• Sonuç bulunamadı

İlköğretimde yöneltme yönergesi uygulamalarının rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlköğretimde yöneltme yönergesi uygulamalarının rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi"

Copied!
75
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER BİLİM DALI

İ

LKÖĞRETİMDE YÖNELTME YÖNERGESİ

UYGULAMALARININ REHBER ÖĞRETMENLERİN

GÖRÜŞLERİ DOĞRULTUSUNDA

DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Ömer ÜRE

Hazırlayan

Mustafa GÜLER

(2)

ÖZET

Bu araştırmada ilköğretimde uygulanan yöneltme yönergesi uygulamaları değerlendirilmiştir. Araştırmanın temel amacı yöneltme uygulamalarının rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilerek karşılaşılan sorunları tespit etme ve çözüm önerileri geliştirmedir.

Araştırmada nitel araştırma yaklaşımı kullanılmıştır.Konunun daha detaylı ve derinliğine incelenebilmesi için bu yaklaşım ve yöntem seçilmiştir. Veriler niteliksel araştırma yaklaşımlarından birisi olan “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Tekniği” kullanılarak elde edilmiştir.’Yarı yapılandırılmış Görüşme Formu’ 3 bölümden oluşmaktadır.Formun birinci bölümünde yöneltme etkinliklerinin amaçları açısından, ikinci bölümünde de yönerge süreci ve ilgililerin yapacağı işler ve üçüncü bölümünde formlar ve raporlar yönünden değerlendirilmesi ile toplam 22 madde bulunmaktadır.

Çalışmaya 2006-2007 öğretim yılında Konya ilinin merkez bir ilçesinde ilköğretim okullarında görevli 16 bayan , 9 erkek toplam 25 rehber öğretmen katılmıştır.

Yapılan istatistikler sonucunda araştırma bulguları doğrultusunda ilköğretimde sürdürülen yöneltme yönergesi uygulamalarında belirlenen amaçlara genel olarak ulaşılamamakta yöneltme sürecinde ve formların doldurulmasında eksikler ve aksaklıklar olduğu sonucu ortaya çıkmıştır.

(3)

ABSTRACT

In this research, the applications of orientation directive which are applied in primary education have been evaluated. The aim of this study was to establish the problems faced by evaluation the orientation applications to the sights of the guiding teachers and to offer suggestions for solution.

The approach of qualitative research has been used in the research. This approach and method have been chosen for examining the subject more detailed and deeply. The data have been obtained by using one of the qualitative research approaches;’ Half Constructed Technique’ ‘Half Constructed Interview Form is formed from 3 parts. In the form there are 22 items; invoving the goals of orientation activities in the first part, the directive process and works which will be done by those concerned in the second part evaluating in accordance with the forms and reports in the third part.

16 female and 9 male, in total 25 guiding teachers, who are assigned at the primary schools in one of the centre districts of Konya in the education year 2006-2007, have participated in the study.

In the consequence of the statistics made, according to the diagnosis of the research, the result, that the determined goals in the applications of orientation directive which is carrying on in primary education can’t be reached in general; and there has been lackings and deficiencies in the filling of the forms and in the orientation process, has apeared.

(4)

İ

ÇİNDEKİLER

Özet………i Abstract ………..……….……….ii Önsöz………...iii İçindekiler………iv Şekiller ve Tablolar……….…….v Önsöz………vi BÖLÜM I………1 Giriş………..1 Giriş……….1 Araştırmanın Amacı……….6 Araştırmanın Önemi……..………..6 Varsayımlar………….…..………..6 Sınırlılıklar………..7 Tanımlar……….7 BÖLÜM II………8

İlgili Yayın ve Araştırmalar………....………..8

Türk Milli Eğitim Sisteminin Yapısı ve Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Hizmetleri………..8

(5)

Ülkemizde Yöneltme Uygulamaları……….14

İlköğretimde Yöneltici Rehberlik Faaliyetleri……….18

Yöneltmede Gerekli Bilgiler……….20

Yurt Dışındaki Bazı Ülkelerin Eğitim Sistemlerinde Yönlendirme Faaliyetleri….22 Bölüm III..………32

Yöntem……….32

Araştırmanın Örneklemi………32

Veri Toplama Aracı………...32

Veri Toplama Süreci……….33

Verilerin Analizi………33 Bölüm IV………..34 Bulgular……….34 Bölüm V………...55 Tartışma……….55 Bölüm VI..………59 Sonuç ve Öneriler………..59 KAYNAKLAR………..62 EKLER……… .66

(6)

ŞEKİLLER VE TABLOLAR

Şekil 1.1- Türk Milli Eğitim Sistemi ……….9 Şekil 1.2- Türk Milli Eğitim Sisteminde Yöneltme………..………..11 Tablo 1.1- MEB Okul Türlerine Göre 2004-2005 Eğitim-Öğretim Yılında Ortaöğretim Kurumlarına Devam Eden Öğrencilerin Dağılımı ………..12 Tablo 1.2- MEB Okul Türlerine Göre 2005-2006 Eğitim-Öğretim Yılında Ortaöğretim Kurumlarına Devam Eden Öğrencilerin Dağılımı ………..12 Tablo 1.3- Ülkemizdeki Yöneltme Faaliyetleri ve Yurtdışındaki Yöneltme

Faaliyetlerinin Karşılaştırılması……….31 Tablo 3.1-Yöneltme Etkinliklerinin Amaçları Açısından Değerlendirilmesine İlişkin Sonuçların Dağılımı……….….34 Tablo 3.2-Yönerge Süreci Ve İlgililerin Yapacağı İşler Açısından Değerlendirilmesine İlişkin Sonuçların Dağılımı………...40 Tablo 3.3- Formlar Ve Raporlar Yönünden Değerlendirilmesine İlişkin Sonuçların Dağılımı………50

(7)

ÖNSÖZ

Eğitim süreci içinde rehberlik hizmetlerinden beklenen en önemli işlev, öğrencilerin, ilgi, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda, aynı zamanda ülkenin ihtiyaç ve koşulları da dikkate alınarak, üst öğrenime ve iş alanlarına yönlendirilmelerine yardımcı olmaktır. Ülkemizde, yöneltme çalışmaları ortaöğretim düzeyinde yoğunlaşmaktadır. Ortaöğretimde sağlıklı bir yönlendirme yapılabilmesi için öğrencinin erken yaşlardan itibaren bu alanda eğitilmesi gerekir. Bu da ilköğretimin ilk yıllarından itibaren öğretim ve rehberlik etkinliklerinin birbirlerini bütünleyerek uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle ilköğretimin II. kademesindeki öğrencilere uygulanmakta olan mesleki yönlendirme çalışmaları kritik bir önem arz etmektedir.

Meslek Seçimi; bireyin hayatında vermiş olduğu en önemli kararlardandır. Telafisi çok zor, geri dönüşü çok defalar imkansız olan meslek seçimi hassas ve dikkatli yapılmak zorundadır.

Bu araştırmada ilköğretimde yöneltme yönergesi uygulamalarında rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda yöneltme uygulamalarında ortaya çıkan sorunlara yönelik önemli bulgular ortaya çıkmıştır.

Bu çalışmanın gerçekleşmesinde bilimsel öneri ve katkılarıyla beni yönlendiren, değerli zamanını, yakın ilgisini, bilgi ve tecrübelerini esirgemeyen danışmanım, değerli hocam Sayın Prof. Dr. Ömer Üre’ ye içtenlikle teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Çalışmalarım süresince eleştiri ve fikirleriyle bana rehberlik eden, değerli katkılarıyla beni yönlendiren saygıdeğer arkadaşım Doç. Dr. M.Engin DENİZ’e ve Yrd.Doç. Dr.Şahin KESİCİ’ye teşekkürlerimi sunarım.

Araştırmanın gerçekleştirilmesi sürecinde yaptıkları yardımlardan dolayı değerli arkadaşlarım Abdullah IŞIKLAR ,Ahmet Faruk YILDIRIM, Esra TANRIÖVER ve Deniz ERDEM’e, doğrudan ve dolaylı bir şekilde bilimsel görüş ve yardımlarını gördüğüm tüm sayın hocalarıma ve araştırmaya katılan rehber öğretmen arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Bu çalışma boyunca gösterdiği özveri ve sabırla bana vermiş olduğu destekten dolayı eşim Yasemin’e ve çocuklarıma sevgilerimi sunuyorum.

(8)

BÖLÜM I

Giriş

Bilgi birikimi ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler ülkelerin toplumsal, kültürel ve siyasal dokularının değişimine neden olmaktadır. Artan bilgi sayısı ve türünün yanında, bilginin giderek daha hızlı dolaşımı, baş döndürücü bir küreselleşme dönemini yaşatmaktadır. Çağdaş insanın öğrenmesi gereken bilgi miktarı sürekli artmaktadır.

Ülkelerin kalkınmışlık düzeyini belirlemek için kullanılan ölçütler arasında önemli bir yeri olan teknoloji, kendisinden faydalanılması için beraberinde nitelikli insan gücünün yetiştirilmesini de zorunlu kılmış ve çağımızda yaşanan bilgi patlamasıyla birlikte bazı meslekler ortadan kalkarken, bazıları da sürekli eğitim almayı gerektirir hale gelmiştir. Artık başlangıçta öğrenildiği biçimiyle yaşam boyu değişmeden süren hiçbir meslek kalmamıştır. Bu nedenle, bireyleri yetiştirirken, onların çağdaş gelişmeleri yakından izleyip kendi yaşamlarında gerekli uyarlamaları yapabilmelerini kolaylaştıracak bilgi, tutum ve becerilerle donatılmaları gerekmektedir. Bu yeterliklerin başlıcaları uyum sağlama, iletişim kurma, doğru bilgiye ulaşma, karar verme, sorumluluk alma, yaratıcılık gösterme, işbirliği yapma, sorun çözme, karmaşık sistemleri algılama ve kendini geliştirmedir. Tüm çalışma alanları için geçerli olan bu yeterliklere sahip olmayan bireylerin bilgi toplumunun gereklerini yerine getirebilmeleri olanaklı değildir (Brennan, McGeevar ve Murray, 1993).

