• Sonuç bulunamadı

Bazı gıda maddelerinde ambalaj malzemesinden kaynaklanan eser metal kirliliğinin araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bazı gıda maddelerinde ambalaj malzemesinden kaynaklanan eser metal kirliliğinin araştırılması"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BAZI GIDA MADDELERĠNDE AMBALAJ MALZEMESĠNDEN KAYNAKLANAN ESER METAL

KĠRLĠLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI Demet ÖZGAT

Y.Lisans Tezi Kimya Anabilim Dalı Doç. Dr. Mustafa TÜZEN

2009

(2)

T.C.

GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ

FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

KĠMYA ANA BĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

BAZI GIDA MADDELERĠNDE AMBALAJ MALZEMESĠNDEN KAYNAKLANAN ESER METAL KĠRLĠLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI

Demet ÖZGAT

TOKAT

2009

(3)

Doç. Dr. Mustafa TÜZEN danıĢmanlığında Demet ÖZGAT tarafından hazırlanan bu çalıĢma 25/11/2009 tarihinde aĢağıdaki jüri tarafından oy birliği/oy çokluğu Kimya Anabilim Dalı‟nda yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

BaĢkan: Doç. Dr. Mustafa TÜZEN Ġmza: Üye : Doç. Dr. Durali MENDĠL Ġmza : Üye : Yard. Doç. Dr. Bedrettin SELVĠ Ġmza :

Yukarıdaki sonucu onaylarım (imza)

Enstitü Müdürü

(4)

TEZ BEYANI

Tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, tezin içerdiği yenilik ve sonuçların baĢka bir yerden alınmadığını, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya baĢka bir üniversitedeki baĢka bir tez çalıĢması olarak sunulmadığını beyan ederim.

(5)

i

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

BAZI GIDA MADDELERĠNDE AMBALAJ MALZEMESĠNDEN KAYNAKLANAN ESER METAL KĠRLĠLĠĞĠNĠN ARAġTIRILMASI

Demet ÖZGAT

GaziosmanpaĢa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

Kimya Anabilim Dalı

DanıĢman: Doç. Dr. Mustafa TÜZEN

Bu çalıĢmada bazı gıda maddelerinde ambalaj malzemesinden kaynaklanan eser metal kirliliği araĢtırıldı. Örneklerde eser metaller (Fe, Cu, Zn, Mn, Ni, Co, Cd) mikrodalga ve yaĢ yakma metotlarından sonra atomik absorpsiyon spektrometresi ile tayin edildi. Yöntemin doğruluğu NIST SRM 1515 Apple Leaves standart referans materyali ile sağlandı. Sonuçlar standartlarla karĢılaĢtırıldı.

2009, 38 sayfa

Anahtar kelimeler: Ambalaj malzemesi, gıda, atomik absorpsiyon spektrometresi, eser metal

(6)

ii

ABSTRACT

Master Thesis

INVESTIGATION OF TRACE METAL POLLUTION SOURCED FROM PACKING MATERIAL IN SOME FOOD SAMPLES

Demet ÖZGAT

GaziosmanpaĢa University

Graduate School of Natural and Applied Science Department of Chemistry

Supervisor : Assoc. Prof. Dr. Mustafa TÜZEN

Trace metal pollution sourced from packing materials have been investigated in some food samples in this study. Trace metals (Fe, Cu, Zn, Mn, Ni, Co, Cd, ) in samples were determinated by atomic absorption spectrometry after microwave and wet ashing methods. The accuracy of method was confirmed by NIST SRM 1515 Apple Leaves. The results were compared with standards.

.

2009, 38 page

(7)

iii

TEġEKKÜR

ÇalıĢmalarım sırasında bana her türlü desteği veren danıĢman hocam Doç. Dr. Mustafa TÜZEN‟ e, arkadaĢlarıma ve aileme teĢekkürlerimi sunarım.

Demet ÖZGAT Ekim - 2009

(8)

iv

ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET ……… i ABSTACT... ii TEġEKKÜR ……… iii ĠÇĠNDEKĠLER…...……… iv

SĠMGELER ve KISALTMALAR LĠSTESĠ ………. vi

ġEKĠLLER LĠSTESĠ…...………... viii

TABLOLAR ĠSTESĠ………... ix

1.GĠRĠġ…...……… 1

2. GENEL BĠLGĠLER…...……… 3

2.1. Eser Element...……… 3

2.1.1 .Eser Element Tayininin Önemi ……….... 3

2.2. Ağır Metal……….. 4

2.2.1. Ağır Metal BulaĢma Kaynakları………... 4

2.2.2. Ağır Metlerin Ġnsan Sağlığı Üzerine Etkileri ……….. 4

2.2.2.1. Alüminyum ……….... 5 2.2.2.2. Arsenik………... 5 2.2.2.3. KurĢun ………5 2.2.2.4. Çinko……….... 6 2.2.2.5. Civa………... 7 2.2.2.6. Kadmiyum………..………. 7 2.2.2.7. Bakır ………...…… 8 2.2.2.8. Krom ………. 9 2.2.2.9. Kobalt………... 9 2.2.2.10. Demir………... 10 2.2.2.11. Nikel………..11 2.2.2.12. Mangan………..12

(9)

8

2.3. Atomik Absorpsiyon Spektrometresi……….…………...12

2.3.1. IĢık Kaynakları………... 13

2.3.1.1. Oyuk Katot Lambaları……….... 13

2.3.1.2. Elektrotsuz BoĢalım Lambaları………... 15

2.3.2. AtomlaĢtırıcı……….. 15 2.3.2.1. Alev AtomlaĢtırma……….... 16 2.3.2.2. Elektrotermal AtomlaĢtırma………... 17 2.3.3. Monokromatör………... 18 3.3.3.1. Prizmalı Monokromatörler……….... 18 2.3.4. Dedektör………... 19

2.3.5. Sinyal ĠĢlemci ve Gösterge (Alıcı)……….. 20

2.4. AAS’nin Analitik Performansı Ġle Ġlgili Terimler……….... 20

2.4.1. Gözlenebilme Sınırı (LOD) ..………..……….………. 20 2.4.2. Tayin Sınırı (LOQ)……….………….. 20 2.4.3. Doğruluk ……….………... 20 2.4.4. Kesinlik………...….…. 21 2.4.5. Standart Sapma.... ………….………...……….……. 21 2.4.6. Duyarlılık………. 21 2.4.7. Sinyal/Gürültü Oranı……… 22 2.4.8. Seçicilik………. 22

2.5. AAS ile Elementlerin Kantitatif Tayini… ………...………….. 22

2.5.1. Kalibrasyon Grafiği Yöntemi ……….... 22

2.5.2. Standart Ekleme Metodu………... 23

2.6. Örnek Hazırlama……….………... 23

2.6.1. YaĢ Yakma Yöntemi ……….... 24

2.6.2. Mikrodalga ÇözünürleĢtirme……….. 24

3. MATERYAL ve YÖNTEM……….……….. 26

3.1. Kullanılan Cihazlar………. 26

3.2. Numuneler………... 26

3.3. Yöntem……….... 27

3.3.1. Mikrodalga ile Çözme ………. 27

(10)

vi

4. BULGULAR……… 29

5.TARTIġMA ve SONUÇ………...….. 34

KAYNAKLAR……….. 36

(11)

vii

SĠMGELER ve KISALTMALAR LĠSTESĠ

Simgeler Açıklama Μg g kg μl ml L m m3 o C V A Σ Mikrogram Gram Kilogram Mikrolitre Mililitre Litre Metre Metreküp Santigrat derece Volt Amper Standart Sapma Kısaltmalar Açıklama Ppm AAS FAAS WHO TGK UV VIS IR SRM BSS GSA OKL

Part Per Million (Milyonda bir) Atomik Absorpsiyon Spektrometresi Alevli Atomik Absorpsiyon Spektrometresi Dünya Sağlık Örgütü

Türk Gıda Kodeksi Ultraviyole

Görünür Ġnfrared

Standart Referans Madde Bağıl Standart Sapma

Gözlenebilme Sınırının Altında Oyuk Katot Lamba

(12)

viii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ

ġekil Sayfa

ġekil 2.1. AAS Blok Diyagramı………... 13

ġekil 2.2. Bir oyuk katot lambasının Ģematik yan kesiti………... 14

ġekil 2.3. Elektrotsuz BoĢalım Lambasının Kesiti………... 15

ġekil 2.4 Alevin yapısı…...……… 17

ġekil 2.5.a.Optik ağlı monokromatör………... 20

ġekil 2.5.b. Bunsen prizmalı monokromatör………... 20

Sekil 3.1. Analizi yapılan gıda örnekleri……...……… 27

ġekil 4.1. Analizi yapılan örneklerin maksimum metal konsantrasyonları (Cd, Cu, Zn, Ni, Co, Mn).……….……… 32

(13)

ix

TABLOLAR LĠSTESĠ

Tablo Sayfa Tablo 2.1 Alevin Özellikleri……… 16 Tablo 3.1. AAS‟de ÇalıĢma ġartları………...………....…………. 27 Tablo 3.2. Analitiksel Karakteristikler……...………...…………... 28 Tablo 4.1. Eser Metallerin ÇözünürleĢtirme ġartlarının NIST SRM 1515 Apple

Leaves Kullanılarak KarĢılaĢtırılması, N=4………... 30 Tablo 4.2. Gıda Örneklerinin Eser Element Ġçeriği(µg/g),N=3..………...… 31

(14)

1.GĠRĠġ

Günümüzün en önemli sorunlarından biri, sürekli artan dünya nüfusunun beslenmesi için gerekli kaynaklarının bulunması ve bu gıdaların insanlar için tehlikeli bileĢenleri çevre kirlenmesine paralel olarak gıda kaynakları da kirlenmeye uğramakta ve insanlar için önemli sağlık sorunları oluĢturabilmektedir. Ġnsan açısından ekolojik döngü kavramının önemli bir biyolojik birikim denilen olaydır. Kirletici maddelerin bir kısmı besin zincirinde birikirken, bir kısmı ise birikmez. Bazı kirleticiler besin zincirinin ilk halkalarında düĢük düzeylerde bulunsalar bile, birbirini izleyen halkalarda artan yoğunluklarda bulunabilirler ki, bu olaya birikim metal iyonları da biyolojik olarak birikebilen maddelerdendir. Bitkiler; atmosferden, gübrelerden, atık su ve çamurlardan veya tarımda inorganik pestisitlerden toprağa bulaĢmıĢ olan ağır metalleri bağlı olarak biriktirme eğilimindedir. Bu nedenle, topraktaki ağır metallerin tolere edilip saptanmasına gerek vardır. Ġnsan ve hayvan beslenmesinde olumsuzluk oluĢturacak düzeyde metal birikimi söz konusudur. Bu düzeye ulaĢılmasa bile, bu demetler artan dozlarda solunum veya baĢka kaynaklardan da bünyeye alındığında gıdalardaki düĢük dozlar bile risk faktörü olarak görülür. Kimyasal bulaĢmalar doğal, çevresel ve teknolojik kaynaklı olabilmektedir. Gıdaların kirlenmesinin önüne geçilmesi ve denetimi güç olduğundan, sonuçları uzun sürede ortaya çıkmakta ve sağlık açısından daha da etkili olabilmektedir (Otlu ve ark. 2008).

