• Sonuç bulunamadı

ÇOCUKLARDA KAPANIŞ İLİŞKİLERİ VE OKLÜZYON

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÇOCUKLARDA KAPANIŞ İLİŞKİLERİ VE OKLÜZYON"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

* Yeditepe Üniversitesi Di Hekimli i Fakültesi Pedodonti AD, (stanbul

ÇOCUKLARDA KAPANI

L K LER VE OKLÜZYON

OCCLUSION AND OCCLUSAL RELATIONS IN CHILDREN

Dt. Nadya Marie HACINLIO0LU* Yrd.Doç.Dr.3ule KAVALO0LU ÇILDIR* Prof Dr.Nüket SANDALLI*

ÖZET

Çocuk hastalar n a z ve di sa l n n korunmas ndaki tamamlay c unsur di lerin süt, kar k ve sürekli di lenme dönemlerindeki sürme ve geli imlerinin takibinin bir pedodontist taraf ndan yap lmas d r. Yap lan bu takip sonucunda fonksiyonel ve estetik olarak kabul edilebilir, stabil bir oklüzyon sa lanm olur. Do umdan eri kinli e kadar geçen süre boyunca dental oklüzyonda pek çok de i imler meydana gelir. Bu de i imler kar k di lenme döneminde daha belirgin iken; sürekli di lenme döneminde daha küçük de i imler eklinde gözlenebilir. Hekimin, çocuk hastada meydana gelen dental de i imlerin fark nda olmas ve meydana gelebilecek herhangi bir anormal geli ime tan koyabilmesi gereklidir. Böyle bir yakla m, çocuk hastada meydana gelen “normal” fizyolojik durumlar n gereksiz yere tedavi edilmesini de engellemi olacakt r. Bu derlemenin amac ; çocuklarda di siz dönemden sürekli di lenme dönemine kadar kapan ili kileri ve oklüzyonunda meydana gelen fizyolojik de i imleri incelemektir. Anahtar Kelimeler: Çocuklarda oklüzyon, maloklüzyon, kapan ili kisi

SUMMARY

The complementary part of oral health in children is the inspection of the eruption and maturation of deciduous, mixed and permanent dentition by a pediatric dentist. With this inspection the child will result with a functionally and esthetically stable and excaptable occlusion. Many changes occure in the dental occlusion from the time of birth to adulthood. These changes are minor in the permanent dentition while major in the mixed dentiton. The pediatric dentist should always be aware of these dental changes, be able to diagnose any abnormal development (malocclusion) in the child patient. This kind of a concept will stop the unnecessary treatment applied to the physiological changes. The aim of this review is to discuss the changes in the occlusal relations and occlusion from deciduous to permanent dentition in children.

Key words: Occlusion in children, malocclusion, occlusal relations

Geçmi te yap lan çal malarda, ilkel toplumlarda ya ayan çocuklar n süt di lerinde büyük oranda a nmalar n oldu u, maloklüzyon prevalans n n da günümüz toplumlar na k yasla daha dü ük oldu u bildirilmi tir.1 Günümüzde yap lan çal malarda ise

maloklüzyonlar n görülme s kl nda bir art oldu u (%40-60) saptanm t r.2,3 Maloklüzyonlar n

nedenlerinin ara t r ld uzun dönem çal malar nda, en büyük etkenin toplumda de i en beslenme al kanl klar n n oldu u bildirilmektedir.2,4-7 ( lenmi

yemeklerin tercih edilmesi, çi neme aktivitesinde azalmaya ve dolay s yla yeterince geli im gösteremeyen çenelere neden olmaktad r.8 Toplumda

s kl kla kar la lan solunum yolu allerjilerinin neden oldu u a z solunumunun da son y llarda görülen maloklüzyonlar n bir nedeni oldu u bildirilmi tir.4,9

Sadece toplumdaki mevcut maloklüzyonlar de il; çocuk hasta ve hasta yak nlar n n maloklüzyonlar ve

ortodontik tedavi hakk ndaki bilgi ve fark ndal klar da kliniklere ba vurular artt rm t r. 1966’da Tokyo Di Hekimli i Fakültesi Pedodonti Bölümü’ne ba vuran hastalar n sadece %3,5’i maloklüzyon ve di lerde düzensizlik ikayeti ile ba vururken, bu oran 1986’da %17,1’e, 95-98 y llar aras nda %37,7’e, 2000-2005 y llar aras nda ise %47,8’e yükselmi tir.10 Bu konuda yap lan

çal malar, çocuk hasta ve hasta yak nlar n n di çürü ü ikayetinden çok maloklüzyon ve di lerde düzensizlik ikayeti ile kliniklere ba vurduklar n göstermektedir.10,11

