• Sonuç bulunamadı

Ziya Gökalp'te turan fikri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ziya Gökalp'te turan fikri"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ZİYA G Ö K A LP’T E TU RA N F İK R İ

N E C M E T T İ N H A C I E M İ N O Ğ L U

Ziya Gökalp, T ü rk iy e ’de XIX. a srın ikinci y a rısın d a b a şlay an T ü rk ­ çülük ve T uran cılık fik rin in m erkezinde bulunan b ir kişidir. Bu h a re k e ti kendisinden önce b a şla ta n la r ile kendisinden so n ra devam e ttire n le re göre Gökalp büyük b ir çad ırın o rta direği gibidir. Çünki, gerek A v ru p a’da ge­ rek dış T ü rk ara sın d a, gerekse o zam anki O sm anlı cem iyetinde, ilkin ilimde so n ra da his ve s a n ’a t sa h asın d a b aşlay an T ürkçü lük akım ını ciddi şekilde sistem leştirerek , b ir fik ir ve ülkü h a re k e ti haline g etiren te k fik ir adam ı odur.

B ilindiği gibi XIX. a srın so n ların a doğru, b a tı dünyasın da T ü rk dili ve k ü ltü rü h a k k ın d a yapılan a ra ş tırm a la rın ilham ı ile Osm anlı ayd ın la­ rın d a da aynı k o n u lara eğilm e tem ay ü lü b aşlam ıştı. Bu cümleden olm ak üzre, A hm ed Vefik P a şa b ir yandan Ç a ğ a tay şivesiyle yazılm ış bulunan Şecere-i T ü rk î (T ürklerin Soy K ütüğü) adlı eseri T ürk iye T ürkçesine çe­ virm iş, b ir yand an da Lehçe-i Osm anî adında b ir lü g at h a z ırla y a ra k , Os­ m anlI T ürkçesinin, T ürk dilinin b ü tün ü içinde sadece b ir şive olduğunu gösterm ek iste m iştir. Şıpka k a h ra m an ı Süleym an P a şa da Ta rih’i  lem , E sm â -yı T ü r k iy y e ve S a rf-ı T ü rk î adlı k ita p la rı ile ta rih ve dil s a h a sın ­ da ilm i T ürk çülü ğü n tem ellerini a tm ıştır. B unları, dış T ürklerden A zer­ baycanlI Dr. Ali H üseyinzâde, M irzâ F e th ali A huntzade ve K ırım lı İs ­ m ail G aspıralı, T ü rk iy e ’de de Necib Âsim, V elet Çelebi, M ehmed E m in Y urdakul, ve E m ru lla h E fen d i gibi sim a la r tak ib etm işlerdir.

Kimi ilim ve fik ir, kim i de s a n ’a t ve edebiyat sa h asın d a eser veren bu sım aların çalışm aları, b ir yandan, yıkılm ak üzere olan Osm anlı dev­ letinin içinde bulunduğu çalk a n tıy a k a rşı b ir çeşit panzehir, b ir yandan da İm p a rato rlu k bünyesindeki T ü rk olm ayan u n su rla rın ih anetine k a rşı bir tepki sayılabilir. Böyle b ir siy asî ve İçtim aî çevrede yetişen G ökalp’te de, T ürkçülük h a re k e ti b aşlan g ıçta his, heyecan ve s a n ’a t plam ndadır. N ite ­ kim en ünlü m anzum esi olan T u r a n , onun bu konudaki ilk şiirid ir. A n­ cak, Gökalp, bundan sonra, kendi ifadesiyle, bü tün öm rünü 1910 yılında

(2)

y ay ın lan an Turan m anzum esindeki esasları açıklam ak ve yorum lam akla geçirecektir.

V atan ne T ü rk iy e d ir T ü rk lere ne T ü rk ista n V a ta n büyük ve m üebbet b ir ü lk ed ir : T u r a n . . . .