Yapılan literatür çalıĢmalarında yurtdıĢı ve yurt içinde çeĢitli gıda örneklerinin eser ve toksik metaller yönünden incelendiği görülmüĢtür. Fernandez ve ark. (2002), ispanya çaylarında eser element tayini yapmıĢlardır. Rodushkin ve ark. (2005), portakal suyunda ambalaj malzemesinden kaynaklanan eser metal analizi yapmıĢlardır. Soylak ve ark. (2005), Kayseri‟den alınan mantar örnekleri üzerinde eser metal tayini yapmıĢlardır. Demirel (2006), bazı gıda maddelerinde atomik absorpsiyon spektrometrik yöntemle eser metal tayini yapmıĢtır. Tuzen ve ark. (2007), Türkiye‟deki bebek gıdalarında eser element tayini yapmıĢlardır. Kim ve ark. (2008), çocuklar tarafından tüketilen Ģekerlemeler ve Ģeker ambalajlarında eser metal seviyeleri incelenmiĢlerdir. Seenivasan ve ark. (2008), Güney Hindistan‟daki çaylarda eser metal seviyelerini incelemiĢlerdir. Lemos ve ark. (2009), Bazı gıda örneklerinde mangan

(15)

konsantrasyonlarını belirlemiĢlerdir. Estefania ve ark. (2009), plastik gıda ambalaj malzemelerinde kadmiyum tayini yapmıĢlardır.

(16)

2. GENEL BĠLGĠLER

2.1. Eser Element

Eser element büyük miktarlardaki bileĢenlerden oluĢan ortam içerisinde çok küçük miktarlardaki bileĢenlerdir. Genel olarak sıvılarda mg/L veya μg/mL, katılarda mg/kg veya μg/g düzeyindeki element deriĢimi olarak tanımlanırlar. Analiz yöntemine göre sinyal alınabilmesi için eser elementlerin ortam içindeki deriĢimleri belli bir düzeyin üzerinde olmalıdır.

Eser element analizinde kullanılan aletsel yönteme göre eser metal iyonlarının tayininde Ģu problemlerle karĢılaĢılır;

1. Çok düĢük miktardaki baĢlangıç örneğinde; ana bilesen, yan bilesen ve eser elementlerin analizi,

2. Eser element deriĢiminin, doğrudan tayin yapılamayacak kadar küçük deriĢimde olması,

3. Ortamdaki giriĢimleri önlemek ve tayin kapasitesini artırmak için, analitin bulunduğu ortamdan kurtarılması ve küçük bir hacimde toplanması,

4. Çok büyük miktardaki bir örnekten tayini yapılacak eser elementin ayrılması (Kars, 2007).

2.1.1. Eser Element Tayininin Önemi

1. Teknolojideki geliĢmelerin yaĢam koĢullarını eskisine göre kolaylaĢtırmasının yanı sıra, çevre kirliliğinde büyük bir artıĢa sebep olması.

2. Hava, su ve toprakta oluĢacak kirliliğin canlılara doğrudan yada gıda zinciri ile ulaĢması

3. Belirli miktarlardan fazla alındıklarında sağlık üzerinde olumsuz etki yapmakta ve vücutta birikim yaparak zehirlenmelere yol açmaları eser element tayinini önemli hale getirmiĢtir.

(17)

2.2. Ağır Metal

Yoğunluğu 5 g/cm³ „ ten büyük olan veya atom ağırlığı 50 ve daha büyük olan metallere denir. Bu metaller yüksek dozda toksik etki gösterirler. Solunum beslenme ve deri emilimi yoluyla insan vücuduna girerek dokularda birikmeye baĢlarlar. Bu metaller vücuttan uzaklaĢtırılamaz ve zaman içinde toksik değere ulaĢırlar.

2.2.1. Ağır Metal BulaĢma Kaynakları

Üretim atıklarının kontrolsüzce çevreye atılması ve verim artısı için kullanılan katalizörler, kimyasal gübreler, bitki ve hayvan ilaçları ve hormonlar ile bunların atıkları Çarpık kentleĢme, bilinçsiz tarım ilacı kullanma, arıtma tesisi olmayan endüstriyel kuruluĢların atıklarını direk olarak akarsu, kanal ve atmosfere boĢaltmaları ağır metallerin bulaĢma kaynaklarındandır.

2.2.2. Ağır Metallerin Ġnsan Sağlığı Üzerine Etkileri

Havada bulunan partiküllerin % 0.01-3' ünü sağlık yönünden çok toksik etkiler gösteren eser elementler meydana getirir. Bunların sağlık yönünden önemi insan dokularında birikime uğramalarından ve muhtemel sinerjik etkilerinden kaynaklanmaktadır. Havadan solunum yolu ile alınan partiküllere ek olarak, yenilen yiyecekler, içilen su aracılığı ile de önemli miktarda metalik partiküller maddeler vücuda alınmaktadır.

Atmosfer kirliliğinin bir bölümünü oluĢturan metaller; fosil yakıtların yanması, endüstriyel iĢlemler, metal içerikli ürünlerin insineratörlerde yakılması sonucunda ortama yayılırlar. Ġnsan sağlığını geniĢ çapta olumsuz yönde etkileyen metaller arasında atmosferde yaygın olarak bulunan; Kursun, kadmiyum, nikel, civa metalleri ve asbest önem taĢımaktadır. Diğer metallerin bir kısmı insan yaĢamında temel yönden önem taĢır, diğer bir kısmının konsantrasyonu ise insan sağlığını tehdit edecek boyutta olmadığından önem göstermez. Belirli limitlerin dıĢında bulunabilecek her türlü metal, insan sağlığı üzerinde toksik etki gösterir ( www.genbilim.com).

(18)

2.2.2.1. Alüminyum

Sinir sistemi bozukluklarına neden olan alüminyum mutfak kaplarından, içme suyundan, ilaçlardan ve alüminyum iĢleyen tesislerden kaynaklanabilir. Alüminyum akciğere ve sinir sitemine etki etmektedir. Hemodiyaliz deneyimleri sonucunda alüminyumun beyinde zararlara yol açtığı ve Alzheimer hastalığına neden olduğu saptanmıĢtır. Diyalize giren hastalara yüksek dozlara alüminyum hidroksit verilmektedir. Kronik maruz kalma ile akciğer kanseri, astım görülebilir.

2.2.2.2. Arsenik

Ġnsan vücudunda çok düsük düzeyde bulunan, ama hem gerekli, hem de zehirli olan elementlerin durumu daha da ilginçtir. Arsenik tarih boyunca hep zehir olarak kullanılmıs olup, hemen hemen tüm bilesikleri zehirlidir. Ayrıca havadan alınan arseniğin kanserojen olduğu da kesin ispatlanmıstır. Arsenik, organizmada karaciğer, böbrekler, deri, tırnak ve saçta birikir, idrarla atılır. Sağlıklı insan idrarında 0,17 mg/L arsenik oksit bulunur ve bu değer zehirlenme görülmeden 0,8 mg/L ye kadar yükselebilir. Eksikliğinin zararı bilinmese de arsenik de diğer zehirli ve kanserojen olan kadmiyum ve kursun gibi "yasamsal öneme sahip" eser elementler arasına alınmıstır. Görüldüğü gibi insan vücudunda bir çok element var. Bunların hemen hepsi çok önemli görevler yapmakla beraber, fazlalığında ise toksik etki yaratmaktadır (Demirel, 2006).

2.2.2.3. KurĢun

KurĢun kan dolaĢımına çok kolay olarak geçebilen bir elementtir. Ġnsan vücudu kurĢunu diğer elementlerden ayıramaz ve hayati organlara gönderir. Organlarda biriken kurĢun, bu organlarda, beyinde ve kemik iliğinde depolanır. Doğurma yaĢına gelen kadınlar ve çocuklarda kurĢun alınımı çok yüksek risk taĢımaktadır. Hamile kadınlarda kurĢunun depolanması bu kurĢunun fetüse geçebilme ihtimalinden dolayı çok risklidir. Çocuklar ise, sürekli geliĢen bir vücuda sahip olmaları, vücutlarının kurĢunu asimile etme Ģekli ve

(19)

tüketilen kurĢun miktarına oranla düĢük ağırlıklı bir bedene sahip olmaları nedeniyle riskli gruplardandır. Kandaki kurĢun konsantrasyonunun 0,2 μg/ml limitini aĢması durumunda olumsuz sağlık etkileri (kan sentezinin inhibasyonu gibi) gözlenir. Bu değer 0,3- 0,8 μg/ml limitlerinde duyu ve motor sinir iletiĢim hızında azalma, 1,2 μg/ml limitinin aĢılmasından sonra ise yetiĢkinlerde geri dönüĢü mümkün olmayan beyin hasarları meydana geldiği belirlenmiĢtir. KurĢun zehirlenmesi semptomları arasında iĢtah kaybı, uykusuzluk, bitkinlik, baĢ ağrısı, kas ve eklem ağrıları, öğrenme güçlüğü, hiperaktivite en çok rastlananlardır. Bunun yanı sıra çocuklarda belirgin ve kalıcı zeka gerilemesine neden olduğu da yapılan araĢtırmalarla kanıtlanmıĢtır (Tokman, 2007).

