• Sonuç bulunamadı

Adıvar, Halide Edip

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Adıvar, Halide Edip"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ADİPOGENEZ — ADI VAR

139

ile giren yağların pankreas lipazının, safranın ve barsak

salgısının etkisiyle parçalanmasından açığa çıkan gliserin ve yağ asitleri barsak yoliyle emilme esnasında tekrar birle- şerek nötr yağlan teşkil eder ve kilus ve göğüs kanalı yollariyle vena deveranına girer (yağın daha az bir kısmı barsaktan portal yolla karaciğere gider). Gıda ile gelen yağların en önemli değişme yeri karaciğerdir. Hemen parçalanıp kullanılmıyan yağlar yağdokuya giderek yedek yağı şeklinde depo edilirler. Burada da yerleşmeden evvel lipazların etkisiyle parçalandıkları ve sonra dokunun hücre­ leri içinde son bir senteze uğradıkları iddia edilmiştir. Yağların kaynağını yalnız gıda ile giren yağlı maddeler teş­ kil etmez. Karbon hidratların barsaktaki hazımlarının mah­ sulü olan glikozdan ve laktik, asetik aldehid gibi daha basit mahsullerden de irca yoliyle karaciğerde yağ asitleri husule gelebilmektedir. Proteinlerden de az miktarda yağ husule gelebilirse de bu iş daha zorlukla olmaktadır. Proteinler, gıdalar-la fazla miktarda verilseler bile yedek yağı kolayca arttıramaziar.

ADİPOPEKSİ (Adipopexie) [Lât. adeps = yağ, Yun. pexis = tesbit], yağ tutumu, karaciğer ve diğer bazı organların kendi hücreleri içine yağı tesbit etme görevi.

ADİPOSİR ( Adipocire), «ölü mumu» da denilen bu cisim havasız yerlerde (su veya çok yaş toprak içinde) kalan ölülerin yağından meydana gelir. Kimyasal yapısı bakımından yağ ile mum arasında bulunan bu cisim fazla miktarda palmitik ve stearik asitleri içinde bulundurur.

ADİPOSİS (Lât. adeps — yağ), vücutta çokça yağ toplanması. Bu toplanma ya bütün vücuda ait olur (genel adiposis) ve şişmanlık dediğimiz hali teşkil eder (bk. ŞİŞ­ MANLIK) veya vücudun belirli yerlerinde olur, (lokalize adiposis). Adiposis dolorosa veya dercum hastalığı bu sonun­ cunun bir çeşididir. En çok, kadınlarda ve aybaştnın kesilme zamanlarında ortaya çıkan bu hastalıkta, vücudun başka başka yerlerinde kendiliğinden veya basıldığı zaman ağrıyan yağ birikintileri türer. Hastalar halsizlikten ve bazı ruhî araz­ lardan şikâyet edebilirler (Beyin âfetlerinden ve hipofiz ezi ödev bozukluklarından ilerigelen adiposisler için HİPO­ FİZ BEZİ HASTALIKLARI'na bakınız).

ADİPOSO - JENİTAL (Sendrom veya distrofi), vücutta, hususiyle göğüs ve kalçalarda yağ toplanması ve üreme organlarının gelişmesinin durması ve çocukluk devre­ sindeki durumda kalmasiyle kendini gösteren bir marazı hal. Hipofiz bezinin veya bu bezin bulunduğu bölgenin âfetiyle ilgilidir (bk. HİPOFİZ BEZİ).

ADIRONDACK [cedirondcek ok.] DAĞLARI, Ame­ rika Birleşik Devletleri’nde (New York eyaleti toprakların­ da) gnays ve granitlerden oluşmuş bir dağ grupu. Bazıları güneybatıdan kuzeydoğuya doğru uzanan sıralar meydana getirirler. Kuzeydoğuda Alleghany doğrultusunda uzanarak Champlain gölü üzerinde sarp yarlar halinde sona ererler. En yüksek noktası (1641 m.) Marcy dağıdır. Yüksek yerleri bir yana bırakılırsa bütün bu dağlar sık orman­ larla kaplıdır. Bu ormanların büyük bir bölümüne henüz el değmemiştir. Vadiler içinde buzul devrinde meydana gelmiş bulunan, 1000 den çok göl vardır. Dağlar hayvan bakımın­ dan da zengindir. Göller yazlık gezinti yerleridir. Buralara daha çok New York’lular gelir.

Dağlatın doğu taraflarından mıknatıslı demir ve bazı yerlerinden grafit çıkarılır.

