9 ŞUBAT 1995 PERŞEMBE_______________________________________________________________________________ CUMHLJRjYET
KULTUR
UYGARLIKLARIN İZİNDE...
OKTAY EKİNCİ
Tarihi semtin ünlü ahşap konaklan teker teker sökülerek yok ediliyor
1983’teki Süleymaniye Koruma ve Sıhhileştirme Projesi’nden bir sokak silueti.
Süleymaniye, otoparka dönüşüyor
Cumhurbaşkanı Süleyman De
mirci, geçen yılın eylül ayı başla
rındaki Macaristan’ı ziyaretinde
Kanuni Sultan Süleyman’ın Zi-
getvar’a dikilen anıtını açtıktan sonra, duygularını şöyle dile ge tiriyordu:
“Fevkalade hislendirici, gurur landım'! bir olay... Bugün benim için çok önemli bir gün. Bugün Türk tarihinin muhteşemliğinin teyit edildiği bir gün... Kadirşinas Macar halkına müteşekkiriz...” (8
Eylül 1994 / Türkiye gazetesi). Gerçekten Zigetvar’da yaşanan olay, Cumhurbaşkanı ve berabe rindeki Türk heyeti için unutul maz bir görüntü sergiliyordu. 16. yüzyılda bu ülkeyi işgal eden bir Osmanlı sultanının anısına, üste lik şimdiki kent halkının da ona yı alınarak görkemli bir anıt hey kel dikiliyordu.
Benzer şekilde aynı günlerde Budapeşte’de düzenlenen ‘Topka-
pı Sarayı’ndan Hazineler-Kanuni Sultan Süleyman veÇağı* adlı ser
ginin açılışında da yine Cumhur başkanı Demirel ve Macaristan Cumhurbaşkanı Arpad Göncz duygulu konuşmalar yapmışlar, her iki halkın ve ülkenin tarihe olan saygısının ne denli yüksek olduğundan söz etmişlerdi. De mirel aynı gezisinde yine Buda peşte’deki ünlü ‘Gül Baba’ türbe sini ve ardından Arnavut Abdi
Abdurrahman Paşa’mn mezarını
ziyaret etmiş, Kanuni’nin Ma caristan topraklarında ilk nama zını kaldığı Metvan Kilisesi’ne de giderek 450 yıldan bu yana
(tınan tarihi yapı hakkında bil-
almıştı.
Rastlantı bu ya. Cumhurbaşka n ının bu muhteşem Macaristan gezisini gazete ve televizyonlar dan gururla izlediğimiz günlerde, biz de fotoğrafçı arkadaşımız Er
doğan Köseoğlu ile birlikte İstan
bul’un Süleymaniye semtindeki tarihi evlerin durumunu saptama ya niyetlenmiştik. Daha doğrusu, bu güzelim ahşap evlerin yakıla rak ya da yıkılarak yok edildiği, yerlerinin ise bazı kişiler tarafın dan otopark haline getirildiğini duymuş, olayın üzerine gitmeye karar vermiştik.
O günlerde, yani yaklaşık 4 ay kadar önce fotoğrafını çektiğimiz ve otoparka dönüştürülen bir tari hi bina arsasının hemen karşısın daki görkemli bir başka ahşap ko nağın da bugün artık yerinde ol madığını, yine Erdoğan Köseoğ- lu’nun geçen hafta aynı yerden al dığı fotoğraf, tüm açıklığıyla gös teriyor. Dahası, son bir ay içinde yakılıp sökülerek yok edilen bu tarihsel mirasın da bulunduğu yer, yine hemen otopark olmuş ve üs telik ücret karşılığında hizmet ve riyor.
Nasıl anlatacağız?______
Kanuni Sultan Süleyman’ın anısını yaşatan Macar halkına ve Macar hükümetine çok yerinde bir tutumla şükran duygularımızı sunarken aynı ünlü padişahın anı sını ve adını taşıyan, aynı görkem li tarihin İstanbul’daki eşsiz sivil mimarlık sanatı ürünlerini barın dıran bir mahallenin, hemen tüm ilgililerin ve yetkililerin gözleri önünde ve bilgileri dahilinde or tadan kaldırılarak kültür mirası zenginliğimizin paralı otoparka çevrilmesini acaba aynı Macarla- ra nasıl açıklayacağız?
