• Sonuç bulunamadı

Kuşak farklılıklarına göre iş yaşam dengesi algısının araştırılması: Kahramanmaraş'ta çalışan avukatlar örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuşak farklılıklarına göre iş yaşam dengesi algısının araştırılması: Kahramanmaraş'ta çalışan avukatlar örneği"

Copied!
100
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İŞLETME ABD

YÖNETİM VE ORGANİZASYON BİLİM DALI

KUŞAK FARKLILIKLARINA GÖRE İŞ YAŞAM

DENGESİ ALGISININ ARAŞTIRILMASI:

KAHRAMANMARAŞ’TA ÇALIŞAN AVUKATLAR

ÖRNEĞİ

İLKAY CAN BAĞCI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

PROF. DR. TAHİR AKGEMCİ

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Öncelikle kendisi ile çalışmaktan mutluluk duyduğum tez danışmanım Prof. Dr. Tahir AKGEMCİ’ye yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmam boyunca bana güvendiği, yol gösterdiği, bilgisini ve desteğini hiç esirgemediği için çok teşekkür ederim. Ayrıca desteğini gördüğüm Doç. Dr. Sefa ÇETİN’e teşekkür ederim.

Bunun yanında beni en zor zamanlarımda motive eden ve yardımlarıyla her zaman yanımda bulunan Prof. Dr. Mustafa PAKSOY’a ve Cumhurriyet Savcısı Erdem BAĞCI’ya minnettarım. Tezimin istatistiksel analizlerinde bana yardımcı olan, abim ve ablam gibi gördüğüm Arş. Gör. Abdullah YILMAZ ve Arş. Gör. Hande ULUKAPI YILMAZ’a çok teşekkür ederim. Ayrıca bilgisini ve desteğini esirgemeyen Arş. Gör. Esra KIZILOĞLU’na teşekkür ederim.

Ve son olarak bu günlere gelmemdeki emeklerini asla ödeyemeyeceğim, her zaman destekçim ve yardımcım olan babaannem Naziye BAĞCI’ya, babam İlhan BAĞCI’ya, annem Mukaddes BAĞCI’ya, sevgili halam Müberra PAKSOY’a ve amcam Kahramanmaraş Baro Başkanı Avukat Vahit BAĞCI’ya sonsuz teşekkürler.

(5)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı İlkay Can BAĞCI Numarası:154227011007

Anabilim /Bilim Dalı

İşletme / Yönetim ve Organizasyon

Danışmanı Prof. Dr. Tahir AKGEMCİ

Tezin Adı Kuşak Farklılıklarına Göre İş Yaşam Dengesi Algısının Araştırılması: Kahramanmaraşta Çalışan Avukatlar Örneği

ÖZET

Hemen hemen dünyanın her yerinde farklı kuşaklarda olsalar da insanlar birlikte aynı iş yerinde çalışabilmektedir. Tüm insanların, kuşakların etkisiyle oluşan farklı özelliklere sahip olsalar da ekonomik, sosyal ve kültürel hayatın farklılığı içerisinde kendilerine yer edinmişlerdir. Fakat farklı yaş grupların aynı kurumda çalışması da beraberinde yöneticiler ve iş yaşam dengesi sağlamak için bazı sorunları beraberinde getirmektedir.

Global dünya düzeninde rekabet koşullarının değişmesi, insanların demografik yapıların değişmesi ile birlikte insan kaynakları yönetiminde ve çalışanların hem sosyal hayatını hem de iş hayatını yoluna koyması giderek zorlaşmıştır. 1900 ve 2000 yılları arasında doğan her bireyin kendine özgü bir yaşamı ve hayat şekli vardır. Bu farklılıklar da sosyal ve iş çevrelerinden kaynaklı olmuştur. 100 yıllık dönem içerisinde hali hazırda iş hayatında bulunan üç kuşak vardır: Bebek Patlaması kuşağı, X kuşağı ve Y kuşağı.

Bu araştırmada “kuşaklar” ve “iş-yaşam dengesi” değişkenleri arasındaki ilişkiler Kahramanmaraş’ta çalışan avukatlar üzerinde incelenmiştir. Bu araştırmada Bebek patlaması, X ve Y kuşaklarının özellikleri, iş ve sosyal hayattan bekledikleri ve bu bağlamda iş-yaşam dengesini nasıl gördükleri irdelenmiştir ve bu kuşaklara anket uygulanarak araştırma yapılmış, edinilen bulgular ışığında analiz yapılmıştır.

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı İlkay Can BAĞCI Numarası:154227011007

Anabilim /Bilim Dalı

İşletme / Yönetim ve Organizasyon Danışmanı Prof. Dr. Tahir AKGEMCİ

Tezin Adı Research of Work Life Balance Perception Based on Generation Differences: Example of Lawyers Working in Kahramanmaras

SUMMARY

Almost anywhere in the world, people can work together in the same workplace, even if they are in different generations. All people, despite having different characteristics due to generations, they have taken palce in the difference of economic, social and cultural life. However, working with different age groups in the same institution brings with it some problems in order to provide managers and work-life balance.

With the changing of competitive conditions in the global world order, and with the changing of demographic structures it has become increasingly difficult for human resources management and employees to put both their social and business lives on the path. Every person born between 1900 and 2000 has its own unique lifestyle. These differences also stem from social and business environments. Already over 100 years, there are three generations in business life such as Baby Boomers generation, X generation and Y generation.

In this study, were examined the relationships between "generations" and "work-life balance" variables on lawyers working in Kahramanmaraş. In this research, the characteristics of the Baby Boom, X and Y generations, business and social life expectancy and how they see the work-life balance in this context are examined. In this study to examine these generations, a survey was conducted, and from the acquired findings the analysis were performed.

(7)

İÇİNDEKİLER

Bilimsel Etik Sayfası ... i

Tez Kabul Formu ... ii

ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... iv SUMMARY ... v TABLOLAR ... viii ŞEKİLLER ... ix GİRİŞ ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM KUŞAK FARKLILIKLARI ... 3 1. Kuşaklar ... 3

1.1. Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers) (1946-1964)... 6

1.2. X Kuşağı (Baby Burst) (1965-1980) ... 12

1.3. Y Kuşağı (Milenyum) (1981-1999)... 16 İKİNCİ BÖLÜM İŞ YAŞAM DENGESİ ... 22 2.1. İşin Talepleri ... 31 2.2. İş-Dışı Yaşamın Talepleri ... 32 2.2.1. Ailenin Talepleri ... 32 2.2.2. Bireysel Talepler ... 32

2.3. İş-Yaşam Dengesi Konusuna Katkıda Bulunan Kişisel Değişkenler ... 33

2.3.1. Cinsiyet ... 33

2.3.2. Medeni Durum ... 33

2.3.3. Yaş ... 34

2.4. İş-Yaşam Dengesine İlişkin Kuramsal Yaklaşımlar ... 34

2.4.1. Bölünme Kuramı ... 34

2.4.2. Taşma Kuramı ... 35

2.4.3. Telafi Kuramı ... 35

2.4.4. Araçsallık Kuramı ... 35

2.4.5. Rol Çatışması Kuramı... 35

2.4.6. Yayılma Kuramı ... 37

2.4.7. Sınır Kuramı ... 38

2.5. İş-Yaşam Dengesi: Etkiler ve Önlemler ... 39

2.5.1. İş-Yaşam Çatışmasının Sonuçları ... 39

2.5.2. İş-Yaşam Dengesinin Olumlu Etkileri ... 40

(8)

2.7. İş-Yaşam Dengesini Etkileyen Faktörler ... 42

2.8. İş-Yaşam Dengesinin Önemi ... 43

2.9. İş-Yaşam Dengesini Sağlamak İçin Gerekli Destekler ve Kaynaklar ... 43

2.10. İş-Yaşam Dengesi ile İlgili Yapılan Araştırmalar ... 44

2.11. İş-Yaşam Kalitesini İyileştirici Çalışmalar ... 47

2.12. Z Teorisi ... 48

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KUŞAK FARKLILIKLARINA GÖRE İŞ YAŞAM DENGESİ ALGISININ ARAŞTIRILMASI: KAHRAMANMARAŞ’TA ÇALIŞAN AVUKATLAR ÖRNEĞİ ... 50

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ... 55

1. Araştırmanın Konusu, Amacı ve Önemi ... 55

2. Araştırmanın Kapsamı ... 56

3. Teorik Model ve Hipotezler ... 56

4. Veri Toplama Aracı ve Ölçekler ... 57

5. Evren ve Örneklem ... 57

6. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 58

7. Pilot Uygulama ... 59

8. Veri Toplama ... 60

8.1. Demografik Bulgular ... 60

8.2. Açıklayıcı Faktör Analizi ... 63

8.3. Güvenilirlik Analizi ... 65

8.4. Soruların ve Boyutların Ortalamaları ... 67

8.5. Normallik Testi ... 68

8.6. Kruskal Wallis Testi ... 69

8.6.1. İş-Yaşam Dengesi ve Yaş ... 69

8.6.2. İşin Aile Yaşamına Etkisi ve Yaş ... 70

8.6.3. Ailenin İş Yaşamına Etkisi ve Yaş ... 71

8.7. Mann-Whitney U Testi (İş-Yaşam Dengesi ve Cinsiyet) ... 72

8.8. Ki-Kare İlişki Testi ... 73

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ VE ÖNERİLER ... 75 KAYNAKLAR ... 79 EKLER ... 89 EK-1: Anket ... 89 EK-2: Özgeçmiş ... 90

(9)

