• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmenleri etkileyen örgütsel stres kaynakları nelerdir (Edirne İli Örneği)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmenleri etkileyen örgütsel stres kaynakları nelerdir (Edirne İli Örneği)"

Copied!
95
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

TRAKYA ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ANABĠLĠM DALI

EĞĠTĠM YÖNETĠMĠ TEFTĠġĠ PLANLAMASI VE EKONOMĠSĠ

BĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS PROJE ÇALIġMASI

ORTAÖĞRETİM KURUMLARINDA ÇALIŞAN

ÖĞRETMENLERİ ETKİLEYEN ÖRGÜTSEL

STRES KAYNAKLARI NELERDİR?

(EDİRNE İLİ ÖRNEĞİ)

BANU BAKIRCI

PROJE DANIġMANI

YRD. DOÇ. DR. BĠROL YĠĞĠT

(2)
(3)

i

Projenin Adı : Ortaöğretim Kurumlarında ÇalıĢan Öğretmenleri Etkileyen Örgütsel

Stres Kaynakları Nelerdir? (Edirne Ġli Örneği)

Hazırlayan : Banu BAKIRCI

ÖZET

Bu çalıĢmanın amacı; MEB’e bağlı okullarda etkili olan örgütsel stres kaynaklarının neler olduğunu saptamak ve bu saptanan stres kaynaklarıyla ilgili öneriler geliĢtirmektir.

AraĢtırma betimsel tarama modelindedir. Veri toplama aracı olarak araĢtırmacı tarafından geliĢtirilen “Öğretmeni Etkileyen Stres Kaynakları AraĢtırması” yapılandırılmıĢ öğretmen görüĢme anketi kullanılmıĢtır. AraĢtırma verileri, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Edirne il merkezinde bulunan 15 resmi ortaöğretim okulunda görev yapan toplam 85 öğretmenden yüz yüze görüĢme yöntemi ile elde edilmiĢtir. Verilerin yüzde ve frekans dağılım tabloları hazırlanmıĢtır.

AraĢtırmada elde edilen bulgular; öğretmenleri etkileyen fiziksel koĢullara bağlı stres kaynaklarına iliĢkin bulgular, öğretmenleri etkileyen öğrenci-veli iliĢkilerine bağlı stres kaynaklarına iliĢkin bulgular, öğretmenleri etkileyen örgütsel koĢullara bağlı stres kaynaklarına iliĢkin bulgular ve öğretmenleri etkileyen kiĢisel etkenli koĢullara bağlı stres kaynaklarına iliĢkin bulgular olarak dört baĢlık altında toplanmıĢtır.

AraĢtırmanın genel sonucuna göre, öğretmenleri doğrudan etkileyerek kendilerinde en fazla stres yaratan kaynaklar olarak, eğitim sisteminde kalitenin düĢmesi ve öğretmen yetkilerinin yetersiz, sorumluluklarının çok olması; en az stres yaratan kaynak olarak ise mesleki yönden yetersiz olduklarını düĢünmeleri saptanmıĢtır.

Anahtar Sözcükler: Stres, Örgütsel Stres, Örgütsel Stres Kaynakları, Ortaöğretim,

(4)

Project Name: What Are The Organizational Stress Sources Which Have An

Influence On The Teachers Who Work At High Schools? (Edirne City Case)

Prepared by : Banu BAKIRCI

ABSTRACT

The purpose of this research is, to determine what the organizational stress sources that are effective at the schools of the Ministry of National Education are and to make proposals for these determined stress sources.

The research is performed as descriptive survey model. As a data collection tool developed by the researcher “The Stress Sources That Affect The Teacher Survey” the structured teacher interview survey was used. Data in the study are collected by interviewing 85 teachers within the ones who work at 15 public high schools in total, in Edirne city centre during the 2011-2012 academic year. Percentage and frequency distribution tables of the data were prepared.

The findings at the end of the research were grouped under four sub-headings as the findings about the stress sources that affect the teachers related to; physical conditions, student-parent relations with teachers, organizational conditions and the conditions concerning personal factors.

According to the general result of the research, It is determined that the decrease in the quality of education and having inadequate teacher authority but more responsibilities are the sources that affect the teachers directly and make them stressed the most; considering themselves insufficient in a professional way is the source that causes the least stress on teachers.

Key Words: Stress, Organizational Stress, Organizational Stress Sources, High

(5)

iii

TEŞEKKÜR

Bu araĢtırmanın her aĢamasında bilgi ve tecrübesini benden esirgemeyen, değerli görüĢ ve önerilerini benimle paylaĢarak bana rehberlik eden hocam ve danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. Sayın Birol YĠĞĠT’e, büyük bir sabır ve anlayıĢla beni daima destekleyen sevgili eĢim Dr. Tarkan BAKIRCI’ya, araĢtırmanın tamamlanmasını hiç sıkılmadan bekleyen biricik kızlarım Buse ve Beste’ye, özellikle bu süreç içinde kızlarımla ilgilenerek hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan annemle babama ve son olarak da bu çalıĢmada katkısı olan herkese sonsuz teĢekkürlerimi sunarım.

(6)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No ÖZET... i ABSTRACT ... ii TEġEKKÜR ... iii ĠÇĠNDEKĠLER ... iv

TABLOLAR LĠSTESĠ ... vii

I. BÖLÜM ... 1 GİRİŞ ... 1 1.1. Problem ... 2 1.2. Amaç ... 6 1.3. Önem ... 6 1.4. Sayıltılar ... 7 1.5. Sınırlılıklar ... 7 1.6. Tanımlar ... 7 1.7. Ġlgili AraĢtırmalar ... 8

1.7.1. Yurtiçinde YapılmıĢ AraĢtırmalar ... 8

1.7.2. YurtdıĢında YapılmıĢ AraĢtırmalar ... 11

II. BÖLÜM ... 16

İLGİLİ ALANYAZIN ... 16

2.1. Stres Kavramı ... 16

2.2. Stres Kaynakları ... 19

2.2.1. Örgütsel Stres Kaynakları ... 20

2.2.1.1. Fiziksel KoĢullara Bağlı Örgütsel Stres Kaynakları ... 24

2.2.1.2. Örgütsel Politikalara Bağlı Stres Kaynakları ... 26

2.2.1.3. Örgütsel Yapıya Bağlı Stres Kaynakları ... 28

2.2.1.4. Örgütsel Sürece Bağlı Stres Kaynakları ... 31

(7)

v

2.3. Öğretmenleri Etkileyen Örgütsel Stres Kaynakları ... 36

2.3.1. Öğretmenleri Etkileyen Fiziksel KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları ... 36

2.3.2. Öğretmenleri Etkileyen Öğrenci ve Veli ile ĠliĢkilere Bağlı Stres Kaynakları ... 37

2.3.3. Öğretmenleri Etkileyen Örgütsel KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları ... 39

2.3.4.Öğretmenleri Etkileyen KiĢisel Etkenli KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları ... 44

2.4. Stresin Belirtileri ... 46

2.4.1. Öğretmenlerde Görülen Stres Belirtileri ... 48

2.5. Stresin Bireysel ve Örgütsel Sonuçları ... 49

2.6. Stresle BaĢa Çıkma Yöntemleri ... 50

III. BÖLÜM ... 53

YÖNTEM ... 53

3.1. AraĢtırma Modeli ... 53

3.2. Evren ve Örneklem ... 53

3.3. AraĢtırma Örnekleminin Özellikleri ... 54

3.4. Veri Toplama Aracı ... 55

3.5. Verilerin Çözümü ve Yorumlanması ... 56

IV. BÖLÜM ... 57

BULGULAR VE YORUM ... 57

4.1.Fiziksel KoĢullara ĠliĢkin Bulgular ... 57

4.2.Öğrenci ve Veli ile ĠliĢkilere ĠliĢkin Bulgular ... 58

4.3. Örgütsel KoĢullara ĠliĢkin Bulgular ... 61

4.4. KiĢisel Etkenli KoĢullara ĠliĢkin Bulgular ... 67

V. BÖLÜM ... 69

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 69

5.1. Sonuç ... 69

(8)

KAYNAKÇA ... 77

EKLER ... 84

(9)

vii

TABLOLAR

Tablo 1. AraĢtırmanın Evrenini OluĢturan Okullar ve Öğretmen Sayıları ... 54 Tablo 2. Öğretmenleri Etkileyen Fiziksel KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları ... 57 Tablo 3.Öğretmenleri Etkileyen Öğrenci-Veli ĠliĢkilerine Bağlı Stres Kaynakları ... 59 Tablo 4. Öğretmenleri Etkileyen Örgütsel KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları ... 62 Tablo 5. Öğretmenleri Etkileyen KiĢisel Etkenli KoĢullara Bağlı Stres Kaynakları 67

(10)

Günümüzde giderek zorlaşan yaşam koşulları, insan sağlığını tehdit eden birçok önemli faktörü de beraberinde getirmektedir. Bu değişiklikler her insanda, gerginlik durumu yaratırlar. Stres hayatın içindeki hemen herşeyden kaynaklanabilir. Trafik sıkışıklığı, aile içi ilişkiler, sabah işe geç kalmak gibi etkenler stresi tetikleyici yaşantılardan bazılarıdır. Stres bireye özgü olmasına rağmen stres yaşatan en yaygın durumların başında kaza geçirmek ya da bir suça konu olmak, aile içi anlaşmazlıklar, mali sorunlar, iş hayatını hareketlendiren bayram, tatil vb, hastalık ya da sevilen birini kaybetmek, kontrol edilemez ve beklenmeyen olaylar, yeni iş ya da işi kaybetmek gelmektedir. Bu yolla bireyde, gündelik yaşamın bir parçası haline gelen stres oluşur.

