• Sonuç bulunamadı

Enver Paşa ve sürgün sultan:Enver Paşa'nın ölümünden sonra Naciye Sultan için 28 yıllık bir sürgün hayatı başladı:Öldüğüne üç ay inanamadım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Enver Paşa ve sürgün sultan:Enver Paşa'nın ölümünden sonra Naciye Sultan için 28 yıllık bir sürgün hayatı başladı:Öldüğüne üç ay inanamadım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D izi

Refah ın haşarı çocuğu

RP İstanbul milletvekili Mukadder Başeğmez, 12 kişinin öldüğü cezaevi eylemlerinin sona ermesinde, ünlü yazar Yaşar Kemal ile birlikte oynadığı rolle dikkatleri üzerinde topladı.

• • • •

SÜRGÜN SULTAN

¡2 ÖZİİAN O ÜMİT SEZGİN

(UBA

ENVER PAŞA'NİN ÖLÜMÜNDEN SONRA NACİYE SULTAN İÇİN 28 YILLIK BİR SÜRGÜN HAYATI BAŞLADI

Öldüğüne üç ay inanamadım

Türk

süvarileri

Nice'te

Naciye Sultan Paris'te yaşarken başından geçen şu olay bir sürgünün vatan özlemini çok güzel anlatıyor:

“ Köksüzlük, sürgün hayatı bende derin bir elem

uyandmyordu. Hangi sene olduğunu pek iyi

hatırlamıyorum. Fransa'nın güneyindeki N ice şehrinde Milletlerarası Binicilik Yanşm alan'na süvari subaylanmızdan oluşan bir ekibin geldiğini duyduk. N e kadar çok sevindiğimizi

anlatamam. Yanşm alan büyük bir sevgi ve heyecanla izledik. Subaylanmızın başanlannı gördükçe, nasıl iftihar ettik. Atlara bakan Mehmetçik'leri uzaktan seyrettikçe, sanki m em leketten bir parça görm üş gibi oluyorduk."

E

NVER Paşa için Makedonya

dağlarında başlayan yaşam perdesi,

Ortaasya’da Pamir

Bağlan’nm

eteklerinde Abı Derya’da 4 Ağustos 1922’de bir Kurban Bayramı sabahı şahadeüe kapanmıştı. Üç ay inanamadı habere Naciye Sultan.

O günler için “ Üzgün görünüyordum , ama içten içe gülüyordum ” diye yazacaktı yıllar sonra anılarında. İnanmıyordu, çünkü E nver Paşa son

mektuplarından birinde "Öldüğüm e dair b ir şayia çık a rtıp ortadan kaybolacağım . B öyle b ir haber alırsan inanma, ama üzgün görün” yazmıştı. Üç ay sonra Cemal Paşa’nm yaveri İsm et Bey, Enver Paşa’nm göğsünden çıkan, yüreğinin hemen üzerinde

taşıdığı çocuklarının fotoğrafları ve son mektubuyla çıkagelince

ölüme inanmak kaçınılmaz olmuştu. Sürgün Sultan artık Enver’sizdi.

ACILAR YENİ DEĞİL

N e yalnızlık yeni birşeydi Naciye Sultan için, ne ayrılık, ne acüar... Yaşamı ayrılıklar içinde ayrılıklara karşı çıkmaya çalışarak geçmişti. Ayrılığa ilk karşı çıkışım daha bacak kadar çocukken koskoca imparatorluğu titreten amcası Abdülham it Han’a yapmıştı. Sultan bir bayramda kendisini eğlensin diye üç günlüğüne Yıldız Sarayı’na götürdüğünde sevinç değil

üzüntüydü duyduğu. Bayramı anne ve babasından ayrı geçirmenin acısını Abdülhamit’ten kendince fena çıkarmıştı: “ Am cam ın k ız ı Naim e Sultan babasının yanında piyano çalmam için ısrar etti. Büyük amcama karşı h içbir çekingenlik ve korku gösterm eyerek, ’Ben evime dönmek istiyorum. Vallahi çalmam’ diye isyan ettim. Sultan

Abdülham it benim bu halim e hiç kızm adı, sadece kahkahalarla güldü.”

Ama artık üç çocukla tek başma kalakalan Naciye Sultan’m aynlıklara isyanına kimsenin gülecek hali yoktu. “ E nver’in birgün döneceği umudunu taşıyam aınak” , yalnızlığı yaşanmaz küıyordu. Henüz pek küçük olan üç çocuğun babasızlığı ve sahipsizliği ise ayrı bir acı kaynağıydı. “ Çocukların hayatta hamiye, güvenecek birin e ihtiyaçları vardı. Onlar için hiç şüphesiz en ya k m ve m üşfik insan ise am caları idi. Enver Paşa’nm küçük kardeşi K a m il Bey’le evlenm eye karar verdim .” 1923 yüının Aralık ayında nikahı son Halife Abdülmecid Efendi kıydı.

HUZUR UZAKTAYDI

K am il Bey kardeşi Enver Paşa’dan oldııkra far

ilk eşi Enver Paşa'yı kaybettikten sonra 28 yıl Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde zorluklarla dolu bir yaşam sürdü Naciye Sultan (üstte). Naciye Sultan Enver Paşa'nın ölümüne ancak üç ay sonra, onun göğsünden

çıkan çocuklarının fotografían ve son mektubunu görünce inandı (sağda). hem de çocuklara huzuru getirecek

gibiydi. Ama huzur onlardan öylesine uzaktı ki. Bu kez ayrılığın adı “ Osmanlı Hanedanı’na

S ü r g ü n ” oldu.

Önce Paris’te bir küçük apartman dairesi tutuldu. O günleri şöyle hatırlıyordu anılarında. “ İm paratorları bile hayrete düşürmüş bir ihtişam içinde yaşamıştım. Şimdi ise bir m uhacir olarak yabancı m em leketlerde sürünecektim .” Paris’te geçen bir buçuk seneden sonra, 1925 Temmuzu’nda San Remo’ya gittiler, amca Sultan Vahdettin’i ziyarete. Sürgün yaşayanın gözyaşı yalnız hüznünde değil sevincindedir de; “ Onu görünce gözyaşlarım ı tutamadım. Çok yaşlanmıştı. B irkaç gün m isafir kaldım. K ız la rıy la çok iy i arkadaştık. Onlarla buluşmak, biraz olsun gurbette olduğumu

unutturdu.”

Bundan sonrası hep şu bilinen sürgün yaşamı. Vatan özlemiyle

dolu insanların ait olmadıkları ve hiç olamayacakları bir yerlere tutunma çabalan. Ve gizli gizli de olsa hep sıcak tutulan, birgün dönme umudu.

1926 yılında Naciye

Sultan’m dördüncü. K a m il B ey’in ilk çocuğu doğdu; Rana. Yaşam yoluna girecek gibi oldu zaman zaman. Mahpeyker ve Türkan Cour Fenelon Mektebi’nde okumaya bile başladılar. Sürgün yaşamlarının genellikle değişmez teması parasızlık N aciye Sultan için de geçerliydi: “ D iğer bazı

mem leket hanedanları gibi, ırk olarak başka b ir ırk ta n d eğildik ve yabancı b ir yurttan gelm iş değildik. Bu nedenle bö yleleri gibi hariçte para bulundurmayı h içbir zaman aklım ızdan geçirm em iştik. Aniden

yurtdışm a çıktığım ız için menkul ve gayrim enkul ne geçtiyse onunla gurbette yaşamaya başlam ıştık.”

N aciye Sultan, Osmanlı Hanedanı’ndan sefalet içinde

ölenlere bile rastlayacaktır: “ Son senelerde h astalığına ilaç parası bulamayan ya şlıla rım ız oldu. M addi kıym eti olabilecek her türlü şeyi elden çıkardıktan sonra, kış ortasında yiyecek tedarik edebilm ek için sırtın daki paltosunu satıp bu yüzden zatürre olup hayata gö zlerin i yum anlarım ız oldu. Sessiz sedasız, şikayetsiz ölüp de cenazeleri m ahalli b elediyeler tarafından k a ld ırıla n la r oldu.”

Ö N C E ÇOCUKLAR

DÖNDÜ

N aciye Sultan ve K am il

Bey, uzun yıllar kendilerinin değilse bile çocuklarının Türkiye’ye vatandaş olarak dönebümeleri için uğraştılar. Enver Paşa ve

K a m il B ey’in diğer kardeşleri Nu ri Paşa'nın büyük çabaları 1939 yılında çıkarılan özel bir kanunla çocuklara Türkiye’ye

vatandaş olarak dönme imkanı sağladı. İşte gurbet asü o zaman içine çöktü.

Ardından İsviçre’de geçirilen İkinci Dünya Savaşı yılları. Büyükelçi Yakup K a d ri Karaosm anoğlu’nun sıcak dostluğu. Ve kızlann yanma geri dönüşü, derken tekrar ayrılışları. Kızlan Türkan ve

Mahpeyker’in Türkiye’de evlenmeleri, oğlu A li’nin havacı subay oluşu... Ama fonda hep aynı soru: “ Bütün ömrümce,

m em leketim den,

çocuklarım dan uzak yaşamaya mahkum mu olacaktım ?” 1952 yılında bu sorunun cevabının korktuğu gibi olmadığı ortaya çıktı. Ona da Türkiye’ye dönme izni verildi.

Sürgün Sultan, ömrünün son beş yılım Türkiye’de çocukları ve torunları ile birlikte yaşadı. Son sözleri yaşamının özeti gibiydi: “ Şimdi ik in ci b ir insan olarak yaşıyorum . B ah tiyar b ir kadınım .”

PAZAR, 4 Ağustos 1996 1 ^*4*

Enver Paşa'yı kaybettikten sonra Paşa'nın kardeşi Kamil Bey'le evlenen Naciye Sultan

sürgün yıllarını onunla geçirdi.

İstanbul'a

dönüş

Yirm i sekiz yıl Avrupa'nın çeşitli | şehirlerinde zorluklarla dolu ve zaman

zaman çocuklanndan uzak bir yaşam süren Naciye Sultan, tekrar çok sevdiği İstanbul'a gem iyle dönerken, hissettiklerini şöyle anlatacaktır sonradan: “ Güzel bir günün akşamında İstanbul'a yaklaştık. M eğer, herşeyi ne kadar özlemişim. Denizin rengi, güneşin pmltısı... Vapur rıhtıma ağır ağır yaklaşırken, kalbim kopacak gibi oluyordu. Buğulu gözlerim , kalabalık arasından sevgili çocuklarımı seçemiyordu. Bir an içime bir korku geldi. Bütün bunlar rüya ise, ya tekrar Paris'teki tek kişilik odamda yapayalnız uyanırsam?’

Gönüllü bir

sürgün

Naciye Sultan, “ memleketi terk \ etme" emrinin tebliğ edilmesinin ertesi

günü üç çocuğu ve yeni kocası Kamil

B ey'le bir İtalyan vapuru ile Marsilya'ya hareket eder. Yanlannda, ailenin bir parçası olan, çocuklarının sevgili dadısı Enise de vardır. Uzun yıllardır ailenin yanında olan Enise, ikinci anne gibidir. Hiçbir zorunluluğu olmadığı halde, sırf aileye olan bağlılığı yüzünden sonu belli olmayan bir yola çıkmayı belki de uzun yıllar vatan hasreti ile yaşamayı göze alır.

Kamil Bey ve Naciye Sultan, Paris'te küçük bir apartman dairesine yerleşir. Naciye Sultan, kendisini Paris'in hareketli hayatında

avutmaya çalışır. Müzelere, tiyatrolara gider, kalabalık ve gürültülü sokaklarda saatlerce dolaşır. Bu nedenle zaman zaman çocuklarını ihmal edince fena halde sinirlenen Enise'den azar işitir.

4 Ağustos 1922'de asker ve devlet adamı Enver Paşa, Türkistan, Belcivan yakınlarında Ktzılordu ile girdiği bir çatışmada vurularak öldü. Enver Paşa, İttihat ve Terakki'nin liderlerindendir. (Doğumu: 22 Kasım 1881)

Metin ATE

MENANDROS

İ.Ö. 342-292 yılları arasında Atina'da yaşamış Yunan komedi şairidir. Komedi tarihinde ilk kez olayların birbirine iyice bağlandığı konulu oyunlar yazdı. Çoğunlukla engellenen aşkları konu oldu. Gerçek ve canlı karakterler yarattı. Toplam 89 komedi yazmıştır. Başlıca yapıtları: Georges (Çiftçi), Kolaks (Dalkavuk), Hirbas (Kahraman).

m m sm m am m

Referanslar

Benzer Belgeler

E- Kne istekayı aldı mı yüz sayı yapmadan bırakmadığını pek çok gör müşümdür.. Brinci umumî harbin en eiv ctvîi günlerinde B erin d e beraber

Memleket sanayii nefîse tari­ hinde, Güzel Sanatlar Akademi­ mizin çok mühim bir rolü var­ dır. Ona daha nice nice seneler

Dikkat ederseniz eklenecek sayıyı hemen parçalıyoruz akıldan: 43=40+3 haline getiriyoruz.. Daima eklenecek sayıyı 10’un katlarına

Bugünlerde Beyoğlu Ga­ ranti galerisinde özel koleksiyonlardan derlenmiş ret- rospektit nitelikli bir toplamın yanı sıra Bebek Kile galerisinde Jacquelline

Henüz açık ve net bir bilgi olmadı- ğından, araştırmacılar bağışıklık ko- rumasının ne kadar uzun süreli ola- bileceğini tahmin etmek için eldeki bulguların

Sulu çözeltilerde kısa bir yarı- lanma ömrüne sahip olan sodyum klorür nano parçacıklar sistematik kanser tedavisi yerine bölgesel kan- ser tedavilerinde daha etkili özellik

Çin’de hastaneye yatırılan COVID-19 hastalarının yarısından fazlasının karaciğer veya safra kanalların- da hasara işaret eden enzim seviyelerinin yükselmesi ve

Aslında Atatürk ile İsmet Paşa birbiri ile nerede ise tam zıt karakterler­ de, ama ikisi de önemli ve saygın, çok de­ ğerli kişiliklerdi.. Doğrusu aranırsa Ata­