diyen Gökalp, o ta rih te n itib a re n a rtık T ü rkçülüğü de T u rancılığı da hem bir tep k i h a re k e ti o lm aktan, hem de yalnız duygu ve heyecan planında k al­ m a k ta n k u rta rm ış tır. R om antik d u y g u lar halinde başlay an T ürkçülük ve T uran cılık akım ını siyasî, İktisad î ve k ü ltü rel sa h ad a sistem leştirm iş- tir. O, bu d uy g u ları sağlam b ir fik ir h a re k e ti ve yüce b ir ülkü seviyesine y ü k se ltm iştir. Böylece, G ökalp’le b erab er T ürkçü lük ve T u rancılık tam b ir devlet felsefesi ve dü nya g ö rü şü halin e gelm iştir. A ynı fik ir ve in a ­ n ışla r bu gün de güçlü ve köklü o lara k y a şam a k ta d ır. A ra d a n y arım a sır g eçtiğ i hald e hem e sir T ü rk illerinde hem de T ü rk iy e ’de T urancılık ü l­ k ü sü nün h â la y a şa m a k ta ve gelişm ekte o luşu n u,-bir yandan bizzat fik rin h a k lı ve doğru olm ası ile b ir yan d an da Ziya G ökalp ta ra fın d a n tem el­ lerinin sağlam atılm ası ile izah edebiliriz.

G ökalp’in T u ran cılığ a duygu planın d a ve şiirle başladığını b e lirtm iş­ tik. incelediğim iz zam an gördük ki, o, bu fik rin d en hiç b ir zam an caym a- m ıştır. B u ülküsünü, kendi ifadesiyle söylersek, «Turancılık m efkûresini» h a y a tın ın hiç b ir dönem inde ikinci p lan a itm em iştir. T urancılık fik ri onda g ittik ç e kuvvetlenen b ir in an çtır. B ir çokları G ökalp’in gençliğinde T u ­ ran c ı olduğu halde, so n ra bu gö rüşünden vaz geçip, gerçeklere döndü­ ğü n ü iddia ederler. Bu değerlendirm e y a n lıştır. Ziya G ökalp diğ er konu­ lard a k i fik irle ri gibi T urancılık fik rin i de asla değiştirm eyip, aksine ge­ liştirm iş ve sistem haline koym uştur. Onun an lay ış ve inancına göre, T ü rk M illeti T urancılık ülküsünden vaz geçemez ve geçm em elidir. E n son ve en olgun eseri olan T ü rkçülüğün E sa sla rın d a bu konudaki g örüşü hiç b ir tevile m eydan verm iyecek k a d a r aç ık tır. A yrıca, söyledikleri o günün T ü rkiye g erçeklerine ve dünya ş a rtla rın a da ta m m ânasiyle uygundur. Bu durum , m illiyetçilik ak ım ların ın d ah a da kuvvetlendiği şu çağda G ökalp’in ne k a d a r ileri görüşlü olduğunu da g ö sterm ektedir. Bazı kim ­ seler, G ökalp’tek i T uran cılık fik rin in pek açık olm adığını, m ah iy e t ve m u h tev a bakım ından sın ırla rın ın iyi çizilm ediğini iddia etm ek tedirler. Bu sebeple, biz, onun T ü rkçülü ğ ün E s a sla rın d a b e lirttiğ i son görü şlerini özet­ lem eden önce, şiir ve m asa lla rın d a T u rancılığ a verdiği m ânâ ve önemi o rta y a koym ak istiyoruz. V ardığı son n o k tay ı a y rıc a te s b it edeceğiz.

(3)

Sistem li düşünen b ir zihne sahip olan Gökalp, T u ran cılık Ü lküsünü bazı m erhalelerden geçerek tek âm ü l e ttirm iş tir. Öyle ki, onun ilk y ılla r­ d ak i T u ran cılık an layışın ı te n k it etm ek belki m üm kündür de, olgunluk çağındaki hük üm lerini te n k it im kânsızdır. Ç ünkü ilkin ro m a n tik d uy gu ­ la rla öne sü rd ü ğ ü bu fik ri zam anla aklın ve g erçeklerin ışığın da p ren ­ siplere b a ğ la y a ra k e b ed îleştirm iştir. Şim di ilk fik irlerin d en başlayalım .

E debî eserlerinde G ökalp T u ran cılığ a sıra sıy la şu beş m ân âyı v e r­ m ektedir. Tabii b u n lar T u ran cılığ ın çeşitli yönlerden ele alın arak , b ir terk ibe varılm asın d an başk a b ir şey değildir. Tıpkı büyük b ir m im arî d ö rt a y rı yönden bakıldığı zam an h e r d efasın da b aşk a b ir du­ v a rın ın görülm esi gibi.

