• Sonuç bulunamadı

Devlet Tiyatrosu'nun İstanbul'daki temsili:Öfke

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Devlet Tiyatrosu'nun İstanbul'daki temsili:Öfke"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

« Ö F K E

B

U sene İstanbul’­

da yerli ve ya­ bancı öfkeli y a ­ zarların öfkeli pi­ yesleri m uhtelif sah n e­ lerd e birbirini kovaladı. Y erlilerden: Küçük Sah nede « D u va rla rın öte­ sinde» ve «Cengiz H a ­ nın Bisikleti» yabancı m üelliflerden: Şehir Ti­ yatrosunda « K ö p rü d e n gö rü n ü ş» ve «12 öfkeli adam»; Oda T iy a tro su n ­ da « E rk e k le rin gecesi»;

Gençlik T iyatrosu’nda

«K a p ıla rın dışında» ve n ih ay et K araca T iyatro­ da Devlet T iyatrosu’nun tem sili: «öfke». Bu su ­

retle sahnelerdeki öfkeler serisi tam am lanm ış oluyor. Buna, isterseniz, bir bakım a. Devlet T i­ y atro su ’nun sezon ortasında gene K araca Tiyat- ro ’da oynadığı «Cadı Kazam» nı ve Şehir T iyat­ ro s u n d a k i .K ral Lear» i ilâve edebilirsiniz. Bü­ tün bu piyeslere, ya hissi veya içtim ai öfkelerin dam gasını kolayca vurabilirsiniz. B unlardan tem ­ silleri esnasında bahsettiğim için şimdi bu son piyese, ismi de «ö fke» olan bu son turfandaya geleyim.

Derhal şunu söyliyeyim ki, Leylâ E rd u ran ’- m güzel bir sahne dili ile çevirdiği bu «öfke» gerçekten öfkedir ve kuvvetli bir eserdir, öfkeli adam Jim m y, üç perde boyunca, belki çok öfke­ leniyor, aynı öfke sebeplerini belki çok tek rarlı yor, fak at eserin alışılmış dram yapısı o kadar sağlam ve hareketli, tem sili de o d erece kuvvet­ li ki, bütün bu öfke fırtınasını hiç sıkılmadan seyrediyoruz. Piyesi İngiliz yazarı John O sbom e bir «deneme» sinde «Ben ne siyasi b ir m ütefek­ kir, ne de hicviyeciyim. Hele p u tk ıran hiç de­ ğilim. Kendimi sadece hayaller imal eden birisi olarak görm ekteyim» diyorsa da hakikatte pek öyle görünm üyor. Bu eserinde de bütün kurulu nizam lara, bütün geleneklere ve bunun netice­ sinde bütün toplum a karşı, yarı deli varı akıllı Jim m y”nin ağzından v u r yansın hücum a geçiyor. Bunun zavallı çilekeşi de karısı Alison’dur. Ali - son, zengin ve kibar bir ailenin kızı olduğu hal­ de, sebebini kendisinin de pek iyi tahlil edem e­ diği b ir zaafla, parasız ve fak ir b ir tabakadan Jim m y ile evlenm iştir ve bu Jim m y aşağı yukarı m üellifin J e kendisidir. Çünkü John Osborn d a ­ ha onaltı yaşında iken okulda hocasını tokatladı­ ğı için koyulm uştur. O nyedisinde açtır. Bir ara ­ lık gazetecilik yapıyor, fa k a t karnını zor doyura­ biliyor. N ihayet b ir m ektepliler turnesine aktör olarak iştirak ediyor ve ilk defa bir piyes yaza­

T T - TİM* 'İ.h

Tİ YATRO

Devlet Tiyatrosu'nun

İstanbul'daki

temsili

rak dokuzbuçuk lira ka zanıyor (tabiî İngiliz altı § m). A rkasından bazı man ^ zum piyesler karalıyor, fakat eserleri İngiltere de yüksek tabaka tarafın dan tutulm uyor. Nasıl tu tülsün ki, İngiliz haşm e Ş tini koruyan bütün mü $ esseseierle alay etm ekte' ^ dir. Bütün İngiliz âdetle Ş rin i gülünç buluyor: in £ giliz çayına, İngiliz pazar gününe de hicvinin ok la n saplanıyor. Daha da ileri gidiyor: Krallığın töre ve törenlerine karşı u ı- r ı • «v da öfkesinin ve hicvi- r