Do umdan eri kinli e kadar geçen süre boyunca dental oklüzyonda pek çok de i imler meydana gelir. Bu de i imler kar k di lenme döneminde belirgin iken; sürekli di lenme döneminde daha küçük de i imler eklinde gözlenebilir. Hekimin, çocuk hastada meydana gelen dental de i imlerin fark nda olmas ve meydana gelebilecek herhangi bir anormal geli imi saptayabilmesi gereklidir. Böyle bir yakla m, çocuk hastada meydana gelen “normal” fizyolojik

(2)

durumlar n hekim taraf ndan tedavi edilmesini de engellemi olacakt r.12

Oklüzyon, alt ve üst di lerin kapan ili kilerini ifade ederken; dental oklüzyon ise di leri, di lerin morfoloji ve aç lar n , çi neme kaslar n , iskelet sistemi, temporomandibular eklem ve çenelerin fonksiyonel hareketlerini ifade etmektedir. Dental oklüzyon ayn zamanda çenelerin sentrik oklüzyon, sentrik ili ki ve fonksiyonel hareketler s ras ndaki durumlar n da inceler.12

Sentrik ili ki, alt çene eklem ba lar n n alt çene eklem çukurlar ndaki ideal konumuna verilen isimdir. (deal konum kondil ba n n kondil çukurundaki en üst ve öndeki konumu (superior and anterior position) olarak kabul edilmektedir.13-16

Sentrik oklüzyon ise alt ve üst çene di lerinin en fazla tüberkül-fossa ili kisinde bulundu u duruma verilen isimdir.17,18 Sentrik ili kiden sentrik oklüzyona ula mak için alt çenenin 1 mm’ye kadar kayma hareketi normal kabul edilmekte ve buna sentrik ili kiden sentrik oklüzyona kayma hareketi ad verilmektedir.19,20

E er ki inin alt ve üst çene di lerinin maksimum interküspidasyon durumunda iken; alt çene eklem ba lar da eklem çukurlar nda ideal konumlar nda ise bu ki ide “ideal oklüzyon” var demektir. (deal oklüzyon ideal kelimesinden de anla laca üzere eri ilmek istenen ideal bir noktad r ve her insanda bulunmas mümkün de ildir.20

Normal oklüzyon, nötral (neutral) oklüzyon, ideal oklüzyon, anomali göstermeyen Angle s n f I kapan deyimlerinin hepsi e anlaml d r. Normal oklüzyonda alt büyük az üst büyük az ya göre bir küçük az n n mezio-distal çap n n yar s kadar daha önde, daha mezialde konumlanarak kapan yapmaktad r. Normal oklüzyonda hem overjet hem ovebite miktar ortalama 3 milimetredir.Sa -sol yönde ise üst di ler alt di leri kutu kapa gibi bukkalden örtmektedir. Normal oklüzyonda yaln z alt orta kesici di ler ile üst üçüncü büyük az di leri tek di e tek di ile kapan yapmakta di er di lerin her biri kar çenedeki iki di ile kapan yapmaktad r. Normal oklüzyon ili kisi yaln z az lar bölgesinde de il, kanin bölgesinde de kontrol edilmelidir. Hem alt ve üst az lar, hem de alt ve üst kaninler normal oklüzyon ili kisinde olmal d r.20,21

Angle’ n s n flamas na göre;

Angle S n f I ili ki: Üst birinci büyük az lar n mezio-bukkal tüberkülü alt büyük az n n median olu una oturur.

Angle S n f II ili ki: Üst birinci büyük az lar n sabit kabul edilip alt az lar bu di e göre daha distalde yer almaktad r.

Angle S n f II ili kide üç adet alt bölüm gözlemek mümkündür:

1- S n f II Bölüm 1: Az lardaki s n f II kapan n yan s ra kesiciler bölgesinde overjet artm t r. 2- S n f II Bölüm 2: Az lardaki s n f II kapan n yan s ra kesiciler bölgesinde derin kapan söz konusudur.

3- S n f II subdivision: Kavsin bir taraf ndaki az lar aras nda s n f II, di er taraf ndaki az lar aras nda ise s n f I ili ki söz konusudur. Bu olgularda asimetrik bir kapan oldu u kolayca anla labilir.

Angle S n f III ili ki: Üst birinci az sabit kabul edilip alt az bu di e göre daha mezialde yer almaktad r.21

Angle üst birinci büyük az di ini oklüzyonun anahtar olarak görmekte ve yerini sabit olarak kabul etmekte iken Andrews taraf ndan normal oklüzyon s n flamas “ideal oklüzyonun 6 anahtar ” olarak geni letilerek tan mlanm t r.21-23

Andrews’ n s n flamas na göre;

1. Büyük az lar aras ndaki ili ki: Üst birinci büyük az n n distobukkal tüberkülünün distal yüzünün alt ikinci büyük az n n meziobukkal tüberkülünün mezial yüzü ile kapan yapar. Üst birinci büyük az n n meziopalatal tüberkülü, alt birinci büyük az n n santral sulkusuna oturur.

2. Mezio-distal kuron angülasyonu: Her di kuronunun gingival bölümü insizal bölümünün distalinde kal r ve bu pozisyon her di için farkl d r.

