaki bütün devletleri kendi yönetimleri altına aldılar30. Herodot (Herodot I, 74), oluşan bu iki gücün daha sonra birbirleri ile beş yıl süren bir savaşa giriştiklerini, Kilikyalı Syennesis ve Babilli Labinetus’un arabuluculuğu ile savaşın M.Ö. 28 Mayıs 585 de barışla sona erdiğini bildirir. Bu cümleden bölgenin bağımsız bir şekilde, Syennesis adı verilen bir krallık ailesince yönetildiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda da belirtildiği üzere Göksu’nun batısında kalan bölgenin siyasi tarihi hakkında Asur kaynakları yetersiz kalmış, bu yüzden oluşan boşluğu da Eski Grek kaynakları kısmen doldurmuştur. Söz konusu kaynaklara göre Kelenderis Samosluların kolonisi veya bir kenti olarak gösterilmiştir. Buna dayanarak kentin kolonizasyon öncesi varlığı da kanıtlanmış olmaktadır31. Gözsüzce’de bulunan pişmiş toprak figürinlerden sütun biçimli gövdeli grup olarak adlandırılan figürinler muhtemelen bu dönemden olup bir kısmı Ionia veya Hellas, bir kısmı da Kıbrıs kökenlidir32. Bu da, kolonizasyon öncesi ve sırasında Doğu ile Batı arasındaki ilişkiler zincirinde Kelenderis ve Kıbrıs’ın da yer aldığını göstermektedir.

M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren Kelenderis hakkında daha fazla bilgi edinilebilmektedir. Yeni Babil metinlerinde adına rastlanılan Pirindu bölgesinin sanıldığı gibi Asur metinlerinde adı geçen “Hilakku” yerine, büyük bir ihtimalle Göksu’nun batısındaki topraklar için kullanılmış olmalıdır33. Yeni Babil kralı Neriglissar’ın M.Ö. 557–556

26

- Bing 1987, 74 vd. L.Zoroğlu Göksu (Kalykadnos) nehrinin batısındaki bölgenin Pirindu olduğunu belirtmektedir (Zoroğlu 1994, 9, not 22). Dolayısıyla Kelenderis antik kenti Pirindu bölgesinde yer alıyor olmalıydı.

27- Zoroğlu 1994b, 441-442.

28- Sevin 1984, 286 ; Kınal 1991, 261. 29

- Kolonize edilen kentler arasında batıdan doğuya doğru Nagidos (Bozyazı), Kelenderis (Aydıncık), Soli (Viranşehir) ve Tarsus yer almaktadır (Bing 1971, 99 vd. ; Jones 1971, 193-194 ; Mansel 1970, 169).

30- Kınal 1991, 261-262. 31 - Zoroğlu 1994b, 442. 32 - Zoroğlu 1994b, 443. 33

- Hilakku’nun sınırları ve Pirindu Bölgesi hakkındaki geniş bilgi için bkz. Zoroğlu 1994c, 301 vd. ; Zoroğlu 1994, 9, 22-23, not 15.

(24)

yıllarında, Pirindu kralı Apuaşşu’ya karşı düzenlediği sefer ile ilgili metinlerde, Neriglissar’ın ordularının, Apuaşşu’nun “atalarının başkenti” olan Kirşu’ya kadar geldiğini ve sonrada denize inip oradan bugünkü Gazipaşa (Sallune-Selinus)’ya kadar ilerlediği anlatılmaktadır34. Neriglissar’ın Kirşu’dan sonra denize indiği nokta Kelenderis olmalıdır35. Buradan anlaşılacağı üzere bölge bu tarihten sonra, Pirindu adı altında Gazipaşa’ya dek uzanarak Babil idaresine girmiştir.