I. G ökalp’in m anzum eserlerinde çok geçen «Turan» kelim esi birinci p lan d a T ü rk lerin a n a yurdu, ilk v a ta n ı, y an i O rta A sya, A ltay D ağları ve Ö tüken yöresi gibi coğrafî b ir m ekân ism i o lara k kullanılm ıştır.

Ben atsızım evet benim ailelik adım yok,

Benim köyüm Turan y u rd u T ü rk lük benim ocağım . N ere g itsem k a rşı ç ık a r ban a yasam b ayrağım . G arbin dinler sesini G arbe sesler d in letir K albini de söyletir, kalbini de inletir. L âkin asla unutm az Oğuz H a n ’ın evlâdı Turan denen o yurdu, T uran denen o adı.

(A k ku rum ’dan) Turan y u rdu uy kuda H a n la r kalm ış H akansız K arak u ru m buyruksuz, A ltın ord u dağınık. Bu öksüzlük halini gören b ir T ürk, vicdansız Olm alı ki gönlünde sızlam asın b ir yanık. U lu taşın kalbinde T ü rk lük aşkı kudurdu. Dedi: - E y T ü rk H an ları T ü rk ’ün a y ak b astığ ı H er y e r an a v a ta n d a n b ir p a rç a d ır; bu v a ta n İstiy o r ki h e r elde A ltın o rdu bayrağı»

B ütün T ü rk ler birleşsin, bu b irlik te İli H an S a lta n a tı dirilsin, T ü rk H akanı, A ltundağ E teğ in d e donatsın, p a rla k yüce b ir otağ.

(4)

Biz T ü rk H an ın beş oğluyuz. Gök T a n rın ın öz kuluyuz Beş bin yıllık b ir orduyuz Turan y u rd u durağım ız

Yüce T a n rı Oğuz H anı G öndererek T ü rk H akanı B irleştird i beş T u ra m Doğdu güneş sancağım ız Turan eski to p ra k bize

H ind b ir a ltın konak bize Çin köşkleri k ışlak bize T una boyu yaylağım ız.

(E rg en ek on ’dan)

II. E sk i A n a y u rtta n b aşk a T ü rk ’ün fe th e ttiğ i, T ü rk ’ün v ak tiyle y a ­ şam ış olduğu ve y aşadığı h e r yer T u ra n ’dan b ir parçad ır. Bu yer A v­ ru p a ’da da olabilir, A frik a veya A m erik a’da da.

Bu m e şh e ttir A vrupanın R um eli’den T ü rk le r’i Ç ıkarm ağa azm ettiğ i kanlı h a rp te Kosvada, A lb ay rağ ı b ir ham lede ilelebet ileri

Süren, so n ra b ir nöbetçi gibi k alan orada. T ürk ilinin bu ebedi nöbetçisi diyor ki:

«Anadolu T ü rk yurdu d u r» k a rşı y ak a T ürk ili Siz asılsız tü re d ile r değilsiniz, sizdeki

K a n la r ta ş ır h a k a n la rd a n kalm a B ü y ü k E m eli R uhunuzda bugün kendi kendinizi ta n ıy a n

«Turan benim yurdum » diyen birisi v a r : Oğuz han (M eşhede D oğru’dan) Ulu T an rı T ü rk ’ü yüce y aratm ış,

D inini t a ’lime hoca y a ra tm ış, T ü rk yu rdu nu u çtan uca y aratm ış, D em iş: B unu y a ş a t hep şan içinde....

(5)

D em işki: N ereye girm işse H ilal O rası Turandır, Onu g eri al. Domuz çobanları olam az k ıral T an rın ın ülkesi Turan içinde

(B alk an lar D e sta n ’ından)

III. Turan kelim esinin G ökalp’te üçüncü m ân ası T ü rk lerin tu ts a k lık ­ ta n k u rtu lu p h ü rriy e t ve istik lâllerin e k avuşm ası ülküsüdür. M eselâ Ül­ ke r ile A y d ın adlı m asald a bu tem a işlenm iştir.