Stres sürecini sadece bireyler değil, örgütler de yaşarlar. Örgütlerin faaliyette bulunduğu doğal, teknolojik, ekonomik, sosyo-kültürel çevre faktörleri de sürekli olarak değişmekte ve bu değişimler çok çeşitli örgütsel stres kaynaklarını beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda, çağımızın rekâbetçi ve aşırı çalışmaya dayalı iş yaşamı; bireylerin beden ve ruh sağlıklarını önemli derecede tehdit ettiği düşünülen örgütsel stres kaynaklarının her geçen gün artarak ortaya çıkmalarına yol açmıştır.

Stres, organizmanın bedensel ve düşünsel sınırlarının tehdit edilmesi ve zorlanmasıyla ortaya çıkan durumdur. Başka bir ifadeyle stres, çevrenin potansiyel tehdit edici durumuna fiziksel ve duygusal tepkidir. Birey ile çevre arasındaki uyumun yetersizliğini gösterir (Şimşek, Akgemci ve Çelik, 2008). İnsan, her an dış ve iç ortamdan uyaran, ileti alır. Her uyaran, ileti dengeleşimi değiştirir. İnsan bozulan dengesini eski durumuna getirmek, uyumunu sürdürmek için çaba harcar. Harcanan çaba yetersiz kalırsa uyum bozulur. Toplumsal uyumu bozulan insanın ruhsal tepkileri değişir. Bu durum birçok bedensel, ruhsal belirti ve yakınmaların ortaya çıkmasına yol açar. Uyum bozukluğu, insanın alışageldiği bedensel, ruhsal,

(11)

2

toplumsal denge ve düzenini etkiler. Ortaya çıkan stres organizma için olumsuz, sağlığı bozan bir durumdur (Köknel, 1989). Adını sıkça duyduğumuz stres, insan hayatını önemli derecede etkiler ve daima bizimle birliktedir.

Stres sadece bireysel olarak değil, içinde bulunduğumuz toplumsal ortamlarda da kendisini gösterir. Aynı ortamda bulunan bireyler; ortak amaçları, beklentileri, duyguları, düşünceleri, istekleri, inançları ve uymaları gereken kuralları gerçekleştirme çabası içinde belirli rol ve görevleri yerine getirirken sosyal, bireysel ve örgütsel yönleriyle sürekli örgüt içi etkileşimde bulunmakta, bunun doğal bir sonucu olarak da; gerek örgütsel özelliklere gerekse iş gerekleri ve rol özelliklerine bağlı oluşan örgütsel stres kaynaklarının etkisi altında kalmaktadırlar. Birey ile bireyin örgütsel ortamda içinde bulunduğu çevre birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Birey bulunduğu bu ortamda çevresinin ürünüdür; çevresi ile karşılıklı iletişim ve etkileşim içindedir. Bu yüzden, bireyin çevresi ile uyumsuzluğu söz konusu olduğunda hem kendisinde bedensel, davranışsal ve zihinsel açıdan meydana gelen hem de bir kısır döngü içinde tekrar çevresine yansıyan fiziksel, sosyal ve psikolojik içerikli stres belirtileri kaçınılmazdır.

Çalışma yaşamında, beden ve ruh sağlığı çok önemlidir. Ancak beden ve ruh sağlığı huzurlu olan kişi olumlu davranışlar sergiler, işini severek yapar, çalışmalarından mutluluk duyar, görevini verimli ve etkili bir birey olarak yerine getirir. Oysaki, zamanının büyük bir kısmını iş yerinde geçiren bireyde örgütsel stres kaynakları sonucunda oluşan stres; hem bireysel hem de örgütsel faaliyetlerin olumlu yönde yerine getirilmelerine engel teşkil ederek örgütün verimliliğinin azalmasına, her iki taraf için de ciddi mali kayıplara, çalışan bireylerin mutsuzluğuna ve performans düşüklüğüne neden olmaktadır.

1.1. Problem

İnsan unsurunun bulunduğu her yerde stres mevcuttur. Teknoloji, bilgi, iletişim alanlarındaki değişim ve gelişmeler sonucunda gittikçe karmaşık hâl alan iş ve faaliyetler sırasında oluşan örgütsel stres kaynakları, özellikle de insan ile uğraşan öğretmenleri önemli ölçüde etkilemektedir.

(12)

Öğretmenlik mesleği; toplum içindeki sosyal rolleri pekiştirmek, ekonomik olanakları arttırabilmek, mesleki becerileri ilerletmek, aydın ve iyi donanımlı bireyler yetiştirmek üzere toplumun yapı taşını oluşturması nedeniyle en stresli mesleklerden biridir. Ülkemizde görev yapan öğretmenlerin içinde bulundukları çalışma koşulları ve yaşam standartları dikkate alındığında sosyal, bireysel ve örgütsel ihtiyaçlarını karşılamada birçok problem yaşadıkları görülmektedir. Temel girdisi ve çıktısı insan olan öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler, kendilerinden beklenen rol ve görevleri yerine getirirken çeşitli örgütsel stres kaynaklarından etkilenerek fiziksel, psikolojik veya sosyal yönde rahatsızlıklar yaşamakta ve bu rahatsızlıkları ister istemez eğitim-öğretim ortamına ve özellikle de öğrencilerine yansıtmaktadırlar. Örgütsel stres kaynaklarının yol açtığı stres düzeyinin artarak devam etmesi ise; öğrenci-öğretmen-veli-yönetici arasındaki iletişim eksikliğine, performans düşüklüğüne, sosyal ilişkilerde zedelenmeye, meslekten soğumaya, ciddi iş devamsızlıklarına, tıbbi müdahale gerektiren sağlık sorunlarına ve iş görememezliğe kadar gidebilmektedir.

Örgütsel stres kaynaklarından etkilenen öğretmen genellikle ya sağlık problemlerinin peşine düşmekte ya da örgütsel ortamdaki bu istenmeyen stres kaynaklarından kaçınmak için görevine devamsızlık yapmaktadır. Öğretmenin okula gelmediği her gün, her saat; ileride meslek hayatına atılacak olan öğrenciler için kayıp olarak nitelendirilmekte ve onların eğitim haklarını zedelemektedir. Yaşanan stres, okulun verimliliği ve performansını da etkileyerek örgütsel başarısızlığa yol açmaktadır. Okul ortamındaki öğretmeni etkileyen örgütsel stres kaynakları, dikkatsizliklere ve hatalara yol açarak, maddi açıdan birçok harcamaya, manevi açıdan ise öğretmen ve öğrencilerde kalıcı olarak yer alabilecek olumsuz davranışlara sebep olmaktadır.

Stres algılaması kişiden kişiye farklılıklar gösterse de, öğretmenleri etkileyen örgütsel stres kaynakları her öğretim kurumunda mevcuttur ve bunlar başlıca; öğretmenlerin görev yaptığı binanın fiziki konumu ve ortamı, araç-gereç eksikliği, öğrencilerin sınav performansı, zaman baskısı, örgüt yapısı, öğretmen teftişi, yönetici-öğretmen-öğrenci-veli davranışları, iletişim eksikliği, iş gerekleri ile

(13)

4

kişisel uyumsuzluk, mesleki yetersizlik, tatminkâr olmadığı düşünülen maaş ve ücret, Türk Eğitim Sistemi’ndeki sürekli değişen politikalar, iş yükü ve iş güvenliği kaynaklı olabilir.

Öğretmenlerin çoğu, mesleklerinin gereğini yerine getirme sorumluluğunu üstlenmiş olsalar da; öğretmen olabilmenin koşullarının tek merkezi sınava bağlı olduğu, birçok mesleki niteliğin göz ardı edildiği ülkemizde, mesleğe yeterince hazırlanamayan öğretmenler, çalışma hayatında iletişim güçlükleri ve uyumsuzluklar yaşamakta, diğer öğretmenler tarafından eleştirilmekte, böylece strese sürüklenmektedirler.

Özellikle ergen yaş grubundaki öğrencilerin devam ettiği orta dereceli okullarda görev yapan öğretmenlerin, öğrenci disiplinine ilişkin sorunları küçük yaş gruplarına göre biraz daha yoğun yaşadıkları söylenebilir. Diğer taraftan öğretmenler bu konuda, yönetici-veli-öğrenci baskıları ile örgütsel strese girebilmektedirler. Ayrıca, orta dereceli okullarda öğrenim gören öğrencileri yüksek öğretime hazırlama hedefi doğrultusunda, üniversite sınavında gösterilen öğrenci başarısı ile yıl içindeki müfredat programını etkin bir şekilde yetiştirmeye çalışmak da örgütsel stres kaynakları olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Genellikle alanında yetersiz olan yöneticiler kişisel niteliklerini, bilgi ve becerilerini bir arada kullanamadıklarında; öğretmenlere bazı yönetsel baskılar yaparak stres kaynağı olmakta, değerlendirmelerinde yaptıkları adaletsizlik ile öğretmenlerin şevkini kırmakta, iş yüküne uygun ders programı hazırlamada yetersiz olmakta, öğretmenlere görevin ne zaman ve nasıl yapılacağı konusunda aydınlatıcı bilgi vermemekte, yetki ve sorumlulukları açıkça tanımlamamakta, eğitim-öğretimle ilgili kararlara katılım hakkı tanımamakta ve onların mesleki gelişim gösterme çabalarına katkıda bulunacak anlayış esasına dayalı ortamı sağlayamamaktadırlar.

