• Sonuç bulunamadı

5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile yetki alanı genişletilen büyükşehir belediyelerinin imar planı değişiklikleri açısından irdelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile yetki alanı genişletilen büyükşehir belediyelerinin imar planı değişiklikleri açısından irdelenmesi"

Copied!
115
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

5216 SAYILI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE

YETKİ ALANI GENİŞLETİLEN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİN İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ AÇISINDAN İRDELENMESİ

SERKAN ÖZDEMİR

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ŞEHİR VE BÖLGE PLANLAMA ANABİLİM DALI

(2)
(3)

ii

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

5216 SAYILI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE

YETKİ ALANI GENİŞLETİLEN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİN İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ AÇISINDAN İRDELENMESİ

Serkan ÖZDEMĠR Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü

ġehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı

Danışman : Yrd. Doç. Dr. M. Çağlar MEġHUR

2008, 94 Sayfa

Jüri : Prof. Dr. Ahmet ALKAN Yrd. Doç. Dr. Rahmi ERDEM Yrd. Doç. Dr. M. Çağlar MEġHUR

Ülkemizde, yerel yönetimlerce hazırlanan imar planlarını ve onlarda yapılacak değiĢiklikleri denetleyecek etkin bir mekanizma bugüne kadar oluĢturulamadığı gibi, özellikle büyükkentlerimiz ve çeperlerinde yerel yönetimlerce yürütülen alt ölçekteki planlama çalıĢmalarını ve uygulamalarını da yönlendirecek üst ölçekli bir planlama

sistematiği tam olarak geliĢtirilebilmiĢ değildir. Bu amaçla, özellikle

büyükkentlerimizdeki geliĢimi kontrol altına almak, yönlendirmek, anakent ve çeperlerindeki yerleĢmelerde planlı ve uyumlu bir kentsel geliĢime olanak sağlamak, yatırımların ve hizmetlerin daha programlı, dengeli, etkin ve verimli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, 2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası yürürlüğe konulmuĢtur. 5216 sayılı Yasa, iki kademeli hiyerarĢik bir yerel yönetim sistemini tanımlamakta, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde ve büyükĢehir çeperlerinde (büyükĢehir belediye sınırlarının geniĢletilmesi suretiyle) özellikle planlama konusunda, büyükĢehir belediyeleri eliyle etkin bir denetim mekanizması oluĢturmayı amaçlamaktadır.

Bu çerçevede yapılan çalıĢma, büyükĢehir belediye sınırlarına 5216 sayılı Yasa ile dâhil edilen belediyelerin, imar planı değiĢikliklerini algılama ve uygulama biçimlerinde Yasa öncesine göre herhangi bir değiĢiklik olup olmadığının Antalya BüyükĢehir Belediyesi özelinde yapılan değerlendirmeler neticesinde saptanması ve bu suretle Yasa’nın özellikle planlama konularında amaçladığı hedeflere (denetim ve kontrol) ulaĢıp ulaĢmadığının sorgulanması üzerine kurgulanmaktadır.

Anahtar Kelimeler : Kent, Metropoliten Kent, Metropoliten Kent Yönetimi,

Metropoliten Kent Planlama, Ġmar Planı DeğiĢiklikleri, Antalya.

(4)

iii

ABSTRACT

M.S. Thesis

EVALUATION OF METROPOLITAN MUNICIPALITIES,

EXPANDING THEIR COMPETENCE REGION WITH THE LAW OF 5216th, WITHIN THE LOCAL PHYSICAL PLAN CHANGES

Serkan ÖZDEMĠR

Selcuk University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of City and Regional Planning

Supervisor : Asst. Prof. Dr. M. Çağlar MEġHUR

2008, 94 Pages

Jury : Prof. Dr. Ahmet ALKAN Asst. Prof. Dr. Rahmi ERDEM

Asst. Prof. Dr. M. Çağlar MEġHUR

In our country, an effective mechanism has not been developed for controlling physical plan and changes on them up to now. And, there is no systematic approach for macro plans for directing the development of metropolitan cities and their around yet. In this respect, the Law of 5216th has an important role for solving this problem. The aim of Law of Metropolitan Municipalities, 5216th is to control and direct the spatial development of metropolitan cities and to provide an planned and effective urban development for metropolitan cities and their fringe in terms of investment and urban services. This legal regulation has important results. The most important one is to create an effective control mechanism on the municipalities which are beside in the competence region of metropolitan cities.

In this frame, the basis of study is an analysis on the municipalities which are not in the competence region of Antalya Metropolitan Municipality. The aim of this comparative analysis is to examine the differences on the perception and using of plan changes after the Law of 5216th.

Key Words : City, Metropolitan City, Metropolitan City Governance, Metropolitan

(5)

iv

İÇİNDEKİLER

ÖZET ii

ABSTRACT iii ĠÇĠNDEKĠLER iv ġEKĠLLER LĠSTESĠ vii TABLOLAR LĠSTESĠ vii GRAFĠKLER LĠSTESĠ viii 1. GİRİŞ: KURAMSAL ÇERÇEVE, ÇALIŞMANIN AMACI, MATERYAL VE METOD, ÇALIŞMANIN TANITILMASI...1

1.1. KURAMSAL ÇERÇEVE...1

1.2. HĠPOTEZ VE VARSAYIMLAR ...3

1.3. ÇALIġMANIN AMACI ...4

1.4. MATERYAL VE METOD ...4

1.5. ÇALIġMANIN TANITILMASI ...6

2. BÖLÜM: KAVRAMSAL TANIMLAMA VE AÇIKLAMALAR ...7

2.1. KENT VE KENTLEġME...7

2.2. METROPOLĠTEN KENT ...12

2.3. DÜNYADA VE TÜRKĠYE’DE METROPOLĠTEN KENT YÖNETĠMĠ ...15

2.3.1. Metropoliten Kent Yönetimini Gerektiren Sebepler ... 15

2.3.2. Dünyada Metropoliten Kent Yönetimi ... 16

2.3.2.1.Tek Kademeli Metropoliten Yönetimler ...17

2.3.2.2.Ġki Kademeli Metropoliten Yönetimler ...18

2.3.3. Türkiye'de Metropoliten Kent Yönetimi... 19

2.3.3.1. Türkiye’de MetropolitenleĢme Süreci ve Sonuçları ...19

(6)

v

2.3.3.3. Metropoliten Kent Yönetimine ĠliĢkin GeliĢtirilen Yasal Mevzuatın

Değerlendirilmesi...27

2.4. TÜRKĠYE’DEKĠ KENT PLANLAMA PRATĠĞĠNĠN METROPOLĠTEN KENTLER ÇERÇEVESĠNDE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ...34

2.4.1. Tarihsel GeliĢim ... 34

2.4.2. Metropoliten Kentlerde Planlama Araçları ... 38

2.4.2.1. Metropoliten Ġmar Planı ...38

2.4.2.2. Çevre Düzeni Planı...39

2.4.2.3. Ġl Çevre Düzeni Planı ...41

2.4.2.4. Nazım Ġmar Planı...42

2.4.2.5. Uygulama Ġmar Planı ...43

2.5. BÖLÜM SONUÇLARI ...45

3. BÖLÜM: İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ (KAVRAMSAL TANIMLAR, YASAL DAYANAK, SORUNLAR) ...46

3.1. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠĞĠ KAVRAMI ...47

3.2. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNE NEDEN OLAN ETKENLER ...48

3.3.ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNDE UYULMASI GEREKEN TEMEL ESASLAR ...51

3.4. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNĠN YAPILIġ AMAÇLARI ...55

3.5. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNĠN TĠPLERĠ ...55

3.6. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNĠN ONAMA SÜRECĠ ...56

3.7. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNE ĠTĠRAZ ...59

3.8. ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNĠN SONUÇLARI ...59

(7)

vi

4. BÖLÜM: 5216 SAYILI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU İLE YETKİ ALANI GENİŞLETİLEN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİN İMAR PLANI DEĞİŞİKLİKLERİ AÇISINDAN İRDELENMESİ; ANTALYA

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ ...62

4.1. ANTALYA KENTĠ’NĠN MEKÂNSAL VE ĠDARĠ SINIRLAR AÇISINDAN GELĠġĠMĠ VE PLANLAMA SÜRECĠ ...62

4.2. 5216 SAYILI YASA ĠLE ANTALYA BÜYÜKġEHĠR BELEDĠYESĠ SINIRLARINA DÂHĠL EDĠLEN ĠLK KADEME BELEDĠYELERĠNĠN ÜRETTĠĞĠ ĠMAR PLANI DEĞĠġĠKLĠKLERĠNĠN ĠRDELENMESĠ ...69

4.2.1. ÇalıĢma Alanının Tanımlanması ve Örneklem Seçimi ... 69

4.2.2. Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin Değerlendirilme Yöntemi ... 70

4.2.3. Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin KullanılıĢ Biçimlerinin 5216 Sayılı Yasa Öncesi ve Sonrasına Göre KarĢılaĢtırmalı Olarak Değerlendirilmesi ...72

4.2.3.1. Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin YapılıĢ Amaçları ...73

4.2.3.2. Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin Tipleri ...76

4.2.3.3. Ġmar Planı DeğiĢikliklerine ĠliĢkin Mülkiyet Verileri ...80

4.2.3.4. Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin Kapsadığı Alanlar ...82

4.3. BÖLÜM SONUÇLARI ...83

5. BÖLÜM: SONUÇ ...86

(8)

vii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. ÇalıĢmada Ġzlenen Yönteme ĠliĢkin AkıĢ ġeması 5

Şekil 2. 1993 Tarihli 504 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Kurulan

Antalya BüyükĢehir Belediye Sınırları ve Alt Kademe Belediyeleri 65

Şekil 3. 2004 Tarihli 5216 Sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası ile OluĢturulan

Antalya BüyükĢehir Belediye Sınırları ve Ġlk Kademe Belediyeleri 67

Şekil 4. ÇalıĢma Alanının Tanımlanması 70

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Metropoliten Kentlerde Planlama Araçları ve Yetkili Ġdareler 38

Tablo 2. Antalya Kenti Nüfus GeliĢimi 63

Tablo 3. 5216 Sayılı Yasa ile Antalya BüyükĢehir Belediye Sınırlarına

Dâhil Edilen Ġlk Kademe Belediyelerinin Nüfus GeliĢimi 68

Tablo 4. Plan DeğiĢikliklerinin Kullanılma Biçimlerine Göre KarĢılaĢtırılması 72

Tablo 5. Plan DeğiĢikliklerinin Amaçlarına Göre Dağılımı 73

Tablo 5a. Plan DeğiĢikliklerinin Amaçlarına ve Tiplerine Göre Dağılımı 74

Tablo 5b. Plan DeğiĢikliklerinin Amaçlarına ve Yapıldıkları Mülklere Göre

Dağılımı 75

Tablo 5c. Plan DeğiĢikliklerinin Amaçlarına ve Kapsadığı Alanlara Göre

Dağılımı 76

Tablo 6. Plan DeğiĢikliklerinin Tiplerine Göre Dağılımı 77

Tablo 6a. Plan DeğiĢikliklerinin Tiplerine ve Yapıldıkları Mülklere Göre

Dağılımı 78

Tablo 6b. Plan DeğiĢikliklerinin Tiplerine ve Kapsadığı Alanlara Göre Dağılımı 79 Tablo 7. Plan DeğiĢikliklerinin Yapıldıkları Mülklere Göre Dağılımı 80

Tablo 7a. Plan DeğiĢikliklerinin Yapıldıkları Mülklere ve Kapsadığı Alanlara Göre

Dağılım 81

(9)

viii

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik 1. Plan DeğiĢikliklerinin 5216 sayılı Yasa Öncesi ve Sonrasında YapılıĢ

Amaçlarına Göre KarĢılaĢtırılması 73

Grafik 2. Plan DeğiĢikliklerinin 5216 sayılı Yasa Öncesi ve Sonrasında Tiplerine

Göre KarĢılaĢtırılması 77

Grafik 3. Plan DeğiĢikliklerinin 5216 sayılı Yasa Öncesi ve Sonrasında

Yapıldıkları Mülklere Göre KarĢılaĢtırılması 81

Grafik 4. Plan DeğiĢikliklerinin 5216 sayılı Yasa Öncesi ve Sonrasında Kapsadığı

Alanlara Göre KarĢılaĢtırılması 82

EKLER

EK-A. 5216 Sayılı Yasa ile Antalya BüyükĢehir Belediyesi Sınırlarına Dâhil

Edilen Ġlk Kademe Belediyelerinin Yasa Öncesinde Hazırladıkları Ġmar Planı DeğiĢiklikleri

EK-B. 5216 Sayılı Yasa ile Antalya BüyükĢehir Belediyesi Sınırlarına Dâhil

Edilen Ġlk Kademe Belediyelerinin Yasa Sonrasında Hazırladıkları Ġmar Planı DeğiĢiklikleri

(10)

1. GĠRĠġ: KURAMSAL ÇERÇEVE, ÇALIġMANIN AMACI, MATERYAL VE METOD, ÇALIġMANIN TANITILMASI

1.1. KURAMSAL ÇERÇEVE

II. Dünya SavaĢı sonrasında bütün dünyada yaĢanan hızlı kentleĢme hareketi, özellikle 1950‟li yıllardan baĢlayarak ülkemizde de kendini hissettirmeye baĢlamıĢtır. Ülke genelindeki hızlı nüfus artıĢına paralel olarak yaĢanan sanayileĢme, kırsal alanlardan büyük kentlere doğru önemli bir nüfus hareketine sebep olmuĢ ve büyük kentler nüfus ve alansal açıdan büyürken, etraflarında da onları kuĢatan yeni yerleĢim alanları oluĢmuĢtur (KeleĢ;1985). Bu geliĢmeler, ülkemiz büyük kentlerinin sınırlarını da aĢarak çevreye doğru plansız ve kontrolsüz bir Ģekilde yayılmasına, sosyal yapılarında ve ekonomilerinde de önemli değiĢiklikler yaĢanmasına yol açmıĢtır. Neticede, ülkemizde büyük kentlerin doğmasından önceki Ģartlara ve ihtiyaçlara göre uygulamaya konulan idari ve hukuki düzenlemeler, ortaya çıkan problemlerin çözümü, günün Ģartları ve ihtiyaçlarına cevap verme noktasında yetersiz kalmıĢtır.

Ülkemizde bu sorunun çözümüne yönelik ortaya konulan önemli yasal düzenlemelerden biri 2004 tarihli 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası‟dır. Söz konusu Yasa ile, büyükkentlerimizdeki geliĢimi kontrol altına almak, yönlendirmek, anakent ve çeperindeki yerleĢmelerde planlı ve uyumlu bir kentsel geliĢime olanak sağlamak, büyükĢehir ve çeperlerindeki yönetsel yapı ve sınırları yeniden tariflemek, yatırımların ve hizmetlerin daha programlı, dengeli, etkin ve verimli bir Ģekilde yürütülmesini sağlamak amaçlanmaktadır.

Bu doğrultuda, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası ile büyükĢehir belediye sınırları geniĢletilmiĢ ve büyükĢehir çeperlerindeki birçok belde belediyesi büyükĢehir sınırlarına dâhil edilmiĢtir. Yine, 5216 sayılı Yasa ile büyükĢehir belediyelerine, sınırları içerisinde üst ölçekli plan yapma ve onama yetkileri yanında, ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanan alt ölçekli planları ve değiĢikliklerini de üst ölçekli planlara göre kontrol etme ve onama yetkileri verilmiĢtir. Böylece, o

(11)

tarihe kadar büyükĢehir çeperlerinde bulunan belde belediyelerince herhangi bir üst ölçekli plan otoritesinden yoksun ve denetimsiz bir Ģekilde yürütülen planlama çalıĢmalarının, büyükĢehir belediyelerince üst ölçekli planlara göre değerlendirilerek denetiminin sağlanması amaçlanmıĢtır.

Dolayısıyla, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası, yukarıda da tarif edildiği üzere, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde özellikle planlama konusunda, büyükĢehir belediyeleri eliyle etkin bir denetim mekanizması oluĢturmaktadır. Bu doğrultuda, büyükĢehir belediye sınırlarına 5216 sayılı Yasa ile dâhil edilen belediyelerin, imar planı değiĢikliklerini algılama ve uygulama biçimlerinde Yasa öncesine göre herhangi bir değiĢiklik olup olmadığının sorgulanması ve bu suretle Yasa‟nın özellikle planlama konularında amaçladığı hedeflere ulaĢıp ulaĢmadığının saptanması, bu çalıĢmanın ana tartıĢma konusunu oluĢturmuĢtur.

TartıĢmanın imar planı değiĢiklikleri üzerinde kurgulanmasının temel nedeni ise, 3194 sayılı Ġmar Kanunu ile imar planı yapma ve değiĢtirme yetkilerinin büyük ölçüde yerel yönetimlere devredilmesi ardından, imar planı değiĢikliklerinde önemli ölçüde artıĢlar yaĢanmıĢ olması (Ersoy;2000) ve imar planı değiĢikliklerinin Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana uygulandığı Ģekli ile daha çok imar planlarının etkinliğini azaltan, yozlaĢtıran, bütünlüğünü bozan ve kiĢisel çıkarları ön plana çıkaran bir araç olarak kullanılmasıdır. Oysa ki, Yasanın öngördüğü Ģekli ile imar planı değiĢikliklerinden, imar planlarında ortaya çıkan aksaklıkların ve eksikliklerin giderilmesi, imar planlarının uygulanabilirliklerinin arttırılması ve planların yeni geliĢme ve ihtiyaçlara cevap verir hale getirilmesi noktalarında ortaya çıkan zorunlu ve kamu yararına dönük talepleri karĢılaması beklenmektedir. Ülkemizde bugüne kadar konuya iliĢkin yürürlüğe konulan yasalarda, yerel yönetimlerce hazırlanan planları ve onlarda yapılacak değiĢiklikleri denetleyecek etkin bir mekanizma oluĢturulamadığı gibi, alt ölçekteki planlama çalıĢmalarını ve uygulamalarını yönlendirecek üst ölçekli bir plan otoritesinin de yeterli derecede oluĢturulamamıĢ olması da bu durumun en önemli sebepleri arasında sayılabilir. Bu anlamda, 5216 sayılı Yasa ile ortaya çıkan yapılanma, imar planı değiĢiklikleri açısından sorgulanmaya değer bir durum olarak değerlendirilmektedir.

(12)

1.2. HĠPOTEZ VE VARSAYIMLAR

Hipotez:

Ülkemiz mevcut planlama pratiği ve konu ile ilgili geliĢtirilen yasalar incelendiğinde, imar planı yapımı ve değiĢikliklerine iliĢkin sürecin denetim ve kontrolüne yönelik bir mekanizmanın bugüne kadar oluĢturulamadığı görülmektedir. Ancak, 2004 tarihli BüyükĢehir Belediyesi Yasası, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde özellikle planlama konusunda, büyükĢehir belediyeleri (üst ölçekli plan yapma ve alt ölçekte hazırlanan planları denetleme) eliyle etkin bir denetim mekanizması oluĢturmayı amaçlamaktadır.

Varsayımlar:

a. Ġmar planı yapımına ve değiĢikliklerine iliĢkin sürecin denetlenememesi, çoğu zaman kısa vadeli çıkarlar uğruna gerek politikacılar, gerekse mülk sahipleri tarafından sıklıkla imar planı değiĢikliği yapılmak suretiyle imar planlarının istismar edilmesine sebep olmaktadır.

b. 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde, büyükĢehir belediyeleri eliyle, özellikle planlama konusunda üst ölçekli bir plan otoritesi oluĢturmuĢ, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yürüttükleri alt ölçekli plan yapım, onama ve değiĢtirme süreçlerini de denetim ve kontrol altına almıĢtır.

c. BüyükĢehir belediye sınırlarına 5216 sayılı Yasa ile dâhil edilen belediyelerin imar planı değiĢikliklerini algılama ve kullanıĢ biçimlerinde, hazırlanan planların iki kademeli bir onama, değerlendirme ve kontrol sürecine dâhil edilmiĢ olması ve büyükĢehir sınırları içerisinde üst ölçekli bir plan otoritesinin oluĢturulması sebebiyle olumlu yönde değiĢiklikler olmuĢtur.

(13)

1.3. ÇALIġMANIN AMACI

Bu çalıĢma ile 5216 sayılı Yasa ile büyükĢehir belediye sınırlarına dâhil edilen belediyelerin, imar planı değiĢikliklerini algılama ve kullanıĢ biçimlerinde, Yasa öncesine göre herhangi bir değiĢiklik olup olmadığının Antalya BüyükĢehir Belediyesi kapsamında irdelenmesi ve bu çerçevede Yasa‟nın özellikle planlama

konularında amaçladığı hedeflere ulaĢıp ulaĢmadığının sorgulanması

amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda;

- Ülkemizdeki metropolitenleĢme süreci ve metropoliten kent yönetimine iliĢkin geliĢtirilen yasal ve yönetimsel çerçevenin değerlendirilmesi,

- Metropoliten kentlerde planlamanın, Türkiye‟deki mevcut kent planlama pratiği çerçevesinde değerlendirilmesi,

- Ġmar planı değiĢikliklerinin ülkemizdeki uygulanıĢ biçimlerinin ve sonuçlarının irdelenmesi,

- Antalya BüyükĢehir Belediyesi sınırlarına 5216 sayılı Yasa ile dâhil edilen belediyelerin, imar planı değiĢikliklerini kullanılıĢ ve algılayıĢ biçimlerinin Yasa öncesi ve sonrasına göre karĢılaĢtırmalı olarak analiz edilmesi,

- 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası‟nın özellikle yetki alanı geniĢletilmesi ve planlama konularında getirdiği yeniliklerin, imar planı değiĢiklikleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu kapsamda Yasa‟nın amaçladığı hedeflere ulaĢıp ulaĢmadığının tartıĢılması

hedeflenmektedir.

1.4. MATERYAL VE METOD

ÇalıĢmanın bilgi kaynaklarını;

- Konuya iliĢkin hazırlanmıĢ olan kitap, dergi, makale ve tez çalıĢmaları, - Ġlgili belediyeler, meslek odaları ve resmi kurumların arĢivleri,

- Ġlgili web siteleri ve online veri tabanları,

oluĢturmaktadır. ÇalıĢmada izlenen yöntem ġekil.1‟deki akıĢ Ģemasında tariflenmektedir.

(14)

ġekil 1. ÇalıĢmada Ġzlenen Yönteme ĠliĢkin AkıĢ ġeması

Kent, KentleĢme ve Metropoliten Kent

Metropoliten Kent

Yönetimi Metropoliten Kentlerde Planlama Araçları

Ülkemizde Metropoliten Kent Yönetimine ĠliĢkin GeliĢtirilen Mevzuatın Değerlendirilmesi

5216 Sayılı BüyükĢehir Belediye Yasası

BüyükĢehir Belediyelerinin Görev, Yetki ve Sorumluluklarının GeniĢletilmesi BüyükĢehir Belediye Sınırlarına Yasa ile

Dâhil Edilen Belediyelerin Plan Yapım, Onama ve DeğiĢtirme Sürecinin Denetim Altına Alınması BüyükĢehir Belediyelerine Üst Ölçekli Plan Yapma

Yetkilerinin Verilmesi

Ġmar Planı DeğiĢiklikleri

5216 Sayılı BüyükĢehir Belediye Kanunu ile Yetki Alanı GeniĢletilen BüyükĢehir Belediyelerinin Ġmar Planı DeğiĢiklikleri Açısından Ġrdelenmesi

Antalya BüyükĢehir Belediyesi Örneği

BüyükĢehir Sınırlarına 5216 Sayılı Yasa ile Dahil Edilen Belediyelerde Yasa Öncesi

Hazırlanan Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin Ġrdelenmesi

BüyükĢehir Sınırlarına 5216 Sayılı Yasa ile Dahil Edilen Belediyelerde Yasa Sonrası

Hazırlanan Ġmar Planı DeğiĢikliklerinin Ġrdelenmesi

Sonuçların KarĢılaĢtırmalı Olarak Değerlendirilmesi

(15)

1.5. ÇALIġMANIN TANITILMASI

ÇalıĢma temel olarak 5 bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde, konuya iliĢkin kavramsal bilgiler, çalıĢmanın amacı, çalıĢma sürecinde yararlanılan kaynaklar ve izlenen metoda iliĢkin bilgiler verilmektedir.

2. bölüm, kavramsal tanımlama ve açıklamalardan oluĢmaktadır. Bu bölümde, öncelikle kent, kentleĢme ve metropoliten kent kavramlarına değinilmektedir. Ardından, metropoliten kentlerde uygulanan yönetim ve organizasyon modelleri üzerinde durulmakta ve ülkemizde konu ile ilgili yürürlüğe konulan yasal mevzuat değerlendirilmektedir. Bölüm sonunda ise, Türkiye‟deki kent planlama pratiği metropoliten kentler çerçevesinde irdelenmektedir.

3. bölümde ise, imar planı değiĢikliği kavramı üzerinde durularak, değiĢikliklerin sebepleri, amaçları, sonuçları ve hazırlanıĢ ve onama süreçlerine iliĢkin bilgi verilmektedir.

4. bölüm, önceki bölümlerde ortaya konan kavramsal tanımlamalara ve saptamalara açılım sağlayacak verilerin değerlendirilmesinden oluĢmaktadır. Bu bölümde, öncelikle Antalya Kenti‟nin mekânsal geliĢimi, planlama süreci ve yönetimsel yapısına iliĢkin bilgi verilmektedir. Ardından, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası ile Antalya BüyükĢehir Belediyesi sınırlarına dâhil edilen ilk kademe belediyelerinin Yasa öncesi ve sonrasında hazırlamıĢ oldukları imar planı değiĢiklikleri kullanılıĢ biçimlerine göre karĢılaĢtırmalı olarak analiz edilmektedir.

ÇalıĢmanın son bölümünde ise, 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası‟nın kurguladığı hedeflere ulaĢıp ulaĢmadığı, Antalya BüyükĢehir Belediyesi özelinde yapılan analizler çerçevesinde tartıĢılmaktadır.

(16)

2. BÖLÜM: KAVRAMSAL TANIMLAMA VE AÇIKLAMALAR

Bu bölüm, kavramsal tanımlama ve açıklamalardan oluĢan toplam 5 ana baĢlıktan oluĢmaktadır. Kent, kentleĢme ve metropoliten kent ana baĢlıkları altında konuya iliĢkin genel tanımlamalara ve değerlendirmelere yer verilmiĢtir. Dünyada ve Türkiye‟de metropoliten kent yönetimi baĢlığı altında ise, metropoliten kentlerde yaĢanan sorunlar, metropoliten kent yönetimlerini gerektiren sebepler ve metropoliten kentlerdeki yönetim biçimleri üzerinde durulmuĢ, ardından ülkemizde konuya iliĢkin geliĢtirilen yasal mevzuat kıyaslamalı olarak değerlendirilmiĢtir. Son bölümde ise, Türkiye‟deki kent planlama pratiği metropoliten kentler çerçevesinde irdelenmiĢtir.

2.1. KENT VE KENTLEġME

Çevre, canlı ve cansız tüm varlıklara, zaman ve mekân düzleminde, iç ve dıĢ etkileri olan bir koĢullar bütünü olarak tanımlanmaktadır (Gürel;1978). Bu kapsamda, tüm insan yerleĢmelerini, doğal ve yapay tüm unsurları ile beraber insanı Ģekillendiren ve yaĢamını belirleyen çevrenin bir parçası olarak değerlendirmek mümkündür.

Kentler, idari ve siyasi açıdan, belirli bir idari hudut içerisinde ve belirli bir yönetime sahip, fiziksel açıdan, çok sayıda ve değiĢik amaçlar için kullanılan binalar ile ulaĢımı sağlayan yollardan oluĢan, fonksiyonel açıdan, organize olmuĢ ekonomik ve sosyal faaliyetlerin yapıldığı yerler Ģeklinde tarif edilmektedir (Ġsbir;1982). KeleĢ‟e (1980) göre kent, sürekli toplumsal geliĢme içinde olan ve toplumun yerleĢme, barınma, gidiĢ-geliĢ, çalıĢma, dinlenme ve eğlenme ihtiyaçlarının karĢılandığı, çok az kimsenin tarımla uğraĢtığı, köylere bakarak nüfus yönünden daha yoğun olan yerleĢme birimidir.

Kentler, sosyologlar, coğrafyacılar, kent plancıları, iktisatçılar tarafından kendi meslek alanları çerçevesinde farklı Ģekil ve ölçütler kullanılarak tanımlanmaktadır. Ancak tüm disiplinlerin fikir birliğine vardığı dört ana ölçüt bulunmaktadır:

(17)

Nüfus: Nüfusu belli bir büyüklüğe ulaĢmıĢ yerleĢmelere kent, daha küçük yerlere de köy adı verilmektedir. Konuya iliĢkin ülkemizde yapılan çalıĢmalarda bu ölçüt değiĢkenlik göstermekte, bir yerleĢmenin nüfusunun 2000, 5000 veya 10.000‟in üzerinde olması durumunda ancak kent sayılabileceği ifade edilmektedir.

Ġdari statü: Ülkemizde bir yerleĢmenin köy mü yoksa kent mi sayılabileceğine iliĢkin kabul edilen ana ölçüt budur. Bu ölçüte göre il ve ilçe merkezlerinde yaĢayan nüfus kentli nüfus olarak tanımlanmaktadır.

Nüfusun bileĢimi ve ekonomik yapı: Bu ölçüte göre bir yerleĢmenin kent olarak kabul edilebilmesi için, o yerdeki nüfusun çoğunluğunun tarım dıĢı iĢlerde uğraĢması gerekmektedir.

Sosyolojik yapı: Bu ölçüte göre kentler, yerine ve zamanına göre geniĢ sayılacak biçimde bir araya gelmiĢ ve birtakım ayırt edici faaliyet ve özellikleri bulunan insanlar ve yapılar topluluğu olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ ve Yavuz;1973).

Uygarlık tarihi kadar eski kentlerin ilk ortaya çıkıĢını ve tarihsel süreç içerisinde bugünkü Ģekillerini almalarını, kentleĢme olarak tanımlayabileceğimiz bir sürecin sonucu olarak değerlendirmek mümkündür. Dolayısı ile kenti ve kentlerin ortaya çıkıĢını ve geliĢimini değerlendirirken kentleĢme olgusunun da önemle üzerinde durulması gerekmektedir.

KentleĢme, dar anlamda kent sayısının ve kentlerde yaĢayan nüfusun artması olarak tanımlanmaktadır. Ancak, kentleĢmeyi yalnız nüfus hareketi olarak değerlendirmek yanlıĢ olur. Bu nedenle geniĢ bir bakıĢ açısı ile kentleĢme, sanayileĢmeye ve ekonomik geliĢmeye koĢut olarak kent sayısının artması ve kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında artan oranda örgütlenme, iĢbölümü ve uzmanlaĢma yaratan, insan davranıĢ ve iliĢkilerinde kentlere özgü değiĢikliklere yol açan bir nüfus yığılması süreci olarak tanımlanmaktadır (KeleĢ;2006).

Tarih öncesi zamanlarda yaĢamını uzun zaman avcılık ve besin toplayarak sağlayan insanoğlu, aynı yerde sürekli olarak bulunma ihtiyacı hissetmediğinden kalıcı

(18)

barınaklar yapmamıĢtır. Ancak, zamanla değiĢen iklim koĢulları ve doğal çevre, insanoğlunun yaĢam tarzını da değiĢtirmiĢ, tarımsal üretimin insan hayatına girmesi ve güvenlik-dıĢ etkenlerden korunma ihtiyacı kalıcı yerleĢmelerin-köylerin ortaya çıkmasına sebep olmuĢtur (Özdoğan;1996). Tarımsal üretim ile birlikte sosyal yapıda da değiĢmeler olmuĢ, insanoğlu ürettiği besinin ihtiyacı olandan daha fazla miktarlara ulaĢması sonucunda baĢka uğraĢılara da ayıracak zaman bulmuĢtur. Bu uğraĢılar uzmanlaĢma ve mesleklerin doğmasına yol açmıĢtır. Mesleklerin ortaya çıkıĢı ve ürünlerin çeĢitlenmesi takas, değiĢ-tokuĢ sistemini yani ticareti doğurmuĢtur. Böylece insanoğlunun toprağa yerleĢmesi, sosyal tabakalaĢmanın, ekonomik çeĢitlenmenin ve ticaretin ortaya çıkmasına, dolayısı ile ilk kentlerin doğmasına neden olmuĢtur (Dinçol;1996).

Antik çağlarda kentler, sosyal ve ekonomik iĢlevlerinin yanı sıra devlet otoritesinin sembolü, dinsel ve idari merkezlerdir. Bu dönemde Eski Roma, Ġstanbul, Shangai ve Bağdat nüfusu bir milyona varan büyük kentlerdir (Aydemir ve Ark.;2004). Ortaçağda ise bazı büyük kentler küçülmüĢ, savunma gereksinimleri sebebiyle surlarla çevrili, daha içine kapanık kentlere dönüĢmüĢ, nüfusu 100.000‟i aĢan kentler parmakla sayılacak kadar azalmıĢtır. Bu dönemde kentlere, ya tümüyle siyasal ve kültürel iĢlevler, ya da tamamen ekonomik iĢlevler egemen olmuĢtur (KeleĢ;2006). SanayileĢme öncesinde tarımın ilerlemesi ve elde edilen üründe artıĢ olması kentlerin oluĢum ve geliĢiminin en belirgin sebepleri arasında sayılmaktadır. Oysa ki, sanayileĢmenin baĢlaması ile kentlerin daha baĢka unsurların etkisi altında kalarak geliĢtiği ve sanayileĢme ile karĢılıklı olarak etkileĢim içerisinde oldukları kabul edilmektedir. Sanayi devrimi sonrasında kentler, çok önemli çekim merkezleri haline gelmiĢtir. Kurulan yeni fabrikalar ve ortaya çıkan iĢ alanları iĢgücünün belli merkezlerde toplanmasını zorunlu hale getirmiĢ, makineleĢme ile birlikte geliĢen ulaĢım imkânları insan ve üretilen mallar için büyük ölçüde hareketlilik sağlayarak kentlerin büyümesini sağlamıĢ, büyüme hem nüfus artıĢı hem de alansal anlamda yaĢanmıĢtır (Ġsbir;1982).

(19)

KentleĢme olgusu, 19. ve 20. yy. en belirgin özelliklerindendir ve ister geliĢmiĢ ister geliĢmekte olan olsun, ister kapitalist ister sosyalist olsun tüm ülkeler, kentleĢme ve sonuçlarının etkileriyle karĢı karĢıya kalmıĢtır (KeleĢ;2006). Ancak, geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde kentleĢme olgusu farklı bir süreç izlemiĢtir.

GeliĢmiĢ ülkeler olarak tanımlanan ülkelerde gözlenen kentsel geliĢme, sanayileĢme ve buna bağlı olarak geliĢen ekonomik olanakların bir sonucudur. Kentlerdeki ekonomik olanaklar ve kent içi sanayi, kent dıĢında yaĢayanlar için çekici bir unsur olmuĢtur. Batıda kentler, üretimdeki, ticaretteki ve hizmetlerdeki süratli büyümeyi olanaklar dâhiline sokan teknolojik yeniliklere uygun olarak ortaya çıkmıĢ ve sanayi devrimiyle beraber tarımda meydana gelen üretim artıĢı, halkın kentlerde toplanmasına neden olmuĢtur. GeliĢmekte olan ülkelerde ise, kentlerdeki nüfus artıĢının nedeni, geliĢmiĢ ülkelerde gözlenenin aksine teknolojideki ve sanayileĢmedeki geliĢmeden çok, doğum ve ölüm oranları arasındaki farkın artması ve kent dıĢı yerleĢme yerlerindeki artan nüfusun buralarda yaĢamlarını sağlayamaması nedeniyle kentlere göç etmeleridir (Ġsbir;1982).

KentleĢme hareketi, zaman içinde bir değiĢmeyi tanımlamaktadır ve bu da ekonomik-itici, teknolojik-iletici, siyasal ve psikososyolojik-çekici etmenlerin etkisi altında oluĢmaktadır:

Ekonomik-Ġtici Etmenler: Kırsal kesimde yaĢayan insanları kırdan iten, tarımla uğraĢan kesimin içinde bulunduğu koĢullardan kaynaklanan etmenlerdir. Bunlar, nüfus artıĢı, toprak yetersizliği, iklim koĢulları, sosyal ve kültürel imkânsızlıklar, tarımda makineleĢme ve teknolojinin kullanılması ile artık ürün oluĢması ve insan gücüne duyulan ihtiyacın azalması bu etmenler arasında sayılabilir.

Psikososyolojik-Çekici Etmenler: Kentler, sahip oldukları birçok toplumsal, ekonomik, kültürel imkânlar ve hizmetler açılarından, küçük yerleĢmelere ve kıra göre daha çekicidir.

Teknolojik-Ġletici Etmenler: SanayileĢme ve teknoloji ile birlikte geliĢen ulaĢım, iletiĢim ve haberleĢme olanakları da kentleri çekici kılmaktadır. Bu

(20)

çerçevede, seyahat etme, yerleĢme imkânlarının geliĢmesi, mal ve hizmetlerin daha ucuza ve kısa zamanda taĢınması iletici etmenler arasındadır.

Politik Nedenler: Politik, siyasal ve ekonomik endiĢelerle kentleĢmeyi ülkenin farklı noktalarına çekmek, yeni odak noktaları ve kentler oluĢturmak, bölgesel kalkınma vb. gibi sebeplerden dolayı, merkezi otorite tarafından kimi zaman benimsenmiĢ bir yöntemdir (KeleĢ;2006).

Özellikle, II. Dünya SavaĢından sonra 1950‟li yıllardan itibaren Ülkemizde de kentleĢme hareketi kendini önemli ölçüde hissettirmeye baĢlamıĢtır. Tarımda makineleĢmeden doğan topraktan kopma ve artık insan gücü, tarım topraklarının parçalanması, ulaĢım ve haberleĢme imkânlarındaki artıĢ ve kırsal kesimdeki yaĢamın güvensizliği, terör ve asayiĢsizlik gibi nedenlerin yanı sıra, siyasi ve politik birtakım nedenler ülkemizde yaĢanan kentleĢme hareketinin belirleyici unsurları arasında yer almıĢtır (Yıldız;1999).

KentleĢme hareketinin, ekonomik, sosyal fiziksel anlamda birçok olumlu etkileri olduğu gibi olumsuz sonuçları da olmuĢtur. KentleĢmenin, uzmanlaĢma, yığılma ile gelen ekonomik hareket ve etkinlik, ucuz ve kullanıĢlı ulaĢım sistemleri, en uygun ucuz maliyetli ve optimum hizmet ve kentsel servisler, yüksek eğitim seviyesi, ihtisaslaĢma ve verimlilik, kentsel altyapı hizmetlerinin ucuza mal edilmesi, sosyal ve kültürel geliĢme ve demokratikleĢme vb. alanlarda olumlu etkileri olmaktadır. Bununla beraber, aĢırı büyüyen kentin artan hammadde ve yarı mamül madde ihtiyaçlarını karĢılayabilmede ortaya çıkan zorluklar, tüm kentsel servislerin (ulaĢım, sosyal ve teknik altyapı) aĢırı yüklenmesi sonucunda yetersiz kalması, hızlı büyümenin ilgili otorite tarafından kontrol edilememesi, çarpık kentleĢme bölgesel dengesizlikler ve gelir dağılımında ortaya çıkan eĢitsizlikler, sosyal huzursuzluklar ve artan suç oranları da kentleĢmenin olumsuz sonuçları arasında sayılmaktadır (Aydemir ve Ark;2004).

(21)

2.2. METROPOLĠTEN KENT

Kentler tarihsel süreç içerisinde, “sanayi öncesi kent” , “sanayi kenti” ve “metropoliten kent” olmak üzere üç aĢamalı bir geliĢim sürecinden geçmiĢtir (KeleĢ;2006). Bu görüĢe göre metropoliten kentler, kentleĢmenin en ileri ve çağdaĢ biçimi olarak değerlendirilmektedir.

Dilimizde de sıkça kullanılan "metropol", "metropolis", "metropolitan" gibi sözcüklerle açıklanmaya çalıĢılan büyükĢehir veya anakent kavramı, Yunanca aslı metro (ana, asıl) ve polis (kent) sözcüklerinden oluĢmuĢtur (Eke;1982). Metropoliten Kent ve metropoliten alan olgusu 19 yy. sonu ve 20. yy. baĢlarında ortaya çıkmıĢ bir kavramdır ve tanımı-ölçütleri bakımından ülkelerin geliĢmiĢlik düzeyine, sosyo-ekonomik ve yönetimsel yapılarına göre farklılıklar gösterir. Genel olarak metropoller, bir ülkenin ya da bölgenin çevresindeki tüm kentsel ve kırsal topluluklara ekonomik yönden egemen olan ve genellikle ülkenin baĢka ülkelerle olan iliĢkilerinin de sağlandığı büyük kentlerdir. Metropoliten alan ise, ekonomik ve toplumsal yaĢamın daha çok merkezdeki kentin etkisi altında bulunduğu, ortak çıkarlarla ona bağlı olan, sınırlarının doğal koĢullar veya yasal sınırlardan çok günlük iĢ gidiĢ-geliĢlerinin belirlediği, büyük ölçüde kentleĢmiĢ alanlardır (Tekel;2002). KeleĢ‟e (2006) göre, belli büyüklükleri aĢmıĢ, örneğin nüfusu 1 milyonu geçmiĢ kentlere metropoliten kent adı verilmektedir. Eğer bir anakentin nüfusu 1 milyona yaklaĢmıĢ, merkezdeki bu kente yakın mesafede bulunan yerleĢmeler hızlı bir geliĢme sürecine girmiĢ, çevredeki yerleĢmelerin kentleĢme hızı merkezin kentleĢme hızına yaklaĢmıĢ ve onu geçmiĢ ise, merkezdeki kent ile (metropol) çevresindeki yerleĢmelerin oluĢturduğu bütüne metropoliten alan adı verilmektedir.

Turak‟a (2006) göre metropoliten alan, yüksek yoğunluklu büyük bir merkez ile onu çevreleyen ve onunla sıkı günlük ekonomik, sosyal ve kültürel iliĢkisi olan farklı büyüklükteki kentsel ve kırsal yerleĢmelerin oluĢturduğu alanın tümüdür. Diğer bir ifadeyle metropoliten alan, bir merkezi kent ile aralarında sosyo-ekonomik iliĢkiler bulunan kent yerleĢimlerinin oluĢturdukları bir bütündür (Görmez;1985).

(22)

Metropoliten alan ile ilgili yapılan baĢka bir tanımlamada ise, asıl itibariyle fonksiyonel bir ünite olan metropoliten alanda merkez, çevreye hükmeder durumda görülmekte ise de, aslında aralarında üretim unsurları yönünden iki taraflı ve çok güçlü bağımlılık bulunan bir bölge olarak nitelendirilmektedir. Bu bölgede, nüfus kıstası ile birlikte endüstride istihdam, katma değer ve karĢılıklı fonksiyonel iliĢkiler söz konusudur (Yücel;1971).

Metropoliten alanlar en geniĢ ve genel kabul görür ifadeyle merkez kent (metropol), alt kentler ve saçaklanma alanı olmak üzere üç bölgeye ayrılmaktadır:

Merkez kent, nüfusun büyük kısmını barındıran, ülkenin sosyal, politik, ekonomik hayatında belirleyici rol oynayan, yarattığı ekonomi ile geniĢ alanlara yayılan, alt kentler yaratan ve onların üzerinde her yönden egemen özellik gösteren bir kentsel merkezdir. Bu bölgenin temel belirleyicileri, kentli nüfusun büyüklüğü, çalıĢma alanlarında çeĢitlilik ve yoğunlaĢma, yüksek düzeyde hizmetler, etkili bir ulaĢım ve iletiĢim ağı, uzmanlaĢma ile örgütlenmenin yüksek düzeyde bulunması olarak sıralanmaktadır.

Alt kentler, merkez kente bağımlı onun sosyal ve ekonomik bakımdan etkisi altında bulunan, konut alanları ağırlıklı yerleĢmelerdir.

Saçaklanma alanı, metropolün yayılma alanının sonu, kırsal ve kentsel alanı ayıran sınırdır. Merkez kent ve alt kentler dıĢında kalan ve metropolün etki alanı içerisinde bulunan alanların tamamını kapsamaktadır (Tekel;2002). Metropoliten alanların genel özelliklerini ve karakteristiklerini ortaya koymak amacıyla birçok çalıĢma yapılmıĢ ve birtakım ortak ölçütler geliĢtirilmiĢtir. Bu ölçütler;

Nüfusun büyüklüğü ve yoğunluğu,

Tarım dıĢı sektörlerde çalıĢan iĢgücü oranı ve sektörlerin kapasiteleri,

Metropoliten alanda bulunan çevre kentlerin metropoliten karakter göstermesi, merkez kentle bütünleĢebilme düzeyi, merkez kentin egemenliği ve karĢılıklı bağımlılık,

EriĢilebilirlik imkânlarının seviyesi, Donatılarda çeĢitlilik

(23)

SanayileĢme, ulaĢtırma, teknoloji ve haberleĢme alanındaki ilerlemeler ile birlikte hızlı bilgi transferi ve bilgiye kolay ulaĢabilme imkânları ve tüm bunlara bağlı olarak ortaya çıkan yeni ve çok çeĢitli ihtisas alanları büyük ve farklı nitelikte hizmet alanlarının ortaya çıkmasına sebep olmuĢ, hizmet üretim alanları yeni ve etki alanı çok geniĢ çekim merkezlerini yaratmıĢtır. Bununla beraber tıpta kaydedilen ilerlemeler ve iyileĢen yaĢam koĢullarına paralel olarak hızla artan nüfus, oluĢan bu yeni çekim merkezlerine ve onların yakın çevrelerine yığılmıĢ ve “büyük Ģehirleri-metropoliten kentleri” oluĢturmuĢtur (Kaya;1996).

MetropolitenleĢme süreci geliĢmiĢ ülkelerde ve geliĢmekte olan ülkelerde farklı bir süreç izlemektedir. GeliĢmiĢ ülkelerde, kent merkezinin oturma ve sanayi yerleĢmeleri için çekici olmaktan çıkması sonucunda, önemli bir banliyöleĢme hareketi baĢlamıĢtır. Elektriğin, ulaĢım araçlarının ve iletiĢim araçlarındaki geliĢmenin bu desanralizasyon ve merkezden kaçıĢ hareketi üzerinde önemli etkileri olmuĢtur. Bugünün büyük kentleri New York, Londra, Tokyo, Los Angeles ve Paris gibi kentlerde, kent merkezinden kaçıĢ, 20. yy. kentleĢmesinin en belirgin özelliği haline gelmiĢtir. GeliĢmiĢ ülkelerde metropolitenleĢme, varlıklı sınıfların kent merkezinin gürültüsünden ve pisliğinden yeni ve temiz semtlere kaçma isteklerinden doğmaktadır. Sanayi kuruluĢları da kent çevresini, kent merkezinin verimli ve rahat çalıĢmayı engelleyen kalabalığına ve sıkıĢıklığına tercih etmektedir. GeliĢmekte olan ülkelerde ise kent çeperlerine yakın alanlar, kente kırdan gelen kitlelerin, kamu yönetimlerince fazla direnme ile karĢılaĢmaksızın ucuz toprak ve dolayısıyla barınma imkânı bulabildikleri yerler olduğundan hızlı bir geliĢme süreci içerisine girmiĢtir. Bu sürecin doğal bir sonucu olarak da metropolitenleĢme süreci, geliĢmiĢ ülkelerde bir banliyöleĢme ve desanralizasyon ile beraber çevreye yayılma, geliĢmekte olan ülkelerde ise merkez ve çevresinde yığılma sonucunu doğurmuĢtur (KeleĢ;2006).

(24)

2.3. DÜNYADA VE TÜRKĠYE’DE METROPOLĠTEN KENT YÖNETĠMĠ

Bu bölümde, dünyada ve Türkiye‟de metropoliten kentlerde yaĢanan sorunlar, metropoliten kent yönetimlerini gerektiren sebepler ve metropoliten kentlerdeki yönetim biçimleri üzerinde durulmuĢ, ardından ülkemizde konuya iliĢkin geliĢtirilen yasal mevzuat değerlendirilmiĢtir.

2.3.1. Metropoliten Kent Yönetimini Gerektiren Sebepler

Özellikle II. Dünya SavaĢından sonra kentlerde yaĢanan hızlı değiĢim ve büyüme, geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde birbirinden faklı Ģekillerde ortaya çıkmıĢ olsa da, kentlerin sosyo-ekonomik yapı ve yerleĢim biçimlerinde birbirleri ile benzerlik gösteren önemli geliĢmelere yol açmıĢtır. Bunlar arasında, mevcut yönetim, denetim ve kontrol mekanizmalarının metropoliten alan kapsamında yetersiz kalması ve etkinliğini yitirmesi, barınma ve iĢ alanlarına iliĢkin önceden hesap edilemeyen geliĢmeler neticesinde tüm kentsel sosyal ve teknik altyapı hizmetlerinin yetersiz kalması, dengesiz ve kontrolsüz kentsel geliĢim, çevre sorunları ve doğal kaynakların tahrip edilmesi, kentsel hizmetlerin ekonomik, hızlı ve etkin sunulamaz hale gelmesi sayılabilir. Bununla beraber, büyük kentlerdeki bu hızlı büyüme ve geliĢim, merkez kentin (metropolün) çevresinde veya onun sınırına bitiĢik değiĢik büyüklükte ve çok sayıda çevre yerleĢmeler oluĢmasına veya mevcut yerleĢmelerin merkez kentin etki alanına girmesine sebep olmuĢ, bu durum ekonomik, sosyal ve de yönetimsel açıdan yeni ve birçok problemin ortaya çıkmasına yol açmıĢtır (Kaya;1996).

Eke (1985), metropoliten alanlarda yaĢanan yönetimsel sorunları;

Görevlerin, dolayısıyla yetkilerin ve kaynakların çok sayıda yerel yönetimler arasında paylaĢtırılması ve metropoliten alanlarda sıkça görülen bu çok parçalı yerel yönetim olgusunun hizmetlerin ekonomik ve etkin bir Ģekilde yürütülmesini güçleĢtirmesi,

(25)

Metropoliten kentin çeĢitli bölgelerinde kentsel hizmetlerin düzeyi ve yeterliliği açısından dengesizliklerin ortaya çıkması ve hizmetlerin kalitesi ve etkinliğinin hizmetten sorumlu yerel yönetimlerin kaynakları ile sınırlı kalması,

Metropoliten nitelik taĢıyan planlama, ulaĢım, güvenlik, sağlık gibi hizmetlerin değiĢik yerel yönetimler arasında paylaĢılması ve eĢgüdüm yokluğunun önemli derecede kaynak israfına sebep olması,

Ģeklinde tanımlamakta ve bunun sonucunda da aslında metropoliten alanların toplumsal ve ekonomik açıdan organik bir bütünlük göstermesine karĢın, metropoliten alan yönetimlerinin bu durumun tam tersine dağınıklık ve eĢgüdümsüzlük içerisinde olduğunu ifade etmektedir.

Yukarıda kısaca açıklanmaya çalıĢılan bu süreç sonucunda çeĢitli ülkelerde, özellikle nüfusu milyonu aĢan büyük kentlerde yaĢayan insanların ihtiyaçlarını karĢılamak ve yaĢanan problemleri çözmek amacıyla mahalli idare birimleri ve özellikle de belediye teĢkilatları, metropoliten alanın özellikleri ve ihtiyaçları göz önünde tutularak yeniden düzenlenmiĢtir.

2.3.2. Dünyada Metropoliten Kent Yönetimi

Metropoliten kentler demografik yapı, nüfus, göç, ekonomik yapı, çevresel değerler ve bu değerlerin yönetimi, dağınık geliĢme, yerel birimlerin çokluğu, koordinasyon, planlama, ulaĢım, altyapı ve yerel hizmetlerin etkin ve ekonomik sunumu vs. gibi birçok özellikleri bakımından öteki kentlerden farklı özgün bir yapı oluĢturması sebebiyle diğer kentlere göre daha farklı bir kent yönetim modeline ihtiyaç duymaktadır. Yukarıdaki özellikleri taĢıyan dünyanın pek çok metropolü için bu ihtiyacı karĢılayacak modeller geliĢtirilmiĢ ve uygulanmıĢtır (Geray ve Ark;1995). Metropoliten alan kavramının organizasyonu ve yönetimini, hızla değiĢen koĢullara rağmen etkin kılabilmek ve geliĢimini kontrol etme erkine kavuĢturabilmek için üç temel faktör söz konusudur. Bu faktörler;

(26)

Tüm alt ölçekli yerel birimlerin kontrol edilebilmesi,

Hizmetlerde kentin değil metropoliten bölgenin esas alınması,

Ģeklinde özetlenmekte (Turgut;2004) ve konuya iliĢkin yapılan tüm çalıĢmalarda genel olarak bu üç temel faktörün esas alınması gerektiği vurgulanmaktadır.

Metropoliten alanlarda örgütlenme biçimleri ülkeden ülkeye değiĢiklik göstermekte ve pek çok farklı Ģekillerde sistematize edilebilmektedir. Örgütlenme ilke ve yaklaĢımları doğrultusunda metropoliten yönetim biçimlerini, tek kademeli metropoliten yönetimler ve iki kademeli metropoliten yönetimler olmak üzere iki baĢlık altında değerlendirmek mümkündür.

2.3.2.1.Tek Kademeli Metropoliten Yönetimler

Tek kademeli yönetim sistemlerinde yönetim, bütün bölgenin tamamını etkileyen bir özelliğe sahiptir ve bu yaklaĢım ile denetim, hizmetler, planlama, örgütlenme ve karar verme gibi temel yönetim ilkelerinin kurulan yönetime geçtiği kabul edilir. Tek kademeli yönetim yaklaĢımının, katılma, yerel otoritenin fiziksel hizmet sınırının geniĢletilmesi ve görevlerin birleĢtirilmesi olmak üzere üç temel yöntem ile gerçekleĢtiği belirtilmektedir (Ġsbir;1986):

Katılma: Genellikle merkezi bir kentin sınırları içerisine çevre kentlerin dâhil edilmesi Ģeklinde gerçekleĢtirilmektedir. Bu yolla yeni bir otorite ve örgütün kurulmasına gerek kalmadan, sadece eski yerel yönetimlerin sınırlarında değiĢiklik yapılmaktadır.

Yerel Otoritenin Fiziksel Hizmet Sınırının GeniĢletilmesi: Yerel

yönetimlerin, sınırları dıĢında bulunan alanlara, birtakım belediye hizmetlerinin götürülmesi noktasında yükümlü kılınması Ģeklinde uygulanmaktadır.

Görevlerin BirleĢtirilmesi; Bölgesel nitelikli birtakım hizmetlerin yerel yönetimler arasında devri veya birleĢtirilmesi suretiyle gerçekleĢtirilmektedir.

(27)

Bu yöntem ile hizmetlerin daha etkin, ekonomik ve eĢgüdüm içerisinde yürütülmesi amaçlanmaktadır.

Bu yöntem, günümüze kadar dünya metropollerinin yönetimine iliĢkin geliĢtirilen modeller içerisinde en eski ve en çok kullanılan yöntem olmuĢtur. Ülkemizde, Milli Güvenlik Konseyi‟nin 1980 tarih ve 34 nolu kararı ile “küçük belediyelerin ana belediyelere bağlanması” na iliĢkin yapmıĢ olduğu düzenleme de bu yönteme örnek olarak gösterilebilir.

2.3.2.2.Ġki Kademeli Metropoliten Yönetimler

Özel Amaçlı Metropoliten Örgütler: Özel amaçlı metropoliten bölgeler, bir

veya birden fazla hizmetin yürütülmesi için kurulan bağımsız ve özerk yönetim birimleridir. Bu sistemde, mevcut yerel yönetimler kaldırılmaz ve görevlerini devam ettirirler. Özel amaçlı metropoliten alan kuruluĢlarının genel özellikleri;

- Coğrafi ve fonksiyonel açılardan geniĢ bir alanı kapsaması, - Ġlke olarak tek bir amacı gerçekleĢtirmek için kurulması,

- Kapsadıkları fiziksel alanların geniĢ olmakla birlikte değiĢebilir nitelikte olması,

Ģeklinde ifade edilmektedir (Ġsbir;1986). En yaygın Ģekilde ABD' de bu örgütlere rastlanmaktadır. Özel amaçlı örgütlerin en çarpıcı örneği Newyork Liman yönetimidir. New York ve Newjersay arasında özel bir antlaĢma ile kitle taĢımacılığı yapan bu örgüt, ulusal ve uluslararası havaalanları, asma köprüler, ekspres yollar ve terminaller yapmıĢtır (Eke;1982).

Metropoliten Alan Federasyonları: Özellikle II. Dünya SavaĢı sonrasında

yaygınlaĢan bu yöntem ile metropollerde yeni yerleĢim yerlerinin ve yerel yönetimlerin birleĢtirilmesi yerine mevcut yerel birimler ile merkezi yönetim arasına bölgesel nitelikli bir yönetim kurulmaktadır. Bu düzenleme ile metropoliten ölçekteki sorunlar ve bunlarla ilgili yetki ve sorumluluklar iki düzeyli bir yönetsel yapı arasında paylaĢtırılmaktadır. Tüm bölgeyi ilgilendiren stratejik konulardan sorumlu bir metropoliten kent yönetimi kurulurken daha yerel nitelikli, küçük ölçekli

(28)

görevler alt yerel birimlere bırakılmaktadır. BaĢka bir ifade ile tüm kentsel bölgeden sorumlu olan üst düzeyde genel amaçlı bir metropoliten kent yönetimi kurulmakta ve bu yönetim planlama, eğitim, altyapı gibi stratejik hizmetleri üstlenmektedir. Alt yerel yönetimler ise tali yollar ve kanallar, sokak temizliği, aydınlatma çöp toplama gibi hizmetleri sunmaktadır. Metropoliten alan federasyonları Ģeklindeki örgütlenmelerin ilk örnekleri arasında Londra, Paris ve Tokyo sayılabilir (Kaya;1996). Ülkemizde, 1984 tarihinden sonra metropoliten alan federasyonları olarak tanımlanan iki kademeli ve hiyerarĢik bir metropoliten yönetim sistemi benimsenmiĢ bulunmaktadır.

Ġsteğe Bağlı Metropoliten Alan Birlikleri; Birçok ülkede sıkça karĢılaĢılan bu

uygulama ile baĢta planlama, politika saptama ve hizmetler arasında eĢgüdüm sağlamak üzere çoğunlukla gönüllü katılım ilkesine dayalı olarak yerel yönetimler arasında bölgesel nitelikli örgütler kurulmaktadır. Bu modelin en kapsamlı uygulamaları arasında Hollanda' da Ren bölgesi için kurulan birlik ( The Ricment Autoritı) sayılabilir (Kaya;1996).

2.3.3. Türkiye'de Metropoliten Kent Yönetimi

Bu bölümde Ülkemizdeki metropolitenleĢme süreci ve sonuçlarına iliĢkin temel veriler ortaya konulmakta, ardından konuya iliĢkin geliĢtirilen yasal mevzuat karĢılaĢtırmalı olarak değerlendirilmektedir.

2.3.3.1. Türkiye’de MetropolitenleĢme Süreci ve Sonuçları

II. Dünya SavaĢı sonrasında bütün dünyada yaĢanan hızlı kentleĢme hareketi, özellikle 1950‟li yıllardan baĢlayarak Ülkemizde de kendini hissettirmeye baĢlamıĢtır. Kırdan kente göç bir taraftan kentlerin nüfusunu artırırken öte yandan yeni kentlerin kurulmasına ve büyümelerine yol açmıĢtır (Kaya;1996). Bu süreçte, nüfusun küçük ve orta büyüklükteki kentlerde değil, daha çok büyük kentlerde yığılması, ülkemizde yaĢanan kentleĢme hareketinin temel özelliği olarak karĢımıza çıkmaktadır. Ülke genelinde yaĢanan hızlı nüfus artıĢına paralel olarak yaĢanan

(29)

sanayileĢme, kırsal alandan özellikle büyük kentlere doğru bir nüfus hareketine sebep olmuĢ ve böylece büyük kentlerin etrafında onları kuĢatan yeni yerleĢim alanları oluĢmuĢtur. Bu süreç sonucunda ülkemiz, metropoliten kent olgusu ile tanıĢmıĢtır (KeleĢ;1985).

UlaĢım ve iletiĢim alanındaki geliĢmelerle beraber anakent merkezlerinde sanayi yatırımlarının sınırlandırılması ve bu yatırımlara yönelik teĢvik uygulamalarının kaldırılması, sanayi yatırımlarının anakentin dıĢına çevre yerleĢmelere doğru kaymasına sebep olmuĢtur. Göç hareketi ile gelen kitleler ise bu sanayi alanlarının çevrelerinde ya da belediye denetiminden uzak olabilmek için belediye sınırları dıĢında kalan yerlerde yaptıkları gecekondular ile Ülkemiz kentlerinin çevreye doğru yayılarak büyümesinin temel nedenlerinden birini oluĢturmuĢtur (Güler;1987). Ayrıca, ülkemizdeki mevcut veraset sisteminin neticesi tarım topraklarının parçalanması, tarımda makineleĢmenin hızlanması gibi sebepler neticesinde de topraktan kopan insanlar, sosyal ve kültürel imkânlar, büyük bir toplumun bireyi olma duygusu ve isteği, Ģehirde yaĢama arzusu gibi nedenlerle kırsal kesimden kente göç etmiĢtir. Bununla beraber, özellikle terör ve bölücülük hareketleri nedeniyle de insanlar can güvenliğini sağlamak için büyük kentlerine doğru akmıĢtır (Kaya;1996). Yukarıda ifade edilen bu geliĢmeler, Ülkemiz büyük kentlerinin sınırlarını da aĢarak çevreye doğru plansız ve kontrolsüz bir Ģekilde yayılmasına, sosyal yapılarında ve ekonomilerinde de önemli değiĢiklikler yaĢanmasına yol açmıĢtır. Bu değiĢiklikleri 5 temel baĢlık altında toplamak mümkündür (Kaya;1996):

1. Belediye sınırları, hatta mülki sınırlar kâğıt üzerinde kalmıĢ, metropoliten alan içersinde kalan idareler arası koordinasyon bozukluğu hizmet verimini düĢürmüĢ, bazen de hizmetler sahipsiz kalmıĢtır. Ayrıca, mahalli hizmetleri karĢılayacak yerel yönetimler de idari, siyasi ve mali açıdan yaĢanan problemlerin çözümü noktasında çaresiz kalmıĢtır.

2. Kentlerimizde ve yakın çevrelerinde imara aykırı, plansız yapılaĢma ve gecekondulaĢma hızla artmıĢ, bu alanların ıslah edilerek daha düzenli bir

(30)

kentsel karakter kazandırılma imkânları mevcut yerel kaynaklarla neredeyse imkânsız hale gelmiĢtir.

3. Güvenlik, trafik, otopark, toplu taĢıma, elektrik, su, kanalizasyon, sosyal ve kültürel aktivite alanları gibi tüm kentsel sosyal ve teknik altyapı hizmetleri giderek yetersiz kalmıĢtır.

4. Kent çeperlerinde ve yakınlarındaki orman alanları, tarım alanları, sit alanları, su kaynak ve havzaları, tarihi ve kültürel varlıklar gibi önemli birçok doğal ve kültürel varlığımız hızla iĢgal edilerek yok edilmiĢ, plansız ve kontrolsüz büyüme sonucunda çevre, hava ve su kirliliği giderek önemli bir sorun haline gelmiĢtir.

5. Kentlere doğru yaĢanan bu hızlı göç hareketi, beraberinde birçok sosyal, psikolojik, ekonomik ve siyasi problemin de ortaya çıkmasına yol açmıĢ, bölgeler arası ekonomik ve sosyal dengesizlikler daha da derinleĢmiĢtir. Kırdan kente göçenlerin, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan kente entegrasyonunun olamayıĢı, iĢ imkânlarının yetersizliği ve kentsel hizmetlerden etkin ve yeterli faydalanamama da büyük kentimizde sosyal sorunların yaĢanmasına neden olmuĢtur.

Sonuçta, Ülkemizde büyük kentlerin doğmasından önceki Ģartlara ve ihtiyaçlara göre uygulamaya konulan idari ve hukuki düzenlemeler, günün Ģartları ve ihtiyaçları için yetersiz kalmıĢtır. Bu nedenle, yukarıda sıralamaya çalıĢılan sorunlardan dolayı ülkemizde de büyük kentlerin yönetiminin ayrı bir yasal düzenleme ile çözülmesi gerektiği fikri ortaya çıkmıĢtır.

2.3.3.2. Türkiye 'de Metropoliten Kent Yönetimi ve Tarihsel GeliĢimi

Türkiye‟de metropoliten kentlerin yönetimine iliĢkin yaĢanan süreci 1984 öncesi ve 1984 sonrası olmak üzere iki baĢlık altında değerlendirmek mümkündür. Çünkü, ülkemizde 1984 tarihinden önce yapılan düzenlemeler her ne kadar büyük kentlerin oluĢturulmasına ve çevresindeki yerleĢmelerin büyükkentlere katılımına yönelik açılımlar getirmiĢ ve bakanlıklar nezdinde önemli planlama çalıĢmaları yapılmıĢ olsa

(31)

da, bu alanlardaki yetki ve sorumlulukların tanımlandığı kanuni düzenlemeler ancak 1984 sonrasında gerçekleĢtirilmiĢtir.

1984 Öncesi Dönem: Ülkemizde ilk belediye örgütü, Sultan Abdülmecit‟in 20.

yüzyılın ilk yarısında gerçekleĢtirdiği siyasal düzenlemelerin, yani Tanzimat‟ın ardından 1855 yılında Ġstanbul ġehremaneti adıyla kurulmuĢtur (Yeter;1992). Sonraki yıllarda Ġstanbul‟un hızla büyümesi, Galata ve Beyoğlu Semtlerinde, kent hizmetlerinin görülmesiyle uğraĢacak bir tür ilçe belediyesi oluĢturmayı gerekli kılmıĢtır. 1869 tarihinde çıkarılan bir tüzük (Dersaadet Ġdare-i Belediye Nizamnamesi) ile yukarıda ifade edilen model biraz daha geliĢtirilmiĢ ve bütün anakent alanını içine alacak Ģekilde geniĢletilmiĢtir. Bu yeni modele göre Ġstanbul‟da, iki düzeyli federal bir yapıya sahip bir yerel yönetim sistemi oluĢturulmuĢtur. Bu yönetim modelinde, alt düzeyde çeĢitli semtlerin yerel yönetiminden sorumlu 14 ilçe belediyesi kurulmuĢ, üst düzeyde ise bir anakent meclisi oluĢturulmuĢtur. 1876 yılında, anakent alanı içindeki ilçe belediyelerinin sayısı 14‟ten 20‟ye yükseltilmiĢtir (Ağaçlı ve Ark;1995). Ülkemiz yerel yönetim sisteminin ilk örneğini teĢkil eden bu düzenlemelerle Ġstanbul‟un yönetim yapısının, kentleĢmenin ve büyümenin yarattığı yeni gereksinimlere ayak uydurması amaçlanmıĢtır (YaĢamıĢ;1993).

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1930 tarih ve 1580 Sayılı Belediye Yasası ile ülkemiz genelinde özel bir yerel yönetim biçimi benimsenmiĢ ve nüfusu 2000‟in üzerindeki yerleĢim birimlerinde belediyeler kurulmuĢtur. 1580 Sayılı Belediye Yasası, ilgili otoriteler tarafından kendi içinde son derece tutarlı bulunmasına rağmen, belediyeciliğin geliĢmesine açık olmaması, 2000 nüfuslu bir yerel yönetim birimi ile bir metropolü aynı kapsamda değerlendirilmiĢ olması yönünden de önemli eleĢtirilere hedef olmuĢtur (Yeter;1992).

Ülkemizde 1980‟li yıllara kadar devam eden süreç içerisinde dünya üzerindeki metropolitenleĢme eğiliminin genel özelliği olan birleĢme ve büyüme sürecinin tersine, parçalanma ve küçülme olarak da tanımlayabileceğimiz bir süreç yaĢanmıĢtır. Bu temel faklılık ülkemizde metropolitenleĢme sürecinin anlaĢılması ve

(32)

yaĢanan problemlere yönelik çözüm yollarının üretilmesi noktasında kendine özgü modeller geliĢtirilmesine de sebep olmuĢtur. Diğer ülkelerde büyüyen ve birleĢen coğrafi alanlarda hizmet etkinliğini sağlamak üzere yeni yönetim modelleri aranırken, Türkiye‟de yönetilemeyen büyüklüklere ve mevcut yapı ile çözülemeyecek derecede sorunlara ulaĢan sistemlerin daha küçük parçalara ayrılarak yönetilebilir küçüklüklere dönüĢtürülmesi amaçlanmıĢtır (YaĢamıĢ;1993). Bu durum zamanla o tarihlerde yürürlükte bulunan belediye yasasının da öngördüğü ölçülerde 2000 kiĢinin üzerinde nüfusa sahip irili ufaklı birçok belediyenin kurulmasına yol açmıĢtır. Ülkemiz büyükkentlerinin çeperlerinde, eĢgüdüm ve koordinasyondan uzak mantar gibi biten ve çoğu zaman da siyasi kaygılarla kurulan irili ufaklı birçok belediye, büyükkentlerde yaĢanan problemlerin katlanarak daha da artmasına ve mevcut sistemle içinden çıkılması mümkün olmayacak noktalara ulaĢmasına sebep olmuĢtur. 1980‟li yıllara kadar bu konunun bir bütün halinde ele alınarak yeniden yapılandırılmasına olanak tanıyacak bir kanuni düzenleme yapılmamıĢtır.

12 Eylül 1980 sonrasında (ülke yönetimine yapılan askeri müdahale ardından) yerel yönetimlerde yeni yönetim biçimlerinin geliĢtirildiği önemli bir dönem baĢlamıĢtır. Mili Güvenli Konseyi 1980 tarih ve 34 sayılı kararı ile konuyla ilgili önemli bir düzenleme yaparak, “küçük belediyelerin ana belediyelere bağlanmasını” hükme bağlamıĢ ve bu karar ile 200 civarında belediyenin ve 150‟ye yakın köyün tüzel kiĢiliği kaldırılmıĢtır (Tortop;1994). Milli Güvenlik Konseyi‟nin 34 sayılı kararı geçici bir tedbir mahiyetinde olduğundan, konuyu bütün yönleriyle halletmek ve aksaklıkları gidermek amacıyla, 04.12.1981 tarih ve 2561 sayılı Kanun kabul edilmiĢtir. Bu sayede son nüfus sayımı sonucuna göre, nüfusu 300.000‟den fazla olan kentlerin çevresinde bulunan belediye ve köylerin yasada belirtilen esas ve usullere göre 31.12.1982 tarihine kadar anakentlere bağlanabilmesine imkân tanınmıĢtır. Bu kanuna göre BüyükĢehir çevresi, hizmetlerin kolay ve ucuza götürülebileceği, kentin son binalarından itibaren dıĢa doğru 3 kilometre mesafedeki alanları tariflemektedir. Bu düzenleme, Ġstanbul, Ankara, Ġzmir, Adana, Bursa, Gaziantep, Konya ve EskiĢehir illerini kapsamaktadır. Kanun ile güdülen gayenin, “enerji, içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, ulaĢım, toplu taĢıma ve imar gibi temel belediye hizmetlerinin birbirleriyle uyumlu ve bütünleĢtirici bir planlama içinde yeterli ölçüde

(33)

ve verimli bir biçimde yerine getirilmesini sağlamak” olduğu daha birinci maddesinde ifade edilmektedir. Ayrıca, nüfus ölçütünün dıĢında, yerleĢmelerin bağlanmasında dikkate alınması gereken diğer etmenler de, “merkezdeki belediye hizmetlerinin bu yerlere getirilebilme kolaylığı, bağlanacak yerleĢmenin anakente olan uzaklığı, küçük yerleĢim birimlerinin büyük belediye ile fiziki anlamda birleĢtirebilme olanağı” olarak sıralanmaktadır (Yeter;2002).

Gerek Milli Güvenlik Konseyi'nin 34 numaralı kararında, gerekse 2561 sayılı kanunda yer alan hükümler daha ziyade civar belediye ve köylerin ana belediyelere ne suretle bağlanacağını göstermekte, fakat metropoliten karakter gösteren Ġstanbul, Ankara, Ġzmir gibi Ģehirlerin nasıl idare edileceği, problemlerinin nasıl halledileceği hakkında herhangi bir hüküm içermemektedir (Ağaçlı ve Ark;1995).

