• Sonuç bulunamadı

Verilerin Analiz

4- Yöneltme yönergesi uygulamaları konusundaki genel

düşünceniz (olumlu-olumsuz) - - 25 100 - -

1-Sınıf gözlem formu doldurulurken sınıf ve branş öğretmenlerinin çoklu zeka kuramı konusunda bilgi düzeyleri

Sınıf gözlem formu doldurulurken sınıf ve branş öğretmenlerinin çoklu zeka kuramı konusunda bilgi düzeyleri rehber öğretmenlere sorulmuştur. Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin tamamı %100’ ü sınıf ve branş öğretmenlerinin çoklu zeka kuramı konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını belirtmişlerdir. Aşağıdaki alıntılar görüşülen rehber öğretmenlerin bazılarından alınmıştır.

yapmaktadırlar. Bence bu konuda yani çoklu zekâ konusunda tüm öğretmenlerin bir kurstan geçmeleri gerekir (Rehber Öğretmen B).

Hayır. Çoklu zekâ konusunda genelde öğretmenler yüzeysel bilgilere sahip (Rehber Öğretmen İ).

2-Şube rehber öğretmeni gözlem raporunun ‘kişilik özellikleri’ bölümünü doldururken branş öğretmenlerinin görüşlerini dikkate almaları

Şube rehber öğretmeni gözlem raporunun ‘kişilik özellikleri’ bölümünü doldururken branş öğretmenlerinin görüşlerini dikkate alıp almadıkları rehber öğretmenlere sorulmuştur. Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin %76’ sı (n=19) şube rehber öğretmeni gözlem raporunun ‘kişilik özellikleri’ bölümünü doldururken branş öğretmenlerinin görüşlerini dikkate almadığını belirtmişlerdir. Aşağıdaki alıntılar görüşülen rehber öğretmenlerin bazılarından alınmıştır.

Bilgisayar yönlendirme programında kişilik özellikleri bölümünü tüm öğretmenler doldurmakta. Ancak elde yapılan yönlendirme çalışmalarında genelde sınıf öğretmenleri bu sütunları kendileri doldurmakta (Rehber öğretmen Z).

Hayır dikkate pek almıyorlar. Sadece kendi düşüncelerini yazıklarını düşünüyorum ve görüyorum bence o bölümün branş için olan kısmı kaldırılmalı. Çünkü dikkate çok fazla alınmıyor. Dikkate alan öğretmenler varsala çok değil (Rehber Öğretmen B).

Şube rehber öğretmeni gözlem raporunun ‘kişilik özellikleri’ bölümünü doldururken branş öğretmenlerinin görüşlerini dikkate alıp almadıkları rehber öğretmenlere sorulmuştur. Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin %24’ ü (n=6) şube rehber öğretmeni gözlem raporunun ‘kişilik özellikleri’ bölümünü doldururken branş öğretmenlerinin görüşlerini dikkate aldıklarını belirtmişlerdir. Aşağıdaki alıntı görüşülen rehber öğretmenlerin birinden alınmıştır.

Genel hatları ile konuşulmakta o ders için başarılı ve başarısız olanlar belirlenmekte orta veya çok etkili öğrenciler dikkat çekmemektedir (Rehber Öğretmen

3-Yöneltme öneri formunda öğrenci için belirlenen eğitim seçeneği (Akademik, mesleki ve teknik eğitim ve güzel sanatlar) ve diğer bilgiler öğrencinin bir üst öğrenime karar vermesinde yeterliliği

Yöneltme öneri formunda öğrenci için belirlenen eğitim seçeneği (Akademik, mesleki ve teknik eğitime ve güzel sanatlar) ve diğer bilgiler öğrencinin bir üst öğrenime karar vermesinde yeterli olup olmadığı rehber öğretmenlere sorulmuştur. Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin %72’ si (n=18) yöneltme öneri formunda belirtilen seçeneklerin yeterli olmadığını belirtmişlerdir. Aşağıdaki alıntılar görüşülen rehber öğretmenlerin bazılarından alınmıştır.