Diğer yandan, ülke genelinde eğitime ayrılan bütçenin yetersizliği nedeniyle, okul binalarındaki donanım eksikliği ve okulların fiziki şartlarının iyileştirilmesi için yapılan eğitim harcamalarının bir kısmı veliler yoluyla

(14)

sağlanmaya çalışılırken, velileri teşvik etmek üzere çoğu zaman öğretmenler aracı edilmekte ve yöneticiler tarafından örgütsel strese maruz bırakılmaktadırlar. Okulların fiziki açıdan olan eksikliklerinin tamamıyla giderilememesi ve okul araç-gereçlerinin yeterli sayıda karşılanamaması durumlarında da akıllara, öğretmenlere örgütsel stres kaynağı olarak yansıyan bütçe yetersizliği gelmektedir.

Bu arada öğretmenler, uygulanan düşük ücret politikası ile geçim sıkıntısı çekmekte, kendilerinden beklenen rol ve görevleri hakkıyla üstlenemeyerek ek işler peşine düşmekte, yaşadıkları stresten bedenen ve ruhen olumsuz yönde etkilenmektedirler. Öğretmenler arasında mesleğe ve içinde bulundukları örgütsel ortama karşı yakınmalar yaygınlaşmaktadır.

Merkezileşme derecesi, bir örgütte kararların hangi düzeyde çalışanlar tarafından verildiğini göstermektedir. Hiyerarşik örgüt yapılarının belli bir mesafe ve resmiyet gerektirmesi, örgüt ikliminin soğumasına yol açmakta ve elverişsiz iş ortamı işgörenlerin iş tatminini etkileyerek, stres altında çalışmalarına neden olmaktadır (Katz ve Kahn, 1977: 29-30). Türk Milli Eğitim Sistemi’ndeki yukarıda bahsedilen merkeziyetçi yapının ve izlenen bazı politikaların birçok yönüyle sorun teşkil ettiği düşünülmektedir. Bu sorunların, ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlere örgütsel stres kaynağı olarak yansıması göz ardı edilemez. Stres altındaki öğretmenler, görevlerini zaman doldurma amaçlı yaparak eğitimde kalitenin düşmesine sebep olmakta ve sahip olunan mesleki itibarı zedelemektedirler. Öğretmen her şeyden önce birey olarak, bulunduğu ortamda kendini huzur içinde hissetmelidir. Huzur içinde olmayan öğretmenin meslekten soğuyarak özgüveni de azalmakta, işe yabancılaşmaya ve emeklilik için gün saymaya başlamaktadır. Sonuç olarak da kendine, çalıştığı okula ve dolayısıyla eğitim sistemine hem maddi hem de manevi zarar vermektedir.

Şüphesiz, öğretmenleri strese sokan birçok örgütsel kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakların neler olduğunun ve öğretmenler için en fazla önemlilerinin hangileri olduğunun bilinmesi, öğretmen stresini azaltma açısından önemli katkılar sağlayacak bir konudur.

(15)

6

Ortaöğretim kurumlarında çalışan öğretmenleri etkileyen örgütsel stres kaynakları nelerdir? (Edirne İli Örneği) sorusu, araştırmanın problem cümlesini oluşturmaktadır.

1.2. Amaç

Araştırmanın genel amacı; MEB’e bağlı okullarda etkili olan örgütsel stres kaynaklarının neler olduğunu saptamak ve bu saptanan stres kaynaklarıyla ilgili öneriler geliştirmektir. Bu temel amaç kapsamında araştırmanın alt amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

1. Öğretmenlerin, kendilerini etkileyen fiziksel koşullara bağlı stres kaynaklarına ilişkin görüşleri nelerdir?

2. Öğretmenlerin, kendilerini etkileyen öğrenci-veli ilişkilerine bağlı stres kaynaklarına ilişkin görüşleri nelerdir?

3. Öğretmenlerin, kendilerini etkileyen örgütsel koşullara bağlı stres kaynaklarına ilişkin görüşleri nelerdir?

4. Öğretmenlerin, kendilerini etkileyen kişisel etkenli koşullara bağlı stres kaynaklarına ilişkin görüşleri nelerdir?

1.3. Önem

Okullardaki stres kaynaklarının tespiti, öğretmenlerin olası örgütsel stres kaynaklarına karşı alacakları önlemler açısından büyük önem taşımaktadır. Öğretmenler kendilerini tehdit eden stres kaynaklarını ve onlarla baş etme yollarını öğrendiklerinde, bireysel olarak duydukları huzuru, içinde bulundukları örgütsel ortama ve mesleklerine de yansıtacaklardır.

Bu araştırmanın sonuçları, bir ülkenin en değerli yatırım aracı olan insanı yetiştirme sorumluluğuna sahip olan öğretmenlerin; kendilerini etkileyen örgütsel stres kaynaklarında ortak bir noktaya ulaşabilmelerine, okuldaki stres kaynaklarının neler olduğunu ve bu stres kaynaklarını kendilerinden uzaklaştırmayı öğrenmelerine katkıda bulunarak, beden ve ruh sağlığına kavuşmalarına yardımcı olacaktır.

(16)

1.4. Sayıltılar

1. Okullardaki stres kaynakları, ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak saptanabilir.

2. Görüşme anketinde sorulan sorulara öğretmenlerin verdiği cevaplar, onların gerçek görüş ve düşüncelerini yansıtmaktadır.

3. Görüşme sırasında öğretmenler, samimi ve içten davranmışlardır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma, 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Edirne il merkezindeki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ortaöğretim okullarında çalışan öğretmenlerin görüşleriyle sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Ortaöğretim Kurumları: MEB’e bağlı örgün eğitim ve öğretim veren dört yıl süreli resmi liselerdir.

Stres: Organizmanın bedensel ve düşünsel sınırlarının tehdit edilmesi ve

zorlanmasıyla ortaya çıkan durumdur (Şimşek, Akgemci ve Çelik, 2008: 329).

Örgütsel Stres: Örgüt ortamından kaynaklanan iş stresi veya mesleki

strestir.

Örgütsel Stres Kaynakları: Bir örgütteki işgörenleri etkileyen farklı stres

kaynaklarıdır. Bunlar; örgütsel özelliklere (örgütsel politikalar, örgütsel yapı, örgütsel süreç) ilişkin ve iş gerekleri ile rol özelliklerine (çalışma koşulları, iş koşulları, kişiler arası ilişkiler, rol çatışması vb.) ilişkin stres kaynakları olarak sıralanabilirler (Aydın, 2002: 23-25).

Öğretmen: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ortaöğretim okullarında

çalışan branş öğretmenleridir.

Yönetici: Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi ortaöğretim okullarında

müdür, müdür baş yardımcısı ve müdür yardımcısı görevlerinde bulunan yöneticilerdir.

(17)

8

1.7. İlgili Araştırmalar

İlgili araştırmalar; yurt içinde ve yurt dışında yapılmış araştırmalar olarak iki bölümde incelenebilir.

1.7.1. Yurtiçinde Yapılmış Araştırmalar

Ünal (2000), endüstri meslek liselerinde iki farklı ortamda (atölyelerde ve

sınıf ortamında) görev yapan öğretmenlerin işlerinin yarattığı stresin psikolojik belirtileri ile bunlarla başa çıkma davranışlarını belirlemek amacıyla “Öğretmenlerin Stresi, Stres Belirtileri ve Baş Etme Davranışları” isimli bir çalışma yürütmüştür. Araştırma İstanbul'da bulunan endüstri meslek liselerinde görev yapan 138 atölye meslek dersleri öğretmeni ile sınıf ortamında görev yapan 87 öğretmeni kapsamaktadır. Araştırma verilerini toplamak için anket geliştirilmiştir. Bu araştırmadan elde edilen bazı bulgular şunlardır:

1. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğu, haftalık ders saati yükü konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirtmişlerdir.

2. Öğretmenlerin %61,8’inin, iş stresi ile baş etme yollarını kendi kendilerine geliştirdikleri saptanmıştır.

3. Öğretmenlerdeki fizyolojik ve psikolojik stres belirtilerinin hafif derecede olup süreklilik göstermemesi onların mesleki yönden sabırlı ve anlayışlı olduklarını ortaya koymuştur.

Akpınar (2006), “Kocaeli İli İlköğretim Okulu Öğretmenlerinin Stres

Kaynakları ve Stres Yönetimi” isimli çalışmasında, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin stres kaynaklarının neler olduğunu, sınıflandırma anlamında hangi başlıklar altında değerlendirilebileceğini ve stres yönetiminin nasıl olması gerektiğinin ortaya koyulmasını amaçlamıştır. Araştırmanın evrenini, Kocaeli ilinde bulunan ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenler oluşturmuş ve bu evren içerisinden tesadüfî örnekleme yöntemiyle seçilen 96 öğretmene yüz yüze anket yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler ışığında ulaşılan bazı sonuçlar şöyledir:

(18)

1. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %58,5’i, baskı ve stres altında görev icra ederken karar verme hataları yapabildiklerini belirtmişlerdir.

2. Araştırmaya katılan öğretmenlerin %40,0’ı, iletişim problemlerinden kaynaklanan strese maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

3. Yaklaşık %40,0’lık bir öğretmen grubu, iş yükü konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirtmişlerdir.

4. Öğretmenlerin %68,0’i, kurumda kariyer geliştirme ve yükselme olanaklarının fazla olmadığını ve bu durum eksikliğinin karşılarına stres kaynağı olarak çıktığını belirtmişlerdir.

5. Öğretmenlerin %61,7’sinin kendi istekleri dışında yer değiştirme kaygısı taşıdıkları saptanmıştır.

6. Öğretmenlerin %44,7’sinin mal ve can güvenliği konusunda yaşadıkları kaygının ya da böyle bir stres kaynağının küçümsenemeyecek değerde olduğu saptanmıştır.

