• Sonuç bulunamadı

Sahne benim için cinsel doyum

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sahne benim için cinsel doyum"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HHHHkhİ

W tÊÈÊÊÊÊÊÈÊtB ÊÈÊÊÊÊÊIÊÊÊÊÊi

g e Pazar

Sıkı dostlar

Türk Sanat Müziği

assolisti Sibel Can ile

ünlülerin fotoğrafçısı

Erol Atar birbirlerinin

sırdaşı ve dert

ortakları. Aralarından

su sızmıyor. Sayfa 4

Ve Pazar

Konuklan

Devlet

Tiyatrosu’nda

piyanist olmaktı

hedefi. Ama,

Muhsin

ErtuğruTun

gözüne takıldı,

tiyatroya geçti.

Aniden başladığı

şarkıcılığı onu

folk müziğine

çekti. Ruhi Su ile

çalıştı. Şöhreti

modernize edilmiş

folk müziğinde

yakaladı. Bu hafta

Esin Afşar ile

birlikteyiz.

II

Ozean Ercan

Günün birinde Esin Afşar’a rastlarsanız, lütfen kolyesine ve yüzüğüne bir göz atın. Farklı bir şey göre

demiş ki, sen o Yunan kafaları yerine, Atatürk’ün kafasını oturtam az mısın? Öyle bir güzel oturtmuş ki

kuyumcu, şimdi her gören kuyumcunun adresini soruyormuş Esin’e.

Fotoğraflar önderçorlu

çeksiniz. Altın üzerine gümüş işleme Atatürk büstü. Bir gün kalkmış, doğru kuyumcusuna gitmiş. Ve

Sanata tutkulu Esin Afşar, “Bir sanatçının arkasında kendisini destekleyen eşi yoksa, bu ¡5 yürümez,” diyor. Esin’e göre, “Leyla Gencer’in eşi o kadar anlayışlı

olmasaydı, Leyla Leyla olmazdı. Hele aşka sanatçı evliliği hiç dayanamıyor. Suna Kan da yanlış evlilik döneminde bir ara yok olup gitmişti”

B

ir kitap çarpıyor gö­ züme standlarda. Mavi kapaklı kalın­ ca bir kitap: "Anılar Yanıltır mı?" Yazarın adı, yüzün neredeyse yarısını kaplayan iri yeşil gözler, gözlere uzanan da­ ğınık perçemler çağrıştırıyor bel­ leğimde. Sonra müziği, ardından tiyatroyu ve tabii ki "Söyledi Yoh Yoh"u çağrıştırıyor... Bu ki­ tap da nereden çıktı diye düşü­ nüyorum... Düşünceyi, müzik eşliğinde sesle, böylesi güzel yo­ ğuran bir yeteneğin parmak uç­ larında kaleme yer yoktur gibi geliyor ilkin. Okuyana dek. Son­ ra meraklanıyor insan. Nasıl böyle, birdenbire... Ve tabii ilk bunu soruyorum.

"Bunca yoğun çalışmada ki­ tap yazma fikri nasıl oluştu?"

"Aslında yeni bir şey değil. 14 yaşımdan beri şiir ve öykü

yazıyorum. Biraz da genetik ga­ liba; annem gazeteci ve yazar­ dı. Babam hariciyeciydi ama aynı zamanda yazardı. Yıllarca anılarımı tuttum. Ama kitap ka­ rarını alışım bir İsviçre seyahati dönüşü uçakta oldu. Hastalık nedeniyle kulak zarlarım çöktü ve ben uzun süre sağır kaldım. Duymayan bir müzisyen ola­ maz diye düşündüm. Beetho­ ven'i saymazsak tabii. Şarkı söyleyemeyeceğim için çok ü- züldüm önceleri. Ardından, hiç olmazsa kitap yazayım dedim ve böyle yola çıktım."

"Bir yanda kitap, diğer yanda konserler devam ediyor... Son­ ra sayısız vakıfta çalışma... H ız­ lı bir tempo. Hep böyle miydi? H iç arasız?"

"Hiç durduğumu hatırlamı­ yorum. Duramıyorum da."

"Hiç mi?"

"Kısa bir süre... ikinci evliliği­ mi yaptığımda... Başında kısa bir duraklama devresi geçirdim. Galiba eşim çalışmamı çok faz­ la istemiyordu. Bir gün isyan et­ tim, dedim ki, 'Şener, sen Ayşe ya da Fatma ile değil, bir sanat­ çı ile evlendin. Sudan balığı çı­ karttığında nasıl yaşamazsa, sa­ natçıyı da sanattan çıkarırsan yaşamaz.' O noktadan sonra e- şim bana hiç engel değil, üstü­ ne üstlük destek oldu."

