• Sonuç bulunamadı

Törende siyasilere proteste:Kışlalı'yı kaybetmenin burukluğunu yaşayan onbinler, öfkelerini sloganlarla dile getirdi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Törende siyasilere proteste:Kışlalı'yı kaybetmenin burukluğunu yaşayan onbinler, öfkelerini sloganlarla dile getirdi"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S ’

I

CQ

!■

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlak, 10 saat süren dört

törenden sonra Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Meclis’te ilk kez slogan atıldı: “Türkiye la­ iktir, laik kalacak.” Kültür Bakanlığındaki tören­ de siyah sahne kuruldu. Protestolar yüzünden Ba­ kan Talay konuşmasını güçlükle tamamladı.

Umut robot

resimlerde

Suikastla ilgili biri kadın altı kuşkulunun

eşkali belirlendi. Kışlalı’nın evinin çevre­ sinde dolaşan ve kendisini emlakçi olarak tanıtan kişinin de aralarında bulunduğu al­ tı kişinin robot resimleri çizildi. Sayfa 16’da

Başyazarımız Güneri Cıvaoğlu

bir seminerde olduğu için bugünkü yazısını yayınlayamıyoruz

B u ğu n

GÜNERİ CIVAOĞLU

Törene Cumhurbaşkanı Demirel, TBMM Baş­ kam Akbulut, Başbakan Ecevit, Kutan, Yılmaz, Çiller ve Öymen, Romanya’dan erken dönen Ge­ nelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, kuvvet ko­ mutanları ve çok sayıda subay-astsubay, ünifor­ malarıyla katıldı. Bitlis’te olan Bahçeli gelmedi.

Acılarını içlerine bastıran ve metanetli gözüken Kışlalı’nm eşi Nilüfer Kışlalı, kızları Altmay Kış­ lalı ve Dolunay Uluç törenler boyunca birbirinin elini hiç bırakmadı. Öğretim görevlileri cüppele­ riyle son göreve koştu. Duygulu anlar yaşayan Kışlalı’nm öğrencileri arasında ağlayanlar oldu.

Güvenliği 5 bin polis, 3 bin asker ve 200 kişilik özel tim sağladı. İki kriz masası kuruldu. Anka­ ra'nın üzerinde helikopter uçuşuna izin verilmedi. TRT 1 törenin tamamım naklen, diğer TV ’ler canlı bağlantılarla yayınladı. Beşiktaş-îstanbuls- por maçı öncesinde saygı duruşu yapıldı. 14 - 15'te

B E O R I

K0Í3WWN

Siyasilere protesto

Başbakan Ecevit ve siya­

setçiler K ocatepe C am ii’ne girerken ve çıkarken protes­ to edildi. “Sakın katilleri bulmayın, nasıl olsa affeder­ siniz” pankartı taşıyan p ro ­ testocular, “Başbuğ Ecevit”, “K atiller M eclis’te ”, “Ecevit burada, F ethullah n e re d e ? ”, “Faşizme karşı kol kola” ve “O rdu m illet el ele ” slogan­ ları attı. Haberi sayfa 15'te

Tahran

Radyosu: Hedef

Müslümanlar

[18]

DGM'lerdeki

dosyaların

yarısı faili meçhul

[19]

Acı ve demokrasi!

ANKARA

D

okuz yıl önce Muammer Aksoy için, Çetin Emeç i- çin yürümüştük Ankara cadde­ lerinde. Sonra, altı yıl önce U- ğur Mumcu için yürüdük. Dün de Ahmet Taner Kışlalı için... Evet, demokrasi her yerde acı­ ların üstüne kuruldu.

Ama biz de yeterince acı çekmedik mi? Yazısı sayfa 2 1 'de

HASAN

CEMAL

« H M M t t u m

Ecevit'in, Güldal Mumcu'ya suikastla ilgili değerlendirmesi

Mumcu çomak soktu

B A S I N D A G Ü V E N

24 Ekim 1999 Pazar 150.000 TL

N ilg ü n C e rra h o ğ lu

Katledilen Uğur Mumcu’nun eşi

anlatıyor: Sayın Ecevit’e gittim. Emir buyursanız olay bir daha gözden geçiri! se. Ecevit: “Bana da suikast düzenlendi. O suikastı sorgularken duvarlarla karşılaştım. Uğur Bey de arı kovanına.çomak sokmuştu.”

Kışlalı cinayeti için “öyle benzer ki. O anı ye­ niden yaşadım” diyen Güldal Mumcu devam e- diyor: Tepkiler benzeşiyor. Demirel ve yetkililer o zaman da, “Palme cinayeti de aydınlatılamadı. Kennedy bile” demişlerdi. Politikacılarımız “kimseyi duymamaya” alışmış. Pazar Sohbeti 22'de

Türkiye,

Atatürk

r m

ilkelerinde tek

yumruk oldu.

On binler teröre

isyan etti,

cumhuriyet

andı içti

(2)

2

Pazar 24 Ekim 1999

T

kışla lı'ya veda

Milliyet

V

İZİNDEYİZ

h o c a m

( » ö z v a ş i An­ kara Üniversi­ tesi İletişim Fa­ kültesi. Öğren­ cileri, arkadaş­ ları, Kışlalı'nm cenazesini ka­ ranfillerle kar­ şıladı. G ö z­ yaşları sel gibi ak­ tı. aa % «srtk ■ . % ' i ... J • . t k p a j P ¡ 1 ■r -- •' ■• i r ? ; s *

A l k ı ş Son kez okuluna uğrayan, vedalaşan Kışla- lı'nın naaşı öğrencilerinin omuzlarında cenaze ara­ basına götürülürken, tarifsiz acıyla yürekleri ya-! nan dudaklar slogan attı, eller alkış tuttu: "Güle güle Hocam. Ayakta kalacağız. Seni asla unutm a­ yacak ve asla unutturm ayacağız." Ümit Bektaş

» t e l k$ \ % • ’ Tü jjj E z T a / t f f l j . ‘İo& A Ş bTAJiSUL (0;2j2;Ş20,5?XJ ’M «!tİ^12}512 17 İZ i f e . ... j é á á É É M H B É i I__ I [’) 253; 255 ÜŞ 34-254 jg p ? ñib: (Ü 253) 255 03 33 j£OJ:

C u m h u r i y e t y â r â y u ş û sıhhıye deki Büyük Tiyatro'dan sonra*kortej, tören için Kızılay'da bulu­ nan Cumhuriyet gazetesine yürüdü. En önde, Kış- lalı'nın Cum huriyetin birer neferi olarak yetişm e­ leri için ömrü boyu emek verdiği öğrencileri, genç4 ler yer aldı. Bir ellerinde karanfil, bir ellerinde Kişh- lalı'nın posterleri. Gökçer Tahincioğlu

M İ l l e Ü l l s e s i Ahmet Taner Kışlalı için TBMM'de düzenlenen törene, vatandaşlar da katıldı. Kadını, erkeği, binlerce insan yürekten haykırdı. Kışialı'yı aramızdan koparan bombalı hain saldırıyı slogan­ larla kınadı, aa

Ç o c u k l a r d a v a r d ı Kışialı'yı uğurlayanların arasın­ da 'küçük yürek'ler de vardı. Belki babası, belki ağabe­ yi, amcası; oturmuş omuzuna. Havaya kaldırdığı Ata­ türk resmi, başında 'Atam izindeyiz' yazılı bir bantla.aa

a © © ©

î î ? © © ©

MİGROSKOP

Gazetenizle

6 bilen 3 kişi 134 milyar 449 milyon 390 bin, 5 bi­ len 597 milyon 740 bin, 4 bilen 4 milyon 835 bin, 3 bilen ise 545 bin lira ikramiye kazandı. y in e s i p ri L S e ıi

(3)

M u ra t G ü rg e n Türkiye'de hava Adana 18/25 S Afyon 8/20 B Ankara 11/16 PB Antalya 17/26 PB Balıkesir 10/20 PB Bursa 12/22 PB Diyarbakır! 1/23 S Erzurum 0/12 PB Istanbul 12/17 PB İzmir 17/22 B İçel 21/24 S Samsun 12/16 PB Sivas 7/12 PB Trabzon 13/16 PB A ıA ç ık £b PB:P. bulutlu B ıltulutlu t

