• Sonuç bulunamadı

Ruhi Su türküleri!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ruhi Su türküleri!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ruhi Su Türküleri!

SÖNMEZ TARGAN_______

60’!ı yılları bizim kuşak da­ ha çok devrimci gençlik yıl­ ları olarak anımsar. Herkes­ te sömürüye karşı direnişin

büyük coşkusu ve umudu, suya atılan bir taşın suyun yüzeyinde çizdiği halkalar gi­ bi, toplumun bütün alanları­ na dalga dalga yayılırdı. O yıllara, bir başka açıdan “rüz­

gâr gibi gelip geçti” dense de

hani, yeridir.

60’lı yıllar gerek ülkemizde gerekse dünya yazın, sanat ve ekin alanında da çok ve- rimİi yıllardı. Latin Am eri­ ka’dan Uzak Asya’ya, Afri­ ka’dan Avrupa’ya varana de­ ğin devrim ci içeriği güçlü olan nice yapıt toplum ya­ şamına o yıllar en etkin ve yaygın bir biçimde kazandı­ rılmıştı.

Türkiye’yi anımsıyorum. Fakir Baykurt, Cemal Sü- reya, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Haşan Hüseyin Korkmazgil, Yılmaz Güney gibi nice yazar, şair ve sine­ ma sanatçımız 60’lı yıllarda altın çağlarını yaşamışlardı. Özellikle müzik alanında ye­ ni bir dönem başlamıştı. Kır­ lardan koşup gelip büyük kentlerimizin varoşlarına otu­ ran halk türkülerimiz, Türki­ ye İşçi Partisi’nin açık hava ve kapalı salon toplantıları­ na ayrı bir renk ve coşku ka­ tarak kentsel yaşamda ken­ dilerine yer açardı. Âşık Ih- sani, Âşık Mahsuni bunlar içinde başta geleniydi.

Türkülerimize kattığı çağ­ cıl, devrimci, toplumcu yoru­ muyla sanatsal varlığı çok öncelere giden Ruhi Su ile bi­ zim kuşağın yakından ve doğrudan tanışması da 60’lı yıllarda olmuştu. 1967 yılın­ da 45’lik plaklarının imece adıyla ortaya çıkmasıyla bu yüce ve soylu sesle daha ge­ niş toplum kesimleri tanış­ ma olanağını buldu. Sadece onunla mı?.. Seferberlik Tür­ küleri ve Kuvayı Milliye Des- tanı’nda olduğu gibi, şiirleri­ ni türküleştirdiği Nâzım Hik­ m etle de öyle...

Nâzım Hikmet’le Ruhi Su bir sanat çizgisinde buluş­ muş iki insan değildi salt... Onları asıl buluşturan, tek bir yürek, ortak bir ses gibi ko­ nuşturan; inandıkları, uğru­ na baş koydukları ortak siya­ sal görüşleriydi. Bu dünya görüşleri nedeniyle Nâzım Hikmet yurtdışına gitmeye zorlanmış, Ruhi Su’nun ise 1952’de Devlet Operasında­ ki görevine son verilmiş ve 1952 ile 1957 yılları arasın­ da 5 yıl tutuklu kalmıştı.

Fiziksel varlığının 5 yıl ce­ zaevlerinde tutuklu kalma­ sının yanı sıra Ruhi Su’nun

-*■2

sesinin yasaklarla dolu 65 yıla uzanan hüzünlü bir öy­ küsü var. Bunu Sıdıka Su, Ruhi Su Kültür ve Sanat Vak­ fı Yayınları içinden çıkmış

