• Sonuç bulunamadı

Bölüm 5. Neo-Klasik (Solow) Büyüme Modeli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bölüm 5. Neo-Klasik (Solow) Büyüme Modeli"

Copied!
37
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İKTİSADİ BÜYÜME

5. Bölüm

Neo-Klasik Büyüme Modeli

(2)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Neo-klasik(solow) büyüme modeli, bir ekonomide sermaye stokundaki

büyüme, işgücündeki büyüme ve teknolojideki gelişmelerin birbirleri ile

nasıl bir etkileşim içerisinde olduklarını ve bir ülkenin ekonomik büyümesini nasıl etkilediklerini göstermek amacıyla tasarlanmıştır.

Modele Neo-klasik denmesinin nedeni tam rekabet koşullarını, üretim

faktörlerine marjinal verimliliklerine göre ödeme yapıldığını, tam istihdamı ve değişen bir sermaye-çıktı(sermaye-hasıla) oranını kabul etmeleridir.

R. Solow ve W. Swan tarafından geliştirilmiştir. Tasarruf, sermaye birikimi ve

ekonomik büyüme arasındaki ilişkiler incelenir. Modelde ayrıca, dışsal değişken olarak kabul edilen nüfus artışı ve teknolojik gelişme ile tasarruf, sermaye birikimi ve ekonomik büyüme de ilişkilendirilmiştir.

(3)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Cobb-Douglas üretim fonksiyonu kullanılır. Y = f (K,L) şeklindedir

Toplam üretim fonksiyonu için azalan verimler yasası geçerlidir.

Ekonomik büyümenin belirleyicileri emek ve sermayedir.

Ekonomi dışa kapalıdır.

Girdiler arasında tam ikame vardır. Bu nedenle işgücü başına

sermaye (K/L) artıp azalabilmektedir.

Sermaye-hasıla katsayısı sabit değildir.

İşgücü nüfusun sabit bir oranına eşittir, nüfus artış hızı dışsaldır.

Nüfus ekonomik faktörlerden bağımsız olarak büyümektedir.

İşgücü veridir ve n kadar sabit bir hızla büyümektedir.

Başlangıçta teknolojik gelişme yoktur. Teknoloji dışsaldır.

Kamu harcamaları yoktur.

(4)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Ekonomide homojen tek ürün üretilip tüketilmektedir. Bu mal aynı

zamanda o ülkenin GSYH’sini de oluşturmaktadır.

Tam rekabet ve tam istihdam koşulları geçerlidir. Piyasa mekanizması

sağlıklı bir biçimde çalışmaktadır.

• Faktör piyasaları kusursuz bir şekilde işlemektedir.

Yakınsama hipotezi geçerlidir.

Tasarruf ve yatırım yapanlar aynı kişilerdir. Tasarruf ve yatırımlar eşittir,

bu yüzden modele ayrı bir yatırım fonksiyonun konulmasına gerek yoktur.

• Sermaye stoku t döneminde (t-1) dönemine göre d oranda yıpranmaktadır.

Ölçeğe göre sabit getiri vardır. Yani girdiler eşit oranda artarken hasıla da

aynı oranda artmaktadır.

Ölçeğe göre sabit getiri +β=1) olduğu için üretim fonksiyonu Y=f(K(� �,L1-�)

(5)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Solow üretim fonksiyonu, Cobb-Douglas üretim fonksiyonu

yardımıyla ifade edilebilmektedir.

Y=F(K,L)=

*Y=Çıktı düzeyi

*K

=Sermaye

*L=İşgücü miktarı

*‘

1 > > 0

’ şeklindedir,

katsayısı

K’nin

ve

1-

katsayısı

L’nin

esneklik değerini vermektedir.

(6)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Modelde üretim analizi toplam-üretim faktör ilişkisi ile değil

kişi

(işçi) başı üretim-faktör

ilişkisine göre yapılmıştır. Bu nedenle

Y=f(K,L) şeklindeki üretim fonksiyonu işçi başı aşağıdaki gibi ifade

edilir:

İşçi başına hasıla (Y/L)

y

ile işçi başına sermaye (K/L)

k

ile

gösterilirse fonksiyon aşağıdaki gibi yazılır

y=f(k)

(7)

Bu ifadeye göre; kişi başı sermaye arttıkça, kişi başı hasıla artar, ancak azalan verimler yasası nedeniyle bu artış giderek azalan bir hızla olur.

k=K/L y=Y/L

y=f(k)

0

İşçi başına üretim fonksiyonu

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

İşçi başına hasıla (Y/L) y ile işçi başına sermaye, (K/L) k ile gösterilirse fonksiyon aşağıdaki gibi

yazılır

y=f(k)

İşgücü başına çıktı, kişi başına sermayenin bir fonksiyonudur. İşçi başına sermaye oranı artarken, azalan verimler nedeniyle işgücü başına çıktı azalan oranlarda artmaktadır.