Bu kısmın doldurulması sırasında öğretmenler arasında sorun yaşanabiliyor. Çünkü dersleri başarısız olan öğrenciler mesleki eğitim şeklinde yöneltilirken, başarılı öğrenciler akademik eğitime yöneltiliyor. Bu da resim, el işleri gibi branş öğretmenleri üzüyor. Bazen öğrencinin hem akademik başarısı düşük, hem el işlerinde iyi olmadığı görülüyor. Bu tür öğrencilere yöneltmede ne yapılacağı bilinmiyor. Bu konuda biraz daha seçenek arttırılmalıdır (Rehber öğretmen B).

Akademik eğitim kısmı alanlara açılabilir. Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim kısmı Teknik ve Mesleki Liseler ile Mesleki Eğitim Merkezi (Çıraklık) olarak ayrılabilir (Rehber Öğretmen Z).

Hayır. Genelde bilgisayar ortamında değerlendirme yapıldığı için sonuçlar her zaman tutarlı olmamaktadır. Bazen de öğrencide birden fazla ilgi ve yetenekte benzer puanlar elde edilmektedir. Bu gibi durumlarda kararın aile ve öğrenci ile ortak şekilde verilmesi gerekmektedir (Rehber Öğretmen İ).

Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin %28’ i (n=7) yöneltme öneri formunda belirtilen seçeneklerin yeterli olduğunu belirtmişlerdir.

4- Yöneltme yönergesi uygulamaları konusunda genel düşünceniz (olumlu- olumsuz)

Yöneltme yönergesi uygulamalarının olumlu ve olumsuz yönleri genel olarak rehber öğretmenlere sorulmuştur. Araştırmaya katılan rehber öğretmenler %100’ü (n=25) yönerge uygulamaları konusunda genel düşüncelerinin olumsuz olduğunu belirtmişlerdir. Yöneltme uygulamalarının herhangi bir yaptırımının olmaması,

çalışmalarına ilgisiz kalmaları, yöneltme çalışmalarının sekizinci sınıfta ağırlık kazanması, araç gereç eksiklikleri, yönetici ve öğretmenlerin yöneltme konusundaki bilgilerinin yetersiz olması konularında görüş belirtmişlerdir. Aşağıdaki alıntılar görüşülen rehber öğretmenlerin bazılarından alınmıştır.

Yöneltme raporlarının yaptırımının olmaması ve zaten yaptırımı olması içinde gerekli alt yapının uygun olmaması nedeniyle çalışmalar şu an havada kalmakta. Öğretmenler yaptırımı olmadığı için bu çalışmaları zaman kaybı olarak görmekteler (Rehber Öğretmen Z ).

Şu anda yapılan yöneltmelerden çok başarı beklemiyorum. Çünkü bunlar gerekli

kişilerce kayıtlarda dikkate alınmıyor. O nedenle öğretmenler yaptıkları bu çalışmanın sonuçsuz kalmasına, kâğıt üzerinde kalmasına çok üzülüyorlar. Ama dikkate alınacak uygulanacak bir şey haline gelirse başarı sağlanır. Burada okul rehber öğretmelerine gereken araç gereç verilmelidir diye düşünüyorum. Yani öğrencilerin yeteneklerini belirleme de kullanabileceği sağlıklı çalışmalar sunulursa daha yararlı olur (Rehber Öğretmen B).

Yöneltme yönergesi genel anlamı ile olumlu bir amaca hizmet etmektedir. Fakat okulların ve özellikle öğretmenlerin buna 8 yıllık tam bir hazırlanmadan sonradan başlaması gerekirken, son birkaç ayki gözlem ve tahminlerine göre yapılan bu yönlendirme gerçek amacına hizmet etmemektedir (Rehber Öğretmen İ).