Bayram (2006), “Örgütsel Stres Faktörleri ve Rehber Öğretmenler

Üzerinde Bir Uygulama” isimli çalışmasında, rehber öğretmenlerin iş stres faktörlerini saptamak, önem derecesine koymak ve iş streslerinin demografik özelliklere bağlı olarak değişimini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın evrenini, Kocaeli ili sınırları dâhilinde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi kurumlarda görev yapan toplam 205 rehber öğretmen oluşturmaktadır. Örneklem ise bunların arasından rastgele örnekleme tekniği ile seçilen 121 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırma verileri, araştırmacı tarafından hazırlanan anket yardımıyla toplanmıştır. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlardan bazıları şunlardır:

1. Karşılaştırmalı değerlendirmelerde, öğretmenlerde en çok stresin performans değerleme ve terfi sisteminden kaynaklandığı ortaya çıkmıştır.

2. İş tatminine ilişkin stres faktörlerinin etkilerinin zamanla azaldığı tespit edilmiştir.

3. Eğitim düzeyi yüksek olan öğretmenler görev, yetki ve sorumluluklar konusunda daha fazla stres altındadırlar.

4. Görev, yetki ve sorumluluklarıyla ilgili stres faktörlerinin en çok özel eğitim okullarında çalışan PDR ve psikoloji mezunlarında etkili olduğu saptanmıştır.

(19)

10

Argon ve Ateş (2007), “İlköğretim Okulu Birinci Kademe Öğretmenlerini

Etkileyen Stres Faktörleri” isimli çalışmalarında, ilköğretim okulu öğretmenlerinin okulda etkilendikleri stres faktörlerini ortaya çıkartmayı ve bu faktörlerin bireysel özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemeyi amaçlamışlardır. Bu araştırmanın çalışma grubunu, Bolu ili Gerede ilçesi merkezinde bulunan resmi ilköğretim okullarındaki I. Kademedeki 98 öğretmen oluşturmuştur. Araştırma verileri sosyal çevre, iş çevresi, fiziksel çevre ve kendini yorumlama olmak üzere 4 boyuttan oluşan “Stres Kaynağı Ölçeği” ile toplanılmıştır. Öğretmenlerin stres kaynaklarını belirlemek amacıyla yapılan bu araştırmada elde edilen sonuçlar şöyledir:

1. Öğretmenlerin etkilendikleri stres faktörleri içerisinde, sosyal çevreden kaynaklanan faktörler ilk sırayı alırken, bunu fiziksel çevre, kendini yorumlama ve iş çevresiyle ilgili faktörler izlemektedir.

2. Kişisel özelliklere göre etkilendikleri stres faktörlerine ilişkin öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.

Yıldırım (2008), “Sınıf Öğretmenlerinin Stres Kaynakları ve Başetme

Yolları (Kilis İli Örneği)” isimli çalışmasında araştırmanın amacını; sınıf öğretmenlerinin örgütsel stres kaynaklarını belirlemek ve stresle baş etme yollarını ortaya koymak olarak belirtmiştir. Araştırmacı tarafından hazırlanan anket, 2007-2008 öğretim yılında Kilis merkezinde örneklem olarak alınan 20 okuldaki 200 sınıf öğretmenine uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler ışığında ulaşılan bazı sonuçlar şöyle özetlenebilir:

1. Öğretmenlerde en yüksek düzeyde stres yaratan durum velilerin ilgisizliğidir.

2. Okul imkânları ve denetim ile öğrencilerden kaynaklanan stres düzeyinin mesleki kıdeme göre anlamlı biçimde değiştiği görülmüş, bu stres düzeyinin mesleki kıdemi 6-10 yıl arası olan öğretmenlerde en yüksek olduğu belirtilmiştir.

3. Medeni duruma göre öğretmenlik mesleğinden kaynaklanan stres düzeyi anlamlı biçimde değişmiş, öğretmenlik mesleğinin evlilerde yarattığı stres düzeyinin, bekârlarda yarattığı stres düzeyinden anlamlı derecede yüksek olduğu görülmüştür.

(20)

4. Sınıf öğretmenlerinin en sık kullandıkları baş etme yollarının; sevdikleriyle vakit geçirme, olumlu diyaloglarda bulunma ve stresiyle baş etmek için ortam yaratma olduğu saptanmıştır.

5. Bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre sevdikleriyle vakit geçirme, ibadet etme, zamanı planlama ve stres yaratan durumu güvendiği kişilerle paylaşma yolunu kullanma sıklıklarının daha yüksek olduğu belirtilmiştir.

6. Stresiyle baş etmek için spor yapma yolunu kullanma sıklığının, mesleki kıdemi 1-5 yıl arası olan öğretmenlerde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

7. Stresiyle baş etmek için sevdikleriyle vakit geçirme yolunu kullanma sıklığı, bekâr olan öğretmenlerde daha yüksektir.

Yurtiçinde yapılmış ismi geçen araştırma sonuçlarına göre öğretmenleri en çok etkileyen stres faktörlerinin; terfi olanaklarının fazla olmamasından, kendi istekleri dışında yer değiştirmeden, iletişim problemlerinden, veli ilgisizliğinden ve iş yükü konusunda yaşanan sıkıntılardan kaynaklandığı görülmektedir.

1.7.2. Yurtdışında Yapılmış Araştırmalar

Anderson ve diğerleri (1999), “Öğretmenlerde Algılanan İş Stresi,

Durumluk Sürekli Kaygı ve Tükenmişlik Üzerine Yapılan Meditasyonun Etkileri” adlı çalışmalarında, 5 hafta süre ile uygulanacak standart meditasyon programının öğretmenlerin iş stresi algılamasına yeni bir bakış açısı katmasını, sürekli kaygı düzeylerini azaltmasını ve mesleki tükenmişlik düzeylerini değiştirmesini amaçlamışlardır. Katılımcılar Pennsylvania, Illinois ve Missouri’nin kırsal kesimlerinde bulunan 7 ilk ve orta dereceli bölge okulunda çalışan 22-60 yaş arasındaki öğretmenlerden oluşmuştur. Öğretmenlerin stres düzeyi ve tükenmişliklerini ölçmek için öğretmen stres envanteri, yetişkinlerin durumluk sürekli kaygı envanteri ve Maslach tükenmişlik envanterleri kullanılmıştır. Bu çalışmada ulaşılan bazı sonuçlar şunlardır:

1. Beş haftalık meditasyon sonunda, öğretmenlerdeki stres düzeyinin ve mesleki tükenmişliklerinin azaldığı görülmüştür.

(21)

12

2. Meditasyon programı sonrasında, öğretmenlerden %60’ının günlük yaşamda haftada en az altı kez meditasyon yaptıkları ve bu konuda istekli oldukları saptanmıştır.

3. Meditasyon programına katılan öğretmenlerin çevreye uyumlarının arttığı, kaygılarının azaldığı, kendilerine güvenlerinin çoğaldığı ve öğrencilerine karşı daha sabırlı davrandıkları görülmüştür.

Brown, Ralph ve Brember (2002), “İngiliz Öğretmenlerde Oluşan İş

Stresinin Eğitimdeki Değişimlerle İlişkisi ” adlı çalışmalarında, eğitimdeki hızlı değişimler esnasında okul ortamında öğretmenlere etki eden en önemli stres kaynaklarını saptamayı ve okul gelişim planlarını incelemeyi amaçlamışlardır. Öğretmenlerin içinde bulunduğu durumun daha ayrıntılı ifade edilebilmesi bakımından araştırma verileri nitel görüşme yoluyla elde edilmiştir. Araştırma, 1997-1998 ve 1997-1998-1999 eğitim-öğretim yıllarını içeren iki akademik dönem süresince Manchester’daki ilk ve orta dereceli okullarda çalışan öğretmenleri kapsamaktadır. Çalışmaya örneklem yoluyla seçilmiş 100 öğretmen ile başlanmış, 45’er dakikalık görüşmeler şeklinde 20 kişilik gruplar oluşturulmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen veriler ışığında ulaşılan bazı sonuçlar şöyledir:

1. Nitel görüşmenin içerdiği öğretmen-öğrenci ilişkileri ile ilgili bölümden, disiplin eksikliğinin öğrenci motivasyonunu ve tutumunu olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır.

2. Öğretmenlerin, mesleki ve idari görevleri yerine getirirken bir yandan da kişisel kaynaklı öğrenci problemleri ile ilgilenmeleri yüksek derecede stres kaynağı olarak saptanmıştır.

3. Öğretmen-meslektaş arasındaki zayıf iletişimin yabancılaşmaya neden olarak örgüt sağlığını tehdit ettiği saptanmıştır.

4. Yerel ve ulusal düzeydeki eğitim sisteminin öğretmen ve öğretme becerileri üzerindeki etkileri ile toplumun öğretmene karşı olan olumsuz tutumları en önemli stres kaynakları olarak belirtilmiştir.

5. Yenilik ve değişikliklerin öğretmenlerde şaşkınlığa sebep olarak onları rol ve uygulama karmaşasına soktuğu, yapılan yeniliklerle ilgili kaynak ve bilgilendirme eksikliği yaşadıkları belirtilmiştir.

(22)

6. Okul yönetim şekli ve idarenin, hemen hemen her öğretmene önemli stres kaynağı olarak yansıdığı görülmüş, okul yönetimindeki hiyerarşik yapının öğretmenlerin karar verme ve kararlara katılım fırsatını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır.

7. Öğretmenlerin aile ve özel hayatlarından kaynaklanan dış etkenlerin, onların mesleki becerilerini ustalıkla sergilemelerinde kullanacakları gerekli zamanı kısıtladığı belirtilerek, bu zaman yetersizliğinin önemli bir stres kaynağı olarak görüldüğü saptanmıştır.

8. Eğitim-öğretim ortamındaki yetersizliklerin personeli ve öğrencileri strese sürüklediği, öğretmende oluşan stresin öğrenci becerilerini azalttığı görülmüştür.