2.2.2.4. Çinko

Ġnsan vücudunda toplam olarak 1-2.5 gram çinko bulunur. Kemiklerde, diĢlerde, saçta, deride, kaslarda, testislerde ve karaciğerde depolanmıĢ haldedir. Çinko birçok enzim ve hormonun yapısında bulunduğu gibi çoğu enzim ve hormonun da etkinlik kazanmasını sağlayan çok önemli bir biyokatalizördür. Besinlerle yeterli alınmaması halinde kaĢınma ve kaĢınma sonucu cilt bozukluğu, lekeli tırnakla çinko eksikliği kolayca anlaĢılır. Bu eksiklik özellikle çocuklarda büyüme ve geliĢim bozukluğu, vücut zayıflığı, neĢesiz ve durgunluk, tat alma bozukluğu, seksüel geliĢmede durgunluk gibi oldukça önemli, ama karmaĢık bozukluklara neden olur. Çinko besinlerle alınır. Bitkiler yüksek düzeyde çinko içerseler bile vücut, bitkisel çinkoyu değerlendirip kullanamaz, yine de eksikliği görülür. Tahıl ağırlıklı ve yalnız bitkisel beslenme rejiminde eksikliği yaygın olarak görülür. Hayvansal protein alınması ile bitkilerle alınan çinko da değerlendirilir. En azından ekmeği peynirle, mısır ve bakliyatı sütle veya etle yersek daha yararlı olur ve eksikliği görülmez. Özellikle hamile ve emzikli annelerin yeterli çinko alabilmek için hayvansal protein de yemeleri Ģarttır. Çinko metalürji sanayi basta olmak üzere metal kaplama, alaĢımlarda, boya, lastik ve kozmetik sanayisinde kullanılmaktadır. Çinko atık yakma tesislerinden çok az miktarda atmosfere atılırken, otomobil lastiklerinin yıpranmaları sonucu fazla miktarda atmosfere salınmaktadırlar. Çinko atmosferden örneklenen aerosoller içerisinde oksitlenmis yapıda bulunmaktadır. Yine çinkonun da gerekenden fazla alınması organizma açısından sakıncalıdır. Günlük 50 mg alındığında HDL kolestterolde düĢüĢ gözlenmiĢtir (Demirel, 2006; Öztürk, 2006).

(20)

2.2.2.5. Civa

Termometrelerin, barometrelerin, difüzyon pompalarının ve daha birçok laboratuar gerecinin yapımında kullanılır. Civa buharlı lambaların ve reklâm ıĢıklandırmalarının, cıvalı Ģalterlerin, diĢ hekimliğinde kullanılan bazı karıĢımların, koruyucu boyaların, böcek öldürücü ilaçların ve pillerin yapısında da civa bulunur. Civa doğada bozulmadığından civa ve civa bileĢikleri halk ve çevre sağlığı bakımından çok tehlikeli ve toksiktir. Ġçme suyu veya gıda zinciri yolu ile insan vücuduna giren civa; Bazı nörolojik bozukluklara, merkezi sinir sisteminin tahribine ve kansere, böbrek, karaciğer, beyin dokularının tahribine, kromozomları tahrip edip sakat doğumlara neden olmaktadır.

2.2.2.6. Kadmiyum

Kadmiyum elementi de çok toksik (zehirli ve organizmaya zarar verici) bir element olup, doku toksikolojisi açısından kurĢun ve civadan ayrı bir “aĢırı toksik grupta” incelenir. KurĢun ve civanın toksik özelliği yıllardır bilindiği ve genel olarak ayrıntılı Ģekilde araĢtırıldığı halde kadmiyumun tehlikeli olduğu ancak son 50 yılda anlaĢılmıĢ ve önem kazanmaya baĢlamıĢtır. Kadmiyumun tehlikesi daha çok erime noktasının altında bile uçucu olmasından ve kolaylıkla oksitlenerek CdO dumanı oluĢturmasından kaynaklanır. Kadmiyum oksit aynen fosgen gibi zehirlidir. Zehirlenme belirtisi gece terlemesi ve ateĢ yükselmesidir. Kısa süre kadmiyum oksit etkisinde kalınmıĢsa ateĢ birkaç günde geçer. Etkisi yüksekse ateĢ haftalarca düĢmez ve hatta daha yüksek dozda 12 saat içinde nefes tıkanması ile öldürür. Kırmızı kahve renkli CdO dumanı solunursa metalik ve tatlı kokulu olup, kuru öksürük, susuzluk hissi, mide bulantısı ve kusmaya neden olur. Havada 1 mg/m3‟ ü bile hayatı tehdit edici zehirlenmeye neden olur. Havadaki 40-50 mg/m3 dumanla 1 saat temas toplu ölüme neden olur. Yerden gelen kadmiyum metali tozunun yanan sigarayla geçiĢiyle bile 23 ağır kadmiyum oksit zehirlenmesi olayı gözlenmiĢtir. Özellikle kadmiyum kaplamanın metal tozu püskürtmesiyle yapılmasında toplu ölüm tehlikesine nedendir. Böyle bir iĢlem kapalı bir mekanda insansız ve otomasyonla yapılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer

(21)

madde ve tehlike de gümüĢ kaynak lehimlerinin % 18 kadar kadmiyum içerdiğidir. Bu tür kaynak yapımında mutlaka toz maskesi kullanılmalıdır.

GümüĢ lehimi yapan kiĢilerde kadmiyumun sebep olduğu 6 ölüm olayı görülmüĢtür. Yapılan incelemede gümüĢ kaynak-lehimi yapılan ortamın havasında 1-3 mg CdO/m3 olduğu ve ölenlerin bu ortamda üç gün süreyle zehirlendiği açıklanmıĢtır. Kadmiyum ile zehirlenme doktorlar tarafından güç anlaĢılır. Çünkü bu zehirlenme belirtisi gribi andırır. Kadmiyum oksidin zehirleyici dumanı akciğerden alınır, ama karaciğer ve böbreklerde toplanır. Ġdrarla atılması yavaĢtır.

Duman halinde çok zehirli olan kadmiyum oksit toz halinde ve kadmiyum sülfüre dönüĢünden sonra o kadar kuvvetli zehir etkisi göstermez. Hayvan deneyleriyle ve kadmiyum sanayide çalıĢan 20 isçide yapılan bir araĢtırma uzun süreli havasında 17 mg CdO tozu/m3 ve 30 mg CdS tozu/m3 olan iĢyerlerinde zehirlenme saptandığını göstermiĢtir. Diğer birçok kadmiyum bileĢiğinin zehir etkisi de dumana göre daha az olup, asıl kaçınılması gereken gümüĢ kaynak lehimi yapımında ve metal yüzeylerin kadmiyum kaplanmasında metal eritme ve ısıl iĢlemlerde kadmiyum oksit dumanının oluĢturulmamasıdır. Böyle bir olasılık varsa mutlaka havalandırma iyi yapılmalı ve çalıĢanlar maske kullanmalıdır (Çandır, 2007).

2.2.2.7. Bakır

Bakır tüm canlılar için "yaĢamsal önemli" eser elementlerin en baĢında, demir ve çinko ile aynı düzeyde gerekli eser elementtir. Vücuttaki tüm oksidasyon olaylarında, enzimlerin kontrollü çalıĢması için bakır gereklidir. Normal bir eriĢkin insanda 100-150 mg kadar bakır bulunur. Bunun %90 kadarı kas, kemik ve karaciğerde depolanmıĢ haldedir. Ġleri derecede beslenme ve bağırsakta emilme bozukluğu olanlarda bakır eksikliği görülebilir. Bu durumda kansızlık, cilt ve kemik kusurları ve zeka geliĢme bozuklukları görülür. Normal bir tarım toprağında bakir 1-50 ppm civarında bulunur fakat 1-250 ppm civarında da bulunabildiği kayıtlara geçmiĢtir. Genelde, güçlükle adsorbe olur ve en az mobiliteye sahip elementlerden biridir. Toprağın içinde dağınık bir Ģekilde bulunur.

(22)

Toprakta bakir farklı yapılarda bulunabilir. Bunlar, toprak solüsyonunda, iyonik ve kompleksleĢmiĢ olarak, belli baĢlı adsorpsiyon bölgelerinde, organik kalıntılarında ve son olarak primer ve sekonder minerallerin kafes yapısında bulunmaktadır (Tokman, 2007).

2.2.2.8. Krom

Krom, glikoz tolerans faktöründe bulunur ve karbon hidrat çevriminde etkin rol alır. Ayrıca insülin etkisini de düzenler. Metabolizma için önemlidir. Her yerde krom bulunduğundan eksikliği çok ender söz konusu olabilir. Et, peynir, kepeği ayrılmamıĢ un mamülleri ve bira krom kaynaklarıdır. Krom toksikolojik açıdan yalnız 6 değerli olursa önemlidir. Krom 3 değerli bileĢikleri alüminyum bileĢikleri gibidir. Farmakolojik açıdan ise bu üç değerliler daha önem kazanır. Altı değerli kromun oksidi (CrO3) çok aĢındırıcıdır. Nefes yolları ve akciğer gibi zarsal ve ince derilere zarar verir. Normal deriye zarar vermez. Ancak derideki çatlak ve yaralardan içeri geçerse hücre zarlarına ve iç derilere aynı zararlı etkiyi yapar. Hassas ciltlerde alerjik etki yapar ve egzama oluĢturur. Yüksek dozda krom alınırsa ya da yutulursa böbreklere zarar verir. Kromatlarla uzun süre temasta olanlarda akciğer kanserine yol açtığı görülmüĢtür. Kromun bu kanserolojik etkisi sigara içenlerde riski daha da arttırır.

Havadaki kromat 0,1 mg/m3‟ ü aĢtığı zaman akciğer kanseri riskinin 29 kat arttığı bulunmuĢtur. ġimdiye kadar birçok ülkede toplam 200‟ ün üzerinde kromatın sebep olduğu akciğer kanseri görülmüĢtür. Çözünür kromatlar için havadaki sınır değeri 0,5mg/m3, çözünmeyenler için 1 mg/m3 kabul edilmiĢtir (Çandır, 2007).