YtY ağm urlu

ç> K :K ar S:Sağna,k Oünya'da hava Amsterdam 14 Y Berlin 17 Y Londra 15 Y Moskova 5 PB Bağdat 29 PB Paris 16 Y Roma 21 S

Takvim Hicri:1420 14RECEP Rumi:1415

imsak Güne; Öğle ikindi Akşam Yatsı İstanbul 5.51 7.18 12.56 15.50 18.19 19.41 Ankara 5.36 7.01 12.40 15.36 18.05 19.25 Izmir 5.58 7.21 13.03 16.01 18.30 19.48 Adana 5.26 6.47 12.30 15.31 17.59 19.16

B

ir babayı, bir öğretim üye­ sini, bir dava adamını, on binlerle uğurladılar, insa­ nı seven, Türkiye sevdalısı bir Ke- malisti on binler gibi kalplerine gömdüler. Büyük acıyı içlerine bastırdılar, gözyaşlarını içlerine a- kıttılar, metanetli davrandılar. İlk törenin yapıldığı TBMM Şeref Holü’nde taziye dileklerini kabul eden Kışlalı Ailesi, Büyük Tiyat­ ro’da, naaş dakikalarca ayakta al­ kışlanırken sessizce bekledi. Türk bayraklarının açıldığı, sloganla­ rın atıldığı, posterlerin taşındığı Sıhhıye’den Cumhuriyet gazete­ sine uzanan yolda, cenaze araba­ sının önünde yürüdüler. Sıtkı U- luç, Nilüfer Kışlalı, Altınay Kış­ lak, Dolunay Uluç ve Mehmet Ali Kışlalı, tören boyunca sımsı­ kı tuttukları birbirlerinin elleri­ ni bırakmadılar. Son görevin son durağında, mezarda, daya­ namayıp ağladılar...

Kışlalı'nın eşi Nilüfer Kıslai.

KARMEN

S H O K S

"ayağınıza sağlık..."

•146 sk. No:4 Işıkkent/IZMIR Tel: 0.232.436 50 62 (pbx) Fax: 436 48 38

Olaylar ve İnsanlar

H A S A N

P U LU R

Savcı, kapıya

gelince...

■ ■

Ö

NCE peşin peşin altı­nı çizelim de kimse­ nin diyecek lafı kal­ masın...

Biz, savcının, gece yarısı ifade almak için, bir insanın kapısı­ na, polislerle dayanmasına kar­ şıyız.

Velev ki bu insan, ülkenin Başbakam’mn, Meclis’te kürsü­ ye fırlayıp “Burası devlete mey­

dan okunacak yer değildir, bu hanıma haddi bildirilmelidir”

dediği, ya da Cum hurbaşka­ nının “Ajan provokatör” diye itham ettiği Merve Kavakçı ol­ sun, fark etmez.

★ ★ ★

AMA Merve Kavakçı olunca

“hukuk devleti”ni hatırlayanlar,

biraz insaf ve vicdan sahibi ol­ malıdırlar, nice öğretmenin, ya­ zarın, çizerin, siyasetçinin, ro­ mancının, hikayecinin, şairin, ö- zellikle solcunun evleri, gece ya­ rıları sabaha karşı basılıp, ara­ ma yapılırken, o insanlar, ço­ cuklarının, eşlerinin, konu kom­ şunun önünde aşağılanarak gö­ türülürken susanların, bugün

“hukuk devleti” adına son olayı

kınayanlar, herhalde utanmalı­ dırlar.

Sivas’ta 37 insan, inançları ve görüşleri nedeniyle yakılırken, bu tepkiyi göstermeyenlerin, Merve Kavakçı için birden “in­

san hakları savunucusu” kesil­

melerinin ne kadar inandırıcı olduğunu düşünmelidirler.

★ ★ ★ BİRİ soruyor:

“Savcı ve polisler kapıya yük­ lendikleri zaman, içerideki Merve Kavakçı ve iki çocuğu­ nun halini düşündünüz mü?”

Tabii, ama bu memlekette, daha nice üzücü şeyler yaşandı biliyor musunuz, niye onlara ses çıkarılmadı, şimdi kıyamet ko­

parıldı, sorun bu...

★ ★ ★

BUYRUN bunlar­ dan birini yazar, e- leştirmen Fethi Na­ ci’den dinleyin... (x)

Yıl 1963, A nka­ ra’da Talat Aydemir ve arkadaşları silahlı isyana girişirler, bas­ tırılır, bu fırsat bili­ nir, isyanı solculara, Türkiye İş­ çi Partisi’ne (TİP) bulaştırmak isterler.

Sabaha karşı Fethi Naci’nin e- vine girilir, arama yapılır.

Fethi Naci’nin 9 yaşındaki kızı Deniz (İleride trafik kazasında

ölecektir) mutfaktadır.

Bundan sonrası Fethi Na­ ci’den:

“Polisler aramayı bitirdikten sonra kimi mektupları almış­ lar, beraber gideceğiz, demişler­ di. Ayrılmadan öpmek için mut­ fağa gitmiştim. Yaşadıkça unut­ mam olanaksız; lokmaları çiğ­ niyor, yutamıyordu; gözlerin­ den sel gibi yaşlar boşanıyor, a- ma hiç sesi çıkmıyordu. Nasıl sarılmıştık birbirimize... Şimdi Ruhi’nin (Gitme Yemen’e Ye- men’e / Yemen sıcak dayana­ mam / Tan borusu çaldığında / Sen küçüksün uyanaman) diye söylediği türküyü (ağıdı) her dinleyişimde kendimi tutama­ yıp ağlarken hep o sahneyi yaşı­ yorum; ne zaman döneceği belli olmayan babasının ardından ağlayan, tek sözcük söyleme­ den, gürültü, patırtı etmeden ağlayan, bütün acısını, korku­ sunu bana sarılışıyla anlatan o küçücük çocuk... Lokmaları bo­ ğazından gitmeyen, ama anne­ sini ve beni üzmemek için yiyor gibi görünmeye çabalayan o kü­ çücük çocuk.”

★ ★ ★

YAAA, Türkiye’de böyle şey­ ler de oldu, Merve Kavakçı’nın kapısına savcı ve polisler daya­ nınca bazı akıllara “hukuk dev­

leti” geliyor, Ahmet Taner Kış­

lalı öldürülünce de “Komplo hi­

kâyeleri” yazılıyor. (x) Dönüp Baktığımda / syf: 176, 177 / Adam Yayınları e-posta:h.pulur@milliyet. com.tr _________________________________ a ^ »"«NU«,

Kampanyada

8

^

I ’ i I

^

i

1 i

A rİP t inda kp7an N *■ >

•, ' Kazı, anında kazan. Kazı, büyUk çekilişe î hak kazan. ¡eral Şarjlı :! Süpürgesi i v A d e t 33000 ADET + BLOKNOT 33000 ADET BİLGİSAYAR KAĞIDI

Bu kampanyaya 18 yaşından küçükler ve MOPAK A.Ş. çalışanları ile l dereceden yakınları katılamazlar. Katılıp kazanmış olsalar da bu ikramiyeleri verilmeyecektir. Bu kampanya Milli Piyango idaresinin 08.06.1999 tarih ve B.02.1.MPİ. 0.13.00.02/1245-5442 nolu izniyle gerçekleştırilmektedir. A y r ı n t ı l ı b i l g i ttim Mc M O P A K ' l a r d a ve k ı r t a s i y e l e r d e . . .

“K a ğ ı t t a n Kağıda F a rk Var"

günden başlayarak, 62'inci numaraya kadar taksit sertifikası biriktirerek ALTUS ROTUS setine sahip olabilirsiniz.