Lidya kralı Kroisos’un M.Ö. 547 yılında Perslere yenilmesinden sonra bölgeye Persler hâkim olur. Pers imparatorluğu çağında bölgede Syennesis adı verilen beyler, 4.yüzyılda satraplıklar kuruluncaya kadar, mahalli bir otonomiden faydalanmışlardır36. Söz konusu Pers hâkimiyetine rağmen Kelenderis kenti 5. ve 4. yüzyıllarda tarihinin bilinen en parlak ve aktif dönemine başlar37. Persler, Atina ile yaptıkları deniz savaşında Kilikyalılar’ın gemilerinden istifade etmişlerdir38. Önemli Dağlık Kilikya şehirlerinden biri olan Meydancık Kale’de yürütülen kazılar sonucu, burada bir Pers garnizonunun varlığı kesinlik kazanmıştır39. Ancak M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren, burada var olan Pers işgaline rağmen, bazı kentlerin Atina ile ilişki içerisinde olduğu, dolayısı ile bu dönemde bölgede hem Pers garnizonlarının bulunduğu hem de Atina ile ticari ilişkilerin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu da M.Ö. 400’lere kadar süren egemenlikleri döneminde Persler’in işgalleri altındaki önemli ve geleneği olan kentlere belirli oranda bir özgürlük tanıma anlayışına sahip olduklarını göstermektedir40. Öyle ki bu imtiyaza sahip olan Kelenderis, Atina ile olan ilişkisini Attik-Delos deniz birliğine katılacak kadar ileri götürmüştür41. Böylece, bölgenin hem Persler, hem de Grekler ile olan söz konusu siyasi ve ticari ilişkileri sanata da yansımış ve Greko-Pers sanatı görülmeye başlamıştır42. Bu sanat üslubu M.Ö. 450’den itibaren basımına başlanılan Kelenderis sikkelerinde görülmektedir43. M.Ö. 425 yılına ait Atina vergi listesinde Kelenderis’in adının geçmesi hem ticari aktivitesini hem de

34- Wieseman 1961, 39-43, 74-77. 35 - Zoroğlu 1994, 15. 36 - Koşay 1968, 297. 37- Zoroğlu 1994b, 443. 38- Erzen 1940, 103. 39- Laroche-Davesne 1981, 356-362. 40 - Zoroğlu 1994, 23. 41- Zoroğlu 1994, 22.

42- Greko-Pers sanatını ile ilgili olarak bölgede bulunan ve Silifke Müzesi’nde sergilenen eserler hakkında

geniş bilgi için bkz. Keil-Wilhelm 1931, 9, Taf.9, Abb.23,24 ; Borchardt 1968, 161 vd.

43

- Basılan staterler, tetroboller ve obollerde değer olarak Pers standartları, yazısıyla da Grek karakteri kullanılmıştır. Kelenderis sikkeleri hakkında bkz. BMC Greek Coins, Cilicia 51 vd. Pl.VIII-X ; Head, HN.; 718-719, Fig.319 ; S.Taner, Belleten XXX, 1966, 173 vd.

(25)

Atina ile ilişkilerini ortaya koymaktadır. M.Ö. 401–333 tarihleri arasında da Persler’in satraplık merkeziydi44.

Kelenderis, en parlak dönemini yaşadığı Klasik çağda, Anadolu ile Kıbrıs arasında bir uğrak noktası olmuş, bir başka ifadeyle, Hellenistik çağda da devam etmiş olan, Anadolu ile Kıbrıs arasındaki ticarette aktif bir rol oynamıştır45.

Büyük İskender, doğu seferi sırasında M.Ö. 333’de Viranşehir (Soli)’e gelir ve hiçbir direnme görmeksizin bölgeyi yönetimi altına alır46. M.Ö. 323’te Büyük İskender’in ölümüyle başlayan Diadochlar döneminde bölgede, Seleukoslarla Ptolemaiosların mücadelelerine sahne olmuştur47. I.Seleukos Nikator zamanında, Seleukoslar idaresi altında olmuş, daha sonra Seleukoslar ile Ptolemaioslar arasında el değiştirmiştir. Ptolemaios Philadelphos 1.Suriye savaşı sonucunda Silifke’ye kadar uzanan bölgeyi ele geçirmiş, ancak çok kısa bir süre sonra M.Ö. 252 yılandaki 2.Suriye savaşı ile kazandığı toprakları kaybeder. Ptolemaios Evergetes M.Ö. 246/241 tarihlerindeki 3. Suriye savaşları ile bölgeyi tekrar sınırları içerisine alır48. Söz konusu tüm bu siyasi buhrana rağmen III.Antiochos döneminde bölge tekrar Seleukoslar idaresine girer49. III.Antiochos’dan sonra Seleukoslar Dağlık Kilikya bölgesinden tümüyle çekilirler. Ancak sonraki yüzyıllarda da, önceki yüzyıllarda olduğu gibi, bölgedeki karışıklıklar durmak bilmez. Bölgede, sürekli devam eden el değiştirmelere rağmen, yerel olan Olba’daki Teukrod sülalesinin idaresi sürmektedir. Bununla birlikte M.Ö. 2.yüzyıl. ortalarında Elaiussa Sebaste ve Seleukeia gibi şehirler kendi adlarına sikke bastırmışlardır50. Bu tür şehir bağımsızlıklarına rağmen bilhassa Dağlık Kilikya’da korsanlar ve dağ kavimleri yolcuları soyarak tedirginlik yaratmışlardır51. Böyle karışık bir ortamın olduğu 2. yüzyıl başlarında Kelenderis’in bağımsız olup olmadığı bilinmemektedir. Ancak kent ticari hayatını sürdürebilmek için o dönemin Akdeniz ticaretini uzun süre elinde bulunduran Mısır ile bir