ADİS (Adys) veya ADİN, Kanacaklar zamanında, kuzey Tunus’ta bulunan küçük bir şehir. M.O. 256 da Roma’lı general Regulus bu şehrin yöresinde bir zafer kazan­ mış ve Kartaca kapılarına kadar girmişti.

ADİ UGRİ, Eritrea’da, Asmara-Addis Ababa yolu üzerindeki yaylada önemli bir kervan konağı. Denizden yüksekliği 2822 metre, nüfusu 3500 kadardır. Radyo istasyonu, Kıpti cemaati tarafından yönetilen küçük sanatlar okulu ve misyonerler tarafından yönetilen başka bir okulu vardır. İkinci Dünya Harbinde İngiliz ordusu bu kasabayı 1941 ilkbaharında İtalyanlar’dan almıştır.

k

w

ADIVAR, Doktor Abdüllıak Adnan (doğ. 1882), bilim ve siyaset adamlarımızdan. Gelibolu’da doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da yaparak 1905 te Mülkiye Tıbbiyesini bitirdikten sonra Avrupa’ya kaçmış ve Berlin Tıp Fakültesinde iç hastalıkları asistanı iken, Meşrutiyet’in ilânı üzerine 1909 da İstanbul’a dönerek Tıp Fakültesine önce muallim muavini,

sonra profesör olmuş­ tur. İki yıl kadar Tıp Fakültesi Müdürlüğün­ de bulunduktan sonra, Trablus Harbine Kızılay Müfettişi olarak katıl­ mış ve sonra bu kuru­ mun genel sekreteri ol­ muştur. Birinci Dünya Harbinde Sağlık Genel Müdürlüğü, sonra yedek tabip Binbaşı rütbesiyle Genelkarargâh Sahra Sağlık Genel Müfettiş­ liği Muavinliği vazife­ lerinde bulunmuştur. Mütareke sıralarında son Osmanlı Meclisi Mebusanma İstanbul

mebusu olarak girmiş, İstanbul’un müttefikler tarafından işgali üzerine, eşi Halide Adıvar’la Anadolu'ya geçerek ilk Büyük Millet Meclisi Hükümetinde «Sıhiye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekili» olarak bulunmuştur. İkinci toplantı yılında Büyük Millet Meclisi ikinci Reisliğine seçilmiş ve büyük zafere kadar bu mevkide kalmıştır. Zaferden sonra da iki yıl kadar İstanbul'da Dışişleri Bakanlığı delegeliğinde bulunmuştur. İstanbul mebusu iken memleketten ayrılarak eşi Halide Adıvar’la Avrupa'ya gitmiş ve Fransa’da bulunduğu sırada Paris Şark Dilleri Okulu Türkçe lektörlüğüne seçilerek sekiz yıl bu vazifeyi yapmıştır. 1939 da İstanbul’a dönen Doktor Adnan Adıvar, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanmakta bulunan İslâm Ansiklopedisinin başında çalışmaktadır.

D r. A D N A N A D IV A R

Londra’dayken Encyclopaedia Britannica’nın 14 üncü basımı için «Türkiyenin yeni zamanlar tarihi» maddesini yaz­ mış, 1935 de İngiliz filozofu Bertrand Russel'in Felsefe meseleleri adlı eserini İngilizceden dilimize çevirmiş ve yayım­ lamıştır. Paris'teyken La Science chez les Turc Ottomans adiyle Fransızca olarak çıkardığı eseri İstanbul’da yeni baştan Türkçe yazmış ve bu kitap Osmanlı Türklerinde ilim adiyle Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır. 1939 da Fausta dair bir tahlil tecrübesi'ni ve 1944 te Tarih boyunca ilim ve din adlı iki ciltlik bir eser yayımlamıştır.

(2)

140

ADIVAR — ADLER

ADIVAR, Halide Edip (doğ. 1884), Türk romancısı.

İstanbul’da doğmuştur. Önce evinde, Ebüllisan diye tanılan Şükrü Efendi’den Arapça, Rıza Tevfik’ten Türkçe ve meşhur matematikçi Salih Zeki’den matematik dersleri almış ve 1901 de Amerikan Kız Kol ini bitirmiştir. Salih Zeki ile evlenerek iki oğlu olmuş ve bir müddet sonra ondan ayrılmıştır. 1908 den başlıyârak türlü gazete ve dergilerde yazılar yazan Halide Edip Adıvar, 1917 de Su­ riye’ye gitrfıiş ve orada kız okullan kurmuştur. 1917 de Doktor Adnan Adıvar’la evlenmiştir.

