• Sonuç bulunamadı

Şaraplarımız

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şaraplarımız"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

18

PAZAR, 26 Temmuz 1998

TT-

^ O Zg

? 9

.Hürriyet

m

i

k 1 d

Mr. Gurme

T

ÜRKİYE'de şarapçılık işine gönlünü koymuş insanların son derece cesur olduklarını kabul etmek gerekiyor.

Türkiye'nin sosyokültürel yapısı şarap içmeye karşı.

İçki toplumun sayısı hızla artan bölümünde günah olarak kabul ediliyor.

İçen bölümde ise rakı hala daha kral. Öylesine kral ki, Türkiye’de rakıya talep sorunu yok. Fabrikalar ne kadar fazla üretirse talep de aynen artıyor ve üretim anında tüketiliyor.

Dahası yerli şarap üreticilerinin başka sorunları da var.

Şarap içenler doğal olarak bu işin kültürüne gönül veren insanlar. Şarabı anlamadan ondan keyif almak hemen hemen imkansız.

Şarabı anlayan da genelde yabancı şaraplara eğilimli oluyor.

Bu da çok doğal çünkü bizim üreticilerimiz de kabul edeceklerdir ki yabancı şaraplann iyileriyle bizimkilerin rekabet edebilmesine şu an imkan yok.

Ancak önemli gelişmeler de oluyor. Bir kere bizim şarapçılarımız büyük atak içindeler.

Kavaklıdere'nin Kalecik Karası'na öylesine büyük yatırımlar yapılıyor ki bu şarabın kısa sürede dünya markalan arasında hızla prestijinin yükseleceğine inanıyorum. Yapüan yatırım sadece maddi değil. Bağların sahibi köylüler de sürekli olarak

Kavaklıdere uzmanlannca eğitiliyor. Köylü bu işte büyük para olduğuna ikna olduğundan eğitimi açık kalple kabul etmiş durumda. Hasadm toplanmasında her yıl daha da olumlu sonuçlar almıyor.

Anlayacağınız üç yıl sonraki Kalecik Karalan daha da muhteşem olacak.

Ve belki de o zaman üretim daha da artacağından iç piyasada tüketimi yaygınlaştıracak daha düşük fiyata da ulaşılabilecek.

★ ★ ★

Kavaklıdere'nin Kırmızı Selection’ı benim en favori şarabını. Genelde piyasada bunun 1995'ini

bulabiliyordum.

Şimdilerde o da ortadan kalktı, 1996'lar var rafta.

Bunlar da güzel şarap. Ancak Selection yaşlanmaya çok müsait. Yaşlandıkça kalitesi artıyor, tadı güzelleşiyor.

Örneğin ben son olarak bir 1993 Selection denedim.

Açıkça söyleyeyim şu anda Türkiye'ye ithal edilen birçok pahalı şaraptan çok daha kaliteliydi.

Sonra bir de 1988 Selection Kırmızı denedim.

Yaşlandıkça daha koyu bir renk alacağım tahmin ediyordum şarabın. Ancak bunun port şarabı rengine benzeyen bir renk almaya başladığını farketüm. İçimi şaşırtıcı bir şekilde rahattı. Yine yoğun bir koku

olmamasına şaşırdım. Açıkça söyleyeyim beş yıllık Selection'ı çok daha fazla sevdim.

Acaba bu markanın ideal içilme zamanı şişelenme tarihinden itibaren dört ile altı yıl olabüir mi?

★ ★ ★

Piyasaya yeni şaraplar da çıkarıyorlar üreticiler.

Örneğin Doluca güzel bir atılım yaptı ve Sarafin adı altında Türkiye'nin ilk Varietal şaraplarını üretmeye başladı. Türkiye'de Cabernet Sauvignon, Chardonnay, Merlot gibi üzümler yetişmiyor. Bunlardan yapılan şaraplara varietal deniliyor.

Bu üzüm türlerinden dünyanın en kaliteli şaraplarının üretildiğini dikkate alan Ahmet Kutman ve Güven Nil bir ortaklık kurup bu üzümleri Fransızların kendi bağlarından söküp getirmişler ve bunları Ege denizinin Saros kıyılarına dikmişler.

1996 ürününü bugünlerde az miktarda da olsa piyasaya vermeye başladılar.

Ben Sarafin'in Chardonnay’ini ve Sauvignon Blanc'ını denemek fırsatını buldum.

Tabii olay daha çok yeni. Şaraplar daha çok genç.

Bu tür olaylarda deneme yanılma payı da bırakmak gerekiyor.

Ancak bu aşamada yapüacak bazı eleştirilerin de ilerisi için yaralı olacağını düşünüyorum.

Özellikle Sauvignon Blanc'a acilen müdahale gerekiyor.

Şarap ağıza alındıktan iki saniye sonra yok olup gidiyor.

Ne kalıcı koku, ne kalıcı tad var. Genç şarabın o ağzı ısırıcı tadı bile yok ortada.

Chardonnay biraz daha iyi ancak onda da 'kalite yeterli' diyebilmek için zamana ihtiyaç var.

Yine de önemi bir başlangıç yaptılar. Bence yeni bir şarabın tam oturması için yedi yıla ihtiyaç var. Bu başlangıçtı onlar için ve sadece bu nedenle onları kutluyorum.

★ ★ ★

Denilir ki her ülkenin şarabı o ülkenin toprağı, havası, suyu ve hatta oralarda yaşayan insanıyla etkileşim içinde oluşur.

Yani belki de ülkede zaten yetişen üzümler yerine dışardan getirilen üzümler buralara uyum sağlamakta zorlanıyorlardır.

Örneğin Türkiye'de en iyi şarabın Diyarbakır’da yetişen üzümlerden yapılacağına inanan çok sayıda bu işten anlayan insan var.

Kavaklıdere, Diyarbakır üzümünden ürettiği Boğazkere ve Elazığ Üzümünden ürettiği Öküzgözü'nü de az sayıda piyasaya sürdü.

Bunlar da çok genç şarap ama

sabırlıysanız, yani benim gibi değilseniz, o zaman bunları şimdi alıp üç yıl sonra kendinize mükemmel bir tad sunmanız mümkün olabilir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat yukarıdaki konuların her biri ayrı bir uzmanlık alanı olduğundan, bu çalışmada; Diyarbakır müziğinin kökeni, Türk müziği içerisindeki yeri, müzik

Afrika gibi blok ihracatı yapan ulkelerin son yıllarda hızlı bir şekilde kesme tesisi yatırımlarına girdikleri görülmektedir Bu durum işlenmiş mermer

Reyhan GÜL GÜVEN (D.Ü. Engelliler Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü) -Yeliz Yıldız KÖKENEK(İstanbul Büyükşehir Belediyesi Engelliler Merkezi Müdürü) -Dr.

%11.2, yerleşik olanlarda %12.9, toplamda da %12.05 olarak bulunmuştur. Bu sonuçlara göre göçenlerde her gün ve haftada birkaç kez de daha fazla, yerleşik olanların ise

Sıcak iklim bölgesinde bulunan Şanlıurfa'nın en yüksek bölgesi Siverek İlçesi'ne bağlı Karacadağ'da, 1998 yılında hizmete giren Karacadağ Kayak Merkezi'nin

Ana giriş kapısının iki köşesinde aslanla boğa mücadelesini simgeleyen ve simetrik olarak işlenmiş kabartma iki figür bulunmaktadır, İki hayvanın mücadelesini konu

peygamber makamının eteğinde şeyhler köyü diye anılan köyde meftun bulunan şeyhlerin, ehlibeyt olup kutbu Rabbani Bazul Eşhep serveri Seyyid şeyh Abdülkadir

20 Güney, doğu ve kuzey yönlerine ikişer penceresi açılan ve eski cami ile birleşmiş olan bu Şah Ali Bey Camii’nin iki taş direkli ve üç kemerli sundurda