TABLOLAR

Tablo 1. Türkiye’de Kuşaklar ve Dönemleri ... 5

Tablo 2. Kuşakların Dönem Aralıkları ve Hayatlarındaki Önemli Olaylar... 5

Tablo 3. Kuşakların Karakteristik Özellikleri ... 6

Tablo 4. Türkiye'nin 1946 ve 1964 Yıllarındaki Göstergeleri ... 10

Tablo 5. Türkiye'nin 1965 ve 1980 Yıllarındaki Göstergeleri ... 15

Tablo 6. Y Kuşağının Yaşam Basamakları ... 19

Tablo 7. İş-Yaşam Dengesinin Geçirdiği Aşamalar ... 51

Tablo 8. Çalışanların Demografik Özellikleri ... 61

Tablo 9. İş-Yaşam Dengesi Ölçeğinin Kaiser Meyer Olkin (KMO) Değerleri ... 64

Tablo 11. Ölçek ve Alt Boyutlara Yönelik Güvenilirlik Analizi Sonuçları ... 65

Tablo 12. Ölçek Sorularının Güvenilirlik Analizi Sonuçları ... 66

Tablo 13. Ölçek Sorularının Ortalamaları ... 67

Tablo 14. Normallik Testi ... 68

Tablo 15. Kruskal-Wallis Testi (İş-Yaşam Dengesi ve Yaş) ... 70

Tablo 16. Kruskal-Wallis Testi (İşin Aile Yaşamına Etkisi ve Yaş) ... 71

Tablo 17. Kruskal-Wallis Testi (İşin Aile Yaşamına Etkisi ve Yaş) ... 72

Tablo 18. Mann-Whitney U Testi (İş-Yaşam Dengesi ve Cinsiyet) ... 73

(10)

ŞEKİLLER

Şekil 1. İş – Aile Çatışmasının İşgörenler Üzerindeki Etkileri ... 28 Şekil 2. Hipotez Modeli ... 57

(11)

GİRİŞ

Kuşak kavramı için tarihsel kaynaklara bakıldığı zaman, yazılı kaynakların Antik Yunan’a ve Mısır Uygarlıklarına kadar uzandığı görülür. 1980 sonrası doğanların da iş yaşamına katılmasıyla birlikte, iş ve piyasa düzeni geniş anlamda değişim göstermiştir. Bu yıllardan itibaren de yazarlar ve araştırmacılar bu duruma sessiz kalamayarak, bu alanda sayısız kaynak yazılmış ve görüş bildirilmiştir.

Buna göre kuşakların ayırt edici ve farklı özelliklerinin şöyle ele alabiliriz; 1925 ile 1945 yılları arasında doğmuş olan “Gelenekçiler Kuşağı” Dünya Savaşlarının gölgesinde yaşamış ve bu durumdan en çok etkilenen kuşaktır. Ayrıca 1930 senesinde meydana gelen Büyük Buhranın etkisinde büyümüşlerdir. Bundan dolayıdır ki yaşadıkları ve büyüdükleri bu kritik zamanlardan dolayı kendilerine daha sakin bir hayat tercih etmişlerdir.

1946-1964 yılları arasında doğmuş olan “Bebek Patlaması Kuşağı”, kurumuna ve işine son derece bağlıdır. Bu insanlar, para kazanmak ve ekonomik durumlarını düzeltmek için çok fazla çalışırlar ve işlerine o kadar bağlıdırlar ki “çalışmak için yaşıyorlar’’ denebilir.

1970’li ve 80’li senelerde meydana gelen ekonomik çalkantılar ve ekonomide ki düzensizlik çoğunun işten ayrılmasına sebep olmuştur. 1965-1980 yılları arasında doğmuş olan “X Kuşağı”, ekonomik ve sosyal yönden çok fazla değişimin meydana geldiği senelerde büyümüşlerdir. Bebek patlaması kuşağındakiler çalışmak için yaşayan insanlardı, onların çocukları olan X kuşağı ise “yaşamak için çalışan’’ insanlardan oluşuyordu. Bu kuşaktakiler hızlı değişimlerin yaşandığı yıllarda kendilerinin farklı ve yabancı hissederler, beklentileri fazla yoktur, her şeye şüphe ile yaklaşan ve tutucu insanlardır.

“Y Kuşağı” ise 1981-1999 yılları arasında doğan kişilerdir, iş yaşamında en

genç ve en aktif olan kuşak iş hayatında her geçen gün daha da çoğalmaktadırlar. İnterneti ve teknolojiyi çok iyi kullanmaları ve bu duruma adapte olmaları onları çok

(12)

kısa sürede yönetim kademesine kadar getirebilmektedir. Y kuşağı kadınlarının da iş yaşamında çoğalması ve aktif olması ile birlikte farklı yönetim ihtiyaçları meydana gelmiştir. Teknolojideki hızlı değişim ve endüstrinin 4’ün aktif olarak kendini göstermesi ve bu duruma en iyi ayak uyduran ve bilen kuşak olan Y kuşağını kurumda tutmak ve onları cezbetmek için firmalar değişim yöntemlere başvurmuşlar, çalışma şartlarını ona göre ayarlamaya başlamışlardır.

En gencinin 72 ve en yaşlısının 92 yaşında olduğu gelenekçiler kuşağının yaşlanmış ve emekli olması sebebiyle ayrıca X kuşağının henüz iş yaşamında aktif bir duruma gelmemesinden dolayı bu çalışmamızda her iki kuşak çalışanlarına başvurulmayacaktır.

Çalışma hayatındaki en son kuşak olan Y kuşağı, aktif ve başarılı çalışma hayatı ve kadınlarının da çalışma hayatında artması sebebiyle farklı ihtiyaçlar meydana gelmiş, insan kaynakları için iş-yaşam dengesi üzerinde durulması gereken bir kavram haline gelmiştir. Günümüzde çoğu işletme iş-yaşam dengesi kavramını önemsemekte ve bunu yönetmeliklerine eklemiştir.

Sadece Y kuşağı çalışanları için değil, farklı zamanlarda doğmuş, büyümüş olan tüm kuşaklar, farklı kültürlere, inanışlara, beklentilere ve davranışlara sahiptir. Bu durum da onların çalıştıkları yerdeki hal ve hareketlerinde ayrıca işlerinde kendini göstermektedir.

Otaya çıkan bu ihtiyaçlar sonucunda, Bebek patlaması, X ve Y kuşağı çalışanları iş-yaşam dengesi uygulamalarını şirketlerin temel politikalarından birisi olmasını istemektedirler. Bizde bu doğrultuda yoğun iş temposuna sahip avukatlar üzerinde bir anket çalışması ile böyle bir ihtiyacın olup olmadığını ortaya koyacağız.

Bu çalışmada, 3 kuşağın özellikleri, çalışma ve sosyal hayattan beklentileri, kuşaklar için iş-yaşam dengesi nedir ve bu durum nasıl sağlanabilir, iş-yaşam dengesinin performansa ve verimliliğe nasıl bir etkisi olduğu, kuşak farklılıklarından kaynaklanan durumların iş ve yaşamda nasıl izler bıraktığı gibi durumları otaya çıkarmak için araştırma yapılmıştır.

(13)

BİRİNCİ BÖLÜM

KUŞAK FARKLILIKLARI

1. Kuşaklar

Kişiler, doğumlarından itibaren aynı zaman bölümünde doğan tüm bireylerle bir grubun parçası olurlar (Baydar, 2016: 14). Hayata gözlerini açtığı günden itibaren de toplumun kurallarına uymaya başlamaktadır. Fakat insanların ihtiyaçları zamanla değişim göstermekte ve farklı zamanlarda yaşayan kişilerin hareketlerinde, algılamalarında ve yargılarında değişimler ve gelişimler olmaktadır. Bu durumda “kuşak’’ konusuyla açıklanabilir (Şalap, 2016: 6).

Kuşak konusunu 1952 ilk defa ele alan Alman sosyolog Karl Mannheim’dır, “Kuşak Sorunu’’ adlı çalışmasında yer vermiştir. Mannheim’a göre kuşak, insanlar hayatlarında nasıl bir sınıf ayrımı yaşadılarsa buna bağlı olarak bakış açılarının değiştiğini söylemiş ve sosyal bir yer olarak açıklamıştır (Selçuk Çınar, 2016: 3).

Toplumsal sınıflar, gelişen bir ekonomide ki toplumda meydana gelen gruplar olurken, kuşak kavramı, doğmak-yaşamak-ölmek, belli bir hayat evresi ya da yaşlanma-emeklilik gibi durumları açıklamaktadır. Ayrıca Mannheim (1952) kuşak ve sınıf ayrımının yanı sıra “konum’’ olgusundan bahsetmektedir ve bu konum olgusu hepsini kapsamaktadır. Konum, tolumda var olan aile, dernek, cemaat ve örgütler gibi somut olan grupların insanlar tarafında ortak olarak paylaşılmasıdır (Mannheim, 1952: 50). Sosyolojik olarak bu grupları ortak olarak paylaşabilmek için aynı tarihsel dönemlerde yaşamış olmak ve bu süreçte aynı şeyleri hayatlarında devam ettirmiş olmaları gerekmektedir (Karaaslan, 2014: 33).

Kuşak kavramı Mannheim (1952) sonra en çok göze çarpan ve istek uyandıran zamanlarını Inglehart (1977) yılında, daha sonrasında ise Strauss ve Howe (1991) ile kazanmıştır (Gürbüz, 2015: 41).

Inglehart (1977) yaptığı tanımda, kuşak kavramının, farklı zamanlarda doğan ve büyüyen, o devirlerdeki olaylardan, yaşantılardan, çevreden etkilenen insanların aynı zamanda farklı değerleri ve inançları bünyesinde barındırması sonucunda tüm bunları çalıştığı yerdeki davranışları, hareketleri üzerinde etkili olduğunu

(14)

savunmaktadır. Bu iddia çokta yanlış bir görüş değildir. Çünkü savaşların, ekonomik buhranların ve toplumun yaşam seviyesinin çok kötü olduğu zamanlarda, insanların daha gerçekçi, daha maddiyatçı, daha sağlam adımlar atan ve üstlerine daha saygılı ve bağımlı bireylerden oluşmaktaydı. Ekonomik düzenin daha olumlu, toplumsal düzenin daha sakin olduğu dönemlerde yaşayan bireyler, yeniliklere açık ve saygılı, daha eşitlikçi ve paylaşım isteği daha fazla olan bireylerden oluşuyordu (Gürbüz, 2015: 41).

Strauss ve Howe (1991) Amerika’nın tarihini göz önünde bulundurarak 18 farklı tanım geliştirmişler ve bunlara Generations (Kuşaklar) eserinde yer vermişlerdir (Karaaslan, 2014: 35).