2.2.2.9. Kobalt

Kimyasal simgesi Co olan Kobaltın atom numarası 27, atom ağırlığı 58,9, kaynama noktası 29270 °C (3200K), özgül ağılığı 8,9 (20°C‟de) ve elektron yerleĢimi 2-8-15-2 olup periyodik tablonun VIII. grubunda yer alır. Ferro-mağnetik bir metal olan kobalt özellikle ısıya dayanıklı mağnetik alanlarda kullanılır. Kobalt metalini yaklaĢık 1735‟ te Kimyacı Georg Brandt ayırmayı baĢardı. Kobalt ĠÖ 3000‟ lere ait Mısır heykellerini

(23)

Pers kolye boncuklarında, Pompei kalıntılarında, Çin‟de tang hanedanı döneminden (618-907) kalma camlarda ve daha sonraları Ming hanedanı döneminin mavi porseleninde rastlanmıĢtır. “Sobald” adı ilk kez 16. yüzyılda, bakır cevheri olduğu sanılan ama sonraları zehirli arsenikli kobalt içerdiği anlaĢılan cevherler için kullanıldı. Brandt, bu cevherlerin mavi renginin kobaltan geldiğini buldu. Kobalt günümüzde direnç ve dayanıklılığı arttırdığı için birçok alanda kullanılmaktadır. Bunlardan birkaç tanesi Ģu Ģekilde sıralanabilir: Mıknatıs çeliği ve paslanmaz çelik üretiminde, alaĢımları türbinli uçak yapımında, petrol ve kimya endüstrisinde katalizör olarak, oksitlenmeye karĢı galvanik kaplamacılıkta, yüksek hızlı tekerleklerde, tuzları, emaye, porselen ve cam boyamak amacıyla, bileĢikleri ise boyacılıkta pigment olarak kullanılmaktadır. Kobalt doğada yaygın bulunmakla birlikte yer kabuğunun yalnızca %0,001‟ ini oluĢturmaktadır. Yer ve gök taĢı kökenli nikelli demirde, öbür elementlerle birleĢmiĢ halde doğal sularda, toprakta, bitkilerde ve hayvanlarda az miktarda rastlanır. Çoğu demir, nikel bakır, gümüĢ, mangan, çinko arsenik cevherlerde eser miktarda bulunan kobalt bu cevherlerden bir yan ürün elde edilir. Kobalt, sığır ve koyun gibi geviĢ getiren hayvanların beslenmesinde insandaki alyuvarların olgunlaĢmasında gerekli olan B12 vitamininde yer alır. ParlatılmıĢ kobalt, maviye çalan gümüĢ beyazı rengindedir (Özkan, 2007).

2.2.2.10. Demir

Kimyasal simgesi Fe olan demirin atom numarası 26, atom ağırlığı 55.9 g/mol, kaynama noktası 2861°C (3134K), yoğunluğu 7,874 g/ml ve elektron yerleĢimi 2-8-14-2 olup periyodik tablonun VIII. grubunda yer alır. Ġnsanlar tarafından ilk iĢlenen metal olan demir, cevher olarak doğada oksitler Ģeklinde %5 düzeyinde bulunmaktadır. Eski çağlardan beri doğudan batıya tüm medeniyetler güç dolayısıyla bu metalle ilgilenmiĢlerdir. Bugün de endüstride demir kullanımı oldukça yaygındır. Sert ve iletken olması kolaylıkla Ģekillendirilerek silah, araç, piĢirme gereçleri haline getirilmesi onu cazip kılmıĢtır. Demir, insan ve diğer pek çok canlı türü için temel bir elementtir eriĢkin bir insan vücudunda 3-4 gram demir vardır ki, vücudun %0,004‟ ünü oluĢturur. Tüm vücut tartısının % 7‟ sini oluĢturan kan demirinin %70‟ ini içerir. Kanın %15‟ ini teĢkil eden hemoglobinde % 0,335 demir vardır. Demir dokuya oksijen taĢınması ve dokudaki

(24)

oksidasyon olaylarının sürdürülmesi için gereklidir. Vücutta ve besinler içerisinde büyük kısmı organik maddelerle birleĢmiĢ durumda bulunmaktadır. Vücutta demir, öncelikle ince bağırsaklarda kontrol edilir. Ġnce bağırsak demir için hem emilim hem de dıĢlama iĢlemini yapar.

EriĢkin bir insanın günlük demir ihtiyacı 10 mg olarak hesaplanmaktadır. Kadın ve çocukların erkeklere göre demir ihtiyacı daha fazladır. Besinlerin çoğunda pek az demir vardır. Besin maddeleri arasında en fazla demir içerenler, kasaplık hayvanların karaciğer, böbrek, kalp ve dalak gibi iç organları, yumurta sarısı ve bira mayasıdır. Bitkisel besinlerden kuru baklagil tohumları da fazla demir içermektedir. Sayılan besinlerin 100 gramında bulunan demir miktarı 5 mg‟ ın üstündedir. Daha az oranda olmak üzere tavuk, balık, ve deniz ürünleri dahil bütün et ürünlerinde, kabuğundan ayrılmıĢ buğday tanesi ve ondan yapılan unda, yulafta, yeĢil sebzelerde, incir, ceviz, fındıkta da bulunmaktadır. Buna karĢılık sütte, sütten yapılan ürünlerde ve yeĢil olmayan sebzelerin çoğunda demir miktarı düĢüktür. Demir ayrıca hemoglobin Ģeklinde, kanın oksijeni akciğerden dokulara taĢımasını sağlamaktadır ve elektron transferinde rol alır. Eksikliği küresel ölçüde yayılmıĢ olan anemiye sebep olur. AĢırı tehlikelidir, hemokromatasis‟e sebep olur. Bağırsak çeperinde absorbe edilen demir yalnız (II) değerlikli demirdir. Demir (III)‟ün yalnız sindirim yoluyla indirgenen bölümünü emilir (Özkan, 2007).

2.2.2.11. Nikel

Nikel gümüĢümsü beyaz renkli sert bir metaldir. Nikel bileĢikleri pratik olarak suda çözünmez. Suda çözünebilir tuzları; klorür, sülfat ve nitrattır. Nikel biyolojik sistemlerde adenosin, trifosfat, aminoasit, peptit, protein ve deoksiribonükleik asitle kompleks oluĢtururlar. Havadaki nikel bileĢiklerinin solunması sonucunda, solunum savunma sistemi ile ilgili olarak; solunum borusu irritasyonu, tahribatı, immunolojik değiĢim, alveoler makrofaj hücre sayısında artıĢ, silia aktivitesi ve immünite baskısında azalma gibi anormal fonksiyonlar meydana gelir. Deri absorbsiyonu sonucunda allerjik deri hastalıkları ortaya çıkar. Havada bulunan nikele uzun süreli maruziyetin insan sağlığına etkileri hakkında güvenilir kanıtlar tesbit edilememiĢsede; nikel iĢinde

(25)

çalıĢanlarda astım gibi olumsuz sağlık etkilerinin yanı sıra, burun ve gırtlak kanserlerine neden olduğu kanıtlanmıĢtır. Kanserojen etkisi nedeni ile güvenilirlik limitinin belirtilmesi mümkün değildir (www.msxlabs.org).

2.2.2.12. Mangan

Mangan da çinko gibi hem bazı enzimlerin yapısında bulunur hem de bazı enzimleri aktifler. Ayrıca bağ dokusu yapımında, üre oluĢumu, protein ve yağ asitleri sentezine katılır. Kemiklerin ve birçok enzimin yapısına giren mangan, kepekli tahıllarda, yeĢil yapraklı sebzelerde, fındık, fıstık, ceviz ve çayda bol miktarda bulunur. Deney amacıyla manganezden arıtılmıĢ bir beslenmeye giren kiĢide kilo kaybı, bulantı, kusma, deri tahriĢi, saç uzamasında yavaĢlama ve saç renginde beyazlaĢma görülmüĢtür. Manganez zehirlenmesi nadiren, manganez üretimde çalıĢan kiĢilerde ortaya çıkabilir ve Parkinson hastalığı benzeri sinir sistemi belirtileri ortaya çıkarır (Demirel, 2006).

2.3. Atomik Absorpsiyon Spektrometresi

Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (AAS), ıĢının gaz halindeki atomlar tarafından absorpsiyonunun ölçülmesine dayanır ve günümüzde 70‟in üzerindeki elementin duyarlı olarak tayinini sağlar. Son yıllarda atomik spektroskopi alanında Ġndüktif EĢleĢmiĢ Plazma(ICP), lazer teknikleri ve elektrotermal atomlaĢtırıcılı AAS çok popüler olmasına karĢın alevli teknikler analitik uygulamalarda yaklaĢık %90‟ a varan oranda kullanılmaktadır. Atomik Absorpsiyon Spektrometresi, ıĢık kaynağı, örneğin parçalanarak atomik buhar haline geldiği absorpsiyon ortamı (atomlaĢtırıcı), monokromatör ve alıcı (dedektör) kısımlardan oluĢur (Kamalak, 2006).

Atomik absorpsiyon spektroskopisinde element elementel hale dönüĢtürüldükten sonra buharlaĢtırılır ve kaynaktan gelen ıĢın demetine maruz bırakılır. Aynı elementin ıĢın kaynağından gelen ıĢınları absorplar. Sulu Numune bir alev içine yükseltgen gaz

(26)

karıĢımı ile püskürtülür. Bu Ģekilde 70 kadar element(metal/yarı metal) analiz edilir. Ametallerin absorpsiyon hattı vakum UV bölgeye düĢtüğünden bu elementler bu metotla analiz edilemez. Metodun hassasiyeti yüksektir. Eser miktarda madde analizi yapılabilir.

ġekil 2.1. AAS Blok Diyagramı

IĢığı absorplayan atomlarda temel seviyedeki elektronlar, kararsız uyarılmıĢ enerji düzeylerine geçerler ve absorpsiyon miktarı, temel düzeydeki atom sayısına bağlıdır.

2.3.1. AAS’ de ışık kaynakları

AAS de ıĢık kaynaklarının görevi numunedeki atomların absorplayacağı dalga boyundaki ıĢınları yaymaktır. Dar çizgiler hem absorpsiyonda hem de emisyonda tercih edilir. Çünkü dar çizgiler spektrumların örtüĢmesinden kaynaklanan giriĢimi azaltır. Elementler çok dar dalga boyu aralığında (~0,002 nm) absorpsiyon yaparlar. Bu nedenle absorpsiyon hattından daha dar emisyon hattı veren bir kaynak kullanılmalıdır. Hidrojen ve tungsten lambası gibi sürekli ıĢın kaynağı kullanılmasıyla ölçülen absorbans çok küçük olur. Çünkü sürekli ıĢık kaynakları belli bir aralıkta her dalga boyunda ıĢın yayarlar. Bu ıĢınların çok azı dar absorpsiyon hatlı atom tarafından absorplanabilir.