‘Muhteşem Süleyman'ı ta Bu
dapeşte’lerde sergileyip iki halkın tarihe olan saygısından övgüyle söz ederken aynı tarihin kendi ül kemizdeki anıtsal yapılarını teker teker yıkıp yok eden bir uygarlık düşmanlığının bunca özgürlük içinde sürmesini, kendi kendimi ze bile nasıl anlatacağız?
Kuşkusuz bu soruların yanıtı, ya başımızı öne eğerek sessiz kal mak şeklinde olacak ya da yine şu çok bilmiş yetkililer; parasız lık. yasal boşluk, vatandaşın mağ duriyeti vb gibi yıllardır süregelen duyarsız söylemin arkasına sığı nacaklar...
Görkemli Süleymaniye
Kanuni Sultan Süleyman, Zi- getvar Kalesi’nin alınmasından iki gün önce 5-6 Eylül 1566 gece si kuşatma sırasında ölmüş ve yü reği altın bir kutuya konularak ça dırı içinde kazılan bir çukura gö mülmüştü. Vücudu ise İstanbul’a getirilerek aynı yıl Mimar Si
nan’ın zarif ve etkileyici bir mi
mariyle yaptığı türbesine defne- dilmişti.
Ünlü Osmanlı sultanının kalbi nin gömülü olduğu Zigetvar’daki yer. oğlu II. Selim'in isteği üzeri ne o yıllarda Budin Valisi olan So-
kııllu Mehmet Paşa tarafından tür
be haline getirildi. Aynı türbenin
kalan Süleymaniye Mahallesi, de yim yerindeyse tam bir çöküntü » bölgesi haline geldi. Tarihe tanık- fl lık eden tescilli eski eser binalar, I çoğunluğunu işportacıların oluş- 1 turduğu küçük ticaret gruplarının I mal ve eşya depoları olarak kul- ] lanılırken şimdi daha da ileri gi dilerek teker teker yıkılıp otopark ya da açık depolama alanına çev riliyorlar...
Yanm kalan umutlar
Süleymaniye böylesine hızlı bir yıpranma ve çökme süreci için deyken aynı anda İstanbul’un üze rinde en çok tartışılan ve hatta en çok koruma projesi geliştirilen ta rihsel semti olma özelliğini de ta şıyor olması, kuşkusuz bir başka dramatik gelişme olsa gerek.
İstanbul’daki üç mimarlık fa kültesinde, yıllardır hemen her eğitim döneminde Süleymaniye ve Zeyrek, öncelikli çalışma alan larını oluşturdular. Sayısız rölö- ve, sokak siluetleri, sosyal anket ler, koruma planlaması etütleri, yine yıllardır proje atölyelerini, sergi salonlarını, arşivleri ve hat ta yayınları doldurdular.
Bütün bu çalışmaların en umut verici olanı ise 1970’lerde UNES- CO’nun desteği altında başlatılan
‘İstanbul’un Tarihi Mirasının Ko runması Kampanyası’ oldu.
Avrupa Konseyi, İstanbul’un değerli kültür varlıklarının korun masına katkıda bulunmaları için 1976’da tüm ülkelerle birlikte UNESCO’ya da çağrıda bulun muştu.
1977’de ise Anıtlar Yüksek Ku rulu, Süleymaniye’yi mahalle öl çeğinde SIT alanı olarak ilan edip yasal koruma altına almıştı.
1979 yılında İstanbul Beledi yesi bünyesinde Kültür Bakanlı- ğı’nın işbirliği ve yine UNESCO desteği altında ‘İstanbul Tarihi
Alanlannı Koruma Projesi’ için
çalışmalar başlatıldı; öncelikli ko nular ise ‘Süleymaniye, Zeyrek ve
surlar’ olarak saptandı.
Üç yıl süren hazırlık dönemin den sonra UNESCO Genel Baş kanı Anadou Mahtar M. Bow, 13 Mayıs 1983 günü ‘Uluslararası İs
tanbul ve Göreme Kampanvası’nı
bizzat İstanbul’dan ve tüm dünya ülkelerine seslenerek resmen yü rürlüğe koydu.