Kuşak, Türk Dil Kurumu’nun, Türkçe sözlüğünde, hemen hemen aynı senede ya da belli bir yıl aralığında dünyaya gelmiş, o döneme ait durumları, sıkıntıları, görevleri ve kaderi paylaşmış belli bir topluluk olarak tanımlanmaktadır (http://www.tdk.gov.tr, 2017). Literatürde ise aynı senelerde doğan ve ortak olayları paylaşan grup olarak ele alınır (Selçuk Çınar, 2016: 3).

Kuşakların hepsi, özlerinde belli bir özellik ve karakteristik benzerlikler göstermektedir. Ayrıca doğmuş ve büyümüş oldukları dönemlere ait özellikleri de bulunmaktadır. Bu nedenledir ki belli karakteristik yapıları olsa da aynı devirlerde doğmuş ve büyümüş olanlar sabit özellikler göstermesi kaçınılmazdır. Her kuşak birbirinden bu şekilde de ayrılabilir (Karaaslan, 2014: 31).

Literatür araştırması yapıldığında kuşakların sınıflandırılmasında yazarların çok fazla fikir ayrılığına düştüğü görülüyor (Pancar, 2014: 11). Kuşakların ne zaman bitip başladığı hakkında kesin olarak bir bilgi birliği yoktur. Çoğu araştırmacı bu sınıflandırmaları kendi yaşadıklarından yola koyularak yapmıştır. Başlangıç ve bitiş tarihleri arasında ortalama 1 ya da 3 sene arası bir değişim olmakta ve her kuşağın ömrü de 15-20 yıl arasında sürmektedir. Çeşitli fikir ayrılıkları olsa da çağımızın iş yaşamında etkin 4 kuşaktan bahsedilmektedir (Şen Bezirci, 2012: 9).

(15)

Tablo 1. Türkiye’de Kuşaklar ve Dönemleri

Kuşak Adı Dönem Türkiye’deki Oranı

Sessiz Kuşak 1927-1945 Ülke nüfusunun %6'si

Kentlileşen Kuşak 1946-1964 Ülke nüfusunun % 18'u

X Kuşağı 1965-1979 Ülke nüfusunun % 21'si

Y Kuşağı 1980-1999 Ülke nüfusunun % 34'i

Z Kuşağı 2000-2010 Ülke nüfusunun %16'si

Alfa Kuşağı 2010 yılı ve sonrasında doğanlar Ülke nüfusunun %5'si Kaynak: (Akt: Çakmak ve Çelik, 2016)

Bu dönemler çerçevesinde toplumun her kesiminde gerçekleşmiş ve hissedilen tüm olaylar, sosyal sıkıntılar, tehditler, ekonominin değişmesi, bozulması ya da iyiye gitmesi, teknolojik gelişmelerin tümü, sanayi çalışmalarının artması, güvenlik ihtiyacı gibi kavramlar kuşakların sınıflandırılmasında öncü rol oynamaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi her ne kadar farklı görüş ayrılığı olsa da, belli dönemlerde meydana gelen olaylar tıpkı çağ açıp kapanması gibi kuşakların oluşumunda da etkilidir ve bu görüş çerçevesinde birleşilmiştir. Fakat böyle bir görüş birliğinde bile toplumun hangi kesimleri ya da hangi toplumlar böyle olaylardan etkilenmiştir bu konuda bir bilgi yoktur (Gurlaş, 2016: 4-5).

Tablo 2. Kuşakların Dönem Aralıkları ve Hayatlarındaki Önemli Olaylar

Hayatlarındaki Önemli Olaylar

KUŞAKLAR *DÜNYA **TÜRKİYE

2. Dünya Savaşı Cumhuriyet Dönemi

1925-1945 Büyük Buhran Sessiz Kuşak /

Savaş Kuşağı / Gelenekçiler

Ekonomik Ve Siyasi Belirsizlikler

Savaş Çocukları Televizyonun İcadı Ekonomik Sıkıntılar 2. Dünya Savaşı Sonrası

1946-1964 Refah Dönem İhtilal Bebek Patlaması Kuşağı İnsan Hakları Hareketleri Çok Partili Dönem

Radyonun Altın Çağı

Petrol Krizi Geçiş Dönemi Çocukları

1965-1980 68 Kuşağı Sağ Sol Çatışması X Kuşağı Apolitikleşme

Körfez Savaşı 80 Sonrası Kuşak 9/11 Çalışma Saatleri (1977-1994)

1981-1999 İnternet Dijital Kuşak Y Kuşağı iPod (1994-2003)

PlayStation Terör

Cep Telefonu Refah Ve Kriz Dönemleri Gezi Olayları Kaynak: * Twenge (2010)

(16)

Çağımızda 3 kuşak aynı dönemlerde beraber çalışmak durumunda kalmışlardır. Bu kuşaklar Bebek Patlaması, X ve Y kuşaklarıdır. Bundan dolayı kuşaklara ve kuşak farklılıklarına olan çalışma isteği önemli bir hal almıştır (Şalap, 2016: 3). Fakat bu kuşaklara ait olan kişiler birbirlerinden farklı özelliklere ve kültüre sahiptirler ki bu sebeple bağımsız şekilde çalışırlar. Bu durumun sebebi ise endüstri çağının gelişimiyle birlikte, Modernizm ve teknolojinin getirileri, eğitimin değişmesi ve gelişmesi olarak söylenebilir. Türkiye’de 1980 öncesi ve sonrası olarak ayrılabilir (Daloğlu, 2013: 11). Özellikle, bu tarihlerden sonra sadece Türkiye’de değil tüm dünyada Y kuşağı diğer kuşaklardan hızlı bir şekilde ayrılarak çalışma yaşamında ki oranı çok fazla yükselmiş, bu durum da iş yaşamında farklılıkların artmasına sebep olmuştur (Şalap, 2016: 3).

Tablo 3. Kuşakların Karakteristik Özellikleri

Kuşak Genel Özellikleri Güçlü Noktaları

Sessiz Kuşak Pratik, rasyonel İstikrar, bağlılık

Baby Boomers İyimser, pozitif Ekip çalışması, bağlılık X Kuşağı Şüpheci, dikkatli Uyumluluk, uzlaşma, bilgi

teknolojileri bilgisi

Y Kuşağı Umutlu, güvenli Aynı anda çok iş yapma, teknoloji becerisi

1.1. Bebek Patlaması Kuşağı (Baby Boomers) (1946-1964)

Baby Boomer ya da Nüfus Patlaması kuşağı olarak da adlandırılan bu kuşak çoğu araştırma içerisinde 1943 senesinden başlayarak 1965 senesi arasında ortaya çıkan kuşak olarak isimlendirilmiştir (Torun ve Çetin, 2015: 139). Amerika nüfus sayım ofisinde elde edilen bilgiler ışığında ise bebek patlaması kuşağının tarihlerinin 1946 senesi ile 1964 senesi arasında doğan kişiler olduğunu açıklamaktadır. Bu kuşaktakiler için yaşlarının üst sınırı 1960‘lara kadar gelebilir. Bu kuşağa bu isimlerin verilmesinin sebebi, verilen farklı adlandırmalardan da anlaşılacağı üzere, bir önceki nüfus sayımından sonra ortaya çıkan rakama göre bu kuşak 1946-64 yılları arasında Türkiye’de 8 milyon, Amerika Birleşik Devletleri’nde 78 milyon bebeğin, dünya genelinde ise 1 milyara yakın bebeğin doğmuş olmasıdır (Karaaslan, 2014: 40).

(17)

Dünya, iki büyük savaşın ardından darmadağın olmuş, kalkınmaya, yaralarını sarmaya çalışan ülkeler ve savaşın izlerinin silinmeye başlanması için çıkarılan gelişme politikaları ‘altın çağ’ olarak adlandırılan dönemde bu neslin ortaya çıkmasında önemli role sahiptir (Altuntuğ, 2012: 205).

Dünya savaşları ve 2. Dünya savaşı sebebiyle birçok can kaybı olmuş ve nüfus çok fazla azalmış, savaş sonrasında destek verilmesi neticesinde tekrar artış meydana gelmiştir (Saracel vd., 2016: 51). Ayrıca dünya savaşından sonra nüfustaki bu azalmanın tekrar canlanmasını sağlamak, ekonomik çöküntülerin bebek isteğini ötelemesi sonucu ve kötü durumların geride kalmasının ardından daha da güzel olunacağına inanılan dönemin geliyor hissi bu dönemin nedenlerinde bir tanesi olabilir (Demirkaya vd., 2015: 188). Çünkü nüfus o kadar azalmıştır ki devamlılığı sağlayacak bir nesil gelmemekteydi hem bu sebeplerden dolayı hem de biyolojik zorunluluğun dışında insanlar bu durumu eğlence olarak görmeye başlamışlardı. Bu sonuçla bu kuşağın sadece belli bir dönemde ve savaştan sonra ortaya çıkan kuşak olarak görülmesi yanlış olur çünkü çok daha fazla şeyi ifade ederler. Aslında bir nevi dünyanın yeniden inşası olarak nitelendirilebilir (Seçilmiş ve Köz, 2015: 71).

Bebek patlaması kuşağı bireyleri, 2. Dünya savaşı sonucunda herkesin daha barışçıl ve iyimser olduğu, savaş sonrasında gelişimin daha da çok olması nedeniyle fırsatların çoğaldığı bir dönemde doğmuşlardır. Bu kuşağın bireyleri; çok fazla çalışırlar adeta çalışmak için yaşarlar, azimlidirler ve kariyerlerinde ilerlemek için ellerinden geleni yaparlar ve bu durumu kendi gelişimleri için ayrılmaz bir bütün olarak düşünürler (Ölçüm ve Polat, 2016: 363).

Çalışmak için yaşayan bu insanlar, işverenlerine, üstlerine ve astlarına saygılıdırlar fakat bu gelişim sürecinde meydana gelen değişimlere ayak uydurmakta ve öğrenmekte zorluk yaşarlar. Bu gibi zorluklarla karşılaşsalar dahi yeni şeyler üretmek onlar için aileden ve iş dışında ki zamanlarından daha önemlidir (Eroğlu vd., 2016: 152).