44

- Jones 1971, 196 ; Erzen 1940, 76-85.

45- Zoroğlu 1994b, 445. 46

- Arrianos II. 5. 6 ; Koşay 1968, 297.

47

- Koşay 1968, 298.

48- Jones 1971, 197 ; Özsait 1985, 2 vd. ; Günaltay 1987, 66 vd. 49- Jones 1971, 198.

50- Head 1911, no:727-728, 734-735. 51

- Strabon, XIV. III. 2 ; Denizcilikle ilgileri az olan çiftçi Romalılar, zorunlu kalmadıkça deniz ile ilgili meselerle ilgilenmedikleri için bilhassa Dağlık Kilikya’da korsanlık önemli derecede etkili olmuştur. Dağlık Kilikya’nın doğal bakımdan elverişli olan sayısız liman ve koyları korsanlara yataklık ederken, ormanları da gemi yapımına destek veriyordu. Tüm bunların yanında Rodos deniz hakimiyetinin kalkması ve Pontos kralı Mithridates VI’nın (M.Ö. 111-63) korsanlarla Roma aleyhine bir anlaşma yapmasıyla korsanlık hat safhaya ulaşmıştır. Öyle ki zamanla Kilikialı kelimesi korsan kelimesi ile eş tutularak bütün korsanlara “Kilikialı” denmiştir.

(26)

çıkar ilişkisi içinde olmuştur52. Ptolemaislar’ın Akdeniz üzerindeki etkisinin M.Ö. 2. yüzyılın sonlarına doğru azalmasıyla birlikte korsanlık ve köle ticareti artmıştır. Kelenderis bu dönemde bağımsız olmasına karşın bu olaydan çok olumsuz etkilenmiştir. M.Ö. 2. yüzyılda hala kendi sikkelerini basmaktadır53.

Korsanlık büyük oranda arttığı için en sonunda Romalılar korsanlara karşı büyük bir mücadeleye girişmek zorunda kaldılar. Önce M.Ö. 102 yılında Marcus Antonius, bu dönemde Torosların kuzeyinde, Phrygia’dan başlayarak Pisidia ve Lykaonia üzerinden Kappadokia’ya kadar uzanan topraklar üzerindeki Kilikia eyaleti54 üzerine harekete geçmiş, ardından Asia Eyaleti Valisi L.Licinius Murena M.Ö. 84 de kıyı şehirlerinden gemiler toplayarak harekete geçmiş ancak bir sonuç elde edememişlerdir. M.Ö. 77 yılında General Puplius Servilius Isauricus, tekrar bölgedeki sükûneti sağlamak ve soyguncuları temizlemek amacıyla, Isauria’lı kavimlere karşı gönderilir. Dağlık Kilikya’nın önemli liman şehirlerinden biri olan Kelenderis antik kenti, bölgenin özellikle deniz ticaretini etkileyen sükunetsizlik ve itibar sarsan konumundan duyduğu rahatsızlık neticesinde, bu sefere gemileri ile destek vermiştir55. Sorunun tam çözülememesi nedeniyle Lex Gabina Kanunu ile görevlendirilen Pompeus, M.Ö. 67 yılında, 40 gün içinde problemi çözüme kavuşturarak, tüm bölgenin Roma hâkimiyetine girmesini sağlar ve Soli’de kendi adına Pompeipolis şehrini kurar 56. Bu mücadelenin olduğu dönemlerde (M.S. 1. yüzyılın ortalarına kadar) Kelenderis kendini toparlayamamıştır. Bu dönemde bastığı sikkelerin ön yüzünde, çağın yaygın olan kent tanrıçası Tyche’nin başı ve arka yüzünde de Apollon tasvirleri bulunmaktadır57.