Ülkemizde sanayileşme ve kalkınma olarak ifade edilen hedefin gerçekleştirilebilmesi ve ülkemizin, gelişmiş ülkeler içerisinde yerini alabilmesi, gelişen teknolojiyi iş alanlarında uygulayabilen bilgili ve becerili insan gücünün yetiştirilmesine bağlıdır. Bu hızlı değişim sürecinde insan kaynaklarının iyi değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.

Teknolojik gelişmelerin yanında çağdaş toplumların benimsediği demokratik yaşam biçimi insanlara seçme özgürlüğü tanımıştır. Bireylerin seçme özgürlükleri arttıkça, karar verme durumunda sorumlulukları da artmaktadır. İnsan yaşamında son derece önemli yeri olan meslek seçimi kararı da, doğru karar verme becerisi gerektiren hayati bir karardır. Meslek seçimi, çok yönlü gelişimsel bir süreçtir ve bireyin yaşamını,

(9)

ruh sağlığından toplumdaki konumuna kadar pek çok boyutta olumlu ya da olumsuz yönde etkilemektedir. Ancak sürekli olarak değişen teknolojik, sosyal, ekonomik ve siyasal yapılar, meslek seçimini de karmaşıklaştırmaktadır.

Bilim ve teknolojide ortaya çıkan gelişmeler sonucu, toplumsal çevre farklılaşırken meslekî yeterlilikler de hızla gelişmekte ve bilgi toplumu da her geçen gün yeni meslek alanları ortaya çıkarmaktadır. Bu duruma bağlı olarak geleceği planlama ve bunun temel aşamaları olan okul ve meslek seçimi, öğrenciler için önemli bir sorun haline gelmiştir. Gelişmiş toplumlar hem nitelikli insan gücü ihtiyaçlarını karşılamak hem de bireylerin bu kritik kararlarını doğru ve sağlıklı bir şekilde vermelerine yardımcı olmak amacıyla, her düzeydeki eğitim kurumlarında psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerini kurmuş ve geliştirmişlerdir.

Dünyada ilk olarak mesleğe yerleştirmeye yardım olarak başlayan rehberlik hizmetleri A.B.D.‘de 1913 yılında eğitim sistemine alınarak sistemli bir şekilde gelişmeye başlamıştır. Ülkemizde ise rehberlik çalışmaları 1950’li yıllarda başlamıştır.

Öğrencilerin yönlendirilmesi, Millî Eğitim Temel Kanunu'nun hem amaç hem de ilkeler kısmında belirtilmiştir. Amaç kısmında, “İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirmek için gerekli bilgi, beceri ve davranışlar ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak”, ilkeler kısmında ise “Fertler eğitimleri süresince ilgi, istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler.” ibaresi bulunmaktadır (MEB, 1973).

Türkiye’deki milli eğitim sistemi de genel olarak “Türk milletinin bütün bireylerine, beceri ve yeteneklerini geliştirecek gerekli bilgi ve davranışlarla birlikte iş görme alışkanlıklarını kazandırmayı, onları hayata hazırlayıp kendilerini mutlu kılacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamayı” amaçlamaktadır. Bununla birlikte “mesleğe yöneltme” adı altında değişik dönemlerde bazı çabalar gösterilmesine rağmen öğrenciyi merkeze alan sistemli ve tutarlı bir yöneltme ve yönlendirme sistemi yeterli düzeyde oluşturulamamıştır (MEB, 1997).

4036 sayılı yasa ile zorunlu temel eğitim 8 yıla çıkarılarak, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre çeşitli meslek alanlarında öğrenim görmeleri ve ilköğretimin ikinci

(10)

yasada bulunan “İlköğretimin son ders yılının (8. sınıf) ikinci yarısında öğrencilere orta öğretimde devam edilebilecek okul ve programların hangi mesleklerin yolunu açabileceği ve bu mesleklerin kendilerine sağlayabileceği yaşam standardı konusunda tanıtıcı bilgi vermek üzere rehberlik servislerince gerekli çalışmalar yapılır.” Hükmü, yapılacak yönlendirme hizmetlerini, öğrencilere bu aşamadan sonra gidilebilecek okulları tanıtma hizmeti olarak sınırlandırmıştır. Oysa yönlendirmenin temelinde, öğrencinin eğitim süreci boyunca bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde yönelmesine yardımcı olmak; kendisini bütünlüğü içerisinde tanımasına, mesleki gelişimine ilişkin davranışları kazanmasına, kararlar vermesine ve geleceğini planlamasına yönelik bilimsel hizmetleri, süreklilik içinde öğrenciye vermek vardır (Bozgeyikli, 2005).

İlköğretimde yönlendirme çalışmaları bilimsel anlamda ilk kez 2003 yılında ‘İlköğretimde Yöneltme Yönergesi’ ile başlamıştır. Yönerge, yöneltmenin amaçlarını, ilkelerini, usul ve esaslarını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Hatta uygulanan testler ile öğrencinin ilgi, istek, yetenek ve kişilik özelliklerini tespit edecek testler detaylı bir şekilde hazırlandığı görülmektedir. Yöneltmenin en belirgin ilkesi; “yöneltme, zorlayıcı değil, kişinin kararının doğru ve gerçekçi olması yönünde yol göstericidir. Öğrenci kendi geleceğini planlama ve geleceğine yönelik karar verme hakkına sahiptir, aldığı kararların sorumluluğunu taşır ifadesi ile açıklanmaktadır (MEB, 2003). Ancak mevcut uygulamalar göz önüne alındığında özellikle ilköğretimde yeterli yönlendirmenin yapılamadığı sonucu çıkmaktadır.

İlköğretimde yöneltmenin ilköğretimin 8. sınıfında ön plana çıktığı görülür. Toplumun eğitim olgusuna ve buna paralel olarak süreçten mezun olanların toplumsal yapıdaki etkililiğine bakıldığında, sosyal statünün yöneltmede önemli bir faktör olduğu sonucuna ulaşılır. Bunun yansıması ise başta aileler olmak üzere, çevrenin psikolojik baskısı ve sınav sisteminin yapısı nedeniyle ilköğretimden ortaöğretim kurumlarına geçişte yönelimin, belli okul türlerine ve belli alanlara yoğunlaşması şeklinde ortaya çıkmasıdır. Özellikle mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına geçen öğrencilerin genellikle ilgi ve yeteneklerini, meslekleri tanımadan, ailelerinin tercihleri doğrultusunda seçim yaptıkları görülmektedir. Bu durum, birçok öğrencinin seçtikleri alandan memnun olmamalarına ve/veya daha sonraki yaşamlarında başarısız

(11)

olmalarına neden olabilmektedir. İlköğretimde yeterli yöneltme yapılamaması, birçok öğrencinin ortaöğretime devam edememesine yol açmaktadır (MEB, 2006).

Bu durumda meslek danışmanlarının görevi, bireylerin olası yanlış tutum ve değer yargılarının düzeltilmesine, kendilerine uygun iş ve mesleklere yönelmelerine yardımcı olmaktır. Özellikle ilköğretim yılları, bireylerin olası yanlış tutum ve değer yargılarının düzeltilmesinde çok önemlidir. Çünkü bu yıllar, çocukların kişilik gelişimi açısından kritik bir dönemi oluşturur. Kişinin kendine olan güveni, kendini kabul, benlik tasarımı, içsel denetiminin gelişmesi gibi kişilik boyutları bu dönemde gelişir. Çocukluk döneminde oluşan tutumlar, değerler ve algılar eğitsel ve mesleki gelişim açısından da çok önemlidir (Özgüven, 2003).

Öğrenciler ilköğretimde sağlıklı bir yönlendirme sürecinden geçmelidirler. Ancak bu yöneltme, öğrenciye belli bir alanı ya da mesleği empoze etmek biçiminde değil, öğrencinin gizil güçleriyle çalışma yaşamının gerekleri arasında bir eşleme yapmaya dönük olmalıdır. Yöneltme uygulamaları öğrencilerin, ilgi yetenek ve kişilik özelliklerini tanımalarını, tüm mesleklerin toplum yararına olduğu bilincinin kazanılmasını, öğrencilerin etkili kararlar alabilmelerini öğrencilerin akademik başarının üst öğrenim ve çalışma hayatına yönelmelerinde önemli olduğunu kavramalarını ve öğrencilerin niteliklerine uygun üst öğrenim kurumlarına yönelmelerini sağlamalıdır. Ayrıca öğrencilerin, meslek seçiminin önemini kavramaları, kendi sahip oldukları kişisel yetenek, ilgi, değer ve imkânları doğrultusunda uygun meslekler hakkında bilgilenmeleri, iş ve meslek alanlarını gözlemlemeleri, yaşantısal olarak çeşitli iş becerileri kazanmaları ve orta öğretim düzeyindeki program seçenekleri hakkında bilinçli hâle gelmeleri sağlanmalıdır.

Ülkemizde, yöneltme çalışmaları ortaöğretimin son sınıfında üniversiteye yönelik çalışmalarla ağırlık kazanmaktadır. Kuzgun’a (2000) göre orta öğretimde sağlıklı bir yönelme veya yönlendirmenin yapılabilmesi için öğrencinin çok erken yaşlarda bu alanda eğitilmesi gerekir. Bu hedef ise ilköğretimin ilk yıllarından itibaren öğretim ve rehberlik hizmetlerinin birbirlerini bütünleyici şekilde uygulanması ile gerçekleşebilir. Özellikle ilköğretimin son yılında öğrenciler genel, akademik veya mesleki eğitime yönelme ya da eğitime devam etmeyip çalışma yaşamına erken girme

(12)

kararların alındığı kritik bir döneme rastlamaktadır.