Üretim fonksiyonun eğimi

MPK verir. K arttıkça üretim fonksiyonu azalan marjinal üretim olgusu nedeniyle daha düz hale gelir.

(8)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Ekonomide sermaye stoku ile hasıla düzeyi arasında karşılıklı bir iletişim

vardır.

• Sermaye birikimi artışı yatırımı ve hasılayı arttırır. Hasıla artışı ise tasarrufları ve yeni sermaye birikim düzeyini belirler

Tasarruflar hasılanın belirli bir oranıdır.

S=sY

Yukarıda ifade L ile oranlanıp işçi başı tasarruf aşağıdaki gibi yazılır:

S/L=sy

Tüm tasarruflar yatırıma dönüştüğü için S = I olur ve işçi başına yatırım (i=I/L) aşağıdaki gibi yazılır

i=sy

i = sy denkleminde işgücü başına yatırım, tasarruf oranı ile işgücü başına çıktının çarpımına eşittir.

(9)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

Dolayısıyla da tasarruf oranı veri iken işgücü başına yatırım, işgücü başına çıktının bir fonksiyonudur.

İşçi başına tüketimi, işgücü başına çıktı ile işgücü

başına yatırım arasındaki fark oluşturmaktadır:

c= y – i c= f(k) - sy

Herhangi bir k1 sermaye stoku düzeyinde, işgücü başına çıktıyı y, işgücü başına tüketim ve işgücü başına yatırım değerlerini sırasıyla c ve i göstermektedir.

(10)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

y=f(k) ifadesinde, i=sy den y=i/s yerine yazılırsa işçi başına yatırım aşağıdaki gibi düzenlenebilir: i= sf(k)

• Yukarıdaki ifadeye göre işçi başına yatırım işçi başına sermayenin bir fonksiyonudur ve

sermaye miktarı ne kadar fazla ise işçi başına yatırım (i) ve işçi başına hasıla (f(k)) o kadar fazla olur.

Neo-klasik büyüme modelinde mal arzı ve mal talebi sermaye birikimi ile ilişkilendirilir. Bu

kapsamda sermaye stokunda oluşan değişme (∆K) yatırım ile sermaye stokundaki aşınma arasındaki farka eşit olur. Amortismanın sermaye stokunun sabit bir oranı (dK) olduğu kabul edildiğinde:

• Modelde sermayenin «d» oranında yıprandığı varsayıldığı için yatırım fonksiyonu aşağıdaki gibi yazılır:

Net yatırım=Brüt yatırım (I) – Aşınmalar (dk)

∆K= I – dK d > 0, olur.

Yukarıdaki eşitlikte I = sY yerine yazılırsa sermaye stokundaki net değişim (net yatırım) fonksiyonu aşağıdaki gibi yazılabilir:

(11)

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelin Varsayımları

∆K= sY – dK

Yukarıdaki eşitliğin her iki tarafı da işçi başına olmak üzere

aşağıdaki gibi ifade edilir.

k=sy-dk

İşçi başına sermaye stokunda değişme

(∆k) =

işçi başına tasarruf

(Yatırım) oranı

(sy) –

işçi başına yıpranma oranı

(dk)

Yukarıdaki ifade de, i=sy olduğu için i=sf(k) dikkate alınarak

yazılırsa aşağıdaki gibi yazılabilir:

k= i –dk

ve

k=sf(k) -dk

(12)

İşgücü başına sermayenin büyüme hızı (k), sermayenin büyüme

hızı ile işgücü büyüme hızı (n) arasındaki farka eşittir:

k = K / L olduğundan k’nin büyüme hızını veren eşitlik şu

şekildedir:

Verilen eşitlikte K yerine Neo-Klasik modelde bir diğer eşitlik

olan (K = sY - dK) koyulduğunda

eşitliği elde edilir.

