• Sonuç bulunamadı

Paris'te Türklerin iyilik meleği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Paris'te Türklerin iyilik meleği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT-$ltS

S

l^

ä

W

ü i ^

ISilWlPÄII1

2

4

N İ S A M T 9 7 0

iVfrif'» «VVA-V. il .■.wJvC'TÜ.•£ #í»\ V

.. :. . .

.VA<ij^;\ii•

w

fN tH M iH «nH U »M m ıiM i«ım ııınııııııım Nm n if|

tt =

İSTANBUL’

u

I

PARİS'TEKİ TORKIİRİN

İYİLİK

MELERİ

HATIRLATAN

LOKANTA:

CHEZ

SOPHIE

I I I A ® 18™ beşinci bö | M lümünde, Somme- | T r a r sokağında 22 1 İ num aralı b ir dükkân var | 1 dır. Üzerinde Chez Sop. | | hie yazar. Dıştan göste- = | rişsiz fakat o nisbette | I de ünlü b ir yerdir bura- §

I sı. Z ira Chez Sophic Pa- f İ ris’in ender aşçı dükkân | i lanndan birid ir

| Sahibi Vahak Emek- I İ sizyan adında Giresunlu | : b ir Erm eni’dir. Y arım | | asır evvel Fransa’ya ge- | i lip yerleşmiştir. B u dev- I = leti idare etmiş olan = I T ü rk büyüklerinin de öğ i î rencilik zamanlarında | | kredi ile yemeklerini ye. \

I dirm iş olduğu için her | | zaman Türklüğü ile ifti- | | har eder.

I P aris’teki T ü rk öğren. = | çilerin ve Türklerin ken | 1 dilerini evlerinde san- | f dıkları b u küçük dük- | | kânda tamamen b ir îs- i I tanbul havası hâkimdir. §

Z Z

P

A R ÎS ’te Türklerin yakından tanıdığı bir Türk dostu var. Bu da eski bir Ermeni va­ tandaşımız. Adı: Jean V. Tossounian. O da Fransa’ya yarım yüzyıl evvel göçedenlerden. Afrika’­ nın en sivri ucu Captown’da elmas madenleri var. Karun gibi zengin bir adam. Fakat o servetini Fran­ sa’ya gelen Türk vatandaşlarına har- cetmekten, Şanzelize’nin en lüks bi­ nalarındaki apartmanlarını onlara tahsis etmekten büyük haz duyuyor.

Eskiden «Türk - Fransız Dostluk Cemiyetlinin başkam, şimdi muha­ sebecisi olan Tossounian'ın en bü­ yük derdi, TÜrkleri Fransa’da ala­ bildiğine iyi tanıtmak. Nitekim bu­ radan giden bütün sanatçılarımız onun desteği ile büyük üne kavuşu­ yorlar. Tosunyan'm sosyal çabalan yüzünden sade Fransa'da değil, kom­ şu memleketlerde de büyük sük­ sesi var. Fransa hükümeti ile diğer komşu devletlerden sosyal çalışma­ ları yüzünden aldığı şeref madal­ yalarının yekûnu düzineyi geçiyor.

Dört kızını da okutmuş, doktor, mühendis, mimar yetiştirmiş, evlen­ dirip madenlerinin başına geçirmiş. Şimdi onun işi gücü, oraya gelen TÜrkleri arayıp bulmak onlara ko­ laylıklar temin etmek. Son günler­ de hani harıl bir proje üzerinde çalışıyor. Bu da Paris'e okumaya gelen Türk öğrencileri için bir yurt kurmak.

I

I

I

i

i

I

I

I

B

AŞI bereli, eteği yırtmaç, lı, fener dibi bekleyen yosma artık Paris'te kal­ madı. «Troteuse - Kaldı­ rım Fahişe«!* denilen bu zümre­ yi De Gaulle idaresi çatı altına çekti. Eskiden Place de L ’Opera, Madelene, Pigalle, Montmartre gibi yerlerde ganî mebzul bulu­ nan bu mahlûklara şimdi ancak muayyen bâzı otellerde, disko­ teklerde, barlarda, kabarelerde rastlamak mümkün.

Fuhuşu san’at haline getirmesi ile ün yapmış olan Paris'te «Au- tomobileuse»ler şimdi «Troteuse* lerin yerini almış. Bebek gibi kız­ lar lüks otomobiller içinde Pi- galle’de cirit atıp müşteri araklı­ yorlar.

