• Sonuç bulunamadı

Muhsin Ertuğrul ile nasıl tanıştım...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Muhsin Ertuğrul ile nasıl tanıştım..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA

15

KUŞBAKIŞI

MEMET BAYDUK________

Muhsin Ertuğrul ile

Nasıl Tanıştım...

Bu öyküyü başka yerlerde bir iki kere yazdım ama burada ilk kez anlatıyorum. Lise öğrencisiyim, bir son­ bahar günü kapı çalındı, açtım. Güner Sümer gel­

miş. Geçiyormuş uğramış. Güzün karanlık günleri­ nin akşamüstü saatleri. Ortalık bin bir renge, sese, kokuya bulanıyor.

“Devekuşu Kabare Tiyatrosu’yla, Ankara’da ¡0- nesco 'nun Gergedan ’ını sahneye koyuyorum. Oyu­ nu yönetmemi Haldun Bey (Taner) istedi. Müzik­ li, şarkılı olacak ve yepyeni şeyler kotaracağız sah­ nede. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Ahmet Gülhan,

Kemal Sunal, Ali Yalaz ve diğerleri. Çok yetenek­

li, enfes bir kadro. Müzikleri piyanoda Altan Bey eş­ liğinde hallettik. Kabare tarzı üç beş enfes şanson bile var. Senden ricam, oyunun üç beş noktası için senin plaklardan ek müzik bulman. Yarın buluşup provaya gideiim. ”

Güner böyle söyledi. Gecenin geç saatlerine ka­ dar oyunu konuştuk, yani o anlattı ben dinledim, m ü ­ zik dinledik, ertesi gün buluşmak üzere sözleştik. Gü­ ner ile Onay (Onay Ongan, o da bizimle beraberdi

elbette)Tandoğan Meydanı’nın sisli puslu, çam ko­ kulu karanlığına dalıp gittiler.

Ertesi gün sözleştiğimiz saatte buluştuk, tiyatro­ ya gittik. Haldun Taner’i o gün, orada tanıdım. Ben burnunun üstünde bir sivilce, ukala ve tıfıl bir deli­ kanlıyım. Haldun Bey ise benim gözüm de bir yazın ve tiyatro devi. (O gün öyleydi, bugün de öyle.) Gü­ lümseyerek elini uzattı, el sıkıştık. Bana som lar so­ ruyor, ben ‘kem küm 'ediyorum , Güner gülüyor. Hal­ dun Bey olağanüstü bir insan. Tiyatro konuşuruz sa­ nıyorum. Futbol konuşuyoruz. Hangi takımı tu tu yo ­ rum, sevdiğim oyuncular kim dir? Çaylar geliyor. Futbol konuşuyoruz, rahatlıyorum, hayranlığım ar­ tıyor Haldun Bey’e. Bu nasıl bir insan? Tiyatronun girişi bir başka âlem! Aynı salonda iki ayrı tiyatro, iki ayn oyunun provasını yapıyor. O yılın efsane oyunu

Pir Sultan Abdal’ın kadrosu da orada. Tuncer Nec- mioğlu, Tuncel Kurtiz, Ayberk Çölok, Rahmi Sal- tuk, Âşık Nesim i’li inanılmaz bir kadro da orada.

Gergedan’ın Devekuşu oyuncularıyla Güner Sümer yönetimindeki provası başlıyor.

“Çattık Yahu Sabah Sabah/ Bu Kaçıncı Gerge­ dan/ Bozuldu Sabah Keyfi/ Her Taraf Tozduman!”

Bu şarkı belleğime bir daha çıkm am ak üzere yerle­ şiyor. Haldun Taner’le yan yana oturup seyrediyo­ ruz provayı. (O zamanlar ‘izlemek’ sözcüğü icat edil­

memişti.) Gülüyoruz. Haidün Bey benim gülm edi­ ğim yerlere de gülüyor bazen. Anlamaya çalışıyo­ rum. Güner keyifleniyor. Baştan, bir daha, bir daha alınıyor sahneler, şarkılar. Bir tiyatro cüm büşü! Bü­ tün bir hafta, her şeyi bir tarafa bırakıp provalara g it­ tim . Bütün oyunu ve şarkıları baştan sona ezberle­ miştim. Güner Süm er’in benden istediği ek m üzik­ leri de bir caz üçlüsünün plağından kaydedip tes­ lim ettim tiyatrocu ellerine.