1918 - 19 da İstanbul Edebiyat Fakültesinde Garp Edebiyatı Müderrisi olmuştur. 1919 da Mütareke sıralarında Fatih ve Sultanahmet meydanlarında verdiği heyecanlı söylevler yüzünden 16

mart İstanbul işgalin­ de evi basılmıştır. Fa­ kat kendisi Doktor Adnan’la birlikte Ana­ dolu’ya geçmiş ve Millî Mücadele’ye katılmıştır. Saltanat Hükümeti tara­ fından kurulan Kürt Mustafa Divanı Har- bi’nce, başta Mustafa Kemal olmak üzere hak­ larında ölüm kararı ve­ rilen altı kişiden biri de kendidir. 1926 - 39 yıllan arasında Doktor Adnan’la birlikte İngil­ tere ve Fransa’da bulun­ muştur. 1928 - 29 da

Amerikay’a çağrılarak Amerika’nın başlıca üniversitele­ rinde Yakın Şark fikir tarihine dair konferanslar, 1931 - 32 de de Columbia- Üniversitesi’nde misafir profesör olarak Türkiye çağdaş fikir ve edebiyatı hakkında dersler ver­ miştir. 1935 te Hindistan’ın Delhi’deki Müslüman Üniver­ sitesi’nde misafir profesör olarak dersler ve Kalkuta, Benares Hint üniversiteleriyle Haydaıâbat, Aligar, I.âhur, Peşaver Müslüman üniversitelerinde konferanslar vermiştir. Gerek Amerika’daki, gerek Hindistan’daki konferansları oradaki üniversiteler tarafından kitap halinde basılmıştır. 1939 da İstanbul'a dönen Halide Edip Adıvar, 1940 ta İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Edebiyatı Profesör­ lüğüne seçilmiştir.

Kitap halinde çıkan eserleri:

1908 - 1912 yılları arasında: Raikin Annesi, Seviye Talip, Handan (Almancaya çevrilmiştir), Harap Mabetler, Yeni Turan (Rus, Sırp dillerine çevrilmiştir), Mevut Hilkiim, Son Eseri.

1922 - 28 arasında: Dağa Çıkan Kurt (türlü hikâ­ yeler, bazıları Norveç, İngiliz ve Alman dillerine çev­ rilmiştir), Ateşten GömUk ( Arap, İngiliz, Rus, İsveç, Alman, Ordu dillerine çevrilmiş ve filmi alınmıştır), Vurun Kahpeye, Kalb Ağrısı, Zeynonun Oğlu.

1928 -44 arasında: Sinekli Bakkal (Cumhuriyet Halk Partisinin ilk roman mükâfatını birincilikle kazanmıştır.), Yolpalas Cinayeti, Tatarcık, İngiliz Edebiyatı Tarihi, cilt I (Başlangıçtan Elizabeth’e kadar), İngiliz Edebiyatı Tarihi, cilt II (Elizabeth devri ve Shakespeare). İngilizce eserleri, kitap halinde, 1928 - 1936 arasında: Tıırkey Faces lVest,

r

HALİDE ADIVAR

Memoirs of Halide Edib, The Turkish Ordeal, Conflicl of East and IVest, İslam (Henri Masse'nin eserinden İngiliz­ ceye çevrilmiştir.) (Haydarâbat Akademisi tarafından Ordu diline çevrilmiştir.) The Clou’n ani His Daughter («Sinekli Bakkal» in İngilizcesidir. Norveç ve Felemenk dillerine çev­ rilmiştir.)

ADİYAFOROS (Yun. Adiaphoros), Yunan ah­ lâk (etik) ında gelenek bakımından zararsız şeyler. Eski zamanlarda bunların sınırlanması büyük anlaşmaz­ lıklara yol açmıştır.' Hıristiyan din ve ahlâkında da yapılması ne yasaklanmış, ne buyrulmuş olan, yani mubah olan işler demektir. Daha sonraki felsefe anlayışı, hele Schleiermacher (l768-1834)’den beri, bunların sınırını, her hareketi ahlâk bakımından değerlendirerek daraltmaya yönelmiştir. Bugünkü ülkücü ahlâk anlayışında ve Protestan teolojisinde bu kavramın kullanılması çokluk reddolun- maktadır. Leipzig interiminden (1549) (bk. İNTERİM) beri bazı katolik âdetlerinin tutulması veya adiyaforos sayılması düşüncesinden doğan tartışmalara ve Hamburg Pietistleri ile Ortodokslar arasında oyun, dans ve tiyatronun adiyaforos sayılıp sayılmıyacağı meselesinden çıkan anlaş­ mazlıklara 1681 den beri, adiyaforistik mücadeleler adr verilmektedir.