Yönerge olarak güzel hazırlanmış fakat hiçbir yaptırımı yok. İlköğretim 8 sınıfta iki adet yöneltme öneri formu hazırlanıyor. Öğrenci ortaöğretim kurumuna kayıt olacağında bu öneri formunun yüzüne bile bakılmıyor. Gerçi çoğu okulda bu öneri formları formalite olarak görüldüğü için baştan savma hazırlanıyor. Hazırlayan kişilerde de nasıl olsa dikkate alınmayacak diye bir yargı var. Öğrenci gözlem formunda yer alan kişilik özelikleri bölümü anasınıfından itibaren karnede yansıtılıp iki dönemde işlenmesi gerekli diyorum. Hatta gerekli düzenleme yapılıp gözlem formlarının karnede yansıtılması daha faydalı olur. Bunun için önce bütün eğitim personelinin çoklu zekâ ve uygulamaları konusunda iyi bir eğitim seminerinden geçirilmesi gerekir. Öğretmenler de veli toplantıları ve veli seminerlerinde çoklu zekâ konusunda velileri bilgilendirmelidirler. Bunun sonucunda yöneltmedeki gözlem

formlarındaki zekâ alanlarına ait bilgilerde karnede yansıtılırsa veli çocuğunun hangi zekâ alında daha yi olduğu ve diğerlerini de nasıl geliştireceği konusunda bir ipucu verebilir( Rehber Öğretmen H).

Şu anda çoklu zekâ kuramı öğretmenler tarafından anlaşılamamış durumda ve

eğitim sistemimiz içinde oturmuş durumda değildir. Sınav sisteminin sürdüğü, meslek liselerinden mezun olanlar istihdam edilemediği, yöneltme öneri olmaktan çıkarılmadığı ve öğretmenlere bu bilinç kazandırılamadığı müddetçe bu uygulama amacına ulaşamaz diye düşünüyorum (Rehber Öğretmen C).

BÖLÜM V

TARTIŞMA

Bu bölümde yöneltme yönergesi uygulamalarında ortaya çıkan sorunlara neden olan faktörler ve bunları önlemeye yönelik stratejik çözüm önerileri, literatür ve araştırma bulguları ışığında tartışılmaktadır.

İlköğretimde sürdürülen yöneltme yönergesi uygulamalarının rehber öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda değerlendirilmesi amacıyla yapılan bu çalışmada elde edilen bulgular yöneltme çalışmalarının mevcut durumu ve ortaya çıkan sorunlar konusunda önemli veriler içeren sonuçlar ortaya koymuştur.

Araştırmaya katılan öğretmenlerin tamamı öğrencilerin ilgi yetenek ve kişilik özelliklerini tanımalarında yöneltme yönergesi uygulamalarının yetersiz veya kısmen yeterli olduğunu belirtmişlerdir. Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri ile ilgili kaynaklarda öğrencinin ilgi yetenek ve kişilik özelliklerini tanımalarına yardımcı olması öncelikli hedef olarak belirtilmektedir. Öz kavramı bir kimsenin sahip olduğu özelliklerin farkında olduğu kısmını ifade eder. Meslek seçimi kararı da, bir davranış olarak bireyin öz kavramının bir bölümünü oluşturan bu algılardan etkilenmektedir. Örneğin, kendisinin çok zeki olduğuna inanan bir çocuk, ancak zeki insanların gittiği okula gitmek, onların girdiği mesleğe girmek ister. Çünkü meslek seçimi kişinin kendi nitelikleri ile mesleğin gereklerini karşılaştırması ve isteklerini en çok karşılayan ve ondan sahip olduğu yetenekleri gerektiren mesleği tercih eder. Yani öz kavramını meslek terimleri halinde ifade etmiş olur (Super, 1963). Bu nedenle yöneltme uygulamalarında öğrencilerin ilgi yetenek ve kişilik özelliklerini tanımaları sağlamak oldukça önemlidir.

Yöneltmenin amaçlarından birisi de öğrencilerin etkili kararlar alabilmelerini sağlamaktır.Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin %88’ i (n=23) yöneltme uygulamalarının öğrencilerin etkili kararlar alabilmelerine kısmen veya hiç katkısının olmadığını belirtmişlerdir.