Ü lker ve A ydın a d ların d ak i iki kardeş, zâlim b ir üvey an an ın pençe­ sinde inlem ektedirler. B ir cadı olan üvey ana, büyü y a p arak , önce A ydını ceylan k ılıqına sokm uş, so n ra da b ir beyle şehzâde ile evlenm iş bulunan Ü lkeri göle a ttırm ış tır. K ızcağız b ir balık ta ra fın d a n yutulup kardeşi A ydın’dan ve kocasından ay rı dü şm ü ştür. F a k a t yu tu lm ad an önce ham ile olan Ü lker, balığın k arn ın d ay k en b ir oğlan doğurm uş ve çocuğa Turan adını v e rm iştir Turan ise, dünyaya gözünü a ç ar aç­ m az cadının sih irin i bozarak annesi Ü lker ile dayısı A ydını h ü r ri­ yetlerine k a v u ştu rm u ştu r. Böylece m asald a T urancılık ü lkü sü n ü n esir T ü rk leri zincirden k u rta ra c a ğ ı inancı dile getirilm ek isten m iştir. B a­ his konusu m asalın son kısm ını aynen alıyoruz :

A ydın : Bacı bacı can bacı K olum da m ercan bacı Gönlüme m erak oldu, Gebeliğin ne oldu.

Ü lker : K ardeş k ard eş can k ard eş B oynunda m ercan k ard eş H ü n k â ra söyle selâm Bizi alsın bu akşam . K ardeş k ard eş can kard eş B oynunda m ercan k ard eş Oğlum Turan kucak ta, E m ziririm bucakta.

Ne zam an ki bu sözleri işitti, H ü n k âr hem en balıkçıya e m retti; Ağ atıldı, k ay a gibi b ir balık Ç ıkarıldı, doldu b ü tü n o rtalık .

(6)

Bu b alığı d ik k a t ile y a rd ılar, Turan çık tı b ir ç a rş a fa s a rd ıla r; O ndan so n ra Ü lker çıktı d ışarı Ceylan a rtık olm uştu b ir h aşarı. G itti b a k tı m erak ile T u ra n ’a G örür görm ez birden döndü in san a; A blasının oğlu bozdu büyüyü, K alm adı hiç ceylanlığın b ir tüyü. B u konudaki duygu ve düşüncelerini :

D üşm anın ülkesi v ira n olacak T ü rk iy e büyüyüp T u ra n olacak

m ısra la rı ile özetleyen Gökalp, A la g e y ik adlı çocuk m asalında da aynı tem ayı işlem iştir. B ir devin eline düşm üş olan K ırgız güzelini b ir «Türk yiğidi» şöyle k u r ta r ır : B u rad a «Dev» T ü rk leri esir tu ta n yabancı dev­ leti, «K ırgız güzeli» de E s ir T ü rk İllerini tem sil etm ek ted ir :

A çtım b ir elm as oda Dev şah ın ı u y kuda Gördüm , kestim başını. Dedim «Ey if r it h an i N erde dünya güzeli? D edi: E lin d e eli.

D öndüm b ak tım b ir K ırgız - E lbiseli güzel kız

D urm uş b a k a r yanım da, Şim şek ça k tı canım da. Güldü, dedi: T ü rk beği T anıdın mı geyiği? K im se beni bu devden A lam azdı. A ncak sen K aya deldin dağ y ard ın ; Geldin beni k u rta rd ın . Ah o im iş anladım , Sevincim den ağladım . Dedim : Turan meleği, T ü rk ’ün yüce dileği,

(7)

Yüz m ilyon T ü rk bu anda Seni bekler T ura n ’da. H aydi çabuk v aralım , K aran lığ ı yaralım . Sönük ocak canlansın; Y oksul ülke şanlansın. in d ik iti okşadık; A t s ırtın a a tla d ık ; G eçtik nice dağ kaya, Geldik D em ir K apıya. K apanm ası çok y ıld ı; «Açıl» dedim açıldı. Yol verince gizli y u rt, A ldı bizi b ir B o zku rt, K a f d ağından geçirdi; T ü rk iline getirdi....

IV. G ökalp Turan kelim esine dördüncü m erhalede a rtık B ü y ü k T ü rk B irliğ i m ân âsın ı v erm ektedir. Bu fik ir onda hiç değişm em iş, zay ıflam a­ m ış ve ikinci p lân a itilm em iştir. M anzum elerinde, m asalların d a ve diğer bü tü n eserlerinde bu tem a hep işlen m iştir. Kelim e ve m u hteva o larak da en fazla T urancılık ülküsüne y er v erilm iştir. A ncak Gökalp Turan ü lk ü ­ sünü zam an zam an da K ızılelm a ve B ü y ü k E m el sözleriyle ifade etm ek­ ted ir. Yalnız, K ızılelm a kelim esi bazaan da «cihan hak im iy eti m efkûresi» m ânâsın d a k u llanılm ıştır. E sasen, G ökalp’in Turan fik ri gerçek leştikten so n rak i ü lk ü sü de K ızilelm adır.