Oyuk Katot lambası

Elektrotsuz boĢalım lambası

2.3.1.1. Oyuk Katot lambası

AAS‟de en yaygın olarak kullanılan primer ıĢık kaynağı, oyuk katot lambasıdır. Oyuk katot lambasının katodu, iç çapı 2-5 mm olacak Ģekilde analiz edilecek elementin çok saf metalinden veya o elementi içeren alıĢımdan yapılır. Katot ve anot, cam silindir içine yerleĢtirilmiĢtir. Yüksek voltaj ve 30 mA‟ e kadar akım, oyuk katotta tamamen boĢalım sağlamak için kullanılır. Dolu gazı olarak 1-5 torr basınçla, Ar veya Ne gazı kullanılır.

Kaynak lamba veya ısıtılmıĢ katı Numune kabı Dalga boyu seçici Fotoelektrik transduser Sinyal iĢlemci ve gösterge

(27)

Ne gazı, yüksek iyonlaĢma potansiyelinden dolayı tercih edilmektedir. Elektrotlar arasına yeterli gerilim uygulanarak inert gazın anotta iyonlaĢması sağlanır. Bu iyonlar, iki elektrot arasında bulunan elektriksel potansiyel ile katot yüzeyine doğru hızlandırılır. Pozitif yüklü iyonlar, negatif yüklü katot yüzeyine Ģiddetle çarpınca, hareket eden gaz iyonları ile çarpıĢarak enerji absorplarlar. Böylece, uyarılmıĢ elektronik enerji düzeyine çıkarlar. Tekrar temel enerji düzeyine dönerken, katot elementinin karakteristik spektrumunu yayarlar. Primer ıĢın kaynağının yaydığı ıĢının Ģiddeti, AAS tayinlerinde önemli bir parametredir. Belirli bir optimum değerin ötesinde lamba akımını arttırmak, pek çok elementin duyarlılığını azaltır. Yüksek akımda, self-absorpsiyon ve hat geniĢlemesi artar. Doppler geniĢlemesi, ıĢın yayan atomların termal hareketi nedeniyle oluĢur. Hat geniĢlemesini önleyecek ve iyi bir lamba kararlılığı verebilecek optimum bir çalıĢma akımı seçilmelidir. AAS‟nin en önemli dezavantajı, analiz edilebilecek her bir element için farklı oyuk katot lambasının kullanılmasıdır. Bu nedenle, çok elementi oyuk katot lambalarının yapılması düĢünülmüĢtür. Multi element içeren lambalar, birkaç elementin kombinasyonu Ģeklinde kullanılır. Katot, alaĢımlardan, metaller arası bileĢiklerden veya toz haline getirilmiĢ metal karıĢımlarından yapılabilir. Diğer bir sorun da, üç veya daha fazla element bir lambada birleĢtirildiğinde, her bir elementin emisyon Ģiddetinin tek elementli lambaya göre zayıflamasıdır. Bunun sonucunda, sinyal/gürültü oranının azalması ile kesinlik ve gözlenebilme sınırı etkilenebilir (Özkan, 2007).

(28)

2.3.1.2. Elektrotsuz boĢalım lambaları

Elektrotsuz boĢalım lambalarının ıĢın Ģiddeti oyuk katot lambasınınkinden daha fazladır. Ayrıca çok ucuza mal edilebilirler. Elektrotsuz boĢalım lambaları 8-10 cm uzunluğunda, 0,5-1 cm çapında, birkaç mg 10 tayin elementini içeren (saf metal veya metal bileĢiği) ve birkaç mmHg basıncında argonla doldurulmuĢ kapalı kuartz tüplerden oluĢmuĢlardır. Tüp yüksek frekanslı bir jenaratörün sarımları arasına yerleĢtirilmiĢtir ve birkaç wattan 200 watta kadar bir güçle uyarılır. Elektrotsuz boĢalım lambaları özellikle vakum UV bölgede büyük avantaja sahiptir, çünkü bu bölgede tayin edilen elementler için uygun ıĢın kaynağı yoktur. Ayrıca yine bu bölgede hava, alev ve merceklerin absorpsiyonu ve aynaların zayıf yansıtma özellikleri nedeniyle yüksek ıĢıma Ģiddeti oldukça önemlidir. Bu tür lambaların en büyük dezavantajı ise ömürlerinin kısa olmasıdır (Tokman, 2007).

ġekil 2.3. Elektrotsuz BoĢalım Lambasının Kesiti

2.3.2. Atomlaştırıcı

Atomik absorpsiyon spektroskopisinde karĢılaĢılan numune atomlaĢtırma tekniklerinden en yaygın kullanılan: Alev atomlaĢtırma ve elektrotermal atomlaĢtırma teknikleridir.

(29)

2.3.2.1.Alev AtomlaĢtırma

Alevde örneğin atomlaĢtırılmasında ilk iĢlem, örnek çözeltisinin aleve püskürtülmesidir. Örnek nebulizer yardımıyla aerosol haline dönüĢtürülür. Aerosol halinde aleve örnek girdikten sonra çözücü buharlaĢtırılır. Kuruyan küçük parçacıklar ayrılır, katı madde kalır ve daha sonra katı madde buharlaĢtırılır. Bu moleküllerin bir kısmı nötr atomlar vermek üzere ayrılır. Bu atomlar AAS‟de absorpsiyon yapan türdendir. Alev sıcaklığı alev merkezinde en yüksek olup, yukarı doğru çıkıldıkça azalır. Alev sıcaklığı, alevi oluĢturan gaz karıĢımına bağlı olarak değiĢir. Günümüzde en çok kullanılan gaz karıĢımları hava/asetilen ve azot protoksit/asetilen‟dir. Hava/asetilen karıĢımının alevi kararlı ve çalıĢması kolaydır. Alevli AAS‟de hava/yakıt oranı ve alev yüksekliği, temel düzeyde serbest atomların sayısını maksimum yapacak, emisyon, iyonlaĢma veya bileĢik oluĢumundan kaynaklanacak bozucu etkileri minimuma indirgeyecek Ģekilde seçilir (Kamalak, 2006).

Tablo 2.1. Alevin özellikleri

Yanıcı Yükseltgen Sıcaklık Maksimum yanma

hızı (cm/s)

Doğal gaz Hava 1700-1900 39-43

Doğal gaz Oksijen 2700-2800 370-390

Hidrojen Hava 2000-2100 300-440

Hidrojen Oksijen 2550-2700 900-1400

Asetilen Hava 2100-2400 158-266

Asetilen Oksijen 3050-3150 1100-2480

Asetilen Nitröz Oksit 2600-2800 285

Bir atomlaĢtırıcıda uyarılmıĢ ve uyarılmamıĢ atomik taneciklerin sayıları arasındaki oran sıcaklığa bağlıdır. Bu oran Boltzman eĢitliği ile verilir

(30)

ġekil 2.4 Alevin Yapısı

2.3.2.2. Elektrotermal atomlaĢtırıcı

Ġlk defa 1970' lerde piyasada görülen elektrotermal atomlaĢtırıcılar, genel olarak kısa sürede tüm numunenin atomlaĢtırılması ve optik yolda atomların ortalama kalma sürelerinin bir saniye veya daha fazla olması nedeniyle, duyarlılıkta artıĢ sağlar. Elektrotermal atomlaĢtırıcılar, atomik absorpsiyon ölçümleri için kullanılır, fakat genel olarak emisyon spektrumlarının doğrudan oluĢturulmasında uygulanmaz. Bununla beraber, bu atomlaĢtırıcıların, indüktif eĢleĢmiĢ plazma emisyon spektroskopide numune veriliĢi için kullanımı baĢlamıĢtır. Elektrotermal atomlaĢtırıcılarda, grafit bir kapsülde veya elektriksel olarak ısıtılmıĢ grafit bir tüpte, önce numunenin birkaç mikrolitresi kurutulur ve sonra kül edilir. Kül edildikten sonra, yaklaĢık 2000 °C – 3000 °C' a yükselen sıcaklığa neden olan akım, hızla birkaç yüz ampere arttırılır; numunenin atomlaĢması birkaç milisaniyeden saniyelere kadar değiĢen periyotla oluĢur. AtomlaĢan taneciklerin absorbansları ısıtılmıĢ yüzeyin hemen üzerindeki bölgede ölçülür (Ġnce, 2005).

Diğer bazı özel atomlaĢtırma teknikleri Ģunlardır; Akkor BoĢalımlı AtomlaĢtırma

Hidrür AtomlaĢtırma

(31)

2.3.3. Monokromatör

Atomik absorbsiyonda, iki hattın birbirinden ayrılması, sadece oyuk katot lambasının emisyon hatlarının yarı geniĢliği ile absorbsiyon hatlarının yarı geniĢliğine bağlıdır AAS‟inde monokromatör, analitin rezonans hattını, alevden veya dağınık ıĢıktan ayırmak amacıyla kullanılır. Yapılan çalıĢmalar 0,2 nm‟lik bant geniĢliğinin pratik olarak bütün elementler için yeterli olduğunu göstermiĢtir (Özkan, 2007).

2.3.3.1. Prizmalı Monokromatörler

Ultraviyole, görünür ve infrared bölgedeki ıĢınları ayırma amacıyla prizmalar kullanılabilirler. Prizma yapımında kullanılan malzemeler, dalga boyu aralığına göre farklılık gösterir.

(32)

ġekil 2.5.b. Bunsen prizmalı monokromatör

ġekil 2.5.a ve 2.5.b‟ de prizma tasarımlarında en fazla kullanılan iki tipi gösterilmektedir. Birincisi, tek bir blok malzemeden yapılmıĢ 60 dereceli prizmadır. Kristal kuvars (fakat eritilmiĢ olanı değil) imalat malzemesi olarak kullanılırsa, prizma iki 30 dereceli prizmanın ġekil 2.5.a‟ de gösterildiği gibi yapıĢtırılması ile oluĢturulur, birincisi sağ-elli kuvars olarak imal edilirken diğerleri sol-elli olarak hazırlanır. Bu yolla, optik olarak aktif olan kuvars yayınlanan ısının net bir polarizasyonuna sebep olmaz. Bu tür prizmalara Cornu prizmaları adı verilir. ġekil 2.5.b‟ de, 60 derecelik ve genellikle kuvarstan yapılmıĢ prizma içeren bir Bunsen monokromatörünü göstermektedir.

