• Sonuç bulunamadı

Ermeni terorizminin kökleriyle ilgili dev bir araştırma:150 yıllık kin:Anadolu'da kurulan Amerikan konsoloslukları, Ermeni konsolosluğundan farksızdı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ermeni terorizminin kökleriyle ilgili dev bir araştırma:150 yıllık kin:Anadolu'da kurulan Amerikan konsoloslukları, Ermeni konsolosluğundan farksızdı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

26 EKİM 1984

Amerika'daki Türk düşmanlığı ve

Ermeni yandaşlığının altında, Anadolu

zenginliğinin sömürülmesi isteği vardı

i

rm eni terörizm inin kökleriyle

ilg ili dev b ir araştırm a:

yöresinde Ermenllere yardım dağıtma işiydi, öteki misyo­ nerlerin Ermeni ihtilâlcileriy­ le ilişkilerini düzenleme veya örtbas etme sorunuydu.

1886 da Amerika'nın Sivas'taki

Konsolosu, raporunda şöyle yazıyordu:

"Anadolu'nun maden kaynakları pek

zengin. Bir başka hükümetin elinde

olsaydı, bu maden kaynakları, yüzyılın

en büyük verimini ve servetini

sağlardı”

IS O

>1896 yılında Amerika Birleşik

Devletleri, İki savaş gemisini, gözdağı

olarak Türk sularına gönderdi

i Amerikan resmî arşivlerindeki

belgelerin yazarları, Ermenller ya da

yandaşlarıdır

Amerikan misyonerleri, Ermeni

komitecilerin kuryeliğini yapmışlardır

1894 yılında Amerikan senatosu karar alıyordu:

Barbar Türkler, en sert biçimde kınanmalıdır"

ıı

Anadolu’da kurulan Amerikan

konsoloslukları, Ermeni

konsolosluğundan farksızdı

Amerika’dan toplanan pa­ raları bölgedeki Ermenilere dağıtma işi oldukça büyük bir yükümlülüktü. Büyük paralar söz konusuydu. Yalnız Aralık 1895 ile Kasım 1896 tarihleri arasında Erzurum Konsolos­ luğu görev çevresinde 45.191 dolar tutarında yardım dağıtıl­ mıştı. 264 köy dolaşılmış, 66.100 Ermeni'ye tek tek yar­ dım dağıtılmıştı. Misyonerle­ rin de yardımıyla Erzurum, Hı­

nıs, Kiğı, Kemah, Bayburt, Tercan ve Erzincan yöreleri

adım adım dolaşıldı. Ermeni ihtilâlcilerine yar­ dım eden misyonerler de var­ dı. Van’daki rahip misyoner

C.C. Reynold, Ermeni ihtilâl­ cilerini postacılığını üzerine almıştı. Oniann gizli yazışma­ larını misyoner zarfına koyup, kendi mühürüyle mühürledik­ ten sonra, Türkiye içindeki ve Türkiye dışındaki Ermeni ih­ tilâlcilerine ulaştınyordu. Bu­

nu epeydir yapıyordu ve bir

“alışkanlık” haline getirmiş­

ti. Van’daki İngiliz Viskonso- losu, Amerikan Konsolosunu uyarıyordu,Bergholz, İstanbul Elçiliği ve Washington ile bu konuda yazışmalar yapıyordu.

G

ü r ü l t ü l ü Ermeni propagandası arasın­ da insanın aklı bir şe­ ye takılıyor: Acaba işin içinde iş mi vardı? Ondokuzuncu yüzyılda Anadolu’yu istilâ eden Amerikan misyonerleri, bir yandan bir “balmumu” parçası gibi Ermeni’yi avuçla­ rının İçinde yoğururken, öte yandan Türkiye'nin yerüstü ve yeraltı zenginliklerini de dikkatle inceliyorlardı. Türki­ ye’de açılan Amerikan konso­ losluklarının da ilk işlerinden biri, Anadolu’nun yerüstü ve yeraltı zenginlikleri üzerine ayrıntılı raporlar hazırlamak olmuştu.

1886 yılında kurulan Sivas Amerikan Konsolosluğu’nun Washington'a gönderdiği ilk önemli raporlarından biri Ana­ dolu maden kaynakları üzeri­ neydi. 4 Kasım 1887 tarihli ve on beş sayfa uzunluğundaki bu raporunda Konsolos Je­

wett, şöyle söze giriyordu: “Anadolu'nun maden kay­ nakları pek zengin, ama pek az geliştirilmiştir. Bir başka hükümetin elinde olsaydı bu maden kaynaklan, yüzyılın en büyük verimini ve servetini sağlardı. Ama bugünkü koşul­ larda bunlar hemen hemen hiç değer taşımıyor.”