İlköğretimde yöneltme yönergesi Eylül 2003 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Etkili bir yönlendirme sisteminin olmayışı, okullarımızda daha çok teorik konularla ilgili yeteneklerin fark edilip geliştirilmesine çalışılmakta, öğrencilerin el becerileri ve sanat yeteneklerini geliştirme hedefleri ihmal edilmektedir. Öğrenciler üst düzey mesleklere özendirilmekte, her mesleğin önemli ve her meslek çalışanının saygın olduğu anlayışı üzerinde yeterince durulmamaktadır. Bu nedenle meslek seçimi ve üst öğrenim konusunda sağlıklı bir karar çoğu zaman verilememektedir. Rehber öğretmenlerin yöneltme çalışmalarında uzman ve etkin olmaları nedeniyle rehber öğretmenlerin uygulamalarla ilgili görüşleri alınarak değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada ilköğretimde sürdürülen yöneltme yönergesi uygulamaları rehber öğretmenler tarafından değerlendirilerek karşılaşılan sorunları ortaya konulmasına ve çözüm önerileri geliştirilmesine çalışılacaktır.

.

(13)

Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı, ilköğretimde uygulanan yöneltme yönergesi uygulamalarının rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi ve karşılaşılan sorunları tespit ederek bu doğrultuda çözüm önerileri sunmaktır.

Araştırmanın Önemi

Bir toplumun en önemli kaynağı insan gücüdür. Kalkınma çabasında olan toplumlar insan gücü kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek için bireylerini yeteneklerine uygun eğitim ve meslek alanlarına yönlendirme gereği duymakta ve bunu ekonomik planlarının temel hedefleri olarak belirlemektedirler (Kuzgun, 2000). Bu nedenle ilköğretimde sürdürülen yönlendirme çalışmaların değerlendirilerek ortaya çıkarılacak sonuçların bu hedeflerin gerçekleştirilmesine yardımcı olması bakımından önemli görülmektedir.

İlgili konuda, yurt dışı ve yurt içinde yapılan akademik çalışmaların tespiti için 1980-2006 yılları arasında yapılan ve bu araştırma ile doğrudan ve dolaylı ilgili olabilecek çalışmalar taranmış ve mesleki rehberlikle ilgili çok sayıda yüksek lisans ve doktora çalışması yapıldığı tespit edilmiştir. Türkiye’de ise mesleki rehberlikle ilgili yapılmış çalışmalar çok sayıda olmasına karşın "İlköğretimde yöneltme ” konusunda sadece üç çalışma (İğdeli, 2001; Ay, 2002; Gülen, 1996) yapılmıştır. Bu da göstermektedir ki "İlköğretimde yöneltme yönergesi uygulamalarının değerlendirildiği bir çalışma henüz yapılmamıştır. Bu açıdan bakıldığında bu araştırma alandaki boşluğu doldurabilecek niteliktedir. İlköğretimde yöneltme yönergesi uygulamalarında rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda ortaya çıkan sorunların belirlenmesi, çözüm önerileri ve daha sonra yapılacak olan araştırmalara katkı sağlaması açısından önemli olacağı düşünülmektedir.

Varsayımlar

Araştırmanın varsayımları aşağıda belirtilmiştir.

1. Rehber Öğretmenlere uygulanacak “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” nda yer alan sorulara içtenlikle, duygularını ve düşüncelerini değiştirmeden söyleyecekleri kabul edilmektedir.

(14)

geliştirilen “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” nun araştırma için gerekli verileri sağlayacağıdır.

SINIRLILIKLAR

1. Bu araştırma Konya ili Merkez Selçuklu ilçesinde görev yapan rehber öğretmenlerden elde edilen bilgiler ile sınırlıdır.

2. Araştırmada kullanılan veriler araştırmacı tarafından geliştirilen görüşme formundan elde edilen bilgiler ile sınırlıdır.

TANIMLAR

Rehber Öğretmen (Psikolojik Danışman): Asıl görevi öğrencilere yönelik rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri olan ve psikolojik danışma ve rehberlik alanında yetişmiş öğretmen (MEB, 2001).

İlköğretimde Yöneltme Yönergesi : Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının 18.08.2003 tarih ve 231 sayılı kararı ile ‘İlköğretimde Yöneltme Yönergesi’ kabul edilerek Eylül 2003/2552 sayılı tebliğler dergisinde yayımlanan yönerge (MEB, 2003).

İlköğretim: “6-14 yaşlar arasında bulunan çocukların üst öğretime ya da işe ve mesleğe yönelmelerini sağlayan en az 8 yıllık temel eğitim veren, temel eğitim görmeyen yetişkinlere ise gelişmelerine ve ihtiyaçlarına uygun bir süre eğitim hizmeti sunan bir kademedir” (MEB, 1973).

(15)

BÖLÜM II

İ

lgili Yayın ve Araştırmalar

Bu bölümde “İlköğretimde yöneltme çalışmaları” ile ilgili genel eğitim alt yapısına ilişkin bilgilerle birlikte bu konularda yapılmış araştırmalara yer verilmiştir.

Türk Milli Eğitim Sisteminin Yapısı ve Rehberlik ve

Psikolojik Danışma Hizmetleri

Toplumsal kalkınmayı gerçekleştirebilecek nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi büyük ölçüde eğitim sisteminin görevidir. Eğitim sistemi bu görevini yerine getirirken, öğrencileri üretken birer yurttaş olarak görür ve onları toplum yaşamına, meslekler dünyasına ya da ileri eğitime hazırlar.

Bu görevlerin her biri, eğitim sisteminin değişik aşamalarında gerçekleşir (Şimşek, 1999). 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nda Türk Milli Eğitiminin amacı; bireyleri, Türk ulusunun değerlerini benimsemiş, ülkesine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş, bilgi üreten, üretilen bilgi ve teknolojiyi kullanabilen, insan haklarına saygılı demokratik yurttaşlar olarak yetiştir şeklinde ifade edilmiştir. Ayrıca bireyleri geleceğe hazırlamak, kendilerinin ve toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak Türk Milli Eğitim Sisteminin başlıca amaçları arasında yer almaktadır.

Türk Milli Eğitim Sistemi, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’ndaki amaçları gerçekleştirme ve ülkenin ihtiyacı olan nitelikli insan gücünü yetiştirmek üzere aynı kanunu temele alan bir sistem yapısı içinde örgütlenmesini tamamlamıştır. Eğitim sistemi aynı zamanda; uygulamada, eğitimin her kademesi için geçerli olmak üzere toplumun kendi iç dinamik, gereksinim ve yönlendirmelerinden soyutlanmış; devlet-siyaset-bürokrasi üçlüsünce düzenlenip yürütülen ve bunların geçirdiği değişimin etkisiyle yön ve söylemini gelişmelere göre değiştiren (DPT, 2000) bir anlayışa göre yapılandırılmış bir sistemdir. Türk Milli Eğitim Sisteminin mevcut yapısı şekil 1.1 de verilmiştir.

(16)
(17)

Şekil 1.1 de görüldüğü gibi Türk Milli Eğitim Sisteminde eğitim hizmetlerinin en üst kuruluşu olan Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, Mesleki ve Teknik Öğretimle ilgili Genel Müdürlükler ve Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü, okullarda yapılan rehberlik hizmetlerini bakanlık düzeyinde destekleyen kuruluşlar olarak merkezi örgütü oluşturmaktadır. Merkezi Örgüt içinde Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü 30.04.1992 gün ve 3797 sayılı yasa ile kurulmuş ve merkez örgütünde rehberlik hizmetleri 7 şube olarak örgütlenmiştir (Yeşilyaprak, 2004).

Rehberlik Hizmetlerinin il düzeyinde örgütlenmesi, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde oluşturulan “Rehberlik ve Araştırma Merkezleri” ile sağlanmaktadır. Bu merkezlerin görev ve sorunlulukları 17 Nisan 2001 tarih ve 24376 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği” nde belirlenmiştir.

Rehberlik hizmetlerinin okullarda örgütlenmesi 70’li yıllara rastlamaktadır. 1970 yılında 1619 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan “Orta Dereceli okullarda Rehberlik Servisinin Kuruluşu ve Görevleri ile İlgili Bazı Esaslar” da ortaöğretim kurumlarında rehberlik servislerinin kurulmasına karar verilmiştir. Yetişmiş eleman sıkıntısı nedeniyle sınırlı sayıda kurulan rehberlik servisleri zaman içinde daha çok okula yaygınlaştırılmasına çalışılmıştır. 1974-1975 öğretim yılından itibaren tüm orta dereceli okul programlarında rehberlik ve faaliyetlerine yer verilmesi yasal olarak uygulamaya geçilmiştir.

4036 sayılı yasa ile zorunlu temel eğitim 8 yıla çıkarılarak, ilköğretim okullarında da rehberlik servisleri kurulmaya başlanmış ve rehberlik hizmetleri ayrı bir önem kazanmıştır. Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine göre çeşitli meslek alanlarında öğrenim görmeleri ve ilköğretimin ikinci kademesinde yönlendirme sistemine işlerlik kazandırılması amaçlanmıştır.

Türk Milli Eğitim Sisteminde mesleğe yöneltmenin mevcut yapısı Şekil1.2 de verilmiştir.

(18)

Şekil 1.2- Türk Milli Eğitim Sisteminde Yöneltme

(Sönmez,1998) Ülkemizde ilköğretim, özel ve resmî ilköğretim kurumlarından oluşmaktadır. Resmî ilköğretim kurumları ise yatılı ve gündüzlü olarak hizmet vermektedir. Ayrıca zorunlu eğitim yaşı dışında kalanlar için açık ilköğretim okulu uygulaması da mevcuttur.

Millî Eğitim Bakanlığının 2004-2005 Türkiye eğitim istatistikleri verilerine göre 2004-2005 öğretim yılı sonunda ilköğretimden mezun olan öğrenci sayısı 1.246.078’ dir. 2005-2006 öğretim yılı için ise ilköğretime kaydolan öğrenci sayısı 1.402.355’ tir. Öğrenci artışı 375.489, ilköğretimde toplam öğrenci sayısı 10.673.935 olarak belirlenmiştir). Öğretmen sayısı 389.859, okul sayısı 297.000, net okullaşma oranı %89,8’dir. Bu oranın %92,3’ ü erkek öğrenci, %87,2’ si ise kız öğrencilerden oluşmaktadır (MEB, 2006).

