• Sonuç bulunamadı

Türk posta pulunun 100'üncü yıldönümü bir seri pulla kutlandı:yurdumuzda mektuplara pul yapıştırma usulünü koyan bir Türk gazetecisi idi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk posta pulunun 100'üncü yıldönümü bir seri pulla kutlandı:yurdumuzda mektuplara pul yapıştırma usulünü koyan bir Türk gazetecisi idi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

10

gU B A T 1963 M İ L L İ Y E T

SAYFAı I

Posta

pulunun

mm mm

ü bir seri

pulla kutlandı

Yurdumuzda mektuplara pul yapıştırma

usûlünü koyan bir

P

T.T. idaresi Türk posta pul- a lartnın yüzüncü yıldönümü dolayısıyle bir seri pul çı­ kardı; bu pulların üstünde Türki­ ye Cumhuriyeti postaları yazısı ve çerçeve içinde padişah tuğrası, altında da eski harflerle Devlet-i Aliyye-i Osmaniye sözleri var. Daha altta da bugün kullandığımız sayılarla 1863-1963 yazılı... Bu yeni pullarımızın içindeki tuğralı pul yüz yıl önce mektupların üs­ tüne yapıştırılmış olan ilk Türk puludur.

Yurdumuzda mektupların üstü­ ne pul yapıştırılması usulünü ko­ yan eski bir Türk gazetecisidir. Mektuplara pul yapıştırma usulü­ nün yüzüncü yılını anarken bu usulü koymuş olan eski Türk ga­ zetecisini anmayı da unutmaya­ lım. Bu gazeteci yönetim, basın ve saıı’at alanlarında uzun yıllar emeği geçmiş ve faydalı olmuş yazarımız Agâh Efendidir.

Türk

gazeteci idi

İLK ÖZEL GAZETEMİZ

Agâh 1832 yılında İstanbul'da doğmuştu; babası Yozgatlı Ça­ panoğlu Ömer Hulûsi Efendi’dir. Tıbbiye Okulu Beyoğlunda şim­

diki Galatasaray lisesinin bulun­ duğu yerde idi. Agâh bu Tıbbiye Okulunun hazırlık sınıflarında yedi yıl okudu; burada başka bil­

gilerle birlikte sağlam Fransızca öğretirlerdi. Agâh hekim olmadı, Bâb-ı-âli Tercüme Odasına gire­ rek devlet memuru oldu; bir şiire sonra da elçilik kâtibi olarak Pa­ ris’e gönderildi. Avrupa’da bu­ lunduğu yıllar içinde bir çok fay­ dalı şeylerle beraber dünyanın ne halde olduğunu, bizim ne halde olduğumuzu öğrendi; basının top­ lumu uyarma, kalkındırma işinde ne kadar etkili olduğunu öğrendi.

Dilimizde ilk gazete İkinci Mah- mud'un padişahlığı sırasında 1832 yılında yayınlanmış olan Takvim-i Vakaayi’dir; Devlet tarafından çı­ karılırdı, hükümet bildirilerini, padişah ve hükümet büyükleri ile ilgili haberleri yayınlardı; ara sı­ ra yangın, bulaşıcı hastalık gibi şeyleri de söz konusu ederdi.

1840 yılında Cerîde-i Havadis adı altında bir Türkçe gazete da­ ha yayınlamağa başladı; on gün­ de bir çıkardı. Bunu çıkaran

REFİK AHMET SEVENGİL

• ıııımımıııuıı mı i m i n i umu t ı ı ı m i M i ı ı ı ı t M i i H i ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı u i M n i

William Cburchil adımla bir İn- gilizdi: bir zaman kendisi, o öl­ dükten sonra da oğlu Alfred Chur- chil yayınladı. Aylıklı Türk ya­ zarlar bu gazetede imzasız yazılar yazarlardı. Gazete padişahı bir çok över, hükümete yardakçılık ederdi.

Elçilik kâtibi Agâh Efendi ya­ bancı ülkelerde dolaştığı sıralarda özel kişilerin gazete çıkararak hükümetin gidişini denetledikle­ rini, yurt işleri hakkında kendi düşüncelerini söylediklerini gör­ müştü; yurda dönünce Tercü- man-ı Ahval adı altında ilk özel Türk gazetesini çıkardı. B’> gaze­ tenin ilk sayısı Hicri fi Rebîulâhi, 1277 (Milâdî 22 Ekim ISfifl) giini' yayınlanmıştır. Agâh Efendi ta­ nınmış yazar Şinasi ile anlaşmış­ tı, baş yazıları ona yazdırıyordu.