Wilson (2002), “Gerilimi Hissetmek, Öğretmen Stresi Üzerine Bir Alanyazın

İncelemesi” adlı çalışmasında; öğretme esnasında oluşan stresi, etkilerini ve öğretmenlik mesleğinin içerdiği stres açısından diğer mesleklerle karşılaştırılmasını alanyazında son on yılda yayımlanmış araştırmalarda incelemeyi amaçlamıştır. Özellikle İngiltere’ye ait yaklaşık 900 araştırma esas alınarak taranmış ve yapılan tarama çalışmasında öğretmen stresini belirlemeye yönelik esas alınan 6 araştırma sorusuna cevap aranmıştır. Bu araştırmadan elde edilen sonuçlardan bazıları şunlardır:

1. Stresin nedenlerini ve etkilerini birbirinden ayırt etmenin zor olduğu görülmüştür.

2. Taranan araştırmalarda, öğretmen stresini ölçmek için ölçek ve envanterlerin araç olarak kullanıldığı görülmüş; ancak laboratuar ortamına ait deneysel araştırmalara rastlanmamıştır.

3. Taranan araştırmalarda stres kaynaklarının; kişilik özelliklerine, koşullara ve yapısal özelliklere bağlı olarak ortaya çıktığı görülmüştür.

4. İş stresiyle ilgili yapılan çalışmalar, iş yükü ve iletişimin önemli stres nedenleri olarak belirtildiğini ortaya koymuştur.

5. Birçok araştırmacı öğretmen stresinin nedenlerinden en önemlilerinin; öğrenci davranışı, elverişsiz çalışma ortamı, meslektaşlar arasındaki ilişki, aşırı iş yükü ve zayıf okul kültürü olduğu konusunda aynı yargıya varmıştır.

(23)

14

6. Özellikle öz-bildirimlerden ulaşılan sonuçlara göre öğretmenlerin aşırı stres sonucu hastalandıkları saptanmış, ancak bununla ilişkili olması beklenen mevcut işe devamsızlık ve emeklilik konusunda yapılmış istatistiklerin yeterince destekleyici olmadığı görülmüştür.

7. Eğitim konusunda yapılan yenilikler bazı öğretmenleri strese sokmaktadır 8. Alanyazındaki araştırmalardan; öğretmenlerin stresle başa çıkmaları için öncelikle gerçekçi olmalarının, olumlu davranışlar geliştirmelerinin ve fiziksel açıdan sağlıklı olmaya özen göstermelerinin gerekli olduğu, stresin nedenlerini azaltmaya yönelik ya doğrudan harekete geçmeleri ya da etkilerini hafifletecek önlemleri benimsemeleri sonucuna ulaşılmıştır.

9. Bazı araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin stresle başa çıkmalarında verilecek seminerlerin faydalı olacağı belirtilmiş, ama çoğunlukla katılımının tam olarak sağlanamadığından ve değerlendirmesinin yapılamadığından yaygınlaştırılamadıkları saptanmıştır.

Younghusband, Garlie ve Church (2003), “Canada, Newfoundland’de

Çalışan Lise Öğretmenlerindeki Stres: Sürekli Değişime Dayalı Bir Çalışma” adlı araştırmalarında, lise öğretmenlerinin özellikle iş ortamında yaşadıkları stresi ve strese yol açan kaynakları saptamayı amaçlamışlardır. Newfoundland’in merkezindeki ve kırsal kesimlerindeki liselerde çalışan 15 öğretmen yaşları, mezuniyet durumları, mesleki kıdemleri ve branşları dikkate alınmakla birlikte gönüllülük esasına göre belirlenmiştir. Araştırmanın verileri; her katılımcıya demografik faktörler anketi uygulandıktan sonra öğretmenlerin çalışma ortamında yaşadıkları stresle ilgili açık uçlu soruların sorulduğu 90’ar dakikalık nitel görüşme yoluyla elde edilmiştir. Çalışma nitel araştırma biçiminde olup kuram oluşturma (Grounded Theory) yaklaşımı içinde yapılmış, araştırmacılar topladıkları verilerden yola çıkarak sürekli karşılaştırmalı analiz ile verileri anlamlı bir yapıya kavuşturmuşlardır. Bu durumda, veri toplama aracı tekrar düzenlendiğinden esnek bir yapıya sahip olmuş ve sürekli bir değişime açık bırakılmıştır. Bu çalışmada ulaşılan bazı sonuçlar şunlardır:

1. Yeniden yapılandırılan ve değişen öğretim sisteminin, öğretmenleri etkileyen en önemli stres kaynaklarının başında geldiği saptanmıştır.

(24)

2. Çevreden ve öğrencilerden kaynaklanan olumsuzluklar söz konusu olduğunda, idarenin öğretmenlere destek olmaması ve güçsüz kalması öğretmenleri etkileyen bir diğer önemli stres kaynağı olarak belirlenmiştir.

3. Öğretmenlerin stresli olduklarını belirtmekten çekinmeleri, stresle başa çıkma yollarını öğrenmekten kaçınmaları streslerini daha çok arttırdığından ve mutsuzluklarına sebep olduğundan öğretmen stresine etki eden faktörler olarak saptanmışlardır.

4. Öğretmenleri etkileyen bir diğer stres kaynağı iş yükü olarak belirtilmiş, talep edilen işlerle kişisel becerileri arasında uyumsuzluk olduğu saptanmıştır.

5. Öğrenci davranışları, öğretmenleri en az etkileyen stres kaynaklarından biri olarak belirtilmiştir.

Paulse (2005) tarafından yapılan “Western Cape’deki Eğitim Modeli

Dâhilinde Öğretmenleri Etkileyen Mesleki Stres Kaynakları” isimli çalışmasında, Western Cape’deki eğitim modeli bağlamında öğretmenlerin eğitim ortamında etkilendikleri en önemli mesleki stres kaynaklarını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırmanın evrenini, Western Cape’in Cape Town bölgesindeki çeşitli okullarda görev yapan 300 öğretmen oluşturmaktadır. Örneklem ise bunların arasından rastgele örnekleme tekniği ile seçilen 115 öğretmenden oluşmaktadır. Çalışmada ölçme aracı olarak, Güney Afrika koşullarına göre uyarlanmış öğretmen stres ölçeği kullanılmıştır. Bu çalışmada ulaşılan bazı sonuçlar, önem sırasına göre şöyle sıralanmaktadır:

1. Öğretmenleri etkileyen en önemli stres kaynaklarının; öğrenci davranışları ve sınıf ortamının öğretmene destek olup olmamasıyla ilişkili olduğudur. 2. Sınıfın homojen olmamasına bağlı olarak öğrenciler arasındaki bilgi ve beceri eksikliğinden kaynaklanan farklılıklar da öğretmen için stres kaynağı olarak saptanmıştır.

3. Yönetim, öğretmenleri en az etkileyen stres kaynağı olarak belirtilmiştir. Yurtdışında yapılmış adı geçen araştırma sonuçlarına göre öğretmenleri etkileyen en önemli stres faktörlerinin; olumsuz öğrenci davranışlarından, yeniden yapılandırılarak değişen eğitim sisteminden, öğretmenler arası iletişim eksikliğinden ve iş yükü konusunda yaşanan sıkıntılardan kaynaklandığı görülmektedir.

(25)

II. BÖLÜM İLGİLİ ALANYAZIN

Bu bölümde, araştırmanın kavramsal çerçevesini oluşturan konular başlıklar halinde ele alınmıştır.

2.1. Stres Kavramı

Bilim dünyasında stres sözcüğü ilk kez 17. yüzyılda “elastiki nesne ve ona uygulanan dış güç arasındaki ilişki”yi açıklamak üzere fizikçi Robert Hooke tarafından kullanılmıştır. 18. yüzyılda Thomas Young isimli bir başka fizikçi ise stresi maddenin kendi içinde olan bir güç ya da direnç olarak tanımlamıştır. Buna göre, madde kendi üzerinde uygulanan dış güce, sahip olduğu direnç oranında tepki gösterir. Eğer dış güç maddenin kendi içindeki dirençten daha büyükse madde niceliksel bir değişime uğrar. Dıştan gelen gücün aşırı büyüklüğü durumunda ise niteliksel değişimler olabilir. İlk kez fizik biliminde tanımlanmasından sonra biyoloji, psikoloji ve yönetim bilimlerine giren stres sözcüğü, farklı anlamlarda karşımıza çıkmaktadır (Şahin, 1998).

Latince’den türemiş bir terim olan stres, Latince’de Estrictia, eski Fransızca’da Estrece sözcüklerinden gelmektedir. 17. yüzyılda felaket, bela, musibet, dert, keder, elem anlamlarında kullanılmış; 18. ve 19. yüzyıllarda ise sözcüğün anlamı değişmiş ve güç, baskı, gerilim, zor gibi anlamlarda objelere, kişiye, organa ve ruhsal yapıya yönelik olarak kullanılmıştır. Buna bağlı olarak da stres, nesne ve kişinin bu tür güçlerin etkisi ile biçiminin bozulmasına, çarpıtılmasına karşı bir direnç anlamında kullanılmaya başlamıştır (Baltaş ve Baltaş, 2008: 304). XX. yüzyıla gelindiğinde ise stres, insanların yaşam biçimi ve standartlarına bağlı olarak giderek yaygın bir hal almıştır.