ALTUS ROTUS

Hanımlar hesabınızı iyi yapın, siz de kolaylığı Rotus'unuzla yakalayın

Bugün bayinizden Altus Rotus sertifikanızla, Milliyet gazetenizi almayı sakın unutmayın

ÉÊH

BUGÜN M İLLİY ET A LA N H ER KESE

K IR TA S İY E SETİ

• Defter • 05 kalem • Silgili kurşun kalem

M i l l i y e t s a d e c e I S O b i n l i r a

ç YAYSAT (0212) 657 81 53 - 657 81 54 - 657 81 56

danışma hattan 655 76 27 - 656 88 88 - 656 99 99

‘E Danışma hattan «İstanbul (0212) 505 65 65

a5 ■ Ankara (0312) 306 92 73 - 306 92 74 4-* O ■ İzmir (0232) 464 41 00 464 41 01 -> -A3 464 41 02 «Adana (0322) 459 84 84 !7v B A Y İ N İ Z D E N I S R A R L A İ S T E Y İ N İ Z

(4)

Pazar 24 Ekim 1999

■~b

kışlalı

Milliyet

Son yolculuğuna on binlerin omuzlarında,

yüreklerinde çıktı Kışlalı. Yağmurlu havada]

10 saat süren tören boyunca sevenleri

gökyüzünü kıskandırdılar. Gözyaşlarıyla

teröre lanet okudular

Kışlalı için dün altı ayrı yerde tören düzenlendi. İlk tören TBMM'de (1) ya­ pıldı. Buradan A.Ü. İletişim Fakültesi'ne (2) götürülen Kışlalı için üçüncü tö­ ren Büyük Tiyatro (3) binasında gerçekleştirildi. Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Bürosu'na (4) getirilen cenaze için bir sonraki durak Kocatepe Ca­

misi (5) oldu. Kışlalı Karşıyaka Mezarlığı'nda (6) toprağa verildi. Kocatepe Camii'nde düzenlenen törene. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve diğer komutanlar da katılarak selam durdular. Mustafa İstemi

A

nkara Çayyolu’ndaki evinin önün­de otomobiline bırakılan bomba sonucu 21 Ekim Perşembe günü yaşamım yitiren Cumhuriyet Gazetesi yazan, eski Kültür Bakanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, yağmur altında toplanan binlerce yurttaşın sevgi seliyle son yolculuğuna uğur­ landı. Genelkurmay Başkanı, komutanlar, subay ve astsubaylar, üniformalarıyla katıl­ dıkları cenaze töreninde Kışlalı uğurlanırken selam durdular. Sadece Devlet Başkanı ve komutanlar için hazır tutulan “Onur Taburu” törende görev aldı. Günboyu süren törenler­ de hükümet ve siyasi partilere tepki gösteri­ lirken, Kocatepe’de askerler alkışlandı.

Ankara. Türkiye’yi ayağa kaldıran bomba­ lı suikastta yaşamını yitiren Kışlalımın son yolculuğunda tarihi bir gün yaşadı. Yaklaşık

P

rof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı için Meclis’te düzenlenen tören sırasında TBMM tarihinde ilk kez slogan atıldı. Törene katılanlar cenazeyi “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganıyla uğurladılar.

Kışlalı için dün ilk tören 1980’den önce üyesi bulunduğu TBMM’de düzenlendi. Kışlalı’nın Adli Tıp’tan alınan naaşı saat 09.10‘da TBMM’ye getirildi. 1977’de CHP’den İzmir Milletvekili olarak parlamentoya giren ve 42. Hükümet’te Kültür Bakanı olan Kışlalı için Meclis’teki tören saat 10.00’da başladı. Kışlalımın Türk Bayrağı'na sarılı naaşı, bir manga polis tarafından tören alanına getirildi. Kışlalının özgeçmişi okundu. Saygı duruşunun ardından, Kışlalı’nın naaşı, cenaze aracına götürüldü. Demirel, Akbulut, Ecevit ve diğer siyasetçiler, cenaze

10 saat süren törenlere, günboyu yağan yağ­ mura karşın on binlerce yurttaş katıldı.

Cenazesi sabah Adli Tıp Kurumu morgun­ dan alman eski Kültür Bakanı ve İzmir Mil­ letvekili Kışlah için ilk tören saat 10.00’de TBMM’de yapıldı. Kışlalı’nın Türk bayrağı­ na sarılı cenazesi, Meclis’e gelen çok sayıda yakını ve yurttaşlar eşliğinde ders verdiği A.Ü. iletişim Fakültesi’ne götürüldü. Kışlalı için ikinci tören, öğrencilerinin ve üniversite­ den arkadaşların katılımıyla burada yapıldı. Kışlalımın son yolculuğunda üçüncü durak Büyük Tiyatro binası oldu. Buradaki törenin

ardından kortej. Kışlalının 1991 yılından be­ ri yazı yazdığı Cumhuriyet Gazetesi’nin An­

kara Bürosu’na doğru yola çıktı.

Törenlerin ardından Kışlalı’nm naaşı bü­ yük bir kortej eşliğinde Kocatepe Camiii’ne

aracının ardından Kışlalı’nın ailesiyle birlikte bir süre yürüdü.

Bu sırada TBMM’de bir ilk gerçekleşti. Törene katılan vatandaşlar, Kışlalı’nın öğrencileri ve CHP örgütlerinden gelen partililer, “Türkiye laiktir, laik kalacak / Susma, sustukça sıra sana gelecek / Katiller bulunsun hesap sorulsun / Suskun Meclis istemiyoruz” sloganları attılar. Bazı vatandaşlar, ellerindeki Atatürk resimlerini havaya kaldırdı. Kışlalımın cenazesi, TBMM’deki törenin ardından ikinci törenin yapılacağı AÜ iletişim Fakültesi’ne uğurlandı.

Yoğun güvenlik önleminin alındığı törene, Kışlalı’mn ailesi ve yakınları, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,

TBMM Başkanı Yıldım Akbulut, Başbakan Bülent Ecevit, ve eşi Rahşan Ecevit’le çok sayıda bakan ve milletvekili katıldı.

götürüldü. Ankara’da avlusu en büyük cami olan Kocatepe’ye binlerce yurttaş, askeri ve sivil erkân katılırken, yağmura karşı açılan binlerce şemsiyenin altında sloganlar atıldı. Bazı pankartların indirilmediği cami çevre­ sinde yağmurluk satılması dikkat çekti.

Kıvrıkoğlu yetişti

Kocatepe’deki cenaze törenine, Genelkur­ may Başkanlığının önceki gün yayımladığı duyurunun ardından komutanlar, subay ve astsubayların akınına uğradı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Ro­ manya’daki resmi gezisinin dönüşünü öne a- larak Kocatepe’deki törene yetişti. Başta Kıvrıkoğlu olmak üzere, törene katılan bü­ tün askerler Kışlalı son yolculuğuna uğurla- nırken selam durdular. Askerler,

Genelkur-P

rof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğrencilerine, mesai arkadaşlarına ve sevenlerine son dersini verdi: “Aydınlık Türkiye”.

TBMM’deki törenin ardından iletişim Fakültesi’ne getirilen Kışlalı’nm

cenazesi, öğrencileri tarafından karanfillerle karşılandı. Öğrencilerinin omuzladığı naaşı, fakülte önünde katafalka konuldu. Kışlalımın eşi, kızları, yakınları, rektörler, öğretim üyeleri, öğrenciler ve sevenlerinin fakülte önünde yer almasından sonra tören başladı.

Öğrencilerinin gözyaşları arasında Kışlalı, son dersini verir gibiydi.

Anısına açılan defterin yanma yerleştirilen naaşının başında üniversite rektörleri, meslektaşları ve öğencileri saygı duruşunda bulundu. Bir öğrencisi,

may duyurusunda verilen talimata uygun o- larak, hafta sonu olmasına karşın, törene ü- niformalarıyla katıldılar.

Onur taburu görev yaptı

Kışlalı’nm cenaze töreni, binlerce yurttaşın sevgi selinin yanısıra sadece Devlet Başkanı ve komutanlar için görevlendirilen “Onur Taburu” İle de tarihe geçti. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Onur Taburu’nun, daha önce de sadece yine Cumhuriyet Gazetesi yazarı olan Uğur Mumcu’nun cenaze töreninde gö­ revlendirildiği anımsatıldı.

Kışlalı’nın cenazesi, ikindi namazının ar­ dından kılınan cenaze namazından sonra yağmur altında yürüyen binlerce yurttaşın katılımıyla Karşıyaka Mezarlığında toprağa verildi.

tabutuna doğru atılarak, “Ailemi istiyorum. Hepimiz bir aileyiz” diye haykırırken, fakülte arkadaşları Ö ’nu anlatıyordu.

Cenaze okuldan çıkarılırken öğrenciler, ellerinde Kışlalı’nın fotoğrafıyla “Siyasal, Çatışma ve Uzlaşma” ile “Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi” adlı kitaplarının kapakları ve “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin, başkaları cenazemize ağıt yakarlarsa ve kalplerinde yaşatacaklarsa bize ölüm hoş geldi sefa geldi” yazılı bir dövizle yürüdü. Fakültede oluşturulan panoda ise “Kalemimizi kırdılar, dersimizi yarım bıraktılar ama size bu ölümü yakıştıranlara hesap soracağız”, “içimiz acıyor, canımız yanıyor hocam ama ayakta kalacağız. Seni unutmayacak ve unutturmayacağız” yazıları dikkati çekti.

Mumcu’nun ölümünden

sonra Kışlalı’nın yazdığı yazı

Cum huriyet 31 Ocak 1993

Mum’lar Değil,

Nefesler Tükensin!..

Belirli biryaşa geldikten sonra, hep aklımı duygumun önüne geçirmek için çaba gösterdim. Bunu çoğunlukla da başardığımı sanıyorum.

Ama Uğur Mumcu’nun aramızdan ayrıldığı haberini aldığımdan beri, duygularımın öne geçmesini önleyememe korkusu gelip yerleşti içime..'

Kafamda hep Orhan Veli’nin dizeleri, bozuk bin plak gibi yineleniyordu:

“Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz Gözyaşları ma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu, Bu derde düşmeden önce...”

Tanıdığınız ya da tanımadığınız insanlar, günlerdir duygularını birbirlerine sözcüklerle değil, bakışlarıyla anlatıyorlar. Aynı duyguları taşımanın verdiği bir kolaylıkla..

★ ★ ★

“Büyük insan” yaptığı işi en iyi yapan insandı. Uğur Mumcu da bir “büyük insari’dı

kuşkusuz.

Büyüktü, örnekti..

Ama gökyüzünün doyasıya ağladığı, üniversite gençliğinin tatilde olduğu bir Ankara gününde yaşadığım o inanılmaz “kitlesel duyarlılık”. O ’nun aynı zamanda büyük bir “simge” olduğunu gösterdi.

Kemalizmi, laik cumhuriyeti, demokrasiyi savunmanın inançlı ve yürekli bir simgesi..

★ ★ ★

Bedri Baykam’ın sözleri öylesine doğru ki: - Uğur Mumcu mücadelesiyle bir hedef haline geldi. Herbirimiz bir hedef haline gelirse, kimse hedef olmaz!..

Demokrasi kahramanların değil, sıradan insanların sırtında durur. Demokrasiye yüz binlerin vereceği omuz, Uğur Mumcuların değerini ve önemini azaltmaz, ama Mumcuların kahraman olmasının gereğini ve “hedef olmasının olasılığını azaltır.

Demokrasilerde kahramanlara gerek olmaması, kitleleriruduyarlılığı ve etkisi ile doğru orantılıdır!..

Uğur’un arkasından gazetelere verilen çarşaf çarşaf ilanlar içinde, bana göre en anlamlı ve önemlisi küçücük bir ilandı. Üsküdar SHP, DSP ve C H P ilçe başkanlarının Cumhuriyet’te yayımlanan “ortak” duyumlarıydı..

Arabasının altına konan bomba Mumcu’yu yok etmedi, tersine "uyuyan dev”i uyandırdı. Son yolculuğunda O'na yağmur altında eşlik eden yüz binler, yürekleriyle yanında olan milyonlar bir “mesaj” veriyorlardı.

Terörizme en büyük darbeyi mi vurmak istiyorsunuz?

Atatürk’ün cumhuriyetine inananlar, birleşiniz!..

Teröristi umutsuzluğa düşürecek olan; öldürmesinin hiçbir işe yaramadığını, tersine, Mumcuların çoğaldığını, alçakça eyleminin “düşmanlarV’nı birleştirdiğini, Atatürkçü değerleri savunma istencini güçlendirdiğini görmektir!

Sönen her mumun yerine onlarcasını yakın; mumlar değil; karanlık isteyenlerin nefesleri tükenecektir!..

Kışlalı için TBMM'de düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Meclis Başkanı Yıldırım Akbulut, Başbakan Bülent Ecevit1 ve siyasi parti temsilcileri katıldı.

Medis'te

SLOGANU

tören:

Türkiye laiktir

laik kalacak

Kışlalı'nın naaşı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden gözyaşı döken kız öğrencileri, meslektaşları ve sevenlerince omuza alınarak karanfillerle cenaze aracına götürüldü.

Tek hedefiniz

aydınlık olsun

(5)

Milliyet

Pazar 24 Ekim 1999

15

kışlalı

Törende siyasilere protesto

Kışlalı’yı kaybetmenin burukluğunu yaşayan onbinler, öfkelerini sloganlarla dile getirdi

K

ocatepe Camii’nde Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı için düzenlenen cenaze törenine onbinlerce kişi katıldı. Cami avlusuna sığmayan vatandaşlar, cadde ve so­ kaklara taştı. Diyanet işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın kıldırdığı cenaze namazında as­ kerler de saf tuttu.

Camideki tören sivillere tepkinin odağı olur­ ken, başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu olmak üzere askerlerin tü­ mü vatandaşlardan büyük alkış aldı. Askerler, “Ordu millet el ele, Atatürk’ün yolunda”, “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganlarıyla karşılandı. Kocatepe Camii’ne ilk gelen CHP Genel Başkam Altan Öymen oldu. Öymen, Kışlalı’nm ailesinin yanma giderken, bir süre de Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ilhan Selçuk i- le sohbet etti.

Camide, özellikle askeri inzibat ve robokop- ların oluşturduğu güvenlik çemberi dikkat çe­ kerken, askeri erkân için ayrı bir protokol yeri bırakıldı. Kuvvet komutanları ve askeri yetkili­ ler, camiye geldikçe alkışlar yoğunlaşırken, si­ villere yönelik ilk tepkiyi ANAP Genel Başka­ nı Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz gördü.

Politikacılara yönelik tepkiye Cumhurbaşka­ nı Süleyman Demirel de hedef oldu. TBMM Başkam Yıldırım Akbulut, Başbakan Bülent Ecevit, eşi Rahşan Ecevit ve DYP Genel Baş­ kanı Tansu Çiller de tören alanlarına geldikle­ rinde kalabalıktan yuhalama ve ıslık sesleri yükseldi.

Katilleri bulmayın affedersiniz

Ecevit camiye girerken “Başbuğ Ecevit” slo­ ganı atılması üzerine bir gruptan da “Halkçı E- cevit” sesleri yükseldi. Bunun üzerine Ecevit ar­ kasını dönerek el işaretiyle kalabalığı susturdu.

Demirel’in gelişinde de, “Katiller bulunsun, hesap sorulsun” sloganı tekrarlandı. Cenaze na­ mazı boyunca sık sık “Türkiye laiktir, laik kala­ cak”, “Katilleri isteriz”, “Mollalar îran ’a”, “Türkiye, İran olmayacak”, “Bağımsız, demok­ ratik, laik Türkiye”, “Ecevit burada, Fethullah nerede?” sloganları atıldı. Naaşm başına konan bir pankarttaki “Sakın katilleri bulmayın, çünkü siz onları da affedersiniz” sözü dikkat çekti.

Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazına askeri ve mülki erkânın yanı sıra binlerce vatandaş katıldı. Sevenlerinin omuzlarında camiden çıkarılan Kışlalı'nın naaşı Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi, aa

Eski DEP’liler Sırrı Sakık, Ahmet Türk ve Feridun Yazar cenaze namazında hazır bulun­ dular. Camide öğretim üyeleri, Yargıtay Cum­ huriyet Başsavcısı Vural Savaş, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, CHP eski Genel Baş­ kanı Deniz Baykal da ilgi gören isimler oldu.

Cami avlusunda İşçi Partisi’nin bayrak ve pankart; Atatürkçü Düşüce Derneği, Atatürk

Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeğimin ise flamalar açması dikkat çekti. Cenaze nama­ zını kıldıran Yılmaz, “fail veya faillerin bulun­ ması” dileğinde bulundu.

Kışlalımın tabutunu, cenaze arabasına kadar Vural Savaş, Nuh Mete Yüksel, Altan öymen, Sabri Ergül, Işın Çelebi, Istamihan Talay, Nami Çağan, Mehmet Ali Kışlalı taşıdı.

Tabutun arabaya getirilişi sırasında Genel­ kurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu asker se­ lamı verirken, tabutun arabaya yerleştirilmesi­ nin ardından askeri erkân topluca selam dur­ du. Askerin bu tutumu halk tarafından büyük alkış aldı.

Camideki törene Genelkurmay eski başkan- larından Necip Torumtay da katıldı.

Tiyatroda siyah sahne

Yüreklerde sitem vardı

P

rof. Dr. A. Taner Kışlalı için 42. Hükü- met’te yönettiği Kültür Bakanlığı’nın karşısındaki Büyük Tiyatro’da da tören düzenlendi. Kültür Bakanı Istemihan Talay bu­ radaki konuşmasını protestolar arasmda yaptı.

İletişim Fakültesi önündeki törenin ardından Kışlalı’nın cenazesi, saat 11.25’te Büyük Tiyat- ro’ya getirilirken, okul önündeki kortej Cumhu­ riyet Gazetesi’ne doğru yürüyüşe geçti. Kışla- lı’nın omuzlar üzerindeki cenazesi, alkışlar eşli­ ğinde tiyatronun sahnesine yerleştirilen siyah örtüyle kaplı masaya konuldu. Siyah perdelerle kaplanmış tiyatro sahnesinde Kışlalı’nın bir fo­ toğrafı yer aldı.

Cenaze sahneye getirildiğinde Kültür Bakan­ lığı personeli ve yurttaşlar, Kışlalı’yı dakikalarca ayakta alkışlayarak, “Türkiye laiktir, laik kala­ cak”, “Katiller bulunsun, hesap sorulsun” slo­ ganları attılar. Büyük Tiyatro’daki törende sa­ natçılar adına konuşan Rahmi Dilligil, Devlet Tiyatrolan, Kültür Bakanlığı Opera ve Bale sa­ natçıları olarak misyonlarının farkında oldukla­ rını kaydetti. Dilligil, Kışlalı’ya yapılan suikastı hep birlikte lanetlediklerini söyledi.

Saldırı Türkiye Cumhuriyeti’nedir

Daha sonra sahneye gelen Kültür Bakanı Ta­ lay, kısa konuşmasını, hükümet aleyhine atılan

sloganlar arasmda yaptı. Talay, Kışlalımın bü­ yük ve öncü bir insan olduğunu ifade ederek, “Ona yapılan suikast, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış bir saldırıdır” dedi. Kışlalı’nın, Kültür Bakanlığı’nın kurumsallaşmasında önemli kat­ kılarda bulunduğunu belirten Talay, “Onun aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz” diye konuş­ tu. Kışlalı’nın cenazesi, saygı duruşunun ardın­ dan, alkışlar eşliğinde omuzlarda taşınarak ce­ naze arabasına konuldu.

Kışlalımın cenazesi, buradan Atatürk Bulvarı üzerinden Cumhuriyet Gazetesi’nin önüne ge­ tirildi. Cenazenin arkasından vatandaşlar, slo­ ganlar ve alkışlarla yürüdü.

Cumhuriyet Gazetesi çalışanları dokuz yıllık mesai arkadaşlarının cenazesini karanfillerle

donattılar. Ve tek bir yürek o- larak yaşadıkla­ rı son acı olması dileğinde bu­ lundular.

Cumhuriyet'te

büyük öfke:

Kopan son

halkamız mı?

A

hmet Taner Kışlalımın yaklaşık dokuz yıl çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi An­ kara Bürosu’nun önünde yapılan tören için gelen yurttaşlar Atatürk Bulvarı’nı öğle saat­ lerinden itibaren hıncahınç doldurdu.

Ellerinde Atatürk, Uğur Mumcu ve Kışlalı’nın posterlerini taşıyan halkın, Başbakan Ecevit’e yüklenmesi dikkat çekti. Sloganların, cenazeye katılım için örgütlerine çağrı yapan CHP’liler ta­ rafından atıldığı tartışmaları yaşandı.

Törene, Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi Berin Nadi, Yayın Kurulu Başkanı İlhan Selçuk, da katıldı. Selçuk’un, “Cinayet işleyenlere lanet olsun. Ama, terör ortamını yaratanlara ve de­ mokratik - laik Cumhuriyet’i savunanları bölen­ lere de lanet olsun” sözlerinin ardından “yuh” sesleri arasmda “Başbuğ Ecevit” sloganının atıl­ ması dikkat çekti. Selçuk, “Sadece bir kişiye yük­ lenmenin yararı yok. Ben suçu paylaşmamız ge­ rektiğini söylüyorum” diye tepkileri yumuşattı.

“Karşımda duran sevgili insan da bizi dinlemi­ yor sanıyorsanız yanılıyorsunuz, O da bizi dinli­ yor” diyen Selçuk, “Sır yok, neden işlendiğini bi­ liyoruz. Bir cinayetler zincirinin halkasıdır. Ama acaba son halkası mı olacak? Peki acaba güçleri­ mizi birleştirebilseydik bu cinayet yaşanır mıy­ dı?” diye konuştu.

Taziye defterinden:

Alışmayacağız

İ l k l l T M L Ahmet Taner Kışlalı'nın cenaze-l u p i c cenaze-l i v O c t > c t Ş I t cenaze-l I I si dünkü tören|erin ardından Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Mezarlığa ilk olarak, cenazeden yakla­ şık yarım saat önce Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş geldi. Cenazenin toprağa ve­ rilmesinin ardından slogan atan vatandaşlara Kışlalı'nın kuzeni Gazeteci Hıncal Uluç, "Burası siyaset yeri değil" diye tepki gösterdi. Oökçer Tahincioğlu

A

tatürk’ün Cumhu­riyeti armağan etti­ ği bir gencim. 13 yaşındayım. Üzgünüm, çünkü yalınayak Sokrates’ler öldürü­ lüyor ve bana Cumhuriyet Bayramı için marşlar söyleti­ yorlar. Bana Türkçe dersinde istiklalden bahsediyorlar. Üz­ günüm çünkü düşünenleri öl­ dürüyorlar.”

Bu sözler ortaokul öğrencisi Ayşe’ye ait. Annesiyle birlikte Cumhuriyet gazetesinin Cağa- loğlu’ndaki binasında Ahmet Taner Kışlalı için düzenlenen törene gelmişti. Hava soğuktu, ama o, törenden sonra taziye defterine düşündüklerini yaz­ mak için sıraya girdi. Üç saat bekledi. Ve bu dizeleri yazdı, gözleri dolarak.

Annesinin heyacandan tit­ rerken yazamadığı yazıyı 12 yaşındaki Emrah Kayar şöyle kaleme aldı: “Herkes gibi ben de üzüldüm. Diliyorum ki ba­ şımızda bulunan, göbek büyü­ ten, şerefsiz milletvekilleri Türkiye’yi karanlığa götürmek isteyenlere azıcık bir çabayla

engel olurlar. Tabi milletvekil- lerimizin hepsi de şerefsiz de­ ğil, içlerinde çok nadir olarak iyi olanlarda vardır, ama çok nadir...”

Tankçı Binbaşı Mevlüd Şa­ hin ise duygularını şu satırlarla dile getirdi: “Ahmet, Selam söyle selam söyle, Muammer, Uğur. Abdi’ye, Atatürk, Turan, Bahriye’ye, İnsanlar özgür ve kardeş olsun diye, And içtik mücadeleye. Alışamadık alışa- mayacağız, Sensizliğe”.