SERMAYE BİRİKİMİ

12

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(13)

Elde edilen eşitlikteki (Y / K)’nin pay ve paydası L’ye

bölündüğünde, işgücü başına değerlere ulaşılır:

bu eşitliğin her iki tarafı k ile çarpıldığında işgücü başına sermaye

birikimi denklemi elde edilir.

SERMAYE BİRİKİMİ

13

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(14)

Yukarıdaki eşitlikte işgücü başına sermayedeki değişme ), birinci

terim olan işgücü başına tasarruftan (sy) ikinci terim olan (d +

n)k’nin çıkarılması ile elde edilir.

Modelde tasarruflar otomatik olarak yatırıma eşit olduğu için sy

ifadesini işgücü başına yatırım olarak da yorumlayabiliriz.

Denklemde aşınma (yıpranma) ve nüfus artışı (d + n)k sermaye

birikimini azaltırken, işgücü başına yatırım (sy) k’yi

arttırmaktadır.

SERMAYE BİRİKİMİ

14

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(15)

İşgücü başına sermaye ve işgücü başına çıktının bir denge

değerine ulaştığı noktadır ve bu denge devamlı dengedir.

Solow modelinde bu duruma

durağan durum

adı verilir.

Başka bir ifadeyle durağan durum

ekonomide uzun dönem

dengeyi

ifade eder.

Durağan durumda çıktı, sermaye stoku ve işgücü stokunun

artmasına rağmen, işgücü başına çıktı ve işgücü başına

sermayenin artmadığına dikkat edilmelidir; yani

çıktı büyürken,

işgücü başına büyüme hızı sıfır olmaktadır.

DURAĞAN DURUM

15

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(16)

DURAĞAN DURUM

DURAĞAN DURUM DENGESİ C noktası durağan durum denge düzeyini

gösterir. Durağan durumda tasarruflar k*oranını sabit tutmaya yetecek kadardır.

Durağan durumu gösteren k*’nin solunda

k değerleri düşük olduğundan, tasarruf, yatırım gereksinimini aşar; böylece işgücü başına sermaye ve işgücü başına çıktı büyür. Mekanizma durağan duruma doğru işler. Öte yandan, k*’nin sağında yani, k

değerleri yüksek olduğunda ise, tasarruf,

yatırım gereksiniminden daha az

olacağından, işgücü başına sermaye ve işgücü başına çıktı düzeyi düşer. Böylece mekanizma yine durağan durumu

sağlamaya dönük olur. 16

(17)

DURAĞAN DURUM

DURAĞAN DURUM DENGESİ

17

Teknolojik gelişmenin olmadığı bir ekonomide

işçi başına sermaye ve hasılanın artık değişmediği durumdur ve aşağıdaki gibi ifade

edilir:

k=sy-(d+n)k=0 veya k=sf(k)-(d+n)k=0

Durağan durumda kişi başı tasarruf miktarı (sy) ile ancak mevcut sermaye stokunun aşınması (dk) tam olarak karşılanabilir. Bu nedenle C noktasındaki yatırım düzeyine Başabaş Yatırım da denir. Durağan durum bu husus dikkate alınırsa aşağıdaki gibi ifade edilir:

sy=(d+n)k veya sf(k)=(d+n)k

(18)

DURAĞAN DURUM

DURAĞAN DURUM DENGESİ

18

Modelde sermaye ve hasıla düzeyi tasarruf düzeyine bağlıdır. Tasarruf eğilimi arttıkça, durağan durum sermaye ve hasıla düzeyi de artar.

Tasarrufların büyümeyi olumlu etkilemesi geçicidir çünkü durağan durum dengesine ulaşıldıktan sonra kişi başına hasıla k) değişimi olmaz.

k*= Durağan durum dengesinde işçi başına sermaye

y*= Durağan durum dengesinde işçi başına hasıla

sy>dk ise işçi başına hasıla zaman içinde

artar ve durağan durum dengesine ulaşır

sy<dk ise işçi başına hasıla giderek azalır ve durağan durum dengesine ulaşır

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

Modelde nüfus artış hızı yüksek olan ülkelerde işçi başına sermaye ve hasıla düzeyleri daha düşüktür dolayısıyla büyüme hızları yavaşlar.

(19)

Sermayenin Altın Kuralı

E.S. Phelps tarafından modele dahil edilen sermayenin altın kuralı yaklaşımı, işgücü başına düşen sermaye stokunun yüksek olması işgücü başına daha fazla çıktı ve zenginlik anlamına gelmektedir.

Bu sebeple hükümet işgücü başına daha fazla sermaye düşen durağan durum düzeyini tercih eder. Çünkü, hükümetin amacı kişi başına düşen çıktıyı yani geliri arttırmak yoluyla toplumun refahını yükseltmektedir.

Bu konuyu bireyler için değerlendirdiğimizde ise konu farklılık arz etmektedir. Birey için

önemli olan, ekonomideki sermaye ve çıktı düzeyi değil, bireyin kendisinin yaptığı harcamadır. Daha fazla harcama bireyleri daha mutlu etmektedir.

Hükümet ve bireylerin amaçlarının kesiştiği ortak bir noktanın bulunması gerekmektedir.

Hükümetin seçtiği durağan durumda bireyin tüketim harcamalarının da maksimum

miktarda olması gerekmektedir.

Bu durumda iki amaç birden gerçekleştirilmiş olur.

(20)

Sermayenin Altın Kuralı

Tüketimi maksimize eden durağan durum sermaye birikimine (tasarruf oranına)

sermayenin altın kuralı denir. Modele E. Phelps tarafından dahil edilmiştir.

y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy

işçi başına yatırım (tasarruf) işçi başına tüketim

y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy dk

İşçi başına hasıla (E1k0) = İşçi başına tüketim(E0E1) + işçi başı yatırım (tasarruf) (E0k0)

(21)

Sermayenin Altın Kuralı

Sermayenin altın kuralını veren durağan durum dengesini bulmak için işçi başına hasıla eğrisine (y) teğet çizilir. Çizilen teğetin sermayenin aşınma payına (dk) paralel olduğu durumda sermayenin altın kuralı ve işçi başı maksimum tüketim belirlenir.

Buna göre k0 kadar işçi başına sermaye ve y0 kadar işçi başına hasıla bileşiminde E0E1 kadar işçi başı tüketim sağlanır.

İşçi başına hasıla (Y) doğrusunun eğimi sermayenin marjinal ürününe (MPK) eşittir. Yıpranma doğrusunun eğimi ise yıpranma oranına eşittir (d). Buna göre sermayenin altın kuralı için gerekli koşul aşağıdaki gibi ifade edilir: MPK=d y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy

işçi başına yatırım (tasarruf) işçi başına tüketim

y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy dk

(22)

Sermayenin Altın Kuralı

Sermaye stoku altın kuralı düzeyinden düşük ise üretim fonksiyonu (y=f(k)) aşınma fonksiyonuna (dk) göre daha dik olduğu için (MPK>d) sermaye stokundaki artış, üretimi aşınma oranından fazla arttırır. Bu nedenle altın kural düzeyine (k0) kadar sermaye stokundaki artış tüketimi de artırır.

Sermaye stoku altın kural düzeyinden yüksek ise yukarıdaki ifadelerin tersi gerekçelerle sermaye stokundaki artış, üretimi aşınma oranından az artırır. Çünkü işçi başına değerlerin sabit kalabilmesi için tüketim azalır, tasarruflar artar ve artan tasarrufların tekrar yatırıma dönüşmesi gerekmektedir.

y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy

işçi başına yatırım (tasarruf) işçi başına tüketim

y k0 k y0 E1 E0 y=f(k) i=sy dk

(23)

SERMAYE BİRİKİMİNİN ALTIN KURALI

Şekilde, işgücü başına çıktı fonksiyonuna çizilen teğetine eğimine eşit olduğu A noktası, sermaye birikiminde altın kuralın sağlandığı noktadır. Çünkü, bu noktada çıktı fonksiyonu ile gerekli yatırım fonksiyonu arasındaki açıklık en fazladır, dolayısıyla işgücü başına

harcama miktarı maksimum

olmaktadır.

23

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(24)

Denge Şartı

Gerçekleşen tasarruflar ve gerçekleşen yatırımlar, sermaye-emek oranının sabit kalması için gerekli olan yatırım miktarından fazla veya az ise dengeli büyüme gerçekleşmez. O halde, sermaye-emek oranını değiştirmeyecek yatırım oranı mutlaka yapılmalıdır, sy=(d+n)k olmalıdır.

- sy>(d+n)k k>0 olur. Sermaye ve emekteki artışlar için gerekli olan tasarruf ve yatırım miktarından fazla tasarruf ve yatırım yapılmıştır. Yüksek gerçekleşen tasarruflar sermaye stokunu yükseltecek ve sermaye-emek oranının artmasına neden olacaktır. Bu durum sermaye derinleşmesi

olarak adlandırılacaktır.

- sy<(d+n)k k<0 olur. İşçi başına sermaye, düşük gerçekleşen tasarruf sonucunda azalır. Sermaye-emek oranı denge değerine doğru düşmeye başlar.

- sy=(d+n)k k=0 olur. Sermaye-emek oranını değiştirmeyecek gerekli tasarruf ve yatırım, gerçekleşen tasarruf ve yatırıma eşit olur. Yani işçi başına sermaye değişmemiştir.

(25)

Denge Şartı

Nüfus artış hızı da dikkate alındığında sermayenin altın kuralı için gerekli koşul aşağıdaki gibi ifade edilir:

MPK = (d+n)

Modelde teknolojik ilerleme hızı (g) dikkate alınırsa işçi başı kavramı yerine etkin emek başı kavramı kullanılır. Teknolojik gelişme ile emeğin etkinliği artar ancak artan nüfusla beraber etkin nüfus başı

düşen sermaye miktarı azalacağı için daha çok sermayeye gereksinim olur.

Modelde teknolojik ilerleme hızı (g) da dikkate alınırsa işçi başı sermaye stoku değişimi aşağıdaki gibi ifade edilir:

k=sy- (d+n+g)k veya k=sf(k)- (d+n+g)k

(26)

Solow Artığı

Solow, ekonomik büyüme oranının emekteki ve sermayedeki artış oranından fazla olmasının teknoloji kaynaklı olduğunu kabul etmiştir. Modelde,

teknolojik ilerlemeden kaynaklanan üretim artışına Solow Artığı (fazlası, tortusu) denir.

Y/Y = (K/K) + (1- )(L/L) + T/T � �

Y/Y: Hasılanın artış oranı /K: Sermayenin artış oranı /L: İşgücünün artış oranı

�: Sermayenin reel milli gelirden aldığı pay (üretimdeki değişmenin sermaye miktarındaki değişim ile açıklanan kısmı)

(1 ): Emeğin reel milli gelirden aldığı pay (üretimdeki değişmenin emek -� miktarındaki değişim ile açıklanan kısmı)

/T: Teknik gelişme hızı ve üretimdeki artışın girdilerdeki artış ile açıklanamayan kısmıdır ve teknolojiden kaynaklanan toplam verimlilik büyümesi ya da Solow artığı olarak adlandırılır.

(27)

Yakınsama Hipotezi

Modele göre tasarruf oranı (s), yıpranma oranı (d), nüfus artış hızı (n) ve teknolojik ilerleme hızı (g) aynı olan ülkeler aynı durağan durum düzeyine sahiptirler.

Aynı durağan duruma sahip olan ülkelerden fakir olanların büyüme hızları daha yüksektir.

Aynı durağan durumdaki fakir ülkeler zengin ülkeleri bir süre sonra yakalarlar.

Buna mutlak yakınsama hipotezi denir.

Yakınsamanın temel dayanağı azalan verimlerin işliyor olmasıdır. Sermaye

stoku düşük olan fakir ülkeler, sermayenin marjinal verimliliği yüksek olduğu için hızlı büyüyerek: sermaye stoku yüksek ve sermayenin marjinal verimliliği düşük olduğu için yavaş büyüyen zengin ülkeleri bir süre sonra yakalar.

Ülkelerin başlangıç koşullarındaki farklılıklar dikkate alınırsa nispi(koşullu) yakınsama hipotezinden bahsedilir.

(28)

Solow modelinde sermayenin işgücünden daha fazla arttığı bir ekonomide, teknoloji dışsal ve sabitken, kişi başına geliri düşük olan ülkeler, kişi başına geliri yüksek olan ülkelerden daha hızlı büyüyerek onları ortak durağan durumda yakalayacaktır.

Eş oranlı bir yatırım, başlangıçta faktör donanımlarının farklı olması nedeniyle, yoksul ülke gelir düzeyini, zengin ülkedekinden daha hızlı arttıracaktır. Kişi başına geliri düşük olan ülkeler, kişi başına geliri yüksek olan ülkeleri yakalayacaktır. Koşulsuz yakınsama hipotezi olarak adlandırılan bu durumda, fakir ülkelerin zengin ülkelerin gelir düzeyine ulaşacağı kabul edilirken, bu ülkelerin yapısal özellikleri dikkate alınmamaktadır.

Neo-klasik büyüme modeli, teknoloji düzeylerinin bütün ülkelerde tamamen aynı olduğu ve değişmediği varsayımı altında, gelişmekte olan ve gelişmiş ekonomilerin uzun dönem reel büyüme oranlarının aynı uzun dönem değerine yaklaşacağını ileri sürmektedir.

YAKINSAMA HİPOTEZİ

28

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(29)

Uzun dönemde ülkelerin kişi başına düşen milli gelir seviyelerinin birbirine yaklaşacağı, dolayısıyla gelişmişlik farklarının ortadan kalkacağını ifade eder.

Yakınsama hipotezi başka bir ifadeyle, zengin ülkelerden sermayenin getirisinin yüksek olduğu gelişmekte olan fakir ülkelere doğru bir sermaye akışının olduğunu ifade etmektedir.

Biri gelişmiş diğeri gelişmekte olan iki ülkede aynı düzeydeki bir yatırımın, başlangıçta faktör donanımlarının farklı olmasından dolayı gelişmekte olan ülkedeki çıktıyı daha fazla arttıracağı, büyümeyi hızlandıracağı ve ülkelerin birbirlerine yaklaşacağı beklenmektedir.

Yakınsama hipotezini destekler nitelikteki tezler tarihsel veriler tarafından doğrulanmamaktadır. Çünkü, modelde teknoloji düzeylerinin, diğer bir ifadeyle üretim teknolojilerinin tüm ülkelerde aynı olduğu varsayımının geçerliliği yoktur.

YAKINSAMA HİPOTEZİ

29

SOLOW (NEO-KLASİK) BÜYÜME MODELİ

(30)

YAKINSAMA HİPOTEZİ

Teknolojinin dışsal ve sabit olduğu kabul edildiğinde, işgücü başına sermaye miktarının daha düşük olduğu A ülkesinde, azalan verimler kanunu gereği, zengin B ülkesine göre daha hızlı büyüyecektir. Uzun dönemde fakir A ülkesi zengin B ülkesini ortak durağan durumda (k*,y*) yakalayacaktır.

Hipotez, sermayenin işgücünden daha hızlı arttığı bir ekonomide teknoloji dışsal ve sabitken faiz oranlarının düşeceği ve fakir ülkelerin zengin ülkelerden daha hızlı büyüyüp

onları yakalayacağı öngörülmektedir. 30

(31)

Modelin Teknik Sonuçları

- Durağan durum dengesinde sermaye stoku artış hızı ve büyüme hızı

tasarruf oranından bağımsızdır, dışsaldır

- Tasarruf oranındaki artışlar, büyüme hızını uzun dönemde etkilemez. Ekonomiler başlangıç sermaye stokundan bağımsız olarak uzun dönemde dengeli büyüme yoluna girerler.

- Durağan durum dengesinden teknolojik gelişme yok iken ve işçi başı çıktı

sabitken teknolojik ilerlemenin olduğu durağan durumda işçi başı çıktı miktarı değişkendir.

- Ülkelerin zengin veya fakir olma nedeni, yatırım oranlarındaki, nüfus artışındaki ve teknolojik gelişmelerdeki farklılıklardır.

- Kısa dönem büyüme hızları uzun dönem büyüme hızı ortalamasının üstüne

çıkar.

- Yakınsama hipotezi işler.

(32)

Modelin Eleştirileri

- Harrod-Domar modelinden farklı olarak emek üretim faktörü modele dahil

edilmiştir. Ancak büyüme sürecinde nüfus artışı, emek başı sermaye miktarını azalttığı için aynı zamanda olumsuz bir etki de yaratır.

- Teknolojik ilerleme büyümeyi bir yandan olumlu etkilerken diğer yandan

emek başı sermaye ihtiyacını arttırdığı için sermaye yetersizliği söz konusu ise ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir.

- Model çerçevesinde ve yakınsama hipotezi bağlamında zengin ülkeleri yakalayan fakir ülke örnekleri yok denecek kadar azdır.

- Durağan durum dengesinde gelirin ve tasarrufların artması durumunda fakir ülkelerin tüketim eğilimleri yüksek olduğundan, tasarruflardaki artışın düşük olması nedeni ile ekonomik büyümenin belirleyicisi daha çok dışsal varsayılan teknolojik ilerleme olacaktır.

(33)

Modelin Eleştirileri

- Teknolojik gelişme adına yürütülen ar-ge faaliyetleri maliyet unsuru olduğu

için tam rekabet piyasasında fiyat kabullenici firmalar bu tür harcamalardan kaçınacaklardır.

- Solow modelindeki tasarruf oranı daha yüksek olan ülkelerde durağan durum işçi başına hasıla da daha yüksek olur ifadesi, sermaye hareketlerinin serbest olduğu dışa açık bir ekonomide yatırımların finansmanı yabancı tasarruflarla da gerçekleşebileceği için geçerliliğini yitirir. Söz konusu duruma Feldstein-Horioka bulmacası denir.

Solow modeline bu eleştirilere rağmen, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya ve Almanya bu durum için istisna oluşturmuşlardır.

Savaş sonrası tahrip olan sermaye stoklarına rağmen, yüksek tasarruf oranları sebebiyle sermaye stoklarını arttırmışlar ve hızlı büyüme oranları gerçekleştirilmiştir.

(34)

SORU ÇÖZÜMÜ

Üretim fonksiyonu y=kşeklinde olan bir ekonomide üretilen çıktının % 20’si tasarruf edilmekte ve her yıl sermaye stokunun % 5’i aşınmaktadır. (Nüfus artış hızı sıfırdır.) Bu ekonomide Solow modeline göre, durağan durum dengesinde işçi başına sermaye miktarı kaç birimdir?

A)4 B)9 C)16 D)25 E)95

(35)

SORU ÇÖZÜMÜ

Solow büyüme modelinde, toplam üretim fonksiyonu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Üretimde ölçeğe göre sabit getiri geçerlidir. B) Üretimde ölçeğe göre azalan getiri geçerlidir. C) Üretimde ölçeğe göre artan getiri geçerlidir. D) Üretim fonksiyonu kesiklidir.

E) Üretim fonksiyonu kesin içbükeydir.

(36)

SORU ÇÖZÜMÜ

Solow Büyüme Modeline göre, ekonominin tasarruf oranı aşağıdakilerden hangisini belirler?

A) Ekonominin sermaye stokunu ve üretim düzeyini. B) Ekonominin sermaye stokunu ve tüketim düzeyini

C) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve üretim düzeyini D) Ekonominin kendini idame ettirebilme derecesini ve tüketim düzeyini E) Üretim teknolojisini

(37)

SORU ÇÖZÜMÜ

I. Yatırımlar yıpranan miktardan fazladır II. Yatırım miktarı sıfırdır

III. Kişi başı sermaye miktarında zamanla bir değişim olmamaktadır.

Solow modeline göre, durağan durumla ilgili yukarıdaki ifadelerden hangileri kesinlikle doğrudur? A)Yalnız I B)Yalnız II C) Yalnız III D)I ve II E)II ve III 2016 KPSS

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu fark denklemini sa˘ glayan {ˆ k t } ∞ t=0 serisi optimal sermaye miktarının zaman patikasını olu¸sturur.. dereceden do˘ grusal olmayan bir fark denklemi

ii.) T¨ um kamuya fayda sa˘ glayan ve devletin vergi gelirlerinin bir kısmını kullanarak ¨ uretimini firmalara yaptırdı˘ gı kamu malı g harcaması i¸ cin kullanılmaktadır.

Based on the empirical assessment that will be carried out, this study will identify the practicability and possibility of the convergence theory and growth

zin ilk hatırlıyacağı emir, ebedî kıymetlere kar­ şı nankör olmamak, onlara hıyanet etmemektir.” Çok aziz ve çok değerli yeni hemşehrimizin, akisleri tekrara

Hartshorne’un ölümsüzlük düşüncesinin (objektif ölümsüzlük) odağında Tanrı’nın hafızasında sonsuza değin korunmak ve ölümle sona eren tecrübeler

Ayrıca bu çalışmada geliştirilen ölçek Connor-Davidson ölçeğine göre yılmazlık düzeyi daha düşük olan bireyler için de bilgi sağlamaktadır.. Gelecek araştırmalarda

Each of the time series described above contains relatively weak cycles su- perimposed on a strong trend component so that the trend itself is responsible for most of the total

We log the beneficial effects of both FDI and stock market growth indices. Studies concerning FDI and creation of the capital system, in particular stock market