2004-2005 öğretim yılı sonunda ilköğretimden mezun olan 1.246.078 öğrenciden 2005-2006 öğretim yılında 574.572 öğrencinin genel ortaöğretime, 361.372 öğrencinin de mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarına olmak üzere olmak üzere

(19)

toplam 935.940 öğrencinin kaydolduğu; geriye kalan 310.138 öğrencinin ortaöğretim dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Mevcut ilköğretim çağındaki çocukların %10,2’ si ilköğretime devam edememektedir. İlköğretim okullarını bitiren yaklaşık her dört öğrenciden birinin okul hayatı son bulmaktadır (MEB, 2006).

Tablo 1.1- MEB Okul Türlerine Göre 2004-2005 Eğitim-Öğretim Yılında Ortaöğretim Kurumlarına Devam Eden Öğrencilerin Dağılımı

Lise Türü Öğrenci Sayısı % Okul Sayısı % Öğretmen Sayısı % Genel 1.937.055 63,7 2.991 43,6 93.209 55,5 Mesleki-Teknik 1.102.394 36,3 3.870 56,4 74.740 44,5 Toplam 3.039.449 100 6.861 100 167.949 100 (MEB, 2006). Tablo1.1 de, 2004-2005 öğretim yılında ilköğretimden sonra ortaöğretime devam eden öğrencilerin dağılımı incelendiğinde Mesleki ve Teknik Eğitim Okullarına devam eden öğrencilerin oranın %36,3’ ü genel lise türündeki okullara devam eden öğrencilerin oranı %63,7’ dir. Okul sayısının %43,6’ sı genel lise, %56,4’ ü mesleki ve teknik liseler oluşturmaktadır.

Tablo 1.2- MEB Okul Türlerine Göre 2005-2006 Eğitim-Öğretim Yılında Ortaöğretim Kurumlarına Devam Eden Öğrencilerin Dağılımı

Lise Türü Öğrenci Sayısı % Okul Sayısı % Öğretmen Sayısı % Genel 2.075.617 63,7 3.406 45,8 102.581 55,35 Mesleki-Teknik 1.182.637 36,3 4.029 54,2 82.736 44,65 Toplam 3.258.254 100 7.435 100 185.317 100 (MEB, 2006). Tablo 1.2 incelendiğinde, 2005-2006 öğretim yılında ilköğretimden sonra ortaöğretime devam eden öğrencilerin dağılımı incelendiğinde 2004-2005 öğretim yılı istatistikleri ile benzerlik göstermektedir. Mesleki ve Teknik Eğitim Okullarına devam eden öğrencilerin oranın %36,3’ ü genel lise türündeki okullara devam eden

(20)

ve teknik liseler oluşturmaktadır.

Ülkemizde son iki yıl ortaöğretime devam eden öğrencilerin dağılımı incelendiğinde yıllardır sıklıkla vurgulanan ,kalkınma raporlarında üzerinde durulan ve önceki şura kararlarında da ifade edilen ortaöğretim düzeyi çağ nüfusunun mesleki ve teknik eğitime %65, genel ortaöğretime %35 dağılımına ilişkin hedeflenen yöneltme yapılamamıştır.

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA HİZMETLERİ VE YÖNELTME Rehberlik değişik bakış açılarına göre farklı şekillerde tanımlanabilmektedir. Kuzgun’a (1992) göre rehberlik; bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru karalar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel bir yardım süreci olarak tanımlanmaktadır. Tan’a (1992) göre ise rehberlik; bireyin en verimli şekilde gelişmesi ve tatminkar uyumlar sağlanmasında gerekli olan seçmeleri, yorumlamaları, planları yapmasına ve kararlar vermesine yarayacak bilgi ve beceriler kazanması ve ulaştığı bu seçme ve kararları uygulaması için kişiye yapılan sistemli ve profesyonel yardımdır.

Bu tanımlar incelendiğinde hepsinin ortak bir şekilde ifade ettiği bazı noktaların olduğu dikkat çekmektedir. Bu noktalar; öğrencilerin gereksinimleri, ilgileri, yetenekleri, benliği, yaşantısına yönelik konularda seçim yapması, kararlar vermesi, sorunları çözmesi, çevreye uyum sağlaması vb. öğelerin olduğu görülmektedir (Akbaş, 2001).

Eğitim süreci içerisinde öğrencilerin ilgi, eğilim ve yetenekleri doğrultusunda bir üst öğrenime, iş ve meslek alanlarına yönlendirilmeleri rehberlik hizmetlerinin önemli bir işlevi haline gelmiştir. Bu nedenle okullarda yürütülen rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri içinde yöneltme çalışmalarının önemli bir yeri ve önemi vardır.

İsim türünden bir sözcük olan “yöneltme” dilimizde “öğrencilerin okula ve genel yaşama uyum sağlamaları amacıyla izleyecekleri davranışlar, dersler ve seçecekleri meslekler hakkında bilinçlendirilmesi” anlamında kullanılmaktadır. Bu anlamda, İngilizce ve Fransızca da karşılığı olan “Orientation” sözcüğü de “belirli bir istikamete

(21)

yönelme ve yöneltme, çevre koşullarına uygun kılma” anlamına gelmektedir (Özgüven, 2000).

“Yöneltme” kavramı, genel anlamı yönünden, bir ölçüde dışarıdan bir kişinin, bireyi yönlendirdiği gibi bir anlamı beraberinde getirmektedir. Psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri ise, süreç olarak birey bilgilendirilerek, duygusal sorunlarından, kaygılarından arındırılarak, baskılardan kurtulmasına yardım etmeyi ve böylece bireyin özerkliğine kavuşmasını, kendine olan güveninin artmasını, ve problemlerin çözüm yolunu kendisinin bulmasını, kararı kendisinin vermesini ve uygulamasını amaçlamaktadır ‘Yöneltme’ kavramının etkileşimde iki yönlü değil, dışardan bireye yönelen tek yönlü bir ok gibi bir sembolü hatırlatması nedeniyle, meslek çevrelerinde pek tutulmayan bir kavram olmuştur. 1996 yılında toplanan XV. Milli Eğitim Şurasında “Yönlendirme” olarak ifade edilmiş olması da anlamı değiştirir nitelikte değildir. Aslında, yöneltme Türkçe bir sözcük olarak “yönelt” fiiline “me” olumsuzluk takısı eklenerek elde edilmiş bir isimdir. Kelimenin yapısında da “yönlendirme yapılmamasına ilişkin bir anlam gizlenmiş bulunmaktadır.Daha çok ülkenin gerekli insan gücünün planlanmasını amaçlayan Kalkınma Planlarında ve Milli Eğitim Şuralarının kararlarında ve ilgili yasalarda kullanılan bir sözcük olarak “yöneltme’ psikolojik danışma ve rehberlik alanına girmiştir. Bireye yapılan yardımın adı ne olursa olsun, bireye yardım hususunda rehberlik ve psikolojik danışma kavramının temel felsefe ve ilkelerine uymak gerekir (Özgüven, 2000).

ÜLKEMİZDE YÖNELTME UYGULAMALARI

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunda, Türk Milli Eğitiminin temel amaçlarından ve temel ilkelerinden biri olarak vurgulanmıştır. Sekiz yıllık eğitimi düzenleyen 4306 sayılı yasada ilköğretimin 8.yılında öğrencilerin ortaöğretim okullarına ve iş alanlarına yöneltilebileceği, bu konuda okul rehberlik servisinin yardımcı olacağı ve Milli Eğitim Sisteminin bu yöneltmeyi yapacak biçimde yeniden düzenleneceği belirtilmiştir (Yeşilyaprak, 2004).

Yönlendirme, temelde öğrencinin eğitim süreci içinde bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar çerçevesinde yönelmesine yardımcı olmak, kendisini bütünlüğü içerisinde tanımasına, mesleki gelişimine ilişkin davranışları kazanmasına, kararlar vermesine ve

(22)

için düzenlenen etkinliklerin tümü olarak tanımlanmaktadır (MEB, 1990).

Eğitim sistemimizde yöneltme 1958-1959 yıllarında dünyayı dolaşan ve çeşitli eğitim sistemlerini inceleyen Milli Eğitim Komisyonu raporunda, eğitimin bireyselleştirilmesine ve yöneltme ve rehberlik anlayışına önemle yer vermiştir. Ayrıca yönlendirme konusu Milli Eğitim Şuralarında, kalkınma planlarında sık sık dile getirilmiştir.

1960’dan sonra ülkemizde başlayan kalkınma dönemi sonucunda rehberlik ve yöneltme kavramı II. Beş Yılık Kalkınma Planına girmiştir. II.Beş Yıllık Kalkınma Planında : “Gençlere ortaokul ve liselerde sosyal ve mesleki rehberlik hizmeti sağlanacaktır. Bu hizmet, gençlerin özel sorunlarında, ders dışı etkinliklerinin geliştirilmesinde, kabiliyetlerine göre daha üst seviyede öğrenime veya okulu bırakanların mesleğe yönelmelerinde tatil aylarında bir işte çalışmalarını düzenlemede yardımcı olacaktır. Öğrencilerin yetenek, ilgi ve değerlerine uygun meslek ve öğretim dallarına yönelmeleri, okulda geçen zamanlarında eğitim olanaklarından eğitim olanaklarından gereği gibi yararlanabilmeleri için okullarda mesleki rehberlik ve eğitim rehberliği işlerinin geliştirilebilmesi bir programa bağlanacak, 1969 yılı içinde öncelikle öğrenci sayısı fazla olan okullardan başlamak üzere bu hizmetler başlatılacak ve gerekli personelin yetiştirilmesine hız verilecektir. Bazı illerde kurulmuş bulunan Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinin hem gençlerin kişisel eğitim ve meslek sorunları ile uğraşabilecek; hem de okullarda rehberlik hizmetlerinin geliştirilmesinde metot ve araçlar yönünden faydalı olabilecek bir hale getirilmesi için, teşkilat ve uzman personel yönünden imkanları genişletecek ve ihtiyaç duyulan illerde, yeni merkezler için gerekli hazırlıklar 1969 program döneminde tamamlanacaktır.” denmekte ve eğitim sistemimizde rehberlik hizmetlerine verilen önem vurgulanmaktadır (Kaya ve ark. 1997).

