• Sonuç bulunamadı

Diyarbakır Ulu Camii

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "Diyarbakır Ulu Camii"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DİYARBAKIR ULU CAMİİ

PROF. DR. YUSUF KENAN HASPOLAT

(2)

DİYARBAKIR ULU CAMİİ

Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat

Tür Araştırma

Sayfa Tasarımı Erdinç Baş Birinci Baskı

AĞUSTOS 2014(e-kitap)

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Prof. Dr. Yusuf Kenan Haspolat’a aittir.

Tanıtım amacıyla yapılacak

kısa alıntılar dışında yazarın yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

ISBN:

978-605-9064-04-0

e-mail:khaspolat@hotmail.com

(3)

Yusuf Kenan Haspolat • 1954 yılında Diyarbakırda doğmuştur. Çocuk Hastalıkları, Çocuk Acil, Gelişimsel Pediatri ve Endokrin dallarında profesör olan yazar halen Dicle Üniversitesi Çocuk Hastanesinde

Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapmaktadır. Yazar evli ve iki çocuk babasıdır.

Yayınlanmış Eserleri Bedüzzaman ve Diyarbakır Dicle İlçesi

Diyarbakır Ekonomi Tarihi 1 Diyarbakır Ekonomi Tarihi 2 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 1 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 2 Diyarbakır Sosyokültürel Tarihi 3 Diyarbakır Yeraltı Kaynakları Diyarbakır Yerüstü Kaynakları 1 Diyarbakır Yerüstü Kaynakları 2

Diyarbakır'da Çevre ve Doğa (Sempozyum)

Diyarbakır'da Doğal Hayat, Su, İklim, Enerji, Maden Eğil ve Turizm

Ergani İlçesi ve Turizm

Gül Şehri - Diyarbakır Sempozyumu Hani İlçesi

Her Yönüyle Diyarbakır İlçeleri Karacadağ

Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar Kenti Diyarbakır

Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar Kenti Diyarbakır (4. Baskı) Sema (Şiir)

Tabiattan Fısıltılar (Şiir)

Tarih - Kültür - İnanç Kenti Diyarbakır Tüm Yönleriyle Çermik İlçesi ve Turizm Ümit (Şiir)

Tüm Yönleriyle Diyarbakır Kulp İlçesi Ve Turizm Tüm Yönleriyle Diyarbakır Kocaköy İlçesi Ve Turizm Tüm Yönleriyle Diyarbakır EĞİL İlçesi Ve Turizm Diyarbakır Hz. Süleyman Camii

Diyarbakır Ulu Camii

Diyarbakır Camileri 1

Diyarbakır Camileri 2

Diyarbakır Camileri 3

(4)

İÇİNDEKİLER

1- Diyarbakır Ulu Camii

(5)

1.BÖLÜM

DİYARBAKIR ULU

CAMİİ

(6)

1 DİYARBAKIR ULU CAMİ

Ulu camii.5.Harem-i şeriftir.Orta kısmı Hz.Musa zamanında yapılmıştır.Genel mimari olarak Selçuklu hükümdarı Melikşah tarafından inşa edildi.Şafiler kısmı Kanuni zamanında Vakıf Ahmet Bey tarafından yaptırıldı.Doğu kısmı olan ana giriş kısmının üst kısmı Sarı Abdurrahman kütüphanesi olarak görev yapmış,günümüzde de halk kütüphanesi olarak faaliyette bulunmuştur.Avluda namazgah,şadırvan,musalla taşı ve 12.yüzyılda El Cezeri tarafından yapılan güneş saati bulunmaktadır.Diyarbakır daha önceleri bir Roma kentiydi.Roma agorasından getirilen korintlar,cami avlusunu süslemektedir,Avlunun arka tarafında tuvaletler,bulunup bu kapıdan Ahmet Arif müzesine ve Cahit Sıtkı Tarancı müzesine gidebilirsiniz

Bir külliyeyi andıran Ulu Camii, ortadaki dikdörtgen biçimindeki büyük avlunun etrafında yer alan çeşitli bölümlerden oluşur. Avlunun güneyinde Hanefîler bölümü, kuzeyinde Şafiîler bölümü ve Mesûdiye Medresesi, batısında Hanbeliler bölümü ve Zinciriye Medresesi ile doğusunda Malikiler bölümü ve revaklı bölümler bulunmaktadır. Ancak günümüzde Hanbeli bölümü Kur’an Kursu, Malikiler bölümü ise kütüphane olarak kullanılmaktadır. Cami avlusunun ortasında bulunan sekizgen sütunların taşıdığı şadırvan 1266/1849 yılında yapılmıştır. Şadırvanın sütunları mermer işlemeli olup üstü sivri bir kubbeyle örtülüdür. Ayrıca Cami avlusunda tarihi güneş saati bulunmaktadır. Arsa alanı 2600 m², cami alanı1100 m² ve cemaat kapasitesi 4000 kişi olup içinde “Sakal-ı Şerif”de bulunan, tek şerefeli tek minareye sahip Diyarbakır Ulu Cami’nin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne aittir.(1)

Ulu cami havadan görünüm

(7)

2 Ulucamii doğu kapısı

-

Ulu camii kapı girişi

(8)

3 Ulu camii doğu tarafı

Camii kebir mahallesi-Ulu camii

Caminin orta kısmı heykel kısmı olup Hz.Musa zamanında yapılmıştır

(9)

4 Ulu camii bir külliye olup yanında iki medrese bulunmaktadır.Bunlardan Mesudiye medresesinin daha önce Mar Toma kilisesi olduğu ifade edilir.Şu anki Ulu cami mimarisinin kilise mimarisiyle ilgisi yoktur

Ulu cami ve müştemilatının Hz. Musa zamanında yapılışı,bir ara pagan tapınağı olması,Mar toma kilisesinin burada bulunuşu,MS.639'da İslam ordularının gelişiyle cami olması 5.haremi şerif olmasını sağlar.Birinci haremi şerif Kabe,ikinci haremi şerif mescidi Nebevi,üçüncü haremi şerif Mescidi Aksa,dördüncü haremi şerif Şam Emeviye camiidir

(10)

5 Şadırvan

Heykel kısmı

(11)

6 Engin bir toleransın sonucu Diyarbakır ulu camii dört mezhebe göre hizmet vermiştir.Bugün hanefi ve şafi kısımları vardır

Ulu camii heykel kısmı

(12)

7 Doğu maksure(Sarı Abdurrahman kütüphanesi)

Kıble tarafı

(13)

8 Caminin kıble tarafı

Ulu camii minare

(14)

9 Minare

(15)

10 Ulu camii Hanefiler kısmı

Ulu camii Hanefiler kısmı

(16)

11 Hz.Musa zamanında yapılan heykel kısmı

Solda şafiler kısmı

Doğu maksure

(17)

12 Minare

(18)

13 Evliya Çelebi'de Amid (Diyarbekir) notları :

Diyarbekir'deki Camiileri de uzun uzun anlatan Evliya çelebi, dönemindeki, hemen hemen bütün camilere ilişkin olarak, notlar düşmüştür.

Diyarbekir Şehrinin Camii'lerini Allah afetlerden korusun diyerek başladığı notlarında:

"...Birincisi, şehrin tam ortasındaki eski ibadet yeri ve büyük cami olan Diyarbekir'in övüncü, yani Cami-i Kebirdir. Hem Rum tarihçileri, hem de uzağı görebilen bilge kişilerin tamamı, bu eski ibadet yerinin tâ Hz.Musa aleyhisselamın kutlu zamanlarında yapıldığında görüş birliğindeler.

Avlu sütunlarının sağ tarafında beyaz bir sütun üzerinde ibranice tarihi vardır. Kale hangi devlet elinde olursa olsun, bu eski yapı ibadet yerinden başka bir şey olmamıştır. Şimdi bile öyle ilahi bir atmosferi var ki, beş vakit namaz kılan birisi iki rekat namaz kılsa kabul olduğuna insanın kalbi tanıklık eder.

Halep'in Ulu Camii, Şam'ın Emeviye Camii, Kudüs'ün Mescid-i Aksâ'sı, Mısır'ın Ezher Camii ve İstanbulun Büyük Ayasofyası gibi duaların kabul olunduğu bir Diyarbekir Camiidir.

Kiliseden Camiiye çevrildiğine dair yapısında açıkça görülen binlerce kanıt vardır. Örneğinin Minarenin Dört köşe olması, eski klisenin çan yeri olduğunu gösterir. Mihrabı ve minberi eski tarzdır. Cami içi avize ve kandiller ile süslenmiştir.

Bütün küçük büyük çeşit çeşit üçer katlı sütunlar biri biri üzerine konulmuştur. Camii içinde birde Şafii Camii vardır. Bütün Şafii mezhebinden olanlar burada ibadet ederler. Bu camiinin dört kapısı vardır...

...Sözün sonu, Diyarbekir içinde on bin adam alan böyle büyük bir camii yoktur..."(2)

(19)

14 Ulu cami içi

cami içi

(20)

15 Cami içi

Cami içi

(21)

16 Diyarbakır Ulu Cami’nin tarihte ve bilhassa Osmanlılar döneminde şehrin en önemli ilim ve kültür merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Arşiv belgelerinden ve seyyahların aktardıkları bilgilerden bu durum anlaşılmaktadır. Vakıf defterlerindeki verilerden, Ulu Cami’de, hitabet, imamet, maarif, te’zinat, muhassıllık ve huffazlık gibi hizmetlerinin verildiği tespit edilebilmektedir Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilere göre; “…bu cami, gece gündüz cemaatsiz kalmayıp yetmiş-seksen yerinde çeşitli ilimler öğretilir. Nice yerinde tarikat ehli kişiler çileye girip tevhit ve zikirle meşgul olurlar” Diyarbakır Ulu cami ve çevresinin bir kültür merkezi olduğu hususu Tavernier’in de gözünden kaçmamıştır. O da buradan söz ederken “…

etrafında mollalar, dervişler, kitap ve kağıt tüccarları ve yasayla ilgili kişiler bulunuyor”

ifadelerini kullanmıştır. Osmanlılar döneminde caminin Hanefî ve Şafiî kısımlarının kütüphanelerinin büyük rağbet gördüğü ayrıca cami külliyesi içerisinde El-Hac Ömer Efendi Kütüphanesi ile El-Hac Abdurrahman kütüphanesinin yer aldığı başka kayıtlardan anlaşılmaktadır(3)

Ulu camii içi

Tavan süsleme

(22)

17 Güneş saati

Ulu camii-Mesudiye medresesi tarafı

(23)

18 Mesudiye medresesi dini ilimlerin tahsil edildiği bir yer olduğu gibi fen ve tıp ilimlerinin de okunduğu bir mekan olmuştur.Kayseri gevher Nesibe hastanesinden on yıl daha kıdemlidir

Mesudiye medresesi

Mesûdiye Medresesi: Ulu Cami'nin kuzeyinde ve câmiye bitişik olan bu medrese, Amid'de yapılan ilk büyük medresedir. En eski tarihli kitâbesinden öğrenildiğine göre medresenin yapımına 590/ 1193-94 (veya 595/1198-1199) yılında Artuklu Meliki Kutbeddin Ebu Muzaffer Sökmen II (ö. 597/1200-1201) zamanında başlanmıştır. Medresenin en geç tarihli kitâbesi 620/1223-24 tarihini taşımaktadır

Mesudiye medresesi

(24)

19 Mesudiye medresesi

(25)

20 Sincâriye (Zincîriye) Medresesi: Câmi-i Kebîr (Ulu Camii)'in batısında yer alan ve halk arasında Zincîriye adıyla bilinen bu medresenin yapılış tarihi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Araştırmacıların çoğu, medresenin Artuklulardan Kutbuddin Muzaffer II.

Sökmen zamanında inşa edildiğini kabul ederken, bazı yazarlar bunun 634/1236'da Eyyûbî hükümdarlarından Melik Salih Necmeddin dönemine ait olabileceğini ileri sürmektedir- ler

Zinciriye medresesi

(26)

21

(27)

22 Zinciriye medresesi

Zinciriye medresesi

Zinciriye medresesinde ,Selahattin Eyyubinin Diyarbakır'ı fethettiğinde 1.040.000 kitap vardır.O sıra Mısır'da 125.000 kitap vardı.Buradan 70 deveyle alınıp götürülen kitaplarla Mısır Ezher Üniversitesi kurulmuştur

(28)

23 Ulu Camii Diyarbakır'daki en büyük yapılar topluluğudur Yapı topluluğunda iki cami (Ha- nefiler ve Şafiler Bölümü), iki medrese (Mesudiye ve Zinciriye), doğu-batı maksuresi, minare, abdesthane ve bütün bu yapı topluluğunun ortasında büyük dikdörtgen bir avlu bulunmaktadır, Camiye giriş üç ayrı yerden sağlanır; Doğuda olan kapı ana (taç) kapıdır. Ana giriş kapısının iki köşesinde aslanla boğa mücadelesini simgeleyen ve simetrik olarak işlenmiş kabartma iki figür bulunmaktadır, İki hayvanın mücadelesini konu alan ana giriş kapısı oldukça geniş açıklıklı bir kemer seklinde avluya açılmaktadır; Kuzeyde bulunan kapı, ikinci derecede kullanılır, Kapıdan avluya uzunca bir aralık ile ulaşılır, Bu geçidin çevresi Mesudiye Medresesi, Safiler bölümü ve abdestlik tesisleriyle çevrilmiş ve daraltılmıştır, Batı taraftaki kapı ise batı maksuresi ile Hanefiler bölümünün köşesinde bulunmaktadır.

Bu kapıdan dar bir sokakla Zinciriye . Medresesin ulaşılmaktadır Avlu içerisinde yer alan şadırvan, sekiz adet sütun üzerine oturtulmuştur, 1849 yılında yapılan bu şadırvanın mermer sütunlar işlemeli olup üst örtüsü ahşap çatılı sivri külahlıdır Bu şadırvanın yanına kurulan yerden yiikselti1miş kare planlı namazgah bulunmaktadır .

Yapı topluluğunu oluşturan genel malzeme, düzgün kesme tas olarak işlenmiş bazalttır. Avlu revakları üzerinde yer alan bitki ve geometrik süslemeleri ile taç kapısının iki yanındaki figürlü süslemeler Türk İslam sanatının önemli verileri olarak kabul edilmektedir. Taş, ahşap ve metal malzeme kullanılan Ulu Camide taş olarak bazalt ve kalkerin bir arada kullanıldığı görülmektedir Taş süslemeler oyma tekniği kullanılarak oluşturulmuştur, Ahşap süslemeler, kapı kanatlan şadırvan korkulukları ve iç mekan tavan kaplamalarında karşımıza çıkmaktadır;

Bu süslemelerde kafes oyma, boyama ve çatma tekniği kullanılmıştır Minare

Kıble duvarına bitişik olarak inşa edilmiş kare planlı minarenin üst kısmı silindirik ve konik külahla son bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre minarenin de ilk dönemlerden kaldığı düşünülmektedir; Minarede yer yer kitabeler bulunmaktadır. Yıldırım düşmesi sonucu yıkılan minarenin 1839 yılında onarıldığı bilinmektedir. .

Hanefiler bölümü

· Doğu, kuzey ve batıdan üç girişle geçiş sağlanan dikdörtgen avlunun güneyinde asıl cami mekanı olan Hanefiler bölümü yer almaktadır. Bu kısım ve kuzeydeki etrafı revaklı geniş avlu külliyenin en eski mekanıdır Hanefiler Bölümü doğu-batı doğrultusunda mihraba paralel üç sahınlı bir plan tipine sahiptir. Dikdörtgen planın tam ortasında kubbeli mekan

(29)

24 bulunur. Kubbede görülen yoğun kalem isleri siyah taşın yoğun olduğu iç mekana büyük oranda hareket katmıştır, Bu kalem isleri 1712 tarihinde yapılmıştır; Yapının güney ekseninde dışa taşkın bir mihrabı bulunmaktadır, Minber taştan ve mihraba göre daha sade yapılmıştır Güneş saati

Güneş Saati Şafiler Bölümü ile Mesudiye Medresesi'ne açılan kapı arasında yer almaktadır;

800 yıldan fazla bir geçmişi olan güneş .saati, bir metre kadar yükseklikteki yuvarlak bir mermer üzerine yerleştirilen metal parçasının, günesin hareketiyle birlikte çevresinde dönen gölge marifetiyle zamanı göstermektedir. Sibernetiğin babası olarak kabul edilen ünlü bilgin El-Cezire'nin yaptığı güneş saatinin, caminin dışındaki meydanda bulunduğu ancak 1920'lerde şimdiki yerine getirildiği bilinmektedir. Diyarbakır'a gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan yer yer çatlayan güneş saatinin, daha fazla yıpranmaması için çevresine demirden korunak yapılmıştır(4)

Ulu Cami doğu girişine yakın,Hasanpaşa hanı karşısında Sultan Sa'sa mescidi bulunmaktadır Sultan Sasa(İlk sahabe vali)

639 yılında Sahabe ordusu Diyarbakır'ı fethettikten sonra Diyarbakır'ın ilk sahabe valisi olmuştur.Savaşta aldığı yaralar nedeniyle 3 ay sonra vefat etmiştir.

Ulu Camii İç Mekân

İç mekânda süsleme mihrab, minber, vaiz kürsüsü, orta nefin üst örtüsü ile harimin

(30)

25 kuzeyindeki sütunlar üzerinde uygulanmıştır. Süslemeler yapının ilk dönemlerine ait olmayıp 18.yüzyıldaki onarımlar sırasında ilave edilmiştir

Kıble duvarında iki mihrab nişi bulunmaktadır. Ortadaki tas mihrab 18. yüzyılda Osmanlı döneminde yapılmıştır . Asıl duvar yüzeyinden 0.20 m çıkıntı teskil eden

3.90 x 6.95 m ölçülerindeki dikdörtgen prizmal mihrab en dışta mukarnas bir bordürle üç yönden kuşatılmaktadır. Beş sıradan meydana gelen bordür en altta yelpaze dilimlerinin belli aralıklarda dizilmesi ile başlamaktadır. Bu yelpazelerin yukarıya doğru kademe kademe genişleyerek devam ettirilmesi sonucu mukarnaslar ters-düz üçgen bölümler oluşturacak şekilde gruplaşmaktadır. Bu gruplar en üstteki tepe nişleri ile birbirine bağlanmaktadır.

Yuvaların yüzeyi sadedir. Alt sıradaki yelpazelerin arasındaki bos yüzeylerde bir palmeti yanlardan çevreleyen iki rumiden oluşan bitkisel süslemeye yer verilmiştir

Beşgen planlı mihrab nişi on dört sıralı mukarnas kavsara ile örtülmüştür

Kavsarayı oluşturan her sıralar arasındaki ayırım bitkisel süslemeli ince bordürlerle

sağlanmıştır. Bordürü dolgulayan bitkisel süsleme iki kıvrık dalın örülmesine dayanmaktadır.

Sıralar en altta yelpaze dizisi ile başlamakta, besinci ve dokuzuncu sıralarda lale formunda sonlanan plastik etkisi güçlü sarkıtlar meydana getirmektedir. Alt sıradaki yelpazeler arasına islenen bitkisel kompozisyon ortadaki palmeti iki yandan çevreleyerek yanlara dogru rumi ve çiçek motifleriyle gelişen kıvrık dallardan oluşmaktadır. Sarkıtlar dısında mukarnas

hücrelerinin yüzeyi bos bırakılmıştır

Kavsarayı üstte kuşatan beş dilimli kemer silme dizileriyle oluşturulmuştur. Kemer niş köşelerindeki gömme sütunçeler üzerine oturmaktadır. Sütunçelerin silindirik gövdeleri çapraz silindirik çubukların sepet örgü tarzında örülmesine dayanan örgülerle kaplanmıştır.

Gövdeden burmalı bileziklerle ayrılan sütunçe baslıkları kabartma volütlerle dolgulanmıştır Beşgen mihrab nişinin iç yüzeyi sadedir. Üst kesimde son dönemlerde siyah zemin

üzerine sülüs hattıyla yazılan kitabe kuşağının üstünde iki sıralı küçük mukarnas dizisine yer verilmiştir. Bu dizinin üstünde kavsara başlamaktadır.

Kıble duvarının dogu tarafında bulunan ikinci mihrab dairesel planlı sade bir yapı

göstermektedir. Yüzeyi günümüzde iki renkli taslarla oluşturulduğu izlenimi uyandıracak şekilde yatay olarak siyah ve beyaza boyanmıştır.

Minber genel olarak kapı, gövde ve taht bölümlerinden meydana gelmektedir . Tastan yapılan minberin yüzeyi günümüzde tamamen beyaza boyanmıştır. Bu

uygulama nedeni ile kullanılan tasın cinsini tespit de güçleşmektedir. Ön yüzde taht bölümüne çıkısı sağlayan basık kemer açıklıklı kapı bulunmaktadır . Basık kemerin yüzeyinde

ters-düz palmet motiflerinden meydana gelen bitkisel kompozisyon yer almaktadır. Kemer

(31)

26 köseliklerine birer lale dalı işlenmiştir . Kapı, alt ve yanlardan bitkisel bir bordürle

çevrelenmiştir. Bordürde belirli aralıklarla ardışık olarak lale, hatai ve nar çiçekleri yerleştirilmiştir. Bir motifin kenarlarından gelişen, palmet, pençberk ve yapraklarla

zenginleştirilen kıvrık dallar, bir üstteki motifi oval olarak çevreleyip, onu takip eden motife bağlanmaktadır. Bu düzen her motif için aynı şekilde devam etmektedir .

Kapı kemerinin üstünde iki kartuş içerisine sade sülüs hatla Kelime-i Tevhid yazılmıstır.

Kartuşlar yanlarda palmet ve lalelerle sonlanmaktadır. Minberin taç kısmı dış kenarlarda “S”

ve “C kıvrımları yapan üç bölümlü bir düzenleme göstermektedir. Bu kısmın yüzeyine bitkisel bir kompozisyon işlenmiştir. Kompozisyonda dikey eksene yerleştirilen iki çiçek motifini oval formda çevreleyen kıvrık dallardan gelişen rumiler ve çiçek motifleri bos yüzeyleri doldurmaktadır. Orta bölüm oval formda bir tepelikle sonlanmaktadır . Minberin kapı kanatları ahşaptan yapılmıştır. Kanatların yüzeylerinde dörtgen ve kare bölümler oluşturulmuştur. Ortada yer alan dikdörtgen panolarda vazo içine yerleştirilmiş bitkisel düzenlemeler yer almaktadır .. Alt ve üstte bulunan kare bölümlere ise sekiz köseli yıldızlar işlenmiştir. Yıldızların köseleri dışta birer lale motifi ile sonlanmaktadır Basamaklarla çıkılan taht bölümü, dört sütunun taşıdığı üç dilimli kemerlere oturan dilimli bir kubbeden oluşmaktadır . Sütunların gövdelerinde dikey doğrultulu yarım

silindirik çubuklar yan yana dizilmektedir. Sütunçe baslıkları iki bölümlüdür. Alttaki bölümün köselerine yerleştirilen yaprak motifleri üstte dairesel volütlere bağlanmaktadır. Yaprakların aralarındaki yüzeylere konsolvari çıkıntılar yerleştirilmiştir. Üstteki dörtgen prizmal ikinci bölümün yüzeyleri sade bırakılmıştır. Sütunlar üzerine oturan üç dilimli kemerlerin

köseliklerine lale ve hatailerden oluşan dal kompozisyonları işlenmiştir. Kaval, oluk ve düz silmelerin meydana getirdiği kasnak üzerinde yükselen sivri kubbe onaltı dilimli

düzenlenmiştir. Kasnak üzerinde ardışık olarak dilimlere denk gelecek şekilde “S” kıvrımlı birer konsol yerleştirilmiştir. Kubbede her dilimin yüzeyi birbirine paralel yatay zikzak yivlerle hareketlendirilmiştir. Üstte oval bir kürecik seklini alan kubbe, metalden damla seklindeki alemle sonlanmaktadır.

Tahtın alt kısmında üç dilimli kemerli açıklıklara yer verilmiştir. Açıklıklar mihrab tarafında oval alanlar içinde “S” kıvrımlarının ters-düz sıralanması sonucu oluşan stilize lalelerle çevrelenmiştir. Diğer taraftaki açıklığı çevreleyen bordür ise lale motiflerinin yan yana dizilmesiyle oluşturulmuştur .

Minberin yan yüzeylerinde alt kesimi oluşturan süpürgelik bölümü üç dilimli kemerli beş açıklık seklindedir. Açıklıkların arasında kalan kısımların yüzeyi bitkisel karakterli kompozisyonlarla dolgulanmıştır . Bu kompozisyonlar rumi, palmet ve karanfil

(32)

27 motiflerinin belli bir düzen kurması ile meydana getirilmiştir. Süpürgeliğin önündeki üçgen aynalık bölümü bitkisel süslemeli bir çerçeve içinde yer almaktadır. Çerçeve bordürü palmetli kıvrık dalların birbiri ile örülmesine dayanmaktadır.

Minberin korkuluk bölümünün yan yüzeylerindeki düzenlemede silindirik şeritler

düğüm yaparak birbirine bağlanan üç bölüm meydana getirmektedir. Yanlarda üç dilimli form kazanarak sonlanan bölümler orta kesimlerinde de karşılıklı birer düğüm yapmaktadır.