Bir süre sonra Şiııasi Terciiman-ı Ahval’den ayrdıp tek başına Tas- vir-i Efkâr adındaki gazeteyi çı­ kardıktan sonra da Agâh Efendi Tercüman-! Ahval’i devam ettir­ miş, 1866 yılma kadar yayınlamış­ tır.

POSTA NÂZJR!

*GÂH EFENDİ

Agâh Efendi bir yandan gazete­ sini çıkarırken bir yandan da devlet hizmetinde memur olarak görev almıştı; '863 yılında Posta Nazırı olmuştu Buradaki Nazır sözü bugünkü kabine «iyesi Ba­ kan anlamında değildir, posta iş­ lerini yöneten Genel Müdür gilıi bir şey.

Yurdumuzda posta teşkilâtı 1840

İHTİLÂLCİ AGÂH

EFENDİ

Avrupa’ya kaçmıştır; orada istib­ dada karşı koymak için Türkçe gazete çıkarmak, bu gazeteleri gizlice yurda sokup dağıtmak iş­ leri ile uğraşmıştır. Üç yıldan ar­ tık bir süre Fransa, İngiltere ve Belçika’da kaldı. İhtilâlciler 1871 de yurda döndüler.

TİYATRO YAZARI

AGÂH EFENDİ

Posia Nazırlığı sırasında pul usûlünü koyan Agâh Efendi, Elçilik kâtipliği

yaptı, ilk özel gazeteyi çıkardı. İhtilâlci cidnğn için

Avrupa'ya kaçtı.

Sonra Ankara'ya sürüldü, öldüğü zaman ise Atina'da büyükelçiydi

yılında kurulmuştur. Mektuplar tartılır, ağırlığına ve gönderilece­ ği yerin uzaklığına göre alınması gereken ücret zarfın üstiinc yazı­ lırdı; çeşitli kasabalarımıza atla kaç saatte gidileceği hesaplanmış, cetveli yapılmıştı; para ona göre alınır, mektup yollanırdı.

Agâh Efendi’nin gezip gördüğü Avrupa şehirlerinde böyle şey kalmamıştı, artık mektuplara pul yapıştırılıyordu İngiltere’de bu usul 1840 yılından heri uygulanı­ yordu. Şehirler arasındaki yakın­ lık uzaklık da hesaba katılmıyor­ du- Tek tip tarife vardı. Yeni Pos­ ta Nazırı bunu hükümete kabul ettirdi, bedelleri değişik pullar bastırdı, bu usulü uygulamağa başladı. Bu olay 1863 yılındadır. İlk pulların üstündeki tuğra da o sırada padişah olan Abdiilaziz’in tuğrasıdır.

Agâh Efendi Posta Nazırlığın­ dan ayrıldıktan sonra bir şiire va­ purlar idaresini düzenledi, sonra Sayıştay üyesi oldu.

Agâh Efendi 1871 den sonra çe­ şitli memurluklarda bulundu. Bu arada 1868 de kurulup 1882 yılına kadar Türk dilinde aralıksız tem­ siller veren tek san’at topbîirğu Gcdikpaşa Tiyatrosu’na eserler vererek yardım etti. 1874-1875 ti­ yatro mevsiminde Gedikpaşa Ti- yatrosu’nda musikili serler oyna­ nıyordu. Bunlar o sırada Fransa- da oynanıp sevilmiş, tutulmuş ölen en yeni operetlerdi. 5 Nisan 1875 günü akşamı Gedikpaşa Tiyatro­ sunda La Fille de Madame An- got opereti oynanmış, ondan sonra da birçok defa tekrarlanmıştır. Madam Angot’nun kızı opereti Alexandrc Charles Lecog (1832 - 1918) tarafından bestelenmiştir. Eseri dilimize Agâh Efendi çevir­ miştir. Agâh Efendi’nin Nâmurad (isteğine kavuşamayan) adında bir telif piyesi de vardır, basılı­ dır.