Ünlü bir sanatçı. Yalnız Tür­ kiye'de değil

,

uluslararası plat­ formlarda da ünlü. 13 yıl sonra eşinden ayrılıyor. Kerim Af­ şar’dan... Özgürlük yanı başın­ da. Evliliğin zorunlu sınırları ar­ tık yok. Sanatını daha özgür sürdürebilir. Esin Afşar için bu süre 5 yıl. Boşanmanın 5 yıl ar­ dından yeniden dünya evine gi­ riyor. Anlamam güç. O nedenle soruyorum.

"Evlenmeden sanatı daha öz­ gürce sürdürmek mümkünken, neden yeni bir evlilik?"

"Bu benim işte. Belki de Ba­ şak burcunun tipik özelliği. Ba­ şak burcu hem sanatçı hem de müthiş bir anne oluyor. Analık duyusu hep ağır basıyor. Evimi de, sanatı da çok seviyorum. Tabii ki hem zorlanıyor, zaman zaman da bocalıyorum. Kaçı­ nılmaz tabii."

"Öyleyse neden? Aşk mı aldı özgürlüğü askıya yoksa?

"O da değil. Fransa'da 1969'da Jacques Breli ile ödül

aldığım zaman, bir plak şirke­ tiyle de 3 yıllık bir anlaşma yaptım. Hit olacaksın dediler bana. Ama en az 6 ay Fran­ sa'da, Paris'te yaşayacaksın. Kı­ zım.Pınar o zamanlar çok kü­ çüktü. Yapamadım ve kontratı­ mı kızım için yaktım. İkinci ev­ liliğimde de aynı şey oldu. Gel, Fransa'ya yerleş dediler. Çok büyük şans tanındı. Yine yapa­ madım. Oğlum Aydın Çan'ı bı­ rakamadım. Böyle engeller hep olmasına rağmen ben bekar ya­ şamayı hiç düşünmedim. Evcil ve düzenli yaşamı seviyorum."

"Eşinizin başarıya hiç m i en­ geli olmadı?"

"Eşim çok anlayışlı. Ayrıca sa­ natı çok seven biri. Sürekli des­ tekledi beni. Ayrıca bir sanatçı­ nın arkasında, bu işi destekle­

yen bir eşi yoksa, bu iş yürümez zaten. Leyla Gencer'in eşi o ka­ dar anlayışlı olmasaydı, Leyla Leyla olamazdı. Yine, ünlü sa­ natçıları yok eden eşleri bile o- labilir. Suna Kan o yanlış evlilik döneminde, gece hayatı filan derken bitti. Bir devre bitti Suna. Ödümüz patladı. Ve ondan son­ ra, doğru bir evlilik yaparak kur­ tardı kendini ve sanatını."

"Acaba evlilikte aşk mı özve­ riyi getiriyor?"

"Hayır, aksine aşk daha bü­ yük sorun oluyor. Çok büyük aşk, büyük engeller çıkarıyor or­ taya. Gittiğin, geldiğin sorun o- luyor, kıskanılıyor. Gereksiz tar­ tışmalara gebe oluyorsun. Ben­ ce aşkla birlikte iş daha da zor­ laşıyor ve yürümüyor. Bir de ev­ lilik iki sanatçıda yürümüyor. Kerim ile bende olduğu gibi. İs- tesen de yürümüyor. Kerim beni çok destekledi, birçok konuda yönlendirdi, yine de olmadı."

Esin Afşar, Etiler - Gazeteciler Sitesi'nde üç katlı bahçeli bir evde yaşıyor. Oğlu Aydın Can ve eşi Şener Aral ile. Evin deko­ rasyonunda gri mavi tonlar ola­ bildiğince hakim. Duvarlar, E- sin Afşar'ın konserlerinden anı­ larla süslü. Bir ara çaylarımızı içmek için, bahçeye açılan alt kata iniyoruz. Keyiften olsa ge­ rek, canım bir sigara çekiyor. Bir elim i çantamdaki sigara pa­ ketine atarken, nezaketen soru­ yorum; sigara içmemin bir sa­ kıncası var mı diye. Aman

Tan-Sanatçı tabii... Bahçenin ve evin renklerine uygun giyinmiş.

rım, nereden bilebilirdim, siga­ ranın Esin Afşar için bu kadar ö- lümcül olduğunu! Nereden bi­ lebilirdim Sigara içmeme Vak­ fı'hm kurucu üyesi olduğunu ve tanıştığı her sigara tiryakisini ö- nünde sonunda sigaradan ayır­ dığınıI Bilsem hiç bu söyleşiyi yapar mıydım? Kendimi, bile bile işkenceye atar mıydım?

"Sakıncası var içemezsin. Bi­ liyor musun, ben tek başıma dernekten daha faalim. Sigara bıraktırdığım her kişiye de ödül veriyorum. Bırak sigarayı, seni de ödüllendireyim."

"Yook, teşekkür ederim. Siga­ ra içmezsem çalışamam."