M.Ö. 51 yılında, M.Tullius Cicero’nun vali olmasıyla birlikte bölge hem kendisi, hem de gelecek kuşaklar için oldukça önemli bir fırsat yakalamıştır. Cicero, kötü yönetim ve sadakatsız görev anlayışına uğramış kentlere, halka ve ıslahat çabalarına öncülük ederek, önemli değişimlere imza atmıştır58.

Suriye’nin doğunun en önemli askeri eyaleti olmasıyla birlikte, Kilikya bölgedeki etkisini yitirir ve M.Ö. 44’de Ovalık Kilikya’nın Suriye eyaletine bağlanmasıyla da

52- Zoroğlu 1994b, 445; Kelenderis’te bulunan bir Hadra Vazosu ve kentte bir hafriyat sırasında ortaya çıkan

II. Ptolemaiosa ait altın tetradrachmiler kentin Ptolemaioslarla ilişki içerisinde olduğunu gösteren bir başka kanıttırlar.

53- Zoroğlu 1994b, 447; Sikkelerin ön yüzlerinde Gorgon başı, arka yüzlerinde ise teke betimlemesi vardır. 54- Syme 1969, 299-232.

55

- Strabon XIV.V.7 ; Zoroğlu 1994a, 23-24.

56

- Koşay 1968, 298.

57

- Zoroğlu 1994b, 447.

(27)

parçalanır. Bu sırada Dağlık Kilikya yüzyıl veya daha fazla bir süre, burada yerel idarenin söz sahibi olması nedeniyle, farklı bir yol izler. Yerel idarede daha çok Sezar’ın bir siyasi anlayışı olan kukla krallar görev almaktadır. Anlaşılacağı üzere Romalılar bölgeyi idareleri altında tutmak için yerli krallar tarafından yapılan yönetimi, silahlı bir güce sahip olmak zorunda olan valilerce gerçekleştirilen yönetime tercih etmişlerdir59.

Dağlık bölge yarı özerk ve sakin bir devlet olan Olba’daki Zeus kült merkeziyle gurur duymakta, ancak M.Ö. 40 yılını izleyen senelerde görüldüğü kadarıyla da bir bütün olarak sömürü altındadır. Kalykadnus Seleukeia’sı sonraki tarihlerde olduğu gibi bu tarihlerde de bağımsızdı. Bölgedeki ikinci önemli yerleşme yeri olan Olba’daki antik Zeus kült kentinde Antonius ve Kleopatra’nın desteğiyle, Teucrid rahip krallığının gelenekleri dahilinde, nüfuzlu bir korsan kızı olan “Aba” prensliğini koruyabilmiştir60. Augustus, M.Ö. 31 yılında Marcus Antonius ile yaptığı Actium Deniz savaşını kazanınca, Dağlık Kilikya’da idari değişiklilere gider. Bölgenin doğu bölümünün idaresini önce Galatia kralı Amyntas’a61, kısa bir süre sonra Kappadokya kralı olan Archelaos’a, verir ve onun M.S. 17’deki ölümü üzerine de bölgenin yönetimini oğlu Archelaos üstlenir62.

M.S. 38’de imparator Caligula Dağlık Kilikya ile Lykaonia’nın bir bölümünü içine alan bölgeyi -ki sikkelerden burasının Elaiussa Sebaste’den başladığı anlaşılmakta- Kommagene kralı IV. Antiochos ile Iotape’ye verir63.

Batı Dağlık Kilikya’nın kıyı şehirlerinden Laertes ve Syedra Tiberius (14-37) zamanında kendi adlarına para başmışlardır64. Caligula (37–41) döneminde herhangi bir gelişme görülmez iken, Claudius (41-54) zamanında bölge şehirlerinde hızlı bir gelişme faaliyetine başlanır65. Mut’ta Claudius adına, Klaudiupolis şehri kurulur. Yüzyıldan daha fazla bir süre Batı Dağlık Kilikya Bölgesi, Kilikya’dan alınarak, askeri yönetimin daha fazla sivilleştirilmesi sağlanır. Galba tarafından gerçekleştirilen söz konusu değişiklikler Vespesianus tarafından M.S. 72’de yeniden düzenlenir. Bu düzenleme ile bölge üzerinde doğrudan yönetimin sağlanmasıyla, ferdiyetçilik aşama aşama kalkar66. Vespesianus M.S. 74 yılında her iki bölgeyi Roma’ya bağlı bir Kilikya eyaleti yapar ve Tarsus başkent olur. İki bölge arasında sınır olan Lamas, artık sadece kağıt üzerinde kalmıştır.