Yaşadığı çevrenin gelişmesi, toplumun refah düzeyinin artması, ülkesinin kalkınması için çok yüksek bir toplumsal bilince sahiptir. Üretkenliği hiçbir zaman elinden bırakmaz ve bu nedenle de üretken kuşak olarak bilinir. Çalıştıkları işlerde

(18)

çok uzun süre kalabilirler buda işverenlerine ve işlerine duydukları saygının ve sadakatin ne kadar yüksek olduğunu gösterir. ERC (Economic Research Center) 2011 raporlarında bu kuşağın kötü yanlarının da olduğu açıklanmıştır. Bireylerin çok çalışkan, kariyerine önem veren ve bir yerlere gelmeye çalışan bireyler olmasının yanında işkolik olma, iş-aile ve iş-yaşam dengesini sağlayamamasından ötürü bencildirler (Saracel vd., 2016: 51-52).

Bu kuşak kendini kanıtlama ve bir yerlere gelme çabası olan ilk kuşaktır. Grup çalışmasına önem verirler, her zaman olumlu tavırlar ortaya koyarlar ve böylece kavga ve çatışma durumlarından uzak kalmış olurlar (Seçilmiş ve Köz, 2015: 71).

Bebek patlaması neslinin bireyleri, dönemin şartları neticesinde ekonomik gelişmelerin olduğu ve maddi sıkıntılar yaşamadan büyümüşler bu sebeple de kendilerini manevi bir arayış içinde bulmuşlardır. Bundan dolayı kendi öz benliklerini aramakta ısrarlıdırlar. Büyüdükleri dönemde karşılaştıkları ve doydukları iyimserlik duygusu ve beklentiyi karşılama duyguları onların benliklerinin gelişmesinde önemli bir yeri vardır (Karaaslan, 2014: 41).

Soğuk savaş döneminin çocuklarının; refah düzeyinin artmasına, büyümeye, gelişmeye ve hizmetlere özlemi çok fazladır. Kariyerlerinin ve iş fırsatlarının peşinden koşmaları, kendilerine ve görünüşlerine önem vermeleri, her şeye iyi niyetle ve pozitif bakmaları, grup çalışmasına uyum göstermeleri, hoşlandığı şeylerin belli olması, her şeyin kusursuz olmasını istemeleri ve zenginlik bu kuşağı en iyi anlatan ve onlara yol gösteren değerlerdir (Babaoğlu, 2015: 14). “Ne gerekiyorsa yap’’ mantığıyla iş yaşamına bakış açıları özetlenebilir. Dürüstlüğü çok önemsemektedirler ve kafalarında bir kararlılık yoktur ancak çok hırslıdırlar (Süral Özer vd., 2015: 126).

Bu dönemde önemli olaylar ve gelişmeler olmuştur. Buna göre, nükleer silahlar, uzaya gitme yarışı, aya ilk ayak basan insan, soğuk savaş dönemi, insanların eylemleri ve hareketler, 60’lı yılların sonunda ortaya çıkan çılgın gençlik olarak adlandırılan hippiler ve uzak doğuda ortaya çıkan Vietnam savaşı yer almaktadır (Karaaslan, 2014: 41-42).

(19)

1960’lı yıllardan itibaren bu kuşağın bireylerinin bakış açılarında öz benliklerinde büyük etkiye sahip bazı sivil hareketler yer alır. İş hayatında adaletli bir ortam isterler, aynı zamanda hayatlarında, ırkçılık, eşcinsellik ve engelli hakları konusunda duyarlıdırlar. Bunun sonucu olarak bu neslin bireyleri Amerika gibi birçok ülkede kamusal alanların ve hizmetlerin oluşmasını konusunda talepleri ve istekleri olmuştur (Kalaycıoğlu vd., 2003: 18).

2007 senesinde CQ Press dergisinde yer alan bir yazıda; bu kuşağın başlangıcından bitişine kadar ve daha sonraki dönemler için etkilerine yer vermiştir. Dergiye göre, bebek patlaması denmesinden de anlaşılacağı üzere, doğum oranlarının yükselmesi ve akabinde yerleşim alanlarının genişlemesi ve insanlara ekstra hizmetlerin çoğalması (Erdirençelebi, 2012: 293). Bu kuşağın sonlarından itibaren eğitim ihtiyacının arttığı gözlenmiş ve özellikle kolej eğitimi yaygınlaşmış. Refah düzeyinin de yükselmesi ve insanların maddi açılardan çok sıkıntılı bir dönemde olmaması uyuşturucu kullanımını arttırmıştır. Ayrıca bu kuşak bireyleri 1980 politikasının değişmesinde ve 1990 yılında emeklilik yaşlarının da gelmesi ile birlikte emeklilik sistemlerinin ve fon sistemlerinin değişmesinde etkili bir rol oynamıştır (Demirkaya vd., 2015: 188).

HIP (Harris Interactive Poll) şirketinin yaptığı araştırmada, farklı kuşaktaki bireylerin birbirlerine bakışı ele alınmış, bu araştırma sonucu; Bebek Patlaması kuşağının diğer kuşaklara göre topluma yararı daha fazla olduğu, toplumsal bilinci daha gelişmiş ve üretken aynı zamanda çalışkan bir nesil olduğu ortaya konmuştur (Polat vd., 2016: 82). Günümüz dünyasında ise her şeyin olabileceğini, sınırsız olasılıklar olduğunu düşünmektedirler. Ama bu değişimin olması için bireyin sadece izleyerek değil daha girişken bir şekilde hareket etmesi gerektiğini düşünürler ve Boomer’lar bu şekilde hareket etmişlerdir. Kendi aile büyüklerinin yaşadığı toplumun daha iyi bir yere dönüşmesi gerektiğini ve değişime ihtiyacı olduğunu savunmuşlar aynı zamanda kendi çocukları içinde bunun olması gerektiğini savunmuşlardır ve değişim yaratmak için hazırdırlar (Karaaslan, 2014: 41-42).

Bu kuşak boyunca ülkelerin durumları iç açıcı olarak gözükmese de, gelişmeye ve değişmeye açık olduğu için umut vardır. Bu kuşak boyunca insan haklarının her

(20)

duruma ses çıkarır hale gelmesi, radyonun icadından bu yana en yaygın şekilde kullanılması ve altın çağında olması, Türkiye’de ise devrimlerin ve çok partili dönemin sıkıntılarının yaşandığı bir dönemdir. Ayrıca tüm dünyada doğu batı arasındaki 68’lileri ortaya çıkaran bir kuşaktır (Babaoğlu, 2015: 14-15).

Ülkemizde bu dönemde yaşanan önemli olaylardan bazıları; çok partili döneme geçilmesi, 27 Mayıs 1960 ihtilali sonucunda ülke liderlerinde Cumhurbaşkanı’nın tutuklanması ve Başbakan Adnan Menderes’in idam edilmesi bu dönemdeki en önemli olaylardandır (Karaaslan, 2014: 42). Bu sıkıntıları uzun süre atlatamayan Türkiye ve bu kuşağın bireyleri dış çevreden uzak ve içlerine kapanık büyümüşlerdir. Politik durumun getirisi olarak tüm dünyada ve Türkiye’de 1968 senesinde ortaya çıkan öğrenci olayları yaşanmıştır ve hemen hemen herkes politikaya bulaşmıştır (Yalçın vd., 2013: 142). Bu nesilde büyüyen gençler dönemin şartlarından da etkilenmiş olacaklar ki, bütün dünyayı değiştirebileceklerine inanmaktaydılar. Türkiye’de ise bu durum biraz farklıdır çünkü Türk gençleri ne kadar batıdan etkilenmiş olsalar da kendilerine özgü farklılıkları vardır (Kerse, 2016: 5-6).

Tablo 4. Türkiye'nin 1946 ve 1964 Yıllarındaki Göstergeleri

1946 Yılındaki Göstergeler 1964 Yılındaki Göstergeler Nüfus 19 000 000 civarı 31 000 000 civarı

Kişi Başına Düşen Gelir 191 $ 258$

Bir Doktor Başına Düşen

Hasta Sayısı 8 746 3 024

İlkokul Diplomasına Sahip Olan Kişi Sayısı/ Toplam

Öğrenci Sayısı İçindeki Oranı 104 854 kişi % 19 391 989 kişi % 19 Ortaokul Diplomasına Sahip

Olan Kişi Sayısı/ Toplam

Öğrenci Sayısı İçindeki Oranı 12 389 kişi % 19 66 661 kişi % 19 Genel Lise Diplomasına Sahip

Olan Kişi Sayısı/ Toplam Öğrenci Sayısı İçindeki Oranı

6 236 kişi % 24 19 578 kişi % 19

Fakülte, Yüksekokul Ve Meslek Yüksek Okullarının Sayısı

1014 kişi 6598 kişi

(21)

Patlama kuşağı ile birlikte eğitim yaygınlaşmaya başlamış, Türkiye’de diğer batı ülkeleri kadar seviye ilerde olmasa da eğitim görme ihtiyacı artmıştır. Türkiye’de bu dönemden önce eğitim seviyesi yüksek olan insanlar seçkin, elit kişiler olarak kabul görmekteydi. 1946’lardan sonra kentlere göçlerin etkisi, nüfustaki değişimler ve ülkenin refah düzeyinin artması ile paralel olarak eğitimdeki çeşitlilik artmaya başlamıştır (Karaaslan, 2014: 42-43). Bebek patlaması kuşağıyla adeta eğitim alanında patlama olmuştur, bu nesilden önceki kuşaklara göre tamamıyla farklıdır. Çünkü batılı ülkelerde lise eğitimine nüfusun büyük çoğunluğu katılmış ve eğitimini tamamlamış aynı zamanda üniversite eğitimi de sadece seçkinlerin gittiği bir alandan çıkmış herkesin kolayca yararlanabileceği bir durum haline gelmiştir (Aydın, 2010: 51).

Teknolojinin ilerlemesi ve gelişmesi iletişim araçlarında da farklılıklara ve gelişmelere zemin hazırlamıştır. Bu neslin en yaygın kitlesel iletişim aracı altın çağını yaşayan radyoydu ama hemen arkasından televizyon gelmesiyle birlikte televizyon karşısında büyüyen ile nesil olmuştur. Radyo ise öneminin kaybetmemiştir, bunlarla birlikte gazeteler ve dergilerde yaygınlığını korumaktadır. Televizyon her yerde yoktu, tamamen yaygınlaşması 1970’leri bulmaktadır. Türkiye’de ise sinemaya gitmek çok yaygın bir etkinlikti ve bu dönemde filmlerde realizm teması öne plandaydı (Daloğlu, 2013: 32-39).