3. Labio-lingual veya bukko-lingual kuron inklinasyonu: Üst keser di ler labiale e imli iken; kanin, küçük ve büyük az lar linguale e imlidir. Alt çenede ise kanin ve küçük az lardan büyük az lara do ru gidildikçe linguale e im artar.

4. Rotasyon: Di lerde rotasyonlar olmamal d r.

5. Kontak noktalar : Di ler aras nda bo luklar olmamal d r.

(3)

Di ler aras ndaki ili ki 4 ayr dönemde incelenmektedir.

1. Di siz Dönem (Gum pads stage) 2. Süt Di lenme Dönemi

3. Kar k Di lenme Dönemi

a. Kar k Di lenme Birinci Dönem

b. Kar k Di lenme Ara Dönemi c. Kar k Di lenme (kinci Dönemi

4. Sürekli Di lenme Dönemi12,24

1. D S Z DÖNEM (GUM PADS STAGE) Do umdan ilk süt di inin (genellikle alt orta süt keser di lerin) sürmesine kadar geçen süreyi ifade eder. Alt ve üst çene di eti örtüleri, süt di lerinin sürece i bölgelerde di lerin sürme do rultular na uygun çukur ve yükseltiler olu tururlar. Alt ve üst di eti örtüleri, ön bölgede aç k kapan ta iken; arka segmentler birbirine temas etmektedirler. Genellikle üst di eti örtüsü, alt di eti örtüsünün hem dikey hem de yatay do rultuda hafifçe önünde konumlan r.12 Di eti örtüleri aras ndaki

overjet miktar ortalama 5 mm, overbite miktar ise 0,5 mm olarak belirlenmi tir.25 Bu durum emzirme

s ras nda bebe in anne memesini daha iyi kavramas na yard mc olmaktad r.12

2. SÜT D LENME DÖNEM

Tüm süt di lerinin sürmesinden, ilk sürekli di in sürmesine kadar geçen süreyi ifade eder. Çocuklarda alt ve üst süt di i kavisleri normalde yar m daire biçimindedir.26,27 Sürekli di dizisinde oldu u gibi, süt

di lenme döneminde de üst çenenin bütün di leri, alt çenedeki antagonistlerini vestibülden kavrarlar. Üst kesici ve kaninlerin palatinal yüzeyleri, alt kesici ve kaninlerin vestibüler yüzü ile de imdedir. Üst süt az lar n n lingual küspisleri alt süt az lar n n linguo-vestibüler küspisleri aras ndaki olu u ile kapan halindedir.26 Süt di lerinin angrenmanlar süreklilerden

daha azd r. Özellikle kesici di ler bölgesinde bu durum daha belirgindir. Süt di lerindeki a nma ve mandibula’n n öne do ru büyümesi sonucunda süt kesiciler aras ndaki angrenman daha da azalarak teta-tet bir kesici ili kisine neden olur.27,28 Di lerin dü me

zamanlar na do ru angrenman daha da azal r. Normal durumlarda eri kin bir bireyde sürekli üst kesiciler alt kesici kuron yüksekli ini 1/3 oran nda a arlarken, süt kesicilerde bu a ma 1 mm kadard r. Süt di lenmede yaln z üst orta süt kesici di ile kapan yapan alt orta süt kesici di i ve yaln z alt ikinci süt az s ile kapan

yapan üst ikinci süt az s n n d nda her süt di i, iki antagonist di le kapan yapar. Genel olarak alt ikinci süt az s n n mezio-distal çap üst ikinci süt az s na oranla daha büyük oldu undan distal yüzleri kapan ta ayn düzlem üzerindedir.26,29

Süt di lenme dönemindeki overbite miktar %10-40 aras ndad r.12 Süt di lerinde meydana gelen atrizyon

sonucunda keserler aras ndaki overbite miktar 5-6 ya lar nda daha da azal r.27 Süt di lenme dönemindeki

overjet miktar ise 0-4 mm aras nda de i mektedir.12

Süt kesici di ler sürekli keserlere k yasla alveol kretine paralel bir ekilde sürer ve keserler aras ndaki interinsizal aç 180°’dir.27

Süt di lenme dönemindeki bir di dizisinde generalize diastema, lokalize diastema, aral ks z veya çapra k bir di lenme ile kar la labilir. Bu diastemalar süt di lenme döneminde oldukça yayg nd r. Foster’ n yapt çal maya göre generalize diastema süt dentisyonundaki çocuklar n 2/3’sinde görülmektedir.30Süt

keserler aras ndaki diastemalara “ikincil veya geli imsel bo luklar” ad verilir. Bu bo luklar süt keserlerin yerini alacak olan sürekli keserlerin düzgün bir ekilde alveol kretine yerle mesinde yard mc olacakt r.31 Di er lokalize bo luklara ise “maymun diastemas , primate space veya anthropoid bo luk” ad verilir.32,33 Diastemas z bir süt

di lenmeye sahip çocuk hastada di hekiminin akl na gelmesi gereken ilk ey çeneler ile di lerin meziodistal çaplar aras ndaki uyumsuzluktur.34