Greene, “Türkiye Erme- nlstanı” dediği Doğu Anado­

lu’yu, Anglo-Sakson okuyucu­ larına şöyle tanıtıyor:

“Dörtgen biçiminde alt­ mış bin mil karelik büyük bir yayla. Yaklaşık Iowa eyaleti kadar... İklimi yumuşak. Hava­ sı parlak ve cana can katıyor. Kuru, ağaçsız bir bölge. Ama sulanınca verimli oluyor. Ma­ deni ve kömürü bol... Tanm metotlarının ilkelliği yüzün­ den şimdilik toprağın ancak bir parçasında tanm yapılıyor. Maden kaynaklanna hiç el sü­ rülmemiş. Türk'te para ve ka­ fa yok kİ!..”

“The United Society of Christian Endeavour” adlı

misyoner örgütünün başkanı

Francis E. Clark, biraz daha

açık konuşarak şunları yazı­ yor:

“Türk egemenliği umut­ suz ve Iflâh olmaz biçimde kötüdür.”

1896 yılında Erzurum 'da bir Amerikan konsolosluğu açıldı. S iva s konsolosluğundan on yıl sonra açılan bu dip­ lomatik biiro da diğerleri gibi Ermeni çıkarları için çalışmaya başladı. Resimde 19'uncu yüzyılın sonlarındaki Erzurum görülüyor.

* ABD SENATOSU

İŞE KARIŞIYOR

Y

IL 1894: Amerikan Se­natosu, ilk kez Ermeni işine kanşıyor veya ka­ rıştırılıyor. Doğu Anadolu’da Sasun ayaklanması çıkmış ve bastırılmış. Tezgâhlanan oyun bozulmuş. Amerika’da Protestan Kilisesi ve misyo­ nerler yaygara koparıyorlar. Ermeni propagandası dalga dalga ABD'ye yayılmış. Kilise­ ler seferber olmuş. Basın kampanya açmış. “Barbar

Türk” lânetleniyor.

Bu hava içinde, 3 Aralık 1894 günü, Louisiana Senatö­

rü Newton Blanchard, Erme­

ni işini Amerikan Senatosu' na getiriyor. Bir karar tasarı­ sı sunuyor. Tasanda, Türki­ ye’de, “kadın, erkek, çoluk,

çocuk gözetilmeksizin yapı­ lan katllamlann... Çağdaş uy­ garlık İçin bir yüzkarası olduğu ve tüm insanlıkça en sert biçimde kınanması ge­ rektiği” belirtiliyof.

Aynı gün, ABD Senatosu konuyu görüşüyor ve ortak bir karar kabul ediyor.

1895 yılında Anadolu’da

yenlErmeni kargaşaları çıktı. Amerika’da Ermeni propagan­ dası da ayyuka çıktı. ABD Se­ natosu, yeniden Ermeni işine karıştı. 9 Aralık 1895 günü ye­ niden bir karar aldı. Kararda, Türkiye’deki Amerikan vatan­ daşlarının canlarına veya mal­ larına zarar verilip verilmediği ve Ermenilere yapıldığı söyle­ nen zulümler kor usunda Baş- kan’ın Senato’ya bilgi verme­ si isteniyordu.

22 Ocak 1896 günü ABD Senatosu Dışişleri Komisyo­ nu bir karar aldı. Berlin Ant­ laşmasının Ermenilerle ilgili hükümlerini uygulamamakla suçlanan Türkiye, protesto edildi. Başkan Cleveland’ın Avrupa devletleriyle anlaşa­ rak Ermenilere yapıldığı ileri sürülen zulümleri durdurma­ sı istendi.

Ohio Senatörü Charles

Henry Grosvenor, “Ermenller kurtanlmayı bekliyor, onlara sadece sempati göstermemiz yetmez” diyor ve Amerika ile

Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin kesilmesini ve Tür­ kiye’ye silahlı müdahalede bulunulmasını istiyordu.

Kongre'deki bu sert gö­ rüşmeler bir hafta kadar sür­ dü.