Bu kuşak bireyleri teknolojik gelişimlerle erken yaşta tanışmış olmaları sebebiyle modern teknolojiye ve iletişim araçlarına uyum sağlamakta sorun yaşamamışlardır. Ayrıca mektup konusuna hala sıcak bakmaları telefon gibi iletişim cihazlarını kullanmalarını engellememiş aynı zamanda günümüzde de e-mail kullanmayı daha sağlıklı bulmaktadırlar (Şalap, 2016: 26-31). Bireysel iletişimin önem verildiği bir dönemde büyümeleri sordukları sorulara direk ve kesin cevaplar verilmesinden haz etmezler. Onlar için iletişimde beden dili çok önemlidir (Başgöze ve Bayar, 2015: 46).

Bebek Patlaması kuşağının üyeleri, her zaman iş odaklı bakmış olsalar bile ilerleyen yaşlarında ve emeklilik hayatlarında ailelerine ve aile yaşantılarına daha da önem verir hale gelmektedirler. Bu çalışmada araştırılan diğer kuşaklara göre

(22)

Boomer’lar gezmeyi ve seyahat etmeyi daha çok seven daha çok harcama yapması dolayısıyla da turistik tüketici olarak adlandırılır (Seçilmiş ve Köz, 2015: 71).

1.2. X Kuşağı (Baby Burst) (1965-1980)

İngiltere’de bir kadın dergisinde yer alan bir yazıda “X kuşağı’’ kavramı hakkında ilk kez bahsedilmiş. Yazar Jane Deverson bu makale içerisinde X kuşağından bahsederken, savaş döneminde yaşamış anne babalarından farklı olarak 1960’ların gençlerini kaleme almıştır. Bu yazı dergi tarafından kabul edilmeyince, iki yazar tarafından “Generation X’’ adıyla kitap olarak piyasaya çıkmıştır. “X’’ ismini almasının ardından, bu kuşaktan sonra gelen Y ve Z kuşaklarının isimleri için de yardımcı olmuştur (Kayacan, 2016: 84).

X kuşağı, Amerika’da yapılan nüfus araştırmasından sonra 1965 ve 1980 seneleri arasında dünyaya gelen bir kuşak olarak ele alınmıştır. Dünyada ki nüfus araştırmalarına bakıldığında da bu yılların üst sınırı 1982’lere kadar uzanmakta, alt sınır ise 1963’lere kadar düşmektedir. Bazı kaynaklar incelendiğinde de üst sınırın 1979, alt sınırın ise 1960 olduğu da görülmekte. Ama genel olarak X kuşağı bireylerinin 1965-80 yılları arasında olduğu tanımlanmıştır (Yiğit, 2010: 79).

X kuşağı, kendinden önce dünyaya gelen Bebek Patlaması kuşağına göre sayıları biraz daha az olduğu için Baby Burst yani Nüfus Azalması Kuşağı da denmektedir. Diğer isimleri de ‘twenty something’ ve ‘f-you generation’ bulunmaktadır Türkiye’de bu kuşağa ara kuşak olarak nitelendirilmektedir. Çünkü geçiş dönemi çocuklarıdır. Böyle söylenmesinin sebebi X kuşağı yılları arasında birçok değişim ve gelişim meydana geldiği içindir (Engizek ve Şekerkaya, 2016: 247). Ayrıca bu kuşak literatürde başka isimlerle de adlandırılmaktadır. Bunlar; Patlama Sonrası Kuşak (Post-Boomers), Tembel Kuşak (Slackers), Gölge Kuşağı (Shadow Generation) gibi (Kayacan, 2016: 85).

X kuşağını genel olarak tanımlarken, bu değişim ve gelişimlere olumlu bakan ve karşılayan, becerikli, zorlukların üstesinden gelen teknik becerilere sahip ve daima sonuca yönelik çalışan bireylerden oluşmaktadır (Koç vd., 2016: 72). Bu kuşağın aile hayatındaki büyüklerinin ve iş hayatındaki patronlarının genel olarak Bebek Patlaması kuşağının üyelerinden oluşması ve bu kişilerin daha ciddi olması ve

(23)

X kuşağının ciddi bir ortamda yetişmiş olması onların olayları ve işleri daha rahat bir şekilde halletmesine olanak sağlamıştır. Bundan dolayı fazla ciddiyetten ve resmiyetten uzak dururlar hoşlanmazlar. Boomers olan ebeveynleri gibi politize olmuş bir kuşak değildir, siyasi partilere karşı fazla bağlılık göstermezler. Bunun sebebi ise siyasi yaşamın değişen tutumlarından dolayı politikaya daha kuşkucu bakarlar (Karaaslan, 2014: 45-46).

Politikacıların, işverenlerin, kurumların, pazarlama yapanların ve anne babalarının verdiği sözlerde ve vaatlerinde tanıklık etmiş olmaları, X kuşağı bireylerini sadakat ve bağlanma duygularında daha temkinli olmaya itmiştir. İşlerin durgunlaştığı, örgütlerin küçülmeye gittiği ve işsizliğin arttığı bir dönemde büyümüşler ve anne babalarından daha az gelir elde eden bir kuşaktır. Para bu kuşak için motivasyon sağlamamakta ancak paranın olmaması motivasyon düşüklüğüne neden olabilmektedir (Aygenoğlu, 2015: 10). Bu kuşak bireylerinin temel özelliklerinden birkaçı;

 Küresel düşünme ve bakma yeteneği,  Denge kurabilme,

 Teknolojiden iyi anlama ve geliştirme,

 Eğlence ve boş zamanını iyi değerlendirebilme,  Gayri resmi olma ve rahatlık

 Çeşitlilik yaratabilme,  Kendine çok fazla güvenen,

 Faydacı bir anlayışa sahiptir (Kayacan, 2016: 85).

Teknolojinin hızlı gelişimi ve insanlar arasındaki iletişim sağlayacak araçların daha da yaygınlaşması sebebiyle bu alanla özdeşleşmiş olmaları ve bilgisayar konusunda okuryazar olan ilk kuşaktır. Geçmiş kuşaklarda elit bir kitle iletişim aracı olan televizyonun, X kuşağı zamanında günlük kullanımda önemli bir yere sahip olması, videokaset işinin yaygınlaşması, bilgisayarların yavaş yavaş herkese ulaşmaya başlaması ve 70’li yıllardan itibaren kablolu televizyonun yaygınlaşması ve hemen hemen her hanede bulunan bir dönemde büyümüşlerdir. Teknoloji ile daha önceki nesillere göre daha iç içe olan bu kuşak telefon, e-mail, vb. elektronik iletişim

(24)

araçlarını kullanmışlardır. İletişimi kullanma ve yaşama biçimleri ise, daha öz ve anlaşılır şekilde iletişim kurmaya özen göstermişler ayrıca rahat iletişe bildikleri ortamları tercih etmişlerdir (Yiğit Seyfi, 2016: 106-107).

Teknolojideki değişimler ve gelişimler Bebek Patlaması ile başlamış. Bu dönemde ait iki büyük şirketin kurucuları ve ikisi de 1955 doğumlu olan, Apple kurucusu Steve Jobs ve Microsoft kurucusu Bill Gates bu dönemin en büyük isimleridir ama bu isimlerin X kuşağı içinde katkıları göz ardı edilemez. Amazon.com kurucusu Jeff Bezos 1964 doğumlu, Youtube’un 3 kurucusu Chad Hurley 1976 doğumlu, Steven Shih Chen 1978 doğumlu ve Jawed Karim 1979 doğumludur. Myspace’te ilk olarak 1975 doğumlu Brad Greenspan, 1966’lı Chris DeWolfe ve 1970 Tom Anderson tarafından yönetilmiştir. Twitter’ın kurucusu 1976 doğumlu Jack Dorsey’dir (Aygenoğlu, 2015: 11).

X kuşağı teknolojinin gelişmesinin ve yaygınlaşmasının ardından sıkıntı yaşamadan ayak uydurabilmeyi başarmış bir nesil olmasının yanında bu dönemde meydana gelen olaylar neticesinde, özellikle bu neslin ikinci döneminin bireyleri etkilenmişlerdir (Çetin ve Karalar, 2016: 160). Bu dönemde öne çıkan olaylara baktığımızda; Almanya’da utanç duvarı olarak bilinen, savaşın izlerinin taşıyan Berlin Duvarı’nın yıkılışı, komünizm akımının başarısız olması, yine bu kuşak döneminde de ortaya çıkan bir savaşın, Körfez Savaşının etkileri, insanları kötü etkileyen hastalıkların özellikle AIDS’in ortaya çıkmasıdır. Ayrıca yine bilgisayarın yaygınlaşması ile birlikte internetin de bu dönemde yavaş yavaş günlük hayata girmesi özellikle kuşağın ikinci yarısından itibaren göz önüne gelmektedir (Karaaslan, 2014: 46).

X kuşağının Türkiye’deki etkileri ise bu kuşağın bireylerinin çocukluk ya da gençlik dönemlerine denk gelen 1970’li yıllar ve meydana gelen darbe sonucunda ortaya çıkan siyasal şiddet ve karışıklık, sağ-sol çatışmaları sonucunda her alanın iki kutba ayrıldığı bir dönemi gösterir. Daha sonra 1974 senesinde Kıbrıs Barış Harekâtının başlaması, ülkedeki krizlere bir yenisinin enerji krizinin eklenmesiyle birlikte tüp kuyruklarının oluşması, gıda kuyruklarının oluşması bu dönemde yaşanan etkileyici olaylardan birkaçıdır (Şenturan vd., 2016: 80). Ayrıca bu dönemde

(25)

gecekondu gençleri arasında başlayıp daha sonra Y kuşağını da etkileyecek olan arabesk müziğin ortaya çıkması ve bazı mizah dergilerinin yayınlanmasıyla birlikte günlük yaşamda mizah basını önemli bir yeri olmaya başlamıştır (Etlican, 2012: 5).