Bölümleri birbirine bağlayan düğümlerin iki yanına yarım gül motifleri yerleştirilmiştir.

Bölümlerin aralarındaki boşluklar farklı boyut ve formda palmet motifleriyle harekelendirilmiştir. Düzenleme iki uçta birer palmetle sonlandırılmıştır

Tastan yapılan ve son dönemler de beyaza boyanarak orijinal görüntüsünü yitiren vaiz kürsüsü orta nefte mihrabın sol tarafında bulunmaktadır. Dikdörtgen prizma formunda düzenlenen kürsüde alt kesimde kademeli kas kemer formunda açıklıklara yer verilmiştir Açıklıkların üst bölümündeki yüzeylere yıldız sistemlerinden alınan bir

kompozisyon işlenmiştir. Sekiz kollu yıldızlardan gelişen kompozisyonda ortadaki sekiz kollu yıldız yatay ve dikey eksenlerde aynı boyutta yarım yıldızlara doğrudan bağlanmaktadır.

Köselerde yer alan 1/ 4 yıldızlar ise birer eşkenar altıgen aracılığı ile bu yıldızlarla

birleşmektedir. Yıldız kollarının uzatılarak devam ettirilmesi ile büyük yıldızların etrafında küçük beş köseli yıldızlar meydana gelmektedir. Kürsü üst kesimde silmelerle bir kademe genişleyerek yükselmektedir. Bu kademenin kuzey yüzünde stilize bitkisel motiflerden meydana gelen yarım bir kompozisyon bulunmaktadır. Batı tarafında ise bir mukarnas düzenlemesine yer verilmiştir. Altta üç sıradan meydana gelen ve ters- düz üçgen bölümler halinde gruplasan mukarnasların üstünde iki sıralı basit düzenleme yer almaktadır. Bu sıralar basit nitelikli yuvaların kaydırılmış eksenlerde üst üste oturtulmasıyla oluşturulmuştur. Doğu yüz bir tepelik seklindedir. Kenarlar ve daha yüksek orta bölümde oval ve dairesel kürelerle sonlanan bu kısmın yüzeyinde bitkisel karakterli bir kompozisyon işlenmiştir. Ortadaki büyük palmet motifinden gelişen rumili kıvrık dallar birbirine dolanarak bos yüzeyi dolgulamaktadır Orta sahnın üst örtüsü içten asma ahşap tavanla kaplanmıştır .Ahşaptan

yapılan tavan boyama ve çatma tekniğinde süslemelere sahiptir. Örtü en dışta içbükey dairesel eğimli bir çerçeve ile başlamaktadır. Duvarların üst kesiminde başlayan bu çerçeve asıl tavana geçişi hazırlamaktadır. Çerçeve niteliğindeki bölüm dört bordürden meydana gelmektedir. Kenarlarda bitkisel karakterli bordürlerle sınırlandırılan orta alan yazı kuşagı olarak değerlendirilmiştir. Köselerde kesintiye uğrayan yazılar, siyah zemin üzerine beyaz celi sülüs harflerle yazılmıştır. Kuşağı alt ve üstten saran ince bordürlere aynı süsleme işlenmiştir. Kırmızı ve yeşilin tonları ile oluşturulan bitkisel düzenlemede yan yana belli

(33)

28 aralıklarda dizilen nar çiçekleri arasına küçük güller ve dörtlü yapraklar yerleştirilmiştir.

İçteki dördüncü bordür daha ince tutulmuştur. Yüzeyinde kırmızı zemin üzerine yeşilin tonları ve beyazla oluşturulmuş bitkisel bir süslemeye yer verilmiştir. Süslemede belli aralıklarla yüzeye yerleştirilen güllerin arasına küçük pençberkler yerleştirilmiştir. Pençberkler arasındaki bağlantıyı sağlayan kıvrık dallar oval formlar oluşturmakta ve gül motiflerini içlerine alarak devam etmektedir.

Tavan bitkisel bir bordürle kuzey ve güneyde dikdörtgen, ortada kare olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır Kenarlardan burmalı silmelerle sınırlandırılan bordürün yüzeyine kırmızı, yeşil, beyaz ve siyah renklerle islenen düzenlemede nar çiçekleri ardışık olarak ters ve düz yerleştirilmiştir. Nar çiçeğinin dip kısmından gelişen iki saz yaprak çiçeği iki yandan sarıp, diğer çiçeğin dip kısmında birleşmektedir. Bordürün kenarlarında küçük siyah

yapraklara yer verilmiştir.

Kuzey ve güneydeki dikdörtgen kısımlar aynı düzenlemeyi yansıtmaktadır. Bölümler en dışta bitkisel bordürün oluşturduğu çerçeve ile çevrilmiştir. Bordürün yüzeyine islenen bitkisel kompozisyon kırmızı, beyaz ve yeşil tonları ile oluşturulmuştur. Nar çiçekleri ile kenarlarda yarım güllerden meydana gelen düzenlemede nar çiçekleri birbirine baglı

yaprakların oluşturduğu dallar ile oval formda sarılmaktadır. Bu çerçevenin içindeki kısımda doğu ve batıda kademeli kas kemer formunda sonlanan bir alan oluşturulmuştur. Bu bölümün yüzeyinde ardışık olarak yaprak ve gül motifinden oluşan şeritler yatay ve çapraz eksenlerde kesişerek yüzeyde üçgen bölümler meydana getirmektedir. Alanın merkezine yerleştirilen eşkenar dörtgen formlu semse uçlarda birer palmetle sonlanmaktadır. Eşkenar dörtgenin içi yarım prizma seklinde düzenlenmiştir. Prizmanın yüzeyleri kırmızı, mavi ve altın yaldız renginde dörtlü simetri anlayışına göre düzenlenmiş bitkisel süslemelerle doldurulmşstur.

Köselerdeki boşluklara güllerle meydana getirilmiş düzenlemeler işlenmiştir .

Ortadaki kare bölümün yüzeyinde ardışık olarak sıralanan altıgen ve karenin yan yana dizilmesiyle oluşan sıralar üst üste kaydırılmış eksenlerde yerleştirilmiştir. Bu şekillerin yatay, dikey ve çapraz eksenlerinden geçirilen doğrular düzenlemeye hareketlilik katmaktadır Karenin köselerinde mavi zemin üzerine kırmızı ve altın yaldızla oluşturulan

kompozisyonda çapraz eksendeki palmetlerden gelişen rumili kıvrık dallar yanlara doğru gelişerek boşlukları dolgulamaktadır . Kuzeybatı ve kuzeydoğu köşelere bu

bölümlerde beyaz renkli rakamlarla islenen 1858 (H. 1275) tarihi tavanın bu tarihte yapıya eklendiğini ortaya çıkarmaktadır

Kare bölümün merkezine bir göbek yerleştirilmiştir. Kare olan göbek bölümü dıştan üç çerçeve ile çevrilmiştir. En dısta mavi zemin üzerine beyaz ve kırmızı ile islenen gül ve

(34)

29 yapraklar bulunmaktadır. İkinci çerçeveyi üç sıralı mukarnas oluşturmaktadır. Yelpazelerle başlayan sıralar sivri kemer formlu yuvaların kaydırmalı eksenlerde üst üste yerleştirilmesiyle olusmustur. İçteki üçüncü çerçeve bir kaval silmedir. Yüzeyi burmalı yivlerle

hareketlendirilmiştir. Çerçevelerin sınırladığı alana sekiz köseli bir yıldız yerleştirilmiştir. İki sıralı basit mukarnas düzenlemesinin meydana getirdiği yıldıza mukarnas bir sarkıt

yerleştirilmiştir. Yedi sıradan oluşan sarkıt iki kademelidir. Üstten dördüncü sırada yıldız planlı sekiz sarkıt olusmaktadır. Bunlar lale formunda sonlanmaktadır. Bu sıradan sonra daralarak devam eden mukarnaslar altta lale formlu tek sarkıt seklinde sonlanmaktadır. Sekiz köseli yıldızın dışındaki boşluklar kırmızı çiçeklerle dolgulanmıştır

Orta nefin kuzeyindeki 1714 (H.1126) tarihli ahşap müezzin mahfili dört sütun

üzerine oturmaktadır. Sütunların kaide ve baslıkları sadedir. Gövdeleri kaplayan silindirik kalın çubuklar orta kesimde birbirleri ile örülmekte ve daha sonra tekrar düz olarak devam etmektedir . Mahfilin alt katının tavanı da ahşaptan düzenlenmiştir. Tavan ortadaki

tomrukla iki bölüme ayrılmıştır. Her bölüm bitkisel dekorlu çerçevelerle kuşatılmıştır.