“Ruhi Su Türküleri” kitabına

yazdığı önsözde bakın nasıl anlatıyor: “Sıcaklığını yaşan­

mışlıktan alan türküler, Ruhi Su sesiyle, yorumuyla bir yol, bir yordam oluşturmuştur. Halkını tanıyıp ayrılmaz bir biçim de halkına bağlanan Ruhi Su; çocuk denecek yaş­ ta türküler söylemeye baş­ lar. İlk söylemeye başladığı türkülerden birini şöyle hatır­ lıyordu: Tanburamın teli çek­ mez / Çalarım, çalarım öt­ mez / Bir kız aldım, koynum- da yatmaz / Koynumda yat­ maz. 1985 yılına dek söyle­ diği türkülerle bu ilk söyledi­ ği türkü arasında en az 65 yıl geçmiş. Yasaklarla dolu 65 yıl. Hiç mi hiç susmamış...” Va­

kıf tarafından hazırlanıp top­ luma kazandırılan “Ruhi Su

Türküleri” kitabına emeği ge­

çenlerden biri de onun öğren­ cilerinden Karabey Aydo- ğan. Bakın ne diyor bu ko­ nuda: “Ruhi Su sesini ilk kez

duyanların, tanımlaması güç bir büyük beğeni ile kendile­ rini zaman içinde bir yolcu­ lukta bulduklarını söylemek abartı olmasa gerek. ”

Bu tanımlamayı bir başka anlatım daha da güçlendiri­ yor. Masamın üzerinden hiç eksilmeyen Ruhi Su Türkü­ leri kitabını, beni görmeye gelen arkadaşım Hidayet Kalınlıoğlu eline alıp karış­ tırmaya başladı. Bugün Eme­ ğin Partisi saflarında siyasal savaşım veren bu fotoğraf sanatçısı arkadaşım, bir ara ayağa kalkıp coşkuyla an­ latmaya çalışıyordu: “Bugün

yılını kesin hatırlamıyorum, ama ben Ruhi Su sesini ilk kez bir mitingde duymuştum. Eli­ mizde pankartlar miting ala­ nına giriyorduk. Alanın orta­ sından, mikrofondan dalga dalga yayılan bir sesle biran­ da irkildiğimi, bedenimin tüy­ lerinin gömleğimi delercesi- ne dikildiğini anımsıyorum. O gündür, bu gündür Ruhi Su dinlerim. ” Kitabı alıp gö­

türmek istedi. Hayır, dedim Ruhi Su’yu dinlemek ve sev­ mek aynı zamanda bir emek işidir, git vakıftan satın al, de­ dim.

Gerçekten de Ruhi Su’yu dinlemek denli yaşamak da gerekiyor diye düşünüyo­ rum. İşte Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı tarafından ya­ yımlanan “Ruhi Su Türküle­

ri” kitabı bu işleve de soyun­

muş. Bu kitaba emeği ge­ çen bir diğer ad da ressam İrfan Ertel. Emeği geçen her­ kese, ama herkese çok çok teşekkür ederim.

4 , / l /

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kişiliğinin bütün olgunluğuna rağmen büyük şair ha­ yatı ve gerçekleri tam anlamı ile kavrayamamış; olayların aldığı bi­ çimler karşısında ya

Çünkü aynı yazı­ da, «Ahmet Vefik Paşa’nın dilini o zaman bizlere öğret­ mek söz konusu olduğunda Edebi Heyet’tekl, zamanın bü­ yük edipleri de

[r]

Mustafa Kemal Paşa ve Heyeti Temsiliye Sivas’tan Ankara’ya kar yağışı altında üstü açık, üç hurda oto­ mobille giderler ve AnkaralIlar onlara görkemli bir

Beykoz, Hereke, Bakırköy fabrikaları gibi Fesaneyi de faaliyet çenberi içine alan Sanayi ve Maadin Bankasının meşkûr himmeti ve şirketin idare he­ yetinin

change in cases diagnosed as having LC is macrocytosis (6) and it is determined in a study performed by Maruyama et all that macrocytosis is the most

Lateral medüller sendromun seyri sırasında %12-36 oranında görülebilen bir semptom olan hıçkırık, diafragmanın ve eksternal (inspiratuar) interkostal kasların

Thus, existence of association between development to be of nephrotic syndrome and hypersensitivity can be considered, because it is reported that minimal change nephrotic