Tablo 5. Türkiye'nin 1965 ve 1980 Yıllarındaki Göstergeleri

1965 Yılındaki Göstergeler 1980 Yılındaki Göstergeler

Nüfus 31.319.421 44.000.000 civarı

Kişi başına düşen gelir 271 $ 1877$

Bir doktor başına düşen hasta sayısı

2859 kişi 1655 kişi

İlkokul diplomasına sahip olan kişi sayısı / Toplam öğrenci sayısı içindeki oranı

447.933 kişi %12 912.154 kişi % 16 Ortaokul diplomasına sahip

olan kişi sayısı/ Toplam öğrenci sayısı içindeki oranı

73.988 kişi % 21 289.293 kişi % 26 Genel lise diplomasına

sahip olan kişi sayısı/ Toplam öğrenci sayısı içindeki oranı 23.227 kişi % 24 126.175 kişi % 26 Fakülte ve yüksekokul ve Meslek yüksekokullarının mezuniyet göstergeleri 7988 kişi 65006 kişi

Kaynak: (TUİK, 2017) (Erişim Tarihi: 17.05.2017)

Türkiye, X kuşağı boyunca 15 yıllık dönemde, eğitim alanında, sağlık alanında ve nüfusta önemli değişimler ve gelişmeler yaşamış, insanların yaşam şartlarının iyileştiği görülmektedir. Bu dönemdeki değişimler ve gelişmeler X kuşağı bireylerinin davranışlarına olumlu yansımıştır, sosyal yaşamlarına daha önem verir hale gelmişlerdir. Daha fazla Sessiz kuşağın çocukları olan bu nesil Türkiye’nin hemen hemen %22’sini oluşturmaktadır (Babaoğlu, 2015: 16).

X kuşağı döneminde kadınların iş hayatında daha etkin olmaya başlaması neticesinde ev hayatlarında karışıklıklar yaşanmaya başlamış özellikle 1960-70’li yıllarda Avrupa’da boşanma oranları büyük bir artış göstermiş bunun sonucu olaraktan X kuşağı çocuklarının ilgiden mahrum bırakılan ve ihmal edilen çocuklar olmuşlardır. Hem annelerinin hem de babalarının aynı anda çalışması kaynaklara ‘latchkey kids’ (çalışan anne-baba çocuğu) anlamına gelen yeni bir kavramın

(26)

girmesine neden olmuştur. Çocukların, anne ve babaları arasındaki ilişkilerin esnek olması, bu dönemin çocuklarında daha rahat, daha uyumlu ve bağımsız olma duygusu oluşmuştur (Etlican, 2012: 5).

Bu kuşağın üyelerinin iş yaşamındaki davranışlarında yaşadıkları durumlar belirleyici olmuştur. X kuşağı diğer kuşaklara göre iş hayatında daha çok kendine güvenen, bağımsız bir nesildir. Ama işlerine karşı, ailelerine ve çevresindeki insanlara duydukları sadakati göstermezler. Bunun nedeni ise ebeveynlerinin bu dönemde işten çıkarılması ve onların işlerine karşı duydukları olumsuz tavırlar etkili olmuştur. Ayrıca kendilerinin de kriz döneminde işe girmiş olmaları, sadakat duygusunu tekrar tanımlamalarına aracılık etmiştir. İş yerine bağlı kalmak yerine çalışma arkadaşlarına ve takımlarına bağlı kalmayı tercih etmişlerdir (Şenturan vd., 2016: 107).

İş yaşamının yoğun, yorucu, işten başka bir şey düşündürtmeyen ve iş-yaşam dengesini ayarlatmayan yapısı içerisine X kuşağı, eğlenceyi, daha geniş ve küresel düşünmeyi ve farklılaşmayı getirmiştir. Bundan dolayıdır ki bu kuşak çalışanları çok kültürlü alanlarda bile rahatlıkla çalışabilirler. Rahat ve esnek çalışma ortamları, denetimlerin çok olmaması, çalışma sırasında ki geri bildirimlerin hızlı ve sürekli olması bu kuşağın iş hayatı için kesinlikle olması gerekenlerdir (Aygenoğlu, 2015: 10-11).

X kuşağının iş hayatında birçok olumlu özelliği vardır. Bu kuşak iş yerinde çalışırken her şeyin daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleşmesini isterler aynı zamanda birçok işi de aynı zamanda yapabilirler (Karaaslan, 2014: 48). Bebek patlaması kuşağına ait olan anne ve babalarının aksine iş yaşam dengesinin daha iyi kurabilirler, aynı zamanda onlar gibi çalışmak için yaşamaya değil de, yaşamak için çalışmayı göz önünde bulundururlar. Ayrıca daha yaşlı olan üstleri tarafından da bağımsız ve sadece kendilerinin düşünenler diye eleştirilirler (Babaoğlu, 2015: 17).

1.3. Y Kuşağı (Milenyum) (1981-1999)

Literatürde birbirine yakın farklı tarihler yer alsa da 1980’den sonra doğan kuşak olarak bilinmektedir. Tam tarih aralığı 1981 ile 1999 yılları arasındadır. İletişim ve internet teknolojisinin henüz ortaya çıktığı ve yaygınlaşmaya başladığı

(27)

dönemde doğan bu çocuklar, doğduktan hemen sonra teknolojiye merak duyan bir kuşak oldular. Dünya ile iletişime doğar doğmaz geçtiler denebilir. İnternet, cep telefonu ve bilgisayarın yeni yeni yaygınlaşması sebebiyle vakitlerinin büyük bir bölümünü teknolojik iletişim araçlarıyla geçirmeye başladırlar. Bundan dolayıdır ki birçok isimle anıldılar. Bunlardan bazıları; Gelecek kuşak, Milenyum kuşağı, Nükleer olmayan aile kuşağı ve Siber kuşaktır (Kavalcı ve Ünal, 2016: 1035).

Bu kuşak ismini İngilizcede “neden?’’ anlamına gelen “why’’ sözcüğünden almıştır. Çünkü “neden’’ anlamın gelen bu kelime Y harfi ile sesteş olduğu için ismi buradan gelmektedir. Ayrıca bu kuşağın bireylerinin hayatı sorgulaması, irdelemesi ve eleştirel bir yapıya sahip olması “why’’ kelimesi ile özdeşleşmesine sebep olmuştur. İlk kez kullanımı da 1993 senesini bulmuştur (Kuyucu, 2014: 58).

Amerika Birleşik Devletleri’nde, bu kuşağın bireylerini etkileyen önemli olayla meydana gelmiştir. O dönemde Amerika Başkanı olan J. F. Kennedy suikastı, dünyada meydana gelen değişikliklerle ve teknolojiyle birlikte oluşan insan hakları ve kadın hakları hareketlerinin artması, uzaya seyahatlerin başlaması ve Uzak Doğu da meydana gelen Vietnam savaşıdır (Çemberci vd., 2014: 60).

Özellikle bu kuşak Vietnam savaşından sonra, büyük bir kısmı ekonomiye yönelen, Dünyanın her tarafındaki insanlarca yaratılan ilk küresel kuşaktır. Aslında bu kuşağın ortaya çıkması tesadüfi ya da olaylardan etkilenerek ortaya çıkmış bir kuşak değildir. 1964 senesinde Vietnam savaşının başlamasıyla birlikte ABD’de deki ekonomist ve iktisatçılar kontrol altında tutmak amacıyla X kuşağı planını ortaya koydular. Ancak bu plan geniş bir fikir ağına sahip olsa da dünya üzerinde herkesi etkisi altına alamayacağı görülmüştür ve tıpkı 1975 senesinde son bulan Vietnam savaşı gibi başarısız olmuştur (Albayrak ve Özkul, 2013). Aynı X kuşağı planı gibi savaş sonrasında yeni bir kuşak yaratma çalışmaları başlamıştır. Bu kuşak Y kuşağı olacaktır ve uzun bir süreç almıştır. Tam olarak sürecin başlaması ve işlenmeye başlaması da 1981 senesine denk geldi. Bu süreç için bazı temalara ihtiyaç vardı, onlar da; Teknoloji, İletişim, Medenilik ve Küreselleşme olarak belirlendi. Böylelikle bu dönemde doğan çocuklara tamamen teknolojik bir ortam hazırlanmış oldu. Örnekle açıklarsak; bu neslin ebeveynleri poker, satranç ya da tavla oynarken Y

(28)

kuşağı bireyleri atariler ve bilgisayar oyunlarıyla oynadı. Aslında tüm bu gameboy ve atariler tamamen planın bir parçasıydı (Akdemir vd., 2013: 16-17).

Türkiye’de de bu kuşağı etkileyen birçok olay meydana geldi. Terör olaylarının baş göstermesi ve artması, Körfez savaşının ve Irak savaşı, internetin yaşam alanına tamamen dahil olması, dünyada başlayan küreselleşme ve en önemli kitle iletişim arası olarak cep telefonları (Çemberci vd., 2014: 61).

Y jenerasyonunun göze çarpan en büyük özelliği diğer kuşaklara göre daha çok okuryazar ve teknoloji kullanım seviyesine sahip olmasıdır. Kariyer fırsatlarının bariz bir şekilde diğer kuşaklara göre yüksek olması aynı zamanda girişimcilik ruhlarının da fazla olması belirgin özellikleri arasındadır (Taşlıyan vd., 2014: 20). Bu becerilerini üzerinde çalıştıkları işlerinde sonuca gitmek için kullanırlar. İster meslekleri olsun isterse sıradan işleri, Y kuşağı bireyleri tüm işlerinde dünyaya olumlu katkı sağlaması için yaparlar, bu onlar için oldukça önemlidir. Teknolojiyle iş hayatında tanışan X kuşağı işlerini hallettikten sonra hemen bilgisayar kullanmaktan uzaklaşırken Y kuşağı bireyleri işi olsa da olmasa da saatlerce bilgisayar başında durabilir. Birçok işi aynı zamanda yapabilen bu kuşaktakiler, iyi yönlendirildikleri ve yönetildikleri takdirde yetenek abidesi olabilirler. Ayrıca ikili ilişkilere de çok önem vermektedirler. Bu ilişkileri geliştirmek içinse ayrıca zaman ayırmak isterler (Keleş, 2011: 131-132).

Çok genç yaşlarından beridir çeşitli sosyal gruplarla etkileşim içerisinde olmuşlardır. Zaten kendilerinden emin bağımsız hareket edebilen kişilerdir. İletişim içinde olduğu gruplarda ya da kurumlarda saygıya ve dürüstlüğe önem verirler. Bu kuşaktakiler çalıştıkları kurumlarda uzun süre kalıyorlarsa samimiyete bağlı bir yakınlık kurdukları içindir aksi takdirde yeni bir iş arayışı içerisinde olurlar. Eğlence ve boş zaman onlar için önemli olsa da ödeme ve prim beklentileri de yüksektir (Sarı vd., 2015: 3).

Onlar, şiddetin, terörün, uyuşturucunun ve hayatın gerçeklerinin içinde yetişmişlerdir (Sarı vd., 2015: 3). Bu kuşağın ebeveynleri de bu durumdan etkilenmişler onları kontrol altında tutmak istemişlerdir. Y neslinin hayatı sorgulayan yapısının olması ailelerinin de onlara sürekli nezaret etme isteği doğurmuş bu

(29)

sebepledir ki bu kuşağın ebeveynlerine “helikopter ebeveynler’’ ismi verilmiştir (Kayabaşı vd., 2016: 33).

Conento adında bir araştırmacının yaptığı çalışmaya göre Y kuşağı dört farklı yaş grubuna ayrılmıştır. Bunlar şöyledir (Kuyucu, 2014: 59).

Tablo 6. Y Kuşağının Yaşam Basamakları

Basamak Yaş Dönem Özellikleri 1 18-21 Okul Yılları Bireyci, başarı odaklı

2 22-25 Okul yıllarının sonu iş bulmam ve tutunma

telaşı İdealist, başarı odaklı

3 26-29 Çalışma hayatı, evli veya evlilik hazırlıkları yaparken

Bireyci

4 30-35 Çalışma hayatı, evli - çocuklu hayatı Genç Aile

Küresel boyutta çalışmalar düzenleyen BSG Concours Kurumu yaptığı bir çalışmanın verilerine göre dünya genelinde eğitim hareketleri dikkate alınarak düzenlediği uygulamada Y neslinin eğitim düzeyi en yüksek kuşak olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca diğer kuşaklarla karşılaştırıldığında kadın oranının en yüksek olduğu ve eğitimli kadın sayısının erkek nüfusu geçtiği kuşaktır (T. Ç. Topgül, 2015: 21).

Ekonomik alım gücüne bakıldığında ve diğer nesillerle karşılaştırıldığında, en yüksek uçurumun bu nesilde olduğu görülmektedir. Yani maddi düzeyi yüksek olanlarla düşük olanların arasındaki fark en yüksek bu kuşaktadır. Bu kuşak bir nevi pazarlama stratejisi için yaratıldığından reklam dünyasının da içinde büyümüştür. 1990’larda Mercedes Benz Janis Japlin’in bestelediği bir müziği bebek patlaması nesline yönelik bir reklam kampanyasında kullanmış ve oldukça başarılı bir sonuç alınmıştır (Kayabaşı vd., 2016: 33).

Ekonomik alım gücünün değişmesi ile birlikte tüketicilerin izledikleri yollarda değişiklikler olmuştur. Özellikle X ve Y kuşağının tüketicilerinde gözle görülebilir değişiklikler meydana gelmiştir. Y kuşağının internet ortamıyla daha yakın olması, büyük firmaların pazarlamalarını buradan Y kuşağına ulaştırmaya başlamışlardır, bunun için çalışmalarına devam etmektedirler. Aynı zamanda reklamlarını da buradan yapmaya başlamışlardır (Albayrak ve Özkul, 2013: 19).

(30)

Edelman araştırma grubunun 2013 yılında yaptığı çalışmada, grup direktörü Alex Abraham’ın açıklamalarında bu kuşağın çok önemli ve stratejik bir durumda olduğunu belirtmiştir. Ayrıca Y kuşağının günümüz dünyasını şekillendirdiğini ve harcama gücünün de yüksek olduğunu söylemiştir (www.edelman.com, Erişim tarihi: 2017). Abraham’ın 11 ülkede yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre bazı sonuçları şöyledir;

 Y kuşağının 2025 yılında dünya nüfusunun %70’ine ulaşacağı,

 Dünyada ki en geniş nesil olduğu, 7 milyar nüfusun yaklaşık 2 milyarını bu neslin oluşturduğunu. En kalabalık kuşak olduğu açıklanmış,

 Ekonomik harcama yetkisinin ve gücünün 2018 de önceki kuşaklara daha fazla olacağı,

 Terör saldırılarının ve doğa olaylarının çoğalması, ekonomiyi etkilemesi, internet, akıllı telefonlar ve sosyal medyanın hayatlarında önemli etkiye sahip olacağı,

 Dünya tarihinde eğitim düzeyi en yüksek ve bireyleri arası farklılığı en fazla olan nesil olduğu ortaya çıkmıştır. Stratejik önemi yukarıda açıklandığı gibi en yüksek olan kuşaktır (Kuyucu, 2014: 59).

Twenge & Campbell’e göre bu neslin bireyleri kendilerine adeta âşıktır. Rahatlıkla çalıştıkları yerleri değiştirebilirler. Düşünce yapıları ebeveynlerine göre tamamen farklıdır. İş yerlerinde rahatlık ve esnek çalışma isterler, aynı zamanda kolayca yükselmek ve maaş beklentileri de yüksektir. Fakat bunları karşılığı olaraktan işlerini olması gerektiği gibi ve hızlı şekilde yapabilirler. İşlerinde başarı sağlamaları onlar için çok önemlidir (Çemberci vd., 2014: 62).

Amerika Birleşik Devletleri Bölge Mahkemesi hâkimi olan J. L. Kane, Denver Üniversitesinin kuruluşunun 50. yılında hukuk fakültesinde yaptığı konuşmada “Çok

çalışmanın ve azmin bir kurumda ortaklığa neden olacağına inanılırdı ve bir ortağın kurumunu bırakıp bir başka kuruma geçmesi alışılmadık bir durumdu ancak bu tip bağlılıklar artık geçmişe ait kabul edilmektedir” söylemleri ile bu neslin tamamen

(31)

Y kuşağı ekonomik bolluk içerisinde büyümesi sebebiyle her şeye kolaylıkla ulaşma imkânı yakalamış bu sebepledir ki sabretmeyi bilmemektedir. Bu durum, kuşağın dezavantajı olarak göze çarpmaktadır. Tüketmeye ve harcamaya eğilimli bir grup olması sebebiyle en yakın izleyicileri reklam dünyası yaratıcıları olmuştur. Sürekli tüketme ruhuna sahip olmaları ve tüketirken de oluşan marka tutkusu sebebiyle kendilerini bu şekilde yetiştiren aileleri de bu durumdan etkilenmişlerdir (Albayrak ve Özkul, 2013: 18).

McQueen (2007)’e göre Y kuşağı nesli kendine has kişisel özellikleri olsa da ve bu özellikler yaşadıkları çevreye göre değişiklik gösterse bile çok fazla ortak özellikleri vardır. Bu kuşakla ilgili Queen şu tanımlamayı yapmıştır: “ Bu kuşak

genellikle teknoloji bağımlısı, kendine aşırı güvenen, haddini bilmez, kendinden çok emin ve saygısız olarak tanımlanıyor. Bu tür eleştiriler bu grubun bir bölümü için geçerli olabilir. Hepsi için değil. Y Kuşağı çok olumlu özellikler de taşımaktadır. Onlar, esnek, adaptasyon yeteneği yüksek, iyi eğitimli, sosyal statü sahibi ve pek çok yönden oldukça korkusuzlar. Haklarını biliyorlar, otoriteyi sorguluyorlar ve ilgisiz veya adaletsiz olan ile ilgileniyorlar. Tüketiciler olarak ise, Y Kuşağı deneyim odaklı, seçici, marka bilinçli, birazcık vefasız ve fiyat duyarlıdır.” (McQueen, 2007:

(32)

İKİNCİ BÖLÜM

İŞ YAŞAM DENGESİ

Endüstri devrimin 1800’lü yıllarda başlamasıyla birlikte ticari girişimlerin artması çalışma alanını genişletmiştir, ancak günümüzdeki değişimleri o dönemlerde görmek mümkün olmamıştır. O zamanlarda tek kuruluş askeri birliklerdi ve onların içindeki hiyerarşik düzendi. Sanayi devrimiyle birlikte ordudaki yönetim anlayışından farklı olarak bazı değişiklikler meydana geldi. Bu değişikliklerin sebebi ise bireylerin ihtiyaç ve isteklerinin kişiden kişiye farklılık göstermesinden dolayıdır (Dikmetaş, 2006: 169-170). İş yaşam dengesi ile ilgili çalışmalar ilk kez 1986 yılında ortaya çıkmış, ama bu çalışmaların tam anlamıyla olgunlaşması 1930’lara kadar gelmektedir (Ballıca, 2010: 4).

İş-yaşam dengesi kavramı üzerinde birçok yazar ve araştırmacı çalışma yapmış bu çalışmalara bağlı olaraktan tek bir tanım üzerinde durmamışlardır. Bunun sebebi de kişinin bu kavramın herkes için farklı olması ve kişilerin günlük beklentilerinin dahi farklılık arz etmesidir (Gür, 2016: 3).

Bu kavramın sözlük anlamı ise; “İş hayatınızla ilişkili dünyanızı; ailenizi,

hobilerinizi ve sevdiklerinizi içeren özel hayatınızdan ayırmak ve her birine uygun olan ağırlığı vererek ikisi arasındaki dengeyi sağlamak.”(www.buyukgokcesu.com).

R. M. Kanter’ in 1977 senesinde yayınlanan “Work and Family in the United States: A Critical Review and Agenda for Research and Policy” isimli kitabında iş yaşam dengesi konusunu işletmelerin ve araştırma yapanların ilgisine sunmuştur. İşletmeler de 1980’lerden sonra İYD uygulamaları üzerinde durmaya başlamıştır. İlk zamanlarda bu programlar iş yaşamındaki çocuklu kadınları kapsarken daha sonra cinsiyetçilikten uzak bir durum alarak aile dışında diğer alanları da içine alarak gelişmeye başlamıştır (Küçükusta, 2007: 35).

