• Sonuç bulunamadı

İsmail Dübüllü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İsmail Dübüllü"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

?

Sbbşo

0» 9 9

B U L I U

Necat Tandoğan'ın fırçasından

İsmail Dümbüllü. Hafi Kadri ALPMAN

— Efendim, nerede ikâmet buyruluyor? — Aksaray'da, Şekerci sokağında. — Şekercinin neresinde?

— Kavanozunun içerisinde oturuyoruz.

— Hele, hele bir kendinizi tanıtın bakayım, ki­ min nesisiniz, ananız kimdir, babanız kimdir?

— Müsaade ediniz de nüfus memuruna gidip kütükten çıkarayım.

— Öylesi değil efendim, babanızın ismini ba­ ğışlar mısınız?.

— Vasiyeti var bağışlayarmam, sana biraz ten­ zilât yaparım. Efendim, Şekerci sokağına gir, sol tarafta tahinî boyalı evin sahibi Hacı Selâmi efen­ dinin oğluyum.

— Tamam, tamam, tanıdım. Top sakallı Hacı Selâmi efendi?.

— Evet, sakalı top da burnu mavzerdi.

— Vay efendim vay. Bizim Hacı Selâmi efen­ dinin mahdumu sidikli İsmail... Gel öpüşelim, kok­ laşalım. Siz beni tanımadınız galiba . Ben, sizin evin biraz ilerisindeki ahşap evde oturan Huriye hanımın oğlu Eyüp Sabri değil miyim?.

— Haaa, tanıdım. Şu bizim tavuk hırsızı Huri­ ye hanımın oğlu Eyüp Sabri...

— Canım şimdi bu lâfların sırası mı. Burada ne arıyorsun İsmail efendi?

— Münasip bir iş arıyorum.

— Peki, rahmetli pederden kalan hanlar, ha­ mamlar ne oldu?.

— Hanları, hamamları hepsini yedim. Şimdi elimde yalnız hamamın kurnası kaldı."

İşte O'nu tanımak, seyretmek imkânını bulmuş kimselerin kulaklarında daima kalacak meşhur mu­ haverelerinden sadece bir parçasını sunduğum İs­ mail Dümbüllü'yü de 5.11.1973 günü ecel aldı gö­ türdü.

Seyircilerini kahkahalara boğan Tulûat tiyatro­ muzun bu son komiği hayatında hiç gülmemiştir desem yeridir. O'na ne zaman rastlasanız mutlaka, bir değil, birkaç şikâyeti ile karşılaşırsınız. Her başladığı işi sonradan kendine dert edinmiştir. Bir zamanlar kadın berberliğine heves etti. Dükkân açıldı, her şeyin ilki gibi evvelâ işin içerisinde Dümbüllü olduğu için dükkân doldu taştı. Sonra, kâr bir tarafa, sermayeyi de kediye yükledi. Bu berber hikâyesini bir hikâyeye bağlayarak bana şöy­ le dert yanmıştı :

(2)

A r a s ı n a

G ö ç t ü . . .

Tatlı bir anı olan bu fotoğrafta Hafi Kadri Alpman, İsmail Dümbüllü ile bir sohbette görülüyor.

" — Hikâye malûm. Sultan Mahmud-u Adlî'ye cülûsu münasebetiyle hediye sunanlar arasında, bir adamcağız da karısının ısrarına dayanamıyarak. bahçesinden topladığı bir sepet armutu götürmüş. Masal bu ya, Sadrazam, sırası gelince huzura al­ mak üzere bir salona sokuvermiş adamcağızı. Sa­ lon hınca hınç dolu. Saatler geçmiş, ne gelen var, ne giden. "Şöyle pencereden bakayım. Devletluyû görebilir miyim?" demiş. Sen misin pencereye yak­ laşan. Karakullukçu gelmiş, indirmiş yumruğu za­ vallının suratına. Meğer oradakiler, sürgüne mah­ kûm kişilermiş. Uzatmıyalım, biraz sonra Sadra­ zam gelmiş, adamı huzura çıkarmış. Mütevazi he­ diyeyi pek beğenen padişah. "D ile benden ne di­ lersen" demiş. Yumruğun acısını hâlâ çeken adam­ cağız, "Padişahım, üç şey dilerim " :