59- Strabon XIV. V. 6. 60

- Mitford-Andrews 1980, 1241.

61- Mitford-Andrews 1980, 1243 ; Magie 1950, 453, Strabon XIV.V.6. 62- Mitford-Andrews 1980, 1243 ; Sullivan 1980, 2110 ; Strabon XIV.V. 6. 63 - Ramsay 1960, 414. 64 - Bean-Mitford 1970, 70. 65 - Bean-Mitford 1970, 60, 94, 96-97. 66- Mitford-Andrews 1980, 1246-7 ; Syme 1969, 352 vd.

(28)

Bölge şehirlerinde görülen gelişmelerin yanı sıra bölgesel anlamda da önemli imar adımlarının bir kısmı Vespesianus (69–79) döneminde atılmıştır. Bunlardan en önemlisi Pamfilya ile Ovalık Kilikya’yı birbirine bağlayan sahil yolunun yapımı67, diğeri ise Dağlık Kilikya’da Korykos’tan Olba’ya giden yoldur68.

Yukarıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere Roma Erken İmparatorluk döneminden, Domitian’a kadar olan zaman zarfında birkaç antik kaynak dışında yeterli bilgiye sahip değiliz. Josephus’un (peri.loud. I 610 ve loud. Arch.XVII 86) Antipater’in Kelenderis limanına gelmesinden ve Tacitus (Ann. II 80), M.Culpirnius Piso’nun Kilikya’nın kuvvetli bir kalesi olan Kelenderis’i ele geçirmeye çalışmasından bahsetmeleri kentin M.Ö. 1 ve M.S. 1. yüzyıllarda bir liman kenti olma özelliğini halen devam ettirebildiğine işaret etmektedir. Plinius (N.H. V 12) “regio Celenderitis cum oppido” ifadesiyle, bu ismin hem kent, hem de çevresi ile birlikteliğini belirtmiştir. Trajan Decius dönemine kadar aralıklarla devam eden Kelenderis darplı Roma sikkeleri basımı Domitian zamanında başlamıştır69.

Traianus 117’de Suriye seferinden dönerken Gazipaşa (Selinus)’da hastalanarak ölür70. Daha sonra imparator Hadrianus 129’da Suriye’ye giderken Selinus’a uğrar ve kentin adını Traianuspolis olarak değiştirerek, civardaki diğer önemli şehirlere de ziyarette bulunur71.

Bölgenin gelişimini arttırmak amacıyla; Hadrianus 137 yılında, daha önce yapmış olduğu yola, Anemurium’dan Titiupolis ve Eirenopolis üzerinden Germanikopolis’e uzanan güzergâhı da eklemiştir72. Söz konusu çalışma Laranda’ya kadar sürmüş, İsaura Nova’dan Germanikopolis üzerinden Mut’taki Klaudiupolis’i de dahil etmiştir73.

Lykonia ve İsauria bölgelerinin, Antoninler döneminde Kilikya’ya dahil edilmesiyle, Kilikya eyaleti oldukça genişler ve bu sayede önemi de artar. Bu arada unvan yüzünden Tarsus ile Anazarbus arasındaki gerginlik artmış, neticesinde de Tarsus genişleyen bu eyaletin metropolü konumuna yükselmiştir74. Kilikya’daki bazı yollar Severuslar döneminde onarım görmüştür75.

67- Vespesianus’un Seleukeia’da, Kalykadnus üzerinde yaptırmış olduğu köprü (M.S. 77) bu yolun önemli bir

unsurudur (Mitford-Andrews 1980, 1247). 68- French 1980, Pl. IV ; Mitford-Andrews 1980, 1247. 69 - Head HN, 719. 70- Akşit 1985, 190 ; Magie 1950, 605-609. 71- Magie 1950, 618-621. 72 - Bean-Mitford 1970, 189, no:210. 73 - Mitford-Andrews 1980, 1248. 74 - Koşay 1968, 298. 75- Mitford-Andrews 1980, 1248.

(29)

Septimus Severus zamanında, 197–198 yıllarında yalnızca sahil şeridi güzergâhı hariç, Anemurium’dan Germanikopolis’e, Korykos’tan Olba’ya kadar olan yollar onarılmıştır76.