Stres sözcüğü sözlüklerde fiil olarak baskı yapmak, bastırmak, germek, önem vermek, yüklemek, zorlamak; isim olarak ise baskı, basınç, gerilim, güç, kuvvet, şiddet, önem, vurgu, yük, zarar, zor karşılığı kullanılmaktadır (Köknel, 1989)

(26)

Stres; gerilim, endişe, rahatsızlık, kuşku, huzursuzluk, zorlanma, korku ve heyecan gibi duyguların ifadesi (Barutçugil, 2004: 409) olup, bireyin fiziki ve sosyal çevreden gelen uyumsuz koşullardan dolayı, bedensel ve psikolojik sınırların üzerinde harcadığı gayrete denilmektedir (Cüceloğlu, 2000: 321). Gerilim; stres durumunun, sistem üzerindeki etkisidir. Gerilim sayesinde sistem, stres durumunda olduğunun bilgisini alır ve dengeye dönme sürecine girer. Zorlanma; dengeye dönme süreci için sistemin ödediği bedel veya harcadığı enerji miktarıdır. Rahatsızlık durumu ise, gerilimin öznel olarak yaşanma biçimidir (Şahin, 1998).

Phares’e (1988) göre stres dıştan ya da içten kaynaklanan, alışılmış olmayan uyarıcıların yarattığı ve buna karşılık duygusal, motor, zihinsel ve psikolojik tepkilerin ortaya çıkmasına neden olan durumlar; Davis’e (1982) göre bir kişinin duygularında, düşünce süreçlerinde veya fiziki şartlarında, kişinin çevresiyle baş edebilme gücünü tehdit eden bir gerilim durumu; Ellison ve diğerlerine (1990) göre ise stres vücudun tehdit edici bir durum karşısındaki biyokimyasal tepkisidir.

Stres hem uyarıcı, hem tepki, hem de bu ikisi arasındaki etkileşimi içeren bir kavramdır. Günümüzde en çok kullanılan ve kabul gören tanım, bu üç unsurun birlikte ele alındığı ve işleyişlerinin birlikte değerlendirildiği tanımdır. Başka bir deyişle stres, organizmanın kendisi ve çevresi arasındaki ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan, aşırı olduğunda ise bireyin tüm biyolojik ve psikolojik kaynaklarını tüketen bir durum olarak değerlendirilmektedir (Goldberger ve Breznitz, 1982). Selye (1950), stres kavramına biyolojik bir yaklaşım getirmiş ve stresi, bireyi etkileyen çevresel uyarıcı olarak görmüştür. Selye’nin kuramına göre bütün vücudu etkileyen değişiklikler stresin biyolojik sonucudur. Bu sonuçlar bir veya daha fazla uyarıcı tarafından ortaya çıkar. Canlı organizmayı etkileyen her değişiklik bir uyarıcı veya stresördür. Bu yaklaşımla Selye, stres ve stresör kavramlarını ön plana çıkarmış, bireyde bir dizi tepki yaratan çevresel uyarıcıya stresör, bireyin bu tür uyarıcılara karşı gösterdiği tepkiye de stres demiştir.

Stres verici olarak da adlandırılan stresörler, organizmanın dengesini bozabilecek etkenlerdir ve fiziksel (travma, sıcak, soğuk vb.), psikolojik (duygusal

(27)

18

gerilimler, iç ve dış çatışmalar vb.) veya sosyal (çevresel, kültürel değişim vb.) yönlü olabilirler (Baltaş ve Baltaş, 2008: 303). Bu nedenle stresin, genellikle bireylerin çevresiyle etkileşimi sırasında ortaya çıkan memnuniyetsizlik durumu olduğu söylenebilir. İnsan vücudu için olumsuz, sağlığı bozan bir durumdur ve bireyin tüm dengesini bozabilecek etkenleri kapsadığından psikolojik, fiziksel veya sosyal sonuçlar doğurabilmektedir.

Stres, bireyler üzerinde etki yapan ve onların davranışlarını, başka insanlarla ilişkilerini etkileyen bir kavramdır. Stres, kendiliğinden oluşan bir durum değildir. İçinde bulunduğu ortamdaki değişimlerden her birey etkilenir; ancak bazı bireyler bu değişimlerden daha çok veya daha yavaş etkilenmektedirler. İnsan yaşamında en fazla stres yaratan olaylar ve bu olayları yaşayan bireylerin stres ve strese bağlı olan hastalıklara yakalanma riskleri oldukça fazladır (Aydın, 2002).

Günlük hayatta bireyi engelleyen, tedirgin eden, sinirlendiren pek çok olay bireyi zorlar. Stres bireyleri psikolojik ve fizyolojik açıdan farklı şekillerde etkiler. Her bireyin stresörlere verdiği tepki ya da bu tepkinin şiddeti farklı olabilir. Bazı bireylerde stres sadece gerilime neden olurken, bazı bireylerde ciddi fizyolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Fakat genel anlamda stres üç aşamalı bir süreç olarak ortaya çıkar. İlk aşama Alarm Tepkisi adını alır. Organizmanın dış uyarıcıyı stres olarak ilk algıladığı durumdur. Kişi istenmeyen koşuldan ya kaçacak ya da mücadele edecektir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2005). Direnme Aşaması ikinci aşamadır. Stres durumu sürer ve sistem savaşmakta ya da kaçmakta başarılı olamazsa, organizma direnç aşamasına girer. Organizma sanki normal koşullar altında işliyormuş izlenimi vermektedir. Gerçekte ise organizma yorulmaktadır ve direncini yavaş yavaş kaybetmektedir. Üçüncü aşama Tükenme Aşaması’dır. Bireyler stresle savaşabilmek için sınırlı enerji kaynağına sahiptirler ve çözüm sağlayamadan uzun süre stres kaynaklarına maruz kaldıklarında bu durum onları tükenme aşamasına getirmektedir. Beden, artık stresin baskısına dayanamaz hale gelmektedir ve direncini kaybetmektedir. İlk alarm dönemindeki bazı belirtilere geri dönmektedir. Başa çıkılamayan stres karşısında denge bozulmakta ve uyum enerjisi bitmektedir. Bu nedenle tükenme belirtileri ile geri dönüşü olmayan izler

(28)

organizmaya kazınmaktadır. Yine bu nedenlerle depresyon veya ruhsal yıkım meydana gelmektedir (Örnek ve Aydın, 2006). Tükenme aşamasının; özellikle çalışanların kişilikleri, sosyal hayatları ve iş doyumları üzerinde yıkıcı etkileri olabilir. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde zamanla kurum ve kişinin bünyesini kemiren bir hastalığa dönüşebilir (Işıkhan, 2004).

2.2. Stres Kaynakları

Stres kaynakları strese neden olan etmenlerdir. Stres yaratan kaynaklar başlıca üç grupta toplanabilir (Okutan ve Tengilimoğlu, 2002):

1. Bireyin Kendisi ile İlgili Kişisel Stres Kaynakları: Kişilerin stres kaynakları çoğu kez onların kişiliklerini ortaya çıkaran huyları, mizaçları, karakterleri ve yetenekleri olabilir. Başka bir deyişle, stresin kaynağı bizzat bireyin kendi kişiliği olabilir. A ve B tipi kişilik özelliklerinin de bireylerin davranış örneklerini etkilediği yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur. A tipi kişiler, iş başında ve dışında ne kadar hırslı, saldırgan, stresli ve rekabetçi ise, B tipi kişiler de tam tersine o kadar katı kurallardan arınmış, esnek, sabırlı ve kolay sinirlenmeyen kişilerdir.

2. Bireyin Yaşadığı Genel Çevrenin Oluşturduğu Stres Kaynakları: Bireyin iş hayatı dışındaki stres kaynaklarıdır. Bunlar; aile sorunları, tekdüzelik, ekonomik sorunlar, siyasi ve politik belirsizlikler, yaşanılan kentteki ulaşım sorunları, kültürel ve sosyal değişimler, teknolojik gelişmelerin getirdiği yenilikler vb. olarak sıralanabilirler.

3. Bireyin İş Çevresinin Yarattığı Örgütsel Stres Kaynakları: Bir örgütteki işgörenleri etkileyen farklı stres kaynakları bulunmaktadır. Bunlar; örgütsel özelliklere (örgütsel politikalar, örgütsel yapı, örgütsel süreç) ilişkin ve iş gerekleri ve rol özelliklerine (çalışma koşulları, iş koşulları, kişiler arası ilişkiler, rol çatışması vb.) ilişkin stres kaynakları olarak sıralanabilirler.

(29)

20

2.2.1. Örgütsel Stres Kaynakları

Toplumsal gereksinmelerin bir kısmını karşılamak üzere kurulan örgütler, çeşitli mal ve hizmet üretmek amacını taşırlar. Örgütlerin bu amacını gerçekleştirmesi ise amaçlarına uygun niteliklerde işgörenleri çalıştırmaları ile olanaklıdır. Bir örgütte bütün diğer girdileri bütünleştiren ve işleyen emek girdisidir. Diğer yandan bireyler emeklerini belli bir örgütün kullanımına sunarak temel gereksinimlerini karşılayacak kazançlar elde ederler. Böylece örgüt ile bireyler arasında karşılıklı bir alışveriş süreci başlar (Aydın, 2002: 17). Birey zamanının büyük bir bölümünü iş ortamında geçirmekte ve belli amaçları gerçekleştirmek üzere kendisinden beklenen rolleri ve görevleri yerine getirmektedir. Bu durum, örgüt ortamında meydana gelen örgütsel stres kavramını ortaya çıkarmaktadır (Quick ve Quick, 1984). Bireyler yaşamlarını sürdürebilmek için çalışmak zorunda olduklarından dolayı iş yaşantısında çeşitli olaylarla, ilişkilerle ve değişikliklerle karşılaştıklarında gerginlik yaşayarak örgütsel kaynaklı strese girerler.