"Dilek Türker çok sigara içi­ yordu. Birlikte de bir oyun ha­

zırlıyorduk. Dilek sen sigara i- çersen, ben oynayamam, de­ dim. O da; ben de sigara iç­ mezsem çalışamam ve karşım­ dakini öldürürüm, dedi. İçersen ben seni öldürürüm, dedim. Baktım bir gün, sigarayı bırak­ tım, diye müjde verdi. Özcan, farkındayım, şimdi bana fena halde sinirleniyorsun. Camı a- çalım şuracıkta iç istersen."

"Önemli değil, boş ver" diyo­ rum, "idare ederim." Diyorum demesine ama bam teline bas­ mayı da ihmal etmiyorum: "En azından kısa keseriz söyleşiyi." Ahhhhh, kesinlikle olmaz, hayır diyor... Yeşil ışığa az kaldı bili­ yorum ama ben yine de içmi­ yorum..:

"Hiç mi denemedin sigara­ yı?"

"Hiç... Bir kez, o da rol icabı içtim. Meydan Sahnesi'nde ko­ nuk sanatçıydım. Kartal Tibet i- le birlikte oynuyorduk. Perde a- çılınca ben ağzımda sigara ile i- çeri gireceğim ve Kartal da siga­ ramı yakacak. Ben de konuş­ maya başlayacağım. Ama ol­ muyor... Konuşamıyorum. Du­ man ağzıma gözüme kaçıyor. Öksürüyorum. Baktım olacak gibi değil, eve gidip sigara içme egzersizlerine başladım. Oyun süresince içtim tabii ama hepsi o kadar. Sesimin genç kalması­ nın bir sebebi de o..."

DEVAMI SA YFA 5'TE

Esin Afşar, başarımın arkasında eşim Şener var diyor. Sanatçı oğlu Aydın Can ve eşi ile birlikte.

Kansız olmaz

rerilim ve korku filmlerinde sonlan öldürme

çimlerinin çok zengin bir leksiyonu yapılıyor.

SAYFA 2

Kişiliğin aynası

Herkesin işyerinde bir çay ya da kahve fincanı vardır. Kimi çiçeklidir, kimi sade, kimi de göz alıcı... Ancak fincan deyip geçmeyin. Psikologlar kullandığınız fincanın kişiliğiniz hakkında önemli ipuçları verdiğini söylüyorlar.

Siz de fincanına bakıp iş arkadaşınızı tanıyabilirsiniz.

SAYFA 3

Gizli kadro

Başanlı TV dizilerinin arkasında bizi güldüren esprileri üreten kalabalık bir yazar kadrosu var.

SAYFA 5

Avrupa'nın yüzü

Ahmet Sever, Brüksel'den bildiriyor: Birleşen Avrupa'da gelenek ve görenekler çok fazla değişmiyor, özünü koruyor. Avrupalılann davranışları, zevkleri, yaşam biçimleri bütünleşmeye direniyor. Bizim tek vücut gördüğümüz Batı aslında çok farklı öğelerden oluşuyor.

________________ SAYFA 7

M M M M M M M M M M N H M M M M

Çöz, eğlen!

Ercan Altazlı'nın hazırladığı çengel bulmaca ile keyifli bir pazar geçireceğinizi umuyoruz. Çözün, eğlenin...

SAYFA 6

l

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Abel Turnier ve Tülay Erduran'ın kayınvalidesi, Merhum Salahaddin Atakul ve Nermin Türkkan'ın teyzesi, Berrin Ekmekçi ve Ali Erdengiz'in halası, Murat-Pınar

Protokolü, daha sonra hemen bütün bürokratların inkar ettikleri anlaşılan tutanaklara göre, döne­ min Başbakanı Turgut Özal hayali ihra­ catla ilgili

Henüz kuramsal bir çalışma olan araştırmaya göre az miktarda su bir saniyenin trilyonda birinin -pikosaniye- yarısı kadar sürede 600 o C’ye kadar ısıtılabiliyor.

Ifl›k spektrumunda yüksek frekanstan düflük frekansa do¤- ru genifl dilimler halinde; gama ›fl›nlar›, x-›fl›nlar›, morötesi ›fl›k, görünür ›fl›k, k›- z›lötesi

Çalışmamızda serum DcR3, IL-8, VCAM-1 ve ICAM-1 düzeyleri ile KİMK her üç grupta da kontrol grubuna (Grup 4) göre anlamlı yüksek olarak bulunmuştur.. Renal transplantasyon

Evet, besindir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız) / Hayır bir besin değildir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız)” sorusuna verilen cevaplara göre

Derin acılarla akan göz yaşları arasında halkevi müze şu­ besi Başkanı Vehbi Okay Atatürk’ün doğduğu günden başlıyarak bütün ha­ yatını ve hizmetlerini

Başbakan Turgut Özal’ın küçük kardeşi ve DPT Müsteşarı Yusuf Bozkurt Özal, sıcakların da etkisiyle dün Başbakan Özal’ın tabiriyle “ motoru­ nu