ADIYAMAN, Malatya İli’ne bağlı beş bucaklı bir ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. Adıyaman kasa­ bası tarihî bir yer olup eski adı Hısn Man sur’dur. Büyük ve bitek düzlüklerin kenarında ve doğu Toroslaı’ın güney eteklerinde 11522 nüfuslu denizden 750 metre yüksekliğinde bir kasabadır. Emeviler’in son hükümdarı Mervan-ı Hımar’ın adamlarından Mansur bin Ca'vene tarafından bayındınlmış ve ortaçağda bazı savaşlara sahne olmuştur. Etrafında suru, hendeği ve üç kapısı vardır. Kasabanın ortasında Mansur zamanından kalma bir kale yıkısı görülür. Dört kilometre kuzeyinde Etiler’den kalma eserler ve bucaklarından Samsat’ın, eski Semisat (Sümeysat) şehrinin yıkıları bulunmaktadır. Adı­ yaman çevresinde tahıl, pamuk, tütün ve afyon yetiştiril­ mekte, bez ve alaca dokunmaktadır. Kasabada da her gün pazar kurulur.

ADLER (Çek dilinde Orliee), yukarı Elbe nehrinin Bohemya’da aldığı kollarından biri. Wilde Adler ile Stille Adler’den meydana gelir. Prusya ile Avusturya ara­ sında ilk büyük savaş 1866 da bu nehrin kıyılarında yapıl­ mıştır.

ADLER [âdlir ok.], A lfred (1870-1937), AvusturyalI ruhbilimci, ve «ferdî psikoloji» nin kurucusu. Sinir hekimi olarak yetişen ve psikoloji ile

uğraşan Adler, 1912 de Volks- hochsclıule’de, 1925 te de Viyana Pedagoji Enstitüsünde vazife al­ mış, 1929 dan sonra New York'ta profesörlük etmiştir. Fıeud'un görüşlerinden ayrılarak, psiko- nevroz denilen ruh bozukluğunu, onun gibi yalnız baskı altında bulunan cinsî karmaşıklara değil, aynı zamanda ferdin ruhunu dol­ duran ve çocukluk çağında yer­ leşmiş olan aşağılık duygusuna

(Minderwertigkeitskomplex) bağlar. Adler’e göre fert bu aşa­ ğılık duygusunu yenmeye çabalar. Bu duyguyu yenmek için

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kayak yapmayı öğ­ reten bu bilgisayar NEC'in bilgisayar yardımıyla spor yapmayı öğretme projesinin bir parçası olarak geliştirildi.. Üzmanlar, aynı

Halil, bundan 266 yıl önce başlattığı isyanla dönemin sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın asılmasına, 3. Ahmet’in tahttan indirilmesine ve Lale Devri’nin sona

İ lkeniz Türkiye’yle Almanya arasında, gerek ta­ rihten gelen, gerekse, özellikle bugünümüzü paylaş­ maktan kaynaklanan kopmaz dostluk bağlan mev­

fiğ, Şadan Kâmil, Vedat Ar, oyuncu olarak Hümaşah Hiçan, Nedret G ü ­ venç, Ayla Karaca, Eşref Kolçak, Şener Şen, edebiyat eleştirmeni olarak Konur Ertop,

Ali Karsan üç portresiyle bu türdeki objektif yaklaşımını ustaca vurgularken Enver D e­ mokan, Sabiha Bozcalı’nın b i­ rer portresi de gerçekçi anla­

Az ve hiç özelliği olmayan yemek listesinden seçim yapmak, avaz ava­ za çalan müzik nedeniyle garsonla an­ laşabilmek biraz zaman aldıysa da sonunda rose

davacılık zihniyetinden uzak­ laştırması gibi pisknlojik rolü­ nü de nazarı dikkate almalıdır.» Belediyenin Çocuk Esirgeme Kurumunun, dilencilikle müca­ dele

İslâm iyet’in değerler sistemi ve bununla yaratılan insan ilişkileri bireyselliğin dışında m anevî b ir bütünselliğe sahip olduğu için cam i yalnızca ibadet