2.3.4. Dedektör

Atomik absorbsiyon spektroskopisinde, ıĢık sinyalinin elektrik sinyaline dönüĢtürülmesinde fotoçoğaltıcılar kullanılır. Fotoçoğaltıcının kullanacağı spektral aralık, katot üzerindeki ıĢığa duyarlı tabakaya ve tüpün pencere malzemesine bağlıdır. Fotoçoğaltıcılarda, çoğunlukla UV ve görünür bölgenin kısa dalga boylarında Cs-Sb, görünür bölge için ise selenyum katot kullanılır. Foto alıcılar yardımıyla elde edilen elektrik sinyalleri dijital, analog ya da bir yazıcıdan absorbans olarak kaydedilir. Gerekirse, bilgisayar bağlantısı ile doğrudan deriĢim olarak okunabilir (Özkan, 2007).

(33)

2.3.5. Sinyal ĠĢlemci ve Gösterge (Alıcı)

AAS‟ de alıcı olarak ıĢın Ģiddetini elektriksel sinyale çeviren fotoçoğaltıcılar kullanılır. Fotoçoğaltıcılar UV ve VIS bölge ile yakın IR bölgede duyarlıdırlar (Aydın, 2002).

2.4. AAS’ nin Analitik Performansı Ġle Ġlgili Terimler

2.4.1. Gözlenebilme Sınırı (DL)

Bir analitik yöntemin performansı genellikle gözlenebilme sınırı ile ölçülür. Gözlenebilme sınırı teorik olarak analitin tayin edilebilen en küçük deriĢimi olarak tanımlanır ve x = x kör+ 3·skör ile bulunan deriĢimdir. x kör, kör çözeltinin ortalama sinyali ve skör de standart sapmasıdır, bulunan x absorbans biriminde olup, kalibrasyon doğrusundan karĢılık gelen deriĢim bulunur. Bu gözlenebilme sınırıdır.

2.4.2. Tayin Sınırı (LOQ)

Normal olarak gözlenebilme sınırı yakınında tayin yapılamaz. Tayinin yapılabildiği deriĢim DL değerinin bazen 5 bazen de 10 katı olarak alınır. Bu değere tayin sınırı denir (ġahan, 2006).

2.4.3. Doğruluk

Ölçümlerin gerçek veya kabul edilen değere yakınlığını belirtir. Doğruluk ve kesinlik arasında farklılıklar vardır. Doğruluk bir sonuç ile gerçek değer arasındaki yakınlığı ölçer. Kesinlik ise aynı yolla ölçülen birçok sonuç arasındaki yakınlığı açıklar. Kesinlik, bir ölçmenin basit olarak tekrarlanmasıyla tayin edilir. Diğer taraftan, bir büyüklüğün gerçek değeri hiçbir zaman tam olarak bilinmediğinden, doğruluk tam olarak tayin

(34)

edilemez. Doğru değer yerine doğru kabul edilen değer kullanılmalıdır. Doğruluk, mutlak ya da bağıl hata terimleriyle ifade edilir.

Mutlak hata: Bir Xi büyüklüğünün ölçümündeki mutlak hata

E=Xi – Xt (1) eĢitliği ile verilir. Buradaki Xt, söz konusu büyüklüğün gerçek değer kabul edilen değeridir.

Bağıl hata: Genellikle mutlak hatadan daha faydalı bir büyüklüktür. Yüzde bağıl hata Ģu eĢitlikle ifade edilir.

E=(( Xi- Xt)/ Xt).100 (2)

2.4.4. Kesinlik

Ölçümlerin tekrarlanabilirliğini, yani tamamen aynı yolla elde edilen sonuçların yakınlığını gösterir. Genellikle standart sapma ile verilir.

2.4.5. Standart Sapma

Çok sayıda verinin kesinliğinin bir ölçüsü olan standart sapma (20‟den az veri için) Ģu eĢitlikle verilir.

(3) 2.4.6. Duyarlılık

(35)

2.4.7. Sinyal/Gürültü Oranı

Yapılan ölçümlerin tekrarlanabilirliği sinyal/gürültü olarak (S/N) oranının yüksek olmasına bağlıdır. S/N oranı azalırsa % bağıl standart sapma artar ve tekrarlanabilirlik azalır. S/N oranı cihazın özelliklerine, kullanım ömrüne ve örneklemedeki baĢarıya bağlıdır.

2.4.8. Seçicilik

Bir analitik metodun ortamda (matrikste) bulunan türlerden (taneciklerden, yüklü, yüksüz) sadece birinin kantitatif tayini için kullanılabilme özelligine seçicilik (spesifiklik) denir (Yılmaz, 2006; Ġnce, 2005; ġahan, 2006).

2.5. AAS ile Elementlerin Kantitatif Tayini

AAS ile metalik özellik gösteren elementlerin tayini yapılır. Bütün element atomları kendilerine özgü dalda oyunda ıĢını absorplayıp uyarıldıkları zaman elektronların bulunduğu daha yüksek enerji seviyelerine bağlı farklı Ģiddetlerde ve dalga boylarında absorpsiyon hatları oluĢur. Spektroskopik analizlerde çalıĢılacak dalda boyu seçilirken en Ģiddetli absorpsiyonun olduğu dalga boyu belirlenir. Böylece seçilen dalga boyunda küçük deriĢimlerde bile absorbans değerleri okunabilir.

AAS‟ de elementlerin kantitatif tayini için kalibrasyon grafiği ve standart ekleme metodu kullanılır.

2.5.1. Kalibrasyon Grafiği Yöntemi

Atomik absorpsiyon, absorbansın doğrudan deriĢimle orantılı olduğu Beer yasasına dayanır. Gerçekte doğrusallıktan sapma ile sık sık karĢılaĢılır ve doğrusal iliĢkinin olup olmadığını deneysel olarak belirlemeden atomik absorpsiyon analizlerini gerçekleĢtirmek bir hayli zordur. Periyodik olarak numunede deriĢim aralığını kapsayan bir kalibrasyon eğrisi oluĢturulmalıdır. Ayrıca ölçümlerde kontrol edilemeyen birçok

(36)

değiĢken bulunduğu için, bir analiz gerçekleĢtirilirken, en az bir standart çözeltinin absorbansı ölçülmelidir. Orjinal eğriden standartın herhangi bir sapması, sonucu düzeltmede kullanılabilir.

2.5.2. Standart Ekleme Metodu

Numunenin bulunduğu matriksten kaynaklanan fiziksel ve kimyasal giriĢimler sonuçlara etki eder. Numunenin matriksinin tam olarak bilinmediği durumlarda sonuçlara etki eder. Numunenin matriksinin tam olarak bilinmediği durumlarda Standart ekleme yöntemi kullanılır. Bunun için numune en az üç kısma ayrılır. Birinci kısım belli bir hacme saf su ile tamamlanır. Ġkinci ve üçüncü kısımlara artan miktarlarda standart çözeltilerden eklenir ve hacmi ilk kısımla aynı değere kadar saf su ile tamamlanır. Her çözeltinin absorbansı ölçülür ve eklenen element deriĢimlerine karĢı okunan absorbans değerleri grafiğe geçirilir. Kalibrasyon doğrusunun yatay ekseni kestiği noktanın negatif iĢaretlisi, çözeltideki bilinmeyenin deriĢimlerini verir. Deneysel çalıĢmalar sonucu elde edilen değerler, bu değerin doğruluğunu ve güvenilirliğini belirtecek Ģekilde verilir (Özkan, 2007).

2.6. Örnek Hazırlama

Örnek alma basamağından sonraki basamak örneğin analize uygun hale getirilmesidir. AAS ile element tayini çoğunlukla çözeltilerde yapılır. Bu nedenle örneğin inorganik asitler ile açıkta, yüksek basınçlı bombalarda, mikrodalga fırında veya eritip vb. gibi yöntemler uygulanarak çözülmesi gerekir. Çözücü ve çözünürleĢtirme yöntemi analizin daha sonraki basamaklarına zarar vermeyecek Ģekilde seçilir ve örnek buna göre hazırlanır. Bu iĢlemler sırasında maddelerden hiçbirinin kaybolmamasıdır ve kullanılan asit, baz ve tuzların ultra saf olmasıdır. Bunun yanında AAS ile kati örnekleme sistemi kullanılarak direkt kati analizi de yapılabilir.

Örneklerin çözülmesinde için genellikle iki temel yöntem kullanılır: 1.YaĢ yakma

(37)

Bu yöntemlerden hangisinin seçileceği gıdanın tipine, kullanılacak ekipmana ve analizi yapılacak olan elemente bağlıdır.

2.6.1. Yaş Yakma Yöntemi

Bu yöntemde, kati örnekler sabit tartıma gelinceye kadar kurutulur. Kurutulan örnekten belirli bir miktarda tartılarak üzerine çözünürleĢtirmede kullanılacak olan reaktif ilave edilir. Kullanılabilecek reaktifler genellikle inorganik asit veya karıĢımlarıdır. Reaktif ilavesinden sonra örneğin bulunduğu beher üzerine saat cami kapatılarak hot plate üzerinde örnek çözülür. Çözünme zamanı kullanılan reaktiflere (örneğin HNO3+H2O2 için bu süre 10 dakika) göre değiĢir. çeker ocak içersinde yavaĢ yavaĢ ısıtılır çözelti berraklaĢıncaya çözünürleĢtirme iĢlemine devam edilir ve reaksiyon tamamlanır . Oda sıcaklığına kadar soğutulan çözelti deiyonize su ile seyreltildikten sonra filtre kağıdında süzülür ve AAS ile analiz edilir (Tokman, 2007).

2.6.2. Mikrodalga Çözünürleştirme

Mikrodalga, enerji spektrumunda Kızılötesi Isıma (IR) ile radyo dalgalarının arasında kalan bölgedir. Mikrodalga ısıtma mekanizması hedef kütledeki bütün molekülleri aynı anda etkileyerek klasik tekniklerin konveksiyon ısıtmasına göre çok daha kısa sürede iĢlemi tamamlamaktadır. Çünkü klasik ısıtma teknikleri bir kütleyi dıĢtan içe doğru tabaka tabaka ısıtırken, mikro dalga yöntemi bir kütlenin her yerini aynı anda ısıtır ve zamandan tasarruf sağlar (Köse, 2007). Ayrıca açık kaplarda ve yüksek miktarda reaktiflerle çalıĢıldığından kirlenme riski yüksek olur.