İş yaşam dengesi kavramı; bireylerin iş hayatını kontrol altında tutarak, işyerlerindeki ve dışarıdaki aktivitelerinde sosyallik ve esneklik sağlamak istemeleridir. Bir başka tanımla kişilerin iş ve iş dışındaki çatışmayı en aza indirmeye çalışmalarıdır. İş yaşam dengesi ancak, bireylerin çalışma alanlarından, ailevi

(33)

ihtiyaçlarından ve bireysel ihtiyaçlarından kaynaklı taleplerinin uyumlu bir hal almasıyla sağlanabilmektedir (S. Topgül, 2016: 218-219). Bu üç farklı alanın birisine ayrılan zaman içerisinde diğerinin bir talebi olmadığı zaman ancak bu denge sağlanabilir. Bu duruma üç boyutlu dengede denmektedir ve kavramı en iyi tanımlayan açıklama olarak nitelendirilmektedir (Bostancıoğlu, 2014: 8).

Günümüzde çalışan kişilerin özel hayatlarını ve iş yaşamlarını nasıl dengeleyebileceklerine ilişkin, iş ve aile sorumluluklarında değişim meydana geldiği için birçok çalışma yapılmıştır. Ülkelerin sosyal yapılarının değişmesiyle birlikte bireyleri iş yaşamlarında da değişler kaçınılmaz olmuştur. Bu değişimler hızlı bir şekilde meydana gelmiştir. Örneğin, daha eski yıllarda kadınların iş dünyasında etkin olmaması ya da kariyer odaklı olmamaları ama son yıllarda eşlerin her ikisinin de kariyer odaklı olmaları normal bir durum haline gelmektedir (Demirer, 2011: 2).

İş Yaşam Dengesi (İYD), kendi bünyesinde aileler, kurumlar, bireyler ve sosyal çevre için bazı gelişmeler içermektedir. Aile yaşantısında ekonomik beklentilerin ve gereksinimlerin artması çocuk sayısının azalmasına neden olmuş, kadınında çalışma hayatına katılmasına yol açmıştır (Özen Kapız, 2002: 145). Bundan dolayı da kişilerin aile içi yapılarında büyük değişiklikler meydana gelmiştir. Kadınların da çalışma hayatına başlaması sonucunda hem ailenin hem de işyerinin kadından ve erkekten beklentileri benzerlikler göstermiştir. Erkeklerin aile geçimini, kadınların ev işlerinin üstlendiği toplumlarda değişiklikler olmuş, her iki iş için hem erkek hem kadın sorumlu hale gelmiştir. Durum böyle olunca çiftlerin işleriyle ilgili kararlar alırken eşlerinin işlerini de göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Toplumda ortaya çıkan bu değişikler nedeniyle, şirket yöneticilerinin kurumlarının sürdürülebilirliğini sağlamak ve karlarını maksimize edebilmek için hem kadın hem erkek çalışanlarının aile ve iş yaşamları arasındaki uyumu sağlamalarına yardımcı olmaları gerekmektedir (Doğrul ve Tekeli, 2010: 12-13).

Günümüzde çalışan kadın sayısında gözle görülür bir artış vardır. Bu durum sosyal anlamda bir değişiklik olarak görülmektedir. Fakat bu durum toplumların kadınlardan beklentilerini değiştirmemiştir. Toplumda genel kanı, kadın ister çalışsın

(34)

ister çalışmasın ailenin sorumluluklarını yerine getirmesi gereken birinci kişi olarak görülmektedir (Güleryüz, 2016: 14).

İçinde bulunduğumuz topluluk “çalışma odaklı toplum’’ olarak nitelendirilebilir. Durum böyle olunca kişilerin ilgi alanları da çalışmak yönünde olmuştur. Fakat bireylerin çalışmak dışında günlük hayatlarında da üstlenmeleri gereken farklı rolleri vardır. Kişilerin bu rollere ayak uydurması onları için yoğun bir çaba gerektirmektedir. İş ya da aile yaşamında farklı taleplerin meydana gelmesi de bireylerde strese sebep olması muhtemeldir (Kıcır, 2015: 29).

Geçmişe bakıldığında aile yapıları genelde geniş aile olarak tanımlanan nitelikteydi ama şimdilerde bunun yerini çekirdek aileler, çocuklarından ayrı yaşayan anne babalar ya da yaşamlarını bekâr olarak sürdüren bireyler yer almaktadır. Son 10 yıldaki teknolojik ve ekonomik değişimlerin iş-yaşam etkileşimi üzerine çok etkisi olmuştur. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte işlerinde artık hemen hemen her yerden yapılabilmesine olanak sağlamıştır (Demirer, 2011: 3).

İş yaşamı ile aile yaşamı kavramları yakın zamana kadar birbirlerinden tamamen farklı iki kavram olarak düşünülmekteydi fakat günümüzde bu düşünce değişmiştir. Ailede erkeğin iş hayatında yoğun olması daha sonrasında kadınlarında iş hayatına girmesiyle birlikte iş ve aile yaşamındaki gözle görülür değişmeler denge kavramını daha önemli bir konu haline getirmiştir. Kişilerin iş yaşamlarını, sosyal yaşamlarını ve aile yaşamlarını olması gerektiği gibi idare etme isteği, bireylerin denge kurmak için daha mücadeleci olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır (Güleryüz, 2016: 8).

Erkeğin ya da kadının iş yaşam dengesi içerisinde sosyal çevresinde, ailesinde ya da çalıştığı alanda yaşadığı bir problemin diğer alanları etkilememesi için bu alanlar arasında denge olması gerekmektedir. İYD’ nin temel amacı hem objektif hem de sübjektif anlamda yaşam kalitesini arttırmaktır. Sübjektif olarak İYD, bireylerin iş ve aile yaşamlarında ki memnuniyetini ifade ederken, objektif anlamda İYD ise bireylerin özel hayatlarındaki ve kariyerlerindeki başarıları olarak ifade edilmektedir (Doğrul ve Tekeli, 2010: 13).

(35)

İşgörenlerin, enerjilerini ve vakitlerini eşit şekilde ailelerine ve işlerine ayırmak zorundadırlar. Fakat herkesin enerjisi ve vakti kısıtlıdır. Çalışanlar bu vakitlerini ve enerjilerini eşit şekilde paylaştıramadıkları zaman hem sıkıntı hem de yorgunluk yaşamaktadırlar. Buda bireylerin tükenmişlik duygusunu arttırmaktadır (Güleryüz, 2016: 14).

19. yy başlarında insanların çalışma süreleri 60 saati bulmaktaydı, günümüz şartlarında ise kırk saate kadar gerilemiştir. Normal şartlarda bu zaman dilimi çalışanlar için rahatlatıcı ya da kendilerine zaman ayırdıkları düşünülse de, çok yoğun çalışanlar için tam tersine daha fazla bir çalışma süresi demektir (Küçükusta, 2007: 37).

W. K. Kellog isminde bir şirket, 2. Dünya Savaşı’ndan önce çalışma saatlerini ilk kez ayarlamıştır. Bu kuruluş, iş görenlerinin iş yaşam dengelerini göz önünde bulundurarak, sekiz saatten oluşan üç vardiya yerine altı saatten oluşan dört vardiya koymuştur (Ballıca, 2010: 4).

19. yüzyılın ortalarından günümüze kadar İYD uygulamalarının hem işverenler hem de işgörenlere sağladığı faydalar nedeniyle iş yaşam dengesi araştırmalarında büyük artış sağlanmıştır. İYD nin örgüte ve toplumsal yaşama sağladığı faydalar sadece psikolojik boyutuyla sınırlanmamış, örgüte finansal olarak da destek sağlamıştır. İYD işletmelerin imajını etkilemekte aynı zamanda çalışanlarının performansını arttırmaktadır (Korkmaz ve Erdoğan, 2014: 545).

İYD daha az ve esnek çalışma durumundan ortaya çıksa da günümüzde daha kapsamlı bir hal almıştır. Glynn vd. (2002) İYD’ nin şu boyutlarını vurgulamaktadır; • İşgörenlerin ne kadar çalıştığı (çalışma zamanlarında esneklik);

•İşgörenlerin hangi saatler arasında çalıştıkları (çalışma zamanlarının ayarlanmasında esneklik);

• İşgörenlerin hangi örgütte çalıştıkları (çalışma alanında esneklik) • Çalışanların iş yaşam kavramı hakkında bilgilendirme ve geliştirme;

Şekil

Şekil 1. İş – Aile Çatışmasının İşgörenler Üzerindeki Etkileri .............................................
Tablo 2. Kuşakların Dönem Aralıkları ve Hayatlarındaki Önemli Olaylar
Tablo 3. Kuşakların Karakteristik Özellikleri
Tablo 4. Türkiye'nin 1946 ve 1964 Yıllarındaki Göstergeleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Elde edilen bulgulara göre, iş yaşam dengesi alt boyutları (iş-aile çatışması ve aile-iş çatışması) ile işte var olamamayı pozitif yönde etkilemektedir..

İşe gidiş ve dönüş, iş-yaşam dengesi ve işten ayrılma niyeti arasındaki ilişkilerin analizi başlıklı ikinci bölümde; genel olarak personel seçim süreci (işverenlerin

 Özellikle ana karakterlerden biri olan Kee’nin siyahi olması ve uzun yıllar sonra dünyada ilk defa bir çocuğu doğuran kadın olması filmin politik altyapısında

Katılımcılardan bazıları anne olmalarının iş yerinde negatif bir etkisi olduğu, ev ve aile yaşamının iş yaşamını belirli koşullar altında olumsuz etkilediği

Kariyerizm algısını benimseyen birey, kendi kariyerini ön plana almaktadır. Kariyeri için motive olmaktadır. Örneğin; aslında verimli bir çalışma ortaya koymasa da

Bugüne değin yurtiçinde ve yurtdışında pek çok sergiye katılan Fethi Arda, Ankara’da kendi açtığı Arda Sanat Galerisi’nde çalışmalannı sürdürüyordu. İstanbul

Tablo 2 sonuçları incelendiğinde, İKY uygulamalarının çalışanların işe adanmışlığını ve iş yaşam dengesini olumlu yönde etkilediği, örgütsel adalet algısının

İş Güvencesizliği Algısının İş Yaşam Kalitesine Etkisinde İyimserlik ve Kötümserlik Özelliklerinin Aracılık Rolü: Seyahat Acentası Çalışanları Örneği (The Mediation