VIII. Milli Eğitim Şurasından günümüze kadar toplanan eğitim şuralarında yöneltme konusu önemle vurgulanmıştır. Rehberlik konusu ilk olarak VII. Milli Eğitim Şurasında ele alınmıştır. Ortaöğretimin çeşitlendirilmesi ve rehberlik hizmetleri VIII.Milli Eğitim Şurasının ana konusu olmuştur.

(23)

VIII. Milli Eğitim Şurası kararlarında yöneltme sınıfında öğrenciler, istekleri de dikkate alınmak suretiyle kabiliyetlerine ve derslerdeki başarı derecelerine göre ;

a) Yüksek öğretime hazırlayan programlardan birine

b) Hem mesleğe hem de yüksek öğretime hazırlayan programlardan birine c) Hayata veya iş alanlarına hazırlayan programlardan birine yöneltilmiş

olurlar.

IX.Milli Eğitim Şurası ‘nda da lise 1 .sınıfın yöneltme sınıfı olmasından söz edilmiştir. Yöneltme sınıfı genel, mesleki ve teknik ortaöğretimin ikinci devresinin birinci yılıdır.

Yöneltme yılında, birinci ve ikinci kanaat dönemleri sonlarında, sınıf öğretmenleri kurulu; rehberlik servisinin teklifini, öğrencinin isteğini ve sınıf öğretmenlerinin görüşünü de inceleyerek öğrencinin yöneltme sınıfından sonra yönelebileceği programı seçme hususunda öğrenci velisine yapılacak tavsiyeyi kararlaştırır. Okul idaresi, yıl sonunda yapılan tavsiyeyi öğrencinin okul dosyasına ve karnesine işler. Bu tavsiye zorlayıcı değil, yol göstericidir.

Yöneltme başlığı altında şunlar belirlenmiştir.

a) Fertler eğitimleri süresince ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yerleştirirler.

b) Milli eğitim sistemi her bakımdan, bu yön verilmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenlenir.

c) Yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılır (MEB, 1973).

VII. Beş Yıllık Kalkınma Planı ilke, hedef ve politikaları doğrultusunda XV. Millî Eğitim Şûrasında alınan kararlar ve bu kararlara paralel hazırlanan 1997-2000 Millî Eğitim Bakanlığı İcra Plânı ile XVI. Milli Eğitim Şûrasında da yönlendirme konusu gündemdeki yerini korumuştur.

(24)

yönlendirme konusunda alınan kararlardan bazıları şunlardır:

a) İlköğretimin bütün sınıflarında meslek alanlarını tanıtıcı etkinliklere yer verilmelidir.

b) 8. sınıflarda meslekleri tanıma ve yönelmeye ağırlık verilmeli, öğrenciye en uygun olduğu düşünülen alan konusunda; öğrencinin kişisel dosyasındaki bilgiler, öğretmen değerlendirmesi, başarı notları dikkate alınarak, oluşturulacak tavsiye kararı ilköğretim dönemi sonunda öğrenci ve velisine bildirilmelidir.

c) İş hayatında geçerli mesleklerin güncel tanımları ve sınıflandırılması yapılarak standartları belirlenmeli ve hangi eğitim kurumlarının hangi düzeyde meslek eğitimi programlarını uygulayacağı tespit edilmelidir.

d) Meslekî eğitim gören öğrencilerin ilgi ve yetenekleri ile iş hayatının ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli meslekî eğitim programlarına yönlendirilmeleri için illerde meslek danışma birimleri kurulmalıdır.

e) Öğrencileri ilgi ve yetenekleri iş hayatının ihtiyaçları doğrultusunda çeşitli programlara yönlendirecek rehberlik hizmetleri sunulmalıdır (MEB, 1999). Ülkemizde, meslek seçimi sorununa çözüm getirmek amacıyla yapılan yöneltme ve yönlendirmeyi esas alan uygulamalardan birisi, 2 Ağustos 1991 tarih ve 20979 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Millî Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Orta öğretim Kurumlarında Ders Geçme ve Kredi Modeli” dir. 1991–1992 öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanan bu sistemle; öğrencilerin kendi ilgi, istek ve yeteneklerine göre yönlendirilmesi ve belirli alanlarda yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Ancak yeterli alt yapı desteği olmaması ve hazırlıksız geçiş yapılması gibi nedenlerle bu model 1995–1996 öğretim döneminde uygulamadan kaldırılmıştır (Bozgeyikli, 2005). Kanun zemininde Türk Milli Eğitimin temel ilkelerinden biri olan “Yöneltme” ilkesinden hareketle “mesleğe yöneltme” adı altında değişik dönemlerde bazı çabalar gösterilmesine rağmen öğrenciyi merkeze alan sistemli ve tutarlı bir yöneltme ve yönlendirme yaklaşımına pek rastlanmamaktadır (MEB, 1997).

Günümüzde İlköğretim okullarında yapılacak yöneltme çalışmaları Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının 18.08.2003 tarih ve 231 sayılı kararı ile İlköğretimde

(25)

Yöneltme Yönergesi kabul edilerek Eylül 2003/2552 sayılı Tebliğler Dergisinde yayımlanmıştır. Bu yönergenin amacı Millî Eğitim Bakanlığına bağlı ilköğretim okulları öğrencilerinin ilgi, istek, yetenek ve kişilik özelliklerinin belirlenmesi ve uygun programlara yöneltilmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

İLKÖĞRETİMDE YÖNELTİCİ REHBERLİK FAALİYETLERİ

Meslekî rehberlik, bireylerin türlü meslekleri tanımaları ve kendi kişisel özelliklerine uygun olan meslekleri seçmeleri, mesleklere hazırlanmaları ve mesleklerde gelişmeleri amacı ile bireylere yapılan yardımlar olarak tanımlanabilir. Meslekî psikolojik danışma ise, yine bu amaçla yapılan bireysel ya da gruba yönelik psikolojik danışma hizmetleri olarak anlaşılabilir (MEB, 2007 ).

Meslekî rehberlik çalışmaları üç başlık altında toplanabilir; bireyin özelliklerinin tanınması, mesleğin gerektirdiği özelliklerin tanınması, bireyin özellikleri ile mesleğin özelliklerinin karşılaştırılıp eleştirilerek uygun seçimlerin yapılıp, isabetli kararların verilmesidir (Akbaba, 2002).

İlköğretim öğrencilere temel bir eğitim sağlayan, bir yandan günlük yaşayışları ile ilgili bilgi ve becerileri, diğer yandan ortaöğretim için gerekli bilgi ve becerileri kazandıran zorunlu eğitim kademesidir. İlköğretim çevrenin özellikleri de dikkate alınarak öğrencilerin alana yönelmelerinde ve meslek seçmelerinde uygun kararlar vermelerini sağlamak amacıyla kendilerini ve çevreyi tanıma, ilgi ve yeteneklerini deneme fırsatı veren bir eğitim programı olarak algılanmalıdır (Özgüven, 2000).

Bireyin eğitim hayatı boyunca almış olduğu dersler sınıf geçmek için araç olmasından ziyade, onun bilinçli yönlenmesine kaynaklık edecek veriler olması gerekmektedir. Bu tür bir anlayış öğrenciler üzerinde oluşabilecek sınıf geçme korkusunu da engellemiş olacaktır. Öğrencilerimiz arasında doğuştan gelen yeteneklerinde farklılıklar vardır. Bu farklılıklardan dolayı onları eğitim sisteminin dışına atmak demokrasi ve insan hakları açısından da çağımızın gereklerine uymamaktadır. Her bireyin bir yeteneği vardır ve bu yeteneklerin tespit edilerek yönlendirilmesi insan kaynaklarının verimli kullanılması açısından da büyük önem taşımaktadır.

Günümüzde okulların ve aynı okuldaki programların çeşitlenmesi öğrencileri bunlar arasında en uygun seçimi yapmaya zorlamaktadır. Öğrencinin ilgi ve

(26)

yardım öğrenciyi çeşitli yönleriyle tanıyan bir rehberlik hizmeti ile gerçekleştirilebilir (Yılmaz; Üre, 2004).

8 yıllık ilköğretimin özellikle ilk yıllarında, okuma, yazma ve hesaplama gibi temel beceriler çocukların gelişim seviyelerine uygun bir biçimde öğretilmesi, öğretimin bireyselleştirilmesi şeklinde eğitsel rehberlik yapılır. Tek tek öğrencilerin tanınabilmesi için de belli yaşlardaki çocukların, genel özellikleri, ilgileri ve yeteneklerinin gözlenmesi ve öğrenilmesi gerekir.

İlköğretimin 6-8. sınıfları kapsayan, 8. sınıfın ikinci döneminde yöneltmeye hazırlık olmak üzere öğrencilerin ilgi alanları, genel ve özel yeteneklerinin tespitine ağırlık verilir. Mesleğe yöneltme, iş meslek ve okul seçimi şeklinde eğitsel ve meslek rehberlik yapılır. İnsan gücünün en uygun ve üst düzeyde yetiştirilmesi gereklidir. Bunun için de öğrencilerin çeşitli özelliklerinin, yeteneklerinin, kuvvetli ve zayıf yönlerinin mümkün olduğu kadar erken tanınmasında büyük yarar vardır. Müzik ve resim gibi özel yeteneklerin küçük yaşlarda ortaya çıktığı bilinmektedir.