(kinci süt az lar aras ndaki ili ki:

Süt di lenme döneminde süt az lar n n ön-arka yöndeki ili kisi terminal düzleme göre tan mlanmaktad r. Alt ve üst süt ikinci az di lerinin distal yüzleri “terminal düzlem” olarak adland r l rken; alt ve üst süt ikinci az di lerinin distal yüzlerinin ön-arka yönde ayn düzlem üzerinde sonlanmalar “Flush terminal düzlem veya postlaktal düzlem” olarak tan mlanmaktad r. Üst terminal düzlem alt terminal düzleme göre daha arkada kald nda “mezial step”, üst terminal düzlem alt terminal düzleme göre daha önde konumland nda ise “distal step” olarak adland r l r.12,28,35

Alt ve üst ikinci büyük az lar n distal yüzleri birinci büyük az lar n sürmeleri s ras nda rehberlik görevi görürler. Bu nedenle, süt di lenme döneminde terminal düzlem ili kisinin belirlenmesi ideal bir sürekli oklüzyona geçi i sa layacakt r. 12,21,29

(4)

3. KARI IK D LENME DÖNEM

Kar k di lenme dönemi, sürekli birinci büyük az lar n sürmesi ile ba lar. Bu dönem 20 süt di inin dü üp yerlerini sürekli di lere b rakmalar ile karakterizedir. Kar k di lenme dönemi 6-8,5 ya aras ilk dönem, 1,5-2 y ll k bir ara dönem ve bu dönemden sonra gelen 10-12 ya aras nda kar k di lenme ikinci dönemi olmak üzere üç dönemde incelenir.

3.1 Kar 0 k Di0lenme Birinci Dönem (6-8.5 ya0 aras geli0im)

Kar k di lenme birinci dönemi; ilk süren sürekli di olan alt ya di lerinin sürmesiyle ba lar, sürekli kesici di lerin sürmeleriyle son bulur. Birinci büyük az lar aras ndaki kapan ili kisi sürekli di kavisleri aras ndaki ili kilerin anahtar d r. Bir ba ka ifadeyle, 6 ya di leri aras nda s n f I kapan ili kisinin olu mas , ileride sürecek olan di er sürekli di ler için de rehber olaca ndan büyük oranda çeneler aras nda s n f I kapan elde edilmesinin garantisi olacakt r. Birinci büyük az di leri aras nda her zaman ideal s n f I kapan ili kisi görülmez. Bu dönemde az lar aras nda s n f I kapan ili kisinin olu mas istenir. Ancak bu az olguda kar la lan bir durumdur. 6 ya di leri sürdü ü zaman alt ve üst ikinci süt az lar n n distal yüzlerinin ayn düzlem üzerinde yer almalar nedeniyle az lar bölgesinde genellikle ba ba a (s n f II) kapan gözlenir. Az lardaki ba ba a kapan bu dönem için normal kabul edilir. Kar k di lenme döneminde birinci büyük az lar bölgesindeki bu ba ba a ya da s n f II kapan ili kisi 3 temel mekanizma ile s n f I az ili kisine dönü ür.36,37

a- Süt di lerinin a nmas :

Süt di leri oklüzal kuvvetler sonucu sürekli di lere k yasla a nmaya çok daha uygun bir yap gösterirler.37

Süt di lerindeki a nma nedeniyle di ler aras ndaki fossa tüberkül ili kisi zamanla silikle ir ve alt çene öne do ru hareket ederek fonksiyonel olarak düzgün bir çi neme sisteminin geli mesini sa lam olur.22,36 Böylece az lar aras nda s n f II olan ili ki s n f I ekline dönü ür. Süt di lerindeki bu fizyolojik a nmalar n olmad durumlarda sagital ve transversal yönde uyumsuzluklara neden oldu u bildirilmi tir.38

b- Lee way yer rezervinin (Lee way space) kullan lmas :

Lee way yer rezervi; süt kanin, birinci ve ikinci süt az di lerinin mezio-distal boyutlar n n toplam ile altlar ndan sürmekte olan sürekli kanin, birinci ve

ikinci küçük az di lerin mezio-distal boyutlar toplam aras ndaki farkt r.28 Süt di lerinin toplam boyutu

sürekli di lerin boyutundan daha fazla oldu undan sürekli di ler sürdü ünde di kavsi üzerinde yeterli yer bulabilirler. Alt çenedeki Lee way yer rezervi üst çeneye göre daha fazlad r. Bu fark her iki yar m çene için üst çenede 1,8 mm, alt çenede ise 3,4 mm’dir. Bunun nedeni alt ikinci süt az lar n n mezio-distal çap n n üst ikinci süt az di lerine göre daha büyük olmas d r. Bunun sonucunda alt sürekli birinci büyük az sürerken üst sürekli birinci büyük az di e oranla daha fazla meziale hareket eder. Böylece az di leri aras nda s n f I ili ki sa lanm olur.12,20,30

c- Maymun diastemalar n n kullan m :