Bugün bölgede dolaşırken he men tümü çökmek üzere olan ki mi eski ahşap konakların üzerin de, çoğu paslanmış olarak duran bazı tabelalarda şu yazıyı okursu nuz: “Bu bina, İstanbul Üniversi
tesi ve İstanbul Belediyesi’nin Sü leymaniye Koruma Projesi altına alınmıştır.”
1983 ’lerde çakılan bu tabelala ra karşın, aradan geçen 10 yılı aş kın süre içerisinde aynı binalara hiçbir koruyucu müdahale yapıla madığı gibi bölgedeki diğer tari hi evler de şu otoparka dönüşen komşularının yazgısını paylaşma tehdidi altmdalar.
Özetle denilebilir ki Süleyma niye, son 20 yıldır koruma adına da hep yarım kalan umutların be şiği oldu. Sürdürülen onca kam panyalar, geliştirilen onca proje ler, hep bir dilek olmanın ötesine geçemedi. Ne hükümet ne beledi yeler ne de UNESCO ve diğer ku ruluşlar, ‘koruyalım’ demenin ötesinde ellerini ceplerine atıp bu tarih hâzinesine finans yaratacak ciddi bir girişimde bulundular.
Son gelişmeler_________
Bütün bu olumsuzluklara kar şın, son aylarda yine ‘Sülcymani-
ye’yi kurtarmak’ adına bazı giri
şimlerin yeniden başlatıldığını görüyoruz.
Henüz umut verici bir düzeye ulaşmamış olsa da geçen aylarda bir araya gelen ilgili kuruluşlar, bugüne dek yapılanları son kez gözden geçirip hiç değilse İstan bul Üniversitesi’nin malı olan ta- belalı binaları kurtarma yönünde ortak bir çalışma sürecini başlat tılar.
İstanbul Büyükşehir Belediye si de bu çalışmaya teknik olarak katılmanın ötesinde, 100 milyar liralık bir destekle omuz verece ğini hem toplantılarda hem de ba sın açıklamalarında kamuoyuna duyurdu.
Bu gelişmeler üzerine de başta Prof. Dr. Nezih Eklem gibi en az 30 yılını Süleymaniye’ye adayan duyarlı mimarlar olmak üzere, tüm bu eski çalışmalara katılan uzmanlar, bir kez daha yorgun kollarını sıvadılar ve projelere el attılar. Eğer bu son girişimler de yine salt söylemde kalırsa, İstan bul’un dünya miras listesine giren bu eşsiz kültür hâzinesi, yakında tümüyle bir açık otopark alanına dönüşüverecek.
TARİH: EYLUL1994:
Kayserili Ahmet Paşa Sokağı ile Kirazlı Mescid Caddesi’nin kesiştiği köşedeki ahşap
konak yıkılmış ve arsası ‘paralı özel otopark’ olmuş. Karşı köşedeki tarihi bina ise henüz ‘varlığını’ koruyor.
TARİH: OCAK 1995:
Kirazlı Mescid Caddesi’ndeki otoparka dönüşen eski eser parselinin karşısındaki ahşap
konak da artık görünürlerde yok ve yerinde yine açık bir otopark var... (Fotoğraflar; ERDOĞAN KÖSEOĞLU)
K,
im i devlet büyüklerimiz, Kanuni Sultan
Süleyman’ın Zigetvar’a dikilen heykeliyle
coşkulanıp tarihi koruyan Macarlara övgüler
dizerlerken aynı sultanın adını ve anısını
yaşatan görkemli bir eski İstanbul
mahallesinin hızla ortadan kaldırılmasına
hâlâ seyirci kalabiliyorlar..
yanına da yine Sokullu’nun giri şimiyle bir cami, tekke ve kışla binası inşa edildi. 1689’da Os manlIlar Zigetvar’dan çekilince, Kanuni’nin adını taşıyan bu ca mi, kilise olarak kullanılmaya başlanmış; 1963 ’te ise Macar hü kümeti tarafından restore edilerek müze haline getirilmişti...