SÜRGÜN AGÂH

■ ■ ■ ■ ■ ■ • ■ ■ « ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ ■ • e

EFENDİ

1866 sıralarında Namık Kemal ve arkadaşları gizli İttifak-ı Ha­ miyet Demeğini kurmuşlardı. Bunlara sonra Yeni Osmanlılar denildi. Aydın gençler padişah Abdiilaziz’in istibdadına karşı koymak istiyorlardı. Agâh Efendi de onların arasındadır. Gizli der­ nek 1867 de hükümetçe ortaya çı­ karılınca Namık Kemal ve arka­ daşları arasında Agâh Efendi de

Y urdum uzda m ek tu p lara pul y a p ıştırm a usulünü koyan Agâh Efendi, b ir T ü rk gazetecisidir. Resim de Agâh Efendi 28 y aşın d ak i h alinde görülüyor.

İkinci Abdülhamit 1876 yılında da Meşrutiyet i kuracağına söz ve­ rerek padişah olmuştu; kısa bir süre sonra ilk defa toplanmış olan Millet Meclisini dağıtmış, koyu bir istibdat rejimini uygulamağa baş­ lamıştı; eski ihtilâlcilerden de hoş­ lanmadığı için Namık Kemal’i Limi adasına siirdüğii gibi Agâh Efendi’yi dc Ankara’ya sürüp İs­ tanbul’dan uzaklaştırmıştı, altı yıl sonra onun sürgün yerini Bur- sa’ya çevirdi. 1882 yılında Gedik­ paşa Tiyatrosu’nu bir gece içinde taş üstünde taş bırakmamacasma yıktırırken bu tiyatronun eski pi­ yes yazarlarından Agâh Efendi’yi affetti, o zaman topraklarımız İçinde bulunan Sakız adası muta­ sarrıflığına atadı. Mutasarrıflık kaymakamlıkla vali arasında bir idare amirliğidir. O sırada Namık Kemal de bir zaman sürgün ola­ rak oturduğu Limi adasına mu­ tasarrıf yapılmıştı. Kısa bir süre

sonra iki eski ihtilâlcinin yerleri değiştirilerek Agâh Limi’ye Na­ mık Kemal Sakız’a gönderildi. Eski ihtilâlcileri hem korur gö­ rünmek, hem de hükümet mer­ kezinden uzakta bulundurmak İkinci Abdülhamid’in özel bir po­

litikasıdır.

ELÇİ AGÂH EFENDİ

Agâh Efendi 1883 yılında Atina- ya elçi olarak gönderilmiş, iki yil sonra da orada ölmüştür. Cena­ zesi İstanbul’a getirilip Sultan Mahmut Türbesi yanındaki me­ zarlığa gömülmüştür.

TJSTIJN KAT.TTFNIN SEMBOLÜ

TRENÇKOTLUK

ELBİSELİK POPLİNLERİ

= KEKLÂMKO 4 - 1804 =

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1986 yazı biterken, Köy Ensti­ tüsü kökenli emekli öğretmen Hüseyin Kartal ve oğlu Cengiz bir restoran açmaya karar ve­ rince, ünlü yazarlarımızın bir öğüdüne

Bir gün böyle güzel nasıl çizi­ yorsun diye sorduğunda, Abidin der ki: “bu tüyü veren kişiye söz verdim, bu bir sırdır söyleyemem.. Ancak bu tüyden bende bir tane

S STANBUL Hastaneleri Tarihi konulu sem- I pozyuma “Türk hamamları” konusunda bir " bildiri sunan Batı AlmanyalI güzel doktor.. Heike Hafemann, ' “Bugüne

608 aralık ayın­ da İstanbul, tarihinde ender raslanan büyük kışlardan birine maruz kaldı.. Boğaziçi tamamen dondu, bir çok ba­ lıklar karaya

“Hürriyet gazetesi kuru­ cusu rahmetli Sedat Simavi’- nin kabri başında anılması sırasında patlayan bomba Türk basınını en derin şekil­ de

On hastanın tanısı, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemiyle KKKA virusu (CCHFV) RNA pozitifliği gösterilerek; PCR-negatif olan 2 hastada ise ELISA yöntemiyle anti-CCHFV

Pnömokoksik menenjitli olgularda sekel (%19.5) ve ölüm oran› (%19.5) di¤er bakteriyel menenjitler- den anlaml› olarak yüksek bulundu (p<0.05)1. Brucella menin- goansefalitli

Bü­ tün medenî dünyanın hemen bütün mekteplerinde bizim bunu bir saat 'eriye atmamız sebebi olmıyan ve zi kuşkulandırması lâzım gelen ayrılık ve