Saatlerce beklediler

Sırada onlarca insan vardı, Kışlalıya söyleyeceklerini gö­ rev bilmiştiler. Onları engelle­ yen yağmura rağmen, kararlı­ lıkla sırada dimdiktiler. Üni­ versite öğrencisi kız, “O gün rüzgâr her zamankinden daha hızlı esti, savurdu. O insancıl gözler sevgiyle bakarken dünya­ ya, sustu. Sonra herkes konuş­ maya başladı. Herkes ' Kınıyor’ belki, ben kınamıyorum, ve suç­ luyu aramıyorum. Ben olayı bu seviyeye getiren yetkilileri, sa­ dece suçluyorum” diyordu.

Slogan

yağmuru

Ecevit'e

■ “Başbuğ Ecevit” ■ “Molla Ecevit İran’a” ■ “Ecevit burada Fethullah nerede?”

■ “Mücahit Ecevit Merve'ye sahip çık”

■ “Katiller Meclis’te”

■ “Şeriata geçit yok - aydınlık Türkiye”

■ “Hükümet istifa”

Siyasilere

■ “Kırcı’ya af - Cumhuriyet’e kurşun”

■ “Şeriata karşı sosyalist Türkiye”

■ “Kışlalı’nın katilleri çetelerdir”

■ “Katiller bulunsun - hesap sorulsun”

■ “Bir gider bin geliriz” ■ “Canımız pahasına Atatürkçülük”

■ “Yüzsüzler dışarı” ■ “Failler ortada, vekiller nerede”

Askerlere

■ “Kemalizmin ordusu - yobazların korkusu”

■ “En büyük asker bizim asker”

■ “Türkiye sizinle gurur duyuyor”

■ “Ordu millet el ele - Atatürk'ün izinde”

Org. Kıvrıkoğlu

Bükreş'ten geldi

G

enelkurmay Başkanı Orge­ neral Hüseyin Kıvrıkoğlu, resmi bir ziyaret için bulunduğu Romanya’dan dün dönerek, Kışlalı için Kocatepe Camii’nde düzenle­ nen cenaze törenine yetişti. Tören­ lere üst düzeyde katılım şöyle oldu: ■ Cumhurbakanı Süleyman De­ mirel: TBMM, Kocatepe Camii.

■ TBMM Başkanı Yıldırım Ak­ bulut: TBMM, Kocatepe Camii.

■ Başbakan Bülent Ecevit: TBMM, Kocatepe Camii.

■ Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu: Kocatepe Ca­ mii.

■ ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz: TBMM, Kocatepe Camii.

■ FP lideri Recai Kutan: TBMM ■ DYP lideri Tansu Çiller: Koca­ tepe Camii.

■ CHP lideri Altan öym en: TBMM, iletişim Fakültesi, Opera Binası, Cumhuriyet Gazetesi, Ko­ catepe Camii, Karşıyaka Mezarlığı.

■ Milli Savunma Bakanı (MHP) Sabahattin Çakmakoğlu: Kocatepe Camii.

Bahçeli Ceviz

Festivali'nde

K

ışlalı için dün düzenlenen tö­ renlere katılmayan tek lider, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardım­ cısı Devlet Bahçeli oldu.

Adilcevaz ilçesindeki Ceviz Festi- vali’ne katılmak üzere Bitlis’te bulu­ nan Bahçeli ise cenaze için Anka­ ra’ya dönmedi. Bahçeli burada Ce­ viz Ağası seçilen Murat Doğanay’a eşlik etti. Bahçeli’ye gezisinde Sağlık Bakanı Osman Durmuş da eşlik etti.

Kışlalı’nın cenaze törenlerinde M HP’yi Milli Savunma Bakanı Sa­ bahattin Çakmakoğlu temsil etti. A- ralarında Bayındırlık ve İskan Baka­ nı Koray Aydın’ın da aralarında bu­ lunduğu bazı MHP’li bakan ve mil­ letvekilleri ise törenin çeşitli bölüm­ lerine katılarak Kışlalı ailesine baş­ sağlığı dilediler. Kışlalı için sabah TBMM’de yapılan törene Bahçeli ve DYP Genel Başkanı Tansu Çiller dışındaki tüm liderler katıldı. Kışla- lı’nın cenazesini gün boyunca yalnız bırakmayan tek lider ise, CHP Ge­ nel Başkanı Altan Öymen oldu.

(6)

16

+

Pazar

24 Ekim 1999

Yön

FİKRET

BİLA

Uğurlar olsun...

U

ğur Mumcu’yu uğurlarken hep bir ağızdan söylemiştik:

- Uğurlar olsun... Uğurlar oldu...

Dün de Prof. Dr. Ahmet Taner Kışla­ lıyı uğurladık.

Yine hep bir ağızdan söyledik: - Uğurlar olsun...

Uğur’lar yine olacak...

★ ★ ★

20. yüzyıl liderlerini ve rejimlerini göm­ dü.

Bunun tek istisnası Atatürk.

Yüzyılı devirirken “zamanın doğruladı­

ğı” tek lider olarak Atatürk’ü görüyoruz.

Zamanın doğruladığını insan yalanlaya- maz.

Yalanlaşa da bir işe yaramaz.

Eğer Atatürk doğru olmasa, birçok çağ­ daşı gibi zaman onu da tekzip ederdi.

Zaman tarafsızdır ve doğruyu tekzip et­ mez.

Etmedi...

★ ★ ★

ATATÜRK devrim ve ilkelerini ve “en

büyük eserim” dediği demokratik laik

Cumhuriyeti’ni suikastlarla yönlendirmek artık mümkün değil.

Akan suda iki defa yıkanmanın müm­ kün olmadığı gibi.

Atatürk'ün başlattığı değişimin getirdiği gelişme artık durdurulamaz, geriye götü- rülemez.

Toplumsal çarklar geriye doğru döndü­ rülemez.

Bu çarklar onu ters yönde döndürmeye çalışanları da öğütecek güçtedir.

Aksi doğru olsaydı, 20. yüzyıl Atatürk’ü değil karşıtlarını doğrulardı.

★ ★ ★

AHMET Taner Kışlalı, Atatürk’ü doğ­ ru okuyan ve doğru okutan bir bilim ada­ mı, bir yazardı.

Atatürk ilkelerini ve laik Cumhuriyet’i yıkmak isteyenleri “demokrasi” adına destekleyen “ters bakışlı” aydınlarımızın bir daha düşünmeleri gerekiyor.

Demokrasiyi kullanarak bunu yapmaya çalışanların ilk ortadan kaldıracaklarının da demokrasi ve aydınlar olduğu hala an­ laşılmıyor mu?

Atatürk’ün yüzyılın başında gördüğünü, yüzyılın sonunda görmek için hala U- ğur'lar mı gerekiyor? Gerekiyorsa... Hocam; Uğur’lar olsun!... e-posta:fbila®milliyet.com.tr.

Sakız Adası’na

esrarengiz firar

I İzm ir Milha

P

rof. Dr. Ahmet Taner Kışlalıya düzen­lenen suikasttan yaklaşık 12 saat sonra, Yunan Sahil Güvenlik botu tarafından ateş açılan Türk teknesinin uyruğu belirleneme­ yen bir kişiyi Sakız Adası’na bıraktığı belirlendi. Bir Türk’ün öldüğü diğerinin ise yaralandığı tek­ nenin, Kışlalı’mn katilini Sakız’a bırakmış olabi­ leceği şüphesi üzerine soruşturma başlatıldı.

Türkiye’nin Rodos Başkonsololuğu Sekreteri Selçuk Özcan’m verdiği bilgiye göre, Kışlalı ci­ nayetinin işlendiği gün olan 21 Ekim akşamı, Aydın’ın Söke ilçesi nüfusuna kayıtlı Mustafa Orhan (29) ve Bartın nüfusuna kayıtlı Refik Gü­

neş (24) İzmir'in Çeş-

Rişlah ya bom-

me ilçesi kıyılarından

balı suikast

^ at, teknesine

belirlenemeyen bir ki­ şiyi aldı. Söz konusu ki­ şi, saat 21.00 sıraların­ da, Yunanistan’m Sa­ kız Adası’na götürül­ dü. Burada otomobille

belirlenemeyen

bekleyen bir kadın ve

bir kİSİ kaçtı

erkek “esrarengiz

ka-düzenlendiği

gııımn gecesi.

Sakız Adası ııa

kimliği

çağı” yanlarına alıp u- zaklaştı. Ege kıyılarından Yunan adalarına “pa­ ra karşılığı yasadışı geçiş” organize ettikleri be­ lirlenen Orhan ve Güneş, yocularını Sakız’a bı­ raktıktan sonra Türk kıyılarına doğru yöneldi. Yunan Sahil Güvenliği, sürat teknesini görerek, “dur” ihtarında bulundu. Teknedekilerin uyarıyı dinlememesi üzerine Yunan botundan açılan a- teşte Orhan yaralandı. Tekneyi ele geçiren Yu­ nan Sahil Güvenliği iki Türk’ü Sakız Adası’na götürdü. Orhan, kaldırıldığı hastanede öldü.

Ailesi: Yaş tutmuyor

Mustafa Orhan’ın ağabeyi Hasip Orhan ise, Yunanistan’m İzmir Konsolosluğumdan aldıkla­ rı bilgiye göre, ölen kişinin 55 yaşlarında olduğu­ nu öğrendiklerini söyledi. Kardeşinin ise 29 ya­ şında olduğunu belirten ağabey Orhan, olayın aydınlanmasını beklediklerini kaydetti.

• ••v - a • *

kışlalı

Milliyet

Robot resim leri

W k z j ı

hazır

biri kadın altı kişinin robot resmini çıkardı.

Kışlalı

suikastıyla ilgili olarak jandarma

Robot resimler kamuoyuna dağıtılacak

J O

£ A nkara Milliyet

A

nkara DGM Savcılığı, polis ve jandarmanın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesiy­ le ilgili çok yönlü başlattığı soruşturma­ da, jandarma altı ayrı eşkâl için robot re­ sim hazırladı. Suikastla ilgili oldukları şüphesiyle Esenboğa Havalimanı’nda gö­ zaltına alınan üç Iranlı ise diplomat ol­ dukları gerekçesiyle serbest bırakıldı. Ay­ rıca, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, bir kadının Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hikmet Çetinkaya’ya Kışlalı suikastına karıştığını söylemesi ü- zerine gözaltına alman Mengi, savcılığın izniyle önceki gece serbest bırakıldı. Yet­ kililer, Mengi’nin sorgusu sonucu, her­

hangi bir suç unsuruna rastlanmadığını söyledi.

İçişleri Bakan Sadettin Tantan başkan­ lığında toplanan soruşturma kurulunun jandarmanın üç kişinin ifadelerinden yo­ la çıkarak hazırladığı biri kadın altı kişi­ nin robot resimlerinin kamuoyuna açık­ lanması için hazırlık yaptığı belirtildi. Ha­ zırlanan robot resimlerden birinin, Kışla- lı’nın evinin çevresinde dolaştığı belirle­ nen ve kendisini emlakçi olarak tanıtan bir kişiye ait olduğu ifade edildi. Kışla- iı’nın evinin yakınmda görülen yabancı bir araçla ilgili de inceleme başlatıldı.

reni için Kocatepe Camii’ne gitmek üze­ re Başbakanlıksan ayrılırken, gazetecile­ rin sorusu üzerine, “Suikastla ilgili bir ge­ lişme yok” dedi.

Ecevit: G elişm e yok

Başbakan Bülent Ecevit, Kışlalı’ya sui­ kast olayıyla ilgili bir gelişmenin olmadı­ ğını söyledi. Ecevit, Kışlalı’nın cenaze

tö-Tantan, B a ş b a k a n lık la

İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da, Dev­ let Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsa­ mettin Özkan ve Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile görüştü. Öğle saatlerinde 1- çişleri Bakanlığından yürüyerek, Adalet Bakanlığı’na gelen Tantan, bakan Türk ile yarım saat görüştü. Tantan daha sonra Başbakanlık binasına geçerek, Devlet Ba­ kanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile bir araya geldi. Tantan, 40 daki­ ka süren görüşmeden sonra Başbakan­ lıksan ayrılırken, gazetecilerin temaslarına ilişkin sorularını yanıtsız bıraktı.

Başkentte

İranlı

operasyonu

| A nkara Milliyet

P

rof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesinden sonra istihba­ rat birimleri, Ankara’daki Iran- lılar’la ilgili araştırma yapmaya başladı. MİT elemanları, son günlerde ülkeye gi­ riş yapan Iranlılar’ın kayıtlarını incele­ meye aldı. Araştırma sonunda, Tah- ran’dan gelen üç IranlI’nın İstanbul üze­ rinden bir hafta önce Ankara’ya geldik­ leri belirlendi. MIT’in üç günlük takibi sonucunda Iranlılar’ın Ankara Kavaklı­ dere’deki İran Büyükelçiği’nde kaldıkla­ rı belirlendi. Eldeki verileri değerlendi­ ren MİT, cinayetin ertesi günü saat 08.30 sıralarında yurtdışına çıkmak isteyen üç Iranlı’yı gözaltına aldı. Esenboğa Havali­ m anında sabah operasyon düzenleyen MİT elemanları, üç Iranlı’yı Ankara Böl­ ge Başkanlığı’na getirdi. MIT’te 28 saat sorgulanan üç İranlı, olayla bağlantıları­ nın olmadığının anlaşılması üzerine dün öğle saatlerinde serbest bırakıldı.

Üç Iranlı’nın gözaltına alınmasının ar­ dından İran Büyükelçiği, Dışişleri Ba­ kanlığı kanalıyla devreye girerek serbest bırakılmalarını istedi. Iran, teknik perso­ nel olan ve hizmet pasaportu taşıdıkları öğrenilen vatandaşlarının gözaltına alın­ masını protesto etti.

Sabaha kadar saygı nöbeti

Vatandaşlar, gece boyunca Kışlalı'mn evinin önünde mumlar yaktılar, tepkilerini, sloganlarla, türkülerle dile getirdiler, a.a

Bomba tarifi İnternette

| Serhat Ayan

A

hmet Taner Kışla­ lımın ölümüne ne­ den olan patlayıcı önceki gün adli uzmanlar ta­ rafından incelenmiş ve “melez bomba” olarak tanımlanmıştı. Bu bombanın içindekiler, tüm yapım özellikleri, en ince de­ tayları ve içindeki aktif mad­ delerin formüllerinin internet ortamında bulunduğu ortaya çıktı.

Adı geçen site, tüm dünyada hükümet karşıtı olanlara yol göstermeyi amaçlıyor ve “anarşinin en iyi yönetim” olduğunu sa­ vunuyor. Sitede boru tipi bomba yapmam­

dan TNT üretmeye, göz yaşartıcı gazlar hazırlamaktan ana hatlarıyla hidrojen bombası yapımına kadar birçok bilgi var. Bunun yanında gençlerle nasıl konuşulacak, okul ön­

lerinde onlarla nasıl kontakt kurulabilecek gibi bilgilerin yamsıra, her tür uyuşturucu­ nu ev şartlarında üretilme teknikleri de tüm detaylarıy­ la anlatılıyor.

Siyah zemin üstünde kırmızı bir yıldız ve ortasmda yeşil bir yapra­ ğı kendine bayrak olarak seçen bu grup kendini Uluslararası Gençlik Partisi “Yip- pie”ler olarak tanınılıyor. Karmaşa olan her yerin kendileri için daha güvenli

oldu-ğunu öne süren bu topluluk, düzenin okul­ larında öğretilen ırk ve cinsel farklılıkların insanları kötü bir yola sürüklediğim, bu­ nun ortadan kaldmlması için de en iyi yo­ lun düzeni bozacak kaos olduğunu öne sü­ rüyor.

Kışlalı’mn ölümüne neden olan bomba­ nın içinde patlayıcı C - 4’ün temeli olan RDX adı verilen kimyasal madde bulun­ muştu. Bu maddenin hazırlanması için ge­ reken tüm detayların verildiği bu sitede bunun her eczaneden alınabilecek bir kutu ilaç, nitrik asit, tuz, buz ve balmumuyla ha­ yata geçirilebileceği söyleniyor. Bu madde hazırlandıktan sonra bombanm hayata ge­ çirilmesi için verilen tariflerde ise çay kaşı­ ğı ve kahve fincanı gibi herkesin evinde bu­ lunabilecek ölçüler öneriliyor.