Batıdaki bölümde merkeze yerleştirilen sekiz kollu yıldız aynı boyuttaki sekiz adet yıldız motifi ile dairesel düzende çevrilmiştir. Yıldızlar eşkenar sekizgenlerle birbirine

bağlanmaktadır. Mavi, yeşil, pembe, turuncu tonlarının kullanıldığı düzenlemede merkezdeki yıldızın göbeği kabartmadır. Yüzeyi ince yivlerle hareketlendirilmiştir. Yıldız kollarında da kabartma birer palmet bulunmaktadır. Köselere üç kolu belirgin olan yarım yıldızlar

yerleştirilmiştir. Doğu taraftaki bölümde kahverengi zemin üzerinde kırık hatlı

çıtalarla es boyutta altı kollu yıldızlar meydana getirilmiştir. Bölümün merkezinde büyük bir beş köseli yıldız kabartma olarak yer almaktadır. Yıldız kollarının üzeri zikzak yivlerle zenginleştirilmiştir (5)

YAPIM EVRELERİ

Tarih öncesinden günümüze dek çeşitli medeniyetlerin merkezi olan Diyarbakır’da sanat değeri yüksek bir çok yapı yer alır. Bu şehri İslam hakimiyetine girmesinden sonradır ki; cami, mescid, medrese, tekke. türbe v.s İslam dini ile ilgili bazı eserler yapılmıştır.

Bunların içinde en önemli dini yapı olarak Ulu Camii ve Camii bitişik yapıları görmekteyiz.(L Bu yapı çeşitli dönemlerde ilave edilen eklerle ve yapılarla genişletilmiştir.

Bu yapılar içinde; harim kısmı bunun kuzeyinde yer alan etrafı revaklı ve maksureli ve geniş avlu ile camii, en eski olanlarıdır.

“Ulu camii yapılarının bu gün ayakta kalan yapıları arasında bazı boşluklar vardır.

Bunlarda evvelce Diyarbakır Ulu Camii ile ilgili bir takım yapıların yer alabileceği

(35)

30 düşünülmektedir. Nitekim 1962 yılında Vakıflar İdaresince Zinciriye Medresesinin doğusunda yaptırılan toprak temizlemesi sırasında Menzilhane’ye (Menzilhane: Geçmişte yollar üzerinde habercilerin, yorulan hayvanlarını değiştirip, konakladıkları yer.) benzer bazı bina kalıntıları bulunmuştur.”

Diyarbakır şehrinin merkezinde yer alan Ulu Camii ve ona bitişik

yapılarda çeşitli onarımlar yapılmış. bu onarımlar neticesinde bazı bölümler orijinal şeklini muhafaza ederken. bazı bölümler yeni düzeltmelere şekil değiştirmiştir.

Diyarbakır Ulu Camii ve bitişik yapıların yapımı hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmıştır: Şöyle ki;

“İslam orduları Diyarbakır şehrini ele geçirince buradaki Saint Thoma Kilisesinin üçte birini, sonradan tümünü camiye çevirdiler. Daha sonra Melikşahın emriyle onarıldı”.

“Anadolu’daki camilerin ilki olan Diyarbakır Ulu Camii, aslında alışkanlıkla ileri sürüldüğü gibi, bir Artuklu yapısı değil Büyük Selçukluların eseridir. Büyük Selçuklu üslubunda 484 (Miladi 1091-1092) tarihli çiçekli kufi kitabe, Sultan Melikşah’ın adını taşımaktadır. Planı, Şam Emeviye Camiine bağlanıyor. Yalnız burada nefleri ortadan keserek mihraba doğru uzanan yüksek ve geniş dikey nef, dik bir ahşap çatıyla süslüdür. Kubbe yoktur. Şam Emeviye Camiinde kubbe-i Nasr-ı yaptırmış olan Melikşah Diyarbakır’da aynı planı kubbesiz olarak ve daha sade bir mimari ile tekrarlamış olmalıdır. Halen 80 metre kareye yakın bir yer kaplamakta olan cami. Melikşah’tan sonra çeşitli değişikliklerle bu günkü halini almıştır.”

“Vakidi hikaye eder ki; Amid’in müslümanlar tarafından alınmasından sonra San Thomas’ın ismine izafeten veyahut San Thomas’a izafeten yapılan ve memleketin başlıca kilisesi bulunan bir tanesi taksim edilmiştir. İzaz. camii yapmak için bunun üç kısmını aldı ve bir kısmını da dini merasimler için hristiyanlara bıraktı.

Sonuç olarak diyebiliriz ki Heraklius kilisesi belki de Vakidi’nin zikrettiği San Thomas kilisesiydi. Bu kilise hrıstiyanlarla müslümanlar arasında taksim edilmiş bulunuyordu. Bu kilisenin şimdiki Ulu Camii olması da muhtemeldir ki, bir müddet sonra bu mabet tamamıyla camiye çevrilmiştir.

“Anadolunun en eski yapılarından olan Diyarbakır Ulu Camisi, enine yapı tipinin en belirgin örneklerinden. bu tipin bir bakıma Anadolu’daki uygulamalarından biridir. Enine nefleri, mihrap önünde boyuna bir nefin kestiği yapılar Diyarbakır Ulu Camisini örnek almışlardır. Gerçi bunların bazılarında ufak değişmeler göze çarpıyorsa da, ana örneğin kuvvetli etkisi yine açıktır. Bu bakımdan enine üç nefi kesen, orta nefi düzenli avlusu, Melikşah devrinin ve daha eskilere giden tarihi ile Diyarbakır Ulu Camisi Anadolunun kilit

(36)

31 yapılarından biridir. Güney Doğu Anadolu Bölgesinde devamlı tekrarlanmasına rağmen, mimari ve süslemesi bakımından kendine özgü görünüşleri benliğinde devamlı taşımıştır.

B-PLAN ÖZELLİKLERİ

Şimdiye kadar çeşitli yönlerden üzerinde durulmuş ve incelenmiş Anadolu’nun bu en eski yapısı. Türk Mimarisine getirdiği birçok değişik sorun ve yeniliklerle çalışmalarımızın temel yapılarından biri olmaktadır.

Camiinin büyük dikdörtgen bir avlusu vardır. Avlu üç yandan yapılana çevrilidir.

Avlunun batısında iki katlı bir cephe ilgi çekicidir. İnaloğlu Ebu Mansur İlaldı’nın yaptırdığı üzerindeki yapıttan anlaşılan bu kısmın, bazı Sanat Tarihçilerinin ileri sürdükleri gibi bir tiyatro cephesinden alınarak kullanılmış olabileceği, bazı ayrıntıların Helenistik-Roma süslemesi taşımasından akla yakın gelmektedir. Antik Tiyatro cephesinden alınan sütun ve silmelerin aralarına gerektiği şekilde yazıtlar ve süslü silmeler yerleştirilerek de değişik bir cephe elde edilmiştir. Ayrıca iki katta değişik kemerler kullanılmıştır. Çok hareketli avlu cephesi diğer camilerin revaklarından ayrılıp, özel bir görünüş olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu cephe doğuda aynen tekrarlanmıştır.

Avlunun kuzeyinde ise, doğu cephesine bitişik olarak Mesudiye Medresesi, önünde şimdi tek katlı olarak görülen sütunlu, hafif sivri kemerli bir revak sırası bulunmaktadır. Bu revaklar hem camiyi bir bütünlüğe kavuşturmak hem de Mesudiye Medresesine ikinci derecede ve cami ile bağlantılı kapısını önünde bir giriş mekanı hazırlamak için yapılmış olabilir. Şimdiki görünüşü tek katlıdır. Avlu güney cephesinin yarısına kadar devam eden bu revaklar, orta kısımda bir yola geçit vermekte, sonra 1528’de Osmanlılar zamanında yapılan onarımla şekil alan İnaloğullarının Şafiiler camii başlamaktadır. Şafiler bölümünün arkasındaki mekanlar, caminin tuvaletleri olarak kullanılmaktadır.

Camiinin avlusunun ortasında sekizgen sütunlara dayanan 1849 tarihli bir şadırvanla, bir kenarında üçer sütun bulunan bir namazgah ve bitişiğinde bir havuz bulunmaktadır.

Camiinin avluya bakan cephesinde tam ana eksen üzerinde bir mihrap göze çarpmaktadır. Sağ ve solda girişler, sonra pencereler yer almaktadır. Bu duvarda ayrıca orta alanda kesilen. uzun bir şerit halinde yazı frizi dikkati çekmektedir. Yanlarda eğimli çatıyı kesen orta alanın yükseltilmiş üç sıra pencere açılmış ve yine üç pencereli eğimli bir çatıyla sonuçlandırıldığını görüyoruz. Böylece orta alan belirli şekilde ortaya çıkmakta, iç mekan şekli konusunda az çok bilgi vermektedir.