Turan ü lküsünü dile g etiren örneklerden açıkça a n la şılm ak ta d ır ki Z iya Gökalp, o zam anki O sm anlı devletinin aslî u n su ru olan T ürklerle, sınırlarım ızın dışında k a la n diğer b ü tü n T ü rk illerin in tek b a y ra k a ltın ­ da birleşm elerini arzu etm ekted ir. Bu birleşm e önce dil ve k ü ltü r s a h a ­ sında, so n ra da siy asi sa h ad a olm alıdır. H a ttâ h e r T ü rk ili kendi v a ta ­ nında m ü stakil devlet k u rsa bile, Turan ülkü sünden vaz geçm em elidir. Çünki esas olan m illettir. M illetin b ü tünlüğüdür. N itekim M illet m anzu­ m esinde bu fik rin i çok açık şekilde b e lirtm iştir :

Dilde, dinde m üşterek iz hep gelm işiz b ir soydan, D evletim in k ay g ısıy la m illetim i unutm am . A nadolu b ir iç ild ir. A yrılam az dış ilden.

Demek ki G ökalp’te b ü tü n T ü rk illeri ve boylarının Turan birliğ i altın d a toplanm ası ş a rttır . N e sadece T ü rk iy e ’nin, ne de Özbek veya K ırg ızların

(8)

k u rtu lm a sı yetm ez. B una a it ö rn ekler onun şiirlerin in belkem iğini teşkil eder :

Son arzum uz b u dur fâni dünyada, T ürküz v aracağız K ızılelm a ’y a ... T u rg u t bu sözlerden bulm adı şifâ Ç ıktı g itti, gönlü dolu «vâ veylâ.» D iyordu leylâsız b ir M ecnun gibi N asıl y aşayayım söyle Y arabbi?» A y H anım duym uştu b ü tü n sözleri Bu fik ri zihninde sü rd ü ileri.

«Kızılelma» yokm uş fa k a t lâzım m ış Turan h a y a tın a bu b ir nâzım m ış. Işv iç re ’de b ir T ü rk köyü b ir şeh ir Y apalım , o radan yeni b ir nehir, B ir irfa n ırm ağı aksın Turan’a. B ütün T ürk iline aynı ş u ’leyi Saçsın ki gönüller birleşsin iyi. A y H anım bu işe hep servetini V a k fe tti; kim isi ham iyyetini, Kimi irfanını, kim i cehdini, B irleşip y a p tıla r Turan m ehdini

(K ızılelm a’dan) A skerliği gördü tatsız,

H arzem şah ı oldu Atsız, B ugün h a k an dün b ir atsız Böyle k a y a r kızağım ız. Tunguz Çine h a k an oldu, H ıta y T ü rk ü ü ry an k aldı; İlk düşünen G ur H an oldu, Birleşm eli Ocağımız.

(9)

Cengiz bunu ta sa rla d ı, D ört bucağı ılg arlad ı; T ü rk soyunu to p arlad ı, Turan oldu öz bağım ız.

(E rg en ek o n ’dan) Yola düştüm , az-uz g ittim , dere tep e düz g ittim ; H er akşam b ir T ü rk şehrine, T ü rk köyüne uğ rad ım ; K alplerinin b ir emelle çarp tığ ın ı anladım .

İsta n b u l’a geldim gördüm Turan fik ri uyanm ış, B ü y ü k E m el doğm uş buna çalışıyor h e r kişi. E y T ü rk lerin yeni doğan yüce ü m it güneşi, Geldim senin eşiğine K arak u ru m ilinden; İstik b alin ta rih in d e bu sözleri okurum : Yeni Turan H akanlığı, p a y ita h tı A k k u r u m

(A k k u ru m ’dan) M acar dedi: Sanm a kalm ak isterim ,

A tım ı m eydana salm ak isterim ; T ü rk lerin öcünü alm ak isterim , A ltay y u rd u büyük v a ta n olacak, T u ra n ’ın hâkim i su lta n olacak. H er ülkede T ü rk b ir devlet y apacak; F a k a t b u n lar birleşecek nihayet.... Hep b ir dille ayni dine tap acak , O lacak tek h a rs a m alik b ir m illet.