H allt

t

alırı

Ozansov

nin silâhını biliyor. Hâsı- Rt

»

--- lı bu müellif, bütün eski iiklere, şekilperestliklere, bütün «tabu» iara k a r­ şı isyan eden b ir zekâdır. Yüksek tahsili olm a­ makla berab er yüksek kabiliyetleri v a rd ır ve p i­ yes yazarlığı, denebilir ki, onda b ir Allah v erg i­ sidir. K endisine m em leketinde «öfkeli adam» is­ mini takm ışlar ve «öfkeli gençler» arasına koy­ m uşlar. Tam yerinde bir iltihak, am a bunun se ­ bebini kendisine sordukları zaman şu cevabı ve­ riyor: «Beni onların arasına koymayın. O nlar b e ­ nim şerikim oldular.» John O sborn’un şu sözü de m analıdır: «Çok zaman evvel şunu anladım ki, pek çok kim seler benim gibi düşünm üyorlar. O n -^ ların hissi değeri benim kilerden tam am iyle ay­ rıdır.»

Böyle olm akla beraber, gençliğinde çektiği sefaletten dolayı zenginlere karşı bir kin besle­ diği de inkâr edilemez, «öfke» piyesindeki Jim ­ my. a risto k rat bir ailenin kızı olan karısını biraz da bunun için en se rt ve hararetli istihzalarla ya­ ralıyor. Kadın en sonunda, araya giren arkadaşı g »felena’nın ısrarı ile kocasını bırakıp gidiyor. Fa-[ş kat Helena da, bu zirzop, bu top gibi gürleyen ve m ütem adiyen kadınları, cemiyeti tehzilden hoş­ lanan yakışıklı Jim m y’nin cazibesine kendisini kaptırıyor ve onun m etresi oluyor. G örülüyor ki karısına «sincap» ismini takan Jim m y, sağa sola ııekadar k ü für savurursa o k adar sem patik o ! u - |

or. Sonra. H elena’nın, arkadaşı Alison’a ihaneti ^ de. m üellifin kadın samim iyetini baltalam ak için $ bulduğu çok kuvvetli dram atik bir unsu rd u r. i; Piyesteki Jim m y nasıl adam gerçekten? Bu- $ ııu araştırm adan evvel müellifin bir dergideki ş u | itirafına bakalım: " $ «Yazdığım zaman bana biışey yaptın gibi ge- Ş liyor. Belki bu «aetion» un büyük b ir değeri yok-fe tur. Çok kim seler benim eserlerim i sevm ezler Fakat ben, hiç değilse yapabildiğimi yaptığım a® |

(Devamı 5 inci sahlfede)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

VVERTHEİM asansörlerinin her üni- tesi; uzun yılların tecrübesi ile ve yapılan araştırmalar sonucunda, ka- lite ve fonksiyonda üstün, kullan- mada kolay olacak şekilde

Kanunda, Hazine mülkiyetinde yeterli alanın bulunmadığı durumlarda, Orman Kanunu'na göre orman sayılan yerlerden hangilerinin çevre ve Orman Bakanlığı'nca, Kültür ve

Ancak nükleer reaktörlerdeki patlamalar felâket değil, insan eliyle yapılan tehlikeli teknolojik yap ılarda karşılaşılan krizlerdir. Hata; insanların nükleer

Kamu İnternet Erişim Merkezleri, halk eğitim merkezleri, gençlik merkezleri, kütüphaneler, e-devlet hizmeti verecek hastane ve İŞ-KUR binaları gibi yerler, yerel

Bununla beraber 2011 yılı sonu itibariyle, Avrupa Komisyonu, çok daha kat ı yasalar için bir taslak direktif sunacak ve Avrupa Parlamentosu da bu taslağın kabul edilip

Limak taraf ından organize edildiği çok belli olan haberlere göre, leyleklerin 3 yavru ile birlikte kaldıkları yuvalarının, Peri Çay ı üzerindeki Tatar HES Baraj

Bana şimdiye kadar adığım, bundan sonra da alacağım en değerli ödülü verdiniz, bir parkorman ödülü, sağ olunuz. Ya şar Kemal'in 8 Eylül Cumartesi günü Batman

Kraliçe Kral Kuğu Çalgı Yunus Andromeda Balıklar Büyük Kare Balina Pompa Güneybalığı Kova Kanatlı At Kertenkele Kalkan Kartal Yılancı Yılan Yay Kuzey Tacı Vega