İlköğretimde, psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri, öğretmenler, aile ve çevre ile sıkı bir işbirliği şeklinde yürütülür. Rehberlik ve psikolojik Danışma servisleri yanında, gelişimsel rehberlik yaklaşımının bir gereği olarak rehberlik çalışmalarının büyük bir kısmı sınıf öğretmenleri ile sıkı bir işbirliği içinde yürütülür. İlköğretim okullarının özellikle 1-5. sınıflarında rehberlik hizmetlerinin yürütücüsü sınıf öğretmenidir. Sınıf öğretmeni öğrencileri gelişim özellikleri ve değişik yetenekleri bakımından tanıma imkanına sahiptir. Ayrıca engelli veya üstün yetenekli çocukların tanınması ve gerekli yöneltme ve eğitimleri ile ilgilenmek oldukça önemli bir konudur.

Gibson (1972) belirttiği gibi: “Okulda öğrenci ile en yakın durumda olan ve iletişim kuran kişi öğretmendir. Çocuğun günlük çalışmalarını gözlemleme ve onun birçok anlık sorusuna cevap verme fırsatına sahiptir. Yapısal bir bakışla sınıf öğretmeni meslek gelişimi ve rehberlik faaliyetlerini öğrencinin öğrenim deneyimleri programına dahil etmelidir.’’

Öğrencilerin ilköğretimi bitirdikten sonra hayata atılmak isteyenlerin yetenek ve ilgilerine uygun bir işe, örgün eğitime devam etmek isteyenlerin ise ortaöğretimde kendilerine uygun bir programa yönelmeleri gerekmektedir. Bireylerin bu konuda

(27)

verecekleri kararları isabeti öğrencilerin ne istediklerini ve neler yapabileceklerini iyi bilmelerine bağlıdır. Bu da sağlıklı bir yöneltme ile mümkün olacaktır.

YÖNELTMEDE GEREKLİ BİLGİLER

Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim okullarında mesleki yönlendirme faaliyetlerine ilişkin benimsemiş olduğu yaklaşım çoklu zeka kuramına dayanmaktadır.

Gardner, insan beyninin birden fazla zeka alanına sahip olduğunu, IQ veya diğer yetenek testlerinin zekanın belli bir kısmını ölçtüğünü, öğrencilerin çoklu yeteneklerinin değerlendirilmesinde, klasik zeka ölçme amaçları kullanılmasının yetersiz kaldığını ve böyle bir ölçme-değerlendirmenin geçerli olamayacağını, eğitimdeki gerçek başarının öğrencilerin ne kadar yapabildiklerinin değil, güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya çıkarılmasından geçtiğini ileri sürmektedir. Bu vesile ile öğrencideki potansiyel, pek çok gizli yetenek gün yüzüne çıkacak ve daha katılımcı, daha üretken kişilerin yetiştirilmesi imkanı doğacaktır (Seber, 2001).

Gardner, insan beyni üzerine yaptığı araştırmalarda beynin modüler bir yapıya sahip olduğunu, beyinde dilsel, sayısal, görsel, mimiksel ve diğer sembol sistemleri kullanılarak farklı psikolojik işlemler gerçekleştiğini savunmaktadır (Bümen, 2001).

Gardner ve Hatch (1989) araştırmalarında beynin farklı bölümlerinin farklı sembol kümelerine hizmet ettiğini bulmuşlardır. Gardner, çalışmalarının sonucunda insandaki yedi farklı zeka tipine bir tane daha ekleyerek (doğa zekası) çoklu zeka kuramını şekillendirmiştir. Gardner’a göre zekalar her zaman birlikte çalışırlar. Sekiz zeka şu şekilde listelenmiştir:

a) Sözel-Dilsel zeka, b) Matematiksel-Mantıksal zeka, c) Görsel-Uzamsal zeka, d) Müziksel-Ritmik zeka, e) Bedensel-Kinestetik zeka, f) Kişilerarası-Sosyal zeka, g) İçsel zeka,

(28)

İlköğretimde yöneltme çalışmalarında öğrencilerin gözlenip izlenerek farkında olunan ilgi, yetenek ve kişilik özelliklerinin kaydedilmesi amacıyla her sınıf için sınıf ve branş öğretmenleri tarafından sınıf gözlem formu düzenlenir. Sınıf gözlem formunda, kişilik özellikleri ile sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzamsal, kişiler arası (sosyal), içsel, müziksel-ritmik, bedensel-kinestetik ve doğa alanlarına yer verilmiş, alanlara yönelik ilgi ve yetenek belirten ölçütler sıralanmıştır (MEB, 2003).

Yöneltme çalışmalarında formların doldurulmasında sınıf ve branş öğretmenlerin çoklu zeka kuramı konusunda yeterli bilgiye sahip olmaları ve öğrencileri iyi gözlemeleri gerekir. X. Milli Eğitim Şurasında öğrencilerin bir okula veya programa yönelmeleri sağlanırken, uyulması gereken ölçütler ve gerekli bilgiler şu şekilde saptanmıştır:

a) Öğrencilerin yetenek ve başarı durumu: Yıllara göre saptanan akademik ortalamaları, en son yıla ilişkin genel başarı ortalamaları, derslerdeki gelişme derecesi, genel ve özel yetenek testleri sonuçları (yerel ve ulusal düzeyde), standart başarı testleri sonuçları, öğrencinin özgeçmişi, iş ve mesleki deneyimleri (varsa), eğitsel kollar, spor ve kültür alanındaki faaliyetlerde ortaya koyduğu yetenekler, öğretmenin gözlem ve değerlendirmeleri ile saptadığı özel yetenekler.

b) Öğrencinin istediği seçenekler ve nitelikleri: Öğrencinin program, dal, ders tercihleri, tercih ettiği alanlar/iş/mesleklerin nitelikleri, bireyin nitelikleri ile uygunluk derecesi, seçeneklerin gerektirdiği koşullar ile bireyin koşullarının değerlendirilmesi.

c) Program, işe girme ve devam edebilme koşulları: Girilecek programın öğrencinin ulaşabileceği yakın çevrede bulunup bulunmaması, eğitim için gerekli giderleri öğrencinin ailesinin karşılama olasılığı, devletin/özel kuruluşların sağladığı, burs, parasız yatılılık, kredi gibi olanaklar.

d) İnsan gücü gereksinimi: İstenilen alanda istihdam ve iş olanakları, ülkenin farklı alan ve düzeylerde saptanan insan gücü ihtiyacı.

(29)

e) Okul rehberi ve sınıf öğretmeninin genel görüşü: Ölçüt ve durumlar dikkate alındığında, okul rehberlik uzmanları ve sınıf öğretmenlerinin genel değerlendirme sonucuna göre öğrencinin hangi program/alana yönelmesinin uygun olacağı hakkındaki görüşleri.

Bütün bu bilgiler yöneltmenin sağlıklı yapılabilmesi açısından önemli ve gereklidir.

YURT DIŞINDAKİ BAZI ÜLKELERİN EĞİTİM SİSTEMLERİNDE YÖNLENDİRME FAALİYETLERİ

ALMANYA

Almanya’da altı yaşını tamamlayan her çocuk için okula gitme zorunluluğu vardır. Bu süre oniki yıldır. Dokuz yılı tam zamanlı, geriye kalan üç yıl ise yarı okul, yarı meslekî eğitim şeklinde geçer (MEB, 1996). Geleneksel Alman eğitim sisteminde ilkokul (Grundschule) dört yıl sürer. 6-10 yaşlar arasındaki çocukların eğitimini kapsar. İlkokulu bitiren her çocuk altı yıl süre ile aşağıda belirtilen okullardan birine gitmek zorundadır:

a) Temel Eğitim Okulu (Hauptschule) b) Ortaokul (Realschule)

c) Genel Lise (Gymnasium)

d) Çok Amaçlı Lise (Gesamtschule)

Ortaöğretim programları üç tiptir. Beş yıl süren temel eğitim okulu, altı yıl süren ortaokul ve dokuz yıl süren genel lisedir. Genel lise, altı ve üç yıl (lise ve üst kısım) olmak üzere uygulanır. Pek yaygın öğrenci kitlesine eğitim verilmese de değişik eyaletlere bağlı olarak dört ya da beş yıl süren ve temel okul, ortaokul ve lise programlarının karma olarak uygulandığı karma okulları da ortaöğretimdeki okullar sınıfına dahil edebiliriz. Bu dört okul tipi başarı durumları birbirinden farklı öğrenciler için değişik müfredatlar içermekte ve öğrencileri bir üst öğrenime hazırlamaktadırlar (Busshoff; Heller, 1987). Bu okulların bitiminde öğrencilerin tam gün süreyle devam mecburiyetinin arandığı zorunlu eğitim mecburiyeti kalkar. Onuncu sınıftan itibaren öğrenciler meslek okullarından birine devam edebilirler.

(30)

sınıfı eyaletlere göre değişiklik göstermektedir) tam gün okul veya en azından yarım gün okul ve yanı sıra mesleki eğitim veya mesleki çalışma yapmaları ve en az üç yıl okula devam etmeleri gerekmektedir. Meslek okulu, meslek branş okulu, mesleki eğitimi tamamlama okulları, meslek lisesi seviyesindeki okul, meslek lisesi, çift diploma veren okullar ve iki yıllık meslek okulu olmak üzere değişik çeşitleri vardır.

Zorunlu Eğitimde Yönlendirme Faaliyetleri

6-10 yaş arası çocukları kapsayan ilköğretimin amacı onları toplum hayatı için eğitmek, her türlü bedensel, zihinsel ve ruhsal güçlerini artırmak ve gelişim kademelerine uygun düşen temel bilgi ve becerileri kazandırmaktadır (Demirel, 2000). İlkokulun ilk iki yılında sınıfta öğrencilerin başarıları, öğrenme çabaları ve gelişimlerine göre belirlenir, ancak not verilmez. Öğrenciler birinci sınıftan ikinci sınıfa doğrudan geçerler.Üçüncü ve dördüncü sınıflarda ise öğrencinin başarısı gözleme dayalı değerlendirmenin yanında, derslerde yapılan çalışmaların sonucuna dayalı değerlendirmelerle belirlenir.