Türk düşmanlığının ayyu­ ka çıktığı o günlerin havası içinde, Başkan Clevetand, gü­ ya “Amerikan vatandaşlarının

canlarım ve mallannı koru­ mak İçin”, San Francisco ve Marbiehead adlı İki savaş ge­ misini Türk sulanna gönder­ di. Amerikan bayraklı İlk ticaret gemisi 1797’de İzmir’e gelmişti. Ondan yüz yıl kadar sonra da ilk Amerikan savaş gemileri Türk sularında boy gösterdiler. Bu gövde göste­

risi Amerika’da, propaganda malzemesi yapılıp sömürüldü ve Türklere yine verip verişti­ rildi.

önemli ticarî çıkarları da he­ nüz yoktu.

Türkiye’deki en eski Ame­ rikan konsoiosluklan İzmir ve İstanbul konsolosluktandır.

Bunlar ticaret konsoloslukla­ rıydı. Burada üzerinde durma­ ya pek değmez. Ermeni işi bakımından önemli olan Ana­ dolu içlerindeki Amerikan konsolosluklarıdır.

Ermenller ve misyonerler gözönünde tutularak Anado­ lu’da ilk açılan Amerikan Kon­ solosluğu, Sivas Konsolos­ luğudur.

ABD Sivas Konsolosluğu, 1886 yılında açıldı. Buraya

Konsolos olarak H.M. Jewett adında biri atandı. Mr. Jewett, bir Amerikan misyonerinin oğluydu. Fanatik Türk düşma­ nı misyoner ailede koyu bir Türk düşmanı olarak yetiştiril­ mişti. Anadolu'nun Tokat kentinde doğmuştu. Çocuklu­ ğu Ermeniler arasında geç­ mişti.

Konsolosluk binası olarak

Derbarbian adlı varlıklı bir Er-

meni’nin evini kiraladı.

bunlara dayanarak geleceğin tarihçileri “bilimsel ve ob­

jektif” eserler yayınlayacak­

lardı (!)...

Anadolu’da İkinci Ameri­ kan Konsolosluğu, Ermeni olaylarının patlak verdiği bir dönemde, Erzurum’da açıldı. Bunun açılmasını misyoner­ ler istediler.

Bu ısrarlar üzerine ABD Hükümeti 1895 yılında Erzu­

rum’da bir konsolosluk açma­

ya karar verdi ve Mr. Chilton adında birini buraya konsolos olarak atadı. Chilton, Erzu­

rum’a kadar geldi. Ama Türk Hükümeti kendisini tanımadı.

ANADOLU’ DA

AMERİKAN-ERMENİ

KONSOLOSLUKLARI

Konsolosluk dragomanlı- ğına yine Amerikan misyoner­ lerinin okutup yetiştirdiği

Ananie Haralaniyades adlı bir

Rum alındı. İstanbul Robert Kolej çıkışlıydı, isalah Mouti-

santos adlı bir başka Rum,

ikinci tercüman olarak konso­ losluğa alındı.

Sivas Konsolosluğu'na bağlı olarak Ankara’da bir Amerikan Konsolosluk Ajan­ lığı açıldı. Bunun başına Dik- ran Tabibian adlı bir Ermeni

getirildi.

Sivas Amerikan Konso­ losluğu’nun kadrosu böylece tamamlandı. Misyoner çocu­ ğu olan Jewett’in üç yardım­ cısı da misyonerlerin yetiş­ tirdiği, misyonerlerin salık verdiği kimselerdi. Biri Erme­ ni, ikisi Rum. Raporları bun­ lar kaleme alacaklardı.

B

ERLİN Antlaşmasin- dan sonra Ermeni işi politika gündemine getirildikten bir süre sonra Amerika Birleşik Devletleri de Anadolu’da konsolosluklar açtı. Bunlar, Ermeniler ve misyonerler için açılan kon­ solosluklardı. Çünkü o tarih­ te Anadolu'da misyonerler­ den başka Amerikan vatanda­ şı olmadığı gibi, Amerika’nın

Konsolosluğun haber kay­ nakları ise çevredeki misyo­ nerlerle Ermenilerdi. 1886 yılı sonunda Sivas yöresinde 25 Amerikan misyoneri vardı. 1892 yılında konsolosluğun görev çevresindeki misyoner­ lerin sayısı 73 kişiye yüksel­ mişti.

Sivas Konsolosluğu’ndan yanlış, çarpık ve hatta uy­ durma raporlar çıkacak; bun­ lar Amerikan Dışişleri Ba­ kanlığı arşivlerine girecek ve

"HARPUT’TA BİR

w AMERİKALI”

A

NADOLU’da üçüncü Amerikan Konsoloslu­ ğu Harput’ta açıldı.