Yapının iç görünüşüne gelince, iki ayak sırasıyla üç nefe ayrılan camii. ortada geniş bir mekanla kesilmektedir. Ayaklar birbirine sivri kemerlerle bağlanmakta, üstte küçük ikinci

(37)

32 bir kemer dizisi ver almaktadır. Orta mekanın soluna rastlayan bölümde ayrıca bir mihrap göze çarpmaktadır. Batıdaki sağ bölümden bir kapıyla içeriden minareye çıkılmaktadır.

Çeşitli devirlerde onarım geçiren minare kare gövdeli ve yukarıda silindirik külahlı bir üst kısmı vardır. Caminin en önemli bölümü olan orta alanda göze çarpan mihrap ve minber Osmanlılar’ın son devrinde yapılmıştır. Bu yüzden orijinal mihrap ve minberi konusunda kesin bir yargıya varılamamaktadır. Yükseltilmiş olan orta mekanın kalem işleriyle süslü bir tavanı vardır. Burada yüksek eğimli çatı, bir tavanla gizlenmiştir.

Diyarbakır Ulu Camiisi plan şeması olarak Şam Emeviye camisine benzemektedir.

Aynı zamanda Şam Emeviye camii, Diyarbakır Ulu Camiisine öncülük etmiştir. Her iki caminin de avlusunda doğu, batı ve kuzey yönünde açılan üçer kapısı vardır. Enine doğrultuda bunları dik kesen daha yüksek bir sahın yer alır. İki camide de üç tarafı revaklarla çevrili avlu bulunmaktadır. Emeviye’de revakların kemer köşelikleriyle içlerinde çok güzel işlenmiş mozaik yer alır. Şehir tasviyelerini yanı sıra akan suları, bahçeleri, zarif

kıvrımlar çizen akantus motiflerini cami avlusunun revaklarına işlemişlerdir. Diyarbakır Ulu Camisinde ise revaklarda süslü yazı kuşağı, kabartmalı bitkisel motifler ve yer yer hayvan motifleri görülür. Diyarbakır Ulu Camisinde tek minare görülürken Emeviyede üç minare görülür.

C-AVLU VE REVAKLAR

Diyarbakır Ulu camii üstün mimari ve sanatını en iyi şekilde gösteren yeri, avlusud ur.

Avlu kısmının batısını hudutlandıran revak ve maksureleri planda cami blokuna tam 90 derece bağlanmayıp, doğuya doğru kapanan dar acıda yapılmış; dolayısıyla cami avlusunun dikdörtgen planı yamuklaşmıştır. 1470 metre karelik bu açık avlunun batı ve doğusunda altı revaklı üstü maksureli kısım, kuzey tarafında Şafiiler camii ile önü revaklı Mesudiye Medresesi yer alırken, güney tarafında Hanefiler caminin duvarı bulunmaktadır.

Açık avluyu çepeçevre kuşatan bu duvar yüzlerinde taş işçiliğinin ve süsleme sanatının örnekleri görülür. Yer yer zemini çiçeklerle bezenmiş oyma ve kabartma bitkisel şeritler, panolar, sütunceler v.b. vardır.

Avluya; doğu, kuzey, batı yönünde üç kapıyla girilir. Ana giriş doğudaki kapıdandır.

(Levha-V1-a) Bu kapı kemerinin üstünde, aslan-boğa mücadelesini gösteren iki kabartma vardır: “Bu kabartma güneşin aya veya karanlığa, iyiliğin kötülüğe, yerlinin düşmanına galibiyeti v.b. karşıt fikir veya prensiplerin çatışmasını sembolize eder.” Bu kabartmalı figürlerin üstünde şu yazıt vardır;

(38)

33 Tercümesi: “Yargılayan ve esirgeyen Allah’ın adıyla, bu yapı büyük emirimiz, büyük komutan, dini kemali, İslamın şerefi, devletin güzeli, milletin en değerlisi, ümmetin rüknu, askerlerin en olgunu, emirlerin tacı, emirül mü’minin yardımcısı. Nisanoğlu Hasanoğlu Ali’nin teberruen yapılmasını ve masrafının malından ödenmesini emir eyledi.”

Büyük kemerli doğudaki giriş kapısından önce bir ara mekana, buradan da ahşaptan yapılmış iki Kanatlı kapıyla dar bir geçide oradan da avluya girilir. Avlu girişindeki kemer Bursa kemeri tarzındadır. Bunun kilit taşında bir yıldız motifi yer alır.

Kuzey tarafında ki giriş kapısından uzun bir aralıktan geçilerek avluya ayrılır. Bunun sağında umumi tuvaletler ve Şafiiler camii, sol tarafından, Mesudiye medresesi yer alır.

Üçüncü giriş kapısı ise batıdaki kapıdır. Zinciriye Medresesinin önünden geçen dar bir sokağın sonunda bu kapı ile cami avlusunun batı revakına geçilir.

Dışa açılan avlu kapılarının önündeki zemin, zamanla yükselmiş olduğundan, camii avlusu ile çevre zemini arasında bir metreye yakın yükseklik farkı meydana gelmiştir. Camii, avlunun doğu ve batısındaki altı revaklı, üstü maksureli kısımlar, taş işleme sanatının güzel örneklerini göstermekte, en göze çarpıcı kısımları oluşturmaktadır. Avlu etrafını saran bölümleri ile içinde yer alan yapıları ayrı ayrı inceleyeceğiz.

1-Doğu Revak Bölümünde MaksureIi Kısım

AvIuya bakan cephesi oldukça süslü bu yapının orta verinde avluya girişi sağlayan portal açıklığı yer almaktadır.

Doğudaki bu kısım iki kat halinde olup alt katın avlu cephesi kesme taş ayaklara oturtulmuş kemerlerle, üst kaptın avlu cephesi ise alttaki kemerler hizasına açılmış büyük pencerelerle hafifletilmiştir. Kemerler arasındaki ayakların önüne. iki kat boyunca yükselen bindirme sütunlar yerleştirilmiştir. Sütunlar üstte saçağı desteklemektedir.

Avluya bakan cephesi oldukça süslü alt katın sütunları kaidesizdir. Gövdeler sade, başlıklar korint tarzında süsIüdür. Bu alt kattaki revak kısmının kemer boşluklarının arası bu gün ahşap camlı doğramayla kapatılmıştır. Alt katın dış tarafı, dükkan, eczane ve kıraathane vb. kullanılmaktadır.

Alt kat sütun başIıkları üstünde avluya bakan cephesinde bir yazı kuşağı vardır.

Üstünde sade bir taş sırası, Hemen üstünde motif sırası görülür ki motif olarak çiçek, yaprak, asma dalı bulunur. Bunun üstünde sade taş sırası, üstünde yine kabartmalı olarak işlenmiş bitkisel motif sırası ver alır.

(39)

34 Revakın tam ortasındaki giriş kapısının her iki tarafındaki sütun başlıklarının üstündeki yazı kuşağının sütun başlığı üstündeki kısmında bir tarafta boğa başı kabartması, bir tarafta ejder kuyruklu aslan başı kabartması görülür.

Diyarbakır Ulu Camii avlusunun doğusundaki girişin üstündeki yazıtta şöyle yazmaktadır;

Tercümesi: “Allah’ın mescidlerini, Allaha, Ahirete inanan ve namazını hakkıyla kılan, zekatını hakkıyla veren kimseler tamir ederler.”

Üst kat bir maksuredir. Bu gün kütüphane olarak kullanılmaktadır. Avluya bakan yüzünde taş işçiliği ile oldukça zengin motifler ve yazı bordürü yer alır. Revakı oluşturan alt kat sütun dizisi kaidelere oturmakta, sade gövdeli korint tarzı başlıklıdır. Üstü saçakla örtülü bu sütunlar, saçağı desteklemektedir. On sütun ve dokuz kemer görülür. Kemerlerin arasında pencere yer alır.

2-Batı Revak Bölülümünde Maksureli Kısım

Avlunun batısında iki katlı bu cephe ilgi çekicidir. İnaloğlu Ehul Mansur İlaldı’ nın yaptırdığı, üzerindeki yazıttan anlaşılan bu kısmın bazı sanat Tarihçilerinin ileri sürdüğü gibi bir tiyatro cephesinden alınarak kullanılmış olabileceği, bazı ayrıntıların Hellenistik-Roma süslemesi taşımasından akla yakın gelmektedir.