Bu çalıĢmalar sırasında çıkan dumanlar aĢındırıcı oldukları için, analizi yapan kiĢiye ve çevreye zarar verir. Kapalı tüplerde mikrodalga ile çözünürleĢtirme tekniklerinin baĢarılı bir Ģekilde yapılması, tüpün içerisindeki numunenin asitle parçalanma reaksiyonunun ve reaksiyondan kaynaklanan sıcaklık ve basıncın da belirlenmesi ile olur. Numunenin parçalanması esnasında çözünürleĢtirme kabındaki gerçek basınç, kabın cinsine, kullanılan asidin türüne, miktarına, asidin sıcaklığına, çözünürleĢtirilen numunenin boyutuna ve bileĢimine bağlıdır. Bu sistemde basınç ve sıcaklık programı yardımıyla çözünürleĢtirme yapılır. ÇözünürleĢtirme için genellikle nitrik asit,

(38)

hidroklorik asit, hidroflorik asit, sülfürik asit, perklorik asit kullanılmaktadır. Hidrojen peroksit ve bunların değiĢik kombinasyonları da kullanılabilir. Katı örneklerin çözülmesi için 10 ml gibi diğer yöntemlere göre oldukça az miktarda çözücüler kullanılır. Mikrodalga çözünülürleĢtirme yöntemleri eser ve ultra eser elementlerin analizinde örneğin çözünürleĢtirilmesinde gittikçe yaygınlaĢarak kullanılmaktadır. Ancak laboratuarda mikrodalga fırınlar bulunmadığından dolayı hala geleneksel yöntemler kullanılmaktadır (Tokman, 2007).

(39)

3. MATERYAL ve YÖNTEM

3.1. Kullanılan Cihazlar

Ölçümler için Perkin Elmer Analiz 700 model döteryum zemin düzeltmeli atomik absorpsiyon spektrometresi kullanıldı. Alevli atomlaĢtırma iĢlemi hava-asetilen ortamında yapıldı. Oyuk katot lambaları kullanıldı. AAS‟de çalıĢma Ģartları Tablo 3.1‟de ve analitiksel karakteristikler Tablo 3.2‟de verilmiĢtir. Standart referans maddeleri çözmek için Mileston Ethos D model kapalı sistem mikrodalga fırın (maksimum sıcaklık 300 oC, maksimum basınç 1450 psi) kullanıldı. Model çözeltiler için 100 ila 1000 mikrolitre arasında ayarlanabilen mikropipet kullanıldı.

3.2. Numuneler

Bu çalıĢmada Tokat çevresinden çeĢitli marketlerden temin edilen gıda maddeleri kullanıldı.

(40)

ġekil 3.1. Analizi yapılan gıda örnekleri

3.3. Yöntem

3.3.1. Mikrodalga ile Çözme

Numunelerden 1gram NIST SRM 1515 Apple Leaves‟den 0,2 gram alındı ve mikrodalga kabına konuldu. Numunelerin üzerine 6 ml deriĢik %65 lik HNO3, 2 ml %30 luk H2O2 eklendi Mikrodalgada çözme iĢlemi yapıldı. AĢağıdaki program kullanıldı. 2 dak, 250W; 2 dak, 0W; 5 dak, 400W; 8 dak, 550W bekleme 8 dak. Mikrodalgada çözülen örnekler soğutuldu ve içinde katı partikül olanlar mavi banttan süzüldü. Sonra deiyonize saf suyla 10 mL‟ ye tamamlandı. AAS‟ de ölçümler yapıldı.

3.3.2. YaĢ Yakma ile Çözme

Gıda numunelerinden 1 g, NIST SRM 1515 Apple Leaves‟ den 0.2 g erlene alındı ve üzerine 6 ml % 65‟ lik HNO3, 2 ml % 30‟ luk H2O2 eklendi. ĠĢlem çeker ocakta gerçekleĢtirildi. Kuruluğa kadar buharlaĢtırıldı. Soğutulup süzüldü. Son hacim deiyonize saf suyla 10 ml„ ye tamamlandı.

Tablo 3.1. AAS‟de ÇalıĢma ġartları Element Asetilen (L/dak) Hava (L/dak) Dalga boyu (nm) Slit aralığı (nm) Fe 2.0 17.0 248.3 0.2 Cu 2.0 17.0 324.8 0.7 Zn 2.0 17.0 213.9 0.7 Mn 2.0 17.0 279.5 0.2

(41)

Tablo 3.2. Analitiksel Karakteristikler Analit Korelasyon katsayısı Lineer aralık (mg L-1) Regrasyon eĢitliği BSS % Co 0.9999 0.25-5.0 A=0.0383C+0.0013 5.5 Ni 0.9996 0.25-5.0 A=0.0219C+0.00002 3.9 Cu 0.9999 0.25-5.0 A=0.02667C-0.0006 6.4 Fe 0.9996 0.25-5.0 A=0.0202C+0.0036 5.9 Cd 0.9995 0.02-2.0 A=0.1405C+0.0076 7.2 Mn 0.9995 0.10-3.0 A = 0.081C+ 0.0029 9.0 Zn 0.9996 0.02-1.0 A=0.2831C+ 0.0041 10 Cd 2.0 17.0 326.1 0.2 Ni 2.0 17.0 341.5 0.2 Co 2.0 17.0 345.4 0.2

(42)

4. BULGULAR

Mikrodalga ve yaĢ yakma yöntemleri NIST SRM 1515 Apple Leaves„e uygulandı. Örneklerden birer tanesi karĢılaĢtırma amaçlı yaĢ yakma ile çözünürleĢtirildi. ÇözünürleĢtirme yöntemlerinin doğruluğunu test etmek için standart referans madde kullanıldı. YaĢ yakma ve mikrodalga çözünürleĢtirme tekniklerinin ikisinin de standart referans maddeye uygulandığı analiz sonuçları Tablo 4.1‟ de verilmiĢtir. NIST SRM 1515 Apple Leaves kullanılarak yaĢ yakma ve mikrodalga çözünürleĢtirme teknikleri ile eser metal tayininde analiz sonuçlarının birbirine yakın olduğu görülmüĢtür. Her iki yöntemde de kantitatif geri kazanımlar sağlanmıĢtır. Mikrodalgada geri kazanımlar daha yüksek, analiz süresi daha kısa ve kontaminasyon riski daha az olduğu için gerçek örneklerde bu yöntem uygulanmıĢtır. Mikrodalga çözünürleĢtirme yönteminin uygulandığı analiz sonuçları Tablo 4.2‟ de verilmiĢtir.

(43)

Tablo 4.1. Eser Metallerin ÇözünürleĢtirme ġartlarının NIST SRM 1515 Apple Leaves Kullanılarak KarĢılaĢtırılması, N=4

Element Sertifika değeri (µg/g)

Metot Bulunan değer (µg/g) Geri kazanım (%) Co (0.09)a Mikrodalga YaĢ yakma GSA GSA - - Ni 0.91 Mikrodalga YaĢ yakma 0.89±0.06 0.86±0.08 98 95 Cu 5.64 Mikrodalga YaĢ yakma 5.50±0.20 5.36±0.30 98 95 Fe (83) Mikrodalga YaĢ yakma 81.9±3.8 78.9±7.1 99 95 Cd 0.013 Mikrodalga YaĢ yakma GSA GSA - - Mn 54 Mikrodalga YaĢ yakma 53.1±3.7 51.1±5.1 98 95

(44)

Zn 12.5 Mikrodalga YaĢ yakma 12.4±0.8 12.1±1.1 99 97 a

Parantez içindeki değerler sertifika değeri değildir, GSA: Gözlenebilme sınırının altında

(45)
(46)
(47)
(48)

5. TARTIġMA VE SONUÇ

Bu çalıĢmada, gıda örneklerindeki ambalaj malzemesinden kaynaklanan eser metal kirliliği araĢtırılmıĢtır. Gıda örnekleri 6 ml % 65‟ lik HNO3, 2 ml % 30‟ luk H2O2 karıĢımı ile çözünürleĢtirilmiĢtir. Yöntemin doğruluğunu test etmek için NIST SRM 1515 Apple Leaves standart referans materyali kullanılmıĢtır. NIST SRM 1515 Apple Leaves kullanılarakyaĢ yakma ve mikrodalga çözünürleĢtirme teknikleri ile eser metal tayininde analiz sonuçlarının birbirine yakın olduğu görülmüĢtür. Her iki yöntemde de kantitatif geri kazanımlar sağlanmıĢtır. Mikrodalgada geri kazanımlar daha yüksek, analiz süresi daha kısa ve kontaminasyon riski daha az olduğu için gerçek örneklerde bu yöntem uygulanmıĢtır. TSE (2008/26) değerlerine göre gıda maddelerinde izin verilen kadmiyumun maksimum değeri 0,10 µg/g dır. Bu çalıĢmada analizi yapılan örneklerde kadmiyum değerleri 0,11–1,48 µg/g arasında bulunmuĢtur. Ambalajlı örneklerdeki kadmiyum seviyelerinin ambalajsız olanlardan yüksek olmadığı görülmüĢtür bu yüzden ambalajlı (fasulye, fesleğen, mercimek, tereyağı ve çay) da ambalaj malzemesinden kaynaklanan bir kadmiyum kirliliğinin olmadığı söylenebilir. Ambalajlı (bulgur, nohut ve salça) da eser metal seviyeleri ambalajsızlardan daha yüksek bulunmuĢtur ayrıca ambalajlı bu numunelerdeki kadmiyum seviyeleri limitlerin üzerinde çıkmıĢtır. Bu yüzden yukarıda bahsedilen ambalajlı (bulgur, nohut ve salça) da ambalaj malzemesinden kaynaklanan kadmiyum kirliliği olduğu görülmüĢtür. TSE (2002/63) değerlerine göre gıda maddelerinde izin verilen kobaltın maksimum değeri 0,20 µg/g olması gerekirken bu çalıĢmada 0,34-2,92 µg/g arasında bulunmuĢtur. Kobalt miktarı ambalajlı (fesleğen, ve salça) da ambalajsız (fesleğen ve salça) dan daha fazla bulunmuĢtur. Bu durum kirliliğin ambalaj malzemesinden kaynaklandığını göstermektedir. Ambalajsız (fasulye, mercimek, bulgur ve nohut) da kobalt miktarı limitlerin üzerinde çıkmıĢtır. TSE (2002/63)„ ye göre gıda maddelerinde izin verilen maksimum demir değeri 15 µg/g olması gerekirken bu çalıĢmada 3,90–201 µg/g aralığında bulunmuĢtur. Ambalajlı (fasulye, bulgur, salça ve çay) da demir seviyesi sınırların üzerinde gözlenmiĢ ve bu kirliliğin ambalajdan kaynaklanmadığı görülmüĢtür. Çünkü ambalajsız (fasulye, bulgur, salça ve çay) da demir miktarı daha yüksek bulunmuĢtur. Ambalajlı (fesleğen ve mercimek) da demir miktarı sınırların üzerinde gözlenmiĢ ve bu kirliliğin ambalajdan kaynaklandığı düĢünülmektedir. Çünkü