Bunun açılması biraz zor ve geç oldu. Misyonerler daha 1890'larda burada bir konso­ losluk açılmasını istemişler­ di. Ama BabIâli buna izin vermemişti. 1895 yılında Amerika’nın Harput Konso­ losluğuma atanan Mr. Hunter, Türk Hükûmeti’nce tanınma­ dığı için Türkiye’den geri dön­ müştü.

1900 yılında Thomas H.

Norton, A BD Harput Konso­

losluğuma atandı. Aralık ayın­ da görevi başına geldi ve 1 Ocak 1901 günü konsoloslu­ ğu açtı. Konsolosluk binası olarak, Serkls Kürkçiyan adlı bir Ermeni'nin evi kiralandı. Dragomanlığa Kevork Kayarl­

an adlı bir Ermeni genci alın­

dı. Kayaryan 1879’da Harput yakınında doğmuş, 1892-1900 yıllarında Harput Amerikan Misyoner Koleji’nde okumuş, mezun olunca aynı okula öğ­ retmen olarak atanmıştı. Mis­ yonerlerin çocuğuydu. Kon­ solosluk tercümanlığına atan­ ması için misyonerler yazılı ve hararetli tavsiyelerde bu­ lunmuşlardı. Konsolosluk postacılığına daAvedis Mıgır-

dıçyan adlı Ermeni getirilmiş­

ti. Kavas olarak da iki Türk genci alınmıştı: Bekir Çavuş ile Ali Pala Bekir. Konsolos­ luk personeli buydu. Yani, Amerikalı Konsolos'tan sonra İçerde iki Ermeni, dışarda iki kavas Türk.

Amerikalılar işin peşini bı­ rakmadılar. Ertesi yıl Leo

Bergholz adında birini Erzu­

rum Konsolosluğu’na atadı­ lar. Konsolos, 10 Temmuz 1896 günü Erzurum’a geldi ve konsolosluğu açtı. Beratı çok sonradan geldi.

Konsolosluk binası olarak Erzurum’un Ermeni mahalle­ sinde, Manag Garabedyan ad­ lı varlıklı bir Ermeni’nin evi kiralandı. Konsolos Bergholz,

“Şansım varmış. Ermeni ma­ hallesinde, pek güzel bir yer­ de, güzel ve yeni yapılmış, beş odalı bir taş bina bul­ dum” diyordu. Ev sahibi Er­

meni, “Ben ve ailem, geçen

yıl katliamdan zor kurtulduk. Bu gösterişli binadan zaten çıkıp daha gösterişsiz bir semte taşınmak istiyorum”

demiş. Sanki kira parasının önemi yokmuş gibi davran­ mış ve yıllık 400 dolara evini Amerikalıya kiralayıvermiş. Konsolos, bunu da rapor edi­ yor ve “Ev sahibim Garabed­

yan, geçen yıl katliamdan zor kurtulmuş” diyordu.

Erzurum Konsolosluğu iki katlıydı. Birinci kattaki bekle­ me odasına konsolosluk pos­ tacısı olarak Ermeni Serkis

Fidanoğlu oturtuldu. Üst kat­

taki kançılaryaya üç Ermeni yerleştirildi. Biri Türkçe yazı­ ları kaleme alacaktı. Diğer iki­ si dragoman veya tercüman sıfatıyla Amerikan konsolosu­ na yardım edeceklerdi. Kadro böylece tamamlandı. Yani konsolosluğun dört görevlisi­ nin dördü de Ermeniydi. Evet bir de alt katta, 30 yaşlarında bir Türk genci vardı: Kavas

Halil Tahir.

Konsolos Bergholz, Erzu­

rum’a gelir gelmez iki önem­ li işle karşılaştı: Biri Erzurum

1901 yılında Harput Kon­ solosluk çevresinde 40 Ame­ rikan misyoneri vardı.

Yarım yüzyıldan beri mis­ yonerlerin yoğun çalışma merkezlerinden biri Har­ put Ermenileri, yarı yarıya Amerikanlaşmışlardı. Har-

pufun içinde, Amerikan va­ tandaşlığına geçmiş 260 Er­ meni yaşıyordu. Harput ve

çevresi Ermenilerinin yarısı Amerika’ya göç etmişti. Geri kalanların da hemen hepsi göç etmek niyetindeydi. Yal­ nız 1901 yılında 1000 nüfuslu 200 Ermeni ailesi göç hazırlı- ğındaydı. Ayrıca hemen her yıl 100 kadar Harputlu Erme­ ni kızı, Amerika’ya bekâr git­ miş, Ermeni gençleriyle ev­ lenmek üzere Atlantik ötesi­ ne gönderiliyordu. Konsolos

Norton, işte bu ortama gel­

mişti.