Alt süt az di lerinin a nmas ve maymun diastemalar na do ru ilerlemesi sonucunda az di leri aras nda s n f I ili ki olu ur.12,20

d- Alt Çenenin Büyümesi:

Alt ve üst çene genellikle a a ve öne do ru büyürken kar k di lenme döneminde alt çene üst çeneye göre daha fazla öne do ru büyür. Çenelerin büyümesindeki bu fark n az lardaki tüberkül-tüberküle olan ili kiden s n f I az ili kiye geçi e katk s oldu u dü ünülürdü. Ancak Iowa çal mas ndan elde edilen sonuçlara göre çenelerin ön-arka yöndeki geli imi ile az ili kisi aras nda zay f bir ba lant oldu unu bildirmi tir. Bu çal mada az lar aras ndaki ili kinin sa lanmas nda interkanin ark mesafesi, ark boyu, maksiller ve mandibular çeneler aras ndaki ili ki gibi faktörlerin etkili oldu u gösterilmi tir.12

Bishara ve ark., süt di lenmeden sürekli di lenmeye geçi te de i en az ili kisini 5-13 ya aras 121 (60 erkek, 61 kad n) hasta üzerinde inceledikleri 8 y ll k “Iowa growth study” adl çal malar nda, süt di lenme döneminde distal step ili kiye sahip hastalar n tümünün sürekli di lenmede s n f II az ili kide olduklar n saptam lard r. Ara t rmac lar, flush terminal düzleme sahip hastalar n %56’s n n sürekli di lenmede s n f I az ili kisine, %44’ünün ise s n f II az ili kisine sahip olduklar n bildirmi lerdir. Elde edilen bu bilgilerin alt nda ikinci süt az lar aras nda istenilen ili kinin flush terminal düzlem veya mezial stepli bir ili ki oldu u bildirilmi tir.38

Süt kesici di lerin boyutlar ile alt ndan sürmekte olan sürekli kesicilerin boyutlar aras nda önemli bir farkl l k bulunmaktad r. Bu fark özellikle üst çenede aç k ekilde kendini gösterir. Di lerin mezio-distal

(5)

çaplar aras ndaki bu fark sürekli kesici di lerin süt di i kavsine düzgün bir ekilde yerle ememesine neden olur. Moyers ve arkada lar yapm olduklar çal mada bir çenedeki sürekli kesici di mezio-distal çaplar toplam n n, yerine sürecekleri süt kesicilerden erkeklerde üst çenede 8,2 mm; alt çenede ise 5,6 mm daha büyük olduklar n saptam lard r.39

Sürekli kesiciler için gerekli olan yerin sa land mekanizmalar;

1- Süt kesiciler aras nda mevcut olan fizyolojik diastemalar n kullan lmas , üst çene için 2,6 mm, alt çenede ise 1,1 mm’lik yer sa lar.

2- Sürekli kesicilerin sürmesi s ras nda interkanin ark mesafesindeki geli im, üst ve alt çenede 3 mm’lik bir yer sa lar.

3- Sürekli kesicilerin kuronlar süt kesicilere göre vestibüle do ru e imli olarak sürerler. Bu sayede daha geni bir di kavsi uzunlu u olu turarak üst çenede 3 mm alt çenede 1 mm’lik gerekli yeri sa larlar.2,33

Kar k di lenme döneminin ba lang c nda “geçici open bite” ile kar la l r. Bu durum, sürmesini tamamlamam bir keser di inden veya sürekli parmak emme gibi mekanik engellemeden kaynaklan r. Open bite keser di lerinin sürmelerini tamamlamas na kadar veya kötü al kanl k sürdükçe devam eder.12,26

Kar k di lenme döneminde sürekli üst orta kesici di ler aras ndaki “median diastema”n n görülmesi normaldir. Vakalar n ço unda diastema 1-3 mm. aras nda de i mektedir. Bu diastema sürekli kaninlerin sürmesi ile genellikle kapan r.12,29 Sürekli üst kesici

di lerin sürmesi s ras nda bu di lerin kuronlar hafifçe distale e imli sürerler. Bu da bir median diastema ile sonuçlanmaktad r. Bu durum Broadbent taraf ndan 1975 y l nda “Çirkin Ördek” (ugly duckling stage) olarak adland r lm t r. Bu durum sürekli kanin kuronunun, üst keser köklerini meziale do ru s k t rmas ndan kaynaklan r. Sürekli kaninlerin sürmesi ile median diastema kapanacakt r.40