Akşamları, prova sonrası Bankan Oteli’ne gidip O nay’ı ya da Ergun Özer’i dinliyor, sonra Çakın Ku-

lü p ’e ya da Feyman’a gidip sabahlıyorduk. M ace­ ranın bu kısmına Haldun Bey katılmıyordu.

Gergedan’ın son provalarında benim için unutul­ maz iki şey yaşadım. Bir gün, prova başladıktan beş on dakika sonra varabildim tiyatroya. Girişte Hal­ dun Taner, bu büyük beyefendi oturuyordu. Orta­ da, neden oradaydı bilmiyorum, portakal büyüklü­ ğünde kırmızı plastik bir top. Haldun Bey “Bir maç yapalım m ı” diye sordu. İskemlelerden kale yapıp

Haldun Taner’le o tiyatronun girişinde futbol oyna­ dık! M aç bitince ayaklarımızın ucuna basarak salo­ na girip provayı seyrettik. Sonra çay içerken orta­ oyunu, Karagöz, Hacivat üstüne güzel şeyler anlat­ tı.

ikinci büyük olay, oyunun son provasında yaşan­ dı. Bu sefer bir saat erken gelm iştim tiyatroya. Her­ kes bir telaş içinde, bir heyecan, bir ciddiyet, bir ko­ şuşturmadır gidiyor. Ne oluyor anlamıyorum.

Muhsin Bey geliyor oyuna bakm aya dediler.

Muhsin Ertuğrul ve eşi, Ankara’nın o karanlık

günlerinde o güzelim tiyatroya, öğleden sonra üç bu­ çuk sulannda geldiler. Gergedan oyununun prova­ sını seyretmeye. Prova durdu. Haldun Bey salon­ daki herkesi tek tek tanıştırdı, takdim etti Muhsin Bey’e. Sonra prova yeniden başladı. Dışarıda pis bir yağ- m uryağıyordu. İçeride Muhsin Ertuğrul, Haldun Ta­ ner, Güner Sümer ve sahnede büyük oyuncularla bir oyunun provası yapılıyordu.

O gün bir oyun yazmaya karar verdim. Otuz yıl olu­ yor, neredeyse...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çün- kü zaman algısı mikrosaniye (saniyenin mil- yonda biri), milisaniye (saniyenin binde biri), saniye ve biyolojik ritimler gibi farklı süre öl- çekleri için farklı

Çölaşan ısrarla, Barlas a- leyhine Sabah Gazetesi’nde yer alan “ fiıale Takipçisi Genel Müdür Kim?” başlıklı haberi gösterirken, bu gaze­ tenin Barlas

Fikret, imparatorluğun yıkılışı devrine yetişmiş, yıkılışı sebeplerine derinliğine girmiş, sarayla yobazın, derebeyle defecinin elele vererek milleti

sitali; Doğan Canku’dan özgün şarkılar; Erdem Sökmen gitar resitali; Grup Giindoğarken’den öz­ gün şarkılar; Maria Rita Epik ve Monique Perre- rin’den

En meş ■ hur eserleri

Tarihsel olarak bakıldığında genel amaçlı teknolojilerin ortaya çıktığı dönemlerde yeniliklerin sayısında bir artış gözlenmiştir.21 Mal ve hizmetleri kapsayan ürün

Grif- fith’ten beri yerleşmiş olan klasik sinema­ nın estetik öğeleri Godard tarafından ters­ yüz edilmiştir...” “..Godard, yeni bir estetik çizgiyi gerçekçiliğin

Altı sene kaldığım ve geçen büyük harp müddetini gç çirciğim Yemenden dönmüştüm. Altı sene evvel ayrıldığım İstanbul şehir bakımından hiç