İstanbul’daki türbe ise yine Ka nuni Sultan Süleyman tarafından Koca Sinan’a yaptırılan görkem li Süleymaniye Camisi’nin avlu sunda yer alıyor. Bulunduğu sem te ‘Süleymaniye’ adını da veren b’i büyük mimarlık anıtı, külliye- siyle birlikte 1550-1557 yılların da inşa edildi. İstanbul’un tarihsel siluetinde çok özel bir yer edine rek kentin 3. büyük tepesinin üze rinde dünya mimarlık tarihinin en ünlü eserlerinden biri olarak yük seldi. Çevresinde de yine kendisi kadar zengin bir uygarlık biriki mini taşıyan Süleymaniye Mahal- lesi’niıı oluşmasına neden oldu.
Osmanlı arşivlerindeki kayıtla
ra göre Süleymaniye Camisi’nin inşaatında 1810’u Hıristiyan, 1713’ü ise Müslüman olmak üze re 3523 usta çalışmış, toplam ma liyetin yüzde 31’i malzemeye, yüzde 69’u da işçilik ve ustalık ücretlerine harcanmıştı. Yani Sü leymaniye. küiliyesiylc birlikte yaklaşık 70 dönüme yayılan var lığıyla insanoğlunun yaratıcı gü cünün de eşsiz bir gösterisi olarak İstanbul’daki yerini almıştı.
Kimi kaynaklara göre camide ki dört minare, Kanuni’niıı İstan bul’un fethinden sonraki 4. padi şah olduğunu simgeler. İki mina renin üç şerefeli yapılarak dört minarede toplam on şerefenin bu lunması ise yine Kanııni’nin aynı anda 10. padişah olmasına bağla nır.
Bu büyük yapıtın yaratıcısı Mi mar Sinan’ın türbesi de avlunun hemen kenarında alçakgönüllü bir mimariyle inşa edilmiş. Sinan, 1588 yılında, yaklaşık 100 yaşın da öldüğünde, kendi isteğine uy
Son aylarda yıkılarak otopark yeri haline getirilen şj ahşap konaklar.
ATŞC KADIN HAMAMI ST O B SAG 1-1 MET2KDZI
gun olarak cami avlusunun için de değil, dışında yapılan bu türbe de toprağa verilmiş. Mezar taşına da yeniçeri ağası olduğunu göste ren bir ‘Haseki kavuğu’ işlenmiş...
Yıkım ve yok oluş süreci
Süleymaniye Camisi’nin Os manlI’daki kent ve imar kültürü açısından taşıdığı önem ise yine külliyesiyle birlikte, çevresinde oluşan büyük bir mahallenin aynı kültürle yaratılan mimarlık değer lerinde kendisini gösteriyor.
Her biri en az diğer komşuları kadar olağanüstü bir özenle ve İs tanbul’daki sivil mimarlık zengin liğin en güzel örneklerini sergile yerek inşa edilen sıra evler, ahşap konaklar ve bunların oluşturduğu sokaklarla ortaya çıkan özgün yerleşme dokusu, Süleymaniye Camisi’ni saygıyla sarmalayarak kentin tarihsel kimliğini tamamla dılar ve bu kimliği yakın yıllara dek gururla taşıdılar.
Ne var ki özellikle 1950’lerden
sonra İstanbul’a egemen olmaya başlayan, 1960’lardan sonra ise artık planlı bir imar düzenine ka vuşan yap-sat sektörü, kentin bir çok tarihsel semtiyle birlikte Sü leymaniye’ye de göz dikti ve 1970’lere dek çok sayıda ahşap konak yıkılarak çarpık ve çirkin bir apartman yapılaşmasına dö nüştürüldü.
Yine aynı dönemlerde özellik le Haliç kıyısındaki eski hal tesis leri ve bölgedeki küçük imalatha nelerde çalışan İstanbul’a yeni göç etmiş yoksul ve barınaksız in sanların sığındıkları bir semt ha line gelen Süleymaniye. geçmiş teki görkemi ve yaşam düzeyiyle tümüyle çelişen bu yeni sosyal özelliğiyle de zengin kültür biri kimini hızla yitirmeye başladı.
Hele 1980’lerden sonra, yani İstanbul’un hemen tüm kentsel değerlerinin açık bir yağmaya uğ radığı, kente göçün giderek yıkı cı bir işgale dönüştüğü şu talan döneminde, her açıdan sahipsiz
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi