Zeliha Berksoy, Genco Erkal’a olan duygularını açıkladı
I #
liyim. Kadın olarak, çirkinlik ya da güzellik di ye hiçbir kuşkum olmadı. Ben kendimi baş tan güzel bulmuyorum. Sahnede elbette gü zellik önemli birşey. Ama benim için yaratı cılık önemli. Ben korkmadan çirkinleşen bir oyuncuyum. Çünkü her rolde büyük değişik likleri seven bir formasyona sahibim. Sahne de makyajsız olmayı çok severim. Karakte rin öne çıktığı bir oyuncuyum ben. Bazı rol lerde estetik kullanmak gerekiyor. Ve yaratı cılıkta bu yanınız da ortaya çıkıyor. Pekçok oyuncu, kendini çirkin göstermeye katlan maz. Çünkü kendinden ödün vermez. Bu ko nuda ben çok cesaretliyim. Özel yaşamımda da öyle güzelleşmek diye bir kaygım yok. Tek işim yalın olmak. Ama dış çevre bunu yadır gıyor. Pek artist gibi durmuyorum ben. Ne ol duğum belli değil."
Çok moloz var...
—- Tiyatro sanatçıları sinema oyuncula rına yukarıdan bakıyormuş gibi geliyor... Siz ne dersiniz?
ciddi karşılaştım. Bir de annem bana, hiçbir zaman çocuk muamelesi yapmadı... Müzik ve çok ciddi sanat olaylarında beni doğrudan işin içine sokardı. Bu konularda ilgili yorumlar yaptırırdı bana. Ve bu eleştirilerimde, bir ki şilik tanırdı. Ben resimler çizer, öyküler ya zardım. Kafamdaki ve duygularımdaki gerçek birikimi sağladı annem.”
Bozkırdaki mine...
— Peki bu sanatçı aile çevresinin dışı na çıkınca, rahatsız olmadınızmı?
“ Tabii tatsız oluyor. Bozkır meselesi. Boz kırda yetişen bir mine çiçeği gibi. Ama bu ki şiliği ve duyarlılığı annem sağladı. Bilgi gör gü meselesi çok önemli. Berlin’den döndü ğümde, bayağı farklı hissediyordum kendimi. Başka bir perspektif kazanıyor insan işin açık çası. Ben normal insan ilişkilerini, böyle ev leri tanımadım. Böyle bir çevreyle özdeşleş medim hiç."
Kadın olarak kendini tiyatrodan hiç soyut lamadığını, ayrı bir kişi olarak
düşünmediği-— Brecht'de kadınlığınızın ön plana geç tiğinin farkında mısınız?”
"Hayır değilim. Demek ki makyajımı iyi ya pıyorum. Ben samimi olarak şunu söyleme
"Şimdi ben o çevrelerin içinde değilim. Çok uzaktan bir insan olarak bakıyorum, herşey- den önce sinemamızda yalancı bir gebelik var. Ama gerçek doğum bir türlü gerçekleş miyor. işte böyle yalancı doğumla gerçek do ğum arasında olduğu gibi, greçek sanatçı İle gerçek olmayan sanatçı arasına bir çizgi çiz mek gerek. Ben pekçok alanda olduğu gibi, sinemanın da gerçek sahiplerini bulmadığı na inanıyorum. Ancak bu yolla geçimini sağ layan kişiler var. Bunların içinde iyi olanları var. Belki düzenli bir çalışmadan sonra, iyi oyuncu da olabilirler. Ama bunların yanında, açıkçası çok da moloz var. Su başlarını kim lerin tuttuğu belli değil. O hanım star bu bey de star. Kendi çaplarına göre, karınca msali ilerliyorlar. Bizde sinema kültür olarak değil, görüntü olarak izleyiciye geçiyor. Göz eğlen diriliyor. Ruhsal ve sanatsal gelişim olmuyor. Şener Şen’i ve Genco’yu beğeniyorum Bir de Nesli Çölgeçen’i."
— Ya aşk, sizin oyunculuğunuzu etkiler mi?.
"Âşık olmak bir sevinç getirir insana. Gözü .parlar. (Berksoy’un salt gözü değil, tüm yü
zü aydınlanıyor bunları söylerken) Yaptığı
her işten artı bir tat almaya başlar. Zaman za man çok acı duyar. Bu da artıdır. Ancak acı duyması sevinç duymasından çok daha iyi dir. Çünkü belki aşkın sevinci sizin oyununu zu bozabilir. Aşkın acısı insanı daha derinle mesine duymaya götürüyor. Ben aşkın acı sını daha çok tercih ediyorum.”
Aşk acısı
— Siz kolay âşık olur musunuz?
“ Hayır ben çok zor âşık olurum. Çünkü bende insana alışmak zorluğu vardır. Çok se- vecenimdir, hemen alırım da, alışma sürecim uzun sürer. Sonra da ayrılamam. Âşık oldu ğumda çok uzun yıllar sürer bu. Yüreğimden atmaya çalışırım, kafamdan atamam. Kafam dan atarım bir bakarım yüreğimdedir o hâlâ. Bu böyle senelerce sürer gider. Özlerim du rurum. Başka birşeye hiç geçmem. Kendimi hep tiyatroda teselli ederim. O yüreğimin di binde bir çiçek gibi durur.”
Gerçekleşmeyen mucize...
— Ya Genco Erkal? Çok iyi arkadaşsınız. Ancak sizinle ilgili âşıklar' türü yakıştırma lar da var?"Valla aramızda aşk olsaydı iyi olmazdı. Çünkü bu kez işteki beraberliğimiz zarar gö rürdü. Tiyatroda beraber olamazdık. Kadın er kek ilişkisinde ne yazık ki böyle bir durum var. Bana Genco’yu 1964’te annem tanıştırdı. Ona hayrandım. Bize gelir giderdi... Ö za mandan beri birbirimizi çok severiz. Dostça arkadaşça. Sonra tiyatroda beraber olduk. Bu da türlü yakıştırmalara neden oldu. Biz çok yakıştırıldık. Halen de sürüyor bu. Sahnede, özel yaşamımızda ‘Birbirlerine ne güzel
yakışıyor’ diyenler çok oldu. Bunun uzun bir
dedikodusu çıktı...Büyük aşk yaşadığımız söylendi. Ama ben oyuncu ve rejisör olarak ona hayranım, onunla oynamaktan büyük tat alırım. Onunla her bakımdan bir denkleşme miz var. "Dengi dengine’ derler ya öyle.”
— Genco Erkal ile güzel şeyler üretiyor sunuz. Bu aşk için önemli bir olay değil mi?
"B u istenilen, en güzel şey bu elbette. Ama olmuyor. Ben bunu denedim, olmadı. Olma sı için bir mucize gerekiyordu. Böyle bir sev giyi tam altı yıl yaşadım. Olması için gerekli mucizeyi hep bekledim. Karşı taraf da bek ledi. İkimiz de bu mucize için, büyük çaba harcadık. Sonunda birbirimize âşıkken ayrıl dık. O yüzden Genco ile olmamasına özen gösterdim...” Hocalık yapıyor: Yaklaşık 12 yıldır İstanbul Devlet Konservatuvan'nda öğretmenlik yapan Zeliha Berksoy, öğrencilerinden umutlu görünüyor (solda)... Sanatçı "Asiye Nasıl Kurtulur” adlı oyunda (sağda)... Günleri yoğun bir
koşuşturmayla geçen Zeliha Berksoy, fırsatım buldu mu, evinin bu çok sevdiği köşesine çekilip, dinleniyor (üstte)...
ni söyleyen Berksoy'a, "Ya anne olarak?” diyoruz...
"Annelik hiç tanımadığım bir duyguydu. Çocuğa çok yabancıyken, sürpriz olarak an ne oldum. Anne olduğum andan itibaren, ço cuğuma aşırı bir ilgi ve sevgi duydum. Onu hep, kedi ve enciği örneği yanımda taşımak istedim. Çocuğumun üstüne kapandım. Onun da çok yetenekli yanları olduğunu görüyo rum... Aynı çevrede olmanın getirdiği birşey belki de bu. Ancak o benim gibi nostaljik de ğil, optimist yanları var. Benim yanımda bü yüdü. ama şimdi daha çok babayla birlikte. Onun yokluğu bana çok acı geldi. Bir yalnız lık başladı bende. Çocukla ilişki, sanatçıların bu tuhaf duyarlılıkları yüzünden daha bir farklı oluyor,"
Yaratıcılık önemli...
Başarılı ikili: Genco Erkal- Zeliha Berksoy
İkilisi, “Ben Bertolth Brecht" adlı oyunda, ba şarılı bir kompozisyon çiziyor. Yıllardır arka daş olan sanatçılar, sahnedeki başarılarım belki de çok iyi anlaşmalarına borçlular.
Çıkarılan söylentiler: İki sanatçı, Genco Er
k an a Zeliha Berksoy, 1964 yılından beri ta nışıyorlar. Sanatçı, Genco’ya hem oyuncu hem de yönetmen olarak hayran olduğunu söylüyor.
Sanatçı için “Asiye
Nasıl Kurtulur” adlı
oyunun ayrı bir
anlamı var... Sanatçı
bu oyundaki rolüyle,
1970 yılında Ankara
Sanatseverler
D em eği’niıı, yine
aynı yıl Türkiye
Kadınlar
D em eği’nin, 1985’de
de Ulvi Uraz Tiyatro
Ö dülü’nü kazanır...
Ancak Zeliha
Berksoy’un aldığı
ödüller bunlarla da
kalmıyor. 1978
yılında İstanbul
Şehir Tiyatrolarında
oynadığı “Jökond”
rolüyle Avni Dilligil
ödülünü de alır...
Genco Erkal’la aynı
sahneyi paylaşan
sanatçı, çıkarılan aşk
dedikodularını
yalanlıyor... Genco
Erkal’ın aile dostları
olduğunu da
söyleyen Zeliha
Berksoy, sanatçıyı
altı yıl sevdiğini,
hep gerekli mucizeyi
beklediğini, ancak
bunun bir türlü
gerçekleşm ediğini
açıklıyor... Aşık
olmamn sanatçı için
yararlı bir duygu
olduğunu da sözlerine
ekleyen Berksoy
aşkta acı çekm ekten
yana olduğunu
sözlerine ekliyor...
mmmmmmmmKmmBmm
Sanatçı sinemadan söz ederken, iyi oyuncular
olduğunu, ancak aralarında molozların da
bulunduğunu söylemekten çekinmiyor
Popüler olmak ve tanınmak...
— Siz izleyicinizin, verdiğiniz herşeyi al dığına inanıyor musunuz? Bir de, pekçok kişinin hayranlık duyduğu, görmek istediği bir oyuncu olmak istemez miydiniz?"Burada birçok konuda olduğu gibi kavram kargaşası var. Değerlendirmede, sanatsal, bi limsel konumda, termonoloji eksikliği ve kav ram kargaşası var. Popüler olmak biraz da ha halka inmek, yani eğlendiriciliği ve ticari yanı ağır basan İş, Elbette bu, ister istemez olayı ucuzlatıyor. Ben bu ucuzluğu sevmiyo rum. Yapıma uygun değil. Formasyonuma da yani gelişme sürecime de. Ben bilinçli izleyi cinin seçeceği bir oyuncu olmayı tercih edi yorum. Ben işin denemeci yanını seviyorum."
— Siz izleyiciyle aranızda dostluk ilişki sinin kurulduğuna inanıyor musunuz?
"Bunu onların gözlerinden anlıyorum. On ların beğenisinden, beni izlerken ilgilerinden hissediyorum... Bu sıcaklığı yaşıyorum...”
— Bu güzellikleri paylaştığınız insanla
rın sayısı yeterli mi?
"Hayır. Ama bizim gelişme sürecinde ol duğumuzu düşünüyorum. Benim bir oyunu mu 25 - 70 bin arasında kişi izliyor. Bu İstan bul için az bir rakam. Ticari amaçlı tiyatroyu izleyenlerin sayısı, 120 - 200 bin arasında, en fazla 300 bin. Gazete tirajı gibi birşey bu.”
Geç büyüyor...
— Yaşam biçiminizde annenizin etkisi ni nasıl açıklarsınız?
"Annem le benim aramda, çözümlenmesi gereken çok şey var. Bu bilince geç erdim, belki de ben, geç büyüyen bir insanım. Da ha çocukken 20. Yüzyıl'ı, modern sanatı'ta- nımaya başladım. Sanatçı bir tabakadan ge liyorum. Burjuva bir yaşantıdan değil, daha özgür ve sanatçı bir çevreden. Benim şansım, herşeyiyle uyum içinde olan bir evde, doğmuş olmamdı. Klasik ve modern müziği dinleye rek büyüdüm. Çocukluğumda anılarımda sak ladığım biçimlemelerle, büyüdüğümde ciddi
İlk opera sanatçısı: Zeliha Berksoy, ülkemi
zin ilk hanım opera sanatçısı Semiha Berk soy’un kızıdır.
BİRCAN USALLI
Z
eliha Berksoy, “ Tek amacım bir an önce büyüyüp konservatuva- ra gitmek, tiyatro sanatçısı olmaktı" diyor yıllar öncesini anımsadığında. Türkiye’nin ilk opera sa-
tmmmm natçısı Sem İha Berksoy’un kızı ol
ması, oparaya ilgisi ve annesinin ısrarlarına karşı, tiyatro konusunda epey direnmiş Zeli ha Berksoy. Sonra ilk sınav ve Ankara Dev let Konservatuvan'nda geçen beş yıl. Yıl 1965... Hemen ardından iki yıl Devlet Tiyat- roları'nda oyunculuk. Sonra gerçekleşen bü yük düş, Almanya ve tiyatro açısından en bü yük metrapol kabul edilen, Berlin serüveni. Shiller Tiyatrosu’nda hem oyuncu, reji asis
tanı ve arşivle geçen iki dolu yıl...
Yıldırım aşk...
Ardından hemen Türkiye. Sonra Vasıf Ön gören tarafından Türkiye'de kalması, “ Asi
ye Nasıl Kurtu!ur” da oynaması için kandı
rılışı. Oyunun bir yıl sahnede kalışı. Ardından hâlâ hayran olduğu Genco Erkal’ın dost yak laşımları. Ama hiç birşey, Zeliha Berksoy’u Berlin düşünden alıkoyamaz. Ta ki, ilk ve tek eşi Dr. Yıldırım Aktuna ile karşılaşıncaya, ken di deyimiyle bir kez daha kandırılıncaya ka dar. İkibuçuk aylık yıldırım aşkı, nikâh ve iç te kalan bir buruk acı Berlin... Sonra Dostlar Tiyatrosu, Oğul'un doğumu... Arkasından bir biri ardından gelen oyunlar. “ Analık Dava
sı” , "Kafkas Tebeşir Dairesi” , "Lola Blu- e ” , “ Jıckond” , “ Breht Kabare” , “ Kahra
man Bakkal Süpermarkete Karşı” , “ Anna’- nın Yedi Ana Günahı” , Vasıf Tali Öngören'in
ölümü ile üçüncü kez “ Asiye Nasıl Kurtu
lur” , “ Yaz” , “ Ben Bertolth Brecht” .
______ Ülkesini seçti...______
— Aradan bunca yıl geçti ama hâlâ yurt- dışında kalmayışınıza üzülüyor musunuz?
"Üzülmüyorum. Eğer 22 yaşındayken kal- saydım, bir Alman oyuncu gibi oynar, Breh- tien chonsonlar söyler, o çevre içinde başka boyutlara ulaşırdım. Ama ben ülkemi seçtim. Benim ülkemin insanlarına bu kültür birikimi nin aktarılması gerekitiğini düşündüm. Bunun muhasebesini yapıyorum zaman zaman. Bence bu doğru yol. Çünkü bizim izleyicimiz, bunu çok iyi karşılıyor. Sahip çıkıyor, beğe niyor. Onlarla bu kültürü paylaşmak, böyle alışverişti bir dostluk içinde olmak, beni çok daha fazla tatmin ediyor.”
— Tiyatro, izleyiciye ne verir?
"Tiyatro bir öğreti. Yani üniversitenin üze rinde bir yaşam tartışması, yaşam öğretisi. İn sanlarla yapılan canlı bir olgu. O yüzden bu rakamların azlığını tatsız buluyorum. İnsan lar daha çok tiyatroya gitm eli.”
— Sizin türünüzde bir ayrıcalık var...
"Evet bizimki ayrıcalıklı bir tür. Biz çok şe yi riske ediyoruz. Bu tür tiyatrolar, gelişmiş toplumlarda bile, çok ilgi görmez. Kendi iz leyicisini kendisi üreten, bilinçlendirerek üre ten bir tiyatro tarzı bizimki. O yüzden izleyici sayımız yine de sevindirici.”