Kuzgun’a (2003) göre karar verirken başkalarının görüşlerine göre hareket etme durumu en çok bilgi yetersizliği olduğu durumlarda görülmektedir.

Taylor ve Betz’de (1983) karar verme gücü ve meslek kararı arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmalarında karar verme davranışlarında bilgi eksikliğinin, meslek

kararında güçlük yarattığını ifade etmişlerdir. Ancak bir konuda karar vermek için yeterli bilgiye sahip olmayan kişinin bilgi kaynaklarına başvurması doğaldır. Bu, o duruma özgü bir bağımlılıktır ve herkes zaman zaman böyle bir zorunluluk karşısında kalabilir. Ancak bağımlı kişilik yapısında olan bireylerin başkalarının görüşlerine göre hareket etme davranışları duruma özgü bağımlılıktan farklıdır. Bu kimseler daha çok tek ve yetersiz bir bilgi kaynağının vereceği bilgi ile yetinerek ve onun yönlendirmesine göre hareket ederek, karar verme sorumluluğunu başkalarına yükleyip rahat etme eğilimindedirler. Bunun en önemli nedeni ise bireylerin kendilerine güven duymamasıdır ve bu güven eksikliği bireyin geçmişteki yaşantılarının bir ürünü olarak ortaya çıkar. Taylor ve Betz’in (1983) yaptıkları araştırmadaki en önemli bulgulardan birisi de bireylerin güven eksikliğinin, meslek kararında güçlük yaratan önemli bir faktör olduğudur. Bu nedenle, öğrencilerin bir tek bilgi kaynağıyla yetinmeyip farklı kaynaklardan bilgi toplamalarının sağlanması ve bu konuda cesaretlendirilmeleri önem kazanmaktadır.

Çağımızda bireylerin kararlarını kendileri verebilen özgür kişiler olmaları istenmektedir. Ancak başkalarının, özellikle ana babasının güdümünde hareket eden bireylerin gelecekte kendilerini yönetebilme şansı çok zayıftır. Mesleki grup rehberliği ve danışmanlığı programlarında katılanların karar verme cesareti ve becerisi kazanmalarına yardımcı olunmaya çalışılır. Bu konuda ülkemizde Bilgin (1995) tarafından yapılan çalışmada grup rehberliği ve grupla psikolojik danışma yardımının bireylerin özerklik istemini artırmada etkili bir yöntem olduğu ortaya konmuştur.

Ülkemizde meslek seçimine yardım amacıyla da birçok deneysel araştırma yapılmıştır (Ülkü, 1976; Güney, 1982; Öncü, 1991; Bacanlı, 1995; Bilgin, 1995; Evren, 1999). Bahsedilen bütün araştırmalarda öğrencilerin meslek seçimine yardım etmede grupla rehberlik veya grupla psikolojik danışmanın etkili olduğunu ortaya konmuştur. Bu nedenle ilköğretim okullarında sürdürülen grupla rehberlik veya grupla psikolojik danışma öğrencilerin etkili kararlar vermesine yardımcı olacaktır. Bu bağlamda, özellikle rehber öğretmenlere önemli görev düşmektedir.

Öğretmenlerin öğrencilerin kendilerini tanımalarına yardım ve rehberlik etme amacıyla, onları akademik, sosyal ve meslekî yönelimleri bakımından daha yakından tanımak durumundadırlar.

başarılarını diğer öğretmenlerle, ailesiyle ve kendisiyle birlikte irdelemek yanında; yapılan gözlemler, uygulanacak kontrol listeleri ve psikolojik test sonuçlarını değerlendirmek gerekir. Bireyin hangi alanlarda ne düzeyde yetenekli olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bilinmediği takdirde, bireyin yeteneğinin üzerinde ya da altında, yetenek gerektiren bir alana yönelmesi mümkündür.