Toparlamak gerekirse: ABD, Sivas, Erzurum ve Har­ put konsolosluklarının üçü de Ermeni evlerine yerleşmiş­ ti. Üçünün de konsolos yar­ dımcıları Ermenilerdi. Üçü­ nün de içinde Ermeni görev­ liler doluydu. Çevreleri Türk düşmanı fanatik Protestan misyonerleriyle çevrilmişti. Konsoloslukların çevresinde­ ki ikinci halkayı Ermeniler oluşturuyordu. Bunlara Ame­ rikan konsoloslukları demek ^

bile zordu. Bunların, adları f

“Amerikan konsoloslukları”

idi. Bpşka her şeyi Ermeni ve­ ya Ermeni dostuydu. Her üç konsolosluğun bütün haber kaynakları Ermeniler ve mis­ yonerlerdi. Konsoloslukların yazılarını Ermeni dragoman- lar kaleme alıyordu. Yalnız ra­ porlara imzaları atanlar Ame­ rikalıydı. Türk-Ermeni çatış­ masıyla ilgili olan Amerikan konsolosluk raporları kökten yanlış, tarafgir ve çarpık idi. Başka konulardaki raporlarda değerli bilgiler vardı. Ama Er­ menilerle ilgili raporların hiç­ birine güvenilemez. Bu rapor­ lar bugün Ermeni propagan­ dacılarınca “belge” olarak kullanılmaktadır. Bunlara da­ yanılarak Türklerin tâ 1890’ larda Ermeni “katliamı” yap­ tıkları ileri sürülmektedir. Do­ ğuştan sakat olan belgelere dayanılarak kaleme alınan

“eserler” de sakat doğmakta­

dır. Ana rahmine sakat düşen bir ceninden bir ucubenin doğması gibi, Amerikan kon­ solosluk belgelerine veya misyoner yayınlarına dayanı­ larak yapılan tüm Ermeni ve Ermeni dostu yayınlar da sa­ kattır. Bunlar Amerika'da Türk düşmanlığı propagandasını beslemek için kullanılmakta­ dır. Ama hiçbirinin objektif ta­ rih değerleri yoktur. Bunun böylece bilinmesinde yarar vardır.

-YARIN:

1909 DA AMERİKALILAR

TÜRKİYE’NİN

HIRİSTİYANLAR ARASINDA

PAYLAŞILMASINI

İSTİYORLAR

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

hileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Ak­ tay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin»

Ah eden kimdir bu saat kuytuda Sustu bülbüller hıyaban uykuda Şimdi ay bir serv-i simindir suda Esme ey bad, esme canan uykuda. »„■■ '■..■.■■.v:r - " '

«Bu yıl burada, gelecek yıl şu­ rada; bu yıl şunlarla, gelecek yıl bun­ larla çalışırız» gibilerden bir tutuma girmemiş; beş yıl küçük Sahne’de on

Farklı karışım oranlarında ekilmiş yaygın fiğ + tahıl parselleri ile yalın ekilmiş yaygın fiğ, tritikale ve yulaf parsellerinden elde edilen ham kül oranına ilişkin

Dormen Tlyatrosu'nun yirminci kuruluş yıldönümüne katılanlar arasında sanatçılar, basın mensupları, tiyatro meraklıları ve Dormen Tiyatrosun­ da bugüne dek

Ebûlûlâ Mardiniıı konferans ve makaleleri dışında neşrettiği eserleri şunlardır: Medeni Hukuk deıs'eri, Umumî zam lar, Şahsın hukuku.. Aile hukuku ve

Ayverdi'nin olan bir şiiri, O'nun aziz ruhu karşısında okuyayım ki; hayatta kendisini çok memnun eden, gönlünü şâdeden bu mısraiar, şimdi güzel ruhunu da

Son olarak genelle¸stirilmi¸s kesirli integraller yardımıyla iki fonksiyonun ¸carpımı i¸cin elde edilen yeni Hermite-Hadamard tipli e¸sitsizlikler “New Hermite-Hadamard