M.S. 2. yüzyılın sonlarından itibaren giderek artan Part Savaşları yüzünden Doğu Kilikya Roma ordularının yoğun seferlerine maruz kalmıştır. Ordularının başında bulunan Roma imparatorları bölgedeki birçok şehre uğramışlardır77. 260 yılında Partların işgali üzerine şehirlerarasındaki rekabet tamamen unutulmuştur78.

M.S. 3. yüzyılın ortalarında tahrip edilen Lamas şehrinin yeniden imarı, Gallienus’un (260-268) güvencesi altında onaylanır79. Diocletian zamanında (284-305) Kilikya Prima ve Kilikya Secunda olmak üzere ikiye ayrılan bölgede sırasıyla Tarsus ve Anazarbos başkent olmuşlardır. Seleukeia da Kalykadnos’un merkezi durumundadır80. II. Theodosius döneminde bölgeden Roma ordusu için asker toplanmaya başlanmış, Leon ve Zenon zamanında da devam edilmiştir81.

Hıristiyanlığın yeni bir din olarak ortaya çıkması ve Roma’nın da bunu kabul etmesi bölge açısından oldukça önemlidir. Roma döneminde varolan tapınaklar, Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesiyle birlikte, kiliseye dönüştürülür82. Kilikya’yı 5. yüzyılda iki bölgeye ayıran Theodoius zamanında pek çok kilise inşa edildi83. İslam’ın yayılması ile birlikte Hıristiyanlığın etkileri azalmaya başlar. 13. ve 15. yüzyıllarda Ovalik Kilikya Ramazanoğulları Beyliği, Dağlık Kilikya da Karamanoğulları Beyliği sınırları içerisindedir. 1453 yılında Bizans İmparatorluğu resmen yıkılmakla birlikte bölge Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları dışında kalmış ve I.Selim’in 1512’de Mısır’ı almasıyla tamamen Türklerin eline geçmiştir. Bu dönemde iyi idare edilemeyen Kilikya bölgesi, Cumhuriyet döneminde İçel ve Seyhan valiliklerine ayrılarak84, bugünkü Türkiye’nin en modern kentlerinin kurulmasına temel olmuştur.

76- Mitford-Andrews 1980, 1249 ; French 1980, Pl, IV ; Bean-Mitford 1970, 235. 77- Sayar 1991, 39-40.

78

- Koşay 1968, 298.

79- Bean Mitford 1962, 207, no:40. 80- Mitford-Andrews 1980, 1250. 81 - Mitford-Anderws 1980, 1251. 82 - Ostrogorsky 1995, 43-44 ; Koşay 1968, 299. 83

- Koşay 1968, 299. Korykos bazilikası, Klaudiopolis üstündeki Koca Kilise bu binalar arasındadır.

Şekil

fig.  :  Figür
Tablo 1: Kelenderis Terra Sigillataları
Tablo 2: Kelenderis Doğu Sigillata A Grubu Kapları
Tablo 3: Terra Sigillatalar Form Karşılaştırma/Dönüşüm Çizelgesi
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Fitokrom üzerine yapılan çalışmalarda; morfogenez üzerinde kırmızı ışığın oluşturduğu etkilerin daha uzun dalga boylu kırmızı ötesi ışık ile geri

Gözlemlerin düz bir doğru etrafında yayılım gösterip göstermediğine bakarak, veri setinin dağılımının şekil parametresi 2 olan Weibull olduğu sonucuna

Meme kanseri hücrelerinin stromal ve kök hücreler üzerine etkisinin anlaşılması için doğrudan kanser hücrelerinin ve mikroçevrede bulunan kanserle ilişkili olduğu

İtfaiye ekiplerinin karadan yaptığı müdahaleye Orman Bölge Müdürlüğü’ne ait bir helikopter ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nce kiralanan yangın söndürme

An alternative mercury-free voltammetric method based on the complexation of boron with alizarin red S (ARS) for the determination of boron using cobalt

İkincil yazını oluşturan eleştirel incelemeler eserin edebiyat dünyasına getirdiği yeni anlatım öğelerini ve biçimlerini ortaya koymaya çalışır.. Buradan yola

• 須長期服用藥物及飲食控制,例如:高血 壓、糖尿病為慢性病,不可自行隨便停藥

Başbakan Tayyip Erdoğan 'ın isteği üzerine anayasa taslağına vakıfların yanı sıra özel şirketlerin de üniversite kurabilmesine ilişkin bir hüküm konulması benimsendi..