Her örgüt yapılan işe, kullandığı teknolojiye, çevresel koşullara, üyelerinin eğilim ve deneyimlerine, örgüt içi gruplaşmalara, çatışmalara, örgütün yarattığı iklime ve diğer etmenlere göre stres kaynakları geliştirilebilmektedir. Örgütlerde ortak olan nokta, nedenlere bağlı stres kaynaklarının yanında, yalnızca o örgüte özgü ya da o işten kaynaklanan stres ortamları da bulunabilmesidir. Stres bir örgütte, daha çok belli bir konumda bulunan çalışanların içinde bulunduğu durumu anlatmak için, bir anlamda öteki örgüt üyelerine göre farklılığı vurgulamak için kullanılan bir terim olarak da görülmektedir. Örgütte işin kendisi, bir zorlanma etkenidir (Ertekin, 1993).

İş ortamında belirli rol ve görevleri yerine getiren birey, örgüt ortamından kaynaklanan örgütsel stres ile iç içe bulunabilmekte ve bu kavram iş stresi veya mesleki stres olarak da adlandırılmaktadır. Örgütsel stres, bireyin kaynakları istemler karşısında yetersiz kaldığında ortaya çıkmaktadır. Bu durumda kaynak ile istem arasındaki denge önem taşımaktadır (Pehlivan, 1995).

(30)

İçinde bulunulan çağın en önemli sorunlarından biri olan stres ve stresin çalışma yaşamındaki etkileri çalışanlar üzerinde ciddi sıkıntılara yol açmakta ve bu rahatsız edici, baskıcı durumdan çalışma yaşamının bireyleri kurtulmak istemektedir. Sebepleri ve sonuçları kişiden kişiye değişmekle birlikte stres konusunda yapılan araştırmalar bu rahatsız edici duruma belli bir açıklık getirmeye çalışmakta ve stresin olumsuz sonuçlarına karşı tedavi edici yöntemler geliştirmektedirler (Cam, 2004).

Çalışma yaşamında stres yaratan faktörler bireyin çevresinde, stres ise bireyin kendisindedir. Stres yaratıcılarını fiziksel, sosyal ve duygusal olarak üç grupta toplamak mümkündür. Fiziksel stres kaynakları; çalışanın çevresinden kaynaklanan ve fiziksel bir strese yol açan ve insanı sonuçlar konusunda endişeye yönelten kaynaklardır. Sosyal stres kaynakları, çalışma yaşamındaki bireyler arası ilişkilerle ilgilidir. Burada stres yaratan fiziksel bir unsur değil, başka bir insandır. Duygusal etmenler, çalışanların çevreleriyle olan ilişkilerini algılama biçimleri olup, kişide engelleme, kaygı, kızgınlık veya buna benzer stres duygularına neden olur (Güney, 2008).

Örgütsel stres kaynakları çeşitli araştırmacılar tarafından değişik şekillerde sıralanmış ve gruplandırılmıştır. Luthans (1992), örgütlerdeki stres kaynaklarını dört grupta toplamaktadır:

1. Örgütsel Politikalar: Adaletsiz başarı değerlendirmesi, ücret eşitsizlikleri, örgütsel kuralların katılığı, iş gruplarını değiştirme, çelişkili yöntemler, sık sık yer değiştirmeler, gerçekçi olmayan iş tanımları.

2. Örgütün Yapısal Özellikleri: Merkeziyetçilik ve kararlardan dışlanma, yükselme olanaklarının azlığı, aşırı formaliteler, yüksek derecede uzmanlaşma, örgütsel bölümlerin karşılıklı bağımlılığı, yürütme ve danışma birimleri arasındaki çatışmalar.

3. Fiziksel Koşullar: Kalabalık çalışma koşulları ve özel yaşamı önemsememe, aşırı gürültü, sıcak ya da soğuk çalışma ortamı, iş kazaları, yetersiz aydınlatma.

(31)

22

4. Örgütsel Süreçler: Yetersiz iletişim, başarı düzeyi ile ilgili yetersiz geri-bildirim, belirsiz ve çelişkili amaçlar, başarı değerlendirmesinin yanlış ve çelişkili olması, adaletsiz denetim düzeni, yetersiz bilgi.

Yates (1989: 48), bireyin iş çevresi ile ilgili ortaya çıkan önemli stres kaynaklarını; kişiler arası çatışmalar, rol belirsizlikleri, sorumluluk, yoğun iş yükü, mekân ve yer sorunları, kaynakların dağılımında dengesizlikler, katılım, zaman darlığı ve iş yetiştirme telaşı, iş güvensizliği, yetersiz veya hızlı terfi olarak ele almaktadır.

Örgütsel stres, oldukça evrensel bir stres türüdür. İş stresi; iş arkadaşları arasındaki çatışma, yönetici ile çatışma, iş doyumsuzluğu, işteki sorumlulukların fazla olması, toplumsal desteğin az olması, iş beklentilerinin belirsizliği veya zaman baskısından kaynaklanabilir. Bazı kişiler işlerinde kendilerinden beklenen performansı göstermek için yeterli eğitimi almadıkları, bazıları ise, işlerinde yer alan durumların onların becerilerini kullanmalarına izin vermediğini düşündükleri için strese girebilirler. İş çevresinde ve bireyler arasında her zaman çatışmalar ve uyumsuzluklar vardır. Bunlar şiddetli stresle sonuçlanabilir (Pehlivan, 1995).

İşgören ile örgütün işlevsel ve toplumsal çevresi arasında doğrudan bir ilişki vardır ve bunlar birbiriyle tümleşik bir bütündür. İşgörenler örgütteki işlevsel ve toplumsal çevre ile etkileşerek örgütsel davranışı gerçekleştirirler. İşgörenler bu etkileşim içinde aynı zamanda istenmeyen davranışlar da gösterebilirler. Stres kavramı işgörenin kendisi, işlevsel çevresi ve toplumsal çevresi ile yakından ilgilidir. İşgören davranışını etkileyen ve işgörenin işlevsel ve toplumsal çevreyle etkileşmesi sürecinde ortaya çıkan bir kavram olduğundan, örgütsel stres kaynaklarının da örgütsel davranış modeline uygun olarak kurulması gerekmektedir (Aydın, 2002).

Bir örgütte strese neden olan faktörler, kaynaklarda farklı biçimlerde kategorize edilebilmektedir. Ancak bu farklı sınıflandırmalar genellikle birbirlerinin, alt başlıklara ayrılıp detaylandırılmış ya da daha az sayıdaki üst başlıklar altına gruplanıp genellenmiş halleridirler. Yani aslında aynı stres faktörleri farklı başlıklar altında incelenmektedir (Bayram, 2006).

(32)

Bu araştırma kapsamında genel olarak bir sınıflandırma denemesine girişecek olursak, örgütsel stres kaynaklarını aşağıdaki biçimde listeleyebiliriz:

1. Fiziksel Koşullar

• İş ortamının sıcaklığı, aydınlatması, temizliği, çevresi gibi fiziksel koşullar • Binanın aşırı büyüklüğü veya küçüklüğü

• Aşırı ses ve gürültü • İşyerine ulaşım güçlüğü

2. Örgütsel Politikalar • Alınan ücret yetersizliği

• Adaletsiz ödül, terfi ve başarı değerlemeleri • Keyfi ve adaletsiz politikalar

• Sık sık yer değiştirmeler • Rol çatışması

• Adil olmayan deneticiler

3. Örgütsel Yapı

• Kararlara katılamama, yetki ve sorumluluklar arasında uyumsuzluklar • Merkeziyetçilik, aşırı bürokrasi ve yazışmalar

• Kendini geliştirme olanaklarının azlığı • Bölümler arası bağımlılık ve çatışmalar • Sorumlulukların ağırlığı ya da çokluğu

4. Örgütsel Süreç

• İletişim güçlüğü, yetersiz iletişim

• Başarı düzeyi ile ilgili yetersiz geri bildirim • Yıldırma politikası

• İş için gerekli araç-gereç, laboratuar eksikliği • Zaman baskısı

• Çalışma saatlerinin uzunluğu, aşırı iş yükü • İş sırasındaki motivasyon eksikliği

(33)

24

• Yapılan işte takdir görememek • Kişiler ve bölümler arası aşırı rekabet

• Kişiden beklenenlerin normalin üstünde olması • İş ortamındaki sosyal ilişkilerin azlığı

• Ast-üst çatışmaları

• Teknolojik değişimlere uyum sağlayamama

5. Kişisel Etkenli Koşullar • İşin severek yapılmaması

• Çalıştığı kuruma ait olma duygusu hissedememe • Rol-statü uyumsuzluğu

• Mesleki yetersizlik

• Ek iş yapma ihtiyacı hissetmek • İş arkadaşlarıyla anlaşmazlık • İş yerinde dedikodu

2.2.1.1. Fiziksel Koşullara Bağlı Örgütsel Stres Kaynakları

Bulunulan ortamın fiziksel koşullarının insan stresi üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla çalışma ortamının sıcaklık, aydınlatma, temizlik, havalandırma, genişlik vb. özellikleri çalışan stresi üzerinde etkilidir. İş yeri ve ev arasındaki ulaşım güçlükleri, servislerin yeterli olmaması gibi haller de fiziksel koşullarla ilgili stres faktörü olarak kabul edilebilirler (Bayram, 2006).

İşyerinde çalışan insanların tümü, çalıştıkları ortamın fiziksel şartlarından psikolojik ve fizyolojik olarak etkilenmektedir. Çalışma ortamının kötü koşullarda organize edilmiş olması, bütün çalışanlarda stres unsuru yaratıp, çalışanların işten soğumalarına ve isteksizce çalışmasına neden olmaktadır (Avcı, 2007).