Alman eğitim sisteminde dördüncü yılın sonunda, yani 10-11 yaşlarında çocukların önüne, üç ana tercih yolu açılır. Dördüncü sınıfa kadar öğretmenler, öğrencilerin ders notlarını kayda geçirmenin yanında, onların her dersteki başarı veya başarısızlıkları konusundaki görüşlerini detaylı şekilde açıklarlar. Öğrenci ilkokuldan ayrılırken, okul idaresi öğrencinin ailesiyle onun gelecekteki kariyeri hakkında görüşmeler yaparak bazı tavsiyelerde bulunur. Son karar aile, okul veya okuldaki denetleyici tarafından verilir. Bu kararda öğrencinin genel yetenek, ilgi ve başarı durumu ile Almanca, Matematik ve Hayat Bilgisi derslerindeki başarısı önemli rol oynar.

Ortaöğretimin birinci devresinde beş ve altıncı sınıflar bir yöneltme kademesi (Orrentierungsstufe) olarak düzenlenmiştir. Bu kademe eyaletlere göre deneme Kademesi, destekleme kademesi, gözlem kademesi olarak da adlandırılır.

Yöneltme kademesinin görevi, gözlem, destekleme ve deneme yoluyla, ortaöğretim birinci kademesindeki okul türlerine yöneltme işini kolaylaştırmaktır. Bu uygulama bazı eyaletlerde ortaöğretim birinci kademesindeki okul türlerine bağlı

(31)

olarak, bazılarında bunlardan bağımsız olarak ve bazı eyaletlerde ise her iki biçimde gerçekleşmektedir.

İlkokuldan sonra öğrenci hakkında verilen kararın doğru olup olmadığının denendiği bu devrede, öğrencinin ilkokuldan tamamen farklı olan yeni okul dönemine uyum sağlaması ve ilkokulda kazandığı bilgi, beceri ve yeteneklerini kullanması ve geliştirmesi amaçlanır.

Eğitimsel Yönlendirme Faaliyetlerinin Niteliği

Alman eğitim sisteminde yönlendirme, öğrencinin okula uyumunu sağlamakla başlayıp, onun eğitimini bilinçli bir çizgide sürdürmesini hedefleyen geleceğini belirleyecek meslek seçimine kadar varan geniş bir hizmet yelpazesi olarak algılanmaktadır. Almanya’da yönlendirme faaliyetleri ana hatlarıyla şunlardır;

a. Eğitimsel yönlendirme faaliyetleri

Eğitim sürecinde aşağıdaki aşamalarda yönlendirme aktif olarak;

a) Okula ilk kayıt olunduğunda, okul öncesi ya da özel sınıflarda (eğitsel yönlendirme)

b) Liseye girişte

c) Uyum ve gözlem süreçlerinde (5. ve 6. sınıflar) d) Onuncu sınıftan önce ve sonra

e) Üniversiteye girişte (on üçüncü sınıftan sonra) f) Ders, program veya okul değişimlerinde yapılır.

b. Bireysel danışmanlık faaliyetleri

Bireysel danışmanlıkta, öğrenme güçlükleri, konsantrasyon güçlüğü, konuşma bozuklukları, ruhsal ve davranış problemleri özellikle üzerinde durulan konulardır.

c. Aile danışmanlığı faaliyetleri

Zaman içinde farklılaşan eğitim sistemi aileleri çocuklarının eğitimsel sorunlarına yardımcı olurken geçmiş eğitimsel deneyimlerini daha az

(32)

danışmanlık hizmeti verilmektedir.

d. Öğretmenlere hizmetçi eğitim ve danışmanlık hizmetleri

Yönlendirme faaliyetlerinin etkin biçimde devam edebilmesi danışmanlık görevi üstlenenlerin öğretmenlerle uyumlu bir şekilde çalışabilmesine bağlıdır. Bu nedenle öğretmenlere ölçme, değerlendirme ve öğrenci psikolojisi konularında hizmetiçi eğitim verilmektedir.

Yönlendirme Metotları ve Çalışma Yolları Kullanılan Teknikler

• Eğitimsel ölçme metotları (derslere ilişkin sınavlar), standart testler (zihinsel yetenek testleri, akademik ilerlemeyi ölçen testler), kişilik değerlendirme testleri

• Gözlem teknikleri

• Görüşme ve anket formları

• Bireysel ve grup danışmanlık faaliyetleri • Ailelerle yapılan toplantılar

• Değişik okul sistemlerine ilişkin broşürler, akademik programlara ilişkin son bilgiler, v.s. (Busshoff; Heller, 1987 ).

Meslekler Hakkında Bilgilendirme Faaliyetleri

Genel öğretim okullarında meslekler hakkında bilgi verme işi bir meslek seçmesi istenen öğrencilerle mülakat şeklinde yapılmaktadır. Ayrıca çocukları öğrenimlerini bitirecek ana-babalar için oturumlar, orta ve yüksekokul öğrencileri için seri konferanslar, meslek sergileri, filmler düzenlenmekte, diapozitif kolleksiyonları gösterilmekte, basında makaleler, radyo ve televizyonda röportajlar yayınlanmakta, öğretmenler ve iktisadi kuruluşlarca konferanslar verilmekte ve bazı kuruluşlara açıklamalı ziyaretler yapılmaktadır (Reuchlin, 1970).

İNGİLTERE

Zorunlu Eğitimin Genel Yapısı

İngiltere’de idari bölünüş bölgesel yönetimlerden (iller ve mahalli bölgeler) oluşmaktadır. Bu nedenle eğitim sistemi yerel yönetim odaklıdır.

(33)

Birleşik Krallıkta yasal okul çağı 5 yaşından 16 yaşına kadar sürmektedir. İlkokul 5-7 yaş arası I. devre (Infant Schools), 7-11 yaş arası II. devre (Junior Schools) olarak ikiye ayrılmıştır. İlköğretim 7-11 yaş arasını kapsar. Onbir yaşından sonra öğrenciler Genel Okullar, Gramer Okulları, Orta Modern ve Teknik Okullar arasında seçim yapmak durumunda kalırlar. Öğrencilerin geleceğini belirleyen bu seçimi, seçme sınavlarındaki başarı notu etkiler. Bu sınavlarda başarılı olan öğrenciler Gramer ve Modern Ortaöğretim okullarında eğitim görmeye başlarlar. Gramer Okulları 11-18 veya 19 yaşındaki seçme öğrenciler için esasen akademik derslerden oluşan bir eğitim vermektedir. Modern Ortaöğretim Okulları ise, minimum okuldan ayrılma yaşı olan oniki yaşına kadar genel bir eğitim verir. Fakat İngiltere de ortaöğretim çağındaki öğrencilerin yüzde doksanından fazlası yetenek ve kabiliyetlerine bakmaksızın öğrencileri kabul eden genel okullara devam etmektedir (European Commission, 1995).

Zorunlu Eğitimde Yönlendirme Faaliyetleri

İngiltere’ de yönlendirme, programın değişeceği sıralarda yani son sınıflarda, 16 yaşına kadar okulda kalan öğrenciler için yapılmaktadır (Reuchlin, 1970).

Yoğun olarak yönlendirme çalışmalarının yapıldığı ilk aşama ortaöğretime geçiş sırasında yani 11 yaşında (ilkokulun son yılı) yapılır. Son yılda öğrenciler bu sınavı almak zorundadırlar. Bu sınava giren çocuğa zekâ testi uygulanmakta, İngilizce bir kompozisyon yazdırılmakta ve ayrıca ilkokulda gördüğü derslerle ilgili olarak “Genel bilgi testi” uygulanmaktadır. Ayrıca yöneticiler tarafından tutulan raporlardan ve öğretmenlerin görüşlerinden yararlanılmaktadır. Bunlar mahalli eğitim idaresi tarafından değerlendirilmekte, veliler çocuklarını bu eğitim dairesinin vermiş olduğu karara göre akademik, teknik veya modern okullara göndermektedirler (Demirel, 2000).

A.G Watts’ın belirttiği gibi İngiltere de ana yönlendirme faaliyetleri okulların haricinde Lokal Eğitim Merkezleri (LEM)’in kurduğu Kariyer Servisidir. Bu servis hiçbir zorunluluk ve maddi beklenti içinde olmayan bir kuruluştur. Genellikle 18 yaşına kadar olan henüz iş bulamamış gençler ya da öğrenciler bu servisten yararlanabilir. Kariyer Servisleri başvuran gençlere görüşme, grup çalışması, bilgilendirme ve eğitim alanı ile çalışma alanı arasında irtibatı sağlar. Bu servis ayrıca okullar (özellikle meslekten danışman öğretmenler), öğrenci velileri ve öğretmen dernekleri, okul

(34)

hizmet görevlileri, özel eğitim kuruluşları, yurtlar ve milli sigorta bakanlığı müfettişleri, rotary kulüpleri, ingiltere sanayi federasyonu, çalışma bakanlığının uzman memurları v.b. ile işbirliği yapar (Reuchlin, 1970).

Kariyer Servisi’nin dışında özel sektörde bu işi yapan bazı kuruluşların yanı sıra Bağımsız Okulların Kariyer Organizasyonu da faaliyet göstermektedir. Bu organizasyon parametrik testler, bilgisayar destekli yönlendirme, meslekler hakkında bilgi veren seminerler, iş bulma ve yerleştirme hizmetleri sunar (Watts, 1986).

Okullarda eğitim ve öğretim rehberliği uygulanmaktadır. Bu görev, genellikle öğrenciyle anne-babasının düşüncesi alınarak öğretmenler ve okul müdürü tarafından yürütülmektedir. Bu yönlendirme, programın değişeceği sıralarda, yani son sınıflarda, 16 yaşına kadar ve daha sonra okulda kalan öğrenciler için yapılmaktadır. Öğrenciler 15-16 yaşlarında okuldan ayrılırlarsa girecekleri mesleklerle ilgili olur gerekmektedir (Reuchlin, 1970).