(Kızıl D e sta n ’dana) E y T ürkoğlu, a rtık ne ben, ne sen, ne o, b ir şey yok. U lu slar yok, u ru k la r yok ,ancak büyük T u ra n var.... S iy asette şirk olam az, ay rıc a H an ve Beğ yok... T ü rk ru h u n d a yalnız b ir îl, yalnız b ir tek İlh an var. Süngü beni a y ırsa da vahdetim i unutm am .

Dilde, dinde, m ü şterik iz; hep gelm işiz b ir belden. D evletim in kaygısıyle m illetim i unutm am ,

A nadolu b ir iç İldir, ayılam az dış İlden.

(10)

G ayınlı söz emmeyiz, Çocuk değil memeyiz. B irk aç dil yok T uran’da, Tek dilli bir küm eyiz. T u ra n ’m b ir ili v ar, Ve yalnız b ir dili var, B aşk a dil v a r diyenin, B aşk a b ir emeli var.

(L isan ’dan) N e k a d a r T ü rk v a rs a bugün cihanda, B u rd ak i h a rs a v a r m eyli vicdanda. Dili dilim dendir, dini dinim den, O lacağız biz hep aynı v atan d a. K aracık dağından, K ıpçak çölünden, Gelen a ta la rım gibi T ürk ü m ben. B an a yol gösteren benden olmalı, O lam az T ü rk ’e baş T ürküm dem eyen; O sm anlı kalam az T ü rk ’ü sevmeyen.

(K avim ’den) Çok geçm eden b irdenbire

P a rça lan d ı R us ülkesi, Sevinçle d ü ştü T ek b ir’e E lli m ilyon T ü rk ’ün sesi. A rtık Turan h ay al değil H a k ik a te döndü bugün. T ü rk bilecek a rtık b ir dil, Bizim için bu b ir düğün.

(Ç anakkale’den)

V. G ökalp’e göre Turan ülküsü n ü n beşinci m erhalesi «cihan h ak im i­ yetidir». B aşk a b ir deyişle K ızılelm a d ır. E sa sen büyük T ürkçü Gökalp, d a h a 1910 y ılında yayınladığı « T u r a n » m anzum esinde aynı fik ri dile getirm işti.

(11)

V a ta n ne T ü rk iy e ’d ir T ü rk lere ne T ü rk ista n V atan büyük ve m üebbed b ir ü lk ed ir: T u r a n .

m ısra la rı açıkça K ızılelm a hedefini ifade ediyordu. Y en i A tilla şiirin d e bu arzu d ah a d a b elirlid ir :

E y A v rup a bu belâdan Sen nereye k açacak sın ? B ir ikinci A tillad an Çok göz yaşı saçacaksın. Dinlen a rtık b ü tü n cihan, Yine eski Turan oldu. P a d işa h a dendi İlhan, Y er yüzü b ir v a ta n oldu.

B üyük ülkücünün edebi eserlerinde işlediği T urancılık anlayışını böy- lece b e lirttik te n sonra, şim di de T ürkçülüğün E sa sla rın d a b ir sistem h a ­ linde o rta y a koyduğu g örüşlerine bakalım .

İlk y ıllard a T urancılık ü lküsünü ro m a n tik b ir heyecanın coşkunluğu ile genç nesillerin gönlüne işleyen Gökalp, fik rî olgunluğa u la ş tık ta n son­ r a da aynı ülküyü d aha sağlam e sasla ra b a ğ la y a ra k y etişkin ay d ın ların zihnine n a k şetm iştir. B üyük fik ir adam ının ölüm ü üzerinden y arım a s ır geçtiği halde h â lâ itib arın ı, doğruluğunu ve gerçekliğini m u h afaza eden bu görü şlerin i şöyle özetleyebiliriz. Ziya Gökalp, T ürkçülüğün E sa sla rı adlı eserinin T ürkçü lü k ve T uran cılık başlığı a ltın d a k i bölüm ünde diyor ki :