Avluya bakan cephesi süslü bu kısım doğudaki kısım gibi iki katlıdır. Altı revaklı, üstü maksureli bu kısımda. üst üste ikişer korint tarzı başlıkları ihtiva eden sütunlar yer alır.

Düzgün kesme taşlarından yapılmış olan bu kısım, alt katın avlu cephesi kesme taş ayaklara oturtulmuş kemerlerle, üst katın avlu cephesi ise alttaki kemerler hizasına açılmış büyük pencerelerle hafifletilmiştir. Kemerler arasındaki ayakların önüne iki kat boyunca yükselen bindirme sütunlar yerleştirilmiştir. Antik tiyatro cephesinden alınan sütun ve silmelerin arasına gerektiği şekilde yazıtlar ve süslü silmeler yerleştirilerek değişik bir cephe elde edilmiştir

Alt kattaki revaklı kısımda sivri ve Bursa tarzı kemerler kullanılmıştır. Alt katın kaidesiz, sade gövdeli sütunlarının başlıkları hizasında bir yazı kuşağı vardır, Yazı kuşağının üstünde çiçek, asma dalı, yaprak v.s bitkisel motifler kabartmalı olarak işlenmiştir.

Revakın kuzeyindeki bir kapı ile Şafiiler camiine, güneyindeki bir kapı ile de Hanefiler camiine girilmektedir. Batı duvarı güney köşesinde de Zinciriye Medresesi’ne doğru giden bir sokağa açılan avlu kapısı bulunur. Bu revakın gerisinde ve duvarında bazı kapılar bulunur ki bunlardan bazıları depo ve odalara açılır.

(40)

35 Üst kattaki maksureye, güney ve kuzey yönünde birer merdivenli kapıyla girilir.

Avluya cephesinde alt kat sütunları hizasında yükselen bir sütun sırası yer alır. Bu sütunların gövde tezyinatı diğer sütunlardan farklı olarak oyma tekniğinde işlenmiştir. Bu sütunlar arasında pencere sırası yer alır. Sütunlar saçağı desteklemekte ortadaki iki sütun başlığı üstünde bir sıra yazı kuşağı bulunmaktadır. Yazı sırası üstünde kabartmalı olarak işlenmiş bitkisel motif sırası yer alır.

3-Avlunun Kuzey Bölümü

Avlunun kuzey batısında Şafiiler camii yer alır. Camiinin avluya bakan duvar siyah ve beyaz taştan inşa edilmiştir. Camiye güneyden girişi sağlayan iki kapı avluya bakan duvarında bir pencere sırası ve bir sıra boyunca yazı kuşağı görülür.

Avlunun kuzey doğu tarafında sütunlu bir revakın gerisinde Mesudiye

Avlunun kuzey doğu tarafında sütunlu bir revakın gerisinde Mesudiye Medresesi yer alır. Avlunun kuzey yönündeki revakı oluşturan bu sütunlar, avlunun doğu ve batısında yer alan sütunlardan farklı olarak daha kalın ve kısadırlar. Kaidesiz, sade gövdeli, korint tarzı başlıklı bu sütunlar bir kemer sırasını taşımaktadır.

Bu revaklar hem camii bir bütünlüğe kavuşturmak hem de Mesudiye Medresesi’ne ikinci derecede ve cami ile bağlantılı kapısının önünde bir giriş mekanı hazırlamak için yapılmış olabilir. Şimdiki görünüşü tek katlıdır, ikinci katı olup olmadığı anlaşılamamaktadır.

Avlunun kuzey yönünde yer alan Şafiiler camii ile önü revaklı Mesudiye Medresesi’nin arasında bir güneş saati yer alır. Kısa bir gövdenin üstünde, dikdörtgen başlık tablası üstünde ver alan bu saat, devrin zaman ayarlamasını yapma yönünden güzel bir tarih hatırasıdır. Dikdörtgen tablanın üstünde güneşin çeşitli durumlarına göre değişik gölgeler düşüren bir demir çubuk tablava oyulmuş bulunmaktadır.

4-Avlunun Güney Bölümü

Avlunun güney bölümünü Hanefiler camiinin kuzey duvarları teşkil etmektedir.

Duvarda Hanefiler Camiine girişi sağlayan kapılar, pencere sırası ve bunların üstünde yazı kuşağı görülür. Siyah ve beyaz taş kullanılmıştır.

5-Avlu Çevresindeki Yapılar ve Tuvaletler

Dikdörtgen planına yakın bu yapının ortasında açık avlusu vardır. Avlu etrafında çok sayıda tuvalet, hamamlık ve abdest alma yeri vardır. Avlunun etrafında ayaklara oturan kemerler bir revak oluşturur. Revakların gerisinde tuvaletler yer alır. Avlunun ortasında

(41)

36 abdest alma şadırvanı vardır. Bu yapının doğu giriş kapısı camii avIusuna girişi sağlayan kuzey kapısının aralığına açılır.

6-Şadırvan, Namazgah ve Açık Havuz

Şadırvan, sekiz köşeli planda yapılmıştır. Ortada sekiz kenarlı bir su tesisi bulunur.

Bunun etrafı kafes parmaklıklarla çevrilmiştir. Dış kısmında abdest almak için musluklar bulunur. Bu şadırvanın üstü kurşundan külahla örtülü, sekiz sütuna oturtulmuştur. Saçağın ağız kısmı ahşaptandır. Bu ahşap kısımda çeşitli geometrik süslemeler vardır.

1849 tarihli bu şadırvanın, bir kenarında üçer sütun bulunan bir namazgah ve bitişiğinde bir havuz bulunmaktadır.

Namazgah, avlu ortasında, şadırvanın batısında, kare planlı ve seki halindedir. Sekiz sütun üzerine oturtulmuş külahlı üst örtüsü kurşundandır. Tavanı ahşaptandır. Namazgahın güney tarafındaki sütunlardan ortadakinde mihrabiye vardır. Bu yapının taban döşemesi taştandır. Kalabalık zamanlarda bu yer müezzin mahfili vazifesini görür.

Açık havuz, namazgahla bitişik, namazgahın batısında yer alıp kare plana sahiptir.

Havuzun etrafındaki duvar taştan yapılmış, dış kısmında abdest almak için musluklar bulunur.

Havuz duvarının üstünde demir kafes vardır. Kaç yıldır kullanılmayan bu havuz şu anda kullanılmaktadır.

D-HARİM (HANEFİLER) BÖLÜMÜ

Bir ibadet mekanı olan Diyarbakır Ulu caminin orta avlusunun güneyinde ver alan harim: ortalama 72 m. boy ve 16 m. eninde olmak üzere 1152 metre karelik bir dikdörtgen alanı kapsamaktadır. Harime kuzeyden girişi sağlayan dört kapı vardır.

Yapının iç görünüşüne gelince: iki ayak sırasıyla üç sahına ayrılan camii ortada geniş bir mekanla kesiImektedir. Ayaklar birbirine sivri kemerlerle bağlanmakta, üste küçük ikinci bir kemer dizisi yer almaktadır. Orta mekanın soluna rastlayan bölümde ayrıca bir mihrap göze çarpmaktadır. Batıdaki sağ bölümde bir kapı ile içeride minareye çıkış sağlanmaktadır,

Enine üç sahınnı ortasında ki sahın daha yüksektir. Enine sahınları ortadan dik kesen ve ortaya şema kazandıran bir merkezi orta sahın yer alır. Kıble duvarına dik olarak uzanan orta sahın, enine sahınlardan daha geniş ve daha yüksektir. Enine sahınların tavanı makas şeklinde ahşapla örtülüdür Güney yan sahında tavana bitişik pencere sırası yer alır. Kuzey yan sahındaki harimi avluya bağlayan kuzey duvarında da büyük pencere sırası vardır. Bu kuzey duvarlarının iç kısmı sıvalıdır. Duvarın dış kısmında iki renk taş kullanılmıştır. Kıbleye

(42)

37 parelel enine sahınlardan daha yüksek ve geniş olan orta sahın, harimin en fazla dikkati çeken bölümüdür.

Merkezi orta sahının güney-batı köşesinde Cuma günlerinde hutbenin okunduğu bir minber vardır. Yapı kesme taştan inşa edilmiş, üzeri boyanmıştır.

Enine sahınları ortada dik kesen merkezi sahının mihrap karşısına rastlayan. harimin kuzey duvarına bitişik ahşaptan yapılmış ve mermer sütünlara oturmuş bir müezzin mahfili vardır. Mahfilin ait kısmında renkli lale, yıldız, çiçek gibi bitkisel motifler yer alır. Bu mahfile bir merdivenle çıkılmaktadır.

Mihrap duvarına dik olarak uzanan sahnın, tavan kenarını baştan başa kuşatan bir yazı bordürü kaplamaktadır. Tavan orta kısmında yağlı boyadan yıldız, lale, çiçek gibi bitkisel motifler işlenmiştir.

Harimin kuzey, güney, doğu ve batı duvarlarında pencereler yer alır.

E-MİNARE

Harimin güneyinde ver alan minare, harim ile irtibatlıdır. Batıdaki sağ bölümden bir kapıyla içerden minareye çıkış sağlanmaktadır. Çeşitli devirlerde onarım geçiren minare, kare gövdeli ve silindirik külahlı bir üst kısma sahiptir. Minarede H. 550 (M. 1137) tarihli bir kitabe vardır.

ULU CAMİİ’NDE BEZEME

Diyarbakır’da bölgeye değişik dönemlerde egemen olan hemen tüm kültürlerin izlerine rastlamak mümkündür. Özellikle Roma döneminde il merkezinin önem kazandığı, önceleri küçük bir kale görünümünde iken daha sonra surların genişletilmesinden ve imar faaliyetlerinin yoğunlaştırılmasından anlıyoruz.

Özellikle Bizanslılar. Roma döneminden kalma bazı yapılardan devşirdikleri mimari elamanları yeni inşa ettikleri yapılarda kullanmışlar, bazen de mevcut yapıları amaçlarına göre yeniden işlevlendirmişlerdir. Bu tür yapım faaliyetleri İslami dönemde de devam ettirilmiştir. Bunun en güzel örneğine Diyarbakır Ulu Camiindeki uygulamada tanık oluyoruz.

Ulu Camiinde dikkat çeken bir özellikte, avlu çevresinde yer alan yapıların iç cephelerine çeşitli onarımlarda yerleştirilen devşirme mimari elamanlardır. Camiinin avluya bakan cephe duvarı üzerindeki kitabe kuşağının yanında sarmaşık, üzüm ve çeşitli bitkisel bezemeli bordürlere yer verilmiştir. Bu kuşaklar arasına yerleştirilen sütun ve korint başlıklar ile son derece zengin ve uyumlu bir cephe elde edilmiştir. Ayrıca cephenin belirli alanlarına yerleştirilen içi bitki ve figürlerle doldurulmuş madalyonlarla süslü plasterler üzerinde yer

(43)

38 alan stilize boğa, aslan ve geyik başlarıyla yapının genelinde uyum ve zenginlik daha da arttırılmıştır.

Ulu Camii sütunlarında bulunan korint başIıkları, iyon düzenin bazı ayrıntılarının değiştirilmesi ile, bezekselliği ön plana çıkarmıştır ve klasik dönemde uygulanmaya başlanmıştır.

Dor ve İyon başIıklarında görülen doğu etkisi, Korint başIığında Mısır etkisine dönüşmüştür. Korint başlıklarında volütler alttan çıkan akantus yapraklarının içine alınmıştır.

En erken örneğinin, Bassae Apollon tapınağında kullanıldığı kabul edilen Korint başIığı, önceleri diğer mimari başlık formlarına yardımcı olarak kullanılmışken. İ.Ö. 335-334 tarihli Lgsikrates ilk kez dış cephenin düzenlenmesinde uygulanmıştır.

Diyarbakır Ulu Camii iç avlusu doğu, batı ve kuzey cephelerinde kullanılan çok sayıdaki Korint başlığı, Grek ve Roma mimarisinde sık rastlanan süslü bir tapınak yada tiyatro cephesini anımsatmaktadır. Bu başlıkları Anadolu ve diğer bölgelerdeki Roma örnekleriyle karşılaştırdığımızda, sitilde bir paralellik izlenirken, kullanılan malzeme ve bezemedeki bazı öğelerin farklı yapıda olduğu ve değişik tiplerde işlendikleri gözlenmektedir.

Gözlenen bu farklılıklar, Roma mimari anlayışının bölgesel özelliklerinden kaynaklanmış olmalıdır. Diyarbakır Ulu Camiindeki Korint başlıkları geç Roma dönemi sitilini anımsatmaktadır.

Sütun başlıklarının hepsinin malzemesi kalker türünden olmakla beraber sütun tamburlarının bir kısmı mermerden yapılmıştır. Mermerden yapılmış olan sütunların monolit (tek parça) olmadıkları ve hatta bazı sütunların iki-uç değişik renk tonundaki parçaların üst üste konulmasıyla tamamlanmış oldukları dikkat çekmektedir. Kullanılan malzemelerin değişik oluşu, değişik bezeme öğelerinin kullanılmış olması, bunların farklı yapılardan buraya aktarılmış olduğu düşüncesini akla getirmektedir. Acaba Korint başlıkları kilise öncesi bir yapıdan mı kaldı? Yoksa şehir merkezindeki başka yapılardan mı alındı? Veyahut da bölgede ki diğer Roma yerleşme yerlerinden mi getirildi?

Yapılan çalışmalarda Diyarbakır Ulu camiinin değişik cephelerinden devşirme sütunlarından sekiz tanesi irdelenmiştir. Bu irdelemeler sonucunda, konusu olan manzumelerin daha önce Ulu Camiinin yerinde bulunan başka bir yapıdan alınmış olabileceğini söylemek zordur. Bu durumda kent merkezinde olması gerektiğini düşündüğümüz antik çağa ait tapınak, tiyatro ve agora gibi yapılardan alınmış olabileceği görüşü ağırlık kazanmaktadır. Bu başlıkların merkez dışındaki yakın roma yerleşme birimlerinden mi getirildiği sorusu da aklımıza takılmaktadır. Fakat bu iki görüşü kesin sonuca bağlamak için geniş kapsamlı bir Arkeolojik çalışma gerekmektedir.(6)

(44)

39 Ulu camide süsleme

Ulu camii tavanı

(45)

40

Ulucami arka kapı(batı) girişi süslemesi

Ulu camii doğu girişi kitabe

(46)

41 Ulu camii doğu girişi süsleme

Korintler

Ulucami doğu kısmı korintler

(47)

42 Ulu cami kuzey kısmı korintler

Karabehlülbey camii-Silvan

(48)

43 KAYNAKLAR

1- Ali Melek, Abdullah Demir, Dini Değerleri İle Diyarbakır, Diyarbakır İl Müftülüğü Yayınları, Ankara 2009

2- Martin Van Bruinessen) (Evliya Çelebi Diyarbekir'de-İletişim Yayınları-.200

3-Mehmet Salih Erpolat. Diyarbakır Ulu Camii’nin Manevî Önemi 1.Nebiler Sahabiler,Azizler,Krallar Kenti Diyarbakır Sempozyumu.2010

4- Pınar Gürhan.Diyarbakır Ulu cami.Diyarbakır valiliği.2012 5- Gülsen Bas.Diyarbakır’daki İslam Dönemi Mimarisinde Süsleme

Doktora Tezi. T.C. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilimdalı Van-2006

7-Ali Özkan Diyarbakır Ulu Camii (Lisans Tezi) Dicle Ünv. Fen Edeb. Fak. Arkeoloji Ve Sanat Tarihi Bölümü Diyarbakır-2000

Referanslar

Benzer Belgeler

Ekoloji hareketlerini ve iklim mücadelesini 2010'dan 2011'e taşırken yeni anahtar sözcüklerimiz internet ve özgür bas ın olabilir.. 2010'a damgasını vuran ekoloji

Orhan Veli, şiire, o günlerdeki şiirin havası içinde girmiştir. Bu dönem­ de yazdıkları hiç de yabana atılacak şiirler değildir o çağ için. Orhan Veli, bir

Pres hızı 4 mm/s'ye düşürüldüğünde yani gerçek üretimdeki pres hızına göre 1 mm/s azaltıldığında diğer üretim parametreleri sabit kalmak üzere,

Purpose: We aimed to evaluate and compare the clinical outcomes in patients who underwent palliative posterior instrumentation (PPI) versus those who underwent corpectomy with

Total mass excision surgery was performed and the mass was found to be an intra-abdominal synovial sarcoma arise from small bowel wall histopathologically.. Unfortunately, this is

Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 12, Sayı: 33, Aralık 2019 Tablo 16 İncelendiğinde katılımcı öğrencilerin sosyal medyanın aile içi iletişimi

Yıllardır mahallelerimiz, okullarımız, hastanelerimiz, kamu arazilerimiz, toprağımız, suyumuz ve sa ğlığımız için mücadele veren bizler, emeğiyle insanca yaşamak

參與本計劃的研究生從本研究計畫的執行過程中獲得良好的分子生物學 (包括 RT-PCR 與 Q-PCR),蛋白質生化學 (SDS-PAGE and Western