Meslekler Hakkında Bilgilendirme Faaliyetleri

İngiltere’de Merkez Rehberlik ve Gençlere İş Bulma Kurulu, broşürler, monografiler, duvar tabloları, dergi, rehber, filmler ve diapozitifler vasıtasıyla çeşitli meslekler hakkında aydınlatıcı bilgiler yayınlamaktadır. Ayrıca çalışma servisi görevlileri için el kitapları ve rehberler de yayınlanmaktadır. Buna ek olarak ordu, bazı sanayi kuruluşları, ticarethaneler ve meslek kuruluşları da mesleklerle ilgili broşürler dağıtmaktadır. Sergi ve konferanslar düzenlemektedir. Okullarda, radyo ve televizyonda öğrenciler ve ana-babalar için konuşmalar yapılmaktadır. Sanayi, bilim ve ticaret kurumlarına ziyaretler teşvik edilmektedir.

İngiltere’de yönlendirme alanında yapılan çalışmalar öğrencilerin bir meslek sahibi olup, istihdam edilmesinden sonraki aşamayı da içermektedir. Bu süreç, resmi yönlendirme servislerin rehberlerinin, mesleğe yönlendirilen gençlerin mesleğe uyumunu sağladıklarını hissettikleri zamana kadar devam eder. Ayrıca, Reuchlin’e göre “... Bu intibak devresinden sonra, gerek rehber öğretmen, gerekse gençlere iş bulma rehberi tarafından, çoğu zaman ek-öğrenim imkânları hakkında bilgi verilir. Bu kursların amacı, genel öğrenimin veya meslek eğitiminin tamamlanmasıdır. Gençlik rehberi genç işçilerle 18 yaşına kadar ilgilenmek zorundadır” (Arslan; Kılıç, 2000).

(35)

FRANSA

Zorunlu Eğitimin Genel Yapısı

Fransa’da pek çok Avrupa ülkesinin aksine geleneksel olarak merkeziyetçi bir yönetim yapısı olduğundan, tüm eğitim sistemi devlet denetiminde olup yönetimde en üst makam Milli Eğitim Bakanlığı’dır. Resmi ve özel okulların tümü bakanlığa bağlıdır ve bakanlık tarafından hazırlanan mevzuat hükümlerine uymak zorundadır (Demirel, 2000).

Fransa’da zorunlu eğitim süresi on yıldır. Altı ile onaltı yaşındaki çocukları kapsar. Zorunlu eğitim Temel Eğitim Okulları adı verilen okullarda verilen beş yıllık bir eğitimle başlar. Bu beş yıllık eğitimde “öğrenme dönemi” (ilkokul düzeyinde iki yıllık dönem) ve “pekiştirme ve derinleştirme dönemi” (üç yıllık dönem) olarak ikiye ayrılmıştır. Beş yıllık ilköğretim dönemini bitiren tüm öğrenciler kolejlere başlarlar. Kolejlerde eğitim süresi dört yıldır, “gözlem dönemi” ve “yönlendirme dönemi” adı verilen iki dönem olarak uygulanmaktadır. Beşinci sınıftan sonra öğrenciler başka bir eğitim türü seçmek için hazırlanırlar. Ön meslekî formasyon seviye sınıfları, çıraklık hazırlık sınıfları ve dört yıllık meslek lisesi seçebilecekleri eğitim kurumlarıdır (MEB, 1996). İki yıl süren bu sınıfları başarıyla tamamlayan öğrenciler meslek liselerine kabul edilirler. Meslek liseleri ayrıca kolejde dört yılını tamamlayan öğrencileri de kabul eder. Bunlar haricinde dört yıllık kolej eğitimini tamamlayan öğrenciler zorunlu eğitim sonrası genel veya teknik eğitim veren liselere kabul edilirler. Bu eğitim kurumlarında üç yıl eğitim alanlar eğitim süresinin son aşaması olan üniversitelere geçebilirler (Arslan; Kılıç, 2000).

Fransa’da Yönlendirme Faaliyetleri

Fransız okullarında eğitim kademelerinin her basamağı sıkı bir yöneltme ile belirlenir. Bu ülkede uygulanan yönlendirme uygulamasının mantığı; bireyleri yeteneklerine uygun dallarda yetiştirmek, kişiliğinin gelişmesine katkıda bulunmak, ekonomik gelişmelerin ve ülke ihtiyaçlarına uygun alanların seçilmesine yardımcı olmak gibi temellere dayandırılmaktadır.

Yönlendirmeye yönelik çalışmalar ilkokulun son sınıfında, ortaöğretimin birinci dönemi (6. sınıf) kabul komisyonunun kararıyla başlar. Bu ülkede ortaöğretim birinci devre ve ikinci devre olmak üzere iki aşamadır. Birinci devre dört yıl, ikinci devre üç

(36)

ikişer yıllık gözlem ve yönlendirme dönemi olarak iki döneme ayrılır. Bu devrenin iki temel görevi; genel ortaöğretimi sağlamak ve gelecekteki eğitim ve mesleki tercihler için yardım etmektir.

Gözlem dönemi, ilkokuldan sonra beşinci ve yedinci sınıfları kapsar. Bu dönemde öğrencilerin okula uyumları amaçlanır. Yönlendirme dönemi (8. ve 9. sınıflar) içerisinde zorunlu seçmeli dersler aracılığıyla öğrencilerin eğitim ve yeteneklerini izleyerek eğitim alanına hazırlık yapılır (Gültekin, 1998).

“Yöneltme” Fransa’da demokrasinin tamamlayıcısı bir unsur olarak kabul edilmektedir. Öğrenciler sosyal ve ailevi durumlarına bakılmaksızın yetenek ve kabiliyetlerine göre ortaöğretim ikinci devrede başarısız olan öğrenciler bölgesel ve yerel gereksinimlere göre “kısa teknik öğretim” ve “kısa genel öğretime” yöneltilerek bir meslek sahibi olmaları sağlanmaktadır (Demirel, 2000). Reuchlin’e göre; okullardaki yönlendirme faaliyetleri genellikle okul müdürleri, öğretmenler, bir doktor, bir okul ve meslek rehberliği danışmanı ve öğrenci velileri temsilcilerinden oluşan bir komisyonca yürütülür.

Bunun haricinde ülkede öğrencilerin eğitimsel ve meslekî yönlendirme sorumluluğunu üstlenen gerek resmî gerekse özel anlamda bazı profesyonel kuruluşlar vardır. Zorunlu eğitim süreci dahilinde hizmet veren en önemli resmi kuruluş Eğitim Bakanlığının bir parçası olan Bilgi Sağlama ve Yönlendirme Servisidir. Bu servisin görevi, öncelikli olarak 11-16 yaş grubu öğrencilerin eğitim sürecindeki eğitimsel ve mesleki açıdan yönlendirilmesine yardımcı olmaktır. Bunun dışında bu servisler zorunlu eğitim sonrası öğrenimlerine devam eden öğrencilere olduğu kadar, okul dışında kendilerine uygun iş arayan yetişkinlere de hizmet vermektedir (Dortois, 1987).

Bilgi Sağlama ve Yönlendirme Servisi haricinde pek çok özel kurum ve kuruluş da yönlendirme konusunda bilgi sağlama, meslek tanıtımı ve araştırma-geliştirme çalışmaları yapmaktadır.

Yönlendirme Metot ve Çalışmaları

Bilgi sağlama ve yönlendirme servislerinde her öğrenci için tutulan dosyalarda şu belgeler bulunmaktadır: çeşitli psiko-teknik muayene sonuçları (seviye, bilgi,

Şekil

Şekil 1.2- Türk Milli Eğitim Sisteminde   Yöneltme
Tablo  1.1-  MEB    Okul  Türlerine  Göre  2004-2005  Eğitim-Öğretim  Yılında  Ortaöğretim Kurumlarına Devam Eden Öğrencilerin  Dağılımı
Tablo  1.3  de  görüldüğü  gibi,  Almanya,  Fransa  ve  İngiltere’de  eğitimsel  ve  mesleki yönlendirme faaliyetleri, çocukların ve ailelerin bilinçlendirilmesinden başlayıp  okul, iş hayatı ve özel sektörü de içine alan geniş ve detaylı hizmetlerdir
Tablo  3.1-Yöneltme  Etkinliklerinin  Amaçları  Açısından  Değerlendirilmesine ilişkin sonuçların dağılımı
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Fikret’in, yine aynı odanın penceresinden Boğaza ba­ kan, yağlı boya bir resmi asılı, Boğa­ za ve karşı sahilin sırlarına hâkim bu­ lunan bu pencereden

USTA ÖĞRETİCİ: Ustalık yeterliğini kazanmış; aday çırak, çırak, kalfa ile mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumları öğrencilerinin işyerindeki eğitiminden

 Liderlik statükoyu sorgulamak, güncelliği olmayan, verimsiz ve sosyal sorumluluk açısından uygun olmayan normları değiştirmektir.  Liderlik yönetimin ikamesi

Son olarak, kırmızı kategorideki soğuk içeceklerin toplam satıştaki oranı değer- lendirildiğinde ise, dürtme öncesindeki dönemde %34,21 olarak kaydedilen satış

Öğretmen Elif’in bütün arkadaşlarından özür dilemesini istedi. Elif de bütün arkadaşlarından

• YÜRÜTME; ĠĢletmenin bütün birimlerinde aynı çalıĢma grubundaki iĢ görenlerle, aynı çalıĢma grubunda ast-üst.. düzeyindeki iĢ görenlerle örgütün baĢka

89 Çapraz sorgu faaliyetinde; doğrudan soru sorma aşaması sırasında ucu açık, anlattırıcı soruların kural, yönlendirici soruların ise istisna; 90 çapraz

5.28 Hakemler tarafından güvensiz olduğu tespit edilen herhangi bir uygulama veya davranış, (maksimum tavan yüksekliğinin üzerinde uçmak, uçuş alanı dışında