Biri hokka, kalem; İkincisi, bir Kur'ân-ı Kerim, üçüncüsü de bir balta!" Padişah şaşırmış bu is­ tek karşısında, "Ne yapacaksın bunları?" diye sor­ muş. Zavallı, ağlamaklı bir halde cevap vermiş: "Eve gider gitmez, hokka kalemle karımın boş kâ­ ğıdını yazacağım, bir daha kadın sözüyle hareket etmemek için; Kur'ân-ı Kerim’e el basacağım, bal­ ta ile de bahçedeki armut ağacını dibinden kese­ ceğim. "Bu hikâye tastamam benim üzerime. Ka­ rı sözüne uyarak bir berber salonu açtık, iki ayda sermayeyi kediye yükledik. Ben ne anlarım kadın berberliğinden. Bu para ile Direklerarasında bir kahvehane açsaydım, eş dost sayesinde nafakamı çıkarırdım."

İsmail Dümbüllü tulûat tiyatromuzun son "Ko- miki Şehîri" idi. Bütün şikâyetlerine rağmen malî yönden küçümsenecek durumu yoktu. Ayrıca, bir banka ona San'at Müşavirliği vermek suretiyle bu yönünü daha da genişletti. Radyolarımız, basınımız, televizyonumuz, Dümbüllü'nün ölümü ‘ karşısında duyulan üzüntüyü geniş çapta aksettirdiler. Bu ha­ reketi şükranla karşılamamak mümkün değildir.

1315 yılında Üsküdar'da doğan, Toptaşı Askerî Rüştiyesini üçüncü sınıfta bırakarak ilk defa Üs­ küdar'da "Dilküşâ" Tiyatrosunda komik büyük Şev­ ki Beyle sahneye çıkan, sonra "Kam er" tiyatrosun­ da Karagöz Hüseyin'le çalışan ve Haşan Efendi'nin yanında iyice piştikten sonra kendi başına kurdu­ ğu kumpanya ile son zamanlara kadar tulûat tiyat­ romuza hizmet eden Dümbütlü'yü rahmetle anar­ ken, ondan kısa bir süre önce hayata gözlerini ka­ payan, müzikli tiyatromuza büyük katkıda bulunmuş Cemal Sâhir'in hazin âkıbetini üzüntü ile hatırla­ mamak elden gelmiyor. Şuh Viyana operetlerini memleketimize ilk defa getirmiş bu değerli sanat­ çı sessiz sedasız ölmüş ve Belediyece "Kimsesiz" lere yapılan muameleye tâbi tutularak hiç bir tö­ ren yapılmadan Feriköy mezarlığına defnedilmiştir. Belediye Mezarlıklar Müdürlüğünden aldığım bil­ giye göre mezarını, Feriköy Mezarlığı Takip Me­ muru Ömer Bey bilirmiş. Cenaze parası ayırarak sarf imkânı bulamayan "Emekli Sahne Sanatkârlık­ ları Derneği" hiç olmazsa bu parayla mezarını yap­ tırsa ne isabetli bir iş görmüş olur. Bunu Dernek Başkanı Sayın Vasfi Rıza Zobu'dan diliyor ve bek­ liyoruz.

T.B.B. — 23

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

"Gökçek istifa" yazılı tişörtlerle Kızılay Metrosu'ndaki turnikelere kendilerini zincirleyen öğrenciler, "Gökçek istifa et" diye slogan attı..

İnsanın vejetaryen olduğuna dair görüş ve kanıt bildirilirken en büyük yanılma biyolojik sınıflandırma bilimi (taxonomy) ile beslenme tipine göre yapılan

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada "göl geliştirme" adı verilen faaliyet,

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

Öğrencilere, bulaşıkların akan suyla değil leğenin içinde yıkanması, çok kirli çamaşırların makineye atılmadan önce deterjanl ı suya basılması, bulaşık deterjanı

,ldy"ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda "bize benzeyeceksiniz" diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm