• Sonuç bulunamadı

Garba yaklaşma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Garba yaklaşma"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

n n u m m ' t r i

I - ... ... ... - - _________ L ^ ,_ - L n i ^ ^ _ - 1_ - _

---I

K

Ö

S

E

P

E

N

I

Garba Yaklaşma

Tanzimatçılar zannettiler ki, onlar gibi giyinir, onlar gibi yer, onlar gi­ bi konuşursak bizi «garblı» sayar­ lar. Medeniyeti bir «dış» meselesi bellemekten ileri gidemediler. Bu­ nunla beraber kapalı kalmış Osmanb cemiyeti için bu düşünü; bile bir iler leme idi. Onun için Tanzimatçıları hem tenkid, hem de takdir etmekten kendimizi alamayız. İşaret ettiğimiz hataya düşmelerinin sebebi, zihin­ lerinde daima o devir büyük dev­ letlerde temeli sarsılmış Osmanlı ' imparatorluğunun münasebetinden ibaret bir kaygunun hâkim bulun­ ması idi. Hedef,( «yedi düvel» den biri addedilmekti. Paris kongresini | devam edecek bir başan sandılar. 1 Olaylar, bu yanlışı düzeltecek şe­

kilde akıp gidiyordu. Fakat devlet başında bulunanlar, bunu göreme­ diler. 93 harbi ve Berlin kongresi, bu zihniyette olan dedelerimizi üz­ müş ve ağlatmış ¡fakat içine düştük leri gaflet uykusundan onları u - yandıramamıştı.

Tanzimatın bir büyük adamı vardı ki, çağdaşlarının «Garba yaklaşma» veya «Garba sokulma» anlayışla­ rından başka türlü düşünüyor; Garb medeniyetinin dayangaclannı, hiç i olmazsa, bir cephesinden, fakat cid- | dİ ve doğru olarak görebiliyordu. ! O devrin yapıcı en mühim şahsi ye- ! ti Koca Reşid Paşa ise düşünücü

olarak en büyük adamı, Şlnasidir. Sakalını kesti diye devlet hizmetin­ den ahlan bu sakin tabiatlı, mate­ matik kafalı İstanbul efendisi, o za­ manın her kıymeti gibi Reçid Paşa­ nın eseri idi. Fakat meseleyi kavra­ mada ondan daha derine, daha esas ltya gidebilmişti.

Bulduğu hakikat şuydu: Her in­ san topluluğu fikirle kıymetlenir.

mıkir, «ilil« ıtade olumır. Şu halde Türk cemiyetinin kalkınmasına Türk dilinden başlamalıdır.

Mütefekkir tarafına nisbetle pek zayıf olan sanatkârlığım kullanarak bu hakikatin misallerini vermeğe çalıştı. Öz türkçe söylemek istedi. I Türkçenin gramerini yapmak için < uğraştı. Türk dilinin malzemesini ! tesbit etmek için Türk lügatini vü -

cude getirme yolunda büyük gayret sarfettl. Türk hayat görüşünü kısa cümlelerde özleştiren darbımeselle­ ri topladı. Aydınların halkla fikir bağlarını kurması maksadile gazete kurdu ve muhtelif kamu meseleleri üzerine ilk makale nümunelerini verdi. Matbaa harflerini kolay bas­ kıya imkân verecek şekle soktu.

Kırk beş yıllık hir ömre sığmış bu emeklerin çoğu bugün kaybolrpuş- tuı. Unlan ca«rtw iyinde klasü; sa­ yılacak bir şey de yok gibidir. Fa­ kat, tıpkı bir kök gibi iğri büğrii bu

Y A Z A N :

HASAN

-

A L I YÜCEL

ÜCEL

i

varlıktan kendinden sonra gelen bütün fikir ve edebiyat adamları­ mız birer dal, yaprak ve çiçek ha­ linde yetişme imkânını almışlardır. Ondaki hürriyet anlayışı ve gazete­ cilik ruhu Namık Kemalde gelişmiş, dil anlayışı Vefik Paşada yemişini vermiştir. Ebüzzlya Tevfiğin bu­ günkü dile tercümesini verdiğim şu sözleri, Şlnasinln, Ziya Paşalar, Na­ mık Kemaller nesli indindeki yük­ sek mertebesini açıkça gösterir:

«Milletin dilini kesin bir dilsiz­ likten kurtaran, bize edebiyat sev­ gisi siyaset fikri veren, bizi zu­ lümden nefret ettiren, fikir, karan­ lığını yılandan korkunç, akrebden iğrenç, cellâddan merhametsiz ta­ nıtan oydu.»

Tercümanı Ahval’ e yazdığı baş­ makalede gazetenin lüzumunu an­ latırken «maarif kuvvetile zihni a- çılmış olan medenî milletleri» mi­

sal gösterir. «Vatan», «millet», «me deniyet», «maarif», «politika», «he­ yeti İçtimaiye», «reisicumhur» gibi tabirleri ilk defa kullanan Şinasi, çağdaşlarına bunların manalarını öğretmeğe çalışarak ve «mileli mü- temeddine» sözile garbı kasdederek «Garblılık» davasının, fikir alanın, da ilk habercisi olmuştur.

Sistemli düşünüş ve toplayıcı an­ layışta Şinasiden sonra bir ikinci ve ciddî mütefefkire rastlamak İçin

Türk aydını kırk yıl bekledi. Ziya Gökalp, Tanzimatın millî benlliği tebarüz etıiremiyen fikriyatını bu cihetten tenkid etmekle beraber devrindeki bütün cereyanları yanş- tırabilmek üzere «leşmek» ekini kullanarak «türkleşmek, İslâmlaş­ mak, muasırlaşmak» anlamlarım or taya attı. Garblılaşmak, onun naza­ rında «muasırlaşmak» ti. Çağdaş medeniyet, garb medeniyeti olduğu için bu anlam, garblılaşmaktan baş­ ka bir şey olamazdı. Fakat hayat gibi ferd ve cemiyet de parçalan­ maz bir bütün olduğuna göre onun yaptığı bu üçlü ayırma, realiteye zor uyuyordu. Esasen «milli şuur» bir cemiyette uyanmağa başladı mı içinde yaşadığı devrin milletlerarası kıymetlerile beraber kendi varlığı­ nın tarihten alıp getirdiği özel kıy­ metleri de gelişecekti.

Bu noktayı sarahatle anlayan; yal nız fikir tarafını değil, hayat cephe­ sini de yapıcı dehasile gerçekleşti­ rebilen, Atatürk olmuştur. Onun, burada tafsilâtına girmîyeceğim me­ deniyet anlayışı, din anlayışı, dil ve tarih anlayışı, neticede milliyet anlayışı bu bakımdan daha özlü, daha hayata uygundur. Bir insan topluluğu kendi aklı ve vicdanile harekete muktedir olduğu andan itibaren bir aile içinde kendi kişi­ liğini kaybetmeden büyüyen bir ço­ cuk gibi medeniyet bütününde ha­

tırı sayılır bir varlık olur. Milli kıy­ metler, bütün medeniyet için müş­ terek idealler içinde gelişir. Bir millet nazarında büyük olan, de­ ğerli olan, bütün insanlık için bü­ yük ve değerli olur. Ölçü, budur. ;

Son zamanlarda duymağa Haşladı­ ğımız «Garba yaklaşma» tabirin', yukancanberi yaptığımız açıklama­ ların aydınlığı altına aldığımız za­ man bu fikrin tatbikatı olarak ihti­ yar edilen hareketlerin hakikatte böyle olmadığı pek açık görülür. Meselâ milli idrak ve millî terbiye, Garb memleketlerinde millî vasıta­ larla uyandırılır, millî vasıtalarla verilir. Nitekim millî iktisad da boy ledir. Bu demek, Garblı milletler a-rasmda kültür dayanışmaları, eko­ nomik yardımlaşmalar yok demek değildir. Fakat kültür ve hayat kay­ nağı konularında istiklâllerini zede­ leyecek şeylere hiç bir zaman razı olmazlar. Fransız İngilizden, Ingiliz Amerikalıdan ilimde ve terbiyede, sanatta ve teknikte, istifadeler sağ­ lar. Sağlar ama biri, diğerinin gelip kendi memleketinde bir yüksek o - kul açmasını, bir fakülte kurmasını ve yabancı dilde öğretim yapmasını hiç bir suretle hatırından geçirmez. Birleşik Amerikada 1456 kolej ve üniversitede 129 millet ve bölgeden 34.000 yabancı öğrenci vardır. 10.000 kadar Amerikalı gene de yabancı memleket üniversitelerinde okumak tadır. Fakat hiç bir Amerikalı, Bir­ leşik Amerikanın herhangi bir ye­ rinde Fransızlara bir Fransız üni­ versitesi veya İngilizlere- bir Ingiliz üniversitesi kurdurmak arzusunu duymamıştır ve böyle bir ihtimali tasavvur bile etmez.

İşaret ettiğim cihet, çok mühim­ dir. Garba yaklaşma, Garbimin me­ deniyet ve milliyet anlayışına yak­ laşmadır. Madde ve ruh istiklâlini prensip almış olan Garb medeniye­ tine benzemez hareketlerle o mede­ niyete yaklaşmak olmaz. Garbb, bu bakımdan müstakil cemiyetlere hür met besler ve ancak böylelerini sa­ yar. Kültür bütünlüğünü bozan, kendini aşağı gören toolulukları o i da aşağı görür Her yönden milli | varlığı gözönünde tutarak yapılacak I yardım dileklerine ancak kıymet ve rir. Bugün erimişimiz irfan istiklâ­ lin! bu ruha, milliyetçi nkıllb ru­ huna sadık kalarak muhafaza ede­ bi iriz. Ne söylemek istediğim, han­ gi noktalarda kaygu!andığım her­ halde anlaşılmıştır. Yanlış ve ihti­ yatin* atılacak adımlar, görünüşte «Got ba'yaklaşma* manzarası arze- derkeıs'hakilk&tte fGarbdan uzak­ laşma* delicesini verirler. Bu "hu-' susta çok dikkatli ve düşünceli ol­ mak, hepimiz için ciddî bir vatan ve İstiklâl borcudur.

4

"™'. "j""wZr

-!!!S S !T T

t

!!S S S ^ ^ ^

Prof. Dr. Ferit

H.

Saymen

TÜ R K İS HUKUKU

Fiat» Cildli 20, Cildslz 17 lira .

A vukat Reşit Ü L K E R

M ufassal

A lfabetik

Fihristli v e C etvelli

Damga Resmi Külliyatı

Fiatı 8 Lira.

İ S M A İ L A K G Ü N M Ü E S S E S E L E R İ

B ilu m u m M atbaacılık ve K ita p çılık

İçleri

Merkez: Cağaloglu Servilimescit So. 24 lstanbul*Tel. 20968

I D M K i T a e s v i » « V « « * Ü»<>.«c*W« C * d . U t » ~ , > * t l l y e e l e r i ! H A M K I T A B C V İ (Bat>ı*IO Ankara C a d . 4 latan

1 AM rn n İV A .. J u» — ..Lolo., «n b «n

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Normal sıcaklıkta, izolatlarla aşılamanın fiğ bitkisinde kök, sürgün, nodül kuru ağırlıkları ve toplam azot.

ng Özet Orta İtalya'nın tarihi yerleşim alanlarından biri olan Floransa kentinde son yıllarda geliştirilen bütüncül planlama kapsamında, tarihi kent merkezi çeperinde

Çiftçi Ocaklar projesi, üretimi art rma hedefi d nda, iktisadî olmayan baz amaçlara yönelik haz rland ndan dolay farkl yönlerden de erlendirilmeye elveri liydi. Örne in

Uzbaş ve Siyez (2009) lise öğrencilerinin mükemmeliyetçilik özellikleri ile sigara, alkol ve esrar kullanma davranışları arasındaki ilişkileri incelemek amacıyla İzmir

Mobil pazarlama yoluyla alınan mesajların %18’i havayolu sektörü olarak ortaya çıktığından bu uygulamaların en yoğun sektörlerden biri olduğu görülmüştür Elde

Aynı zamanda erkek çocukların kız çocuklarına göre daha fazla risk almaya istekli ve meyilli oldukları (Ginsburg ve Miller, 1982; Smith,1998 Akt. Sandseter, 2007; Sandseter

765 sayılı kanun döneminde iftira suçu incelenirken maddi- şekli iftira ayrımı yapılmaktaydı. Şekli iftirada müfteri masum kişiye bir suçu ihbar ya da şikâyet yoluyla

Bu çalışmada 10, 15, 20 ve 25°C’de n-alkanlar (n-heksan, n-heptan ve n-oktan), alkanoller (etanol, 1-propanol, 1-butanol) ve asetatların (etil asetat, propil asetat ve butil