3.2 Kar 0 k Di0lenme Ara Dönemi (8.5-10 ya0 aras geli0im)

Alt ve üst sürekli kesici di lerin sürmeleri tamamland ktan, küçük az ve sürekli kanin di lerinin sürme ba lang c na kadar olan ara dönemdir. Bu dönem k zlarda 1,5 y l, erkeklerde ise 2 y l kadar devam eder. Bu dönemde gözle görülen, di sürmesi gibi belirgin bir hareket yoktur. Ancak alveol kemi i içerisinde büyük bir faaliyet vard r. Bu faaliyet; sürekli kanin ve küçük

az di lerinin kök geli iminin devam etmesi ve buna ba l olarak da sürmek için oklüzal yönde hareket eden sürekli di lerin üzerlerinde bulunan süt di lerinin köklerininin rezorpsiyonudur.18

3.3 Kar 0 k Di0lenme kinci Dönemi (10-12 ya0 aras geli0im)

Kar k di lenmenin ikinci dönemi üst sürekli yan kesici di lerin sürmelerinin tamamlanmas ndan ve 1,5-2 y l di sürmesinin görülmedi i bir ara safhadan sonra, bukkal bölgede sürekli kanin ve küçük az lar n sürmesi ile ba lar. Bu dönem 10 ya nda ba lamakta ve 1-1,5 y l devam etmektedir.18

4. SÜREKL D LENME DÖNEM :

Sürekli di lenme dönemi son süt di inin dü mesi ile ba lar ve üçüncü büyük az lar hariç tüm sürekli di lerin sürmesi ile sona erer. Sürekli di lenme döneminde görülen karakteristik özelliklerden baz lar n inceleyecek olursak;

Overlap: Normal oklüzyonda olan di lerde, üst di ler alt di lerin labial/bukkal yüzünde konumlan r.12

Aç lar: Süt di lenme döneminde di ler alveol kreti içerisinde dik bir pozisyonda bulunurken, sürekli di lenme döneminde di ler bukko-lingual ve mezio-distal aç larda konumlan rlar.

Oklüzyon: Alt orta kesici di ler ve üst ikinci sürekli az di leri hariç tüm sürekli di ler iki sürekli di ile kapan halindedir.

Ark kurvatürü: Alt çenede ön-arka yöndeki e riye “Spee e risi” denir. Üst çenede buna kar l k gelen e riye ise “kompansasyon e risi” denir. Çenelerin bukko-lingual yöndeki e imlerine ise “Monson e risi” veya “Wilson e risi” denir.

Overbite ve overjet: Sürekli di lenme döneminde overbite %10-50 aras nda iken overjet miktar ise 1.0-3.0 mm aras ndad r.

Posterior ili ki: Üst ve alt birinci büyük az di leri S n f I kapan tad rlar. Posterior bölgede s k bir oklüzyon yani interdijidasyon ve sürekli kanin di leri de S n f I kapan ta konumlanmal d rlar.12

Di0 Ark Paternini Etkileyen Çevresel Faktörler Maloklüzyona neden olan etkenler aras nda genetik yatk nl k ve çevresel faktörler bulunmaktad r. Çevresel faktörlerden süt di lerinin erken kayb , ara yüz çürükleri, patolojik durumlar, süt di lerinin ankilozu, kötü al kanl klar ve travma say labilir. Çevresel faktörler, maloklüzyonlar n olu umunda etkili

(6)

olan faktörlerin ba nda gelirken; genetik yatk nl k ikincil etken olarak kar m za ç kmaktad r.2,12,41,42

Erken süt di i kay plar n n di ark üzerinde neden oldu u yer kay plar 1887 y l nda Davenport ve Hutchinson taraf ndan tan mlanm t r.25 Di çürükleri

ve süt di lerinin erken kayb di ark n en fazla etkileyen çevresel faktörlerdendir. Di ark paternini etkileyen faktörlerle ilgili yap lm olan çal malarda, erken di çürükleri ile birinci ve ikinci süt az lar n n erken kayb n n, di ark boyunda azalmaya neden oldu u bildirilmi tir. Yap lan ara t rmalar ayn zamanda, ikinci süt az lar n n erken kayb n n di ark boyunda azalmaya neden olan en büyük etken oldu unu ve bu azalman n her bir yar m çenede 2-4 mm aras nda oldu unu göstermektedir. Süt di lerinin erken kayb nda yer kay plar en fazla ilk y l meydana gelmektedir.39,41,42

SONUÇ

Maloklüzyon, ki ide yetersiz dentofasiyal esteti e ba l psikososyal problemlere, çi neme, yutkunma, konu ma gibi oral fonksiyon yetersizliklerine ve s kl kla travma, periodontal hastal klar veya di çürüklerine neden olmaktad r. Maloklüzyonlar n özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde ki inin sadece di sel de il, psikolojik sa l üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktad r. Süt veya erken kar k di lenme dönemlerinde, büyüme ve geli im s ras nda meydana gelen olumlu ve olumsuz de i imler, di hekimlerinin ortodontik te hisini zorla t rmaktad r. Bu nedenle çocuk hastalar n bir pedodontist taraf ndan muayene edilmesi ve pedodontistlerin de meydana gelen fizyolojik de i imleri iyi bilip hastas n takip etmesi ve geli ebilecek herhangi bir maloklüzyonu te his edip do ru zamanda hastas n ortodontiste yönlendirerek çocu un sa l kl bir di dizisine sahip olmas n sa lamas gerekir.