Hep aynı patlama

| Haber M erkezT

Bahriye Üçok

T

Onat Kutlar

I ürkiye, en son kurbanı gazeteci - yazar Prof. Ahmet Taner Kışlalı gibi birçok aydınını da bombalı suikastlarda kaybetti.

Her seferinde, arabalara, ya da postayla gelen paketlere konan bombalar Türkiye'deki çağdaş, aydın ve kamuoyunun tanıdığı önemli isimleri hedef aldı.

Failleri bulunamayan bu cinayetlerin diğer ortak yönü patlayan bombalardı.

Uğur Mumcu: Otomobiline

yerleştirilen C4 tipi bombanın

patlamasıyla yaşamını yitirdi.

Onat Kutlar: The Marmara

O teli’nin pastanesinde

otururken sandalyelerin arasına bırakılan bombanın patlaması sonucu faili meçhul siyasal cinayet kurbanları arasına katıldı.

Bahriye Üçok: Evine bir

kargo şirketi aracılığıyla gönderilen kitabın arasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybetti.

Hamid Fendoğlu: Malatya

Belediye Başkanı. Ankara Bahçelievler Postanesi'nden gönderilen bombalı paketi açınca yaşamından oldu.

Uğur Mumcu Hamid Fendoğlu

Not

D O Ğ A N

H E P E R

Bu iddia,

büyük iddia

B

e-mail:dheper@milliyet.com.tr. Faks: 0212 505 66 11 Esenler’de bomba

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphan Taha Toros Arşivi

u cinayet de faili meçhul kalır.”

Herkesin kanaati bu. Böyle şey olur mu?

Devlet var, hükümet var, adliye var, savcı var, polis var, cinayet var ama sanık yok.

Onun yerine “faili meçhul” var.

Sanığın yerini faili meçhul alırsa, öbür mercilerin de varlığı tartışmalı demektir.

Bu durumda vatandaşın yaşam güven­ cesinden de söz edilemez.

★ ★ ★

FAİLİ meçhul cinayetler devlet güven­ cesinin noksanlığını gösteriyor.

Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu cinayetlerinin failleri hala meç­ hul...

Oysa 6 yıl önce Uğur Mumcu öldürül­ düğünde devletin başındakiler katillerin bulunacağına dair şeref sözü vermişlerdi.

O günlerde Başbakan olan Süleyman Demirel şöyle diyordu:

“Mumcu’ya reva görülen alçalıktır. Bu­ nu yapanlar, mutlaka devletin pençesine düşecektir. Hedefleri belli: Türkiye’de iç huzursuzluk yaratmak, istikrarsız diye küçük düşürmek... Paniğe lüzum yoktur. Biri, birisini öldürmeyi kafasına koymuş­ sa, bunu önlemek zordur. Suikastı aydın­ latmak, Türkiye Cumhuriyeti’nin her hü­ kümetinin borcu olmaktan öte, görevi­ dir.”

Demirel bugün Cumhurbaşkam’dır ve Ahmet Taner Kışlalı suikastı için de özet­ le şunları söylemektedir:

“Hadiseyi nefretle kınıyorum. Devleti­ mizin güvenlik kurumlan olayı aydınlat­ mak ve cinayeti işleyenleri bulup adalete teslim etmek için her türlü gayreti göste­ recektir.

Olay basit bir cinayet olayı olarak gö­ rünmüyor. Olay cinayettir ama arkasında birtakım niyetlerin, bir planın olduğu ih­ timali mevcuttur.

Faili meçhul cinayetler bir devlet için a- yıptır. Devletin işlenen cinayetlerin faille­ rini bulup çıkarması ve adalete teslim et­ mesi varsayılır.”

Türkiye Büyük Millet Meclisi Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyo- nu’nun uzun süre başkanlığını yapan Sa­ dık Avundukluoğlu’nun sözleri ise her türlü demeçten, vaatten, umuttan daha ö- nemli. Ve de acı.

Avundukluoğlu pek çok TV kanalında­ ki konuşmasında şöyle diyor:

“Bu faili meçhul cinayetlerin çözüm­ lenmesi, faillerin bulunması mümkün­ dür, ama ciddi siyaset ve devlet adamları lazım... Devlette suikaslann üstüne git­ memeyi politika edinmiş güçler, insanlar var. İsim vermek gerekirse, çok isim vere­ bilirim.”

★ ★ ★

BU sözler sıradan bir insanın sözleri de­ ğil.

Meclis adına, faili meçhuller için araş­ tırma yapan en önemli heyetin başkanı konuşuyor.

Avundukluoğlu’nun sözleri bizatihi ci­ nayetin kendisi kadar önemli.

“Devlette suikastların üstüne gitmeme­ yi politika edinmiş güçler, insanlar oldu­ ğu” iddiasından daha önemli ne olabilir?

Avundukluoğlu “isim vermek gerekirse

çok isim verebilirim” de diyor.

Peki bu iddianın üzerine gidilmeyecek mi?

O güçler, o isimler kimler; onlar da mı meçhul kalacak? -■ m « m Savcı aileyle görüştü

Ahmet Taner Kışlalı’mn öldürülmesi olayını soruşturmakla görevlendirilen DGM Savcısı Hamza Keleş, Kışlalı’mn evine gelerek tek tek aile bireylerinin ifdadelerine başvurdu. Atatürkçü Düşünce Demeği Çayyolu Şubesi ve Buketkent Muhtarlığı da Ankara Valiliği’ne verilmek üzere, “Şeyh Bangu Bangu Dehu Mucibil Rahman Caddesinin adının “Ahmet Tüner Kışlalı Caddesi” olarak değiştirilmesi istemini içeren başlattıkları imza kampanyası ise sürüyor.

Esenler’de Fatih Caddesi 42. Sokak üzerindeki Fetih Kuruyemiş ile Nene Hatun Mahallesi 26. Sokak’taki bir kahvehaneye önceki gece 01.30 sıralarında bombalı saldırı düzenlendi. El yapımı ve parça tesirli olduğu bildirilen bombaların patlaması üzerine iki işyerinde küçük çapta maddi hasar meydana geldi. Olay yerinde inceleme yapan uzman ekipler, üzerinde İBDA - C (Islami Büyük Doğu Akıncıları - Cephe) yazılı bir bez buldu. Polis, olaydan sonra kaçan saldırganların

Referanslar

Benzer Belgeler

Devlet Resim Sergileri resim alma ve Salon İnterministeriel Utrillo ödülü Çağdaş Ressamlar İstanbul 1968 İstanbul 1969 Ankara 1970 İstanbul 1970 İstanbul 1971 Ankara

Kamu inşaatı emanet usulü ile yapılacak : Uf ANKARA (A.A.) — Maliye Bakanlı- ğınca hazırlanan bir genelge ile kamu ku- ruluşlarının bina, yol, köprü gibi her tür-

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, AKP’nin Turgutlu ilçe kongresinde, üzüm üreticisinin sıkıntılarını dile getirerek, “Öldük bittik ba şkanım, çare bekliyoruz” diyen

Şimdi, Manisa’daki üreticiye hakaret eden, sesini çatlata çatlata “Böyle bir şey olabilir mi?” diyerek onu yalancı çıkarmaya çalışan eski Meclis başkanına, bu

Türkiye Petrolleri AO Genel Müdür Yard ımcılığı ve Yönetim Kurulu üyeliğine Yurdal Öztaş, Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlü ğü'nde açık bulunan Yönetim

12 Eylül dar­ besinin ardından, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne de­ ğil, bizim fakülteye bağlı olarak kurulmuş olan Basın-Yayın Yüksek Okulu’na (sonraki adıyla

(Doktorlar›n çok önemli bir uyar›s›n› he- men söyleyelim: Bu teknolojinin yayg›n bir flekilde uygulanabilmesi için 10 y›l ka- dar bir zaman gerekiyormufl.) Bana

Bunu belki unuturum, gökyüzünden bir leke gösteren pencereyi unutacak mıyım, ka­ rar veremedim; ama Edip Cansever’i, bi­ ricik Armağan’ı, yaz akşamlarını,