İşgörenin içinde bulunduğu çalışma ortamı ve onu etkileyen fiziksel koşullar, bireylerin stresle karşı karşıya kalmalarına yol açan önemli etkenlerdendir. Bu koşulların en uygun düzeylere ulaşması işgörenin moral yapısını etkileyebileceği

(34)

gibi örgütle bütünleşmesini de kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle aydınlatma, ısınma, havalandırma, gürültü gibi fiziksel koşulların işgörenin çalışma temposu ve isteğini arttıracak biçimde düzenlenmesi gerekmektedir (Sabuncuoğlu, 1986: 55).

Isı stresi insan vücudunun soğuğa ve sıcağa karşı gösterdiği değişik tepkileri kapsamaktadır. Organizma belli bir yere kadar soğuğa ve sıcağa adapte olabilmektedir. Ancak vücut adapte olurken, adapte olamadığı ısı durumlarında fizyolojik ve psikolojik açıdan zorlanır, bunlara bağlı olarak da performans düşmesi ve hatalarda artış meydana gelmektedir (Işıkhan, 2004). İyi bir ışıklandırma hem erken yorulmayı önler, hem de insanları güdüleyerek iş verimini arttırır. Çalışanlar genellikle gün ışığına yakın bir ışıklandırmayı tercih ederler. Gün ışığına yakın bir ışıklandırma bireylere çalışma sırasında ferahlık verir. Kötü ışıklandırmanın getirdiği yorgunlukla birleşen can sıkıntısı, çalışanın hem dikkatini dağıtır hem de moral olarak yıpratıp, sinirli kılar. Moral üzerindeki olumsuz etkilerinin yanında kötü ışıklandırma göz sinirlerini yıpratır ve zayıflatır (Eren, 2001). Gürültü, bireyin ya da toplumun rahatını ve sağlığını olumsuz yönde etkileyebilen ve istenmeyen bir ses olarak ele alınmaktadır. Gürültünün insan sağlığı üzerindeki etkilerini fizyolojik olarak; geçici ya da kalıcı işitme hasarları, kan basıncında artış ve nabızda hızlanma, dolaşım sisteminde değişiklikler, uyku bozukluğu ve yorgunluk, psikolojik olarak ise; davranış bozuklukları, rahatsızlık, tedirginlik, zihinsel etkinliklerde yavaşlama ve iş veriminin azalması olarak sıralamak mümkündür (Işıkhan, 2004).

İnsanları strese sokan bir başka kaynak çalışılan kentin ulaşım sorunları ile ilgilidir. Özellikle, işe gidiş-geliş saatleri esnasında iş ile ev arasındaki mesafenin uzunluğu, yeterli toplu taşıma araçlarının bulunmaması, yolların yetersizliği, trafik kalabalığı, her an bir kaza olasılığı, iş yerinin servis aracının bulunmaması veya her semtte olmaması, insanların evden iş yerine gidene kadar fiziksel ve psikolojik olarak tükenmelerine, eve dönüşlerinde de zaten yorgun olan bedensel, zihinsel ve ruhsal durumlarının yaşamdan zevk almayacak hale gelmesine neden olmaktadır. Bu durum insanları sosyal hayattan tamamen koparmakta, işyerlerinde de verimliliklerinin önemli ölçüde düşmesine sebep olmaktadır (Eren, 2001).

(35)

26

2.2.1.2. Örgütsel Politikalara Bağlı Stres Kaynakları

İş yerinde örgütün belirlemiş olduğu politikalar da stres kaynakları yaratabilmektedir. Maddi koşulların yarattığı bedensel ve fizyolojik stres ve yarattığı sorunlara ek olarak çeşitli politikalar çalışanları etkileyerek tipik stres davranışlarına neden olabilmektedir (Özkalp ve Kırel, 2001).

Alınan ücretin yetersizliği birçok çalışanın ikinci bir işte çalışmasına neden olmaktadır. Bu da fiziksel ve psikolojik yönden vücudun daha fazla riskle karşı karşıya kalması anlamına gelmektedir (Işıkhan, 2004: 104). Yetersiz ücret, çalışanın kendisinin ve ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamayacağı anlamına gelir. Ailenin ihtiyaçlarını gidermek için ek mesai yaparak, aşırı çaba göstermek çalışanın aile ve toplumsal yaşamına zarar verir (Altuntaş, 2003: 129).

Başarı değerleme standartlarının uygunsuzluğu ve başarı değerlendirmede nesnelliğin olmaması çalışanlar için önemli stres kaynaklarındandır. Yetersiz veya hızlı terfi, iş güvensizliği, terfide nesnel davranılmayacağı korkusu, hırs, başarı arzusunun engellenmesi özellikle başarı dürtüsü yüksek bireyler için önemli bir stres faktörüdür. Örgütler, belirli amaç ve ihtiyaçların yanında, toplumsal isteklere yanıt vermek için eğitim programları düzenlerler. Hızlı teknolojik değişmeler, yeni iş görme yöntemleri, işin ögeleri, beceriler, istihdama yönelik fırsat eşitliği konusundaki toplumsal baskılar ve işgörenlerin kariyerlerinin yönetiminde daha fazla söz sahibi olmak gibi örgüt içi baskılar bu eğitim programlarının önemini artırmıştır (Kaya, 2006: 44).

Genellikle bireyler başkaları tarafından değerlendirilmekten hoşlanmazlar. Çünkü değerlendirmenin nesnel ve yeterli bir biçimde yapılmasının zorluğunu bilirler. Ya da değerlendirmenin nesnel ölçütler ile yapıldığına inanmazlar. Kurum içinde adil olmayan başarı değerlendirmelerine göre yapılan terfiler, liyakat esasına oturmadığı için kişiler arasında bir çatışmaya dolayısıyla da strese neden olmaktadır. Yöneticilerin bireylerin performanslarını doğru değerlendiren objektif ölçüler yerine, yöneticilerle olan insan ilişkilerine bağlı olarak olumlu düşünülen kişileri bilgi,

(36)

beceri ve kıdemleri yetersiz olmasına rağmen bir üst kadroya terfi ettirmeleri, çalışanlar arasında hem yöneticiye karşı hem de bu kadroya gelen kişiye karşı olumsuz duygular beslemelerine ve çalışma sürecinde çatışma üzerine kurulu davranış göstermelerine sebep olmaktadır. Bu durum diğer çalışanlarda stres yaratmakta, çalışma isteğini olumsuz yönde etkileyerek işe devamsızlıklara yol açabilmektedir. Kurumlardaki bu terfi mekanizmasının diğer bir sonucu da ekonomik sebeplerden dolayı işten uzaklaşma imkânı bulunmayan kimseler içindir. Bu çalışanlar liyakatin olmadığı bir ortamda çalışmak zorunda oldukları için psikolojileri bozulmakta ve stresin sebep olduğu bazı fizyolojik problemlerle karşı karşıya kalmaktadırlar (Cam, 2004).

Örgütlerde çalışanların, hem performansları hem de yeterlilikleri bakımından değerlendirilme ölçütlerinden haberdar edilmemeleri ve bu ölçütlere göre değerlendirilmemeleri de kendilerinde strese neden olmaktadır. Değerlendirme sonuçlarının geri bildirimlerle kendilerine bildirilmesinin yaşanan stresi azaltabileceği düşünülebilir. Bir işgörenin özerkliği, çoğu zaman çalışmasının denetlenme biçimine bağlıdır. Genel olarak işgörenler, yakın denetimden rahatsız olduklarını ve kendi deneyimlerini ortaya koyma olanağı buldukları düzenlemelere destek sağladıklarını belirtmektedirler (Celep, 2000).Bilgi ve yeteneklerini yeteri kadar kullanamayan personel, kapasitesini tam olarak sunamadığından yükselememenin ve engellenmenin neden olduğu bir gerilim içerisine girmektedir. İş yerinde yükselmesi engellenen ya da ilerleme olanağı kısıtlı olan bireyde işe karşı bıkkınlık, isteksizlik ve moral bozukluğu ortaya çıkabilmektedir (Özkalp ve Kırel, 2001).

En genel anlamı ile rol çatışması, bir role ve rol yükümlüsüne ilişkin beklentilerin uyumsuzluğu şeklinde tanımlanabilir. Bir başka tanım ise rol çatışmasını kişinin yerine getirmesi beklenen iki ya da daha fazla rolün birbiriyle çelişki yaratacak şekilde üst üste gelmesinin bir sonucu olarak ele almaktadır (Topuz, 2006). Başka bir deyişle rol çatışması, bir işgörenin çalıştığı yere aykırı olarak konumlandırılması sonucu oluşur. Çatışmanın ortaya çıkması, bireyin rolündeki

Referanslar

Benzer Belgeler

Çift Çift Sm ve Gd izetoplarının B(E2, J�+2) Değerlerinin Genelleştirilmiş Nükleer Modelle

9 nolu metal-kauçuk burç ve dövme gövdede çakma için verilen sıkılık değeri 0.55 iken çıkan burç çıkma 12 kN olarak burcun 12 kN yüke kadar boşluk yapmadan

The purpose is to estimate landfill gas generation potential on the base of literature information for waste currently disposed into land for several European countries,

Yasaya göre, işveren ve sigortalı arasında çağrı üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde yapılan çalışma süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiş

Ancak 1 numaralı noktada vara ve valga modeller için en fazla gerilme değeri referans kabul edilen normal modele göre daha düĢük olarak elde edilmiĢtir (ġekil

Mikroçoğaltım yöntemiyle geliştirilen her iki Mentha ssp’de (Mentha pulegium, Mentha x piperita) türünde de doğal yolla çoğaltma yöntemine göre ayda 6 kat daha

Tarımsal sulamanın artmasına paralel olarak, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Şanlıurfa ilinde ekim alanı giderek artan mısır tarlalarında sorun olan yabancı otlar

Adaoğlu (2006), 1994- 1999 yılları arasında İstanbul Hisse Senetleri Borsasında olumlu ve olumsuz duyuruların hisse senetleri piyasasına olan etkilerini