T ürk, b ir m illetin adıdır. Millet, kendine m ahsus k ü ltü rü olan b ir züm redir. O hald e T ü rk ’ün yalnız b ir dili ve b ir tek k ü ltü rü olabilir. T ü rk lerin A nadolu dışında k alan kolları başk a b ir dil ile ay rı b ir k ü ltü r m eydana g e tirirle rse , T ü rk m illetinin hududu daralm ış olur. M eselâ bize uzak d iy a rla rd a y a şay a n K ırgızlar, Özbekler, T a ta rla r ve A ltay T ürk leri zam anla fa rk lı b ir dil ve k ü ltü re sah ip o lu rla rsa bunları T ürkiy e Türk- leriyle b irleştirm ek güçleşir. Böyle b ir tehlike m evcuttu r. Çünkü diğer T ürk boy larıyla b ağ lan tı k u rm ak bugün im kânsızdır. O halde birleşm esi ve b irb iriy le ilgi k u rm ası m üm kün olan Oğuz T ü rkleri, yani T ürkm enler- dir. Bu sebebpe önce Oğuz b irliğini sa ğ lam ağ a çalışm alıyız. Böylece T ürkçü lerin yakın ülküsü bu olm alıdır. A ncak, bu birlik şim dilik siyasi alan d a birleşm ek şeklinde düşünülm em elidir. Y arın neler olacağını

bile-T U rk D ili ve E d e b iy a tı D e rg isi X X III

(12)

meyiz. F a k a t bugünki ülküm üz O ğuzların k ü ltü r b akım ından birleşm esi­

dir. ; ;

Oğuz T ü rk le ri bugün d ö rt ülkede yayılm ış olm akla beraber, hepsi b irb irin e y ak ın a k ra b a d ırla r. A ralarında' coğrafi b ütü nlü k de v ardır. Oğuz H a n ’ın to ru n la rı olan ve 24 Boy halinde teşk ilâ tla n ıp b ir İl teşkil eden O ğ u zlar’ın A nadolu’dan b aşk a b ir kolu A fg a n isd a n ’da bir kolu İ r a n ’da, b ir kolu A zerbeycan’da, b ir kolü Ira k ve S u riy e’de, diğ er bazı k o lları da B a lk a n la r’dadır. O halde, ilk ham lede, A fg an istan , İra n , Azer- beycan, Ira k , Suriye, Y unanistan, B u lg aristan , Y ugoslavya, R om anya ve A d a la rd a k i T ü rk le r ile T ürk iye T ü rk leri a ra sın d a dil, k ü ltü r, s a n ’at, tö re ve gelenek birliği sağlanm alıdır.

T ürkçülüğün, uzak ülküsü ise T u ra n ’ dır, .Turan, bazılarının sandığı gibi T ü rklerden b aşk a M oğolları, T unguzları, Finlileri ve M acarları da içine alan b ir kavim ler k arışım ı değildir. Turan kelim esi «T u r’lar, yani» T ü rk ’ler dem ektir. Onun için bu isim a ltın d a soyları, ta rih le ri, dilleri ve k ü ltü rle ri aynı olan O ğuzlar, Kırgızlap, K azaklar, U y gu rlar. B aşk ırtlar. Özbekler, Y a k u tla r ve T a ta rla r gibi T ü rk ,boyları toplanır. İşte bü tün bu b o yların dil, k ü ltü r, tö re ve gelenek itib ariy le birliğini sağlam ak T ürk çü ­ lüğün Turan ülküsü yolundaki ikinci du rağ ıd ır. Bu ülkünün üçüncü ve son basam ağı ise, bü tü n T ü rk bo y ların ın yalnız dil, kü ltü r, s a n ’a t ve tö re bakım ından değil, siy asi bakım dan da b ir b a y ra k ' altın d a toplanıp b ir­

leşm eleridir. •" ! ; -

-G ökalp bu konuda aynen şöyle d em ektedir :

«Türkçülüğün uzak m efkûresi Turan âdı a ltın d a birleşen Oğuzları, T a ta rla rı, K ırgızları, Özbekleri, Y a k u tla rı lisanda, edebiyatta, k ü ltü rd e b irle ştirm ek tir. Bu m efkuren in (ülkünün) b ir gerçek haline gelm esi m üm ­ kün mü, y oksa değil mi ?„ Y akın m efk u reler için bu cihet a ra n ırs a da, uzak m efk ûreler için aran m az, Çünki uzak m efkûrç (ülkü) ru h la rd a k i coşkun­ luğu sonsuz dereceye .y ükseltm ek için seçilen çok cazibeli b ir h ay aldir. İşte T uran m efk ûresi de bunun gibidir. Yüz. m ilyon T ü rk ’ün b ir m illet halinde birleşm esi T ü rk ç ü le r için en kuvvetli b ir m anevi heyecan k a y ­ nağıdır. Turan m efk ûresi olm asaydı, T ürkçülük bu k a d a r s ü r ’a tle yayıl- m ayacak tı. A m a kim b ilir? JBelki istik bald e T u r a n jn e fk û re s in in gerçek­ leşm esi m üm kün o lacak tır. M efkûre (ülkü) istik b alin y a ra tıc ısıd ır.