(49)

ambalajlılarda demir miktarı ambalajsızlara göre daha yüksek bulunmuĢtur. TSE (2002/63)‟ ye göre gıda maddelerinde izin verilen çinkonun maksimum miktarı 5 µg/g olması gerekirken, bu çalıĢmada 3,79–19,7 µg/g aralığında bulunmuĢtur. Ambalajlı fasulyede çinko sınırların üzerinde olmasına rağmen bu kirlilik ambalajdan kaynaklanmamaktadır. Diğer örneklerdeki kirliliğin ambalajdan kaynaklandığı düĢünülmektedir. Ambalajlı tereyağında çinko miktarı limitlerin altında gözlenmiĢtir. TSE (2002/63)‟ ye göre bakır limitleri 5 µg/g olması gerekmektedir. Bu çalıĢmada bakır 0,54–12,8 µg/g aralığında bulunmuĢtur. Ambalajlı (çay ve salça) da bakır kirliliği olmasına rağmen bu kirlilik ambalajdan kaynaklanmamıĢtır. Çünkü ambalajsız (çay ve salça) da bakır miktarı daha fazla bulunmuĢtur. Ambalajlı (fasulye, fesleğen, mercimek ve nohut) da bakır limitlerin üzerinde gözlenmiĢtir. Bu kirlilik ambalajdan kaynaklanmaktadır. Çünkü ambalajsız (fasulye, fesleğen, mercimek ve nohutta) ki bakır miktarı ambalajlı olanlara göre az bulunmuĢtur. TSE (2002/63)‟ ye göre gıdalarda bulunması gereken maksimum nikel limiti 0,2 µg/g olması gerekirken, bu çalıĢmada 0,16–2,69 µg/g aralığında gözlenmiĢtir. Ambalajlı (nohut, salça ve çay) da nikel limitlerin üzerinde olup ambalajdan kaynaklanan kirlilik tespit edilmiĢtir. Örneklerin çoğunda nikel gözlenebilme sınırının altında bulunmuĢtur. Sonuç olarak bu çalıĢmada ağır metallerin düzeyi insan sağlığını tehdit edecek düzeyde değildir.

(50)

KAYNAKLAR

Aydın, Z., 2002. ArdıĢık Ekstraksiyon Yöntemi (BCR) Kullanılarak Cadde Tozlarında ve Tarım Arazilerinde Bulunan Ağır Metallerin Alevli AAS ve Taramalı

Elektron Mikroskobu ile Tayini. (Y.Lisans Tezi), Erciyes Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.

Çandır, S., 2007. Sulu Ortamdaki Bazı Eser Metal Ġyonlarının AAS ile Tayinleri Öncesi Miseller Sistem Ekstraksiyonu ile ZenginleĢtirilmesi. (Y. Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.

Demirel, ġ., 2006. Bazı Gıda Maddelerinde Atomik Absorpsiyon Spektrometrik Yöntemle Eser Metal Tayini. (Y. Lisans Tezi). GaziosmanpaĢa Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Tokat.

Fernandez, P.L., Pablos, F., Martın, M.J. Gonzalez, A.G., 2002. Multi-element analysis of tea beverages by inductively coupled plasma atomic emission spectrometry. Food Chemistry, 76, 483-489.

Ġnce, M., 2005. Ultra Eser Düzeydeki Ağır Metallerin Amberlite – XAD ile ÖnderiĢtirilmesi ile Atomik Absorpsiyon Spektrofotometresiyle Tayini. (Y. Lisans Tezi). Fırat Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Elazığ.

Kamalak, F., 2006. KahramanmaraĢ Bölgesindeki Akarsu ve Kaynak Sularındaki KurĢun, Kadmiyum ve Bakırın Birlikte Çöktürme/ÖnzenginleĢtirme ve Alev Atomik Absorpsiyon Spektrometresiyle Tayini. (Y.Lisans Tezi). KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, KahramanmaraĢ.

Kars, A., 2007. Doğal Örneklerdeki Bazı Eser Metal Ġyonlarının Birlikte Çöktürme Yöntemiyle ZenginleĢtirilmesi ve AAS ile Tayinleri. (Y. Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.

Kim, C.K., Park, Y.B., Lee, J.M., Kim, B.J., Huh, W.J., Kim, H.D., Lee, B.J., Kim, C.J., 2008. Levels of heavy metals in candy packages and candies likely to be consumed by small children. Food Research International, 411-418.

(51)

Köse, E., 2007. Enne Barajı‟nda Yasayan Balıklarda Ağır Metal Birikiminin Arastırılması. (Y.Lisans Tezi). Dumlupınar Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Kütahya.

Lemos, A.V., Novaes, G.C., Bezerra, A.M., 2009. An automated preconcentration system for the determination of manganese in food samples. Journal of Food Composition and Analysis, 337-342.

Özkan, T., 2007. KahramanmaraĢ Bölgesindeki Akarsu ve Kaynak Sularındaki Demir, Nikel, Kobalt ve Kromun Birlikte Çöktürme/ÖnzenginleĢtirme ve Alev Atomik Absorpsiyon Spektrometresiyle Tayini. (Y.Lisans Tezi). KahramanmaraĢ Sütçü imam Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, KahramanmaraĢ.

Rodushkin, Ġ., Magnusson, A., 2005. Aluminium migration to orange juice in laminated paperboard packages. Journal of Food Composition and Analysis, 365-374

Saracoglu, S., Saygi, K.O., Uluozlu, O.D., Tüzen, M. Soylak, M., 2007. Determination of trace element contents of baby foods from Turkey. Food Chemistry, 280-285

Sahan, S., 2006. Amberlite XAD-1180 Reçinesinin Yeni Bir ġelat Yapıcı Reaktif ile Doyurularak Eser Düzeydeki Ağır Metallerin Sorpsiyon Özelliklerinin Belirlenmesi ve FAAS ile Tayinleri. (Y.Lisans Tezi). Erciyes Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Kayseri.

Seenivasan, S., Manikandan, N., Muraleedharan, N.N., Selvasundaram, R.,2008. Heavy metal content of black teas from South India. Food Control, 746-749. Soylak, M., Saracoglu, S., Tuzen, M. Mendil, D., 2005. Determination of trace metals

in mushroom samples from Kayseri, Turkey. Food Control, 806-810

Tokman, N., 2007. ÇeĢitli Örneklerde Eser Element Analizinde Farklı Çözme Tekniklerinin KarĢılaĢtırılması. (Y.Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.

Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği, 2002. Gıda Maddelerinde Belirli BulaĢanların Maksimum Seviyelerinin Belirlenmesi Hakkında Tebliğ. No 2002 /63.

Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği, 2008. Gıda Maddelerindeki BulaĢanların Maksimum Limitleri Hakkında Tebliğ. No 2008/26.

(52)

Otlu, A., Öztürk, F., Asma, B.M., 2008. Kayısının Ġnsan Sağlığına Etkileri Konusunda YapılmıĢ Bilimsel AraĢtırmalar. Malatya Valiliği, 132s, Malatya.

(53)

ÖZGEÇMĠġ

KiĢisel bilgiler

Adı Soyadı : Demet ÖZGAT

Doğum Yeri ve Yılı : Gölcük/KOCAELĠ – 13.04.1983 Medeni Hali : Bekar

Yabancı Dili : Ġngilizce Telefon : GSM:0506 972 88 82

e-mail : demetozgat@hotmail.com

Eğitim Durumu

2007- GaziosmanpaĢa Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı Yüksek Lisans Programı / TOKAT

2001-2005 Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen ve Teknoloji Öğretmenliği Bölümü /ÇANAKKALE

1997-2001 Atatürk Lisesi /NĠĞDE

Staj Yerleri

2002- 2003 Eğitim Stajı Gazi PaĢa Ġ.Ö.O. / ÇANAKKALE 2004- 2005 Eğitim Stajı Cumhuriyet Ġ.Ö.O. /ÇANAKKALE 2005- 2006 Eğitim Stajı Özel Atayurt Koleji / KOCAELĠ

2007- Çekerek Koyunculu Ġlköğretim Okulu/YOZGAT

Yapılan ÇalıĢmalar

Nisan 2009 Bazı Gıda Maddelerinde Ambalaj Malzemesinden Kaynaklanan Eser Metal Kirliliğinin AraĢtırılması

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

Materyal ve yöntem bölümünde açıklandığı şekilde sistem içerisindeki boru lokasyonu ve sayısı kavite içerisindeki elektromanyetik alan dağılımını etkileyerek

aureus ile kontamine edilen sığır etlerinde, farklı konsantrasyondaki laktik asit ve buharla yapılan dekontaminasyon işlemi sonrası patojen mikroorganizmaların kontrol

Bu çalışmada Saccharomyces cerevisiae mayası çoğaltılan besi ortamında oksijen derişiminin, oksijen besleme profillerinin ve glikoz derişimi-oksijen derişimi

Pınarbaşı kaynağı, Konya ili, Seydişehir ilçesi Susuz köyü güneyinde Suğla Gölü düzlüğünün bittiği noktada yer almaktadır (Şekil 1.1).. Susuz

NiMH batarya sahip olduğu yapısal özelliği gereği (3 A/m 2 ) deşarj akımı ile deşarj karakteristiğini 10 birimlik (veya yüzdelik) bir aralığa enerji yoğun

Şekil 6.57 Hasta 8’in sağ ve sol eli için Fromentli ve Fromentsiz katılık ölçümlerinin son değerlerinin ilaç dozlarına göre karşılaştırmaları .....

Özellikle halkalı ve polimerik fosfazen türevleri, temel ve uygulamalı bilimlerde çok ilgi çekici inorganik bileşiklerdir (De Jaeger ve Gleria 1998). Bugüne kadar 5000’

Depolama süresince farklı düzeylerde SO 2 içeren kuru kayısılarda meydana gelen esmerleşme üzerine çalışmamızda incelenen faktörlerin etkisini belirlemek