KAYNAKLAR

1. Marinelli A, Alarashi M, Defraia E, Antonini A, Tollaro I. Tooth

Wear in the Mixed Dentition: A Comparative Study between Children Born in the 1950s and the 1990s. Angle Orthod. 2004 ; 3: 340–343.

2. Proffit W, Fields HW Jr. Contemporary orthodontics. 3 rd ed. St

Louis: CV Mosby; 2000. p. 76-91.

3. Ng’ang’a PM, Ohito F, Øgaard B, Valderhaug J. The prevalence

of malocclusion in 13 to 15-year-old children in Nairobi, Kenya. Acta Odontol Scand. 1996; 54: 126-30.

4. Lindsten R, [Odblac]gaard B, Larsson E. Transversal dental arch

dimensions in 9-year-old children born in 1960s and the 1980s. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2001; 120: 576–584.

5. Lindsten R, [Odblac]gaard B, Larsson E. Anterior space relations

and lower incisor alignment in 9-year-old children born in 1960s and the 1980s. Angle Orthod. 2001; 71: 36–43.

6. Lindsten R. Secular changes in tooth size and dental arch dimensions

in the mixed dentition. Swed Dent J Suppl. 2003; 157: 1-89.

7. Larsson E, Øgaard B, Lindsten R, Holmgren N, Brattberg M,

Brattberg L. Craniofacial and dentofacial development in pigs fed soft and hard diets. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2005; 128: 731-9.

8. Tollaro I, Defraia E, Marinelli A, Alarashi M. Tooth abrasion in

unilateral posterior crossbite in the deciduous dentition. Angle Orthod. 2002; 72: 426–430.

9. Sly RM. Changing prevalence of allergic rhinitis and asthma. Ann

Allergy Asthma Immunol. 1999; 82: 3233–248.

10. Yamashita H, Yotsuya K, Takeuchi T, Oda S, Hara A, Sekiguchi

H, Yakushiji M. Awareness of malalignment and malocclusion in children and their guardians. Bull Tokyo Dent Coll. 2008; 1: 7-13.

11. Tulloch JFC, Shaw WC, Smith A. A comparison of attitudes

towards orthodontic treatment in British and American communities. Am J Orthod. 1984; 85: 253-259.

12. Bishara SE. Development of the dental occlusion. In: Bishara

SE. Textbook of orthodontics. 1 st ed., USA: W.B. Saunders Company; 2001. p. 53-60.

13. Okeson JP. Management of temporomandibular disorders and

occlusion. 3 rd ed., St. Louis: Mosby year book; 1993. p. 44-48.

14. The Academy of Prosthodontics Glossary of prosthodontic terms.

6 th ed. J Prosthet Dent. 1994; 1: 41-112.

15. The Academy of Prosthodontics. Glossary of prosthodontic terms.

7 th ed. J Prosthet Dent. 1999; 1: 39-110.

16. Keshvad A, Wistanley RB. Review: An appraisal of the literature

on centric relation. Part I J Oral Rehabil. 2000; 27: 823–833.

17. Ramfjord SP, Ash MM. Occlusion. 2 nd ed., Philadelphia:

Saunders; 1971. p. 50-58.

18. Snydera R, Jerrold L, Black, white, or gray: Finding commonality

on how orthodontists describe the areas between Angle’s molar classifications. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2007; 132: 302-6.

19. Ülgen M. Ortodonti anomaliler, sefalometri, etiyoloji, büyüme ve

geli im, tan 1.bas m. (stanbul: Yeditepe Üniversitesi Yay nlar ; 2000. p. 315-347.

20. Davies SJ, Gray PJ, Sandler KDO. Orthodontics and occlusion.

(7)

21. Rakosi T, Jonas I, Graber TM. Color Atlas of Dental Medicine

Orthodontic-Diagnosis. 1 st ed. New York: Thieme Medical Pub; 1993. p. 50-56.

22. Jones ML, Oliver RG. Walther and Houston’s Orthodontic Notes.

5 th ed. USA: Wright pub; 1997. p. 33-42.

23. McDonald RE, Avery DR., Dean JA, Dentistry for the child and

adolescent. 8 th ed. USA: Mosby; 2000. p. 590-593.

24. Gülhan A. Pedodonti. 2. bas m., (stanbul: (stanbul Üniversitesi

Rektörlü ü Bas mevi ve Film Merkezi: 1994. p. 87-91.

25. Koch G, Poulsen S. Pediatric Dentistry a clinical approach

Munksgaard 1 st ed. Copenhagen: Special-Trykkeriet Viborg a-s; 2001. p. 322-324.