Okul rehber öğretmeni yoksa sınıf öğretmeni tarafından öğrencinin hangi okula , programa ve mesleğe yönelmesinin uygun olacağı hakkındaki görüş ve önerilere dayalı seçeneklerin tümü ortaya konulmalıdır.

İlköğretimde yöneltme yönergesinde ifade edilen yöneltme amaçlarından biri de öğrencilerin tüm mesleklerin toplum yararına olduğu bilincinin kazandırmaktır. Araştırmaya katılan rehber öğretmenlerin tamamı yöneltme çalışmalarında bütün mesleklerin toplum yararına olduğu bilincinin kazandırılmadığını ifade etmişlerdir.

İlköğretim öğrencilerinin bazı mesleklerin değerli olduğu anlayışına sahip olmaları velilerin bu anlayışı benimsemeleri öğrencilerin tüm mesleklerin toplum yararına olduğu bilincinin kazanmalarını engellemektedir. Nitekim MacCulloch ve Henley (2002), öğrenci velileri üzerinde yapmış oldukları çalışmada; ebeveynlerin mesleki eğitimi başarısızlık ve yeteneksizlik olarak değerlendirdiklerini bu nedenle çocuklarının mesleki eğitim merkezlerine gitmelerinden çok üniversite eğitimi almaları yönünde bir tutum sergilediklerini belirtmektedirler. İsmailoğlu (1991)’ de yaptığı çalışmada, öğrencilerin meslek değerlerini algılamalarında bulundukları sosyal çevrelerinin büyük rol oynadığı ve bu algıların diğer bireysel etmenler yanında mesleki karar verme sürecinde etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Atlin ve Pond-White (2000) tarafından yapılan araştırma sadece aile ve sosyal çevrenin değil öğrencilerin mesleğe yönlendirilmesinde önemli görevleri olan meslek danışmanlarının da akademik açıdan yetersiz öğrencileri çıraklık eğitimine, daha başarılı olanları ise üniversite eğitimine hazırlayan orta öğretim kurumlarına yönlendirdiklerini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle öğrenciler ilköğretim öğrencileri daha çok üniversite eğitimine hazırlayan orta öğretim kurumlarına yönlendirilmektedir.

Öğrencilerin daha çok sosyal açıdan prestij kaybı yaratacak olgular üzerinde durmaları, bu yönelişin aile, okul vb. gibi sosyal çevrenin etkisiyle ortaya çıktığına

yönelik güçlü deliller sunmaktadır. CLFDB (1994), tarafından yapılan bu araştırmaya katılan veli ve öğrencilerin büyük bir çoğunluğu, özellikle çıraklık eğitimi yoluyla edinilen mesleklerin prestij açısından düşük olmaları, mesleki eğitimin akademik olmadığı vb. gibi gerekçelerle olumsuz görüş bildirmişlerdir. Bu araştırmada da benzer sonuçlar elde edilmiştir.

Hypatia Project (2002) tarafından yapılan araştırmada ailelerin çıraklık eğitimine yönelik olumsuz tutumlarına temel teşkil eden nedenler; mesleki eğitim merkezilerinde kazanılan meslekleri ikinci sınıf meslekler olarak görülmesi, mesleki eğitimde çocuklarının iyi eğitilemeyeceği düşüncesi, diğer iş kollarının gençlere daha iyi imkânlar sunması vb. olarak belirlenmiştir.

Araştırmaya katılan rehber öğretmenler %100’ ü (n=25) yönerge uygulamaları konusunda genel düşüncelerinin olumsuz olduğunu belirtmişlerdir. Araştırma bulguları doğrultusunda ilköğretimde sürdürülen yöneltme yönergesi uygulamalarında belirlenen amaçlara ulaşılamamaktadır. Araştırma bulguları, 13-17 Kasım 2006 tarihlerinde düzenlenen XVII.. Milli Eğitim Şurasının yöneltme ile ilgili alınan kararları ile benzerlik göstermektedir.

BÖLÜM VI

Benzer Belgeler