Muayyen oteller randevu evleri halinde çalışıyor. Buradaki ka­ dınlar ücret mukabilinde, Ademle Havva’dan bu yana yeryüzünde mevcut bütün aşk şekillerini müş­ teriler önünde birbirlerine tatbik ettikleri gibi ayrıca isteyenlere kendilerini de arzediyorlar.

«MÜŞTEREK AŞK»

Paris, fuhuş konusunda her za­ man olduğu gibi muasır m illet­ leri fersah fersah geçmiş, şim di

KISA... KISA...

Parislinin değil sadece, Fransız'ın en düşkün olduğu İçki şaraptır. Paris’in şarap lokantalarında şi­ şesi 800 franga (yaklaşık olarak İki bin T L .) şarap satılmaktadır. Bunların tarihi 18. asrın sonları, 19. asrın başlarına yaklaşır. Parisli midesine de çok düşkündür,

ö z el et lokantalarında verilen et yemeklerinde kesilen hayvanların cinsi, yaşı, özelliği de ayrıca lis­ teler halinde müşteriye bildirilir. B ir turist metropolü olan Paris’te

her cins ve her milletten insan için lokanta, gazino ve eğlence yeri vardır. Lokallerin eskiliği nis­ petinde fiatlarda da artış müşa- hade edilir.

Deniz methali olmadığı İçin Paris­ li yaz aylarında hafta sonunu dı- şarda geçirir. Her hafta sonu en az ikibuçuk milyon Parisli banli- yöyelere veya Manş kıyılarına gi­ der.

orada moda olan, «Müşterek aşk» dır. Fransız bıma: «P ar Tous* diyor. Bunım dilimize mecazen aktaracak olursak «E lbirliği ile» de diyebiliriz.

Bunlar için muayyen pansiyon­ lar, klüpler, oteller, barlar var. Buralara girmek için yerli veya yabancı olmanın önemi yok. Mu­ ayyen bir ücret Ödemeniz gerek. Yalnız bir şartı var. İster erkek.

Yalnızca geceleri açık olan ve Rus ve sanatçıları bir arada görülüyorlar.

kanması yasak. Aşk yapmaya kim­ senin kimseyi mecbur etmesi yok. Salonlarda giyimli dolaşmak ya­ sak. İçki bedava, sevişme bedava,

eğlence bedava...

BUNALIMLARA

SET ÇEKİYOR

Salonlar, büyüklüğüne göre, 10 İlâ 30 çiftin anadan doğma do­ laştığı, seviştiği, içki içtiği, soh.

yemekleri veren Şehrazal’ın orkestrası

Bütün

eğlencelerin

temeli kadın

Paris, eğlence ve neş'eyi, hayat ve can­

lılığı kadınların sırtından temin eden

dünyanın en ünlü zevk beldesidir...

I

tDO, Casino De Paris, Moulin Rouge, Folies Bergere, Crazy H orse, Sexy, Pussy Cat Parisliden çok, turistlerin devam ettiği ve Paris’e şöhret kazandıran eğlence yerleridir. B u ra­ ların başlıca özelliği renk, müzik ve birbirinden güzel çıplak kadındır. Esasen Paris deyince insanın akim a iki husus gelir: Bunlardan b iri m oda ise diğeri de kadındır. Nitekim bütün m a m _ , r . _ _ _ kabareler, barlar, gazinolar

yonunu düşürüyor, bunalımlara set çekiyoruz...» diyor. Bu tip yerlerin evli müdavimleri de ek­ sik değil. Fakat asıl meraklıları, çoğunlukla turistler tabiî...

Barlar ve oteller var... Burala-

n daha az konforlu. Buraya da giriş para ile, içki para ile... Dans da ediliyor. Fakat soyun­ ma mecburiyeti yok. Yaln ız öte­ kilerde olduğu gibi buralarda da herşey ayan beyan... Paris'te bu

ister kadın olunuz, İçeriye tek olarak kabul etmiyorlar. Mutlaka bir çift olmanız lâzım.

Pansiyon ve klüplerdeki sistem başka, otel ve barlardaki başka, pansiyon ve klüplere gittiğiniz za­ man size kapıda evvelâ o mahal­ lin nizamnamesini veriyorlar. Bu­ na göre gelen çiftin birbirini

kıs-,.r -^...

bet ettiği birer çıplaklar kampı halinde. K im kimi beyenir, kira kiminle aşk yaparsa serbest. Bu­ rada kapalı yok, gizli yok, her- şey aşikâre... Bu tip yerlerde in­ san insanlığından çıkıp hayvan­ laştığını anlıyor.

Fransız buna: «Cemiyetin

tansl-i t

Üp yerlerin yekûnu yüzün üzerin­ de...

B ir de; «Viyana Ormanları E f­ sanesi» gibi, «Boulogne Ormanı Macerası» var. O da «P ar Tous» türünden. Yalnız bunun için oto­ m obilli olmak şart. Macera ara­ y a * çiftler arabalarına atlayıp Or. manın yan geçitlerine girip

farla-m İ H

i B

rını açıyor ve beklemeye başlı­ yorlar. Eğer bu işin âşinâsı ise­ niz siz de arabanızla onların ya­ nına yaklaşıp ışıklarınızı açıp kapıyor ve sonra soruyorsunuz:

« — Bu gece birlikte bir ma­ cera yapalım m ı...?»

eğer çiftler birbirlerini beğeniyor­ larsa «T ab iî...» diyorlar ve yola koyuluyorsunuz. İster kadınlar araba değiştiriyorlar, isterlerse her iki çiftten birinin evine gidi­ lerek aşk yapılmaya başlanıyor.

HAFTA SONLARI

YAPILAN SEFAHAT

ALEMLERİ

Bunların da dışında, «O rgy» de­ nilen «Sefahet» âlemleri var ki, bunlar daha ziyade yüksek sos­ yetede ve birbirini tanıyan kişi­ ler arasında oluyor. Bu tip top­ lantılar için en müsait zaman hafta sonlan. Taraflar kalkıp gruplar halinde banliyölerdeki köşklere taşmıyor ve 48 saat sü­ recek içki ve sevişme deryasına dalıyorlar.

Cinsi hürriyetini çoktan İlân etmiş olan şimâl memleketleri hâ­ lâ Paris'in ve Paris'imin yanında süt çocuğu gibi... Seks dalgası Fransayı da böyleşine sarmış...

S

ı

eğlence program larına bu ko­ nuya göre ayarlam ışlardır.

E lle et Lui, ilânlarını, «K a ­ dınların kral oldukları kaba­ re » diye verir. «M a d am Art- h u r» kadın kılığına girm iş er­ keklerin kaynaştığı b ir rövü tiyatrosu ve gazino, «Carousel de P aris» yine kadından ayır- dedilmeyen harikulâde güzel göğüslü ve vücutlu erkeklerin atraksiyon yaptıkları b ir k a­ baredir.

Paris’in dünyaya ün salmış bulvar kahveleri yanında se­ vicilerin, Tapete’lerin, homo­ seksüellerin devam ettikleri kahveler de vardır. Bunların dışında, «Chez M oune» gibi yi­ ne sadece kadınların devam ettikleri strip - tease lokalleri de vardır. B un a m ukabil sa­ dece artistlerin, ünlü kişilerin ve turistlerin devam ettikleri günün ve gecenin 24 saati açık «C oupale» gibi lokantaları, açık saçık piyesler rövüler temsil eden tiyatroları, sine­ m aları d a eksik değildir.

Velhasıl Paris, eğlence ve neşeyi, hayat ve canlılığı ka­ dın denen b u hesna ve müs­ tesna yaratıkların sırtından temin eden dünyanın en ünlü zevk ve keyif beldesidir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir yandan Hikmet Onat ve Çallı İbrahim'den ders alırken diğer yandan da Amerikan Kız Koleji ve Galatasaray Lisesinde resim öğretmenliği yaptı.. 1928 yılında

Bir İstanbul gazetesinde, Cahit Sıtkı Ta- rancı’nın Ahmet Haşim’i öven bir yazısı çık­ mıştı.. Ertesi gün Yahya Kemal’e o yazıyı gö­ rüp

Paris Pişmiş, İstanbul Üniversitesi Matematik ve Klasik Astronomi bölü- müne girmeyi başarır.. 1933 yılında bu bölümden mezun olan ilk kız

1870 yılında Colored Methodist Episcopal Church olarak ortaya çıkan kilise ile, ekseriyetle kuzeydeki Metodist Episcopal Kilise, AMEC ve AMEZC ile birleşmeyi

Halûk bu eseri hastalığı yüzünden yazam adığı için büyük ıstırap

Türkiye Halk Sağlığı Kuru- mu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları’nda Brucella canis mikroaglütinasyon testi 1/160 titrede pozitif olarak saptandı.. Antibiyotik

İnsan kaynakları muhasebesi anlayışında, insan kaynaklarının maddi olmayan duran varlık olarak kabul edilmesi sebebiyle, insan kaynağı için ayrılan

Vakum ve aerobik olarak ambalajlanmış kontrol ve farklı seviyelerde LKSE ilave edilen sığır köftelerinin depolama süresince tespit edilen laktik asit bakteri