O halde T ürkçülüğü, m efküresinin büyüklüğü n ok tasın d an üç d ere­

(13)

1. T ü rk iy ecilik ’.

2. O ğuzculuk y a h u t T ürkm encilik 3. Turancılık.

B ugün gerçek sa h asın d a yalnız T ürkiyecilik v a rd ır. F a k a t, ru h la rın büyük b ir arzu ile a ra d ığ ı K ızılelm a gerçek değil, h ay al sah asın d ad ır. T ü rk köylüsü K ızılelm a’yı h a y â l ederken, gözünün önüne eski T ü rk İl­ h a n lık la rı gelir. H ak ik a te n Turan m efkûresi geçm işte b ir h ay âl değil, b ir gerçekti. M illattan 210 sene evvel K un hü k ü m d arı Mete, K u n la r (Hun- lar) nam ı a ltın d a b ü tü n T ü rk leri b irle ştird iğ i zam an Turan m efkûresi gerçekleşm işti. H u n lard an so nra A v arlar, Gök T ürk ler, O ğuzlar, K ırgız- lar, K azak lar, d ah a so n ra K ü r H an, Cengiz H an ve sonuncu olm ak üzere T im urlenk Turan m efkuresini gerçek haline g etirm ed iler m i?

Turan b ü tü n T ü rk lerin geçm işte ve belki de istik balde b ir gerçek olan büyük v a ta n ıd ır» 2.

G örülüyor ki, büyük fik ir adam ı Ziya Gökalp, T urancılık konu sun ­ da ta m m ânâsı ile gerçekçi, akılcı ve ülkücüdür. G erçekleri ve ş a rtla rı h içb ir zam an göz önünden uzak tu tm u y o r. F a k a t m illî ülkü ve h ay alle­ rind en de asla vazgeçm iyor. Ve vazgeçilm esini istem iyor.

• B ugünki T ürk m illiyetçileri ve ülkücüleri de aynen onun gibi d üşü n ­ m ektedirler.

1 Gökalp, «Türkiyecilik» sözü ile, herşeyden önce T ürkiye C um huriyetinin k a l­

kınm ası, g elişm esi ve çok güçlü bir devlet haline g elm esi için çalışm anın ilk m esele­ m iz olduğunu belirtm ek istiyor. B ütün m illi ülkülerin, ancak ilim de, tek n ik te, sa n ’a tta sanayide, ekonom ide ve fikirde en yü k sek n ok talara u laşm ış bir «Millî devlet, güçlü iktidar» v â sıta sı ile g erçek leşeb ileceğin i anlatıyor.

2 Türkçülüğün E sasları, sa y fa 23. M illi E ğitim B asım evi — İstanbul 1976 H a­ zırlayan : M ehm et Kaplan.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

15g/tube 百多邦黴素軟膏 ] - [Mupirocin ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療膿痂或燒傷細菌感染 <服藥指示>

In this study, a collocation method based on Laguerre polynomials has been developed for solving the fractional linear Volterra integro-differential equations.. For this purpose,

第九條 本辦法限於總館使用,不及於附屬醫院分館。

Within this context, Lawrence and Joyce manage to step out of traditional lines in terms of the concept of hero in their works Women in Love and A Portrait of

“ Böyle bir yayıncılığın bu arayışlara alet olmayacağı konusunda hiçbir güvencemiz yoktur. Ülkemizde herhangi bir televizyon ya­ yıncılığının mutlaka gözetmesi

Göz ile fark edilemeyen bu sayısal damgalar aracılığıyla imge, ses ve video gibi çoklu ortam ürünlerinin içerisine ürünle ilgili ve ürüne özel çeşitli

Tarımın, insanların sadece günlük beslenme ih- tiyacını karşılayan bir etkinlik olmaktan çıkıp, onla- rın ruhsal ve fiziksel sağlıkları ile yaşam kalitelerini