26. Ash M, Ramfjord S. Occlusion “clinical occlusion” 4 th ed. USA:

Saunders Co.; 1995. p. 50-110.

27. Tosun Y. Serbest Di Hekimli inde Ortodonti, 1. bas m. (zmir:

Titizler grafik ve ofset bask hizmetleri; 2003. p. 32-36.

28. Ngan P, Alkire RG, Fields H. Management of space problems in

the primary and mixed dentitions. J Am Dent Assoc. 1999; 130: 1330-1339.

29. García MF, García NJ, Quintanilla DS. The diastemas in

deciduous dentition: the relationship to the tooth size and the dental arches dimensions. J Clin Pediatr Dent. 2001; 26: 65-69.

30. Foster TD, Grundy MC. Occlusal changes from primary to

permanent dentitions Br J Orthod. 1986 ; 4: 187-93.

31. Baume LJ. Physiological tooth migration and its significance for

the development of occlusion. 1. The biogenetic course of the deciduous dentition. J Dent Res. 1950; 29: 123-132.

32. Qudeimat AA. Occlusion and tooth/arch dimensions in the

primary dentition of preschool Jordanian children. Int J Paediatr Dent. 2003; 13: 230-239.

33. Mahmoodian J, Afshar H, Hadjhashem M. Determination of

Primate Space on 4 to 5 Years Old Children of Tehran’s Kindergarten in 2000. J Dent. 2004; 1: 21-26.

34. Carlsen DB, Meredith HV. Biologic variation in selected

relationships of opposing posterior teeth. Angle Orthod. 1960; 30: 162-173.

35. Y lmaz Y, Gurbuz T, Simsek S, Dalmis A. Primary canine and

molar relationships in centric occlusion in three to six year-old turkish children: A cross-sectional study. J Contemp Dent Pract. 2006; 7: 059-066.

36. Harper RP, Misch CE, Clinical indications for altering vertical

dimension of occlusion. Quintessence Int. 2000; 4: 275-280.

37. Tollaro I, Defraia E, Marinelli A, Alarashi M. Tooth abrasion in

unilateral posterior crossbite in the deciduous dentition. Angle Orthod. 2002; 72: 426-430.

38. Ngan P, Fields H. Orthodontic diagnosis and treatment planning

in the primary dentition. J Dent Child. 1995; 62: 25-33.

39. Abdellatif H, Al-Emran. Attitude toward malocclusion and desire

for orthodontic treatment among 9-17 year old Saudis. Saudi Dental Journal 2005; 1: 16-23.

40. Broadbent BH. The face of the normal child (diagnosis,

development). Angel Orthod. 1937; 7:183-208.

41. Mew JRC. The postural basis of malocclusion: a philosophical

overview. Am J Orthod Dentofacial Orthop. 2004; 6: 729-38.

42. Lin YT, Lin WH, Lin YTJ. Immediate and six-month space

changes after premature loss of a primary maxillary first molar. J Am Dent Assoc. 2007; 3: 362-8.

Yaz 0ma Adresi

Yrd.Doç.Dr.3ule KAVALO0LU ÇILDIR Yeditepe Üniversitesi

Di Hekimli i Fakültesi Pedodonti Anabilim Dal Ba dat Caddesi No:238

34728 Göztepe/ Kad köy/ (stanbul Tel : 0 216 3636044/ 6454 Faks : 0 216 3636211

Referanslar

Benzer Belgeler

‹shalin viral etkenlerinin en önde geleni olan rotavirüsün böl- gemizdeki hastalarda görülme s›kl›¤›n› araflt›rmak için Nisan 1996-Mart 1997 aras›ndaki 1

f s i g canl¬kalma oranlar¬n¬sabit tutarsak, bu durumda daha küçük pozitif λ daha büyük bir oran gerçekler: az büyüyen (veya azalan) nüfus daha h¬zl¬büyüyen nüfusa

Konseyi'nin verdiği 90 kuruşluk süt alım fiyatını bölgedeki mandıra sahiplerinin 70 kuruşa indirmeleri, üreticiyi daha büyük sıkıntıya sokmuştur.. Gıda, Tarım

• Bütirik Asit; Çok düşük miktarda olmasına rağmen süt yağına özgü kokuyu veren y.a...

Lezzet değişir, pişmiş süt lezzetini alır1.

Bilindiği gibi; basit filtrasyondan geçmiş ana faz (süt) içindeki, filtrelerin ayıramadığı katı, yarı katı veya yarı sıvı fazların santrifüj kuvveti ile

Kurutulmuş süt ürünleri, yağlı veya yağsız sütten üretildiği gibi, laktik asit bakteri kültürleri (peynir, yoğurt veya kefir kültürleri gb.) ile asitlendirilmiş

Çal›flmalar› gösteriyor ki alt›n, platin ve baflka birtak›m metaller, bakteri ve virüs parçalar›n›, anahtar konumundaki ba¤›fl›kl›k sistemi proteinlerinin