1984 Sonrası Dönem: 1960‟lı yıllardan itibaren üzerinde çalıĢılmaya baĢlanan

anakent yönetimine iliĢkin çalıĢmalar, 12 Eylül 1980 Askeri Müdahalesi ardından daha etkin bir Ģekilde sürdürülmüĢtür. Ülke yönetimini askeri müdahale ardından devralan ilk sivil hükümet yaptığı yasal düzenlemeler ile 27 Mart 1984 tarihinde 3030 Sayılı BüyükĢehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin DeğiĢtirilerek Kabulü Hakkındaki Kanunu (R.G., 09.07.1984, No:18453) ve ardından da anakent yönetim sisteminin nasıl iĢleyeceğini göstermek amacıyla 3030 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğini (R.G.,12.12.1984, No:18602) yürürlüğe koymuĢtur. 3030 Sayılı Kanun, belediye sınırları içinde birden fazla ilçe bulunan Ģehirlere büyükĢehir, büyükĢehir belediye sınırları içinde kalan ilçelerde kurulan belediyelere de ilçe belediyesi tanımını getirmektedir. Kanun ile Ġstanbul baĢta olmak üzere Ġzmir ve Ankara‟da büyükĢehir belediyelerinin ilk örnekleri kurulmuĢtur. Daha sonra, 19.06.1986 tarih ve 3306 sayılı Kanun ile Adana, 27.06.1987 tarih ve 3391 sayılı Kanun ile Bursa, 20.06.1987 tarih ve 3398 sayılı Kanun ile Gaziantep, 20.06.1987 tarih ve 3399 sayılı Kanunla Konya, 14.12.1988 tarih ve 3508 sayılı Kanunla da Kayseri büyükĢehir belediyesi statüsüne kavuĢturulmuĢtur (Erdumlu;1993). Ardından, 1993 tarihli ve 504 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Antalya, Diyarbakır, Erzurum, EskiĢehir, Ġzmit, Mersin ve Samsun Ġllerinde de büyükĢehir belediyeleri kurulmuĢtur. Ancak, 1993 tarih ve 504

(34)

sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3030 sayılı Yasa ile getirilen ilçe olma ölçütü terk edilmiĢ, büyükĢehir belediye sınırları içerisinde ilçe kurulmaksızın oluĢturulan belediyelere “alt kademe belediyesi” tanımı getirilmiĢtir. 2000 yılında kabul edilen 593 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sakarya‟nın da katılımıyla ülke genelindeki toplam büyükĢehir belediyesi sayısı 16‟ya yükselmiĢtir (Toprak;2003). Sonraki yıllarda, büyükĢehir belediyelerinin çeperlerinde bulunan belediyelerin, yerel hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi amacıyla büyükĢehir belediyesi sınırları içine alınabilmesi bir kararname ile olanaklı kılınmıĢtır (R.G., 12 Ağustos 1988, No:19897-KeleĢ;2006). Düzenleme ile büyükĢehir sınırlarının yeni geliĢmelere ve günün Ģartlarına göre ayak uydurabilmesi, büyükĢehir belediye sınırları dıĢında oluĢabilecek geliĢmelerinde bu suretle denetim ve kontrol altına alınabilmesi amaçlanmıĢtır.

Türkiye‟de geçmiĢte tecrübe edilmemiĢ ve ilk defa 1984 yılında 3030 sayılı Kanun ile hayata geçirilen büyükĢehir yönetim sisteminin görev, yetki ve sorumluluk alanlarının paylaĢılması anlamında yeterli ölçüde nesnel kriterlere sahip olmadığı, yönetim kademeleri arasında iĢbirliği kurma mekanizmalarının açık olarak ortaya konmadığı, büyükĢehir yönetiminin mutlak bir egemenliğinin olduğu, büyükĢehir çapında istenilen ölçüde planlama ve koordinasyon yapılamadığı gibi bir takım eksikliklerinin olduğu genel kabul görür bir tartıĢma konusu olmuĢtur. Kısaca tariflenmeye çalıĢtığımız üzere ülkemiz yerel yönetim sisteminde yaĢanan bu problemler, özellikle 2000‟li yıllardan sonra yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması anlamında reform sayılabilecek nitelikte önemli çalıĢmaların baĢlatılmasına sebep olmuĢtur. Bu amaçla, ülke nüfusunun neredeyse üçte birini oluĢturan metropoliten kentlerin yönetimi ile ilgili 20 yıl yürürlükte kalmıĢ olan 3030 sayılı Yasa yerini 10.07.2004 tarihli ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Yasası‟na, 1580 sayılı Belediye Yasası‟da yeniden düzenlenerek yerini 03.07.2005 tarihinde kabul edilen 5393 sayılı Belediye Yasası‟na bırakmıĢtır (Tuzcuoğlu;2005).

5393 sayılı Belediye Kanunu, genel olarak belediyelerin kuruluĢunu, iĢleyiĢini, görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Bu Kanun esas itibariyle 1930 yılında çıkarılan 1580

(35)

sayılı Belediye Kanununun düzenlediği konuları yeni baĢtan düzenlemektedir. Bundan dolayı, belediyeler arasında büyüklük küçüklük ayrımı yapmadan, hepsini eĢ düzeyde görmüĢtür. 1984 tarihli ve 3030 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ve onun yerine yürürlüğe konulan 2004 tarih ve 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ise özel kanunlardır ve büyükĢehir belediyesi ve onun içinde kalan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluk alanlarını tanımlamaktadır. Bu kanunlar ile büyükĢehir belediye sınırları dıĢında kalan belediyelerin yetki, görev ve iĢleyiĢlerine iliĢkin herhangi bir hüküm getirilmemiĢtir. Oysa ki, 5393 sayılı Kanun genel bir kanun olması sebebiyle tüm belediyelerin, hatta 5216 sayılı Yasada değinilmeyen konulara yönelik olarak büyükĢehir belediyeleri, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin iĢleyiĢine iliĢkin de düzenlemeler getirmektedir (Yıldırım;2006). 2005 yılında yürürlüğe giren 5393 Sayılı Belediye Yasası, 1580 Sayılı Belediye Yasası‟nın son nüfus sayımına göre nüfusu 2000‟i aĢan yerlerde belediye kurulabilmesine iliĢkin hükmünü kaldırmıĢ, yeni belediye kurulurken dikkat edilmesi gereken kriterleri daha da geniĢletmiĢtir. Yasaya göre, nüfus açısından asgari 5000 yerleĢik nüfus Ģart koĢulmuĢ, içme ve kullanım su havzalarına, sit alanları ile diğer koruma alanlarına ve kurulu belediyelere 5.000 metre mesafede yeni belediye kurulamayacağı ve nüfusu 2000‟in altına düĢen belediyelerin de köye dönüĢtürüleceği hükme bağlanmıĢtır (R.G. 03.07.5005, No:25874).

2004 tarihinde yürürlüğe giren 5216 sayılı BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ise büyükĢehir belediyelerinin kuruluĢu ve sınırlarına iliĢkin yeni tanımlamalar getirmiĢtir. Buna göre, “belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10.000 metre uzaklıktaki yerleĢim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam nüfusu 750.000‟den fazla olan il belediyeleri, fiziki yerleĢim durumları ve ekonomik geliĢmiĢlik düzeyleri de dikkate alınarak, kanunla büyükĢehir belediyesine dönüĢtürülür” denilerek bir yerin büyükĢehir olabilmesinin asgari koĢullarının neler olabileceği belirtilmiĢtir. Ayrıca, büyükĢehir belediyelerine özellikle planlama ve imar konularında oldukça geniĢ bir yetki ve sorumluluk sahası tanımlanmıĢ, büyükĢehir belediyelerinin sınırları da kanunla yeniden düzenlenerek geniĢletilmiĢtir (KeleĢ;2006). Bununla beraber, 5216 sayılı Yasa, daha önceki yasalarda tarif edilen

Şekil

ġekil 1. ÇalıĢmada Ġzlenen Yönteme ĠliĢkin AkıĢ ġeması Kent, KentleĢme ve
Tablo 1. Metropoliten Kentlerde Planlama Araçları ve Yetkili Ġdareler
Tablo 2. Antalya Kenti Nüfus GeliĢimi (Antalya BüyükĢehir Belediyesi;2008)
ġekil  2.  1993 Tarihli  504  Sayılı  Kanun  Hükmünde  Kararname  ile  Kurulan  Antalya  BüyükĢehir  Belediye  Sınırları  ve  Alt  Kademe  Belediyeleri  (Konyaaltı  Belediyesi;  2008)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten günü- müze kadar geçen 1 yıllık süreç göz önüne alınarak büyükşehir ve ilçe belediye meclislerini nasıl

ĨĂĂůŝLJĞƚůĞƌ͕ ƐĂŒůŦŬ ǀĞ ƐŽƐLJĂů ŚŝnjŵĞƚůĞƌ͕ ĂĨĞƚ ŚŝnjŵĞƚůĞƌŝ͕ ƵůĂƔŦŵ ǀĞ ƚƌĂĨŝŬ ŚŝnjŵĞƚůĞƌŝ͕ LJĞƔŝů ĂůĂŶ ǀĞ. ƌĞŬƌĞĂƐLJŽŶ͕ ŝŵĂƌ ǀĞ ƉůĂŶůĂŵĂ͕

*5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile “Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırları; İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin

Çalışma kapsamında yapılması hedeflenen karşılaş- tırmalı analizin, imar planı değişiklikleri üzerine kurgu- lanmasının nedeni, plan değişikliklerinin, yapılış ama-

a) Ön bahçe ve yol kenarına rastlayan bahçe mesafeleri ile kamusal alanlara komşu olan bahçe mesafeleri en az 5.00 metredir. b) En az yan ve arka bahçe mesafesi 4 kata kadar

3) Bağımsız bölüm net alanı: İçerden bağlantılı piyesleri ile birlikte bağımsız bölümün içerisindeki boşluklar hariç, duvarlar arasında kalan temiz

GERMENCİK AYDIN 57 İNCİRLİOVA-İLÇE MERKEZİ BÜYÜKŞEHİR İNCİRLİOVA AYDIN 58 KARACASU-İLÇE MERKEZİ. BÜYÜKŞEHİR

ÜNLÜHİSARCIKLI, Özlem (2007), “Türkiye'de Mesleki Yaygın Eğitimin Gelişimi”, Editör: Muhammet Altıntaş, İSMEK Öğrenen Toplum İçin Yetişkin Eğitimi